#taşeron
Explore tagged Tumblr posts
onderkaracay · 5 months ago
Text
🎯 TAŞERON TANRILAR 🎯
0 notes
importerslist · 1 year ago
Link
0 notes
baybaykus · 1 month ago
Text
TAŞERON=TÜRK İSLAM SENTEZİ
ABD veya küreselci baronlar Türk Milliyetçiliğini kontrol altına almak için bir partiye rol verdi. Böylece Türklüğün yanına İslam sentezi eklendi. Matematik bilen bu iki kavramın toplanamayacağını bilir. Dini inançla bir ırkın toplamı olur mu? Emperyalizm oldurdu. Türk İslam sentezcileri Müslüman olmayan Türkleri Türk saymadı. Ne güzel proje değil mi? Türk İslam sentezi kavramı Türçülük taslayan Türkleri Araplaştırdı. Bu tezgahı midesi kabul etmeyenler koptu. Türk İslam sentezcileri siyasal İslamcı, Müslüman Kardeşlerin Türkiye temsilcileri gelene kadar iktidar olamadı. Şimdi bu emperyalist projenin Türk kısmını MHP, İslam kısmını AKP temsil ediyor. Türk İslam sentezi koalisyonu ülkeyi esir aldı. Bunların biri Amerikan milliyetçisi, diğeri İngiliz Müslümanı. AKP İngilizlerin kurduğu Vahhabiliğin kurucusu Şerif Hüseyin’in görevini Türkiye’de güncelledi. Emperyalizme uyumlu, kullanışlı, namaz-oruç-haç ritüeli dışında hiçbir ahlaki değeri olmayan, vitrine sakal ve türbanı koymuş, VATANSIZ bir inanç sistemi oluşturdu.
Amerikan milliyetçisi MHP, Türkler ve Türk yurdu boğazlanırken boğazlayanlarla iş birliği yapmaktadır. Sadece iş birliği yapmakla da kalmıyorlar. Fedailiğini de yapıyor. Mafyokrasinin vitrin mankenleri...
*** *** ***
AKP F-CİA’yı yasaları çiğneyerek devlete ortak etti. Bir düşman ne yaparsa onu yapıp önce ülkenin ordusuna saldırdılar. Savaş sırlarını çalıp CİA ve Yunanistan’a servis ettiler. Yetmedi, bir savaş durumunda ülke içinde harekete geçirilecek siviller de deşifre edildi. Hatta bir savaş durumunda iç direnişte kullanılmak üzere bir yerlere depolanan silahların yeri de açık edildi. Bu faaliyetin Türkçesi neydi?
Bir ülkenin silahlı gücüne düşman saldırır değil mi? Bir ordunun zayıflatılması kimin işine yarar? Tabii ki DÜŞMANIN! Bir savaş durumunda iç direnişi başlatacak isimler niye deşifre edilir? Belli ki Türkiye’Yİ SICAK BİR SAVAŞA SOKMA PLANI VAR. Bu savaş başlamadan iç direnişi başlatacak insanları açığa çıkararak hedef haline getirmek, ülkenin bağışıklık sistemini kırmak anlamına gelir. Sahi, o isimlerden kaç kişi doğal olmayan yollardan ölüme gitti, biliyor muyuz? Hayır, bilmiyoruz.
*** *** ***
Türkiye’de Türklerle sinsice savaşan bir Türk İslam sentezi koalisyonu var. Suriyeli GEÇİCİ SIĞINMACILAR, Afganlı ABD askerleri, şimdi de ülkemiz 15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklılara açıldı. Filistinliler, Afrikalılar…. Kim varsa ülkeye alınıyor. Bu sadece bir sığınmacı sorunu değildir. Bu, Türklere karşı açılmış onlarca savaşın sadece bir cephesidir.
Bir başka cephe, Türklerin devletten dışlanması ve bile-isteye fakirleştirilmesidir.
Bir başka cephe, gıdalarla oynayıp Türklerin kısırlaşmasına ve sağlıklarını kaybetmesine zemin hazırlamaktır..
Bir başka cephe, çoğunun yabancı istihbaratlarla bağı olan, Diyanet ile birlikte insanları dinden nefret ettiren tarikat ve cemaatler üzerinden, Türk ve Türk akılcılığına karşı açılan savaştır.
Bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız küresel şirketlere peşkeş çekilmiş, ABD devlet olamadan vahşi bir şekilde yapılan madenciliğe eşdeğer bir vahşilikle ülkemiz yağmalanmaktadır.
Eğitim çökertilmiş, Laiklik çiğnenerek akılcılığın terk edildiği Ortaçağ aklının hakim olduğu bir sisteme evrilmiştir.. Çocuklar öğretmenlik formasyonu olmayan, yeterli eğitim almayan imam ve tarikat elemanlarıyla buluşturulmuştur. Osmanlı’nın yıkılmasına neden olan dönme-devşirme aklı Milli Eğitim üzerinden bugün ve yarınımıza bir cephe daha açmıştır.
Irak, Suriye, Libya’da BOP için taraf olan AKP, Amerika adına lejyonerlik görevi almıştır. BOP uğruna Barzani imar edilmiş, Suriye’de Fırat’ın Doğusu’na PKK’nın yerleşmesine neden olmuşlardır. Bazıları buna yanlış politika diyor. Bunların hiç biri yanıldıkları için değil, bilakis, bile-isteye gerçekleştirdikleri faaliyetlerdir.
Ege’de 20 adamızı Yunanistan’a peşkeş çekerek, Yunanistan adına T.C. Devletine sessiz bir savaş açmışlardır.
Dedeağaç Lozan Antlaşmasına göre silahsız bir alandır. Yunanistan Lozan’ı çiğneyerek Dedeağaç’ta ABD’nin askeri yığanak yapmasına izin verdi. AKP Türkiye’nin haklarını savunmayarak ABD’nin ülkemize karşı oluşturduğu tehdide olur verdi. Yani, ABD-Yunan ortaklığının Türkiye’ye olan tehdidini görmemezliğe geldi.
