nedememlazim
nedememlazim
NO NO NO NO
508 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
nedememlazim · 2 days ago
Text
Lisedeyken fıstık yeşili bir doblodan inen mafyanın kaçırdığı bir liselinin öyküsünü birinci tekille yazmıştım. Okul dergisinde yayınlanan bu öyküm epey ses getirmişti ve okul koridorlarında yolumu kesip yazılanları gerçekten yaşayıp yaşamadığımı soruyorlardı.
Kapının önünde gördüğüm yeşil araba dışında hiçbir detay gerçek değildi (bu arabanın neden yeşil olduğu üzerine absürt bir kurgu kurmuştum) ama insanların bunu ciddiye alması, bu kandırmaca beni o kadar eğlendirmişti ki. Belki de yeniden bunun gibi bir şeyler yazmalıyımdır
4 notes · View notes
nedememlazim · 2 days ago
Text
Napoli Romanları'nın mahlas kullanan Elena Ferrante'nin otobiyografik bir eseri olduğunu söyleyenler var. Bu kadar gerçek karakterler ve ayakları bu denli yere basan psikolojik arka plan bana da böyle düşündürüyor. Her şey o kadar gerçek ki... Sonra kendi yazdıklarımı düşünüyorum ve tanıdığım yazarları. Aslında yazdığımız hep otobiyografi, o ya da bu şekilde. Sonra kendimden bahsetmemin verdiği o dayanılmaz rahatsızlık hissini hatırlıyorum. Tanıdığım insanların yazdıklarımı okuduklarını düşününce beni iki büklüm yapan o karın ağrısını. Keşke bu işlere mahlasla girmiş olsaydım ile artık kendimden o kadar da utanmıyorum arasında git gel yapan düşünce dalgalanmalarını.
Fena yazasım geldi ama burası kesin.
2 notes · View notes
nedememlazim · 4 days ago
Text
Kapılmak üzerine
0 notes
nedememlazim · 6 days ago
Text
doktorun sersemlik yapabilir dediği ilaç beni etkilemiyor çünkü zaten kendiliğimden sersemim.
3 notes · View notes
nedememlazim · 7 days ago
Text
İnsanlarla Tanıştığımda Gelen İlhamlar
Zihnin çok mu katı, kalın kalın katmanlar, çatlak yok, olsa dayanılmaz bir baş ağrısı. Senin en fazla sesin titreyebilir. Onu da bir yudum buzlu limonatayla yumuşatırsın, soğuk bir kış günü, mesela aylardan şubat.
Acaba bu gece o karabasanı görebilecek misin? Acaba bu gece, dünyanın büyülü bir yer olabileceğini, çocukken konuştuğunu düşünmeyi deli gibi istediğin ağacın gerçekten konuşabildiğine inanabilecek misin?
Bir duvar var önünde, esnemez, çatlamaz, kurşun geçirmez. Bir nimet. Bu duvar orada boşuna değil ama bu kadar da güçlü olması gerekiyor muydu? Kimler güçlendirdi bu duvarı? Pozitivizm, determinizm gibi birkaç izm. Hocanın faraziye dediği, bunu ilk duyduğunda sanki dünyanın en matrak esprisiymiş gibi güldüğün, şükriye, necmiye, şaziye gibi bir şey… dünyanı üzerine kurduğun işte bu güldüğün faraziyeler güçlendirdi bu duvarı. Zamk, balçık, beton…
Zihnin dünyayı algılar, algılayabildiğin kadarı ise dünyadır. Bu kadar mı? Bununla hiçbir zaman yetinmedin ama aksi olma ihtimaline de tüm gücünle direndin. Gözünden bir damla yaş aksaydı ne olurdu? Dünyanın sonu. Keşke şu an şu saniye kalkıp sarılabilseydim ona diye içimden geçiyor. O ise dışından diyor ki şimdi sarılalım belki arabaya binince bir daha sarılma fırsatı bulamayız. Yakınlıktan korkmuyor. Niye korksun? Ama ilginç bir şekilde yakın hissetmediğini de hissediyorsun. Bu yüzden mi gözyaşlarını tutuyorsun? Hayır hayır tutmuyorsun, gözyaşlarını salamıyorsun yalnızca, akıl ve mantığı salamadığın gibi.
Görülmemiş çocukların buluşması. Babasının cici kızı o, ben inatçı olan. Bir nişan gibi göğsümde taşıdığım o asilik. İlk çocuk olmanın, istenmiş olmanın dahi kurtarmadığı bir görülmemişlik. Aşağı in diyen yetişkinin gözlerine bakarak yatağın üzerinde daha bir inatla zıplamak. Dünyadaki varlığınla yokluğun arasında bir fark olduğuna ikna olamayışın. Ama gecenin unutamayacağın cümlesi şu: hâlâ hayattaysak, muhakkak ki sevilmişizdir.
