#demografi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Müşterek Talanı
İkiyüzlü bir devinim içinde müştereklerimiz tarumar ediliyor. Bir yandan atıldı mı hemen hiç mangalda kül bırakılmayan hak tanzimi bahisleri açılırken öte yanda her şeyin eksik bir biçimde yarım yamalak kılınmasında yol alınır. Demokrasi pratiklerinde her anlamda uzaklaşılırken ortaya çıkan ucube düzen o müştereklerimizin yıkımını beraberinde yalın bir biçimde getirmektedir. Tümüyle doğrudan müdahalelerle hayat mefhumu tahrif edilip, tarumar olunuyor artık. Ekranlardan ve sahnelerden bambaşka bir yerin imgesi hemen tüm sözcüleriyle, imgeleriyle bildirilirken yaşanan yerin hakikati tarumar olunmasını bir türlü gizlemeye kafi gelmez. Hayat sıradan halk için esaret kılınır. Düze çıkılacak denilip durulurken, daim kalıcı bir çözümleme ve çökertme istikametinde yürümeye devam eder o muktedir ve avenesi. Yirmi bir yıllık bir iktidar deneyiminin suna geldiği konforla bir, beraberce dediğim dedik çaldığım düdük diye gidilen yolların ortasında, tek bir tökezleme dahi sıradandan bilinir. Oysa yönetenlerin bu halka hizmetkar olduklarından bahis açılıp durulur her durumda. Herkesin bildiği şekliyle egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diye bir veciz paylaşılıp durulurken, o millet bu millet değilse her kimdir ki!
Doğrudan, amasız, fakatsız bir yıkıcılık ekseninde tarumar edilmiş olan müştereklerimizi görebilmek mümkündür. Daha çok yakın zamanlarda var edilmiş Gezi direnişine sebebini sağlayan tarumar edilmiş doğanın ta kendisinden bunu görebilmek mümkündür. Kimisini bir sermayeye, kimisini özel şahıslara terk edilen arsaların varlığından, kamusal alanların birer hidroelektrik santral yapılması çabasından, termik santral yapılanına, bunları da aşan altın / bor vesaire madenciliğinde, kömür ocakları için imtiyazlı addedilen eline kan otura duran sermayeye peşkeş çekmelere vatan sevgisinin binbir türlü sureti ile o müştereklerin talanına örnek verilebilir. Bunlarla kalsa iyidir iki gıdım tatil hakkını, sahil kenarında bir soluk alma ihtimalini toptan tarumar eden, yedi-sekiz yıldızlı, bol yaldızlı, et pazarlarına, silah ve uyuşturucu pazarlarına sahne kılınan, hep ağır ağabeylerin, hatırlı insanlar denile gelen tiplemelerin birbirlerinden beter al takke ver külahlarına sahne kılınan otel rantları, plajlarını, diskolarını, tiny houseları, butik villaları, rezidansları ve daha bilmem neleri için heder edilen arazileri de göz önüne getirebiliriz pekala. Tümüyle kesintisiz kılınanın o tarumar etme, düpedüz yalın bir biçimde iğdiş edilen bir toprak parçasından ibaret değil topyekun sıradan insanların da müştereklerinin tüketilmesi olduğu son kertede barizdir.
Bianet’ten Vecih Cuzdan’ın haberini aktaralım: “6 Şubat depremlerinde büyük yıkıma uğrayan Hatay’da ‘rezerv alan’ belirsizliği ve yurttaşların bu belirsizliğe karşı tepkileri büyüyor.
Antakya ilçesine bağlı Akasya, Aksaray ve Saraykent mahallelerinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ‘rezerv alan’ kapsamına alınmasına tepki gösteren yurttaşlara polis müdahale etti.
Saraykent Şükrü Balcı Caddesi üzerinde bulunan bir petrol istasyonu önünde toplanarak eylem yapmak isteyen yurttaşlara müdahale eden polis, bazı yurttaşları darp ederek gözaltına aldı.
Yaşananların ardından bölgeye gelen Hatay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü İsmail Ceylan, “22. Bölge, yani sizin deyimizle ‘mavi çizgili yerde’ bizim bir uygulamamız yok. Şu an için projelendirmemiz de yok. Şunu özellikle arz ediyorum: Devletin vermiş olduğu desteklerden faydalanın ki evi yıkılan vatandaşlarımız yerinde dönüşümle kendi evlerini rahatlıkla yapsınlar” dedi.
