#belirsizliklere
Explore tagged Tumblr posts
lacantacicegi · 5 months ago
Text
Sevilmenin bedeli göz yaşları mı? Neden seven ve sevilmeyi ilk kez tatmışken bırakmak zorunda kalır bedel öder. Biraz mutlu olmak benimde hakkımdı ve benim gibi olanlarında hakkıydı neden bu hak elimizden alınıyor ki. Biraz sevgi görmek için günlerce aylarca göz yaşı dökmek zorunda bırakılıyoruz ki. Herkesin "takma kafana, bu mu derdin" gibi söylemleri daha çok yaralıyorken anlatamadıklarımız oluyor ve bu anlatamadıklarımız içimizi bir kurt gibi kemiriyor, yavaş yavaş yok ediyor. İnsanlar bunları görmezden geliyor. Sizcede ağır değilmi anlatamamak, iyileşememek ne kadar varız ki bu dünyada bir dakika sonramızın garantisi yokken neden üzmeye devam ediyorlar. Aşmayacağımız sınırları aşmamızı bekliyorlar. Aşamıyorum, aşamayacağımda ama bunu anlamak yerine üzerime gelmeye devam ediyorlar zorlanıyorum. Zorlanmak istemiyorum.
1 note · View note
tr-ataturk · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
"Üç gün evvel yarım kalan bütün duygularımın hangi tecellilerle tamamlanması lazım geldiğini düşünüyorum. Bütün mevcudiyetimi yokluyorum. Anlıyorum ki, hayatımda uyanıklık doğmasını gerektirecek hiçbir hal yoktur. Lakin yine anlıyorum ki, kalbimin sayfaları her gün, her dakika yeni bir acının ortaya çıktığı saha oluyor. Bu zıt düşüncelerin tek sebebi, duygularımın belirsizliklere ait olmasıdır.
Belirsiz... O kadar belirsiz ki... Sağ iken oldum harap, helak oldum yeter!"
-Mustafa Kemal ATATÜRK
Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 1. Cilt, s.20
44 notes · View notes
solmussakayik · 11 months ago
Text
Bazen bir boşluk bile belirsizliklere esir olmuş zincirlerin anahtarı. Bakıp da sorgulayacağı şeylerin gebesi boşluk. Zihinden atılmadığı kirin, pisliğin belki de saf halin sıfatı.
Kaybolmuş hasta ruhun hastalıklı ilacı.
20 notes · View notes
potikare · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
biraz iç dökümü.
bugün patiklerimi, havlularımı vs. toparladık. evimde hissetmeyi seviyordum ben. odama aşıktım mesela bir ruhu olduğuna inanıyordum. monsteramın güneşteki gölgesini, herkesin "ama o kadar bitkiyle uyumak çok tehlikeli" demesine sebep olan kaktüslerimi, kitaplarımı, duvarımı saran sarmaşığımı ve yine o duvarda sararmış iki bin on altıdan kalma çiğdem canım yayan çizimlerini.. şimdi bazamın altına doldurduğum her şey boşalınca ben de boşluğa düştüm sanki. uzun süredir hissettiğim o ait olamama, somut bir gerçekliğe büründü. evimin bambaşka bir yerde olduğu fikri netleşti.
ne yapacağım bilmiyorum, hala hayatın karşısında küçücük bir kız çocuğu gibi hissediyorum. sorumluluklarım gözümü korkutuyor, insanlara karşı fazla savunmasızım. ay yeter be kızım biraz da iyi şeylerden bahset.
belirsizliklere karşı beni sakinleştiren bir hayat arkadaşı nasip ettiğin için teşekkür ederim allahım.
106 notes · View notes
halimecan · 20 days ago
Text
Tumblr media
Kendi Kendimize Yeterken Güç Bulmak
Bambular, doğanın en ilginç varlıklarından biridir. Uzun süren yoğun muson yağmurları sırasında, toprağa kadar eğilirler. Yağmur dinip, hava açıldığında ise eski, sağlam halleriyle tekrar doğrulurlar. Bu olağanüstü esneklik, bambunun hayatta kalma ve gelişme biçimidir. Bu doğal özellik, aslında bizlere de derin bir hayat dersini hatırlatır: Her koşulda esneyebilmek, olumsuzluklara rağmen ayakta kalabilmek, ve yeniden güç bulabilmek.
