#Mülteciler
Explore tagged Tumblr posts
Text
mülteci sorunu
yerinden edilmiş birçok insanın kendi ülkelerinden başka bir ülkeye zor veya tehlikeli bir şekilde taşınması olarak tanımlanıyor olması gerekirdi. göç etmek zorunda kalan insanların çektiği çilelere gönderme yapıyor aslında bu tanım, fakat Türk halkı olarak biz bu tanımın “yerleşilen bölgedeki halkın çektiği çileler” versiyonunu yapabiliriz sanırım.
her gün çeşitli sosyal medya platformlarında pek çok aşırılık, taciz ve daha da kötü şeylerin haberlerini görüyoruz. bunların çoğunluğu mülteciler tarafından olmaya başladı veya bilinçli olarak özellikle onların yaptıklarını servis ediyorlar bize, bilemiyoruz.
ben bugün başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum, ilk kez bizzat şahit oldum böyle bir olaya. Marmaray’da Ayrılık Çeşmesi-Yenikapı arası seyahat ediyordum. durakta bindim, bir boş yer gördüm, başka bir kız da benimle binip aynı yere hamle yaptı ama ben oturdum. kız ayakta kaldı. tam o sırada karşımda beş genç adamın oturduğunu gördüm. hepsi yabancı uyrukluydu, nereli olduklarını bile bilmiyorum. benim hizamda da iki tanesi oturuyor, bir tanesi de ayakta gidiyordu. tam benim karşımda oturan adam, ayakta kalan kıza öyle bir baktı ki… baştan ayağa, dilini dudaklarında gezdirip pislik bir gülümsemeyle süzdü kızı. kız da yukarıya baktığı için görmedi bunun baktığını. adam yanındaki arkadaşına bir şey söyledi ve bu sefer öbürü de aynı şekilde bakmaya başladı. dillerini anlamadığımız için fısıldamak bir yana, yüksek sesle kıza bakıp konuştular. o kadar sinirlendim ki, ne yapacağımı da bilemiyorum tabii, yumruğumu sıktım. bu sefer adamın gözü bana takıldı ve yine arkadaşına bir şeyler söyledi, diğeri de baktı ve bir şeyler konuştular. telefonumu çıkartıp sevgilime olanları yazmaya başladım ama bilerek kamerayı adamlara doğru tuttum ki rahatsız olsunlar bu utanmaz hareketlerinden. yanımdaki kişi Üsküdar’da inince kız yanıma oturdu ve bu sefer ikimiz adamların tam karşısında kaldığımız için baya baya bakıp konuştular beş kişilik grup olarak. kameraya bakıp rahatsız bir şekilde konuşmaya devam ettiler bir süre. sonra aralarından biri ayağa kalktı, benim hizamda ayakta giden adamın yerine geçip ekranıma bakarak onları video alıp almadığıma emin oldu. bütün bunlar olurken ineceğim durağa gelmiştim. kız da, adamlar da aynı durakta indiler. yanımdan geçerken bana tip tip baktılar. yol boyunca kıza olanı söylesem mi yoksa cıngar mı çıkarsam ya da hiçbir şey yapmadan gitse miydim diye çok düşündüm. olayları olduğu şekliyle sevgilime anlatmam delirmesine yetti ve direkt polis çağırsaydın dedi. adamların ne konuştuğunu anlayabilseydim keşke, belki o zaman polis çağıracak bir şey bulabilirdim ama ortada bir kanıt olmadan bir şey yapamazdım, bu şekilde o herifler de kızı ve beni gözleriyle yediler.