Yurttaşlar ise “Benim evim hasarsız, ben istemiyorum”, “Yalan” diyerek tepkilerini sürdürdü.
Nermin Yıldırım Kara: Kolluğun müdahalesi kabul edilemez
bianet’in telefonla ulaştığı CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Bugün yaşanan protestolar, depremzede yurttaşlarımızın evlerinin rezerv alan statüsünde olup olmadığının cevabını net bir şekilde almak üzere gerçekleştirilmiştir. Hatay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Hatay İl Müdürü ve bakanlığın sitesindeki bilgilerin uyuşmaması sebebiyle yurttaşlar bu durumu protesto etmek ve haklarını savunmak istemişlerdir” dedi.
Nermin Yıldırım Kara, yurttaşların sağlıklı bilgiye erişemediğine ve muhatap bulamadığını vurgulayarak, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ‘22. bölgede bir projemiz yok’ diyor ama bakanlığın internet sayfasında bu görülüyor. Birbirinizden haberiniz mi yok sizin?” dedi.
Depremzede yurttaşlara yönelik polis müdahalesine tepki gösteren Nermin Yıldırım Kara, şunları kaydetti:
“Biz deprem yaşamış bir kentiz ve insanlar mağdur oldukları bir konuda itiraz yükseltiyorlar. Gözaltı nedir ya? Kolluğun müdahalesi kabul edilemez. Bakın, o rezerv alan ilan edilen yerlerde hasarsız, az hasarlı evler de var. Geçmişte Bakan Özhaseki çıktı, ‘Biz genelde boş alanları rezerv alan ilan ediyoruz. Dolayısıyla bizim milletin hasarsız eviyle bir işimiz yok. Geçin oturun’ dedi. Bunun üzerine insanlar evlerinde tadilat ve güçlendirme yaptı, milyonlarca lira masraf ettiler.”
“Böyle bir yöntem olamaz”
Yurttaşların hasarsız ve az hasarlı evlerinden çıkartılmak istendiğini belirten Nermin Yıldırım Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Antakya’nın tamamını ‘rezerv alan statüsündedir’ diye kağıt yapıştırıp vatandaşa ‘Evinizi tahliye edin, yoksa kollukla sizi buradan çıkartırız’ diyorlar. Ama bunun bir mantığı yok. İnsanların itiraz ettiği temel sorun bu. Bizim de itirazımız bu yönde. Hasarsız evlere dokunmayın, bırakın az hasarlı evlerde insanlar otursun. Şu anda Hatay'da zaten sağlıklı bir yapı stoku yok. Buradaki mahallelerin tamamına ‘15 gün içerisinde alanı boşaltın’ diyorlar. Bu insanlar nereye gidecek? Böyle bir yöntem olamaz.”
Rezerv yapı alanı nedir?
“Kentsel Dönüşüm Kanunu” olarak bilinen 6306 sayılı kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya İdarenin talebine bağlı olarak veya resen Bakanlıkça belirlenen alanlardır. Ancak 9 Kasım 2023’te yapılan değişikliklerle kanundaki “rezerv yapı alanı” tanımı da değiştirilerek halihazırda yerleşim alanı olan yerlere de el konulmasının önü açıldı.”
Doğrudan müşterek talanının her neye tekabül ettiğinin de örneklerinden birisidir o rezerv yapı alanı uygulaması. Depremin yıkıcılığının belki de doğrudan en çok tarumar ettiği bir sahnede, olur olmadık herhangi bir yerin istimlak edilmesinin sıradan insanların yaşamsal haklarını göz ardı ederken sesi çıkmayan bir iktidarın zoruyla / şiddetiyle birlikte imalinin ta kendisidir sorgulanması gereken. Evrensel Gazetesinden Hatay, Defne'den rezerv alan mağduru bir yurttaşın meramını paylaşalım:
“Hatay’da rezerv alan tartışmaları sürüyor. Sürdükçe de bizler için belirsizlik devam ediyor.
