okaycaybahcesi
Tuna Can
28 posts
Tuna Konservesi
Don't wanna be here? Send us removal request.
okaycaybahcesi · 17 days ago
Text
I loved being bullied in my entire high school years
Today I admit that I actually loved being bullied in high school for four years. Assume that my name is John. Our class was thirty people and there was only two people who were bullied and one of them was me. My bullies were five males and not all of them was equally fierce. I can rank their bulliness level as 98, 90, 70, 42 and 20. Let's call the one with 98 "Jack" and the one with 90 "Bobby" and 70 as "Tom". Other two was no significant.
At first, Bobby was a normal friend to me and used to call me "I liked you, you are a good fellow". Jack on the other hand, would just burst into laughter whenever he saw me, including the first time he saw me in his life. I btw, am one of the most handsome men to ever exist hitherto, and Jack even admitted it one day. So not that I was bad looking or something. I think it is he saw the coward in me the moment he saw me.
Jack was the cool guy of our class, her girlfriend was in our class too. He would casually grab her and kiss her whenever he wished. There were some passive guys in our class that studied even in breaks, and when they see him playing with his girlfriend, they would just return to their books and study even harder. Me, however, couldn't take my eyes from Jack and was a huge fan of him. Jack though, manipulated me often. Such as when his girlfriend was kinda upset, he would just say "if you ever feel bad babe, just look at John". I was imitating Zed's abilities to make her laugh, even though it was very difficult ( Zed is a League of Legends character) and they would both laugh. But that was the most innocent of all.
Once for example Jack and Bobby said they took of my naked photo in the school toilet. And blackmailed me to show my penis to them. They would show my photo to the girl I liked in the school. That was big threat so I decided to show them of my penis. We went to males toilet and showed them. They said " Whoa, that is real small, you know" and laughed. I said when I got erected it became almost five times larger in volume, then they left. I am not sure if they believed me at that time.
One day Jack and I were hanging out in the school garden and he said that when they mocked me in class, I should stand up against them, saying things like "Fuck off!" or " Go fuck yourself". I said I was intrinsically unable to say bad things to people, no matter what evil they have done to me. He just smiled and told me that most girls in our class were actually into me and that I had no idea. I was like "no way!" and said "They like you Jack, not me.", then he repeated that I should stand up against them, especially in front of girls.
They were all violent against me, especially Jack and Bobby would hit my head constantly, and unfortunately that would hurt. No matter how many times I told them not to do it, they wouldn't stop. I said it would kill my brain cells and could make me dumb. They said "Don't be such coward dumbass! That won't happen". I am twenty six years old right now, and do think my cognitive functions somehow shrinked throughout those years. I am still ezdramely intelligent, but not a genius like I used to be. I am also very unsuccesful in my life, and at the mercy of my fathers wallet.
Till this day, I deemed those five bastards responsible for my irrevocable downfall. I lived with burning revenge day and night, eventually telling my mother that I decided to kill them all. She cried and told me they were not worth going prison, and that karma would one day get them one by one. By the way, my mother does not believe in God but in karma. My father believes in both God and karma, and I believe in God but not in karma. I also went psychiatrist and told him that I seek for revenge, killing them. He said that intentions for killing someone can pierce the rule "patient confidentiality" and that the doctor can speak.
Two or three years ago, I remember seeing Jack's whatsapp profile: He was with his rich family, graduated from his faculty and would become a succesful lawyer. I normally wouldn't jerk off unless I am alone at home, but seeing him being succesful in life despite everything he had done to me had turned me on so much that I just dropped the phone and began jerking off. I was shouting "This is karma huh? This is what you call karma huh?" in my head as I stroke and not long after I exploded like some evil healthy man. None of my family opened the door during it, but I wouldn't stop if they did it either.
Today, though. Today I realize those were the happiest years of my life. I never felt I existed ever in my life. I was a dough when I was born. Those bullies were the only people that had marks on my dough. I was a good person. They were not. I was bored, and they were bored. I entertained them. I liked it. I was good at it. And, I was really…I was alive.