TÜRK İŞÇİLERİNİ sendikasızlaştırarak köle işçi haline getirdi. Ülkemizde beyaz adam ve Arapların aldığı şirketlere Türk çocuklarını ucuz, köle işçi yaptı.
Sağlık ve eğitim piyasalaştırılarak, fakirin çocuğunu okutabilmesini, kaliteli bir sağlık hizmeti almasını imkansız hale getirdi.
Tarımı ve hayvancılığı bile isteye, küreselcilerin taleplerini karşılamak için bitirdi. Köylerdeki okulları önce kapattı, taşımalı eğitim sistemi getirdi. Şimdi servis hizmeti de verilmeyecek. Tasarruf bahane, köylüleri şehirlere sürüp tarlalara çökme fikri şahane.
Vatandaşın vatandaşlık bağı mülkiyet hakkı ile güçlenir. Köyünüz, ata yadigarı toprağınız o topraklardaki kökünüzdür. Kökünüz ne kadar derine inerse o kadar güçlü ve dirençli olursunuz. Köylünün vatanına bağı bu kökler nedeniyle sağlamdır. Tarımı bitirenler, köylünün elinden meraları alanların asıl niyeti, yani ev ödevleri şimdi açık oldu. Tarımı yapılamaz hale getirip 2 yıl ekilmeyen tarlaları kiraya vereceklermiş…. Önce köylülere teklif edeceklermiş… Hikaye, asıl niyete kılıf… Ahmet’in ekemediği araziyi komşu Mehmet mi ekecek? Tabii ekemeyecek. O zaman araziler birleştirilerek küresel şirketlere kiralanacak. Küresel şirketler GDO’lu ürün ekecek. Artık o toprak bitmiş demektir. Normal tohum ekemezsiniz. AKP zaten yerli tohumu yasaklayıp,Türk çiftçisini küresel şirketlerin insafına terk etmişti değil mi? İşte bu da Türk köylüsüne Küresel şirketler adına açılan bir savaştır. Köy biterse ülkeyi unutun. Köy, toprak bağımsızlıktır. İşte bu önemli ayak kırılacaktır.
Bu uygulamayı Doğuda yapamazlar. Ağalar direnir. Kan davası çıkar. Gene elinden toprağı alınacak olanlar İçanadolu’da tarım yapan gariban çifçiler olacaktır.
Tarlaları kiraya verin. Çifçiliği hepten terk etmeye iki yıl yeter. Tarım çok zor iştir. Bıraktığınız an geriye dönüş nerede ise imkansızdır.
Artık mal ve can güvenliğimiz yoktur. Çünkü hukuk bitmiş, yargı Turuncu Türk İslam sentezci taşeronların SİLAHINA dönüşmüştür.
Mal ve can güvenliği olmayan insanların vatandaşlık bağı zayıflar ve sonra kopar. Her cepheden saldırı altında olan Türk Milleti köksüzleştiriliyor.
Osmanlı’nın yıkılış sürecinde de kanun yoktu. Eşkıya halkı haraca kesmişti. Şimdiki gibi mala çökmeler vardı. Rüşvetsiz iş yapılmazdı. Aynı durumu farklı biçimlerde YENİDEN yaşıyoruz.
Mütareke basınımız emperyalizmin emrindedir. 2008 yılında Soros, “basına 8 milyon dolar dolar dağıttım” açıklaması yapmıştı. Din adamı kisvesiyle, “Türklüğümden istifa ettim” deyip sonunda tecavüzcü Yunan’a sığınan Mustafa Sabri’nin fikri mirasçıları da görev başındadır.
Her açıdan 1914 şartları 2024 yılında ortaya çıkmıştır. Aktörlerin sadece isimleri farklıdır. Dedelerimiz Osmanlı’nın borcunu ödedi, bu gidişe Osmanlıcılık üzerinden ülkemizi borç batağına sürükleyerek çöküşü hızlandıranların borcunu gene gariban Türkler ödeyecektir.
AKP gariban Türkler üzerinden lale devri yaşıyor. Abdülhamit üzerinden saray sömürüsü yapanlar, Abdülhamit’in yolundan giderek savaşmadan isteyene istediğini veriyor.
Ülkemizi uyuşturucu cenneti yaparak en büyük cepheyi açtılar. Uyuşturucu kullanımı ilkokula kadar indi. Küçücük kasabalarda bile uyuşturucu kullanımı hızla yayılıyor. Uyuşturucu baronu Hikmetyar’ın dizinin dibine çökenlerin ne yapacağını sanıyorduk acaba?
AKMHP Türk İslam Sentezi koalisyonu T.C. Devletine karşı bir değil, yüzlerce cepheden saldırıyor.
Anayasa Mahkemesini tanımamak demek BAL GİBİ DARBEDİR!
Bu darbenin son resmi de Ahlat’ta verildi. Bahçeli, Erdoğan ve Anayasa’nın 4. Maddesi değişsin diyen bölücü Zekeriya Yapıcıoğlu elele poz verdi. İşte yeni anayasa dedikleri şey, bu resmin yasal hale getirilme işlemidir. Yapıcıoğlu AKP’nin kimine göre gizli, bize göre çok açık ajandasının tepkisini ölçmek için kullanılmıştır. Yani, bir anlamda AKP’nin mayın eşeği rolünü üstlenmiştir.
Bartholomeos AKP’nin gizli ajandası gereği Ekümenik Patrik sıfatıyla faaliyet yürütmektedir. Unutmayın, Bartholemeus CİA organizasyonuyla kurgulanan Ergenekon davasına müdahil olmuş, Kurtuluş Savaşı kahramanlık madalyası olan Papa Eftim’in emaneti Sevgi Erenerol aleyhinde açıklamalar yapmıştır.
