#kürd
Explore tagged Tumblr posts
sidaramed00 · 1 day ago
Text
Ş.Delila, Ş.Halil Dag, Hozan Argeş Çîyayên me
7 notes · View notes
seslimeram · 2 years ago
Text
Tabloidleşmiş Ülke Meseli
Tumblr media
Tabloid bir hayat imgesinin rehini kılınıyor koca bir menzil. Muktedirin güllük gülistanlık her şey yolunda, refah içerisinde bir ülke zaman akışının kenarında ekranlardan taşmaya bir biçimde devam eden suç, yıkım, çürüme hali günü tabloid basın denilenin çerçevesine oturtuyor. Tabloid basının envantere, a3 boyutunda, her şeyin renklendirilmiş, sulandırılıp servis edilmiş bir mizansenini takip eden bir ülke var edilmiştir bugün, bu yerde. Tümden, garez ve kinin, aralıksız hiddet hal ve isteminin kıyısında cerahatle boğulan hayatlar birer imgeye dönüşüyor. İzlenme oranı var denilerek köşe bucak kaçırılan her türden yıkım, bir biçimde ekranlardan gayet sade, normal birer meseleymiş kabilinden aksettiriliyor. Bütün o yaygın medyanın haber bültenleri kasap dükkanları gibi kesilen / biçilen insan hayatları ve hikayeleriyle lebalep kılınır. Lebalep bir nefret, topyekun bir cerahat ahvali kuşatırken, otuzar ellişer saniyelik spotlarla hizada durulsun diye emirler yağdırılıyor. Allah esirgesin lafzına sığınıp her şeyin en kötüsü çoktan bir standarda dönüştürülüyor. Adıyla, sanıyla ol biyopolitik tahakküm tabloid basınla bir kılınmış olagelen şablonlarla birlikte günceyi bir biçimde sınırlandırmak her gün yeniden var edilen ataklarla işlevsel kılınıyor.
Göz dağı ve kindarlıkla bir hayat imgesi doğrulanıp test ediliyor. Hayat bütünüyle belirgin bir biçimde cürmün, çürümenin kılınırken bunları görün ve unutun denilerek var edilmiş her türden hamle yıkıcılığı sağlama alıyor. Yirmi bir yıllık bir iktidarın bütün açık özgürlük taleplerini, bağımsız, düşünce ve savunuyu imkansız kılacak derecede yıkıcılığı tek sabit olarak var ettiği ülke temsili güncelleniyor. Cerahatle yıkımı, yalan dolan anlam, hikayelendirme halleriyle cürmü, bütünüyle nobran bir hilebazlıkla çürüme hattını eksiği gediği kalmadan hayat imgesini tarumar etmeye vesile kılınıyor. Tabloid kılınmış bütün o hayat imgesinin fütursuz, belirsiz bir geleceğe rehin olunduğu unutturulmak isteniyor hali hazırda. Var edilmiş sunulan, paylaşılan hallerle bir biçimde çürümenin etrafından geçilip gidildiği zikrediliyor. Oysa her şey yalın bir biçimde sınırın içinde, sınırın ötesine taşarak hep / daimi bir istemle savunuluyor. Yolun da yordamın da çürümeye ilişik kılındığı, her durumda tahakküm ve akla, fikre yönelik tehdidin dillendirildiği, uygulandığı bir zemini hikayesi hakikattir artık. Tabloidleşen gündelik yaşam idesinin mimarı olarak yeni yüzyıl aksiyonunun her nasıl bir biçimde derin bir karanlığın ta kendisi olduğu gözlerden kaçırılır bir hız, bir hışım, binbir taklayla.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “İstanbul Taksim’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenen eylemde 200 civarında kadının darbedilerek gözaltına alınmasının üzerinden çok geçmeden bu kez de İstanbul Kadıköy’de düzenlenmek istenen 25 Kasım eylemleri polis barikatıyla karşılaştı.
İKD’ye Polis Engeli: Çok Sayıda Gözaltı
İlerici Kadınlar Derneğinin (İKD) İstanbul Kadıköy Süreyya Operası önünde yapmak istedikleri 25 Kasım açıklamasına da polis müdahale etti. Valiliğin yasaklama kararı öne sürülerek açıklamaya müdahale eden polisler aralarında İKD Genel Sekreteri Nuray Yenil ve Türkiye Komünist Hareketi Genel Başkanı Aysel Tekerek’in de aralarında bulunduğu 23 kişiyi gözaltına aldı. Engelleme üzerine basın toplantısı düzenleyen İKD üyeleri, “Mücadelemiz, eşit, özgür, laik ve aydınlık bir Türkiye içindir. Şiddete, yoksulluğa, gericiliğe dur diyelim” dedi.
Kadıköy Rıhtım’da aralarında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun da yer aldığı çeşitli kadın örgütlerinin düzenlemek istediği eyleme de polis izin vermedi. Engellemeye rağmen kadınlar açıklama yapmak istedi. Polis önce kadınları ablukaya aldı; ardından darbederek gözaltına aldı. Kadınlar “Kadınlara değil, katillere barikat” sloganları atarak polis müdahalesini protesto etti.
Müdahale sonrası Kadın Meclislerinden Dilber Sünnetçioğlu, “Her gün kadınlar öldürülüyor, hiç mi üzülmüyorsunuz? Kadın cinayetlerini durduracağız demenin nesi kötü? Bir kişi çıkıp bunu açıklasın” diyerek iktidara tepki gösterdi.”
Yoğun ve duraksamayan bir cendere hali içerisine Türkiye topraklarının örgütlü belki de tek ve doğrudan muhalif kesimi olagelen kadınlar bir kere daha şiddetle baş başa bırakılır. Taksim’in korunaklı, muhalefet için steril bir serbest kürsüsü kılınan İstiklal Caddesinin, önce mimli muhalefet, sonra Kürd siyaseti en sonunda da Kadınlara kapatılmasının bir başka sureti geçtiğimiz pazar günü Kadıköy semalarında var edilir. Bir tabloide dönüşmüş olagelen devlet aklının, dahiliye nazırının emir eri kolluğunun var ettiği psikolojik şiddet ve bütünüyle bariz işkenceci halleriyle bir kere daha sokaklar gözaltı sahasına dönüştürülür. Temel, evrensel hakların bir darbeci anayasasında dahi lafta dahi var edildiği bir zeminde, genelin, küresel müşterek bir itiraz hakkının önü ancak o cendereye tutsak ederek kadınları var edilmek istenir.
