#kürd
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yapacağı esprilerle güldürecek, yalnızken çektiği tüm acılarını gizleyecekti.🌚
#postlarım#my post#artists on tumblr#tumblr trends#diyarbakır#kitap alintilari#kitap alıntısı#kitaplar#kitap#kürtçeşiir#kürt tarihi#kürtler#kürtçe#kürd
23 notes
·
View notes
Text
Anlatılanla Hakikat Arasında...
Bildirilen ile yaşanan arasındaki uçurum hali hayatın üç yüz altmış beş gün, altı saatini her anlamda her şekilde çitliyor. Bütünüyle kuşatılan yaşamlarımızın orta yerinde açık, aleni, belirgin bir biçimde muğlak olagelen bir cerahat halinin esirleri ilan ediliyoruz her an her şekilde. Tümüyle kendine vazife belleyenlerin elinde ite kaka, bata çıka, hep dibe, hep sonsuz bir girdabın içine yuvarlanıyor insan / akıl / töz. Uçurum o kadar keskin bir hal dahilinde var ediliyor ki, kimse nasıl buralara demirlediğini ülkenin sorgulamaya tek bir an olsun çabalamıyor. Başlangıcının gerisine düşmüş olagelen bir demokrasi meselini, hiçbir türlü var edilememiş hürriyet aksını, düşünsel / eylemsel bağımsızlığın tam suretini her haliyle hayatı muhafaza etme gayretinin unutturulduğu bir zeminde bildirilen ile artık yegane gerçeklik kılınan yaşanmışlıklar arasında derin yarlar belirginleşiyor. Hiçbir vakit olmadığı kadar yakıcı, delici, delirtici.
İki haftanın gündeminde kendine çokça yer bulan bir hakikat söz konusu; Suriye. Bildirile gelenlerle yaşananların arasındaki uçurumun çokça zehir edileni bildirdiği bir sarmalın ta kendisine dönüştürülen yerden insanlık namına tek bir iyi haberin var edilemediği bir hali güncenin içinde yaşam sınırlandırılır. Zorbalığına kimsenin hayır diyemeyeceği Esad’a ait ol elli bir yıl, Baas partisinin tek kılındığı toplamdaki altmış bir yıllık devinimin, otokrat iktidarın devrilmesinin ardından çıkagelen tablonun vahameti bunu bildirecektir. Kaç parça oldukları muamma, Suriye Milli Ordusu nam çatı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dolaylı ya da doğrudan katkı / arka toplayıcısı kılındığı Özgür Suriye Taburu, Türkmen İslam Birliği, Sultan Mahmud / Murat Tugayları, Uygur ve Çeçen uyruklu milisler, kiralık bir örgüt olarak varlığını sürdüre duran, daha düne kadar terörist bildirilen El Kaide maşası Heyet Tahrir Al-Şam önderliğinde ortaya çıkan cihadist yapının var ettiği her şey o yıkımların devamlılığına dair endişeyi de var eder. Güncelliğin sınırlarında iş bu memleketin her sorunu tamamlanmış, halledilmiş gibi yıkıcılıkta pay sahibi olup yeniden ol Büyük Türkiye, Turan sevdası, Osmanlı mirası Şam, Halep diyerek çıkılan güzergahta o terör devletlerinin taşeronu olarak iş bölüştürücü olagelen, harami bir iktidarı yerle bir ettirip, yerine ikame edilenle çok daha acıyı var edebilecek bir cürete sahip çıkılmasıdır misal bir örnek. Bildirilen ile yaşatılan arasındaki uçurumun gövde gösterisi, dünyaya kimin kimin sahibi olduğuna dair rivayetler bitmeyen toprak hırsının, zulmün binbir türlü hal ve yönteminin yeniden biçimlendirilmesine ön ayak olunan bir tahayyülü birleştirir.
Her şeyiyle makus bir talih denilen, oldu bitti devletlerin var ettiği / bütünlediği belirgin bir yıkım sarmalının mükerrer imalidir. Yeniden on üç yıllık yıkımın en başından bir kez daha imaline çaba sarf edilir. Cihatçı çetelerin var ettiği yağma, soygun, ganimet savaşları kimi kentlerde yapmaya çalıştıkları katliamlar ile Nusayriler, Hristiyanlar, Kürtler, Ezidiler topyekun bir kez daha hedef kılınırlar. Cerahati imal edip, sonra da biz ne yapıyoruz bile diyemeyen bir ülkenin teşvik ve onamasıyla birlikte Suriye’deki birliğin de, yeni kurulan yönetim şemasının da dünkü kadar ağır, ezici ve yıkıcılıktan imal edildiği görünür olacaktır, olur. HTŞ nam yapının başındaki Golani’nin ılımlılık mesajlarının yanında, Rojava topraklarındaki yaşayan başta Kürtler olmak üzere hiçbir halkın var olma mücadelesinin kaile alınmayacak olduğunu bizatihi Türk devletinin ol destek attığı çetelerle yürüttüğü operasyonlarda bildirilir. Yaşamın Suriye sınırları içinde kalakalan bir hayat memat mücadelesini, terörist faaliyet olarak gören, kentlerini, insanlarını, hayatta var olma biçimlerini, seslerini ve soluklarını bu haliyle, birlikte muhafaza etmek isteyen insanlara saldırılır. YPG’nin varlığını PKK ile bir edince, ya da SDG-QSD’nin her kimliğin kendi hayat hakkını savunması için, Işid ya da başka bir cihatçı çete ile mücadele etmesini sorun teşkil ederek oraları da ilhak ve istimlak edilmesini tahayyül eder. Türkiye’nin savunduğu tezlerin, anlatılanların Efrin’den Mare ve Tel Rifat’a, Tel Abyad’da Serekani’ye bir çürümenin ta kendisini oluşturduğu konuşulmasın / bildirilmesin istenir. Yerlerinden edilen insanlar, katledilmeye bugün hala devam olunan doğal zenginlikler, bitimsiz bir kinle, hayatın kökten lağvına uğraşılan birer sahneye dönüştürülen Türkiye işgali altındaki bölgeler ol Rojava’nın kalanında yapılmak istenenleri de bildirir. Bu tahayyül, istimlak ve ilhak pratiklerinin elinde taşınan onca cihatçı ile kurumsallaştırılan Türkiye olgusunun Suriye topraklarının geleceğinde her nasıl bir karanlığı imale evrildiği görenler için büyük birer soru işaretidir.