2 notes
·
View notes
Text
Ülkelerine dönen Suriyelilere bin 200 euro destek https://www.sondakikam.com.tr/gundemden-haberler/ulkelerine-donen-suriyelilere-bin-200-euro-destek/5455
0 notes
Text
Mahf
Mahvetmek. Yolunda yürünen, ülkenin göstere geldiği yegane tahayyül olarak çıkagelen bir denklem olarak mahvetme bugünün, bugünkü yaşamın özetini oluşturuyor. Topyekun, tümüyle ve belirgin bir biçimde hayatın kuşatılması sırasında ortaya çıkan hemen hemen her eylem bunu doğruluyor. Erk, muktedir, iktidarın çarpık değil dolaysız hiç değil hemen her gün yeniden diri tuttuğu bir ön alma çabasıyla hayat yerle yeksan ediliyor. Mahvetme, bir sonucun ta kendisi olarak var ediliyor. Bütünüyle her yerde, hemen her şekilde sorular bertaraf edilirken, sorulmadan verilen yanıtlarla o mahvetmeye alışın buyruluyor. Hemen hi�� eksik gediği olmadan bir yönlendirme, bu da bu toprakların gerçekliği diye yutturulup kanıksatılmaya çalışılan bir retorik değme hikayelere taş çıkartılarak yineleniyor. Neydi o şarkı durmak yok yola devam. Belirsiz bir karanlığın, sonu gelmeyen bir girdap silsilesini var eden fasit döngünün orta yerinde hayatın ehven olandan alıkonulması kesintisiz belli bir hakikate dönüştürülüyor. Onca lafla ve eylemle birlikte müşterek olan hayatın mahvını var etmek kesintisiz kılınıyor.
Toplumsal müşterek bahsin yerinde yeller esen bir menzilde var edilmiş hemen her eylem ortaya çıkan tablonun da nasıl bir mahvetme retoriğine tutuklu olduğunu göstere gelir. Bir biçimde hiç aralıksız memleketin cendereye taşınmış suretini imal ederken muktedirin bu sahneyi yaşamdan alıkoymasının da istikameti var edilir. Bir heyula, mübalağa değil afaki bir biçimde zorun çok daha zor kılındığı sınamalar içerisinde yaşam hakkının eğrelti eksik tam anlamıyla çürümeye rehineliği kesintisiz kılınır. Burası bir zamanlar ülkeydi her nasıl bu hallere konulduğu meselinin unutturulması sonrası yaşatılan / yaratılan / sunulan / pay edilen her şeyle o mahvetme retorik olmaktan alıkonulup yaşamın ortasına demirlenmiş bir gerçeklik kılınır. Bunca açık olanın böyle bariz kılınanın bir tahakküm veçhesi olduğu, bir anlık değil ömürlük kılındığı zaten her şeyin hesaplı kitaplı inşa olunduğu bir zeminde acı gerçekliği de gözler önüne serer. Mahvetmenin çemberine yapışık, bir asırdır ezberleri ile hayatı dar eden, onun çürümesine, eksik kılınmasına göz yumulan bir yer gerçekliğinin temsil değil, laf hiç değil, hakikat kılındığı yerdir, bu sahne. Anadolu’dan geriye her ne kalmışsa...
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'da metroda satış yapan Suriyeli çocuğa saldırıda bulunan şüphelinin tutuklandığını açıkladı.
Tunç, sosyal medya hesabındaki paylaşımda, metroda satış yapan çocuğa saldırıda bulunulmasıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın sürdürüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Gözaltına alınan şüpheli, 'beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı basit yaralama' ile 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçlarından sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştır. Üstün yararını gözettiğimiz masum çocuklara sebebi ne olursa olsun şiddet kabul edilemez, etmiyoruz."
Ne Olmuştu?
İstanbul’da 22 Ağustos günü Yenikapı – Hacıosman seferini yapan M2 Metrosunda iki erkek, metroda çiçekli saç tacı satan Suriyeli bir çocuğa şiddet uyguladı. Şiddet uygulayan fail erkekten birinin çocuğa fiziki şiddet uyguladığı anlar ise yolcular tarafından videoya alındı.
22 Ağustos akşam saat 21:10 sıralarında yaşanan olayda, metroda şiddet uyguladığı anda görüntüs�� çekilen erkeğin, çocuğa hem bağırdığı hem de eliyle tokatladığı görüldü. Dövülen çocuk ağlarken, yolculardan biri ise şiddet uygulayan erkeği engellemeye çalıştı.