Daha birkaç gün önce iki yüzü aşkın insanın gözaltına alındığı bir şehirde, bir deneme de Kadıköy’de bu her şeyiyle biyopolitik bir ezme, biçme, sınırlama çabasında var edilmek istenir. Bir ölçüde de başarılır. Gelecekteki seçim sathı mahallinde tek bir itirazın dahi var edilemeyecek olduğu gözler önünde darp etme hallerinden, görüntü almaya çalışan basın emekçilerini tehdit / linç etmelerden bariz kılınır. Demokrasi ediminden bahis açıldığı vakit mangalda kül bırakılmayan bir zeminde olan biten yıkımdır, basbayağı cürmün paralelinde despotik bir memleketin binasıdır. Bu hallerle bir kere daha demokrasi gibi bir amaçlarının olmadığını da dosta düşmana belirgin bir biçimde sunar akparti-mhp-ip ittifakı. 50 kadının gözaltına alındığı yekpare bir sessizleştirme / susup itirazsız biat ettirme yakında her yerdedir? Bütün o tabloidlerin suna geldiği mükemmel, kıskanılan, yeni yüzyılına koşa duran ülke bu mudur? Vah haline!
Bianet’ten aktaralım: “Diyarbakır Valiliği, kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD), 'Kayıplar bulunsun, failler yargılansın' eylemini 720 haftasında, "eylem ve etkinlik yasağı" gerekçesiyle engelledi.
Her hafta Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eyleme polis izin vermedi.
Polis ablukasına alınan parkta açıklama yapan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, valiliğin yasak kararına karşı dava açtıklarını belirtti.
İHD ve kayıp yakınları bu hafta düzenleyeceği eylemi 28 Kasım 2015'te Diyarbakır Sur'da öldürülen Tahir Elçi 'ye atfetti.
Kayıp yakınlarının açıklaması şöyle:
“1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan Tahir Elçi, orta ve lise öğrenimini Cizre'de tamamladı. 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
"1992 yılından itibaren Diyarbakır'da serbest avukatlık yapan Tahir Elçi, ceza ve insan hakları hukuku alanında yoğunlaştı. İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından olan Elçi, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de birçok çalışmayı sürdürdü.
"Birçok STK'nin kuruluşunda yer aldı"
"Tahir Elçi, 1994 yılında 26 kişinin ölümüne neden olan Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası, Temizöz Davası, Roboski Katliamı gibi pek çok davanın avukatlığını yaptı.
"Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Tahir Elçi, 2012 yılında Diyarbakır Barosu Başkanlığına seçildi. 2014 yılı olağan genel kurulu ile tekrar baro başkanlık görevine seçildi.
"Etkili soruşturma yürütülmedi"
"28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Barosu tarafından Diyarbakır Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan ve çok ağır zarar gören tarihi eser ve kültürel varlıklara dikkat çekmek amacıyla, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına katılan Tahir Elçi, açıklamanın hemen akabinde aynı yerde meydana gelen silahlı çatışma sırasında, kendisine isabet eden kurşunla katledildi.
"Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin soruşturma süreci etkili yürütülmedi. Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma 4,5 yıl sonra TMK ile yetkilendirilmiş ihtisas mahkemesi olan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edilen iddianame ile davaya dönüştü. Hazırlanan iddianamenin sevk maddesinde Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayı hakkında taksirle insan öldürme suçunun oluştuğu değerlendirilmesi yapıldı.
"Avukatların reddi hakim talebi reddedildi"
"21 Ekim 2020 tarihinde görülen ilk duruşmada; pandemi gerekçe gösterilerek duruşma salonuna avukat ve izleyici kısıtlaması getirilmiş ve bu şekilde kamuoyunun davaya olan ilgisi kırılmaya çalışıldı.
"Duruşmanın başlamasından kısa bir süre sonra söz almak isteyen müşteki ve vekillerinin, mahkeme heyeti tarafından duruşma salonundan çıkarılmakla tehdit edilmesi üzerine, mahkeme heyetinin adil ve usule uygun bir yargılama yapamayacağı konusunda kanaat oluşturdu. Elçi Ailesi avukatları tarafından mahkeme heyetinin tümü için ‘reddi hâkim’ talebinde bulundu.
"Müşteki avukatların ‘reddi hâkim’ talebi ise ret edilmiştir. 15 Haziran 2022 tarihli duruşmada tanık olarak dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine karar verilmişse de duruşma dışı müştekiye ve vekillerine herhangi bir bilgi verilmeden ve görüş alınmadan mahkeme tarafından bu karardan dönüldü.
"Ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adadı"
"23 Kasım 2022 tarihinde görülen son duruşmada ise avukatların geri alınan tanıklık kararına itirazlarına karşın mahkeme heyeti salonu terk etti. Aradan geçen 2 yıllık sürece rağmen dava dosyasında herhangi bir ilerleme olmamış ve bir sonraki duruşmanın 5 Temmuz 2023 gününe ertelenmesine karar verilmiştir.
"Derneğimiz üyesi, ömrünü cezasızlık ile mücadeleye adayan hak savunucusu Av. Tahir Elçi’nin katledildiği olaya ilişkin hukuk ilkelerinden ve ciddiyetinden yoksun bu davanın, gerçek anlamda adaletin sağlandığı bir davaya dönüşmesi için mücadele edeceğimizi ve takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile paylaşmak isteriz. Tahir Elçi için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Her şey yukarıda anlatıldığı gibidir. Düzenin suna geldiği tabloid görünümün kenarında o yıllardır süre giden mücadelenin bir biçimde susturulmasının anahtarı cinayetlerden birisi vardır. Tahir Elçi, bu ülkede sözünü hakikatten yana kuran, insan haklarının tamamıyla ol Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde var edilmesi, kalıcılaşması için çaba sarf eden bir insan, bir avukattı. Tümüyle devletin ezber ettiği, yıllar geçtikçe yüzsüzleşip, arsızlaştığı, umarsızca sömürdüğü, görmezden geldiği bir memleket meseli olan Kürd sorununa nihai, kesin bir barış tahayyülü için çaba sarf etmenin bedelini önce linç edilip, ardından kırıma sevk ve bir cinayetle yok edilmesine varan süreç hep ortadaydı. Bugünün ülkesindeki tüm o bağnaz nefretin, ötekileştirme halinin kaçıncı kurbanıydı Tahir Elçi. Bugün yedi yılın ardından her neresindeyiz, Kürd sorunundaki çözümlemenin, buralar hep meçhuldur, hep muhayyile!
