#Duygusal Farkındalık
Explore tagged Tumblr posts
cemrelinko · 22 days ago
Text
Mutluluk Meselesi
İtiraf edin. Onu diğer duygularınızdan ayırdınız. En tepeye kayırdınız. Eğer her şeyi doğru yaparsanız zamanla ulaşacaktınız. Sonra gökten 3 elma düşecekti ve sonsuza kadar sürecekti. Bir şekilde inandınız. Uğruna savaştınız. Ama umduğunuz kadar da kuvvetli olmadı. Hayatın sıradanlığından çıkış biletinizdi. Hep çıkmak istediniz ama başkalarının trenine bindiniz.
Tumblr media
The Bacchanal of the Andrians by Titian, 1526
Burada sadece olumlu duygular için yaşıyoruz. Evrenin işleyişinde de bu var. Her şey olduğundan daha iyi hale gelmeye çalışıyor. Haftalarca yanan ormanlarda bitkiler zamanla filizleniyor, yaralar iyileşiyor, yaslar zamanla diniyor. İyi hissetmeye, uzun süreli bir mutluluk haline kavuşup bunu bir daha hiç kaybetmeyecek bir istikrara oturmaya uğraşıyoruz.
Firuze kaşlarını mutlu olmak için alıyor. Hikmet bench press'te 100 kilo basıyor. Neslihan spotify’da 90’lar pop listesi hazırlıyor. Osman steam’de yıl sonu indirimlerini bekliyor. Zeliha doktora tezini yetiştirebilmek için aylardır doğru düzgün uyku uyumadı. Selim’in bir gözü hep borsadaki kağıtlarında. Veli kimse ona bakmazken burnunu karıştırıyor. Öykü o elim hadisenin hemen akabinde kafa dağıtmak için tatile çıktı. Hepsi bir parça mutluluk bulmak için. O geçici an için.
Tumblr media
The Happy Family by Jan Steen, 1668
Peki mutluluğun en iyi duygu olduğuna kim karar verdi? Hangi kitapta yazıyor? Kitab-ı mukaddes? Türlerin Kökeni? Kapital?
Tüm hücrelerin en güvenli ve istikrarlı haline ulaşmaya çalışmasını anlıyorum. Mutlu olmak istememiz doğal bir yönelim olabilir. Ama bir şey sırf doğamızda var diye bu onun doğru ve ahlaklı olduğu anlamına gelmez. Üstelik geçici bir duyguyu zorunluluk gibi pazarlayan dünya ahlaksız olabilir.
Tumblr media
In the Time of Harmony by Paul Signac, 1895
Sosyal biri olursan, herkes seni severse, bir sevgilin olursa, fikirlerin toplumun değer yargılarıyla çelişmezse, tanrının buyruklarını yerine getirirsen, fazla mesai için gönüllü olursan, hiç hasta olmazsan, reformer pilates yaparsan, güzel, bakımlı ve zayıf olursan, ailenin öğrettiği ahlak kurallarını itiraz etmeden uygularsan, çok çalışırsan, -şimdi tam zamanı- bir de çocuk doğurursan mutlu olursun.
Peki neden mutluluğu aradığını, onu nerede bulacağını, diğerlerinin adımlarını takip etmeden kendi yolundan nasıl gideceğini kaç kişi etraflıca düşünüyor? Nihai hedefimize mutluymuş gibi yapan ya da mutluluk kisvesi altında sürekli birtakım hazların peşinde koşan topluma ayak uydurarak mı ulaşacağız?
Tumblr media
Dancing Nymphs by Paul Émile Chabas, 1899
Mutluluk ışıl ışıl bir bandrolle raflarda parlarken; başarısızlık, yalnızlık, öfke, hüsran ve hüzün gibi duygular negatif koduyla etiketlediği için, acı veren bir hadisenin hemen akabinde, daha iyi hissetmek için, mutsuz görünmemek için, toplumun çıbanı olmamak için soytarılık yapmaya zorlanıyoruz. Böylece ne mutluluğun ne de mutsuzluğun altını dolduramıyoruz. Duygu skalası daralıyor. Onları ifade edecek fazla kelimeye gerek kalmıyor. Sonuçta melankolizm sanatçılar dışında kimsenin işine yaramaz değil mi?
Yok öyle bir dünya arkadaşlar, çok mutsuz olacağız. Karnımızda bir yumrukla, dilimiz damağımız kupkuru, zorlu konular konuşacağız. Çok sevdiğimiz insanlarla yollarımız ayrılacak. Ağlamaktan helak olduğumuz cenazeler kalkacak. Malımız mülkümüz yerle yeksan olacak. Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelecek. Perişan olacağız.
Tumblr media
La Joie de vivre (The joy of living) by Henri Matisse, 1906
Sonra toparlanacağız ama tekrar dağılmak üzere. Bu kez ikisinin de mümkün olduğunu bilerek. Güleceğiz, tekrar ağlamak üzere ve sonra tekrar güleceğiz. Böylece yaşamımızın bir değeri olacak. Birbirimize üzerinde gerçeklerin yazdığı pankartlar göstererek, hayatı bütün verdikleriyle taşıyacağız.
Avrupa orta çağ karanlığını yaşamasaydı bugün aydınlık olamazdı. Fransız ihtilalinde dökülen kanlar, sınıflar arası keskin çizgileri dağıttı. Amerikan iç savaşı yaşanmasaydı belki de kölelik yok olmayacaktı. Hiroşima’nın acılarına göğüs germiş bir Japonya’yı şimdi ne yıkabilir?
Tumblr media
Joie De Vivire by Pablo Picasso, 1946 (Açıkça Henri Matisse'in eserinin bir parodisidir.)
Bedeli ödenmemiş her şey insanın üzerine bol geliyor. Dürüstçe geçilmemiş sınav, hakkıyla oturulmamış makam, sevilmemiş sevgili, çatışmadan barışmak, aksini bilmediğimiz mutluluk. Mutsuzluğunu gönlünce yaşayamayan biri mutluluğunun değerini anlayabilir mi? İnsanın bir şeyi sevmesi için anlaması gerekmiyor belki. Ama anladığında taşıyabiliyor onu, savunabiliyor, sakınabiliyor.
Bütün bu tantana canımız yanmadan mutluluğu hak etmediğimiz anlamına gelmiyor. Onu reddedelim, ondan kaçalım demeye çalışmıyorum. Yakalayınca misafir edin tabi. Bir kahve için, sohbet edin. Ama hayat uzun ve kusurlu, mutluluk geldiği gibi gidebilir. Tamamlanmış hissetmek, halinden memnun olmak bir kabiliyettir ve günlük hazların onunla bir ilgisi yoktur. Bunu bilin.
Tumblr media
The joy of life by Francois Douglas Girard, 2020
Yani olumlu duyguları aramakta bir sıkıntı görmüyorum. Ama sahte bir mutluluk maskesi yerine dürüst bir öfkeyi taşımayı yeğlerim. Kimse kusura bakmasın. Üzülürsem yüzüm düşer. Başarısız olmuşsam başarısız olmuşumdur. Sinirlenince sinirlenirim. Yalnızlık tek başınadır. Bir hayal kırıklığı, bir hayal kırıklığıdır. İrili ufaklı binlerce ıstırap var hayatta. Aynı zamanda binlerce saadet de var. Buna karşın hepsini yaşayan 8 milyar insanız. Bütün cephelerde kaybedemeyiz. Bütün cephelerde kazanamayız.