Mezopotamya Ajansına ulaşan ve görüntüyü paylaşan yolcu, şiddet uygulayan erkeğin kendisini engellemeye çalışan yurttaşa da “Sende mi Suriyelisin, sen kimsin, kimliğini göster Türk müsün, değil misin?” şeklinde karşılık verdiğini aktardı.
Adalet Bakanı Tunç: Soruşturma Başlatıldı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'da metroda satış yapan çocuğa fiziksel saldırıda bulunan şüpheli hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamıştı.
Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul'da metroda satış yapan Suriyeli bir çocuğa fiziksel saldırıda bulunan şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirtmişti.
Saldırganlar İçin Suç Duyurusu
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Hazal Bilgili, Suriyeli çocuğu döven saldırganlar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.
Dilekçede, 6-7 yaş arasında alan Suriyeli çocuğun şiddete maruz kaldığı ana dair tanıklığına yer veren Bilgili, Suriyeli iki çocuğun kendisine de saç tokası satmaya çalıştığını, daha sonra çocukların diğer vagonlara doğru ilerlediğini, bir erkeğin çocuğu önce darp ettiği ve darp etkisiyle çocuğun yere düştüğünü belirtmişti. Bilgili dilekçede, şiddet uygulayan erkeğin çocuğu yerden kaldırıp darbetmeye devam ettiğini anlatmıştı.
İki Erkek Şiddet Uyguladı
Dilekçede, metrodaki başka bir yolcunun çocuğu darbeden kişiye, “Ne yapıyorsun, küçük çocuğa vurulur mu, hangi gerekçe ile vuruyorsun” diyerek engellemeye çalıştığına yer verildi. Dilekçede şiddetin kameralara yansıdığı ve burada ikinci bir erkeğin de çocuğu darbettiği yer aldı. Şiddet failinin kendisini engelleyen yurttaşa, “Sen kimsin, kimliğini göster, Türk müsün?” diye karşılık verdiği belirtilmişti.
Bilgili dilekçede failler hakkında “Kasten yaralama suçundan” kamu davası açılmasını talep etmişti.
Dilekçede, metro içerisinde kameraların mevcut olduğu hatırlatılıp, bu kamera görüntülerinin ivedilikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden istenmesi de talep edilmişti.
Çocuğa Saldırıda Bulunan Kişi Yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, çocuğa saldırıda bulunan kişinin gözaltına alındığını duyurmuştu.
Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, metroda yabancı uyruklu bir çocuğa şiddet uygulayan kişiyle ilgili görüntülerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince incelendiğini belirtmişti.
Yapılan araştırmalar sonrasında olayın Yenikapı-Hacıosman M2 metrosunda meydana geldiğinin, çocuğa şiddet uygulayan kişinin ise 41 yaşındaki D.A. olduğunun tespit edildiğini aktaran Yerlikaya, "Şüpheli şahıs bugün gözaltına alınmıştır. Çocuklar dünyanın en masum varlıkları, en büyük zenginliğimizdir. Çocuklara yönelik şiddet asla kabul edilemez." ifadelerini kullanmıştı.
EMEP: Sorumlu İktidar
Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yayımlayan Emek Partisi (EMEP) şu ifadeleri kullandı: "AKP hükumetinin ülkeyi sürüklediği şiddet ve nefret sarmalının sonuçlarını bugün İstanbul'da metrodan toka satan mülteci çocuğa yönelik saldırıda görebiliyoruz.
İSİG'e göre Suriyeli çocukların yaklaşık 1 milyonu ilkokul çağında ancak çocukların sadece 4’te 1’i okula gidebiliyor. Geri kalan çocuklar atölyelerde, d��kkanlarda, sokaklarda güvencesiz ve her türlü tehlikeyle burun buruna ucuz iş gücü olarak çalışmak zorunda kalıyor.
İktidarın nefret politikaları, çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılmasına göz yumması ve ırkçı söylemleri besleyen burjuva muhalefetin tutumları bugün yaşanan tablonun sorumlusudur! Irkçı saldırılara, nefrete geçit vermeyelim!"”