Tabloid bir hayat imgesinin esiri kılınmış memleket sathı mahallinde yaralara dair tek satır kelam yoktur. Hiçbir yarayı iyileştirmek gibi bir gaile söz konusu değildir, halen sözü edilmeyendir. Duraksamayan, dinlenmeyen, sorgulamayan bir menzilde vahamet içinde seyrüseferin suna geldiği yegane şey bir biçimde tabloid basının suna geldiği bir kırım halinin falsolu tekrarlanışıdır. Bütünüyle yaşamdaki ehven olanın tükettirilmesi hal ve isteminde, sitemsiz, yalın bir çöküş allanıp pullanır. Olmakta olanın suna geldiği belki de doğrudan tek bir düzlem, tek bir sabit, tek bir anlam vardır; enikonu çürüme. Sabitliği ile çıkagelen cerahat, cürüm ve cinai bir şebekeye dönüşen devlet aklının eylediği her şey tabloid kılınmış olanın gerçekliğe geçişini de var eder. İyi de böylesinden bir ülke, sahiden de bir yurt, bir memleket var edilebilir mi, bir ev kalır mı sahiden de geriye! Ya bir hak, bir hukuk, bir hürriyet meseli...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel İçin Zorunlu Kaynakça: Bianet
2 notes · View notes
mecrasanat · 2 years ago
Text
Deniz Sarıtop Kimdir
0 notes
jigolodeniz · 4 months ago
Text
JİGOLO ARAYAN BAYANLAR BURDAYIM
qSlm ben deniz 18 yaşında çıtır bir gencim kalın damarlı ve 13 cm olan penisimle hizmetinize hazırım ödeme elden birliktelik sonrası masaj ve duş almada yardımcı oluyorum 🥴😋 oldu bittiyre getirmiyorum yaş aralığım yok bütün kadınlar benim sevgilim bana ulaşmak istiyen kadınlar için numaram 05527972704 evet doğulu yum kürd penisim sizindir 😘
12 notes · View notes
lamiye-imameliyeva · 3 months ago
Text
Tumblr media
Qasim Süleymaninin rəhbərlik və iştirak etdiyi döyüşlər cədvəli
Kürd Üsyanı (1979)
İran-İraq müharibəsi (1980–1988)
Tariq-əl-Qüds əməliyyatı
Fəth-əl Mubin əməliyyatı
Beytül Müqəddəs əməliyyatı
Ramazan əməliyyatı
2-cə Bazi-Dəraz əməliyyatı
Ümm-əl-Həsənəyn əməliyyatı
Şəfəq öncəsi əməliyyatı
Şəfəq əməliyyatı
3-cü Şəfəq əməliyyatı
4-cü Şəfəq əməliyyatı
5-ci Şəfəq əməliyyatı
6-cı Şəfəq əməliyyatı
Bataqlıq döyüşü
Xeybər əməliyyatı
Bədr əməliyyatı
Meymək əməliyyatı
1-ci Fao döyüşü
8-ci Şəfəq əməliyyatı
1-ci Kərbəla əməliyyatı
4-cü Kərbəla əməliyyatı
5-ci Kərbəla əməliyyatı
6-cı Kərbəla əməliyyatı
10-cu Kərbəla əməliyyatı
7-ci Beytül Müqəddəs əməliyyatı
2-ci Fao döyüşü
10-cu Şəfəq əməliyyatı
4-cü Nəsr əməliyyatı
Mərsad əməliyyatı
İran Kürd Demokratik Partiyası üsyanı (1989–96)
Cənubi Livan münaqişəsi (1985–2000)
Əfqanıstan müharibəsi
İraq müharibəsi
Kərbəla əyalət qərargahına basqın
İran–İsrail konflikti
Qəzzə–İsrail konflikti
Suriyada vətəndaş müharibəsi
Əl-Qusəyr döyüşü
Cənubi Suriyaya hücum
Zəbadani döyüşü (2015)
Şimali-qərbi Suriyaya hücum
2015–16 Əl-Laziqiyyə hücumu
2015 Kvayres hücumu
2012–2016 Hələb müharibəsi
2015 Oktyabr–Dekabr Hələb döyüşləri
Rus pilotunu xilas etmək üçün xüsusi təyinatlı qüvvələrin əməliyyatı
2015–16 Şərqi Hələb döyüşləri
2016 Şimali Hələb döyüşləri
2016 Hələb yaz əməliyyatı
2016 Sentyabr-Oktyabr Hələb döyüşləri
2017 Mart-Aprel Həma döyüşləri
2017 May-İyul Suriya səhra əməliyyatları
Şərqi Suriya əməliyyatı 2017 sentyabr–indiyədək
2017 Əbu Kamal əməliyyatı
2014–2017 İraq vətəndaş müharibəsi
Əmirlinin mühasirəsi
Aşura əməliyyatı
2014–15 Bayci döyüşləri
2015 İkinci Tikrit döyüşü
2016 Fəllucə mühasirəsi
Terrorizmlə mübarizə əməliyyatı
2 notes · View notes
hetesiya · 5 months ago
Text
Irkçı Kemalistler hiç bir zaman bu düzen karşı muhalif olmamıştır... onların tek istekleri var Kürd Kürdistan halkını tıpkı Anatoli halkı gibi asimile edip Türklük potası altında eritmektir.