0 notes
nedememlazim · 16 days ago
Text
2023 mart ayında gittiğim göz muayene raporu çıktı alakasız bir yerde başka bir şey ararken. Henüz ms olduğumu öğrenmemiştim ve çeşitli şikayetler için muntazaman hastane ziyaretleri yapıyordum.
Tumblr media
Doktor yazısı olduğu için anlaması zor ama şöyle yazıyor: nörolojiye yönlendirilmesi önerildi. Hasta sonradan gideceğini söyledi. (Şikayet devam ederse)
Nörolojiye gitmeye ikna olmam ise üç ay sonra oldu. Bana seni nörolojiye yönlendirelim dediklerinde yoo gerek yok demiştim...
Tuhaf tuhaf hisler.
1 note · View note
nedememlazim · 19 days ago
Text
Hava 4 dereceyken cam silen o kadın, evet benim.
Elimde değil, yetiştirilme tarzım hala hakkımda ne düşünüleceğini değerlendiren bir tarafım olmasına sebebiyet veriyor. O ses hâlâ var, sanırım hiç de kaybolmayacak. Diyorum ki beni bu halde gören biri beni temizlik hastası filan sanacak. Halbuki bilmedikleri şey şu, kendimi 1.5 senedir camları silmeye ikna etmeye çalışıyorum. Nasip bugüneymiş. Soğuk bir kış gününe denk gelmesi öylesine bir rastlantı. Bu enerjiyi bulmuşken kaçırmak istemedim.
He salonun 6 penceresinden 3ünü sildim ve haşatım çıktı, orası ayrı. Bakalım bari salonu bitireyim istiyorum. Beni gidi temizlik hastası.
5 notes · View notes
nedememlazim · 20 days ago
Text
Altın aldım... Hem de instagramdan... Parayı da havale ile yolladım. Resmen alnıma ben kazıklanmak istiyorum yazmadığım kaldı ama güveniyorum ya, bence gönderirler. Nalet olmasın içimdeki bu insan sevgisine...
Yanlış anlaşılma olmasın, biraz daha işime yarayacağını düşündüğüm daha mütevazı bir eğitime başladım... Yani hem materyal (tabii gönderirlersee) hem ilim 💅
Altın kolye almakla borca girip eğitim almak arasında bir yerlerdeyim. Eğitimin ücreti 22 gram altın yapıyor. 22 ayar bir zincir, ucuna da güzel bir kolye ucu ile bu yaz katılacağım düğünlerde endamımı gösterebilirim. Veya eğitimi alıp bunun eğitimini tr'de verme teşebbüsünde bulunup (acaba alan olur mu bilmem) bu parayı çıkartmayı da deneyebilirim. Belki altın kolyemi o zaman alırım asfdasf. Off materyal mi ilim mi ikilemi..
5 notes · View notes
nedememlazim · 1 month ago
Text
Ekşide psikolog ücretleri gündem olmuş. Son bir ayım seans ücretlerine zam yapmak zorunda oluşumun karın ağrısıyla geçti. Evet zorunluluk. Çünkü ben bu işi hobi olarak yapıyor gibi hissetmek istemiyorum, bu his ne bana ne de danışanlarıma iyi gelecek.
Günde sekiz hasta baksa, seans ücreti 2000 tl olsa oh aylık 320 bin tl vay canına filan gibi hesaplar yapılmış. İşin mutfağında olmayan, dışarıdan bakan biri için bu hesap anlaşılabilir. Ama bir de işin iç yüzüne bakalım (shall we).
İyi bir terapi, terapistin danışanına, onun duygularına uyumlanabilmesidir. Tüm dikkatini danışanına verir, onun sadece anlık olarak söylediklerini dinlemekle kalmaz bunları hem kendi teorisine göre anlamlandırır hem de danışanının geçmişindeki örüntülerle ilişkisini kurar. Değişen noktaları fark eder, müdahale etmesi gereken yerleri belirler, bölük pörçük parçaları büyük resme çevirmeye çalışır. Aynı zamanda ilerleyen seanslarda nelerin üzerine düşülmesi gerektiğini not eder. Danışanlarımız için hazırlıklar yaparız, eksik olduğumuz noktalarda kitaplar okuruz, bilgilerimizi tazelememiz gereken yerlerde araştırmalar yaparız. Yani 50 dakikalık bir seansa, en az 1.5 saatimizi ayırırız (ki daha süpervizyondan bahsetmedim). Ve bu 50 dakikanın tamamında tüm dikkatimizi odaklamamız gerekir. Dolayısıyla bırakın günde 8 danışanı, 4 bile fazladır. Benim için maksimum seans sayısı 3, çok nadiren 4 yaptığım da oluyor ama halim canım kalmıyor sonrasında.