0 notes
okaycaybahcesi · 17 days ago
Text
5 Ocak 2025 Pazar Günkü Rüyam
Amoksisilin ve Klavunalik asit etkisinde gördüğüm ikinci rüya bu. Odtü'deydim ve bir tiyatro salonundaydım, KKM miydi emin değilim. Efe vardı; yan yana oturduk, bir yerden müzik sesi geliyo. Müziğin ritmine kıçımızı kaldırıp doğru anda ve doğru açıyla oturduğumuz yere vurarak eşlik ediyoruz. Bunu yavaaaşça kalkarak, uçaktan füze atma görevini üstlenmişçesine, yüzde yüz doğruluğa yakın askeri bir disiplinle yapıyorduk. Sonra Company'den Hande vardı, yüzü biraz kilo almıştı, rengi biraz daha beyazlamış, hafif de hastaydı. Neşeliydi. Company'deki diğer kişilerle bir şeyler yapıyorduk. Sonra Efe, Nurettin ve ben Odtü kütüphanedeydik. Çıkışa doğru giden uzun koridora girdiğimizde, Nurettin Efe'ye bir şeyler anlatıyor, Efe de dinledikçe ona cevap veriyordu, ben de arkalarında yürüyordum. İkisi de aynı paltodan giymişti. Bir anda birleştiler ve tek bir beden oldular, ama kafa Efe'ninkiydi ve yüz seksen derece açıyla dönmüş bana bakıyordu. Ben artık Nurettin'in sesini duymasam da, belli ki Efe duyuyordu, çünkü belli aralıklarla konuşuyor, Nurettin'e cevap vermeye devam ediyordu.
0 notes
okaycaybahcesi · 18 days ago
Text
4 Ocak 2025 Cumartesi Günkü Rüyam
Amoksisilin ve Klavulanik asit etkisindeyken uyuduğum gün gördüğüm bu rüyada yemyeşil bi çayır var, birbirine bakan uzak iki evin arasına girmiş. Evlerin bir tanesine çok yakınım neredeyse dibinde. Evin dört bir yanında da iri yarı köpekler var. Bir tanesi üzerime koşuyor ve hemen başını okşamaya başlıyorum. Çok heyecanlı ama bana zarar vermiyor. Sonra avukat hanımla bir telefon görüşmesi yapıyoruz. Genç bir kızdı. Telefonda kitabi bir şekilde bir şeyler anlatıyor bana. Bu köpekler saldırmaz dimi diyorum, o da maalesef diyor! Nasıl maalesef diyorum, sonra haa siz maalesef deyince şey anladım diyorum. Konuşma biterken onu on beş yirmi metre yakınımda görüyorum. Telefonu kapatıyoruz. Onu görünce bir anlığına da olsa bi geriliyorum. Beni görür görmez hafif gülüyor ve "Kaç yaşındasınız tuna bey!" diyor bana. Yirmi altı yaşındayım ben ama yirmi beş demeye yelteniyorum ama son anda yirmi altı diye cevap veriyorum. Ben de yirmi yedi yirmi sekizim falan öyle bir şey diyor kaç dedi tam hatırlamıyorum. Çok basit soluk mavi renkli bi eşofman giymişti üzerinde de grinin tonu bir renk kombini uyumsuz ve huzur doluydu. Soluk beyaz tenli, düz siyah uzunca saçlıydı. Tokalaşıyoruz galiba ama sonra yaşımız yakın olduğu için vazgeçip yanak öpüşmesi yapmaya karar veriyor kız (ne alaka). Tam yapacakken dudaklarımızın azcık bir kısmı birbirine değiyor ıslaklığı hissediyorum. Sadece bir an için dudaklar ayrılıyor kız diyor ki "Daha önce hiç öpüşmüş müydük?" Sonra bir daha birleşiyor dudaklar ve on on beş saniye boyunca öpüşüyoruz. Benim ağzımda nefes kokusuna neden olan tam dört tane etmen var. Çürük dişler, geniz akıntısı, sinüzit ve bademcik taşı. Bunu bildiğimden öpüştüğüm sırada kızın gözünün içine baktım ara ara, gözü kapalı değildi o da bana baktı. Öpüştük, kötü kokuya dair bir şey demedi. Hayatımın en güzel hislerinden birini yaşamıştım. Bitince yürümeye başladık. Ankara'daydık ama Çanakkale'deki okulumun bahçesindeydik. Bugün mü gideceksin dedi, yok yarın dedim. Varınca mesaj at bana dedi, çalışmıyorsan da ara dedi. Çalışmıyorum şu an dedim. Ayrıldık. Artık bi on metre falan vardı aramızda, niyeyse son anlarda erkekti ve turuncu kafalıydı, saçı beş numaraydı.
