#Türkiye dış politikası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Hakan Fidan’dan ABD ve AB’nin HTŞ ile Görüşmesine Önemli Yorum
2 minutes Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, France 24 kanalına verdiği röportajda, ABD ve Avrupa Birliği’nin HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ile görüşmesinin önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. “ABD ve Avrupa Temaslarda Bulunuyor” Fidan, üst düzey ABD heyetinin Şam’daki yeni yönetimle bir araya gelmesi üzerine, “Bence bu çok önemli. Amerikalı yetkililerden önce bazı Avrupa ülkelerinin ve uluslararası…
#ABD#Avrupa Birliği#BM Güvenlik Konseyi#El Kaide#Hakan Fidan#HTŞ#IŞİD#Rusya#Suriye#Suriye yönetimi#Suriye&039;deki gelişmeler#Türkiye dış politikası#Türkiye-ABD ilişkileri#terör örgütleri#YPG#YPG PKK#Şam#İran
0 notes
Text
Selim Deringil – Denge Oyunu (2023)
Nazi-Sovyet Saldırmazlık Antlaşması’nın imzalandığı, Fransa’nın birkaç hafta içinde çöktüğü, Mihver güçlerinin hızla ilerlediği bir dönemde bağımsızlığını yakın zamanda kazanmış Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemek için büyük bir gayret gösterdi. ‘Denge Oyunu’, iktisadi ve askerî açıdan eli zayıf olan Türkiye’nin bu dönemde nasıl bir dış politika izlediğini oldukça ayrıntılı bir şekilde ele…
View On WordPress
#2. Dünya Savaşı#2023#Denge Oyunu#Selim Deringil#İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye&039;nin Dış Politikası#İletişim Yayınları
0 notes
Text
🎯 Müslüman Kardeşler Macerasının Sonu 🎯
Yıl 1928 Mısır'da Müslüman kardeşler adı altında bir dinci ideoloji örgüt kurar.
Ortadoğu ve çevresi ihanet topraklarıdır. İnsanlığa zulüm eden bütün çabalar dünyaya bu topraklardan dinler veya ideolojiler aracılığıyla yayılmıştır.
Müslüman kardeşler adı altında dinci ideolojinin amaçlarını ve ilişkilerini tam zamanı geldiği için anlatmaya çalışacağım.
Bu örgütün kurulma sebebi Osmanlı imparatorluğu parçalanır bu coğrafyada bir tek Mustafa Kemal Atatürk Anadolu topraklarında Türk insanlık devrimini yapar.
Dil devrimi, kadınlar ile ilgili devrimler dine karşı bir devrim gibi gösterilmesini dinci bir ideolojiye dönüştürmek isterler. Anadolu üzerinde planları olanları Türk insanlık devrimi çok rahatsız eder.
Her coğrafya ve her toplumun farklı gerçekleri var.
Çok klasik bir sözdür coğrafya kader diye bilinen söz.
Oysa coğrafyanın kader olduğu kadar o coğrafyanın üzerinde yaşayanlar da o coğrafyanın kederi olabilir.
Bağımsızlık marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un tarih ile ilgili tarihi sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum.
✓ Tarih ders alınmış olsaydı tekerrür etmezdi.
Osmanlı sonrası devrim ile kurulan Mustafa Kemal Atatürk zamanında ki Türkiye Cumhuriyeti için bir müddet devrime muhalefet adına Mısır da kaldıktan sonra ülkemize dönen Mehmet Akif Ersoy Türk devrimini övmüş ve sahiplenmek zorunda kalmıştır.
Görkemli tüm kazanımlar aldatıcıdır.
Demo-krasi arap dilinde sürekli koltuk ve makamda kalmak anlamına gelir.
Her ziyniyetin demokrasi anlayışı farklıdır.
Bu sebeple demokrasi söylemleri dönektir. Niyeti okunamayan demokrasi söylemleri tehlikelidir.
Ortadoğu demokrasi anlayışı dinci sömürü niyeti taşır. Makam ve yetkiyi sürekli bu niyeti yaşatan zihniyetlere teslim etmek ister.
Batı demokrasi anlayışı da bundan farklı değildir. Maddi zenginliği birileri çıkarına koruyan zihniyetlerin makam ve yetki almasını ister.
12 Eylül 1980 askeri darbe sonrası bu iki niyetin işbirliği yaptığı tarihtir.
Dinci ideolojiyi benimseyen, muhafazakar milliyetçi ideolojiyi benimseyen tüm ideolojiler bu anlamda Türk-İslam sentezi adı altında Müslüman kardeşler dinci ideoloji ile laiklik devrimine karşı mücadeleye giriştiler.
28 Şubat öncesi ülkemiz ideolojisini benimseyen Erbakan bu anlamda Libya'da Kaddafi'yi ziyaret etme amacı bu örgütün lideri benim havası içinde gitti.
Bir çadır tiyatrosu yaşandı ve Kaddafi Erbakan'a yardımcısı gibi davranınca orada rezil olup gelmişti.
Sonrasında sermaye asker ortaklığı 28 Şubat yaşandı kendi içinden yeni bir müslüman kardeşler ideolojisini doğurdu.
Bop projesinin eşbaşkanı ülkemizi bu yolla yönetmeye başladı.
2011'de arap baharı başladı Ortadoğu ve Batı sömürge çetesi yeni bir temizliğe başladı.
Mısır'da Müslüman kardeşler kaybetti. Tunus kaybetti. Libya'da müslüman kardeşler ve batı çetesi operasyonu ile devrimci Kaddafi tuzağa düşürüldü ve öldürüldü.
Bugün hala Libya iç savaşı bitmiş değil. Bitecek gibi de değil.
Her toplumun ve coğrafyanın gerçekleri farklıdır. Libya'da devrim lideri Kaddafi'nin politikası yeniden hakim olmadan orada huzurlu bir yaşam mümkün değildir.
Gelelim asıl konumuz bize.
Bugün gelinen noktada dine en büyük zararı dini siyasete alet eden ideolojilerin verdiği gerçek ile karşı karşıya kaldık.
