#sorgulama
Explore tagged Tumblr posts
insanzee · 17 days ago
Text
“ düşünmek
gerçekten de acı vericidir.
ç ü n k ü farkındalık yaratır ve şüpheye yol açar. düşünmek insana bir yük gibi görünür.
bu yüzden, insanların çok büyük bir bölümü düşünmekten kaçmak için, kendilerini
bir ideoloji veya inançla
hipnotize ederler.”
iddu krishnamurti
Tumblr media
31 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 months ago
Text
Tumblr media
Öylece kalakalmıştım.
Gitmenin verdiği o dehşet verici his ile kalmanın verdiği o ölüm hissi arasında sıkışmış gibiydim. Bedenin o vasati ağırlığına, o sıkışmışlığın ağırlığı sanki hafif geliyordu.
Zamanı o zaman daha iyi anlamıştım sanki.
İsteklerinle, yapamadıkların arasında sıkışan o tüm düşünceler zamanı oluşturuyordu.
Ve zaman bir daha asla geri gelmiyordu.
Sanki;
Düşündüklerim, hissettiklerim bir kere var oldu mu, tüm sihrini kaybediyor, gerçekleştirememenin verdiği acı, o anı büsbütün çekilmez hale getiriyordu. Böylece düşüncelerden kaçıyor, hisleri bir köşeye itip, yürüyen et yığınları arasında kayboluveriyordum.
Kimseye farkedilmemek için ayaklarımı yerde sürüyor, paltomun yakasını da yukarı kaldırıyordum.
Sırf sevgi uğruna ne kadar çok acı çekmiştim.
Bu cümle dudaklarımdan dökülürken, yine kendi kendimi yalanlamaya çalışıyordum. Ancak içimden derin bir çatlaktan sızan su gibi, bu cümle de isteksizce dudaklarımdan yere doğru süzülüyordu.
Sevgi uğruna çekilen acıları düşünmeye başlamıştım.
Acaba sevgi, acıdan mı oluşuyordu, yoksa korkudan mı?
Bu soru cümlesi ise kendimi yalanlamanın kapısını zorlamak gibiydi.
Çekilen acılar ve kaybetmenin korkusu arasında gidip gelen zaman parçaları ve geriye bakıldığında hatırlanan kuzgun sesleri…
Verilen savaşlardan kalan kan kokusu…
Tüm bu düşünceler gözümün önünden geçerken, bilmediğim sokakların merak dolu gözleri beni rahatsız etmeye yetmişti.
Sessizce karanlığın arasında kaybolmak için adımlarımı hızlandırmıştım.
Son sokak lambasının altında, lambanın sönüşünü beklemeye başlamıştım…
20 notes · View notes
mctraxer7 · 4 months ago
Text
Hayatta sahneye girmek için mükemmel zamanı, herhangi birini ve mekânı beklemeyin, çünkü zaten sahnedesiniz.
28 notes · View notes
egesizizmir · 4 months ago
Text
Var'ın altında yokluk, yokun altında varlık; Başını kaldır da bak, boşluk bile mezarlık...
38 notes · View notes
birmerhum · 6 months ago
Text
“Yaşamın anlamı gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur."
27 notes · View notes
golgelerdeyasayan · 2 months ago
Text
İnsan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir. ~Freud
8 notes · View notes
nefss-blog · 1 year ago
Text
Katlanmak yerine bitirmeyi tercih etmedikçe ne bugün ne yarın, ne de başka bir zaman yüzün gülmeyecek..Bırak emeklerin boşa gitsin, Bırak harcadığın zaman çöp olsun. Bırak ki hayatının kalan kısmında seni anlayanlara, sana önem verenlere yer açılsın.
38 notes · View notes
turan31 · 10 months ago
Text
Abi ben en son 10. sınıfta aşık falan oluyordum ne ara 20 yaşına geldim? Kayıp yıllarımı hangi birime bildirmem lazım?
