#yeni ülke
Explore tagged Tumblr posts
Text
Her Yeri Kuşatan Yıkım...
Düzen var edilmiş tüm düzensizlikleri yeniden imal eden bir kısır döngünün ta kendisiyle yön buluyor. Ezber edilmiş olagelen cümlelerin “yıkıcılığı” örtbas etmeye kafi gelmediği bir biçimde tekrarlanıp durulan o basmakalıp şablonların / hiddetli göndermelerin / hizaya çekme çabalarının kenarında kıyısında hakikatin meselesinin dahi olunmadığı bir yerde ol kısır döngü yaşamı tarumar ediyor. Hepsi bir hep birlikte bir mahvetme şablonun ortasına demirlemiş bir ülke gerçekliğine uyanıyoruz her gün. Çürümüş bir düzlemde olduğumuzu unutturmak adına çıkagelen her hamleyle, başka bambaşka yaraların üstünün örtüldüğünü görmeye mecbur kılınıyoruz. Düzen, sorgulanmayı kabul etmiyor. Düzen, bir hizanın tam da ortasına demirlemiş olagelen sıradanın itiraz hakkını göz ardı ediyor. Mutlak teslimiyet tam anlamıyla esaret dışında bir seçenek vaz edilmezken, ortaya çıkan yapının çürüten ve belirli bir biçimde yutan olduğu esirgenmeye çabalanıyor. Düpedüz yalın bir halde bütün o kısır döngü içerisinde sil baştan hayat mahvediliyor her gün biraz daha açık bir halde.
Baş efendi, baş faşist, milli ve yerli olacağım derken şaklabana dönüşen bay özel ve nice dumur ötesi tiplemenin ortak vaveylası içinde hakikate yer bırakılmayan bir kuşatma hali güncellenir. Kesinkes bir doğru var ediliyor denilirken, yeniden kartlar karılıyor sonunda bir memlekete huzur siyaseten dahi geliyor denilirken kim bilir hangi oyunun gereği olup birbirilerinin gırtlağına düşecek olanların sahnelemeleri / kucaklaşmaları var edilir. Toka yapmalar, şen kahkahalar, size demedik biz o lafları, yok efendim ne üstüme alınacağım ki eki eki eki gibi nicesinden, sıfatlarına tükürülse yarabbi şükür diyebilecek tıynetteki ol kimi bit yavrusu muhalife en üstten en alta bir tahayyül tekerrür eder. Tümüyle mahalleyi yangın alıp götürürken, olmakta olan cerahatli yıkıcılığa kayıtsızlığa aynen devam etmeyi halen sürdüren bir cenahlar toplamında hayatın akışı tarumar edilir. Her şey hemencecik o iktidarın pratikleri / tahayyülü doğrultusunda yinelenirken, yeniden biçimlendirilirken artık giz / sır kalmayan bir çürümenin ortasına terk edilmiş ol sıradan insanın hikayesi ne olacaktır, kim farkına varacaktır.
Birbiri ardına dehşetin kol gezdiği, yıkımın tezgahta aralıksız işlendiği bir menzil gerçeği karşımızda bina edilirken, her gün üçüncü sayfa, artık ana manşet kılınırken yol nereyedir sahiden de? Daha yakın zamanlı Eskişehir’de “nazi” özetintisi “ırkçı” olduğunu gizlemeyi düşünmeden eyleme geçip, insanları yaralayan bir canlı organizmanın var ettiği dehşetin ta kendisinin izleri ortasındayken, henüz hiçbir şey silinip gitmemişken, İstanbul’un ortası bir yerde bir insanımsı iki insanın canını alır, hunharca katleder. Detaylarına vakıf olunan bir katliamcılık akımının memlekette, kendilerini komik zanneden bir ırkçı tayfanın var ettiği “kadın” haşerat benzeri bir varlıktır bahsinden, küfürlerin gırla gittiği asmalı kesmeli tahayyüllerin birbirine eklendiği “incel” nam şebekenin sayfalarından çıkagelen o kör kötülük, bugün bir kere daha bu menzili işgal ederken, bir yerlerde birilerinin canına göz koyarken ortaya çıkan dehşet dolu tahayyüller birer hakikate dönüştürülür. İnsanlar katledilir. İstanbul’da katledilen iki insandan sonra da bildiklerini okumaya devam ederler o güruh ve beraberindeki ağırlıklı yeni yetme tayfanın suna geldiği her cümle, fikir kırıntısı diye ortaya attıkları her şey bir başka dehşetin de temellerini oluşturur. Bunca aleni bir şekilde nefretin, üstelik sosyal medya gibi saklanması imkansız bir mevzide açık ve ulu orta var edilebilmesinin utancı ne yana düşecektir. Asmalar kesmeleri, ikiye ayırıp, türlü çeşit işkenceye maruz bırakmaların takip ettiği salt kadın kimliğine değil, en gencini de en yaşlısını da ağır taciz ve tecavüz hikayelerine konu edebilen bir cüretin, kendi evladını dahi göz ardı edip istismar edebileceğini böyle bağır çağır duyurmaya çabalayan tiplerin ortasında sahiden kim nasıl / ne şekilde güvendedir. Düzen mükemmel bir ülkenin imgesini işlemeye devam ederken, bunca çürümenin salt ekonomik değil bambaşka sosyal politik hamlelerin eksikliğinden “kadının” halen tabu addedilip, “seks” objesi olmak dışında hiçbir şey olduğu sanrısının, görülmemesi gereken, saklanması lazım gelen bir nesneye indirgenmesinin utancına son ekler yeterince ağır bir ülkede değilmişiz gibi ol cehennemin her yerde var edilebildiğini de örnekler. Bu utançlar içinde yol nereyedir?
BBC Türkçe Servisinden aktaralım: “İstanbul'da vahşice öldürülen iki kadının cenazeleri cumartesi günü iki ayrı törenle defnedildi.
Ayşenur Halil'in Gaziosmanpaşa'daki cenazesine İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Gözen ve Eyüpsultan Belediye Başkanı Mithat Bülent Özmen katıldı.
İkbal Uzuner'in cenazesi ise Fatih Camii'nden kaldırıldı.
Törene, İstanbul Valisi Davut Gül ve Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan da katıldı.
Polis ekipleri her iki cenaze töreni için alanlarda geniş güvenlik önlemleri aldı.
İki kadını öldüren Semih Çelik'in cenaze namazı ise güvenlik sebebiyle iptal edildi.
Kadın örgütlerinden eylem çağrısı
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, X hesabından yaptığı açıklamada cinayetlere tepki gösterdi:
"Bir erkek İstanbul'un ortasında, gün içinde iki kadını yarım saat arayla öldürebiliyor. Bunca kadın cinayeti haberi tesadüf değil, cezasızlık politikalarının sonucudur. Olayın takipçisi olacağız. Görevini ihmal etmiş bir yetkili varsa öldürülen kadınların hesabını verecek."
