#maden faciası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Soma faciasının 10. yıl dönümünde, hayatını kaybeden 301 madencimizi saygı ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.
0 notes
Text
İliç
4 yıl görev yaptığım, köylerine kadar gittiğim, ikinci memleketim dediğim yer.
Merkeze 120 km, nüfusu bilinen ilçelere oranla nispeten daha az, Erzincan’a çok benzemeyen bir iklimi var. Dolmuş, otobüs mantığı da yoktur mesela taksi kullanırsınız ulaşım için. Her hafta Doğu Ekspresini kullanmak zorunda olup trenden bıktığım yer. Çok güzel kanyonu, yaylaları vardır. Trenle Erzincan’a giderken fantastik film çekimleri için yaratılmış gibi duran kayaların arasından geçiyorsunuz. Eşgin, üvez, alıç gibi hiç bilmediğim şeyleri öğrendiğim yer. Ben denedikçe her öğrencim bir şeyler toplayıp getirirdi. Bir ağacın dikenlerini bile yemişliğimiz var. Yeniliyor Öğretmenim dediler, yedik. Karasu Nehri kıyısında yer alır ve Karasu Nehri’nin onlarca tonu var. Divriği’nin dağları Erzincan’dan yakındır. Bir bahar günü siz sıcaktan patlarken o dağlardaki karın esintisini alırsınız. Bol bol keklik görürsünüz yol kenarlarında. Bir dönem av yasağı gelmişti ve sayıları iyice artmıştı ben ayrılırken. İlçede Şişli Belediyesi banklarını ve ilçenin tek çay bahçesi olan Mustafa Sarıgül Parkı’nı görünce çok şaşırmıştım 1200km uzaktaki Şişli ne alaka diye. Sonradan öğrendim ki Mustafa Sarıgül de İliçliymiş.
İki yıl kaymakamlık proje ekibinde yer aldım. İlçenin ileri gelenleriyle her hafta toplanırdık ilçeye neler yapılabilir diye. Bu toplantılara katıldıkça maden hibe projelerinin kimlere gittiğini, neden okuluma yazdığım projelerle hibe alamadığımı, neden ilçenin bir kısmı çok zenginken bir kısmının hala nispeten daha zor hayat sürdüğünü ,çıkarılan altın gramının ilçeye ne kadar gelir sağladığını, madenin ilçeye, kendini ilçeyi düşünüyormuş gibi gösterme çabasını öğreniyorsun.
Göreve ilk başladığımda her sarsıntı bittikten sonra aşağı inerdim ve doğru dürüst kimseyi göremezdim halbuki 120 daireden oluşan bir sitede oturuyorum. Sonra öğrendim ki maden sık sık dinamit patlattığı için insanlar alışıkmış bu yüzden sarsıntıda dışarı çıkmıyorlarmış çok.
Şimdi 4 yıl sınıf öğretmenliğini yaptığım, evlerine misafirliğe gittiğim iki öğrencimin babaları, iki öğrencimin ise dayı ve amcaları yığın altında. Arayıp durumu sormaya bile çekiniyorum artık. Çaresiz olduklarını ve her gün öğrencilerimin o toprağa bakıp bir yerlerinde babalarının olduğunu düşünerek yaşadığını biliyorum. Bir yerlerde anne babalar, öğretmenler yani bizler bir şeyleri eksik yaptığımız için bugünü yaşıyoruz. Vicdan, ahlak, etik nedir bilmeyen insanlar yetiştirdik, yetiştiriyoruz. Gözü doymayan, insana, doğaya, canlıya saygısı olmayan insanlar yetişiyoruz.
Bir de yığından sızma olmadığı söyleniyor. Gerçi açık havuz sistemiyle çalışıp zararlı gaz salınımı yapmıyoruz diyen, tahliye borusu vanası kırılıp sıvıyı toprağa akıttığında yine sızma olmuyor diyen de aynı madendi. O yığının altında membran yok yağmur aldıkça -ki İliç’e baharda yağmur güzel yağar, mart da kar yağdığı bile olmuştur- o ağır metaller önce toprağa sonra Karasu’ya ordan da Fırat’a ulaşır. Munzur suyu gelir İliç’e Munzur çayından. Çeşmeden su içtiğim Dünya üzerindeki tek yer İliç.Yazları bile buz gibi. Ve Munzur Çayı Keban’a ordan da Karasu gibi Fırat’a dökülür.
Fırat daha fazla kirlenirse ne olur, sulama yapılan toprak ölür, o suyla sulanan bitki örtüsü ölür, bitki örtüsü ve toprak ölürse bugün var olan canlı olan her şey ölür.
Çernobil gibi her şey olup bitiyor ve öyle duyuluyor ya bazı şeyler. Korkuyor insan olacaklardan.
