#biyografi
Explore tagged Tumblr posts
okuryazarlar · 2 months ago
Text
Tumblr media
❝Bunalıyorum çocuk, büyük bir acı içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk maddi, manevi bir perişanlık içinde…Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; maalesef memleketin hakiki durumu bu işte! Bunda bizim günahımız yoktur. Uzun yıllar, hatta asırlarca dünyanın gidişatının farkında olmayan aymaz, birtakım şuursuz idarecilerin elinde kalan bu cennet memleket, düşe düşe bu acınacak hale düşmüş. Memurlarımız henüz istenilen seviyede ve kalitede değil; çoğu görgüsüz, kifayetsiz ve şaşkın…Büyük yeteneklere sahip olan zavallı halkımız ise, kendisine kutsal akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyuşmuş, kalmış.❞
Atatürk’ten Hatıralar 1-2, Hasan Rıza Soyak
108 notes · View notes
alperen1emre · 1 year ago
Text
Bu filmi kesinlikle izleyin izlettirin,izlediğim en iyi biyografik macera dram türünde filmlerden bir tanesi alaskada bir kasabayı ölümcül bir virusun etkisi altına alması sonucu tek tedavinin serumlarini alabilmek için 600 mil yol kateden ve bir sürü insanın hayatını kurtaran bir insan ve sevimli köpeği togo'nun hikayesi ben izlerken baya etkilendim ve çok sevdim sizede izlemenizi tavsiye ediyorum film 1 saat 54 dakika nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz
Tumblr media
71 notes · View notes
berkayyinan · 9 months ago
Text
Hiç olmadığım kadar yaşlı, hiç olamayacağım kadar gencim.
7 notes · View notes
hazelloverrrr · 1 year ago
Text
Umutlar papatya gibidir çabuk solar...❤️‍🩹
20 notes · View notes
yildirimkemal · 2 months ago
Text
NATASCHA KAMPUSCH
Tumblr media
23 Ağustos 2006'da Avusturya'nın Deutsch-Wagram kasabası sakinleri caddede bir şeylerden kaçar gibi koşan bir kız gördüler. 18 yaşlarındaydı, öğlen vakti korkulu gözlerle yarın yokmuşcasına koşuyordu.
Dakikalar sonra durdu ve yürüyen insanlardan yardım istedi, durumun acil olduğunu polisi aramaları gerektiğini anlattı ama insanların gözünde aklı dengesini yitirmiş saçmalayan birisiydi o yüzden önemsenmedi. Ona kimse yardım etmedi.
Genç kız tutacak bir yardım eli bulamayınca Hemen ilerdeki ev, Inge T, diye bilinen 71 yaşındaki birisinin eviydi. Genç kız kapıyı çaldı ve "Ben Natascha Kampusch, kaçırıldım hemen polisi aramalısınız." dedi.
Ev sahibi kıza inanmıştı, çaresizliğini gözlerinden okuyabiliyordu. Ekipler kendilerine 13:04'te ulaşan çağrı çareyi yakınlardaki evlerden birisine gitmekte buldu. sonrasında hemen eve geldiler.
Natascha Kampus'un üzerinde yara izleri vardı. Yüzü oldukça solgundu, büyük bir sağlık sorunu görünmese de bir hayli zayıftı. Onun hikayesi oldukça sarsıcıydı, Natascha tam 8 yıl önce kaçırılmış ve kaçtığı güne kadar hücre benzeri bir yerde yaşamak zorunda kalmıştı. Kaçırılmadan önce yani 10 yaşlarındayken sahip olduğu ağırlıktaydı.
8 yılda boyu 15 cm uzamıştı. Genç kızın Natascha Kampus olduğu yapılan dna testleriyle onaylandı. Sabine Freudberger, Natascha ile konuşan ilk polis memuruydu. Natascha ile olan ilk temasında dikkatini sadece bir çekmişti: Natascha'nın zekası. Natascha esareti süresince eline geçen her şeyi okumuş, kısıtlı kanalları çeken bir radyoyu dinlemişti.
Natascha Kampus 1988'de Viyana'da dünyaya gelmişti. Bu karanlık ve etkileyici hikayenin kahramanı ailesinin boşanması sebebiyle stresli bir çocukluk dönemi geçirmişti.