2 notes · View notes
ghostmansblog · 2 years ago
Text
Haydi Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşları..Türk olsun,Kürd olsun,Alevi olsun,Lâz olsun,Çerkes olsun..yarın 19 Mayıs..Büyük kurtuluşun meşalesinin yakıldığı gün..önümüzde 10 gün var..Kurtuluş savaşından bu yana ilk defa birlik olalım doğusuyla batısıyla..bu ülkeyi Suriyeli,hizbullahçı,şeriatçı teröristleri bizden değerli kılan ortaçağ kafasına mahkûm etmelerine izin vermeyelim..ya istiklàl ya ölüm diyecek kadar cesur olalım..haydi!..haydi..haydi..!..🐞✌🏻
9 notes · View notes
sidaramed00 · 5 days ago
Text
"Dil ji çi tijî be, ji lêvan ew diherike."
7 notes · View notes
seslimeram · 4 months ago
Text
Tarumar
Tumblr media
Bütünü gösteren yapının tarumar edildiği bir düzlemi görüyoruz hep birlikte. Asırlık olan o devlet aklının yurttaşına sunduğu, bütünlediği ya da pay ettiği şeyin cürümlerden ibaret olagelen bir yapım / çaba olduğu artık gizli saklı olmadan var ediliyor. Bütünü bildirecek olanın yerle bir edildiği bir zeminde, toz toprak arasında hakikatin örtülmesi gerçekliğine kavuşturuluyor. Engellemelerle, dönüşümsüz ve kesintisiz bir cerahat hamlesini süreğen bir halde yeniden imal ederek, soran / edeni de derdest etmenin eşiğine taşıyarak bir yer, bir menzil her şeyin kapkaranlığa esir ediliyor. Tümüyle bariz bir biçimde yaşama eylem ve ediminin hiçe yazılması var ediliyor. Erkete bekleyen yok etme şablonları, halihazırda bir biçimde kurtarıcı görülen ve devletlinin kendi bekası adına elzem bildikleri hamlelerin yekununda bütünü bildiren yapının / müşterek imecesi kurgunun tastamam rezil rüsva olunmasına şahit yazılıyoruz. Her günün bir öncesinden ağır, onu aşan bir yıkıcılığın tam da merkezi / mabedi kılınan bir yerden bildiriyoruz.
Demokrasi idesinin boş, bomboş kılındığı bir zemindeyiz. Afaki bir yönelimin doğrudan ve hiç kesintisiz asırdır var edilen bu ülkenin tek tip bir akla rehineliğinin ardışık halleri, pratikleri içinde çürüme kesintisiz kılınıyor. Cürüm, biz iktidar olacağız, hayır tabi ki de biz iktidar olacağız olmalıyız bahisleri arasında iki kutbun mücadelesine sahne kılınıyor, o aralıktan cerahatle birlikte sökün ediyor. Yurttaşın haklarının tastamam tarumar edildiği bir zeminin güncelliğine çaba sarf ediliyor. Her zaman olagelen denetim, gözetim ve illa ki tahakkümün binbir suretinin yeniden ve yeniden imaliyle dünün kurucu yöneticisi ve aklının takipçileriyle, yıllarca tohumu atılmış olagelen bir karşıt aklın / zihni düşüncenin ve en nihayetinde kurucudan farklı bir / teslimiyetçi memleket tahayyülüne sahip çıkan ol cenah arasında bir punt bulundu mu yıkım ardışık kılınıyor. İktidar kavgalarında hayatın en elzem olan müşterekleri tarumar ediliyor. Hakkaniyet, hak, hukuk ve adalet tahayyülleri için ne yer / ne geçit bırakılıyor. Yönetenin arzusu doğrultusunda bir memleket o anda ister cennet isterse cehennemin ta kendisine benzetiliyor. Tek bir olumlanabilir gün var ediliyorsa gerisi topyekun yıkımın ve kuşatmanın kılınıyor. Büyük ülke nidaları aksettirilirken ne kuyuruklardan haber veriliyor. Ne yarını muallak kılınanların çektikleri sıkıntılardan bir bahis. Ne ayrımcılığın vardığı eşikten bir kesitin farkına varılabiliyor, ne de sınırın içini nasıl tarumar edebiliyorsa sınır dışında da aynısı için çabalayan bir iktidara dur denilebiliyor. Bütünü bildiren bir insani / metazori değil sahici ve kalıcı bir müşterek yaşam idesinin kökü kazılıyor öyle ya da böyle.
Türkiye sathı mahallinin muhalefet partisi olmaya devam eden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinin şu var ettiği imge mesela bir şeyleri aksettirmeye kafi gelebilecektir misal. Yeni Yaşam Gazetesinden aktaralım: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan’da gerçekleştirdiği Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının sonuç bildirgesini yayınladı. Yayınlanan bildirgede, Ortadoğu’da halkların varlığını, dilini, kimliğini ve kültürünü yok sayan savaş iktidarları ile karşı karşıya olunduğu belirtilerek, iktidarların siyasi bekaları ve çıkarları için hakları sefalette sürüklediği vurgulandı.
İsrail’in Lübnan’a dönük saldırılarına değinilen bildirgede, “İsrail Hükümeti’nin Lübnan’a dönük saldırılarında sivillerin hayatını kaybetmesi, sivil yerleşim yerlerinin pervasızca hedef haline getirilmesi, hemen akabinde İran’da siyasi suikastlara başvurulması bölgesel savaş riskini yükseltmektedir. Netanyahu Hükümeti’nin Gazze’ye dönük saldırılarında 40 bine yakın insanın hayatını kaybetmesi ve bu soykırımcı durum karşısında küresel çapta devletlerin sessizliğine/onayına karşı insani, ahlaki ve politik tutum almak tarihsel bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler’i ve diğer uluslararası kuruluşları bir kez daha Netanyahu Hükümeti’nin ağır saldırılarını ve yarattığı katliamı durdurma konusunda aktif ve acil tutum almaya çağırıyoruz. Öte yandan Ortadoğu’nun yıllardır ezilen halklarından olan Kürt halkının siyasi ve idari kazanımları, hatta varlığı savaş ve şiddet politikalarıyla yok edilmek istenmektedir. Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya her düzeyde saldırılar farklı biçimlerde sürdürülmektedir” denildi.