Arap baharı sonrası planlanan Türk Mevsimi çalışmaları batı çetesi tarafından yönetiliyordu.
Sermaye adına bu projeyi Bilderberg adına Mustafa Koç üstlenmişti. 21 Ocak 2016 tarihinde deşifre ettiğim için yaşamını bir ibret sonucu kaybetti.
Suriye'de ki politika da Türk Mevsimi amacına hizmet etmeye yönelik bir sömürgeci ve dinci ideoloji ortak projesiydi.
Mültecilerin ülkemize getirilmesi, 15 Temmuz ile rejimin sürekli makam ve yetki demorsasisi adı altında 1950 tarihinde başlayan ihanetin bir devamı ortaklığa dönüştü.
Bop projesi hangi niyete hizmet ediyorsa sermaye ve dinci ideoloji ortaklığı da aynı amaca hizmet ediyordu.
Dış siyaset us, duyunc ve mantık sorumluğu gerektiren bir alandır.
Sonunu düşünmeyen her çaba bedel ödemek zorunda kalır. O bedeli ödemek istemeyen zihniyet ise o bedeli hile ile topluma ödettirmeye kalkar.
Darbe yapar, yaptırır, savaşa sürükler iç savaşı kendini kurtarmak adına tercih eder.
Bugün yaşanan tüm gelişmeleri bu doğrultuda değerlendirmek gerekir.
Türk devrim tarihinin üç yüz yıllık bir geçmişi vardır.
Yetmiş beş yıllık bir yıkım mücadelesi olan niyetin geldiğimiz sorunlara baktığımız zaman bu devrime yenilmiş olduğu gerçeğini değiştirecek bir gücü ve iradesi kalmamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk ve Türk insanlık devrimi yeniden kazanmıştır.
Anadolu'nun farklı ideolojik faaliyetler ile Türk ulusuna düşmanlık eden siyasi parti ve ideolojilere ihtiyacı yoktur. Anadolu ve Türk ulusunun birlik, beraberlik ve toprak bütünlüğünü koruyacak iradeye ihtiyacı vardır.
Ne mutlu Türküm diyene.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#laiklik#Müslüman kardeşler macerasının sonu
2 notes
·
View notes
Text
İyi Parti Genel Başkanı Dervişoğlu; İktidara Zafer Sarhoşluğu Eleştirisi..
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, SZC TV’de Uğur Dündar ile Arena programına katılarak gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar; Suriye ve Ortadoğu Üzerine Görüşler Suriye’nin Bölünme Süreci: Dervişoğlu, Suriye’nin toprak bütünlüğünün tehdit altında olduğunu ve bu durumun, geçmişteki bölgesel müdahalelerle benzerlikler taşıdığını belirtti. 1979’da İran’daki rejim değişikliği, Irak ve Türkiye’deki darbeler gibi olayların birbirinden bağımsız olmadığını ifade ederek, Suriye’de yeni bir yapılanmaya gidileceği kanaatini dile getirdi. Türkiye’nin Suriye Politikası: Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmanın ötesinde aktif önlemler alması gerektiğini söyledi. Sığınmacı Politikası: Türkiye’nin geçici sığınmacı statüsünü kaldırması gerektiğini ve Suriyelilere verilen vatandaşlıkların iptal edilmesini savunan Dervişoğlu, bu politikaların Türkiye’nin milli yapısını zayıflattığını öne sürdü. Ekonomik ve Siyasi Eleştiriler Belediyelere Haciz Uygulamaları: SGK borçları nedeniyle belediyelere uygulanan hacizlerin, vatandaşa hizmet götürmeyi engellediğini ifade eden Dervişoğlu, bu adımları “merhamet yoksunluğu” olarak niteledi. Zafer Sarhoşluğu Eleştirisi: Hükümetin dış politikada ihtiyatsızca hareket ettiğini ve yöneticilerde “zafer sarhoşluğu” gördüğünü belirten Dervişoğlu, bu durumun Türkiye için riskler taşıdığını dile getirdi. Kahramanlık Söylemi ve Seçim Argümanı: Sınırlardaki gelişmelerin seçimlerde bir kahramanlık argümanı olarak kullanılabileceğine yönelik endişelerini paylaştı. İYİ Parti’nin Durumu ve Gelecek Vizyonu Siyasi Strateji ve Kongre Sonrası Süreç: Partisinin, kongre sonrası dönemde yaralarını sardığını ve yeniden Türk siyasetinde bir umut olma özelliğini kazandığını ifade etti. Türkiye’nin Geleceği: Hükümetin Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetine uygun bir politika izlemesi gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, bu doğrultuda sığınmacı politikasının Türkiye’nin geleceği için zararlı olduğunu belirtti. Türk Futbolu ve Beşiktaş’a Destek Beşiktaş’ın Kongresi: Beşiktaş Spor Kulübü'nün Olağanüstü Kongresi’ne katılmayı planladığını açıklayan Dervişoğlu, Türk futbolunun marka değerinin artırılması gerektiğini söyledi. Rekabet ve Lig Dinamizmi: Süper Lig’deki rekabetin üst sıralarda yoğunlaşmasının ligin dinamizmini olumlu etkilediğini ifade etti ve Beşiktaş’ın şampiyonluk hedefinin altını çizdi. Dervişoğlu’nun açıklamaları, hem iç hem de dış politikaya yönelik eleştiriler ve önerilerle doluydu. Özellikle sığınmacı politikası, bölgesel sorunlar ve belediyelere yönelik uygulamalar üzerine yaptığı vurgu dikkat çekti. Read the full article
0 notes
Text
Küreselleşen Bir Dünyada Bağımsız Dış Politika İzlemek Mümkün mü?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "Türkiye sizin yönetiminizde bağımsız bir dış politika izliyor ve bu, büyük bir saygı uyandırıyor" şeklindeki ifadesi, uluslararası ilişkilerde önemli bir tartışma konusunu gündeme getiriyor. Bu sözler, küreselleşen ve kutuplaşan bir dünyada tam bağımsız bir dış politikanın mümkün olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor.
