#biyografi
Explore tagged Tumblr posts
Text
❝Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk maddi, manevi bir perişanlık içinde…Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; maalesef memleketin hakiki durumu bu işte! Bunda bizim günahımız yoktur. Uzun yıllar, hatta asırlarca dünyanın gidişatının farkında olmayan aymaz, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket, düşe düşe bu acınacak hale düşmüş. Memurlarımız henüz istenilen seviyede ve kalitede değil; çoğu görgüsüz, kifayetsiz ve şaşkın…Büyük yeteneklere sahip olan zavallı halkımız ise, kendisine kutsal akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyuşmuş, kalmış.❞
Atatürk’ten Hatıralar 1-2, Hasan Rıza Soyak
#mustafa kemal atatürk#Atatürk'ten Hatıralar#hasan rıza soyak#edebiyat#alıntılar#anılar#biyografi#okuryazarlar#bunalıyorum çocuk
109 notes
·
View notes
Text
yıllandık.
♾
life is short and temporary.
23 ocak 🥳
#art#biyografi#film photography#belgesel#sanat#yolun yarısı#ömür dediğin#happy new year#doğumgünü#yeniden#23 january#music#motivasyon
32 notes
·
View notes
Text
Bu filmi kesinlikle izleyin izlettirin,izlediğim en iyi biyografik macera dram türünde filmlerden bir tanesi alaskada bir kasabayı ölümcül bir virusun etkisi altına alması sonucu tek tedavinin serumlarini alabilmek için 600 mil yol kateden ve bir sürü insanın hayatını kurtaran bir insan ve sevimli köpeği togo'nun hikayesi ben izlerken baya etkilendim ve çok sevdim sizede izlemenizi tavsiye ediyorum film 1 saat 54 dakika nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz
#togo#biyografi#hayat hikayesi#alaska#norveç#filmcamera#film poster#film photography#film#filmedit#love film#dizi izle#keşfetteyiz#sevimli#beuty#beatufiul#sevimli hayvanlar#yavru köpek#köpekdostları#köpeksevgisi#kesfet#keşfet#postlarim#film önerisi#öneri#youtube
71 notes
·
View notes
Text
#writers on tumblr#writing#aşka dair#animals#aşk acıtır#science#3391kilometre#aşk#biology#keşke hiç büyümeseydik#turkish#instagram#photographers on tumblr#beyzaalkoc#biyografi#antalya#istanbul#en güzel sözler#artists on tumblr
34 notes
·
View notes
Text
Trajediler insanı bazen iyiye bazen kötüye götürür. Keanu Reeves Hollywood'un içinde kendi yolunu çizen ve iyiliğe önem veren bir aktör. 🦄 #keanureeves
4 notes
·
View notes
Text
Maalesef tenli yıllar ve rabbe sualler.
3 notes
·
View notes
Text
Doğan Cüceloğlu Kimdir? "İnsan farkında olduğu kadar yaşar; yaşamın temeli farkında olmaktır."
“Gençliğimde gergin, stresli, mutsuz günlerim çok oldu. Kendimi suçlu hissettiğim, değersiz gördüğüm dönemler yaşadım. Şimdi hayatım anlamlı, coşkulu ve şükür duygusuyla dolu… Neden? İçinde yaşadığım koşulların iyileşmesinden mi? Geliştirdiğim farkındalıkların sonucundan mı?
-Doğan Cüceloğlu
11 çocuklu bir ailenin son çocuğu olan Doğan Cüceloğlu 1938 yılında Mersin, Silifke’de dünyaya geldi. İlkokul birinci sınıfta öğretmeni Mualla öğretmen sert ve disiplinli bir kadındı. Sınıfta yoklama alırken sıra Mehmet Doğan Cüceloğlu ismine geldi. Ancak çevresinde soyadını sürekli Cüceller olarak duyduğu için kendisi olduğundan emin olamadı ve sınıfta parmak kaldıran kimse olmayınca parmağını kaldırdı. Söylediğine göre adını bilmediği için hocası öyle bir bakış attı ki Doğan Hoca bu duruma çok gücendi ve bir daha okula gitmek istemedi.
