#Epikuros
Explore tagged Tumblr posts
Text
hiçbir şey bilmediğini bilmen için çok şey öğrenmen gerekir.
oscar wilde - dorian gray'in portresi
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#marcus aurelius#oscar wilde#alıntı#kitap alıntıları#sabahattin ali#nazım hikmet ran#bertolt brecht#maksim gorki#theodor adorno#minima moralia#sokrates#sokrates'in savunması#platon#herakleitos#diogenes laertios#alain de botton#felsefenin tesellisi#epiktetos#epikuros#friedrich nietzsche#arthur schopenhauer#jean paul sartre#carl sagan
77 notes
·
View notes
Text
Acı duyduğun birçok durumda Epikuros’un şu deyişi sana yardımcı olacaktır: Acı ne katlanılamazdır ne de sonsuz, onun sınırlarını bildiğin ve onu hayal gücünde abartmadığın sürece.
17 notes
·
View notes
Text
6 notes
·
View notes
Text
I denna frihet ligger mycket av den epikureiska filosofins egenart. Världen är full av människor som förefaller upptagna av bestämda mål, som de på alla sätt strävar efter att förverkliga. De vill nå ära och berömmelse. De vill bli rika. De jagar en lycka som hela tiden försvinner bakom nästa kulle - de nöjer sig inte med nuet utan tycks determinerade av sin strävan. Men vi är, hävdar Epikuros, i varje ögonblick fria att välja vårt öde. Det som vi upplever som nödvändigt är inte det. Det finns, heter det i en sentens, 'ingen nödvändighet utom nödvändigheten att leva'.
Ronny Ambjörnsson, Europas idéhistoria. Antiken, Människors undran
0 notes
Text
Kolektif – Doğa ve Evrim (2023)
Biyolojik evrim ya da kısaca adlandırıldığı şekliyle evrim, yeryüzündeki canlıların belli mekanizmalar dâhilinde değişip dönüşmeleri olgusunu ifade eder. Bu içeriğiyle evrim, bir kuram değil bir olgudur. Bu olgu tarihin çok erken dönemlerinden bu yana farklı düşünürler tarafından gözlemlenmiş, anlamlandırılmaya çalışıldı. Evrim olgusunu yönlendiren başlıca mekanizmalardan birisi olan doğal…
View On WordPress
#2023#Alexander von Humboldt#Anaksimandros#Cemal Bâli Akal#Charles Darwin#Doğa ve Evrim#El Câhız#Epikuros#Evrim Kuramı#Evrim Teorisi#Friedrich Nietzsche#Niccolò Machiavelli#Ozan Erözden#Peter Singer#Subhi Edhem#William Donald Hamilton#Zoe Kitap#İbn Tufeyl
1 note
·
View note
Text
‘’Eğer sınırlarını bilirsen ve düşünceyle o sınırları genişletmezsen, acı ne katlanılmazdır, ne de sonsuz.”
Epikuros
13 notes
·
View notes
Text
"her oyuncu hayatın ona dağıttığı kartları kabul etmelidir. ama bir kere kartları eline aldığında oyunu kazanmak için onları nasıl kullanması gerektiğine kendisi karar verir. payımıza düşen kartlar kaderimizse kazanmak için onlarla yapacağımız hamleler bizim irademizdir." diyor Volteire.
peki kartları hiç almadan kendi kartlarımızı oluşturup oyuna başlarsak? peki, Aristippos veya Epikuros gibi istediğimiz şeye, istediğimiz zevke veya haza varınca oyun biter mi? söylesenize bayım, seçimler mi önemliydi, oyunlar mı kaderimizdi?
#my post#blog yazıları#yazılarım#söz yazarı#geceninbeklentisi#geceye not#geceye bir söz bırak#geceyebiryara#geceye dair#ay benim gece senin#felsefe#filosofos#tarot kartları#oyun#oyunbozan#gece mavisi#acı gerçek#canımın acısı#çiçek senfonisi#ölüm çiçeği#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#ölüm bir varmış bir yokmuş#ölülerkonuşamaz#ölü ruh#yaşarken ölmek#ölüme fısıldayan adam#ölümle yaşam arasında
6 notes
·
View notes
Text
Montaigne'e katılmamak mümkün değil; "“Epikuros’la birlikte ben de sonunda daha büyük ıstırapların yaşanacağı hazlardan kaçınılması ve sonunda mutluluğun geleceği ıstıraplara ise gıptayla bakılması fikrindeyim,” +1 değerli Montaigne ve bu düşüncenin selefi olan Epikuros🙋🏻♂️ içaforiz
0 notes
Text
KONTAKT GRUPA „RAMMSTEIN“ - ANĐELI ILI TERORISTI?
