#hicap
Explore tagged Tumblr posts
Text
1 note
·
View note
Photo
Chanyeol, Sehun - 230520 Back-to-Back Fancon in Manila press conference - [1, 2]
Credit: Jonathan Hicap.
#EXO#EXO K#Chanyeol#Sehun#230520#exo im#exo k im#chanyeol im#sehun im#230520 press#fantaken#fs:jonathan hicap
12 notes
·
View notes
Text
"..Ey' Benim;🦋
Bütün Diyarlara Bedel SEVDİĞİM
Adından Başkasına Dilimin Dönmediği
YÂR'im🦋
🦋SEVGİSİNDE ;
Nazlananım🦋
Bakmaya Doyamadığım,
EYY !... Kaderi Kaderime Yazılsın Diye🦋
Her Gece Yaradana Yalvardığım
SENİ ;🦋
Ne Çok Özlediğimi Bir Bilsen🦋
Yokluğundan Hicap Duyarsın...!
👇👇👇
124 notes
·
View notes
Text
Bilmelisin..değer, sevmekle olur..sevmek se inanmakla..inanmaksa beklemekle..beklemek SAF' lıktır..hadi..şimdilik kazanmışı oyna..Gerçek gelene kadar...
--Anlamıyorum seni..ve sendeki beni..vardıysa yüreğinde bir yangın..hani ateşi nerde...nerde
--Anlamıyorum seni..ve sendeki beni..vardıysa yüreğinde bir yangın..hani ateşi nerde...nerde
---Ellerime kıyamadığın ellerin..gelme be yâr..çay koydum odun ateşine...tarhanamda pişti hazır..birde yâren türküsü doladım dilime..gelme..gelme artık neye yanar...
---Biliyorum,bensizlik çökünce gözlerine..gece yalın ayak yürüyünce ülkesine..sen sadece,sessiz bir limanda yol alıyorsun..kendin denen bahçene....gül/ele....sen ...Bire....yol alıyorsun öylece..
---Sen ahirim dedin de ey can!
Sen sessiz sedasız çığlıklarını duydunmu?? o,kokunun...gittin be can..canını bende bırakıp gittinnnn.. yüreğin beklese ne yazar ..
---Sevmiyorum hırsızlığı...sesizce,apansız çalıp götürüyorlar kalbimizi..sonra..Sen bensin diyorlar..Sonra... yok ki sonrası... aheste bir acının ninisinde uyuyor bedenim..Nerdesin...
--Bin hazan geçsede ömrümden,yâremin adı sensin ey Yar!!! Kapında kalsada hayellerim.
Ruhumun direğisin SEN...
---Susar mı?sanırsın bu yürek.. sanmaki geçtin, gönül diyarımdan...anlaman zordur bilirim elbet.dil s u s sada gönül bilir yürekten....
---Bitmezki sevgin... Hak'tan gelen sefasıyla cefasıyla degilmi? S u s maz ki yürek...bıraktım...bilki ahirime....
---Bir yokluk çilesindeyim..ne noktalarım var nede virgüle ihtiyacım...artık koyverdim hayatı...umudumu yuvarladım dünyaya...Sen mi sevdin beni?sen mi sonsuzda bekliycen?gülmedim bile.. ben beklerken avuçlarımda dua dilimde nerdesin....cevabında kendin gibi yok tu..Şimdi bilki ben susma hakkımın esiriyim teslim ettim nasip çilehanesine kendimi..var git be yolcu git yoluna...artık yakamıycaksınız canımın ateşini..yakamıycaksınız... artık
---Durdun mu? deli gönlüm.sustun mu? rúzgârlara,kapın mı? kapandı,ben mi yok oldum... sen havanında adın mı zikrim? Yada secdem mi? Vuslatım dı..ben olmak yolunda sırların s u s larına dalmışken..kayboldum.Nakkaşın nakışında....