AKP Atatürk’ün hain ilan edip Yunanistan’a yolladığı Türk düşmanı Rum papaz 6. Konstantin’in kemiklerini 2011 yılında İstanbul’a getirdi. Neden?
Keşke Yunan kazansaydı diyen ajanı en üst düzeyde ağırlamak sözün sahibini onaylamak değil de nedir?
Asker katili hain Seyit Rıza’nın heykeli Tunceli’ye dikildi. CHP sessiz kalarak onay verdi.
İşgalin içeriden yürütüldüğünü anlamak için daha ne yapsınlar istiyoruz?
*** *** ***
Ya anamuhalefet?
Meclis konu mankeni durumundadır. Sarayı meşrulaştırma aparatıdır. Bir işlevi yoktur.
AKMHP yargı dışına çıkartılmıştır.
Laiklik, dil birliği, vatanın bölünmez bütünlüğü ihlal edilmiştir. Vatan Batıdan bölünmüştür. T.C. Devletine ait topraklar(adalar)da Yunanistan ile yetki paylaşan bakanların, valilerin, askerlerin cezadan kurtulmak için yeni anayasaya ihtiyaçları vardır(!)
Güney Doğu’da Kürtçe sessizce resmi dil haline geliyor.
PKK Diasporası Kürtlerin kendi kaderini tayin için BM’e başvurdu. Başvurusu kabul edildi.
İkiz yasalar kim döneminde hazırlandı? 57. Hükümet döneminde. Yani Bahçeli’nin de içinde olduğu koalisyon döneminde. Yasalaşamadan 57. Hükümet yıkıldı. AKP gelir gelmez İkiz Yasaları(bölünme yasası) Baykal’ın CHP’si ile onayladı. Yani, hepsi orada, suç, cinayet ve ihanet mahallindeydi. Üstelik önümüzde Yugoslavya gibi dilimlere ayrılmış bir örnek varken. İşte o nedenle bugün kimse konuşmuyor. Üç maymunu oynuyor.
Diyarbakır’da bir bulvara “Türk öldürmek gavur öldürmekten daha iyidir” diyen İngiliz ajanı Şeyh Sait hainin adı verildi. Gene İngiliz ajanı İskilipli Atıf’ın adı cadde, hastane, cami ve parklara verildi. 2012 yılında Çorum’da yapılan bir parka İskiliğli Atıf’ın adı verildi. Açılışa Bülent Arınç katıldı.
Ordu belediyesi tarafından Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına ithafen; “biz denize insan dökmedik, biz denize taş dökerek Avrupanın tek havalimanını inşa ettik” pankartı asıldı. Yunan lobisinin bir elemanı AKP’den belediye başkanı seçilmiş. Seçenler bu pankarttan utanmamış.
Şeyhülislam, hain, Türklüğümden estağfurullah diyen Mustafa Sabri’nin adı Tokat’ta Anadolu İmam Hatip Lisesine verildi.
Bütün bu ihanet tablosu, Kuvayi İnzibatiye ihanet birliğinin yeniden dirilip T.C. Devletinin kurucu unsuruna meydan okuduğunu göstermez mi?
Binali Çanakkale Köprüsünün açılışında; “Çanakkale artık her türlü geçilir” dedi iyi mi?
Siz bu söz cahillikten mi söylendi sanıyorsunuz? Tabii ki hayır. Çanakkale’de hangi devletlerle savaştık? Fransa, Avustralya, Y. Zelenda, İngiltere ile savaştık. Çanakkale artık her türlü geçilebilir davetiyesi bu ülkelere mi gönderildi?
Türk düşmanlarının ölüsüyle dirisi Türklere karşı birleşiyor, kör müyüz?
*** *** ****
Ana Muhalefet partisi Türk Milletine savaş açmış bir koalisyonla particilik oynayarak koalisyonu meşru hale getiriyor. Sığınmacı adı altındaki sessiz işgale yeterli tepki konmuyor. Rezerv Alan kumpasının iptali için dava açmadılar. Ege’de işgal edilen adalarımızı halka anlatmadılar. Vatandaşlar suç duyurusunda bulundu ama muhalefet(CHP, İYİP) suç duyurusunda bile bulunmadı.
Ülkemiz kara para cehennemine döndü. Kara paranın piyasaya hakim olduğu bir ülkede namuslu para barınmaz, barınamaz. Nerede ise tek üretim alanımız olan tekstil firmaları komşu ülkelere taşınıyor. Üretim bitirilmiş. Emperyal aklın emrindekiler paraları millet bahçelerine GÖMÜYOR. Bu ne ANLAMA GELİR? “Çalışmayın, üretmeyin, beslenmeyin... Bunlar gerçekleşince zaten tembelleşecek, yardımlarla nefes alacak, onurunu koruyamayacaksın. Hayal bile kuramayacaksın. Nefes alan kuklaya dönüşeceksin..” ANLAMINA GELİR.
Böyle bir ülkede enflasyon düşecek demek YALANIN EN BÜYÜĞÜDÜR!
Böylesine büyük ihanet ve işgale susan halk MAZLUM DEĞİL, SUÇ ORTAĞIDIR.
Dünya bambaşka bir döneme evrilirken Ortaçağ Karanlığında debelenen ülkeler yok olmaya mahkumdur. Sen deccaliyetin temsilcisi şeyh, şıhlar önünde secde ederken, cami cambazlarının ağzına aval aval bakarken elin oğlu gelir seni kıçından patlatır, mefta olursun.
En çok hayret ettiğim durum ise;
“KENDİ ÜLKESİNDEKİ ŞEYTANLARA TAPANLARIN ŞEYTAN TAŞLAMAK İÇİN HACCA GİTMESİ....”
