#robotik
Explore tagged Tumblr posts
fredsmith1974 · 8 days ago
Text
Tumblr media
Robotic dominance. - After your boyfriend pulled the helmet of his fully shaved head, his robonaut biker suit locked and seal him tight. You could see that via the remote device on the side of his helmet he received directives and with an air expelling sound his whole body was shrinking into the robot unit. He is gone and dehumaned with the robotic dominance unit. Then he started to behave different and treated you dominant to turn you into a robonaut drone, too.
https://www.instagram.com/robonautworld/
62 notes · View notes
accessant · 1 year ago
Text
Tumblr media
Coffee shop droid. Based on designs by Katrina Belikova . Well I had fun doing this. Certainly try to imagine more scenarios if I can. And more in depth design. Cyberpunk.
35 notes · View notes
thecollectors-world · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Was hab ich den Film geliebt... ein Kampfrobotter (mit der Bezeichnung Nr.5 ) der neuesten Generation bekommt einen elektronischen Schlag und somit ein eigenleben mit pazifistischen Zügen.
Als er aus der Basis entkommt und bei der Tierfreundin Stefanie (Ally Sheedy) unterkommt , die ihn für einen Außerirdischen hällt, beginnt für die Robotik Experten und Erfinder von Nr .5 , Ben Jabituya (Fischer Stevens) und Newton Crosby (Steve Guttenberg) eine Turbulente Suche nach dem Roboter um ihn wieder zu konfigurieren, immer im Wettkampf gegen das Militär unter der Führung des Grantigen Roboterskeptikers General Schroeder (G.W. Bailey) der den Liebenswerten Roboter am liebsten zerstört auf der Müllhalde sehen würde..
Großartiger Film der wie viele andere heutzutage in Vergessenheit geraten ist. Und das ungerechtfertigt denn die Effekte sind bis heute grandios!
Die Darsteller Gutenberg und Bailey waren bereits in dem Jahre davor erschienenen Film, Police Academy, Gegenspieler.
Für Sammler gab es von Nameless eine Mediabook edition beider Teile separat und ein Book mit beiden Filmen in einem.
Vor einigen Jahren (habs leider selber verpasst) gab es eine Limitierte Edition mit einem Miniatur Johnny 5.
Zum 30. Jubiläum gabs eine Steelbook Veröffentlichung.
Am leichtesten kommt man aber zu den Standard blue ray versionen von Nr. 5 lebt und Nr 5 gibt nicht auf.
Beide bei Amazon erhälltlich um je 10 Euro
Hirn aus, Film an und viel Spaß
2 notes · View notes
dokumtek · 4 days ago
Text
Sıcak Döküm Teknolojileri: Yenilikler ve Gelecek Perspektifleri
Tumblr media
Sıcak döküm teknolojileri, metal işleme sektöründe yıllardır temel bir üretim yöntemi olarak kullanılmaktadır. Bu süreç, metalin yüksek sıcaklıklarda eritilip kalıplara dökülmesiyle şekillendirilir. Özellikle otomotiv, havacılık, enerji ve inşaat sektörlerinde kritik öneme sahip olan bu teknoloji, son yıllarda önemli yeniliklerle evrim geçirmiştir. Yeni gelişmeler, daha karmaşık geometrilere sahip parçalara olanak tanırken, üretim hızını artırmakta ve maliyetleri düşürmektedir. Bu makalede, sıcak döküm teknolojilerinin temelleri, gelişim süreci, avantajları ve gelecekteki trendleri üzerine ayrıntılı bir inceleme yapılacaktır. Sıcak Döküm Teknolojisinin Temelleri Sıcak döküm, metalin erimiş halde kalıplara dökülmesi işlemidir. Bu teknoloji, metalin erime noktasına kadar ısıtıldıktan sonra, belirli bir kalıba dökülmesiyle şekil alır. Çoğunlukla demir, çelik, alüminyum ve bakır alaşımları gibi metaller, bu yöntemi kullanarak istenilen şekle getirilir. Sıcak Döküm Süreci: - Ergitme: Metal, fırınlarda yüksek sıcaklıklarda eritilir. Bu adım, metalin türüne göre değişiklik gösterse de genellikle 1200–1600°C arasındaki sıcaklıklara ulaşır. - Döküm: Erimiş metal, hazırlanan kalıplara dökülür. Kalıp, metalin soğuyup katılaşması için uygun şekli almasını sağlar. - Soğuma ve Katılaşma: Erimiş metal, kalıplarda belirli bir süre soğumaya bırakılır. Bu süreç, metalin fiziksel özelliklerinin belirlenmesinde kritik rol oynar. - Temizleme ve Son İşlemler: Katılaşan metal, kalıptan çıkarıldıktan sonra yüzey temizliği ve şekillendirme işlemleri yapılır. Bu, son ürünü kullanıma uygun hale getirecek şekilde tamamlanır. Sıcak döküm teknolojisi, özellikle büyük ve karmaşık parça üretiminde tercih edilir. Örneğin, otomotiv motor blokları, türbin pervaneleri ve inşaat makinelerinin ana bileşenleri genellikle sıcak döküm ile üretilir. Sıcak Döküm Teknolojilerindeki Yenilikler Son yıllarda, sıcak döküm teknolojilerinde önemli yenilikler ve gelişmeler yaşanmıştır. Bu yenilikler, daha dayanıklı, hafif ve karmaşık yapıları mümkün kılarken, üretim verimliliğini de artırmaktadır. - Yüksek Performanslı Döküm Alaşımları: Sıcak dökümde kullanılan alaşımlar, artık çok daha dayanıklı ve yüksek performanslı hale gelmiştir. Özellikle otomotiv ve havacılık sektörlerinde, yüksek sıcaklık dayanımına sahip alaşımlar kullanılarak parça ömrü artırılmaktadır. Yeni nesil alaşımlar, metalin mikroyapısını optimize ederek daha az malzeme ile daha sağlam ve hafif parçalar üretilmesine olanak tanır. - Hızlandırılmış Döküm Süreçleri: Modern dökümhanelerde, döküm süreçlerinin hızlandırılması amacıyla gelişmiş teknolojiler kullanılmaktadır. İleri düzey ısıtma sistemleri, daha hızlı ergitme ve döküm işlemleri sağlar. Bu da üretim sürecinin kısalmasına ve dolayısıyla maliyetlerin azalmasına yardımcı olur. - Yapay Zeka ve Otomasyon: Endüstriyel 4.0 devrimi, sıcak döküm süreçlerini de etkisi altına almıştır. Otomatik kontrol sistemleri ve yapay zeka algoritmaları, döküm işlemlerini optimize ederken, kalite kontrol süreçlerini de iyileştirmektedir. Ayrıca, döküm hatalarına daha hızlı müdahale edilebilmesi, üretim verimliliğini artırır. - 3D Baskı ve Kalıp Teknolojileri: Geleneksel kalıp yapım sürecine ek olarak, 3D baskı teknolojileri döküm sektöründe devrim yaratmaktadır. 