Tumgik
#seri katiller
belkibirmucizeolur4 · 2 years
Text
Birkaç insanın isteği için onlarca hayvan hayata gözlerini yumuyor. Bir fabrikadan çıkan yüzlerce kimsayal, atık maddeler,zehirli atıklar denizlere karışıyor. Doğamızı koruyalım derken daha da mahvediyoruz.Gelişelim derken daha da geriliyoruz. Ve fabrika atıkları arttıkça,denizlere atıldıkça denizler bir mezarlığa dönüşecek.Ve o mezarlıktaki ölülerin katilleri insanlar olacak....
10 notes · View notes
dusuncekatalogu · 2 years
Text
Lauren Giddings'in Korkunç Cinayeti ve Polisin Komşusunun Dairesinde Bulduğu Ürpertici Deliller
Lauren Giddings'in komşusu ve sınıf arkadaşı Stephen McDaniel, vücut parçalarını Macon, Georgia'daki çöp tenekelerine atmadan önce onu boğdu ve parçaladı.
Lauren Giddings, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonraki yazı belki de gireceği en önemli sınava hazırlanarak geçirdi. Ancak komşusu ve sınıf arkadaşı Stephen McDaniel’in başka planları vardı. 26 Haziran 2011’de McDaniel, 27 yaşındaki Giddings’i öldürdü ve parçaladı. Giddings, birinin onu izlediğinden şüphelenmişti. Hatta ölümünden önceki gece erkek arkadaşına e-posta göndermiş ve ona birinin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kaybolsun · 3 months
Text
aylar oldu, dört beş ay en az, türk seri katiller belgeseli izledim. yabancı suç belgesellerine bin basar öncelikle. yağlama boyalama yok. hikâye, hazinliğiyle geliyor. bir tanesi, orta yaşlarına kadar normal gelmiş. ailede sorunlar çıkıp karısıyla kopunca, araya bir de hastalık girmiş, adamın ip kopmuş. bana darbe vuran bu hikâyede, adamın çocukluğuydu. delicesine dayak yermiş babasından. dayak bizatihi tahmin ettiğimiz kadar anlamlı bir şey olmayabilir. benim nesil anadan babadan rutin dayaklarımızı yedik, mutlu tatminkâr hayatlar da yaşadık, yaşıyoruz. bu adamın çocukluğunda yaşadığı, babadan gelen düşmanlık. kardeşi anlatıyor, babam onu çok döverdi. hepimizi döverdi ama onu bir başka döverdi. babasının motorunun sesini duyunca sedirin altına saklanırmış. bütün gelişigüzel yetişmiş, bütün yetişmiş erkek çocuklar, bütün çocuklar kümesini temsilen içten, derinden bir üzüntü duydum adam için. seri katil olmasıyla ne kadar bağı var hikâyenin o da belli değil. demin aklıma geldi, yine ciğerime iğneler battı, yazdım ben de işte.
2 notes · View notes
cemyafilmarsiv · 6 months
Text
Tumblr media
Cellat yönetmen Memduh Ün
2 notes · View notes
helin-adsay · 2 years
Text
Tumblr media
~ THOSE WHO AREN'T AFRAİD CONTROL LİFE İTSELF ~
22 notes · View notes
mavikanatlikelebekk · 2 years
Text
İyi güzelde... bugün İstanbul Gökçe için ağlıyor..
8 notes · View notes
ccisnenegro · 2 years
Note
Sen yaşıyor muydun ya?
-Bir seri katil...