Bu durumdan sonra sıtma hastalığı ile bir süre uğraşan Cüceloğlu’nun iğne olması gerektiği bir gün mahalledeki iğneci İsmail’i çağırdılar. İsmail alkolik biriydi ve alkol etkisindeyken iğneyi sinire yaptı. Bu üzücü durumun ardından bir süre his kaybı yaşasa da tekrar yürümeye başladıktan sonra bacağının 2.5 santim kısaldığını fark ettiler. Doğan hoca yaşarken vermiş olduğu röportajlara göre yaşam boyu bu durumun sıkıntısını çekti.
Tipik Anadolu annesinin şefkatine sahipti dediği annesini 10 yaşındayken kaybetti. Her ne kadar öldüğünü bilse de annesinin kaybını bir süre kabul edemedi. Ettiği noktadaysa bir röportajında kendini kimsesiz hissettiğini söylemişti bizlere Doğan hocamız.
Kendini hassas ve içe dönük biri olarak tanımlayan Cüceloğlu’nun babası oğlunun imam olmasını istiyordu. Ancak Doğan Hoca okumak istiyordu. Babasına bu durumu söylediğinde çok hoş karşılanmadı. Bu durum sonucunda Doğan Cüceloğlu Ankara’daki subay abisinin yanına gitti ve lise eğitimini orada sürdürdü. Bir süre adapte olmakta zorlansa da şehir hayatına uyum sağladı.
Lisede edebiyat öğretmeni olan Cahit Okurer’in yönlendirmesi ve danışmanlığında psikoloji alanında bir bilim insanı olmaya karar verdi. Bilim insanı olmak için sıkıca çalıştı ve bir senede İngilizce psikoloji kitaplarını okuyacak düzeye geldi. 1957 yılında İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümüne başladıktan sonra öğrenci asistanlığı yapmaya da başladı.
Seneler geçti Amerika’da Illinois Üniversitesi’nde bilişsel psikoloji alanında doktorasını gerçekleştirdi. İlk zamanlar dersler konusunda öyle zorlandı ki zaman zaman intihar etmeyi düşündü. Ancak daha sonra okuldan kovulacaksa bile kovulana kadar kendini geliştirmeye karar verdi. Sakinleştikten sonra çalışmalarına devam etti ve doktorasını başarıyla tamamladı. Orada geçirdiği sürede daha fazla düşünme ve gözlemleme imkânı buldu.
Doktora yaptıktan sonra Emily isimli kız arkadaşı ile evlendi. Çocukları olduktan sonra Türkiye’ye döndüler. Türkiye’de Hacettepe Üniversite’sinde bir süre çalıştıktan sonra tekrar Amerika’ya döndü. Çocukları ve eşini Amerika’da bıraktıktan sonra tekrar Türkiye’ye yerleşti ve dört yıl boyunca ailesinden ayrı kaldı. Bu dönemde çok acı çektiğini söyleyen Doğan Cüceloğlu tekrar Amerika’ya döndü ve yirmi beş sene orada kaldı.
Sosyal statülerden bağımsız olarak insanın insan ile olan iletişimine inanan Doğan Cüceloğlu ilk kitabı olan İnsan İnsana başta olmak üzere 21 adet kitap, kırkı aşkın sayıda makale yazdı.
Hayatı boyunca insanın özünden bağımsız olmaması gerektiğini, kültür robotu olmak yerine bireyin kendini keşfetmesi gerektiğini savundu. Kitaplarıyla, röportajlarıyla, fikirleriyle, gözlemleri ile birçok insanın kalbine ve hayatına dokundu.
16 Şubat 2021 tarihinde, Cüceloğlu evinde vefat etti. Mersin Silifke’de başlayan 83 yıllık hayata birçok hedef, başarı, umut, kırgınlık, deneyim, çalışma, kitap ve fikir sığdırdı.