Ezilen iki halk Kürtler ve Filistinliler
Bildirgenin devamında şu ifadelere yer verildi:
“AKP-MHP iktidarının Federe Kürdistan bölgesine dönük işgal girişimleri ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni hedef alan saldırı ve siyasi suikastlarının yanı sıra Türkiye’de Kürtlerin demokratik siyaset hakkına, varlığına, kültürüne ve diline yönelik organize ırkçı saldırılar da yoğunluk kazanmış durumdadır. Aynı zamanda İran rejiminin, Kürt muhaliflere ve aktivistlere yönelik idam politikalarıyla da bir halkın varoluş ve siyaset hakkı yok edilmek istenmektedir. Ortadoğu’nun iki ezilen halkı Filistinliler ve Kürtlere dönük saldırılara karşı başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ve dünya halklarının savaşa karşı barışı örgütlemesi, ezilen halkların sesi olması, enternasyonalist mücadeleyi büyütmesi savaş ve saldırı politikalarını alaşağı edecek adımlardır.”
Saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız
Özellikle Türkiye’de son günlerde Kürtlerin diline, halayına, şarkılarına, kısacası kültürüne ve kimliğine yönelik geliştirilen tehlikeli saldırılar; Kürt gençlerinin Yüksekova, Van ve Ankara’da gün ortasında işkenceye uğraması; belediyelerimizin çok dilli hizmet anlayışının hedef haline getirilmesi ağır baskı dönemlerini bile geride bırakan uygulamalardır. Bu tür uygulamalar insanlık onuruyla bağdaşmayan, demokratik bir toplumda asla yeri olmayan ve kabul edilemez saldırılardır. Bu ırkçı ve Kürt düşmanı saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız, demokratik siyaset hakkımızı savunacağız ve her koşulda direneceğiz. Türkiye’nin temel meselelerini her zaman diyalog ve müzakere ile çözme tutumuna sahip olan bir partiyiz. Bu kez de demokratik siyaset hakkımıza ve bir halkın varoluşuna, kimliğine ve kültürüne karşı geliştirilen bu sistematik saldırılara karşı asla susmayacağız. Demokratik tepkimizi ortaya koymaktan, demokratik protesto hakkımızı kullanmaktan asla geri durmayacağız.
Dün direndik, bugün daha büyük direneceğiz
Nice fırtınadan geçtik, nice badireler atlattık, bedeller ödedik. Dün direndik, bugün daha büyük mücadele edeceğiz. Hiçbir baskı ve saldırı bizleri yıllar önce elde ettiğimiz kazanımlarımızın gerisine düşüremez. Bir halkın anadili, kültürü, şarkıları, sloganları, halayları tehdit ve şantaj konusu edilemez. Yıllardır iktidar içi kavgalarda ve egemen güçler arası hesaplaşmalarda, ülke gündemini değiştirmek için mızrağın sivri ucu hep Kürtlere ve muhaliflere çevriliyor. Bu oyunu görüyoruz, oyuna gelmeyeceğiz. Ülkenin temel meselelerine kurucu ve yapıcı bir akılla yaklaşmaya devam edeceğiz.
Gelin, hep birlikte Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye halklarına karşı tezgâhlanan bu kirli ve ırkçı oyunu boşa çıkaralım, ortak mücadele etrafında birleşelim, dayanışmamızı büyütelim. Anayasa Mahkemesi’nin kurumsal varlığını hedef alan, Can Atalay örneğinde de olduğu gibi kararlarını uygulatmayan, sosyal medya mecralarını hukuk dışı ve keyfi tutumlarla engelleyerek Anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri çiğneyen, siyasi ve hukuki darbelerle iktidarını sürdüren anlayış karşısında da ortak demokratik tutumu ve mücadeleyi geliştirelim. Muhalefet belediyelerine yönelik SGK borçları adı altındaki dayatmalarla halka her türlü hizmeti engelleme ve demokratik siyaseti işlevsizleştirme girişimlerine karşı mücadeleyi büyütelim.”
Bütünüyle bir coğrafyanın kaderi diye dayatılan şartlı / koşulu yıkıcılığın karşısında dur diyebilecek iradenin nasıl imal edileceğine dair önemli bir seslenişi var eder, Dem Parti. Türkiye sathı mahallinden, Rojava’ya, Irak Kürdistan’ından, Gazze’ye, daha öncesinde o Libya ve Dağlık Karabağ’a kadar uzanan bir düzlem / hattın üstünde imal olunan hemen her türden insanlık suçunun karşısında ide olguları sorgulamak, kayıt altına almak ve sahi ama sahici bir adalet tahayyülü için mücadele / yıkımlara karşı müdahaleyi önceleyerek söz konusu olabileceği bir kere daha bildirilir. Yıkımlarla bir yarının değil, şimdiden bu günü ve sonrasının imhasının ısrarcılığına karşı durabilmek meseldir. Devrin suna geldiği tüm o hakir görme, ayrıştırma ve bitimsiz kılınan elemelere karşı insani olanın yolunun ve izinin kaybedilmemesi en büyük meseledir. Cerahatin sıkboğaz ettiği bir hayat imgesinin karşısında, yıkıcılık ve kötülüğü savunanların iktidarlarına karşı ortak bir itirazın ne kadar elzem olduğu bu yaşadığımız güncellikte bir kere daha meydandadır.