Günümüzde dünya hızla değişiyor. Teknolojik gelişmeler, küresel ekonomik dalgalanmalar, sosyal yapılar ve politik iklimler, her birimiz için sürekli bir belirsizlik yaratıyor. Bazen içinden geçtiğimiz zorlu dönemler, geleceğe dair umutlarımızı zedeler, güvenimizi sarsar. Ancak hayat, bambunun direncini andıran bir öğretiyi de içinde barındırıyor: Olumsuzluklar karşısında kırılmadan, esneyerek devam edebilmek.
Bugün, bir zamanlar dışarıdan gelen yardımların veya başkalarından alınan moralin yerini, kendi iç gücümüzü bulma ve kendi kendimizi motive etme ihtiyacı alıyor. Yeni dünya düzeninde, kendi sırtımızı sıvazlamayı, kendi iç gücümüzü keşfetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü bazen, en büyük destek, dışarıdan değil, içimizden gelir.
Kendi Kendine Yetebilmek
İçsel motivasyon, yaşamın zor anlarında en büyük yardımcılarımızdan biridir. Kendimize güvenmek, hatalarımızdan ders almak, zorlukları fırsatlara dönüştürebilmek... Bütün bunlar, sadece zamanla değil, kararlı bir şekilde üzerinde çalışarak geliştirilebilen becerilerdir. Giderek daha fazla insan, kendi içsel kaynaklarını keşfetmekte, kendi gücünü bulmaktadır. Özellikle stresli ve belirsiz dönemlerde, dışsal faktörlerin değil, içsel dayanıklılığımızın bizi ayakta tutacağı gerçeği, her geçen gün daha da belirginleşiyor.
Zaman zaman yalnız hissetmek ya da dışarıdan onay aramak normaldir. Hepimiz bu duyguları zaman zaman yaşarız. Fakat, sürekli dışsal destek aramak, sonunda bizi güçsüzleştirebilir. Çünkü gerçek güç, sadece dışardan aldığımız onaylarla değil, içsel huzurumuzla şekillenir. Hayatta kalmak için her zaman dışarıdan bir destek beklemek yerine, kendi iç kaynaklarımıza yönelmek, kendimizi motive etmek ve kendi sırtımızı sıvazlamak, geleceğe dair güçlü bir adım atmamızı sağlar.
Hayatın Bir Yolculuk Olduğunu Unutmayalım
Hayat, her zaman düz bir yol değildir. Kimi zaman çetin bir yolculukta, zorluklarla karşılaşırız. Ancak unutmayalım ki, bambunun eğilmesi gibi, bizler de eğilebiliriz ama kırılmamamız gerekir. Esnek olmak, zorluklara rağmen direncimizi korumak, hem kişisel gelişimimizin hem de toplumsal dayanışmamızın anahtarıdır. Bu süreçte en önemli şey, kendimize güvenmeyi ve kendi iç gücümüzü bulmayı öğrenmektir.
Kendi kendimize yetebildiğimizde, hem kişisel hem de toplumsal anlamda daha güçlü bir toplum inşa edebiliriz. İçsel motivasyonumuzu keşfettiğimizde, dünya üzerindeki belirsizliklere ve zorluklara karşı, bambular gibi esneyerek, yeniden eski halimize dönebiliriz. Yağmur geçtiğinde, tıpkı bambular gibi doğrulmak, hayata yeniden tutunmak, işte bu, gerçek anlamda direncin ve gücün simgesidir.
