#üç yaprak
Explore tagged Tumblr posts
Text
üç yaprak sallanır ipte seher vakti başkentte açar açar kanatlarını uçamaz halkım dün boynuma boynuma gün boynuma boynuma ahına ah vahına vah yandı yürek eyvallah seher vakti başkentte üç ata dolanır dışarda seher vakti başkentte iki canın olsa da versen birini şişer yürek dağ gibi dün boynuma boynuma gün boynuma boynuma ahına ah vahına vah yandı yürek eyvallah seher vakti başkentte üç ana çırpınır dışarda seher vakti başkentte tutunmaya çalışır üç ana karanlığa ne sorarsın adlarını be adam ne yazarsın kitaplara be kardeş ahına ah vahına vah yandı yürek eyvallah seher vakti başkentte sararmadan üç yaprak sallanır ipte üçü de yeni girmiş yirmidördüne güneşli çayırlarda üç delişmen tay tırnakları papatyalı kekikli burunları fırtınalı üç delişmen tay seher vakti başkentte dün boynuma boynuma gün boynuma boynuma ahına ah vahına vah yandı yürek eyvallah seher vakti başkentte - Hasan Hüseyin, Üç Yaprak (Tohumlar Tuz İçinde) - Fotoğraf: Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan (“Üç Fidan”a ait bu son fotoğraf, idamlarından 1 gün önce, 5 Mayıs 1972’de Mamak Cezaevi’nde görevli bir asker tarafından çekilmiştir.)
#Deniz Gezmiş#Yusuf Aslan#Hüseyin İnan#Darağacında Üç Fidan#Üç Fidan#6 Mayıs 1972#İdam#idam#Denizler#Hasan Hüseyin#Üç Yaprak#Tohumlar Tuz İçinde#Başkent#Ankara#Son Fotoğraf#Mamak#Mamak Cezaevi#Acı#Hüzün#Darağacı#üç fidan#darağacında üç fidan#üç yaprak#Hasan Hüseyin Korkmazgil#Şiir#Asılmak#Ölüm#ölüm#Türkiye#Cezaevi
12 notes
·
View notes
Text
lise çağım bitene kadar hayatım rezil olarak geçti, kendim de sürekli dalga geçtiğim için çuk komik olaylar döndü.. bi de hatırlasam dkpwmsjs
#bi keresinde okulun girişinde kışın bi kız popo üst�� yere çakıldı#güldüm baya#iki dakika sonra ben çakıldım yere aynı şekil dwşmskal#aslında bakınca şu üç seneyi saymazsak eğlenceli geçmiş zamanlarım#şimdiki kız kankilerimle okul koridorunda liseli koca kızlar değilmişizcesine kovalamaca oynayıp hocaya yakalandığımız zamanlar dün gibi#matematik hocamın o mütiş tehditleri..#dedemin kafasına fırlattığım o kar topları#yaprak savaşlarımız#ananemle gezmelerimiz#babannemin beni sütyüzlü yağlama ile her seferinde kandırıp evine çağırması#bağa gidip sağda solda koşuşturmalarımız#ne biliyim ya güzeldi çocukluğum sanki#büyüyünce acılaştı insanlar#iyi hatırlayacağım ama hepsini#duygulandım ya durduk yere#23
11 notes
·
View notes
Text
Neymiş efendim millet olarak Narin'in acısını yaşarken, gazze orda kan ağlarken benim gibi imansız biri anca pizza tarifi paylaşırmış.. Vay bee bu konulara ne kadar da duyarlı, hassas, kırılgan ne kadar da narinsiniz!
Hadi yasalar çerçevesinde sokağa dökülelim eylem yapalım hergün ortalama kaybolan 32 çocuğun sesi olup hesap soralım desem kaçınız kıçını rahat koltuğundan kaldırıp, dizi veya futbol keyfinden vazgeçip sokağa çıkar? Jop ve biber gazı yemek, fişlenmekten korkarsınız değil mi? anca sosyal medyada duyar kasar üç gün sonra unutursunuz.. Hatta unuttunuz bile şuan kimbilir hangi keyfinizle meşgulsünüz?!