Çok kimlikliliğin üstünün çizildiği, yaşanan topraklardaki varlığın imha için yeterli görüldüğü bir zeminde / coğrafyada yaşatılan kaotik düzleme itirazı reddiye ile başlatabilir ancak insanlık. Gelip geçici, ucundan kıyısından değil sahiden eşitlikten, adalet ve hürriyetten bahis açılabilecek ise muhalefete ve memleketin en büyük ikinci kimliğine karşı yükseltilen bu şiddet sarmalının yekununa dur diyebilmek bir meseledir. Bariz bir hayat kırımının işlene geldiği, iktidarların sabık kimliklerinde yer bulunan tüm o açmazları aşabilmek için birilerini hedefe koyduğu böylesi bir zeminde ortaklığın, aklın tam da ihtiyaç duyulan akli ortaklıkların, reddiye ve koşulsuz itirazları savunabilmenin her neden elzem olduğu bir kere daha meydana çıkıyor. Asırdır sürdürüle durulan bir yönelim, tek tip bir akla rehin kılınmak istenen hayatın çok daha farklı katmanlara sahip, hemen her anlamda başka bir yönelimi / istikameti var edebilecek ihtimallerden menkul olduğunu unutmadan sözü yıkımdan geri kurtarabilecek miyiz, meselemizdir! Dayatmalar, tehditler ve bitimsiz tahakküm çemberleri ile kuşatılmaya devam olunurken bu hayat imgesi / sahnesi, zamansız değil doğrudan bir itirazı var edebilecek midir şu sahada yaşayanlar. Bütünüyle bir girdap halini alan karanlığı aşabilecek midir, mesele budur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: And The Convoy Keeps Going – Suleiman MANSOUR via MG+MSUM
Meramda Paylaşılan Haber
DEM Parti MYK: Her Koşulda Direneceğiz https://yeniyasamgazetesi6.com/dem-parti-myk-her-kosulda-direnecegiz/
1 note · View note
dilperisanimmmm · 3 months ago
Text
Cennete girince Allahtan istediğimi isteyebilir miyim?
Medler Kürd değil diyo hâlâ yaaa kafayiyi yersin
Böyle Allahin kayıtlarıyla görüntüleriyle gözlerine sokmak istiyorum
0 notes
senibiopim · 3 months ago
Note
Bir ata sözü der ki tın havaşşo ğınıb havvaşo
kürd müsün
0 notes
aykutiltertr · 4 months ago
Video
youtube
Hoş Geldin - Koray Avcı ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Slow Vahde Kürd...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/aYDgvuuVNQQ ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Hoş Geldin - Koray Avcı ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Slow Vahde Kürdi Fantezi Pop) Söz - Müzik: Hüsnü Arkan Düzenleme: Tarık Ceran Yönetmen: Hasan Kuyucu Intro: Bm     F#m Bm               Em                Bm          A           D Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin Bm              Em                Bm            A         Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin D                A                        G                  A Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim   D                 A                        G                  F#m     Em    A   F#m Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim   Bm                                              F#m Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar Em                    G                          A         G     F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar Bm                               F#m Sen bana geç geldin, ben sana erken Em                    G                           A       G      F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken   2x Bm     F#m    Em     G    A    Em     F#m Bm                  Em                  Bm             A          D Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin Bm                  Em                  Bm             A         Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoş geldin D                        A                         G                   A Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim   D                         A                        G            F#m Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim   Bm                                              F#m Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar Em                    G                            A         G     F#m Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar Bm                               F#m Sen bana geç kaldın, ben sana erken Em                    G                          A         G     F#m Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken Em                    G                           A         G     F#m Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken Koray Avcı (müzisyen) Genel bilgiler Unvanı Sesi Gülen Adam Doğum 1 Ocak 1990 (34 yaşında) Ankara, Türkiye Tarzlar Özgün, Slow pop, Türk halk müziği, Tasavvufî Meslekler Müzisyen, söz yazarı, solist, şarkı yorumcusu Çalgılar Klarnet, gitar Etkin yıllar 2015-günümüz Müzik şirketi Dokuz Sekiz Müzik (2015-günümüz) Resmî site korayavci.com.tr Önemli çalgılar Klarnet Koray Avcı (d. 1 Ocak 1990, Ankara), Türk şarkıcıdır. Yaşamı Ankara'da doğup büyüyen Koray Avcı, aslen Erzincan ilinin Tercan ilçesindendir.[1] Çocukluğundan beri resim ve müziğe karşı ilgisi vardır. Müzik kariyerine Ankara'daki bazı performans mekanlarında zaman zaman şarkı söyleyerek başlamıştır. Avcı ailesi çocuklarının "ilim irfan sahibi" bir kişi olmasını ister ve onu pozitif bilim alanında öğrenim görmesinde ısrar ederler. 2008 yılında Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü'nü kazanıp Muğla'ya gider. 2010 yılında Muğla'da üniversite hayatına devam ederken Acun Ilıcalı'nın hazırlayıp, sunduğu Yetenek Sizsiniz Türkiye programına arkadaşı Osman Arslan ile katılıp "beatbox ve Volkan Konak taklidi" performansı sergilemiş ve ikinci tura kadar yükselmiştir.[2] Muğla'da istediği ve sevdiği ortamı bulamasa da, hayatının akışını değiştirecek olan kırılmayı yaşar. Her şey sokakta gitar çalan bir arkadaşının yanına oturup şarkı söylemesiyle başlar. O günden sonra sokaklarda şarkı söylerler. 2012 yılında okul bittikten sonra Ankara'ya temelli dönen Koray Avcı, daha önce çıktığı hiçbir yerde sahne alamaz. Bu kez sıra Ankara sokaklarındadır. Bir başka gitarcı arkadaşıyla beraber sokaklarda, hatta toplu taşıma araçlarında çalmaya başlarlar. Yine 2012 yılı içerisinde metroda söylediği şarkının bir genç tarafından kaydedilip paylaşılması ve bu videonun çok ilgi görmesi üzerine Avcı, kendi videolarını çekip YouTube gibi sosyal medya platformlarında yayınlamaya başlar. Sosyal medyada ilgi odağı olur ve paylaştığı videolar ciddi izleme sayılarına ulaşır. Günden güne artan talep doğrultusunda gerek yurt içinde gerekse yurt dışında konserler verir. Güçlü ve samimi yorumu ile geniş bir dinleyici kitlesine ulaşır.