Nicesinden / daha nice örnekle birlikte var edilebilecek bir uçurum tahayyülünün, sınırları hep muğlak katliamcılık / istimlak ve tehciri savuna gelen bu devletin var ettiği şeylere bir son ek olarak Menbiç’teki kuşatma hali ve sonrasında yaşatılanlar ilave edilebilir. Kobane ile bağlantıyı sağlayan, Qerekozak köprüs�� ve civarındaki şiddetli çatışmaların ve Türkiye Devletinin üniformasıyla, askeriyle Cihatçı çetelerin el ele verdiği bir karanlığı belgeleyen iki gazeteci katledilir. “Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, dün saat 15.20 sularında Tişrîn Barajı ve Sirîn beldesi arasındaki yolda hedef alındı. İki gazeteci, Türkiye'nin SİHA saldırında katledildi. Aracın şoförü Ezîz Hec Bozan ise yaralandı. Daştan ve Cihan Bilgin, 8 Aralık’tan bu yana Tişrîn Barajı ve Qerekozak Köprüsü’nde yaşanan gelişmeleri takip ediyordu.”
Mezopotamya Ajansından iliştirelim: “Türkiye'nin SİHA saldırısında katledilen gazeteci Cihan Bilgin'in taziyesine yürüyüş düzenleyerek giden kitle, miraslarına sahip çıkacakları mesajını verdi.
Türkiye’nin gerçekleştirdiği SİHA saldırısında katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için taziye ziyaretleri devam ediyor. Mêrdîn’in Mîdyad ilçesinde Cihan Bilgin için kurulan taziyeye aralarında DEM Parti, DBP, TJA yönetimleri ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği'nin (MKG) de bulunduğu yüzlerce kişi yürüyüş gerçekleştirerek, taziye ziyaretinde bulundu. İlk olarak kadınlar için kurulan taziyeyi ziyaret eden kitle ardından yürüyüş ile Hacı İsa Arslan Taziyeevine geçti. Katledilen gazetecilerin fotoğraflarının taşındığı yürüyüş boyunca “Şehîd namirin”, “Özgür basın susturulamaz”, “Jin jiyan azadî” ve “Bijî berxwedana Rojava” sloganlarını atıldı.
Polisin “Şehîd namirin” sloganına yönelik tehditlerine kitle daha gür bir sesle “Şehîd namirin” sloganı atarak karşılık verdi. Yürüyüşün ardından Cihan Bilgin’in anne ve babas�� ile aile fertleri taziye evinin önünde kitleyi karşıladı. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunun ardından konuşmalar yapıldı.
‘Çözümün Adresi İmralı’
MEBYA-DER Eşbaşkanı Gurbet Tekin, "Gurbettelli Ersöz ve Apê Musa'nın öğrencileriydi onlar” dedi. Gurbet Tekin, konuşmasının devamında “Nazım Daştan ve Cihan Bilgin şahsında tüm Kürdistan şehitlerini saygıyla anıyoruz. Özgür Basın olmasa halkın hiç bir şeyden haberi olmayacak. Özgür Basın doğru habercilikle bize verdikleri bilgilerden kaynaklı hedef haline geliyorlar. Onlar da gerçeğin ortaya çıkmaması için katledildiler. Rojava DAİŞ'i yenmişti. Yok etmişti. Herkesin Rojava'ya yönelik gerçekleşen saldırılara karşı ses olması gerekir. Çözümün adresi de İmralı'dan geçiyor. Sayın Abdullah Öcalan özgür olmadığı sürece bu kan ve bu acı devam edecek ve bu topraklara barış gelmeyecek" ifadelerini kullandı.
‘Miraslarına Sahip Çıkacağız’
Ardından DGF adına söz alan Jinnews muhabiri Öznur Değer de "Bize bıraktıkları mirası her geçen gün daha da büyüteceğiz. Amaçlarına ulaşması için mücadele edeceğiz. Türkiye'nin oyunlarını herkesin görmesi için haykırdık. Rojava ve Kürtler üzerinde yürütülen özel savaş politikalarını herkesin görmesi için duyurduk. Bu yüzden gözaltına alındık, tutuklandık, işkence gördük. Fakat Cihan Bilgin ve Nazım Daştan sınırın ötesinde hakikati kamuoyuna duyurmak istediler. Kürt halkının ve Rojava halklarının sesini bütün dünyaya duyurmak istedikleri için katledildiler. Kelimeler anlamsız kalıyor. Söz veriyoruz ki Türkiye'nin Rojava’da oynamak istediği oyunları boşa çıkaracağız. Kobanê'nin, Rojava'nın, Kürt halkının sesi olacağız. Söz veriyoruz ki miraslarına sahip çıkacağız ve büyüyeceğiz. Özgür Basını susturamazsınız. Cihan ve Nazım gitti fakat onlarcası gelecek. Hiç bir zaman hakikatlerini, sözlerini, kalemlerini ve kameralarını yerde bırakmayacağız" dedi.
‘Özgür Günlere Ulaşacağız’
DEM Parti Milletvekili Beritan Güneş Altın ise "Tüm zorluklara rağmen Özgür Basın hakikati yazmaktan vazgeçmeyecek. Hakikati yazan, duyuran iki arkadaşımızı kaybettik. Çok üzgünüz. Nazım ve Bilgin sadece gazeteci değillerdi ayni zamanda Rojava'nın hafızasıydılar. Onlar Türkiye ve uluslararası devletlerin kirli oyunlarını ortaya çıkardıkları için katledildi. Nazım ve Bilgin arkadaş son olarak ‘Tarih bizi bekliyor’ demişlerdi. Biz de buradan bizi bekleyen tarihe mutlaka ulaşacağımızı belirtiyoruz. Özgür günlere mutlaka ulaşacağız" dedi.
‘Hakikati Arıyordu’
Cihan Bilgin’in annesi Katibe Bilgin ve babası Nesim Bilgin taziyeye katılanlara teşekkür ederken, anne Katibe Bilgin, “Kızım Kürdistan’ın şehididir. Kızım gazetecilik yapıyordu. Gerçekleri, hakikati arıyordu. Kızım bu uğurda mücadele etti ve şehit düştü. Hepimizin başı sağ olsun” dedi.”
