#dem parti
Explore tagged Tumblr posts
dougielombax · 8 months ago
Text
Just leaving this here.
Feel free to reblog.
8 notes · View notes
seslimeram · 13 days ago
Text
Barış Bu Hallerin Neresindedir!
Tumblr media
Kendini tekrardan tekrardan ve tekrardan var edebilen bir cerahatin ta kendisiyle hayat en kestirmeden ehven olandan alıkonuluyor. Bir ihtimaller sarmalı olarak yapılandırılmış ola gelen hayat imgesi tastamam eksiksiz tarumar ediliyor. Her türden tahakkümün, yalın bir tehdit döngüsünün esiri addediliyor. Belirsiz değil, uzak zamanlardan değil doğrudan belli bir hat üstünde, dünden devralınanlarla birlikte hayatın ehven olanla yolunun ayrılması bu cenahta gündelik bir mesele dönüştürülüyor. Cumhuriyetin yüz birinci yılı tiradı ortalarda dolanırken, kurulan cümleler ile gerçekliğin arasındaki uçurum bir laf kalabalığının aleni bir biçimde karşılayabilecek olduğundan daha ağır yengileri barındırıyor. Hiçbir halde ve türde hayatı muhafaza etmeyi başaramamış, illa bir elit, ayrıştırılmış, seçkinler zümreleri var eden bir kısır döngünün içerisinde her eylem bambaşka cerahatleri var ediyor. Günlük ve giderek daha da derin kırılmaların imal edildiği bir menzilde hayatiyet mahvediliyor bir biçimde, her gün her haliyle.
Duraksamadan irade denilip durulurken, sökün eden her şey yıkıcılığın ta kendisinin tüm sahneye buyur edildiğini göstere geliyor. Hakkaniyet sizlere ömür. Hukuk lafı var kendisi yok bir mefhum. Hürriyet ara sıra akla düşen bir muhakeme aparatı. Bütün dünyaya daimi bir müdahalecilik söz konusuyken, her konuda önceliğimiz insan hakları diye bildirirken o sınırın içini derdest eden bir cüret karşımıza çıkıyor. Her gün apayrı yangın yeri. Belirli bir hıncın her gün doğrudan hakkını arayana yönlendirildiği bir garabetlik menzil. Ne kini tükeniyor ne linci. Sözü işitmeye tahammülleri yokken, kalkıp en gerçekçi memleket, en hakiki ülke, en doğrucu biziz cümleleri havalarda uçuşuyor. Ekranlar silme kesme biçme, hak gasbı, hukuka saldırı. Memleketin batısı insani olarak birbirlerine düşürülürken, salt, sırf kimliklerinden dolayı ayrımcılığı Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde vurgulayan da bu devlettir. Hakikati mevzu edemesin insanlar diye, sual ettiklerine lal kalınır. Seçimde oy verdikleri insanların vekil de olsa, belediye başkanı da veyahut da muhtar göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede onca demokratiklik nutku atılırken, yüksek seçim kurulunu dahi göz ardı edip, seçilenlere kayyım atama cüreti var edilir. Ne de olsa seçime girenlerin, temiz kayıtlarını tahrif etmek, terörist ilan etmek birkaç satırlık merama bakar! Her şey her gün yeniden hayatın ehven olanından ayrıştırabilmek için bir cürettir, bir hışım fırsattır.
Bahçeli nam faşistin sual ettiği, Öcalan çıksın konuşsun, terör de bitsin lafzının daha henüz ikinci haftasında, sözlerini teyit edip yeniden bir ortak noktanın imali bir ülkenin güncellenmesi söz konusu edilirken barışa değil yıkıma meyil eden ülke görünür kılınır. Arka arkaya, Elih, Mêrdin ve Xalfeti belediyelerine kayyım atanır. Daha öncesinde ol Colemerg’in iradesine vurulan ketin bir benzeri yeniden tezgaha konulur. Cürmün üstüne cürümler ekleyerek ilerleyen bir menzilin o barışmakla sahiden bir meselesi olabilir mi? Yalın bir biçimde “demokratikleşme”, “barışma”, “hukuk devleti” sakızları çiğnenip durur iken günün sonunda onca lafla faşist partinin liderinin, devletin sesi olaraktan var ettiği tahayyüller ortaya bambaşka bir perspektifi öne sürerken onca diyalog çağrısını her fırsatta dile getiren, Kürdistani halklarının nihayetinde yaşam iradesinden, eşit yurttaşlığa dair tahayyüllerine bunca zamandır var edilen eylemsellik, çağrı ve çabaların önüne yine, yeni ve yeniden kayyım çıkartınca sorunlar çözülür mü? Hiç olur mu! Keza İstanbul’daki Kürd diasporasının merkezlerinden birisi olan Esenyurt’un CHP’li belediye başkanı Ahmet Özer’i de terörle iltisaklı ilan edip, alelacele “tutuklayan” bu düzenin Kürd ve tüm o Mezopotamya halklarına verebileceği barış tahayyülünün her ne olduğu muamma değil midir? İyi zamanda bunları var edenlerin, gelecek her kötü günde yeniden bir asırlık gelenek olarak sürdürdüğü yok etme siyasetinin, göz ardı etme pratiğinin, punt buldu mu yapageldiği cürüm iltisaklı hamlelerin beraberinde demokratik bir ülkeden bahis açılabilir mi?