Ne ölmesiiiii bayılmışım
2 notes · View notes
kaybettimyolumu · 2 months
Text
Ölü gibi uyandım sabah ezanıyla birlikte. önce kefen mi yoksa nevresim takımı mı ayırt edemediğim kumaşlardan kurtulup, sonra üzerimdeki toprağı araladım. çürümeye yüz tutmuş bir ceset gibi görünüyordum aynada. biraz kahvaltı yaptım, biraz kalp masajı ama bir türlü kurtaramadım kendimi. başarısız bir hayat, başarılı bir ölümü hakediyor düşüncesiyle yüksek bir köprüden sallamıştım ayaklarımı bir keresinde. başarısızlığım o zamanda bırakmamıştı peşimi. çünkü ölmekten daha baskındır yükseklik korkusu. bunu her gözden düşen adam bilir. sonra ara verdim ölmelere. ölü gibi uyandım bu sabah. sanırım gecenin geç saatlerinde intihar etmişti birisi benim yerime. bazen öyle şeyler olur da farkında olmaz insanlar. bende başka birisi için ölmeye kalkışmıştım ama o benden önce öldü. ah bu başarısızlıklarım küçük çocuk gibi bırakmaz elimi. tek bildiğim ölmek, öldürmek herkesi. bir seri katil başka ne bilir ki? belki katil olmasaydım aşık olurdum ama onlarda öldürmüyor mu birbirlerini? kusursuz bir cinayet belli kurallar gerektirir. kanlar içinde can çekişen kişinin çığlıklarına ıslık ile eşlik edebilme becerisine sahip olmalısın. bir nevi müzik kulağı işte. ilk cinayetimi işlediğimde henüz 15 yaşımdaydım. bileklerimi kesip, umutlarımı öldürmüştüm. ben insanları öldürmeye kendimden başlamıştım. belki de bu yüzden ölü gibi uyandım bu sabah.
123 notes · View notes
1adam · 4 months
Text
Tumblr media
Sanki bu ülkemizdeki tüm sorunlar birmiş herkez refah mutluluk içinde de Şimdi tutturmuşlar sokak hayvanlarının yeri sokaklar değil barınaklardır..bu hangi vicdan hangi akıl ile bağdaşabilir biri bana anlatsın..Allah canlıları yaratırken ben kuşları yaratıyorum ama uçmasınlar kafese koyun,ben kuzuları koyunları yaratıyorum ama otlaklarda gezmesinler ahırlara tıkın,ben kedileri köpekleri yaratıyorum ama sokaklarda dolaşmasınlar insanları rahatsız edip çok yer işgal ederler siz öldürünmü demiş hangi ayet hangi hadiste var bu..kainatta hiç kimse sahipsiz değildir sizin sahipsiz başıboş dediğiniz sokak hayvanlarının sahibi sizinde bizim de sahibimiz olan Allah’tır hiçbir canlının canını sahibi olandan başkası alamaz müslüman bir milletiz ya ondan söylüyorum bunları…Bir hadisi şerifte “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân'dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." (Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 16)
Hadis, merhametin ehemmiyetini anlatmak açısından çok önemlidir. Merhametli olanlar derken ifâdenin mutlak bırakılmış olması dikkat çekicidir. Yani "insanlara" veya "mü'minlere" veya "sâlihlere" veya "fakirlere" diye bir kayıt yoktur. Öyleyse bütün mahlûkâta karşı merhametli olmak söz konusudur. Yani yeryüzünde bulunan sâlih-fâcir bütün insanlara, ehlî-vahşî bütün hayvanlara karşı gösterilecek merhamet, Rahmân'ı yâni rahmetine nihayet olmayan Allah'ı memnun edecek bir davranıştır.