3D yazıcılar, döküm için kalıp yapımını daha hızlı, daha az maliyetli ve daha esnek hale getirmektedir. Karmaşık geometrilere sahip parçalar daha kolay ve hızlı bir şekilde üretilebilmektedir. Sıcak Dökümün Avantajları Sıcak döküm teknolojisinin birçok sektörde tercih edilmesinin sebepleri arasında, sunduğu pek çok avantaj bulunmaktadır: - Büyük Parça Üretimi: Sıcak döküm, büyük ve karmaşık parça üretimi için ideal bir teknolojidir. Bu teknoloji sayesinde, birçok farklı sektör için geniş ebatlarda yüksek kaliteli metal parçalar üretmek mümkündür. - Düşük Maliyet: Diğer metal şekillendirme yöntemlerine kıyasla, sıcak döküm genellikle daha düşük maliyetlerle uygulanabilir. Bu, özellikle büyük ölçekli üretimlerde büyük bir avantaj sağlar. - Yüksek Dayanıklılık ve Performans: Sıcak döküm ile üretilen parçalar, genellikle yüksek dayanıklılığa sahip olur. Metalin yüksek sıcaklıkta işlenmesi, iç yapısının daha homojen olmasına yardımcı olur ve parçalarda daha az iç gerilim oluşur. - Çeşitli Malzeme Seçenekleri: Sıcak döküm, geniş bir malzeme yelpazesi ile çalışabilir. Demir, çelik, alüminyum, bakır ve alaşımları gibi farklı metaller, bu yöntemle işlenebilir. Bu da sektörel çeşitliliği artıran bir avantaj sunar. Sıcak Döküm Teknolojisinin Geleceği Sıcak döküm teknolojisinin geleceği, teknolojik yeniliklerle şekillenmeye devam etmektedir. En önemli eğilimlerden bazıları şunlardır: - Yeşil Döküm Teknolojileri: Çevre dostu üretim süreçlerinin artan önemi ile birlikte, döküm sektöründe de karbon salınımını azaltmaya yönelik teknolojilere talep artmaktadır. Yenilikçi ısıtma teknolojileri ve geri dönüşümlü malzemelerin kullanımı, döküm sektöründe çevresel etkilerin azaltılmasına yardımcı olacaktır. - Daha Yüksek Otomasyon ve Robotik Sistemler: Üretim süreçlerinin daha verimli hale gelmesi için, döküm hatlarında robotik sistemlerin ve yapay zekanın kullanımı artacaktır. Bu teknolojiler, üretim hızını artırırken, kaliteyi de iyileştirecektir. - Akıll�� Döküm Sistemleri: Döküm süreçlerinin daha hassas bir şekilde kontrol edilmesi amacıyla, "akıllı" döküm sistemlerinin kullanımı yaygınlaşacaktır. Bu sistemler, metalin sıcaklık, viskozite ve akış özelliklerini izleyerek döküm sürecinin her aşamasını optimize edebilir. Sıcak döküm teknolojileri, metal işleme sektöründe uzun bir geçmişe sahip olmakla birlikte, sürekli yeniliklerle evrilmektedir. Günümüzde, daha yüksek verimlilik, düşük maliyet ve çevresel sürdürülebilirlik odaklı gelişmeler, bu teknolojinin geleceğini şekillendirmektedir. Sıcak dökümün sunduğu avantajlar, endüstriyel üretimde kritik parça üretiminden büyük ölçekli uygulamalara kadar geniş bir yelpazede kullanılmasını sağlamaktadır. Gelecekte, daha verimli ve çevre dostu döküm çözümleriyle, sıcak döküm teknolojileri hem sektörel hem de çevresel açıdan önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Read the full article
0 notes
erklaervideoagentur · 15 days ago
Text
E-Learning Robotik erstellen – Agentur für digitale Schulung & Online Kurs Anbieter
Entdecken Sie, wie Sie mit unserer Agentur für digitale Schulung und Online Kurs Anbieter maßgeschneiderte E-Learning Robotik-Kurse erstellen. Optimieren Sie Ihre Weiterbildung jetzt! Einführung in die Erstellung von E-Learning-Kursen für Robotik Warum E-Learning für Robotik? In der heutigen digitalen Ära ist die Nachfrage nach qualitativ hochwertigen E-Learning-Kursen in verschiedenen…
0 notes
serhatnigiz · 1 month ago
Text
Teknik Mülahazalar Üzerine Kısa Bir Değinme
Tumblr media
Eşitlik makineye indirgenemez.
Başka bir deyişle, salt kendinde makine salt kendi için özgürlük doğuramaz.
Keza salt makineye indirgenmiş emek zorunlu beden ve zihin emeğine dayalı emeği de özgürleştiremez.
Dolayısıyla, zorunlu emekten özgür emek etkinliğine geçiş, ancak insanın üretip var etmiş olduğu emek faaliyetlerinin bir bütün olarak emek araçları tarafından üstlenilmesi neticesinde gerçekleştirilebilir.
Bu noktadan hareketle, robotik-emek etkinliği insanın özgür emek etkinliğini belirlemeye aday bir emek etkinliği olup, özgür bir geleceğin kapılarını da aralamaya aday bir emek etkinliği olarak gözükmektedir.
Lakin kimilerinin sandığı gibi robotik-emek etkinliği salt sömürünün devamı gibi gözükse de, sanayi emeğinin tüketime girmesi ile birlikte robotik-emeğin gelecekte sömürüye karşı bir etkinlik aracına da dönüşmeyeceğini kimse garanti edemez.
Öte yandan, içinde bulunduğumuz dünya, robotik-emeğin üretim alanlarına girme sürecinin çok başlarında olduğumuz bir dünyadır. Tam manasıyla E3 (nicel teknik/elektronik emek türü) robotik-emek bile hali hazırda daha yerli yerine oturtulmuş değildir. Ki nitel teknik/elektronik emeğin değişim (E4), gelişim (E5), dönüşüm (E6) biçimlerini ve somut araçlarını bugünden bire bir tahmin etmeye kalkmak doğmamış çocuğa don biçmeye de benzetilebilir.
Robotik-emeğin bu nicel hali bile herkesten çok proletarya saflarında endişe ve kaygı uyandırmaya başlamıştır.
İşini ve mesleğini kaybetme kaygısı salt proletarya saflarında değil, aynı zamanda temsiliyetist-memuriyetist devletlü-memur kastlarının da temel korkusu olmaya aday bir korku olarak belirmiştir.
Eski tarz minoktokratik ve yarı-gloktokratik burjuvaların korkularını ise söylemeye bile gerek yoktur. En çokta herkesten çok eski tarz sanayi-sermayedarlarının çok korktuğu da malum durumdur.
Daha tam manasıyla robotik sürecin üretim sürecinin bütününü işgal ettiği bir döneme gelinmemiş olsa da, robotik-emeğin üretim sürecinin başında olduğu bir dünyaya uyanma şansı tarihte hiç bu kadar gerçek olmamıştır.
Teknik/elektronik emeğin sınıfı olan protekyanın hala nicel biçimlerini tamamlama mücadelesi verdiği bir dönemde bu tespitleri yapan emekolojistler, geleceğin eşit ve özgür toplumunun nasıl inşa edileceğine de tanıklık etmektedirler.
Kimileri protekyanın tekno-artı-değerini eski tip sanayi-artı-değeri ile karıştırsalar da, kimileri bu süreci saçma sapan ve bilim dışı kavramlar ile karşılamaya çalışsalar da, şimdilik tekno-emek teknoburgların özel mülkü imiş gibi gözükse de, robotik-emeğin asıl sınıfsal sözcüsünün protekya olduğu E3 ve E4 teknik-emek tarzının üretim ve tüketim alanlarına çıktığı bir dünyada daha da belirgin hale gelecektir.
Robotik-emeğin üretici güçleri teknoburglara ait olmadığı için, robotik-emek ancak robotik-emeğin üretiminin yaygınlaştığı ve robotik-emek ürünlerinin tüm dünyada dolaştığı global bir dünyada anlaşılabilir. Bu gerçekleşmediği sürece, insan salt içinden geçmekte olduğu tarihsel kesitten bakarak robotik-emeğin geleceğini anlama şansına da sahip değildir.
