Text
Sevginin her şeyin üstesinden geleceğini düşünen cıvıl cıvıl neşeli kızken, sevgiden kaçan asla sevilmeyeceğini düşünen, sevenlerin de bir gün kırıp dökeceğine inanan bi kıza dönüştüm.
3 notes
·
View notes
Text
Ben öfkeli tarafımızın ihtiyacının şefkat olduğu konusunda hemfikir değilim artık. Öfkeli tarafımızın ihtiyacı sabır ve özen bence. Özen gösterilmenin şefkatten daha değerli olduğunu anladım. Ki kendine bile özen göstermeli insan.
5 notes
·
View notes
Text
Bir inşirah ferahlığı aranıyorum. Uzun nefes,kısa nefes. Sonraya bırakılmışlığının ertesi gibi. -Derin nefes- Yetmiyor ama yetmeyen şey tek bu değil. Çoğu şeyle yetinemiyorum,baş edemiyorum. Haklı olmanın ağırlığı ve hafifliği bile yok üstümde. Hayatın neresinden tutsam diye düşünmüyorum. Tutmuyorum. Zil takıp oynamıyorum. Yas da tutmuyorum. Bir boşluğu evim bellemiyorum. Evimi de azımsamıyorum. Kalmak için çırpınmıyorum da. Cevabından korktuğum sorulardan da korkmuyorum artık. Ait olamamaktan hâlâ korkuyorum ama. Aitsizlik beni bunaltıyor. Duracağım yeri de bulamıyorum. Çünkü nerede yürüyeceğimi bile bilmiyorum. Nasıl olmam gerektiğini hiç bilmediğimden hep nötrüm. Ellerimi nereye koyacağımı bilmem. İyi bir insan mıyım mesela,kötü müyüm. Dengesizliklerim beni kötü insan mı yapar belirsiz mi. Hep dümdüz çiçeklerin arasında soluklanmak isterdim. Şimdi dikenler vücudumu sarmış. Üstelik tek bir çiçek kokusu dahi alamıyorum. Üstelik içimden ağlamak bile gelmiyor. Bir inşirah ferahlığı aranıyorum.
3 notes
·
View notes
Text
Biraz şefkat tattım. İlk zamanlar tatlıydı sonraları acımaya başladı çok sonra ise zift gibi acıdı. Hep böyle gider sanıyordum halbuki unutmuşum bu dünya asla böylelerle gitmez. Yanılmak zaten dünyanın astarı imiş bunu da ben sonraları öğrendim. İçimin gittiğine uzaktan bakmayı,demin bekledikçe acıdığını,düz yürüyemiyorsam durmamın da bir seçenek olduğunu öğrendim. Öğrenmek hiç bitmedi. Her yaşımda daha da cahil kaldım. Şefkati arzuyla bağdaştıramadım. O tek başınalığıyla dururmuş. Şafak vakti mesela gök yeni mavilendiğinde kuş sesleri ile cırcır böcekleri,hafif üşüyüp yorganı boğazına kadar çekmelerinle mesela. Susmanın büyük konuşmaktan daha değerli daha onurlu hatta daha ağır olduğunu öğrendim. Uzun zamandır kendimi arıyorum. Hatta o kadar uzun zaman oldu ki kimi zaman neyi aradığımı unutuyorum. Sabretmek bana selamet vermiyor. Ellerim hep üşüyor. Konuşulmayan acı konuşulandan hep daha ağır. Bunu da öğreniyorum.
