#özlü sözlü
Explore tagged Tumblr posts
ilmiyyat1453 · 7 months ago
Text
"Güneşin bile bir zerre sayıldığı şu kâinatta, kendini büyük görmek edebe uyar bir şey değil."
Şirâzi (rahmetullâhi aleyh)
68 notes · View notes
iyiyimlaben · 8 months ago
Text
Özlü sözlü tişörtüm ile sokaklardayız bugün gödngödnfödm
15 notes · View notes
edebiyatiturk · 1 month ago
Text
Etkileyici Şiir Kısa
Etkileyici Şiir Kısa 1. Şiirin Kısa Tarihi ve Önemi Şiir, insanlık tarihinin en eski sanat formlarından biridir. İlk çağlarda sözlü gelenekle aktarılmış olan şiir, zamanla yazılı edebiyatın önemli bir parçası haline gelmiştir. Kısa şiirler, özlü anlatımları ve yoğun duygusal etkileri ile dikkat çeker. Bu tür şiirler, çoğunlukla anlık duyguları ifade etmek için kullanılır ve okuyucunun zihninde…
0 notes
yaralitavsan · 9 months ago
Note
Açıkçası Tumblr da Egemi bulabileceğimi zannetmiyorum çünkü acıda olsa herkesin 3391 km nin bir KITAP olduğunu ve Ege nin de gerçek OLMADIĞINI kabullenmesi gerek çünkü gerçek hayatta kimse sizin blogunuzu 7 ay boyunca hiçbir şey söylemeden takip etmeyecek. Çok güzel bir şey demişti burada biri: her artık uyu yazan Ege değil. Aksine Tumblr erkekleri çok çirkinleşti... Öyle yani(:
Aynen öyle. Adın haklı falan mı askim? Buradaki erkekler millete yavsamak için geliyorlar resmen. Bazıları dışında onlar da özlü sözlü söz falan yazıyor. Her seven de gerçekten sevmiyor :)
1 note · View note
okyanusunkiyisinda · 2 months ago
Text
Böyle özlü sözlü hayırlı cumalar mesajlarını seviyorum niyeyse sgdhbdnjd hayırlı cumalar sevgili herkes 🌸
Bizim sevgimiz takipten çıkarınca değil, duamızdan çıkarınca biter. Hayırlı Cumalar
124 notes · View notes
akilfikirgezegeni · 1 year ago
Text
Yaşarken hangisi daha önemlidir. Bir gün yok olup gidecek dışını dizayn etmek mi, yoksa zaman okyanusunda bir damla olarak bile anılacak olsa içini dizayn etmek mi? Hatta şöyle de sorulabilir; Sofistçe bir ideal mi hayattan beklentin, yoksa erdeme dair kendini yüceltmek mi? Kendinde bu soruları test etmek için ise şöyle düşün, " Sözlü geleneğin özlü insanlarını mı daha çok hatırlıyorsun, yoksa gözcü geleneğin spot ışıklarını mı? İçaforiz
Tumblr media
0 notes
etaali · 2 years ago
Text
Tumblr media
Şikayetim vardır Şah-ı Merdan'a
Çürük özlü müslümandan usandım.
Kalsın benim davam ulu divana
İki yüzlü müslümandan usandım.
Anlattığı yola kendi gitmiyor
İşlerinde hile, hurda bitmiyor
Bir dediği dediğini tutmuyor
Yalan sözlü müslümandan usandım
Zor görünce meydanlardan çekilir
Güç önünde büklüm büklüm bükülür
Nefis yapar, takva ehli takılır
Sahte pozlu müslümandan usandım
Dünya yansa olmaz asla kaygısı
Körelmiştir vicdan ile duygusu
Velayet'e yoktur sevgi saygısı
Gönlü tozlu müslümandan usandım
Velayet Aytan
2 notes · View notes
mustafasalihbozok · 4 years ago
Text
“Evliliğimizin 15 yılında çocuğumuz olmadı. Garip bir durumdu. Doktorlara gittik, çare aradık. Her ikimiz de de bir kusur bulunamadı. Oysa İnan'la mutluluğumuzu taçlandıracak bir evladımız olsun istiyorduk. Sonunda benim çalışma hayatımın çok stresli olmasından dolayı çocuğumuzun olmadığı teşhisi kondu. Teşhis bu sorunu ne kadar izah ediyordu bilmiyorum ama yaşama tarzım dikkate alındığında hak vermemek elde değildi. Günde hiç abartısız 18 saat çalışıyor, işten başka bir şey düşünmüyordum. Oysa arkadaşlarım çoluk çocuğa karışmışlardı. (…) Bir sabah yataktan kalktım, 'ben kararlıyım' dedim. Artık çocuğum olsun istiyordum. İnan, bu kararıma çoşkuyla katıldı. Çocuğumuzun ismini o koydu. 'Kızımızın adı İpek olsun' dedi...”