Anlatılanlarla hakikatin arasındaki uçurum giderek daha keskin bir halde belirginleşiyor. Her yıkım, her cinayet, hemen her tahakküm hamlesi, tehdit ve beraberindeki nice eylem ortasında herkese masallar anlatılıp, demokratik bir ülkeye yardımcı olunuyor bizler ol Suriye’nin refahını istiyoruz derken olan biten yeniden insanlarının canına göz koymak, hayat çalmakla var edilen bir sistematik şiddet sarmalını göstere geliyor. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in bildirdikleri, var edilmiş olagelen cerahat sarmalına dönüştürülmek bir biçimde esarete mahkum kılınmak istenen bir yerin / menzilin / duruşun her nasıl imal edildiğini de göstere gelir. Her faaliyeti bir insanlık suçu olagelenlerin, başkalarının evinde var etmeye çalıştıkları yıkıcılık her gün bir bedele dönüştürülür. Daştan ve Bilgin’in kameralarına, yazdıklarına kaydedilmiş olan şey Rojava devriminin, onunla birlikte bütün o menzilde kök salmış bir yaşama tutunma iradesinin, direnişin de köküne kibrit suyu dökmek isteyen zihniyeti de ifşa eder. Katledilmeleri ardından Şişhane’de yapılmak istenen basın açıklamasında da onlarca gazeteci gözaltına alınır. Duraksamayan, sonu hiç gelmeyen bir öteki olgusunu işleyip duran, bir yandan eşitlik derken öte yandan cürmün ta kendisine arka çıkan zorbalıkla yoluna devam diyen ülke canlı yayınlarda aktarılır. Anlatılanla hakikatin arasındaki farklılık bir kere daha, bir asırdan uzunca bir zaman sonrasında yeniden hayat memat mücadelesinin nasıl da zorunlu ikilemler, süreğen bir tehdit, ardışık bir varlığı sorgulama tahayyülleriyle birlikte zehirlenmek istendiğini göstere gelir. Barışmaktan imtinayla kaçınan bir devletin, komşusu, sınırın içi dışı hep bir olana (Kürd, Ezidi, Arap, Süryani, Ermeni ve herkese) vereceği yegane şey daha büyük elem midir! Artık yetmedi mi?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: From Kobane – Mauricio LIMA – The New York Times
Meramda Paylaşılan Haberler
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Katledildi - Mezopotamya Ajansı https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/261984
Katledilen Gazeteciler İçin Yürüyüş: Miraslarına Sahip Çıkacağız - Mezopotamya Ajansı https://mezopotamyaajansi40.com/tum-haberler/content/view/262149
#meram#yaşam hakkı#rojava#direniş#kürd#söz hakkı#cerahat#cürüm#1915#yıkıcılık#yok etme#tehcir#hayat memat#demokrasi#eşitlik#iç savaş#kötülük#kobane#efrin#azez#serekani#kürd direnişi#mezopotamya#süryaniler#kötülük sarmalı#insan101#türk devleti#taşeron#çeteler#biyopolitika
0 notes
Text
Deniz Sarıtop Kimdir
0 notes
Text
JİGOLO ARAYAN BAYANLAR BURDAYIM
qSlm ben deniz 18 yaşında çıtır bir gencim kalın damarlı ve 13 cm olan penisimle hizmetinize hazırım ödeme elden birliktelik sonrası masaj ve duş almada yardımcı oluyorum 🥴😋 oldu bittiyre getirmiyorum yaş aralığım yok bütün kadınlar benim sevgilim bana ulaşmak istiyen kadınlar için numaram 05527972704 evet doğulu yum kürd penisim sizindir 😘
#gerçek jigolo siteleri#jigolo#jigolo arayan bayanlar#jigolohizmeti#jigolo arayanlar#jigolo ilanları#jigolomasajhizmeti#güvenilir jigolo
16 notes
·
View notes
Text
Qasim Süleymaninin rəhbərlik və iştirak etdiyi döyüşlər cədvəli
Kürd Üsyanı (1979)
İran-İraq müharibəsi (1980–1988)
Tariq-əl-Qüds əməliyyatı
Fəth-əl Mubin əməliyyatı
Beytül Müqəddəs əməliyyatı
Ramazan əməliyyatı
2-cə Bazi-Dəraz əməliyyatı
Ümm-əl-Həsənəyn əməliyyatı
Şəfəq öncəsi əməliyyatı
Şəfəq əməliyyatı
3-cü Şəfəq əməliyyatı
4-cü Şəfəq əməliyyatı
5-ci Şəfəq əməliyyatı
6-cı Şəfəq əməliyyatı
Bataqlıq döyüşü
Xeybər əməliyyatı
Bədr əməliyyatı
Meymək əməliyyatı
1-ci Fao döyüşü
8-ci Şəfəq əməliyyatı
1-ci Kərbəla əməliyyatı
4-cü Kərbəla əməliyyatı
5-ci Kərbəla əməliyyatı
6-cı Kərbəla əməliyyatı
10-cu Kərbəla əməliyyatı
7-ci Beytül Müqəddəs əməliyyatı
2-ci Fao döyüşü
10-cu Şəfəq əməliyyatı
4-cü Nəsr əməliyyatı
Mərsad əməliyyatı
İran Kürd Demokratik Partiyası üsyanı (1989–96)
Cənubi Livan münaqişəsi (1985–2000)
Əfqanıstan müharibəsi
İraq müharibəsi
Kərbəla əyalət qərargahına basqın
İran–İsrail konflikti
Qəzzə–İsrail konflikti
Suriyada vətəndaş müharibəsi
Əl-Qusəyr döyüşü
Cənubi Suriyaya hücum
Zəbadani döyüşü (2015)
Şimali-qərbi Suriyaya hücum
2015–16 Əl-Laziqiyyə hücumu
2015 Kvayres hücumu
2012–2016 Hələb müharibəsi
2015 Oktyabr–Dekabr Hələb döyüşləri
Rus pilotunu xilas etmək üçün xüsusi təyinatlı qüvvələrin əməliyyatı
2015–16 Şərqi Hələb döyüşləri
2016 Şimali Hələb döyüşləri
2016 Hələb yaz əməliyyatı
2016 Sentyabr-Oktyabr Hələb döyüşləri
2017 Mart-Aprel Həma döyüşləri
2017 May-İyul Suriya səhra əməliyyatları
Şərqi Suriya əməliyyatı 2017 sentyabr–indiyədək
2017 Əbu Kamal əməliyyatı
2014–2017 İraq vətəndaş müharibəsi
Əmirlinin mühasirəsi
Aşura əməliyyatı
2014–15 Bayci döyüşləri
2015 İkinci Tikrit döyüşü
2016 Fəllucə mühasirəsi
Terrorizmlə mübarizə əməliyyatı
2 notes
·
View notes
Text
Irkçı Kemalistler hiç bir zaman bu düzen karşı muhalif olmamıştır... onların tek istekleri var Kürd Kürdistan halkını tıpkı Anatoli halkı gibi asimile edip Türklük potası altında eritmektir.