0 notes
okaycaybahcesi · 2 months ago
Text
Bu gönderinin farklı bir başlığı vardı
The day she made smoky promises
0 notes
okaycaybahcesi · 2 months ago
Text
Duş almayan şiir
Yağlıdır benim saçım, yıkandıktan üç gün sonra kavuşur tam yağına. Bazense, biraz nadiren, ikinci gün yağlanma öyle hızlı gerçekleşir ki, iki günde biter işlem. Hızlanma genellikle ikinci günün öğleninde başlar ve ben bunun farkına hem kafa derimdeki çabuk ve şiddetli fiziksel hissiyat değişikliğinden, hem de onun zihnimde yarattığı sakin doygunluktan varırım. Bir hızlı yağlanma günü mutlaka bu doygunluğu yaratmıştır bende, bu hep böyle olmuştur. On beş yaşımdayken bir kıza aşık olmuştum. Bu doygunluk ne zaman gelse, o günün gecesinde ona ilişkin şefkat dolu ve özlem yüklü rüyalar görürüm. Mekan olarak genelde şöyle: mesela yedi yaşındayız, annelerimiz arabayla bizi bir yere götürüyor ve arka koltukta yan yanayız. Ya da bir yaz kampındayız ve normal arkadaşmışız gibi konuşuyoruz (zaten normal arkadaştık bir zamanlar). Bu bilgileri verdikten sonra, bir hızlı yağlanma gününde başıma gelen bir olayı anlatayım.
Üç gündür otuzbir (sayı olsa otuz bir diye yazılır ama mastürbasyon olunca böyle mi yazılıyo?) çekmediğim için testislerim tam doluya yakındı, azmıştım, hayvanlar gibi hissediyordum kızları düşündükçe. Akşam yemeğinde de pirinç pilavı yemiştim. Pirinç pilavı afrodizyak mıydı? Akşamları pirinç pilavı yediğim esnada, o günün gecesinde otuzbir çekeceğim hiç aklıma gelmez. Ama geriye dönüp baktığımda şu soruyu soruyorum: Onu yediğim akşamların kaç tanesini otuzbirsiz kapatabilmiştim? Muhtemelen çok azını, hatta belki de hiçbirini. Cidden afrodizyak olabilir, araştırmalıyım bunu. Her neyse, azmıştım dediğim gibi ve azdıktan sonra erkeklik enerjimi gece ikiye kadar minecraft'ta kazma kürek sallayarak harcadım, ama azalmadı. Sonra biraz uyku bastırmaya başladı, bilgisayarı kapattım. Otuzbir çekmeye karar verdim. Yüksek ve sağlıklı bir miktarda boşaldım. Erkek sağlığı idi.
Sonra yatağıma geçtim ve yarım saat içinde de uyudum herhalde. Fakat maalesef, her zamankinin aksine, bahsettiğim şefkat dolu ve özlem yüklü rüyalar yerine, bir kabusumsu çıktı karşıma, kabus değildi, çünkü sırf kurtulma ve rüyanın bitme isteği değildi: Ona devam etmeyi istettirecek bir sürekliliği ve tutuculuğu vardı: Her turun sonunda tepsinin üzerine yeni bir korkunç sembol ekleniyordu ve benim en son eklenenin hangisi olduğunu doğru yanıtlamam gerekiyordu. Semboller çoğaldıkça zorlaşıyor muydu emin değilim. Saçma ama korkmuştum, aha tam şimdi yazarken bir şey hatırladım: beni öldürmek isteyen birini öldürüp ağlamaklı olmuştum, pisuvarlar vardı.