Bağımsız dış politikanın Müspet etkileri:
Egemenlik ve Bağımsızlık: Ülkeler, kendi çıkarlarına en uygun politikaları belirleyebilir. Esneklik: Uluslararası krizlerde daha bağımsız hareket edebilirler. Ulusal Onur: Bağımsız politika, ulusal gururu ve kimliği güçlendirebilir.
Bağımsız dış politikanın Menfi etkileri:
Ekonomik Zorluklar: Bağımsız politika, ekonomik yaptırımlara ve ticari kısıtlamalara yol açabilir. Diplomatik İzolasyon: Bağımsız hareket eden ülkeler, uluslararası arenada yalnız kalabilir. Güvenlik Riskleri: Bağımsız politika, askeri ittifaklardan uzaklaşmayı gerektirebilir, bu da güvenlik risklerini artırabilir.
Geçmişte bağımsız bağlantısız ülkelerin karşılaştığı süreç
Geçmişte Yugoslavya gibi bağımsız bir politika izleyen devletlerin yaşadıkları zorluklar ve sonuçlar, bağımsız dış politikanın risklerini ve potansiyel sonuçlarını gözler önüne seriyor. Bağımsız ve bağlantısız bir dış politika izlemenin müspet ve menfi etkileri, bir yandan ulusal egemenlik ve karar alma özgürlüğünü artırırken, diğer yandan uluslararası baskı ve izolasyona yol açabilecek dinamikleri de beraberinde getiriyor.
Bağımsız bir dış politika izlemenin müspet etkileri arasında, ulusal çıkarların daha etkin bir şekilde korunması ve savunulması yer alıyor. Ayrıca, dış politika kararlarının yabancı güçlerin etkisi altında kalmadan, daha özgür bir şekilde alınabilmesi de bağımsızlık açısından önem taşıyor. Bununla birlikte, bağımsız bir dış politika, uluslararası arenada daha fazla manevra alanı ve esneklik sağlayarak, çeşitli uluslararası aktörlerle dengeli ve çıkar odaklı ilişkiler kurma imkanı sunuyor.
Öte yandan, bağımsız bir dış politikanın menfi etkileri de göz ardı edilemez. Uluslararası iş birliği ve dayanışmanın azalması, ekonomik yaptırımlar ve diplomatik izolasyon gibi riskler, bağımsız politika izleyen ülkeler için ciddi zorluklar oluşturabilir. Ayrıca, uluslararası sistemdeki güç dengeleri ve ittifaklar göz önünde bulundurulduğunda, tam bağımsız bir dış politika izlemenin pratikte sürdürülebilirliği sorgulanabilir.
Putin'in bu söyleminin açılımı, Türkiye'nin dış politikasının bağımsızlığını ve bu bağımsızlığın uluslararası alanda nasıl algılandığını değerlendirmek açısından önemli. Türkiye'nin son yıllarda izlediği dış politika, hem Batı ile ilişkilerde hem de bölgesel meselelerde bağımsız bir tutum sergilemesiyle dikkat çekiyor. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki rolünü ve etkisini yeniden şekillendiriyor.
Küreselleşen bir dünyada tam bağımsız bir dış politika izlemenin zorlukları ve imkanları, her ülkenin kendine özgü koşulları ve uluslararası sistemdeki konumuyla yakından ilişkili. Bağımsız bir dış politika izlemenin avantajları ve dezavantajları, ulusal çıkarlar, güvenlik ihtiyaçları ve uluslararası ilişkilerin karmaşık yapısı göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, bağımsız bir dış politika, hem fırsatlar hem de zorluklar sunan, dikkatle ele alınması gereken bir strateji olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye'nin Dış Politikasının Geleceği: Bağımsızlık ve Çok Yönlülük Arasında Bir Yol Haritası
Türkiye'nin dış politikası, son yıllarda önemli değişimler geçirmiş ve bu değişimler, ülkenin gelecekteki uluslararası ilişkilerini şekillendirecek temel faktörler olarak öne çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, geleneksel Batı ittifaklarından bağımsız bir dış politika izleme eğilimi göstermiş ve bu durum, hem bölgesel hem de küresel düzeyde dikkat çekmiştir.
Geçmişte NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile yakın ilişkiler kurarak Batı ile entegre bir dış politika izleyen Türkiye, son dönemde özellikle Rusya ve Çin ile derinleşen ilişkileriyle bağımsızlık yolunda adımlar atmıştır. Bu durum, Türkiye'nin dış politikasının geleceğini belirleyen önemli bir faktör olarak görülmektedir.
2023 yılında gerçekleşen seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesi, mevcut dış politika yaklaşımının devam edeceğine işaret etmektedir. Türkiye'nin "Türkiye Ekseni" olarak adlandırılan yeni dış politika vizyonu, ülkenin ikinci yüzyılı için belirlenen uzun vadeli hedefleri içermekte ve Türkiye'nin küresel bir güç olarak konumunu pekiştirmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye'nin dış politikasının geleceği, bölgesel düzeni kendi etki alanını genişletme arzusu doğrultusunda yeniden şekillendirmeye odaklanmış durumdadır. Ankara'nın bu çabalarının doğası ve komşularından aldığı tepkiler, Türkiye'nin ABD ve Avrupa ile ilişkilerini belirleyen önemli faktörler arasında yer alacaktır.
Bununla birlikte, Türkiye'nin dış politikasının geleceği, iç politikadaki gelişmelerle de yakından ilişkilidir. Demokratikleşme sürecindeki gerilemeler, Rusya ile ilişkiler ve diğer konular, Türkiye'nin Batı ile olan ortaklığını zorlamış ve AB'ye üyelik sürecini daha da belirsiz hatta imkansız bir hale getirmiştir.