Bu sözler, Koç Holding Başkan Vekili Suna Kıraç 'a ait. Kıraç, daha sonra çocuğunu nasıl eline aldığını şöyle anlatır:
“Kararımı vermiş ama biraz abartmıştım. İkiz yavrularım, kızlarım olsun istiyordum. İnan(Kıraç) o yıllarda Vali Nevzat Ayaz tarafından oluşturulan ve kimsesiz çocuklara yardım eden bir sosyal dayanışma vakfının yönetim kuruluna, özel sektörü temsilen girmişti. Evlat edineceğimiz yavrularımız konusundaki insiyatifi o almıştı. Ancak günler geçiyor bir türlü istediğimiz gibi ikiz bebek bulunamıyordu. Ben ise kararımı verdiğim ve kendimi o beklentiye soktuğum için çocuğunu bekleyen bir anne gibi sabırsızlanıyor, bir an önce onları kucağıma almak istiyordum. Günler günleri kovaladı. Her gün yeni bir umutla kalkıyordum. Belki de yavrum bugün bana gelecekti. Ancak bütün bu beklentilerime karşın aldığım kararın üzerinden tam üç yıl geçti.
Artık İçten içe İnan'ın bu konuda yeterince duyarlılık göstermediğini bile düşünmeye başlamıştım. Bir sabah kahvaltıda İnan'a sitem ettim, 'Bugüne kadar bana verdiğin bütün sözleri tuttun ama bu defa olmadı' deyiverdim. İnan alınmıştı. Hemen gidip Çocuk Esirgeme Kurumu ile görüşmüş. Verilen yanıttta evlat bekleyen aileler arasında ilk sırada bulunduğumuz söylenmiş ancak ikiz kız bebekler bir türlü bulunamıyormuş.
Bir Pazartesi günüydü. İnan heyecanla eve geldi. 'ikiz bulamamışlar ama tam bize göre olduğu söylenen bir kız varmış, gidip görmemizi istiyorlar' dedi. Hiç düşünmeden 'hadi gidip görelim' dedim. Açıkçası heyecanlanmıştım.
Hastaneye gittiğimizde kızım, yavrum oradaydı. İpek henüz dört aylıktı. Kucağımdaydı. Sıcaklığı ve ilk bakışmamız olağanüstüydü. Ağladım. İş dünyasının bize kazandırdığı o tedbirlilikle İnan, 'bize bir gün izin verin, muayene ettirelim' dedi. O gün doktor bize bugün bile hiç unutamadığım çok özlü bir şey söyledi. 'Suna Hanım ağlayarak çıktıktan sonra, diyelim ki bu çocuk muayene sırasında sakat çıktı, artık onu bırakamazsınız, o artık sizindir. Hiçbir şey için vazgeçemezsiniz' dedi.
Eve döndüğümüzde karmaşık duygular içindeydik. Altüst olmuştuk. İpek'i orada bir başına bırakmıştık ama yüreğimiz, aklımız her şeyimiz İpek'te kalmıştı. Doktorun söylediklerini o gece daha iyi anladık. İpek'ten vazgeçemezdik, o bizimdi. Kızımızdı. Gittik ve yavrumuzu bağrımıza bastık.”
Türkiye'nin en büyük sanayi imparatorunun kızı olan ve holdingde de babasının yardımcılığını üstlenen Suna Kıraç, “Türkiye'de ilk defa böylesine varlıklı bir ailenin üyesi evlat edinmeye karar verecekti” diyor ve kararı nedeniyle ailede doğabilecek “artçı sarsıntılar”dan çekindiğini söylüyordu:
“Evliliğinde radikal bir hızla ailesini şaşırtan Suna Kıraç'ın bu yeni kararı nasıl karşılanacaktı? Ailem ne diyecekti?
Çok çarpıcı bir biçimde bu kararıma en sıcak tepki babamdan geldi. Vehbi Koç, 'Hep bir çocuğun, senden bir torunum olsun diye dua ettim. Kısmet böyleymiş' diyerek beni destekledi.”