Şimdilik teknoburglar protekyanın tekno-artı-değeri olan robotik-teknolojiyi gasp ederek kendi özel mülkü haline getiriyormuş gibi gözükse de, yarının dünyası teknoburglara değil, protekya aittir. Keza protekya yarının dünyasının asıl üretici gücünün kendisi olduğuna herkesi somut bir biçimde ikna etmeye yetecek olan yegane icatçı/kaşif sınıftır.
19.11.2024
Serhat Nigiz
0 notes
belkidebirharfimben · 2 months ago
Text
Müslümanlık incir çekirdeğine iade-i itibar etmektir
"Bediüzzaman küfrün belini kırmıştır!" diyoruz haklı olarak. Maşaallah. Fakat, kullanılsa en az onun kadar haklı olacak, "Küfrün ocağına incir ağacı dikmiştir!" ifadesini istimal etmiyoruz. Halbuki yakın manalara sahipler. Belki deyimin hikâyesini unuttuğumuzdan mütevellittir. Yani, 'ocağına incir ağacı dikmek' ne için kullanılır, unutmuşuzdur. Efendim, hatırlatmak kabilinden olsun, şöyle bir arkaplanı var: Tohumunun küçüklüğüne aldanılmasın. İncir pek kuvvetli bir ağaçtır. Kökleri çok geniş bir alana yayılır. Engellere de 'Eyvallah!' etmez pek. O nedenle incir ağacı dikilen evin/ocağın yakında yıkılacağına hükmedilir. Evet. İşte 'ocağına incir ağacı dikmek' tabiri böyle bir asla dayanmaktadır. (En azından kulağımıza gelişi bu şekilde arkadaşım.)
Öyledir, ben, "Bediüzzaman küfrün ocağına incir ağacı dikmiştir!" demeyi beğeniyorum. Zira mürşidim 'incir' misalini çok istimal ediyor. (Şimdi bir 'arama motoru'ndan baktım. 20'ye yakınını gördüm. Belki fazlası da vardır.) O yüzden "İncir ağacı dikmiştir!" demek söze kinayeli bir zenginlik de katıyor gibime geliyor. Yazarlığın gözü 'gör' olsun. Böyle fırsatları bulursak kaçırmak istemeyiz. Ne yapalım? Bizim de oynayacak kelimelerimiz var yalnız. Onlarla da cilveleşmeyi bırakırsak hayattan nasıl lezzet alacağız? O nedenle "Bediüzzaman küfrün ocağına incir ağacı dikmiştir!" diye duyarsanız şakacılığıma vermeyin. Özünde büyük bir hakikat de var. Çekirdeğinin zerre misali acizliğinden binayı yıkacak gücü yaratmak Allah'ın azametine tam delildir.
O kadar andık madem, arkadaşım, bir tanesini teberrüken paylaşalım: "Nimetler içinde t��n ve zeytinin tahsisinin sebebi, o iki meyvenin çok mübarek ve nâfi olması ve hilkatlerinde de medar-ı dikkat ve nimet çok şeyler bulunmasıdır. Çünkü, hayat-ı içtimaiye ve ticariye ve tenviriye ve gıda-yı insaniye için zeytin en büyük bir esas teşkil ettiği gibi; incirin hilkati, zerre gibi bir çekirdekte koca incir ağacının cihazatını saklayıp derc etmek gibi bir harika mucize-i kudreti gösterdiği gibi, taamında, menfaatinde ve ekser meyvelere muhalif olarak devamında ve daha sair menâfiindeki nimet-i İlâhiyeyi kasemle hatıra getiriyor. Buna mukàbil, insanı iman ve amel-i salihe çıkarmak ve esfel-i sâfilîne düşürmemek için bir ders veriyor."
Bakınız, az kalsın unutuyorduk, hatırladık. Kur'an'da yârendirler incir ve zeytin. Üzerlerine yemin edilir. Yani dikkatler üzerlerine çekilir. Mürşidim yukarıda bu yeminin sırrını bir miktar fâş ediyor. Elhamdülillah. Hem şu da var: 'Ocağına zeytin ağacı dikmek' diye bir tabir yok ama onun da kökleri çok derinlere uzanabilir. (7 metreyi aşabiliyormuş.) Google'da şöyle bir arattığınızda birçok meziyetini öğrenebiliyorsunuz. (Ben biraz karıştırdım mesela.) Mevzu sadece zavallıcıkları kahvaltıda çatalla kovalamak değil yani. (Afiyet olsun. Onu da ihmal etmeyin. Bismillah deyip yeyin. İlla şifalıdır.) Kur'an bunlar üzerine yemin ediyor, ta, insanoğlu aklıyla da kovalasın. İncirin çekirdeğine kadar insin. Zeytinin dallarına kadar çıksın. Hem ondan hem ötekinden alması gereken dersleri alıversin. Ne dedi mürşidim? "İnsanı iman ve amel-i salihe çıkarmak ve esfel-i sâfilîne düşürmemek için bir ders veriyor." Yani incir çekirdeği kadar kıymetli potansiyelini incir çekirdeğini doldurmayacak şeylere sarfetme. Hem incir çekirdeğine bir dakik tefekkürle iade-i itibar et. Çünkü müslümanlık incir çekirdeğine iade-i itibar etmektir.
Buradan şuraya geleceğim: Japon fizikçi Michio Kaku'nun 'İnsanlığın Geleceği' isimli bir eseri var. Orada, Kaku, başka gezegenlere biyolojimizi taşıyabilmemiz için 'ortam hazırlayıcılar' üretmemiz gerektiğine dikkat çekiyor. Nedir bu 'ortam hazırlayıcılar' peki? Robotlar. Yapay zekayla donatılmış, tek amaçları gittikleri gezegeni insanların yaşayacağı bir hale getirmek olan, üstelik kendilerini de çoğaltabilen şeyler olmalı bunlar. Mesela: Bir tanesini Mars'a gönderdiğiniz zaman hemen oraya kurulacak, sonra da kendinden daha fazlasını üretmenin yollarını bularak artacak, bu sırada da ekolojik anlamda gezegeni sizin yaşamanıza hazır hale getirecek. İnsan ömrünün sınırlılığı/hassaslığı düşünülünce, önce kendimiz gitmektense, böyle bir teknolojiyi başka gezegenlere yollamanın daha mantıklı olacağını söylüyor Kaku. Hem de enteresan birşey ekliyor arkasından:
"Kendini çoğaltma konusu hakkında ilk kez çocukken birşeyler öğrendim. Okuduğum bir biyoloji kitabı, virüslerin kendi kopyalarını üretmek için hücrelerimizi gasbettiğini, bakterilerinse bölünerek çoğaldığını açıklıyordu. Bir kolonideki aylar ya da yıllarca denetimsiz bırakılmış bakterilerin sayısı dünyanın boyutuyla yarışır biçimde sarsıcı miktarlara erişebilirdi. Başlangıçta mantıkdışı görünse de sonradan mantıklı gelmeye başladı. Ne de olsa bir virüs 'kendisini yeniden üretebilen kocaman bir molekül'den başka birşey değildir. O moleküllerden bir avuç kadarı burnunuza yerleştiğinde bir hafta içinde soğuk algınlığı yaşamanıza neden olabiliyor. Tek bir molekül hızla kendisinin trilyonlarca kopyasına dönüşerek sizi hapşırtmaya yetecek kadar çoğalabilir. Aslına bakarsanız herbirimiz annemizin içinde, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük tek bir döllenmiş yumurta olarak yaşamaya başlıyoruz. Ne var ki, kısacık bir dokuz ay içinde, bu ufak hücre insana dönüşüyor. Kısacası: İnsan yaşamı bile hücrelerin üstel şekilde büyümesine bağlı. Yaşamın temelini oluşturan kendini çoğaltmanın gücü budur ve sırrı da DNA molekülünde yatar. Bu mucizevi molekülü diğerlerinin tümünden sahip olduğu iki yetenek ayırır: İlki çok büyük bir miktarda bilgi içerebilmesi, ikincisi de yeniden üreyebilmesidir. Belki makineler de bu özellikleri taklit edebilirler..."