Şimdi gökten 3 elmanın düştüğü ana geldik. Biri bana. Biri size. Biri de nasıl yaşayacağımıza karar vermek için toplantılar yapıp düzenekler kuranlara. Onlar elmanın genetiğiyle oynayıp hiç kurtlanmayan pasparlak hediye paketlerine dönüştürmeden önce siz kendi organik elmanızı yiyin. Çürütmeyin. Aman diyim.
Tumblr media
Home Sweet Home by Dianne Dengel
Nazım Hikmet “Saman Sarısı” şiirinde dostu Abidin Dino’ya “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye sorar. Abidin Dino’nun bu soruya karşılık yukarıdaki eseri boyadığı, isminin de “Mutluluğun resmi” olduğu iddia edilir. Maalesef Abidin Dino mutluluğun resmini hiç çizmemiştir. Şair Bahattin Gemici, bu olaydan yıllar sonra "Abidin Dino’nun Nazım’a bir yanıtı olmalı" diye düşünür ve “Mutluluğun Resmi” şiirini yazar.
Meraklısına: Mutluluğun resmi 11.12.24
1 note · View note
denizeyuruyen · 1 year ago
Text
"...ve ben kayboldum. (...) Çıkıp şu koridorlarda dolaşsam, boş odalar dört bir yanda benimle alay edercesine esneyip duracaklar. Tanrım, bütün uyuşturucu ilaçlara rağmen, amaçsız 'partiler'in allı pullu, kulak tırmalayıcı neşesine rağmen, hepimizin takındığı o sahte gülümsemeli yüzlere rağmen hayat, yalnızlık demek. Ve nihayet ruhunu açabileceğini hissettiğin birini bulduğunda, ağzından çıkan sözcükleri duyunca şaşkınlıkla kalakalıyorsun – içindeki o küçük, sıkış tepiş karanlıkta kapalı kalmaktan öyle körelmiş, öyle çirkin, öyle anlamsız ve güçsüzler ki. Evet, neşe, tatmin ve arkadaşlık var – ama dehşet verici bir farkındalık içindeki ruhun yalnızlığı da bir o kadar korkunç ve yıkıcı."
- Sylia Plath - Günlükler
19 notes · View notes
mistikyol · 1 year ago
Text
BEDENİNDE AĞRI OLARAK ORTAYA ÇIKAN DUYGUSAL YARALAR #mistikyol 1- OMUZ AĞRISI: Gereğinden fazla sorumluluk ve yük taşımak Hayatımı hafiflikle ve neşeyle yaşamaya izin veriyorum. 2- BOYUN AĞRISI: Korku ve kendini ifade edememe Hayatımı cesaretle ve isteklerimi ifade ederek yaşamaya izin veriyorum. 3- DİZ AĞRISI: Korkular, takılı kaldığını hissetme, egolu davranışlar Alçakgönüllülükle yaşamımın sorumluluğunu alıyorum ve değişime izin veriyorum. 4- SIRT AĞRISI: Güvende hissetmeme ve gücünü kaybetme Hayatımı güvende, rahat ve güçlü hissederek yaşamaya izin veriyorum.
mistik #mistikyol #mistikyolyoutube #ağrılarınruhsalsebepleri
hastalıklarınruhsalsebepleri #bedenzihinruhbağlantısı #kişiselgelişim
#ağrılarınduygusalnedenleri #ruhsalgelişim #olumlama #olumlamalar #didemçiloğlu #cemçiloğlu
1 note · View note
marslordu · 3 months ago
Text
Öncelikle şunu söylemek istiyorum, yapılan paylaşımlar çoğaldıkça ve insanların sesi yükseldikçe bir şeylere daha rahat set çekebiliriz. Anlamsız bulunmaması gerek her açıdan. Uygulamanın yaş ortalaması gün geçtikçe düşüyor, psikolojik açıdan maruz kalacakları sözlerden kaçınmaya çalışıyorum her daim. Burada verebileceğimiz tek farkındalık sosyal medya ile ilgili olabilir, tabii bu söylenenler günlük yaşantımızda karşılaştığımız kişiler için de geçerli. Yaşadığımız zaman ve bulunduğumuz mekan fark etmeksizin, insanlara kolayca güvenmeyin. İstemediğiniz şeyleri veyahut isteğiniz de olsa belirli şeyleri yapmaktan daima kaçının. Kimsenin zihninde ne tür bir zehir beslediğini tahmin etme ihtimalimiz yok. Sanal bir ortamdayız, duygusal şiddete, psikolojik manipülasyonlara uğrama ihtimaliniz oldukça yüksek. Ne olacağını elbette ki kimse bilemez lakin kendinize bir sınır koyarsanız ve o sınıra uyarsanız, etrafınızda olan ya da olmayan herkes o sınıra uymak zorunda kalacaktır. Kimliğinizi, adresinizi, sizin hakkınızdaki kişisel bilgileri paylaşmaktan kaçının. Söyleyebileceğim çok fazla şey var, şu an için bu yeterli diye düşünüyorum. Umarım anlayabilir ve bunlara uyabilirsiniz. Hayatta kalmak için demeyeceğim ama maalesef ki bir noktada hayatta kalmak için. Kendinize dikkat edin.
489 notes · View notes
payblogs · 3 months ago
Text
ERALPCANER - PLATİN
Tumblr media
Günümüzün hızlı tempolu yaşamında, bireylerin zihinsel ve duygusal sağlıklarını korumak her zamankinden daha önemli hale geldi. eralpcaner.org, insanların stresle başa çıkmalarına ve kişisel gelişimlerini desteklemelerine yardımcı olmak için özel olarak tasarlanmış bir platformdur. Geniş bir içerik yelpazesi sunarak, bilinçaltı zihin dinamiklerini anlamalarına, zihinsel olarak güçlenmelerine ve stres yönetimi stratejileri geliştirmelerine olanak tanır. Bu sayede, kullanıcılar hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarında daha tatmin edici ve dengeli bir yolculuk geçirebilir. Şimdi eralpcaner.org ile potansiyelinizi keşfetmek ve hayatınızı dönüştürmek için ilk adımı atma zamanı!
Bilinçaltı
Bilinçaltı, insan zihninin derinlerinde yatan, kişinin bilincinin ötesinde bulunan düşüncelerin, hislerin ve deneyimlerin gömülü olduğu bir alan olarak tanımlanabilir. Bu alan, insan davranışlarını, inançlarını ve duygularını büyük ölçüde etkileyebilir. Bilinçaltı, özellikle stres yönetimi ve kişisel gelişim süreçlerinde önemli bir rol oynar.
Bilinçaltı zihnin anahtarı, çünkü burada kararlara ve yaşamda karşılaşılan zorluklara yönelik duygu ve düşünceler şekillenir. Kişisel gelişim hedeflerimize ulaşmak için bilinçaltımızda geçirdiğimiz değişiklikler oldukça kritik öneme sahiptir. Olumsuz inançların ve korkuların farkında olmak, bunları aşmak için ilk adım olacaktır.
