#sermaye
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sermayesi buz olan korksun güneşten. Dağları güneşle eritemezler.
84 notes
·
View notes
Text
🎯 Bedel Ödeme Sırası Siyaset ve Sermayeye Geldi 🎯
Çünkü 1950 yılında başlayan soygun sonucunda Türk ulusunun çalınacak canından başka bir şeyi kalmadı. Şimdi savaşı bu sebeple sahaya sürüyorlar.
Siyasi felaketler sermaye ile birlikte iş tutarak özelleştirme ile ekonomiyi batırdılar.
Şimdi bu düzenin devam etmesi adına her türlü hileyi oynuyorlar.
Bunun bedelini siyaset ve sermaye birlikte ödeyecek. Onlar ise iktidar, muhalefet ve sermaye bir araya gelmiş bu bedelide bize ödetmek istiyorlar.
Türk ulusu bu bedeli ödemeyecek bu bedeli bu hırsızlığı yapanlar ödeyecek.
Önder Karacay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#ekonomi#siyasi felaketler#sermaye#siyaset#bedel ödemek
2 notes
·
View notes
Text
İtalyan bir heykeltıraş buz kalıplarından kişisel bir sergi yapmış. Adı da "hayat kısa" imiş.
Fahreddin er-Râzî (r.h.) der ki:
“Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu:
«- Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!...»
Onun bu sözünü duyunca, «İşte bu söz Asr sûresinin mânasını izah etmektedir» dedim.
Aslında insana verilen ömür güneşin altında bir buz gibi hızla erimektedir.
Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına sebep olur.”
(Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb,
11 notes
·
View notes
Text
Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır!
3 notes
·
View notes
Text
Yerli kripto varlık alım satım platformu Kuantist, mobil uygulamalarını yayına aldı
Yerli kripto varlık alım satım platformları, Sermaye Piyasası Kanunu Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra Sermaye Piyasası Kurulu tarafından açıklanan ilke kararlar ışığında Türkiye’de günden güne belirginleşen kripto yasasına uyum için hazırlıklarına hız verdi. Sermaye piyasalarının deneyimli ismi, 2019-2021 yılları arasında Borsa İstanbul Türev Piyasalar Ürün Geliştirme Direktörlüğü görevini…
0 notes
Text
2023 Seçimleri Öncesi Kamu Bankalarında Önemli Düzenlemeler
2023 Seçimleri Öncesinde Kamu Bankalarında Düzenlemeler 2023 seçimleri yaklaşırken, kamu bankalarının daha uygun şartlarda kredi sunabilmesi amacıyla kullanılan özel tertip devlet iç borçlanma senetleriyle ilgili bazı önemli düzenlemeler geri çekiliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan bütçe teklifine göre, bu senetlerin ihraç sınırı yüzde 3’ten yüzde 1’e indirilecek. Süreç…
#2023 seçimleri#devlet iç borçlanma senetleri#ekonomik sürdürülebilirlik#finansal düzenlemeler#hazine#Kamu Bankaları#Kredi#normalleşme süreci#sermaye
0 notes
Text
Getir'in sermayesi 5 milyar lirayı aştı
Temmuz ayından itibaren her ay düzenli olarak sermaye artıran Getir’in Ekim ayındaki sermaye artışı ile kayıtlı sermayesi beş milyar lirayı aştı. Kurulduğu 2015 yılından itibaren aldığı yatırımlarla büyüyen, 2024 yılında ise yurtdışı pazarlardan çekilme kararı alan Getir, Türkiye’deki operasyonu Getir Perakende Lojistik AŞ’nin zararlarını bilançosundan temizlemek için defalarca kez sermaye…
View On WordPress
0 notes
Text
QNB Group'un tüm dünyada aldığı karar doğrultusunda grubun bünyesindeki tüm bankalar faaliyetlerini QNB ismiyle sürdürecektir. Bu kapsamda 14 Ekim 2024 tarihinden itibaren QNB Finansbank Turkiye'de faaliyetlerine, "QNB" marka catisi altinda "QNB Bank A.S." olarak devam edecektir.
0 notes
Text
Sigorta ve emeklilik şirketlerinin minimum sermaye tutarları yenilendi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan (SEDDK) yapılan açıklamaya göre, emeklilik branşı için minimum sermaye tutarı 1 milyar lira ol...