Ancak Vehbi Koç'un, İpek'in evlat edinilmesi için tek koşulu vardır. Suna-İnan Kıraç çiftinin köpeklerinin bebeğin gelmesiyle evden çıkarılmasını ister.
Diğer kardeşler ne diyecektir? Suna Kıraç anlatıyor:
“Aynı desteği abim Rahmi Koç'tan da gördüm. Sevgi (Gönül) zaten İpek'in ikinci annesi ve sonraları en yakın sırdaşı olacaktı. Ablam Semahat Arsel ise kısa bir süre sonra bu kararıma saygılı bir tavır alacak, İpek'e şefkatle yaklaşacaktı. Böylece sadece Koç Ailesi'nde değil, Türk iş dünyasında bir tabuyu yıkmış oluyordum.
İpek 29 Kasım 1984'te dünyaya gelmişti. Onunla kaderimiz 1 Şubat günü birleşti. O sakin evde bir anda bayram havası esmeye başladı...”
‘Beni kim doğurdu baba?’
Suna Kıraç’ın İpek’in annesi olmasının kısa hikâyesi böyle. Kısa bir süre sonra İpek, kendisini doğuran anneyi de öğrenecektir. Suna Kıraç anlatıyor:
“İlk günden itibaren İpek’e dürüst davrandık. Bir gün hiç beklemediğimiz bir anda İpek kendi gerçeği ile yüzleşti. Henüz beş yaşındaydı. Çiftlikte bir atımız doğurmuştu. Babası İpek’i tayı görmeye götürmüş. İpek bir süre taya ve annesine baktıktan sonra babasına dönüp ‘Baba beni kim doğurdu’ diye sormuş. İnan iyi bir arşivcidir. Kızına annesini anlatmış ve büyüdüğünde elindeki bütün bilgi ve belgeleri sakladığını ve ona vereceğini söylemiş. Sonra da ‘Sen bizim bir tanemizsin, seni çok istedik, Allah bize seni verdi’ demiş.”
İpek kâh attan, kâh balkondan düşerek, kimi zaman otomobilinin bagajında gizlice annesiyle holdinge giderek, bu arada çok iyi bir eğitim görerek büyümektedir.
1996 yılında bir gün, Suna Kıraç sesinde bir kısılma hisseder. Kendisini duyurabilmek için giderek daha yüksek sesle konuşmaya çalıştığını fark eder. Derken günlük yaşam içinde doğallıkla yaptığı kimi hareketleri yapmakta zorlanmaya başlar. Yapılan ilk kontrollerde herhangi bir hastalık teşhisi konmaz.
Şubat 1997’de kayak yaparken bu kez elleri uyuşur. Tekrar yapılan kontrollerde sonuç aynıdır; hasta değilsiniz.
‘Yürüyemeyecek, konuşamayacak, beslenemeyecek ve öleceksiniz’
Ancak 1998 yılına gelindiğinde küçük sorunlar büyümeye ve artmaya başlar, Suna Hanım konuşma güçlüğü çekmekte, kimi harfleri yutmakta, dinleyenlerin hemen fark edebileceği ölçüde peltek konuşmaktadır. Şubat ayında İnan Kıraç’ın mide ameliyatı için ABD’ye giderler. İnan Kıraç’ın ameliyat sürecinde Suna Hanım, kendisinde gözlemlediği tuhaflıkları da kontrol ettirmeye karar verir. Doktorların talebi üzerine biyopsi yapılır.
Biyopsiden sonra İnan Kıraç’ın ameliyat sonrası iyileşme dönemiyle ilgilenirler. Türkiye’ye dönüş hazırlığı yaparken biyopsi sonuçlarını unutmuşlardır ki, haber gelir gelir; doktorlar Suna Hanım’ı görmek istemektedir.