---Gök, yere keşifçimi göndermişti yağmurlarını bilemedim..Sonra senden bir koku mu? Yayıldı yer yüzüne..ben zerrenden bir parçaya can yangını gezerken..SEN!!!aşkın taa KENDİSİ anlarmıydım acep şuursuzluğumun farkındalığı ile SEN'ı....bilemedim...
---Yalanmış koca ömür..bir varmış bir yokmuş..nefesler yok olur..canlar tende soğurmuş..ölüm gelir kapıya,paralar pul,çırpınışlar hiç olurmuş..selâlara selam duran tabutlar..toprakla hasbihalde bulunurmuş...velhasıl a doslar.. ölüm varmış..bildiğımizin sonu inandığımızın inkarı....ölüm varmış....
---Bir puslu gece gibisin ey sevda...görünmeyenim misin??? göstermediğin mi??susturduğum musun???suskunluğun mu??? Yok be sadece seçtiğimizi oynuyoruz hepsi bu..bizden başka herkes mutlu olsun diye...
---Hayattı!!! en ince naģmeleri ile beni söyleyen...olmazdı yokluğun olmasaydı.... bu can ahh!! bu karalara inat sevda anlasaydın olmazdı....kimbilir hangi sevdanın kolları sardı boģazını ve hangi yürekte soğuttun kahreden gülüşlerini..ve sen bütün bunlarla.raksederken ben bu kadar kor olup geçemezdim senden...olmazdı be yar!!!sen olmadan bu CAN bu NEFES'te bunca dik durmazdı....AHİRETİME...
--Keşke birde gözlerimdeki seni görebilseydin...rakseden akşamların kadınsı şımarıklığında tam ben tadındayken...
---Kıskandım yağan yamuru,hatta sokağı yattığın yeri...ben ıçimde sana ipek çarşaflarla sevda kokuları sürünmüşken...
Kor ateşlerde eritmişken nefesini nefesimde...nefesini kıskandım NEFES'imden bile..hiç bilmediğime....
---sustum perdegâhına gidişinin...meğer ne uzunmuş gece..sen kimbilir..... kimbilir...ben burda beklerken sende....
---Nasıl anlardın ki beni...yüreğinin çırpındığını sen ben diye bende bir şey kalmadığını.... yangınların ateşlikten utandığını..., sevmelerin yas giyip lâl olduğunu....fîgânlarımın adını,, sımsıkı sardığını...nasıl anlatırdım ki... SENI SEVİYORUM demekten hicap duyduğumu....utandığımı .....hıçkırık hıçkırık.....
---İster aç kapıları ve gir ıçeri sesizce...ben uyanmam ki seninle gördüğüm o masum düşte.... istersen fırlat sonsuzluk kalesine ben hep orasıyım..AHIRETE...
----Mor bir sabaha uyansak..sen bana kahvaltı hazırlasan...çıtır çıtır yanan sobanın sesinde... Tüm s u s ları çekip içimize sesizce ağlasak, çaresizliğin bin şükür kederine..
--Keşke yanımda olsaydın...uyutsaydım seni dizlerimde... sen uyurken kaybolsaydı gece ve onca acı...sabaha leylak kokuları ile sinseydi ve ellerimin içinde silini verseydi çaresizliklerin... ahh!!keşke... bir umut olabilseydim gözlerinden akıp seni boğan sevdana ahh!! Keşke...
--feda candan edilir. Feda sevgili bilmesede ardan edilir..feda... fedayı bilmediğini diyene, bilsin diye edilir.. anladım anlamazsın..belkide haklısın Anlayamazsın yazmakla!! bakmakla !! dokunmakla bizde olmaz feda..anladım,ben YABANCIYIM buralara..lakin üç beş rakamla bizde olmaz feda...
---Söylemiyceksin ya!!!bir daha ozledim.....
Her zerrende ben yutkunurken sen söyleme...
Uykunun sıcağı... umudunun soğu olmuşken sen söyleme..
Bir türkünün yanık nağmeleri dudaklarım sen öpme.