Ki eğer popüler değilseniz (popülerlikle iyi bir terapist olmak arasında anlamlı bir ilişki olduğunu sanmıyorum) zaten önünüzde bir sıra olmuyor. Günde 4 danışan göreyim deseniz bakalım onlar görülmek istiyor mu:) Arz ve talep açısından bakıldığında terapi arzının talepten fazla olduğunu, çünkü orta sınıfın can çekiştiğini söyleyebilirim.
Gelelim giderlere. Kira, bağkur, kdv kesintileri, gelir vergisi, muhasebe ücreti bunlar cepte. Serbest meslek şeklinde çalışanlar için ortak giderler. Ama bir de terapist olarak hayat boyu gelişim zihniyetinde olmak gerekiyor. Ne lisans ne yüksek lisans bizi bin bir türlü insan sorunuyla çalışmaya uygun şekilde hazırlıyor. Dışarıdan eğitimler almak zorundayız. Ki birçok psikoloğun bence asıl gelir kalemi diğer psikologlara sattıkları eğitimler. (Eskiden cahildim, bireysel terapi yapardım; şimdi bilgeyim bireysel terapi yapan psikologları sömürüyorum) öhöm. Bunlara bir de süpervizyonu ekliyoruz. Süpervizyon almayan terapiste gitmeyin, bu bayağı güzel bir kıstas olabilir. Çünkü terapi odasında ben ve danışan yalnızız, beni kim denetleyecek. Seans ücretlerini düşünecek olursanız süpervizyon ücretlerinin bundan da fazla olacağını tahmin edersiniz.
Ve bir nokta daha, bunu da hesaplamalara katmıyoruz. Eski danışanlardan aldığımız ücretler... İlk danışanımla bundan dört sene önce 50 tl ile başlamıştım. Zam yapsam yapsam ne kadar yapacağım. Hem vicdanen hem de terapi ilişkisinin bir parçası olarak çok yüksek zamlar yapamıyoruz (he yapan var mıdır vardır ama bazen bu, danışana daha gelme demek gibi olabiliyor). Özellikle enflasyonun çılgın attığı dönemde kazandığım giderlerimin yanında kuş gibi kaldı. Şu anda da evet seans ücretini yükselttim ama eski danışanlarımla yükseltebileceğimin bir sınırı var.
Ve iyi bir terapist olmak gerçekten iyi bir ruh haline sahip olmaktan geçiyor. Lamı cimi yok. Yardım edebilmek için önce kendimize iyi bakmalıyız. Bu yüzden kendim de terapi alıyorum, düzenli spor yapıyorum, ruh sağlığıma iyi bakmaya gayret gösteriyorum. E bunlar da masraf, kabul edelim ya da etmeyelim:) evet kendim için de yapıyorum bunları ama kesinlikle mesleki tarafı da var.
Gelelim canım yaz dönemine... Hesap yaparken sanki on iki ayın her haftası aynı sayıda seans yapabilecekmişiz gibi yapılıyor. Ama dünyada yaygın olarak gözlenen ve benim de yıllardır deneyimlediğim durum, güneş yüzünü göstermeye başladığı gibi yaprak dökümü gerçekleşiyor. Danışanlar teker teker bırakıyor. Eğer kış aylarında günde üç seans yapıyorsanız günde tek seansa düşmesi işten bile değil. Dahası, eğer hasta olursak ya da en basitinden 1 hafta tatile çıkmak istersek direkt ücretsiz izin babında oluyor çünkü seans yapmıyoruz ve dolayısıyla kazanmıyoruz. Danışanların iptalleri, resmi tatiller vb. Derken evdeki hesabın çarşıya uymayacağı kesin.
Epey uzun uzun yazmışım. Ama sanırım terapistliğin popüler olmadığım müddetçe asgari ücretle ortalama bir memur arası kazandırması gerçeğiyle barışmam gerekiyor. Cidden şu anki kazancım bana bu işi kendimi oyalamak, hobi amaçlı yapıyormuşum gibi hissettiriyor. Belki beklentilerimi güncellemeliyimdir. Bu sandığım prestijde bir iş olmayabilir ve azıcık aşım kaygısız başım deyip hayatıma devam etmeliyimdir. En azından çalışma saatlerini kendim seçebiliyorum. Bu da güzel bir özgürlük.