Yani aslında biyolojik yaşamın kendisi 'ocağına incir ağacı dikmek' üzerine kurulu gibi. Fakat, bir şekilde, bu bâdireler atlatılıyor. Hastalar iyileşiyor. Anne karnındaki çocuk da dahil 'sürekli kendini çoğaltan' robotlar konak oldukları canlıyı öldürmüyorlar. Ocaklarını yıkmıyorlar. Eceliniz gelmemişse virüsler dahi bir yerde duruyor. Durduruluyor. Çünkü ona karşı cihad edecek mücahidler de vücudunuzda yaratılmış. Allah bu molekül düzeyindeki robotların dizginlerini bırakmıyor. Yoksa kaos teorisinin hakikatiyle yüzleşebilirdik. Bir kelebeğin kanat çırpışı dahi evrenin sonunu getirecek bir yıkıma sebep olabilirdi. Nitekim, kanser dediğimiz hâdise, böylesi bir 'aşırı çoğalma'nın sonucu değil midir? Peki bir incir nasıl hep incir olarak kalabilir?
Ocağımıza dikilmesinden korktuğumuz incirin bahçemize dikilmesinden pekâlâ rahatsız değiliz. Zira duracağı yerleri kestirebiliyoruz. Bizimle savaşmadığını biliyoruz. Düşman değil dost olduğunun farkındayız. Eğer "Hayat bir mücalededir!" doğruysa(!) incirle bu kadar arkadaş nasıl kalabiliyoruz? O küçücük tohumda gösterilen muazzam güce rağmen. Muazzam bilgi ve muazzam kendisini çoğaltabilme yeteneğine rağmen. Yine de hiçbirimize incir ağaçlarıyla savaşmak bir gereklilik gibi görünmüyor. Aksine, kesilirse tepki gösteriyoruz, çünkü onun canının canımızla ilgili olduğunu seziyoruz. Varlığını seviyoruz.
Belki zaten mevzuun düğümü de burada saklı arkadaşım. Evet. Hatırlarsanız, İslam, bize dünyaya en son teşrif edenler olduğumuzu öğretti. Yani biz daha gelmeden şartlar hazırlanmıştı. Yer bir döşek kılınmıştı. Dağlar kazık çakılmıştı. Her türlü canlı yeryüzüne yayılmıştı. Bunlar Kur'an'ın ayet ayet bize öğrettiği hakikatler. Kainat da bu bilgiyi tastamam doğruluyor zaten.
Dikkat ediniz: Michio Kaku'ya da 'kendisini çoğaltabilen robotlar' fikrini şahit olduğu biyolojik yaşam veriyor. Yani, bilimadamlarının başka gezegenlere kendi hayat türlerini taşıyabilmek için kurguladıkları senaryolar, hayal ettikleri teknolojiler, düşledikleri imkânlar vs. zaten bu dünyada (hem de daha hayal edemedikleri boyutlarıyla) kurgulanmış, yaratılmış, işlettirilmiş. İnsan bu düzenin son parçası olarak hazır bir ortama konmuş. Hava alabileceği gibi. Toprak ekebileceği gibi. Su içebileceği gibi. İşte, Kur'an'da 'kainatın hazırlanışını' anlatan ayetler, aslında bu yönden de bir uyanışa çağırıyorlar bizleri. Bir farkedişin kapısını kafamızda açmaya çabalıyorlar. Fakat hidayet, yalnız bilgiyle değil ki, bedel ödemeye de hazırolmak lazım. İbadet bedelini ödemek istemeyen elbette bahanesini bulacak. Eh, Cenab-ı Hak, nurunu kalbimizden eksik etmesin. İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleler için incir çekirdeğini dolduran bilgiyi görmezden getirmesin. Âmin. Âmin.
0 notes
ismailcimencom · 2 months ago
Text
7. Sınıflar için Kodlama ve Robotik Dersleri
► 7. Sınıflar için Kodlama ve Robotik Dersleri : https://www.udemy.com/course/7-siniflar-icin-kodlama-ve-robotik-dersleri/?couponCode=E143B19F1B19478F226B #7.sınıflar #kodlama #robotik #dersleri #yazılım #bilişim #gelişim #meb #okul #özelokul #millieğitim #bakanlık #kodlamasaati #maker #python #microsoft #google #yapayzeka #oyuntasarlama #oyungeliştirme
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kiaktuell · 4 months ago
Text
KI-basierte Lösungen für die Automatisierung in der Industrie im Aufschwung
In den letzten Jahren hat die Industrie einen bemerkenswerten Wandel durchlebt, der durch die Einführung von Künstlicher Intelligenz (KI) in die Automatisierung geprägt ist. Unternehmen weltweit setzen zunehmend auf KI-basierte Lösungen, um Produktionsprozesse zu optimieren, Kosten zu senken und die Wettbewerbsfähigkeit zu steigern. Diese Entwicklungen sind nicht nur technologischer Natur,…
0 notes
largetechs · 5 months ago
Text
Tesla Bot: Geleceğin İşçisi mi, Yoksa Yeni Bir Endişe mi?
Tumblr media
Elon Musk'ın beyni olarak kabul edilen Tesla, otomotiv sektöründe yaptığı devrimle adından sıkça söz ettiriyor. Ancak şirketin vizyonu sadece elektrikli arabalarla sınırlı değil. Tesla, yapay zeka ve robotik alanında da önemli adımlar atıyor.Bu adımlardan biri de insansı robot projesi olan Tesla Bot. Peki, Tesla Bot nedir, ne işe yarar ve geleceğimiz için ne gibi etkileri olabilir? Bu yazıda, Tesla Bot'u yakından inceleyeceğiz.
