nsr7472
nsr7472
15 posts
Don't wanna be here? Send us removal request.
nsr7472 · 2 years ago
Text
Büyümek dünyanın en zor şeyi imiş geçirdiğim bu son 2 ay bana bunu öğretti. İnsanlar çok kolay yalan söylüyorlar. Ve sende inanıyorsun bu yalanlara. Hani bi laf var yia "gözler kalbin aynısıdır", "gözler yalan söylemez" asıl bu laf yalan. Gözler öyle bi yalan söylüyorlar ki o kadar iyiler ki. Diyorsun ki o bakışlar yalan olamaz , sonra öğreniyorsun ki hepsi yalanmış, hepsi numara, hepsi oyun. Tekrardan söylüyorum hepsi YALAN. Birine güveniyorsun neden güvenmemen gerektiğini öğretiyor. Sen bunu öğrenmene rağmen ufacık bi hamlesine güvenmeye ona karşı ördüğün bütün duvarları yıkmaya, bütün kartlarını sermeye hazır hala geliyorsun. Nereden mi biliyorum? Bu benim çünkü. Geçti diyorum bitti diyorum. Sonra yine yine aklımda, kalbimde. Bu sefer unuttum diyorum. Bi bakıyorum sabaha kadar ağlamışım onun için. Onun zerre umrunda olmadığımı bilmeme rağmen. Beni hiç sevmediğini bilmeme rağmen. Yaşanan her şeyin yalan olmasına rağmen. Halbuki benim icin en güzel masallardan daha güzeldi.
Nasıl unutulur gerçekten bilmiyorum. Unutamıyorum. Canım çok yanıyor. Unutursun diyorlar, her geçen gün canımın daha çok yandığını bilmiyorlar.
Neden sevmedi ki beni?
Neden seviyor gibi yaptı ki?
Neden hala seviyorum onu ven?
Halbuki biliyor musun ona söylemiştim ben. Beni sevmiyorsan demiştim sorun deil. Ben aşarım. Benimle gönül eğlendirme demiştim. O da bana beni gerçekten sevdiğini söylemişti. Ve bende her seferinde inanmıştım.
Ne zaman geçecek bu, ne zaman?
Kalkamıyorum altından, daha çok eziliyorum gün geçtikçe 😔
Yıldızlı Gece
9 notes · View notes
nsr7472 · 3 years ago
Text
Selam kendim. Nbr? Nasılsın? Ruhun nasıl? Yoruldun mu hayata karşı, geçtin mi savaş sonrası yaralarını sarmaya? Beni sorarsan bilmiyorum. Azıcık sinirli, azıcık hayal kırıklığına uğramış ve fazlasıyla yalnız. Nasıl anlatsam sana durumumu bilemiyorum. En güzel kelimeleri seçmeliyim kendime çünkü başkasına harcayınca bu kelimeleri çırılçıplak kalıyor ruhum. Karşı tarafta alıp çöpe atıyor. Yani yine olan bana oluyor. Neyse konumuza dönelim. Ne diyordum haaa "yalnızlık". Nasıl mı? Hani aslında anlatabilsen içindekileri herkes hak verecek ama içindekileri en ufak bir kelime kırıntısına dâhi dönüştürememiş ve hiç kimsenin seni anlamadığı, seni haksız buldukları ve sözleriyle içindeki duyguları kıymetsizmiş gibi davrandıklarını düşün. Öyle bir yalnızlık. Yeri nasıl dolar nasıl tamamlanır en ufak bir fikrim bile yok. Beklide hiç dolmaz hep eksik olacak. Nede olsa bu eksiklikten bir biz haberdariz. Bize bizden başka yardım eden yok. Cephede sadece biz kaldık. Silahlarınızın mermisi bitmiş bir şekilde. Bedenimizle savaşarak ve sonunda ruhumuzla ödeyerek ya galip ya da mağlup olarak öğreneceğiz.
