#tahayyül
Explore tagged Tumblr posts
ilmiyyat1453 · 11 months ago
Text
Hikmetli Sözler
• "Bir hocaya soruyorlar, “Çok keskin bir zekaya sahipsiniz bunun sebebi nedir?” El-Cevap: “Evladım bize ilk öğretilen ayak ucuna bakarak yürümemizdi.”
• "Hiç görmediğiniz bir şeyi hayal etme şansınız yok. O yüzden Kur’ân-ı Kerim’de cennet “tahayyül edemeyeceğiniz yer” diye geçer."
• "Kalbin zînası hevestir."
• “Kim arzu ve istekle harama bakarsa, Allah onun kalbinden 40 gün ibadet lezzetini alır.” Hz.Ali (radıyallâhu anh)
• "Gözünü korumayan bir müminin kâmil bir îmana ulaşması zor."
• "Ezan tek başına terapidir."
• "Ezanı dinlemek bilinçaltı temizliğidir."
• "İnsanlar günde 5 vakit ezan dinlese düzelir."
• "Ezan okunurken temizlenmesini istediğiniz ve sizde olmayan bir amel için niyet edin."
• "Harama bakmaktan Allah korkusu ile vazgeçene Allah kalbinde lezzet duyacağı ibadet nasip eder."
• "Gözü başıboş bırakmak helâki getirir."
• "Gözümüz harama yakınsa, gönlümüzün de harama yakın olması muhtemel. O yüzden çocuklarınız nereye bakıyor dikkat edin."
• "Yatarken son düşündüğün ne ise uyurken onunla meşgul olursun."
• "Ne ile uyursanız, onunla uyanırsınız, nasıl uyanırsanız, öyle yaşarsınız."
• "Uyandığınızda ilk الله Allah deyin ki, Allah ile devam etsin gününüz."
• "Şimdiye kadar ne kadar negatif yere baktıysanız, o kadar fazla hatta daha fazlası pozitif yere bakın. Kâbe'ye bakın. Kur’ân-ı Kerim’e bakın. Allah dostlarına bakın."
• "Kişiler, mekanlardan daha etkilidir."
• "Allah‘ın bizi görmesini istediği yerlerde olalım.
• "Hz. Ali (radıyallâhu anh) diyor ki: “Cimrinin bakışından sakının”
• "Suyun hafızası vardır. Suya bakıp düşünüldüğünde bile su etkilenir."
• "Hz. Fâtıma (radıyallâhu anhâ’ya soruyorlar. “Hangi kadın hayırlıdır?” Cevap veriyor; “Başkasının hayalinde olmayan kadın.”
• "Çocuklar anne babayı kavga ederken görmeyecek, çocuklar evde gayr-ı meşru birşey görmeyecek."
• "Bebeğinizin altı değiştirilirken sadece 1 kişi görecek o da siz, baba bile görmeyecek."
• "Çocuklara Kur’ân-ı Kerim dinletin, faydasını görürsünüz."
Kaynak: Tıbbu'n Nebevi
115 notes · View notes
seslimeram · 1 year ago
Text
İmge Kalıyor Geriye
Tumblr media
Bir imge çıkıyor. Tümden, bariz ve muallakta kalmayacak kadar cerahatin dibine gömülü halde bir ülkenin sınırları belirleniyor. Belirgin bir halde, yalın bir tehdit sarmalından tam da eksiksiz bir yıkıcılık ekseninden bildirilen bir yerin görünürlüğü artıyor. Tümüyle açık ara bariz belirsizliklere doğru koşar adım giden bir ülke var ediliyor. Belirsizlik kesintisiz bir halde günden güne imal edilirken yolun / yordamın / anlamın çürütüldüğü menzilin en kestirmeden hakikati ile günler geçiriliyor. Bir fecaat sarmalı ki içinden dışına çıkılamaz, asla düşünülemez diye ilan ediliyor. Mahvın kısır döngüsü içerisinde ne o yan ne bu yan söz konusu edilsin isteniyor. Güllük gülistanlık bir cennet vatan imgesinden bahisler ardıl sıra açılıp dururken çürümenin ortasına demirlemiş bir yerin imgesi yok sayılıyor. Hemen her gün apayrı cerahatin, her şey bir kokuşmuşluğa esir. Vatanımız dediğimiz sahnenin de giderek elden kaydığı, yok edildiği bir ataletin ortasında günler geçirilip duruyor, masal ne hakikat ne söz ne! Her şey çürümenin, ruhsal bir kıyamet ortamında gerçekliğin zayi edilmesinden mülhem bir yer gerçeğe dönüştürülüyor, tek gerçeğe.