2 notes
·
View notes
Text
Haydi Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları..Türk olsun,Kürd olsun,Alevi olsun,Lâz olsun,Çerkes olsun..yarın 19 Mayıs..Büyük kurtuluşun meşalesinin yakıldığı gün..önümüzde 10 gün var..Kurtuluş savaşından bu yana ilk defa birlik olalım doğusuyla batısıyla..bu ülkeyi Suriyeli,hizbullahçı,şeriatçı teröristleri bizden değerli kılan ortaçağ kafasına mahkûm etmelerine izin vermeyelim..ya istiklàl ya ölüm diyecek kadar cesur olalım..haydi!..haydi..haydi..!..🐞✌🏻
9 notes
·
View notes
Text
Pere didin kêrê me dikin bela serê me
Kürt atasözü 🍉
Bunu çevirne kitap hediye edeceğim 😊
10 notes
·
View notes
Text
Cehennem Meseli
İnsan eliyle kotarılmış cehennem suretlerinin arasında yarınsız, un ufak edilmiş bir hayatı tecrübe ediyoruz. İster bölgece, ister dünyanın geri kalanından azade sayılmayacak burası şu sahanlık, isterse de dünyanın herhangi bir odağında, küçük tefek olanından, en hacimli, en zehirli olanına bir cehennem tahayyülüne esir ediliyor insanlık. Hayatın ehemmiyet ya da anlamının hiç edildiği, ötekisi olarak anılanların gözden çoktan çıkartıldığı ya da buna dair çabanın sürekli kılındığı bir zeminde o yarınsızlık içerisinde türlü çeşit cerahatin esiri kılınıyor modern zamanın insanı. Bitmiyor tükenmiyor güvenlik algısının boyutları. Açık, aleni ve sonu getirilemeyecek kılınmış paranoyalar eliyle devletler sayesinde hayatın hiçe esir kılınması söz konusu ediliyor. Dolduruşa getirilmiş olan rejimlerin halkları birbirine kırdırma hallerinin çabasında olan biten mutlak ve kati yıkımlar oluyor. Ezber ettirilmiş o tahakküm hamlesinin eksiksiz bir halde yaşamı zehrettiği, çürümeyi kalıcılaştırdığı bir hal içerisinde debelenip duruyor insanlık. İnsan eliyle kotarılmış, bizatihi çabalanmış olagelen her cehennem tahayyülünün eksiksiz, doğrudan hayatı yerle bir etmeyi amaç edinen devlet politikalarının eseri olduğu artık giz değildir.
Burnumuzun ucundaki Suriye’de 8 Aralık tarihinde var edilmiş olagelen rejim değişikliği, zorba bir iktidarın var ettiği çürümenin ardından nihayetinde bir oh çekilecek denilirken var edilmiş en katran karası cehennem örneklerinden birisini barındırır, bildirir. Eskiden o El Kaide nam yapının üyesi olagelen, fundamentalist, ırkçı Heyet Tahrir Eş Şam’ın öncül kuvvet kılındığı, Türkmen İslam Kümesi, Sultan Murat Tugayı, Milli Ordu nam Türkiye devletinin başını çektiği bir karma çetenin birlikteliğinde o cehennemin yepyeni evresi açılır. Bir biçimde demokrasinin var edileceği, halkını çoktan ayrıştırmış, beriki, öteki ya da az ilerideki diye kendisine tehdit olmalarını derecelendirip var etmiş / ezmiş, sonuna kadar da kırmış olagelen, Sednaya Mapushanesi gibi insanlık için yüz karası olagelen yerleri var edebilmiş, can almış, kötülüğün de önünü açmış bir Esad’a karşı çıkagelenler onun taklitçisi olunca her şey nasıl yoluna girebilir ki? Aralıksız bir haftadır var edilmiş ve Türkiye devletinin de hiç gizlisi saklısı olmadan suna geldiği nefret siyasetinin evlerini savunan başta Kürtler olmak üzere, Süryani, Ezidi, Mıhellemi, Arap, Ortodoks, Ermeniler ve daha nice kimliğin ortaklaşa çıka geldiği Rojava devrimi hedef kılınır. Tümüyle Colani liderliğindeki ol oluşumun / yapının egemenliğine / zorbalığın ta kendisine terk edilmiş olagelen bir yerin tahayyülünü pratik kılabilmek için Uygur, Afgan, Tacik, Çeçen, Türk, nihayetinde insanlığını çoktan kenara terk etmiş temsillerden bir güçle, TSK’nin de gücünü sonuna kadar kullanarak bir cehennem var edilmek istenir. İstikamet Kobane ve ötesidir, barış böyle bir şey midir?
Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Savunma Bakanlığı bütçesine dair konuşan DEM Partili Meral Danış Beştaş, Rojava’daki Kürtlerin ‘terörist’ olarak yaftalanmasına tepki gösterdi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Meclis’e sunulan 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri sürüyor. Meclis’te Savunma Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçesi görüşülüyor. Savunma Bakanlığı bütçesine dair Erzîrom Milletvekili Meral Danış Beştaş konuştu.
Meral Danış Beştaş, tarihi bir süreçten geçildiğini söyledi, “Tarih yeniden yazılıyor, coğrafya değişiyor” diyerek, Savunma Bakanlığı’nın bütçesine dikkat çekti. Meral Danış Beştaş ayrıca bakanlığın kendini “Sorgulanamaz” kıldığını belirtti.