Burdan anlayacağımız üzere bu konunun tartışılması bile müslümanlıkla insanlıkla bağdaşabilirmi sahibi olan yaşasın sahibi yoksa ölsün o zaman sokakta kimsesiz olarak yaşayan bir çok insan var şimdi napalım onlarıdamı uyutalım onların içinde de insana zararı olan saldıran öldüren katil olan hırsız olan sapık olan var..hatta barındığı bir çatısı sahip olduğu bir ailesi olupta bunları yapanda var ya bu ülkede sapıklar,seri katiller,tecavüzcüler ,gaspçılar aklınıza ne kadar suç gelirse işleyenlerin canı alınmıyor da konu hayvanlara gelincemi cezaları öldürülmek oluyor yaşam alanımı bıraktık onlara da siz yaşam alanının dışına çıktınız diye hesap soruyoruz ..devlet öldürmez devleti bırak müslüman öldürmez yaşatır… canın yaşama hakkının insan yada hayvan diye bir ayrımı olamaz..bu hayvanlar sokakta biçare aç perişan yaşıyorsa suç onların değil devletindir belediyelerindir..eğer devlet ve belediyeler bu hayvanları toplayıp her belediye bünyesinde barınmalarını iaşelerini sağlayıp yeterli miktarda barınak kuramıyorsa kendi suçlarıdır..Allah muhakkak ki görendir duyandır işitendir yerdeki karıncanın bile hakkını bizden soracak olan allah mutlaka böyle birşeye sebeb olanlarada o canlıların hakkını soracaktır… ben kendini sokak hayvanlarına adamış bir insanım lafta değil özde herşeyiyle bakımı tedavisi maması aklınıza gelen ne varsa.. sonuçta o hayvanlar üzerinde benim hakkım var ve ben hakkımı asla helal etmem mahşerde bile ..söyleyecek başka söz yok çünkü sözün bittiği yerdeyiz bunlar benim içimden geçen duygular kimse böyle düşünmek zorunda değil kimseyide bağlamaz. Şunuda unutmayın merhametliyim deyipte merhametin anlamını bilmeyenler merhamet insana yada hayvana acımak değildir acıtmamaktır!(Made in okan)
46 notes · View notes
selcandy · 26 days
Text
Bu aralar pek çok kişiye “bakacağım, okuyacağım, izleyeceğim, dinleyeceğim” dediğim için üzerimde verilmiş sözlerin sorumluluğu vardı, hepsini bir gecede aradan çıkardım. =D Dün gece aldığım tüm tavsiyeleri peş peşe değerlendirdim, düşüncelerimi doğrudan onlara iletmek yerine ortalığa yazayım ki bu kişilerin tavsiyeleri sizlere de ulaşmış olsun dedim.
İlk olarak @aitsiz’in önerdiği “Mountain Queen - The Summits of Lhakpa Sherpa” belgeselini izledim (Netflix). Aslında verdiği mesajlar son derece pozitif olsa da bittiğinde içimde bir ağlama arzusu oluştu. Bir insan aynı anda nasıl bu kadar özgür ve tutsak olabilir diye düşündüm. Yaşadıklarını çok da ileri seviyede bilmediği bir dille, İngilizceyle anlatıyor ama bu kısıtlılığa rağmen söylediği şeyler o kadar içine işliyor ki demek ki her şey kelimeler ve kelime çeşitliliği değilmiş diyorsun. Spoiler vermeye hiç niyetim yoktu ama beni en çok etkileyen şeylerden biri, Lhakpa’nın ilk başarısında babasının ona “oğlum” demesi, yani onu kız evlat değilmiş de erkekmiş gibi unvanlandırması ve Lhakpa’nın kendi kızlarından bahsederken üstüne basa basa, her fırsatta gururla “kızlarım” demesi oldu. Okutmaya bile değer görülmeyen, dişiliğinin bedelini cehaletle ödemesi beklenen bir kadının rekor üstüne rekor kırmasını izlemeyi, bir insanın nasıl aynı anda hem çok “vahşi” hem de çok “vicdanlı” olabileceğini görmeyi dilerseniz siz de bir buçuk saatinizi bu belgesele ayırabilirsiniz.