Her gün yinelenen bir tahakküm pratiğine karşı sessizliği değil tam aksine devletlinin bu yıkıcılığına alkış tutanlar vardır bir de, duraksamadan. Sürgit bir biçimde Kürd halkını bu ülkenin yurttaşı olarak görmeyen, onları daha öncesinde gayrimüslim tüm halklara olduğu gibi öteki / dış / hain olarak belleyen bir akıl, Bahçeli’nin çıkışı ve kayyım gaspları sonrası hiç olmadıkları kadar açık bir cüretle kin kusar. Kimisi, Ermenilere uyguladığımız o tarifenin vakti gelmedi mi yazar. Beriki bir yandan bunlar zaten İrmeni (yazım yanlışı o şahsındır) topyekun sürelim gitsin hepsini çöllere (hangi çöle misal?) diye yazar. Gelsin sürgün gitsin katliam, astığımız astık kestiğimiz kestik yaşasın ırkımız diye cümleler kurulup durulurken sahiden “barışmak” neyin nesidir, onca tantananın ortasında bu kadar aleni bir halde henüz Türklük ölümü kutsamaya devam ederken. Dağdakini değil ovadaki ile iletişim kuralım, geleceği inşa edelim diye fikirler öne sürenlerin dahi mimlendiği bir yerde, yüzde altmış beş oy almış Gülistan Sönük, yüzde elli sekiz oy almış Ahmet Türk, yüzde kırk oy almış Mehmet Karayılan ile beraber onlara oy vermiş, iradesini beyan etmiş insanların hakları ne olacaktır! Bu nasıl ülkedir, sahiden?
Yeni Yaşam Gazetesine bağlanalım: “DEM Partili belediyelere kayyım atanmasına tepki gösteren DBP, “Bu zorbalığa karşı asla boyun eğmeyeceğiz ve sonuna kadar direneceğiz” açıklaması yaptı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İçişleri Bakanlığı tarafından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mêrdîn, Êlih ve Riha’nın Xalfetî belediyelerine kayyım atanmasına ilişkin yazılık açıklama yaptı.
Kayyım atamalarının yok hükmünde olduğu vurgulanan açıklamada, “8 yılı bulan kayyım gaspının ardından 31 Mart’ta halk demokratik yollarla tercihini yaparak irade beyanında bulunmuştur. Ancak AKP-MHP iktidarı bir kez daha kayyım eliyle halkın iradesini yok sayarak, halkın iradesini gasp ediyor” diye belirtildi.
AKP- MHP iktidarının siyasi tükenmişlik yaşandığı kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Bu tükenmişlikten çıkışın yolunu da Kürt halkına yönelik topyekün bir savaşta arıyor. Çöktürme Planı kapsamında gelişen siyasi ve askeri saldırılarla Kürt halkının kültürünü, doğasını, kimliğini ve bir bütünen varlığını hedef alan AKP-MHP rejimi, kayyım politikalarıyla da Kürt halkının iradesini bir kez daha hedef almıştır.
Darbe Mekaniği İşletiliyor
Kürt halkının iradesinin kayyım eliyle üçüncü kez gasp edilmesinin 4 Kasım 2016 siyasi darbesinin yıldönümüne denk getirilmesi de bu anlamda tesadüfi değildir. Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesini 30 yılı aşkın bir süredir siyasi operasyonlarla tasfiye etmeye çalışan iktidar aklı, 2014 Çöktürme Planı kararlarıyla darbe saldırı konseptini güncellemiştir. Bugün yaşananlar da bu güncellemenin bir sonucudur. Siyasi çöküşün eşiğine gelen AKP-MHP rejimi böylelikle darbe mekaniğini de işletmektedir. Ankara’da sözde ‘çözüm ve barış’ söylemleri dile getiren iktidarın Kurdistan’da siyasi darbeler gerçekleştirmesi, AKP-MHP rejiminin Kürt halkı için ajandasında neye yer verdiğini açığa çıkarıyor. AKP-MHP faşist bloğunun ajandasında Kürt halkı için savaş yer alıyor, siyasi ve kültürel kırım yer alıyor. Kayyım politikalarında ısrar Kürt sorununda çözümsüzlük ısrarı demektir. Bir kez daha açığa çıktı ki, Erdoğan-Bahçeli iktidarı Kürt sorununu siyasi darbeler, askeri operasyonlar, kültürel ve kimliksel kırımla ele alma arayışı içindedir.
