Text
Yol neymiş nasılmış,nasıl gidilir ama sonra gerisin geri nasıl dönülürmüş. Yol içimizmiymiş. İçimizden yol olur mu,hakkatten mümkün mü. Bu yolun sonu neresi.Varabileceğimiz bir son varmıymış. Yoksa hep dümdüz sürekli hiç bitmeyen bi sabırla yürümemiz mi gerekiyormuş. Hatta koşmamız,koşsak mı. Koşsak yetişir miyiz. Yetişmemiz gereken bir yer var mı. Yok mu. Olmalı mı. Beklenmesi gerekiyormuş gibi. Ama bu dünyada hep,hep beklemek gerekiyor. Uzun zamandır hatırlamaktan korktuğum şeyleri ısrarla hatırlamamaya çalışıyorum. Hatırlamamaya çalışmak da hatırlamakmış. Ya benim hakkatten gitmek istediğim bir yer yok. Ama kalmak istemediğime o kadar eminim ki. Yalnızlığ��mı seviyorum. Beni ben yapan derin ve büyük yalnızlığımı. Bana uzanan her el beni boğacakmış gibi geliyor. Yani ben bomboş bir beden ama dopdolu bir kafayım. Yani ben taşamadan,taşma ihtimali bile olmayan,ben buz gibi. Yalın bir kadınmışım,sönük,parlamaktan aciz değil de ışığı parlamaya yetmiyormuş diyelim.
6 notes
·
View notes
Text
Sorun değil Allahım,bildiğini biliyorum. Ben her şeyi sana bıraktım.
22 notes
·
View notes
Text
Ehemmiyeti yok. Bazı şeyler böyledir ehemmiyeti olmaz. Bazı birçok şeyler karşısında dayanamaz ama perişan olmadan yaşarsın. Bir insanın mevcudiyetinin bu kadar kuvvetle sarsılması ama yine bir o kadar da yıkılamaz olması hayret verici.
35 notes
·
View notes
Text
Dağınık
İlan edilmemiş bir aşkın hüznünü taşıyorum sanki boynumda. Oraya ve buraya taşıyorum bavulumu kendimle beraber. Yerleşemedim bu dünyaya. Şu evrene bu odaya bu yatağa. Ben kendimi taşımak gibi ben kendimi sırtlanmak gibi ben hep gibilerle aslında. Bi kendim olamadım. Hep ânda kaldım. Ne ileri ne bir adım geri. Ayaklarıma çivi çakıldı sanki. Ne bir ileri ne geri. Uykusuzluğuma hep bir kılıf uydurdum. Gözaltlarımla göz çanağım göz damarlarımla. Hep birlikte tasımla tarağımla ve aklıma gelen ve gelmeyenle hep bir kılıfa sığmaya çalıştım. Kırıtmamaya çalıştım yüksek sesle ağlamamaya hıçkırarak ve de. Çalıştığım şeyler hep ezberimi bozdu. Kimyamı bozdu ellerimi bozdu saçlarımı bozdu. Hislerimi bozdu hislerimi mahvetti his diye bir şey kalmadı. Onanmıyorum hiç. Hiç. Teesür ediyorum. Hiç toplamıyorum gökyüzünden kayan yıldızları. Ellerimi duaya açmıyorum. İçimde,içimin gölgesinde diliyorum kendim bile duymuyorum. Sen duyarsın biliyorum. Ben kendimi duymuyorum. Ben kendimi bile bilmiyorum artık ama sen bilirsin biliyorum. Biten bir şiir gibi söz gibi. Yazık olan birkaç cümle gibi. Dudaklarımın arasında alev gibi. Boğazımı yakan duman gibi. Ben sahici olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum gibi artık. İtiraz ediyorum istemiyorum hâlâ ve hep. İstemek de istemiyorum. Bir hiçliği ipekten yorganlarla üzerime alınıyorum sanki. Ama ellerim yine üşüyor. Hep. Hep üşüyor. Halbuki ben üşümüş değil de kirlenmiş hissediyorum. Bu yalnızlığımı birine,birilerine benzetmeye çalışıyorum sanki. İtekliyorum benden öteye. Hınca hınç doluyum.Hemde bile isteye. Ama çok yorularak. Yorulmuşluğumu bahane ederek. Belki de bahane değil o sebeple. Ne kadar fark ederse işte. Eder mi?
13 notes
·
View notes
Text
Teğet geçer gibi rüzgar değer eteklerim uçuşur ellerim üşür gibi. Avuçlarıma kına yakmışım içimde ağıt yakmışım gibi. Durulmamışım hiç hep esmişim. Durulmak istememişim de ben ne istediğimi hep böyle bilmezmişim. Ne gidebilirmişim ne kalır. Gitmeyi bile kalmaktan yapıldı sanmışım. Avunulmayı ve de avutmayı. Kendimi ben işlemişim nakışımı taştan yapmışım. Taşlar kuvvetli,taşlar sağlam,taşlar geçilmez sanmışım. Yanılmışım. Meğer taşın içindekiler dışarı çıkamazmış. Meğer ağlamaklar,çığlıklar,ağrıyan soluklar. Taşamadıkça dışarıya içindeki kanserler büyürmüş. Ellerimi nereye koyacağımı,sırtımı hangi taşa nasıl yaslayacağımı bilmezmişim. Hemde bunca taşa rağmen. Nasıl. Böyle bir kadın oldum. İçimdeki ağaçlar yerle bir oldu. Nasıl. Hanemde kederden oturacak yer kalmadı. İçim yosun tuttu. Nasıl. Elim buz tuttu. Göz��m seğirir gibi oldu. Ama dışarıda bir yaprak bile kımıldamadı. Nasıl. Eşkiya gibi sardım başıma kendimi. Ha gayret oldu olacak diye diye. Yaram kabuk bağlamadı ama bekle ama bağlayacak ama bağlanmalı diye diye. Ben kendimi asılsız uçurumlar gibi. Bilinmeyen sokaklar gibi ben kendimi nasıl. Çok bağlamlarla az iyimserliklerle. Ellerim buzken sobanın dibinde tüttürür gibi. Hızlı hızlı ama hiç acelem yokken iki üç nefeste tütünü yarılar gibi. Hep böyleydim ben. Hiç acelem yoktu ama hep koştum. Yeni farkına varıyorum. Acelem olmadığı halde bir hışımla koşmuş ve en fazla ve sadece kendimi yormuşum. Ne bileyim kimse bana koşma demedi ki. Terlersin üşütürsün,çabuk yorulursun. Kimse dur bile demedi. O yüzden dımdızlak yolun ortasında mıyım yolun kenarında mıyım ben nerdeyim bile demeden durdum. Durdum ama şimde de hareket edemiyorum. O zamanlar hep koşmam gerekiyor gibi hissediyordum. Şimdi ise hep durmam gerekiyormuş gibi. Nasıl.
12 notes
·
View notes
Text
Bulmak istiyorum ama bulunmaktan çok korkuyorum.
43 notes
·
View notes
Text
İçim sustu. İçim susmalara yuva oldu. Ağıtlar yakıldı sanki içimde. Sessizliğe gömüldü sonra. İçim buzz gibi oldu. İçtiğim suların bile tadı değişti sanki. Ben susunca güzel olan her şey güzelliğini kaybetti sanki. Anlamlandıramadığım bir hüzün tasını tarağını toplayıp gözlerime yerleşti. İçim sustu. Hemde söylenmesi gereken her ve hiçbir şeyi söylemeden. Öylece yalınayak uzaklaştı sanki kelimeler boğazımdan. Olsun dedim. Kendi evime gömüldüm. Çatımı yuva belledim. Ben bazı hislere de veda ettim. Ben bazen kendime bile. Güzel düşler düşledim. Ellerimde hep çiçekler vardı. Hepsinde yapraklar dans eder,kuşlar şarkı söylerdi. Ama içim sustu artık. Yapraklar savruldu. Çiçekler bile yerle bir oldu. Uzağa düştüm. Kendime kendimin bile uzağına düşecek kadar yabancı oldum. Olsun. İçim sustu ya. Kafam ses kaldırmıyordu zaten. Hurafelerim bitti ya. Güzel oldu sanırım. Güzel oldu sandım.
22 notes
·
View notes
Text
Bu hayatta yaptığım en iyi şey uzaklaşmak. Kin gütmem, hesap sormam, çirkinleşmem, zorluk çıkarmam. Sadece uzaklaşır ve soğurum."
20 notes
·
View notes
Text
Gece yarıları bizim nakışımız belki de. Bıkmadan usanmadan gece yarılarını süslüyoruz. Sonra birbirimize hiç dokunmadan çekip gidiyoruz. Yorulmuyoruz,bıkmıyoruz. Usanmadan kirli ellerimizi yakamıza sürüyoruz. İnsan alışageldiği gibi yaşıyor. Yaşamak denirse çırpınıyoruz. Kulaç attıkça batıyoruz. Ve hiç güzel masallara denk gelemiyoruz. Kıl payı uçuruyoruz elimizdeki kelebeği. İçimizdekiler çoktan öldü.
22 notes
·
View notes
Text
Bir gün inanmışlığımdan vurulacağımı bilerek ama hiç toz kondurmayarak yaşadığım,o raddeye bile geleceğimi düşünmeden,sonunu bile bile attığım adımlar…ayrılık aşkın son noktasıdır sandım hep. Son noktası meğer vazgeçmekmiş. Adını sanını bilmediğin duygularmış. Beni hep sanmalarımdan vuran şu dünyayla öyle böyle değil baya kırgınız. Bu şarkılar şimdi kulağıma bile fazla geliyor. Artık kaderin cilvesine bıraktım kendimi. Nereye eserse ben oradayım. İnkar etmem,ses çıkarmam,boyun eğer,lütfeder,teşekkür ederim artık,bana verdiklerine ve vermediklerine. Orada mıyım yani ben şimdi. Her şeyin bittiği vazgeçmelerin zafer sayılmadığı yer. Bıraktım artık her ve hiçbirşeyi. takatim yok. Bağırmak,sızlanmak. Ben kendimi kendimin kıyısına bırakarak hiç telkin etmeyerek,hemde hiç düşünmeden kendimi.Bana batan,beni acıtan hiçbir şey kalmadı artık. İncitecek bir söz bile kalmadı. Hatta yeşerecek yerim bile kalmadı kurudum hep. Çoraklaştı gönlüm.
21 notes
·
View notes
Text
Nedense beni anlasın istedim içinde insan olan duvarlar.
33 notes
·
View notes
Text
sığamıyorum, taşamıyorum, gidemiyorum, kalamıyorum, ne oradayım ne burada, ne bir şeyim ne öbürü…
69 notes
·
View notes
Text
İnsan gitmekten yapılmıştır,dünya kalmaktan.
65 notes
·
View notes