0 notes
utopiatv · 6 months ago
Text
Sınırlar dışında kalan Kürd ruhu -2
İsmet Yüce Gürcistan Ezidileri Kürdistan’da tarihin son olarak Şenedar Mağarasında bulunan Neandertal kalıntıları ve Göbeklitepe (Girêmiraza) ile Karahantepe arkeolojik keşifler üzerine yapılan değerlendirmeleri bir araya getirildiğinde ne kadar eskiye gittiği ve sürekli bir yaşam coğrafyası olduğu ortaya çıkıyor. 17-18. yüzyıllarda araştırmacı ve tarihçilerin ortak yorumu kesintisiz bir şekilde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hetesiya · 1 year ago
Text
100 YILLIK, İNKAR ÜZERİNE KURGULANMIŞ VE HALA UYGULANMAK İSTENEN SENARYO
Cumhuriyet kurulduğu yıllarda İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olanlar dahil
ülke genelinde Rum,Ermeni,Laz,Süryani ve Kürdlere yönelik çok büyük etnik temizlikler yapıldı. Kıyımlardan geriye kalan "Kılıç artıkları" sürgün ve mecburi iskan uygulamaları ile asimile edilmeye başlandı.
Kürd'ler dışında başta Çerkes'ler olmak üzere azınlıkların çoğu önce anadilleri unutturuldu ve neredeyse tamamen asimile edildiler. Tek parti döneminde "açık oy,gizli sayım" kuralına göre yapılan seçimlerde millet vekilleri CHP genel merkezinde,bir kaç kişi tarafından atama ile belirleniyordu.Seçmenin tercih hakkı yoktu. Dış baskılar sonucu CHP içinde yer alan millet vekillerinin kurduğu DP parti ile (1946) çok partili sisteme geçildi.Tekçi düzenin izin verdiği oranda seçmen göstermelikte olsa en oy kullanma hakkını elde etti.Yapılan ikinci seçimde (1950) DP iktidar oldu.
Bu partiyi kuranlar arasında Kurtuluş savaşında Galip hoca kod ismi ile önemli çalışmalar yapmış, meclisi mebusan üyesi,Cumhuriyetin ilk yıllarında iktisat bakanı olarak ekonomik yapısına yön vermiş, Atatürk'ün son başbakanı ve 50 ve 60'lı yıllar arasında asker kökenli olmayan ilk Cumhur Başkanı Celal Bayar. Digeri Atatürk'ün özellikle millet vekili olmasını ıstarla istediği ve başbakan Adnan Menderes'ti.
Tek parti döneminde söz hakkı tanınmayan,varlığı görmezden gelinen halkın çok partili sisteme geçiş ile birlikte oyu değer kazandı. Tek parti dönemine karşı yeni dönemin unutulmaz sloganı "Yeter söz milletindir" olmuştu.
Oy sahibi Kürd ileri gelenleri ve eşraf kesimi oluşan çok partili sistemde yerlerini aldılar.Parti tercihinde tek parti dönemindeki uygulamalarda sürgün edilen,cezaya
çarptırılan ya da atasının mezar yerleri bile olmayanları yeniden sistem içine çekmek için yeni kurulan Demokrat Partide yer verildi. Sistem içinde kalmaları için millet vekili ve bakan bile yapıldılar.
Celal Bayar'ın sivil kökenli ilk Cumhur Başkanı olması ve DP'nin Kürd ileri gelen ve oy sahibi ailelelere siyaset yapma olağı tanıması gibi konular oligarşik yönetimi rahatsız etti ve darbe yapıldı.
Yine aynı yıllarda uygulanan yasaklara rağmen Barzani hareketinin varlığı ve ulusal karekteri ile diğer iki parçada olduğu gibi Kuzey Kürdistan'da da halk ve gençlik üzerinde etkili oldu. Legal planda eğitimli Kürd gençliği Türk solundan ayrılarak ulusal ilkeler ile DDKO bünyesinde örgütlendiler.
27 Mayısta yapılan askeri darbe olmasına rağmen devrim denilerek yıllarca resmi bayram olarak kutlandı. Darbenin lideri Cemal Gürsel'in ilk unutulmaz söylemlerinden biri de "Kim ben Kürd'üm derse suratına tükürün" olmuştu.
Çok partili sisteme geçiş ile birlikte terk edilmek zorunda kalınan tekçi yönetim sonrası ortaya çıkan boşluklar darbe sonrası çıkarılan yeni yasalar ve oluşturulan kurumlar ile doldurulmaya çalışıldı.Bunlardan en önemlisi iktidarları ve yasama organı olan meclisi "Demokles'in kılıcı gibi" denetleyen T.C. Senatosu'nun kurulmasıydı.
Yasal düzenleme ile eski Cumhur Başkanlarına ve darbeye katılan subaylara yaşamlarının garantiye alınması için tabii senatörlük (ömür boyu) hakkı tanındı.
Yaş haddinden dolayı idam edilmeyen Celal Bayar'a da eski Cumhur Başkanı olduğu için teklif edilmesine rağmen "Demokrasilerde
tabii senatörlük yoktur"diye yapılan öneriyi reddetmiş.Senato bu görevi 1961'den 80 yılına kadar yaptı.
İçeride ve dışarıda darbeye karşı tepkilerini azatmak ve ilerici bir görüntü kazanmak için örgütlenme, basın-yayın gibi bazı alanlar da kısmen özgürlükler tanındı. Coğu kitap üzerinde yasaklar kaldırıldı.Tanınan demokratik haklara karşı gerektiğinde kullanılmak üzere ülkede ırkçı hareketlerin de belli odaklar tarafından örgütlenmesine başlandı.
Alınan bütün önlemlere rağmen tekçi yönetim anlayışı tehlikeye girip ülkeyi yönetmeye yetmeyince daha emekleme aşamasında olan sosyalist hareketler içerisinde gelişen Kürd ulusal bilincinin önünü kesmek için 70'de tekrar darbe yapıldı.Her darbe sonrası olduğu gibi bu darbe sonrası tekci anlayısı koruyacak şekilde devlet yeniden organize edildi.
Yok edilen önder kadrolara ve alınan bütün önlemlere rağmen 74'te Ecevit affı ile birlikte yeniden güçlenen sol ve Kürd ulusal hareketlerine karşı önceden örgütlenmiş olan ülkücü kesim arasındaki mücadele sokağa taşındı.Gençlik üzerinden yapılan provakatif eylemler ile çatışmalara özellikle yol verildi.