Biteviye bir fasit döngü içinde mahvetmenin türlü çeşit suretini hakikat kılarak yürüyor iş bu menzil. Sıradan, kendi halindeki bir çocuğun hayattaki haklarından bihaber, onu buralı saymadığı, görmediği için saldırılan bir menzil gerçek kılınıyor. Çürümüşlüğün dibine ta en dibine yollanmış olagelen bir yerde çocuğun Suriyelisi, Türkü, Ermenisi, Kürdü öyle ya da böylesi olmazken, kalkıp cüretle kendisinde şiddet uygulamayı hak bilenler eliyle bir kere daha bir çocuğun canı kasten yakılıyor. Genel geçer değil, daimi bir biçimde iş bu ülkede sürekli güncellenen bir nefret edilecekler listesinin var edildiği, ismindeki zafer dahil her şeyiyle ithal bir proje olarak nazizm özentisi bir siyasi organizmadan, sokaklar / meskun mahaller, evler ve kent çeperinin önemli bir kısmında görünür olan ismine turan ya da bozkurt denilen ya da bunları da dışlayarak en akla seza teorilerle Türkçülük vurgu ve imajını sahiplenen bir ayrımcı yapı / kümelenmenin var edilebildiği bir zemin gerçekliğe kavuşturuluyor. Kimi sevdikleri zaten muamma olsa da bir asırdır sürdürüle gelen her hamlede kendini afaki bir biçimde bildiren ötekisinden nefret bir kere daha saldırıya dönüşür. Bu kez hedef çocuktur. Bu saldırı girişimi sonrası kendi sosyal mecraları üstünde çocuğun Suriyeli olmasının, kök kurutmak, ağacı yaşken imha etmek, bu ülkeye biat, itaat etmesi için dayağın elzem olduğundan, işkencenin okşama sayılması! gibi nice tahayyülün var edilebildiği bir karanlık cehennem savunula gelir. Basitçe yaşam hakkının gasp edilebilirliği söz konusu edilmesin istenir. Tümüyle antifaşist cephenin ses vermesiyle harekete geçilen bir soruşturma söz konusu olmasaydı kimsenin o suçu var eden insan / insanların peşinden koşmayacaklarını bildikleri için rahatça öznesi bir çocuk olan faili bir yetişkin olan saldırı sahiplenir. Bundan daha büyük bir çürüme söz konusu olur muydu, burası o tahayyüllerin aleni yıkıldığı insan eliyle bir cehennem kılındığı için teferruat addedilir. Hal budur!
Mahvetme eylemini / fikrini sahiplenen bununla kıvanç duyulan, hicap edilmeyen bir yer, zeminin geleceği söz konusu olabilir mi? Bu kadar kolayca kamunun sömürülerek ekonomik anlamda yıkıma terk edildiği bir zeminde aranan düşman olarak, hesap sorulacak makam olarak mültecinin / ötekisinin görülmesinin kaçıncı evresidir mesela bu yaşanan. Bir çocuğun canının yakılmasında dahi ama ve fakatsız itiraz hakkını, reddiyeyi savunamayan ama o da şimdi Türklerin arasına karışmasaydı bahsinden, kim bilir neler neler etmiştir ön yargısı gibi nicesine sığınarak ol mahvetmenin dört bir yana taşa durması söz konusu olurken bir yarını kalır mı bu yerin? Anadolu’nun çoraklaşmış bir yere dönüşümü sağlama alınmıştı. Sözüm ona metropol, tüm kültürlerin buluşup ahenk içinde yaşayabildiği bir zemin olarak bildirilen İstanbul’un da tahribattan payını aldığı bir yerin yarını ne olur! Sorunların müsebbibi ne mülteciler, ne gayrimüslimler, ne muhacirler, ne buralı olduklarını kanıtlamaya hiçbir zaman mecbur olmayan o öteki sanılan kimliklerdir. Bütünüyle bir girdap, insan eliyle kotarılan bir cerahat sarmalının var edilmesinin yekun sorumluluğu bu üstenci / ayrıştırıcı / nefret saçan siyaset erkanının ta kendisinindir. Dünü öyle bugünü böyle şimdisi simsiyah kılınırken bir yerin yarınlarının daha şu andan çalınması güncellenirken o şiddet sarmalı, bu ayrımcılığa geçit vermeyecek bir ülkenin yarını söz konusu edilebilir. Şayet bir ülkeden bahis açılacaksa, aynen bu şekil...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Francisco SECO – AP Photos via The Independent
Meramda Paylaşılan Haber
İstanbul’da Metroda Saç Tokası Satan Suriyeli Çocuğa Şiddet Uygulayan Kişi Tutuklandı - Evrensel
https://www.evrensel.net/haber/526731/istanbulda-metroda-sac-tokasi-satan-suriyeli-cocuga-siddet-uygulayan-kisi-tutuklandi
#mahf#türkiye#yıkım#ayrımcılık#öfke#kin#nefret sarmalı#kötülük#cerahat#hayat hakkı#çocuk hakları#insan101#suriyeli#mülteciler#yara#ötekileştirme#cehennem#cürüm#tahakküm#kör karanlık#akp#ırkçılık#no pasaran#çıkış tok#demokrasi#ide
0 notes
Text
🗣️ Dünya Bankası Kredisi Mülteciler Ülkede Kalması Şartı ile mi Alındı
Kıvırma devri de bitiyor!