Bugün alışılageldik deneyimlerin laf kılındığı bir zeminde, gerçekliğin bunca yalın, afaki ve doğrudan cürümlerle ilerlediği bir zeminin hakikatinden kim bahis açacaktır ki! Kısa, kestirmeden gündelik bir yıkıcılık ekseninde yol yürünürken olmakta olanın cehennemin ta kendisine evriminden kim bahis açacaktır. Günbegün var edilenlerle yaşam ihtimalinde onarılması imkansız yaraların gedikleri açılırken cürüm hayatı, kötülük tüm anlamlarıyla bedenleri sarıp sarmalarken var edilmiş olanın korkunç sureti temsilinin ayırtına kim nasıl varacaktır? Gündelik olan bir mefhum, düzenli kullanılan ilaçların zamlanacak olmasının bildirilmesinin hemen ardından çıkagelen ilaç yok lafzı misal bir örnek olarak var edilebilir. Avrupa Para Biriminin çarpanının yeniden belirlenmesi neticesinde 25 Aralık tarihinde yüzde 25 civarında zamlanacak ilaçlar haftası öncesinden sırra kadem bastırılırken ne gibi bir imge var edilebilir çürüten yerden gayri. Aspirin’den, antibiyotik ya da kimi hayat memat meseli olagelen düzenli kullanılması elzem ilaçların yok denile gelmesinin utancını, hastalara kim anlatabilecektir? İnsanlarının canının paradan çok daha elzem / önem atfettiği bir düzlemi sormak / görmek, halen imkansız mıdır? Uzak bir hal midir, bunca yalın kepazeliklerle birlikte bir imge var edilirken, devlet insanını da mı gözden çıkartır, çıkartmıştır, nedir yani?
Her gün aşıyoruz, uçuyoruz kaçıyoruz denilirken dünyaca ünlü bir simsar çete çatıdan çıkagelen şu haber mesela ol imgenin suretini kesintisiz bildirmektedir. Halin perişanlık dolu temsilini göz ardı edip, bitiyoruz, yok oluyoruz diye söyleyenlere inat ilerliyoruz, güçlü ülkeyiz diye lafza giren baş efendinin karşısında, sermaye tüm kartlarını açık oynar. Olabildiği kadar açık nefretiyle sıradan insanların hayat hakkının lağvedilmesinin nasıl da o sermaye / çark / düzen için elzem olduğundan dem vurulur. Evrensel Gazetesinden haberi aktaralım: “ABD merkezli uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye ekonomisine ilişkin hazırladığı rapor ile ‘sert bir ekonomi politikası’ istedi. Faiz, ücret, büyümeye ilişkin uluslararası sermayenin taleplerini dile getiren Moody’s, uluslararası sermayenin Şimşek politikalarından memnun olduğunu kaydetse de, sermayeye güvenin henüz tesis edilemediğini kaydetti. Hazırlanan raporda Türkiye’nin kredi notu yine durağan olarak kaydedildi.
Uluslararası sermayenin taleplerini dile getiren Moody’s, Türkiye’nin kredi notundaki iyileşmenin asgari ücret zammına bağlı olduğunu kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası eliyle politika faizinin yüzde 8.5’ten yüzde 40’a yükseltildiğine işaret eden Moody’s, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da etkisiyle, ortodoks para politikasına dönüş kesinlikle olumlu” dedi.
Moody’s, IMF’nin aksine ‘aşırı’ ücret artışlarına bağlı olarak artan talebin enflasyonist baskı ve risk yarattığını savundu. Raporda, “Yakın vadede önemli bir risk talebe bağlı enflasyonist baskıları daha da artırabilecek aşırı ücret artışlarıdır” denildi. Moody’s, ücret artışlarının TCMB’nin enflasyon hedeflerine paralel yapılması gerektiğini savundu.
TCMB, asgari ücretteki yüzde 10’luk artışın manşet enflasyona yaklaşık 2 puan katkı sağlayacağını tahmin ediyor.
Uluslararası Sermaye Hâlâ İkna Değil, Daha Fazla Faiz İstiyor
Yüksek faize dayalı sıkı para politikası uygulanan Türkiye’de hükümet politikaları ‘uluslararası sermayenin’ taleplerini yeteri kadar karşılayamadı. Raporda, “Cumhurbaşkanı gücünün yoğunlaşması” nedeniyle yüksek faiz politikasından dönülme ihtimalinin azımsanmadığını kaydeden Moody’s, “Önümüzdeki ay sınırlı bir politika faizi artışı bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Daha Çok İşsizlik Önerildi
Raporda ücretlerin reel olarak geriletilmesine bağlı olarak iç talepte gerçekleşecek daralmanın, Türkiye’nin cari açık sorununa da olumlu yansıyacağı kaydedildi. Cari açıktaki daralmanın büyük oranda ithalatta gerileme ile mümkün olacağı belirtildi.
TÜİK verilerine göre gerçekleştirdiği ithalatın yüzde 75’i ham madde, yüzde 13.8’i sermaye malı, yalnızca yüzde 10.3’ü tüketim malı olan Türkiye ekonomisinde ithalatta yaşanacak gerileme, üretimin azalmasına ve dolayısıyla işsizlikte artışa neden olacak. Türkiye’de halihazırda 8 milyondan fazla işsiz bulunuyor.
Halkın Tasarrufu Faize Gidecek
AKP tarafından hazırlanan orta vadeli programa göre 2023 yılında faiz harcamalarının 663.6 milyar liraya çıkacağı öngörülürken devletin yatırım harcamaları 789.8 milyar lira olacak.
2024 yılında faiz harcamaları yatırım harcamalarını aşacak. Faiz harcamaları 1 trilyon 276 milyar liraya; yatırım harcamaları 1 trilyon 108 milyar liraya çıkacaktır. Böylece faiz harcamalarının yatırım harcamalarına oranı yüzde 115’e kadar çıkacak.
2025 yılında da söz konusu ivme sürecek. Faiz harcamaları 1 trilyon 833 milyar liraya, yatırım harcamaları 1 trilyon 350 milyar liraya çıkacak. Faiz harcamalarının yatırım harcamalarına oranı yüzde 135’e çıkacak.
Böylece devlet, yatırımdan çok faiz harcaması yapacak.