Zahide UÇAR (23.09.2024)
2 notes · View notes
erundur-adanion · 8 months ago
Text
Tumblr media
HakParlı oluşum birilerini kudurtuyorsa doğru yoldayım demektir.
Birilerinin propagandasını yaptığı terör ve taşeron olan bütün örgütler Kürtler için bir şey yapmıyor.
Gamer taklidiyle kendilerini rezil ediyorlar.
Benim liberal oluşum mu battı size?
Ben gerçek hayatta ne isem oyum.
Gamer olmadığım hâlde gamer rolü oynamıyorum, evde eşimizle ve bacımızla yıktığımız ev işlerini sokakta şirin görüneceğiz diye yapıyormuş gibi tiyatro kurgulamıyoruz.
Kürtçülüğü ve Kürt millî değerleri müdafaa etmeyi de sizin gibi Apocu ve Egoist çakma Kürtlere ve Kürtçülere bırakmayacağız.
Ger rastiya ku ez HakParist im hin kesan dîn bike, ev tê wê wateyê ku ez li ser riya rast im.
Hemû rêxistinên terorîst û taşeron ku hin kes propagandaya wan dikin ji bo kurdan tiştekî nakin.
Ew bi teqlîda Gamer xwe şerm dikin.
Ma helwesta min a lîberal hûn bêhêvî kirin?
Ez di jiyana rast de çi me.
Her çiqas ez ne lîstikvan im jî ez rola lîstikvaniyê nalîzim, em şanoyê dernaxin wek ku em karên malê yên ku em li malê bi jin û xwîşka xwe re dikin tenê ji bo ku em li ser xweş xuya bikin. kolan.
Em ê parastina Kurdayetiyê û nirxên netewî yên Kurdî ji Kurdên sexte yên Apoîst û Egoîst û Kurdperwerên weke we re nehêlin.
If the fact that I am a HakParist makes some people mad, it means I am on the right track.
All terrorist and subcontracted organizations that some people propagate do nothing for the Kurds.
They embarrass themselves by imitating Gamer.
Did my liberal attitude disappoint you?
I am what I am in real life.
Even though I'm not a gamer, I don't play the role of a gamer. We don't stage a theater as if we're doing the housework that we do at home with our wife and sister just to look cute on the street.
We will not leave the defense of Kurdism and Kurdish national values ​​to Apoist and Egoist fake Kurds and Kurdists like you.
2 notes · View notes
perge · 1 year ago
Text
ABD Türkiye’de ki seçimlerin taşeron olarak kullandıkları muhalefetin iktidar olma durumunun olmadığını görünce tekrar atraksiyonlarına başladı. Akdeniz’e Kıbrıs’a rum kesimine güdümlü roket atabilen gemisini yolladı. sevgili ABD, Akdeniz bizim için mavi vatan niteliğinde! şöyle ifade edelim o kıt kafalarınıza girmesi açısından, Türkiye cumhuriyeti Akdeniz’de Antalya, Hatay sınır çizgisinden ibaret değil, denizin altındakiler her bir kum zerresi, her levrek, her orkinos, midye kabuğundan petrol ve doğalgaza kadar her şey bizim. ufak bir taciziniz de başkentimize saldırılmış gibi muamele görürsünüz, sizi Akdeniz’e Rumlar’la birlikte gömeriz!! Şehit Mursi’nin de dediği gibi; “Türkiye Akdeniz’e indiğinde kimin kazandığını göreceksiniz!”
10 notes · View notes
Text
İnegöl'de Ayakkabılarını Çıkararak Temizlik Gösteren İşçi
Bursa’nın İnegöl ilçesinde Örnek Davranış Bursa’nın İnegöl ilçesinde, altyapı çalışmaları sırasında ilginç bir olay yaşandı. Turgutalp Mahallesi Kula Sokak’ta, bir elektrik firmasına bağlı taşeron işçiler, apartmandaki sorunları çözmek amacıyla çalışmalara devam ediyordu. Bu sırada, kirli ayakkabılarıyla apartmana girmek üzere yola çıkan bir işçi, dikkat çeken bir davranış…
0 notes
pazaryerigundem · 12 days ago
Text
Bakan Yerlikaya: Terör örgütleri ile bir olunmaz, şehri emin terör yandaş olamaz!
https://pazaryerigundem.com/haber/191131/bakan-yerlikaya-teror-orgutleri-ile-bir-olunmaz-sehri-emin-teror-yandas-olamaz/
Bakan Yerlikaya: Terör örgütleri ile bir olunmaz, şehri emin terör yandaş olamaz!
Tumblr media Tumblr media
Şanlıurfa’da ‘Türkiye’nin Huzuru’ toplantısını gerçekleştiren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Terörle iltisaklı olanlardan hesap sormak bizim vazifemizdir” diyerek Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasına yönelik değerlendirmesinde, “Şehrin emini terör yandaşı olamaz. Terör örgütleri ile bir olunmaz” dedi.
ANKARA (İGFA) – İçişleri Bakanlığı, Şanlıurfa’da ‘Türkiye’nin Huzuru’ toplantısını gerçekleştirdi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, insanlık tarihinin ilk izlerine ev sahipliği yapan toprakların kardeşliğin, birlikteliğin ve ortak geçmişin simgesi olduğunun altını çizerek, “Mezopotamya’nın kadim kültürünü ve mirasını barındıran Şanlıurfa kardeşlik diyarıdır. Buradan yükselen kardeşlik ruhu bizi bir arada tutan en güçlü bağlardan biridir. Bin yıllık geçmişimizde Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Laz demeden omuz omuza mücadele ettik; aynı ekmeği bölüştük, aynı türküyü söyledik. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın liderliğinde inşa ettiğimiz Büyük ve Güçlü Türkiye, mazlumların da mağdurların da umududur” diye konuştu.