Eğer Doğan Cüceloğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz aşağıda linki bulunan sitesini inceleyebilirsiniz.
KAYNAK:
Doğan Cüceloğlu -Var mısın?
3 notes
·
View notes
Text
Hiç olmadığım kadar yaşlı, hiç olamayacağım kadar gencim.
8 notes
·
View notes
Text
Umutlar papatya gibidir çabuk solar...❤️🩹
#3391km#biyografi#kitapkurdu#beyza alkoç#sokaknobetcileri#beyzaalkoc#asli arslan#kitaplar#karantina#egemasvisi#öylesine#no26
21 notes
·
View notes
Text
NATASCHA KAMPUSCH
23 Ağustos 2006'da Avusturya'nın Deutsch-Wagram kasabası sakinleri caddede bir şeylerden kaçar gibi koşan bir kız gördüler. 18 yaşlarındaydı, öğlen vakti korkulu gözlerle yarın yokmuşcasına koşuyordu.
Dakikalar sonra durdu ve yürüyen insanlardan yardım istedi, durumun acil olduğunu polisi aramaları gerektiğini anlattı ama insanların gözünde aklı dengesini yitirmiş saçmalayan birisiydi o yüzden önemsenmedi. Ona kimse yardım etmedi.
Genç kız tutacak bir yardım eli bulamayınca Hemen ilerdeki ev, Inge T, diye bilinen 71 yaşındaki birisinin eviydi. Genç kız kapıyı çaldı ve "Ben Natascha Kampusch, kaçırıldım hemen polisi aramalısınız." dedi.
Ev sahibi kıza inanmıştı, çaresizliğini gözlerinden okuyabiliyordu. Ekipler kendilerine 13:04'te ulaşan çağrı çareyi yakınlardaki evlerden birisine gitmekte buldu. sonrasında hemen eve geldiler.
Natascha Kampus'un üzerinde yara izleri vardı. Yüzü oldukça solgundu, büyük bir sağlık sorunu görünmese de bir hayli zayıftı. Onun hikayesi oldukça sarsıcıydı, Natascha tam 8 yıl önce kaçırılmış ve kaçtığı güne kadar hücre benzeri bir yerde yaşamak zorunda kalmıştı. Kaçırılmadan önce yani 10 yaşlarındayken sahip olduğu ağırlıktaydı.
8 yılda boyu 15 cm uzamıştı. Genç kızın Natascha Kampus olduğu yapılan dna testleriyle onaylandı. Sabine Freudberger, Natascha ile konuşan ilk polis memuruydu. Natascha ile olan ilk temasında dikkatini sadece bir çekmişti: Natascha'nın zekası. Natascha esareti süresince eline geçen her şeyi okumuş, kısıtlı kanalları çeken bir radyoyu dinlemişti.
Natascha Kampus 1988'de Viyana'da dünyaya gelmişti. Bu karanlık ve etkileyici hikayenin kahramanı ailesinin boşanması sebebiyle stresli bir çocukluk dönemi geçirmişti.
Natascha kaybolmadan önce annesiyle yaşıyordu. 2 tane de ablası vardı. Kaçırılmadan bir gün önce 1 Mart 1998'de babası Koch ile beraber gittiği tatilden dönmüştü. Tatil için seçtikleri yer Macaristan'dı. Natascha 1 Mart günü planlanan saatten biraz daha geç bir saatte eve geldi. Bu gecikme annesiyle ufak bir tartışma yaşamasına sebep oldu. Anne kız bir süre atıştılar.
2 Mart 1998 sabahı Natascha okula gitmek için evden çıkmış olsa da aslında 8 yıllık esaretine ilk adımını attı. Annesi ise evden kızına seslenmiş ve geceden kala küslüğe son vermek istemişti ama Natascha durmadı ve yoluna devam etti. Nasıl olsa saatler sonra annesini yeniden görecekti ama olmadı.
