#Homeros

[m1ssnovember]

[jjinpang]

[dusleraleminde]

📜Öyle acılar, öyle acılar çekmişsiniz ki, Acı günleri düşünmekten sevinci unutmuş yürekleriniz.✨

~ Homeros, Odyssei

[yorgunherakles]

stoa etiğinin ideallerinden biri olan [etkilenimsizlik, apatheia impassibilitas], dinginlik (ataraksia tranquillitas), acı duymama (analgesia) ve sarsılmazlıkla (eustatheia constantia) birlikte ele alınır.

stoic philosophy

[felsefebilim]

Homeros'a Göre Ölüm Sonrası Beden ve Ruhun Ayrımı

Yer ve gökün yaratıcı Uranos ve Gaia'nın oğlu Kronos zamanında, insanların kendi ölümleri hakkında önceden uyarıldıkları söylenirmiş. Yaşamında doğru ve erdemli bir şekilde yaşamış kişiler, kutsanmışların adasına yolculuk eder; adaletsiz, kötü bir hayat yaşamış olanlar ise yeraltına Tartaros'a gönderilirmiş. Bu kararı verenler yani onları yargılayanlar ise yaşayan insanlarmış. Onları ve sürdükleri yaşamı ölecekleri gün yargılayıp tanıklarını dinleyip kararlarını verirlermiş. Fakat kutsanmışların adası muhafızları şunu fark etmişler. İnsanlar ölecekleri zamanı bildikleri için ölecekleri günkü yargılamalarına önceden hazırlanıyor, zenginliklerini ve asaletlerini tüm ihtişamıyla sergiliyor, sahte tanıklar bulup kendilerini doğru-iyi bir kişi olarak gösterip yargıçları etkiliyorlarmış. Bu da kutsanmışlar adasına gönderilmeyi hak etmeyen insanların bir ödül olarak orada yer alması durumuna yol açmış.

Kronos'u öldürdükten sonra babasının gücünü ve otoritesini alan oğlu Zeus da muhafızların fark ettiklerini onlardan dinledikten sonra bu durumu engellemek için kararlar almış. Bu kararla, insanların kendi ölümlerini önceden bilmelerini sonlandırmış. Ayrıca zenginlik ve asaletlerini sergileyip yargıçları engellemelerini önlemek için çıplak ve tanıksız tek başlarına yargılanmalarını sağlamış. Yargıç olarak ise oğullarının en bilgelerini atamış. Verilen hükmün adil olması için de yargılanan cismin yani ölenlerin bedenlerinin yeryüzünde kalması gerektiğine karar vermiş. Yargılama sonrasında kutsanmışlar adasına ve Tartaros'a gidecek kişiler sadece ruh olarak gidebilecekmiş..

[w-i-m-m]

[cosmichorror-jazzhands]

Ok but imagine the end of Odysseus's encounter with Polyphemus from his stag's point of view. You live on the island with all the sheep and stuff and the huge cyclop that comes to milk them every now and then, and one day a group of humans come to the island and to the cyclop's cave , and only a few of then come out a few days later, and hide from the cyclop by hanging on to the sheeps' underside, and one of them clings on to you. And then the cyclop comes out with his eye burned off and starts patting all the sheep and asking why you're the last one to venture to the meadow, becayse you're usually the first but now you have a full grown man to carry so it's a bit heavy. And then the cyclop starts talking about this guy who got him drunk and fucked up his eye and all the things he will do to him if he finds him, and you can't say anything because you're a stag and also the guy he's talking about has been clinging to you all night.

Just. Imagine being the stag in this situation.

[forislynx]

Ynglingens namn betyder "fjärran krigare": sonen som definierar sig själv utifrån faderns frånvaro har ett namn som anspelar både på frånvaron och dess orsak.

Daniel Mendelsohn, En odyssé : en far, en son och ett epos

[whereishermes]

Exploring Greece in the Pre-Homeric Era

[never2without3]

The urge to translate every Ancient Greek epos I’ve ever heard about the moment I see one post about the Iliad

[m1ssnovember]

🥀

[jjinpang]

[duslerimiyasiyorum]

TROYA(TRUVA) ANTİK KENTİ | THE ARCHAEOLOGICAL SITE OF TROY

Herkese Selam!