Bu bittikten sonra ikinci rüyayı görmeye başladım. Bir kadını sikiyordum. On saniye sürdü her şey, ama sanki bi on beş yirmi dakka yaptım yani. Sonra içine boşaldım hem de iliklerime kadar: o kadar gerçekçiydi ki neredeyse bunu ilk deneyimim olarak kabul edecektim. Neyse ben bitirince kadının suratı bir anda acayip düştü, öf tamam hadi uzaklaş benden of defol falan dedi çok hızlı ta ta ta biçimde. Sitemli ve pişmandı. Bu arada ben gerçek hayatta hiç kimseyle cinsel ilişkiye girmedim. Neyse ulan benim boşalmamam lazımdı, daha saatler önce boşalmıştım amınakoyim döl mü kaldı taşşağımda. Sonra uyandım, elimi pipime götürdüm ve donum batmıştı, lanet olsun harbiden de olmuştu. Dipsiz bir bitkinlik ve çekilme hissettim bedenimde. Nasıl olmuştu bu? Daha saatler önce güzel bir boşalma yaşamışken, şimdi bu rüyalanma (uykuda boşalma) da neyin nesiydi Allah aşkına? Ben iki - iki buşuk hafta otuzbir çekmediğimi, vücudumu doğal akışına bırakarak beklediğimi, dolmuş taşaklarımın sızlamasına katlandığımı ve bir türlü de rüyalanma yaşamadığımı bilirim. Nasıl bir mekanizmaydı bu, ne biçim sistem ve işleyiş?
Başımı kapıya çevirdim, odamın kapanmayan kapısına. Sonuna kadar kapatmaya çalışmışım. O daracık aralıktan sızan Çanakkale soğuğu nişan almış kafama bütün gece. Rüzgar bu sefer yandan vurduğu için, normalde yaptığının aksine, alnımın sıcacık bayrından tırmanıp da yağlı saçlarımı okşamamış, eş zamanlı soğutmuştu saçlarımla alnımı. Sakin doygunluğumun doğasını bozan, içli rüyalarımı zehirleyen işte buydu. Yağlarım üşümüştü.
Başımı tavana çevirdim. Sonra da üzerimde belli belirsiz, arsız ve nefesi kokan bir cehalet (öyle ki ancak kendini büyük şair sanıp da duş almayan, bok gibi şiirl (şiir denebilirse onlara) er yazan kişilerde görülen türdendi bu) hissiyle, ismini dizelerini okuduktan sonra koyduğum şu dörtlüğü okudum zihnimde:
DİZGİNSİZ DİZGİNLİ
Git desen gidemem
Saklandım zamanın sesine
Kal desen kalamam
Saplandım hayatın peşine
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
"Mare Tenebrarum"
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
Tumblr media
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
psikoloji
ruh sağlığım bozuk değil de düşüncede kaybolmuşum
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
hata
Yorgun kafayla söylediğin sözler
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
tersi
Hayal ettiğin hiçbir şey gerçekleşmeyecek   
Hayal etmediğin her şey gerçekleşecek
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
epikuros adam mıdır?
Güya dünyadaki en büyük mutluluk sıkıntıların yokluğundan gelirmiş, yani gerek bedensel gerek ruhsal açıdan hiç bir şekilde bir derdin tasan yokmuşsa eğer, o zaman yeryüzünde görülmüş en büyük mutluluğa sahip olacakmışsın, daha doğrusu, içini öyle bir his kaplayacakmış. Bu fikirde önemli bir nokta da şuymuş: ufacık bir derdin dahi olsa bu histen mahrummuşsun. Benim çok derdim yok, bir iki tane anca var diyorsan yine olmazmış. Bu işin bir ortası yokmuş; ya bir sonsuz saadet halinde, ya da acınası bir mutsuzluk, çaresizlik içindeymişsin. Evet, epikurosa göre böyleymiş.
Peki, kabul ettim. Ne yapıcaz o zaman?
Mutluluklar yaratmaya çalışmak yerine, var olan mevcut problemlerimizi yok edeceğiz. Nedir bunlar? Maddi sorunlar, manevi sorunlar, Afrika'daki açlar, akademik sorunlar, cinsel sorunlar, hastalıklar, varoluşsal sorunlar, küresel ısınma, kıskançlık?, yapay zeka, doğal zeka, senin sorunların... ve daha neler neler. Bu sorunları aşmanın bir yolu yoksa geçmiş olsun, öldük. Ama bunları aşmanın bir yolu varsa eğer, o zaman günün birinde huzura erme ihtimalimiz de var demektir. Ayrıca, çeşit çeşit  sıkıntı saydık iyi güzel, ama yine de sorun demek ne demektir, onu bilmemiz gerekiyor ki, kim sorun kim değil bilelim, vaktimizi boş yerlere harcamayalım. Neyse, biz yine de tanımını yapmaktan vazgeçip farkındalık ve sevgiden bahsedelim.