IMF: Enflasyonun Nedeni Ücretler Değil, Şirket Kârları
IMF’nin son raporuna göre Avrupa’daki enflasyonu en çok artıran kalemlerin başında son iki yıldır şirket kârları geliyor.
Bunun ana nedeni ise şirketlerin fiyatları, roket hızında yükselen enerji ithalatı maliyetlerinden daha fazla artırması.
IMF yetkilileri, Avrupa Merkez Bankasının 2025 için koyduğu yüzde 2 enflasyon hedefinin tutturulması için şirketlerin daha düşük kâr oranlarını kabul etmeleri gerektiğini söylüyor.
IMF Analistleri Niels Jakob Hansen, Frederik Toscani, Jing Zhou’nun 23 Haziran tarihli raporuna göre 2022’nin başından bu yana fiyatlardaki artışın yüzde 45’i şirketlerin kâr artışından kaynaklı.
“Daha yüksek enflasyon, daha yüksek kârları ve ithalat fiyatlarını yansıtıyor” diyen analistlere göre ithalat, yüzde 40 oranında, işçi maliyetleri ise yüzde 25 oranında enflasyona etki ediyor. Vergilerin ise çok az miktarda bir deflasyonist etkisi var.”
Katma değerin hiç edildiği, iç etmek için paraları / rantı, milyonlarca yobaz / hırsız / çakal sürüsünün, o sermaye diye çıkagelen temsilin aportta beklediği bir zeminde görünen köye kılavuza ne hacet vardır. Bir imge çıkıyor. Tümden, bariz ve muallakta kalmayacak kadar cerahatin dibine gömülü halde bir ülkenin sınırları güncelleniyor. Yoksulluk bütün bütün bir ülkenin tek ortak değeri haline dönüştürülürken, sermayenin kapısında el pençe divan duranların sayıklamaları arasında ezdirmedik, yedirmeyeceğiz lafzı dışında pek de bir şey geriye kalmaz. Bir imge ortaya çıkarken, cürmü her şeyin üstüne konumlandırıp duran bir aklın, tahakkümünü nasıl da benzersiz bir halde şekillendirdiğini görürüz. Bu istikametin ol sermayenin ana temsilcilerinde nasıl yankı bulduğu zaten moody’s’den çıkan görünüm raporundan da anlaşılabilecektir. Tümüyle alt sınıfı enikonu ortadan kaldırmak, daha da fazla kemer sıkarak, geleceksiz kılmanın yollarında sadakaya muhtaç hale koymanın adı ne zamandan beridir bir kurtuluş reçetesidir.
Bay Şimşek bir kere daha konuşur: “Bakanlığının 2024 yılı bütçesini TBMM Genel Kurulunda anlatırken, ‘’Biz hiç kimseden para istemedik. Türkiye’nin paraya ihtiyacı yok. Arzuladığımızdan daha fazla para girişi zaten var” dedi. Şimşek ayrıca ekonomide işlerin düzelmeye başladığını, uygulanan program dışında Türkiye’nin başka bir seçeneği olmadığını söyledi.
Şimşek’in bu sözlerine muhalefet milletvekillerinden sert eleştiriler geldi. CHP’li Burcu Köksal, “Paraya ihtiyacınız yoksa niye halktan çifter çifter vergi alıyorsunuz. Neredeyse bir nefes vergisi almadığınız kaldı. Konuşmanıza bakıyorum hac farz olmuş, kasaya bakıyorum zekata muhtaç” dedi. DEM Milletvekili Meral Danış Beştaş da, “Madem paraya ihtiyacınız yok o zaman niye insanların istediği maaş zamlarını vermiyorsunuz?” diye sordu.”
Bir imge çıkıyor. Tümüyle belirsiz bir geleceğin sınırlarında, az buz değil basbayağı noksan, eksik gedik kılınan hayatların temelleri sağlama alınıyor. Kimseden borç istenmeyen bir güzergahta, yaşamın normatif halleri altüst ediliyor. Her güne içkin kriz hali, aralıksız darboğaza mahkum edilmiş milyonlarca insanın iki gıdım umudunun köküne kibrit suyu dökülmesi cafcaflı sözlerle süslenerek giydirilmeye çalışılıyor. Nizam, düzen, kendi yolunda ilerleyen insanlara bu hallerinden çıkmaları, tıpkı kendileri gibi arsız, yalancı, hırsız olmalarının salık verildiği bir ülke gamı profil olarak kanıksatılmaya çalışılıyor. Daha yakın geçmişte bir araba laf yemiş bir suretin bugün bakan koltuğunda oturabildiği, yönetim olgusunun şeffaf falan değil tastamam sarayın teslimiyet bayrağının var ettiği sınırlar içerisinde güncellendiği bir ülke yeniden dizayn ediliyor. Gelecek karanlık, gelecek simsiyah bir ülkenin imgesi artık olağan, vaka-ı adiye kılınıyor. Normalin zayi edildiği bir zeminde hakikat bir yerlerden sökün etmeye devam ediyor. Belirsiz bir gelecek şablonunun tek bilinen denklemi olarak yoksulluk paylaştırılmaya devam ederken bilinen tek şey bu karanlık oluyor. Bir habis döngüde debelenip duruyor koca ülke. Ne günü gün, ne yarını yarın, ne sonrası belirli. Bitimsiz bir iktidar pratiğinin ol orta yerinde cerahatin kucağına terk edilmiş olanların hayatları mahva mahpus kılınıyor. Ötesi berisi lamı cimi yok, bir imge çıkıyor meydana. Yeni yüzyılı falanı filanı hepten hikaye, rezillik, kepazelik. Bir imge çıkıyor meydana dört yanda feryat figan, avaz avaz, imdat imdat!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Einkaufsstraße In Istanbul © Chris MCGRATH – Getty Images – Zeit
2 notes · View notes
berhudar · 1 month ago
Text
Peygamberimizi selamlamak için köklerinden ayrılıp tekrar geri yerine giden o ağaç
Tumblr media
Cambodia.