M.Ö. 8.yy'a zaman yolculuğu yapıyoruz. Homeros, dünyanın en eski destanlarından biri olan İlyada'yı yazıya döker. Destanda anlatılan konulardan biri Troya Savaşıdır. Troya Efsaneleri olarak da bilinir.

Troyalı Paris'in, Spartalı Helen'i(Sparta Kralı Meneleos'un karısı) kaçırması sebebiyle; Akha'lar Troya'ya saldırır. Troya/Truva Savaşı başlamış olur.

Savaş yaklaşık 10 yıl sürer. Askeri taktik kullanılır: Akhalar savaştan çekilir gibi yapar ve tahtadan yaptıkları Truva Atı'nı geride bırakırlar. Athena'ya kutsal bir sunak olarak yapıldığı söylenen Truva Atı, Troya Kentinin surları içine alınır. Savaşı kazandığını düşünen Troyalılar, verilen eğlence sonrası alkolden sızar. Atın içine gizlenen Akha Askelerleri; surların kapısını açarak Akha Ordusunu içeri alır. Troya düşer.

Yüzyıllar sonra.. 19. yy da, İlyada Destanı'ndan etkilenerek, Troya'nın varlığını araştıranlardan biri olan Alman Tüccar Heinrich Schliemann; dikkatini Çanakkale'ye yöneltir. Hisarlık'ta(Çanakkale) yapılan kazılarda keşfedilen kentin Troya olduğu, Schliemann sayesinde kesinlik kazanır. Troya keşif kazılarında; tarihe ve tarihi eserlere en büyük zararı, yine kendisi verir. Bulunan eserler, dünyanın dört bir yanına kaçırılır.

Schliemann'a kazılar sırasında eşlik eden Mimar Wilhelm Dörpfeld, Troya'nın katmanlı yapısını keşfeder. Troya Antik Kentinin yapısını ve tarihini anlamak için önemli bir keşiftir.

Osmanlı Döneminde başlayan kazılar, Türkiye Cumhuriyeti Döneminde de devam eder. Amerikalı Arkeolog Carl W. Blegen, Troya Savaşı'nın yaşandığı kent katmanını keşfeder.

Günümüzde Troya 10 katmandan oluşmaktadır. Troya Savaşı'nın yaşandığı katman, VIIa olarak keşfedilmiştir.

Kazı çalışmaları devam eden Troya Örenyerini #müzekart ile ziyaret ettik. Kentin çeşitli katmanlarına ait Sur Kapıları, Tapınaklar, Tiyatro, Meclisi.. vs. gezerek zamanda yolculuk yaptık.

Mutlaka ziyaret etmeli !

İlion kenti olan Troya hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bunlardan birini Tyreli William belirtmiştir. Türklerin göçebe kültürlerine dikkat çekilerek, köklerinin Troya/Truva'ya dayandığını iddia eder.

Fatih Sultan Mehmet'e "Truvalıların Prensi" hitabı, Atatürk'ün "Truvalıların öcünü aldık" sözü; bu iddiaya kanıt olabilir mi?

Bize öğretilen tarihin gerçekliğini sorgulatır.

[yorgunherakles]

hiçbir düşüncen olmadığı için sana gıpta ediyorum.

euripides - iphigenia aulis’te

[soloen]

[tuzcularisin]

AŞK ASLA PİŞMANLIK DUYMAMAKTIR

İlyada;  η – Eta, 7.Kitap Hektor kapıdan dışarı fırladı, ben de yanında gidiyordum, Lidyalı Glaukos da bizimle ama benden pek hoşlanmadığından, pek konuşmuyorduk onunla. Aşktan anlamıyor, Helene’yi kaçırmam büyük ayıpmış hem de konuk olduğum evden, töre diyor, gelenek diyordu hep. Geçen gün Diometes ile dövüşeceklerine silahlarını değiş tokuş etmişler, neymiş Diometes bir zamanlar Glaukos’un…