Türkiye'nin dış politikasının geleceği, aynı zamanda bölgesel ve küresel güvenlik meseleleri, ekonomik ilişkiler ve enerji politikaları gibi faktörler tarafından da şekillendirilecektir. Türkiye'nin bölgesel liderlik rolünü üstlenme çabaları ve çok yönlü dış politika stratejisi, gelecekteki dış politika dinamiklerinin anahtar unsurları olacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye'nin dış politikasının geleceği, bağımsızlık ve çok yönlülük arasında dengeli bir yol izlemeyi gerektirecektir. Ulusal çıkarları koruma ve savunma ihtiyacı ile uluslararası iş birliği ve dayanışmanın gereklilikleri arasında bir denge kurulması, Türkiye'nin dış politikasının başarısının temelini oluşturacaktır. Türkiye'nin dış politikasının geleceği, bu dengeyi nasıl kuracağı ve uluslararası alanda nasıl bir rol oynayacağı ile yakından ilişkili olacaktır.
Günümüz küreselleşen dünyada bağımsız ve çok yönlü bir politika ilk başlarda güzel bir söylen olarak görülebilir, lakin, gerek ekonomik ve gerekse askeri kaynakları sınırlı olan ülkeler içinde beka sorunu da dahil olmak üzere çeşitli riskler barındırır, Türkçemizde bir deyim vardır:
0 notes
Text
Kabine sonrası Millete Sesleniş... Enflasyon sene sonunda hedeflediğimiz seviyede olacak
https://pazaryerigundem.com/haber/183647/kabine-sonrasi-millete-seslenis-enflasyon-sene-sonunda-hedefledigimiz-seviyede-olacak/
Kabine sonrası Millete Sesleniş... Enflasyon sene sonunda hedeflediğimiz seviyede olacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından millete seslendi. Geçen aydan itibaren enflasyonun ateşi düşmeye başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sene sonunda enflasyonu hedefledikleri seviyelere indireceklerini söyledi.
ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.
Son kabine toplantısında bugüne dış siyasette yoğun ziyaret trafiği olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9-11 Temmuz tarihleri arasında Washington’da düzenlenen NATO Liderler Zirvesi Türkiye’nin NATO içindeki vazgeçilmez rolünü tekrar teyit ettiğini kaydetti.
Savunma sanayi ticareti ile ilgili bazı kritik malzemeler de suyu yokuşa sürme çabalarına rastlandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların NATO’nun taşıyıcı kolonu olan ittifak dayanışması ve müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı açıktır. Temaslarımızda bu sorunların süratle çözülmesi gerektiğini söyledik. İsrail’in Gazze ve diğer Filistin topraklarındaki katliam, işgal ve soykırım politikası devam ettikçe, biz de bu ülkeyle ilgili tutumumuzu değiştirmeyiz. Türkiye olarak mevcut İsrail yönetimini ateşkese zorlamak amacıyla tüm imkanları seferber etmiş durumdayız. Türkiye coğrafi, beşeri, ekonomik ve tarihi bağları itibarıyla tek bir bloğa sıkıştırılamayacak bir ülkedir. Kandan, gözyaşından ve işgalden beslenen zalimler rahatsız olsalar da biz Filistin’in yanında dimdik duruyoruz ve duracağız” diye konuştu.
Kabine Toplantısı Sonrası Millete Sesleniş https://t.co/StcNBEUdba
— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) July 16, 2024
Türksat 6A ile haberleşme uydusu üreten ilk 11 ülke arasına girdik. Yeni uydumuz dışa bağımlılığın azaltılması yönünde önemli bir kilometre taşı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiye yönelik değerlendirmelerde de bulundu.
Geçen aydan itibaren enflasyonun ateşi düşmeye başladığını ifade eden Erdoğan, “Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere indireceğiz. İstikrar ve reform programımızı kararlı bir şekilde uyguluyoruz. Programın olumlu sonuçlarını alıyoruz alacağız. İnşallah önümüzdeki aylarda bu süreç ivmelenecek. Fahiş fiyat ve fırsatçılıkla mücadelede kararlı adımlar atıyoruz. Fiyat balonu yavaş yavaş sönüyor” diye konuştu.
YIL SONUNA KADAR 200 BİN KONUTUN TESLİMATI YAPILACAK
“Evlatlarımıza bırakacağımız en büyük miras olan Türkiye Yüzyılı’nın inşası için yoğun bir çabanın içindeyiz” diyen Erdoğan, 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizin yeniden imarı, gündemimizin en tepesindeki yerini koruduğunu belirterek, “Şimdiye kadar 76 binden fazla afet konutunu hak sahiplerine teslim ettik, inşallah çok yakında bunlara yenilerini ekleyeceğiz. Hedefimiz, yıl sonuna kadar 200 bin konutun teslimatını gerçekleştirmektir. İnşallah 2025 senesi bitmeden önce evine girmeyen hiçbir depremzede kardeşimizi bırakmayacağız” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Türk Dış Politikası 2022-2023 Final Soruları (Tarih)
Türk Dış Politikası 2022-2023 Final Soruları 1. İstanbul hangi sadrazam döneminde İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal altına alınmıştır? a) Salih Paşa b) Ali Rıza Paşa c) Tevfik Paşa d) Damat Ferit Paşa e) Ahmet İzzet Paşa Cevap: a) Salih Paşa 2. Türkiye, Suriye ve Fransa arasında soruna yol açan Sancak meselesi Milletler Cemiyetine havale edildikten sonra hangi devletin desteği sayesinde…
View On WordPress
0 notes
Text
15 Temmuz, Ne Oluyor ve Tarihi Gerçekler
✍🏻 Mustafa A. T.
https://www.gundemarsivi.com/15-temmuz-ne-oluyor-ve-tarihi-gercekler/
Türkiye, II. Dünya Savaşı’na girmemekle, denge politikası izlemekle büyük avantaj sağladı.
Her ne kadar savaşa girmese de Türkiye ağır şartlardan çıkmış, yakın tarihinde Kurtuluş Savaşı gibi yıkıcı bir savaş vermişti ve güçlü olmak için gereken dönüşümleri daha yeni yapmaya başlamıştı. Kısacası dünya için Türkler büyük ve saygın milletti lakin ülke henüz güçlü ve gelişmiş bir devlet değildi.