Na koncu konca nije ni bitno „je li ili nije“, mnogo je važnije pitanje imamo li hrabrosti izgovoriti istinu koju slutimo. Možda je ipak najbolje ćutati, u ćutanju je sigurnost. Treba ostati „nevidljiv“ i držati se Epikurovog (Epikuros) principa: „láthe biósas – živi skriveno“. U Danteovom „Infernu“ je zapisano: Ne koristi doduše, ali hvaliti se treba. Znam čovjeka u Kristu: prije mnogo godina –…
View On WordPress
0 notes
Text
pixelfed
Epikuros der ki:
"Hastayken bedenimin acılarını hiç dile getirmedim, beni görmeye gelenlere böyle şeylerden söz etmeyip bir konu üzerinde özellikle durarak doğa felsefesinin esaslarını tartışmayı sürdürdüm: Zihnin bedenin hissettiklerinin, hareketlerinin bilincinde olmasına rağmen bunlardan etkilenmeyip, kendine has iyiliği muhafaza etmesini. Herhangi bir durumda yaptıkları gibi doktorların küstahlaşmalarına da müsaade etmedim, yaşamımı olması gerektiği gibi güzel ve iyi sürdürdüm..."
Sen de hastalandığında ya da başka bir durumda Epikuros'un yaptığını yap. Çünkü ne olursa olsun felsefeden uzak kalmamak, sıradan ya da cahil biriyle gevezelik etmemek tüm felsefi disiplinlerin ortak ilkesidir. Yalnızca şu anki eylemine ve o eylemde kullandığın alete ver dikkatini. (s.98)
Marcus Aurelius
Kendime Düşünceler
0 notes
Text
Siyaset Felsefesi Ünite -7
Aristoteles’in Politikası Aristoteles’in Politikası 1) Köleler, kadınlar ve çocukların politik karar alma süreçlerinden dışlanmaları gerektiğini düşünen ilkçağ filozofu aşağıdakilerden hangisidir? A) Sokrates B) Platon C) Epikuros D) Aristoteles E) Diogenes Cevap : D) Aristoteles 2) Aşağıdakilerden hangisi Aristoteles’in hocası Platon’a yaptığı eleştirilerden biridir? A) Evrensel ve kalıcı…
View On WordPress
0 notes
Text
insanların az olduğu yerden yürümen de senin için bir uzlettir.
imam gazali - uzlet
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#kitap kurdu#imam gazali#uzlet#kelam#abdal#dergah#tasavvuf#eşari#mesnevi#rumi#mevlana#yunus emre#georges perec#uyuyan adam#rabindranath tagore#andrei tarkovsky#saint augustine#itiraflar#marcus aurelius#epikuros#sokrates#platon#zen buddhism#buddha#buddhist
9 notes
·
View notes
Text
Eínai anoisía na proséfchetai énas ánthropos stous theoús gia káti pou échei ti dýnami na apoktísei mónos tou.
Epíkouros
Bir insanın kendi başına elde etme gücüne sahip olduğu bir şey için tanrılara dua etmesi aptallıktır. Epikuros
0 notes
Text
Att vara rik betyder inte någon lättnad utan bara att man byter bekymmer, säger Epikuros. Och det är faktiskt inte fattigdomen utan snarare överflödet som alstrar girighet.
Michel de Montaigne, Att smaken av ont och gott till stor del beror på vilka åsikter vi har om dem (ur Essayer 1)
#michel de montaigne#att smaken av ont och gott till stor del beror på vilka åsikter vi har om dem#essayer 1#facklitteratur#fattigdom#rikedom#epikurism#girighet
0 notes
Text
epikuros adam mıdır?
Güya dünyadaki en büyük mutluluk sıkıntıların yokluğundan gelirmiş, yani gerek bedensel gerek ruhsal açıdan hiç bir şekilde bir derdin tasan yokmuşsa eğer, o zaman yeryüzünde görülmüş en büyük mutluluğa sahip olacakmışsın, daha doğrusu, içini öyle bir his kaplayacakmış. Bu fikirde önemli bir nokta da şuymuş: ufacık bir derdin dahi olsa bu histen mahrummuşsun. Benim çok derdim yok, bir iki tane anca var diyorsan yine olmazmış. Bu işin bir ortası yokmuş; ya bir sonsuz saadet halinde, ya da acınası bir mutsuzluk, çaresizlik içindeymişsin. Evet, epikurosa göre böyleymiş.
Peki, kabul ettim. Ne yapıcaz o zaman?
Mutluluklar yaratmaya çalışmak yerine, var olan mevcut problemlerimizi yok edeceğiz. Nedir bunlar? Maddi sorunlar, manevi sorunlar, Afrika'daki açlar, akademik sorunlar, cinsel sorunlar, hastalıklar, varoluşsal sorunlar, küresel ısınma, kıskançlık?, yapay zeka, doğal zeka, senin sorunların... ve daha neler neler. Bu sorunları aşmanın bir yolu yoksa geçmiş olsun, öldük. Ama bunları aşmanın bir yolu varsa eğer, o zaman günün birinde huzura erme ihtimalimiz de var demektir. Ayrıca, çeşit çeşit sıkıntı saydık iyi güzel, ama yine de sorun demek ne demektir, onu bilmemiz gerekiyor ki, kim sorun kim değil bilelim, vaktimizi boş yerlere harcamayalım. Neyse, biz yine de tanımını yapmaktan vazgeçip farkındalık ve sevgiden bahsedelim.