Houston Methodist Hastanesi’nin Nöroloji Bölümü Başkanı Prof. Harati’nin karşısına geçerler. Harati, vereceği haberin rengini yüzündeki ifadeden esirgemez. “Ne yazık ki hastalığınız ALS” der. Kıraç çifti ALS’nin ne olduğunu bilmez, ancak “Ne yazık ki” ifadesine takılırlar. Tam adı Amyotrophic Lateral Sclerosis olan ALS’nin “kötü bir hastalık” olduğunu anlatır Prof. Harrati. Merkezi sinir sisteminde “motor nöronların” kaybıyla ortaya çıkan, nedeni bilinmeyen, tedavisi bulunmayan, ilacı olmayan bir hastalık. Motor nöron kaybı ellerde, bacaklarda, ağız-yutak bölgesinde başlayan ve sürekli ilerleyen bir kas erimesine neden olmaktadır. İlerleyen evrede göğüs kaslarını da erittiği için hastanın solunum cihazına bağlanmasını gerektiren ALS konusunda o gün aldıkları tek “iyi” haber hastanın zihinsel fonksiyonları ve belleğinin hiç bozulmaması olur.
Doktor, bu bilgilerin ardından 1998’de 57 yaşında olan Suna Kıraç’a üç ila beş yıl içinde solunum cihazına bağlanacağını, yedi yıl içinde de hayatını kaybedeceğini söyler! Bu açık sözlü doktorun verdiği bilgilerin ardından Suna ve İnan Kıraç birbirlerine sarılarak ağlamaya başlar. Otele döndüklerinde Suna Kıraç haberi Türkiye’de bulunan Rahmi Koç ve Sevgi Gönül’e verirken hıçkırıklarını tutamaz.
‘Beni makineye bağlı olarak yaşatma’
Dokuz ay içinde konuşamayacak ve beslenemeyecek duruma gelmesi beklenen Suna Hanım’a yeni bir hayat için hazırlıklar başlar. Derken konuşamama, sadece yazıyla kendisini ifade etme dönemi başlar. Bir süre sonra bacaklarını ve ellerini de kullanamayacaktır.
Bu sırada, eşinden bir söz almak ister:
“İnan senden bir isteğim olacak, bunun sonu makine, ama ben makineli bir hayatı yaşamak istemiyorum. Yaşamımı bir makineye bağlı olarak geçiremem. O gün geldiğinde sana soracaklar; ‘Makineye bağlayalım mı, bağlamayalım mı?’ Sen muhakkak ‘hayır’ diyeceksin. Makineye bağlanmama müsaade etmeyeceksin.”
İnan Kıraç, artık hayatını vakfettiği eşine “Sen olsan bana yapar mısın” der, Suna Hanım ısrar edince de, uzatmamak için “Peki çalışacağım” diyerek konuyu kapatır. Ve 14 Şubat 2000’de hastaneye kaldırılan Suna Kıraç makineye bağlanır
‘Beni evlat olarak aldın, sana ihtiyacım var’
Hiç kimse Suna Kıraç’ı kararından döndüremez. Aile doktorlarla konuşurken 13 yaşındaki İpek, özel kıyafetler içinde yoğun bakım ünitesine alınır. “Duyabiliyor musun” der annesine:
“Bir şey isteyeceğim senden. Ne isteyeceğimi biliyorsun, ben daha çok gencim ve benim sana ihtiyacım var. Beni evlat olarak aldığında anne olmaya karar verdin. Kararının arkasında dur. Bu kararı verdiğin andan itibaren artık bana karşı sorumluluk üstlendin. Bu sorumluluğun, bana karşı görevlerin henüz bitmedi. Belki bu noktadan sonra şirketteki görevlerin bitmiş olabilir. Ama daha beni yetiştirecek, liseden mezun edecek, üniversiteye sokacak, evlendireceksin. Beni yalnız bırakma. Anneme çok ihtiyacım var. Lütfen, bunu benim için yapacak mısın?”
İpek’in sözlerinin ardından tek kelime edebilir Suna Kıraç, tek bir kelime:
“Tamam…”
‘En zenginler’ listesindeki en zengin
Birkaç hafta içinde öleceği söylenen Suna Kıraç bugün hâlâ Koç Holding Başkan Vekili. Sadece gösterilen harfleri seçerek kendisini ifade etmesini sağlayan gözleriyle konuşuyor.
“Her şey İpek’in olacak” diyen İnan Kıraç, aktif iş hayatını bıraktı, bütün günlerini eşiyle geçiriyor, eğitim-sanat işleriyle ilgileniyor, tam 300 milyon dolar vakfedecekleri İstanbul Tepebaşı’ndaki kültür sanat merkezi için “devlet büyükleri”nden yıllardır cevap bekliyor!
İpek, annesinin hastalığını araştırmak ve ALS hastalarına çare aramak için biyoloji okudu.