II. Dünya Savaşı sonrasında dünya ve bağlı bulunduğumuz coğrafya, iki kutuplu dünyaya dönüştü.
Bu kutuplaşma dünyanın en güçlü iki ülkesinin arasında kalmamıza sebep oldu. Amerikan ve Rusya bloğu. Rusya’nın bizden toprak istemesi ise bizi aslında pek de istekli olmadığımız bir harekete, tarafsızlık ve denge politikasını sürdürmek yerine, tercih yapmaya zorladı.
Bugünün aklıyla “ABD uşağı olduk!” demeden önce düşünmek gerek. Bugün FETÖ, AKP demeden önce, soğuk savaş, NATO, Süper NATO, Gladio, gayri nizami harp, Yeşil Kuşak Projesi ne demek bilmek gerek. Yukarıdaki “kavramları”, dünya üzerindeki etkilerini, diğer devletlerdeki yansımalarını bil(e)meden sadece Türkiye üzerinden konuşmak yetersiz kalacaktır. Çünkü tüm dünyayı etkileyen bir olgudan ve dönemden bahsediyoruz.
Türkiye de bunun bir parçasıydı fakat, sadece Türkiye üzerinden değerlendirmek yetersiz olacak ve yanlış sonuçlara varmamıza sebep olacaktır. Küresel ölçekteki olguları sadece “biz” çerçevesinde görürsek, resmin büyük kısmından haberdar olmayız.
Kısacası bilmeden konuşmamak gerek (al sana büyük resim 😊).
Mesela 61 darbesi Amerikan mıdır İngiliz mi, sonraki darbe diğer devletin ona cevabı mıdır, yoksa TSK’nın kararı mıdır, darbeyi klikler mi yapar, iç dinamikler mi? Kim kime sızmış ve nehrin akışını değiştirmiştir, niyet nedir, sonuç nasıl olmuştur?
Yine mesela, Senusi Tekkesi ve Lozan ilişkisi var mıdır, varsa da Lozan Antlaşması dış devletler kadar iç konsensüs içinde de mi imzaya alınmıştır Lozan ile?
Araştırmazsanız (öğrenmezseniz) mahalle ağzıyla konuşur, vatanı sevdiğinizi söyleyerek ve daha kötüsü bunun yeterli olduğuna kendiniz de inanarak, konuyu kaparsınız. Oysa sevmek, emek harcamak demektir. Car car konuşmak değil…
Neyse uzatmayalım, bu bilgiselin konusu bugünlerde giderek artan, geçmişi suçlama eğilimi. Öyle üfürmek kolay ama tarihi hakkaniyetli biçimde değerlendirirsek, tercih zorunluluğu ile olabileceklerin arasında en uygun görülenin yapıldığını fark ederiz.
Bu noktada birkaç gerçeği görmemiz lazım:
Tercihte bulunmak bizim kararımız değildi. Dünyanın şartları değişmişti. Biz de taraf seçmek zorunda kalmıştık.
Rus ya da Batı bloğu. Seçeneklerimiz bunlardı.
Hangi tarafı seçersek seçelim küresel ölçekteki hareketin tarafı, parçası oluyorduk. Sürecin kendisine, etkilerine ve dönüşüme itiraz edecek ya da yönlendirecek gücümüz yoktu (burası önemli).
Şimdi şu güç meselesini biraz açalım. Türkiye, batı medeniyetinin aksine ticaret yapan ve sermaye biriktiren ve büyüyen bir ülke değildi. Düşünün, Ford yüzyıldan fazladır araba satıyor. Koç grubu bile otomobil işinden ne kadar kazandı, düşünün ki Fiat ne kadar kazandı ve ne kadar büyük. Bu sermaye eksikliği bizi üretmek konusunda da güdük bıraktı.
Düşünün ki çelik gibi temel ağır sanayi fabrikalarımızı bile cumhuriyetin kuruluşundan çok sonraları yapabildik. Üretemeyince güçlü olamazsınız ve biz üretemedik. Şimdi bana ürettik ama izin vermediler diyeceksiniz, ki bu da güçsüz olduğumuzu gösterir. Üretimin ne olduğu konusunda söylenmesi gereken bir diğer husus ise akademidir. Sanayi ve üniversite (bilim) birlikte çalışınca ilerleme ve iyi ürün çıkar.
İşte bu yüzden eğitim sistemimiz Köy Enstitüleri ile başladı ve günümüzdeki imam hatip okullarına kadar geldi. Bu okullardaki sorun din eğitimi değil bilim ve araştırma yapacak beyin üretilmemesidir. Mesela İran, evrim teorisini okullarda gösterir ve sahip çıkar zira coğrafyasında güçlü olmak ve güçlü kalmak için bilim yapmak zorundadır…
Osmanlı bu eksikliği görmüş ve batıyla mücadele edemeyeceğini anlamıştı. Osmanlı sistemi üretemiyor ve batı karşısında devamlı dayak yiyordu. Bu sebeple son dönem Osmanlı sistemi ordudan başlayarak devleti, kurumları yeniden yapılanmaya soktu. Mesela Latin alfabesine geçiş, evrimi temel alan tıp, fizik biliminin temel alan subay eğitimi gibi konularda başlangıç, uygulama ve karar, aslında Osmanlı’da başlamıştır. Bu gerçek, günümüzde ve dahi unutmayın ki bazen gerçek görülmesine diye tam da göz önüne konur.
https://twitter.com/mustafaat/status/882956852753039361
58/ https://x.com/mustafaat/stat/mustafaat/status/882956852753039361
Unutmayın ki 2:
https://twitter.com/mustafaat/status/884560376209256448
Mesela olmayan bir sorun yaratıp bunu sonra nasıl kullanırsınız örneği: türban.
Türban / başörtüsü ayrımı ve aslında böyle bir sorunun olmaması, icat edilmesi konusu: Rotraud Scheer? Yüksel Şenler? Ben tarih okuyunca daha farklı anlamları olduğunu düşündüm üstadım. Sen de bir bak bakalım enerjimizi harcamak için nasıl var edilmiş zaman içerisinde?