Bugün 12. Gün. Ne yığındakiler çıkarıldı ne yığın koruma alanına toplanabildi. Ve biz nükleer santral istiyoruz bir de.
0 notes
Link
#Erzincan #İliç'teki #maden faciasında 4 kişi gözaltına alındı... #Detay #haber için tıklayın...
0 notes
Text
Amasra maden faciasında 42 işçi göz göre göre yaşamını yitirdi
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim 2022’de 42 işçinin hayatını kaybettiği, 10 işçinin ise yaralandığı patlamaya ilişkin iddianame hazırlandı. Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen fezleke, Bartın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, hazırladığı 195 sayfalık iddianameyi 1. Ağır Ceza…
View On WordPress
0 notes
Text
Artakalan
Duraksamadan yitip gidiyor zaman. Hızlandırılmış devrin suna geldiği teknolojik ilerleme bütünüyle insani olanı zehirleyen bir kısır döngüye esir etti insanlığı. Her şekilde tükenen, tüketmenin salık verildiği, tükenişin konuşulmadığı bir zemin var ediliyor. Her şey elden kayıp gidiyor. Her şekilde zamanın yitimi önemsizleştiriliyor. Geri sayımlar biterken tam da yeni bir yıla girişin bildirildiği dakikadan başlayarak koca bir üç yüz altmış beş gün altı saatin yeniden sıfırlanmasına geçiliyor. Yaşatılan, yara edilmiş, bünyede kalıcı kılınan harap viran etme hamlelerinin, her defasında duvara toslayan umutların, bunca açık bir hal ve şekilde çürümeyi önceleyen, aklı lağveden, eylemi hiç kılan, acıyı, yergiyi, yıkımın binbir türlüsünü icraat diye pay edenlerin gözetiminde hayatın eksik konulması gerçekliği karşımızdadır. Bir yıl daha devrildi. 2024’ün de önceki yılları aşan, onlardan aşağı kalır hiçbir yanı olmayan tahakküm, tehdit, ezme, biçme ve yok saymalara fon sayıldığı bir zeminde olduğumuz kayıt altına alındı bir kere daha. Duraksamadan akıp giderken zaman, geriye bir yirmi dört saatliğine, bilemediniz kırk sekiz saatliğine konuşulan, anılan, görülen tüm o yaralardan izler kaldı. Bir koca sene daha geçip gitti, elimizde kalanın yaşatan bir yerin artık ötesinde bir cendereye doğru seyrüseferine devam olduğunu görüyoruz. Tümüyle ol benliğinden saymadıklarına nasıl bir hayatı reva gördüğünü, zaman tükenirken elimizden burada yaşayan sıradan insanların hayatlarından neler alıp götürdüğünü, neleri eksilttiğini nasıl bir cendereye sıkıştırdığını görmek için bu not var ediliyor. Bir koca yıldan artanın o katran karanlığına enikonu saplanmış olan yeni ülke tiradının bir evi nasıl talan ettiğinden birkaç örnek sizleri bekliyor. Tümüyle yalın bir halde, halden anlamayanların var ettiği ol kötücül sarmalın ortasında un ufak edilmiş hayatlardan birer kesiti sizlere sunuyoruz. En azından unutmamak için, unutulmamak için, sahiden “görmeniz” dileğiyle...
19 Ocak 2024 ::: Adaletsiz, Eşitliksiz, Ahparigsiz
“19 Ocak 2007 günü onu, tüm doğrularından, belleğimizin dibinde kalakalmış olagelen korkuların hiç de uzakta ötede olmadığını bilerek, göstermek isteyen bir çete / yapı / küme bir tetikçi eliyle, onu yönlendirenler sayesinde katletti. 1915 sonrasında var edilmeye çalışılan bir avuçtan az kalan Ermeni’nin meramını bildirebilme çabasının elbet bir karşılığı olacaktı. O melun günün ardından kalakalan yegane şey susun çağrısının artık aleni kılınmasıydı. Eğrelti, yalan, yanlış ve kötücül bir aksin eline rehin kılınmış olagelen yerde, baş efendinin tabiri ile kendisini de aşan bir cinayet sistematiği ile bir can katledilir. O günden bu yana adaletin her nerede olduğu muallaktır.”
28 Ocak 2024 ::: Büyükdere Santa Maria Kilisesi’nde Silahlı Saldırı
“Kötülüğü bir normatif kılanların aralıksız olarak nefreti yaygınlaştırma gayretine düşen, yazsak en az on parti, söylesek en azından milyonlarca insan tarafından desteklenen / yönlendirilen ocaklar, dernekler, siyasi denile gelirken bildiğiniz çeteleşmiş ari ırk sevdalısı zümreler vesaireler vesaireler etraflıca bu karanlığı yenilerken kim Tuncer Murat Cihan’ın hesabını verecektir sahi ama sahiden de! Düzeni var eden temsilin, bir yandan olayı gizlilik örtüsü ile kapatmaya teşne olması bir yandan da o salyalar saçarak nefretini kusmaya devam diyen yapıların üstün körü olayı, cinayeti (adı üstünde) geçiştirmeye çalıştığı zeminde kim güvende olabilir sahi ama sahi.”