8 notes · View notes
nedememlazim · 1 month ago
Text
Rüyalar rüyalar
Bacaklarımdaki karıncalanma hissi için gabapentin etken maddeli bir ilaç kullanıyorum, ilacı kullanmaya başladığımdan beri rüyalarım çılgınlık derecesinde net, resmen full HD 4K... Her gece ayrı bir sinema filmi izler gibiyim. Bu gece öyle bir dram gördüm ki, hem de başrolde bendeniz... Hatırladıkça tüylerim diken diken... İyi rüya kötü rüya fark etmiyor, her şey çok canlı ve dolayısıyla duygu yüklü. Neyse ki kabus görmeyi bile seven biriyim de rüyalarımdaki bu yeni güncelleme beni fazlasıyla memnun ediyor.
2 notes · View notes
nedememlazim · 1 month ago
Text
Altın kolye almakla borca girip eğitim almak arasında bir yerlerdeyim. Eğitimin ücreti 22 gram altın yapıyor. 22 ayar bir zincir, ucuna da güzel bir kolye ucu ile bu yaz katılacağım düğünlerde endamımı gösterebilirim. Veya eğitimi alıp bunun eğitimini tr'de verme teşebbüsünde bulunup (acaba alan olur mu bilmem) bu parayı çıkartmayı da deneyebilirim. Belki altın kolyemi o zaman alırım asfdasf. Off materyal mi ilim mi ikilemi..
5 notes · View notes
nedememlazim · 1 month ago
Text
Kardeşimin intihar etmek amacıyla bir avuç hap içtiğini twitterda onu stalklamam sayesinde öğrenmiştim. Ve kim bilir belki de hayatını benim stalk yeteneklerime borçludur. Öğrendiğim gibi babamlara haber vermiştim ve onu hastaneye götürüp midesini yıkatmıştık. Bu olay benim kişisel tarihimde çok büyük bir yer kaplıyor. Kardeşim kurtuldu ve benim de onu takip etme ihtiyacım kat kat pekişti. Her adımını deli gibi takip ettim. Her şeyini öğrenmeye çalıştım. Dolaplarını karıştırdım, günlüklerini okudum, korsan yollarla sosyal medya hesaplarına sızdım...
Ve yeni şeyler öğrendim ve yeni şeyler ve yeni şeyler.
Haklı olarak onun kişisel alanına bu kadar girdiğim için bana öfkeli. Ben de ebeveynlerimin alması gereken sorumluluğu çocuk yaşta üstlenegeldiğim için haklı olarak kaygılıyım. Bazı kırılma noktaları oldu, bulduğum büyük şeyler oldu ve ilişkimiz toparlanmayacak darbeler aldı.
Epeydir onu didiklemeyi bırakmıştım, nereden estiyse geçen tekrar baktım. Hesabı kilitliydi kilidini açmış. Arkamdan can acıtıcı şeyler yazmış. Yakınlaşma çabalarımla kendimi ne kadar aptal yerine koyduğumu fark ediyorum. İçimde çocuksu bir intikam alma isteği var, aynı ortamda karşılaşsak da onu yok saysam... Bunu diyen canımın acısı tabi. İnsan, hayatına yalnızca ve yalnızca kendi perspektifinden bakabiliyor. Onun bakışında ben kötü adamım. Hayatındaki birçok güzelliğe (ve dahi belki hayatına bile) vesile olduğum gerçeğini görebileceğini hiç sanmıyorum. Ben de onu korumaya çalışıp durmasaymışım. Bundan sonra böyle.
9 notes · View notes
nedememlazim · 1 month ago
Text
Yılbaşı gecesi saat 12yi vururken dışarıdan havaifişek sesleri yükseldi. O sırada canım kediciğim koltukta yanımda yatıyordu. Bir saniyeliğine kediye dönüp "gel camdan dışarı bakalım, havaifişek atılıyor" diyecek oldum. Sanki kedi değilmiş de iki üç yaşlarında bir çocukmuş gibi. Ciddi ciddi. Bu gafletim tabi ki kısa sürdü ama ardından tuhaf bir hüzün çöktü. Bir çocuğun dünyayı keşfine eşlik etme deneyimini belki de hiç yaşayamayacağımı düşündüm. Sonra sekiz saat deliksiz uyuyunca geçti asfdasfd.
5 notes · View notes
nedememlazim · 2 months ago
Text
Algoritmalar video istiyor ben de video çekmek istemiyorum. Ne yapacağız. Bazen şu sosyal medyaya tüm gücümle abanayım diyorum bazen de ne gerek var diyorum. Her gün ama her gün bugün biraz kitap okuyayım diyorum ama kendimi instagram bataklığında buluyorum. E madem dönüp dolaşıp buraya geliyorum, üreteyim de işime yarasın diyorum.