Sonuna Kadar Direneceğiz
Bu doğrultuda bir kez daha vurguluyoruz; Kürt halkının iradesini temsil eden belediyelere kayyım atanması halkın demokratik siyaset talebini yok saymayı hedef alan bir karardır. Siyasi bir darbedir! Bu karar ile AKP-MHP iktidarı Kürt halkına ‘Hiçbir şekilde sizi ve iradenizi tanımıyorum’ mesajı veriyor. Bu mesajla iktidar aynı zamanda ‘ben bir darbe hükümetiyim’ itirafında bulunmuştur. Gelinen aşamada açık ve nettir ki; AKP-MHP iktidarı meşruluğunu yitirmiştir! Meşru olmayan bir iktidarın verdiği kararların halkımızca da bir hükmü yoktur! Bu kararı tanımadığımız gibi kayyım gaspına da geçit vermeyeceğiz! Demokrasi ve özgürlük mücadelemizi sürdürdüğümüz gibi halkın iradesine de sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu zorbalığa karşı asla boyun eğmeyeceğiz, sonuna kadar direneceğiz. Varlığımızın gerekçisi olan halkımızın iradesine sahip çıkma kararlılığını sonuna kadar sürdüreceğiz. AKP-MHP iktidarına sesleniyoruz; Kürt halkının varlığına kast eden, gayri ahlaki, hukuka ve demokrasiye aykırı bu uygulamalarınızdan vazgeçin! Daha önce de denenmiş bu yöntemler artık iktidarınızı ayakta tutamayacaktır. Kürt halkının mücadelesi ve iradesi size kaybettirecektir.”
4 Kasım 2024 Pazartesi sabaha karşı var edilmiş olan o darbe, kayyım gasbının üstünden altı gün geçer. Demokratikleşme iddiasının sökün ettiği her teşebbüs sonrasında var edilen o hainleri aramızdan ayıracağız bahsinin üstüne boca edilen pratiklerle birlikte bir kere daha bir halkın onlarla birlikte genişçe bir toprak parçasının iradesi yok sayılır. Ol iktidar makamının palyaçosu olmuş bir köşe kadısına sufle edildiği gibi, daha bunlar ne ki ne kayyımlar atanacaktır daha. Sınırın ötesinde ezel ebet düşmediğine hayıflanan Kürdün ortaklaşa bir yaşam kültürünü tüm Mezopotamya halklarıyla var edebildiği Kobane düşüne saldırının planlandığı zikredilir, açığa verilir. Köşe bucak kan revan, sınırın ötesinde o Afrin ve Ezaz’da Türkiye cumhuriyetinin “yurttaşlarını” yolarak topladığı vergilerle finanse edilen suç şebekesi / İslami Faşizan yapıların var ettiği yıkıcılığın bir başka temsiline yol alındığı gösterilir. Tümüyle kentlerdeki isyana duruş, özellikle Elih’te artık gizli sır kalmamış kendilerine T-rk intikam tugayı nam bir yapı ile bildiren paramiliter faşistlerin sokaklardan insan toplamaya çalıştığı bir zemin görünür kılınır. Henüz altıncı günde yine Elih’te, Batman emniyetinin binasında, işkencenin varlığı söz konusu edilir, bütün suçları örtbas etmek için bayrak mitine tutunup durulurken, vatan bölünmez, bayrak inmez zikredilip durulurken komşunun evi tarumar edilmeye, o yerler vatandan sayılmadığı için yurttaşlara zulüm hak görülmeye devam olunur. Meşruluğun ta da Demokratik Bölgeler Partisinin bildirdiği gibi yitirilmeye yüz tuttuğu bir eşikte yine aynı tornadan, hep benzeş acıları sürekli güncelleyerek tek bir iyi gün var edilebilir mi? Eşitlik, hürriyet, adalet kavramlarının boşa düşürüldüğü, neyiniz eksik derken neleri tam kalmış / bırakılmıştır ki sorusunun capcanlı durduğu bir zeminde hakkaniyete sıra ne ara gelecektir? Hakikatli bir barışın yolunun açılması bir yana sürgit bu karanlığa devam diyen bir cüretin, damarın varlığı söz konusuyken, sokaklar işkencehanelere dönüşürken, kentler Bakur Kürdistan’ında yangın yerine dönüştürülürken onca yıkımdan, kötülükten ve şiddetten sonra hangi yüzle barışılacaktır, neyle, kimle, her nasıl? Yüz birinci yılında bir ülkenin