Sacred Roots.
Photo taken by me.
153 notes · View notes
cileklipalet · 5 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
56 notes · View notes
mesut-sems · 9 months ago
Text
Tumblr media
Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Hz.Şemsi Tebrizi
101 notes · View notes
femmelunee · 1 year ago
Text
Her geceyi fotoğrafınız ile tamamlıyorum Bayım,
Şu fanilikte ertesi günün kesinliği mutasavver değil iken ,
Gözlerim son defa sizle nasiplensin istiyorum.
Çoğu zaman akan yaşlara mani olamıyorum,
Fotoğrafınız bu denli huzura sebebiyet iken,
Kim bilir varlığınız ile nasiplenecek olsam,
Dünyada cennet ile müşerref olmuşa mı dönerim,
Tahayyül dahi edemiyorum.
Kırılmış bir kadın
109 notes · View notes
selin-n · 11 months ago
Text
Hayırlı sahurlar, bereketli sofralarınız olsun 🙏🌿🍀🕊️
Tumblr media Tumblr media
Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmaktır. Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir...
Şems-i Tebrizi 
Sevgiyle kalın 💙
Tumblr media
67 notes · View notes
fikret-i · 8 months ago
Text
Tumblr media
Üniversiteyi Kilis'te okudum ben. 2004 yılı ikinci sınıfta iken tek başıma bir ev tutmuştum. İki katlı evin zemin katı. Üç metre duvarla çevrili sadece gökyüzünü gören bir balkonu vardı. Balkonda tuvalet, lavabo, banyo bir de su kuyusu vardı. Öğrenciye verilmiş bir ev işte, bulduğuma şükür, lüks aramıyoruz. Su kuyusunun demirden kapağı vardı, güvenliydi ama benim göl, durgun sular, bataklık, su kuyularına karşı fobi derecesinde korkularım var. Tedirgin oluyordum hep. Bazen korkumu yeneyim diye arada kapağını açar izlerdim içini. Tabi gecesinde kabuslarıma malzeme çıkardı. Her şeye rağmen evimi seviyordum. Üniversiteye ve çarşı merkezine yürüme mesafesinde. Bir gün üniversiteden yürüyerek gelmişim vakit ikindi. Yorgunluktan minderin üstünde uyuya kalmışım. Biraz uyumuşum sonra birden uyandım. İçeriye pencereden kırmızı ışık vuruyor. Balkona çıktım. Gökyüzüne baktım aman Allahım kıpkızıl gökyüzü. Daha önceden de sonradan da öyle bir kızıllığa şahit olmadım hiç. Korkarak batıya doğru yöneldi gözlerim. Dehşete kapıldım Güneş tüm kızıllığı ile batıda idi. Rivayet olunur ki kıyamet, güneşin batıdan doğmasıyla başlayacak; bir de kafirlerin üzerine kopacak. Dedim Fikret ayvayı yedin. Tövbe kapıları da kapandı. Felaketler başlayacak ve sen hem bunlara tanık olup mazur kalacaksın sonrasında da cehennemin dibini boylayacaksın. Nazarımdaki şu dehşetin büyüklüğünden ailem dahi zerrece aklıma gelmedi. Bir an dışarıya çıkayım insanlar ne yapıyorlar düşüncesi geldi aklıma. Hemen fırladım kapıya. Allah Allah karşı komşunun yaşları hayli büyük kısmetleri açılmamış kızları vardı. Kızlar, dantel örüyorlar kapıda. Birazdan kıyamet başlayacak şunlara bak tuhaf bir şekilde umursamıyorlar. Çarşıya koştum bir markete girdim. Herkes bir şey olmamış gibi alışveriş yapıyor. Acaba sabah mıdır akşam mıdır diye düşünürken duvardaki saat gözüme ilişti baktım saat beş. Sabah beşi gösteriyorsa gerçekten bittim. Düşünemiyorum da sabahın beşinde nedir bu kalabalık. Dayanamadım sordum kasiyere: " affedersiniz saat, akşam mı beş yoksa sabah mı beş? " Kasiyer tuhaf tuhaf baktı bana, "akşam beş tabiki" dedi. Sonra hatırlamaya çalıştım ki ben ikindi uyudum güneş batmaya yakın uyandım. Derin bir ohh çektim. Nasıl rahatladım bilemezsiniz. Cehennemi garantilemiş bir düşünceden kurtuluşa ermişim. O günden sonra kolay kolay akşam üzeri uyumamaya gayret ederim. Öyle planlarımız, emellerimiz var ki. Yüz yaşında ölsek dahi sığışmayacak hayalleri sığdırıyoruz dimağımıza. Ki ihtiyarlığa ulaşmadan giden nice insan var. Ölüm ötesine hazırlanmaya düşüncemizde dahi yer vermiyoruz. Kıyametten dehşet alırken ölümü uzak tahayyül ediyoruz. Kıyametin neticesinde bize ne olur? "Ölürüz. " Nasrettin Hoca misali ölmemizle zaten kıyametimiz kopmuş olacak ki. Zihnimiz işte. Uzağı yakın yakını uzak edecek manzaralar getiriyor önümüze.