13 Şubat 2024 ::: İliç Maden Faciası
“Kamusal alanı, parası gelsin de ne isterlerse onu yapsınlar diyerek peşkeş çekebilen zihni garabetlik aklın yıllar yılıdır görmezden geldikleri bir kere daha ihmaller zinciriyle birleşip dokuz insanın canından olmasına neden olur. Kanada / ABD ortaklı şirketin çekip gitmesinin, madenin lafta kapatıldığı bildirilirken, taşeron firmanın işçileri bu haldeyken o saha tekrardan mesaiye çağırabildiği bir zeminde yaşanan her şey biyofaşizmin de sınırlarını bildirir. Can almalar, yok etmeler sadece insana değil doğrudan doğruya hayatı var eden, edecek olan doğanın kendisine karşı bir tahribatı süreğen kılarak, toprağa ve su kaynaklarına sızıp sızmadığı henüz kestirilemeyen bir siyanür sızıntısı karşısında sessizliği muhafaza ederek yok etmelerin bir başka evresine ilerlemek meselesini ihtiva eder.”
21 Şubat ::: Dünya Anadil Günü
“Bugünün ülkesinde, bir kelaynak sürüsü kadar bırakılmış Süryani halkının, Ermeni, Rum, Yahudi, Kıpti gibi pek çok farklı inanç ve dile haiz insanların ortak istenci de bir kere daha günyüzü bulur. Türkiye Cumhuriyetinin var ettiği Türkçe sınırlarının ötesinde kendisinin yaşamasındaki bir temel olan dilini, yaşam pratiklerini, her anlamda iletişim ve diyalektik bağları muhafaza edebilmek. Hiç bitimsiz bir kısır döngü tartışması içerisinde unutuşa terk edilmek istenen o ötekinin asli unsur olduğu gerçekliğini göz ardı etmeden sahiden de hakkı tanzim edebilmek mesel edilmeyecekse, onca eşit yurttaşlık lafzı boş laftan ötesi olmaz, değil mi?”
08 Mart ::: Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’dan Irkçı Ayrımcılık
“Ayrımcılığı, iktidar ve üyelerinin suna geldiği kini bir hal bir şekilde yeniden sahip çıkarak kurumsallaştıran, bunu sözüm ona muhalif bir kimliğin içine yedirebilen bir temsilde, Türk dışında kalakalan insanların hali nice olacaktır? Dönüşüm nam yenileme, giderek bir Nazi Almanyası haline savrulurken, baş efendiden, mimli nam faşistine eyledikleri yetmezken bir de kendini eşitlikçi, adil, hakkaniyetli bir demokrat olarak bildiren bir yapıdan çıkagelen bu tahayyül, şimdi şu aşağıda okuyacak olduğunuz bahis söz konusuyken bu ülke gün yüzü görebilir mi?”
04 Nisan ::: 17 Yaşındaki Süleyman Ç’ye Polis İşkencesi
“Bir çocuğa işkence edip, kafasında kırıklarla birlikte mahpusa yollayabilme iradesindeki sakatlıktır sorun. Bütünüyle birbirinin benzeri olagelen bir tavır silsilesi içerisinde Bakur Kürdistan’ı coğrafyasında hakkın da hukukun da telef edilmesi haline bunca canhıraş çabadır misal sorun. Anlatılan ile yaşananların arasındaki derin yar, o kör karanlıklarda nice hayatın gasp edilebildiği bir ülke gerçekliği söz konusuyken asıl nerede komşuluğun / eşit yurttaşlığın / hürriyet ve adaletin gasp olunabildiğinin / eksikliği ya da hiç var edilmemesinin meselidir misal sorun. Kim nasıl verecektir bunca ağır vebal, yıkıcılığın hesabını değil mi?”