Sivil siyasetin çatışmaların önünü alamadığı gerekçesi ile 80'de yeniden darbe yapıldı.
Legal siyasete yeniden kırmızı çizgilerle ayar verildi.Tekçi düzeni korumak için yeni anayasa yazıldı.
Özellikle polis cezaevine atılan Kürd gençlerinin ulusal kimliklerini yok ederek itirafçı yapıp onurlarını kırmak için akıl almaz insanlık dışı uygulamalar başlatıldı.
Diyarbakır Cezaevinde uygulanan insanlık dışı ve özel uygulamalara karşı ortaya konulan direniş ve sonucuna katlanarak yapılan siyasi savunmalar Kürd halkında ulusal bilincin gelişmesine yol açtı. Gelişen olaylarla birlikte 90'lı yıllarda "Ver kurtul",yada "Vur kurtul" tartışılmaya başlandı.Gelişmelerin önünü almak için"Vur kurtul" tercih edildi. Kürd'ler adına yapılan provakatif eylemlerle birlikte faili belli cinayetlerin işlendiği kabus dolu yıllar başlatıldı.
Kurtarılmış Bölge anlayışı ile 4 parça Kürdistan'ı birleştirme iddiası ile yola çıkanlara içeriden yapılan müdahale ve yönlendirme ile "Kürdistan'ı çöpe attık" dedirttiler."Demokratik modernite" ile Türkiye"lileşmek savunulmaya başlandı. "Bedel ödedik" diyerek bedel ödemeyenler bedel ödeyenler üzerinden atanmış siyaset yapanlar legal siyasette yerlerini aldılar. Böylece legal siyasette tabanda giderek güçlenen ulusal bilince engel olmak için sınıf mücadelesi ulusal taleplerin önüne konuldu.
Tekçi iradenin koruyucusu CHP önderliğinde faili belli cinayetlerin işlendiği dönemin sorumluları ile dolaylıda olsa ilkesiz kuruldu.
Muhalefet partilerinde de Kürd ulusal taleplerine karşı statükocu rejimin milliyetçi çizgisini korumak iktidar olmaktan daha öncelikli hale geldi. Tekçi anlayıştan kaynaklanan sorunlara uzun vadeli çözüm üretmek yerine iktidar ile muhalefet arasındaki siyasi mücadele günlük sorunlara indirgendi.Sağ ve solda siyaset yaptıgını iddia eden partiler gerek ittifak kurarak,gerekse tek başlarına meclis çoğunluğunu sağlamalarına rağmen şikayet ettikleri K.Evren'in yaptığı anayasa değiştirmediler,değiştirmek istenmedi.
12 Eylül sonrası yapılan her seçimde yazılı senaryonun devamı olacak şekilde seçmen önüne konulan iki partili,ya da oluşturulan ikili ittifaktan birini tercih etmek zorunda bırakıldı.Gövdesi Kürd olan parti atanmış yöneticileri Türk solu ile birlikte senaryoya uyum sağladı.
Önceki seçimlerde olduğu gibi son seçimde de son çara "Hatırım için oy verin" diyerek Kılıcdaroğlu'nda yana oy bile istendi. "AKP'den kurtulmak için tek çare CHP'ye oy vermek" deniyordu.İnancı Türkçülük ile harmanlayıp savunan AKP'den kurtulalım ancak Türkçülüğün ve ötekileştirmenin kuramını oluşturan ve hala savunan CHP'den kurtulmak için ne yapmak gerektiğine değinilmiyor.
Fazla uzun olmasın diye tarihi bilgilere kısaca değinmek zorunda kaldım,umarım yazım anlaşılır.
Kürd'ler oluşan bu ikili sistemde önce Andımız gibi millet vekili olmak için edilen ırkçı yeminin kaldırılmasını kabul eden partiler ile ittifak kurmalı. Başta "Türk solu" olmak üzere yeminin değişmesini kabul eden yoksa ittifak kurmamalı. Yüz yıllık inkar üzerine uygulanan senaryoda Kürd'ler figüran olarak rol almak zorunda değiller.İkinci yüzyılda da asimile edilmemek için Kürd'ler ulusal ilkeleri ile kendi senaryolarını yazmak zorundalar.
A.Güllüoğlu.
2 notes · View notes
theheartofmuses · 1 year ago
Text
Tumblr media
Bizans değil mi her durumda anadoluyu zaten siz fethedecekdiniz en yakın sizsiniz çünkü.
Deniz Hazar denizi, yahudiler önce oraya gelip hazar türklerini oluşturuyor yahudiliğe geçiriyorlar, daha sonra islama geçiliyor
Kazakistana bak, çinle yanyana normalde, iran pers kültürü senin çinden farklılaşmanı sağlıyordu muhtemelen çinlinin ötesine geçmek
Aynı zamanda da hristiyan olarak bizans fethedilemezdi belki
O da senin gibi asyalı, ama aynı zamanda iran pers kültürü senin mezarın oldu, beluç, kürd, afgan, fars, tacik, peştun , pakistan hint falan bayağı kötü oldu yanında geliyor ne yazık ki (ermeni de varmış, sadece bizans ırkı sanıyordunuz değil)
Alttaki arap dünyası da ayrı kötü
Yine de tatar dünyası islama sığdırılamayacak kadar büyük ve komplike aslında hun da buna dahil
O da sadece onun bir yüzünü oluşturuyordu
0 notes
botantimes · 1 year ago
Photo
Tumblr media
Hejmara 10an ya ‘Kürd Araştırmaları’ derket Hejmara 10an ya kovara Lêkolînên Kurdî (Kürd Araştırmaları) çap bû. Kovar, bi sernavê 'Li Kurdistanê Jin û Zayenda Civakî' derdikeve pêşberî xwîneran. Di kovarê da çend cureyên nivîsan yên wekî wergêr, hevpeyvîn û gotar cih digirin. Bi edîtorîya Zozan Goyî û Rojda Yıldızê kovar hatîye amadekirin. https://botantimes.com/hejmara-10an-ya-kurd-arastirmalari-derket/?utm_source=tumblr&utm_medium=social&utm_campaign=BT
0 notes