‘Kürtlere karşı ateşe devam’
Türkiye’nin dünyadaki çatışma ve gerilimlere yönelik “Barış” politikası güttüğünü ileri sürdüğünü belirten Meral Danış Beştaş, “Türkiye maalesef Kürtlerle olan çatışmalarda ‘Ateşe devam,’ diyor, ateşkese karşı çıkıyor ve bir barış ihtimalini, barış ve çözüm ihtimalini şu ana kadar reddediyor” diye konuştu.
‘Hakkını savunanlar terörist değildir’
Türkiye’nin Êfrîn’e ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının sürdüğüne işaret eden Meral Danış Beştaş, “Til Rıfat, Münbic, Kobanê, Rojava bir bütün olarak ve Kürtlere yönelik yaklaşım hiç değişmedi. Hatta şunu da hatırlatayım: 2014 yılında Kobanê kuşatması vardı, IŞİD canilerinin Kobanê halkını topyekûn imha etme, katliamdan geçirme tehlikesine karşı çıktıkları için, katliamı engellemek için çağrı yapan önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız, MYK üyelerimiz Kobanê kumpas davasıyla yüzlerce yıllık cezalara çarptırıldılar. Sayın Bakan: Kendi yaşam hakkını savunanlar terörist değildir, milyonlarca halk terörist değildir, olamaz” diye kaydetti.
‘Halkın safrasından alınıyor’
Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Kürtlerin “Terörist” olarak yaftalamasına tepki gösteren Meral Danış Beştaş, “Savunma harcamaları için 913 milyar, iç güvenlik için 694 milyar lira ödenek ayırmış. Savunma Sanayi Destekleme Fonunu da ekleyince 1 trilyon 608 milyar liralık bir bütçeden söz ediyoruz ve Türkiye, NATO üyeleri arasında en çok askerî harcama yapan ülkelerin başında yer alıyor. Savunma bütçesi yüzde 41 oranında arttı, çatışma, şiddete ve savaşa ayrılan bütçe aslında halkın sofrasından ayrılan bütçedir, halkın sofrasını eksiltiyor” ifadelerini kullandı.
‘Bombalarınız kalbimize düşüyor’
Savaşa ayrılan bütçe ile 7 milyon asgari ücretlinin 13 aylık maaşına denk geldiği bilgisini paylaşan Meral Danış Beştaş, “500 bin öğretmene yüzde 50 maaş artışı yapılabilirdi. Güncel meseleye gelirsek, sınırın öte yanında Suriye var. Coğrafya değişiyor, haritalar yeniden çiziliyor ama siz Rojava’yı bombalamaya devam ediyorsunuz. Oradaki halkı, milyonlarca yurttaşı ‘Terörist’ olarak nitelemek dışında bir söylem henüz yok. Bunu birçok arkadaşımız söyledi, bir daha söyleyeyim: Sizin oraya attığınız her bomba bizim kalbimize düşüyor. Onlar bizim kardeşimiz” dedi.
‘Bütün dünyaya örnek oluyor’
Meral Danış Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllarca barbar IŞİD’e karşı mücadele eden ve dünyaya adil ve eşit bir yaşamın mümkün olduğunu bizlere gösteren bir Rojava Devrimi gerçekliği var. Buradan bütün dünyaya örnek olan bu modelin her yere şamil olmasını diliyorum ve bu devrimi hakikaten içtenlikle selamlıyorum. Barışa aralanan kapının güneşli olma ihtimalinden söz ediyorum. Kuşkusuz bu ihtimalin gerçek olması son derece mümkün, silahsız bir çözüm mümkün. Bizler yıllarca adalet ve barış mücadelesi verdik ve üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Gerçeklere yüzümüzü dönelim, bırakın, iki yakada da sevinç çığlıklarıyla bastırsın insanlar topların, tüfeklerin, füzelerin sesini.”
Geleceğin muallak kılınmasının çabasına, bir kere daha Rojava devriminin var ettiği akli birlikteliği alt etmenin, cehennemi insan eliyle yeniden kotarmanın yolunda yürünmesin diye bir söz dizimini paylaşır Meral Danış Beştaş. Hukukçu kimliğinin yanında esas Kürd halkının suna geldiği perspektif, birbirinden alakası kalmamış / bırakılmamış bir halkların ayrıştırılması yerine birbirine tutunarak bir devrimi var ettiği sahnenin elzemliliğini bildirir. 2014 yılında o köklü karanlık tahayyülün, bugün üniforması değişmiş olsa da yine yeni ve yeniden Kobane’den başlayarak, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamında var edeceği ateşin harını yükselten bir ülkeye kimdir terörist diye sual eder. Yaşanan bir yerin cehenneme eşik kılınmasının önünü alabilmenin her türden taciz, tahakküm ve korkunçluğu ta 1915’ten bu yana sürgit devam olunan bir mahvetme siyasetinin karşısında insanî olanı aramak, anlamak bunca zor mudur?