5 notes · View notes
kucukprenstekigul · 1 year ago
Text
oglum ya bana asik olup kafayi benle bozarsin ya da sktirip gidersin gelemem oyle belirsizliklere falan
18 notes · View notes
korpulmonale · 3 months ago
Text
yine fevkalade yağan yağmur eşliğinde kahve içtiğim akşam vakti. içimde tarifsiz bir huzur var hem de bütün belirsizliklere rağmen. belirsizlikler dedim evet. tusa girdim aşağı yukarı puanımı biliyorum göz cerrahisi istediğim için gelmeyeceğini mart tusuna kaldığının da farkındayım ama yine de allahtan ümidimi kesmiyorum mucizelere inanıyorum sıralamam iyi gelecekmiş göze yerleşecekmişim gibi hissediyorum. bir yanda da dhy süreci var tabi ki ilk tercihim belli ona yerleşeceğime hem de en yakın arkadaşımla birlikte yerleşeceğime inanıyorum bilmiyorum içime öyle doğuyor. tarifsiz bir huzur var içimde. son zamanlarda çok güzel yerleri gezdim. sürekli rabbime dualar ettim belki de o yüzden bilmiyorum. geçtiğimiz günlerde istanbuldaydım. tustan çıktıktan 1 gün sonra düştük yollara kendimi istanbulun kollarına atmam gerekiyordu 1 sene oldu gidemedim çünkü. özlemiştim. çok başka seviyorum istanbulu. tüm o kalabalığına arabına afganına suriyelisine kürdüne lazına üçkağıtçısına rağmen çok seviyorum. sokaklarında yürürken her seferinde hayranlıkla mutlulukla geziyorum.
istanbula da yengem teyzem annem ve iki kuzenimle gittik. ayrı bir keyifliydi. sohbet muhabbet teyzem zaten anne yarım yengem de teyzem gibidir. ikisini de ayrı ayrı çok severim. yengem istanbulu çok iyi bildiği için o gezdirdi çoğunlukla. her vakit başka bir camide namaz kıldım. bunun tadı o kadar ayrı ki. anlatılmaz yaşanır. her cami öyle güzel öyle huzurlu ki. insanın içini açıyor. eyüp sultanın huzurunda gözlerim doldu. aziz mahmud hüdayi hazretlerinin huzurunda öyle huzurlu hissettim ki anlatamam. içimden böyle bir şeyler çekildi sanki. çok güzeldi. ayasofyanın heybeti sultanahmetin ferahlığı süleymaniyenin huzuru fatihin görkemi mihrimah sultanın samimiyeti… hepsinin hissettirdiği bambaşka duygular gerçekten. ben anladım ki birkez daha istanbulda yaşamak istiyorum. istanbulu yaşamak istiyorum. sevdiğimle bulduğum her fırsatta bir yerini keşfetmek anı yaşamak…
o yoğunluğuna yorgunluğuna rağmen nöbet ertesilermde huzuru istanbulda bulmak istiyorum.
2 notes · View notes
kabuksuztosba · 8 months ago
Text
bu gerçek bi şey mi bilmiyorum. o kadar evet bu sefer doğru insan dediğim hislerde yanıldıktan sonra buna inanmakta zorlanıyorum.
bir çekmece dolusu abur cuburumu unutmamış. beni umursuyor, beslenmediğime uyumadığıma kendimi soktuğum belirsizliklere benimle ilgili şeylere kayıtsız değil. anlattığım her şeyi önemsemiş sallamıyor beni diye düşündüğüm her şeyi.
sadece iyi ve güzel olmasını istiyorum artık her şeyin. onunla olmasını.
3 notes · View notes
lrrmakk111 · 2 years ago
Text
Seni istiyorum ama seni istemeyi sevmiyorum. İstediğin şeyler olmamış şeylerdir ve belki de hiç olmayacak olan.. ben istiyorum ki sen ol. Tüm belirsizliklere inat kalbine söz geçir ve benim ol. Bak herkes yetişmeye çalışıyor birilerine daha kendilerine yetişememişken.. bense öylece duruyorum aralarında, izliyorum olan biteni ve hissediyorum en derinimde ama ne bekliyorum ne de yetişmeye çalışıyorum sana.öylece duruyorum ama öylece durmayı sevmiyorum. bir beklentim yok bu defa sadece olacak olan artık olsun ve sen bozmayacaksan bile uzun zamandır süren bu döngü bozulsun istiyorum.
23 notes · View notes
seslimeram · 11 months ago
Text
İmge Kalıyor Geriye
Tumblr media
Bir imge çıkıyor. Tümden, bariz ve muallakta kalmayacak kadar cerahatin dibine gömülü halde bir ülkenin sınırları belirleniyor. Belirgin bir halde, yalın bir tehdit sarmalından tam da eksiksiz bir yıkıcılık ekseninden bildirilen bir yerin görünürlüğü artıyor. Tümüyle açık ara bariz belirsizliklere doğru koşar adım giden bir ülke var ediliyor. Belirsizlik kesintisiz bir halde günden güne imal edilirken yolun / yordamın / anlamın çürütüldüğü menzilin en kestirmeden hakikati ile günler geçiriliyor. Bir fecaat sarmalı ki içinden dışına çıkılamaz, asla düşünülemez diye ilan ediliyor. Mahvın kısır döngüsü içerisinde ne o yan ne bu yan söz konusu edilsin isteniyor. Güllük gülistanlık bir cennet vatan imgesinden bahisler ardıl sıra açılıp dururken çürümenin ortasına demirlemiş bir yerin imgesi yok sayılıyor. Hemen her gün apayrı cerahatin, her şey bir kokuşmuşluğa esir. Vatanımız dediğimiz sahnenin de giderek elden kaydığı, yok edildiği bir ataletin ortasında günler geçirilip duruyor, masal ne hakikat ne söz ne! Her şey çürümenin, ruhsal bir kıyamet ortamında gerçekliğin zayi edilmesinden mülhem bir yer gerçeğe dönüştürülüyor, tek gerçeğe.
Bugün alışılageldik deneyimlerin laf kılındığı bir zeminde, gerçekliğin bunca yalın, afaki ve doğrudan cürümlerle ilerlediği bir zeminin hakikatinden kim bahis açacaktır ki! Kısa, kestirmeden gündelik bir yıkıcılık ekseninde yol yürünürken olmakta olanın cehennemin ta kendisine evriminden kim bahis açacaktır. Günbegün var edilenlerle yaşam ihtimalinde onarılması imkansız yaraların gedikleri açılırken cürüm hayatı, kötülük tüm anlamlarıyla bedenleri sarıp sarmalarken var edilmiş olanın korkunç sureti temsilinin ayırtına kim nasıl varacaktır? Gündelik olan bir mefhum, düzenli kullanılan ilaçların zamlanacak olmasının bildirilmesinin hemen ardından çıkagelen ilaç yok lafzı misal bir örnek olarak var edilebilir. Avrupa Para Biriminin çarpanının yeniden belirlenmesi neticesinde 25 Aralık tarihinde yüzde 25 civarında zamlanacak ilaçlar haftası öncesinden sırra kadem bastırılırken ne gibi bir imge var edilebilir çürüten yerden gayri. Aspirin’den, antibiyotik ya da kimi hayat memat meseli olagelen düzenli kullanılması elzem ilaçların yok denile gelmesinin utancını, hastalara kim anlatabilecektir? İnsanlarının canının paradan çok daha elzem / önem atfettiği bir düzlemi sormak / görmek, halen imkansız mıdır? Uzak bir hal midir, bunca yalın kepazeliklerle birlikte bir imge var edilirken, devlet insanını da mı gözden çıkartır, çıkartmıştır, nedir yani?
Her gün aşıyoruz, uçuyoruz kaçıyoruz denilirken dünyaca ünlü bir simsar çete çatıdan çıkagelen şu haber mesela ol imgenin suretini kesintisiz bildirmektedir. Halin perişanlık dolu temsilini göz ardı edip, bitiyoruz, yok oluyoruz diye söyleyenlere inat ilerliyoruz, güçlü ülkeyiz diye lafza giren baş efendinin karşısında, sermaye tüm kartlarını açık oynar. Olabildiği kadar açık nefretiyle sıradan insanların hayat hakkının lağvedilmesinin nasıl da o sermaye / çark / düzen için elzem olduğundan dem vurulur. Evrensel Gazetesinden haberi aktaralım: “ABD merkezli uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye ekonomisine ilişkin hazırladığı rapor ile ‘sert bir ekonomi politikası’ istedi. Faiz, ücret, büyümeye ilişkin uluslararası sermayenin taleplerini dile getiren Moody’s, uluslararası sermayenin Şimşek politikalarından memnun olduğunu kaydetse de, sermayeye güvenin henüz tesis edilemediğini kaydetti. Hazırlanan raporda Türkiye’nin kredi notu yine durağan olarak kaydedildi.
Uluslararası sermayenin taleplerini dile getiren Moody’s, Türkiye’nin kredi notundaki iyileşmenin asgari ücret zammına bağlı olduğunu kaydetti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası eliyle politika faizinin yüzde 8.5’ten yüzde 40’a yükseltildiğine işaret eden Moody’s, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da etkisiyle, ortodoks para politikasına dönüş kesinlikle olumlu” dedi.
Moody’s, IMF’nin aksine ‘aşırı’ ücret artışlarına bağlı olarak artan talebin enflasyonist baskı ve risk yarattığını savundu. Raporda, “Yakın vadede önemli bir risk talebe bağlı enflasyonist baskıları daha da artırabilecek aşırı ücret artışlarıdır” denildi. Moody’s, ücret artışlarının TCMB’nin enflasyon hedeflerine paralel yapılması gerektiğini savundu.
TCMB, asgari ücretteki yüzde 10’luk artışın manşet enflasyona yaklaşık 2 puan katkı sağlayacağını tahmin ediyor.
Uluslararası Sermaye Hâlâ İkna Değil, Daha Fazla Faiz İstiyor
Yüksek faize dayalı sıkı para politikası uygulanan Türkiye’de hükümet politikaları ‘uluslararası sermayenin’ taleplerini yeteri kadar karşılayamadı. Raporda, “Cumhurbaşkanı gücünün yoğunlaşması” nedeniyle yüksek faiz politikasından dönülme ihtimalinin azımsanmadığını kaydeden Moody’s, “Önümüzdeki ay sınırlı bir politika faizi artışı bekliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Daha Çok İşsizlik Önerildi
Raporda ücretlerin reel olarak geriletilmesine bağlı olarak iç talepte gerçekleşecek daralmanın, Türkiye’nin cari açık sorununa da olumlu yansıyacağı kaydedildi. Cari açıktaki daralmanın büyük oranda ithalatta gerileme ile mümkün olacağı belirtildi.
TÜİK verilerine göre gerçekleştirdiği ithalatın yüzde 75’i ham madde, yüzde 13.8’i sermaye malı, yalnızca yüzde 10.3’ü tüketim malı olan Türkiye ekonomisinde ithalatta yaşanacak gerileme, üretimin azalmasına ve dolayısıyla işsizlikte artışa neden olacak. Türkiye’de halihazırda 8 milyondan fazla işsiz bulunuyor.
Halkın Tasarrufu Faize Gidecek
AKP tarafından hazırlanan orta vadeli programa göre 2023 yılında faiz harcamalarının 663.6 milyar liraya çıkacağı öngörülürken devletin yatırım harcamaları 789.8 milyar lira olacak.
2024 yılında faiz harcamaları yatırım harcamalarını aşacak. Faiz harcamaları 1 trilyon 276 milyar liraya; yatırım harcamaları 1 trilyon 108 milyar liraya çıkacaktır. Böylece faiz harcamalarının yatırım harcamalarına oranı yüzde 115’e kadar çıkacak.
2025 yılında da söz konusu ivme sürecek. Faiz harcamaları 1 trilyon 833 milyar liraya, yatırım harcamaları 1 trilyon 350 milyar liraya çıkacak. Faiz harcamalarının yatırım harcamalarına oranı yüzde 135’e çıkacak.
Böylece devlet, yatırımdan çok faiz harcaması yapacak.
IMF: Enflasyonun Nedeni Ücretler Değil, Şirket Kârları
IMF’nin son raporuna göre Avrupa’daki enflasyonu en çok artıran kalemlerin başında son iki yıldır şirket kârları geliyor.
Bunun ana nedeni ise şirketlerin fiyatları, roket hızında yükselen enerji ithalatı maliyetlerinden daha fazla artırması.
IMF yetkilileri, Avrupa Merkez Bankasının 2025 için koyduğu yüzde 2 enflasyon hedefinin tutturulması için şirketlerin daha düşük kâr oranlarını kabul etmeleri gerektiğini söylüyor.
IMF Analistleri Niels Jakob Hansen, Frederik Toscani, Jing Zhou’nun 23 Haziran tarihli raporuna göre 2022’nin başından bu yana fiyatlardaki artışın yüzde 45’i şirketlerin kâr artışından kaynaklı.
“Daha yüksek enflasyon, daha yüksek kârları ve ithalat fiyatlarını yansıtıyor” diyen analistlere göre ithalat, yüzde 40 oranında, işçi maliyetleri ise yüzde 25 oranında enflasyona etki ediyor. Vergilerin ise çok az miktarda bir deflasyonist etkisi var.”
Katma değerin hiç edildiği, iç etmek için paraları / rantı, milyonlarca yobaz / hırsız / çakal sürüsünün, o sermaye diye çıkagelen temsilin aportta beklediği bir zeminde görünen köye kılavuza ne hacet vardır. Bir imge çıkıyor. Tümden, bariz ve muallakta kalmayacak kadar cerahatin dibine gömülü halde bir ülkenin sınırları güncelleniyor. Yoksulluk bütün bütün bir ülkenin tek ortak değeri haline dönüştürülürken, sermayenin kapısında el pençe divan duranların sayıklamaları arasında ezdirmedik, yedirmeyeceğiz lafzı dışında pek de bir şey geriye kalmaz. Bir imge ortaya çıkarken, cürmü her şeyin üstüne konumlandırıp duran bir aklın, tahakkümünü nasıl da benzersiz bir halde şekillendirdiğini görürüz. Bu istikametin ol sermayenin ana temsilcilerinde nasıl yankı bulduğu zaten moody’s’den çıkan görünüm raporundan da anlaşılabilecektir. Tümüyle alt sınıfı enikonu ortadan kaldırmak, daha da fazla kemer sıkarak, geleceksiz kılmanın yollarında sadakaya muhtaç hale koymanın adı ne zamandan beridir bir kurtuluş reçetesidir.
Bay Şimşek bir kere daha konuşur: “Bakanlığının 2024 yılı bütçesini TBMM Genel Kurulunda anlatırken, ‘’Biz hiç kimseden para istemedik. Türkiye’nin paraya ihtiyacı yok. Arzuladığımızdan daha fazla para girişi zaten var” dedi. Şimşek ayrıca ekonomide işlerin düzelmeye başladığını, uygulanan program dışında Türkiye’nin başka bir seçeneği olmadığını söyledi.
Şimşek’in bu sözlerine muhalefet milletvekillerinden sert eleştiriler geldi. CHP’li Burcu Köksal, “Paraya ihtiyacınız yoksa niye halktan çifter çifter vergi alıyorsunuz. Neredeyse bir nefes vergisi almadığınız kaldı. Konuşmanıza bakıyorum hac farz olmuş, kasaya bakıyorum zekata muhtaç” dedi. DEM Milletvekili Meral Danış Beştaş da, “Madem paraya ihtiyacınız yok o zaman niye insanların istediği maaş zamlarını vermiyorsunuz?” diye sordu.”
Bir imge çıkıyor. Tümüyle belirsiz bir geleceğin sınırlarında, az buz değil basbayağı noksan, eksik gedik kılınan hayatların temelleri sağlama alınıyor. Kimseden borç istenmeyen bir güzergahta, yaşamın normatif halleri altüst ediliyor. Her güne içkin kriz hali, aralıksız darboğaza mahkum edilmiş milyonlarca insanın iki gıdım umudunun köküne kibrit suyu dökülmesi cafcaflı sözlerle süslenerek giydirilmeye çalışılıyor. Nizam, düzen, kendi yolunda ilerleyen insanlara bu hallerinden çıkmaları, tıpkı kendileri gibi arsız, yalancı, hırsız olmalarının salık verildiği bir ülke gamı profil olarak kanıksatılmaya çalışılıyor. Daha yakın geçmişte bir araba laf yemiş bir suretin bugün bakan koltuğunda oturabildiği, yönetim olgusunun şeffaf falan değil tastamam sarayın teslimiyet bayrağının var ettiği sınırlar içerisinde güncellendiği bir ülke yeniden dizayn ediliyor. Gelecek karanlık, gelecek simsiyah bir ülkenin imgesi artık olağan, vaka-ı adiye kılınıyor. Normalin zayi edildiği bir zeminde hakikat bir yerlerden sökün etmeye devam ediyor. Belirsiz bir gelecek şablonunun tek bilinen denklemi olarak yoksulluk paylaştırılmaya devam ederken bilinen tek şey bu karanlık oluyor. Bir habis döngüde debelenip duruyor koca ülke. Ne günü gün, ne yarını yarın, ne sonrası belirli. Bitimsiz bir iktidar pratiğinin ol orta yerinde cerahatin kucağına terk edilmiş olanların hayatları mahva mahpus kılınıyor. Ötesi berisi lamı cimi yok, bir imge çıkıyor meydana. Yeni yüzyılı falanı filanı hepten hikaye, rezillik, kepazelik. Bir imge çıkıyor meydana dört yanda feryat figan, avaz avaz, imdat imdat!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Einkaufsstraße In Istanbul © Chris MCGRATH – Getty Images – Zeit
2 notes · View notes
simgearc · 2 years ago
Text
Çok alıştım . Hiçbir şey yapamasak bile varlığına, buralarda bir yerde olduğuna, en mutsuz anımda aklıma gelip gülümseyişine . Ellerim bomboş kalsa bile bir gün tutacağını umut etmeye, düşünüp seni her şeyi boşvermeye . Meraktan uyuyamamaya . O hep aynı yazılan ama bambaşka gelen günaydınlara, iyi gecelere . Yanımda olamasan da gözlerimi kapatıp hayalini hissetmeye, ona sarılmaya ve bununla yetinmeye . Çayımı huzurla içmeye . En alakasız yerde konuştuklarımızı hatırlayıp bir otuz saniye hayattan kopmaya . Yoksun diye üzülüp her gün mesafelere küfür etmeye ama buna rağmen dayanmaya . Tartışmalarımıza bile . Belirsizliklere . Beklemelere . Küsememeye . Nefret ederken bile sevmeye . Körü körüne bağlanmaya, her defasında inanmaya . İçimde, derinlerde hep hissetmeye, umutlarla büyütmeye,sana . Çok alıştım ben, gitme :)
7 notes · View notes
distopyam · 2 years ago
Text
Belirsizliklere kapalıyız ya hep ya hiç
10 notes · View notes
ziyanolanzilam · 2 years ago
Text
Yürüyorum, arkama dönüp bakmadan.
Geride kalmışlarla geride kalamamışlarla,
Adım atıyorum , öyle olduğunu sanıyorum.
Bedenim gitmek isterken ruhum geride kalıyor.
Her adımda daha çok ayrılıyorum.
Parçalanıyor, benliğim ayna gibi,
Dökülüyor birer birer, geride kalıyorlar.
Onlar mı geriye gidiyordu yoksa ben mi ilerliyordum,
Belirsizlikler ikileminde sıyrılmaya çalışıyorum,
Ne kadar çabalarsam o kadar batıyorum belirsizliklere.
Kaçmaya çalışırken kayboluyorum.
Gitmek istediğim yönün tersine gidiyormuşum...
17 notes · View notes
patronlar · 12 days ago
Link
Almanya, Trump'ın ekonomik politikalarının yaratabileceği belirsizliklere karşı tedirgin. İkna edici dönüşüm, Avrupa ekonomisini tehdit ediyor. Bu yazıda, Almanya'nın durumu ve ekonomik istikrar üzerindeki olası etkileri inceleniyor.
0 notes
rayhaber · 13 days ago
Text
Üretimde Otomasyonla Belirsizliklere Karşı Yeni Fırsatlar Yaratılabilir
Tüm dünyada belirsizlik bu kadar yoğun olmamıştı. Enflasyona bağlı sürekli maliyet artışları, mavi yaka çalışan bulunamaması, finansmana erişimin zorluğu, savaş ve yeni bir pandemi riski bu belirsizliği artıran etkenler arasında. ”Üretimi daha fazla otomatik hale getirip, izlemek ve yönetmekle” bu durumu fırsata çevirmek de mümkün. ST Endüstri Zirveleri, bu yıl dokuzuncusunu gerçekleştireceği eş…
0 notes
sansadavetcom · 16 days ago
Text
Altın Borsasında Fiyat Hareketlerini Belirleyen Faktörler: Jeopolitik Risklerden Ekonomik Belirsizliklere
Altın, uzun zamandır güvenli liman olarak kabul edilen ve kriz dönemlerinde yatırımcıların tercih ettiği bir değer saklama aracı olmuştur. Altın fiyatları; merkez bankalarının para politikaları, döviz kurları, enflasyon, jeopolitik riskler ve yatırımcı duyarlılığı gibi faktörlerden etkilenmektedir. Altının değerini belirleyen bu faktörler, küresel ekonomik duruma göre farklılık gösterebilir. Bu makalede, altın fiyatlarını etkileyen başlıca unsurlar detaylandırılacaktır.
Merkez Bankalarının Para Politikaları
Merkez bankaları, ekonomiyi kontrol altında tutmak için faiz oranlarını ve para arzını yönetir. Faiz oranları düşük olduğunda, altın daha cazip bir yatırım haline gelir çünkü diğer düşük getirili yatırım araçlarına göre daha güvenli görülür. Faizlerin yükselmesiyle ise altına olan talep azalabilir.
Döviz Kurları ve Doların Etkisi
Altın fiyatları genellikle dolar ile fiyatlandığından, doların değeri doğrudan altın fiyatlarını etkiler. Dolar güçlendiğinde altının fiyatı düşebilirken, doların zayıflaması durumunda altın talebi artar ve fiyatları yukarı çıkar.
Enflasyon ve Ekonomik Belirsizlikler
Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde yatırımcılar altına yönelir. Yüksek enflasyon, diğer yatırımların getirisini azaltabileceği için altını güvenilir bir seçenek haline getirir. Ekonomik kriz beklentileri ve belirsizlikler, altın fiyatlarını artıran diğer faktörlerdir.
Jeopolitik Riskler ve Küresel Olaylar
Savaşlar, siyasi krizler veya doğal afetler gibi olaylar, ekonomik belirsizlik yarattığı için yatırımcıları altına yöneltir. Bu durum da altın fiyatlarının dalgalanmasına yol açar. Jeopolitik risklerin yoğun olduğu dönemlerde altına talep artar ve fiyatlar yükselir.
Madencilik Üretimi ve Arz Talebi
Altının arzı sınırlıdır ve madencilik faaliyetleri, altın arzında önemli bir rol oynar. Arz düşüklüğü veya üretim maliyetlerinin artması, altının fiyatını etkileyen faktörler arasında yer alır. Ayrıca, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde yoğun altın talebi de fiyatların artmasına yol açabilir.
Sonuç
Altın fiyatları; ekonomik, politik ve sosyal faktörlerin bir araya gelmesiyle belirlenir. Bu faktörler, yatırımcıların altına yönelme kararını etkiler ve fiyatların değişiminde önemli rol oynar. Bu yüzden yatırımcılar, altın piyasasını etkileyen bu unsurları iyi analiz ederek stratejilerini buna göre belirlemelidir.
0 notes