Sonrasında @eceebenece’nin önerdiği “Yakın İlişkiler - Olumlamaların Gücü” podcastini dinledim (Spotify). 13 dakikalık olan bu içerik, tıpkı benim olumlamalar hakkında yazdığım yazı gibi son derece subjektif geldi. Bilimsel bir içerikten ziyade bir uzmanın olumlamalar hakkındaki şahsi görüşlerini belirttiği bir içerik gibiydi. Zaten içerikte olumlamaların bilimsel açıdan kanıtlanmış hiçbir etkisinin olmadığını, kişinin hayata daha iyimser bakmasını sağlayan bir araç olduğunu belirtilmiş. Bunları söyledin diye hayatın değişmez ama hayata bakış açın değişebilir diyor. Ne ifade etmeye çalıştığını çok iyi anladım ve üzerine düşündüm, olaya kendi algımla değil de “herkesin algısı farklı olabilir” kafasıyla yaklaşınca amaçlanan şeyi az çok kavrayabiliyorum aslında. İçerikte verilen olumlama örnekleri de güzeldi, konuyla ilgilenenler buna bakabilirler.
Sonrasında @dalginlik’ın tavsiye ettiği beden olumlama makalesini okudum (SciHub). İliştirdiği linkten makalenin tümüne ulaşılamıyor (veya ben beceremedim) ama arayıp tamamını buldum, isteyene gönderebilirim. “Yok ben okuyamam” veya “İngilizce bilmiyorum” diyen olursa ona da şöyle özetleyebilirim: bir araştırma yapılıyor ve katılımcı kadınlardan kısıtlı zamanda “bedenimi seviyorum” başlığı altında bir şeyler yazmaları isteniyor. Bu kişilerin ağırlık verdiği noktalar, konu başlığı pozitif olsa da genelde negatif noktalar oluyor. “Bedenimi seviyorum ama göbeğim çok büyük,” “Keşke karın kaslarım olsaydı” gibi şeyler yazıyorlar. Beden olumlama tümcelerinin aslında serbest çağrışımla insanın bedenindeki beğenmediği noktaları hatırlamasına yol açtığı ifade ediliyor. Şimdi düşününce, ben de pekala “bedenimi seviyorum ama keşke şuram şöyle olsaydı” diyebilirim kendi beden imajımın üzerine düşününce. Araştırma bir noktada @eceebenece’nin yolladığı podcast’teki “olumlamaların bir insanda işe yaraması için o insanın o konuda gerçekten istekli olması lazım” mesajıyla birebir örtüşüyor çünkü araştırma diyor ki “bedenimi seviyorum” cümlesi, bedeniyle hiçbir sorunu olmayan bir insanı mutlu edebilir, bedeniyle sorunu olan insanı mutlu edemez aksine daha çok bilendirir. Kısacası bu tip olumlamaların tuzu kuru olanlar üzerinde olumlu bir etki yarattığını, onların da zaten böyle bir etkiye ihtiyaç duymadıkları anlatılmaya çalışılıyor.
En son @dusunce’nin önerdiği Portal kanalındaki “Seri Katiller Neden Bu Kadar İlgimizi Çekiyor” videosunu izledim (YouTube). Geçen gün Küçük Sırlar’dan yola çıkarak yazdığım yazıda bahsettiğim “ben onu düzeltebilirim” yaklaşımının ve “şiddeti maskülenlikle bağdaştırma” yanılgısının burada da karşıma çıkması beni sevindirdi, kafamda bir şeyler yapboz parçaları gibi tık tık iç içe geçti. Erinmeyip videoya yazılan yorumları falan da okudum, birilerinin Dorian Gray’den alıntı yaptığını falan görünce iyice mest oldum. Yayıncının kişisel görüşlerine de katıldım çoğunlukla, farklı noktalara temas etmiş. Merakı olan buna da el atabilir.
Sayenizde son zamanların en verimli gecesini geçirmiş olabilirim efendim, teşekkürlerimi sunuyor ve Allah karşınıza hep benim gibi önerilerinize hak ettiği kıymeti veren insanlar çıkarsın diliyorum kfıjıkrjgı.