Dönemimizin Talat, Enver, Cemal üçlüsünü oluşturan, Fidan, Kalın ve Baş efendinin bir ve beraberce kotardıkları şeyin sonu hep hazin olan bir yıkıcılığa devam kararlılığı olduğu bir kere daha Esad rejimi yenilmiş olsa da tekrarlanır. Suriye’de halk devrimi gerçekleşti! Gel gelelim bir türlü Mezopotamya halklarının var ettiği nihai anlamda, rejimin karşısında da, Işid gibi kötülüğün ta kendisi karşısında da diz çökmemiş, daha yeni Efrin, Azez, Mare gibi, Tel Rifat ve Menbiç’te cereyan eden Türkiye destekli ne olduklarından çok ne için oralarda bulundukları mühim bir mesel olan başka cihatçılar eliyle boğulmak istenen tahayyül devrim değildir! Kürdün makus kader diye dayatılan esaretini, bölgenin o çok parçalı yapısında demokratik, eşit ve her kimlikle adil bir gelecek tahayyülünü, bir devlet olmaya gerek kalmadan yaşayabilme ihtimalinin kökünü kazımaya devam deyince o devrimin neresinde duruyordur Türk devleti, yönetimi, milleti. Sınırın ötesindeki hayatı üç farklı operasyonda işgal edilmiş topraklardaki varlığıyla sınırlamış, terörle mücadeleyi halka doğrudan empoze edilen, kimi yerlerde yaşamasını dahi imkansız kılan bir cendere ile ölümü gösterip sıtmaya razı getirerek var edebilen bir devletin sunacağı herhangi bir barış ihtimal midir? Suriyeli Kürdün hakkına sahip çıkan bir ülkeyiz diye konuşa duran ol Dışişleri bakanının, kapalı kapılar ardında Rojava’yı tamamen boğmak için büyük terör devletinden izin kopartmaya devam dediği bir sahnelemede, düne kadar terörist kıldıklarını bugün sivil kıyafetlerle kendilerine makam şoförü kılmaktan imtina etmezken Suriye’nin, Türkiye’nin, bütün ol Ortadoğunun ve şu çeperin kıyısındaki her ülkenin halleri her nice olacaktır? Cehennem eşiği hep burnumuzun ucundayken, kırmızıçizgiler hiçbir türlü sonlanmazken, demokrasi, eşitlik ve adalet hiçbir zaman halklara teslim edilmezken, konuşulmasına dahi müsaade edilmezken her nasıl? Biteviye bir propaganda o da devletin uygun gördüğü bir tahakküm / tecrit ve sınırsız yanılsama içerisinde hayatın ehveni nasıl mümkün olacaktır, kılınacaktır. Barıştan bunca uzaklaşılırken, karanlık, nihai cehennem için el birliğiyle bir menzilde, dört dolanıp durulurken, sahiden nasıl?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: A Syrian Kurdish woman, fleeing from north of Aleppo, stands leaning on a bullet-riddled wall upon arriving in Tabqa, on the western outskirts of Raqa, on December 4, 2024. - © Delil SOULEIMAN – AFP – France24
Meramda Paylaşılan Haber
Meral Danış Beştaş: Yaşam Hakkını Savunanlar Terörist Değildir - Yeni Yaşam Gazetesi
https://yeniyasamgazetesi6.com/meral-danis-bestas-yasam-hakkini-savunanlar-terorist-degildir/
#meram#arzihal#türkiye#suriye#kürd#rojava devrimi#çürüme#cerahat#ceberut devlet#yıkıcılık#istibdat#tahakküm etme#kör karanlık#çözümsüzlük#barışa ne oldu?#demokrasi#eşitlik#adalet#hak#hukuk#insan101#siyasa#pragmatizm#cehennem#inferno#korku#demokrasi101#ypg-j#smf#menbiç
0 notes
Text
Cennete girince Allahtan istediğimi isteyebilir miyim?
Medler Kürd değil diyo hâlâ yaaa kafayiyi yersin
Böyle Allahin kayıtlarıyla görüntüleriyle gözlerine sokmak istiyorum
0 notes
Video
youtube
Hoş Geldin - Koray Avcı ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Slow Vahde Kürd... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/aYDgvuuVNQQ ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Hoş Geldin - Koray Avcı ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Slow Vahde Kürdi Fantezi Pop) Söz - Müzik: Hüsnü Arkan Düzenleme: Tarık Ceran Yönetmen: Hasan Kuyucu Intro: Bm F#m Bm Em Bm A D Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin Bm Em Bm A Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin D A G A Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim D A G F#m Em A F#m Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim Bm F#m Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar Em G A G F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar Bm F#m Sen bana geç geldin, ben sana erken Em G A G F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken 2x Bm F#m Em G A Em F#m Bm Em Bm A D Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin Bm Em Bm A Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin D A G A Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim D A G F#m Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim Bm F#m Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar Em G A G F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar Bm F#m Sen bana geç kaldın, ben sana erken Em G A G F#m Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken Em G A G F#m Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken Koray Avcı (müzisyen) Genel bilgiler Unvanı Sesi Gülen Adam Doğum 1 Ocak 1990 (34 yaşında) Ankara, Türkiye Tarzlar Özgün, Slow pop, Türk halk müziği, Tasavvufî Meslekler Müzisyen, söz yazarı, solist, şarkı yorumcusu Çalgılar Klarnet, gitar Etkin yıllar 2015-günümüz Müzik şirketi Dokuz Sekiz Müzik (2015-günümüz) Resmî site korayavci.com.tr Önemli çalgılar Klarnet Koray Avcı (d. 1 Ocak 1990, Ankara), Türk şarkıcıdır. Yaşamı Ankara'da doğup büyüyen Koray Avcı, aslen Erzincan ilinin Tercan ilçesindendir.[1] Çocukluğundan beri resim ve müziğe karşı ilgisi vardır. Müzik kariyerine Ankara'daki bazı performans mekanlarında zaman zaman şarkı söyleyerek başlamıştır. Avcı ailesi çocuklarının "ilim irfan sahibi" bir kişi olmasını ister ve onu pozitif bilim alanında öğrenim görmesinde ısrar ederler. 2008 yılında Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü'nü kazanıp Muğla'ya gider. 2010 yılında Muğla'da üniversite hayatına devam ederken Acun Ilıcalı'nın hazırlayıp, sunduğu Yetenek Sizsiniz Türkiye programına arkadaşı Osman Arslan ile katılıp "beatbox ve Volkan Konak taklidi" performansı sergilemiş ve ikinci tura kadar yükselmiştir.[2] Muğla'da istediği ve sevdiği ortamı bulamasa da, hayatının akışını değiştirecek olan kırılmayı yaşar. Her şey sokakta gitar çalan bir arkadaşının yanına oturup şarkı söylemesiyle başlar. O günden sonra sokaklarda şarkı söylerler. 2012 yılında okul bittikten sonra Ankara'ya temelli dönen Koray Avcı, daha önce çıktığı hiçbir yerde sahne alamaz. Bu kez sıra Ankara sokaklarındadır. Bir başka gitarcı arkadaşıyla beraber sokaklarda, hatta toplu taşıma araçlarında çalmaya başlarlar. Yine 2012 yılı içerisinde metroda söylediği şarkının bir genç tarafından kaydedilip paylaşılması ve bu videonun çok ilgi görmesi üzerine Avcı, kendi videolarını çekip YouTube gibi sosyal medya platformlarında yayınlamaya başlar. Sosyal medyada ilgi odağı olur ve paylaştığı videolar ciddi izleme sayılarına ulaşır. Günden güne artan talep doğrultusunda gerek yurt içinde gerekse yurt dışında konserler verir. Güçlü ve samimi yorumu ile geniş bir dinleyici kitlesine ulaşır.