24 Nisan ::: Medz Yeghern
“109 yıl sonra, her şeyi en baştan anlatmaya gerek kalmadan bir kere olsun özür dilemenin dahi çok görüldüğü bir zeminde, hayatta kalmaya çalışıyoruz. 109 koca yıl sonra, bir hale, bir nedene bağlı kalmaksızın bu toplum için hedef kılınabilecek bir güruh olarak anılmaktan, bariz sinkaf / hakaret / tehditlere maruz bırakılmaktan illallah ediyoruz. Kaybettirme politikasından, devletin tüm kesimleriyle birlikte bir nefret objesi olarak başta Ermeni olmak üzere azınlıkların hepsini birden gözüne kestirdiği bir zeminde yıkımın sadece burada yaşamakta olanlara değil silsile halinde herkeslere, her bir ötekisi olarak anılana denk gelebileceğini biliyoruz. Biraz da bunun için Nisan 24’ün önemini, ol yok etme saiklerinin sunduğu perspektifin korkunçluğuna dikkat çekmek istiyoruz. Tümüyle, belirgin ve doğrudan zamana yayılarak bir tehdit olarak bilinen, görülen Ermeni yarasıyla bir başına bir asrı ve dokuz koca yılı geride bırakıyor. Yüzleşmek bir yana sorgulamak öte yana, inkarı kenara terk edip, ikrarla, iktidarın var ettiği / kendisine eşlikçi kıldığı ırkçı hiziplerin nefretine rağmen bir yaranın varlığı unutulmasın diye tüm bu serzenişler. Kenara yazılmış olagelen bir ağıdın, bir mendilin, bir tek kare sararmış ol fotoğrafın ardından çıkagelen nice hikayenin hatırına, unutmadık, unutturmayacağız.”
09 Mayıs: Normalleşme Mi Kutuplaşma Mı?
“Ilımlılık, yumuşama derken, Taksim’in 1 Mayıs’ta yeniden kapatılmasından, asgari ücretin un ufak haline rağmen halen Temmuz ayında en ufak bir iyileştirmenin dahi söz konusu edilmeyecek ilan edilmesinden, tantana arasında hazır paketlerden birisine iliştirilmiş herhangi bir durumda fikrini beyan edeni, sözünü savunanı “mihrak”, “ajan” ilan edebilecek bir cüretin tezgah altında pişirildiği bir zeminde doğru nereden başlar. Bir yer, bir zeminde hakikate ne ara sıra gelir?”
17 Mayıs ::: Kobani Davası ::: Mahkeme, Yargılanan 24 Sanığa Toplamda 407 Yıl 7 Ay Hapis Cezası Verdi.
“Normalleşme, ılımlılık, hataların telafisi, yeniden yurttaşın sözünün dinleneceği zikredilen bir zamanda, yeniden Kürd halkının savunageldiği değerler, siyaset, barışa dair söylem ve eylemlerin yekunu, Kobane gibi hedef kılınmak isteniyor. Bu uğurda, asırdır var edilmiş fecaat ötesi yanlışlarda ısrarın devam olunacağı bir kere daha baş efendi eliyle teyit ediliyor. Daha ötesi olmadığı malumken, kalkıp hak gasplarına itirazların reddiyesi için cephe açılmaya çalışılıyor. Malum ırkçı hizbin başı bir siyasi çetenin lideri kalkıp milyonların iradesi olan bir temsilin ivedilikle kapatılmasını talep edebiliyor. Dahası kendi içlerindeki malumun ötesi bir ismin o ithamname kısmını kaleme aldığı gizliden değil açıktan zikrediliyor. Bu düşmanlaştırma miti devam olunurken hakikatin her ne olduğu unutturulmaya çabalanıyor. Gültan Kışanak’ın dediği gibi tahliyeye değil (bu ülkenin) özgürlük ve barışa ihtiyacı olduğuna aymak için daha kaç sınama gerekiyor. Bütünüyle korku / yıkıcılık / kin ve nefretle atılan adımlar karşısında kaç “Kobane” sınavı ülkede var edilecektir, düşünür müsünüz?”
02 Haziran: SOCAR'ı Protesto Eden Filistin İçin Bin Genç'ten 13 Kişi Gözaltına Alındı
“Bir yandan baş efendinin Hamas Anadolu’yu da savunuyor benzetmesi, diğer yanda kapalı kapılar ardında çıkagelen kirli bir ticaretin tezgahta devam olunması. Hangisi doğru, hangisi gerçek olagelen tavrıdır bu yönetimin? Terörü var ederken elini korkak alıştırmayan, kendisinden saymadığına öteki, hain, mihrak, düşman, başı ezilecek yılan ve daha bir dolu benzetmeyi var ederken muktedir ve yeni ülkesi, onca imdat çığlığını sahiden önemsiyor mudur? Önemsiyor olsa Socar nam kan ile petrolü birleştiren bir karanlık odağın arkasını korur mu? Sırf bu kirli ticaret eksenine izin verilmesin denildiği için, insanların meram eyledikleri Filistin’e dikkat çekmeye çabaladıkları için on üç insan gözaltına alınır mıydı? Hemen arkasından bizatihi Akp eliyle var edilmiş bakınız biz de telin ediyoruz yollu İsrail Konsolosluğu önündeki ol tepkime ile var edilmiş cerahat / yıkıcılık ve adıyla sanıyla devletin terörü yurttaşlarına karşı koz olarak kullanmasının akıbeti nice olacaktır?”