Bakan Yerlikaya, İçişleri olarak, şehir şehir, cadde cadde, sokak sokak memleketimizin her yerinde huzurun ve güvenin hâkim olması için gece gündüz demeden canla başla çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceklerini belişrterek, terörle mücadelenin de büyük bir kararlılıkla sürdürüleceğini söyledi.
pic.twitter.com/zsRIsWIlyv
— Ali Yerlikaya (@AliYerlikaya) November 1, 2024
TERÖRÜN SİYASETİ OLMAZ
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasıyla ilgili de isim vermeden yaptığı değerlendirmelerde Bakan Yerlikaya, “Şehrin emini terör yandaşı olamaz, terörün siyaseti olmaz, sadece mücadele edilir.” dedi
Belediye kanunda belediye yöneticilerinin terör üyesi olmaları durumunda karşı karşıya kalacakları durumun açık olduğuna vurgu yapan Bakan Yerlikaya, “Dünyada terörden en çok canı yanan milletler arasında ilk sırada bizim milletimiz geliyor. Hangi partiden olursa olsun terörle arasına mesafe koyan, milli duruş sergileyen, bu bela ile amasız fakatsız mücadele eden belediye başkanlarının başımızın önünde yeri var. Terörle iltisaklı olanlardan da hesap sormak bizim vazifemiz. Terör örgütleri ile bir olunmaz. Şehrin emini terör yandaşı olamaz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve bu devletin bir sahibi var o da aziz milletimizdir. Terörün siyaseti olmaz; terör ile sadece mücadele edilir. PKK gibi taşeron örgütler Türkiye’nin gücünü hazmedemeyenlerin oyunudur. birliğimizi hedef alan hainlerdir. Yaptıkları terör eylemi bunu gözler önüne sermekte. Türkiye Cumhuriyeti bu topraklarda yaşayan her bir vatandaşımızın devletidir” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bursahabermedya · 18 days ago
Photo
Tumblr media
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici ve 8 kelimeyi geçmeyecek başlık yazar mısın. Html etiketlerini dahil etme
İnan, yazısında şu ifadeleri kullandı:
“İnsan olmanın ne demek olduğunu 
her geçen gün daha az bileceğiz.”
Kehanetler Kitabı
Tanrı Türkiye’yi kendi yarattığı alanların dışına çıkarmış olmalı…
Çocukların, kadınların canını almak Azrail’in işi olmaktan çıktı. Hatta hayvanların bile. Ülkede Azrail’e pek iş kalmıyor. Azrail bazılarını taşeron tutmuş olmalı ki, can alma işlerini doğrudan insanlara yaptırıyor!
Ne oldu bize?
Bu insanlar ne zaman bu hale geldi?
Onları bu hale getiren nedir?
Hepimizin hafızalarında taze bir şekilde duran olaylardan biri, anlaşılır gibi değil: İzmir’de bir babanın, “annenize götürüyorum” diyerek, 4 kızını kurşunlayarak vurması… Bir gün önce kızlarına en sevdikleri köfteyi yedirip, ertesi gün Azrail’i yormadan kızlarının hayatlarına son veriyor.
İstanbul’da biri kız arkadaşı, diğeri de arkadaşı olan iki kızı bıçakla öldüren, sevgilisinin kafasını kesip surlardan atan, sonra da intihar eden genç…
13 Ekim günlü gazeteler, 7 günde 7 kadının öldürüldüğünü yazıyor.
Yine aynı gün Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde berberlik yapan Ahmet Demir, evde önce eşini tabancayla başından vurduktan sonra 4 çocuğuna da peş peşe ateş ediyor. Daha sonra da silahı kafasına doğrultup, yaşamına son veriyor. 6 ölü…
İstanbul ve Tekirdağ’da sağlıkçılara yönelik bir operasyon yapıldı. Aralarında doktorların da bulunduğu sağlıkçılara ve 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışanlarla hareket eden, bebek acil hastalarını önceden anlaşmış oldukları hastanelerin yoğun bakım ünitelerine sevk etmeleri karşılığında haksız kazanç elde ettikleri tespit edilen 47 kişi hakkında soruşturma tamamlanıyor. Bu şimdilik, 12 bebeğin ölümüne sebep oldukları belirleniyor.
Tekirdağ’da sürücüsünün kontrolünden çıkan cipin istinat duvarına çarpması sonucu Prof. Dr. Nilda Turgut ile Uz. Dr. Emel Ersöz yaşamını yitiriyor.
Daha başka kazalarda da başka ölüm haberleri yer alıyor…
Gördüğünüz gibi, Azrail’i beklemedi hiçbiri…
Durmalı. Bu kadar ölüm yeter!..
Olay Medya İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali İnan’ın yazısının tamamı için tıklayın…
İnan, yazısında şu ifadeleri kullandı: “İnsan olmanın ne demek olduğunu  her geçen gün daha az bileceğiz.” Kehanetler Kitabı Tanrı Türkiye’yi kendi yarattığı alanların dış https://bursahabermedya.com/web-sitesinde-haber-muhabirisin-bu-icerige-gore-dikkat-cekici-ve-8-kelimeyi-gecmeyecek-baslik-yazar-misin-html-etiketlerini-dahil-etme-inan-yazisinda-su-ifadeleri-kullandiinsan-olmanin-n/ #BursaGündem #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
rayhaber · 1 month ago
Text
İliç'teki Madencilik Faciası ve İşten Çıkarma Sorunları
İliç’teki Madencilik Faciası ve Çalışanların Sorunları Erzincan’ın İliç ilçesinde, 13 Şubat’ta Anagold’a ait Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen toprak kaymasında dokuz işçi hayatını kaybetti. Bu trajik olayın ardından, madende çalışan işçilerin yaşadığı sorunlar ise devam ediyor. Madeni yeniden açma başvurusu yapılmasına rağmen, işçilerin durumu giderek kötüleşiyor. Şirketin taşeron firması…
0 notes
iscigundemi · 1 month ago
Text
TÜRK-İŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANDI
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, 1 Ekim 2024 tarihinde toplanarak kamu işyerlerinde yaşanan ücret dengesizliği, vergi adaletsizliği, taşeron işçiliği ve çalışma hayatının gündemindeki diğer konuları ele aldı. Toplantıda, 6 Ağustos 2024 tarihinde “Zordayız Geçinemiyoruz” sloganıyla başlatılan eylem programı ve bu kapsamda düzenlenen mitinglerin sonuçları değerlendirildi. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu’ndan…
0 notes
karaca2508-blog · 2 months ago
Text
Türkiye'nin sessiz çığlığı: Geçinemiyoruz!
Tumblr media
Ekonomik darboğazın iyice zorladığı Türkiye şartlarında, birçok vatandaş hayatta kalma mücadelesi veriyor. Düşük ücretler, fazla mesailer, iş yerinde uğradıkları mobingler, çalışma koşulları ve tüm bunlara itiraz edebilecekleri tek yol olan sendikal haklarının engellenmesi birçok işçiyi direnişe geçmeye zorladı. Manisa, İstanbul, Gaziantep ve Hatay’daki eylemlerde işçiler günlerdir ve hatta aylardır sessiz çığlıklar atıyor. Türkiye'nin sessiz çığlığı Bir suredir ücret ve vergide adalet, kamuda ücret dengesizliginin giderilmesi ve taşeron işçi sorununun çözümü için bölgesel mitingler düzenleyen Türk-İş yeni bir eylem kararı aldı.Turk-is, 24 Eylül Salı günü tüm Turkiye'de mesai saati oncesinde isyerleri önünde kitlesel basın açıklamaları yapacak. Açıklamadan sonra işçiler, isyerleri önünde bir saat süreyle oturma eylemi yapacak.
Tumblr media
İşte Türkiye'deki işçilerin iş güvencesi ve sosyal haklarını talep ettikleri diğer eylemler... MADEN İŞÇİLERİ EYLEMDE Manisa Soma’da, AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun aile şirketine ait Fernas maden ocağında, Bağımsız Maden-İş Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle altı işçi işten çıkarıldı. 21 gündür eylemde olan işçiler, direnişlerini Türkiye’nin farklı bölgelerine taşıma kararı aldı. Dün, Nasıroğlu’nun Muğla Bodrum’daki oteli önünde üç gün sürecek bir nöbet eylemi başlattılar. İşçiler, eylemi yarın Ankara’ya taşıyacak, önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yapacak, ardından Fernas Holding’in Ankara’daki binası önüne geçecek ve Meclis önünde geceyi geçirecek. Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Mert Batur, “Şirket geri adım atmıyor. Maaşların yeterli olduğunu ve iş güvenliğiyle ilgili bir sorun olmadığını ifade ediyor” dedi. GIDA VE PLASTİK İŞÇİLERİDE EYLEMDE İstanbul’un Çatalca ilçesinde, Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Polonez gıda fabrikası işçilerinin direnişi 58. gününü doldurdu. İşçiler, sık sık polis müdahalesi ile karşı karşıya kalıyor. Tek Gıda İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, “Eylemimizi devam ettiriyoruz. Fabrika üretimi durdu, çalışanlar idari izinli. Sendika üyesi olduğu için işten çıkarılan işçilerin geri alınmasını istiyoruz” dedi. Eylemler sırasında polis müdahalesi sonucu bazı işçilerin yaralandığı bildirildi. İstanbul Hadımköy’deki As Plastik’te, grev kararının ardından işten atılan işçilerin direnişi ise 14 gündür sürüyor. Petrol-İş Sendikası işyeri temsilcisi Savaş Çakmak, grev ilanının ardından 3’ü sendika temsilcisi olmak üzere 10 kişinin işten çıkarıldığını belirtti. Çakmak, “Sendikalaştığımız için tazminatsız işten çıkarıldık. İşveren sendikalaşmayı engellemek için birçok uygulama yapıyor. Sosyal haklarımızın iyileştirilmesini istedik, ancak karşılık bulamadık” şeklinde konuştu.   TEKSTİL İŞÇİLERİ SIRADA Gaziantep’te, Akcanlar Tekstil işçilerinin vergi kesintileri, yedili çalışma sistemi ve kötü çalışma koşullarına karşı başlattığı direniş birinci ayını doldurdu. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “Direniş, patronun pazar tatilini ortadan kaldıran yedili sistem dayatması üzerine başladı. İşçiler, vergi kesintileriyle birlikte ücretlerinin düşmesine de tepkili. Patron yedili sisteme dair yasal mevzuata dayanıyor, ancak işçiler bunu kabul etmiyor” dedi. Türkmen, ayrıca Gaziantep’teki Divan ve Grand Otel’e yönelik boykot kampanyası başlatacaklarını açıkladı. METAL İŞÇİLERİ Hatay’ın İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında, Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin düşük ücretlere karşı başlattığı grev 52. gününde. Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan, “Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapıldı, ancak işveren yeni bir teklif sunmadı. Grev devam ediyor ve haklarımızı alana kadar mücadelemiz sürecek” dedi. Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşan bu direnişler, ekonomik krizin işçi sınıfı üzerindeki etkilerini ve hak taleplerinin nasıl genişlediğini gözler önüne seriyor. İşçilerin mücadelesi, ülke genelinde sosyal ve ekonomik adalet arayışının sembolü haline gelmiş durumda.
Tumblr media
Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde (GOSB) bulunan Mersen işçilerinin grevi 154. günü geride bıraktı. Mersen işçileri 2022 yılında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenerek çoğunluğu sağlamış, bakanlıktan çoğunluk tespit belgesini almıştı. Patronun yetki belgesine itirazından sonra yasal sürelerin geçmesini bekleyen Mersen işçilerinin örgütlenme mücadelesi aslında yaklaşık iki yıldır sürüyor.
Tumblr media
Asgari ücretin altında ücrete çalışmaya itiraz ederek sendikalaşan 135 Polonez işçisi, 65 gündür fabrika önünde eylemde.
Tumblr media
MKB Rondo çalışanları İstanbul Tuzla’da bulunan Avusturya menşeili MKB Rondo Oluklu Mukavva Kutu ve Ambalaj San. Tic. A.Ş şirketi ile sendika arasında devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 28 Ağustos 2024 tarihinde greve girdi.
Tumblr media
HAK-İŞ Konfederasyonu'na bağlı yetkili Öz Büro İş Sendikası, Sarar ile toplu iş sözleşmesi imzalanamaması nedeniyle başlayan grevde 22'nci güne girildi.
Tumblr media
Tuzla'da bulunan Tarkett Turkey Zemin Kaplamaları fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı.
Tumblr media
Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal’de toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde işçilerin yüzde 130’luk zam talebine karşı patron yüzde 50 dayattı. Düşük zammı kabul etmeyen işçiler 92 gündür grevde.
Tumblr media
Menemen Belediyesinden haksız yere işten çıkarılan işçiler direnişinin 118'nci gününde. Read the full article
0 notes
onderkaracay · 7 months ago
Text
Tumblr media
🗣️ Budama Siyasetinin Yerine Neden Sulama Siyasetini Getirmek İstiyorlar?
Ülkenin ekonomisini kim bozduysa o düzeltir inancı buna inananların tavrında yıkıldı/yıkılıyor. Haliyle yıkılan ekonomiyi bozan ekonomist oluyor.
Hiçbir yanlış, yanlışın sebebiyle düzeltilemez gerçeği inanca dönüşüyor.
Budama siyasetinin sonu geldi. Çünkü budanacak ağaç kalmadı.
Budanan yerler çöl olunca kuruyan yerleri sulama siyaseti devreye girer.
Sulama siyaseti ileri de budama siyasetini üstlenmek için geçici aldatmak amacıyla ağaç dikmeden sularsa sonuçta hiçbir şey değişmez.
Budama siyasetinin yerini halk yararına 'devrim' yapmak isteyen bir anlayış almazsa sulama siyaseti ile zaman kaybedilir.
1950'den bu yana bu yanlıştan geri dönen bir toplum olmadığımız için yaşadığımız sonuç değişmedi.
Yalnız bu son budama ağacın kökünü kesmeye niyet eden bir budama olduğu için bu foyası açığa çıkmasın diye sulama siyasetine en kötü ihtimal ile budama siyasetine her iki tarafı da kullanan kuklacıların sufleleri ile aynı hizada tutularak destek veriliyor.
Halkın bunu anlaması mümkün değil.
Halka bunu anlatması da bir o kadar zor.
Bölünmüş ideolojik bataklık asla buna kullandığı araçlar ile algı yöneterek buna izin vermiyor.
O zaman devrim nasıl olacak?
Yaşananlar yaşandı, yaşanacakları yaşamadan buna yanıt şimdilik vermeyelim.
Zalimler yaşattıkları zulmü yaşamaları gerekiyor.
Ülkenin yetmiş yıldan fazladır batırılmasını, sömürgeciler yararına sömürülmesini seyredenlerin biraz daha sabırlı olmalarını bekliyoruz.
Yeni bir tuzağın içine düşmesinler diye.
Medya bombardımanı ile düşünce geliştiren bir toplum her tuzağın kapanına çok kolay düşer.
Fıst laydy olması gereken kimse onların bile sahaya sürüldüğü bir ortamda gazeteyi tersinden okutmadan bu toplumu uyandırmak mümkün değildir.
Budama ve sulama siyaseti ölümü gösterip sıtmaya razı etme siyasetidir. Amacı sömürüyü sürdürülebilir yapmaktır.
Atatürk ile aldatan herkes bunun için sahaya sürülür.
Kısaca emperyalizmin siyasi anlayışı şudur;
Uzarsa budayın, kısalırsa sulayın!
Şu parti bir iktidar olsun sonrasına sonra bakarız anlayışı bu siyasete hizmet eder.
Neden partisiz ve ideolojisiz yönetim sistemi gerekiyor bunu düşünmek zamanıdır. Çünkü devrimin yolu birlik, beraberlik ve bütünlüğü koruma anlayışından geçer.
Bataklığı sulayacak isek o bataklığın gerçek sahipleri sulama yapmalı. Eğer bir budama gerekiyor ise yine taşeron yerine ağaçların gerçek sahipleri budama yapmalıdır.
Önder Karaçay
6 notes · View notes
ihaledanismani · 2 months ago
Link
yüklenici ile taşeronu arasında cereyan eden olayların dışında olan İdarenin, tarafların hangi gerekçelerle söz konusu faturaları düzenlediklerini
0 notes
yenicagkibris · 2 months ago
Text
Madenciye zulüm Fernas’ta devam ediyor - Gözde Bedeloğlu
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde, patlayan lağım suyunu temizlemesi için indirildiği kanalizasyonda kaptığı enfeksiyon nedeniyle karaciğer yetmezliğine yakalanan taşeron işçisi 28 yaşındaki Zafer Açıkgözoğlu’nun ölümünün üzerinden 10 yıl geçti. Açıkgözoğlu, işe yeni başlamış tecrübesiz bir işçiyken gerekli eğitim ve ekipman verilmeden, görevi olmayan bir işi yapmaya zorlanmıştı. İşçi…
0 notes
merveliseda · 3 months ago
Text
Tumblr media
Bir süredir hem ulusal ve küresel gündemlerde hem de kendi kişisel gündemimde olanlara ilişkin notlar almaz, geleceğe iz bırakmak ve inanması güç bu günleri zamanı gelince "nostalji" olarak anımsamak isteğim var. Alında epeydir, 2023 sonlarından bu yana başıma gelenleri, hayatımda olup bitenleri yazasım var ama ona henüz elim gitmiyor, yeniden karşılaşmaya gücüm yetmiyor. 