0 notes
Text
Sınırlar dışında kalan Kürd ruhu -2
İsmet Yüce Gürcistan Ezidileri Kürdistan’da tarihin son olarak Şenedar Mağarasında bulunan Neandertal kalıntıları ve Göbeklitepe (Girêmiraza) ile Karahantepe arkeolojik keşifler üzerine yapılan değerlendirmeleri bir araya getirildiğinde ne kadar eskiye gittiği ve sürekli bir yaşam coğrafyası olduğu ortaya çıkıyor. 17-18. yüzyıllarda araştırmacı ve tarihçilerin ortak yorumu kesintisiz bir şekilde…
View On WordPress
0 notes
Text
100 YILLIK, İNKAR ÜZERİNE KURGULANMIŞ VE HALA UYGULANMAK İSTENEN SENARYO
Cumhuriyet kurulduğu yıllarda İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olanlar dahil
ülke genelinde Rum,Ermeni,Laz,Süryani ve Kürdlere yönelik çok büyük etnik temizlikler yapıldı. Kıyımlardan geriye kalan "Kılıç artıkları" sürgün ve mecburi iskan uygulamaları ile asimile edilmeye başlandı.
Kürd'ler dışında başta Çerkes'ler olmak üzere azınlıkların çoğu önce anadilleri unutturuldu ve neredeyse tamamen asimile edildiler. Tek parti döneminde "açık oy,gizli sayım" kuralına göre yapılan seçimlerde millet vekilleri CHP genel merkezinde,bir kaç kişi tarafından atama ile belirleniyordu.Seçmenin tercih hakkı yoktu. Dış baskılar sonucu CHP içinde yer alan millet vekillerinin kurduğu DP parti ile (1946) çok partili sisteme geçildi.Tekçi düzenin izin verdiği oranda seçmen göstermelikte olsa en oy kullanma hakkını elde etti.Yapılan ikinci seçimde (1950) DP iktidar oldu.
Bu partiyi kuranlar arasında Kurtuluş savaşında Galip hoca kod ismi ile önemli çalışmalar yapmış, meclisi mebusan üyesi,Cumhuriyetin ilk yıllarında iktisat bakanı olarak ekonomik yapısına yön vermiş, Atatürk'ün son başbakanı ve 50 ve 60'lı yıllar arasında asker kökenli olmayan ilk Cumhur Başkanı Celal Bayar. Digeri Atatürk'ün özellikle millet vekili olmasını ıstarla istediği ve başbakan Adnan Menderes'ti.
Tek parti döneminde söz hakkı tanınmayan,varlığı görmezden gelinen halkın çok partili sisteme geçiş ile birlikte oyu değer kazandı. Tek parti dönemine karşı yeni dönemin unutulmaz sloganı "Yeter söz milletindir" olmuştu.
Oy sahibi Kürd ileri gelenleri ve eşraf kesimi oluşan çok partili sistemde yerlerini aldılar.Parti tercihinde tek parti dönemindeki uygulamalarda sürgün edilen,cezaya
çarptırılan ya da atasının mezar yerleri bile olmayanları yeniden sistem içine çekmek için yeni kurulan Demokrat Partide yer verildi. Sistem içinde kalmaları için millet vekili ve bakan bile yapıldılar.
Celal Bayar'ın sivil kökenli ilk Cumhur Başkanı olması ve DP'nin Kürd ileri gelen ve oy sahibi ailelelere siyaset yapma olağı tanıması gibi konular oligarşik yönetimi rahatsız etti ve darbe yapıldı.
Yine aynı yıllarda uygulanan yasaklara rağmen Barzani hareketinin varlığı ve ulusal karekteri ile diğer iki parçada olduğu gibi Kuzey Kürdistan'da da halk ve gençlik üzerinde etkili oldu. Legal planda eğitimli Kürd gençliği Türk solundan ayrılarak ulusal ilkeler ile DDKO bünyesinde örgütlendiler.
27 Mayısta yapılan askeri darbe olmasına rağmen devrim denilerek yıllarca resmi bayram olarak kutlandı. Darbenin lideri Cemal Gürsel'in ilk unutulmaz söylemlerinden biri de "Kim ben Kürd'üm derse suratına tükürün" olmuştu.
Çok partili sisteme geçiş ile birlikte terk edilmek zorunda kalınan tekçi yönetim sonrası ortaya çıkan boşluklar darbe sonrası çıkarılan yeni yasalar ve oluşturulan kurumlar ile doldurulmaya çalışıldı.Bunlardan en önemlisi iktidarları ve yasama organı olan meclisi "Demokles'in kılıcı gibi" denetleyen T.C. Senatosu'nun kurulmasıydı.
Yasal düzenleme ile eski Cumhur Başkanlarına ve darbeye katılan subaylara yaşamlarının garantiye alınması için tabii senatörlük (ömür boyu) hakkı tanındı.
Yaş haddinden dolayı idam edilmeyen Celal Bayar'a da eski Cumhur Başkanı olduğu için teklif edilmesine rağmen "Demokrasilerde
tabii senatörlük yoktur"diye yapılan öneriyi reddetmiş.Senato bu görevi 1961'den 80 yılına kadar yaptı.
İçeride ve dışarıda darbeye karşı tepkilerini azatmak ve ilerici bir görüntü kazanmak için örgütlenme, basın-yayın gibi bazı alanlar da kısmen özgürlükler tanındı. Coğu kitap üzerinde yasaklar kaldırıldı.Tanınan demokratik haklara karşı gerektiğinde kullanılmak üzere ülkede ırkçı hareketlerin de belli odaklar tarafından örgütlenmesine başlandı.
Alınan bütün önlemlere rağmen tekçi yönetim anlayışı tehlikeye girip ülkeyi yönetmeye yetmeyince daha emekleme aşamasında olan sosyalist hareketler içerisinde gelişen Kürd ulusal bilincinin önünü kesmek için 70'de tekrar darbe yapıldı.Her darbe sonrası olduğu gibi bu darbe sonrası tekci anlayısı koruyacak şekilde devlet yeniden organize edildi.