Natascha kaybolmadan önce annesiyle yaşıyordu. 2 tane de ablası vardı. Kaçırılmadan bir gün önce 1 Mart 1998'de babası Koch ile beraber gittiği tatilden dönmüştü. Tatil için seçtikleri yer Macaristan'dı. Natascha 1 Mart günü planlanan saatten biraz daha geç bir saatte eve geldi. Bu gecikme annesiyle ufak bir tartışma yaşamasına sebep oldu. Anne kız bir süre atıştılar.
2 Mart 1998 sabahı Natascha okula gitmek için evden çıkmış olsa da aslında 8 yıllık esaretine ilk adımını attı. Annesi ise evden kızına seslenmiş ve geceden kala küslüğe son vermek istemişti ama Natascha durmadı ve yoluna devam etti. Nasıl olsa saatler sonra annesini yeniden görecekti ama olmadı.
Öğretmenleri o gün Natascha'yı okulda göremedi. Ailesi durumu öğrendikten sonra polise haber verildi. Tek bir tanık vardı: O da iki adamın Natascha'yı beyaz bir minibüse bindirdiğini söyleyen 12 yaşındaki bir öğrenciydi. Polisler elinde bu detaydan başka hiçbir bilgi yoktu Natascha o gün dersine yetişmek için aceleyle evden ayrılmıştı.
Hızlı adımlarla okuluna giderken omzuna uzanan bir elin sıcaklığını hissetti. Gözlerini açtığında "seni kaçırdım, ailen fidyeyi ödeyince serbest bırakacağım." Diyen bir adamla aynı arabada olduğunu gördü. Yarım saat süren yolculuk bir evin garajında son buldu. Natascha dolabın arkasına gizlenmiş 5 metrekarelik bir odaya bırakıldı. Betondan yapılmış çelikle güçlendirilmiş bu oda uzun yıllar Natascha'nın evi olacaktı. Odada bir pencere yoktu, dışardaki sesin içeriye, içerdeki sesin dışarıya ulaşmadığı yalıtımlı bir yerdi.
Merdivenlerin altındaki bu yer oldukça karanlık kasvetli bir yerdi. Geçen ilk 6 ayda odadan bir kez bile çıkmasına izin verilmedi sonraki 1 senede geceleri bu odada gündüzleri de evde kalmaya başladı. Onu kaçıran isim Wolfgang Přiklopil'di Geceleri ve Wolfgang'ın işe gittiği saatlerde Ntasacha'nın gizli odadan çıkması yasaktı. Wolfgang Natascha'nın kendisine sahip demesini istiyordu.
Diğer taraftan polisler her şeyden habersiz, ellerindeki az bilgiyle arama çalışmalarına devam ettiler. O dönem Fransız seri katil Michel Fourniret gündemdeydi. Natascha birkaç gün önce Macaristan'dan döndüğü için aralarında bir bağlantı olabileceği düşünüldü.
Wolfgang'ın iş ortağı eve geldiğinde, Natascha'yı görmüş hal ve hareketlerinden gayet mutlu olduğu izlenimine varmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Wolfgang Natascha'yı ölümle tehdit ediyordu, herhangi birisine olanları anlatması durumunda ikisini de acımayacağını söylüyordu.
Natascha ilk zamanlar sadece belirli radyo programlarını izleyebiliyorken daha sonra evin her köşesine gidebilmeye ve televizyon dahi izlemeye başladı Natascha'nın kaldığı oda özenle hazırlanmıştı, Wolfgang onu burada uzun yıllar alıkoyacağını kafasında kararlaştırdığından her şeyi düşünmüştü. İkisi de her sabah erken kalkıp kahvaltı ettiler.
Wolfgang aldığı kitapları Natascha'ya verdi, bu sayede Natascha 8 yılda kendi kendini eğitti. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra verdiği ilk ifadede şunları söyledi: "O evde kaldığım 8 yılda, hiçbir şeyden geri kalmadığımı hissediyordum.
Kendimi birçok şeyden sıyırdım, hiç sigaraya başlamadım, içmedim ya da kötü bir şirkette para için zamanımı heba etmedim. Şunu da söylemelim orası kesinlikle umutsuzluğa kapılacağınız bir yerdi." Onun hikayesi diğer benzer hikayelerden farklıydı.