Farkındalık: hem kendimize, hem de etrafımıza karşı olan farkındalığımız ne kadar yüksekse, hem büyük hem de küçük resimleri o kadar çıplak görebiliyoruz. Bu olmazsa hiç bir şey olmaz, ancak sorunların asıl kaynağı bu değil. Mesela bizim ihtiyar Hüsniye teyzenin gamsızlığı genç kızlığından beri meşhur, hiç bir şeyi kafaya takmadığı gibi, insanları üzerek, canlarını acıtmaktan keyif alıyor, hatta duyduk ki, geçenlerde bunu itiraf da etmiş. Kendisi çok da zeki bir kadın, yani her şeyin farkında. Geliniyse bu epikurosçu kaynana sayesinde anti-depresan kullanımında dünya rekoruna koşuyor ve o da çok akıllı.
Sevgi ise tüm üzüntülerin anasıdır. Kalbinde zerre kadar sevgi barındırmayan birisi, neden ve ne için üzülecektir? Gerçi çok zengin ve kötü kalpli bir adamın bütün parasını hüp diye elinden alsan o da üzülür, ya da sadece sinirlenir? Gerçi o da paraya karşı sevgi besliyor, ya da para ile yediği haltları kaybedeceği için bozulabilir morali, bu da bir sıkıntı sayılır sonuçta. Anlamadım burayı, ama bahsettiğim sevgi insana karşı olan sevgi aynen neyse.
Sevdiğimiz müddetçe derdimiz başımızdan eksik olmayacak, öyle gözüküyor.
0 notes
Text
Siz de fark etmişsinizdir belki, çok okuyan, araştıran, sorgulayan insanlar biraz daha mutsuz olurlar genellikle. Çünkü çok şeyin farkındadırlar. Bazı güzellemesi yapılan olayların altındaki kökeni, nedeni bilebilirler. Ancak insanlar bunun farkında değildir... "İNSANLAR NEDEN APTAL?!" diye düşünür durur belki. Geceleri bir olayı anlayabilmek için kafayı yer durur...
Bahsettiğim insan portresi az çok kafanızda belirmiştir. Ben de bu tiplerden biriyim. İyi ki mi desem, maalesef mi desem bilmiyorum ama sanırım iyi ki diyeceğim :D Sanatçıların, yazarların büyük çoğunluğu bu kafadadır aslında.
Peki gelin düşünelim: Gerçekten cahillik mutluluk getirir mi?
Bu biraz doğru bir laf evet. Cahillik mutluluk getirebilir, fazladan özgüven de getirebilir. Bazı sosyal etkinliklerde cahillerin başarılı olmasının sebeplerinden biri de aslında bu özgüvendir.
Bu biraz bize öğretilmiş de bir şeydir aslında. "Cahillik mutluluk getirir." diyerek sadece cahillerin mutlu olabileceği düşüncesi kafamızda canlanabilir belki, herkeste olmasa da. İster istemez insan "Ben zekiyim bundan dolayı mutsuzum çünkü çok şeyin farkındayım." diye düşünebilir ve kendini buna göre ayarlayabilir. Mutluluğu bir cahillik belirtisi olarak görebilir. Ee, zekiler mutsuzluğa mahkumlar mıdır o zaman? (Biraz saçmalıyorum farkındayım ama konuyu getirmek istediğim yere getireceğim şimdi.)
Aslında bu bizim bakış açımıza bağlı olan bir şey.
Ben bir insanın rüyalar aleminde yaşamaması gerektiğini, kendisinin saf gerçeklikle yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani duymak istediklerini duymasın, görmek istediklerini görmesin; gerçeği bir kabak gibi görsün. Kendimizi kandırmanın anlamı yok. Ancak şöyle bir şey var: Gerçekler "genellikle" acıdır(Mutlu eden gerçekler de vardır elbette). Bizi üzebilirler. İşte tam bu noktada bakış açımızı biraz değiştirebiliriz. "Gerçekler çok acı!" demek yerine şöyle demeyi deneyelim mi: "Ben, gerçeğin farkındayım. Beni ne kadar üzse de ben korkak davranmadım ve onunla yüzleştim. Onu olduğu gibi kabul ettim. Bunu yapamayan çok insan var ancak ben yapabilenlerdenim."
Nasıl oldu? Karamsarlıktan biraz daha uzaklaştık gibi değil mi? Bu bana birazcık daha mantıklı geliyor. (Elbette bunu okuyan olursa katılmayabilir.)
Burada yaptığım şey hayatı olumlama çabasından başka bir şey değil aslında. Daha önce de çoook insan yaptı bunu, özellikle filozoflar. Mesela Nietzsche, Epikuros...
Bir de bu yönle bakmayı deneyelim mi? Ne dersiniz?
0 notes