Peki bu ne işe yarar: “Bir yumurta dışarıdan bir kuvvetle kırılmışsa yaşam sona erer, içeriden bir kuvvetle kırılmışsa yaşam başlar.” Dolayısıyla daha iyi eğitilmeden, daha düzgün bir adalet sisteminin, siyasetinin ve ekonominin haricindeki her alandaki çatışma-sorun, “gayri milli” akıllar tarafından, sen asıl sorunlarını fark etmeyesin diye kullanılır. O arada ordunu, subaylarını zayıflatırlar; derelerini özel şirketlere devredip sana parayla satarlar, ormanlarını keser kendilerine villalar yaparlar, sen ödersin…
Peki biz ne yapabiliriz? Kısa bir cevap vereceğim: İlkelerimizi koruyarak var olmaya ve güvenli şekilde tepki vermeye devam edeceğiz. Bu dönemde “kendin kalmak” yeterince büyük direniş ve adımdır inanın. Sağduyu, ortak akıl, çıkarının nerede olduğunu bilme (milli olmak), farkında olma ve üretmek; bu dönemde en doğru adım budur. Aksi takdirde sıkışmışlık hissi ve artan öfke ile şu
Alıntı
Zeki Yılbaş
@Stavr0gin_
·
1 Kas 2016
@Stavr0gin_ adlı kişiye yanıt olarak
TC batıya eklemlenmek zorundadır jeo-politik konjonktür gereği. Kısacası kartalımız çift başlıdır, bir yüzümüz batılı ve diğeri doğulu olur.
Şimdilik bu kadar, sorular olursa cevaplar, bir süre sonra da bugün yaşananlar nedir konusuyla ve geçmişle bağlantısını kurarak devam ederiz.
https://twitter.com/mustafaat/status/882678182851338241
Mustafa A. T.
#15temmuz #Türkiyesiyasettarihi #tarih #Osmanlı #eğitiminüretimeetkisi #ekonomik #tarihtebilinmeyenler
0 notes
Video
youtube
Böyle Mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar - Seniha ✩ Ritim Karaoke Orijina... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/-GeUgx49-V8 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Böyle Mi Esecekti Son Günümde Bu Rüzgar - Seniha ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hüzzam Vahde Düyek) Eser Adı:Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr Makamı:Hüzzam Bestekarı:Teoman Alpay Söz Yazarı:Teoman Alpay Formu:Şarkı Usulü:Düyek 8/8 Böyle mi esecekti Son günümde bu rüzgar? Son günümde bu rüzgar? Böyle mi esecekti Son günümde bu rüzgar? Son günümde bu rüzgar? Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Unutmuş ellerimi Eşim, dostum, sevgilim Kalbim acılarla hep Bölünmüş dilim, dilim Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Bütün kuşlar vefasız Mevsim artık sonbahar Mevsim artık sonbahar Seniha (şarkıcı) Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Bu maddenin konusu kayda değerlik yönergelerini sağlamayabilir. Konudan bağımsız ve güvenilir kaynaklar kullanarak maddeyi geliştirebilir ve kayda değer olduğunu ispat edebilirsiniz. Maddenin kayda değerliği kanıtlanamazsa Vikipedi'nin silme politikası gereğince hızlı silinmesi, kayda değerliği tartışmalı ise silinmeye aday gösterilmesi yerinde olacaktır. Kaynak ara: "Seniha" şarkıcı – haber · gazete · kitap · akademik · JSTOR Bu madde Ocak 2024 tarihinden bu yana işaretli olarak durmaktadır. Seniha Doğum Seniha Gözetlik 5 Ağustos 1987 (36 yaşında)[1] Türkiye İstanbul, Türkiye Tarzlar Klasik Türk müziği Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar 1999-2005 Seniha (doğum adı: Seniha Gözetlik ; d. 5 Ağustos 1987; İzmir), Türk sanat müziği şarkıcısı. Yaşamı 1987 yılında TRT İstanbul Radyosu klarnet sanatçısı Alaattin Gözetlik'in kızı olarak İzmir'de doğdu. 1999'da 12 yaşındayken çıkardığı, Türk Sanat Müziği şarkılarının bulunduğu Maviş albümüyle tanındı.[2] Klip çektiği albüme ismini veren Maviş ve Sen Hep Mazideki parçaları TV kanallarında yayınlandı. İkinci albümü Rüya Gibi 7. Kral TV Video Müzik Ödülleri'nde aday gösterildi. Albümleri Maviş (1999) Rüya Gibi (2000) Seniha Söylüyor (2002) Yana Yana (2005) Video Klipleri Maviş Sen Hep Beni Mazideki Hadi Git Rüya Gibi Yana Yana Kaynakça ^ "17 yaşında assolist oldu!". Milliyet. 2 Ocak 2004. 17 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2021. ^ "Yaşı küçük sesi büyük". Hürriyet. 30 Kasım 1999. 17 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2021. Dış bağlantılar Discogs'ta Seniha (şarkıcı) diskografisi iTunes'ta Seniha 17 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. gtd Klasik Türk müziği şarkıcıları Ahmet Çalışır · Ahmet Özhan · Ahmet Üstün · Gaye Su Akyol · Alâeddin Yavaşca · Ali Osman Akkuş · Aslı Hünel · Ayla Gürses · Aylin Vatankoş · Ayşe Mine · Ayşe Tunalı · Behiye Aksoy · Bekir Sıdkı Sezgin · Belkıs Özener · Sibel Can · Deniz Kızı Eftalya · Dilek Türkan · Ebru Gündeş · Eda Karaytuğ · Sibel Egemen · Emel Sayın · Ender Doğan · Bülent Ersoy · Esra İçöz · Faruk Tınaz · Gönül Akkor · Gaye Aksu · Gönül Yazar · Hâfız Burhan · Hâfız Post · Halil Altınköprü · Hamiyet Yüceses · Seçil Heper · Hüner Coşkuner · İnci Çayırlı · İsmet Yazar · Kâmuran Akkor · Kutlu Payaslı · Mediha Demirkıran · Mehmet Başdurak · Melihat Gülses · Meral Mansuroğlu · Meral Uğurlu · Metin Milli · Mine Koşan · Yılmaz Morgül · Mualla Gökçay · Mualla Mukadder Atakan · Muazzez Abacı · Muazzez Ersoy · Mustafa Keser · Mustafa Sağyaşar · Münip Utandı · Müslüm Gürses · Zeki Müren · Müşerref Akay · Müzeyyen Senar · Nalan Altınörs · Necdet Tokatlıoğlu · Necdet Yaşar · Nesrin Sipahi · Neşe Karaböcek · Nigar Uluerer · Niyazi Sayın · Ömer Altuğ · Semahat Özdenses · Melahat Pars · Perihan Altındağ Sözeri · Pınar Dilşeker · Radife Erten · Recep Birgit · Sabite Tur Gülerman · Safiye Ayla · Safiye Soyman · Şevval Sam · Sami Özer · Samime Sanay · Seniha (şarkıcı) · Adnan Şenses · Serap Acar · Serap Mutlu Akbulut · Sevim Tanürek · Sevim Tuna · Sinan Erkoç · Galip Sokullu · Suzan Güven · Suzan Yakar Rutkay · Şükran Ay · Taner Şener · Tuğçe Pala · Turhan Özek · Yaşar Özel · Yesari Asım Arsoy · Yeşim Salkım · Yıldırım Bekçi · Yıldırım Gürses · Yıldız İrengün · Zekai Tunca · Zeki Duygulu · Ziya Taşkent
0 notes
Text
Cari Açık Nedir?