Geçiniz bunları efendim siz gidin müge anlı izleyin dizi izleyin takımınızın maçını izleyin.
Hem Allah istemezse yaprak bile kımıldamaz, ne oluyorsa onun izni ile olmuyor mu? kadere karşı mı geliyorsunuz?!
Az sabredin tuvalet taşı ile konuşan Allah öldürülen, tecavüz edilen çocukların çığlığını, yanan ormanlarda çığlık çığlığa kaçışan can veren canların sesini duyacaktır!
( ben demiyorum sizin kaynaklar anlatıyor tuvalet taşı ile Allah arasındaki muhabbeti)
31 notes
·
View notes
Text
Teğet geçer gibi rüzgar değer eteklerim uçuşur ellerim üşür gibi. Avuçlarıma kına yakmışım içimde ağıt yakmışım gibi. Durulmamışım hiç hep esmişim. Durulmak istememişim de ben ne istediğimi hep böyle bilmezmişim. Ne gidebilirmişim ne kalır. Gitmeyi bile kalmaktan yapıldı sanmışım. Avunulmayı ve de avutmayı. Kendimi ben işlemişim nakışımı taştan yapmışım. Taşlar kuvvetli,taşlar sağlam,taşlar geçilmez sanmışım. Yanılmışım. Meğer taşın içindekiler dışarı çıkamazmış. Meğer ağlamaklar,çığlıklar,ağrıyan soluklar. Taşamadıkça dışarıya içindeki kanserler büyürmüş. Ellerimi nereye koyacağımı,sırtımı hangi taşa nasıl yaslayacağımı bilmezmişim. Hemde bunca taşa rağmen. Nasıl. Böyle bir kadın oldum. İçimdeki ağaçlar yerle bir oldu. Nasıl. Hanemde kederden oturacak yer kalmadı. İçim yosun tuttu. Nasıl. Elim buz tuttu. Gözüm seğirir gibi oldu. Ama dışarıda bir yaprak bile kımıldamadı. Nasıl. Eşkiya gibi sardım başıma kendimi. Ha gayret oldu olacak diye diye. Yaram kabuk bağlamadı ama bekle ama bağlayacak ama bağlanmalı diye diye. Ben kendimi asılsız uçurumlar gibi. Bilinmeyen sokaklar gibi ben kendimi nasıl. Çok bağlamlarla az iyimserliklerle. Ellerim buzken sobanın dibinde tüttürür gibi. Hızlı hızlı ama hiç acelem yokken iki üç nefeste tütünü yarılar gibi. Hep böyleydim ben. Hiç acelem yoktu ama hep koştum. Yeni farkına varıyorum. Acelem olmadığı halde bir hışımla koşmuş ve en fazla ve sadece kendimi yormuşum. Ne bileyim kimse bana koşma demedi ki. Terlersin üşütürsün,çabuk yorulursun. Kimse dur bile demedi. O yüzden dımdızlak yolun ortasında mıyım yolun kenarında mıyım ben nerdeyim bile demeden durdum. Durdum ama şimde de hareket edemiyorum. O zamanlar hep koşmam gerekiyor gibi hissediyordum. Şimdi ise hep durmam gerekiyormuş gibi. Nasıl.
9 notes
·
View notes
Text
Kalbimle konuşmalar-1
Sevgili kalbim,
Uzun uzun zamandır ertelediğimiz kendimizle halleşmemizi yapmamızın zamanı gelmedi mi sence de artık? Nicedir niyetlenip niyetlenip bir satır dahi yazmadan çıkıyorum buradan. Başka bir yere de yazamıyorum hâlâ. Defter ve kaleme olan küslüğün sence de fazla uzun sürmedi mi Seyyâhe? Haddinden fazla uzun sürdü fakat kırılmıyor bu direnç. 2017'den beri buralardayım. Çok keder, çok sevinç, çok umut, çok yeis döktüm buraya. Hayatın her aşaması yeni bir levele geçilen bir oyun gibi hissettiriyor.