Rezerv alanı içinde evleri kalan ve evi az hasarlı olanlarla ağır hasarlı olanları karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Sırf rezerv alanı içinde olduğu için, az hasar almış evinden olmak istemeyenlerin mağduriyeti ne olacak? Bunu istemeyenler ne yapacak? Evinden, yurdundan olmak istemeyen halk ne yapacak?
Geçtiğimiz gün Türk Tabipler Birliği-KESK Koordinasyon Merkezi’nde, Hatay Deprem Dayanışması Derneği ve Hatay Depremzede Derneği bir panel düzenledi. Konuşmacı olarak da Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubeleri ve Hatay Barosu Afet Komisyonu’nu geldi.
“Rezerv alan, riskli alan sorunu” üzerine konuşulan panele halkın katılımı da yoğundu. Hatay halkı olarak rezerv alanlarının belirsizliğini koruduğunu yapılan açıklamalardan kaynaklı ciddi sıkıntılar yaşadığımızı bir kez daha dile getirdik.
Evrensel Gazetesi aracılığıyla da tekrar edeyim, panelde de konuştuk. Devlet hiçbir güvence vermeden ihaleler veriyor, halka sormadan, talepleri belirlemeden, hiçbir bilimsel çalışma yapmadan paylaşımlara başladı. Demografik yapı düşünülmüyor.
Mimarlar Odasından konuşan katılımcı da yapılan uygulamanın halkın kendi toprağını elinden alınması olduğunu söyleyerek, “Halk olarak kendi gücümüz yetmeyecektir kendi evimizi yapmaya, örneğin apartmanlar vs. var. Tamam devlet bize yapsın, bir yere kadar kabul edelim ama bizim reddettiğimiz şeffaf olmaması” dedi.
Evet, bize sorulmuyor, şeffaf olunmuyor. Meslek odalarına dahi bir açıklama yapılmıyor. Biz bilimsel verilerle, halkın talepleri doğrultusunda, şeffaflıkla bu işin yürütülmesini istiyoruz.
Hatay Barosu’ndan avukat da “madem bizi dinlemiyorlar, bize danışmıyorlar o zaman rezerv alanına karşı her mağdur vatandaş itiraz dilekçesi yazsın” dedi. Rezerv alanı içinde evleri olanlara tebligatlar geliyor, “15 gün içinde rezerv alanın içindeki evi boşaltman lazım” diye. Öğrendim ki bu süre içinde bizim de itiraz hakkımız var. Ne kadar çok itiraz edersek devlet bizi o kadar çok dinlesin istiyoruz. Avukatın da dediği gibi, “O yüzden itirazlarımızı çoğaltalım.”
Biz bu belirsizlik içinde daha çok beklemek istemiyoruz. İhaleler verilmiş durumda. Ama hâlâ Hatay halkının bilgisi yok. Neden gizli yapıldığı da muamma? Ancak biz itiraz edeceğiz, bizler barınma hakkımızı savunacağız!
Yasal bir güvence istiyoruz. Adil, şeffaf, bilimsel çalışmalar doğrultusunda, sosyal yaşamın ve demografik yapının bozulmamasını istiyoruz.”