50 notes · View notes
cigdemmucan · 2 months ago
Text
Susarken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde Bakışlarında sükûnun zehri, bekleyeceksin. Türlü acılar şekillenecek yine içinde, "Ah! Şairim bu akşam da geçmedi" diyeceksin...
Tumblr media
16 notes · View notes
musfika-hanim · 3 months ago
Text
rüyamda torunum olduğunu gördüm, kucağımdaydı ve o küçük parmakları avucumun içindeydi. müthiş bir his.. rüyası bile bu kadar etkileyici ise gerçeğini tahayyül edemiyorum.
9 notes · View notes
seslimeram · 3 days ago
Text
Yankılanan Sesler - Başpınar Direnişi
Tumblr media
Boşlukta yankılanıyor sesler. Her gün apayrı noktalara, çoğunlukla benzeş olagelen çağrı, ünleme, imdat feryatları yükseliyor. Cerahat karşısında halin perişanlığına dair tespitlerle tahayyüller havada uçuşuyor. Genelgeçer değil doğrudan sekteye uğratılmış hayatın ahlar ve vahları görünür kılınıyor anbean. Hepimizi içine çektikleri kör karanlıkta ya tehditlere maruz kalıyor insan, ya da disiplin aracı olarak var edilen tahakküme yem. Hiçbirisine de yer kalmamışsa direkt hayatta var edilen kuşatma halleriyle sınanıyor. Muktedirin ürettiği ve var ettiği kuşatma, yol verdiği sermayenin pratikleri, ekranlardan sallanan parmaklarla hep aynı ezberlerle bu sınama her güne içkin kılınıyor. Seviyesizlik, anlayışsızlık, riya ve fevri olmayan hesaplı kitaplı tüm hamlelerle hayat için / adına yer, ihtimal bırakılmıyor iş bu menzilde. Ne oluyorsa bu aralıkta, hep o doğrultuda hayatın tükenişine dair çabalarla var ediliyor fecaat, facia. Bunlara karşı itirazını var eden ya hain, ya mihrak, en olmadı ise terörist addediliyor ya da dış kapının mandalı. Bir cerahatin orta yerine demirliyor işte ülke. İçindeki hayatı gölgeleyen, zehirleyen, sus pus kılan bir cerahat sarmalı yirmi iki yıl ve hala süren iktidar tahayyülünde her gün yenileniyor.
Sesler yükseliyor itirazlar var ediliyor, bu tahakküm karşısında çağrı ve tahayyüller arasız yineleniyor. Hayata dair çağrıların boşa düşürüldüğü yerde kötülük iktidar pratikleriyle şu sahada sabitleniyor. Planlar, projeler hep daha beterini güncelleyebilmek için şekilleniyor. Cehennemi olagelen tahayyüllerle birlikte akla ve bedene doğrudan politik müdahalelerle memleket yenileniyor. Sesler yükseliyor hayat memat mücadelesi adına bu boşlukta tümü birlikte. Hep bir biçimde yetersiz görülen, nefretle anılan, ötekisi sanılanların ortaklaştığı, belki de doğrudan var ettikleri imdat çığlıklarının ta kendisinde buluşuyor ülke, bütün ol pejmürde kuşatma / inkar ve yok addedilmeye karşı hala. Bugün yaşadığımız güncellikte, her güne dahil edilen ezberlerin yekunda ol ihtimalleri sıradanın aleyhine kurumsal kılan bir tehdide dönüştüren anlayışsızlığa isyan var edilir. Bütünüyle sessizlikle karşılanırken imdat çığlıkları, sermayenin eline kan oturmuş temsili sanayiciler derneğinin dahi bir hale bir noktaya kadar itiraz ettiği o memleket gerçekliği mevzubahistir. Tümüyle çürüyen her durumda tehditlerle, ön yargı duvarlarıyla aşılamayan, tek adamın dediğim dedik çalmaya devam ettiğim / bildiğim düdük marazıyla yol aranan, rotalar belirlenen bir yerde hakikat, demokrasinin ta kendisi, emeğin gerçek karşılığı ve bütün bunların kapsayıcısı olagelen ol müşterek kırımının bir sonu / duru / dibi var mıdır?
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Has Sentetik, Yalçın Kardeşler, Çelikaslan ve Okkıran Halı işçileri BİRTEK-SEN ile yaptıkları toplantıda “mücadeleye devam” dedi. İşçiler anlaşma sağlanmaması halinde yapılacak eylem ve etkinlik takvimini açıkladı.
BİRTEK-SEN sosyal medya hesabından yapılan paylaşım şöyle: “Valiliğin hukuksuz yasaklama kararı da dahil, hiç bir baskı ve engelleme Başpınar işçilerinin direnişini ve mücadelesini bastıramayacak. Son üç gündür yasak kararına, polis barikatlarına, gözaltılara ve fiili OHAL uygulamalarına rağmen Başpınar işçilerinin sendikamız BİRTEK-SEN öncülüğünde ortaya koyduğu cesaret ve kararlılık bunun en büyük göstergesi olmuştur.