14 Haziran: Tahir Elçi Davası:Sanık Polisler Sinan Tabur, Fuat Tan ve Mesut Sevgi Hakkında Beraat Kararı Verilir
“Dokuz yıl öncesinde var edilmiş olagelen cinayetin üstünün her nasıl / hangi hamlelerle kapatılmak istendiğini de göstere gelen ol kayıtsızlık, göz ardı etme hali, Kürdün de hakkının geçersiz kılındığı bir zemini ifşa eder. Uğur Kaymaz, Baran Tursun, Nihat Kazanhan, Mazlum Turan, Kemal Kurkut, Helin Hasret Şen, Ceylan Önkol gibi ilk elden akla gelen nice kırımın, cinayetin ardındaki o kolluk kuvveti asker-polis olduğunda yargının sessizliği, kararları alelacele vermesinin türevi bir hal Tahir Elçi davasında da kendisini yeniden belirgin bir biçimde göstere gelir. Adalet kavramının boşa düşürüldüğü bir zeminde bir asırdan uzunca süredir var edilen eşitlik mücadelesi de, kırk küsur yıldır devam olunan çatışma / savaş / yıkım ve terör olgusunun da her şeyi yerinde saymaya devam eden bir ülkeyi gösterdiği muhakkaktır. Kürd sorununun çözümünü değil bu kalıcı kördüğüm çözümsüzlüğü hattını diri tutarak, acıları / yaraları / yıkımları daim bir biçimde yineleyerek hangi yaraya merhem olunabilir ki, olunur ki!”
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: From Doodles Series – Gençay AYTEKİN
#mesele#meram#arzihal#günce#almanak#genel geçer#yıkıcılık#tahakküm#türkiye gerçekliği#başka türkiye vardır#yıl değerlendirmesi#nihai#anlam#santa maria latin kilisesi#hrant dink#buradayız ahparig#iliç maden faciası#ayrımcılık#afyon#kötülük sarmalı#nefret söylemi#tahir elçi#kobani#siyasi tutsaklar#dem parti#siyasa#bakur kürdistan#socar#azerbaycan#kötülük temsili
0 notes
Text
Özgür Özel'in TBMM Grup Toplantısı Konuşması: Güncel Meseleler ve Eleştiriler
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in TBMM Grup Toplantısı Konuşması CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulundu. Özel, Türkiye’nin güncel meselelerine dair düşüncelerini ve eleştirilerini dile getirdi. Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bugünkü açıklamalarına atıfta bulunarak, “Devlet Bey demiş ki; ‘Uzattığım el…
#Amasra maden faciası#Anayasa#Chp#Daron Acemoğlu#Devlet Bahçeli#grup toplantısı#hayvan hakları#kadın cinayetleri#mhp#Özgür Özel#TBMM#yeni vergi paketi
0 notes
Text
Biz çok itaatkar bi toplumuz düşününce. Bunu tee geçen sene mayıs ayı civarı da söylemiştim galiba. Kafa olarak birey olamamış, hala tebaa olarak hareket eden insanlar grubu olarak kalmışız. Kaç şehri etkileyen bir depremin üstünden 2 kış geçti, yapılan saygısızlıklar, tutulmayan sözler, kaybedilen canlar derken kimse sorumluluk almadı, kimse hesap da sormadı. Maden faciası oldu, bölgeye onay veren adamı belediye başkan adayı yaptılar, itiraz etmedik, daha doğrusu yeterince etmedik.
Biz olaylar sıcakken dijital tepkilerimizi koyup, bunu gerçek hayata iletmeyecek bir sanal tebaa olmuşuz maalesef. Gezi Parkı'nın algılarla bastırılması bizim de zihnen bastırılmamıza sebep olmuş da biz bunu kendimize yedirememişiz.
Atatürk'ü dilimize pelesenk etmişiz ama anlamaya hiç çalışmamışız. Belirli günlerde attığımız hikayelerle kurtardığımız Cumhuriyetimiz bir tarikatten diğerine el değiştirirken #TarikatlerKapatılsın etiketiyle onları da kovduğumuzu sanmışız.
Özetle biz çok şey sanmışız, en çok da kendimizi bir şey, bir birey sanmışız ama olmak için asla çabalamamışız.
33 notes
·
View notes
Text
her gün neye sinirlenip neye üzüleceğimi o kadar şaşırdım ki daha tekmelenerek öldürülen kediye üzülemeden maden faciası…. adnan oktar operasyonunda kızlarına ulaşamayan babaya gelemedim bile onu transit geçmek zorunda kaldım. hatay belediye başkan adayı gökhan zana ne tepki vereceğimi kestiremedim henüz.