Bugün “En zengin 100 Türk” listesine 73. sırada girdiği açıklanan İpek, 29 Kasım 1984’te doğan, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun himayesindeyken 1 Şubat 1985’te Kıraç çifti tarafından evlat olarak alınan o İpek.
(Alıntı) 🍁
Ekonomik zorluklar aşılır, siyasi krizler çözümlenir. Ancak! Çocukları harcanmış bir toplumu yeniden onarmak mümkün değildir..
Suna Kıraç ..
Nurlarda uyusun...
🙏 🙏 🙏👏
Tumblr media
8 notes · View notes
yitikyasam · 5 years ago
Text
İnsandır en yüce değerleri yaratan.
fakat
yakalar yakalamaz uygun bir an
bulur bulmaz dengini
durmaz
tümünü
haraç mezat pazarlar…
Sevdayı sözgelimi,
erdemi, özlemi, özveriyi,
umudu, şefkati, düşü…
Yaşamı tanıdıkça kendini tanımlayan… İnsandır…
Ve fakat
yakalar yakalamaz uygun bir an
bulur bulmaz dengini
durmaz
tümünü
haraç mezat pazarlar…
Soylu mu soylu, huylu mu huylu;
hırsız mı hırsız, arsız mı arsız!
İnsandır…
..
Tanrılar yaratacak denli esinli, tinsel, engin…
Canı pahasına direnecek denli gözüpek,
atılgan, seçkin…
Ve fakat
kendi büyüsüne sığınacak denli bitkin,
güvensiz, sefil…
Sefasını sefaletten sağacak denli rezil…
Özlü mü özlü, sözlü mü sözlü;
bezgin mi bezgin, azgın mı azgın!
8 notes · View notes
gunciuzlet · 6 years ago
Text
"muhabbette arzulanan şeylerden birisi de; Allah'ın insana hoş sözlü, geçimi özlü, tuttuğunu koparan, başladığını yarım bırakmayan, beyanda bilgili, tatlı dilli, engin hilm sahibi, muhalefeti az, yardımı çok, zorluklara dayanıklı, arkadaşına nazik, sabırlı, ahlakı övülen, kötülüğü görülmeyen, sırları saklayan, iyilikleri çok yayan samimi bir dost vermesidir."
İbn Hazm
77 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 8 months ago
Text
Hikmetli Sözler
• "Bir hocaya soruyorlar, “Çok keskin bir zekaya sahipsiniz bunun sebebi nedir?” El-Cevap: “Evladım bize ilk öğretilen ayak ucuna bakarak yürümemizdi.”
• "Hiç görmediğiniz bir şeyi hayal etme şansınız yok. O yüzden Kur’ân-ı Kerim’de cennet “tahayyül edemeyeceğiniz yer” diye geçer."
• "Kalbin zînası hevestir."
• “Kim arzu ve istekle harama bakarsa, Allah onun kalbinden 40 gün ibadet lezzetini alır.” Hz.Ali (radıyallâhu anh)
• "Gözünü korumayan bir müminin kâmil bir îmana ulaşması zor."
• "Ezan tek başına terapidir."
• "Ezanı dinlemek bilinçaltı temizliğidir."
• "İnsanlar günde 5 vakit ezan dinlese düzelir."
• "Ezan okunurken temizlenmesini istediğiniz ve sizde olmayan bir amel için niyet edin."
• "Harama bakmaktan Allah korkusu ile vazgeçene Allah kalbinde lezzet duyacağı ibadet nasip eder."
• "Gözü başıboş bırakmak helâki getirir."
• "Gözümüz harama yakınsa, gönlümüzün de harama yakın olması muhtemel. O yüzden çocuklarınız nereye bakıyor dikkat edin."
• "Yatarken son düşündüğün ne ise uyurken onunla meşgul olursun."
• "Ne ile uyursanız, onunla uyanırsınız, nasıl uyanırsanız, öyle yaşarsınız."
• "Uyandığınızda ilk الله Allah deyin ki, Allah ile devam etsin gününüz."
• "Şimdiye kadar ne kadar negatif yere baktıysanız, o kadar fazla hatta daha fazlası pozitif yere bakın. Kâbe'ye bakın. Kur’ân-ı Kerim’e bakın. Allah dostlarına bakın."
• "Kişiler, mekanlardan daha etkilidir."
• "Allah‘ın bizi görmesini istediği yerlerde olalım.
• "Hz. Ali (radıyallâhu anh) diyor ki: “Cimrinin bakışından sakının”
• "Suyun hafızası vardır. Suya bakıp düşünüldüğünde bile su etkilenir."