Para fizik kanunlarına göre hareket edermiş. Bir yerde yoksa başka bir yerde biriktiği içinmiş.
Sömürgeci tefeciler yararı ve adına taşeron savunması böyle olur.
Bizim itirazımız ise neden para tefeci sömürgeci kodamanların kasasında birikiyor da toplum yararına devletin hazinesinde birikmiyor?
Bizim talebimiz fizik kanunlarına aykırı mı?
Çok zor sorular soruyor ve bunları zor durumda bırakıyoruz değil mi?
Yirmi yıl paranın doktorluğunu yaptım mesleğin hakkını vermezsem kendime hakkımı helal etmem.
Ha bu arada kötü bir haber daha vermek istiyorum. Sizler medya imha silahının haberleri ile düşünce geliştirdiğiniz için haberiniz yoktur.
Dünya bankasının verdiği krediye bir şart koydukları haberleri geliyor kredi de başka bir şart yokmuş!
Dünya bankasından alınan kredi mültecilerin ülkemizde kalması şartıyla verilecekmiş.
Bu parayı ve maliyetini de düşük emekli maaşı ve asgari ücret düzeyinde ki gelirleriniz ile ödeyeceksiniz.
Çünkü batı sömürgesinin projesi yaşam bulması için ülkenin demografik yapısını değiştirmek şart.
Para veren emir veren sözünü bir daha hatırlatmakta bir yarar var mı bu konuda artık endişeliyim.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#dünya bankası kredisi#mülteciler#para#tefeciler
1 note
·
View note
Text
2 minutes Kaynak: Aljazeera.com Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in Kamal Adwan Hastanesi’ne düzenlediği baskın sırasında gözaltına alınan yüzlerce kişinin bir kısmı serbest bırakıldı, ancak hastane müdürü Hussam Abu Safia’nın akıbeti hala bilinmiyor. Gözaltından serbest bırakılan bazı kişiler, sorgulama sırasında dövüldüklerini, üzerlerine tükürüldüğünü, soyularak saatlerce soğukta…
#Filadelfi Koridoru#Filistin sağlık sistemi#Filistinli mülteciler#Gazze ölü ve yaralı sayısı#Gazze bebek ölümleri#Gazze insani kriz#Gazze sağlık altyapısı#Hebron İsrail askerleri#Husiler ABD İHA düşürdü#Kamal Adwan Hastanesi#Netanyahu anlaşma krizi#Netanyahu eleştirileri#Netanyahu savaş politikaları#UNRWA insani yardım çağrısı#WHO sağlık krizi açıklaması#İsrail Gazze saldırıları#İsrail Gazze savaşı#İsrail gözaltı skandalları#İsrail gözaltıları#İsrail ordusu operasyonları
0 notes
Text
Uyanın! Avusturya'da Araba Sahibi Ukraynalı Mülteciler Büyük Tehlikede!