4 notes
·
View notes
Text
Yol neymiş nasılmış,nasıl gidilir ama sonra gerisin geri nasıl dönülürmüş. Yol içimizmiymiş. İçimizden yol olur mu,hakkatten mümkün mü. Bu yolun sonu neresi.Varabileceğimiz bir son varmıymış. Yoksa hep dümdüz sürekli hiç bitmeyen bi sabırla yürümemiz mi gerekiyormuş. Hatta koşmamız,koşsak mı. Koşsak yetişir miyiz. Yetişmemiz gereken bir yer var mı. Olmalı mı. Beklenmesi gerekiyormuş gibi. Ama bu dünyada hep,hep beklemek gerekiyor. Uzun zamandır hatırlamaktan korktuğum şeyleri ısrarla hatırlamamaya çalışıyorum. Hatırlamamaya çalışmak da hatırlamakmış. Ya benim hakkatten gitmek istediğim bir yer yok. Ama kalmak istemediğime o kadar eminim ki. Yalnızlığımı seviyorum. Beni ben yapan derin ve büyük yalnızlığımı. Bana uzanan her el beni boğacakmış gibi geliyor. Yani ben bomboş bir beden ama dopdolu bir kafayım. Yani ben taşamadan,taşma ihtimali bile olmayan,ben buz gibi. Yalın bir kadınmışım,sönük,parlamaktan aciz değil de ışığı parlamaya yetmiyormuş diyelim.
7 notes
·
View notes
Text
Sorun değil Allahım,bildiğini biliyorum. Ben her şeyi sana bıraktım.
23 notes
·
View notes
Text
Ehemmiyeti yok. Bazı şeyler böyledir ehemmiyeti olmaz. Bazı birçok şeyler karşısında dayanamaz ama perişan olmadan yaşarsın. Bir insanın mevcudiyetinin bu kadar kuvvetle sarsılması ama yine bir o kadar da yıkılamaz olması hayret verici.
38 notes
·
View notes
Text
İlan edilmemiş bir aşkın hüznünü taşıyorum sanki boynumda. Oraya ve buraya taşıyorum bavulumu kendimle beraber. Yerleşemedim bu dünyaya. Şu evrene bu odaya bu yatağa. Ben kendimi taşımak gibi ben kendimi sırtlanmak gibi ben hep gibilerle aslında. Bi kendim olamadım. Hep ânda kaldım. Ne ileri ne bir adım geri. Ayaklarıma çivi çakıldı sanki. Ne bir ileri ne geri. Uykusuzluğuma hep bir kılıf uydurdum. Gözaltlarımla göz çanağım göz damarlarımla. Hep birlikte tasımla tarağımla ve aklıma gelen ve gelmeyenle hep bir kılıfa sığmaya çalıştım. Kırıtmamaya çalıştım yüksek sesle ağlamamaya hıçkırarak ve de. Çalıştığım şeyler hep ezberimi bozdu. Kimyamı bozdu ellerimi bozdu saçlarımı bozdu. Hislerimi bozdu hislerimi mahvetti his diye bir şey kalmadı. Onanmıyorum hiç. Hiç. Teesür ediyorum. Hiç toplamıyorum gökyüzünden kayan yıldızları. Ellerimi duaya açmıyorum. İçimde,içimin gölgesinde diliyorum kendim bile duymuyorum. Sen duyarsın biliyorum. Ben kendimi duymuyorum. Ben kendimi bile bilmiyorum artık ama sen bilirsin biliyorum. Biten bir şiir gibi söz gibi. Yazık olan birkaç cümle gibi. Dudaklarımın arasında alev gibi. Boğazımı yakan duman gibi. Ben sahici olan hiçbir şeyi kabul etmiyorum gibi artık. İtiraz ediyorum istemiyorum hâlâ ve hep. İstemek de istemiyorum. Bir hiçliği ipekten yorganlarla üzerime alınıyorum sanki. Ama ellerim yine üşüyor. Hep. Hep üşüyor. Halbuki ben üşümüş değil de kirlenmiş hissediyorum. Bu yalnızlığımı birine,birilerine benzetmeye çalışıyorum sanki. İtekliyorum benden öteye. Hınca hınç doluyum.Hemde bile isteye. Ama çok yorularak. Yorulmuşluğumu bahane ederek. Belki de bahane değil o sebeple. Ne kadar fark ederse işte. Eder mi?