Öğretmenleri o gün Natascha'yı okulda göremedi. Ailesi durumu öğrendikten sonra polise haber verildi. Tek bir tanık vardı: O da iki adamın Natascha'yı beyaz bir minibüse bindirdiğini söyleyen 12 yaşındaki bir öğrenciydi. Polisler elinde bu detaydan başka hiçbir bilgi yoktu Natascha o gün dersine yetişmek için aceleyle evden ayrılmıştı.
Hızlı adımlarla okuluna giderken omzuna uzanan bir elin sıcaklığını hissetti. Gözlerini açtığında "seni kaçırdım, ailen fidyeyi ödeyince serbest bırakacağım." Diyen bir adamla aynı arabada olduğunu gördü. Yarım saat süren yolculuk bir evin garajında son buldu. Natascha dolabın arkasına gizlenmiş 5 metrekarelik bir odaya bırakıldı. Betondan yapılmış çelikle güçlendirilmiş bu oda uzun yıllar Natascha'nın evi olacaktı. Odada bir pencere yoktu, dışardaki sesin içeriye, içerdeki sesin dışarıya ulaşmadığı yalıtımlı bir yerdi.
Merdivenlerin altındaki bu yer oldukça karanlık kasvetli bir yerdi. Geçen ilk 6 ayda odadan bir kez bile çıkmasına izin verilmedi sonraki 1 senede geceleri bu odada gündüzleri de evde kalmaya başladı. Onu kaçıran isim Wolfgang Přiklopil'di Geceleri ve Wolfgang'ın işe gittiği saatlerde Ntasacha'nın gizli odadan çıkması yasaktı. Wolfgang Natascha'nın kendisine sahip demesini istiyordu.
Diğer taraftan polisler her şeyden habersiz, ellerindeki az bilgiyle arama çalışmalarına devam ettiler. O dönem Fransız seri katil Michel Fourniret gündemdeydi. Natascha birkaç gün önce Macaristan'dan döndüğü için aralarında bir bağlantı olabileceği düşünüldü.
Wolfgang'ın iş ortağı eve geldiğinde, Natascha'yı görmüş hal ve hareketlerinden gayet mutlu olduğu izlenimine varmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Wolfgang Natascha'yı ölümle tehdit ediyordu, herhangi birisine olanları anlatması durumunda ikisini de acımayacağını söylüyordu.
Natascha ilk zamanlar sadece belirli radyo programlarını izleyebiliyorken daha sonra evin her köşesine gidebilmeye ve televizyon dahi izlemeye başladı Natascha'nın kaldığı oda özenle hazırlanmıştı, Wolfgang onu burada uzun yıllar alıkoyacağını kafasında kararlaştırdığından her şeyi düşünmüştü. İkisi de her sabah erken kalkıp kahvaltı ettiler.
Wolfgang aldığı kitapları Natascha'ya verdi, bu sayede Natascha 8 yılda kendi kendini eğitti. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra verdiği ilk ifadede şunları söyledi: "O evde kaldığım 8 yılda, hiçbir şeyden geri kalmadığımı hissediyordum.
Kendimi birçok şeyden sıyırdım, hiç sigaraya başlamadım, içmedim ya da kötü bir şirkette para için zamanımı heba etmedim. Şunu da söylemelim orası kesinlikle umutsuzluğa kapılacağınız bir yerdi." Onun hikayesi diğer benzer hikayelerden farklıydı.
Natascha, özgürlüğünü elinden alan adama kin beslemiyordu. Zamanın çoğunu ev işi yaparak ve yemek hazırlayarak geçirdi. Daha sonra danışmanı Ecker'a o dönemlerde çok fazla dayak yediğini, bu sebeple yürümekte zorlandığı anların olduğunu söyledi. Wolfgang ona evin kapı ve pencelerinde patlayıcıların ve bubi tuzaklarının olduğunu söylemişti.