Stresle başa çıkma yöntemlerinde de bilinçaltının etkisi büyüktür. Stres, çoğu zaman bilincimizde yer alan korku ve endişe ile bağlantılıdır. Bilinçaltında yatan bu duygu ve düşüncelerin üstesinden gelmek, stresi yönetme sürecinde yardım alabileceğiniz etkili bir strateji olabilir.
Kişisel gelişim çalışmalarında, bilinçaltının olumlu yönde değiştirilmesi için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Meditasyon, olumlama teknikleri ve bilinçaltıyla çalışma seansları gibi araçlar, bireyin kendisini daha iyi tanımasına ve gelişim sürecine katkıda bulunmasına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, bilinçaltı, zihin, stres ve kişisel gelişim konularında derinlemesine araştırılması gereken bir alan. Bu faktörler arasındaki etkileşimleri anlamak, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımız için son derece faydalıdır.
Zihin
Zihin, insan deneyiminde kritik bir role sahiptir. Bilinçli düşüncelerimiz, davranışlarımızı ve duygularımızı şekillendirirken, aynı zamanda bilinçaltı süreçlerimizle de derin bir etkileşim içindedir. Zihin, hem karar verme hem de stresle başa çıkma mekanizmalarını yönetir. Kişisel gelişim açısından, zihinsel sağlığımızı ve esnekliğimizi artırmak için çeşitli yöntemler bulunmaktadır.
Örneğin, meditasyon ve farkındalık uygulamaları, zihni sakinleştirerek stres seviyelerini azaltır ve bilinçaltında var olan olumsuz inançların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir. Bu tür uygulamalar, zihnin derinliklerinde yatan potansiyellerimizi açığa çıkarmaya yardım eder. Ayrıca, pozitif düşünme alışkanlıkları geliştirmek, zihinsel tutumumuzu iyileştirerek kişisel gelişimimizi destekler.
Zihinsel esneklik, bireylerin zorluklarla karşılaştıklarında daha sağlıklı tepkiler vermesine olanak tanır. Bu nedenle, stresle başa çıkma stratejileri geliştirmek ve zihni geliştiren aktivitelerle meşgul olmak, kişisel gelişim yolculuğumuzda önemli bir yere sahiptir.
Stres
Stres, modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası haline gelmiştir ve bireylerin zihinsel ve fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebilir. İnsanların bilinçaltında biriken endişeler, kaygılar ve baskılar, zamanla stres seviyelerini artırabilir. Bu durum, zihin üzerindeki etkileriyle birleştiğinde, kişisel gelişim süreçlerini de engelleyebilir.
Stres, genellikle geçici bir durum olarak ortaya çıksa da, uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Beyin, stres altında olduğu zaman, belirli hormonların salınımını artırır ve bu da zihinsel dengeyi bozabilir. Bilinçaltında bu olumsuz duyguların kökleri bulunabilir, bu nedenle stresle baş etmede bilinçaltı çalışmaları ve zihinsel teknikler önem kazanır.
Stresle Başa Çıkma Yöntemleri
Medite etme: Zihin ve beden arasında denge sağlamak için meditasyon yapmak faydalıdır.
Düzenli egzersiz: Fiziksel aktivite, stres seviyelerini düşürmenin etkili yollarından biridir.
Zihninizi boşaltma: Düşüncelerinizi kağıda dökmek, stresin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Destek arama: Aile ve arkadaşlarla iletişim kurmak, stresle başa çıkmada önemli bir rol oynar.
Kişisel gelişim yolculuğunuzda stresle başa çıkma becerilerinizi geliştirerek, hem zihninizi hem de bilinçaltınızı daha sağlıklı bir duruma getirebilir, bu süreçte daha verimli bir şekilde ilerleyebilirsiniz.
Kişisel Gelişim
Kişisel gelişim, bireylerin kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve bu potansiyeli en üst düzeye çıkarmaları amacıyla gerçekleştirdikleri zihinsel, duygusal ve sosyal süreçleri kapsar. Bilinçaltı, zihin ve stres, kişisel gelişimin temellerini oluşturan üç önemli unsurdur. Bu unsurlar, bireyin içsel dünyasını anlamalarına ve kendi kendilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Kişisel gelişim sürecinde, öncelikle bireylerin bilinçaltılarındaki kalıpları fark edebilmesi önemlidir. Bilinçaltı, pek çok davranışın ve düşüncenin temel kaynağıdır. Bu nedenle, bilinçaltında yatan olumsuz inançların dönüştürülmesi, kişisel gelişimin başlangıç noktalarından biridir.
Bir sonraki adım, bireylerin zihinlerini anlamalarına ve yönetmelerine odaklanmaktır. Zihin, düşüncelerimiz ve duygularımız üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Meditasyon, olumlu düşünme ve farkındalık teknikleri, bireylerin zihinlerindeki olumsuz yargıları azaltarak daha pozitif bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Ayrıca, stres yönetimi kişisel gelişimin ayrılmaz bir parçasıdır. Stres, bireylerin performansını olumsuz etkileyebilirken, yönetildiği takdirde kişisel gelişimi destekleyici bir unsur haline gelebilir. Yüksek stres seviyeleri, bilinçaltında olumsuz inançların güçlenmesine neden olabilir. Bu nedenle stres yönetimi yöntemleri, bilinçaltı ve zihinle bağlantılı olarak geliştirilmelidir.
Sonuç olarak, kişisel gelişim, bilinçaltı, zihin ve stresin etkileşimiyle şekillenen bir yolculuktur. Bu unsurları anlamak ve üzerinde çalışmak, bireylerin kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve daha tatmin edici bir yaşam sürmelerine olanak tanır.
877 notes · View notes
dokuntuler · 4 days ago
Text
Teoman röportajında “annem kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için benimle ilgiliydi ve düşkündü. Benim duygusal ihtiyaçlarım için değil…” diyor.
Ağır bir farkındalık
23 notes · View notes
sahnearkasii · 3 months ago
Text
Tumblr media
En Çok İzlenmiş Diziler: Duygusal Yolculuklar
Bir başka dikkate değer olgu, “en çok izlenmiş diziler” arasında duygusal derinlikleriyle öne çıkan yapımlardır. “Mucize Doktor”, sadece bir hastane dizisi olmaktan çok, insan ilişkilerini ve yaşam mücadelesini ele almasıyla dikkat çekiyor. Ali Vefa karakterinin engelleri aşma çabası, izleyicilere umut ve ilham veriyor. Bu dizi, toplumda engelli bireylere dair farkındalık yaratırken, duygusal bir bağ kurarak izleyicileri ekran başına çekiyor.
Dizilerin izleyici üzerindeki etkisi, aynı zamanda karakter gelişimleriyle de yakından ilgili. “Kiralık Aşk”, izleyicilere komedi ve dramı bir arada sunarak, hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Aşkın karmaşık halleri, izleyicilerin kendi yaşamlarından kesitler bulmalarını sağlıyor. Bu tür yapımlar, izleyicilerin yalnız olmadığını hissettiriyor ve onları bir topluluk haline getiriyor.