Aslında o kadar da kötü değil içimizdeki şeyler. Sadece eksik hissettiğimiz duygular var. Yeri asla dolmayacak. Bunu tamamlamaya çalışıyoruz. Ama bilmiyoruz ki bu duyguyu, o yüzden çağresizliğimiz, kimsenin bizi anlamayışı, kendimizi ifade edemeyişimiz. Aslında desek ki bizim eksik yanımız bu, bize yardım edin. Belkide ne dersin sevgili kendim var mıdır böyle insanlar?
Korkuyorsun dimi, kendine eksik yanından bahsetmeye çekiniyorsun. Hep kusursuz görünmek istiyorsun. Ama değilsin kabul et. Senin çok eksik yanların var. Asla yeri dolmayacak çok yanların var. Bunların hepsi sensin. İtraf et. Çünkü muhtaçsın bu eksiklerini gidermeye, muhtaçsın yaralarını sarmaya, muhtaçsın bu eksikleri olan kişinin sen olduğunun farkına varmaya. Bu sensin ve hiç değişmeyecek bir gerçeksin.
2 notes · View notes
nsr7472 · 3 years ago
Text
Hani diyorlar yaa sayılı gün çabuk geçer diye. O işin aslı öyle değil. Sayılı olmayan günde çok çabuk geçer. Tek fark biz saymadığımız, günleri bir sıraya dizmediğimiz için fark etmeyiz. Yoksa hayat, zaman çok hızlı. Avuçlarımızın arasından kayıp gidiyor. Tutmamız lazım ama olmuyor dimi. Bence olmuyor. Kıymetini bilmiyoruz. Aşırı değersiz davranıyoruz. Ama aslında en değerli şey. Çünkü o olmazsa hiçbir şey olmaz. Ne mutlu anılar ne mutsuz, ne özlemli ne kavuşmalı, ne ağlamaklı ne sevinçli :/
7 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
Küçük bir kız varmış. Hayata yeni gözlerini açmış. Çok masummuş. Zaten yeni doğan kimse kötü olmaz ki tâki tanışana kadar. Bu kız kötülükle çok küçük yaşlarda tanımış. Onun kötülüğü birini öldürmek felan değilmiş. Onun kötülüğü babasız kalmakmış. Her kötülük birine maddi bir zarar vermek olmaz ki bazen de onun ruhunu alırsın elinden ve o ruhsuz biri olarak devam eder hayatının sonuna kadar. Bu kızın da ruhu çok küçük yaşlarında ellerinden alınmış. Ama o bunun farkına varamayacak kadar küçükmüş. Annesi hep yanındaymış. Onun kaybettiği ruhu geri getirmek için çok uğraşmış. Bunun için inanmış çok çabalamış. Küçükken bu kız her babasının yanına gittiğinde ruhu çekilerek geri gelirmiş. Ama küçük kız bunun farkında bile değilmiş. Annesi ona her şevkatle yaklaştığında kızın ruhsuzluğu annesini itermiş. Küçük kız, annesi onu şevkatle kollarının arasına almayı çalışırken kendindisini zarar gelecek annesinden sanarmiş. Çünkü bunu öğretmiş babası. Her küçük kızda olduğu gibi bu kızında babasına düşkünlüğü kelimelere sığmazmış. Nede olsa her kızın ilk aşkıdır dimi babası. İnanması çok doğal. Küçük kız babasına böyle bağlı olsada yinede annesi vaz geçmemiş. Pes etmemiş. Yavrusunu geri kazanmak için çok uğraşmış. Küçük kız her şeyin fark edildiği yaşlara gelmiş ama çok küçük bir yaşta. Yaşıtlarının haysti anlamadığı bir yaşta. Bu yaşa gelmesinin en büyük sebebi hiç beklemediği babasından bir haber almakmış. Bu küçük kız o gün her şeyin farkına varmış ve o gün babasına karşı hissettiği bütün duygu düşünceler toz bulutu olmuş . Havadaki toz tanelerini karışıp yoklukta kaybolmuş. Annesinin onun için neler yaptığını fark etmiş. Ve o an bir karar almış. Artık annesini üzgün göremezmiş. Onu mutlu etmeliymiş. Artık annesinin her ona açtığı kola koşarak sarılır olmuş. Annesi ruhunu geri kazandığı için çok mutluymuş. Ama bilmiyormuş ki bu kızın ruhu bir daha yerine gelmeyecek hep eksik kalacak sadece annesi mutlu olsun diye ona her şey düzelmiş gibi davranıyor. Mutlu gözüküyormus küçük kız. Ama kimse bilmiyor bu kızın neler hissettiğini.
Evet bu kızın babası hayatta ama varlığı ile yoklu arasında hiç bir fark yok. Kızını yüz üstü bırakmada çok iyi. Hep yanlız koydu bu güne kadar ve koymaya devam ediyor. Kızın babasına teşekkürlerini iletiyorum.
İyi geceler
10 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
Hımm...
Acaba ben nerede hata yapıyorum. Neden üzülüyorum. Hata karşı tarafta mı yoksa hatalı olan ben miyim??? Bunu sorguluyorum şu an. Galiba ben hatalıyım. Hatamı kabul ediyorum. Peki kabul ettikten sonra ne yapıyorum. Hiçbir şey. Sadece susmak. Konuşmuyorum. Açmıyorum konusunu. Biliyorum yanlış yapıyorum ama olmuyor. Dökülmüyor kelimeler dudaklarımın arasından. Belki de konuşsam böyle olmazdı sonum. 
 Kendimi aslında yanan ama ışığı azalmış yıldız gibi hissediyorum. Biliyorum, herkesi tanıyorum, onları izliyorum uzay boşluğundan ama onlar beni görmüyorlar. Tanımıyorlar, bilmiyorlar. Sadece benim gibi sönmek üzere olanlar benim farkımda, onlarda sönmemek için uğraşıyorlar. Herkes kendi çıkarı için var bu dünyada…
Acaba doğru kişi kim. Bu hayatta benim yanımda olacak kişi. Kim, kim, kim…
İnsanlar hep böyle midir? Hep iki yüzlü. Sevseler de karşısındakini hep böyle yapmak zorundalar mı??? hep mi, hep mi, hep??? Neden....  Yoruldum. Anlamaktan yoruldum. Hislerimden yoruldum. Duygularımdan yoruldum. Hayattan yoruldum. Biliyorum geçecek bugün de yarın da sonrası da. Hepsi su gibi geçip gidecek.
En iyi ilaç zaman ama galiba benim zamanımın dozu hastalığım için az kalıyor. ‘‘Artık geceleri ne yıldızımı görebiliyorum ne de yıldız olduğumu unutabiliyorum.’’
                                                        2019 KASIM
28 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
İnsan bazen gözünün önündeki şeyleri göremiyor, görmüyor. Bir perde iniyor ve her şey toz pembe. Bir his bir duygu engel oluyor. O duyguya karşılık gelen aşk kelimesi değil benim lügatımda. Çünkü aşk böyle olmaz ki. Benimkinin adı olsa olsa"umursanmamak".
Bu aralar çok kullanıyorum dimi bu kelimeyi. Çünkü göz yaşımdaki her damlanın yüzümden akışının bıraktığı ıslaklık hissi gibi gerçek ve ruhumda izler bırakıyor. Ruhumda bu kadar derin izler bırakan bir şeyi nasıl bahsetmemezlik edeyim ki.
Hayatımı yaralarımı iğleştirmekle öldürüyorum. İğleştiğimi zannediyorum ama her geçen gün bir adım daha sona yaklaştığımın farkında bile değilim. O yüzden bahsediyorum böyle bir duygudan. Gözümün önündeki gerçeklikten uzaklaştırdı beni.
Daha önce bir kitapta " bir yerde atmaya başlayan bir kalp varsa her zaman karşılığında yansıması olur" demiştim. Bu lafa inancım kalmadı. Ve bir yerde acısı ile boğuşan bir kalbin yansıması yok. Ben hiç bir acıyı bölüşmüyorum. Bütün acılar içimde büyüyor bir kar topu gibi. En son çığ olarak devam edeceğim hayatıma ve o muhteşem son geldiğinde ne ben çığ olarak kalacağım nede karşımdaki insanlar. Hepsini kendi yıkılışımla yıkmaya mahkum edeceğim. Kendi sonumu getirirken yanımda başkasını da götüreceğim.
Peki o günden korkuyor muyum?
Bilmiyorum. Artık hiç bir şeyi umursamıyorum sadece umursanmamak dışında...
10 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
Kendimde en sevmediğim özellik bir şeyi hayatıma alınca bütün dünyam yapıyorum. O şey benim suyum oluyor, nefesim oluyor. Onusuz yaşıyamıyorum. Ya da o şey belkide bir uyuşturucu hayatımda. Onsuzluk dayanılmaz ve olmasıda bir sarhoşluk hayatın.
Ve biliyorum ki ben en büyük bağımlısıyım bu varlığın. Bir an önce kurtulmam lazım, bırakmam lazım yoksa az da olsa ellerime iplerini aldığım hayatımın geri dönüşü olmaksızın kaybedeceğim.
Ama ufak bir sorun var "Nasıl?"...
12 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
Wooow
Şu an hangi duyguyu iliklerime kadar hissediyorum biliyor musun?
=Umursanmama=
Bu çok acı bir duygu. Umursanmamak. Uyklularimi kaçıracak derece. Her seferinde kendimi kandırdım. Öyle değildir. Belki bir umut. Ama gecenin bu karanlığında yorganımın altında yani kendi kendimle yüzleşebileceğim en savunmasız anımda bu duyguyu iliklerime kadar hissediyorum. Çok acıyorum kendime. Çünkü bunu ben kendime yapıyorum. Biliyorum beni umursayan önemseyen bir çok kişi var ama ben o kişiyi istiyorum. O umursasın o önemsesin beni diyorum.
Bir daha kendime geldim. Bir daha umudumu kalbimden söküp ellerimin arasından gökyüzüne bıraktım....
Buranın en güzel yanı kimse yok, kendi kendime.
Ne beni yargılayacak ne de ben için endişelenecek biri var. Kimse yok. Sadece ben ve müzikler. Sessiz sakın. Kafa dağıtabileceğim en mükemmel yer.
Şu an tek endişem bu gece uyuyabilecek miyim? Çünkü şu an kalbim çok acıyor. Canım yanıyor. Gözlerimi her kapattığımda önemsenmeyişim geliyor. Nefes almam zorlaşıyor. Geçer dimi. Neler geçmediki bu güne kadar bu da geçer.
Ama ne zaman geçer bilmiyorum...
11 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
                                        (19 AĞUSTOS 2020)
Şu an çok sessiz burası. Tek ses sayfaların birbirinden ayrılıp tekrardan birbirleriyle buluşma sesi. Sayfalardan gelen bu ses belki bir çığlık ayrılığın belki bir sevinç mutluluğun sesi. İşte hayatta bu sayfaların birbirinde ayrıldığında duyduğu hüzünle birbirlerine kavuşmanın mutluluk sevinçlerini yaşatıyor bize.
Her karanlığın ardından bir ışık, her ayrılığın ardından bir kavuşma ve her hüznün ardından bir mutluluk gelir. Kendimi her üzüldüğümde şöyle teselli ederim ‘‘Şu an belki kat be kat üzülüyorsun ama ileride çok mutlu olacaksın. Gözlerinden akan her bir damla yaş senin için bir kahkaha sesine dönüşecek. Hata o kadar güleceksin ki yine gözlerinden yaş akacak.’’ İşte hayatın döngüsü bu. Her şeyin peşinden başka şey ve her başkanın ardından aynı şey.’’
9 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
KAR KÜRESİ
Çok sevdiğim bir kitapta ‘‘Hava soğuktu, rüzgâr acımasız. Burası bir kar küresiydi. Bizde içindeki figürler. Gün gelecekti birileri bu kar küresini eline alıp sallayacaktı. Kar yağıyor sanacaktık oysa alt üst olacaktık.’’ İşte o an anladım kar küresinin içinde bir figür olduğumu. Hayatımdaki her fırtına aslında bir çocuğun eline alıp sallamasıydı kar küremi. Sanki her gelen bir kere benim hayatımı alt üst edip gidiyordu. Hep durulmayı bekliyordum bende. Karların dinmesini, güneşin açmasını… Yine bir gün fark ettim ki ben aslında kocaman bir dükkandaki kar kürelerinin birisinin bir figürüyüm. Benim gibi onlarcası yüzlercesi var. Hepsinin hayatı alt üst oluyor. Herkes bir gün o dükkândan çıkacağı günü bekliyor.
Ve evet galiba kurtuluyorum buradan. Süslüyorlar beni. Güzelce giydiriyorlar. İki saatlik bir geziye çıkartıyorlar. En son bir eve varıyoruz. Küçük bir kız açıyor kapıyı. İçeri giriyoruz. Sonra küçük kız beni fark ediyor. Çok mutlu oluyor. Bende mutlu oluyorum. Çünkü ilk defa hissediyorum ki hayatım artık alt üst olmayacak.
Küçük kız bana çok iyi bakıyor. Beni yanından ayırmıyor. 5 yıl 10 yıl çok hızlı geçiyor. Bu sürede benim bir ismim bile oluyor. Bana ‘‘Kar Beyaz’ım’’ diye sesleniyor. Bende onun bana böyle seslenmesini seviyorum. Her anını benle paylaşıyor. Her şeyini biliyorum onun. İlk defa birinden hoşlandığı zamanı hatırlıyorum kıpkırmızı olmuştu. Ya da ilk defa yüzmeye gittiğinde ayağının ipek gibi olan suya değdiği zamanı, ilk defa arkadaşlarıyla sinemaya gittiği, ilk defa il dışına çıktığı zamanı hatırlıyorum. Birlikte İstanbul da gün batımını izledik boğazdan. Hani herkesin uğurlu bir eşyası vardır. Kiminki bileklik, kimininki bir kalem, kimininki de bir kazaktır. Galiba onun uğurlu eşyası benim.
Ta ki o gün gelene kadar. Eve öfkeyle geldi. Çok sinirliydi. Odasındaki her şeyi yakıp yıkıyordu. Bende onun her zamanki gibi beni eline alıp sakinleşmesini, benle konuşmasını bekliyordum. Ama bu sefer benle konuşmak yerine beni yere fırlattı. Paramparça oldum. İşte o an sonum oldu benim. Artık hayatım alt üst olacak diye üzülmeyecektim. Çünkü artık hayatım olmayacaktı.
Başımda çok ağladı. Çok pişman oldu benim hayatımı elimden aldığı için. Ama beni kaybedince anladı ‘‘İnsanın kaybettiği şeylerin geri dönüşünün olmadığını, zamanı geri alamayacağını.’’ İşte o an söz verdi kendine ‘‘bir daha benim olana zarar vermeyeceğim, kaybetmeyeceğim.’’
Peki sen kendine söz veriyor musun, senin olanın başkasına ait olmayacağına?
12 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
-İnsan hep kendi düşünceleriyle baş başa kalınca kendini kandırabiliyor. Olmayan bişey için bile paranoyaklaşıyorsun. Gayet normal yaklaşıyorlar belkide. Ama biz kendimizi bu hale getiriyoruz
-Çünkü insan değer görmek ister önemsenmek ister. Karşıya verdiği değerin kat ve kat üstünü görmek ister. İstedi değeri göremeyince de içine oturur. Çünkü kendine alıştırmıştır o değeri alacağına dair. Ve zaman gelir çatar kimsenin olmadı ve kendisiyle baş başa kaldığı O ana. Sorar kendine ben mi hataliyim onlarmı. Bilirki kendisi kuruyor. Ama kabul etmek istemez hatalı olduğunu. İnsan işte ne yapacaksın. Başkasının kusurlarını bulmada çok iyi olduğu kadar kendi hatalarında görmemede bir o kadar iyi.O yüzden o karanlığı sevmezler insanlar. Çünkü o karanlıkta gerçeklikler yatar. Ve her bir geçer çarpar yüzüne insanın. Kaldırmaz bu yükü. Zorlanır. Kaçar. Topluluğa karışır. Topluluğa karıştığında kendisini bulamayacağını düşünür gerçekliğin. Ama o ne kadar düşünse de ne kadar kaçsa da gerçeklikten aslında hep var olan bir şeyden kaçmaz insan. "Çünkü o var olan şey insanın ta kendisidir."