16 notes
·
View notes
Text
a) Erzincan maden faciası
b) Cebimin delik olması
c) sevgiliminde olmayışı
Sevgililer günü kutlamama gölge düşürdü
DİLERİM HER GÜNÜNÜZ KUTLU OLUR. Y.A.Ş. 14/02/2024
7 notes
·
View notes
Text
Yeniçağ✔Almanyada mülteciler gününde bir afganlıyı evlerine yemeğe davet eden ana kız o afganlı tarafından bıçaklanmışlar Alman kadınların azgınlığı bitmez Türk erkekleri 1962'de işçi olarak gittiler eşleri çocuklarını 2-3 yıl sonra yanlarına alabildiler bekâr giden de evli giden de Alman kadınlarla yattılar bizim tipsiz pis erkeklerle yatacak kadar alçalan kadınların torunları neden afgan pakiyle yatmasınlar çoşmayın benim amcalarım da kaltak helgaları kadın diye nikâhlarına aldılar Allah var bize bakıp insan oldular kapandılar hacca bile gittiler ama sonuçta yabancı gavur Türk gelinin yerini tutmazlar Allah evlerden uzak etsin ben sevmem Alman/Fransız vs Avrupalı/Usalı bir tek araplara bayılırım bilirsiniz😨😷😫Irkçıyım ooooohhhh sefâm olsun😀ilk defa talibanı tebrik ediyorum ELİNE SAĞLIK İYİ YAPTIN ALMAN KALTAKLARINA😂Fatih Portakal sözcüden gizlice kovuldu biliyordu anlaşması da bitiyor mahsus dış sesi okuyan kıza hakaret etti,kovuldu dedirtmemek için galiba kız yüz vermedi zaten son günlerde reklam da alamıyordu Halk tv'ye İrfan Değirmenci dönüyor pazartesi günü onunla rating yarışı yapamazdı 2 yıl sonra döndü iyi başladı ama sonra proje dönüşü yaptığını belli etti sanırım Burak Akbay beye de derin devletin verdiği vaâdler güme gitti gazeteci tvci eliyle yapılmak istenen toplum mühendisliği ve Chp yapılandırılması tutmadı proje iptal edildi çünkü herkes seçimlerde oy kaydırıldığını rusya arap azeri sadat mit parmağı olduğunu konuşuyor bunu halka unutturmak için Kılıçdaroğlu kaybetti empoze edilmeye çalışıldı kimse yemedi ne yani Kılıçdaroğlu giderse yeniden seçim yapıp kaydırılan oyları geri mi vereceksiniz? hayır😠yerel seçimlerde de aynısını yapacaksınız hiç değilse seçimden sonra gelecek başkan sıfırdan başlar hiç birimiz aptal değiliz deprem maden kazası tren faciası nerde olay olsa oranın oylarını uçuruyorlardı anlamıyoruz sanıyorlardı!Nagehan Alçı suriyelileri seviyor belli olmaz yarın mülteci düşmanı olur çabuk yandaşlık gemisinden iner sonra yüzerek gider gemiye tırmanır yalvarırı biner ama zaten midesi olsa o sarhoş tipsizle evlenmezdi kocası da mültecilere benziyor ya demek arap afgan pakilerden hoşlanıyor gören mülteci öpsün taş gibi kadın "kaytan bıyıklarımı sürsem nerelerine"deyip öpsünler hıhıhı doğru gördün kızıl şekerim sahiplerine şikayet et beni😈Türk erkekleriyle arap kadınların çiftleşmesinden yanayım çünkü arap sürtük vajinası dürbün gibidir o delikten dünyaya bakan herşeyi pembe görür😉Üstüne alınan şikayet etsin polis gelsin bana ne doğruları söylemek suçsa asın beni kesin beni sürün beni😴Ayı elon ile sevimsiz mark kavga falan etmezler her 2 sığır da para pezevengi dikkât çekmek için yapıyorlar ayrıca öyle bir saçmalık olursa ben markı desteklerim evet instagramda artık yokum hesapımı kapatmadım deprem falan olur tüm hesaplarım açık olsun birinden olmazsa diğer hesaptan yardım yazısı yazarım enkazdan belki kurtarılırım yaşayacak ömrüm varsa deprem dönemi twitterı daralttılar çok insan yardım istemeyeden öldü Allah sebep olanlara huzurlu ölüm rahat hayat nasip etmesin🙏Hayganuş teyzemle ilgili anımı yazdım Ermeni dölü sözüne taktılar demek kendileri tüp bebek babaları belli değil üstelik kendimi savunma yazımı da kaldırdılar mark ve adam morisse mi munise mi kıçlarına soksunlar facebookda da haksızlık yaptılar yokum hesapı silmiştim twitterda kim kardashianın kıçına oturdular hesap kapattım sonra inadına açtım ama elon öküzü satın alınca hesap falan açmam telefonum eski twitter facebook virüs olarak algılıyor ekran donuyor gine de mark elon gibi rezil değil bana bir rahatsızlık verme durumu olmadı mark elonun kıçını yırtıp kanat bir de ayağını sok söz instagrama geri döneceğim😆
2 notes
·
View notes
Text
Bartın Maden Faciası Ek Bilirkişi Raporu: Kasıt Unsuru Bulunamadı
Bartın’daki Maden Faciasına İlişkin Ek Bilirkişi Raporu Hazırlandı Bartın’da, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi’ne ait maden ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde meydana gelen ve 43 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan maden katliamına dair ek bilirkişi raporu tamamlandı. Bu raporda, olayda “kusur, hata ve eksiklikler” tespit edildiği ancak “kasıt unsuruna rastlanmadığı” ifade…
#Bartın#bilirkişi raporu#Derviş Emre Aydın#Hata#işçi ölümleri#kazada kasıt#kusur#maden faciası#maden güvenliği#maden yöneticileri#TTK
0 notes
Text
''GERİDE DUR. ÜSTÜNE SAÇMALIK SIÇRAMASIN.''