Tesla Bot Nedir? Tesla Bot, kısaca Tesla tarafından geliştirilen insansı bir robot. 2021 yılında tanıtılan bu robot, fiziksel olarak bir insana benzeyen yapısı ve yapay zeka ile donatılmış olmasıyla dikkat çekiyor. Tesla Bot'un amacı, tehlikeli, tekrarlayan veya sıkıcı işleri insanlardan alarak üretkenliği artırmak ve insanların daha yaratıcı işlere yönelmesini sağlamak. Tesla Bot'un Özellikleri - Fiziksel Yapı: Tesla Bot, yaklaşık 1.75 metre boyunda ve 56 kilogram ağırlığında. İnsan benzeri bir vücuda sahip olan robot, elleri ve ayaklarıyla çeşitli hareketleri gerçekleştirebiliyor. - Yapay Zeka: Tesla Bot, Tesla'nın geliştirdiği yapay zeka sistemi sayesinde çevresini algılayabiliyor, kararlar verebiliyor ve öğrenme yeteneğine sahip. - Güç Kaynağı: Robot, dahili bir bataryayla çalışıyor ve şarj edilerek tekrar kullanılabiliyor. - Görevler: Tesla Bot, üretim tesislerindeki basit işlerden, ev işlerine kadar birçok farklı görevi yerine getirebilecek şekilde tasarlandı. Tesla Bot'un Potansiyel Faydaları - Üretkenlik Artışı: Tekrarlayan ve tehlikeli işlerin robotlara devredilmesiyle üretim süreçleri hızlanacak ve hata oranı düşecek. - İş Gücü Maliyetlerinin Düşmesi: Robotların kullanımıyla iş gücü maliyetleri azalacak ve şirketler daha karlı hale gelecek. - Yeni İş Alanları: Robotların geliştirilmesi ve bakımı için yeni iş alanları ortaya çıkacak. - Yaşam Kalitesi: İnsanlar, robotlar tarafından yapılan rutin işlerden kurtularak daha yaratıcı ve keyifli işlere yönelerek yaşam kalitelerini artırabilecekler. Tesla Bot Hakkında Endişeler - İşsizlik: Robotların yaygınlaşmasıyla bazı iş kollarında işsizlik sorunu ortaya çıkabilir. - Güvenlik: Robotların yanlış ellere geçmesi veya beklenmedik davranışlar sergilemesi durumunda güvenlik sorunları yaşanabilir. - Ahlaki Sorunlar: Robotların gelişimiyle birlikte yapay zeka ve etik konularında yeni tartışmalar ortaya çıkabilir. Sonuç Tesla Bot, yapay zeka ve robotik alanında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu tür robotların gelecekte birçok sektörde kullanılması ve insanların yaşamlarını kolaylaştırması bekleniyor. Ancak, robotların yaygınlaşmasıyla birlikte bazı endişelerin de olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, robotların geliştirilmesi ve kullanımı sürecinde etik ve sosyal etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Read the full article
0 notes
blog-for-communications · 5 months ago
Text
Tumblr media
Schmalbandige Messung des Verlustwinkels eines Polymers © Fraunhofer FHR/Alexander Balas
Intelligente Haut für präzisere Kommunikation und Nahfeld-Abtastung in der Robotik
Spezielle physische Mensch-Roboter-Interaktionen werden vermehrt in der Fertigungsindustrie, im professionellen Dienstleistungssektor und im Gesundheitswesen benötigt. Dies erfordert eine Verbesserung des Komforts und der Kommunikation zwischen Mensch und Maschine. Roboter müssen in der Lage sein, menschliche Handlungen vorherzusehen und Absichten zu erkennen. Dafür braucht es flexible Metamaterialien bzw. flächige Metasurface-Antennen mit hochintegrierter Elektronik, um die nahe Umgebung erfassen zu können. Solche Oberflächen, die einen Roboter wie eine adaptive, intelligente Haut umspannen, entwickelt das Fraunhofer FHR gemeinsam mit sechs Partnern im EU-Projekt FITNESS. Gerade in der industriellen Fertigung kommt Robotern eine immer bedeutendere Rolle zu. Entsprechend hat sich die physische Interaktion zwischen Mensch und Roboter zu einer Schlüsseltechnologie entwickelt, die hilft, Produktionsprozesse effizienter zu gestalten.
Bei allen Entwicklungen der Mensch-Maschine-Interaktion steht die Sicherheit der Arbeitskräfte im Vordergrund. Hier setzt das EU-Projekt FITNESS (Flexible IntelligenT NEarfield Sensing Skins) an, in dessen Rahmen die Kommunikation und Interaktion zwischen Mensch und Maschine mithilfe von intelligenten Antennenlösungen in Form von neuartigen, elektromagnetischen Meta-Materialoberflächen mit integrierter Elektronik optimiert werden soll. Die flexiblen und dehnbaren Metasurface-Antennen, die sich dazu eignen, Oberflächenwellen zu emittieren, sollen die nähere Umgebung deutlich besser abtasten können als herkömmliche Antennen und dadurch die menschliche Sicherheit sowie die Performance der Roboter steigern. An dem Projekt sind neben dem Fraunhofer FHR sechs weitere Partner aus Industrie und Forschung beteiligt: Centre National de la Recherche Scientifique CNRS, eV Technologies, Technische Universität Hamburg, Université Catholique de Louvain, University of Zagreb Faculty of Electrical Engineering and Computing und L-up. Die belgische Universität UCLouvain koordiniert das Vorhaben, das von der Europäischen Union unter der Vertragsnummer 101098996 gefördert wird. Intelligente Antennenhaut mit sensorischer und kommunikativer Funktionalität
Bei den Metasurface-Antennen handelt es sich um flächige, in folienförmige Substrate integrierte Antennen, die sich der Kontur des Roboters anpassen. Aufgrund ihrer flachen Struktur lassen sich diese Antennen biegen und dehnen und wie eine Haut um den Roboter legen. Alternativ und in Abhängigkeit der Anwendung können sie beispielsweise auch nur am Roboterarm angebracht werden. Sie werden daher auch als »smart skins« oder intelligente Haut bezeichnet. »Unsere künftige Antennenlösung zeichnet sich dadurch aus, dass sie sowohl die nähere Umgebung abtasten sowie Bewegung detektieren kann und zugleich eine funkbasierte Kommunikation mit der Basisstation in der Industriehalle beherrscht«, sagt Andrej Konforta, Gruppenleiter 3D-Druck HF-Systeme am Fraunhofer FHR. »Eine derartige Lösung bietet der Markt bislang nicht.«
Kleine Geometrien mit hohem Freiheitsgrad
Die neuartige und innovative Antennenlösung soll das Beamforming – ein Verfahren zur Positionsbestimmung von Schallquellen in Wellenfeldern – ermöglichen, sodass der verstellbare elektromagnetische Strahl jederzeit zur Basisstation blickt, was ein stärkeres, stabileres Signal garantiert und eine erhöhte Reichweite zur Folge hat. Bisher unterstützen sogenannte Phased Arrays das Beamforming. »Dabei werden viele Antennen in einer Gruppe verschaltet. Die Phase jedes einzelnen Antennenelements ist variabel, wodurch sich die Blickrichtung der Gruppenantenne beeinflussen lässt«, erläutert der Forscher die Technologie, die bislang überwiegend im militärischen Kontext zum Einsatz kommt. In konventionellen Gruppenantennen sind die Antennenelemente und deren Elektronik eng platziert. Das Resultat: Hohe Kosten, viel Abfuhrwärme und hohe Fehleranfälligkeit. Metasurface-Antennen hingegen könnten mit weitaus weniger Elektronik aufgebaut werden – ohne Verlust der Eigenschaften der konventionellen Aufbauweise. Mit dem neuen Konzept lassen sich Kosten sparen und kleinere, kompaktere Strukturen realisieren. »Mit den Meta-Materialoberflächen verfolgen wir ein neues Konstruktionskonzept, das sehr kleine Geometrien ermöglicht, die einen hohen Freiheitsgrad beim Design der abgestrahlten Felder, aber auch die bestmögliche Extraktion der Gestensignale erlauben«, so der Forscher.