Natascha, özgürlüğünü elinden alan adama kin beslemiyordu. Zamanın çoğunu ev işi yaparak ve yemek hazırlayarak geçirdi. Daha sonra danışmanı Ecker'a o dönemlerde çok fazla dayak yediğini, bu sebeple yürümekte zorlandığı anların olduğunu söyledi. Wolfgang ona evin kapı ve pencelerinde patlayıcıların ve bubi tuzaklarının olduğunu söylemişti.
Belinde bir silah taşıdığını bu yüzden kaçma teşebbüsünde bulunmamasını tembih etmişti. İkili birkaç kez markete bile gitmişti. O günlerden birinde Natascha gülümseyerek, kayıp ilanı fotoğrafındaki gibi görünmeye çalışmış ama bu planında başarılı olamamıştı. Kasiyer onu tanımamıştı.
23 Ağustos 2006 günü Natascha, Wolfgang'in aracını temizlemek ve bahçeyi süpürmek için dışarıya çıktı. Gölgesi gibi onu takip eden Wolfgang'te yanındaydı. Daha sonra Wolfgang'ın telefonu çaldı. Süpürge sesi karşı taraftan gelen sesi duymasını engelliyordu. Sessiz bir yere geçmek için oradan ayrıldığı sırada, Natascha var gücüyle kendini sokağa attı ve koşmaya başladı. 200 metre koştu çitlerden atladı insanlardan yardım istedi ve en sonunda amacına ulaşıp, özgürlüğe yeniden kavuştu. Wolfgang Natascha'ya 1 yıl evvel şunları söylemişti: "Eğer yaptığım şey ortaya çıkarsa polisler beni asla canlı yakalayamayacaklar. Dediğini yaptı, Natascha kaçarken o sadece arkasından baktı, hiçbir çaba göstermedi. Kafasını toplayıp biraz düşündükten sonra da Viyana'daki Wien Nord tren istasyonuna doğru yola çıktı.
Burası her şeyin bittiği yer olacaktı. İstasyona vardığında gelen ilk treni gördüğünde bu anlarının son anları olduğu biliyordu. Düşünmeden kendini raylara attı ve hayatına son verdi. Çek kökenli Wolfgang Priklopil 1962'de doğmuştu. Uzun yıllar bir telekomünikasyon şirketinde teknisyen olarak çalışmıştı. Bir iş ortağının kız kardeşiyle bir ilişki yaşadığı ve bu ilişkinden bir kız evladı olduğu iddia edildi ama doğrulanamadı.
Sicil kaydı temizdi. Ekipler eve gidip inceleme yaptıklarında, 1980'lerden kalma Commodore 64 olduğunu gördü. Yakın bir zaman önce Çek vatandaşı olup ülkeyi terketme planları yapıyordu. giderken yanında Natascha'yı da götürecekti ama o gün plan değişti. Ekipler Wolfgang'ın bir suç ortağı olup olmadığını uzun bir zaman araştırdılar ama hiçbir kanıt bulamadılar.
Natascha'da başka bir isim görmemişti, bütün plan tek bir kişiye Wolfgang'a aitti. 3096 gün esaret altında yaşayan Natascha, Wolfgang'i öldüğünü öğrenince ağlamaya başladı. 8 yılın sonunda ona sempati duymaya başlamıştı. Natascha morga gidip onun için bir mum yaktı. Bu durum bir nevi Stokholm Sendromuydu. O ise yıllarca bu sendromu inkar etti. Psikologların onunla ilgili çıkarımlarda bulunmasına kızdı bağırdı isyanlar etti. Karmaşık ilişkisi hakkında bilgilerinin olmadığını, bunun kendisi adına saygısızlık olduğunu hayatını analiz etme hakkını kimseye vermediğini söyledi. Wolfgang'ın ona çok kibar davrandığını anlattı.
Natascha kaçtıktan anca aylar sonra ailesiyle görüşmesine izin verildi. Uzun bir zaman kimseyle görüşmesine izin verilmemişti. Onu korumak adına sadece doktorlarla görüşmesine müsade edilmişti. Natascha yeni hayatında kendini hayvan haklarına adadı. Birçok hayvan derneğine üye oldu ve sözcülük yaptı.