Uzun zamandır içimdeki neşeli kız çocuğunu kaybettim. Son üç yıldır bambaşka bir insan oldum çıktım. Bambaşka bir hayata yelken açtım ve adaptasyon sürecim gerçekten çok uzun sürdü gibi hissediyorum. Diğer yandan bu daha önce deneyimlediğin bir durum değildi Seyyâhe, hayatın tepetaklak oldu. Eski hayatında olan her şey kademeli bir şekilde çıktı, bu elbette kolay olmayacaktı diyor. Buralara gelip kalbimin pencerelerini açıp içimin odalarını havalandırmadığım günler genelde yukardaki gibi kendimle çekişmelerimle geçip gidiyor. Kendimi çok acımasız bir şekilde yargılayıp infaz ederken diğer yanım beni benden korumaya çalışıyor. Yazmak benim için çok zor bir eylem haline geldi. Bunda okumalarımın çok azalmış olmasının katkısı çok büyük. Eski okuyan, araştıran üzerine kafa yoran Seyyâhe yok olmaya yüz tuttu. Tamamen yok olmamış olması da bir nimet tabi, buna da şükür. Eski beni geri bulup getirmenin imkanı yok ama yeni benle daha fazla yaşamak da istemiyorum. Çok yorucu bir karaktere dönüştüm. En çok kendini yorucu... Ama eskiyle yeniyi meczetmenin bir yolunu bulmalıyım değil mi?
Bakalım bu iç döküş ne zaman tamamlanacak Mus'ab'a son mektubu tamamladıktan sonra başladığım bu yazı daha kaç yerde yazılacak şu an hastane yolcusuyum. Hastanelerden de yorulduk kalbim. Elhamdülillah dermansız değil dert ama yoruyor.
Savruluyorum, nereye savrulduğumu bilmiyorum ama rüzgarın önüne kattığı bir yaprak gibi savruluyor düşüncelerim. Terapistim yaz dedikçe yazamıyor, yürü dedikçe yürüyemiyor, oku dedikçe okuyamıyorum. Otoriteye bir başkaldırımmış bu durum. Otoriteler arasında ayrım yapmalıyım halbuki. Bu, başkaldırılacak bir otorite değil oysa ki. Fakat bu, senin iyiliğin için o kadar çok diktede bulunulmuş ki iyiliğimin ne olduğunu ayırt edemiyorum artık sanırım.
8-9 Eylül 2024/Yozgat
Bu yazıyı bekletmeden yayınlayıp ertelemeye dur demek için bir besmele çekmeye niyetlendim. Fotoğrafların konuyla bir alakası yok ama ruhuma şifa şeylerde bugün diyebiliriz ♥️
11 notes
·
View notes
Text
.... Böğürtlenlerin Sırları ....
.
Her yıl böğürtlen bitkileri toprak yüzeyinin hemen altındaki taçtan ve biraz uzağa uzanan köklerden yeni bastonlar üretir. Her baston 2 yıl yaşar. Kamış ilk yıl yaprak üretir, ikinci yıl meyve verir....
Illinois Üniversitesi Extension bağcılık eğitimcisine göre, böğürtlen ve ahududu bahçıvanları, bahçıvanlık olarak bilinen bir tekniği öğrenerek dut veriminde büyük bir yükselme sağlayabilir..... "Yaz böğürtlen ve ahududu devirme zamanıdır," (Devirleme yanal dalların büyümesini sağlar, üç ila beş kat daha yüksek meyve verimi sağlar! ) Çimcikleme, aynı zamanda çimdikleme, primocane'in en üst 2 ila 3 inçlik kısmının kaldırılmasıdır - mevcut büyüme yıldan yeni bir büyüme. Bitkinin bu kısmının alınması yanal tomurcuk kırılmasını uyarır. ”....
..... Eğlenceli Gerçekler ....