Entwicklung neuer Antennensubstrate
Üblicherweise werden Antennen in starre Mikrowellensubstrate integriert. Alternativ existieren Materialien, welche sich auch dehnen lassen und damit eine hohe Flexibilität aufweisen. Allerdings haben diese flexiblen Substrate zu hohe Verluste, sie erzielen im Hochfrequenzbereich keine optimale Leistung, wie die von den Fraunhofer FHR-Forschenden entwickelte Messtechnik ergab. Daher eignen sich die herkömmlichen, am Markt verfügbaren Substrate nicht optimal für die Übertragung von Hochfrequenzsignalen. Basierend auf den vom Fraunhofer FHR erzielten Ergebnissen werden beim Projektpartner Technische Universität Hamburg (TUHH) im Rahmen von FITNESS neue Substrate entwickelt – das dortige Institut für Angewandte Polymerphysik (IAPP) synthetisiert dehnbare und potenziell hochfrequenztaugliche Materialien, wobei man auf einen Mix an Polymeren sowie auf Polymere mit keramischen Fremdpartikeln setzt. Diese werden im Projektverlauf vom Fraunhofer FHR getestet. Auch wird derzeit, basierend auf den ersten Ergebnissen, ein vorhandener Messaufbau optimiert, für andere Frequenzbänder erweitert sowie die Software für den finalen Aufbau entwickelt. Parallel dazu untersuchen die Projektpartner, wie sich die Verformungen der dehnbaren Oberflächen auf die Eigenschaften im Nah- und Fernfeld auswirken. Langfristig geplant sind sich selbstkalibrierende Metasurface-Antennen, die ihre Krümmung und Formung eigenständig erkennen, um einen optimalen Signalempfang zu gewährleisten und Kommunikationsprobleme zu vermeiden.
Breites Anwendungsspektrum
Neben der Robotik im Produktionsumfeld bieten sich aus Sicht der Projektpartner auch die Medizintechnik und -robotik als Anwendungsfelder an: Hier könnten Metasurface-Antennen als intelligente Haut dazu beitragen, dass Geräte wie etwa Assistenzroboter Gesten besser erkennen und stärker mit Menschen interagieren. Auch in die Schutzausrüstung der Feuerwehr oder in Raumfahrtanzüge sind Einsätze der Technologie denkbar.
Weitere Informationen:
0 notes
patadela · 7 months ago
Text
Keberadaan Inteligensi Artifisial : Bagaimana Kesanggupan Pemikiran Alamiah Manusia di Masa Depan ?
Pendahuluan Dewasa ini kehadiran Inteligensi Artifisial (IA) dalam perannya menjawabi kebutuhan tugas-tugas manusia tentu tidak dapat dielakan lagi mengingat kecepatan dan respons dari teknologi ini yang terbilang sahih dan akurat dalam menyediakan pekerjaan instant tugas manusia dan fungsi pelayanan informasinya. Sistem kecerdasan buatan ini telah mendatangkan afirmastif positif dan juga…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
cebozcom · 9 months ago
Photo
Tumblr media
Apple's Recycling-Roboter Daisy: 200 iPhones pro Stunde zerlegt | www.ceboz.com
Apple's Recycling-Roboter Daisy: 200 iPhones pro Stunde zerlegt
0 notes
dokumtek · 4 months ago
Text
Dökümdeki Son Teknolojik Gelişmeler
Tumblr media
Dökümdeki son teknolojik gelişmeler ; yenilik, verimlilik ve sürdürülebilirlik konularında olmuştur. Döküm endüstrisinde son dönemde yaşanan teknolojik gelişmeler, üretim süreçlerini, ürün kalitesini ve çevresel sürdürülebilirliği önemli ölçüde etkilemiştir. Yapay zeka, makine öğrenimi, blok zinciri gibi ileri teknolojilerin kullanımıyla ortaya çıkan bu yenilikler, geleneksel yöntemlere kıyasla daha etkin ve verimli ürünlerin üretilmesine olanak sağlamaktadır. Bu gelişmeler aynı zamanda endüstride yeni ürünlerin geliştirilmesi, pazar genişlemesi ve inovasyonu tetikleyerek sektörün geleceğine yönelik parlak bir perspektif sunmaktadır Son Teknolojilerin Entegrasyonu Yapay zeka, makine öğrenimi ve blok zinciri gibi son teknoloji ürünü teknolojiler, etkinlik ve verimlilik açısından geleneksel seçenekleri aşan yenilikçi ürünler oluşturmak için kullanılmaktadır .Bu teknolojiler, ürünlerin kalitesini ve verimliliğini artırmış, döküm endüstrisinde ileri imalat süreçlerine doğru bir geçişi yansıtmıştır. Etkinlik ve verimlilik açısından geleneksel seçenekleri aşan yenilikçi ürünler yaratmak için yapay zeka, makine öğrenimi ve blockchain gibi en son teknolojilerden yararlanılmaktadır. 3D baskı teknolojisinin geleneksel metal döküm işlemleriyle entegrasyonu ivme kazanarak karmaşık prototiplerin, özelleştirilmiş bileşenlerin ve optimize edilmiş kalıp tasarımlarının üretilmesine olanak sağladı. Metal döküm işlemleri için özel olarak tasarlanmış gelişmiş simülasyon yazılımı, döküm kalitesini artırdı ve fiziksel prototiplere olan ihtiyacı azaltarak döküm parametrelerinin sanal test edilmesini ve optimizasyonunu mümkün kıldı. Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Ürünler Pazar, çevre açısından sürdürülebilir ve çevre dostu döküm ürünlerine artan bir talep görmüş, tüketicilerin daha sağlıklı ve doğal alternatiflere olan tercihleriyle uyum sağlamıştır .Bu artan bilinç, daha sağlıklı ve doğal alternatifler olarak algılanan ürünlere olan talepte bir artışa neden olmuş, endüstride inovasyonu sürüklemiştir Üreticiler, döküm sürecinin çevresel etkisini en aza indirmek için çevre dostu bağlayıcılar, düşük emisyonlu fırınlar ve verimli soğutma sistemleri gibi sürdürülebilir döküm teknolojilerini giderek daha fazla benimsiyor. Çelik Döküm sektöründe sürdürülebilir ve çevre dostu ürünlere olan talebin arttığı gözlemleniyor. Sektör, daha sağlıklı ve daha doğal alternatifler olarak algılanan ürünlere olan talebin arttığına tanık oldu Bu artan bilinç, daha sağlıklı ve daha doğal alternatifler olarak algılanan ürünlere olan talebin artmasına neden oldu ve sektörde yeniliği teşvik etti Verimli ve Sürdürülebilir Üretim Yöntemleri Dökümdeki son teknolojik gelişmeler, daha verimli ve sürdürülebilir üretim yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağlamış, bu da pazarın büyümesini artırmıştır . Bu ilerlemeler, döküm ürünlerine olan talebi önemli ölçüde artırmış, endüstrinin gelişmiş malzemelere ve üretim süreçlerine uyumunu yansıtmıştır Pazar, teknoloji ve malzemelerdeki ilerlemelerin daha verimli ve sürdürülebilir üretim yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağlamasıyla birlikte ileri üretim süreçlerine doğru bir geçişe tanık oluyor İnovasyona Yapılan Yatırımlar Endüstrideki önde gelen aktörler, inovasyonu tetiklemek ve pazar genişlemesini desteklemek için önemli yatırımlar yapmaktadır; yeni ürünlerin geliştirilmesine ve dağıtım ağlarının genişletilmesine odaklanmaktadırlar Küresel metal döküm pazarının, tahmin dönemi boyunca metal döküm teknolojisindeki teknolojik gelişmeler nedeniyle hızlı bir büyüme göstererek 2033 yılında 179,08 milyar ABD dolarına ulaşması bekleniyor Asya Pasifik'in, özellikle Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerde güçlü endüstriyel altyapı ve vasıflı işgücünün desteğiyle tahmin dönemi boyunca pazara hakim olması bekleniyor Pazar Büyümesine Etkisi Döküm endüstrisinin geleceği olumlu görünmektedir, artan tüketici talebi, teknolojik ilerlemeler ve endüstrideki önde gelen aktörlerin yatırımları sayesinde önümüzdeki yıllarda sürekli büyüme beklenmektedir Pazar, küresel pazar büyüklüğünün 2031'e kadar milyonlarca rakamlara ulaşmasını sağlayacak beklenmedik bileşik yıllık büyüme oranlarıyla sürekli genişlemeye hazır bir durumdadır Bu ilerlemeler, döküm endüstrisindeki üretim sürecini etkilemekle kalmamış, aynı zamanda büyümeyi, inovasyonu ve sürdürülebilir ve yüksek performanslı döküm ürünlerinin geliştirilmesini sürüklemiştir. Kaynaklar: - The Brainy Insights, April 11, 2024 - Global Market Stats and Figures, Nov 17, 2023 - Metal Casting Market Report, The Brainy Insights, April 11, 2024 Read the full article
0 notes
kisegenoderfluch · 9 months ago
Text
Künstliche Intelligenz (KI) und Automatisierung: Die Zukunft in 5 Jahren
Tumblr media
Künstliche Intelligenz (KI) hat seit ihren Anfängen in den 1950er Jahren enorme Fortschritte gemacht. Von regelbasierten Systemen, die für Analysen und Vorhersagen eingesetzt wurden, bis hin zu den jüngsten Entwicklungen im Bereich des maschinellen Lernens und der tiefen neuronalen Netzwerke – KI ist heute leistungsfähiger denn je. In den kommenden Jahren wird KI voraussichtlich unser Leben und die ganze Welt verändern. Doch wie genau wird das aussehen? In diesem Artikel untersuchen wir, wie KI die Zukunft der Robotik und Automatisierung gestalten wird.