var ettiği yegane şey kapkaranlık bir tablonun ta kendisini bildirirken halen hiçbir itirazın yükselmediği bir zeminde o karanlık herkesi kuşatmayı sürdürür, anlıyor musunuz? Beş günde alt Elih’te 140 kişinin gözaltına alındığı, yedi insanın tutuklandığı, bilinen 37 insanın halen gözaltında olduğu, sokaklarının paramiliter çetelere peşkeş çekildiği, Gazeteci Metin Yoksu’nun kamerasına yansımış olan “bu bir halk ikazıdır, belediyelerimizi boşaltın” anonsunu var eden Vedat Özer’in dahi tutsak edildiği bir zeminde karanlık nasıl hayatın ortasında anlıyor musunuz? Bütünüyle hayat mahvedilip durulurken, söz lekelenip durulurken, sulh değil yıkıcılık öncelenirken, cürüm var edilip kırım hamlesi her an yinelenirken, tehditler sürerken, kötülük varken, barış bu hallerin neresindedir... düşünüyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Elih’te Protesto Gösterilerinden... - Kaynak – Pusula Gazetesi
Meramda Paylaşılan Haber
DBP: Bu Zorbalığa Karşı Sonuna Kadar Direneceğiz - Mezopotamya Ajansı https://mezopotamyaajansi40.com/GUNCEL/content/view/257460
0 notes
botantimes · 25 days ago
Text
Bakırhan: Gotegotên li ser xwestekên Ocalan ne rast in
Parlamenterê DEM Partîyê yê Rihayê Omer Ocalan dabû zanin ku ew 23yê Cotmehê çûye seredana Abdullah Öcalan. Ev çar sal hevdîtin ligel rêberê PKKyê Abdullah Öcalan nehatibûn kirin. Omer Ocalan li ser hesaba xwe Xê derbarê hevdîtinê da wiha gotibû: “Herî dawî 3ê Adara 2020an hevdîtina rûbirû ligel Öcalan hatibû kirin. Wekî malbat, piştî çend salan, 23yê Cotmeha 2024an me hevdîtinek ligel birêz…
1 note · View note
alittlefurtheroutoftheway · 2 months ago
Text
Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan Yeni Anayasa Çağrısı
Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan Anayasa Açıklamaları Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bursa’da düzenlenen ‘Ekmek ve Adalet Buluşmaları’ etkinliğinde önemli açıklamalarda bulundu. Bakırhan, mevcut anayasanın geçerliliği hakkında, “Şimdi, ‘Yeni anayasa yapalım’ diyorlar. İçimizde ‘Eski anayasa kalsın’ diyen var mı? Hayır, yok. Sivil bir anayasa yapalım. Ancak bu mevcut…
0 notes
maeamian · 4 months ago
Text
Part of the reason that Republicans are so desperately acting like they will never lose again is because they are deeply terrified that this is their last real chance to win. The big orange dipshit came in and gutted the party of everyone who wasn't a loyalist, which left it full of nasty little gremlins who have gaping voids where charisma and human decency is supposed to go.
They still hold a lot of power, but if we stop them this year the next presidential election may not be the Most Important One Of Your Life™, that's not a guarantee or anything, but if they don't win here and now their future looks grim, this dipshit is the only guy they have left and he's extremely diminished and has his brains leaking out of his ears at this point. We can beat him into the ground.
So that's what we're gonna fucking do. We're gonna break these fucking fash. They will crash upon us and we're gonna break their fucking necks. When they come for us they will lose because they're fucking losers and we have each other's backs which is something they fundamentally are incapable of comprehending.
7K notes · View notes
ataturquie · 8 months ago
Text
0 notes
gokhan-gulmez · 9 months ago
Text
Ali Babacan,Ahmet Davutoğlu,Muharrem İncenin oy oranları yüzde 1’in altında kaldı.