Zikrinle parçaladığım tesbih tanelerimi..sen tarumar etme..
Gel!!gel öldür ikimizi bir can otağında...beni senden seni benden etme....Ah be yâârr sen bu kadar ben diye... toprak toprak göz yaşı dökerken .biz ağacını ķökünden kesme....ETME
---Sahi, ağlarmıydı? insan..kaç gözyaşına ortak olumuştuki bu eller....hangi kan pazarı hangi ahın pençesinde yırtılmışta susmuştu acıya inat..gözleri gizemi idi arkasında sakladığının....saçlarına perçem perçem sur'dan üflenmişti kimsesizlik....olsun du ki.... hayat mı? koymuştular adını yeni doğanın.... yoksa,bir penceerenin kırık camlarından yansıyan yok olmuş ahın sancıları mı? Ahhh!! Be kader kim bilirdiki sesizlik su olmuş can pınarlarıma...Bir duman hâlesi gökkubem..altında sırlardan dahi sakladığım BEN....ne yokluktu ki onca varlıga inat...hiçbir kahreden çizgide SİLİNMEYEN.....umuduma!!!
---Atlas yorganlara sarmasınlar beni.. kimsesizliğimin koynunda yatarken....hani gece başlarken dedinya!!! Uyu bak bir rüyanın en körpe yeri örter bizi....hani dedin ya ben varım...ellerin avuçlarımda ısınsın, izin ver....yok olan nasıl verilirdi ki??..kimsesizime..
--Şimdi hesap zamanıydı çırılçıplak....bir hazanın kahreden kollarında...yokluğun bu kadar âyân ken mevsimlere...sesizliğime selam ile.....
----Kim demişki başka bahar yok ...bütün hazanlar çatlasın....kim demişki kalbim deli kalbim boş...bütün kalpler yansın...kim demişki aşk yanmaktır ...bütün ateşler utansın.
----Kızıl---Deniz Bozan
9 notes
·
View notes
Text
Güherçile
O, benim için artık bir güherçile gibiydi. Limandan kapıp aldığım kalbimde onu fazlaca büyütmüştüm. Abartılı bir savanın avam saatinde çöğür edip amansızca; beni aşkta katlediyordu. Varım yoğum serinletici bir ayazın, katranında serüven olurken, kendimi ömürlük zannetmenin mil adım kadar uzağında görüp aşkı; mutluluğu onun kollarında hissetmek sanrımaymış.
Bir huş altında garnitür sevmek ile karşılaşıp onun kalbinde yem olmanın mağlubiyetiyle tanışmışım, sene bilmem ki kaç bin yokluk katı? İskorpit balıkları bile benim kadar yem olmamışlar, olmadan hicap eden oltaya namuslarını satmamışlar.
Tarkib edip sözcükleri, başımın fazlaca kalabalıklığından usandırıp onu; göğsümde uyuduğu geceleri makasla kesmişim, farkında olmadan. Füsunlanmış, alıp başını bir sevdada; benden fazlaca aklımı almış bir harapmış. Mukavemeti gönlünün yalan atmosferine sevdalı bir sürüngenmiş o; makbuzu sevda zorbalığı mağazasında bana kesen… Suflesi yapıldı yeniden sevebilmenin, ben artık o kız değilim. Büyüdüm, dişil sevdaların köstebeklerinden kocaman harflerle eril bir savaş başlattım sevdalara. Lügatımda kırık merhabaların, epifiz bezime sultan olup vurulduğu hadiseleri kaldı. Tesbih yapıp onu özlemeyi; çile çekmeleri en son hangi günde bıraktığımı saymaktan vazgeçmiş, sahanda yumurtası bilmişim hasreti ve yemem, artık tokum. Buruclarda ikiz gibi bir selamı duyulur; hangisine bakacağımı şaşırırım. Ormanda yetişmişim ben. Onunla yollarımız tende ayrı, hicapta çok gayrı… Edebi saltanatımda periyodik cetvellerle dövüp mezuresiyle bedeninin ölçüsünü almışım onu unutmanın. Gıdısı çok, soysuzluğu dantelli olmuş ayıplara. Ayrılıktan da çok, farklıyız…
Dilara AKSOY (Dila VARLI)
#keşfet#tumblr#blog#deneme#edebiyat#aşk#yazar#dilaraaksoy#essay#yalnızlık#oku#yorum#dilavarlı#writers on tumblr
12 notes
·
View notes
Text
I’m trying to find a nearby massage parlour but they keep turning out to be brothels and I need an actual remedial massage and brothels can’t generally get hicaps for health insurance reimbursement
#at least due to prostitution being decriminalised here they’re open about being sex shops#like ‘listed on google maps as being sex shops’ type of open
10 notes
·
View notes
Text
POPÜLARİTE MAYMUNU…
Pek çok hayat hikayesine yakından bakma şansı elde ettim. Bazılarının içinde de bulundum. Ekonomisi başka tartışma konusu. Lakin ben biraz antropolojisi üzerinde durmak istiyorum. Üniversite okumak, bir alanda yetkinlik elde etmek, mesleki alanda söz sahibi olabilecek bir mertebeye erişmek çok şeydir ama her şey değildir. Yetkinliği önemsiyorum lakin yetişmiş olmak kadar değil! Bizim toplumumuzda varlıklıysan, en zeki sensindir. Senden akıl almak için sıraya girer insanlar. Sana cevabını bildikleri soruları dahi sorarlar. Cevabı senin ağzından tasdik etmenin kendilerine bir avantaj sağlayacağı vehmiyle hareket ederler. Varlıklıysan en komik, en sempatik sensindir. Esprilerine gülmeleri için, kalite aranmaz! Olmayacak ortamlarda, olmayacak potlar kırarsın. Espri adı altında! İnsanlar gülmek için kendilerini ortaya atarlar. Hâlbuki hanzo gibi konuşmuşsundur. Lakin önemli değildir. O rezilliği başka yerde anlatır, orada da gülme performansı alırlar. Sizin komikliğe dair bir nam edinmenize yarayan aparatlara dönüşmek de onlar için bir avantaj olarak görülür. Varlıklıysan en güzel veya en yakışıklı sensindir! Ter koksan, hangi parfümü kullanıyorsun diye sorarlar. Bakımsızlığın, salaşlık olarak görülür. Saçını tarasan akşam davet olduğu fikriyle konuşmalar döner. Bu kepazeliğe düşmek o çevre için, o çevrede bulunmaktan hicap duymayanlar için bir rütbe kazanma yarışmasıdır. O yarışmada kazanan olmak, çoğu zaman kaybeden olmak demektir. Bunu anlaması, çoğu için zaman alır. Bütün bu orta oyununa kendini kaptıranların düştüğü durum daha feci.
Zeki, komik, sempatik, yakışıklı veya güzel bulunmasının ekonomik varlığıyla ilgili olmadığı zannına kapılmak, o ekonomik seviye ve getirileri devam ettiği müddetçe karakter olarak olmasa bile, psikoloji olarak çok da yıkıcı değildir. Lakin bir gün gelir ve pek çok sebepten o varlığı yitirirsin. Hatalı bir ticari hamle, olmadık bir kur değişimi, gamsız bir evlat veya eş, kumar düşkünlüğü, ortağının bir anda ortadan kaybolması, seni sıfıra çekebilir. İşte orada ne kadar yetişmiş olduğunun büyük önemi ortaya çıkar. Seni güneş ilan edip, çevrende dönen insanlar ortadan kaybolurlar. '' Zeki olsaydı, şu yatırımı yapmazdı. Akıllı olsaydı, şunu filanca departmanın başına koymasaydı,Komik olsaydı, şu bitlerin belini kırmazdı. Zaten güzellik salonundan çıkmıyor. Her yanı estetik.Aslında dikkatli incelersen tipsiz/çirkin vs”
Kağıttan imparatorluğun, gözlerinin önünde yok olur gider. Bu ağır bir süreçtir. Tüm bu hengâmenin parasıyla ilgili olmadığına gönülden inanmış, para gidince bile insanları çevresinde toparlama gayretine girişmiş ve kendini güneş ilan edip çevresinde dönecek hayali insancıklar hayal etmiş bir insanın dramı daha farklıdır. Hiç o kalabalığın içinde bulunmamış insanlardan, devşirme gezegenler icat etmeye çalışır. Karşılaştığı dirençle, sinirlenir, gerilir ve o direnci aşacak başka yollara sapar. Başka stratejiler geliştirir.
İnsan, ahlaki barajların aşılmasına kılıf üretmek konusunda çok başarılı bir memelidir.
Popülarite maymununa selamlar...
7 notes
·
View notes
Text
Hepimizin kimsenin öğrenmesini istemediğimiz ayıplarımız var. Halk bir öğrense belki kimimizi taşlayacak. En hafifimize de kınayarak kinayeli kinayeli baktıracak ayıplar. Ey nefsim! Serkeş basiretsiz nefsim. Halkın öğrenmesinden hicap duyduğun hataları, günahları Ĥalık da görüyor bilmez misin? Nedir sendeki bu kadar rahatlık.
51 notes
·
View notes
Text
youtube
Daha kavuşmadan ayrılmak nedir? Hiç hayal kurmadan umutsuzluğa uğramak, hiç, asla birbirinize ait olamayacağınızı bile bile onu sevmeyi sevmek, her sevdada bir umut olur belki bir gün kavuşuruz diye, ama o umudu hiç yeşertmeden öldürmek. Herşeye kadir olan Allahtan bile ona kavuştur diye dua etmekten utanmak hicap duymak, bunun tarifi yok bana ne yaptın bile diyememek...💙
22 notes
·
View notes
Text
Philstar: Foreign military 'intervention' warned in upcoming West Philippine Sea naval drill
A progressive fisherfolk group warned that the upcoming Philippines-Japan-Australia-US joint naval drills could increase tensions in the West Philippine Sea at the "further expense" of Filipino fisherfolk.
"It is the Filipino fisherfolk all over again who will bear the brunt of China’s retaliation against these provocative naval drills with other countries," said PAMALAKAYA national chairperson Fernando Hicap on Saturday.
"It has been proven that foreign military exercises did not dispel Chinese Coast Guard vessels from our territorial waters. On the contrary, Chinese forces have increased rapidly in response to the successive joint maritime exercises conducted by the Philippines and the US," he added.
"So why does the Marcos Jr. administration keep on joining military exercises with other countries in our seas?"
While PAMALAKAYA understands that the Philippines needs support from the international community to pressure China to leave Manila's territorial waters, Hicap said that the country needs to be wary of other superpowers that take advantage of the dispute in advancing their economic and geopolitical interests.
Beijing continues to maintain its presence within the West Philippine Sea even after the Permanent Court of Arbitration in 2016 invalidated the former's claim to almost the entire South China Sea.
The group said that they would continue to assert that the Philippines should stand on its own feet at fight for its national sovereignty peacefully and diplomatically using international laws that recognizes its EEZ.
2024 Apr. 6
5 notes
·
View notes
Photo
Sehun - 230520 Back-to-Back Fancon in Manila press conference
Credit: Jonathan Hicap.
8 notes
·
View notes
Text
Gazze'nin hâli ortadayken duamızda kendi dertlerimizden bahsetmeye hicap eder olduk..
7 notes
·
View notes
Text
🥀🥀🥀
Mahcub Lâle
Mahcub; utanan, hicap duyan.
Başını önüne eğmiş olduğundan bu adı almış muhtemelen.
Hayatımızda azalan bir duygu "hicap".
Utanmak, utanılacak bir duruma geldi sanki.
" Mâni oluyor hâlimi takrîre hicâbım "
Yeni güne bismillah .
Rabbim dünyada ve ahirette utandırmasın.
Amin.
28 notes
·
View notes
Text
Tekrar soru cevap yapalım faidesi oluyordu. Her gün atamayabilirim lâkin sıklıkla paylaşmaya çalışacağım. Yine cevapları anket tamamlanınca yorumlara yazarım.
6 notes
·
View notes
Text
Yitirilmemiş Gerçek
Bitmişler kovasına sığdıramıyorum seni; ardından su döküp uğurlar olsun’un emanet yollarına bıraktığımdan emin olarak tekrar dönecek olmanı ümit edemiyorum. Mevsimlerin cazları yılların yorgun sazları ve eskitilmiş dün harabeliğimde bugünlerimin bile sancıları beni benden almak suretiyle bir daha bana vermemek üzere beni yine hasretinin bitap serseri yanına sürüklüyor…
Ben bu yollardan çok kez geçtim, kaldırımda ellerimi tutmaya çalışan ve ardımda bırakmış olduğum çocukluğum gibi kendi ezbere koşulmuş gölgemi de bıraktım senden sonra. Sonra’lar sonrasız hikâyelere karıştı; bilmem ki hangi bedenin cezp edilmiş aklı çelmeye yeltenmiş sayfalarında kana bulasam duygularımı…
Bir katil olmak için çok çabaladım; kendi duygularını kendisinde öldürürse insan; intihar etmiş olmazdı, bunun adı düpedüz sadece infazdı. Hicap duydum eserlerimin sana serzenişlerinin sululuklarından; kargaya bok atayım derken serçenin küfürbaz kız kardeşi olmak hadisesinde yaralandı kanatlarım; bir daha sana uçmak cesaretini kendimde öylece cesurca ve delice bulamaz oldum. Bu yıl da sensizlik puanım yüz, derbederlik puanım yüz ve sana kavuşmak hakkım elde var sıfır… Kanaat notunu bile çok gördü bu sene de kader; hep mi senin yanında, hep mi senin tarafında olur? Asıl ona kızgınım, asıl ondan nefret ediyorum, asıl ondan bizli yolların yarım kalmış türkülerinde beni susuz ve kimsesiz bıraktığı için tiksinmek zaferimi kalbimde kutluyorum.
Bu sene de nicelerden niceler çalarak sonsuz hasretler gövdemde pusu kurarak yine çok özlendin. Seneye de bu böyle olacak sanıyorum, seneler birbirini kovalayıp saklambaçlı çocukluğumuza döndürürken yaramazlıklarını; biz koparılmış yaprakların hezimetli yanlarının çeşmesinden yalnızlık içiyor olacağız. İnkâr edilemez dik kafalılıklarla dolu duygularım var benim; eşref vakitlerimin çığ düşüren ılıman mevsimlerine kışın ayazlarını dökerek sevdim seni. Benim mevsimlerimle sabahlarım hiçbir zaman birbirine uyan olmadı; tıpkı bizim gibi, tıpkı ikimiz gibi. Unutulmamak lazımdı şimdi; sevda eşarbımı takarak yanında gururla aşkın çömez hallerine nifak sokup ayrılık meşrepliklerine asil aşkımı sunmak lazımdı.
Bu gece yine şarkılar sofrasında bir bardak rakıdan uzak günahsız geçirdiğim tüm gecelerim gibi sadece suyumu içerek hecelerimle söyleşilerimi sende yaşatıyorum. Dolambaçlı yolların çilelelerinde kartopu misali başımıza beyaz taşlar yağdırıp aklımızı başımıza getirmemek gibi planları vardı. Farz et ki; gönlünde balık yedikten sonra ağzında kılçık kalan balık yemesini dahi bilmeyen bir gönül kılçığıyım. Batıyorum öylece izbeliklerde ve sen bile neler olduğunu anlayamıyorsun, sonra geliyorum sessiz ve derinden; yemin ederek şifa otlarımdan gönlüne serpiştiriyorum geçiyor bütün yaraların… Ah deli ben! Erken sevmek hakkımı kullanarak hiç vazgeçememek sonsuzluğuna yakalandım. Sen, hatıralarımda şiirlerimin faili meçhul sebepsiz katiliyken ben şiirlerimde hatıralarımın sebepli katili oldum. Ben, ben böyle değildim. Hiçbir şey bu kadar acı değildi, hiçbir şey bu kadar derbederlik feneriyle acılarıma ışık veren değildi.
Senden sonra benden sonra demeyi dahi unuttum. Benden sonrası senden sonra bile bende kalmadı. Tamamlayalım isterdim mevsimlerin gelgitsiz mutluluklarını; son sözleri olmasın hiç bizsiz yılların, ne çok isterdim sana dair sende yalnızca seninle yaşamayı…
Kader, ellerimde un ufak olan hayatımın garez rüzgârından uçuruyor saçlarıma; ben, yine de intikamsız sevgi dolu bir hayat istiyorum ondan. Eğer bir gün, bir gün dediğim günler bugün olmak hakkını yaşarlarsa ve bugün, dünden uzak yarına mutluluk taşlı pırlantam sen olursan ben parlarken ışığın yalnızca senden geldiğini haykıracağım herkese. Herkes, herkes olduğu için herkes olmaktan nefret edecek. Çünkü sen benim, herkes olmayıp, hiçbir şey olamayıp her şeyimde saklı kalan biçare telaşsız günlerime kavuşmak temennili tek çaremsin.
İyi geceler’le dolu geceleri ne yapayım sen yoksan? Ben senli günlerin günaydın likörlerinden kana kana içip hiçbir zaman sarhoş olmadığım içkilerin aşk sarhoşluğu tezahüratlarına siz de buyurun diyerek herkesi sadece sevmekle sarhoş olmaya davet edeceğim. Herkes dediğim herkesler, herkes olmaktan bir kez daha nefret edecek. Çünkü onlar hiçbir zaman bir şey olamadılar benim için; hiç olmak hakkı devredilmiş fütursuz aymaz yalnızlıkların demiydi hepsi; sen benim açlık yolumda kendime doymaktan vazgeçerken kendimi sende doyurmak maksadıyla aşkına aç kaldığım tek çaremsin. Bu yıl da sensizliğe davet edecekse kader; ben sen yoksan sensiz sensizlikte bile yokum. Sevgilim, sevmek senden gelen kahırların bile mutluluk tablosuysa ben neden kötü resim çizen ressamı oynayayım? Her daim bizi güzel yazan yazar olmaya hazırım. Ellerimde kalp küllerimin yıkım süreçlerinin bittiğine dair ölümsüz belgelerim var; ben sen yolunda beni bulamazsam yarım yaşarım, sen yolunda bizi bulamazsam bilmiyorum ne yaparım…
Esaret tedavülden kalktı sanma; ben yıllardır seni sevmekle hüküm giymiş esaretlik mahpusunda damga yemiş sensizlik vurgunuyum. Sağ gösterip solla vuran hayat; sağ yanımın ölümsüz eserinin sen olduğunu bildiği halde seni bana ulaştırmıyorsa tebessümlerimin takasını rica ederim. Ben sana bir gülücük dağıtayım; sen bana bir ömrünü sun, ben sana gelmekten bıkmam, sen beni bir sev, ben takas ettiğim gençliğimce yalnızca yaşlılığımızda sana uğurlu yolların özürsüz mutluluklarını saçayım… Çünkü sen, bence yalnızca bende güzel durursun. Çünkü ben, bence yalnızca sende tamamlanmayı öğrenebilirim. Yarım kalmak yakışmaz bana.
Ver gönlünü elime sevgilim, gönlünü gönlümden koparamadığım senlerle dolu aşkıma ilave edeceğim…
Dilâra AKSOY
13 notes
·
View notes