Belinde bir silah taşıdığını bu yüzden kaçma teşebbüsünde bulunmamasını tembih etmişti. İkili birkaç kez markete bile gitmişti. O günlerden birinde Natascha gülümseyerek, kayıp ilanı fotoğrafındaki gibi görünmeye çalışmış ama bu planında başarılı olamamıştı. Kasiyer onu tanımamıştı.
23 Ağustos 2006 günü Natascha, Wolfgang'in aracını temizlemek ve bahçeyi süpürmek için dışarıya çıktı. Gölgesi gibi onu takip eden Wolfgang'te yanındaydı. Daha sonra Wolfgang'ın telefonu çaldı. Süpürge sesi karşı taraftan gelen sesi duymasını engelliyordu. Sessiz bir yere geçmek için oradan ayrıldığı sırada, Natascha var gücüyle kendini sokağa attı ve koşmaya başladı. 200 metre koştu çitlerden atladı insanlardan yardım istedi ve en sonunda amacına ulaşıp, özgürlüğe yeniden kavuştu. Wolfgang Natascha'ya 1 yıl evvel şunları söylemişti: "Eğer yaptığım şey ortaya çıkarsa polisler beni asla canlı yakalayamayacaklar. Dediğini yaptı, Natascha kaçarken o sadece arkasından baktı, hiçbir çaba göstermedi. Kafasını toplayıp biraz düşündükten sonra da Viyana'daki Wien Nord tren istasyonuna doğru yola çıktı.
Burası her şeyin bittiği yer olacaktı. İstasyona vardığında gelen ilk treni gördüğünde bu anlarının son anları olduğu biliyordu. Düşünmeden kendini raylara attı ve hayatına son verdi. Çek kökenli Wolfgang Priklopil 1962'de doğmuştu. Uzun yıllar bir telekomünikasyon şirketinde teknisyen olarak çalışmıştı. Bir iş ortağının kız kardeşiyle bir ilişki yaşadığı ve bu ilişkinden bir kız evladı olduğu iddia edildi ama doğrulanamadı.
Sicil kaydı temizdi. Ekipler eve gidip inceleme yaptıklarında, 1980'lerden kalma Commodore 64 olduğunu gördü. Yakın bir zaman önce Çek vatandaşı olup ülkeyi terketme planları yapıyordu. giderken yanında Natascha'yı da götürecekti ama o gün plan değişti. Ekipler Wolfgang'ın bir suç ortağı olup olmadığını uzun bir zaman araştırdılar ama hiçbir kanıt bulamadılar.
Natascha'da başka bir isim görmemişti, bütün plan tek bir kişiye Wolfgang'a aitti. 3096 gün esaret altında yaşayan Natascha, Wolfgang'i öldüğünü öğrenince ağlamaya başladı. 8 yılın sonunda ona sempati duymaya başlamıştı. Natascha morga gidip onun için bir mum yaktı. Bu durum bir nevi Stokholm Sendromuydu. O ise yıllarca bu sendromu inkar etti. Psikologların onunla ilgili çıkarımlarda bulunmasına kızdı bağırdı isyanlar etti. Karmaşık ilişkisi hakkında bilgilerinin olmadığını, bunun kendisi adına saygısızlık olduğunu hayatını analiz etme hakkını kimseye vermediğini söyledi. Wolfgang'ın ona çok kibar davrandığını anlattı.
Natascha kaçtıktan anca aylar sonra ailesiyle görüşmesine izin verildi. Uzun bir zaman kimseyle görüşmesine izin verilmemişti. Onu korumak adına sadece doktorlarla görüşmesine müsade edilmişti. Natascha yeni hayatında kendini hayvan haklarına adadı. Birçok hayvan derneğine üye oldu ve sözcülük yaptı.
2016 yılında Alman Bild gazetesine verdiği röportajda oldukça ilginç sözler sarfetti: "Bazı günler esir tutulduğum eve gidip kalıyorum, ayrıca çantamda hâlâ Wolfgang'in fotoğrafını taşıyorum." 2013 yılında Natascha'nın esaretini anlatan 3096 isminde bir film çekildi.