Yerel seçimlere geri sayım sürerken, anket sonuçları da bir bir paylaşılmaya devam ediyor. Son olarak Asal Araştırma, Ocak ayında yaptığı seçim anketinin sonuçlarını yayımladı. Açıklanan son anket sonuçlarında Yeniden Refah Partisi ve Türkiye İşçi Partisi‘nin yükselişi dikkat çekerken; 14 Mayıs’taki seçimlerde CHP kontenjanından Meclis’e giren Ali Babacan’ın DEVA Partisi, Ahmet Davutoğlu’nun…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
navree · 4 months ago
Note
Incorrect, the fact that Biden has dropped out and a candidate with history of supporting medicare for all and being more receptive to a ceasefire in the I/P conflict has made me go from "I cannot morally support the Democratic nominee" to "I am voting for the Democratic nominee despite the fact she isn't perfect in every respect." I'm really happy this played out. The Dems for the most part abandoned the old Obama platform and it feels like its possible an actual progressive agenda could come to pass in my lifetime.
Kamala 2024!
If you weren't going to vote Democratic in this election before Biden dropped out you're a dorkass loser who does not care about any of the issues you're yammering about here and also a fundamentally bad person, and I hope you get run over by a bus.
But you got one thing right in all of this gibberish, Kamala 2024.
#personal#answered#anonymous#i mean let's be clear here no president is gonna attempt to be progressive ever again within my lifetime#because joe biden tried to do like 25% of that and got ZERO fucking credit#he did so much on healthcare on reform on loans on so many social issues and for all his litany of failings on i/p#he has been distinctly harsher on netanyahu than a good chunk of dems and certainly the entire republican party#for the first time since i was four we are not involved in any wars as americans and that is thanks to joe biden#but the thing is that he gets no credit for any of it!#him pulling out of afghanistan caused his approvals to tank in a way that never recovered#and leftists gave him FUCK ALL for it#they gave him nothing they just continued whining that even tho he cancelled a bajillion in student loans#he didn't actually cancel a QUADRILLION dollars so both parties are the same and voting is the most arduous task known to man#no democrat who is running is going to forget that catering to leftist/progressive policies gets them zero leeway with those supporters#that it not only tanks numbers but you still get constant haranguing about it anyway#so they're not gonna do it#we are gonna get fuckall for at least a good fifty years#and anything we get will be utterly in SPITE of people like you anon it will happen in spite of everything you've done#mostly because of people like me and mine who understand that voting is the bare minimum#and that for the democratic process to work the way you want it to you need to participate and not pitch a fucking fit#like a four year old who was told they can't go to disney this weekend#like i know you ratfuckers are happy this played out because this is all a game to you and you don't actually care#but that's why i've got zero faith in you people and why i'm glad it's my kind of folks#actual die hard democrats who have always been hardliners for supporting democrats in every possible election#who are picking up the slack and donating to harris and supporting her agenda#which is the exact same as biden's because she's his vice president and they share they same platform#because that's what they were both running on! twice!#anyway fuck you please feel free to find a necktie and test how tall your doorframe is
359 notes · View notes
dougielombax · 7 months ago
Text
Just leaving this here.
Feel free to reblog.
Also this.
6 notes · View notes
seslimeram · 4 months ago
Text
Tarumar
Tumblr media
Bütünü gösteren yapının tarumar edildiği bir düzlemi görüyoruz hep birlikte. Asırlık olan o devlet aklının yurttaşına sunduğu, bütünlediği ya da pay ettiği şeyin cürümlerden ibaret olagelen bir yapım / çaba olduğu artık gizli saklı olmadan var ediliyor. Bütünü bildirecek olanın yerle bir edildiği bir zeminde, toz toprak arasında hakikatin örtülmesi gerçekliğine kavuşturuluyor. Engellemelerle, dönüşümsüz ve kesintisiz bir cerahat hamlesini süreğen bir halde yeniden imal ederek, soran / edeni de derdest etmenin eşiğine taşıyarak bir yer, bir menzil her şeyin kapkaranlığa esir ediliyor. Tümüyle bariz bir biçimde yaşama eylem ve ediminin hiçe yazılması var ediliyor. Erkete bekleyen yok etme şablonları, halihazırda bir biçimde kurtarıcı görülen ve devletlinin kendi bekası adına elzem bildikleri hamlelerin yekununda bütünü bildiren yapının / müşterek imecesi kurgunun tastamam rezil rüsva olunmasına şahit yazılıyoruz. Her günün bir öncesinden ağır, onu aşan bir yıkıcılığın tam da merkezi / mabedi kılınan bir yerden bildiriyoruz.