Direnişleri devam eden ve işten atmaların yaşandığı fabrikaların işçileriyle ayrı ayrı toplantılar yaptık. Bu toplantılarda direnişteki işçilerle birlikte, taleplerimiz kabul edilene ve işten atılan bütün işçiler işe alınıncaya kadar mücadelemizi ve direnişimizi aynı kararlılıkla sürdürme konusunda tam bir irade birliği sağladık. Has Sentetik, Yalçın Kardeşler, Çelikaslan ve Okkıran Halı işçileriyle yaptığımız toplantılarda aldığımız kararlar şöyle:
1. Dünden bu yana, direnişteki işçilerin taleplerinin karşılanması ve yaşanan sorunların bir çözüme kavuşması noktasında, ara bulucular aracılığıyla valilik ve işverenlerle dolaylı da olsa bir müzakere olanağı ortaya çıkmıştır. Bunu son derece önemsiyoruz. İşçilerin talepleri noktasında en kısa sürede makul bir anlaşmanın sağlanması ve atılan işçilerin tamamının işe geri alınması önceliğimizdir.
2. 19 Şubat Çarşamba günü, (o tarihe kadar bir çözüm olmazsa) direnişleri süren ve işten atmaların yaşandığı fabrikalardan işçilerle birlikte TBMM’deki bütün muhalefet partilerinin meclis grupları ve milletvekilleri ile görüşmeler ve açıklamalar yapmak üzere Ankara’da olacağız.
3. Ortaya çıkan bu dolaylı müzakere sürecini önemsemekle birlikte; önümüzdeki bir kaç gün içinde bir çözüm sağlanmaz ve bu süreç gündemi soğutma, işçileri oyalama, ve patronların dayatmalarına razı etme sürecine dönerse, 18 Şubat’tan itibaren fabrika önleri ve kent meydanı da dahil olmak üzere, fiili, demokratik ve meşru eylemlerimize yeniden başlayacağız.
Başta bütün Başpınar işçileri ve Gaziantep halkı olmak üzere, emek ve demokrasi güçlerini, tüm dostlarımızı Başpınar işçileriyle dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. Başpınar işçileri kazanacak! İşçi sınıfı kazanacak!”
Parmak sallanan işçilerin, patronajdan sopa ve kölelik düzenine biat dışında hiçbir hakkı verilmeyen insanların ortaklaşa imdat çığlıkları yankılanır Başpınar direnişinden. Alenen, tahakkümü binbir türlü zorbalığı yineleyen bir akla karşılık / devletin kolluğu ve amirleri ile sağlamaya çalıştığı yok sayma hallerinden, yasal bir hak olan direnişi dahi kanunsuzca engelleme çabalarına rağmen bir ilerleme kaydedilir. Sesler yükselir, var edilen karanlığın ta kendisine, dayatmalarla birlikte hayatın mahvedilmesine itiraz enikonu bir yolun başka bir ihtimalin söz konusu edilmesini var eder; müzakere. Sonu getirilmeyen sömürü halini bir biçimde sonlandırabilmek, insani, gerçek bir asgari yaşam hakkını var edebilmek için verilen ortak mücadele bir noktaya kadar Antep’te başarılı olur. Devamında yaşatılan ol kaotik / çekincelere rehin kılınsın insanlar diye var edilen şiddet / gözdağı şu şekilde devam olunur, aktaralım.
“Başpınar’da düşük ücret dayatmasına karşı başlatılan eylemlerin Antep Valiliği tarafından yasaklanmasının ardından 14 Şubat'ta gözaltına alınıp serbest bırakılan BİRTEK-SEN Genel Başkanı bugün sendika binasında bir kez daha gözaltına alındı. Türkmen'in "çalışma hürriyetin ihlali" ve "suç işlemeye tahrik" iddiasıyla savcının talimatıyla gözaltına alındığı öğrenildi.
Şireci patronunun şikayeti üzerine geçtiğimiz cuma günü evinden çıktığında gözaltına alınan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, bugün yine sendika binasından gözaltına alındı. Türkmen sosyal medya hesabından "Patronların isteğiyle bir kez daha gözaltına alınıyorum. Sendikada işçilerle toplantı halindeyken gelip sendikanın kapısından gözaltına alınıyorum. Geri gelicem! Mücadeleye devam!" paylaşımı yaptı.
BİRTEK-SEN'den yapılan açıklamada da "Gözaltılarla, tehditlerle bizi yıldıracağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Bütün baskılara ve yıldırma politikalarına karşı Başpınar işçileri başta olmak üzere bütün işçileri sendikamız etrafında birleşmeye çağırıyoruz. Sendikalaşmanın bir hak olduğunu size öğreteceğiz!" ifadelerine yer verildi.
Sosyal medya paylaşımları soruldu
Gaziantep Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alınan Mehmet Türkmen’e sosyal medya paylaşımları üzerine sorular soruldu.
"Suç işlemeye tahrik” ve “İş ve çalışma yaşamının ihlali” suçlamasıyla ifadesi alınan Türkmen’e, "9 Şubat 2025 saat ö.ö 12:45 tarihli hava buz gibi. Saat 00:40 Şireci ayakta! Direnenler de var bu havalarda. Şubat'ı ısıtanlar, geceyi aydınlatanlar. Şireci işçileri patrona ait Sırma Hali Fabrikasının işçilerine sesleniyor: Sırma dışarı! Başpınar uyuma, ekmeğine sahip çık" şeklindeki paylaşımda çağrınız amacı nedir?" sorusu yöneltildi.