Uyanın! Avusturya’da Araba Sahibi Ukraynalı Mülteciler Büyük Tehlikede! Yeni Uygulama ve Etkileri 2024 yılının Ocak ayından itibaren, Avusturya’daki Araba sahibi Ukraynalı mülteciler, temel hizmetlerden mahrum kalabilirler. Bu durum, Derstandard tarafından bildirildiği üzere, yeni bir uygulamanın parçası olarak ortaya çıkmıştır. Bu plan, Avusturya Federal Devleti Koordinasyon Kurulu tarafından…
0 notes
Text
Serdar Korucu – Türk Basınında Yahudi Mülteciler (2023)
Türkiye’nin 1940’lardaki Yahudi mülteci krizine bakışı, dönemin Başbakanı Refik Saydam’ın mecliste sarf ettiği “Türkiye başkaları tarafından arzu edilmiyen insanlar için vatan hizmeti göremez. Bizim tuttuğumuz yol budur” cümlesinde somutlaşır. Yahudi mülteci gemileri dendiğinde ilk akla gelen, 24 Şubat 1942���de, 769 yolcusuyla Karadeniz’de batırılan Struma olsa da, öncesinde ve sonrasında da…
View On WordPress
#2023#Alfa Yayınları#Başkaları Tarafından Arzu Edilmeyen İnsanlar#Serdar Korucu#Türk Basınında Yahudi Mülteciler
0 notes
Text
Suriye Milli Ordusu'ndan Mültecilere "Vatanınıza Dönebilirsiniz" Çağrısı! Suriyeliler Ülkelerine Geri Mi Dönüyor? https://www.sondakikam.com.tr/gundemden-haberler/suriye-milli-ordusundan-multecilere-vataniniza-donebilirsiniz-cagrisi-suriyeliler-ulkelerine-geri-mi-donuyor/4194
0 notes
Text
Sokakta namaz şovunu yaptı, sonra Range Rover,ine bindi gitti. Bu ülkenin en büyük bekaa sorunu içimizdeki İngiliz ajanlarıdır.!! Rezalet
.....Ülkem nasıl bir TEZGAHTAN geçiyor anlayamıyorum.
Biryanada akın akın gelen mülteciler, bir yandan, Allah'la, Peygamberle konuştuğunu söyleyen tipler..
Geleceğimizden Endişe ETMELİMİYİZ..
14 notes
·
View notes
Text
Erdoğan: “Yeni Yapılanma İçin Hakan Fidan’ı Suriye’ye Gönderiyoruz”
2 minutes Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, D-8 Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarda, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, yeni dönemde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’ye gideceğini belirterek, “Yeni yapılanmayı birlikte yapacaklar” dedi. Suriye’ye İnsani Yardım ve Yeni Yapılanma Cumhurbaşkanı…
#D-8 Zirvesi#DEAŞ ile mücadele#Erdoğan#Erdoğan Trump#Hakan Fidan#PKK/YPG ile mücadele#Suriye#Suriye anayasa#Suriye geçiş süreci#Suriye halkı#Suriye&039;de barınma#Suriye&039;ye insani yardım#Suriye’nin geleceği#Suriye’nin yeniden yapılandırılması#Suriyeli mülteciler#Türkiye dış politikası#Türkiye&039;nin sınır ötesi politikası#Türkiye-Suriye ilişkileri#Türkiye’nin dış yardımları#Türkiye’nin Suriye etkisi#Türkiye’nin Suriye rolü#Trump#yeni yapılanma#yeniden imar çalışmaları
0 notes
Note
Abi Trabzon’daki bunca arap hakkında ve mülteciler hakkında senin fikrin ne?
Benim Bozkurt Yurdumda Çakalların işi ne!
15 notes
·
View notes
Text
Hayatınızdan çıksa kocaman boşluk oluşturacak şey
Benim (ülkemizdeki mülteciler)
7 notes
·
View notes
Text
Türkler gidiyor,
Mülteciler geliyor.
Türkler satıyor,
Araplar alıyor.
Üretim bitiyor,
İthalat artıyor.
Gelir azalıyor,
Fakirlik artıyor.
Fsbrikalar batıyor,
İşsizlik artıyor.
Ve bazıları buna istikrar diyor.
23 notes
·
View notes