2016 yılında Alman Bild gazetesine verdiği röportajda oldukça ilginç sözler sarfetti: "Bazı günler esir tutulduğum eve gidip kalıyorum, ayrıca çantamda hâlâ Wolfgang'in fotoğrafını taşıyorum." 2013 yılında Natascha'nın esaretini anlatan 3096 isminde bir film çekildi.
Natascha Kampusch, kaçışından bu yana yaşadığı travmayı üç başarılı kitaba dönüştürdü. İlki onun yakalanmasını anlattı; ikincisi, iyileşmesini. Üçüncü kitabı, Kampusch'un son yıllarda hedef haline geldiği çevrimiçi zorbalığı tartıştı.
Garip bir şekilde kendisini esir alan kişinin evini ona miras kaldı ve kendisi o eve bakım yapmaya devam ediyor. "Bana yöneltilen nefreti görmezden gelmeyi ve sadece güzel şeyleri kabul etmeyi öğrendim."
2 notes · View notes
yorgunherakles · 8 months ago
Text
nabokov’un, insanı umursamayan siyasi güçlerin “çarpıp” geçtiği küçük bireye, böylesi çarpışmaları izleyen “şahsi kayıplara, alt üst oluşlara, kırılan ümitlere” dair kaygılarını farketmişti berkman. berkman’a göre nabokov’un sıra dışı yanı, tarihin ezdiği insan evladında “ıstırabın o basit, tekil tınısını” bir şekilde duyup, kayda geçirebilmesiydi.
andrea pitzer - vladimir nabokov yazarın gizli tarihi
4 notes · View notes
yasamayisevmiyom · 6 months ago
Text
~Belki de cehennem cennete olan aşkından yanıyordur~
4 notes · View notes
aybenimgeceseninblog · 7 months ago
Text
Ne güzel diyor Volkan Konak; güldün güller açtı penceremin demirlerinde, güldün avucuma döküldü inciler, sen güldün sevdiğim, kırk beton, çayır çimen şimdi... " sen bi şarkı bir şiirsin. Tenimden hiçbir zaman düşmeyeceksin, geçtiğimiz tüm yerler, verdiğimiz bütün sözler, dağlar yollar şahittir sevgimize... sen gidersen dağlar yollar ağlar, sen gidersen kalbim hep seni arar, sen gidersen geçmez yıllar. Sen hep kal. Sen bende kal benim nerde kaldığım umrumda bile değil. Sokakta, bankta bilmediğim bir yolun yolcu koltuğunda. Sen içimde kaldığın sürece kaldığım her yer güzel sevdiğim."
2 notes · View notes
coralwombatlight · 10 months ago
Text
"Ruhlarla oynama ters teper/Asıl mesele kendi ruhunu kurtarmaktır."
2 notes · View notes
gokyuzucumhuriyetindenim · 1 year ago
Text
Sabahın en erken saatinde uyanırsın, bir sigara yakarsın. İnsanların uykuda olduğu, şehrin tüm sessizliği sana ait olduğunu bilirsin. Kuş cıvıltıları... sabah serinliğinin bir kokusu ve sesi olabilir mi, oluyormuş. Vesselam bir sabah herkesten önce uyanmalı insan dünyayı duymak için.
6 notes · View notes
invisibls-world · 1 year ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
aylakmadamfilm · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Biyografi
Struggle: The Life and Lost Art of Szukalski 
   Yapımcılığını Leonardo di caprio'nun üstlendiği; polonyalı bir milliyetçi olan szukalski hayatının sonlarına doğru neler yaşadığı eserleri, hayranları ve eşleri arasındaki 100 dakikalık güzel bir belgesel. Kalıpların dışına çıkarak kendinizi bulabileceğinizi söyleyen bir adam. Egosu ve benliğini bir kenara bırakarak izlerseniz michelangelo'nun 20. yüz yıl halini yansıttığını gerçekten sizde düşünebilirsiniz..Dahilik ve delilik arasındaki bir heykeltıraş bana göre kendisi.  Adamın hayata bakış açısı çok farklı. Kendi alfabesini oluşturan, bir şeyler anlatmaya çalışan, insanlara aldırış etmeyip kendi bildiği yoldan giden ve kendi değerini hiç o insanlara göre biçmeyip bambaşka yaşayan, aykırı bir adam bu.