Platformun çağrısıyla kadınlar 5 Ekim Cumartesi Edirnekapı surlarının önünde buluşarak gösteri düzenledi.
Haftasonu Türkiye'nin çeşitli illerinde cinayetlerle ilgili protestolar planlanıyordu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da cinayetleri kınadı.
Göktaş sosyal medyada paylaştığı mesajında şöyle dedi:
"Bakanlık olarak kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini bu coğrafyadan kazımak için mücadelemizi AMASIZ, FAKATSIZ, SIFIR TOLERANS ilkesiyle kararlılıkla sürdüreceğiz!"
"Bu mücadelede yalnız olmadığımızı biliyoruz. Bugün ciğeri yanan herkes bizim yol arkadaşımızdır. Şiddetin yanında şiddeti doğuran sebepleri de ortadan kaldırmak ve kadın cinayetlerini engellemek için ilgili tüm kuruluşlarla iş birliği içinde var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
Göktaş, cumartesi günü de Ayşenur Halil'in ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Ne olmuştu?
Semih Çelik, 4 Ekim Cuma günü 15:30 sularında Ayşenur Halil'i (19) Eyüpsultan'da boğazını keserek öldürdü.
Aynı gün saat 16:00 sularında Edirnekapı'daki surlarda İkbal Uzuner'i (19) bıçakladı, başını kesip vücudunu parçalara ayırdı.
On dokuz yaşındaki saldırgan daha sonra kendini öldürdü.
Çelik'in babası, polise verdiği ifadede oğlunun beş kez psikolojik tedavi gördüğünü, iki kez kaybolduğunu ve daha önce de kendini öldürmeyi denediğini söyledi.
Basına yansıyan haberlere göre Çelik'in evinde, kafası ile vücudu birbirinden ayrılmış ve vücudu parçalanmış bir kadını tasvir eden kara kalem bir resim bulundu.
Çizimin, Uzuner'in öldürülme şekliyle benzerlik gösterdiği belirtildi.
Ekol Tv'nin ulaştığı ve yayımladığı bir videoda ise Çelik, İkbal adlı bir kadına hitaben "Beni gördüğün gün seni öldürmeye gelmiştim" diyor.
Çelik, öldürme planlarını detaylı şekilde anlattıktan sonra bundan vazgeçtiğini söylüyor. Videonun yaklaşık bir yıl önce çekildiği belirtiliyor.”
Tümüyle bariz, belirgin bir biçimde göstere göstere bir kırım var edilir. Cinayetlerin ardı koca bir karanlığa çıkartılır bir kere daha. Olan bitenin keskin, kesintisiz var edilmiş şiddet övücü, yönlendirici pratikleri, kesilmiş olagelen uzuvların, vücuttan artakalan her ne varsa onların biraz daha tıklanma uğuruna paylaşılıp, yeniden o mimli “kara mizahçı” ırkçı sayfalarda muhabbete meze kılındığı, üstüne basa basa insanların canlarının haşere ilan edilebildiği, bunlar ne ki daha neler yapılabilirdi gibi korkunç eğrelti tahayyüllerin var edilebildiği bir zeminde kim nasıl güvende kalabilir, yanıtı hiç kimselerin bilmediği o esas fasit döngülerden birisi budur. İlerleyen, güncellenen, yenilenen, yeniden ayağa kalkıp düzelen bir ülkeden çok, çoruşup, içine doğru göçen, nefreti kendisinden saymadığı ötekisine karşı her türlü şiddeti, hayat hakkını gasp etme tahayyülünü gerçek kılarken bu fasit döngünün bir çıkışı söz konusu edilebilir mi?
Salt yirmi dört saatte, Nişantaşı’nda bir silahlı külahlı kavgada beş insanın yaralandığı, bir kadının ayrıldığı eşinin babası tarafından katledildiği, bir kadının Maraş’ta, intihar etmeyi tahayyül ederken başaramayıp kendini öldürtmek için hastaneyi pompalı tüfekle basması hadisesini, Samsun Bafra’da 63 yaşındaki bir yurttaşın 22 yaşındaki bir başkasını gürültü gerekçesiyle katletmesi gibi nice suçun var edilebildiği bir zeminde kim nerede güvende hissedebilir, daha ne olacaktır! İşkencenin, tehdidin, sen dediğimizi yapmazsan ailenle tüm o uygunsuz ya da müstehcen ya da herhangi görülmemesi gereken bir haldeki resmini, kaydını paylaşırız yollu tehditlerin var edilebildiği gençten insanların birbirilerine kırdırıldığı bir zeminde bütün bu fasit döngü o sıradan insanın da normallerini yutar, yer bitirir, biliyor muyuz? Kanıksanan her yıkım, çok daha feci olanları katara ekleyen bir çemberi de var eder, umursuyor musunuz? Cerahatin şimdi o, bu, şuna denk geldiği zeminde bütün o açmazlarıyla memleketi kuşatan devlet aklının hiç ama hiçbir ön alma çabasına düşmediği bir zeminde, ilkelliğin, kötülüğün, cühela cüretinin var edeceği yepyeni yıkımlara yol alıyor menzil, görüyor musunuz? Bunca arasız güncellenen bir yıkıcılık ekseninde yaşatan bir yerden çürüten, çürüyen bir yere evrim tamamlanırken, itiraz etmek ne zamandır, hangi zaman?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Artwork – Apset – Mataroa
Meramda Paylaşılan Haber
İstanbul'da Vahşice Öldürülen İki Kadın Toprağa Verildi - BBC Türkçe
https://www.bbc.com/turkce/articles/cp8m4en3mzvo
#yara#yıkım#yol nereye?#cerahat#ülke#demokrasi#karanlık çağ#cürüm#cinayet#kara mizah!#yıkıcılık#kör karanlık#ırkçılık#yazıklar olsun#yazı#isyanameram#körlük#yeni ülke#kadın#hayat hakkı#kokuşma#hayat akarken#başka türkiye vardır#politikmeram#izler#anlamak#siyasa
0 notes
Text
Yeni bir ülke gezeceğiz. Çat pat konuşarak bu sefer gerçekten bizi anlamayan insanlara kendimizi anlatmaya çalışacağız.
00:00
25 notes
·
View notes
Text
YAP-çıların gözü yaşlı...
#shahinelected #yap #yeniazərbaycanpartiyası #ilhamlaireli #iqtisadiyyat #azərbaycan #azerbaycan #almaniya #avropa
#shahinelected#yap#yeni azərbaycan partiyası#ilham aliyev#ilham əliyev#ilham eliyev#azərbaycan#azerbaycan#azerbaijan#iqtisadiyyat#almaniya#germany#ilhamla irəli#ilhamla ireli#dövlət#millət#xalq#ölkə#siyasət#siyaset#ülke#devlet#almanya
0 notes
Text
2050'de KURULACAK OLAN KÜÇÜK BİR ULUS
Alınan bilgilere göre 2050'de satın alınacak bir ada (seçilmiş) pagan insanlarını almaya başlayacaklar, satın alınan adaya sadece 10 bin ila 25 bin kişi alınacağı düşünülüyor, kendi bayrakları, paraları, marşları, kendilerine ait kimlikleri ve pasaportları olan küçük bir grup oluşmaya başlıyor. Herkesten bağımsız küçük bir devlet kurma hedefleri var 2050 de. Eğer girebilme ihtimallari olursa “Mikro Ulus Devletlerine” girmeye çalışacaklar "Mikro Ulus Devletlerin" ne olduğunu bilmeyenleriçin link bırakacağım incelersiniz. Koaliasyonun bir parçası olamazlarsa ne yapacaklarını bilmiyoruz detaylı bilgilere ulaşamadık bu bilgiler çok temel bilgiler şimdilik ve son olarak 2050 de kurulacak “pagan” devletin bayrağı belirlendi (neden "pagan" diyorum çünkü kurulacak olan ulusun adı gizli adı var ama ulusun adına ulaşamadık ulaşabildiğimiz tek bilgi "pagan" toplulukları olduğu.
Bayrakları:
Mikro Ulus Devletler
1 note
·
View note
Text
MASTERHABER - DRAGON+ (3)
Haberlerin Kalbi Burada Atıyor!
MasterHaber.com, geniş haber kategorileriyle herkesin ilgisine hitap eden güvenilir bir haber sitesidir. Dünya haberleri, siyaset, ekonomi, magazin ve teknoloji haberlerinin yanı sıra birçok farklı konuda güncel ve objektif içerikler sunar. Siz de MasterHaber.com'u ziyaret ederek en güncel ve doğru haberlere kolayca erişebilirsiniz.
Dünya Haberleri: Dünyadan Son Gelişmeler
MasterHaber.com, dünya haber kategorisiyle dünyada yaşanan önemli gelişmeleri takip etmenizi sağlar. Uluslararası ilişkiler, krizler, doğal afetler ve daha fazlası hakkında güncel bilgilere ulaşabilirsiniz.
Siyaset Haberleri: Ülke Gündeminden Haberler
Siyaset haberleri kategorisinde, Türkiye ve dünya siyasetindeki önemli gelişmeleri bulabilirsiniz. Partiler arası ilişkiler, seçimler, yasama ve yürütme organlarıyla ilgili haberleri takip edebilirsiniz.
Ekonomi Haberleri: Para Piyasalarından Son Durum
Ekonomi haberleri kategorisi, ekonomi dünyasındaki güncel gelişmeleri ve finansal durumu takip etmenizi sağlar. Borsa, döviz, altın gibi konularda güncel bilgileri bulabilirsiniz.
Magazin Haberleri: Ünlülerin Dünyasından Haberler
Magazin haberleri kategorisinde, ünlülerin yaşamları, ilişkileri, projeleri ve daha fazlası hakkında güncel bilgilere ulaşabilirsiniz. Magazin dünyasındaki en son gelişmeleri takip edebilirsiniz.
Teknoloji Haberleri: Teknoloji Dünyasından Haberler
Teknoloji haberleri kategorisinde, teknoloji dünyasındaki en son gelişmeleri ve yenilikleri bulabilirsiniz. Yeni çıkan cihazlar, mobil uygulamalar, yapay zeka, spor haberleri, teknoloji haberleri ve daha fazlası hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
932 notes
·
View notes
Text
101. Yıl
Bir avuç Türk dünyaya meydan okudu. Sonraları, hiçbir büyük devletin aklına gelmeyecek bir kumandan, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal gibi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kumandan ortaya çıktı. Realistti, hesap kitap yapmadan hiçbir adım atmaz, kesin zafer alamayacağı hiçbir yola girmezdi. Ona, yolun başındayken kimse inanmadı, ne çok yakın dostu bildiğimiz İsmet Paşa - Samsun'a çıkmadan önce İstanbul'da teklif etmiş ancak İsmet Paşa daha yeni evlendim, bir süre beni rahat bırak diyerek reddetmişti-, ne Fevzi Paşa - Fevzi Paşa'da o vakit ne kadar koyu milliyetçi olsa da devlete bağlı bir kumandandı, ilk vakitler Mustafa Kemal Paşa'ya karşıydı.- ona inanmıştı. Vakit geçti, zaman geçti, ona inanmayan bir kimse kalmadı. En umutsuz insanlara, umut oldu. Türk Halkı'na direnmesi için son bir güç verdi ve bu güç doğuda Ermenilerle, güneyde Fransızlar ve yine Ermenilerle, batıda ise Yunanlılarla çarpışmalarına olanak sağladı. Millet yine kendi istikbalini, kendi kaderini kendi kurtardı. Cumhuriyeti biz böyle kurduk, savaşarak, kan dökerek... Büyük fedakarlıklar yaparak. Elimizde bir kuruş para yokken yetiştirdiğimiz meyvelerle sebzelerle takaslar yaparak yeni kurduğumuz cumhuriyeti güçlendirmek adına teknolojik aletler aldık topraklarımıza. Şimdi ise böyle zorluklarla elde ettiğimiz şeyleri birer birer satıyorlar. Türk devletini t*rörle aynı masaya oturtmaya çalışıyorlar. Bu ülke şehitlerin kanı ile kuruldu, neredeyse her gün şehit veriyorken, onların kanı dahi kurumamışken böyle bir düşünce... Ruhumuzu parçalıyor. Ancak ben inanıyorum, Türk Halkı buna izin vermeyecektir. Cumhuriyetin 101. yılında böylesine zırvalıklar engellenecektir. Böyle güçlüklerle elde ettiğimiz bu cennet vatanı birkaç vatan haininin eline bırakmayacaktır. Ne mutlu Türk'üm diyene!
#kitapvesarap#postlarım#mustafa kemal atatürk#bokmutluyuzaqq#iyiyimlaben#kaanbubelli#kemalistbiradam#kemalistbirkadın#my post#rumll#istanbulfatihiii#tr ataturk#simseklerintanrisi#sarhoskedi#lostonyoubabe#uranophiles#uykusuzlukbelirtisi#petricorsworld
71 notes
·
View notes
Text
Başıboş muhalefet sorunu
Köpek popülasyonu son beş yılda 4-5 kat artmış.
Bu veri de belediyelerin görevini tam manasıyla yapmadığını gösteriyor.
Belediyeler görevini (kısırlaştırma ve rehabilitasyon) layıkıyla yapmış olsaydı bugün bu sorunu konuşmuyor olacaktık.
Bugün bu sorun varsa ne yapılmalı?
Tabi ki önlem alınmalı…
Önlem almak adına TBMM’de bir yasa teklifi hazırlandı.
Yasada neler var?
Kanunun amaçlarına "insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla" ifadesi ekleniyor.
Sokak hayvanlarına ilişkin yürütülecek çalışmalarda, "tereddüte mahal verilmemesi, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan ‘sahipli hayvan’ ve ‘sahipsiz hayvan’ kavramları" açık bir şekilde tanımlanıyor.
Tedavi edilemeyen salgın bir hastalığı veya saldırganlık durumu söz konusuysa uyutulma işleminin uygulanacağı da taslakta açıkça belirtiliyor.
‘Maddeler bu kadar açıkken ve tüm başıboş sokak köpekleri içerisinde bu oran büyük bir ihtimalle yüzde 1 seviyesini de bulmayacakken; bu kopan fırtına da neyin nesidir?‘ sorusu doğal olarak karşımıza çıkıyor.
Kopan fırtınanın birinci nedeni; Gezi Parkı’nda olduğu gibi insanları sokaklara dökerek yeni bir iç karışılıklığı tesis etmeye çalışmak…
İkinci nedeni ise; yasaya göre belediyelerin çalışmak zorunda kalacak olması…
Yasayı hakkıyla uyguladığınızda; zaten hiçbir sorun çıkmayacak.
Zaten büyükşehirler ağırlıklı olarak CHP’li belediyeler tarafından yönetiliyor.
Talimat verin ekiplerinize; yasayı bihakkın uygulasınlar.
Uygulanmazsa sorumlulara hapis cezasını da öngören bu yasadan neden korkarsınız?
Kendi belediyenize ya da çalışanınıza mı güvenmiyorsunuz?
Ya iş yapmaya gözünüz yok ya da ülkeyi yeni bir karışıklığa taşımak istiyorsunuz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor…
Aksi takdirde yüzde 1’in altında uygulanabilecek uyutma durumuna odaklanıp, sorunu oluşturan yüzde 99’dan fazlasını gözden kaçırmanın başka bir izahı da olamaz.
Konser vermez, barınak yaparsan sorun çözülür.
Örneğin; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tek seferde 553 milyon liralık konser ihalesi yapmak yerine barınak ihalesi yapabilir…
2019’dan bu yana 1 metrekare yapılmamış. Yapılan en son barınak Kadir Topbaş imzası taşıyor.
Üstelik bununla ilgili ödenek alınmasına rağmen…
Maksadı üzüm yemek olan herkes bu konuya böyle bakar.
Ama maksat bağcı dövmek…
Hem de maalesef dışarıdan alınan talimatlarla bunu gerçekleştirmek…
İş yapmaya gözü olan yapıyor.
AK Partili Gaziantep Büyükşehir Belediyesi sorunu çözmüş.
100 dönümlük bir alanı, doğal yaşama uygun biçimde sokak hayvanlarına ayırmış.
Köpekleri ‘sokak hayvanı’ olmaktan kurtarmış.
Hayvan hastanesi yapmış, tedavilerini üstlenmiş.
Yani işini yapmış.
Ve hayvanların ölmesine de gerek kalmamış.
İBB’nin Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden kat kat fazla bütçesi var.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yakın dostu Malatya Milletvekili Veli Ağbaba bakın ne diyor; “Hayvanseverleri büyük mücadeleye davet ediyoruz. Sokaklar sizin. Bu mücadele başarıyla sonuçlanacaksa bir araya gelerek sesimizi yükseltelim. Sokaksa sokak. Ne yapacaklar? İdam mı edecekler sizi? Bedel ödemeden bir şey elde edilemiyor. Bu ülke kurulurken bedel ödendi. Mustafa Kemal idamı göze aldı. Memleketi kurtardı. Ayağa kalkın mücadele edin.”
Sahipsiz köpekler ile ilgili yasayı ‘Kurtuluş Savaşı’ ile denk tutan bir yaklaşım…
CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, yasanın çıkması halinde sokakları yıkmakla, ateşe vermekle tehdit ederek; “İki ağaç kesildi diye sokakları nasıl inlettiysek, aynı şekilde mücadelemizi veririz.” ifadelerini kullanıyor.
Ne güzel siyaset…
Yahu büyükşehir belediyesi sizde, ilçe belediyelerinin büyük çoğunluğu sizde…
Belediyelerine yaptır barınakları, hayvanlar da insanlar da rahat rahat yaşasın…
Ayrıca Türkiye’nin derdi ile dertlenen bir muhalefet anlayışı; bu ekonomik zorluklar içerisinde yeni bir ‘Gezi Vakası’nın ülkeye nasıl bir faturası olacağını düşünür.
Ama dedik ya; başıboş muhalefet…
Başıboş sokak köpekleri yasasından önce; başıboş muhalefet yasası çıkarmak en doğrusu olacak sanki…
HABER7 YAZARI : Ferhat Murat 23.07.2024 08:46
36 notes
·
View notes
Text
Japonya Asgari Ücret 2024 — Japonya’da Asgari Ücret Ne Kadar?
Japonya asgari ücret, bu ülkeye taşınarak kazanç elde etmek ve yeni bir hayata başlamak isteyen pek çok kişi tarafından merak ediliyor. Güneydoğu Asya’nın açıklarında yer alan Japonya, bir adalar ülkesidir. Binlerce adadan oluşan bir takım ada olarak değerlendirilebilecek Japonya, doğal kaynaklar açısından pek zengin olmasa da sanayi konusunda önemli olanaklara sahiptir. Bu sebeple dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olarak değerlendirilir. Bu durum yeni bir ülkede meslek edinmek ve para kazanmak isteyen pek çok kişinin tercihi olmasını sağlar.
Bu yazımıza benzer diğer yazılarımızı incelemek için asgari ücret kategorimizde ki yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
Japonya Asgari Ücret Ne Kadar?
Japonya asgari ücret 2024 yılında yapılan zamla birlikte dünya çapında en çok merak edilen ve araştırılan konulardan biri haline geldi. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan ve ekonomik açıdan önemli bir kalkınma yaşayan Japonya, çeşitli sektörlerde dünyanın önde gelen isimlerinden biri olmayı başarıyor. İhracat açısından da aktif bir yapıda olan bu ülke, asgari ücret konusunda vatandaşlarına çok çeşitli olanaklar sunuyor.
103 notes
·
View notes
Text
Avustralya Göçmenlik Süreci Ne Kadar Sürer?
Avustralya göçmenlik başvurusu yaptıktan sonra sonuçlanma süresi başvurduğunuz vize türüne ve başvurunuzun detaylarına bağlı olarak değişir. Kimi başvurular birkaç ay içinde sonuçlanırken, bazıları daha uzun sürebilir. Beklemek can sıkıcı olabilir ama sabırlı olmak bu süreçte oldukça önemlidir.
Başvurunuz kabul edildikten sonra yeni hayatınıza hazırlanmaya başlayabilirsiniz. Avustralya’da sizi neler bekliyor? İş imkanları, eğitim fırsatları ve büyüleyici doğasıyla bu ülke, yeni başlangıcınızı muhteşem bir deneyime dönüştürecek. Beklediğinize değdiğini göreceksiniz!
#Avustralya#Avustralya göç başvurusu#Avusturalya göç#Avustralya göçmenlik#Göçmen vizesi#avustralya asgari ücret#australia
37 notes
·
View notes
Text
AĞUSTOS 4.1
Ağustos'un ilk haftası ne kadar hızlı geçmiş, inanamıyorum. Temmuz ne kadar yavaşsa bu ay o kadar hızlı akıyor. Temmuz'un son günleri kötü geçti benim için, özel hayatımda ilişki sorunları çok yoğundu. Ağustos'ta biraz toparlarız umarım çünkü kalbim kırık biraz.
Her gün için notlar almıştım, beklediğimden uzun oldu. Yine de hatıra, hatıradır.
1 Ağustos Perşembe - Merağın Yok mu Böyle Şeylere?
(Merak tweetini neden kimse bilmiyor ya :)
● Yeni başlangıçlar için yeni bir defter. Ve bazı kopuşlar, ve kalp kırıklıkları... Bu da geçecek inşallah.
●Markette "ay tuzlu kiraz yazmışlar, olleyy vişne buldum" diye sevinip zoete kelimesinin zoute olmadığını eve gelince daha doğrusu vişneyi(!) yiyince fark etmek. Kim kirazı "tatlı kiraz" diye betimleme ihtiyacı duyar ki? Hiç unutmayacağım yeni kelime: Zoete!
●Sadece kayboldu beyanıyla başka hiçbir şeye gerek kalmadan yeniden gönderilen 29 parçalık kargo...
● Bu Ağustos listesini hiç görmeden yaptığım geçici dövmeler. Önce bulutu görmüştüm, Hollanda'nın bulutu... sonra ise domatesi; o da Türkiye'nin... İkisi bir arada olmuyor gerçek hayatta.. Böyle serin yaza böyle tatsız domatesler... Henüz burada kimseyle "bana türkiyeden bir tane yaz domatesi getirir misin?" diyecek kadar samimi değilim ama şu yeşilli kırmızılı yaz domateslerini çok özledim.
● Ve sonunda televizyonumu değiştirmeye geldiler. Önüne masamı çekip cheesy şeyler izlerken tez yazma zamanı. Kime diyorum, hey!!!
2 Ağustos Cuma - Rotterdam
●Rotterdam Tumblr buluşmasıııı. Uzun zamandır bu kadar eğlendiğim bi gün olmamıştı. Karşımıza çıkan insanlar da dünyadaki rızkımıza dahil gerçekten 🥲 Rotterdam da "tekrar ziyaret edilecekler" listesine girdi.
● İkinci dünya savaşında yıkılmayan nadir binalardan birisi olduğu için belediye binasına gittik. Orada Hollandayla ilgili sorduğum bi soruyla bütün çalışanları kilitledim sanırımfkfffk, hepsi soruma cevap aramaya çalıştı ve bunun üstüne düşünmemiştik dediler. Çalışanlarsan birisi de hiç duymadığımız bir ülkeden Belucistan'danmış. Sonra baktım ki ülke değil orası..Neyse karışık işler.
● Binaya girdiğimizde üst kata çıkmak yasak diyen görevli sonra bizi üst kata çıkarıp bir sürü tarihi ve kültürel bir şeyler anlattı. Üstüne de belediye meclis toplantılarının yapıldığı salona götürdü. Ama sürekli hollandaca konuştu ve kendimi bu ülkede ilk kez bu konu hakkında bu kadar kötü hissettim.
● Vee köyümüze dönerken trende önce bağlaç olan de,da'lara yönelik test çözdük. Sonra da Dutch alfabesi ve telafuzu çalıştık. Harika bi yolculuktu :)
3 Ağustos Cumartesi - Aachen
● Bugün Almanya'nın Aachen şehrine gittik. Gecenin bir körü uyanıp Aachen katedrali hakkında 50 dklık belgesel izleyip not almıştım. Aachen katedral rehberliği yaptım arkadaşıma :)
● Ben olsam benim gibi bir gezi arkadaşım olsun isterdim amaa kendi gezi arkadaşım da çok iyi çıktıkgkkgl. Nerd ve hafif çatlak insanlara bayılırım. Ve de nazik...Köyümüze döndüğümüzde yürüyen merdivenlerde bana dönüp "çok güzel bir geziydi, teşekkür ederim" dedi. Asıl ben teşekkür ederim ya. Ben sadece Aachen'a gitmek istediğimden bahsetmiştim bir süre önce ve o ise günü ayarlayıp hafta boyunca Aachen'la ilgili linkler gönderdi bana.
● Lindt'in çikolata outletiyle güne başladık. Sonra Aachen şehrini gezdik. Sonra da üç ülkenin sınırlarının birleştiği tepeye tırmandık. Biz Almanya üzerinden bir ormanın içinden tırmanış yaptık ve bizden başka kimse yoktu, yollar çok kötüydü ve bir ara ormanın içinde yoldan çıkıp biraz tedirgin olduk. Dönüşte ise Hollanda üzerinden medeniyetle yapılmış yollardan indik. Canım Hollandamın canım yollarıjgkgllf
●Ve sınıra o kadar yakın olduğu halde (yani 11 numaralı ev hollandaysa 13 numaralı ev almanya, o kadar aynı mahalle) sorduğumuz her soruya Almanca cevap veren Almanlar... Ama bunu Almanca konuş baskısıyla yapmıyorlar onu da hissettim burada.
● Aachen ve Rotterdam için ayrı bir hatıra yazısı yazmak çok isterim ama vakit bulabilir miyim bilmiyorum. Bunları sıcağı sıcağına öğrendiklerim ve yaşadıklarım hala tazeyken yapmam gerek. Dönüş trenlerinde bir yandan müzik dinleyip bir yandan hatıra yazmak tatlı oluyor aslında. 4 Ağustos Pazar- Dutch köyünde Hindistan Gecesi ve Bütün Özlediklerim Benden Ayrı Yaşıyor
● Sakin bir pazar. Bisikletle yeni rotalar keşfetme günü. Sıra sıra ağaç dolu bu sokağa bayıldım. Miso çorbası yapayım diye miso paste ararken alışveriş tikka masala alarak sona erdi.
● Çok sevdiğim bir arkadaşımla çok uzun zaman sonra zoom görüşmesi yaptık. Amerikanın bir yakasından diğerine taşındı artık aramızda okyanus artı Amerika kıtası var
● Gece gece çıktı almaya kampüse gittim ve dayanamayıp ormanın içinde bisiklet sürdüm. O adrenalini, hafiften korkmayı çok seviyorum. Veee havanın buzz gibi olmasını da
"bir yaz günüüü bir yaz günüüü, hiç bu kadar üşüdün müü?" 5 -6- 7 Ağustos : Bir Gece Ansızın Gelebilirim ve Yeni Hafta
● Yeni hafta gece 01:00'e gelirken ve uyumaya çalışırken şu böceğin sesiyle başladı. Böyle sanki CD cdroom'a sıkışmış gibi bir ses geliyor, sonra duruyor bi 5 dakika sonra tekrar, AY BU NE, BU NE?? diye çıldıracaktım böceği bulana kadar... Köy kızım burası, ne bekliyorsun? Alışacaksın.
● Veee sürekli ertelediğim ve gözümde büyüttüğüm iki adımı attım. Ve hiç de gözümde büyüttüğüm kadar zor olmadı. Ama erteleye erteleye geç kaldım biraz. Bunu düzeltmemiz niye bu kadar zorlu bir süreç sevgili jurnal?
● 6 Ağustos Salı : Bir arkadaşım Türkiye'den döndü. Hava 30 dereceydi. Ve hep birlikte parka gittik. Bisiklet parkının önünde dururken bi anda dengemi kaybettim ve bisikletten düştüm. İşte hayatımın örneği, bisikletle şehirler aşarım ama durduğum yerde düşerim.
● 7 Ağustos Çarşamba : Günleri tutamıyoruuum. Bugün de arkadaşımla ikinci el dükkanına gitmek için sözleşmiştik. Birlikte gaza gelip Hollandaca kitaplar aldık, ben bir çay fincanı aldım. Gitme amacımız ise bana siyah bir çerçeve bulmaktı, burası nerenin hazine haritası acaba? Arkasına baktım ama hiçbir şey yazmıyordu. Ve evet hayattan hala böyle şeyler bekliyorum, gizli bir harita, ya da bir yerde daha önce kimsenin bulmadığı bir Van Gogh tablosu bulmakkkgljllg.
...............
Peki neden "bu haftayı daha iyi geçirebilirdim, tam olarak istediğim gibi olmadı, hakkını veremedim" hissinden kurtulamıyorum hiç? "Tam olarak ne istiyordun bu haftadan?" sorusu gelirdi sanki terapide.
Bilmiyorum, şöyle şeyler mesela? Yepyeni bi Van Gogh tablosu bulmak, Hollandaca 1000 kelime öğrenmek, 400 km koşmak, 5000 kelime tez yazmak ve muz yerken çilek tadı almak.
Ne? Zor mu sanki? Tamam muz yerken çilek tadı almasam da olur.
Ağustos 2024 - Tilburg
36 notes
·
View notes
Text
🫥ES-SELÂM🫥 EY GÜZEL MEMLEKETİM
◾️Dört fotoğraf...
♦Üç cinayet, ♦Bir ifade özgürlüğü; ♦Bir kişi tutuklandı!!!... ♦Üçü serbest sadece Dilruba tutuklu!
▪️Akp’nin yeni 'Türkiye yüzyılı' dediği şey, bizden olmayan bertaraf olur mantığı ile ülke yönetmek mi?. ▪️Belki ölçüyü biraz kaçırmış olabilir lâkin nüfusun %85’inin yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşama tutunmaya çalıştığı ve toplumsal ruh sağlığının alarm verdiği bir ortamda artık toplumsal normal budur.!
AŞKLA, GÜVENLE, DUAYLA.. 🌹💙🍀🌹💙🍀🌹💙🍀🌹
30 notes
·
View notes
Text
Sevgili Milli Takımımızın Kahramanları,
Biliyoruz, bugün hepimiz için zor bir gün oldu. Sahada elinizden geleni yaptınız, tüm gücünüzle savaştınız, ter döktünüz ve sonuna kadar mücadele ettiniz. Ancak, bazen futbolda her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Bugün sahadan istediğimiz sonuçla ayrılamadık, ama bu sizin ne kadar değerli olduğunuzu değiştirmez.
Sizler, ay-yıldızlı formanın onurunu ve sorumluluğunu her zaman en iyi şekilde taşıdınız. Milli marşımızı okurken gözlerinizdeki parıltı, sahada gösterdiğiniz azim ve kararlılık, her birinizin bu ülke için ne kadar önemli olduğunuzu bize bir kez daha hatırlattı. Maçı kaybetmiş olabiliriz, ama inancımızı ve umudumuzu kaybetmedik. Çünkü biliyoruz ki sizler, her zaman yeniden ayağa kalkmayı ve daha güçlü bir şekilde geri dönmeyi başaracaksınız.
Futbol sadece bir oyun değildir; bazen hayatın ta kendisidir. Bu yolda karşılaştığınız zorluklar ve engeller, sizi daha da güçlendirecek ve olgunlaştıracaktır. Bizler, sizlerin yanında olmaya ve desteklemeye devam edeceğiz. Bugün belki sonuç istediğimiz gibi olmadı, ama yarın için umutlarımız her zamankinden daha büyük.
Sizlere olan inancımız tam. Birlikte geçirdiğimiz her an, birlikte kazandığımız ve kaybettiğimiz her maç, bizi daha da yakınlaştırıyor ve bir bütün haline getiriyor. Bu yolda attığınız her adım, bu ülke için büyük bir gurur kaynağıdır.
Başınızı dik tutun, çünkü sizler bizim gururumuzsunuz. Bu kayıp, sadece yeni bir başlangıç. Gelecek maçlarda, sahada göstereceğiniz performansla yine hepimizi gururlandıracağınıza eminiz.
Sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.
Her Zaman Yanınızdayız,
Tüm Türk Futbolseverleri
22 notes
·
View notes
Text
“Ey Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt!
Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı.
İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt!
Yabancıdan geri alır kutlu toprağı!”
(Atsız)
33 notes
·
View notes
Text
HavaHaber.com: Güncel Havacılık ve Savunma Sanayi Haberlerinin Adresi
HavaHaber.com, havacılık, savunma sanayi, havayolu şirketleri ve turizm gibi alanlarda güncel ve kapsamlı haberler sunan öncü bir haber kaynağıdır. Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanındaki havacılık ve savunma sanayi sektöründeki önemli gelişmeleri takip etmek isteyenler için ideal bir kaynaktır. İşte HavaHaber.com'un sunmuş olduğu haber başlıkları:
Savunma Sanayi Haberleri:
HavaHaber.com, Türkiye'nin savunma sanayi sektöründeki en son gelişmeleri ve yenilikleri yakından takip eder. Savunma sanayi alanındaki projeler, anlaşmalar, ihaleler ve teknolojik yeniliklerle ilgili güncel haberleri sunar. Ülke güvenliği ve savunma sanayi sektörüne ilgi duyanlar için HavaHaber.com, güvenilir bir kaynaktır.
Havacılık Haberleri:
HavaHaber.com, havacılık sektöründeki en son gelişmeleri ve haberleri okuyucularına sunar. Havayolu şirketlerinin filo genişletme planları, yeni rotaları, teknolojik yenilikler ve sektöre yönelik güncel haberler HavaHaber.com'da yer alır. Havacılık sektörüne ilgi duyanlar için vazgeçilmez bir kaynak olan HavaHaber.com, güncel ve detaylı içerikleriyle dikkat çeker.
Pegasus Haberleri:
Pegasus Havayolları ile ilgili en son haberler ve güncel gelişmeler HavaHaber.com'da yer alır. Pegasus'un filo genişletme planları, yeni rotaları, kampanyaları ve sektördeki yeniliklerle ilgili detaylı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Pegasus yolcuları ve havacılık sektörü profesyonelleri için HavaHaber.com, güvenilir bir haber kaynağıdır.
Turizm Haberleri:
Turizm sektöründeki en son gelişmeler ve haberler HavaHaber.com'da yer alır. Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanındaki turizm destinasyonları, seyahat trendleri, otel haberleri ve sektöre yönelik önemli gelişmelerle ilgili güncel bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Turizm sektörüne ilgi duyanlar için HavaHaber.com, önemli bir haber kaynağıdır.
HavaHaber.com, havacılık, savunma sanayi, havayolu şirketleri ve turizm alanlarındaki en güncel ve kapsamlı haberleri okuyucularına sunarak sektöre yön veren bir kaynaktır.
222 notes
·
View notes
Text
🎯 Muhalefet Türk Ulusunu Derin Emperyalist Planlar Gereği Bir Kez Daha Satmak İstiyor! Nasıl mı? Sorular Sorarak Anlatayım. 🎯
Cumhuriyet ve insanlık yolu yeniden bir çare olduğu için tek seçenek olamıyor ise sebebi derin devlet yapısı tarafından organize edilmiş engellere takılmış olması mıdır?
Yoksa kimsenin böyle bir talebi olmadığı için midir?
Ya da bu çareyi görmezden gelerek bertaraf etmiş olmak adına olmadık hileli ve yanlış yollara 2002 yılından bugüne ısrar edildiği gibi Türk ulusunu yanlıştan yanlışa satan muhalefet anlayışını yeniden dayatmak mıdır?
Muhalefetin işi sorunları ortadan kaldırmaya yönelik bir fikri ortaya koyarak toplumu o fikrin etrafında güç hâline getirmek yerine 2018 ve 2023 tarihinde olduğu gibi emperyalist planlara Türk ulusunu yeniden kişiler üzerinde bir kısır tartışma içinde bize bu kötülüğü layık görenlere bir kez daha satmak mıdır?
Eğer kişiler üzerinden bir çare mümkün olsaydı 2018 yılında ülke tek bir kişiye teslim edildiği için bu hallere düşmezdi. Bunun sebebi de muhalefettir.
Böyle bir muhalefet anlayışının olduğu bir ülkede ancak bu sonuç ve aynı yöntem yeniden bir çare gibi dayatma söz konusu olabilir.
Sorunun çözümü sorunun sebebi ile çözülmüş olsaydı kişi değişikliği yapma arayışı doğru olabilirdi.
Sorun ülke yönetme yönteminin demokrasi, adalet, ahlak ve etik kuralların dışına çıkarak toplumun ortak sözleşmesi Anayasanın bile askıya alınarak tanınmadan yirmi iki yıllık suçlara elbise olacak suçlarını hukuk kılıfı olacak bir bölünme parçalanma Anayasası yapmanın önünü açmaya hizmet etmektir.
Devlet Türk ulusu yararına yönetilmiyor hiç bir muhalefet partisi de devleti Türk ulusu yararına yönetmek için bir çaba göstermiyor.
Söz konusu vatanın ve ulusun geleceği konusu gün geçtikçe en büyük sorun olmaya başlıyor.
Tüm siyasi ve ve kitle imha silahı medya tarafından (derin yapı sermaye) dayatılan isimler gün geçtikçe Türk ulusunun desteğini kaybediyor.
Yaşanan gelişmelere bakıldığında ise Türkiye Cumhuriyeti Irak benzeri baas rejimi gibi parti devleti haline getirilmiş olması hiçbir muhalefet partisini derin yapının kontrol ettiği kimseyi rahatsız etmiyor.
Çözümsüz kişiler üzerinden mevcut sorun haline gelmiş rejimi sürdürülebilir yapmak emperyalizm dışında kimsenin işine yaramıyor ise tüm siyasi parti ve isimleri ülke yönetmek için tartışma konusu yapılan kişileri sahaya sürenler aynı yerdir.
Türk ulusu bu zokayı bir daha yutmayacaktır.
Engellerle karşılaştığım için tüm topluma bunu anlatamıyorum. Anlatan bir anlayışta görmüyorum.
Bir derin yapıdan bahsederek onların güçlü göstermek gibi bir söylem içimde olan ve o derin yapının her mahallede bir milyoner beslenmesi olan sermaye olduğunu bildiği halde söyleyemeyen ve mamaya satılarak bu kötülüğü bu topluma yapan tüm gazetecileri kınıyorum.
Amerikan derin devlet yapısı cfr'ye bağlı bilderberg cemaatinin temsilciliğini kimler yapıyor ise ülkemizde ki derin devlet yapısı onlardır. Kim olduklarını belgeleri ve ispatları ile çok yazdım yazmaya devam edeceğim.
İngiliz derin devlet yapısı chatham house kurumsal ortağı hangi holding ise derin devlet yapısı onlardır.
Bunların sahaya sürdüğü tüm siyasetçiler de bu yapının kontrolü altında Türk ulusunu aldatarak bunların çıkarına siyaset yapmak adına kitle imha silahı medyada tartışma konusu yine bu zihniyet tarafından yapılmıştır.
Her iki derin devlet yapısı kirli ilişkiler ağı ülkemiz aleyhine birer terör faaliyeti olarak kabul göreceği ve bunun hesabının sorulacağı güne kadar mücadele edeceğiz.
Nitekim odatv bu anlamda bu yapıya hizmet veren bir medya olarak nato ile ilgili bizi tehdit eden tüm gerçekleri açık açık yazmıştır.
Askeri ve sivil darbelerden, eğitimden vergiye, tüm siyasi gelişmelere biz karar veririz diye itiraf ettikten sonra başka bir adres aramak yeni bir ihanete ortak olmaktır.
Sermayenin ihanet gerçeğini bildiğim halde yazmadan bu gerçekleri ifşa etmeden yaşayamam.
Immanuel Kant'ın dediği gibi söylediklerimizden çok söyleyemediklerimize pişman oluruz. Dile getirilmemiş düşünce, gidilmemiş yoldur.
Pişman olmak istemeyen gerçekleri bir düşünce ile dile getiren bu çaba sorunu ortadan kaldıracak tek yoldur.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#muhalefet#iktidar#siyaset#derin emperyalist planlara satılmak#cfr#bilderberg cemaati#Amerikan derin devlet yapısı#chatham house#İngiliz derin devlet yapısı#kişiler üzerinden siyaset tartışması ihaneti#immanuel kant
11 notes
·
View notes
Text
Bu ilk değil! İsrail'in daha önceki işgallerinde neler yaşandı?
İsrail, Lübnan'ı daha önce kaç kez işgal etti, önceki işgallerde neler yaşandı? Uzmanlar son savaş hakkında ne düşünüyor?
İsrail, komşusu Lübnan’ı günlerce bombalamasının ve Hizbullah’a yönelik saldırılar gerçekleştirmesinin ardından şimdi de Lübnan'a kara harekâtı başlattı. Böyle bir saldırı ilk kez gerçekleşmiyor ve önceki saldırılar net bir sonuç ortaya çıkarmadı.
Peki daha önceki İsrail işgallerinde neler yaşandı?
1978: İLK İŞGAL
İsrail devletinin 1948’te kurulmasından sonra Lübnan, Filistinli mültecilerin sığındığı ilk adres oldu. Lübnan’a sığınan mülteciler arasında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün üyeleri de vardı. FKÖ üyeleri ile İsrail güçleri arasında çıkan çatışmalar sonrası İsrail ilk kez 1978’de Lübnan'ı işgal etti.
İsrail güçleri Lübnan’ın güneyine girdi ve iki ay sonra çekildi. Komşu Lübnan’da bir tampon bölge oluşturdular ve 2000 yılına kadar orada kaldılar. Bu ilk işgalde Lübnan’da 2000 savaşçı ve sivil öldü. İsrail tarafında ise 18 asker hayatını kaybetti.
1982: EN BÜYÜK İŞGAL
İsrail’in Lübnan’daki en büyük operasyonu 1982’de Lübnan İç Savaşı sırasında gerçekleşti. Binlerce İsrail askeri yüzlerce tank ve zırhlı araç eşliğinde sınırı geçti.
İsrail güçleri birden fazla cepheden hücum etti ve bir hafta içinde başkent Beyrut'un dış mahallelerine ulaştı.
Saldırı sırasında İsrail birlikleri yine Filistinli mültecileri katletti.
İsrail tankları Beyrut sokaklarında. Eylül 1982/AP
İsrail üç ay sonra geri çekilerek Lübnan içinde bir tampon bölge oluşturdu. Lübnan tarafında, çoğunluğu sivil olmak üzere yaklaşık 20.000 kişi öldürüldü. İsrail tarafında ise 654 asker öldü.
Filistin lideri Yaser Arafat Batı Beyrut'ta İsrail saldırısının hasarını inceliyor. 1982/AP
1996: YENİ BİR DÜŞMAN
İsrail’in 1982’deki işgali Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ülkeden ayrılmasıyla sonuçlandı, FKÖ merkezini Lübnan’dan Tunus’a taşıdı. Fakat bunun ardından Hizbullah kuruldu.
İsrail güçleri Nisan 1996'da grubun roket saldırılarına yanıt olarak ilk kez Hizbullah'a karşı harekete geçti. Saldırılar, iki haftadan biraz fazla sürdü. Yine siviller acı çekti, Lübnan tarafında 13 Hizbullah üyesi ve 250'ye kadar sivil öldürüldü. İsrail hiçbir kayıp vermedi.
İsrail ve Hizbullah karşılıklı saldırılara devam etti. Hizbullah İsrail’e roket saldırıları düzenlerken, İsrail ordusu bombardımanda bulundu.
2006: 34 GÜN SÜREN SAVAŞ
2006 yılının Haziran ayında Hizbullah sınırın ötesindeki İsrail kasabalarını topçu ateşine tutmanın yanı sıra, sınırı geçti, sekiz İsrail askerini öldürdü ve ikisini rehin aldı.
İsrail ise büyük hava saldırıları ve topçu ateşi ile Lübnan’ın genelini hedef aldı, hava ve deniz ablukası uyguladı, Lübnan’ın güneyine de karadan müdahale etti.
Savaş 34 gün sürdü ve ateşkesle sonuçlandı.
Lübnan’da 1191 kişi öldü, çoğu sivildi. İsrail tarafında ise 121 asker ve 44 sivil öldü.
BU KEZ NE OLACAK? UZMANLAR NE DİYOR?
BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen'a göre İsrail'in Hizbullah'a karşı saldırıları iki ülke arasındaki dengeyi şimdilik değiştirdi.
İsrailli askeri uzman Yoav Stern BBC'ye yaptığı açıklamada, 1982'deki gibi topyekun bir işgal değil, 2006'daki gibi sınırlı bir işgalin söz konusu olacağını söyledi.
ÇABUK ÇEKİLME İHTİMALİ VAR
Stern ayrıca, Hizbullah'ın uzun süredir Lübnan'ın güneyindeki kasabalarda konuşlu olduğunu ve bu durumun da İsrail'in bu kasabaları işgal ettikten sonra çabucak çekilme ihtimalini önlediğini söylüyor ancak Lübnan'daki senaryo çok daha zorlu olabilir.
HİZBULLAH HAMAS DEĞİL
Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Profesör Amin Saikal "Hizbullah Hamas değil. Hasar aldı ama çok iyi silahlanmış ve stratejik olarak konuşlanmış durumda" diyor.
"Hizbullah, İsrail işgaline karşı sonsuz bir direniş gösterebilir. Bu da İsrail için büyük insan ve malzeme kaybı anlamına gelebilir."
Jeremy Bowen ise İsrail'in hala Gazze'deki saldırılarının başlıca amaçlarından birini gerçekleştiremediğine dikkat çekiyor.
"Hizbullah'ın Güney Lübnan'da büyük bir tüneller ağı ve tesisleri var. Gazze'ye girdiklerinde amaçlarından biri Hamas'ın tünel ağını yok etmekti ve bir yıl sonra bunu hala başaramadılar."
Kaynak:hürriyet.com...
35 notes
·
View notes