8 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
GELEMEMEYE GİDEN ADAM
Gelmemeye giden adam. ne kadar zor dimi gelmemeye gitmek. Ne zor ki gelemeyeceğini bile bile gitmek.
Hayat hep gelememeye gönderir insanı. Kimi zaman gelmemeye gitmek bir ev bir okuldur. Ama kim zamanda gelmemeye gidilen yer bir kalptir. İnsan her şeye alışır ama sevdiğinin kalbinden gelmemeye gitmek, o zaman bir düğüm takılır boğazına. Kalbinin bir parçası hep gelmemeye gittiği yerdedir. Hep yarım hep eksik.
Hep gelmemeye gitmek. Hiç karşılaştın mı sen? Hayırsa cevabın okumayı bırak bu satırları. Kaldır kafanı, bak. Kimleri görüyorsun etrafında. İşte gördüğün herkes bir yerlere gelmemeye gitmiş. Sende gittin dimi. Gelememeye gittin, zor geldi ama gittin ve alıştın.
Alışmakta acıttı canını. Geceler boyu ağlamalarının sebeplerini unutmak. İstemeye istemeye anılarının kaybolması, kendinle götürmek istediğin acıların geçmesi. Yaralarının iğileşmesi. En zor olanda bu "Hayatın normalleşmesi..."
11 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
Şu an her taraf karanlık. Ben sıcacık yorganımın altında terler döküyorum. Neden mi? Bilmiyorum.
Bugün yeni bir insanı aldım hayatıma. Sence bir insanı hayatına almak gidip onunla konuşmak mi sadece.
Ben hiç konuşmadım onunla gündelik, hayattan. Ama şu an onu ondan iyi tanıyorum. Onu ondan iyi biliyorum. Hangi şarkıyı dinlediğini, nelerden hoşlandığını...
Bazen bir insanı tanımak için karşılıklı konuşmak gerekmez. Ben okuyuyarak tanıdım onu. Saatlerce okudum. Saatlerce dinlediği müzikleri hep başa sararak dinledim. Hep araştırdım onu. Ve evet şu an onu ondan iyi tanıyorum.
Attığı bir tweet de "acaba beni merak eden biri var mı" diyordu. Var ben merak ediyorum seni. Senden hoşlandığım için değil. Ki zaten senden hoşlanmıyorum. Yani sana o gözle bakmıyorum. Ama dikkatimi de çekmiyor değilsin...
Bence artık ben hazırım. Artık seninle konuşabilirim. Çünkü çok çekingenim bu konularda.
Burası çok garip dimi. Ben buraya hep önceden yazdığım ve beğendiğim şeyleri atacaktım. Şimdi bak bir anda girdim. Yüzüne bile söyleyemeyeceğim şeyleri buraya yazıyorum. Garip çok garip.
İyi geceler garip arkadaşım.
(İeride numaranı alırsam seni "GARİP" diye kaydedeceğim...)
11 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
~İNANAMAMAK~
Şu an o kadar sinirliyim ki sinirden gözlerim doldu. Belki de gözlerimin dolması sinirden değildir. Belki de yaşadığın hayal kırıklığındandır. İnsanların bir olaya çok büyük tepkiler vermesi o olaydan dolayı ortaya çıkan hayal kırıklığındandır. Belki de"umut"tandır. Bir an da balondan çıkan havanın hem balonu daha yükseklere uçurup hem de onu yavaş yavaş öldürmesi gibidir umut. Sen her seferinde daha yükseklere çıkacağına inanırsın. İnandıkça yükseldiğini görürsün ve her şeyin inanarak düzeleceğine inanırsın. Aynı bu satırlarda ki cümlelere inandığın gibi. İnancın giderek büyür ama senin inancın ne kadar büyürse balondaki hava o kadar azalır. Senin artık inancınla yapamayacağın bir şey olmadığına inancın tam olmuştur. "Tamam" demişsindir. "Artık tamam, her şeyin düzeleceğine inancım tam." İşte sen bu cümleyi kurduğun an balonun içerisindeki son hava kalıntıları da kendini atmosfer boşluğuna bırakmıştır. Bu kadar inanıp yükseldikten sonra sırada yere hızlanarak düşmek vardır. Önce ne olduğunu anlayamazsın ve sen bu anlama arayışı içindeyken havada sönmüş olan balonun hızlanarak yere çakılmaya koşar adım ilerler. O ilerledikçe her şeyi sorgulamaya anlamaya çalışırsın. Bu kadar çok şeyi anlamaya çalışırken içinde çok savaşlar verirsin. Bu savaş durumunda göz pınarlarından akan her bir damla seni çıkmaza sokar. Ve o an gelir. Balon çıktığı yüksekliğin vermiş olduğu düşme şiddetiyle büyük ve yıkıcı bir şekilde yere çarpar. İşte o an anlarsın inanmakla hiç bir şeyin gerçek olmadığını. İnanarak insanların ya da dünyanın güzelleşmediğini. İnanmak sadece belli bir anlığına mutlu olmaktır. Ama inancının yerini alan hüzünün geçmesi belki yıllar alır. Ve insanın inancını yıkan şey inanmak değil inanamamaktır.
13 notes · View notes
nsr7472 · 4 years ago
Text
"Derdindeyim çok derindeyim" diye başlıyor şarkının ilk cümlesi. "Çok karanlık bu ben miyim" diye devam ediyor. Şarkının her cümlesi beni daha içine çekerken.
Bazen kendi kendime "gerçekten en derindeyim daha ne kadar inebilirim ki" diyorum. Her bu cümleyi kurduğunda daha da derine iniyorum.
Bu derin ne mi? Bu derim çıkmaz bir sokak. İçinden çıkmadığım sokağın karanlık ve boyumu aşan duvarına bir adım. Ve en sonunda o soğuk duvarın sırtıma hissettirdiği çaresizlik. İşte benim derinim.
İçim âdeta alev, dışım ise karla kaplı orman soğukluğu. Üstüme yağan her kar tanesi içime atılan bir odun misâlî. Beni daha da yakıp kavuruyor. İnsanlar beni mutlu sanarken ben ağlıyorum. Sadece çok iyi bir oyuncuyum hayata karşı. Hiç ayırt edilmiyor gerçeğinden.
Zorundayım. Bu hayata karşı güçsüz olamam. Yıkılamam, devrilemem. Ben devrilirsem insanların umursamalarından dolayı değil kendimi umursamamamdan dolayı ayakta kalmalıyım.
Bazen öyle anlar oluyor ki sadece ağlamak istiyorum. Her yutkunuşumda bir düğüm takılıyor boğazıma, aşağı inmiyor. Nefes almam zorlaşıyor. Gözlerimden akan yaşların yüzümden süzülüşü çenemden kıyafetlerimi ıslatmasıyla son buluyor. Peki neden ben böyleyim.
Bilmiyorum. Bilmediğim bir acı var içimde. Kendi acım mı bu yoksa kimin acısını taşıyorum içimde.
Okuduğum bir satırda "bir yerde atmaya başlayan bir kalp varsa her zaman karşısında yansımasında olur" diyordu. Peki bir yerde acısı ile boğuşan bir kalp varsa onun yansıması nerede?
Belki de vardır yansıması. Bu acıyı paylaştığım için ayaktayım ben. Bilmiyorum gerçek ne, doğru ne? Bildiğim tek bir şey var.
İçinde olduğum derinden kurtulmanın tek yolu o derinin kendisi olmam gerekiyor olduğu...
youtube
10 notes · View notes