8 notes · View notes
karsia · 1 month ago
Text
Tumblr media
Ölüm yaklaştığında hisseder mi insan? Bence hisseder,belki de daha önceden böyle hissetmediği için karıştırabilir. İş işten geçmiş olur çoktan, ölmüştür artık. Peki bu hissetmediği anlamına mı gelir? Bilmiyorum...
Peki ya yaşamak? İnsan nasıl hisseder yaşadığını? Ölümle burun buruna gelince mi? Ama ölümle burun buruna geldiğinin nasıl farkına varsın ki!
Ölü müyüm yoksa yaşıyor muyum? Gerçeklik algımı yitirdim, belki de ölmüştür. Ölümden sonra ne var? Bir hiçlik mi yoksa sözde var olan Tanrının vadettiği cennet mi?
Ne cenneti, ne de cehennemi hak ediyorum. Hiç var olmamış olmayı hak ediyorum, ama hiç var olmamış olsam bunu hak ettiğimi nereden bilebilirdim ki?
Aslında ben hiçbir şeyi bilmiyorum... Hayat amacım nedir? Neler yapmaktan hoşlanırım? Hangi konuda yetenekliyim? Bilmiyorum. Neden varım? Amaçsızım...
Çok isterdim bir amacımın olmasını, hobilerimin olmasını. Sıkılıyorum her şeyden, herkesten... Nasıl bir amaç bulacağım kendime? Yol gösterenim yok, olmasın da zaten. Yok olayım, tek isteğim bu. Asla gerçekleşmeyecek bir istek. Varım çünkü.
Ne büyük acı var olmayı çok istemek ama gerçekliğe katılamamak!
2 notes · View notes
bilmiyor00 · 10 months ago
Text
" Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı ve onu biz öldürdük."
NİETZSCHE
9 notes · View notes
caprazataclar · 2 months ago
Text
Anka Kuşu 🕊️
Bu sana yazacağım son yazım.
Bugün itibariyle seni takip etmeyi bırakıyorum ve bıraktım da..
Hem içimde takibi bıraktım, hem gerçek hayatımda..
Son kez fotoğraflarına baktım. Çok sevdiğim gamzelerine baktım. Uzun zamandır bakmıyordum fotoğraflarına. Fakat hala ezberimdeki gibisin. Yüzün, gülüşün, kaşların, gamzelerin, kulakların, her şey milimine kadar zihnimdeki gibi.
Hep derdim ki beni kendinden kurtar.
Sen ne yapabilirdin ki bunun için? Benim seni kendimden kurtarmam gerekiyordu. Sana bağlı prangalarımı sökmem gerekiyordu. Tutsak olduğum o kuleden çıkmam gerekiyordu. Bu kuleden çıkarken yakışıklı prens olarak senin gelmeni bekledim. Oysa bir ejderha ile çıkıyorum şimdi. Yakıp yıkarak.. Geride tamamen küller kalana kadar yanarak.
Şimdi her şey avuçlarımın içinde bir kül tanesi gibi. Yıldızlara doğru üflüyorum o külleri.
Tek bir kül tanesi kalbime yapıştı kaldı. Bana rahatsızlık vermiyor, sanırım onunla yaşayabilirim. Beni almaya gelen ejderhamla da iyi anlaşıyoruz eğer merak edecek olursan. Bende yanıp kül olurum sandım ama küllerinden doğan bir anka kuşu gibiyim. Kendi gözyaşımla kendimi iyileştirmeyi öğrendim.
Sana veda ederken içimin acımasını, kahrolmamı, üzülmemi, ağlamamı bekledim. Hiç biri olmadı. Sessizce çıkıp gittin benden. Gelişin ve bende ki yaşayışın ne kadar gürültü koparsada gidişin çok sessiz.