Böğürtlenler, kas gevşetici görevi görebilen yüksek oranda K vitamini olduğu için doğum ağrılarını hafifletmek için kullanılmıştır....
Dünyanın neredeyse her yerinde bulunan yaklaşık 375 böğürtlen türü bulunmaktadır....
Yunanlılar Gut'a çare olarak böğürtlen kullandılar, Romalılar ise çeşitli hastalıkları tedavi etmek için böğürtlen bitkisinin yapraklarından çay demledi....
Böğürtlenlerde kemik metabolizması için olmazsa olmaz bakır bulunur. Vücutta beyaz ve alyuvar üretiminde de şart.... Böğürtlenlerin çok koyu rengi, meyvenin içerdiği yüksek antioksidan seviyesinin kanıtıdır...
Böğürtlen çiçekleriyle beslenen arılar koyu renk meyve aromalı bal üretirler....
Böğürtlen için diğer isimler arasında kanuner, yaban mersini, çiy mersini ve böğürtlenler var....
Koyu mavi renk böğürtlenlerin tüm meyvelerin en yüksek antioksidan seviyelerinden birine sahip olmasını sağlar. Bir dizi kanser riskini azaltmakla bilinen antioksidanlar büyük bir ikramiye ancak dutların tam faydalarını almak için en iyi şekilde doğal hallerinde tüketildiğine dikkat edin....
Bir böğürtlen bitkisi turuncu olmuşsa yok edin Bu tedavi edilemeyen ciddi bir mantar hastalığıdır....
Böğürtlen tüketimi cildin genç görünmesini sağlamak için ameliyatsız harika bir işlem olan dokuların sağlıklı sıkılaşmasını desteklemeye yardımcı olabilir....
Uzun süreli böğürtlen tüketimi aynı zamanda beyninizi tetikte tutmaya yardımcı olur, böylece düşünce berraklığı ve iyi hafızayı korumaya yardımcı olur.
8 notes
·
View notes
Text
Bugün berbat geçti, kötü günümde kimseye zorla o enerjiyi veremiyorum, rol yapma gereği de görmüyorum. Yakinimin (pek yakın hissetmesem de) hamilelik haberine bile üç saniye gülümseyebildim hatta sonra arsız gibi gözlerimden yaşlar aktı. Konunun onlarla alakası bile yok. Yakınım sayılan insanlar olsa da hiçbiri umrumda değil; iyi olsunlar tabi ama bir daha görmesem de olur yakınlığı.
Genel olarak dünya üzerinde yalnızca zulüm gören canlıları önemsiyorum. Gerisi herkesle aynı, ailem ve eşimden başka kimse yaprak kimildatmiyor. Evlenmenleri, boşanmalari, bebek yapmalari, zengin veya fakir olmaları, kaza geçirmeleri, zor dönem geçirmeleri vs hiçbiri zerre umrumda değil. Ne bok yaşadığınıza ilgim -100
Sizin umrunuzda oluyor mu böyle şeyler? Bi ben mi dürüst hayvanım?
7 notes
·
View notes
Text
Bahar gribi mi hava değişimi mi bu yaşadığım. ne anlamadım ama beni üç gündür yerden yere vuruyor. Diş etleri ağrır mı bi insanın hava değişimine uğradı diye. Bence ben yaprak döküyorum yerini yadırgayan çiçekler gibi.
Galiba evimi özledim...
10 notes
·
View notes
Text
cevap sorusunu bekler, soru sormayanın kasasında kefen parası ve bugün bir anlatya - istanbul dönüşü, kitap arası iki yaprak gelincik kaldı. birbirinden ayrı ve annemin hediyesi bir şal yatakta. dolapta üç gömlek, bir şapka. valizini topladı, gitti. kalbimin dibini gördüm bugün. sevgilim bugün beni terk etti.
13 notes
·
View notes
Text
“Koca bir yıl geçti..!
Kimi zaman sevdiklerimizin gidişiyle eksildik, kimi zaman çoğaldık hayatımıza birilerinin gelişiyle.