• "Hz. Fâtıma (radıyallâhu anhâ’ya soruyorlar. “Hangi kadın hayırlıdır?” Cevap veriyor; “Başkasının hayalinde olmayan kadın.”
• "Çocuklar anne babayı kavga ederken görmeyecek, çocuklar evde gayr-ı meşru birşey görmeyecek."
• "Bebeğinizin altı değiştirilirken sadece 1 kişi görecek o da siz, baba bile görmeyecek."
• "Çocuklara Kur’ân-ı Kerim dinletin, faydasını görürsünüz."
Kaynak: Tıbbu'n Nebevi
109 notes · View notes
okuryazarlar · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Instagram takip: www.instagram.com/onderdenizcavuslar
DÖNÜŞ BİLETİ Bazen sırf toplum nezdinde daha iyi görünmek adına, istemediğim şeyleri yaparken buluyorum kendimi. Kendi istediklerimi yaptığım zaman karşılaştığım hissiyata, tam tersi durumdayken ne yazık ki ulaşamıyorum. Yıkıcı kurallarla dolu değişen toplum normlarının, günümüzde kaotik, baskıcı ve katı siyasal iklim ile körüklenmesi sebebiyetiyle yaşamsal buhranlar ortaya çıkıyor ve nefes almaya fırsatım kalmıyor. Kendini ne kadar, ne ile, nasıl ifade edebilir ki insan, sanal hikayeler ve görsellerle mi, yazacağı cümlelerle mi yoksa karşısındaki insanın gözlerinin içine bakarak sözlü olarak mı? 
Ne gibi koşullarda mücadele ettiğimi bilmeden, geçmişimden bugüne hikayemi dinlemeden, ön yargılar bulup cımbızla kendisine ters gelen davranışlarımı değiştirmeye ya da reddetmeye meyilli insanlara ne anlatılabilir? Onaylanma çabasıyla tüketilen günler, aylara, aylar da yıllara dönüşürken hesabın sonunda faturası bir ömre bedel oluyor. 
Her manada hak ettiğinden azını kazandığın hayat koşulları seni başka hikayelere sürükleyedursun, canım Tezer Özlü, tam da bu noktada; "Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiç bir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. İstediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki! Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki." diye ifade ediyor bu eşiği. Hayranım bu kadına. 
Toplumumuzca insan öldükten sonra değer görüyorken, günümüzdeki sokak edebiyatı dergileri bile ölü seviciliğe bu denli rağbet edilmesine zemin sağlıyorken, uzaklardan bir yerden düşen bu cümleler, beynime bir balta gibi iniyor.
Değer yargılarınıza verdiğiniz biçimlerden ırak ve bağımsızım cesareti düşüyor avuçlarıma. Biçimsizlik! Uzak bir dünyaya bakış oluyor bu size göre. Canımsınız..
Erkenden hatta zifiri karanlıkta uyan, binbir zorlukla işe gel, söylenenleri yap, aldığınla geçin, faturalarını düzenli öde, geciktirirsen devlet baba affetmez elinde avucundakileri de alır yoksa! Yandaş değilsen devlette tanıdığın yoksa işsiz kal. Atanama. Oku, çalış, didin, işsiz kal, işe gir, işten çık paradoksundan bir türlü kurtulama!
İnsani ilişkiler söz konusu olduğunda hayatın tüm evrelerinde tutumlu ol. Evlen. Yuva kur. Aile olup herkesi mutlu et, misafir ağırla, akrabaları ziyaret et, arkadaşlarınla görüş, uyumlu ve örnek bir insan ol, herkese iyi davran, canını yakanları affet, hataları bağışla, sana biçtiğimiz rolü oyna. Senin bir ömürlük rolün de bu. Programlanmış, dayatılmış birey olma sorunsalı. Sanal dünyanız sizin olsun. 
Manasızca oturup Ezel'i 1.bölümünden itibaren izleme isteği uyanıyor benim içimde. Dinlemediğim bütün şarkıları, türlerine göre bilmek öğrenmek istiyorum. Okumadığım binlerce kitap var neresinden başlasam derken, zamanı tutamıyorum. Öyle güzel filmler ıskaladım ki ne zaman izleyeceğim bilmiyorum. Gitmediğim tiyatro oyunları var, görmediğim sergiler. Hiç bilmediğim deniz kıyıları ve şehirler var yosun kokusuyla uyanmak istediğim, kuş sesleri altında yürümek istediğim ormanlar var, peki bunları yapacak kadar zamanım var mı?