Hep dilediğim gibi şimdi yine diliyorum, ömrüm boyunca unutamayacağım o gamzelerini kimse soldurmasın. Hep gül ki, gamzelerin hep gözüksün. Dilerim hep iyi ol, hep mutlu ol.
Benim her zaman çapraz atacım olarak kalacaksın..
5 notes · View notes
benimyazisayfam · 2 months ago
Text
Sorgulama
Gurur, farklı mıdır herkese,
Sana öğretilen ne, bana öğretilen ne.
Bu kadarcık tavır aşkı gölgeler mi bir gece de?
Söyle, ne kadar aydınlıktaydık o zaman biz birlikte.
4 notes · View notes
zihnimdekiharabeler · 2 months ago
Text
Bugün bir yerde bir cümle çıktı karşıma:
"aut viam inveniam aut faciam."
Türkçe karşılığı; "ya bir yol bulacağım ya da bir yol yapacağım." Bu cümle bana hayatın neresinde durduğumu, bu zamana kadar neler başardığımı ve hayallerimi gerçekleştirmek adına neler yaptığımı sorgulattı. Kimi zaman bir yolda kaybolduğumu hissettim, kimi zaman ise önüme çıkan engellerin arasında sıkışıp kaldım. Ama bu cümledeki kararlılık, içimdeki sessizliği uyandırdı: Gerçekten vazgeçmemek ne demekti?
Bazen kendi kendimize sorduğumuz soruların cevabını bulmak için dışarıya, başkalarının hayatlarına ya da kitap sayfalarına bakarız. Ancak cevaplar hep içimizde saklıdır, sadece onları bulmak için cesaret ve azim gereklidir. Yaşam bir yolculuksa, her adımında öğreniriz. Önümüze çıkan engeller bazen bizi durdurur, bazen ise bambaşka yollara yönlendirir. Fakat en önemlisi, o yolda yürümeyi bırakmamaktır.
Kendi yolunu çizmek, başkalarının kalıplarına sığmamaktır. Herkesin gitmek istediği yön farklıdır, ama asıl mesele o yönü bulmak için gösterdiğimiz çabadadır. Hedeflerimize ulaşmak için kimi zaman bildiğimiz yoldan gideriz, kimi zaman ise daha önce kimsenin yürümediği patikalarda kendi izimizi bırakırız. Kendi yolumuzu yaparız. Ve belki de en büyük başarı, bu yolculuğu gerçekten isteyerek ve hissederek yapmaktır. Çünkü asıl yolculuk, dış dünyada değil, iç dünyamızda başlar ve biter.
3 notes · View notes
mctraxer7 · 4 months ago
Text
Yazmanın temeli, insanın sessizliğe karşı doğuştan gelen mücadelesine dayanır. Bu yüzden, bir insan susabilir, yapayalnız kalabilir, toplumdan izole yaşayabilir ama yazmadan asla duramaz.
29 notes · View notes
egesizizmir · 6 days ago
Text
Ne zaman yandı elin?
Ne zaman ellerini yaktı hatıram?
18 notes · View notes
adam-slx · 2 months ago
Text
hiç kimsenin varoluş denemesi (okuma süresi yaklaşık 6 dakika)
ünlü ve etkin biri değilim.
gelecekten haber vermiyorum. gizli bilgilerden haberim yok. kimsenin keşfetmediğini keşfetmiş değilim. kimse beni dinleyip devrim yapmaya kalkmıyor. özel bağlantılarım yok. başkaları adına konuşmuyorum. kahin veya lider değilim. allah'a giden en kısa yolu bilmiyorum. tahminlerimin yarısı doğru, yarısı yanlış çıkıyor. herkes kadar şaşkın ve herkes kadar biçareyim.
kendime kazık sokacak sorular soruyor, onları düşünürken daha uzun kazıklar üretiyorum. buradaki yazılardan maddi veya sosyal ücret talebim yok.
buradaki yazıların içeriği bir otoriteden kaynaklanmıyor. kitabi bir insanım ama akademisyen değilim.