"Katalog suçlar" nedeniyle Instagram'ın kapalı kaldığı günlerden sonra, Instagram gönderilerine olan güvenimi yitirdim, elim varmıyor. Instagram'a erişim kapatılınca bana bir çeşit rahatlama hissi de gelmedi değil, oraya mı yazmalı buraya mı çelişkisinde "eski dostum bloglara geri dönüyoruz!" düşüncesi iyi gelmedi değil. 
Öyle böyle derken yine günler geçti tabi, ben aklıma düşüp yapmak istediğim şeyleri "ideal" zaman ve koşulları beklemek yerine o anda yapmaya başlasaydım muhtemelen bugün olduğumdan farklı biri olurdum. 
Saat daha 03:00'ı bulmamışken uykumun kaçtığı, çok ayıldığım ve yeni bir güne başladığım bu gece, travması bol, heyecanı yüksek önceki günden kalanları not etmek istedim. 
16 Ağustos 2024 Cuma 
Mecliste AYM'nin "Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir" kararı sonrası özel oturum vardı. Oturumu nedense Bekir Bozdağ yöneti. En azından denedi. TİP söz alabilmek için usul tartışması başlattı, ve Ahmet Şık konuşma yaptı. Konuşmasında dedi ki "Sizin hiç utanmanız yok, haysiyetiniz yok." Sonra bu söylediklerini tasdiklercesine Alpay Özalan denen birisi gelip Ahmet Şık'a yumruk attı. Saniyeler içinde büyük bir kavga başladı. Mecliste kan aktı. Şiddet şov vardı. Biri kadın olmak üzere muhalefetten (DEM ve CHP) iki milletvekilinin kaşı patladı. Kürsü dokunulmazlığı ihlali bir yana, bugün mecliste kadına karşı şiddet vardı. 
Türkiye genelinde, aynı gün içinde toplam 72 yangın çıktığı açıklandı. Kayıtlara geçen tabi. Bu yangınlardan 27'sinin müdehalesi ertesi gün de devam etti. 
Bu sene yanmadık yerimiz kalmadı. Ayvacık ve civar köylerinde bile o kadar çok yangın çıktı ki... Köylere ve ana yollara yakın olanlarının elektrik direklerinin değişimini üstlenen taşeron firma kaynaklı hatalardan olduğu konuşuldu whatsapp gruplarında ama tabi ki kimse sorumluluğu üstlenmedi ya da geleceğe yönelik bir iyileştirme planlaması yapılmadı. 
Etna yanardağı yeniden faaliyete geçerek lav ve ateş püskürttü. 
Ben iki koltuk değneğiyle daha rahat yürümeye başladım. Arka odaya gidebildim, balkona çıkabildim. Akşam yemeğini balkonda yedik. 
0 notes
elazigsurmanset · 4 months ago
Text
Hastanelerde Sefer Tası Dönemi!
Tumblr media
Türkiye'deki devlet hastanelerinde yemek hizmetlerinin taşeron firmalar tarafından hijyenik ve lezzetli olmayan şekilde hazırlanması, sağlık personelinin evlerinden yemek getirmesine yol açtı. SES Sendikası tarafından 51 ilde 1000 sağlık çalışanıyla yapılan yemek anketinin sonuçlarına göre, sağlık personeli ve hastalar yemeklerin hijyeninden ve lezzetinden memnun değil. SES İzmir 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Başak Edge Gürkan, anketin 57 ilde 150 sağlık kuruluşunda yapıldığını ve 1000 sağlık personelinin katıldığını belirtti. Gürkan, 20 yıl önce devlet hastanelerinde aşçıların olduğunu ve yemeklerin kamu eliyle hazırlandığını, ancak günümüzde yemekhane hizmetlerinin özelleştirildiğini vurguladı. Bu özelleştirme sonucunda, yemeklerin hijyen ve lezzet açısından büyük sıkıntılar yaşandığını ifade etti. Gürkan, "Türkiye genelinde her hafta bir kamu hastanesinden yemeklerin içerisinden kıl, böcek, taş, yabancı madde çıktığına dair haberler alıyoruz. Hastanelerde yemekler yenilebilecek nitelikte olmuyor. Sağlık personeli 24 saat nöbetlerinde hastaneden yemek yemek zorunda kalıyor ve doyurucu olmayan yemekler nedeniyle dışarıdan yemek söylüyor ya da evinden yemek getiriyor," dedi. Ankette, yemeklerin tadı ve lezzeti hakkında katılımcıların 'ü nadiren, 'u bazen iyi bulduğunu belirtti. 'i menüdeki yemeklerin renk, kıvam ve tat yönünden bazen uygun olduğunu, 'sı ise hiçbir zaman yeterli bulmadığını söyledi. Yemeklerin sıcaklığı konusunda ise katılımcıların 'i bazen, 'i nadiren yanıt verdi. Yemeklerin görüntüsünün güzel ve iştah açıcı olduğunu düşünenlerin sayısı sadece %1 oldu. Yemeklerin porsiyon büyüklüğünün ise istenilen ölçüde olmadığını belirten katılımcılar, menünün besleyici değerinin çok düşük olduğunu ifade etti. Ankete katılan sağlık personeli, yemeklerin içinden zaman zaman böcek ve başka cisimlerin çıktığından şikayetçi oldu. Ayrıca, yemekhanelerde her zaman kağıt havlu ve sabun bulunmadığını belirten katılımcıların oranı oldu. Bu durum, devlet hastanelerinde hem sağlık personelinin hem de hastaların yeterli ve hijyenik yemek bulamamasına yol açıyor. Read the full article
0 notes