İkiyüzlü bir devinim içinde müştereklerimiz tarumar ediliyor. On altı ay önce yaşanmış ol depremin ardından bugün halen yaraların sarılamadığı, bırakalım bir yaşamda tutma hali ve çabasını, insanların şimdisinin dahi köreltildiği, ellerindeki umut kıvılcımlarının dahi çalındığı bir yerde, barınma hakkının gasp edilmesiyle son vuruş gerçekleştirilmek istenir. Ölümden kurtulup hayatta kalmanın zorluklarını onca acıya rağmen var edebilenlere elini korkak alıştırmadan bir şamar daha indirilir devletçe. İhaleler dağıtılırken orada kalanları, o kenti ayakta tutanları görmek bir yana bir tek sorularına dahi yanıt verilmeden günler ve günler geçirilir. Belirsiz değil doğrudan bir tahakküm pratiği içerisinde müştereklerimizin sureti temsili bir kere daha hayal kırıklıklarına çıkartılır. Kötülüğün arşıalaya çıkartıldığı bir zeminin her günü cehennemin ta kendisidir. Böyledir.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel – Zorunlu Kaynakça Gazete Duvar
Meramda Paylaşılan Haberler
Hatay'da 'Rezerv Alan' Protestosuna Polis Müdahalesi – Vecih CUZDAN – Bianet
https://bianet.org/haber/hatay-da-rezerv-alan-protestosuna-polis-mudahalesi-296226
Bizler Barınma Hakkımızı Savunacağız – Defne’den Rezerv Alan Mağduru Bir Yurttaş – Evrensel https://www.evrensel.net/haber/520320/bizler-barinma-hakkimizi-savunacagiz
#meram#arzihal#müştereklerimiz#hatay#antakya#demografi#yıkım#talan#vergi#deprem#6şubat#kör karanlık#tahakküm etme#yıldırı#biyopolitik#cerahat#söz#demokrasi#adalet
2 notes
·
View notes
Text
Halep'in Türkiye Tarihi Açısından Önemi, Ekonomisi ve Demografik Yapısı
Tarihi Önemi: Halep, Türkiye tarihi açısından çok önemli bir şehir olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilmiş ve yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Bu süreçte Halep, Anadolu ile Arap dünyası arasında bir köprü işlevi görmüş, önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak öne çıkmıştır. Türk-İslam kültürünün derin izlerini…
1 note
·
View note
Text
AI Generated Essay
Demografi: Tantangan Berbagai Generasi
Demografi, sebagai studi tentang populasi manusia dan dinamika yang mempengaruhinya, memainkan peran kunci dalam membentuk kebijakan dan strategi pembangunan di berbagai negara. Di tengah perubahan sosial, ekonomi, dan teknologi yang pesat, berbagai generasi menghadapi tantangan yang unik dan kompleks. Dari generasi baby boomers hingga generasi Z, setiap kelompok menghadapi isu yang berbeda yang mempengaruhi kualitas hidup dan kestabilan masyarakat.
Generasi baby boomers, yang lahir antara tahun 1946 dan 1964, sekarang berada di fase lanjut dalam hidup mereka. Dengan penuaan populasi yang cepat, tantangan utama yang dihadapi generasi ini adalah masalah kesehatan dan ketahanan sosial. Sistem kesehatan perlu beradaptasi untuk menangani penyakit kronis dan kebutuhan layanan kesehatan yang meningkat. Selain itu, ketidakcukupan dana pensiun dan perumahan yang terjangkau menjadi isu krusial bagi baby boomers yang ingin menikmati masa pensiun yang layak. Dalam banyak kasus, generasi ini juga dihadapkan pada tanggung jawab merawat orang tua mereka yang lebih tua, yang dapat menimbulkan tekanan tambahan terhadap sumber daya keluarga.
Di sisi lain, generasi X, yang lahir antara tahun 1965 dan 1980, menghadapi tantangan pekerjaan dan stabilitas ekonomi. Dikenal sebagai generasi yang sering menjadi "jembatan" antara yang lebih tua dan yang lebih muda, generasi X sering kali terjebak di antara tanggung jawab keluarga dan pekerjaan. Banyak dari mereka yang mengalami kesulitan dalam mencapai keseimbangan antara kehidupan profesional dan pribadi, yang berakibat pada stres dan masalah kesehatan mental. Selain itu, teknologi yang terus berkembang memaksa generasi ini untuk selalu belajar dan beradaptasi agar tetap relevan di dunia kerja, yang menambah beban mental mereka.
Generasi millennials, yang lahir antara tahun 1981 dan 1996, mengalami tantangan berbeda yang dipengaruhi oleh kemajuan teknologi dan perubahan sosial. Mereka tumbuh dalam era internet dan digitalisasi, yang telah membuka jalan untuk peluang baru tetapi juga menyebabkan kesulitan tersendiri. Tantangan utama bagi millennials adalah ketidakstabilan ekonomi, terutama di pasar kerja yang semakin kompetitif. Banyak dari mereka yang terjebak dalam pekerjaan sementara atau kontrak, dan menghadapi kesulitan untuk membeli rumah atau menciptakan stabilitas keuangan. Selain itu, tren sosial seperti pergeseran dalam nilai-nilai keluarga dan hubungan, serta tekanan untuk tampil baik di media sosial, dapat menyebabkan kecemasan dan masalah kesehatan mental.