0 notes
Text
Sigorta ve emeklilik şirketlerinin minimum sermaye tutarları yenilendi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan (SEDDK) yapılan açıklamaya göre, emeklilik branşı için minimum sermaye tutarı 1 milyar lira ol...
0 notes
Text
Sigorta ve emeklilik şirketlerinin minimum sermaye tutarları yenilendi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan (SEDDK) yapılan açıklamaya göre, emeklilik branşı için minimum sermaye tutarı 1 milyar lira ol...
0 notes
Text
Sigorta ve emeklilik şirketlerinin minimum sermaye tutarları yenilendi Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan (SEDDK) yapılan açıklamaya göre, emeklilik branşı için minimum sermaye tutarı 1 milyar lira ol...
0 notes
Text
🎯 Ortadoğu da Terör Örgütleri Ülkemizde Sermaye ve Siyasi Partiler Aynı Oyunun Bir Parçasıdır 🎯
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#ortadoğu#terör örgütleri#siyasi partiler#sermaye#aynı oyunun bir parçası
3 notes
·
View notes
Text
Güney Kore'deki Ulusal Samsung Elektronik Sendikası Grevi Üzerine Kısa Bir Not
Güney Kore’deki Ulusal Samsung Elektronik Sendikası Grevi; merkez, merkez-çevresi ve merkez-karşıtı arasında, tekno-sermayenin bileşenlerinin, tekno-kara dayalı pazar kavgasına dayanmaktadır.
Peki bu pazar kavgasının nedenleri nelerdir?
Birincisi; merkez-karşıtındaki üretim tesislerinin merkeze çekilmek istenmesi bu grevi tetikleyen baş neden.
İkinci neden ise; Çin glokal-tekellerinin merkez-karşıtı ve merkez-çevredeki genişleme ve pazar arttırma hareketi.
Bu nedenlerden dolayıdır ki, tekno-tesisler Amerika Birleşik Devletleri’ne çekilmek isteniyor.
Üretim alanında “tekno-gettolaşmaya” doğru bir gidişat var. Elbette bu duruma “daha uygun bir kavram” da üretilebilir.
Şimdilik tekno-gettolaşma kavramı ile süreci analiz etmemiz gerekir ise, robotik tekno-emek ve tekno-kar gettolaşmaya doğru gidiyor. Bir boyutuyla “silikon vadisi”, “Tayvan”, “Hong Kong”, vs. bunun ön-coğrafi gettolaşma denemeleri idi. Bu da ilerde daha da gelişmiş tekno-meta pazarlarının oluşmasına neden olacak gibi gözüküyor.
Gidişat bu yönde. Bu durum minimal-ulusçu devlet formlarını daha da fazla köşeye sıkıştıracaktır. Bu “sıkışmayı” üretim-değeri, dolaşım-değeri, tüketim-değeri, miras-değeri biçimindeki değer türlerinin ışığında inceleyebiliriz. Dahası bu olguları hem tarihsel-artı-değer hem de toplumsal-artı-değer üzerinden de inceleyebiliriz.
Keza değerin bileşenlerinin farklı olması değerin bileşenlerinin farklılığını getirirken, değerin bileşenlerinin farklı olması artı-değer türlerinin bileşenlerinin farklılığını, artı-değer türlerinin farklı olması ise sömürü biçimlerinin farklılığını getirir. Bu da sanayi-sermayesine bağlı sanayi-sömürgeciliği ve sanayi-emperyalizminden farklı olarak tekno-sermayeye bağlı tekno-sömürgecilik ve tekno-emperyalizm biçimlerinin de farklılığını getirir.
Bu greve dair görünen o ki; Kore devleti merkez ve merkez-çevresi karşısında kısımdan merkez-karşıtının yanında ve sendikadan yana bir tavır almak zorunda kalacaktır. Çünkü her devlet gibi Kore devletinin asıl besin kaynağı vergidir. Ve devlet tarafından alınan vergide tekno-artı-değerin bir biçimidir. Eski tabirle haraç olmaksızın yetki diktatörlüğüne dayalı temsiliyetist-memuriyetist yürütme çarkının işletilebilmesi de mümkün değildir. Devletlü-kastların merkez, merkez-çevresi ve merkez-karşıtı kapitalist konumlanışlardaki tarihsel ve güncel durumu ise bu yazının sınırlarını aşan daha kapsamlı ve derinlikli bir konudur.
Grevin sınıf türü açısından belirgin olan özelliği ise, sendikalı işçilerin büyük çoğunluğunu (sanayi emeğinin nitel gelişim biçimi olan) D5 proleterlerinin oluşturmasıdır. Mikro çip üretiminin elektronikleşmiş-sanayi iş kollarında ve bantlarında yer alan bu işçiler sendika üyesi olan D5 proleterleridir. Bunların içinde (teknik/elektronik emeğin nicel gelişim biçimi olan) az sayıda E2 protekyası olsa da, bu grevin asıl başını çekenler ise E2 protekleridir. E2 protekleri sendikanın asıl motor gücü konumundadır.
Lakin içinden geçmekte olduğumuz bu dönemde (tüketim sürecine girmiş olan) eski tip D5 proleter-sendikacılığı son evresini yaşamaktadır. E2 protek-sendikacılığı ise çekimser bir konumda olsa da, bu “sendikacılık formu” ise daha oluşum aşamasındadır. Tıpkı bir zamanlar E1 protek-sendikacılığının D4 proleter-sendikacılık karşısında pasif konumda olması gibi, bugünde D5 proletaryası karşısında E2 protekyası kendi sınıf tarzına uygun ön-denetimist-sendikacılık pratiklerini prakis sınıf mücadeleleri yoluyla keşfetmeye çalışmaktadır. Kuşkusuz bu alanda E2 protekyasının teknoburglar karşısında hala zayıf bir konumlanışta olduğu da söylenebilir.
Maddenin/emeğin tarihsel ve toplumsal hareketi irdelendiğinde tüm bunların ne anlama geldiği kavranabilir. Bu gerçeği ve hakikati anlamak istemeyenler aslında maddenin/emeğin hareketini ısrarla izlemekten kaçınanlardır. Bu "ideolojik kaçış" insanın tümüyle tanıdığını sandığı emeğe “büsbütün yabancılaşması” sonucunu da doğurmaktadır. Dolayısıyla, emeğe ve türlerine bu yabancılaşma hali emeğin ve türlerinin diyalektik hareketinin insan düşüncesinde lime lime edilmesi problemini de yaratmaktadır. Bu da kaçınılmaz olarak, emeğin hem nesnelerdeki-bilgisine hem de öznelerdeki-bilgisine ilişkin bütünsel bir soyutlamanın-soyutlanması tarzının geliştirilmesi önünde de, ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Güney Kore'de Samsung işçilerinden 'süresiz' grev kararı, BİA Haber Merkezi, 11.08.2024
https://bianet.org/haber/guney-kore-de-samsung-iscilerinden-suresiz-grev-karari-297382
12.07.2024
Serhat Nigiz
#emek#emekoloji#marksizm#teori#kuram#proletarya#protekya#teknikemek#sanayiemek#teknokar#teknoburg#glokalizm#sömürgecilik#emperyalizm#bilim#mantık#emekdeğer#diyalektik#üretimdeğeri#dolaşımdeğeri#tüketimdeğeri#mirasdeğeri#sendika#işçi#temsiliyetizm#memuriyetizm#ulus#sermaye#devlet#özne
0 notes
Text
👉 " POSTERLERLE VERGİ MEVZUATI - 1"
🔖 MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ 🔖
📌 Kıymetli meslektaşım Engin Dmrck ile daha önce hazırlayıp paylaşmış olduğumuz çalışmamızda, girişim sermayesini ve konu hakkında mevzuatta farklı kanunlarda yer alan düzenlemeleri karşılaştırmalı olarak derlemeye çalışmıştık.
📍Girişim sermayesi fonu esas itibariyle ihtiyarı bir uygulamadır. Kapsamda yer alan mükellefler şartları sağlamak koşuluyla cari dönem matrahlarından girişim sermayesi fonu ayırabilmektedirler.
📍Ancak yapılan değişiklikler ile mevzuatımıza, bazı istisna ve indirimlerden faydalanabilmek için zorunlu girişim sermayesi fonu ayırma zorunluluğu getirilmişti.
🔥 16.12.2023 tarihli CB kararı ile en son yapılan değişiklik ile birlikte zorunlu olarak ayrılacak fon tutarında artırım yapılmıştır.
.....Çalışmanın faydalı olması dileğiyle.....
💯 POSTERLERLE VERGİ MEVZUATI
0 notes
Text
Badire Meseli
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. İçimize çöreklenmiş olagelen korkunç tedirginlik hallerini bununla birlikte var edilen gelecek kaygısının endişe verici boyutlarını çoktan aşan tüm ol suretlerini birlikte göz önüne getirdiğinizde kayıp ülkenin hakikati de kendiliğinden açığa düşüyor. Sökün eden hakikatin yamacında binbir badirenin yıkıcılığı, tahakkümü, tehdidi, yok ediciliği ile hayat akışı kendi normunu, normalini zayi ediyor. Binlerce yıllık bir saha olarak zikredilen bu yerin bir tek asırda nasıl bu hallere konulduğunun utanç verici temsili halleri bütünüyle de sıradanın hayatının ne hallerde konulduğunu anlatmaya yetiyor. Falsosuz bir yıkıcılık ekseninde normalin yıkımı aralıksız güncelleneniyor. Demokrasi ediminin bir hiçe entegre edildiği / yönlendirildiği zeminde katışıksız bir tekrarla keskin / bıçaksırtı bir yerin güncesi var ediliyor. Umut paramparça, ümidi taşıyagelen her tahayyül yerle yeksan ediliyor. Gün karanlık, gelecek muallak bir mesele dönüştürülüyor.
Sıradanın hayatındaki her günün bir öncesini aşan bir tahayyülle birlikte mahvedilmesinin halet-i ruhiyesi ile sınanıyor sahne bir kere daha. Düzen insanları olarak var edilmiş olan o temsilin, eline tam anlamıyla kan bulaşmış sermayeyle birlikte var ettiği her eylemsellik dönüşü olmayan bir yıkım tahayyülünü istikrara kavuşturuyor. Yüksek perdeden söylenen o ezdirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz, her şeyin üstünden geleceğiz bahislerinin ortasında bir biçimde hayata tutunma erdemi un ufak ediliyor. Üstünde tepinip durdukça muktedir ve sermaye hayatta kalma ibaresinin de derdest edilmesi aralıksız söz konusu ediliyor. Salt ele geçen maaş değil, daha yepyeni bir yüzyıla adım attığı bildirilen bir ülkede olan biten vahim yıkıcılığın sureti güncellenir. Diken.com.tr’den aktaralım: “Türkiye’de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli asgari harcama tutarı açlık sınırı olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırıysa eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderlerle birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı. Asgari ücret 11 bin 402 lira. TÜRK-İŞ’in kasım ayı verilerine göre, açlık sınırı 14 bin 25 liraya çıktı. Yoksulluk sınırıysa 45 bin 686 lira 81 kuruşa çıktı. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 lira 8 kuruş oldu. TÜRK-İŞ’in ekim verilerinde açlık sınırı 13 bin 684 lira, yoksulluk sınırıysa 44 bin 573 lira olarak hesaplanmıştı.”
BloombergHT’den aktaralım: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, “Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz” açıklamasını yaptı.
İstanbul Sanayi Odası’nın Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda sunum yapan Erkan, piyasalarda öngörülebilirliğin arttığını, rezervlerde de artış gözlendiğini belirterek, “Yakın dönemde rezervlerde gözlenen artışta Körfez Ülkeleri’nin yanı sıra batılı fon girişlerinin de etkisi görülmüştür” dedi.
Erkan, “Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz” diye konuştu.
Erkan, konuşmasında "Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir” ifadelerine yer verdi.
Enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktör olduğunu ifade eden Erkan, “Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” ifadelerini kullandı.
"Kasım ayı öncü göstergeleri aylık enflasyondaki gerilemenin süreceğine işaret ediyor"
Enflasyondaki yükselişten sonra, politika kararları etkilerinin devreye girmeye başlamasıyla beklentilerde ve beklenti dağılımında iyileşme işaretlerinin belirmeye başladığını anımsatan Erkan, şöyle devam etti:
"Gelecekte enflasyonun ne olacağına dair beklentilerdeki düzelme, fiyat oluşumuna da yansımaktadır. Nitekim, fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor. Otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi para politikasından daha çok etkilenen ürün gruplarında fiyat artış hızı azalmakla kalmadı, uzun bir süreden sonra ilk kez indirimler görülmeye başlandı. Firmaların talepteki aşırılığın geri çekildiğini görerek fiyat indirimlerine başlamaları, hem tüketiciler için hem de rekabet ortamı için oldukça sevindiricidir. Attığımız adımlarla birlikte özellikle büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında belirgin yavaşlama sinyalleri alıyoruz. Parasal aktarım sürdükçe bu gözlemler daha da yaygınlık gösterecektir. Özetlediğim bu görünüm altında, enflasyonun ana eğiliminde de bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri de aylık enflasyondaki gerilemenin devam edeceğine işaret etmektedir."