Farkındalık: hem kendimize, hem de etrafımıza karşı olan farkındalığımız ne kadar yüksekse, hem büyük hem de küçük resimleri o kadar çıplak görebiliyoruz. Bu olmazsa hiç bir şey olmaz, ancak sorunların asıl kaynağı bu değil. Mesela bizim ihtiyar Hüsniye teyzenin gamsızlığı genç kızlığından beri meşhur, hiç bir şeyi kafaya takmadığı gibi, insanları üzerek, canlarını acıtmaktan keyif alıyor, hatta duyduk ki, geçenlerde bunu itiraf da etmiş. Kendisi çok da zeki bir kadın, yani her şeyin farkında. Geliniyse bu epikurosçu kaynana sayesinde anti-depresan kullanımında dünya rekoruna koşuyor ve o da çok akıllı.
Sevgi ise tüm üzüntülerin anasıdır. Kalbinde zerre kadar sevgi barındırmayan birisi, neden ve ne için üzülecektir? Gerçi çok zengin ve kötü kalpli bir adamın bütün parasını hüp diye elinden alsan o da üzülür, ya da sadece sinirlenir? Gerçi o da paraya karşı sevgi besliyor, ya da para ile yediği haltları kaybedeceği için bozulabilir morali, bu da bir sıkıntı sayılır sonuçta. Anlamadım burayı, ama bahsettiğim sevgi insana karşı olan sevgi aynen neyse.
Sevdiğimiz müddetçe derdimiz başımızdan eksik olmayacak, öyle gözüküyor.
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
ayı
üç renkli bahçede
hiç gündüz olmazmış
sakinleri de uzanır
ayı seyredermiş
üç renkli anılarla ölmüşler
ay onları hiç görmemiş
kimse bu hikayeyi
çocuklara anlatmamış
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
günaydın
Bir gün daha güneş odama misafir
Bir gün daha yapayalnız
Kafamla baş başa
Sabah güne bensiz başlar
Uyanmak bana zor gelir
Düşüncelerim ipleri eline alır
Ve hatıralar
İyi olsun kötü olsun
İçimi daraltır
O kadar çok şey var ki
Geri almak istediğim ve
Hiç kolay olmasa da
Sürse de acım
Yaşayayım gitsin
Haydi o zaman, kalkma vakti
Günaydın!
İşte güneş
Yine odama misafir
Bir gün daha yapayalnız
Sabah güne bensiz başlar
Uyanmak bana zor gelir
( İngilizce orijinal metin "OMORI" adlı bir video oyununda geçmektedir. Benim yaptığım yukarıda gördüğünüz bir çeviri/uyarlama çalışması. )
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
the victim
I know a man that
when he speaks
it seems as though
butterflies singing
around his mouth 
and that man is you
but I need power
to talk to you
and I find it all
in your modesty
and for all your honesty
birds don't fly away
happily feed on you
one more flower
wasted on you
by all those who
speak of majesty
and for all their dishonesty
birds do fly away
merrily come back to you
but I need power
to look you in the eye
and I can't find it at all
but I want to make you live
for thousands died looking at you
yet you never lived
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
ne zaman baksam yukarı
geceleri
bir kara duvar 
görmek istediğim
gönlümce dinlendiğim
ne zaman baksam yukarı
geceleri
bin küçük yuvar
görmekteyim
hunharca tiksindiğim
tükür onlara
söndür
aklımda kalmış
beyazdı suratı
IŞIK GİBİ
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
ayık ol
her köşeye şefkat sızmış
anne dayağı şifa
canavarların kalbi pembe
sert gözler içerisinde
bir bebek
0 notes
okaycaybahcesi · 1 year ago
Text
uzay sevdalı kız
mavi gökyüzüyle bulutlardı arkadaşın 
ne ara koptun da annenin elinden 
ne ara sevdin arkasındaki karanlığı 
orda bilmem kaç tane yıldız ve bir sürü 
krallık ve kim bilir nasıl uygarlıklar var 
nasıl mutlu olabilirsin ki orda 
o sonsuz boşluğun içinde 
nereye sığabilirsin
0 notes