Sementara itu, generasi Z, yang lahir setelah tahun 1996, membawa tantangan dan perspektif baru. Di satu sisi, mereka lebih terhubung dengan teknologi dan informasi, tetapi di sisi lain, mereka juga menghadapi masalah kesehatan mental yang meningkat, terutama terkait dengan penggunaan media sosial. Masalah kesehatan mental, seperti kecemasan dan depresi, semakin umum di kalangan generasi ini, di mana mereka sering merasa tertekan untuk memenuhi ekspektasi masyarakat dan mencapai kesuksesan. Selain itu, isu-isu seperti perubahan iklim dan ketidakadilan sosial menjadi perhatian utama generasi Z, yang mengharuskan mereka untuk beradaptasi dan terlibat dalam gerakan sosial dan politik.
Dengan keberagaman tantangan yang dihadapi setiap generasi, penting bagi pemerintah dan masyarakat untuk menciptakan kebijakan yang responsif dan inklusif. Pendekatan lintas generasi perlu dikembangkan untuk memfasilitasi dialog dan kolaborasi antara generasi, sehingga pengalaman dan sudut pandang yang berbeda dapat saling melengkapi. Misalnya, program pelatihan keterampilan untuk generasi lebih tua dapat membantu mereka beradaptasi dengan teknologi, sementara generasi muda bisa mendapatkan wawasan dari pengalaman hidup generasi sebelumnya.
Selain itu, pendidikan yang berfokus pada pengembangan keterampilan yang relevan dengan kebutuhan pasar kerja saat ini harus ditingkatkan, sehingga generasi mendatang akan lebih siap untuk menghadapi tantangan ekonomi dan sosial. Kesadaran akan masalah kesehatan mental juga perlu diperhatikan, dengan dukungan yang lebih baik bagi mereka yang mengalami tekanan psikologis akibat tantangan hidup.
Kesimpulannya, demografi mencerminkan kompleksitas masyarakat yang terus berkembang, di mana setiap generasi membawa tantangannya masing-masing. Memahami dan mengatasi tantangan ini memerlukan pendekatan yang holistik dan kolaboratif, di mana semua generasi dapat saling mendukung dan belajar dari pengalaman satu sama lain. Dengan demikian, kita dapat menciptakan masyarakat yang lebih berkelanjutan dan inklusif, di mana setiap individu, terlepas dari generasinya, memiliki peluang untuk berkembang dan menjalani hidup yang berkualitas.
0 notes
Text
DEMOGRAFİ
Demografi, insan nüfusunun büyüklüğünü, yapısını ve dağılımını inceleyen bir bilim dalıdır. Bu alan, nüfusla ilgili istatistiksel verileri toplar, analiz eder ve yorumlar. Demografik çalışmalar, doğum oranları, ölüm oranları, yaş dağılımı, cinsiyet oranları, göç hareketleri ve evlilik oranları gibi konuları kapsar. Demografi, sosyal bilimlerde, ekonomi, kamu politikası, sağlık planlaması ve şehir…
View On WordPress
0 notes
Photo
Türkiye'nin nüfusu her geçen gün değişiyor ve bu değişimleri takip etmek, işimiz açısından son derece önemli. 💼 2024 yılında 85 milyonu aşan nüfusumuzla, Türkiye nüfusu dünya genelindeki en kalabalık 20 ülke arasında yer alıyor. 🌍 Ancak, nüfus sadece bir sayıdan ibaret değil. Her bir rakamın arkasında insan hikayeleri, yaşam tarzları ve tercihler yatıyor. Nüfus istatistikleri ve demografik veriler, pazarlama stratejilerinden iş gücü planlamasına kadar birçok alanda bize yol gösteriyor. Hangi yaş grubu hangi ürünleri tercih ediyor, hangi bölgelerde hangi hizmetlere daha fazla talep var, gibi soruların cevaplarını bu verilerde bulabiliyoruz. 🔍 nufus.ahmetcadirci.com Ancak, iş dünyasının ötesinde, bu veriler aynı zamanda toplumsal sorunları anlamak ve çözmek için de önemli ipuçları sağlıyor. Eğitimden sağlığa, altyapıdan göçmen politikalarına kadar birçok alanda bu verilerin doğru şekilde yorumlanması ve kullanılması gerekiyor. 👩⚕️ Nüfus verilerini anlamak ve değerlendirmek, sadece işimiz için değil, toplum olarak da daha iyi bir gelecek inşa etmemize yardımcı olabilir. 💡 Yazar: Ahmet Çadırcı
0 notes
Link
Für die kommenden 15 Jahre prognostizieren die Studierenden eine erneute Einsatzsteigerung um über 50 Prozent.