Cari açık, bir ülkenin ithal ettiği malların, ihraç ettiği mallardan veya hizmetlerden kazandığı parayı aşması durumunda ortaya çıkar. Yani cari açık, dış ticaret hesabının negatif bir sonuç vermesi olarak tanımlanabilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde cari açık, ekonomik dengesizliklerin ve sorunların bir göstergesi olarak kabul edilir.
Cari açığın oluşmasına yol açan temel faktörler
Cari açığın oluşmasına yol açan temel faktörler - İthalatın İhracattan Fazla Olması: Bir ülke, yurtdışından daha fazla mal ve hizmet ithal ederse, cari açık oluşabilir. Türkiye gibi enerji ve teknoloji ithalatına bağımlı olan ülkelerde bu durum sıkça görülür. - Maliyetlerin Yüksekliği ve Rekabet Yeteneğinin Zayıflığı: Yüksek iç maliyetler ve düşük rekabetçilik, ürünlerin yurt dışında rekabet edememesine neden olabilir, bu da ithalatı artırabilir. - Yerel Para Değerinin Yüksek Olması: Ülkenin para biriminin diğer ülkelerin paralarına karşı değer kazanması, ihracatı zorlaştırabilir, çünkü dış pazarlarda ürünler daha pahalı hale gelir. - İç Talepteki Artış: İç talepteki artış, ülkenin üretim kapasitesinin yetişemediği durumlarda ithalatı artırabilir. - Turizm ve Döviz Çıkışı: Turizmde yurtdışına giden vatandaşlar ve ülkeye yabancı işçilerin döviz çıkışına neden olması da cari açığa etki edebilir.
Cari açığın artması ekonomi üzerinde olumsuz etkileri
Cari açığın artması ekonomi üzerinde olumsuz etkileri - Dış Borçların Artması: Cari açığın finanse edilmesi i��in yurtdışından borçlanma ihtiyacı doğar. Bu, ülkenin dış borçlarını artırabilir. - Para Değerinde Düşüş: Cari açık, ülkenin para biriminin değer kaybetmesine yol açabilir. - Enflasyon Artışı: Cari açık, ithalatın artmasıyla yerel fiyatları etkileyebilir ve enflasyonu artırabilir. - Yatırım Ortamının Bozulması: Cari açık, ülkenin yatırım ortamını olumsuz etkileyebilir, dış yatırımları azaltabilir. - Ekonomik Büyümeyi Yavaşlatma: Cari açık, ekonomik büyümeyi sınırlayabilir ve uzun vadede ekonomik durgunluğa yol açabilir.
Cari açığı kapatmak için kullanılacak stratejiler
- İhracatın Artırılması: Ülkenin dış pazarlarda daha fazla mal ve hizmet satması, cari açığı azaltabilir. - İthalatın Azaltılması: İç talepteki düzenlemeler veya korumacı politikalar aracılığıyla ithalatın azaltılması, cari açığı düzeltebilir. - Yerel Üretimin Artırılması: Yerel üretimin artırılması, ithalata olan bağımlılığı azaltabilir. - Dış Borç Kontrolü: Ülkenin dış borçlarını kontrol etmek, cari açığı finanse etmeye yardımcı olabilir. Türkiye'de cari açık oranları yıllara göre değişkenlik göstermiştir. Örneğin, son yıllarda 2021'de cari açık 48.76 milyar dolar olarak kaydedilmişken, 2022'de 48.8 milyar dolar ve 2023 Nisan ayında 5.40 milyar dolar olarak bildirilmiştir. Bu, Türkiye'nin cari açık sorunuyla mücadele etmeye çalıştığını göstermektedir. Sonuç olarak, cari açık, bir ülkenin ekonomik sağlığı ve dengesini önemli ölçüde etkileyebilen bir faktördür. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde cari açığın kontrol altına alınması, ekonomik istikrarın sağlanması için önemlidir. Bu, dengeli bir ticaret politikası, yatırım teşvikleri ve mali disiplin gibi çeşitli stratejilere dayalı bir yaklaşım gerektirir. Ekonomi Sözlüğünden Finansal okur yazarlığınızı geliştirebilirsiniz. Fiyatı Nedir güncel ekonomi bilgilerini sizler için araştırır! - Borsada Devre Kesici Nedir? - Opsiyon Nedir? - Borsada Bedelli Sermaye Artırımı Nedir? Read the full article
0 notes
Text
Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi
Prof. Dr. Ata Atun Türkiye Cumhuriyeti, 11 yıl evvel formülünü değiştirip fırına verdiği “Dış Politikası”sının ve “Sanayi Güçlendirme Strateji”sinin meyvelerini hızlı bir şekilde almaya başladı. Sanayi ve üretimi güçlendikçe de dış politikasındaki güçlenme aynı paralelde devam etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Vilnius’ta gerçekleştirilen NATO toplantısında İsveç’in üyeliği ile…
View On WordPress
0 notes
Text
Erdoğan: “Yeni Yapılanma İçin Hakan Fidan’ı Suriye’ye Gönderiyoruz”
2 minutes Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, D-8 Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarda, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne dair önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, yeni dönemde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’ye gideceğini belirterek, “Yeni yapılanmayı birlikte yapacaklar” dedi. Suriye’ye İnsani Yardım ve Yeni Yapılanma Cumhurbaşkanı…