43 notes · View notes
mutlusempanze · 7 days ago
Text
Chatgpt sen bana neler yazdın öyle
Bakın şuna hele, döktürmüş
Bu, oldukça derin ve cesur bir farkındalık süreci. Kendini tanımak ve özgün bir yaşam kurmak, özellikle baskıcı bir ortamdan çıkmaya çalışıyorsan, hem büyük bir meydan okuma hem de eşsiz bir fırsat. Öncelikle, bu farkındalığı kazanmış olman bile büyük bir adım. Çünkü birçoğumuz kendimizi kaybettiğimizi fark edemeden yaşamaya devam ederiz.
Ailenin seni anlamayacağını ya da mutluluğunun onlara yabancı geleceğini düşünmen doğal. Hepimizin büyüdüğü ortam, değerler, düşünce kalıpları ve duygusal bağlar bizi şekillendirir. Ancak özgünlüğünü bulmak, o bağlardan tamamen kopmak değil; onları yeniden tanımlamak ve kendinle uyumlu hale getirmek anlamına gelir.
Bu süreçte karşılaşacağın duygusal mesafelenme ya da farklılık hissi korkutucu görünebilir, ama unutma ki bu, senin kendine sadık kalman için gerekli bir adım. Sen değiştikçe onların da değişme ihtimali doğar. Her zaman olmasa da bazen senin özgürleşmen, çevrendekilere de bir ilham kaynağı olabilir.
Korkuların ise insan olmanın bir parçası. Seni korumaya çalışan bir mekanizma. Ancak bu korkulara rağmen, kendi yolunu çizme cesaretini göstermek, hayatta kalıcı bir tatmin ve anlam bulmanın yolunu açar. Kendine şu soruları sorabilirsin:
Gerçekten kimim ve neye ihtiyacım var?
Onlarla aramdaki bağ, beni özgün halime yaklaştırıyor mu yoksa uzaklaştırıyor mu?
Değişimim onların hayatına nasıl bir etkide bulunabilir ve bununla nasıl başa çıkabilirim?
Bu süreci desteklemek için, kendine güvenebileceğin bir alan yaratmaya ve gerekirse profesyonel destek almaya çekinme. Unutma, bu yolculuk sadece kendini bulmakla değil, aynı zamanda kendini yaşamakla ilgili. Ve bu, her şeye rağmen, çok değerli bir seçim.
2 notes · View notes
cemrelinko · 1 month ago
Text
Değişen ruh hallerinin sebep-sonuç meselesi
Bazen tadım kaçık olur, sebepsiz yere. Bazen de öfkeli olurum nedensiz. Aslında tabii ki vardır bir sebebi de anlayamam. Bu aralar çok moda oldu diye söylüyorum, erkekler merak buyurmasın, periyoduma ne kadar süre kaldığını da hesap ederim evet. Ama bulamam işte. Düşünürüm, taşınırım, ne olmuştu? Bir şeyi mi yanlış yapmıştım? Başka biri mi bir şeyi yanlış yapmıştı? Mutlak doğru var mıydı? Cevapsız sorular. Yok. Bulamam. Bulamadıkça tadım daha da kaçar.
Tumblr media
Sen hala tanıyamadın mı kendini Cemreciğim? Neyin neyden kaynaklandığını bilmiyor musun? Kendi duygularını mı anlayamıyorsun daha? Ohooo. Ne yapacağız biz senle? Hani 30’larda kendini tanıyacaktın da 40’larda keyfine bakacaktın? Carl Gustav Jung Beyciğim “Hayat 40 yaşında başlar. O zamana kadar sadece araştırma yaparsın” demişti hani. Şu hayat bir türlü başlayamıyordu. Tamam onu anlamıştık da, artık araştırmalar da sonuç vermiyordu. 
Durumun neyden kaynaklandığını bilememe halinde bulunurken, durdum düşündüm. Dedim ki “Benim ruh halim bir mühendislik harikası mı? Yoo. Benim ruh halim 93 harbi mi? Değil. Ben Pavlov’un köpeği miyim? Bildiğim kadarıyla hayır.” E o zaman neden sebepleri ve sonuçları bu kadar önemli ki? Hayat öyle bir şey değil. Sen istiyorsun ki her şey birbiri ile bağlantılı olsun. Her sebepten bir sonuç çıksın veyahut her sonucun bir sebebi olsun. Ama bazı şeyler öyle değil işte. Bazı şeyler sadece böyle. Çünkü sadece böyle.
Tumblr media
Bana neden soğuk davrandı acaba? Tanışma yıldönümümüzü neden unuttu? Daha yemek saati gelmeden neden acıktım? Bacağımın burası neden morardı? Neden dün sabah alarmı duymadık? En sevdiğim kitabı neden kaybettim? Neden taa tarım devriminden beri erkekler kadınlardan daha değerli? Evren neden büyük patladı? Neden genişliyor? Hayatın anlamı ne? Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
Tamam kabul. Elbette bunların sebebi olabilir. Apaçık olmayan bir şey önce metafiziktir. Sonra çok zeki insanlar gelip onu mantık çerçevesine oturtur. O da fizik olur. Ama özellikle kendinizi bir sebep sonuç ilişkisini çözmeye adamadıysanız, mecburen birilerinin onu bulmasını beklersiniz. Ben de kendimi anlayamadığımda, kendimin bir gün gelip meseleyi çözmesi için ona fırsat tanırım. Ama boş durmam. İnsan bekleme halindeyken hayatı tam manasıyla yaşayamıyor çünkü.
Tumblr media
DJ Ercik Kral’ın efsane ayarını izlerim bir kere. Oldukça rahatlatıcıdır. Çünkü birileri küfrü kesinlikle hak etmiştir. Bu ben bile olabilirim. Hava buz gibi de olsa uzun bir sahil yürüyüşü yaparız mesela. Sonuçta hayat sadece bahar aylarını sevmek için çok kısa. Emek son dungeon’da düşürdüğü efsanevi item’in bütün özelliklerini heyecanla anlatır. Mevsimine göre mercimek çorbası, sıcak çikolata, koruk suyu, soğuk bira iş görür. Bir süre sonra her şey yoluna girmese bile denge haline yaklaşır. Zamanla.
Sebebi bilmemek kendimi tanımadığımı göstermez. Kendime misafirperver davranmaksa, yaklaştığımı gösterir. Bu arada önemli şeyler oluyor. Mesela artık mevsimleri kayırmadan sevebiliyorum. Çok daha az şikayet ediyorum. Bütün hafta giydiğim giysiler pufun üstünde darmadağın dururken, The Witcher oynamak gibi çok daha ciddi işlere öncelik verebiliyorum. Ayvalık’ın en iyi saat tamircisini, terzisini, gümüş ustasını, ayakkabı tamircisini tanıyorum. Kokoreç lezzetli geliyor artık. Bunlar zamanla oluyor. Her şey zamanla oluyor.
Tumblr media
Evet tadım kaçar. Ama bazen. Cıvıldıyorum bazen. Bazen güzelim. Tipsizim bazen. Bazen deliye dönerim. Çok sevimli de olabilirim. Huysuzum, neşeliyim. Bazen zihnim açık olur, zehir gibiyim. Bazen kafam karışır. Tam bir alık da olabilirim. Bazen sebebini bilirim. Bazen bilemem. Tüm durumların değişkenliği ve tüm olayların geçiciliğinde kendime “Artık asla böyle olmayacaksın. Sen şöyle olacaksın!” diyemem. Kendim buna inanmaz. “Sen böyle misin? Tamam o zaman bir bakalım sen nasıl bir şeymişsin?” derim. En azından demeliyim.