1. Autonome Systeme
Obwohl wir noch Jahrzehnte von einer allgemeinen künstlichen Intelligenz (General Artificial Intelligence, GAI) entfernt sind, ermöglichen bereits Fortschritte im Bereich der schwachen KI-Lösungen (Narrow AI) Robotik- und Automatisierungssysteme mit einem höheren Grad an Autonomie. Mit zunehmender Autonomie werden Roboter immer nützlicher und benutzerfreundlicher. Ihr Zielmarkt wächst beträchtlich.
2. Roboter in der Industrie
Fabrikroboter sind Hochleistungswerkzeuge, die mit hoher Präzision und Geschwindigkeit arbeiten. Sie verrichten oft mehr als zehn Jahre lang mit minimaler Ausfallzeit rund um die Uhr dieselbe Aufgabe. Diese Roboter sind in der Massenfertigung äußerst nützlich. Für Menschen wäre diese Art von Arbeit langweilig, repetitiv und oft körperlich anstrengend. In der Automobil- und Flachbildschirmproduktion sowie in der Lebensmittel- und Chemieindustrie sind sie am häufigsten anzutreffen.
3. KI und Cloud
Die Kombination von KI und Cloud-Technologien wird die Automatisierung weiter vorantreiben. Unternehmen werden KI-Tools nutzen, um Geschäftsprozesse zu verbessern und die Effizienz zu steigern. Die Cloud ermöglicht den nahtlosen Zugriff auf Daten und Ressourcen, was die Entwicklung und Implementierung von KI-Anwendungen erleichtert.
4. Herausforderungen
Trotz der vielversprechenden Zukunft gibt es auch Herausforderungen. Ethik, Datenschutz und Sicherheit sind wichtige Aspekte, die berücksichtigt werden müssen. Außerdem müssen wir sicherstellen, dass KI-Systeme transparent und verständlich sind, um das Vertrauen der Nutzer zu gewinnen.
Fazit
In den nächsten fünf Jahren werden KI und Automatisierung unsere Welt weiter verändern. Wir sollten die Chancen nutzen und gleichzeitig verantwortungsbewusst handeln, um eine positive Zukunft zu gestalten. (Ki-TA)
0 notes
serhatnigiz · 4 months ago
Text
Yeni Tarz Trans-Hümaniteye Karşı Haluk Yurtsever Şahsında Eski Tarz Trans-Proletaryan-Hümaniter Sayıklamalar!
Tumblr media
Haluk Yurtsever “Bildiğimiz insanın “aşılması” mı?” başlıklı makalesinde; 1)- Trans-hümaniteyi 2)- Toplumsal insanı 3)- İnsanın öznelliğini 4)- Robotik ve teknolojik gelişmeleri 5)- Yabancılaşma kuramını 6)- “Çağcıl” bir yaklaşımla 7)- Sanayi toplumunun ve kapitalizmin geldiği aşamayı 8)- Klasik marksist bakış açısı ile ele almaya çalışmaktadır.
Trans-hümanite: aşkın-insan/post-hümanite: insan sonrası insan.
Yabancılaşma kuramı tarih içerisinde antik çağdan bu yana hem felsefi hem de diğer bilimler için işlenen bir kuram olma özelliğine sahiptir. Marx’ın yabancılaşma kuramına kattığı anlam dışında genel olarak bu kuram, din alanında kullanılan, idealist bir şekilde “insanın tanrının bir kulu olma özelliğinden yabancılaşması” olarak kabul edilmiş metafizik bir kavramdır. Dolayısıyla, bu kavram ortaya çıkışı itibariyle de din felsefesi ve teoloji ile bağlantılı bir kavramdır. ��ster materyalist olsun ister metafizik olsun birçok filozof bu kurama kendince bir takım anlamlar vermiştir. Marx ise bu kuramı kendisinden önceki filozoflardan farklı olarak; modern çağda emek ürünü olan somut metada cisimleşmiş artı-değere soyut emeğin yabancılaşması olarak ele almıştır.  
Marx, köleci ve feodal toplumlardaki yabancılaşma biçimlerine ilke olarak karşı olmasa da (toprağa bağlı soyut emeğin artı-nemada yabancılaşması olan feodalizm gibi) eski sınıflı toplumlardaki yabancılaşma formlarını ilkel bir yabancılaşma biçimi olarak değerlendirmiştir. Köleci artı-değer ya da feodal artı-değer biçimindeki ilkel yabancılaşma (aynı zamanda Marx bu duruma “ilkel sermaye” ismini de veriyordu) tek tek birey olan insanın soyut emeğinin metada cisimleşmesinin tam olarak gerçekleşmemesinden dolayı, yani toplumsal feodal üretimde tek tek selflerin artı-değeri nema-değer üzerinden hesaplanabildiği, emek-değer üzerinden hesaplanamadığı için, Marx bu duruma “ilkel yabancılaşma” demiştir. Başka bir deyişle, feodalizmde üretim, toprağı ekip biçen tek tek selflere bağlı değil idi; tam tersine selflerin bütününe bağlı bir üretim söz konusu idi. Aynı durum köleci sistem içinde geçerli idi. Kısacası, Marx’ın bahsettiği “yabancılaşma kuramı” tam da böyle bir yabancılaşma kuramıdır.
Fakat Yurtsever’in bahsettiği “yabancılaşma kuramı”; Marx’ın bahsettiği “feodal üretim ile kapitalist üretim” tekniklerini birbirinden ayıran, daha doğrusu feodal nema-artı-değeri ile kapitalist sanayi-artı-değeri iki ayrı artı-değer türü üzerinden ayırabilen bir yabancılaşma kuramından çok, daha başka bir şeydir. Dolayısıyla, Yurtsever makalesinde kapitalist sanayi-artı-değer ile robotik tekno-artı-değer arasındaki yabancılaşmayı karşılaştırır iken, anti-bilimsel bir temelde de hata yapmaktadır.