0 notes
Video
youtube
Top 5 - bevölkerungsreichste Länder #shorts
https://juergenrolandabel.com/
#youtube#BevölkerungssteLänder Top5Länder Weltbevölkerung China Indien USA Indonesien Pakistan Demografie GlobaleStatistik
0 notes
Text
19,5 Millionen Arbeitnehmer der sogenannten Babyboomer-Jahrgänge werden dem deutschen Arbeitsmarkt einer Analyse zufolge in den kommenden zwölf Jahren verloren gehen. Gleichzeitig kommen nur 12,5 Millionen jüngere Beschäftigte bis 2036 nach [...]
[...]
[...] Die anstehende Welle der in Rente gehenden Babyboomer wird zu Verwerfungen auf dem Arbeitsmarkt führen", erklärte IW-Forscher Holger Schäfer. Die Folgen seien nur schwer beherrschbar.
[...] "Somit drohen verschärfte Verteilungskonflikte - nicht zuletzt, weil der Anteil der nicht arbeitenden Bevölkerung deutlich zunimmt."
[...]
SPD und Grüne wollen ungeachtet der demografisch bedingten starken Zunahme der Sozialkosten das Rentenpaket II unverändert umsetzen. Ökonomen, Arbeitgeber und der Bundesrechnungshof kritisieren in ihren Stellungnahmen für eine heutige Expertenanhörung im Bundestag vor allem die Überforderung jüngerer Generationen durch das Rentenpaket.
[...]
0 notes
Text
Dagegen! - aus Prinzip
Erst neulich hörte ich einen Vortrag, in dem der Politiker erläuterte, welche Vorstellungen er und seine Partei haben, dem demografischen Desaster unseres Landes sinnvoll entgegenzuwirken. Er sprach davon, dass man jungen Familien einen Kredit für den Start in eine gesicherte Zukunft gewähren könne. Mit der Geburt jedes Kindes in diese Familie könne diesem Kredit dann eine großzügige Summe…
0 notes
Text
6,1 % weniger Ehescheidungen im Jahr 2023
WIESBADEN – Im Jahr 2023 wurden in Deutschland durch richterlichen Beschluss rund 129 000 Ehen geschieden. Wie das Statistische Bundesamt (Destatis) weiter mitteilt, sank die Zahl der Scheidungen gegenüber dem Vorjahr um 8 300 oder 6,1 % und damit stärker als im Jahr 2022 (-3,8 % zum Vorjahr). Im langjährigen Trend ging die Zahl der Scheidungen mit Ausnahme weniger Jahre seit dem Jahr 2003 zurück…
View On WordPress
0 notes
Text
„In der Arbeitsmigration sehen wir eine Chance für die Wirtschaft und die demografische Stabilität in Europa. Wir befürworten ein kontrolliertes Einwanderungssystem, das Fachkräfte anzieht und die Rechte von Arbeitsmigrantinnen schützt. Dabei ist negativen Folgen durch so genannten Brain Drain für die Herkunftsländer entgegenzuwirken. Wir wollen daher, dass Ausgleichszahlungen in Form von Zuschüssen für Bildung und Soziales an diese Staaten geleistet werden.”
https://www.tierschutzpartei.de/content-europa/Europawahlprogramm%202024.pdf | https://www.tierschutzpartei.de/ | https://www.wahl-o-mat.de/europawahl2024/app/main_app.html
#Europawahl#Tierschutzpartei#Arbeitsmigration#Chance#Wirtschaft#Demografie#Einwanderungssystem#Fachkräfte#Arbeitsmigrantinnen#Arbeitsmigranten#BrainDrain#Herkunftsländer#Ausgleichszahlungen#Zuschüsse#Bildung#Soziale
0 notes
Text
Demography issue could threaten European democracy
European democracy serves as a fundamental value threatened by a wave of national-oriented movements, according to Politico.
Many see national movements as a phenomenon that will pass after next month’s European elections. In the meantime, European democracy will persist over time. However, data from numerous polls show that consistent support for democracy in Europe is already quite low. Many accepted that the demographic crisis constituted an impending doom. Europe is likely to reach a tipping point where undemocratic forms of government not only take root but flourish.
According to the Open Society Foundation’s 2023 global survey, only 38 per cent of Germans aged 18 and over are consistent supporters of democracy. In France, the figure is just 27 per cent. In Italy and Poland, meanwhile, the rate is less than 45 per cent.
The respondent may have agreed that a strong leader who ignores election results and the legitimate authority of parliament is acceptable or that a non-democratic government is preferable to democracy. They may have responded that democracy is a bad way to run their country or that military rule would be a good way to do it.
The lack of support measured in France, Germany, Italy, and Poland in 2023 is not a statistical anomaly. In 2022, polls conducted for European Movement International in nine countries also showed that such support ranged from a low of 22 per cent (in Romania) to a high of 48 per cent (in Finland).
In seven of these nine countries – Greece, Italy, Germany, Estonia, Greece, Italy, Poland, Romania and Hungary – consistent support for democracy was 45 per cent or less.
Read more HERE
#world news#world politics#news#europe#european news#european union#eu politics#eu news#demographics#demografie#democracy
0 notes
Text
România se confruntă cu o realitate demo... #Romania https://romanasul.ro/romania-se-confrunta-cu-provocarea-a-5-milioane-de-pensionari-o-perspectiva-economica-si-demografica/?feed_id=1162&_unique_id=659ac993cf9d8
0 notes
Text
0 notes
Text
Măsurarea formei populației pentru înțelegerea tendințelor demografice
Sfetcu, Nicolae (2023), Măsurarea formei populației pentru înțelegerea tendințelor demografice, Cunoașterea Științifică, 2:4, xxx, Measuring population shape to understand demographic trends Abstract Measuring population shape refers to the analysis of the distribution of individuals within a population in terms of specific characteristics or traits. Population shape can provide valuable…
View On WordPress
0 notes
Text
Megatrends im öffentlichen Sektor: Chancen, Herausforderungen und die Rolle des Staates
In einer sich rasant verändernden Welt stehen Regierungen und öffentliche Institutionen vor der Herausforderung, sich den Megatrends unserer Zeit anzupassen. Diese globalen Entwicklungen, von der Digitalisierung bis zum Klimawandel, bieten sowohl Chancen als auch Risiken. Wie kann der öffentliche Sektor diese Chancen nutzen und gleichzeitig die Herausforderungen bewältigen? 1. Demografischer Wandel: Eine Chance für Neuausrichtung und Innovation Der demografische Wandel, charakterisiert durch eine alternde Bevölkerung und sinkende Geburtenraten, ist eine der drängendsten Herausforderungen unserer Zeit. Er verlangt von uns, bestehende Strukturen und Systeme kritisch zu überdenken und innovative Lösungen zu entwickeln. Der öffentliche Sektor steht hierbei im Zentrum der Diskussion. Mit einer wachsenden Anzahl älterer Bürger müssen Gesundheits- und Pflegesysteme angepasst, Bildungsangebote erweitert und der Arbeitsmarkt flexibilisiert werden. Doch es geht nicht nur um Anpassung. Der demografische Wandel bietet auch Chancen: Die Erfahrung und das Wissen älterer Generationen können genutzt werden, um Gemeinschaften zu stärken und Innovationen voranzutreiben. Eine Neuaufteilung und Neubewertung der Aufgaben im öffentlichen Sektor ist unerlässlich. Dies könnte bedeuten, stärker in Bildungsprogramme für Senioren zu investieren, ältere Arbeitnehmer in den Arbeitsmarkt zu reintegrieren oder städtische Infrastrukturen barrierefrei zu gestalten. Es ist an der Zeit, den demografischen Wandel nicht als Bedrohung, sondern als Chance für Wachstum, Innovation und nachhaltige Entwicklung zu betrachten. Der Staat, in Zusammenarbeit mit der Zivilgesellschaft und der Wirtschaft, kann und sollte eine führende Rolle bei der Gestaltung dieser neuen Zukunft spielen. 