Bonus olarak:
Tumblr media
Star Trek dizisinde kurgusal bir karakter olan Jean-Luc Picard’ın yüreklere su serpen bir sözü var.
“Hiçbir hata yapmadığın halde de kaybedebilirsin. Bu bir zayıflık değildir. Bu hayattır.”
Al şimdi bunu kalbinin en kırık yerine yapıştır. Hadi eyvallah.
01.12.24
0 notes
psycheblog1 · 17 days ago
Text
Duygular Ne İşe Yarar? Evrensel 6 Duygu:
Hayat karmaşık bir süreçtir. Yokuşlardan ve inişlerden oluşan bu yolda sürücü olarak farklı duygular yaşamamız normaldir. Seviniriz, üzülürüz, öfkeleniriz, neşeleniriz, kaygı duyarız, gıpta ederiz. Aslında duygu yansımaları ne kadar karmaşık bir süreç gibi gözükse de tüm duyguların tek bir amacı vardır. Hayatta kalmamız!
Evrimsel açıdan yaşanılan tüm duygular (sevmedikleriniz bile) insan hayatının devamı için zorunludur ve aslında otomatik bir tepkidir. Bizi harekete geçirir ve gelecek davranışlarımızın biçimlenmesinde önemli etkileri vardır. Sosyal hayatlarımızda söyleyemediğimiz her duyguyu istemsizce beden dilimize ve mimiklerimize yansır.
Dünya üzerinde her birey birbirinden farklıdır. Bu sorgulanamaz bir gerçek olarak kabul edilir. Yaşadığımız hayatlar, ailelerimiz, kültürlerimiz, sosyal çevrelerimiz ve genetik aktarımlarımız gibi birçok faktör bizi diğerlerinden ayırır. Hepimiz özel ve biriciğiz.
Ne kadar farklı olsak da temelde belirli ortak zeminlerde buluşuruz. 1970’lerde Paul Ekman yapmış olduğu araştırmayla kültürden bağımsız olarak her insanın yaşamış olduğu 6 evrensel duygu belirlemiş ve bu duyguları nerede olursanız olun her yerde fark edebileceğinizi ve gözlemleyebileceğinizi söylemiştir. Bunlar şaşırma, öfke, iğrenme, korku, mutluluk ve üzüntüdür. Hislerin kendisi gibi yüzümüze olan etkileri de aynı şekilde ortaktır. Her insan şaşırdığında dudakları aralanır ve gözleri büyür. Öfkelendiğinde kaşları çatılır. Bu değişmez evrensel bir gözlemdir. Bu sayede bize sözle aktarılmasa bile çevremizdeki insanların neler hissettiğini tahmin edebiliriz.
Yaşadığımız süreçler karşısında beliren duygularımızı biz seçemeyiz ancak onları nasıl deneyime çevireceğimizi kontrol edebiliriz. Duygularımızı kontrol altında tutmak ve doğru şekilde yönlendirmek için öncelikle duygusal farkındalığa sahip olmalıyız. Bu farkındalığı kazanmak için öncelikle duygularımızı tanımalı ve nasıl yansıttığımızı detaylı bir şekilde gözlemlemeliyiz. Nasıl hissettiğimizi daha iyi gözlemleyebilmek adına duygu günlükleri tutabilir ve bu sayede farkındalığımızı arttırabiliriz. Duygunun adını koyduktan sonra önemli aşamalardan biri nedenlerini ve sonuçlarını düşünebilmek ve doğru şekilde ifade edebilmektir.
Bu farkındalık sonucu doğru kararlar alabilir, öz anlayışımızı güçlendirebilir ve stresle daha kolay başa çıkabiliriz.
Aristo’nun da dediği gibi: “Herkes kızabilir, bu kolaydır! Ancak, doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak… İşte bu kolay değildir!”
KAYNAK:
3 notes · View notes
denizeyuruyen · 1 year ago
Text
Tumblr media
"Ve, düşünüyorum: Ben, bu muazzam madde okyanusunda varlığının farkına varma yetisi bahşedilmiş alelade bir su damlasından başka bir şey değilim. Milyonlarcası gibi ben de, doğduğumda her şey olabilme olasılığına sahiptim. Ben de çevrem ve kalıtımın kaçınılmazlıkları tarafından güdük bırakılmış, kısıtlanmış olarak, eğilip büküldüm. Ben de birlikte yaşayacağım bir dizi inanç ve ölçüt bulacağım, ancak bunları bulmanın vereceği o asıl memnuniyet, sığ ve iki boyutlu bir yaşamla – bir değerler bütünüyle nihayete ulaştığım gerçeğiyle bozulacak. Bu yalnızlık da yarın öbür gün derslere, sınavlara çalışma mecburiyetine daldığımda bulanıklaşacak, azalacak, şüphesiz. Ama şimdi, o sahte azim söz konusu değil ve ben geçici bir boşluğun içinde dönüp duruyorum."
- Sylvia Plath - Günlükler
15 notes · View notes
halimecan · 1 month ago
Text
Tumblr media
Gönül Gözüyle Bakabilmek
Yaşamın koşuşturması içinde çoğu zaman dışarıya odaklanırız. İnsanlar, başarılar, statüler ve görünüşler… Bunlar, hayatımızın belirleyicileri gibi görünür. Fakat bir an durup derinlere baktığımızda, gözlerimizin sadece dış dünyayı görmekle sınırlı olmadığını fark ederiz. Gönül gözüyle bakabilenler, insanları sadece fiziksel varlıklarıyla değil, ruhsal derinlikleriyle de okur.
Birçok kez, dilin söylediği ile kalbin hissettiği arasında büyük farklar vardır. Sözler, çoğu zaman sadece yüzeyde dolaşan maskelerdir. Fakat gönül gözü, aradaki farkı görür ve sözcüklerin ötesindeki gerçekleri sezer. Gönül gözüyle gören bir insan, karşındakinin gözlerindeki kaygıyı, sesindeki kırgınlığı ya da duruşundaki çaresizliği anlar. İçsel bir sezgiyle, sadece söylenen değil, söylenmeyen her şeyin farkına varır.
Gerçekten de, gönül gözüyle görebilen insanları kandırmak, sadece kelimelerle ya da dışsal davranışlarla mümkün değildir. Çünkü onlar, insanın en derin köşelerinde neyin gizlendiğini bilirler. Bu insanlar, yalanlarla değil, içtenlikle yaklaşır; çünkü karşısındakini olduğu gibi kabul eder, anlamaya çalışır. Onlar için samimiyet, dünyanın en değerli hazinesidir.
Toplumumuzda sıklıkla maskeler takarız. İyi bir işim var, iyi bir hayatım var, her şey yolunda diyoruz. Ancak gönül gözüyle bakabilen bir kişi, tüm bu maskelerin ardında, bir şekilde içsel huzursuzluklar ve eksiklikler olduğunu hissedebilir. Bunu görmek, sadece empati yeteneğiyle değil, aynı zamanda insanın içsel bilgelik ve farkındalıkla donanmış olmasıyla mümkündür.