Yaparsın Şekerim
    Yaparsın şekerim'i izlerken haldun dormen'in yeteneği ile harmanlanan cesaretine hayran kaldım. Tiyatro tutkunları az çok bilir haldun dormen'in hayatını ama bu yayın, cesur haldun'u ülkenin bambaşka noktalarında yaşayan bizlere göstermiş.  94 yaşındaki adamın enerjisi, bu yaşta bizde yok. demek ki neymiş? Tutku varsa enerji var. İnsanı ayakta tutan şey, herhangi bir şeye olan tutku.
2 notes · View notes
ahmetcadirci · 1 day ago
Photo
Tumblr media
Ünlüler, sanatçılar ve önemli kişiler hakkında detaylı bilgilere ulaşın. Biyografi, doğum günü, geçmiş hayatı, aile yaşantısı, ilginç detaylar ve daha fazlası. Kaynak: Biyografi tarafından Ahmet Çadırcı
0 notes
yildirimkemal · 3 months ago
Text
Türkiye’de Yazar Olmak
Türkiye’de yazar olmak. Bu yazımla yeni başlamayacak olan arkadaşların ufkunu açacak ve daha sonra o ufkun yerini karamsarlığa bırakacağım için özür dilerim.
Kızmayın bana! Ben yaşadıklarım ve gördüklerimin ufak bir parçasından söz edeceğim. Öncelikle buradan ulaşmanız için bıraktığım linkin ucundaki kitabın eser sahibiyim. İnşallah bu yıl sonu ikinci serisi ile bitireceğim. https://www.dr.com.tr/Kitap/Ziyan/Yildirim-Kemal/Edebiyat/Roman/Turkiye-Roman/urunno=0001845553001
Kitap yazmanın püf noktası Hayaldir. Hayal dünyanızı geniş tutun bol bol kitap okuyun her türlü kitabı seçmeden okuyun hepsinden tek tek sizi tamamlayacak olan parçayı alacaksınız.
Hazır olduğunuzda zaten ister istemez beyninizdeki düşünceler parmaklarınıza sıçrayıp ufak ufak yazacaksınız. Sakın yazdıklarınızı kaybetmeyin zamanı gelince çok lazım olacak.
Görüyorum ki kitabınızı bir yıl içerisinde bitirdiniz. Yayınevi aramak için kollarınızı sıvayıp internetten araştırmaya koyuldunuz. O kadar çok fazla var ki inanın şok olacaksınız ve hepsinin dediği tek şey inanılmaz reklamınızın yapılması ve dağıtım ağı için garanti vermesi. Arasında seçmek çok zor olacak benim için de zor oldu. Kötünün iyisini seçin ilk yayınevinin mesajı ile aldanmayın araştırın, gerekirse yazarları ile iletişime geçin emin olun kötü olan bir şeye kimse güzel demez.
Yayınevi ile anlaşma sağladın. Şimdi işin ucunda basımın ücretiz diye internet sitelerinde reklamın babasını yapan yayınevinin gerçek yüzünü görmeye başladın. Parasına A4 kağıdına bir satır bile basmayan yüzlerce sahtekar var. Aldanma diyeceğim ama mecbur birine para ile bastıracaksın.
Türkiye’de bütün yayınevlerinin mantığı eski olup ünlü olan eserlerin her yıl kapağını değiştirip billboardlarda okuyucunun yeni bir kitap gibi gözüne sokması...
İŞTE;
TÜRKİYE’DE YAZAR OLMAK BÖYLE SAÇMA BİR ŞEY...
Tumblr media
4 notes · View notes
sondakikamhaber · 6 days ago
Text
Tumblr media
Gönül Dağı Taner Berk Atan Kimdir? Başarıları ile Biyografisi https://www.sondakikam.com.tr/5n1k-icerikleri/gonul-dagi-taner-berk-atan-kimdir-basarilari-ile-biyografisi/2905
0 notes
yasamayisevmiyom · 6 months ago
Text
"Söylesene yağmur iyi insanların gözleri neden hep sana benziyor"
4 notes · View notes