46 notes · View notes
dusuncekatalogu · 10 months
Text
12 Kişiyi Katleden Psikopat Seri Katil…
James Holmes, 20 Temmuz 2012 tarihinde Aurora sinema salonuna düzenlenen silahlı saldırıda bir düzine kişinin ölümüne ve yetmiş kişinin yaralanmasına neden olan Amerikalı bir katildir. 13 Aralık 1987’de doğan Holmes’un babası matematikçi ve bilim insanı, annesi ise kayıtlı bir hemşiredir. On iki yaşına kadar Kaliforniya, Monterey County’deki Oak Hills’te büyümüş, daha sonra doğduğu şehir olan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
veronikaolmekistiyoo · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Seri katil tipi var mi bi bakın (şu sitede bi fotomuz olmasın mi)
130 notes · View notes
delfin-s · 3 months
Text
KİTAP ÖNERİLERİ PART-3
Kitap adı: 17 Numara (seri)
Konusu: Defne Karaca 19 Ocak 2017 tarihinde tren bileti alır lakin başına gelen aksiliklerden dolayı otobüse binmek zorunda kalır. Bindiği otobüs aralarına 8.kişiyi seçmek isteyen 7 katil tarafından esir alınır. 8.kişi ise en başından beri bellidir.
Kendi düşüncelerim (SPOİLER)
Beni sonuyla en etkileyen ikinci kitap oldu. Sonunu spoi ile zaten öğrenmiştim ama beklenmedik bir şey değildi. Sonunda elbet biri ölecekti. Ya Defne Asır'ı öldürecekti -ki bu durumda onun öleceğini sanmam- Ya da Asır Defne'yi öldürecekti sonra da onu ya Ali ya da kendisi Defne'nin yaşayamadığından intihar edecekti. Kısmen her ikisi de gerçekleşmiş oldu. Birbirlerini öldürerek intikamlarını aldılar. Belki bir ihtimal Defne iyleşebilir sonra mutlu son ile bilebilirdi. Ama mutlu son da bu kitaba yakışmasdı.
Yaş sınırı: Piskolojisi kaldırabilecek herkes okuyabilir içinde smut sahne falan yok
Sormadan edemeyeceğim. Ali'den nefret eden var mı? Ben nefret edemiyorum ondan
15 notes · View notes
bugunden · 2 months
Text
Son zamanlarda okuyup cok beğendiğim kitaplar
Kayıp Tanrılar Ülkesi- Ahmet Ümit
Kitabın tarzı polisiye ama sadece katil aramakla geçen bir kitap değil. Yunan Mitolojisi ve arkeoloji hakkında bir sürü bilgiye hatta ülkemizdeki tarihi hakkında da bilgilere sahip bir kitaptı.
2. Saklı Bahçeler Haritası- Nermin Yıldırım
Kitabın konusu 2 kız kardeşin mektuplarından oluşuyor aynı adama aşık 2 kardeşin ikinci dünya savaşı döneminde hayatlarının nasıl farklı yollara savrulduğunu anlatıyor ama sonunda oyle bir ters köşe oluyorsunuz ki bütün kitap boyunca okuduklarınız gidiyor . Beni cok etkilemişti
3. Kırlangıç Çığlığı - Ahmet Ümit
Kitap polisiye tarz. Bir seri katilin peşine düşerken kurbanların hayat hikayelerinden ve katilin kim olduğuyla ters köşe olmakla sonlanıyor. Keyifli okuduğum polisiye romandı
4. Kardeşimin Hikayesi -Zülfü Livaneli
Merak duygusunun ön planda olduğu keyifli bir kitaptı diğer kitaplar kadar yoğun olmasada başarılı denilebilir. Sonundaki ters köşe ise iyi ki yarım bırakmamışım dedirtti.
13 notes · View notes
helin-adsay · 2 years
Text
Tumblr media
NO, HE'S NOT AN IMPERSONATOR.
17 notes · View notes
mavikanatlikelebekk · 2 years
Text
"Çığlıklarının hastasıyız 17 numara.."
7 notes · View notes