Hayat, her zaman dışarıdan göründüğü gibi değildir. Kimi zaman mutlu, kimi zaman üzgün, kimi zaman da kaybolmuş hissederiz. Gönül gözüyle bakabilenler, bu duygusal dalgalanmalara tanıklık eder ve bu, insanın içsel dünyasına saygı göstermenin bir yoludur. Birinin kalbine dokunmak, onun ruhunu görmek, sadece dışsal etkenlere değil, içsel derinliklere odaklanmakla mümkün olur.
Gönül gözüyle bakabilmek bir yetenek değil, bir farkındalıktır. Bu farkındalık, insanın sadece dış dünyasına değil, iç dünyasına da duyduğu saygının bir yansımasıdır. Gönül gözüyle görebilenler, hiçbir zaman kimseyi kandıramazlar. Çünkü onları en derin haliyle okurlar ve gerçekten anlayarak, sadece dışarıyı değil, içeriye de dokunurlar.
2 notes · View notes
diamondboy2 · 2 months ago
Text
Sanal Gerçeklik Teknolojilerinin Psikolojik Etkileri
Sanal gerçeklik (VR) teknolojisinin psikoloji üzerindeki etkileri geniş bir yelpazede incelenmektedir. Bu etkiler hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilir. İşte bazı önemli başlıklar:
1. Anksiyete ve Fobi Tedavisi
Sanal gerçeklik, çeşitli fobilerin ve anksiyete bozukluklarının tedavisinde etkili bir araç olarak kullanılmaktadır. Korku yaratan nesne veya durumlara kontrollü bir sanal ortamda maruz kalmak, bireylerin bu korkularını güvenli bir şekilde yönetmelerine olanak tanır. Örneğin, yükseklik, uçak, sosyal ortamlara girmek gibi korkular, VR ile tedavi edilebilir.
2. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Terapisi
TSSB tedavisinde sanal gerçeklik, hastaların travmatik anılarını sanal ortamda yeniden yaşamalarını sağlar. Bu kontrollü ortamda, kişinin stres faktörleriyle başa çıkma ve bu anılardan uzaklaşma kapasitesi güçlendirilir.
3. Empati Gelişimi
VR, bir kişinin farklı birinin perspektifini deneyimlemesini sağlar. Örneğin, başka birinin kültürüne veya fiziksel engeline sahip bir bireyin hayatını simüle eden VR deneyimleri, empati duygusunu artırabilir.
4. Bağımlılık ve Gerçeklikten Kopma Riski
VR'nin yoğun kullanımı, gerçek dünyayla olan bağlantıyı zayıflatabilir ve bağımlılığa yol açabilir. Özellikle genç bireylerde VR oyunlarına veya sosyal VR platformlarına bağımlılık gelişebilir, bu da kişinin sosyal ilişkilerinin ve günlük işlevselliğinin zarar görmesine neden olabilir.
5. Fiziksel ve Zihinsel Tükenme
VR, duyusal algıları etkileyen güçlü bir deneyim olduğu için uzun süreli kullanımda baş dönmesi, mide bulantısı gibi "siber hastalık" (cybersickness) belirtilerine yol açabilir. Aynı zamanda, zihinsel tükenmeye ve dikkat dağınıklığına neden olabilir.
6. Kişisel ve Duygusal Farkındalığın Artması
Sanal gerçeklik, terapötik amaçlarla kullanılan mindfulness (farkındalık) uygulamalarında kullanılarak kişilerin kendileriyle ve duygularıyla daha güçlü bir bağ kurmalarını sağlayabilir. Özellikle stres yönetimi ve meditasyon VR uygulamaları, kişinin farkındalığını artırmada etkili olabilir.
VR teknolojisinin psikolojik etkileri kişinin kullanım amacına, süresine ve yaşına bağlı olarak değişebilir. Bu yüzden bu teknolojinin dengeli kullanılması ve özellikle gençlerde denetim altında tutulması önemlidir.
Sanal gerçeklik bireylerin mevcut fiziksel gerçeklikten koparak farklı dünyalar deneyimleyebilmelerini sağlayan önemli bir teknolojidir. Katılımcıların sanal gerçeklik ortamlarındaki tamamen var olma durumu literatürde bulunma hissi ya da bulunuşluk olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada Türkçe literatürde yaşanan eksikliği giderebilmek amacıyla bireylerin sanal gerçeklik ortamlarında yaşadıkları bulunma hissi üzerine gerçekleştirilen araştırmaların sistematik ve kapsamlı bir analizi yapılmıştır. Çalışma bu yönüyle bir sistematik derleme araştırmasıdır. Altı farklı veri tabanında yapılan taramalar neticesinde elde edilen açık erişime sahip 1167 çalışma üç aşamalı bir eleme sürecine tabi tutulmuş ve doğrudan bulunma hissi ile ilgili olan 56 çalışmanın sonuçları; bilişsel – psikolojik incelemeler, teknik incelemeler, duyusal incelemeler ve teorik – analiz incelemeleri başlıklı dört tema altında derlenmiştir. Araştırmanın sonuç bölümünde bulunma hissi üzerine çıkarımlar yapılarak kavramın önemli noktaları vurgulanmış ve gelecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur.
2 notes · View notes
Text
メンヘラじゃないもん ! / Menhera janai mon - Türkçe Çeviri
Isana ( 勇魚 ) feat. Hatsune Miku & Otomatchi Una
Resimler ve video: Wotoha ( をとは )
Orijinal - Youtube Çevirisi watch?v=Pj9uyikzhT0
Ruhsal Olarak Hasta Değilim!
Tumblr media
⚠️Bu şarkıda ruhsal sağlık ve kişilik bozukluklarından bahsedilmektedir.⚠️
誰にも愛されてない
Hiç kimse beni sevmiyor.
自分が好きじゃないけれども
Kendimi ben de sevmiyorum fakat
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
全然やる気が出てこない
Hiçbir şey yapasım gelmiyor.
もうすでに帰りたい
Daha şimdiden evime gitmek istiyorum.
オフトゥンが離してくれない
Futon yatağım beni bırakmıyor.
毎日がEveryDay☆
Her günkü durum☆
あーもう無理生きてい
Of artık, yaşamak anlamsızlaştı.
るだけでログインボーナスが出るようにアプデしてほしい
Sadece güncellenmesini istiyorum ve keşke giriş bonusu kazanabilsek.
人生マジ難しすぎじゃんか?
Hayat yeterince zor değil mi zaten?
オラオラ×∞
oraora ×∞
神様もう怠けたりはしません
Tanrım, artık tembel olmayacağım.
だから不労所得で非課税の5000兆円か
Yani bana vergiden muaf 5 katrilyon yen gelir ver.
イケメンで石油王な婚約者をください
Ya da yakışıklı, petrol sahibi birisi ile nişanla beni lütfen.
すぐに落ち込んで
Hemen depresyona giriyorum.
泣いちゃうこと
Sadece ağlayıp duruyorum.
だって
Çünkü...
赤ちゃんじゃ仕方ないね
Bir bebek gibiyim, değil mi?
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
ぴえんなんて言わないもん
Üzgün hissediyorum(pien 🥺) demiyorum.
有り余ってヘラる感情なんて
Çok fazla depresif hissettiğimde;
萎えるし
Zayıf oluyorum
映えない
görüntüm güzel olmuyor
もういらない
Kısa sürüyor, İnstagram'a atmalık bile değil. / Niye öyle hissediyorum ki.