Sesli saçmalık…
Aslında böylesine güçlü ve derin bir konuyu, daha ciddiyetle ele almam gerekir. Fakat bugün ciddi olmak istemiyorum. Genellemek kötüdür. Evet ama çok güzeldir.
Bunun bilincinde biri olarak genellemeye sığınmam gibi bir şey bu yazı. Sivilceyi sıkarken dışarı çıkmasını istediğin şey içindeki iltihabıdır. Ölçüyü biraz kaçırırsan onu kanatabilirsin de. Genellemek buna benzer bir şey. Büyük bir deprem oldu.
Ondan önce global bir salgını tecrübe ettik. Daha önce soma da maden kazası oldu. Tren faciası oldu. Bunları yazmakla eksiksiz bir liste çıkarabileceğimi sanmıyorum. Fakat bütün yaşananların ardında kısık bir ses, günden güne güçlenerek ve diğer tüm teknik sesleri bastırak kulağımızı tırmalar oldu.’’ Allah, öyle istedi!’’ Yaşadığımız her şeyi ilahi bir kudretin tercihi, cezalandırması yada ikazı olarak değerlendiren o ses. Problemimiz o sesten ziyade, o sesin taşıdığı mesaj. Sen ne halt edersen et, yaratıcının seni es geçmediği ve asla senin akledemeyeceğin bir projesi var. Dolayısı ile aklına değil, vahye güven. Kaderine razı ol. Doğayı anlama ve kavrama süreci sanıldığından çok daha meşakkatli bir yolun konusudur. Bugün ilkokul çocuklarının bile bildiği mevsimsel döngünün, her seferinde aynı sıralamayı takip edeceği bilgisinin tescilini, kim bilir kaç neslin onu gözlemleme ve takibine borçluyuz! İnsanın aklını, inanç ve sanrılarından söküp çıkartması da aynı doğayı, dünyayı, çevreyi, evreni anlama savaşı kadar zor bir süreç. İnsanın aklında, her çağda yaşadığı olumlu olumsuz süreçleri, yaratıcının merhametli ve gaddar sıfatlarıyla açıklama eğilimi hep olmuştur. Bu gerçeğin teröründen kaçmanın, gerçekliğin istibdadından kurtulmanın, içinde çokça anarşi barındıran karmaşık ve anlamsız modelleri izah etmenin en güzel yoludur. O sığınak nice nükleer saldırıların bile işlemediği İnsanı korunmak için bile olsa yeraltında beton bir kafese sokan gücün temsili olmakla neyi halletmiştir? Her ne şartla olursa olsun, tüm mesele varlığını muhafaza etmek midir? Yoksa artık ayaklarımızın bastığı alanla arasına hiç mesafe koymaksınız iliştirilmiş bir ‘’noktaya’’ saygı duymak, kendimize olan saygımızı kaybetmeden kitabı kapatabilmek de önemli değil mi? Titanik batarken keman çalmaya devam eden müzisyenler, sonlarını oldukça hızlı öngörmüş ve filmin en azından son perdesinin senaristi olmak isten insanlar olabilir mi? Her şeyi romantizmle izah edemeyiz. Uyanışlar korkunçtur. Ve biz şehirlerimizi, bu uyanışa armağan ettik. Yaşadığımız alanları, avazımız çıktığı kadar bağırsak dahi sesimizi kimseye duyuramayacağımız dağ başlarından ayrı tutan şey işte buydu.Şehirlerimiz. Barbarlığa cüret etmiş kalabalıkların saldırdığı şehirlerimiz.Buna karşı medeniyet zırhımız olarak kuşandığımız şehirlerimiz. Aydınlanmacılığın tanrısını icat ettiğimiz şehirlerimiz. Dünyanın tüm olumsuzluklarını dışarıda bıraktığımızı sanarak yaşadığımız ve içindeki panayırda kendimizi kaybettiğimiz şehirlerimiz. Tesadüfü bertaraf eden şehirlerimiz. Buna ne kadar çok güvendik değil mi?