Türkmen'e sorulan bir diğer paylaşım ise 13 Şubat Perşembe günü attığı "4. OSB Çelikaslan Tekstil Fabrkası önünde buluşuyoruz. Madem onlar bizi her fabrikada bölmeye ve ezmeye çalışıyor o zaman biz de artık tek tek ayrı fabrikalarda değil bütün fabrikalarda bütün işçiler olarak birleşelim. Tek ses olalım " çağrısı ile "Gaziantep Valiliğince 13.02.2025 günü alınan Yasaklama Kararınından sonra yapılan Bugün saat 12'de direnişteki bütün işçilerle birlikte Çelikaslan önünde olacağız. Direne direne kazanacağız" şeklindeki paylaşımları da soruldu.
Türkmen çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Türkmen'in avukatları, Gaziantep Barosundan avukatlar ve Başpınar işçileri kararın ardından adliye önünde gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla tutuklamayı protesto etti.”
Parmak sallamanın, hakkına sahip çıkma istek / tahayyül / eyleminin tam karşısında bir zül süreğen kılınır. Başpınar nezdinde, Türkiye’nin kalanında artık bir sabit kılınan tüm o sermayeye rehineliğin devamlılığı adına gözdağı sendika başkanını tutuklayarak var edilir. Baş Efendi ile Hazine / Maliye bakanı nam zatın birlikte kurdukları yepyeni düzen hep olduğu üzere sıradanın yaşam hakkını altüst etmeyi bir kere daha ekonomik tahakküm hali ile perdelemek ister. BirTek-Sen’in Mehmet Türkmen nezdinde kotarmaya çalıştığı hak mücadelesini tutsaklık ile sekteye uğratmak ister muktedir. Sesler yükselirken, can havli ile yaşama gayretinin, emeğin karşılığını tam / eksiksiz alabilmek adına istenen tüm talepler her gün daha sonra denilerek yokuşa sürülür. Direnişteki işletmelerin patronajından herhangi bir yanıtın halen gelmemesi de durumun her nasıl bile isteye kötürüm bir istikamete rehin olunduğunu da göstere gelir. Varılan istikamet korku iklimi içerisinde canhıraş bir biçimde susturulmaya çabalanan insanların halleri herkesi nasıl bir geleceğin beklediğini de işaretler. Aleni bir biçimde zorun istikametinde ilerleyen, susturan, bezdiren, kötülüğe esir addeden, sıra neferliği dışında herhangi bir sesi duymaya tahammülü kalmayanların / olmayanların var edeceği ülkenin her nesi yenidir sahiden? Tümüyle gemi su alırken...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2025
Görsel İçin Kaynakça: Direnişteyiz.org / ETHA
Meramda Paylaşılan Haberler
Başpınar İşçileri "Mücadeleye Devam" Dedi - Evrensel https://www.evrensel.net/haber/543162/baspinar-iscileri-mucadeleye-devam-dedi
Birtek-Sen Genel Başkanı Mehmet Türkmen Bir Kez Daha Gözaltına Alındı - Evrensel https://www.evrensel.net/haber/543197/birtek-sen-genel-baskani-mehmet-turkmen-bir-kez-daha-gozaltina-alindi
0 notes
eylem-zamanzaman · 3 months ago
Text
"İçinde yaşadığımız toplumun iyi bir tarafı yok. Dünyanın iyi bir tarafı yok.
Günümüze baktığımızda bir kötülük imparatorluğu tahayyül edebilirsiniz, yani modern dünyayı."
Ulus Baker / Dolaylı Eylem
14 notes · View notes
hileonsmyrna · 7 months ago
Text
"bir insanı sevmeyen memleket sevdasını bilmez demiştin. bense bildiğimi zannederdim. selanik'ten kopup geldiğimiz o günden beri, babamı ardımızda bırakıp bindiğimiz o kara trenle yurdumuzu ardımızda bıraktığımızda, o günden beri içimde büyüyen tek sevdaydı vatan. ta ki bir gün evvelimde olmayan his ezelim olana dek. o his ki tahayyül etmediğim kadar kuvvetli, o his ki karşı duramadığım kadar kudretli. o his beni ben olmaktan âzad eden. beni evvelime de sevdama da muallif eden. o his senin gözlerinde teğmen! o his senin yaşaman arzunda! o his beni senden hem uzağa atan hem sana şahdamarın kadar yakın olmamı arzulatan. biçâreyim, kifâyetsizim, nefessizim. nefes alamıyorum teğmen! nefes almam mümkün olsun diye seni aklımdan çıkarmaya mecburum. senin hayalin olmadan bir tas suyu, bir lokma ekmeği bile içim almıyor. aç bir çocuk gibi ağlamak geliyor içimden. oysa bir hayalden ibaretsin şimdi. böylesine bedbaht ve acı içindeyken hayalin de yetmiyor bana. görünmez zincirlerle bağlıyım sana leon! sanki dünyanın en büyük günahı avuçlarımıza bırakılmış da bu yüzden koparamıyoruz zincirlerimizi. artık tâkatsiz parmaklarım. onlar sana dokunmanın telaşında. bense onları bu satırları yazmaya zorluyorum. her zerrem sana dönüşüyor leon! korkuyorum... geride sana bakacak bir ben kalacak mı bilmiyorum."