Otuz yaşına geldim hala ne olmak istediğimi bilmiyorum ya, yaptığım işler hala kendimi oyalamak gibi geliyor. Eşimin iş yerinde yaşlıca bir kadın var, benim ms tanısı aldığım zamanlardan beri gıyabımda bana çok üzülüyor. Terapist olmamı da bu noktadan yorumluyormuş, garibim kendi acılarını unutturacak bir oyalanma bulmuş kendine gibi... Asdfsasas.
Bu senenin özetini bir tuvale tablo yaparak resmetmek istiyorum. Tuvalim, boyalarım her şeyim hazır ama yüzleşme cesaretim eksik. Biraz karamsar bir tablo olmasından korkuyorum çünkü pek bir krizli zamanlar yaşadım.
İyisiyle kötüsüyle.
5 notes · View notes
nedememlazim · 2 months ago
Text
Kıtalararası yüzme yarışmasını duydunuz mu? Boğazın yüzerek geçildiği bir yarışma. Biricik bir deneyim. Tabi bu yarışmaya her isteyen katılamıyor, bir ön eleme süreci oluyor. Bu ön elemede benim yaş grubum için 800 metreyi 16 dakikadan hızlı bir sürede tamamlamak gerekiyor.
Bir süredir havuzda bunun hayaliyle süre tutarak yüzüyordum. Ömrümde bu yarışmaya katılabilmek nasip olur mu bilmeyerek. Henüz elemeleri geçebilecek bir hızım yoktu, en iyi sürem 22 dakika.
Havuza bir gün haşemayla gittim. Ve haşema beni o kadar yavaşlattı ki. Zaten yeteri hızda değildim ama bir umudum vardı, artık o umudumun zerresi kalmadı. Bu yarışmaya haşemayla katılacaktım katılacak olsaydım ve hiç mümkün görünmüyor. 50 metredeki hızıma 10 saniye ekledi yani 800 metre için 3 dakikaya yakın. Olurunu göremiyorum.
Böyle bir hayal kırıklığı yaşadım. Tadımı kaçırdı resmen, daha sonraki yüzme seansında bitse de gitsek modundaydım.
3 notes · View notes
nedememlazim · 3 months ago
Text
Bu hafta beta interferon maceram yine ağır geçti. Yatak döşek, on iki saati geçen uykular, aktivite saatim bana uyku uzmanı rozeti verdi sağ olsun. Karşınızda uyku uzmanı:) Ve cumartesinin sarsıntısı devam ediyor, bugün pilateste her zaman yaptığım hareketlerde daha çok zorlandım ve hatta bir noktada midem bulandı, devam etseydim istifrağ ederdim ama fizyoterapist izin vermedi devam etmeme, beni yatırdı. Bense buraya uzanmaya gelmedim!!! disipliniyle bir an önce kalkmanın peşindeydim. Ama yalan yok iyi geldi ara vermek.
O kadar garip ki, eminim ki hasta olmayan birinin de güçlü günleri, zayıf günleri oluyor. Hatta hormon döngüsünün kadınlarda antrenman performanslarını çok etkilediğini okumuştum. Döngüde hangi dönemde olunduğu vb gibi birçok faktör var. Ama kronik hastalık sahibiyken başka bir açıklamaya gerek kalmıyor. Mesela direkt cumartesinin etkisi devam ediyor diyorum. Ve bu iyice mağduriyete döndürüyor işi. Vah ben vah moduna giriyorum. Halbuki belki "sağlıklı" biri olsaydım da gücümde böyle dalgalanmalar olacaktı, ben de hormonlar deyip geçecektim.
Tumblr media
3 notes · View notes
nedememlazim · 3 months ago
Text
Bugün dört seansım vardı. Sanırım maksimumum buymuş ki yığıldım kaldım. Mesai usülü çalışanlarla yapılan bir çalışma, 8 saatlik mesaide çalışanların ortalama derin odaklanma süresinin 4 saat olduğunu bulmuş. Bu çalışma beni çok etkiledi. Aslında insan zihninin maksimumu 4 saat odak, geri kalanı ıvır zıvır, su sebili önünde muhabbet, online alışveriş, sosyal medya... Terapistlik ise seans boyunca odaklanmayı gerektiriyor. Yani 4 seans, hazırlık süreleri vs derken 5 saate yakın odaklanmak demek. Ama sorsanız yarım gün çalışıyorum.
2 notes · View notes