Barbarlık sadece insanı değil, birikimi de yok eder arkadaşlar. Şimdi tanrı bizi cezalandırıyor. Modernizmin kışkışladığı metalar, geri dönüyor. Kahinlerin vaazları çok daha yüksek sesle bizi sarmalayıp yutuyor. Kuş sürülerinin havada dans ederken sergiledikleri anlamsız ama güzel şekilleri, o hiçbir şeye benzemeyen ama içindeki anarşizme tutulduğumuz yansımaları yine yaratıcının inisiyatifine bırakıyoruz. İlahi müdahale bizi çaresiz bırakıyor. Şehirlerimize musallat olmuş şeytanı, ilahi bir manifesto ile yakıyoruz. Peki bu inanç, inanç olabilmenin bir adım ilerisine gidebildi mi? Dualarınız kabul oldu mu? Dininiz sizi arındırdı mı? Temizlenmiş yüreklerinizden peydahlanan model, bizi de içine aldı mı?
Bu yük bu oğul’a fazladır. Mızraklar kırılsa. Kalkanlar düşse elden. Gövdelerimiz, birbirimizin gözünü oymak için bekleyen bakışlarımıza savunmasız kalsa. Herkes anlayacak, sakladıklarının bu kadar korunmaya değer şeyler olmadığını...
6 notes
·
View notes
Text
Kamu görevlilerinin yargılandığı soma maden faciası davasının ağır cezada görülme talebine ret
Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen maden kazasında 301 madenci, yaşamını yitirdi. Faciadan sonrasında başlatılan adli süreçte Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik’in de aralarında bulunmuş olduğu 8 şahıs tutuklandı. Sonraki süreçte 3 sanık tahliye edildi. Yargılamaların arkasından mahkeme heyeti, tutuklu…
View On WordPress
0 notes
Photo
Maden Faciasında Davada Müteala Açıklandı! Türkiye Taşkömürü Kurumu Maden Faciası Davasında Mütalaa Açıklandı Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesi’nde meydana gelen maden faciasının ardından gerçekleşen yar https://bursahabermedya.com/maden-faciasinda-davada-muteala-aciklandi/ #BursaSiyasetHaberleri #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
Akhisar'da süt fabrikasındaki patlamada 27 yaşındaki işçi yaşamını yitirdi!
Manisa'nın Akhisar ilçesi, Atatürk Mahallesi'ndeki bir süt fabrikasının üretim alanındaki buhar kazanı, 4 Aralık sabahı henüz belirlenemeyen nedenle patladı, 2'si ağır 5 işçi yaralanmıştı. Süt fabrikasında patlama Yaralılar, ilk müdahalelerinin ardından Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi ve ilçedeki bir özel hastaneye kaldırıldı. Buradaki ilk müdahalenin ardından durumu ağır olan 2 işçi, ikinci derece yanık nedeniyle İzmir Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Burada tedavi gören yaralılardan evli, 1 çocuk babası Sebahattin Çorapçı, bugün sabah saatlerinde hayatını kaybetti. Çorapçı'nın ölüm haberi, ailesi, yakınları ve çalışma arkadaşlarını yasa boğdu. Sebahattin Çorapçı’nın cenazesi, Akhisar'ın Dolmadeğirmen Mahallesi Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Diğer yandan olaya ilişkin soruşturma sürüyor. Manisa iş güvenliği raporu Manisa'da yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları Manisa iş sağlığı ve güvenliği verilerine göre; 2013’den bu yana 158.973 iş kazası, 588 iş cinayeti yaşanmış, 175 kişiye meslek hastalığı tanısı konmuştur. 2023 yılında iş kazası geçiren kişi sayısı 23.603 olmuş, kayıp gün sayısı ise 183.801 olarak kayıtlara girmiştir. Bununla birlikte 2023 yılında 2‘si kadın 40 kişi iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirmiştir. Yine 2023 yılında 14 kişiye meslek hastalığı tanısı konmuştur. Manisa, 2023 yılında 40 iş cinayeti ile (2014’deki maden faciası dahil edilmemiştir) kendi bölgesinde, tüm zamanların rekorunu kırarken, 23.603 kişi iş kazası ile, yine tüm zamanların, iş kazası rekorunu kırmıştır. Read the full article
0 notes
Text
Soma'daki Maden Faciası: 1 Hayat Kaybı!
Manisa’nın Soma ilçesine bağlı Eğnez Mahallesi’ndeki bir maden ocağında gece saatlerinde üzücü bir tavan çökmesi olayı meydana geldi. Bu olayda işçilerden Adem Balta (35) ile A.O.K. (25) yaralandı. Ağır yaralı olan işçiler Soma Devlet Hastanesi’ne kaldırıldılar; maalesef Adem Balta, müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlatıldığı bildirildi. Sayfada yer…
0 notes