Ağladık bazen, gözyaşlarımızı harcadık boş yere,
kahkahalarımız duyuldu bazen güneş doğuverdi içimize..
İncindik!.
Bazen de istemeden incittik..
Affedemediklerimiz de oldu, vazgeçemediklerimiz de..
Kopardık ömür takviminden bir yaprak daha,
koca bir yıl daha bitti,
yetişmek ne mümkün zamanın hızına,
bir rüzgardır esip geçti..
Zaman;
bekleyenler için çok yavaş,
korkanlar için çok hızlı,
yas tutanlar için çok uzun,
neşelenenler için çok kısa,
sevenler içinse sonsuzluktur..
Ancak kaybettikten sonra kafamıza ‘dank’ eden üç şeye;
-sağlığımıza
-sevdiklerimize
-zamanımızı neye ve kime harcadığımıza dikkat edeceğimiz,
elimizden uçup gitmeden değerini bileceğimiz
‘Huzurlu, Sağlıklı, Başarılı’
bir yıl diliyorum.”
14 notes
·
View notes
Text
Noumenia
Noumenia, görünür Yeni Ay'ın ilk günüdür ve ev Tanrılarının onuruna düzenlenir. Noumenia aynı zamanda her ay (ay takvimine göre) düzenlenen üç günlük bir ev kutlamasının ikinci günü olarak kabul edilir. Hekate'nin Deipnon'u görünür ayın ilk diliminden önceki son gündür ve ay takviminin son günüdür, ardından ay takviminin ilk gününü işaret eden Noumenia ve ardından ay takviminin ikinci gününde Agathos Daimon (İyi Ruh) gelir.
Noumenia yeni bir Helen ayının başlangıcının kutlanmasıdır (zamanlama için Hellenion takvimine bakınız) ve ev halkı için bereket arar. Aile sunağınızda ev Tanrılarınıza tütsü veya ballı kek gibi sunular yapılır.
Geleneksel olarak ev tanrıları Hestia, Zeus Ktesios ve Zeus Erkeios'un yanı sıra ev halkını dış felaketlerden koruyan tanrılardan oluşur: Hermes, Hekate, Apollon Agyieus (sokakların ve otoyolların Apollon'u). Evinizin Agathos Diamon'unu ve onurlandırdığınız atalarınızı da ekleyebilirsiniz. Ancak, birçok Helen Çok Tanrıcı aile sunaklarında başka Tanrıları da onurlandırır.
Bazı kişiler Noumenia'yı aşağıdaki ritüellerle kutlar:
Evlerini taze çiçekler, yaprak dökmeyen dallar veya diğer mevsimlik süslemelerle dekore etmek.
Büyük bir aile yemeği hazırlayıp ve bunu yemek masasında yemek.
Bir sonraki ay içinde yapılması veya başlanması gereken aile hedeflerinin veya projelerinin bir listesini oluşturmak.
Ballı kek gibi sadece o gün yaptığınız özel bir tatlı pişirmek.
Kadiskos'taki malzemeleri taze yağ, tahıl, bal, meyve ve yiyecek parçalarıyla değiştirmek.
Kadiskos, Tanrılardan aldığımız ve karşılık olarak geri verdiğimiz gıda maddelerini içeren küçük bir kavanozdur. Kadiskos'u tazelemek Noumenia'ya hazırlanmanın bir parçasıdır.
Ek bilgi:
Birçok Helen festivali dolunay zamanında ya da dolunaya yakın zamanlarda düzenlense de, Helen ibadeti Yeni Ay'a dikkat çeker, çünkü Yeni Ay daha belirgin olan dolunay yerine ayın başlangıcını işaret eder. Adkins ve Adkins şöyle der: “Ayın ilk günü yeni ay günüydü (noumēnia) ve tüm Yunan dünyasında kutsal bir gün olarak kabul edilirdi. O kadar kutsaldı ki Atina'da o gün başka hiçbir festival yapılmazdı. Akropolis'te halka açık bir ayinle ve tanrı heykellerine özel tütsü sunularıyla kutlanırdı” (Handbook to Life in Ancient Greece, s. 351). Herodotus, Sparta'da Noumenia'da Krallar tarafından vatandaşlara et, arpa unu ve şarap dağıtıldığını söyler (Herodotus 6.57).