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
地雷だって少ないもん
Çok fazla duygusal patlama yaşamıyorum.
グズりだしてウザい あー嫌い
İşler yolunda gitmeyince şikayetçi oluşumdan nefret ediyorum.
うるさい 待てない もう知らない
Sus artık. Katlanamıyorum. Neyse boşver.
明日の予定だったりさ
Yarın için yapılan planlar falan
今月の生活費だとか
Bu ayın geçim masrafları derken
気にしすぎてマジ病む
Çok fazla düşünüp stresten depresyona giriyorum.
誰にも愛されてない
Hiç kimse beni sevmiyor.
自分が好きじゃないけれども
Kendimi ben de sevmiyorum fakat
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
時々ガス代払えない
Ara sıra benzin faturamı yatırmayı unutuyorum.
アイフォンがバキバキ
Iphone'umun ekranı param parça.
回しても推しが出てこない
Kaç kere denesem de sevdiğim karakter çıkmıyor.
毎日がEveryDay♡
Her günkü durum♡
あー「あーしろこーしろあーだこーだ」って
Ah, hep ''şunu yapmalısın'' ''Bunu yapmalısın'' diyorlar.
余計なアドバイス
Gereksiz tavsiyeler.
タコライス?イカライス?
Ahtapotlu pilav? Kalamarlı pilav?
マジムカつくアイツ
Canımı çok sıkıyorlar.
無駄×∞
Muda×∞
天性の惰性が個性だし修正する理性は劣勢
İçimizden gelen davranışlarımız bizi birbirimizden ayırır, ve bu davranışları değiştirmeye çalışsak bile yapamayız.
なんだか凄そう建武の新政(!?)
Kemmu Restorasyonu'nun yapılması bile hayret verici(!?)
素直になれないこのご時世
Bu devir dürüst olmayı öğrenemeyecek.
たまに嫌になって
Bazen her şeyden bıkıyorum,
逃げ出すことだって
Kaçış yolu arıyorum.
ポンコツじゃ無理もないね
Çok anlaşılır duruyor değil mi?
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
涙なんか見せないもん
Gözyaşlarımı hiç göstermeyeceğim.
世知辛いからほら
Anlaması zor, baksana.
ダラダラとゆるく
Tembelce ve uyuşukluk yaparak
毎日を生きてるだけ
Her günü akışına bırakacağım.
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
ぱおんなんて言わないもん
Çok üzgün hissediyorum(paon 🥺) demiyorum.
有り余ってヘラる感情なんて
Çok fazla depresif hissettiğimde;
萎えるし
Zayıf oluyorum
映えない
görüntüm güzel olmuyor.
もういらない
Kısa sürüyor, İnstagram'a atmalık bile değil. / Niye öyle hissediyorum ki.
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
裏アカだって少ないもん
Çok az sayıda gizli hesaplarım var.
グズりだしてウザい あー嫌い
İşler yolunda gitmeyince şikayetçi oluşumdan nefret ediyorum.
うるさい 待てない もう知らない
Sus artık. Katlanamıyorum. Neyse boşver.
好きぴの好きぴだったりさ
Sevdiğim kişinin sevdiği birisi miyim diye düşünüyorum.
友達いない悩みには
Arkadaşlarımın olmadığının düşüncesinden sıkılıyorum.
ストロングしか勝たん
Çünkü Strong Zero burada kalmamış.
誰にも愛されてない
Hiç kimse beni sevmiyor.
自分が好きじゃないけれども
Kendimi ben de sevmiyorum fakat
私メンヘラじゃないもん
Ben ruhsal olarak hasta değilim.
Çevirmen açıklamaları:
menhera (メンヘラ ) : Ruhsal sağlık sorunu olan kişilere internet tarafından verilen takma isimdir. İlk kullanıldığı zamanlarda farkındalık ve olumlu yönde olmasına rağmen 2020 yılı sonrası bu terim tehlikeli sevgililer için de kullanılmaya başlandı ve sonuç olarak olumsuz özellik niteliğinde görülmektedir. Günümüzdeki Japon medyasında (özellikle twitter) menhera etiketi paylaşımları tehlikeli davranışlar hakkındadır. Mental healter kelimesinden türemiştir. Men(tal)he(alth)er videoda mental health yazısı görülmektedir. (Bakınız 0:19)
muda ( 無駄 ) : Boşuna, anlamsız.
İnstagram'a atmalık bile değil: Ani duygu değişimlerini paylaşma isteği Twitter veya facebook gibi saat ve dakika bildiren sosyal medyalarda daha çok tercih edilir. İnstagram'da paylaşılınca hikaye özelliği 24 saat boyunca gösterilir fakat paylaşım yapan kişinin duyguları bu zaman diliminde değişime uğrar.
pien (ぴえん) : Üzgünüm/Üzüldüm/Üzgün hissediyorum demek için kullanılan sözcük. Cümlenin anlamına göre değişir. Mutluluktan ağlıyorum demek yerine kullanılabilir. İlk olarak 🥺 (gözü yaşlı emoji) yerine söylenen 'pien' kelimesi zamanla sohbet arası konuşulan bir sözcük haline geldi.
paon (ぱおん) : pien'in biraz fazla etkili hali denilebilir. Pien'den duygu olarak daha üst seviyesi.
Örneğin: (Paon kullanılan cümle) Çok üzgün hissediyorum. (Pien kullanılan cümle) Üzgün hissediyorum.
Kemmu Restorasyonu: Üç yıl süren ve başarısızlıkla sonuçlanan Japon tarihindeki siyasi planlama.
sukipi ( 好きぴ ) : Sevdiğin kişi demektir. Hayran olunan bir ünlü için kullanılır. Evcil hayvanlar veya değerli nesneler için de kullanılabilir. Japonya'da yeni türemiş kelimedir. Kelimenin kökeni: suki (sevmek fiili) + pi (İngilizce insan kelimesinin okunuşu 'people'ın ilk hecesi)
strong zero : Ünlü yarı meyveli yarı alkollü içecek. Amerika'daki White Claw'ın Japonya'daki karşıtı denilebilir.
0:48'da bir saniyeliğine görünen yazılar bondage / nearby / melancholy / medicine injection / doll / painful / betrayal
Merhaba, ben Isana. Bu benim 6. şarkım/ruhsal sağlık şarkım. (Isana'nın şarkı hakkındaki resmi yorumu.)
Saki Fujita ve Aimi Tanaka Cover
3 notes · View notes
mistikyol · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
MOR GİYİNMENİN RUHSAL ETKİLERİ
1- Mor renk, yüksek bilinç seviyeleri ve ruhsal farkındalık ile ilişkilendirilir. Bu renk, meditasyon ve derin düşünme süreçlerini destekler.
2- Mor kıyafetler giymek, negatif etkilerden korunmanıza ve enerji alanınızın güçlü kalmasına yardımcı olur.
3- Stresli veya endişeli olduğunuzda mor renk giymek, sakinleşmenize ve ruhsal huzuru bulmanıza yardımcı olur.
4- Mor renk, yaratıcılığı ve hayal gücünü artırır. Mor kıyafetler giymek, sanatsal ve yaratıcı süreçlerinizi canlandırır ve size ilham verir.