Yurtsever’e göre trans-hümanite’den (yazar kısmen konu dışı bıraktığı için burada post-hümanite kavramına girmeyeceğiz), yani “aşkın insandan” kastedilen şey; sanayi emeği insanının burjuva hümanitisinden ziyade (yazar kısmen bu konuyu da konu dışı bıraktığı için burada girmeyeceğiz), proletaryan-hümaniteye dayanan aşkın toplumsal insan modelidir. Başka bir deyişle, Yurtsever’in aşkın proletaryalist modeli aşkın bir toplumsal insan varsayımına da dayanmaktadır. Bu sebepledir ki, Yurtseverci aşkın proletaryan-hümanite gerçekte nesnel zemini olmayan “toplumsal bir hayalet”ten başka da bir şey değildir. Keza nesnel emek araçlarının toplumsal kullanıcısı sınıfı olan proletaryaya “dışardan” proletaryalist yoldan icatçı/burjuva bilinç “yüklenerek” proletaryan aşkın bir öznenin (aynı zamanda nesnenin/toplumsal varlığın) oluşturulamayacağı da deneyimle kanıtlanmıştır.         
Yurtsever’in proletaryan-hümanite’den kastettiği şey “proletaryan-toplumsal varlık”, “proletaryan toplumsal birey”, “proletaryan toplumsal bilinç” gibi hususlardır. Yurtsever’e göre, proletaryan toplumsal bireyin somut metada cisimleşen soyut sanayi emek aracı kullanıcılığının ödenmemiş artı-değere olan yabancılaşması robotik üretimle birlikte daha da üst bir boyuta çıkmış bulunmaktadır. Yurtsever farkında olmasa da, onun temel iddiası budur.
Bu iddia tamamen yanlış bir iddiadır. Keza proletaryan sanayi artı-değerden daha çok protekyan tekno artı-değere dayanmakta olan robotik üretim, somut tekno metada cisimleşmiş soyut protekyan emek gücüne dayanmakta olduğundan dolayı, sanayi emek gücüne yabancılaşma ile tekno emek gücüne yabancılaşma biçimleri Yurtsever tarafından bir ve aynı şeymiş gibi, birbirine karıştırılarak okuyucuya sunulmaktadır. Dolayısıyla, Yurtsever’in karşılaştırma yöntemi Marx’ın köleci sistem ile feodal sistem arasındaki yabancılaşma farklarına dikkat çeken “üretim teknikleri” kuramının bile gerisine düşmektedir. Özetle, Yurtsever Marx’ın teorik mirasını geliştirmek bir yana, tam tersine var olanı dahi okuyucularına doğru bir biçimde aktaramamaktadır.   
Yurtsever-ci teorik zemin; protekyan emek gücünün ödenmemiş teknik artı-değer kümeleri ile proletaryan emek gücünün ödenmemiş sanayi artı-değer kümelerinin birbirinden apayrı artı-değer kümeleri olduğunu kavrayamamakta, proletaryan sanayi yabancılaşması ile protekyan teknik yabancılaşmayı da birbirinden ayıramamakta, dolayısıyla masaya da biraz ondan biraz bundan tarzında çeşni türü entelektüel bir çorba koymaktadır. Yurtsever’in yazısının bütününe bakıldığında okuyucuya dönük onca bilgi bombardımanına rağmen yol ve yöntem sorununa ilişkin kayda değer tek bir cümle dahi edilmediği görülecektir.    
Burjuva-hümaniteden ve proleter-hümaniteden bahseden Yurtsever; teknoburg-hümanite ile protekyan-hümaniteyi de birbirine karıştırmaktadır. Yurtsever trans-hümanitenin neden olduğunu varsaydığı yabancılaşma eğiliminin adresinin (E1/E2) teknoburg-hümanitesi olduğunu da idrak edememektedir. Öte yandan, Yurtsever’in proletaryan-hümanite ile ilgili de hiçbir şey söylememesi (daha doğrusu “söylemeden söylemesi”) de ilginç bir durum oluşturmaktadır. Şayet Yurtsever, protekyan-hümaniteye, aşkın protekyan hümaniteye, post protekyan hümaniteye karşı tek bir eleştiri getirmiş olsaydı; Marx’tan alıntıladığı pasajların hiç birinden alıntı bile yapamazdı. Yurtsever’in eleştirdiği gerçek adres teknoburglardır. Keza tekno azami kara dayalı gloktokratik-teknokratik emperyalist-kapitalist çağda yabancılaşma kuramı tekno tüketim-değerine ve görece teknoburgların yönlendirmelerine göre belirlenmektedir.
Kaldı ki; yabancılaşmada kötü bir şey değildir. Hatta yabancılaşma ne iyi ne de kötü bir şeydir. Proletaryan yabancılaşmaya göre protekyan yabancılaşma daha ilerde bir yabancılaşma biçimidir! Keza protekyan üretim tekniklerine bağlı olarak gelişen yabancılaşma sanayi emeğine dayalı proletaryan yabancılaşma biçimlerini atıl ve gereksiz kıldıkça, sanayi emeğine dayanan yabancılaşma biçimlerine bağlı olan kapitalizmin de ölüm döşeğine düşmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla, protekyan yabancılaşmanım her geçen gün daha da yaygınlık kazanmasıyla birlikte proletaryan yabancılaşmanın da o oranda zayıflayarak tükenmeye yüz tutacağı da aşikardır. Robotik üretim tekno-karı büyüttükçe sanayi-karda azalacağından dolayı, bu durum protekyan toplumsal varlığın, bilincin, kültürün, dilin ve bireyin o oranda gelişmesine de katkı sunacaktır.
Proletaryan Sovyet deneyimleri, proletaryan sosyalizmin kapitalizmin temsiliyetist bir türevi olduğunu pratikte kanıtlar kanıtlamaz; toplumsal varlığı da yeni toplumsal sınıflar belirlediğinden dolayı, yeni toplumsal varlığı ve yeni bireyi belirleyen sınıfında protekya olduğu gerçeği günümüz dünyasında daha da gözle görülür bir hale gelmiştir.
Sanayi emeğinin gloktokratik yabancılaşmasının trans-hümanitesi mi? Yoksa teknik emeğin protekyan yabancılaşmasının trans-hümanitesi mi? Yurtsever’in kendisine sorması gereken asıl soru budur. Hal böyleyken; Yurtsever’in salt sanayi emeğinin kuramsal kafası, kavramları ve düşünce sistematiği ile bu soruya doğru bir cevap verebilmesi de mümkün değildir.
Teknoburgların canlı insan emeğini ve varlığını robotik makinenin bir kölesi haline getirmek için bunca servet dökmesine rağmen (ARGE projeleri vs.), bir avuç olmasına karşın protekyanın tümel emek araçları karşısındaki tikel yabancılaşmasının katalizör görevi görmesi bile, tarihsel hakikat açısından şimdiden takdire şayan bir durum değildir de nedir! Bu “yabancılaşmış” yeni emek biçiminin kendisi devrimci bir emek biçimi değildir de nedir!
16.08.2024
Emekoloji Araştırmaları Kolektifi
Haluk Yurtsever, Bildiğimiz insanın 'aşılması' mı? 30.08.2024
0 notes