Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
"...Doğduğunu herhalde annesinden başka kimse fark etmemiştir; yaşadığını da pek az kimse bilir; fakat ölümünü kimse fark etmeyecek, öldüğüne kimse sevinmeyecek, kimse acımayacaktır.
Onun düşmanı, dostu yoktu. Yalnızca birçok tanıdığı vardı.
Belki bu silik kişinin yalnız cenazesi bir ilgi uyandıracak, yolda adamın biri saygı ile durup selamlayacak, belki başka bir merakli da cenazenin önüne koşacak, ölenin adını soracak ve hemen unutacak."
7 notes
·
View notes
Text
"Gülümsedi...
ama yalnızca dudaklarıyla, kalbiyle değil.
Kalbinde, derinde bir acılık vardı..."
İvan Gonçarov / Oblomov
6 notes
·
View notes
Text
"Belki yarın öleceğim!…
Dünyada beni tamtamına anlamış hiçbir yaratık kalmayacak.
Bazıları beni olduğumdan kötü, bazıları olduğumdan iyi sanırlar. Bazıları iyi bir adamdı, öbürleri, rezilin tekiydi diyecekler.
İkisi de yanlış olacak.
Böyleyken, yaşamaya değer mi zaten? Yine de insan yaşıyor, merak yüzünden. Yeni bir şeyler bekleyip duruyor…
Saçma, sinir bozucu bir durum...!"
18 notes
·
View notes
Text
"Tarif edilemeyecek kadar yalnız hissediyorum. Ve kendimi tükenmiş hissediyorum.
Bu, size tarif edemeyeceğim kadar boş bir zihin ve ruh halini anlatıyor. Çünkü bunun bile hiçbir fark yaratmayacağını düşünüyorum. Ayrıca, sahip olduğum çok özel bir his halindeyim. Sürekli bir sinir krizine dönüşme hissi bu. Sık sık daha fazla ne yapmak istediğimi, daha fazla kim olmak istediğimi; tam olarak hangi kısımlarımın hala düzgün çalıştığını soruyorum.
Buna bile hiçbir cevap yok.
Hiçbir."
11 notes
·
View notes
Text
"Eğer bir gün
kimseyle konuşmak istemezsen
beni ara.
Söz veriyorum, sessiz kalacağım."
9 notes
·
View notes
Text
"Her şey
gece uyumadan önce düşündüğünüz
son kişiye bağlı..."
11 notes
·
View notes
Text
"Aradığım güç kazanacağım ya da kaybedeceğim türden değil.
Dışarıdan gelen gücü engelleyecek bir duvarın peşinde değilim.
İstediğim şey bu tür bir gücü özümseyebilecek, ona karşı durabilecek türden bir güç.
Adaletsizliklere, talihsizliklere, üzüntülere, hatalara, yanlış anlamalara sessizce katlanma gücü..."
14 notes
·
View notes
Text
2-
Kapattığım tozlu sayfalarda tek tek yeniden arıyordum eski sevda sözlerini.
Öyle yalnızdım ki, hangi dünyanın gerçek olduğunu ayırt edemez hale gelmiştim. Konuşmalarım, dertleşmelerim sesli mi oluyordu, yoksa beynimin içinde mi yankılanıyordu, bilmiyordum....
İçimde, ta derinlerden ince bir sızı bedenime doğru akıyor gibiydi.
Bu his sarmaşık misali bedenimin her yanını kaplıyor, kapladığı yeri adeta boğuyor, boğdukça da daha hızlı büyüyor gibiydi.
Derin bir nefes alarak, kaldırım taşlarından ayaklarımı kaldırmadan, yavaş yavaş ayaklarımı sürükleyek yürümeye başlamıştım.
Ayakkabımın tabanı incelmiş olsa gerek, kaldırımdaki çatlakları, o taşların soğukluğunu hissediyor gibiydim.