Yok edilen önder kadrolara ve alınan bütün önlemlere rağmen 74'te Ecevit affı ile birlikte yeniden güçlenen sol ve Kürd ulusal hareketlerine karşı önceden örgütlenmiş olan ülkücü kesim arasındaki mücadele sokağa taşındı.Gençlik üzerinden yapılan provakatif eylemler ile çatışmalara özellikle yol verildi.
Sivil siyasetin çatışmaların önünü alamadığı gerekçesi ile 80'de yeniden darbe yapıldı.
Legal siyasete yeniden kırmızı çizgilerle ayar verildi.Tekçi düzeni korumak için yeni anayasa yazıldı.
Özellikle polis cezaevine atılan Kürd gençlerinin ulusal kimliklerini yok ederek itirafçı yapıp onurlarını kırmak için akıl almaz insanlık dışı uygulamalar başlatıldı.
Diyarbakır Cezaevinde uygulanan insanlık dışı ve özel uygulamalara karşı ortaya konulan direniş ve sonucuna katlanarak yapılan siyasi savunmalar Kürd halkında ulusal bilincin gelişmesine yol açtı. Gelişen olaylarla birlikte 90'lı yıllarda "Ver kurtul",yada "Vur kurtul" tartışılmaya başlandı.Gelişmelerin önünü almak için"Vur kurtul" tercih edildi. Kürd'ler adına yapılan provakatif eylemlerle birlikte faili belli cinayetlerin işlendiği kabus dolu yıllar başlatıldı.
Kurtarılmış Bölge anlayışı ile 4 parça Kürdistan'ı birleştirme iddiası ile yola çıkanlara içeriden yapılan müdahale ve yönlendirme ile "Kürdistan'ı çöpe attık" dedirttiler."Demokratik modernite" ile Türkiye"lileşmek savunulmaya başlandı. "Bedel ödedik" diyerek bedel ödemeyenler bedel ödeyenler üzerinden atanmış siyaset yapanlar legal siyasette yerlerini aldılar. Böylece legal siyasette tabanda giderek güçlenen ulusal bilince engel olmak için sınıf mücadelesi ulusal taleplerin önüne konuldu.
Tekçi iradenin koruyucusu CHP önderliğinde faili belli cinayetlerin işlendiği dönemin sorumluları ile dolaylıda olsa ilkesiz kuruldu.
Muhalefet partilerinde de Kürd ulusal taleplerine karşı statükocu rejimin milliyetçi çizgisini korumak iktidar olmaktan daha öncelikli hale geldi. Tekçi anlayıştan kaynaklanan sorunlara uzun vadeli çözüm üretmek yerine iktidar ile muhalefet arasındaki siyasi mücadele günlük sorunlara indirgendi.Sağ ve solda siyaset yaptıgını iddia eden partiler gerek ittifak kurarak,gerekse tek başlarına meclis çoğunluğunu sağlamalarına rağmen şikayet ettikleri K.Evren'in yaptığı anayasa değiştirmediler,değiştirmek istenmedi.
12 Eylül sonrası yapılan her seçimde yazılı senaryonun devamı olacak şekilde seçmen önüne konulan iki partili,ya da oluşturulan ikili ittifaktan birini tercih etmek zorunda bırakıldı.Gövdesi Kürd olan parti atanmış yöneticileri Türk solu ile birlikte senaryoya uyum sağladı.
Önceki seçimlerde olduğu gibi son seçimde de son çara "Hatırım için oy verin" diyerek Kılıcdaroğlu'nda yana oy bile istendi. "AKP'den kurtulmak için tek çare CHP'ye oy vermek" deniyordu.İnancı Türkçülük ile harmanlayıp savunan AKP'den kurtulalım ancak Türkçülüğün ve ötekileştirmenin kuramını oluşturan ve hala savunan CHP'den kurtulmak için ne yapmak gerektiğine değinilmiyor.
Fazla uzun olmasın diye tarihi bilgilere kısaca değinmek zorunda kaldım,umarım yazım anlaşılır.
Kürd'ler oluşan bu ikili sistemde önce Andımız gibi millet vekili olmak için edilen ırkçı yeminin kaldırılmasını kabul eden partiler ile ittifak kurmalı. Başta "Türk solu" olmak üzere yeminin değişmesini kabul eden yoksa ittifak kurmamalı. Yüz yıllık inkar üzerine uygulanan senaryoda Kürd'ler figüran olarak rol almak zorunda değiller.İkinci yüzyılda da asimile edilmemek için Kürd'ler ulusal ilkeleri ile kendi senaryolarını yazmak zorundalar.
A.Güllüoğlu.
2 notes
·
View notes
Text
Bizans değil mi her durumda anadoluyu zaten siz fethedecekdiniz en yakın sizsiniz çünkü.
Deniz Hazar denizi, yahudiler önce oraya gelip hazar türklerini oluşturuyor yahudiliğe geçiriyorlar, daha sonra islama geçiliyor
Kazakistana bak, çinle yanyana normalde, iran pers kültürü senin çinden farklılaşmanı sağlıyordu muhtemelen çinlinin ötesine geçmek
Aynı zamanda da hristiyan olarak bizans fethedilemezdi belki
O da senin gibi asyalı, ama aynı zamanda iran pers kültürü senin mezarın oldu, beluç, kürd, afgan, fars, tacik, peştun , pakistan hint falan bayağı kötü oldu yanında geliyor ne yazık ki (ermeni de varmış, sadece bizans ırkı sanıyordunuz değil)
Alttaki arap dünyası da ayrı kötü
Yine de tatar dünyası islama sığdırılamayacak kadar büyük ve komplike aslında hun da buna dahil
O da sadece onun bir yüzünü oluşturuyordu
0 notes
Photo
Hejmara 10an ya ‘Kürd Araştırmaları’ derket Hejmara 10an ya kovara Lêkolînên Kurdî (Kürd Araştırmaları) çap bû. Kovar, bi sernavê 'Li Kurdistanê Jin û Zayenda Civakî' derdikeve pêşberî xwîneran. Di kovarê da çend cureyên nivîsan yên wekî wergêr, hevpeyvîn û gotar cih digirin. Bi edîtorîya Zozan Goyî û Rojda Yıldızê kovar hatîye amadekirin. https://botantimes.com/hejmara-10an-ya-kurd-arastirmalari-derket/?utm_source=tumblr&utm_medium=social&utm_campaign=BT
0 notes