Günümüzde ibadet edenler bu önemli günü anmak için ne yapabilirler? Antik Atinalılar gibi siz de buhur yakabilir ve Selēnē'ye Orfik ve Homeros ilahileri okuyabilirsiniz. İnce hilal, mēniskos, dini sanatta sıklıkla tasvir edilir ve kutsama boynuzlarını akla getirir. Orfik İlahi'de Selene'nin “boğa boynuzlu” (taurokeros) olduğu söylenir.
Orfik İlahi 9'da Selene için “Durgunluktan ve nazik, hayırlı geceden zevk alır” denir. Ayrıca, Orfik ilahilerin birçoğu ve özellikle de bu ilahi bize her yeni ayın gelişinin ve geçişinin, karanlık ölüm dönemini takip eden doğumla birlikte yaşam döngüsünün bir yansıması olduğunu hatırlatır. Selene “ölümlü insanlar için kesin bir işaret ve alamet” (Selene'ye Homeros İlahisi) olduğu için, yeniden doğuş ve yenilenme döngüsüne güvenebiliriz.
Kaynak: https://www.hellenion.org/festivals/noumenia/
2 notes
·
View notes
Note
Bir kaç kitap önerisi verir misiniz? yada film yada herhangi birşey hiç fark etmez 😅
Tabi ki. Kitap, film ve dizi olarak üç kategoride önerilerim olacak. Umarım faydalı olur.
Kitap:
Kur'an: Bu ülkede yaşayıp inanan inanmayan herkesin okuması gereken bir kitap. Çünkü din artık bu ülkede bir kültür haline de geldi ve en azından kültürel anlamda ve verilen evrensel mesajlar açısından okunmalı diye düşünüyorum.
Nutuk: Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize özel bir mirası. Ülkenin kuruluş dönemine dair birinci ağızdan önemli bir kaynak. Yine Atatürk'ü sevmek ve sevmemekten bağımsız okunup incelenmesi gerek diye düşünüyorum.
Monte Cristo Kontu: Ezel dizisinin de uyarlandığı kitap. Benim favori kitabım. Çok özel bir hikayesi var ve okunmasını mutlaka öneririm.
Senin de Canın Yanacak: Önay Yılmaz'ın seri katil romanı. Okuduğum en zekice yazılmış Türk romanı. Mutlaka tavsiye ederim.
İyi Hissetmek: Psikolojik olarak insana terapi olabilecek özel bir kitap. Kitap resmen size bir psikolog gibi yaklaşıyor. Bence psikolojik açıdan önemli bir kitap. Bana da Psikoloji okuyan bir tanıdığım önermişti.
Kitaplar şimdilik bu kadar olsun. İlerde sadece kitap önerisi üzerine bir yazı yazarım belki.
Film:
Soul: Ruhlar ve dünyadaki amaç üzerine mükemmel bir film. En sevdiğim filmlerden biri.
Coco: Yine çok özel bir senaryoya sahip bir film. Hikayesi çok özel ve unutulmanın gerçek ölüm olduğunu çok güzel anlatmış.
Onward: Kendine güven ve yetenek keşfi üzerine çok değerli bir film.
Wall E: Dünyadaki tüm bitkilerin yok olduğu ve insanlığın bir gemide yaşadığı bir son. Başrolümüz wall e dünyada kalan tek robot ve görevi sadece bir yaprak bile olsa yeşile dair bir şeyler bulmak. Bence farklı senaryosu ve mesajlarıyla değerli bir yapım.
Tersyüz: 2 filmi de çok iyi. Duyguları o kadar güzel işlemişler ki. Özellikle 2. Filmde kaygının işlenişine hayran kaldım.