Natascha Kampusch, kaçışından bu yana yaşadığı travmayı üç başarılı kitaba dönüştürdü. İlki onun yakalanmasını anlattı; ikincisi, iyileşmesini. Üçüncü kitabı, Kampusch'un son yıllarda hedef haline geldiği çevrimiçi zorbalığı tartıştı.
Garip bir şekilde kendisini esir alan kişinin evini ona miras kaldı ve kendisi o eve bakım yapmaya devam ediyor. "Bana yöneltilen nefreti görmezden gelmeyi ve sadece güzel şeyleri kabul etmeyi öğrendim."
#bunalım#gündem#siyaset#yaşam#yaşamak#aşk#aşk acıtır#hikaye#roman#romance#ölümle yaşam arasında#öykü#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#ölüm#kitap#acı sözler#güzel alıntılar#biyografi#blog#instagram#yıldırımkemal#güzel yazılar#yüzleşme#youtube#yazar#türk postları#tiktok#türk edebiyatı#edebiyat#twitter
2 notes
·
View notes
Text
Hayal kurmayı seviyorum. Çünkü orda her şey yolunda gidiyor...
13 notes
·
View notes
Text
nabokov’un, insanı umursamayan siyasi güçlerin “çarpıp” geçtiği küçük bireye, böylesi çarpışmaları izleyen “şahsi kayıplara, alt üst oluşlara, kırılan ümitlere” dair kaygılarını farketmişti berkman. berkman’a göre nabokov’un sıra dışı yanı, tarihin ezdiği insan evladında “ıstırabın o basit, tekil tınısını” bir şekilde duyup, kayda geçirebilmesiydi.
andrea pitzer - vladimir nabokov yazarın gizli tarihi
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#charles bukowski#friedrich nietzsche#vladimir nabokov#lolita#solgun ateş#biyografi#umberto eco#orhan pamuk#milan kundera#okuma notları#kitap alıntıları
4 notes
·
View notes
Text
Ne güzel diyor Volkan Konak; güldün güller açtı penceremin demirlerinde, güldün avucuma döküldü inciler, sen güldün sevdiğim, kırk beton, çayır çimen şimdi... " sen bi şarkı bir şiirsin. Tenimden hiçbir zaman düşmeyeceksin, geçtiğimiz tüm yerler, verdiğimiz bütün sözler, dağlar yollar şahittir sevgimize... sen gidersen dağlar yollar ağlar, sen gidersen kalbim hep seni arar, sen gidersen geçmez yıllar. Sen hep kal. Sen bende kal benim nerde kaldığım umrumda bile değil. Sokakta, bankta bilmediğim bir yolun yolcu koltuğunda. Sen içimde kaldığın sürece kaldığım her yer güzel sevdiğim."
#postum#tumblr postları#ay benim gece senin#alıntı#yazılı postlar#biyografi#ay ve gece#kitap alintilari#keşfet#tumblr yazılı post#aşk sözü
3 notes
·
View notes
Text
Sabahın en erken saatinde uyanırsın, bir sigara yakarsın. İnsanların uykuda olduğu, şehrin tüm sessizliği sana ait olduğunu bilirsin. Kuş cıvıltıları... sabah serinliğinin bir kokusu ve sesi olabilir mi, oluyormuş. Vesselam bir sabah herkesten önce uyanmalı insan dünyayı duymak için.
#dünyayıanlamak#dünya#düşünmek#sessizlik#sabah#gece#kuşlar#yaşamak#insanlar#malatya#yazı#yazılar#my post#hissetmek#düşünce#biyografi#kadın#kendine iyi bak#kendine dön#kendine not
7 notes
·
View notes
Text
"Ruhlarla oynama ters teper/Asıl mesele kendi ruhunu kurtarmaktır."
2 notes
·
View notes