#D-8 Zirvesi#DEAŞ ile mücadele#Erdoğan#Erdoğan Trump#Hakan Fidan#PKK/YPG ile mücadele#Suriye#Suriye anayasa#Suriye geçiş süreci#Suriye halkı#Suriye&039;de barınma#Suriye&039;ye insani yardım#Suriye’nin geleceği#Suriye’nin yeniden yapılandırılması#Suriyeli mülteciler#Türkiye dış politikası#Türkiye&039;nin sınır ötesi politikası#Türkiye-Suriye ilişkileri#Türkiye’nin dış yardımları#Türkiye’nin Suriye etkisi#Türkiye’nin Suriye rolü#Trump#yeni yapılanma#yeniden imar çalışmaları
0 notes
Text
Türkiye’nin Kıbrıs ve AB Stratejisi
Prof. Dr. Ata Atun Türkiye Cumhuriyeti, 11 yıl evvel formülünü değiştirip fırına verdiği “Dış Politikası”sının ve “Sanayi Güçlendirme Strateji”sinin meyvelerini hızlı bir şekilde almaya başladı. Sanayi ve üretimi güçlendikçe de dış politikasındaki güçlenme aynı paralelde devam etti. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Vilnius’ta gerçekleştirilen NATO toplantısında İsveç’in üyeliği ile…
View On WordPress
0 notes
Text
AB: Rusya'yı Tahıl Anlaşması'na Dönmeye İkna Etmeliyiz
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin Türkiye ve Birleşmiş Milletlerin (BM) Karadeniz Tahıl Anlaşması’nı sürdürmek için “yorulmak bilmeyen çabalarını” desteklemeye devam edeceğini bildirdi. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, eski adı Twitter olan X sosyal medya platformundan yaptığı…
View On WordPress
0 notes
Text
Miçotakis ;Türkiye ile Gerilim Yükselebilir..
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve kıta sahanlığı konularındaki anlaşmazlıklar hakkında yaptığı açıklamalarda, çözüm ihtimalinin olmadığını ve gerekirse ordunun devreye girebileceğini ifade ederek dikkat çekici bir tutum sergiledi. Miçotakis’in, Yunanistan’ın dış politikasına ve Türkiye ile ilişkilere yönelik bu açıklamaları, bölgede gerilimi artıracak ifadeler olarak değerlendiriliyor. Miçotakis, "Vima" gazetesinin düzenlediği dış politika konferansında, Türkiye'nin Mavi Vatan konseptine ilişkin politikalarını eleştirerek, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki pozisyonunu korumakta kararlı olduğunu vurguladı. Şu ifadeleri kullandı: "Ordumuzun geçmişte devreye girdiği zamanlara şahit oldum. Gerekirse bunu tekrar yaparız, ancak böyle bir duruma gerek kalmayacağını ümit ediyorum." Miçotakis, Yunanistan'ın kıta sahanlığı ve MEB sınırlarının belirlenmesi konusunda pozisyonunu net bir şekilde koruduğunu ve Türkiye ile bu meselede ortak bir zemin bulmanın mümkün olmadığını savundu. "Türkiye’nin Bölgesel Gücü Harekete Geçirdi" Miçotakis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki etkinliğini artırdığına dikkat çekerek, Yunanistan’ın da bölgesel dinamiklerde rol sahibi olduğunu iddia etti. Orta Doğu’daki gelişmelere değinerek, Yunanistan’ın coğrafi yakınlığı, mülteci krizinde üstlendiği rol ve Ortodoks topluluklara desteği üzerinden bölgedeki etkisini artırmaya çalıştığını belirtti. Kıbrıs Meselesi Üzerine Sert Açıklamalar Miçotakis, Lefkoşa’da yaptığı bir konuşmada da Kıbrıs sorunu üzerine tartışmalı ifadelerde bulundu. Türkiye’nin garantörlük rolünü ve Kıbrıs’ta bulunan Türk askerini hedef alarak, şu sözleri sarf etti: "İstila ve işgal 50 yıldır devam ediyor. Açılan yara kanamaya devam ediyor. Tek hedefimiz, işgal ordularının bulunmayacağı, modası geçmiş garantörlüklerin olmayacağı, iki bölgeli ve iki toplumlu, birleşmiş bir Kıbrıs’tır." Miçotakis’in açıklamaları, Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkına olan desteğini hedef alırken, adada tek bir üniter devlet kurulması gerektiğini savundu. Miçotakis’in hem Doğu Akdeniz hem de Kıbrıs konularındaki açıklamaları, Türkiye ile Yunanistan arasındaki mevcut gerginliğin daha da artabileceği sinyallerini veriyor. Türkiye’nin Mavi Vatan politikası çerçevesinde Doğu Akdeniz’deki haklarından taviz vermeyeceği bilinirken, bu açıklamalar bölgedeki diplomatik ilişkilerde tansiyonu yükseltebilir. Ankara’nın, Miçotakis’in açıklamalarına yönelik tepkisi merakla bekleniyor. Read the full article
0 notes
Link
[ad_1] Analistler, küresel pay piyasalarının, ABD'de devam eden bilanço sezonunda şirketlerin finansal sonuçlarından alınan karışık sinyallerle yön arayışını sürdürdüğünü ifade etti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan artırarak yüzde 17,50'ye çıkardı. TCMB duyurusunda, ''Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır." denildi. [ad_2]
0 notes