Demokrasi idesinin boş, bomboş kılındığı bir zemindeyiz. Afaki bir yönelimin doğrudan ve hiç kesintisiz asırdır var edilen bu ülkenin tek tip bir akla rehineliğinin ardışık halleri, pratikleri içinde çürüme kesintisiz kılınıyor. Cürüm, biz iktidar olacağız, hayır tabi ki de biz iktidar olacağız olmalıyız bahisleri arasında iki kutbun mücadelesine sahne kılınıyor, o aralıktan cerahatle birlikte sökün ediyor. Yurttaşın haklarının tastamam tarumar edildiği bir zeminin güncelliğine çaba sarf ediliyor. Her zaman olagelen denetim, gözetim ve illa ki tahakkümün binbir suretinin yeniden ve yeniden imaliyle dünün kurucu yöneticisi ve aklının takipçileriyle, yıllarca tohumu atılmış olagelen bir karşıt aklın / zihni düşüncenin ve en nihayetinde kurucudan farklı bir / teslimiyetçi memleket tahayyülüne sahip çıkan ol cenah arasında bir punt bulundu mu yıkım ardışık kılınıyor. İktidar kavgalarında hayatın en elzem olan müşterekleri tarumar ediliyor. Hakkaniyet, hak, hukuk ve adalet tahayyülleri için ne yer / ne geçit bırakılıyor. Yönetenin arzusu doğrultusunda bir memleket o anda ister cennet isterse cehennemin ta kendisine benzetiliyor. Tek bir olumlanabilir gün var ediliyorsa gerisi topyekun yıkımın ve kuşatmanın kılınıyor. Büyük ülke nidaları aksettirilirken ne kuyuruklardan haber veriliyor. Ne yarını muallak kılınanların çektikleri sıkıntılardan bir bahis. Ne ayrımcılığın vardığı eşikten bir kesitin farkına varılabiliyor, ne de sınırın içini nasıl tarumar edebiliyorsa sınır dışında da aynısı için çabalayan bir iktidara dur denilebiliyor. Bütünü bildiren bir insani / metazori değil sahici ve kalıcı bir müşterek yaşam idesinin kökü kazılıyor öyle ya da böyle.
Türkiye sathı mahallinin muhalefet partisi olmaya devam eden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinin şu var ettiği imge mesela bir şeyleri aksettirmeye kafi gelebilecektir misal. Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan’da gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuç bildirgesini yayınladı. Yayınlanan bildirgede, Ortadoğu’da halkların varlığını, dilini, kimliğini ve kültürünü yok sayan savaş iktidarları ile karşı karşıya olunduğu belirtilerek, iktidarların siyasi bekaları ve çıkarları için hakları sefalette sürüklediği vurgulandı.
İsrail’in Lübnan’a dönük saldırılarına değinilen bildirgede, “İsrail Hükümeti’nin Lübnan’a dönük saldırılarında sivillerin hayatını kaybetmesi, sivil yerleşim yerlerinin pervasızca hedef haline getirilmesi, hemen akabinde İran’da siyasi suikastlara başvurulması bölgesel savaş riskini yükseltmektedir. Netanyahu Hükümeti’nin Gazze’ye dönük saldırılarında 40 bine yakın insanın hayatını kaybetmesi ve bu soykırımcı durum karşısında küresel çapta devletlerin sessizliğine/onayına karşı insani, ahlaki ve politik tutum almak tarihsel bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler’i ve diğer uluslararası kuruluşları bir kez daha Netanyahu Hükümeti’nin ağır saldırılarını ve yarattığı katliamı durdurma konusunda aktif ve acil tutum almaya çağırıyoruz. Öte yandan Ortadoğu’nun yıllardır ezilen halklarından olan Kürt halkının siyasi ve idari kazanımları, hatta varlığı savaş ve şiddet politikalarıyla yok edilmek istenmektedir. Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya her düzeyde saldırılar farklı biçimlerde sürdürülmektedir” denildi.
Ezilen iki halk Kürtler ve Filistinliler
Bildirgenin devamında şu ifadelere yer verildi:
“AKP-MHP iktidarının Federe Kürdistan bölgesine dönük işgal girişimleri ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni hedef alan saldırı ve siyasi suikastlarının yanı sıra Türkiye’de Kürtlerin demokratik siyaset hakkına, varlığına, kültürüne ve diline yönelik organize ırkçı saldırılar da yoğunluk kazanmış durumdadır. Aynı zamanda İran rejiminin, Kürt muhaliflere ve aktivistlere yönelik idam politikalarıyla da bir halkın varoluş ve siyaset hakkı yok edilmek istenmektedir. Ortadoğu’nun iki ezilen halkı Filistinliler ve Kürtlere dönük saldırılara karşı başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ve dünya halklarının savaşa karşı barışı örgütlemesi, ezilen halkların sesi olması, enternasyonalist mücadeleyi büyütmesi savaş ve saldırı politikalarını alaşağı edecek adımlardır.”
Saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız
Özellikle Türkiye’de son günlerde Kürtlerin diline, halayına, şarkılarına, kısacası kültürüne ve kimliğine yönelik geliştirilen tehlikeli saldırılar; Kürt gençlerinin Yüksekova, Van ve Ankara’da gün ortasında işkenceye uğraması; belediyelerimizin çok dilli hizmet anlayışının hedef haline getirilmesi ağır baskı dönemlerini bile geride bırakan uygulamalardır. Bu tür uygulamalar insanlık onuruyla bağdaşmayan, demokratik bir toplumda asla yeri olmayan ve kabul edilemez saldırılardır. Bu ırkçı ve Kürt düşmanı saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız, demokratik siyaset hakkımızı savunacağız ve her koşulda direneceğiz. Türkiye’nin temel meselelerini her zaman diyalog ve müzakere ile çözme tutumuna sahip olan bir partiyiz. Bu kez de demokratik siyaset hakkımıza ve bir halkın varoluşuna, kimliğine ve kültürüne karşı geliştirilen bu sistematik saldırılara karşı asla susmayacağız. Demokratik tepkimizi ortaya koymaktan, demokratik protesto hakkımızı kullanmaktan asla geri durmayacağız.
Dün direndik, bugün daha büyük direneceğiz
Nice fırtınadan geçtik, nice badireler atlattık, bedeller ödedik. Dün direndik, bugün daha büyük mücadele edeceğiz. Hiçbir baskı ve saldırı bizleri yıllar önce elde ettiğimiz kazanımlarımızın gerisine düşüremez. Bir halkın anadili, kültürü, şarkıları, sloganları, halayları tehdit ve şantaj konusu edilemez. Yıllardır iktidar içi kavgalarda ve egemen güçler arası hesaplaşmalarda, ülke gündemini değiştirmek için mızrağın sivri ucu hep Kürtlere ve muhaliflere çevriliyor. Bu oyunu görüyoruz, oyuna gelmeyeceğiz. Ülkenin temel meselelerine kurucu ve yapıcı bir akılla yaklaşmaya devam edeceğiz.
Gelin, hep birlikte Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye halklarına karşı tezgâhlanan bu kirli ve ırkçı oyunu boşa çıkaralım, ortak mücadele etrafında birleşelim, dayanışmamızı büyütelim. Anayasa Mahkemesi’nin kurumsal varlığını hedef alan, Can Atalay örneğinde de olduğu gibi kararlarını uygulatmayan, sosyal medya mecralarını hukuk dışı ve keyfi tutumlarla engelleyerek Anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri çiğneyen, siyasi ve hukuki darbelerle iktidarını sürdüren anlayış karşısında da ortak demokratik tutumu ve mücadeleyi geliştirelim. Muhalefet belediyelerine yönelik SGK borçları adı altındaki dayatmalarla halka her türlü hizmeti engelleme ve demokratik siyaseti işlevsizleştirme girişimlerine karşı mücadeleyi büyütelim.”
Bütünüyle bir coğrafyanın kaderi diye dayatılan şartlı / koşulu yıkıcılığın karşısında dur diyebilecek iradenin nasıl imal edileceğine dair önemli bir seslenişi var eder, Dem Parti. Türkiye sathı mahallinden, Rojava’ya, Irak Kürdistan’ından, Gazze’ye, daha öncesinde o Libya ve Dağlık Karabağ’a kadar uzanan bir düzlem / hattın üstünde imal olunan hemen her türden insanlık suçunun karşısında ide olguları sorgulamak, kayıt altına almak ve sahi ama sahici bir adalet tahayyülü için mücadele / yıkımlara karşı müdahaleyi önceleyerek söz konusu olabileceği bir kere daha bildirilir. Yıkımlarla bir yarının değil, şimdiden bu günü ve sonrasının imhasının ısrarcılığına karşı durabilmek meseldir. Devrin suna geldiği tüm o hakir görme, ayrıştırma ve bitimsiz kılınan elemelere karşı insani olanın yolunun ve izinin kaybedilmemesi en büyük meseledir. Cerahatin sıkboğaz ettiği bir hayat imgesinin karşısında, yıkıcılık ve kötülüğü savunanların iktidarlarına karşı ortak bir itirazın ne kadar elzem olduğu bu yaşadığımız güncellikte bir kere daha meydandadır.