Bir varoluş sancısı duyumsuyorum hücrelerimde, sizin baktığınız yerden nasıl görünüyorsam size göre o olabilirim, ama ben o sandığınız kişi değilim hiç olmadım. Belirsizlikler arasından belirir insanın asıl varlığı ya ben de sınırları keşfetmekten bahsediyorum. 
Denizin derinliklerinden, dalga seslerinin uğultusundan, ağaçların suskunluğundan, çocukların pervasızca koşuşturmalarından, hayallerine doğru kırıklarını göze alarak gitmekten! Kendi boşluğumu dolduracak, kendi doluluğumu boşaltacağım böylece. Yeni acıları yeniden göze alacağım, kabuk bağlayan yaralarımı koparacağım, uyum sağlamamı istedikleri yaşamın özlemini duyacağım. Yaşamı sevmem zaman aldı. Sevginin varlığını ,-bir insanı sevmekle anlaşılmaya başlanan hissin varlığını- öğrenmek çok zaman aldı. Şimdi, tapulu mülklerinden, eşyalarından, araçlarından, yaşamlarını bağladıkları kağıt parçalarından arınmak da zaman alacak! Gündelik dertler size kalsın. Nereden geldiğimi artık hatırlamıyorum, nereye gittiğimi biliyorum yalnızca.. 
Kendime!
96 notes · View notes
kamuweb · 3 years ago
Text
Adli Tıp Kurumu Koruma ve Güvenlik Görevlisi, Büro Personeli ve Sağlık Personeli Alımı Yapacak
Adli Tıp Kurumu Koruma ve Güvenlik Görevlisi, Büro Personeli ve Sağlık Personeli Alımı Yapacak Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp kurumuna özlü sınav sonucuna göre 124 kamu personeli alımı yapılacak. Adaylar sözlü sınava 2020 KPSS puanlarıyla başvuru yapabilecek. Alım yapılacak kadrolara başvuru yapabilmek için ilgili KPSS puanlarından 70 ve üzeri almak gerekiyor. Alım Yapılacak Kadrolar Başvuru için özel şartları belirtilen 15 Büro Personeli, 11 Diğer Teknik Hizmet Personeli (Kimy... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/adli-tip-kurumu-koruma-ve-guvenlik-gorevlisi-buro-personeli-ve-saglik-personeli-alimi-yapacak.html?feed_id=359 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
kamuilanlari · 3 years ago
Text
Adli Tıp Kurumu Koruma ve Güvenlik Görevlisi, Büro Personeli ve Sağlık Personeli Alımı Yapacak
Adli Tıp Kurumu Koruma ve Güvenlik Görevlisi, Büro Personeli ve Sağlık Personeli Alımı Yapacak Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp kurumuna özlü sınav sonucuna göre 124 kamu personeli alımı yapılacak. Adaylar sözlü sınava 2020 KPSS puanlarıyla başvuru yapabilecek. Alım yapılacak kadrolara başvuru yapabilmek için ilgili KPSS puanlarından 70 ve üzeri almak gerekiyor. Alım Yapılacak Kadrolar Başvuru için özel şartları belirtilen 15 Büro Personeli, 11 Diğer Teknik Hizmet Personeli (Kimy... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/adli-tip-kurumu-koruma-ve-guvenlik-gorevlisi-buro-personeli-ve-saglik-personeli-alimi-yapacak.html?feed_id=358 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
ayemarnavut · 3 years ago
Text
Facebook 50 yaş üzeri amcaların fantazileri yüzünden ınstagram blogger dilencilerinden whatsaap da annelerin özlü sözlü akrabaları hedef aldığı için çökmüş
0 notes
mizemediaagency · 3 years ago
Text
Bugün itibar çevrimiçi: İşletmenizin iyi bir dijital imajını korumak için 4 basit ipucu
Bugün itibar çevrimiçi: İşletmenizin iyi bir dijital imajını korumak için 4 basit ipucu
Tumblr media
Bu makale İspanyolca baskımızdan çevrilmiştir. tarafından ifade edilen görüşler Girişimci katkıda bulunanlar kendilerine aittir.