2. Klimawandel: Der Staat als Katalysator für grüne Initiativen Angesichts der dringenden Notwendigkeit, den Klimawandel zu bekämpfen, kann der Staat eine entscheidende Rolle spielen, indem er grüne Initiativen fördert und unterstützt. Dies könnte durch Investitionen in erneuerbare Energien, die Einführung von Steueranreizen für umweltfreundliche Technologien oder die Schaffung von Rahmenbedingungen für nachhaltige Innovationen geschehen. 3. Innovation und Technologie im öffentlichen Sektor: Zwischen Fortschritt und Verantwortung In einer Zeit rasanter technologischer Entwicklungen steht der öffentliche Sektor vor der Aufgabe, Innovationen nicht nur zu integrieren, sondern auch verantwortungsvoll zu steuern. Die Digitalisierung bietet immense Chancen, Prozesse zu optimieren, Bürgernähe zu erhöhen und Verwaltungsabläufe effizienter zu gestalten. Doch mit diesen Chancen gehen auch erhebliche Herausforderungen einher. Zum einen erfordert die Integration neuer Technologien eine ständige Weiterbildung der Mitarbeiter. Es reicht nicht aus, neue Systeme einzuführen; es muss auch sichergestellt werden, dass die Mitarbeiter diese effektiv nutzen können. Dies erfordert Investitionen in Bildung und Training, aber auch eine Kultur des lebenslangen Lernens und der Offenheit für Neues. Zum anderen stellen Technologien wie Künstliche Intelligenz, Big Data und Blockchain den öffentlichen Sektor vor ethische, rechtliche und sicherheitstechnische Fragen. Wie gehen wir mit den riesigen Datenmengen um, die durch digitale Prozesse generiert werden? Wie schützen wir die Privatsphäre der Bürger und gewährleisten gleichzeitig Transparenz in Verwaltungsprozessen? Und wie stellen wir sicher, dass KI-Systeme nicht diskriminierend agieren oder ungewollte Nebenwirkungen haben? Die Einführung neuer Technologien kann auch zu sozialen Verwerfungen führen. Automatisierung kann Arbeitsplätze bedrohen, und die digitale Kluft kann dazu führen, dass bestimmte Bevölkerungsgruppen von den Vorteilen der Digitalisierung ausgeschlossen werden. Es ist daher unerlässlich, dass der öffentliche Sektor nicht nur Technologien einführt, sondern auch die sozialen Auswirkungen dieser Technologien berücksichtigt und Maßnahmen ergreift, um negative Effekte zu minimieren. Ein weiterer kritischer Punkt ist die Cybersecurity. Mit der Digitalisierung wachsen auch die Risiken von Cyberangriffen, Datenlecks und anderen Sicherheitsbedrohungen. Der öffentliche Sektor muss daher in robuste Sicherheitssysteme investieren und gleichzeitig sicherstellen, dass Mitarbeiter geschult sind und Best Practices im Bereich der Cybersicherheit befolgen. Um diese Herausforderungen zu bewältigen, muss der öffentliche Sektor in die Entwicklung von Fachkompetenzen investieren und gleichzeitig einen regelbasierten Ansatz für den Einsatz neuer Technologien verfolgen. Der Schlüssel ist die Balance. Es ist eine Balance zwischen Fortschritt und Verantwortung, zwischen dem Streben nach Effizienz und dem Schutz der Rechte und Interessen der Bürger. Es ist eine doppelte Herausforderung, aber eine, die mit Voraussicht, Planung und Engagement gemeistert werden kann. Die Megatrends unserer Zeit bieten dem öffentlichen Sektor sowohl Chancen als auch Herausforderungen. Mit einer proaktiven, zukunftsorientierten Haltung kann der Staat jedoch eine führende Rolle bei der Gestaltung einer nachhaltigen, inklusiven und innovativen Zukunft spielen. Es liegt an den Entscheidungsträgern, diese Gelegenheit zu nutzen und die Weichen für eine bessere Zukunft zu stellen. Read the full article
0 notes