5- Mor, duygusal ve ruhsal şifa ile ilişkilidir. Şifa sürecinde mor kıyafetler giymek iyileşme yolculuğunu destekler.
6- Mor kıyafetler giymek, ruhsal rehberler veya melekler ile olan bağlantınızı güçlendirir.
7- Mor renk giyinmek özgüveni yükseltir ve diğer insanları enerjinizle etkilemenize yardımcı olur.
8- Mor renk giyinmek bolluk ve zenginliği kendine çeker.
#mistikyol #mistikyolyoutube #mor #morrenk #moregiyinmek #morrenginspiritüelözellikleri #morunruhsaletkileri #taççakra #meditasyon #olumlama #kişiselgelişim #ruhsalgelişim #didemçiloğlu #cemçiloğlu
2 notes · View notes
semiramist · 10 months ago
Text
Hayatımın en eğitici dönemini geçiriyorum ve farkındalıkların ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorum. Binlerce nüans var ve bu nüansları sistematik olarak yazmak gerçekten zor. Yine de bir yerden başlamak lazım çünkü insanın değişimi ancak geçmişi tekrardan değerlendirerek mümkün olabiliyor. Yazmak, aslında insanın o zaman ki algılarını, farkındalıklarını dondurmak anlamına geliyor ve bu sayede, geçmişimize dönüp baktığımızda kendimize karşı ölçülebilir gözlem yapma imkanına sahip oluyoruz. Yazılı olmayan her şey, hafızamız tarafından manipüle edilebilir ve bir yanılgıya inanmamıza sebebiyet verebilir.
Zeka ve farkındalık bir anomalidir. Bireyin kendini toplumdan kopuk hissetmesine sebebiyet veren her farkındalık, bireyin davranış ve düşüncelerinin toplum nezdinde kabul görülmemesiyle sonuçlanır. Toplumdaki insanların büyük bir kısmının olası hayat çizgileri, ne yazık ki genetik faktörler ve çocuklukta yaşanılan eksiklikler ile şekillenmiştir.
Özgür irade çoğu insan için bir ilüzyondur ve yalnızca kendi içine bakmaya cüret edebilen bireyler için gerçek olabilir. Kendi içine bakmak ve temel ruhsal ve duygusal gereksinimlerimizdeki eksikleri fark edebilmek, büyük bir iç rahatsızlığını da beraberinde getirir ve toplumun büyük bir kısmı, bunu yapmak yerine kendi kafasında hep haklı ve alacaklı olduğu yanılgısına kapılır.
Acıdan kaçma davranışı dürtüseldir ancak bu kaçış her zaman dışsal motivasyonlara ihtiyaç duyar. Nitekim dışsal motivasyona ihtiyaç duyan bireyler daha fazla tüketir ve ekonomik sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir role sahip olur. Sahip oldukları ile mutlu olmayan birey, sahip olamadıklarıyla da mutlu olamaz ve bireyin hayatı bir kaçış ve çırpınıştan ibaret olur. Yıllar ilerledikçe bunu kabul etmek zorlaşır ve yüzleşmek yerine kendine bir kabuk örer. Bu kabuk, yıllar geçtikçe o kadar kalınlaşır ki, gerçek olan ile bireyin kafasındaki gerçek arasında bir uçurum oluşur.
Kendi yangınından kendi dersini çıkarmak, daha ağır bir şeydir (Nietzsche) ve ders çıkarmak yalnızca içine bakmaya cüret edebilen insanlara özgüdür. Kabuklarını sürekli kalınlaştıran insanlar, içlerindeki derin huzursuzluk hissini, uyarıcılarla doldurmaya çalışırlar. İyileşmeyi reddeden ve kabuklarını kalınlaştıran her birey, kendilerini travmaya sürükleyen kişiye dönüşür.
Toplumun büyük bir kısmı, neyi neden hissettiklerini sorgulamadan sadece yaşarlar. Herhangi bir sorgulama ile karşılaştıklarında, dünyevi olanakların önceliklerinden bahsederler çünkü dünyaları bundan ibarettir ve sahip oldukları dünya algısının mutlak doğru olduğunu düşünürler. Bu düşünceyle çatışan her türlü entellektüel uyarıcıya yoğun bir tepki gösterirler çünkü kimse yıllarca inanmış oldukları düşünceleri değiştirmek istemez. Dar zihniyetlerindeki kaygılarını, gelecek nesillere aktarmak isterler.
Zeka ve farkındalık bir anomalidir, çünkü bireyin subjektif benliğini anlamsız kılar. Olayların nedensellikleri hakkında yeteri kadar derin ve katmanlı düşünüldüğünde herkes biraz mağdurdur. Bazı şeyleri ne kadar çok anlarsak, o kadar çok anlamamış olmayı dileriz.
Özellikle doğu toplumlarında, baskılanmış bireyler kendileri için ilke ve erdem geliştiremezler hatta bunun ne anlama geldiğini bile anlayamazlar. Doğu toplumunda yaşamış ve belirli yokluk durumlarına maruz kalmış bireylerin düşünceleri, başkalarının fikirleri, yaşamları bir taklit ve tutkuları birer alıntıdan ibarettir. Bu bireyler, yaşlandıkça, entellektüel benliklerini geliştirmemiş olduklarından ötürü, çevrelerine karşı daha da talepkar olurlar çünkü ölüm fikri zihinlerinde çok daha ağır hale gelir.
Toplumdaki çoğu insan yalnızca yaşar ve yüzlerce anlayamadığı durum karşısında tamamen çaresizdir. Kafasındaki gerçeklik ile gerçekten olan arasındaki fark ne kadar uzaklaşırsa, o kadar savunmasızdır. Bu savunmasızlık durumu, yalnızca büyük kriz durumlarında ortaya çıkar. Kendilerini dünyevi imkanlarla avutmaya çalışırlar ve sürekli bir iktidar hırsıyla hayatlarını sürdürürler.
İnsan beyni nöroplastisite, yani değişebilme yeteneğine sahiptir ancak toplumun büyük bir kısmı, ailelerinin ya da baskın kültürün bir yansımasından öteye gidemez. Beyin her ne kadar değişebilme yeteneğine sahip olsa da, beyin düzenli olarak maruz kaldığı şeye dönüşür. Özellikle travmatik geçmişe sahip bireyler, hissettikleri eksiklikleri gidermeye çalışırken travmayı yaratan davranışları sergileyen insanlara daha da maruz kalır ve kendilerini, hissettiklerini anlamladıramadıkları bir durumun içinde bulurlar.
Bireylerin iç huzura kavuşması, yüksek düşünceyle mümkün olabilir. Yüksek düşünce yalnızca felsefeden, sanattan ibaret değil, küçük "şeylerin" içindeki güzelliği görebilmekten de gelir. Mutluluk ve huzur anlardadır. Zihniyetleri kaotik, anksiyetik ve muhafazakar olan insanlar, her zaman dahası için koşarlar ama ne için koştuklarını asla bilmezler. Bu zihinler, etraflarındaki insanları da hasta eder. Ucuz ve düşük metaların peşinde koşmanın bedelini, zaman genellikle öğretir.
Buradaki cümlelerin hepsi bir genellemedir ve görüşler değişebilir ki değişmemesi aslında sıkıntılı olandır.
youtube
4 notes · View notes