borges, kum kitabı'nın başında yazdığı hikayeleri dostları için yazdığını söyler. benim için de yazının temel gayesi bu. konuşmayı sevmeyen bir insanın uzun soluklu, sakin, kendi kendine mırıldanması.
tanıdığım az sayıda kişi okur ve belki sever diye yazıyorum. burada geçirdikleri üç dakikadan memnun olurlarsa ben de memnun oluyorum.
o sebeple sen kimsin de bunları anlatıyorsun? anlamına gelebilecek soruları alın götünüze sokun (sonuçta göt her insanda var ve yalnızca sıçmaya yaramıyor) basitçe hiçkimse diye cevap veriyorum...
sözü önce içeriğiyle değil, kimin söylediğiyle değerlendiren kimselerin burada bir şey bulacaklarını sanmam.
wittgenstein'ın tractatus'un başında, bu kitapla zaten bu konularda düşünmüş olanlardan başka ilgilenecek kimse olduğunu sanmıyorum demesi gibi, ben de insan olma(ma)nın derdine düşmüş olanlara yazıyorum.
soruyu tekrar sorabilirsiniz: neler merakımı celbediyor ve bunlar beni kim yapıyor?
bir canlının en temel meselesi hayatını nasıl yaşaması gerektiğine karar vermektir. ben de bunu kendi için araştıran bir insanım. nasıl yaşamalıyım? hayatımın sınırları nerededir? ne kadar sorumluyum? neyi değiştirebilirim? nelere katlanmam gerekir.
ve sonunda kendim için de aynı soru: ben kimim?
bir kere bu hayli soyut ve faydasız soruları düşünecek imkanı bulabilen biriyim. bu imkanın da gerçekte ne olduğunu sorabilirim kendime. hangi sebepler ve imkan sayesinde bu yazıları yazabildim?
gördüğünüz gibi sorularım (kazıklarım) bitmez. soruları tükenmeyen ve cevapların arasına her zaman ufak ayrıntılar sokabilecek biriyim. bir yandan da anlamsız konularda fazla laf üretmeyi sevmeyen biriyim. o halde hangi konular laf yazı üretmeye değer ve hangi konular değmez? neye değer veririm?
yaşatmaya değer veririm. yaşatmak isteyenin düşüncelerine, nefesine, sağlığına, acizliğine. merhameti hakeder, yazıktır. bir uzay gemisinden atılmış kadar yalnızdır. bu yalnızlığına aptallığı eşlik eder. çoğu insanın hayatı bu iki sebeple hüsranla geçer.
kendimi de yalnız ve aptal biri olarak sever miyim? çoğu zaman severim. her zaman değil. bu beni kim yapar? sevdiğim zaman kim olurum, sevmediğim zaman kim?
sürprizlerle değilse de çelişkilerle doluyum. söylediklerimin arkasında her zaman duramam. bazen söylediklerim de benden uzağa kaçar.
yaşlı mıyım? bazı zaman beş yaşında gibiyim. bazı zaman altıyüzkırkyedibin yıllık bir ejderha. çoğu zaman her insanın yaptığı kadar büyük rolü yaparım. dünya birbirinin omzunda ağlayan büyüklere alışık değil. ben de ağlamam kimseye, büyük olmayı biliyormuş gibi yaparım. bu beni kim yapar?
akıllı mıyım? insanların çoğunun anlamadığı bazı konuları anlarım. insanların çoğunun anladığı bazı konuları anlamam. bu beni kim yapar?
hasılı kendiyle yaşamaya alışmaya çalışan karmaşık ve çetrefil biriyim. kim olduğumu söylemek o kadar kolay olsaydı bu yazılara gerek kalmazdı. kim olduğum o sebeple bir soru olarak kalsın. belki bir gün biri cevabını verir. belki ben de o zaman duyabilirim.
3 notes · View notes