Enflasyon Raporu'nda da belirtildiği gibi yıllık enflasyonun Mayıs'taki baz etkisiyle tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024'ün ikinci yarısında gerileyeceğini bildiren Erkan, baz etkilerinin ötesinde, enflasyondaki düşüş sürecinin birçok kanalla kendini göstereceğini ve bu süreç boyunca iki önemli gelişmenin yaygınlık kazanacağını söyledi.
"Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki algı yanlış"
Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algının, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine çok ciddi engel teşkil ettiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır. Bununla birlikte dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir. Oysa enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşik değerlere gerileyene kadar, 'doğru' politika tasarımlarıyla büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir. Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise ancak enflasyondaki 'aşırılık' devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir. Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır. Bu aşama daha zorlu bir dezenflasyon sürecine karşılık gelmekle beraber doğru politika tasarımları ve yeterli kredibilite ile çözülmeyecek enflasyon problemi yoktur. Para politikası adımlarımızın hedeflediğimiz etkilerinin tam olarak ortaya çıkmasının belli bir zaman alacağının bilincindeyiz. Öte yandan, söz konusu adımların olumlu etkilerini güçlü şekilde gözlemlemeye başladığımızı da ifade etmek isterim."
Bahçıvan: TL gereğinden fazla değerli ya da değersiz olmamalı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, “Biz TL’nin gereğinden fazla değerli kılınmasına da, TL’nin değerinin gereğinden fazla düşürülmesine de karşıyız” açıklamasını yaptı.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da katıldığı İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Bahçıvan, “Bizim sanayiciler olarak Döviz kuru konusundaki duruşumuz nettir. Biz TL’nin değerinin düşmesine dönük ve yüksek volatilite konusunda hassasız. Fakat bazen TL’yi gereğinden fazla değerli kılan Merkez bankası politikalarının da Türk reel sektörünün rekabet gücünü nasıl azalttığını yakından biliyoruz” dedi.
Bahçıvan konuşmasında “Umuyoruz ki önümüzdeki dönemde fon girişlerinde hız artacak. Böylece bu süreç Merkez Bankamızın rezerv artış politikasıyla da desteklenerek, kurlardaki aşırı volatilitenin önüne geçebilecek desteklerin oluşmasına kaynak sağlayacaktır. Faizler aracılığıyla talep yönetimi, enflasyonla mücadelede bir ‘acil müdahale’” niteliğinde” ifadelerini kullanan Bahçıvan, “Bu yönden bakarsak, doğru zamanlamayla ve gerektiği oranda yapılan para politikası müdahaleleri, fiyat istikrarı açısından tartışmasız bir role ve öneme sahip. Ancak diğer yandan para politikasından da tüm sorunlarımızı çözmesini beklememeliyiz” dedi.
Bahçıvan, Eximbank kredilerinde, limit, vade, teminat başlıklarının tümünde daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.”
Binbir badireler sağanağı altında yaşamın ehven ile olan bağları kesintiye uğratılmaya devam olunuyor. Bitimsiz ve sürünceme taşımaksızın bir girdap halini alan enflasyonun var ettiği yıkıcılığı önlemek bir yana, kendi korunaklı nüfuzlarını güçlendirmek adına var edilen her hamleden sonrası bir kere daha dayatmalar, masallarla süslenmiş bir hilkat garibesi tahayyül dizisi var edilir. Enflasyonun yenileceği tarihin güncesi sıklıkla değişip dururken, düzen sahiplerinin, eline kan oturmuş sermayenin baskılarının karşısında sade, sadede gelmeyen bir mizansenler toplamı var edilir, merkez bankası yönetimi tarafından. İstanbul gibi cehennemi bir yaşam tahayyülüne rehin edilmiş olagelen yerde şu andan bir sonrasına geçişin dahi muamma kılındığı bir zeminde hangi vaat, eylem planı söz konusudur ki sıradan insanların hayatlarında sahiden o masal kılınmış iyileştirmenin etkisi görülebilsin. Ekonomi bakanının duraksamadan dış destek bulunuyor, içte ise vergi tabana (sıradan vatandaşa) yayılacak mevzuları arasında şakırken, iktidarı ayrı, yargısı ve demokrasi isteminin bahsi geçtiği her makamında apayrı çürümeler söz konusuyken nedir ki umudu var edecek olan? Bunca ağır badire sağanağı altında hangi hayat sıradana hayal değil hakikaten teslim edilebilir ki?
Teknik yorumların, sayfalarca dümdüz devam eden güncellemelerin, iyiye gidiyoruz lafzı gibi nice çıkışın kıyısında hayata pek de yer bırakılmadığı, sıradan olanın aslında bir vergi taşıyıcısı / ödeyicisi bir küme olmaktan gayri sayılmadığı bir karanlık imal olunmaya halen devam olunur. Malum yerel seçimin gelecek yıl Mart ayında çıkagelecek suretinde o vurdulu kırdılı hallerin kenarında bir de yoksun kılmayı, olağan bir mesele indirgemenin yolları arşınlanır. Baş efendinin en son Birleşik Arap Emirliği ziyareti sonrasında değindiği gibi "Asgari ücret artışı zaten biliyorsunuz yıl içinde bir kezdir. Bir kez verilecek zamla bu iş biter. Bunun da sorumlusu birinci derecede Çalışma Bakanımız Vedat Işıkhan’dır" dedi. Erdoğan, yurttaşları enflasyona ezdirmediklerini iddia ederek, "Biz vatandaşımızı bugüne kadar enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz" ifadelerini kullanır. Ezilmemiş hal buysa, ezilirse o halk sonu ne olur acaba sualine kesintisiz bir yanıt muhalefetten ve ülkenin diğer yarısını oluşturan kitlelerden gelmez. Bu düzeneklerin içinde bir hayat ihtimali söz konusu edilebilir mi? Her şey alenen ayaklar altına alınırken, her şey yerle bir edilirken!
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. Düzeni var eden temsilin gözden çoktan çıkarttığı nasılsa elleri mahkum bize verecekler yine oylarını kabulünde, dairesinde ensesinde boza pişirilmeye devam ediliyor bir halkın. Akçeli işlerin, yüze göze bulaştırılan bir kazan, kazan sarmallarının ortasında iki gıdım yaşam hakkını lütfen dahi çok gören bir yönetimin sahiden bu ülkeye dair bir gelecek var etmesi söz konusu olabilir mi? Tahakküm ve tehdit dilinin ortasında çıkagelen bu ekonomik bozgunculuk, geleceksizliği tescil edilmek istenen milyonlarca yurttaşın karşısında hangi tavırlar var ediliyor. Hangi müthiş kararların altına imza atılıyor gerçekten görmüyor musunuz? Asgari ücretin ülke sınırları içerisinde bir ortalama ücretin ta kendisine dönüştürüldüğü zeminde her iyileştirme tahayyülünün ardılı dağ gibi zamlarla çıkagelirken sahiden hayat nasıl devam olunacaktır. Bütünüyle bir girdap halini alan güncelliğin sınırlarında yaşama tutunmanın bunca zora koşulup, bunun bir de müjde gibi duyurulduğu bir zeminde kaybedilen ülkenin o hakkaniyeti nasıl onarılacaktır? Ücretler yitirilip dururken, ele geçenin alım gücü her gün erimeye devam ederken, anskiyete, depresyon ve şiddetin ta kendisine rehinelik bir hakikate dönüştürülürken sahiden nasıl olacaktır, kendi normalini hatırlayacak şu ülke! Normali kaldıysa şayet...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Derinleşen Ekonomik Krize Karşı Eylemlerden – 2021 – Kadıköy – ANF – Yeryüzü Postası
#mesel#badire#cehennem#türkiye#gerçeklik#tahakküm#ekonomik#yıldırı#tehdit#tahaküm#çürüme#karanlık çağ#başka türkiye vardır#sermaye#köleleştirme#devlet nedir?#yaralar#hürriyet#eşitlik#asgari ücret#yaşam hakkı#modernizm#yeni ülke#yol nereye?#biyopolitika#akp#türkiye gerçekliği#simsiyah#yorum#sözler
1 note
·
View note