Evet biliyorum hepsi animasyon filmi oldu ama animasyon filmlerini diğerlerine göre daha çok sevdiğim için böyle bir tercih yaptım. Sadece filmlere özel bir yazı da gelebilir ilerde.
Dizi:
Şahsiyet: Dijitale yapılmış en iyi Türk dizisi. Emmy ödüllü zaten. Ama sadece ilk sezonunu izleyin çünkü 2. Sezonun bu başyapıta ihanet olduğunu düşünüyorum.
Prens: Orta çağda absürt komedi fikri inanılmaz iyi. Giray Altınok müthiş performans sergiliyor zaten. Komedi olsun diye saçmalamayan durumdan komedi çıkaran mükemmel bir iş.
Gibi: Yine komedi yapıyoruz diye zorlamadan olay üzerinden komediyi oluşturan bir dizi. Son yıllarda yapılmış en iyi işlerden biri net.
Öğretmen: Pandemi ve reyting kurbanı olan bir dizi. O kadar sürükleyici ve heyecanlıydı ki acaba değeri bilinse neler olurdu diye düşünmeden edemiyorum. İlker Kalelinin Poyraz Karayelden sonraki en güzel rolüydü bence.
Kuzgun: Bana kalırsa Barış Arduç'un zirve performansı. Dizi hem hızlı ve sürükleyici senaryosu ile izleyiciyi sıkmıyor hem de senaryo akmasına rağmen asla tıkanmıyor ve belli bir çizgide devam ediyor. Yine reyting kurbanı oldu 2. Sezonunda.
Ezel: Anlatmaya gerek yok. En iyisi. Başyapıt. Daha iyisi gelmeyecek.
Burda da hep Türk dizisi önerdim çünkü yabancılardan pek izlediğim yok. La Casa de Papel ve Stranger Things izlemiştim sadece. Hadi bunlar da bonus öneri olsun. Dizilerle alakalı da bir yazı düşünüyorum ilerde.
Bu güzel yazıya sebep olan ve bana yazı konusunda ilham olan anonim arkadaşa teşekkürler. Umarım verimli olmuştur.
#yalnzadam#kitapkurdu#film#film önerisi#film önerileri#dizi#dizi önerisi#kitap#kitap önerileri#kitap önerisi
3 notes
·
View notes
Text
gardımı tekrar kuşandım. yıktığımı sandığım duvarı bir sur misali yeniden yaptım. kapımı kilitledim. penceremi kapattım. gözümde görünen tüm duyguları tek tek yok ettim. aynada gördüğüm beden, benim yarattığım bir canavardı. değer verdiğim herkese sor, yara izleri vardır ruhlarında benden kalan. çünkü yandıkça canım, yaktım herkesin canını. bir kuraldı bu benim için. dilim zehir olup ölüme sürüklerken herkesi ben arkama bakmadan gittim her zaman. seninle ve herkesle, bir nefes kadar yakınken kilometreler sayılacak mesafeler koydum. bu mesafelere fazlalık veya gereksiz gözüyle de bakmadım. rehberimde tanıdık olmayan tüm numaraları sildim. geçirdiğim her kriz sonrası ellerim telefonuma sarılmadı. bir şeylerin farkına vardım. acıdan kıvrandıran her şeyle oluk oluk kan akmasına rağmen yüzleştim. yüzleştim diyorum bak, sahiden yaptım bunu. bir kaç saat acıdan kıvransam da buz gibi zeminde, bir kaç tane ölüm senaryosu yazsa da zihnimin şeytanları ben yüzleştim. geçmişime döndüm. o, topladığı tüm çiçekleri gülümseyerek annesine hediye eden kız çocuğunu izledim. küçücük elleriyle yaptığı kağıttan gereksiz şeyleri abisinin çöpe atışını gören kız çocuğunu izledim. babasına sarılmak adına koştuğu yollarda sonunun uçuruma gittiğini bilmeyen kız çocuğunu izledim. yediğim dayakları, attığım çığlıkları, bedenime izinsizce dokunan elleri, çarpıp çıkılan kapıları, hastane koridorlarını, zorla ağzıma verilen sigarayı ve çocukluk adı altında geçen ölümümü. hepsini izledim, tekrar ve tekrar. sana yemin ederim, yaprak kımıldamadı içimde. nefretin çocukça olduğunu anladım. intikam düşüncem yok artık. affettim. herkesi affettim. bir tek aynadakine düşmanım. bir tek. aynadakine. ve bu düşmanlık, elime silahı veriyor. aynaya doğrultuyor. üç el ateş sesi. ölemiyorum.