Hislerim, duygularım, acılarım.... somut olmayan hiçbir şey artık görünmez olmuş, sanki tüm uğultular kulaklarımdan bedenime yayılmış, sessiz bir gürültüde onca zamanı geçirir olmuştum.
Güneşin ufukta sönükleşmesi ile içimdeki huzursuzluk büsbütün artıyordu. Eski efsanelerden kalan canavarlar, dişlerinden kan damlayan kurtlar, ellerindeki bıçakla ensemde beliren o karanlık ruhlar tamamen etrafımı sarıyordu. Ancak gecenin o keskin ayazı tüm bu hayalleri dağıtıp bir sevgili öpücüğü gibi yanağıma konuveriyordu.
Her şeyin bu kadar iç içe olması, tüm zıtlıkların birbiri ile bu kadar sıkı bir biçimde olması çok garipti. Bazen bir bakış tüm dünyanın renklenmesini sağlarken, bazen tüm dünyanın yıkılmasına, bazen bir sarılma ânı durdururken, bazen onulmaz bir yara açabiliyordu...
Elime aldığım sigaradan bir nefes daha çekerken, sokak lambaların üzerine d��şen sis şemsiyelerinin güzelliğini izliyordum, ensemdeki ayazın öpücükleri eşiliğinde.
10 notes
·
View notes
Text
1-
Bir filmin sonu, bir aforizmanın başlangıcı olabilirdi mesela...
Öyle güzeldi ki aslında...
İnsan, kendinden, kendi benliğinden, ruhundan, bedeninden nasıl da kaçabiliyordu aslında.
Sessizce yolları adımlamaya devam ederken, gece ayazının bedenimi okşamasını izliyordum, bir sevgili sıcaklığında....
Sahi, bir sevgili sıcaklığı böyle mi hissettirmişti bana, en son sarıldığında?
En son ne hissetmiştim gerçekten?
En son ne zaman düşünmüştüm?
Ben....
Yalnızlığımla , ben....
Ne zaman hasbihal etmiştim?
Soğuktan üşüyen ellerim, cebimde kalan kırıntıları toparlayıp, gecenin sabahında yem arayan serçelere bir şeyler serpiştiriyordu yerlere...
Hep öyle olmaz mıydı?
Hep en son kırıntılar, serçelere kalmaz mıydı?
Kargalardan, kuzgunlardan geriye ne kalırdı, bir kuru iskeletten başka?
Yüreğimden sızan son can kırıntıları...
Ruhumdan düşen son sevgi sözcükleri...
Biliyordum, artık çok geçti...
Benden kalan izleri arıyordum, bir önceki ayak izimde...
Sade ve saf kelimeler seçiyorum,
çamurlu kaldırım kenarlarından...
10 notes
·
View notes
Text
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden,
kendimi bulamıyorum
dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,
kendime bir yer edinemiyorum,
kendime bir yer...
Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım,
ölü ben'im kendini izlesin her yandan,
o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış
hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayrı yalnızlık
kendi kendine nasıl da eğlenir...
15 notes
·
View notes
Text
Cahit Külebi
14 notes
·
View notes
Text
Ne güzel söylemiş, Cahit Zarifoğlu...
6 notes
·
View notes
Text
İnsanları gerçekten tanıdığınız yanılsamasına kapılmayın.
Sizden sakladıkları sırlara şaşıracaksınız.
Andressa Moro
12 notes
·
View notes
Text
"Burada siyah tenliler değil, sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenliler ölüyor..."
🇹🇷🇸🇩🇹🇷🇸🇩
5 notes
·
View notes
Text
"Beni anlamıyorlar...
Ben bu kulaklara göre ağız değilim..."
6 notes
·
View notes
Text
"Senin hakkında kimseyi bir şey söylemedim;
Ama seni gözlerimde yaşarken gördüler...
Senin hakkında onlara bir şey söylemedim;
Ama seni yazdığım kelimelerde gördüler..."
11 notes
·
View notes