- hilal
Tumblr media
11 notes · View notes
hatiragulzaman · 8 months ago
Text
🌺🌺🌺
Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir. Hz.Şemsi Tebrizi
7 notes · View notes
femmelunee · 1 year ago
Text
Hiç gelmeyecek o adama ....
Ah bayım!
Nedir beni perperişan bir ahvalde alıkoyan bu grift düşünceler,
Yokluğunuzun zemherisinde savrulan bu avare benliği göremiyor musunuz?
Yokluğunuza olan yakarışlarım çalınmıyor mu kulaklarınıza?
Belkide yalnızca sizin için pestenkerani bir hatıra olarak gömüldüm geçmiş hatıralarınız arasına,
Âmiyâne varlığım müşkülpesent benliğinizde bir mana ile hemhal olamadı zannımca...
Tumturaklıktan ırak yaşamım tahayyül ettiğiniz beklentileri m��teşekkir kılmaktan aciz kaldı belkide,
Haddizatında safderunluğum sizin için kaçınılmaz bir nefs-i doygunluktan ibaret kalarak yitip son buldu belkide ,
Yinede içimde son bulmak nedir bilmeyen meyus bir size kavuşma arzusu benliğime sirayetini devam ettirmekte .
Mukadderat ne buyur bilemem lakin hissikablelvukum yokluğunuza olan tahammülümün son demlerinde ,
Ne zamandır bilemem bu arafın sonu,
Her bir satırı siz taşan dualarımın cevabı,
Bu gösterdiğim sabra tek arzu ettiğim mükafat ,
Sizle olan o vuslata kavuşmaktır ancak...
Kırılmış Bir Kadın
97 notes · View notes
postakutusundakisair · 9 months ago
Text
Tumblr media
Kelimelerim var saçlarımda.
Öyleyim ki sanma hezeyan içinde susuzluk çekiyorum.
Ahmış saçıma düşen bir şiir dizesi. Ellerimin hizasında gönlüme razı gelmeyen bakışlar var.
Ahmakça rivayetler işitiyorum bu yaşlı ruhumda.
Dahice gelen aşkların altında hesap soracak kitaplar görüyorum.
Yetinmek miydi amacım yoksa yetinmeyeni istemek miydi hayatım.
Anlaşılmayan harflerin daktilo hatasından muzdaribim.
Gençken yaşım adıma ters düşerdi yola. Çevirmek namünkün.
Kazanımdı sürüklenişi sağlayan adımların ardında.
Uzak kozların artık mazereti yok yakın anlamda.
Tane tane huzur topluyorum israfı yapan tanrıdan.
Ne için çaba sarf ediyorum,
anlamına varamıyorum kararın.
Takviye edilmiş ruhlar içinde yolumu arıyorum.
Anlamsızca göstergeler içinde görünmez kalmaya riayet ediyorum.
Sanıyorum ki bu dünya için hayat vadediyorum.
Anlamına varmaya çalışıyorum.
Duraklarda oturup,
otomatik piyade gibi sıramı bekliyorum.
Bilmediğim bilinç içinde kendimi tahayyül edip konuşlanıyorum.
Kuralları kendi içimde yıkıp,
dışımda yeniden inşa ediyorum. İşlenmemiş duyguların işkence edilişi gibi.
Tezatlık içinde depar atıyorum.
Posta kutuları tarumar edilmiş,
hayatım adına yazdığım mektuplarım
şimdi birer kayıp silsilesi.
Darp edilen posta kutularından minnetle anıyorum şiir mısralarımda.
Niyaza ayrılan hüzünlü kediler cemiyetiyim.
Homurdanmaları tanrıyla konuştuklarının bir yansıması.
Adıma dualar edildiğini bilirim.
Bana olan o sakinlik makamındaki bakışlardan.
Derme çatma bu dünyanın altındaysak her anımız birer facia.
Kara haberin önünü kim kesmişte ben mani olayım bu münzevi bedenim ve kafası öte alemde olan ruhumla.
Sakinim.
İçsel muhasebelerin dışarıya yansıması.
Telaşeli yağmurlar altında ıslanmam. Niyeti kötü olanın tabirine kulak asmam.
Düşüncelerim hüzün avında bir acı mıknatıs.
Aynı değilim ki benimle,
tersim kendi kendimle.
Gizli duygulardır bizi
çelimsiz kılan saklı harabelerde.
Gölgeler öldürürdü aydınlığı.
Karanlıkta boğdum onları.
Gözlerim karanlık arafı.
Cehennem ve cennet ikileminde kalmadan kalan.
Pas tutan ellerim vardı kirli ellerimden önce işlenen şiirli günahlarım.
Haykıramazsın bir ölünün evinde.
Dilini bilmediğin diyarda kalamazsın. Anlamaya çalışman katlindir senin yasını kılan.
Yad etmen seni haydan huya taşımaz. Karabasan katiller vardı hani geceleri baş ucumuzda el pençe divan duran. Onlardı fakirliğim içinde yaşatan günahlarımın ucu bucağı.
Yeryüzü aşıkları vardı, gökyüzü düşmanlarına nazaran.
Arada kalmışlık yalnızlığı taşardı boğardım kendi kendimi, kayıplara karışırdım.
Hainlik rutindi artık insanların günlüğünde bir liste.
Çiziyordum kendi kendimi kara hisli kalemlerle.
Ortadan böldüm kendimi,
geriye bir ben kaldım
birde içimdeki saklı ölü...
Ξ.
'Tedavüle Sokulan İntihar Mektubum'
10 notes · View notes