38 notes
·
View notes
Text
Evvel zamanın ahir zamanından kalma yüklemi devrik, imlası bozuk bir tümceydim ve zaten gökten düşen o üç elmadan hiçbir zaman bana nasip olmayacaktı. Biliyordum. Yani diyeceğim o ki; ben onu büyütürken içimde, o kurbağalıktan olma prensliğiyle hep sineklere meyillendi. Benim masalımda korkak prens, kuledeki ejderhayla dost olup, kötü kalpli cadıya en başında yenildi. "Belki" diyorum. Belki papatyamda bir yaprak fazla olsaydı kaderim değişirdi.
4 notes
·
View notes
Text
“Koca bir yıl geçti..!
Kimi zaman sevdiklerimizin gidişiyle eksildik, kimi zaman çoğaldık hayatımıza birilerinin gelişiyle.
Ağladık bazen, gözyaşlarımızı harcadık boş yere,
kahkahalarımız duyuldu bazen güneş doğuverdi içimize..
İncindik!.
Bazen de istemeden incittik..
Affedemediklerimiz de oldu, vazgeçemediklerimiz de..
Kopardık ömür takviminden bir yaprak daha,
koca bir yıl daha bitti,
yetişmek ne mümkün zamanın hızına,
bir rüzgardır esip geçti..
Zaman;
bekleyenler için çok yavaş,
korkanlar için çok hızlı,
yas tutanlar için çok uzun,
neşelenenler için çok kısa,
sevenler içinse sonsuzluktur..
Ancak kaybettikten sonra kafamıza ‘dank’ eden üç şeye;
-sağlığımıza
-sevdiklerimize
-zamanımızı neye ve kime harcadığımıza dikkat edeceğimiz,
elimizden uçup gitmeden değerini bileceğimiz
‘Huzurlu’
bir yıl diliyorum ” 💛
#filiz
4 notes
·
View notes
Text
Koca bir yıl geçti !
Kimi zaman eksildik sevdiklerimizin gidişiyle, Kimi zaman çoğaldık hayatımıza birilerinin girişiyle.
Ağladık bazen, gözyaşlarımızı harcadık boş yere,
Kahkalarımız duyuldu bazen,
güneş doğuverdi içimize.
İncindik !
İstemeden incittik bazen de.
Affedemediklerimiz de oldu, vazgeçemediklerimiz de.
Kopardık ömür takviminden bir yaprak daha.
Elimizde bir dizi rakamlar,
saya saya her yıl üstüne,
azaldık çoğalırken aslında.
Koca bir yıl daha bitti !
Yetişmek ne mümkün zamanın hızına;
bir rüzgardı, esip geçti.
Zaman bekleyenler için çok yavaştır,
korkanlar için çok hızlı,
yas tutanlar için çok uzun,
neşelenenler için çok kısa;
ancak sevenler için zaman,
sonsuzluktur.
Ancak kaybettikten sonra kafamıza "dank" eden üç şeye;
Sağlığımıza,
sevdiklerimize ve
zamanımızı kime harcadığımıza
dikkat edeceğimiz;
Elimizden uçup gitmeden değerini bileceğimiz "Huzur"lu "Sağlık"lı
bir yıl diliyorum.
Herşey dilediğinizce ve gönlünüzce olsun.🥰❤️🩵
4 notes
·
View notes