15 notes
·
View notes
Text
Teğet geçer gibi rüzgar değer eteklerim uçuşur ellerim üşür gibi. Avuçlarıma kına yakmışım içimde ağıt yakmışım gibi. Durulmamışım hiç hep esmişim. Durulmak istememişim de ben ne istediğimi hep böyle bilmezmişim. Ne gidebilirmişim ne kalır. Gitmeyi bile kalmaktan yapıldı sanmışım. Avunulmayı ve de avutmayı. Kendimi ben işlemişim nakışımı taştan yapmışım. Taşlar kuvvetli,taşlar sağlam,taşlar geçilmez sanmışım. Yanılmışım. Meğer taşın içindekiler dışarı çıkamazmış. Meğer ağlamaklar,çığlıklar,ağrıyan soluklar. Taşamadıkça dışarıya içindeki kanserler büyürmüş. Ellerimi nereye koyacağımı,sırtımı hangi taşa nasıl yaslayacağımı bilmezmişim. Hemde bunca taşa rağmen. Nasıl. Böyle bir kadın oldum. İçimdeki ağaçlar yerle bir oldu. Nasıl. Hanemde kederden oturacak yer kalmadı. İçim yosun tuttu. Nasıl. Elim buz tuttu. Gözüm seğirir gibi oldu. Ama dışarıda bir yaprak bile kımıldamadı. Nasıl. Eşkiya gibi sardım başıma kendimi. Ha gayret oldu olacak diye diye. Yaram kabuk bağlamadı ama bekle ama bağlayacak ama bağlanmalı diye diye. Ben kendimi asılsız uçurumlar gibi. Bilinmeyen sokaklar gibi ben kendimi nasıl. Çok bağlamlarla az iyimserliklerle. Ellerim buzken sobanın dibinde tüttürür gibi. Hızlı hızlı ama hiç acelem yokken iki üç nefeste tütünü yarılar gibi. Hep böyleydim ben. Hiç acelem yoktu ama hep koştum. Yeni farkına varıyorum. Acelem olmadığı halde bir hışımla koşmuş ve en fazla ve sadece kendimi yormuşum. Ne bileyim kimse bana koşma demedi ki. Terlersin üşütürsün,çabuk yorulursun. Kimse dur bile demedi. O yüzden dımdızlak yolun ortasında mıyım yolun kenarında mıyım ben nerdeyim bile demeden durdum. Durdum ama şimde de hareket edemiyorum. O zamanlar hep koşmam gerekiyor gibi hissediyordum. Şimdi ise hep durmam gerekiyormuş gibi. Nasıl.
13 notes
·
View notes
Text
Bulmak istiyorum ama bulunmaktan çok korkuyorum.
49 notes
·
View notes
Text
İçim sustu. İçim susmalara yuva oldu. Ağıtlar yakıldı sanki içimde. Sessizliğe gömüldü sonra. İçim buzz gibi oldu. İçtiğim suların bile tadı değişti sanki. Ben susunca güzel olan her şey güzelliğini kaybetti sanki. Anlamlandıramadığım bir hüzün tasını tarağını toplayıp gözlerime yerleşti. İçim sustu. Hemde söylenmesi gereken her ve hiçbir şeyi söylemeden. Öylece yalınayak uzaklaştı sanki kelimeler boğazımdan. Olsun dedim. Kendi evime gömüldüm. Çatımı yuva belledim. Ben bazı hislere de veda ettim. Ben bazen kendime bile. Güzel düşler düşledim. Ellerimde hep çiçekler vardı. Hepsinde yapraklar dans eder,kuşlar şarkı söylerdi. Ama içim sustu artık. Yapraklar savruldu. Çiçekler bile yerle bir oldu. Uzağa düştüm. Kendime kendimin bile uzağına düşecek kadar yabancı oldum. Olsun. İçim sustu ya. Kafam ses kaldırmıyordu zaten. Hurafelerim bitti ya. Güzel oldu sanırım. Güzel oldu sandım.
23 notes
·
View notes