Çok kimlikliliğin üstünün çizildiği, yaşanan topraklardaki varlığın imha için yeterli görüldüğü bir zeminde / coğrafyada yaşatılan kaotik düzleme itirazı reddiye ile başlatabilir ancak insanlık. Gelip geçici, ucundan kıyısından değil sahiden eşitlikten, adalet ve hürriyetten bahis açılabilecek ise muhalefete ve memleketin en büyük ikinci kimliğine karşı yükseltilen bu şiddet sarmalının yekununa dur diyebilmek bir meseledir. Bariz bir hayat kırımının işlene geldiği, iktidarların sabık kimliklerinde yer bulunan tüm o açmazları aşabilmek için birilerini hedefe koyduğu böylesi bir zeminde ortaklığın, aklın tam da ihtiyaç duyulan akli ortaklıkların, reddiye ve koşulsuz itirazları savunabilmenin her neden elzem olduğu bir kere daha meydana çıkıyor. Asırdır sürdürüle durulan bir yönelim, tek tip bir akla rehin kılınmak istenen hayatın çok daha farklı katmanlara sahip, hemen her anlamda başka bir yönelimi / istikameti var edebilecek ihtimallerden menkul olduğunu unutmadan sözü yıkımdan geri kurtarabilecek miyiz, meselemizdir! Dayatmalar, tehditler ve bitimsiz tahakküm çemberleri ile kuşatılmaya devam olunurken bu hayat imgesi / sahnesi, zamansız değil doğrudan bir itirazı var edebilecek midir şu sahada yaşayanlar. Bütünüyle bir girdap halini alan karanlığı aşabilecek midir, mesele budur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: And The Convoy Keeps Going – Suleiman MANSOUR via MG+MSUM
Meramda Paylaşılan Haber
DEM Parti MYK: Her Koşulda Direneceğiz https://yeniyasamgazetesi6.com/dem-parti-myk-her-kosulda-direnecegiz/
1 note · View note
botantimes · 29 days ago
Text
Li Enqereyê êrişî navenda DEM Partîyê kirine
Duhî bi şev, ber bi spêdeyê ve, li Balgata Enqereyê êrişî navenda DEM Partîyê kirine. Berdevka DEM Partiyê Ayşegul Doganê, li ser hesaba Xê, derbarê êrişê da postek belav kir. “Duhî nîvşev, Li Enqereyê êrişî navenda DEM Partîyê kirine ku navenda wê li Balgatê ye û navendên gelek partîyan din jî li wir e û cihekî qelebalix e. Ji fotoyan jî dîyar e der û pencereyên me şikandine û tabelaya me jî…
1 note · View note
relaxedstyles · 11 days ago
Text
Tumblr media
💯 ⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️
102 notes · View notes
lucky-joyous · 5 months ago
Text
Tumblr media
Best take I’ve seen all night
157 notes · View notes
ms-boogie-man · 2 months ago
Text
Ahem…
If at this point, you are supporting the political establishment's candidate, Kamala Harris — 'cause let us face facts here, RINOs like Mitt Romney and Liz Cheney are supporting her and it is totally obvious that the two political parties are and have been a uni-party playing good cop/bad cop with Americans — then you are doing so out of ego and selfishness, or just plain ignorance
Tumblr media
Have fun with that yo
… and if I am wrong, I do not have an ego and I will gladly admit I was wrong and apologize. You heard it here, bae
Angie/Maddie🦇❥✝︎🇺🇸
Meme by Angie
103 notes · View notes
gokhan-gulmez · 10 months ago
Text
Demirtaş'ın adaylık çıkışı İBB Sseçim dengelerini değiştirdi
DEM Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasındaki iş birliği görüşmeleri sonuç vermedi. Bu sırada Başak Demirtaş’ın adı DEM Parti’nin olası İBB adayı olarak önce kulisleri hareketlendirdi, ardından bizzat kendi yaptığı açıklama gündeme damgasını vurdu. Demirtaş adaylaşırsa rakibi olacak olan İmamoğlu yorum yapmaktan kaçınırken CHP’den konuyla ilgili çarpıcı açıklamalar geldi. Buna göre CHP,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
imperatorrrrr · 17 days ago
Text
Harris is losing the popular vote, I repeat, the POPULAR VOTE by over five million voters.
five. million. voters.
83 notes · View notes