Tumblr media Tumblr media
Depositphotos.com
İyi dedi Warren Buffet: ” İyi bir itibar kazanmak 20 yıl, onu yok etmek 5 dakika sürer. ” İş dünyasında (ve özellikle dijital pazarlamada) bu, günümüzde şirketlerin her mesajı veya eylemi, sosyal ağlar sayesinde saniyeler içinde milyonlarca kullanıcıya ve potansiyel müşteriye ulaştığından, her zamankinden daha alakalı hale geldi.
Bu nedenle günümüzde şirketlerin satış kanallarının, iletişimlerinin ve dijital platformlarının doğru işleyişinin marka stratejilerinin merkezinde yer alması önem arz etmektedir. , çünkü olağanüstü dikkat sağlandığında, ağızdan ağza tavsiyeler seviyor , iyi yorumlar ve daha yüksek dönüşüm oranları. Bu çünkü bir markanın itibarının %50’den fazlası şu anda çevrimiçi etkileşimden geliyor tarafından yapılan bir araştırmaya göre Weber Shandwick .
Bir web sitesinin yolu, Açılış sayfası , uygulama veya çevrimiçi mağaza tasarlanır ve çalışır, tüketicilere bir işletmenin nasıl yürütüldüğü ve yürütüldüğü hakkında çok şey söyler. Her şey düşük fiyatlarda veya büyük fırsatlarda değildir; Alışveriş yapanlar aradıklarını kolayca bulduklarında ve optimum bir göz atma deneyimine sahip olduklarında, onları tekrar satın almaya ikna etmek daha kolaydır ve artırmak uzun vadeli marka sadakati.
Kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermeyen zayıf bir site veya platform kötü bir kurumsal imajın ana tetikleyicileridir . Bundan kaçınmak için, sektörde mükemmel bir itibar sağlamak için dört ipucunu vurguluyorum. internet üzerinden Dünya:
1. Erişilebilir bir kimlik oluşturun
Sosyal medya, tüketiciler ve markalar arasındaki uçurumu başka hiçbir aracın yapamadığı şekilde kapatmıştır. Var olan farklı ve yeni kanallarda var olmak TikTok, Instagram veya Snapchat gibi günümüzde, güven uyandıran ve farklı kitlelerle yakınlığı yansıtan bir kimlik oluşturmak için esastır. Bu, iletişimi kolaylaştıracak, çevrimiçi itibarınızı artırmanıza yardımcı olacak ve zorlu senaryolarda müşterilerinizle hızlı bir şekilde iletişim kurmanıza olanak sağlayacaktır.
2. Gerçek müşterilerden görüş ve incelemeler oluşturun
Çevrimiçi tüketicilerin %92’si, olumsuz yorumların çoğunluğuyla karşılaştıklarında bir markadan uzaklaşıyor. Bundan kaçınmak için, müşterilerin ürün veya hizmetten ne kadar memnun olduklarını göstermelerini sağlamak iyi bir uygulamadır. tüketicinin görüşlerini bildirmeye teşvik edildiği bir kampanya veya deneyim itibarı bir şekilde geliştirmek için iyi bir alternatiftir. organik.
3. İyi bir ölçüm stratejisi seçin
Bir işletmenin çevrimiçi dünyadaki itibarını korumak için kullanıcı yorumlarına ve incelemelerine dikkat etmek esastır ve bunun için olumsuz geri bildirimleri olumlu geri bildirimlerden ayırt etmek için bir metrik strateji gereklidir.
senin çalıştırırken CRM’niz aracılığıyla sosyal medya veya e-posta pazarlama kampanyaları , kullanıcıların bir marka veya hizmete ilişkin algılarını anlık olarak izlemek mümkündür.
4. Daima net bir şekilde iletişim kurun
Herhangi bir şirkette krizler meydana gelebilir; Ancak bir marka bu durumlarda kendini net bir şekilde ifade edemediğinde, potansiyel müşterilerin kafasını karıştırabilir ve kötü bir deneyime katkıda bulunabilir. Bugün bilindiği gibi hızlı ve özlü iletişim esastır. Sözlü pazarlama ( savunuculuk ) güven oluşturmanın en etkili yoludur ve tüketiciler ve topluluklar arasındaki aşinalık.
Şüphesiz, günümüzde bir markanın itibarı aranabilecek en değerli varlıktır, çünkü sonunda hem içeride hem de dışarıda tüketicilerin memnuniyetine yansımadığı takdirde, iyi ürünler, hizmetler veya deneyimler tasarlamak için çok az faydası vardır. dijital dünya.
Tumblr media
.
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes