#Küresel
Explore tagged Tumblr posts
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
12 notes · View notes
izoguard · 1 year ago
Text
Tumblr media
Malzemelerimizi %100 geri dönüştürülebilir, çevreye ve insana zarar vermeyecek şekilde sizlerin
kullanımına sunuyoruz.
8 notes · View notes
mukofarmer · 1 year ago
Text
HALKUM DEĞİL LOKUM LOKUM !!!
Ne yaşadığınıza bağlı olarak iyi veya kötü oluşu değişir ama hayatım boyunca bir daha unutamayacağım anılar biriktiriyorum. İyi mi? İlk günler aşırı şikayetlensemde şu an mutluyum. Sanırım insan alışıyor her şeye. Ömründe Türkiye'de türkü bara gitmemiş bizi Tunus'ta götürdüler. Halay çekerken kafayı öne arkaya sallaya sallaya içmiş kadar sarhoş oluyor insan. Sebebini bir türlü anlayamadığımız bir şekilde burada kadın erkek fark etmeksizin herkes sürekli bizi izliyor. Bunun sebebinin giyim tarzımız olduğunu asla düşünmüyorum. Kapalı giysekte durum aynı. Arada sırada birileri tarafından takip ediliyoruz. Biraz acı bir durum olan kadın olmak nerde yaşarsan yaşa zor, denen noktaya geliyorum. Taksiye bindik. Adam müslüman mısınız diye sordu. Evet dedik, o zaman neden Arapça konuşmuyorsunuz diyor. Aga bu nasıl bir zihniyet.
Global village etkinliği vardı bugün. Herkes ülkesini tanıtmak amacıyla yiyeceklerini getirdi, geleneksel oyunlarını falan oynadı. Çinliye damat halayı çektirip, erik dalı oynattık. Gelin ortamı siz hayal edin. Tunuslular bizim horon şarkısını alıp kendilerinin gibi sahiplenip kareografi uydurmuşlar. İnsan sözlerini bir şekilde Arapça ya da Fransızca'ya falan çevirir bari. Bu kadar hazıra konmak fazla... Zaten kızarımış sosisle, mangalda tavuğu koymuşlar önümüze, bizim diye millete kakalıyorlar. Bizim lokum da oldu halkum. Ama çok seviyor herkes. Teyzenin biri bizim masadan karnını doyurdu gitti zaten krkrkrmmr. İtalyanlar pizzayı, Hollandalılar krepi dayadılar, miss. Btw Türkçe şarkıları bizim yerimize onlar seçti resmen. Alakasız biçimde bizim playlistimiz dışında bir dualar eder insan çalıyor, arkasından da Tarkan'dan yakalarsam 😘😘. Kız erkek karışık hepsinde bir hayranlık var zaten Türkiye'ye, Türklere karşı. Bunu sık sık hissettiriyorlar. Etkinlikten sonra dolaşırken göl gibi bir şeye rastladık. Meryem, ilk defa su gördüğü için göle bakana kadar gereksiz bir heyecana kapıldı. Ama göl müydü yoksa çöplük müydü tartışılır. Jwajem diye bir tatlısını denedik daha sonra. Belli çeşitleri vardı ama genel olarak yoğurdun içine kivi, muz, bisküvi, badem, ceviz, dondurma koyarak yapmışlar. Ne bulmuşlarsa karıştırmışlar kısaca. Lezzetine bişey diyemem ama. Bizdeki magnolia tatlısının muhallebi yerine yoğurt koyulmuş hali gibiydi. Ertesi gün taksiye bindik. Kapalı olan arkadaşa taksici, you are muslim dedi. Ayşe de, we are all muslim dedi. Taksici de beni gösterip this one no muslim dedi mdjdmdmdm. Saçı sarıya boyatmak zor iş arkadaşlar. Müslümansam da senle benim müslümanlığım zaten aynı değildir demek geldi içimden. Nour'dan bahsetmedim hiç. O burda tanıştığım en iyi insanlardan bir tanesi. Bizi evine davet etti, annesi yemek pişirmek istiyormuş. Tunus'ta bir eve misafir olmak... Burdaki normal bir ailenin yaşamına tam anlamıyla yakından şahit olmak. Çok tatlı insanlar Nour ve ailesi. Bana Türkiye'de aşılanan gittiğin eve olabildiğince minimum yük ol davası burda geçerli değil. Çeşit çeşit yemekler ve hediyeler... Sanırım kendimi uzun zamandır bu kadar değerli hissetmemiştim. Bir gün de evlerinde kaldık. Ama genel olarak inanılmaz şeker tüketen bir halk. Türk halkının pişi dediği şeyi bile şekere bulayıp yiyorlar. Yani yılların pişisini bizdeki fakir tatlısı olan halka tatlısı gibi bir şeye dönüştürüyorlar. Ben çok fazla şeker severim ama bana bile ağır geldi Tunusluların yediği kadar şekeri bir anda yemek. Alakası ne ben de bilmiyorum ama arabalarla yayaya aynı anda kırmızı yanan bir ülke burası kdjdjdj. Her şey mümkün yani. Sanırım Tunus'tan artı on kiloyla döncem o yüzden.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
6 notes · View notes
belkibirmucizeolur4 · 2 years ago
Text
Birkaç insanın isteği için onlarca hayvan hayata gözlerini yumuyor. Bir fabrikadan çıkan yüzlerce kimsayal, atık maddeler,zehirli atıklar denizlere karışıyor. Doğamızı koruyalım derken daha da mahvediyoruz.Gelişelim derken daha da geriliyoruz. Ve fabrika atıkları arttıkça,denizlere atıldıkça denizler bir mezarlığa dönüşecek.Ve o mezarlıktaki ölülerin katilleri insanlar olacak....
10 notes · View notes
hukukvebilisimdergisi · 20 days ago
Link
0 notes
baga24 · 3 months ago
Text
“Son dakika haberleri, iklim felaketlerinin yaşandığı bir dünyada aklın sesidir”
Tumblr media
Dünyamızın bir iklim krizinin eşiğinde olduğu gezegendeki her insan için zaten aşikârdır. Tüm insanlığın acil ve kararlı bir şekilde harekete geçmesini gerektiren iklim sorunlarıdır. Bu nedenle, ALLATRA Uluslararası Halk Hareketinin “ Son Dakika Haberleri ” projesi, insanları bilgilendirmenin yanı sıra küresel iklim sorunlarını çözmek için insanları bir araya getirmede önemli bir araçtır.
“ Son Dakika Haberleri”, katılan insanların iklim değişikliği konusunda fark yaratmak için somut adımlar atabilecekleri bir platformdur.
İklim sorunlarını çözmek için insanların küresel girişimine aktif olarak katılan herkes, iklim değişikliği ve sonuçları hakkında bilgi yaymaktadır. Böylece insanlar, gezegendeki tüm insanların hayatlarını kurtarmaya yardımcı oluyor.
ALLATRA’nın Son Dakika Haberleri projesi insanlara pratik eylemlerde bulunmaları için ilham veriyor. Herkes için önemli bir neden var, bu yüzden herkes bunun önemini hissediyor. Proje katılımcıları şu görevleri mükemmel bir şekilde yerine getiriyor: makaleler yazıyor, videolar düzenliyor, yüksek kaliteli infografikler oluşturuyor, iklim konularında çevrimiçi forumlar ve konferanslar düzenliyor, uluslararası kuruluşlar ve bilim insanlarıyla aktif olarak işbirliği yapıyorlar.
Uluslararası kuruluşlar ve bilim insanlarıyla aktif işbirliği yapıyorlar.
Tüm ALLATRA projelerinin yalnızca gönüllü projeler olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, ALLATRA projelerinde aktif olarak çalışan tüm insanların gezegendeki en iyi insanlar olduğunu doğrudan söyleyebiliriz, çünkü boş zamanlarında ölmekte olan gezegeni kelimenin tam anlamıyla ücretsiz olarak kurtarıyorlar.
Allatra UHH’nin “ Son Dakika Haberleri ” projesinin gönüllülerinin pratik çalışmaları sayesinde, insanlar iklim krizini çözmek için iyi bilgilendiriliyor ve birleşiyor. Herkes tüm insanlık için daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilir ve dünyayı gerçekten kurtarabilir.
Bize katılın!
ALLATRA İKLİM
(allatra.tv)
#AllatraTV #tv #medya #ALLATRA #ilham #iklim #demokrasi #haber #proje #içerik #medya #televizyon kanalı #bilgilendirme #insan #eylem #pozitif #toplum #inisiyatif #ilham #mücadele #iklim #küresel
#aşırı haberler #sosyal #inisiyatif
0 notes
altur24 · 3 months ago
Text
“Allatra UHH’nin Son Dakika Haberleri: İklim Kriziyle Mücadele İçin Dünyayı Birleştirmek”
Tumblr media
Dünya, acil ve kararlı eylem gerektiren eşi benzeri görülmemiş bir iklim kriziyle karşı karşıya. Böyle bir durumda Allatra Uluslararası HalkHareketi’nin Son Dakika Haberleri projesi, küresel iklim sorununu ele almak üzere insanları bilgilendirmek ve birleştirmek için önemli bir araç görevi görüyor.
“Allatra’nın Son Dakika Haberleri, iklim değişikliği ve etkileri hakkında bilgi yaymanın yanı sıra insanların bir fark yaratmak için yapabilecekleri belirli eylemleri de içeren bir platformdur.”
Son Dakika Haberlerinin kilit yönleri:
* Bilgilendirme ve eğitim: Proje, iklim değişikliği, nedenleri ve sonuçları hakkında güvenilir ve güncel bilgiler sağlar. İklim krizinden etkilenen insanların gerçek hikayelerini anlatıyor.
* İnsanları bir araya getirmek: Son Dakika Haberleri, iklim sorunlarının ve çözümlerinin küresel ölçekte tartışılmasını teşvik eder. Farklı milletlerden ve kültürlerden insanlar arasında birlik ve işbirliğini teşvik eder.
* Eyleme geçmek için motivasyon: Proje devam ediyor
İnsanlara harekete geçmeleri için ilham verecek bilgilerin ötesinde. Herkesin dünyada bir fark yaratmak için atabileceği somut adımlar sunar.
Son Dakika Haberleri girişimlerine örnekler:
* İklim değişikliği hakkında bilgilendirici materyaller oluşturmak: makaleler, videolar, infografikler.
* İklim konularında çevrimiçi forumlar ve konferanslar düzenlemek.
* Uluslararası kuruluşlar ve bilimsel topluluklarla işbirliği.
Allatra UHH’nin “ Son Dakika Haberleri”, iklim krizinin çözümü için insanların bilgilendirilmesi ve harekete geçirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Proje, daha iyiye doğru değişimin mümkün olduğunu ve herkesin tüm insanlık için daha sürdürülebilir bir gelecek yaratılmasına katkıda bulunabileceğini göstermektedir.
ALLATRA İKLİM (allatra.tv)
#AllatraTV #tv #medya #ALLATRA #ilham #iklim #iklim #demokrasi #haber #proje #içerik #medya #televizyon #kanal #bilgilendirme #insan #eylem #pozitif #toplum #inisiyatif #ilham #mücadele #iklim #küresel
#aşırı haberler #sosyal #inisiyatif
1 note · View note
altr24 · 3 months ago
Text
ALLATRA projesi “Görgü tanıklarının gözünden iklim”
Tumblr media
İklim değişikliğinin artık sadece bir teori değil, hepimizin hayatını etkileyen bir gerçeklik olduğu bir dünyada yaşıyoruz.  Giderek daha fazla insan küresel iklim değişikliğinin etkilerini hissediyor ve bir fark yaratmak için çözümler arıyor.  Çeşitli felaketlerle ilgili dünyadaki gerçek durumu paylaşmak için ALLATRA “Görgü tanıklarının gözünden iklim” adlı uluslararası bir proje oluşturdu. Bu platformda farklı ülkelerden insanlar tanık oldukları iklim acil durumlarına ilişkin video, fotoğraf gibi materyalleri bağımsız olarak kaydediyor. Bu şekilde görgü tanıkları, gezegendeki tüm insanları ciddi ve gerçek iklim durumu hakkında bilgilendiriyor.
Görgü tanıklarının gözünden iklim değişikliği:
“Kışlar giderek ısınıyor ve kış boyunca neredeyse hiç kar yağmıyor, yaz aylarında ise 40 derecenin üzerinde sıcaklığın yaşandığı günlerin sayısı çok daha fazla arttı. Kışların daha sıcak ve yazların daha kurak geçmesi buzulların geri çekilmesine ve dağlardaki buzların erimesine neden oluyor ve bunun sonucunda şiddetli sel ve çamur taşkınlarında artış yaşanıyor.” Özbekistan'dan Vyacheslav gözlemlerini paylaşıyor.
“Uzak Kuzey'deki iklim değişiklikleri şimdiden görülebiliyor. İklim ısınması bu bölgelere pek çok tehlike getiriyor ve her şeyden önce permafrostun üzerinde durduğu temelin ortadan kalkmasına neden oluyor. Buz zemin erimeye başlayacak, bu da binaların, evlerin, okulların, hastanelerin ve fabrikaların yüzeceği anlamına geliyor. Gezegenimizdeki iklim değişikliğiyle ilgili hayati soruları gündeme getirmeli ve yaklaşan sorunlara birlikte çözüm bulmalıyız”. Tatiana Uzak Kuzey'den gönderdiği raporunda şöyle diyor.
“İklim gözlerimizin önünde değişiyor. Bu küresel bir durum ve ne yazık ki biz insanların bu konuda tek başımıza yapabileceğimiz bir şey yok; ihtiyaç duyulduğunda yardım eli uzatmak için tüm dünya toplumunu bir araya getirmek dışında. İrlanda'da ikamet eden bir kişi kendi anlayışını paylaşıyor.
ALLATRA: Güçlerin birleştirilmesi ve somut eylem
Uluslararası Halk Hareketi ALLATRA'nın projeleri uzun yıllardır iklim sorunlarının çözümü için çalışıyor.  Dünyanın dört bir yanından insanlar dünyayı daha iyi hale getirmek için bir araya geliyor.
Antonina Berlin (Almanya) ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi ile ilgili değerlendirmesinde, ALLATRA hareketinin projelerinde aktif olarak yer almaya, insanlara yardım etmeye ve deneyimlerini paylaşmaya karar verdiğini söylüyor. Psikoloji üzerine seminerler verme deneyimi, kendinize “Nasıl yaparım?” diye sormamanız gerektiğinin canlı bir örneği. Gitmeli ve yapmalısınız. Sonunda her şey yoluna giriyor - oda bulunuyor ve hareketin katılımcıları yardım ediyor. Projelere katılım bizi bir araya getiren şeydir, insanları bir araya getirir, işbirliği ve yardımlaşmayı sağlar. Her zaman insanlar arasındaki tüm sınırları silen evrensel temas noktaları vardır. Ayrıca bu, herkesin projelere katılması ve başkalarına faydalı olması için bir şans.”
Toronto'dan (Kanada) Shirin, ALLATRA UHH projelerinde farklı ülkelerden gönüllülerle birlikte çalışmak hakkında şunları söylüyor: “Tek bir milletimiz var - insan, tek bir evimiz var - Dünya”.
“ALLATRA UHH, benliğin iyi dürtülerinin hayata geçirilmesi için bir platformdur”. İspanya'da ikamet eden ve uzun yıllardır ALLATRA projelerinin gönüllüsü olan Olga kendi bakış açısını bu şekilde ifade ediyor. 
Sonuç
Allatra sadece iklim değişikliği hakkında konuşmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın her yerinden insanları bir araya getirerek gerçek çözümler sunuyor.  Bu projede herkes bir fark yaratmak için kendi yolunu bulabilir.  İşbirliği, merhamet ve sorumluluğa dayalı bu tür olumlu değişimler bize daha iyi bir gelecek için umut veriyor.
Siz de iklim anomalilerine tanık olduysanız ve insanları neler olduğu konusunda bilgilendirmek istiyorsanız, video görüntülerinizi [email protected] adresine gönderin. 
#AllatraTV #tv #medya #ALLATRA #tanık #görgü tanıklarının gözünden iklim #iklim #demokrasi #haber #proje #gelecek #dünya #televizyon kanalı #bilgilendirme #insanlar #aktivite #pozitif #topluluk #inisiyatif #küresel
 #sosyal 
0 notes
alperkizilgil · 3 months ago
Text
youtube
KÜRESEL ÇAPTA BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZ, BÖLGESEL SAVAŞ RİSKİ VE KARŞISINDA BITCOIN
0 notes
karaca2508-blog · 1 year ago
Text
ILO: Her yıl 3 milyon kişi iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor!
Tumblr media
ILO’nun yeni tahminlerine göre, her yıl yaklaşık üç milyon işçi iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakam, küresel olarak çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunmasında süregelen zorlukların altını çizmektedir. Toplamda 2,6 milyonu bulan bu işle ilgili ölümlerin çoğu işle ilgili hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Analize göre, iş kazaları 330.000 ölümden daha sorumludur. Dolaşım hastalıkları, kötü huylu neoplazmlar ve solunum yolu hastalıkları işle ilgili ölümlerin ilk üç nedeni arasında yer almaktadır. Bu üç kategori birlikte, işle ilgili toplam ölümlerin dörtte üçünden fazlasına katkıda bulunmaktadır.
Her yıl 3 milyon kişi ölüyor!
ILO’nun “A Call for Safer and Healthier Working Environments” (Daha Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Ortamları için Bir Çağrı) başlıklı yeni raporunda yer alan yeni veriler, 27-30 Kasım tarihlerinde Avustralya’nın Sidney kentinde düzenlenecek olan ve bu konudaki en büyük uluslararası konferanslardan biri olan 23. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde sunulacak. Rapor, işle bağlantılı ölümlerin eşit olmayan bir şekilde dağıldığını ve erkek ölüm oranının (işgücündeki her 100.000 kişide 108,3) kadın oranından (her 100.000 kişide 48,4) önemli ölçüde daha yüksek olduğunu vurgulamaktadır. Asya ve Pasifik bölgesi, bölgenin işgücünün büyüklüğü nedeniyle en yüksek işle bağlantılı ölüm oranına (küresel toplamın yüzde 63’ü) sahiptir. Tarım, inşaat, ormancılık ve balıkçılık ile imalat en tehlikeli sektörler olup, yılda 200.000 ölümcül yaralanmaya yol açmaktadır ve bu da tüm ölümcül iş kazalarının yüzde 60’ından fazlasını temsil etmektedir. Rapora göre, dünya genelinde her üç ölümcül iş kazasından biri tarım çalışanları arasında meydana gelmektedir. İşe bağlı ölümlerin yarattığı küresel trajediye ek olarak ILO, dünya çapında 395 milyon işçinin ölümcül olmayan iş kazalarına maruz kaldığını, bunun da işçilerin sağlığına zarar verdiğini ve işe devamsızlığa neden olduğunu tahmin etmektedir. Güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlamaya yönelik küresel çabaları artırmak amacıyla ILO Yönetim Kurulu, 2024-2030 yılları için yeni Küresel İş Güvenliği ve Sağlığı Stratejisini kabul etmiştir. Amaç, ILO’nun sosyal adalet ve insana yakışır işin teşvik edilmesine olan bağlılığı doğrultusunda, güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamına yönelik temel hakkın dünya çapında teşvik edilmesi, saygı gösterilmesi ve aşamalı olarak gerçekleştirilmesidir. Üç Ayaklı Strateji Strateji, ILO Üyelerini üç ayak üzerinde hareket etmeye teşvik etmektedir: - İlk olarak, yönetişimi geliştirerek, güvenilir verileri teşvik ederek ve yetkinlik oluşturarak ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) çerçevelerini iyileştirmek. - İkinci olarak, ulusal ve küresel düzeyde İSG alanında koordinasyon, ortaklıklar ve yatırımların güçlendirilmesi. - Üçüncü olarak, işyeri İSG yönetim sistemlerinin geliştirilmesi, belirli tehlikelere, risklere, sektörlere ve mesleklere göre uyarlanması ve çalışma koşullarının çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlığını nasıl etkileyebileceğinin dikkate alınması. Read the full article
0 notes
neyerlicom · 1 year ago
Text
Dünyada 200 Milyondan Fazla Kişi realme Kullanıyor! realme, Dünya Çapındaki Kullanıcılarıyla Birlikte Büyüyerek, Küresel Pazarları Fethetmek için Pazar Trendlerine Meydan Okuyor
Dünyada 200 Milyondan Fazla Kişi realme Kullanıyor! realme, Dünya Çapındaki Kullanıcılarıyla Birlikte Büyüyerek, Küresel Pazarları Fethetmek için Pazar Trendlerine Meydan Okuyor Dünyanın en hızlı büyüyen akıllı telefon markası realme, küresel akıllı telefon sevkiyatlarının 200 milyon adedi aştığını resmen duyurdu. 2021 yılında 100 milyon satış rakamına ulaşmasından bu yana realme, tüm zorluklara…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
zaman-dert-getirdi · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
24.11.2023 🇵🇸
1 note · View note
onlineizletr · 1 year ago
Text
0 notes
seslimeram · 1 year ago
Text
Fatura Ağırlaşırken...
Tumblr media
Fatura her gün daha ağırlaşıyor. Biçim ve anlam olarak var edilmiş olagelen hayat istemi her durumda bedel / diyetlerle boğuluyor. Ne diye bitiyor, ne kesilen faturalar. Ne tek bir an olsun tahakküm ara veriyor ne de var edilmiş olan topyekun soyguna bir dur deniliyor. Katran karanlığı içinde debelenip durulan bir menzilde hayatiyet o bedel ve diyetlerden mülhem bir olguya sıkıştırılıyor. Her yan kapkaranlık, her gün cerahatin her şey ama her bir şey mutlak sabık iktidarın insafına terk ediliyor. Bir tek bu bahislere çaba sarf edilip duruluyor. Biyopolitik olan bir tahakküm veçhesi üstünden yol arayan iktidar tahayyülü ve izleğinin her daralmada kendine hak olarak gördüğü an var ettikleri her şey o bedeli, şu diyet istemini belirgin kılıyor. Ne yol yol, ne gidişat gidişat. Feveran eden olmayınca, tek bir itiraz kayda alınmadığında doğru yolda olunduğu zikrediliyor. Oysa genel geçer değil hep dönüp geçmişe anbean oralardan yeni bir boyunduruk halini aşıran, bedel, diyet ya da vergilendirme nam aslarla faturalandırmalarla hayat kuşatılıyor. Bütünüyle bir “normatif” kılınan terör, denetim, gözetim ve tahakküm üçlemesinin refakatinde bu faturalar herkese pay ediliyor. Devletin, devletlinin sunduğu tahayyül, eylemsellik toplamı bir biçimde tüm o sıradanın hayatını zehir ediyor kesin bilgi.
Bireysel çıkışların önüne kurulan setler, en ufak bir muhalif söylemi imkansız, duyulmaz kılma gayretinin var ettiği her şey o faturalandırma sistematiğini günceller. Demokrasiden bahis açılırken darp etmenin yolları arşınlanır. Otuz iki kısım tekmili birden, yine yeniden bir seçim hezimeti yaşayan muhalefetin onlarca farklı parçaya bölündüğü zeminde üstüne titrenen tahakküm her fırsatta bu karşıt cephenin boşa düşürülmesi sonrası daha ağır bedel ve diyetleri var eder. Karşı çıkıp sahiden hesap soracak bir makam kalmadığından sıradan insanlar kendi kaderlerine terk edilirler. Ele geçmeden yok edilmiş, buharlaşmış olagelen o maaş iyileştirmeleri, enflasyona ezdirmeyeceğiz naralarının arasında bedel / diyet anlık güncellenen bir mefhum kılınır. Dolarla ne işiniz var ki denilip durulurken iğneden ipliğe her şeyin ithal edilmesi göz ardı edilmek istenir. Damacana suyun tek başına 72 lira gibi artık abes olmayı aşan bir mübalağaya dönüşümüne sessiz kalınsın buyrulur. Çarşı pazar alenen yangın yerine dönüşmüşken, daha bunlar iyi günleriniz sayıklamasına düşmekten kendilerini alıkoymayan bir cenahın da varlığında o diyet / bedellerin sonu gelmez. Böyle bir istikamette fatura her gün daha da ağırlaştırılır.
Mezopotamya Ajansına bağlanalım: “Zamlar sebze ve meyve fiyatlarına da yansırken, Amed’li yurttaşlar, pazar alışverişi yapamadıklarını belirterek, 5-10 kilo aldıkları domatesi 2 kiloya düşürdüklerini söyledi.
Temmuz ayına zamlarla girilirken, önceki gün açıklanan politika faizi de beklentilerin altında kaldı. Politika faizi yüzde 17,5 seviyesine yükseltildi. Vergi artışlarının yapıldığı Temmuz ayı içerisinde benzin ve motorine gelen zamdan sonra süt ve süt ürünlerine yüzde 35 zam geldi. Akaryakıtta gelen zamlar, döviz kurundaki yükseliş, çarşı-pazara ise zam olarak yansıdı. Amed’in Bajare Nû (Yenişehir) ilçesinde kurulan semt pazarına sebze ve meyve fiyatları yüksek olunca yurttaşlar da ihtiyaçları kadar alış veriş yapamıyor. Semt pazara esnafı, müşteri çekmek için fiyat etiketi asmamaya başladı.
Ofis’te kurulan Perşembe pazarında meyve –sebze fiyatları el yakıyor. Pazarda, domates 15- 30 TL, salatalık 12-15 TL, şeftali 30 -35 TL, patlıcan 10-16 TL, kiraz 45 TL, üzüm 25-35 TL arasında değişen ücretlerle, patates 15 TL, soğan 17 TL, marul 30 TL, maydanoz 5 TL, kırmızı lahana 18 TL, limon ise 18 TL’ye satılıyor.
Amed’in Sûr ilçesi Dağkapı ile Bajare Nû ilçesi Ofis Semti’ndeki semt pazarında mikrofon uzattığımız yurttaşlar, zamlardan kaynaklı dert yandı.
‘Gün Geçtikçe Her Şey Daha Kötüye Gidiyor’
Dağkapı’da mikrofon uzattığımız 53 yaşındaki Kahraman Erten, Amed Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanması ardından işsiz kaldığını söyledi. Çöpten pet şişe toplayarak geçinmeye çalışan Erten, eşi ile tek başına yaşamasına rağmen kazandığı paranın geçinmelerine yetmediğini söyledi. Hastalığından dolayı pet şişe toplamayı da bir ay önce bıraktığını aktaran Erten, “Sağlık sorunlarım var, ağır işler yapamıyorum. Bu koşullarda geçinmek zor oluyor. Neredeyse her gün yeme, içmeye zam geliyor. Eskiden 15-20 TL’ye pazardan ihtiyaçlarımızı alabiliyorduk. Ancak şimdi 400-500 TL’ye bir şey alamıyoruz. Bir karpuz alıyoruz 50-60 TL’ye. Geçen ay bin 500 TL, bu ay 3 bin TL’ye yakın giderimiz oldu. Millet geçinmekte çok zorlanıyor. Sistem çökmüş durumda gün geçtikçe her şey daha kötüye gidiyor” şeklinde konuştu.
‘Hiçbir Şey Alamıyoruz’
Eşinin emekli maaşıyla geçindiklerini söyleyen Keziban Çelik (64), “Eskiden merkeze eşya almaya geliyorduk, domatesin kilosu 50 kuruştu. Sonra 1 TL oldu, sonra 3 TL oldu, böyle böyle yükseldi. Şimdi domatesin kilosu 15-20 TL’den aşağı değil. Bir terlik alacaktım 120-150 TL, gidip zar zor 65 TL’lik bir terlik bulup aldım. Her şey pahalı olmuş, hiçbir şey alamıyorsun. Bir ceket alacaktım kendime, o da 200 TL olunca alamadım” dedi.
Fiyat Etiketi Konulmuyor
Ofis Semti’nde kurulan Perşembe Pazar’ında sebze meyve satarak geçimini sağlamaya çalışan Atilla Görmüş (40), insanların yüksek fiyatları görüp, tezgâhlara yaklaşmadığını belirtti. Tezgahta sattığı ürünlere fiyat etiketi yapıştırmadığını belirten Görmüş, “Biz evde 5 kişiyiz üç çocuğum var. Geçimimizi çok zor yapıyoruz. Sebze ve meyvelerde bayramdan önceki haftalarla, bayramdan sonraki haftalar arasında uçurum gibi fark var. Birkaç hafta önce mazot 18-20 TL’yken bugün litresi 25-26’yı bulmuş. Sebze ve meyvenin buraya geliş fiyatı çok pahalıya mal oluyor. Bir aile evine bayramdan önce 300-400 TL alışveriş yaparken, şu an 800 TL’yle alışverişini tamamlayamıyor. Bayramdan önce muz fiyatı 25 TL’ydi, bugün 35 TL olmuş” ifadelerini kullandı.
‘Erdoğan’la Ekonomi Düzelmez’
Çewlîgli Ömer Susever, insanların, sokakta bir şeyler almak amacıyla değil, bakmak amacıyla gezdiğini belirterek, “Türkiye’nin durumu zaten iyi değil, zaten iyi de gitmeyecek” dedi. Ekonomik krizin sebebinin Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikalarından kaynaklandığına dikkat çeken Susever, şunları söyledi: “Türklerin, biz Kürtlere bakış açısı bu olduğu müddetçe de bu krizlerin yaşanmasında değişen bir durum olmayacak. Türkiye, Kürtlerle barışmadığı müddetçe, yardım için ister Afrika, ister Rusya’ya gitsin yine Kürtlerin ayağına gelecek. Türk halkı şunu iyi bilsin, bu sorun çözülmedikçe ne Türkler ne de Kürtler rahat edecek. Türk ve Kürtlerin kardeşliği sağlanıncaya kadar bu krizler bitmez. Biz kardeşliğin gerçekten tesis edilmesini istiyoruz, ama onların kardeşliği sadece dildedir.”
‘Adalet Yok, Zam Var’
Yoksulun daha çok yoksullaştığını, zenginin daha da zenginleştiğini dile getiren Susever, “Mehmet Şimşek’le de düzelmez, Erdoğan’la da düzelmez. Değişim için, akılcı bir yol izlenmesi lazım yoksa ülke olarak kaybedilecek. Eskiden Avrupa’dan bir kaç yıl gerideydik, şimdi onlardan 50-60 yıl geri kaldık. Avrupa’nın parası değerlidir çünkü adaletleri var. Bizde ise adalet yok. Biz de ise her sabah uyandığımızda bir önceki günden zarardayız” dedi.
‘Zam Gelmedi Mi Şaşırıyoruz’
5 çocuk annesi Evin K., eşinin şoförlük yaparak, geçimlerini sağlamaya çalıştığını belirtti. Zam haberi almadıkları gün şaşırdıklarını dile getiren Evin, “Eskiden iyiydi, eşimin çalışıp, kazandığı parayla rahatça geçinebiliyorduk ama şimdi kıt kanaat geçinebiliyoruz. Eskiden 300 TL ile mutfak alışverişimi yapabiliyorken şimdi o parayla bir poşeti doldurup eve getiremiyorsun. Bir karpuz aldın mı paran bitiyor. Köyde oturuyorum, elektrik ve su parasıyla birlikte para ancak yetiyor” şeklinde konuştu.
‘Domatesi 2 2 Kiloya Düşürdüm’
Vefat eden eşinden kalan emekli maaşıyla geçinen Zeynep Başakçı (60), “Maaşımı aldığım gibi mutfak giderlerine veriyorum. Aldığım maaşı yettirmeye çalışıyorum. Pazara gittiğimde 300 TL ile gidiyorum, sebze dışında hiçbir şey almadan geliyorum. Eskiden dört beş kilonun altında sebze almazken şimdi bir iki kilo alabiliyorum. Kiloları düşürdüm. Domatesin kilosunu en son 23 TL’ye aldım, eskiden 5-10 kilo aldığım domatesi şimdi 2 kilo alabiliyorum” ifadelerini kullandı.
‘Yardımlarla Ayakta Durmaya Çalışıyoruz’
Malatya’da yaşadığını belirten depremzede Zeynep Avcı (35), depremden sonra evlerinde kimsenin çalışmadığını belirterek, “Son gelen zamlardan sonra hiç memnun değiliz halimizden, her şeye zam. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Benzinin litresi ne kadar zamlandı? Enflasyon batmış durumda, 2 bin lira olan alışveriş tutarımız 3 bin lira oldu. Pazara daha önce 300-400 TL ye gidebiliyordum, şimdi bin TL cebinde olacak ki her şeyi alabilesin. Biz dört kişiyiz, şu an evde kimse çalışmıyor. Depremden sonra yardımlarla ayakta durmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
‘Simit Alsam Ekmek Alamıyorum’
Diyarbakır PTT Başmüdürlüğü’nde aldığı yaşlılık maaşı için sırada bekleyen 76 yaşındaki Halime Aba da geçinememekten yakındı. Tek başına yaşayan Aba, “Torunlarım kendine kıyafet alabilmek için 3 gün kasabın yanında çalıştı. Üçüncü günün sonunda alabildikleri para 200 TL oldu.3 bin TL alıyorum, fazladan bir şey alamıyorum. Canım bir simit, sıcak ekmeği istediğinde satın alamıyorum. Dolaptan ekmek çıkarıp onu yiyorum, çünkü 10 TL’yi verirsem geçinemem, 2 ekmek alırsam günde 20 TL yapıyor. Eskiden 100 TL’ye bana yetecek kadar şey satın alıyordum. Şimdi de tek başıma yaşamama rağmen 500 TL yetmiyor. En son alışveriş yaparken domatesin kilosuna 30 TL istedi. Bende orada bulunan çürük domatesleri 20 TL’ye satın aldım. Küçük torunlarım var, onlara 10 lira harçlık veriyorum ,onunla mutlu oluyorlar. Takatim, ayakta duracak mecalim yok ama saatlerdir burada maaş kuyruğundayım. Doktora gidemiyorum” dedi.”
Fatura her gün daha ağırlaşıyor. Bir tek Amed’den yansıyan şu bildirimler dahi memleket denilenin her nereye doğru taşındığını göstere geliyor. Artık cürmü aralıksız var eden bir temsilin eylediği bir de ekonomik çökertme olarak ilavesi kılınıyor. Tümüyle belirgin bir kuşatma altına alınmış olan hayatta var olma mücadelesindeki insanlara bedel / diyetlerin var edilmesinin ne sonu getiriliyor ne de bir dibi bucağı bulunuyor. Kuru ekmeğe talim ettirmekle yola çıkılan güzergah yeni ülkenin şatafat dolu yüzüncü yıl söyleminin hemen yanında biçimlendiriliyor. Ele geçen kısıtlı maaşın, asgari ücretin, hiç değilse iyileştirildi diye avutup yutturulmaya çalışanın bir insani değeri değil, bir eksik kapatmayı değil, bir biçimde karın tokluğunu değil artık tastamam yeni liberalizmin keskin bir sınaması adına var edildiği ortaya çıkıyor. Eldeki avuçta her ne varsa ondan da olmanın yeni, yepyeni bir Türkçe karşılığı “yoksunluğun” ortaklaştırılmasıyla çıka gelir. Gerisi yukarıda okuduğunuz tanıklıkların ortak hikayesindedir. Gerisi malum.
BirGün’den aktaralım: “Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi, ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde İlerleme Yok’ başlıklı bir rapor hazırladı.
“BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri̇ Ağı (Sustainable Development Solutions Network-SDSN) 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nu yayınladı. 166 ülkenin tüm hedefler doğrultusunda puanlaması yapıldı ve ilerleme durumları gösterildi. Sıralamada Finlandiya 1. olurken, Türkiye 72. sırada yer aldı.
Türkiye'de nüfusun yüzde 60,4 dolayında kesiminin, yani 51 milyon 600 bin kişinin açlık sınırının altında yaşadığı tespit edildi.
"BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nun Sıfır Açlık hedefine yönelik verilere göre; Türkiye'nin yetersiz beslenme yaygınlığı oranı yüzde 2,5. Beş yaş altı çocuklarda bodurluk prevalansı yüzde 5,5. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), 6 Haziran 2022 tarihinde gerçek zamanlı veri paylaştığı ‘Açlık Haritası’na göre, 92 ülkede toplam 866 milyon kişi yeterli gıda tüketmediğini açıkladı. Haritaya göre, 82,3 milyon nüfuslu Türkiye’nin 14,8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor. TNSA’nın 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı araştırma ise beş yaş altı çocukların yüzde 6’sı bodur ya da yaşına göre çok kısadır. Bu durum, kronik kötü beslenmeyi işaret etmektedir. Bodurluğa, en fazla hiç eğitim almamış veya ilkokulu bitirmemiş annelerin çocuklarında rastlanmaktadır (yüzde 9). Bodurluğun en yaygın olduğu bölge Doğu (yüzde 8), en az yaygın olduğu bölge ise Batı’dır (yüzde 4). Beş yaş altı çocukların yüzde 8’i fazla kiloludur. Akut yetersiz beslenmenin bir göstergesi olan zayıflık (boya göre çok zayıf olma) yaygın değildir (yüzde 2). Bunlara ek olarak, çocukların yüzde 2’si düşük kiloludur."
"BM 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'na göre; iyi sağlık ve refah alanında anne ölüm oranı her 100 bin canlı doğumda 17,3, yenidoğan ölüm oranı ise her bin canlı doğumda 4,7, Beş yaş altı ölüm oranı ise bin canlı doğum başına 9, tüberküloz insidansı ise her 100 bin nüfusta 18, evsel hava kirliliği-ortam hava kirliliğinin ölüm oranı her 100 bin nüfusta 45,5, 15-19 yaş arası gençlerdeki doğurganlık hızı bin kadın başına 14,7. İklim değişikliğinden en fazla etkilenenler derin yoksulluk içinde yaşayan ve en savunmasız durumda olan çocuklar. Kaynak tükendikçe çocuklar okuldan alınıp çalıştırılıyor. Yoksullaştıkça ‘çocuk evliliği’ artıyor. Açlık ve yoksulluk, su�� oranını artıyor. Kirlilik, en çok çocukları etkiler. Anne karnında ve erken çocuklukta kimyasallara maruz kalmak, erken bebek ölümüne yol açıyor."”
BM Raporu bir hakikati bildirirken baş efendinin söylediğidir: "-Milletime sesleniyorum. Verim ekonomisinden yana olalım. Tasarruf ekonomisinden yana olalım. İsraf ekonomisini bir kenara koyalım." Bütünüyle tırpanlanan bir yaşam idesi, kuşa çevrilmiş olagelen maaşlar, kesintiler ve bitimsiz eksiltmeler ile birlikte tasarruf edebileceğinden de olmuş bir halkla kafa yapmak değilse her nedir baş efendinin var ettiği. Hiçbir cümleye ya da merama sığmayacak kadar kalıcı / kesin ve kati bir yıkım kuşatırken yaşama idesini eylemini hayatta var olma gayretinin köküne kibrit suyu aralıksız dökülürken hangi bedel, hangi diyet kalmıştır ferah için. Çoluk çocuğundan, gencine, yetişkininden yaş almış olan herhangi bir bireyine bırak tek günü, en ufak bir umut kırıntısı bırakmayan bir zemindeki faturalandırma halinin bir sonu gelir mi, sahiden getirilebilir mi? Saray denilen yapının tek bir günlük masrafı on milyon lira sınırlarını arşınlarken, umut pazarlamaya devam diye çıkagelen, herkes bize yatırıma koşuyor, sıraya giriyor denilen bir zeminde bunca un ufak edilmiş hayatın hesabı her ne olacaktır? Bütünüyle kafa kola alınmış olagelen hayatı var eden insani temsiliyeti lağvetmeye devam diyen bir cüretin karşısında hangi bedel daha kaç fatura kalmıştır ibraz edilecek. Hayat binbir türlü ayak oyunu, mübalağaya yer bıraktırmayan bir kötülük seremonisi dizisine rehin kılınırken normali zayi olunmuş olan yerde bunca can kırığının hesabı, bu kadar eksik konulmanın hesabını kim, ne şekilde, her ne zaman verecektir, düşünüyor musunuz? Masallar anlatılıp durulurken, refah ülkesine dair haberler birbiri ardına bildirilirken, sıradanın un ufak edilmiş hayatlarının hesabını kim nasıl verecektir? Faturalar ağırlaşırken, bedeller, diyetler, tehditlerle güncellenirken ardılı sıra bir ülkenin müşterek idesi hayatta “asgari” bir yaşama ihtimali ellerinin tersiyle silinip giderken kim verecektir ki yaralarımızın, eksikliklerimizin, onca yoksunluğun hesabını?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: İsmail FERDOUS via Bloomberg
0 notes
sektorellfirmalar · 1 year ago
Link
0 notes
kurumssocial · 1 year ago
Text
CFO'nun Stratejik Yol Haritası Blog Serisi 6: Küresel Trendler ve Değişen İş Ortamı - Geleceği Yakalamak
Son blog yazımızda, bir CFO’nun küresel trendleri takip etme ve hızla değişen iş ortamına uyum sağlama yeteneğini ele alacağız. Bu yetenekler, bir CFO’nun sadece mevcut iş hedeflerine ulaşmasını değil, aynı zamanda gelecekteki başarıyı da sağlamak için kritik öneme sahiptir. Kuresel-Trendler-ve-Degisen-Is-Ortami Küresel trendler, iş dünyasında hızla değişen dinamiklerin bir sonucudur ve bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes