#bebeklerde cilt alerjisi neden olur
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bebeklerde Alerji Döküntüsü 2023
Bebeklerde Alerji Döküntüsü
Yeni doğan bebeklerde dahil, bebeklerde alerji döküntüsü çok yaygın bir biçimde görülmektedir. Bebekler hassas vücut yapılarına sahip oldukları için döküntü görülmektedir. Bebeklerde alerji döküntüsü bazen farklı çevreye alışması alerji döküntüsünü tetiklemektedir. Ciltlerde oluşan alerji döküntüleri zararsızdır. Çoğu zaman kendiliğinden geçmektedir. Bebeklerde ortaya çıkan hastalıkların birçok farklı sebepleri bulunmaktadır. En sık görülen alerjik döküntüsü çevre olarakta direkt bağlantılıdır. Bu alerji durumları bazen ilaç kullanmadan çok kısa bir şekilde geçer. Bebeklerde bağışıklık sistemi gelişmediğinden bu gibi hastalıklara daha yatkın olabilme ihtimali vardır. Bebeklerde bu gibi döküntüler olduğunda sakin olunması gerekir. Akabinde doktoruna veya uzman çocuk doktoruna gidilmesi gerekir. Böylelikle doktorun vermiş olduğu ilaçlar sayesinde bebekler daha rahat olur. Sonrasında bebeğin hangi sebepten kaynaklı bu şekilde bir döküntü yaşadığı araştırılır. Döküntünün hangi sebepten olduğu araştırılır. Bebek için uygun olmayan bu besin grubundan uzaklaştırılır. Bebeklerde bağışıklık sisteminin daha fazla olması ve daha güçlü olabilmesi adına sağlıklı güçlendirici besinler tüketilmesi gerekir. Bebeklerdeki bu bağışıklık sistemlerinin bayağı güçlü olması gerekir. Bebekler küçük de olsa etkilenmez ve bağışıklık sistemleri daha da güçlü tutulur. Bebeklerde alerji döküntüsü yüksek ateş yapabilir. Nefes almada zorlanmalar yaşayabilir. Bu durumlar yaşandığı andan itibaren doktor ile itibaren irtibata yardım almaları gerekir. Ciltlerdeki kaşıntılar ve cilt üzerinde oluşmuş olan kızarıklıklar için alerji testlerinden geçebilmesi yeterli olacaktır. Bebeklerdeki Alerjiler Neden Oluşur? Bebeklerdeki alerjiler oluşma sebepleri bağışıklık sistemlerinin henüz çok düşük bağışıklık sistemlerimiz yaşam alanlarımızda bulunan ve vücudumuzda nefes yolları gibi burun ve derimizden giren zararlı maddelere karşı korumak maksadıyla gözle görülür reaksiyonlar oluşturmaktadır. Bebeklerde alerji döküntüsü olarak göstermiş olduğu reaksiyonlarla bağışıklık sistemimiz vücudumuzdaki ve hücrelerimizdeki bütün zararlı maddeleri yok ederek vücuda girmesini engellemektedir. Bebeklerdeki Besin Alerjisi ve Çeşitleri Nelerdir? Bebeklerdeki Besin alerji olarak birtakım reaksiyonlar oluşturmaktadır. Yeni doğan ve bebeklik dönemlerinde başlayan o döküntüler zamanla kazanılmış olan bağışıklıklar sayesinde atlatılabilmektedir. Genellikle ana temel olarak sayılabilecek besinler bulunmaktadır. Çoğunluğunun alerjisi olan besinler; - İnek sütü - Soya - Kabuklu ağaç yemişleri - Balık - Buğday - Kabuklu deniz ürünleri - Yer Fıstığı - Yumurta - Süt - Domates - Patlıcan gibi birçok besinlerde alerji oluşturabilecek döküntü ve reaksiyonlar oluşturmaktadır. Etken olan alerjik reaksiyonlar ilk andan itibaren yani anne karnında başlamaktadır. Bu yiyeceklerin oluşturmuş olduğu besin alerjileri bir anda kişi üzerinde çok farklı reaksiyonlar gösterebilir. Bu reaksiyonlar; - Mide bulantısı - Kusma - Karın ağrısı - Ciltte döküntüler - Baş ağrısı - Sinirlilik - Öksürük - Hırıltılı solunumvegöğüste daralma - Anafilaksi gibi rahatsızlıklar oluştur. Bazı durumlarda ise ileri boyut olarak bebeğin dudaklarında şişmeler ya da dillerinde şişme başlayabilir. Anafilaksi reaksiyonu çok önemli ve çok ciddi bir alerji reaksiyondur. Erken teşhis edilmediği zaman hayatı risk oluşturmaktadır. Bebeklerde Alerjik Durumların Çevresel Etkileri Nelerdir? Bebeklerde alerjik durumların çevresel etkileri de bulunmaktadır. Bu etkenler yaygın olmamakla birlikte, toza evcil hayvanlara küflere polenlere neme rutubete ve birçok şeye karşı alerjiler olabilir. Ayrıca bebeklerde cilt çok hassas olduğu için herhangi bir duruma maruz kaldığında kurdeşen gibi kızarıklık veya kaşıntılar oluşturabilir. Bebeklerde kullanılan şampuanlarda ve kıyafetleri bakım yapılırken kullanılan deterjanlar da alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Böylelikle Kontakt dermatit için ortak bir tetikleyicidir.
Bebeklerde Alerji Döküntüsü Bebeklerde Alerjik Durumların Mevsimsel Etkileri Nelerdir? Bebeklerde alerjik durumların mevsimsel olarak da etkileri bulunmaktadır. Mevsimsel olarak alerjik reaksiyonlar da genellikle ilkbahar dönemlerinde daha fazla oluşur. Genellikle bitki bazlı alerjilerin sebep olduğu mevsimsel alerjiler yılın belirli zamanlarında kendini gösterir. Alerji çeşitlerine göre en çok bebeklerde alerji döküntüsü olarak görülmektedir. Bebeklerdeki Alerji Teşhisi Nasıl Uygulanır? Bebeklerde herhangi bir alerji belirtisi reaksiyonları varsa kesinlikle bir çocuk uzmanına gitmeniz gerekir. Uzman doktor bir dizi test ve yöntemler ile alerji teşhisini belirleyecektir. Bunu bulmaya çalışırken kan testi ve deli delme testini kullanabilir. Deli delme testi derken yanlış anlaşılmasın. Derinin hemen alt kısmına küçük iğne ile spesifik alerjin zerresi yerleştirilir. 15 dakika gözlem altında tutulur. Herhangi bir reaksiyon yoksa o alerjin olasılık olarak ortadan kalkar ve farklı alerjin testleri denenebilir. Kan testi içinde bebeğin kanında bulunan antikor miktarına bakılır. Ve bu duruma göre uzmanların izleyeceği yöntemler değişkenlik gösterebilir. Bebeklerde alerji döküntüsü hakkında makalemizden geniş bilgi aldıktan sonra alanında uzman bir doktora başvurmanız faydalı olacaktır. Read the full article
0 notes
Text
DERİ ALERJİSİNİN NEDENLERİ, DERİDE ALERJİ SEBEPLERİ,
DERİ ALERJİSİNİN NEDENLERİ, DERİDE ALERJİ SEBEPLERİ,
Deri Alerjisinin Nedenleri
Derinize dokunan hemen her şey bir potansiyel alerjendir. Ama bazı maddelerin bir tepkiye yol açma olasılığı diğerlerinden daha fazladır. Şimdi en çok karşılaşılan etmenleri özetle görelim.
Bitkiler
ABD’de yapılan araştırmalar birkaç bitkinin deri alerjilerine yol açma riskinin son derece yüksek olduğunu, toplam nüfusun yarısı ile dörtte üçü arasında değişen…
View On WordPress
#bebeklerde cilt alerjisi neden olur#bebeklerde ciltte alerji neden olur#cilt alerjileri neden olur#cilt alerjisi nedenleri#cilt alerjisinin nedenleri#ciltte alerji neden olur#ciltte alerji nedenleri#deri alerji sebepleri#deri alerjileri nedenleri#deri alerjisi neden olur#deri alerjisi nedenleri#deri alerjisinin nedenleri#deride alerji nedenleri#deride alerji sebepleri
0 notes
Text
Ekinezya çayı nasıl yapılır? Ekinezyanın özellikleri nelerdir ve nasıl tüketilir?
Ekinezya çok popüler ve benzersiz özellikler sahip bir bitkidir ve genellikle grip ve soğuk algınlığıyla mücadele için tüketilir. Anavatanı Amerika’dır. Yüzyıllar boyu bölgedeki yerli halk tarafından çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde ekinezya kullanılmıştır.
Ekinezyayı tavsiye eden uzmanlar, bitkinin bağışıklık sistemini desteklediğini ve diğer bazı hastalıklar ile enfeksiyonların çoğunu azalttığını söylüyor.
Ekinezya Nedir?
Ülkemizde fazlasıyla yetişen çok sağlıklı bir bitki olan Ekinezya, latincede Echinacea purpurea’dır. Papatyagiller ailesine ait dünyanın en önemli ve en iyi bilinen şifalı bitkilerinden biridir. Bağışıklık sistemine çok ciddi düzeyde fayda sağladığı için, daha çok Kuzey Amerika olmak üzere dünyanın çoğu yerinde insanlar tarafından kullanılmıştır. Ülkemizde de bolca bulunan Ekinezya çoğunlukla kendiliğinden yetişir. Ekinezya bitkisinin gövdesi, yaprakları, kökü ve çiçeği kullanılmaktadır.
Ekinezya çayı nasıl yapılır? Ekinezyanın özellikleri nelerdir ve nasıl tüketilir? Dr. Gökhan Güler ekinezya bitkisi hakkında merak edilenleri sıraladı.
Ekinezya bitkisinin özellikleri nelerdir?
Ekinezya bitkisinin boyu 150 santim kadardır. Genelde dik büyürler. Çoğu zaman her dalında bir tane çiçek olur. Taç şekline benzeyen yaprakları vardır. Birçok renge sahip olabilirler. Ama genelde en şifalısı, kızıla benzeyen eflatunu andıran renge sahip olan Ekinezya’dır. Yaprakların ortasında tüyü andıran kahverengi bir madde bulunur.
Ekinezya bitkisinin farmakolojik özellikleri nelerdir?
Ekinezya bitkisinin veya preparatların immüno uyarıcı faaliyeti üç mekanizmadan kaynaklanır. Fagositoz aktivasyonu, fibroblast uyarım ve lökosit hareketlilik büyütme ile sonuçlanan solunum aktivitesinin arttırılması, bağışıklık düzenleyici.
Ekinezya’nın enflamatuar etkileri, bitkinin bağışıklık sisteminin bitki tarafından uygulanmasıyla arttığını ve bağışıklık sisteminin nötrofil, makrofajlar, polimorfonükleer lökositler (PMN) ve doğal öldürücü (Natural Killer) hücrelerin aktivasyonu yoluyla patojenik enfeksiyonlara karşı güçlendirildiğini ileri sürer.
Bu nedenle, üst ve alt solunum sistemi enfeksiyonları, yara enfeksiyonları ve kronik pelvik enfeksiyonlar gibi çeşitli bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için uygun olabilir.
Ekinezya bitkisinin faydaları nelerdir?
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği yapılan deneylerle ispatlanmıştır. Annals of İnternal Medicine dergisinde yayınlanan klinik bir araştırmada Ekinezya bitkisinin soğuk algınlığına yakalanma ihtimalini ciddi oranda azalttığı saptanmıştır. İltihap söktürme özelliğinden dolayı Ekinezya bitkisi, üst solunum yolu enfeksiyonlarına çok iyi gelmektedir. Apseye ve bronşite karşı etkilidir. Tüberküloz hastalığına da faydası azımsanmayacak kadar fazladır. Yurt dışında yapılan başka klinik çalışmalarda Ekinezya bitkisinin astım hastalığında sentetik bir ilaç görevi gördüğü anlaşılmıştır.
Bakterilere ve mantarlara karşı güçlü bir bitkidir. Doğal antibiyotik görevi görmektedir. Burun tıkanıklığı ve burun akıntısına bire birdir.
Cilt hastalıklarına karşı da çok faydalı olan Ekinezya, egzema, sedef gibi sorunlara iyi bir çaredir. Sivilce ve akne sorunlarına karşı Ekinezya kullanılabilir.
Eski uygarlıklar Ekinezya bitkisini ağrı kesici olarakta kullanmışlardır. Baş ağrısı, diş ağrısı, bademcik, kulak ağrısı gibi ağrılar ile Ekinezya bitkisiyle baş etmişlerdir. Ayrıca Ekinezya doğal ve hafif müshil görevi görerek kabızlığı önler. Bu da zayıflamaya yardımcı olur. Ekinezya bitkisi iyi bir antioksidan özelliğe de sahiptir.
Ekinezya bitkisinin kullanımı nasıldır?
Ekinezya bitkisi çay olarak tüketildiği gibi harici olarak da kullanılabilir. Sivilce, akne, deri iltihabı, yara, sedef ve egzema gibi cilt problemlerinde Ekinezya bitkisi iyice ezilip problemli olan bölgeye koyulur.
Ekinezya çayı tarifi!
Bir buçuk tatlı kaşığı kadar kuru Ekinezya bitkisi, bir su bardağı önceden kaynatılmış suyun içerisine eklenir. 7-10 dakika kadar ağzı kapalı bir şekilde bekletilerek demlenmeye bırakılır. Demlendikten sonra süzülerek içilir.
EKİNEZYA ÇAYININ FAYDALARI NELERDİR?
Ekinezya çayının insan sağlığı açısından faydalarından bazıları şunlardır:
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.
– Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur.
– Mantar ve egzama gibi hastalıkların tedavisinde oldukça etkilidir.
– Vücuda zindelik verir.
– Enfeksiyonu önler.
– Diş ağrılarından romatoid artrite kadar çeşitli ağrıları tedavi eder.
– Migren ağrılarını hafifletir.
– Eklem ve kas ağrılarını tedavi eder.
– İdrar yolu enfeksiyonlarına iyi gelir.
– Mide ağrısı ve ağrılı bağırsak sendromu rahatsızlıklarında etkilidir.
– Üzüntü ve stres duygularını azaltır.
– Astım semptomlarını ve üst solunum yolu enfeksiyonlarını tedavi etmeye yardımcı olabilir.
– Ağız kokusunu giderir.
– Kanser hücresi oluşumunu engeller.
– Kan dolaşımını hızlandırır.
– Kilo vermeye yardımcı olur.
– Kabızlığı önler.
ÖNEMLİ NOT: Ekinezya çayı az miktarda tüketildiğinde çok az yan etkiye sahiptir. Ancak, ekinezya bitkisine veya aynı ailedeki diğer bitkilere alerjiniz varsa, ekinezya çayı tüketmekten kaçının. Bu özellikle 12 yaşın altındaki çocukların tüketimi risklidir. Bunun nedeni, çocukların yetişkinlerden daha ciddi alerjik reaksiyonlar geliştirmesidir. Hamile kadınlar ve emzirenler ekinezya çayı veya diğer bitkisel ilaçları tüketmeden önce doktora danışmalıdır. Ayrıca, ekinezya çayındaki kimyasal bileşikler de mide astarını tahriş edebilir ve mide kramplarına, mide ağrısına veya tahrişe neden olabilir. Olumsuz yan etkileri önlemek için ekinezya çayı tüketimini günde bir ila üç bardak ile sınırlayın.
Ekinezya bitkisinin komplikasyonları (yan etkileri) nelerdir?
Gebelikte Ekinezya bitkisi asla kullanılmamalıdır. Sürekli kullandığınız bir ilaç varsa doktorunuza danışmadan Ekinezya kullanılmamalıdır. Üst üste 12 gün kullanılmamalıdır. Belirli aralıklarla kullanılmalıdır. Bebeklerde ve çocuklarda Ekinezya bitkisi kullanılmaz. Oto immün hastalığı olan kişiler Ekinezya bitkisini kullanmamalıdır. Ekinezya papatyagiller ailesine bağlı olduğu için papatya bitkisine alerjisi olan kişiler kullanmamalıdır. Multipl Skleroz (MS), romatoid artrit ve lupus hastalığı olanlar doktor kontrolünde kullanmalıdır.
0 notes
Text
Çocuklarda Polen Alerjisi Neden Olur, Nasıl Geçer?
Çocuklarda bahar alerjisi‘nin ana sebebi, bahar döneminde ortaya çıkan polenlerdir. İlkbahar aylarında ortaya çıkan polenler sebebiyle, çocuklarda burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, nezle, hapşırık gibi alerjik nezleler görülmeye başlar. Ayrıca gözlerde sulanma, kaşıntı gibi durumlar sonucunda da göz alerjisi belirtileri görülmektedir. Bu tipteki semptomlar, çocuklarda polen alerjisi belirtileri olarak değerlendirilmektedir. Özellikle alerjik yatkınlığa sahip olan çocuklarda, bahar dönemlerinin gelmesiyle ortaya çıkan polenler, bağışıklık sisteminin harekete geçirerek, solunum yolunu etkilemektedir. Böylece çocuklarda göz ve burun iltihaplanmaları oluşmaktadır. Yazı İçeriği Çocuklarda Polen Alerjisi BaşlangıcıÇocuklarda Polen Alerjisi TedavisiÇocuklarda Bahar AlerjisiBahar Alerjisi Tanısı Nasıl Koyulur?Bahar Alerjisinin Tedavisi Nasıldır? Çocuklarda Polen Alerjisi Başlangıcı Çocuklarda polen alerjilerinin belirtileri, genel olarak bahar mevsiminin ilk ayı olarak nitelendirilen mart ayında ortaya çıkmaya başlar. İlk olarak ağaç polenlerinin ortaya çıkmasıyla kendisini belli eden polen alerjisi, özellikle çocuklar için ciddi riskler doğurabilmektedir. Polenler sebebiyle oluşmakta olan alerjik göz nezlesi, çocuk yaşlarda kendisini belli etmeye başlamaktadır. Polenler sebebiyle gözlerde kızarıklık ve sulanma gibi şikayetlerin oluşumu erken teşhis edilmezse, çocukların gözlerini kaybetmesine sebep olabilir. Bu kadar ciddi sonuçlara uzanan rahatsızlık, polen alerjisi ilaçları sayesinde tedavi edilmektedir.
Çocuklarda Polen Alerjisi Tedavisi Çocuklarda bahar alerjisinin tedavisi için derhal bir uzmandan yardım almak gerekir. Çocuk ve bebeklerde bahar alerjisi belirtilerinden herhangi birisine rastlanıldığı zaman, mümkünse alerji tedavileri konusunda uzmanlaşmış bir hekim tercih edilmelidir. Çünkü alerjik rahatsızlıkların tedavisi, oldukça zahmetli ve uzun bir süreçten geçmektedir. Çocuklarda polen alerjisinin tedavisi için, bağışıklık destekleyicileri kullanmanın pek faydası yoktur. Hastane tarafından yapılacak cilt testleri, kan analizleri ve solunum testleri gibi işlemler sonucunda, alerjinin türü belirlenmelidir. Daha sonrasında ise antihistaminik ilaçlar, kremler ve diğer tedavi yöntemleriyle alerji kontrol altına alınmaya çalışılır. Bebeklerde polen alerjisi belirtileriyle karşılaşmamak adına, erkenden polen alerjisi aşısını yaptırmak akıllıca bir tedbir olacaktır. Çocuklarda Bahar Alerjisi Çocuklarda bahar alerjisi ilkbahar aylarına girilmesi ile beraber baş göstermeye başlar. Polenlerin havaya yayılması bunun başlıca sebeplerindendir. Burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, nezle, hapşırma, gözlerde sulanma, gözlerde kaşınma gibi belirtiler ile bahar alerjisi ortaya çıkar. Çiçekli bitkilerden ziyade çiçeksiz bitkiler rüzgar yolu ile daha çok polen yaydığından bahar alerjisi için daha tehlikelidirler.
çocuklarda bahar alerjisi Bahar Alerjisi Tanısı Nasıl Koyulur? Öncelikle bahar alerjisi olan bir çocuğun göstermesi gereken çeşitli belirtilerden bazıları şunlardır: Bahar aylarında sık sık nezle olunmasıSık sık hapşırma durumuNefes darlığı gibi astım belirtilerinin görülmeye başlanmasıSık sık burun kanamasıGöz alerjisinin belirtilerinin görülmesiBurunda ve kulakta kaşıntı olmasıVerimsiz uyku uyunduğu için sürekli yorgunluk ve halsizlik hissedilmesi Bu belirtilen görülen çocuğa bir an önce tanı konması gereklidir. Çünkü tanı konmadığı ve tedavisine başlanmadığı sürece bahar alerjisi; gözde, burunda ve akciğerlerde hasarlar oluşturmaktadır. Tanı ise alerji testi yapılarak koyulur. Bu testler cilt üzerinden yapılmaktadır. Her yaşa göre yapılacak test değişmektedir. Fakat alerji testi yenidoğandan başlamak üzere, her yaş grubundan kişinin yaptırabileceği bir testtir. Bahar Alerjisinin Tedavisi Nasıldır? Öncelikle bahar alerjisi olan bir çocuğunun alerjisi olmasını engelleyebilmek için alerjeni ortadan kaldırmak gereklidir. Dolayısı ile alerji testi sonucunda alerjisinin olduğu saptanan alerjenden uzak durmalıdır. Buna ek olarak ilaç tedavisi veya aşı tedavisi de görebilir. Read the full article
0 notes
Text
Bebeğinizi Güneş Alerjisinden Koruyun
Yaz aylarında güneş, yaydığı yaşam enerjisi ile mutluluk verici olsa da, bebekler ve çocuklar için zaman zaman çeşitli tehlikeleri de beraberinde getirebiliyor. Özellikle güneş alerjisi, bebeklerin cildinde olumsuz etkilere neden olurken, anne babaları da telaşlandırıyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Seda Günhar, çocuklarda güneş alerjisine karşı alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi. Çocuğunuzun cildi kaşınıyorsa… Güneş alerjisinin belirtileri sıklıkla güneşe maruz kalınan cilt bölgelerde görülür. Belirtiler güneşe çıkılmasından birkaç dakika ya da saat içinde gelişebilir. Döküntüler yüz ve koldan daha çok, genellikle sık güneşe maruz kalmayan vücut bölgelerinde izlenmektedir. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir: Ciltte kaşıntı Ağrı Minik kabarcıklar Kabuklanma Çatlama Kanama Kurdeşen Beyaz tenli bebeklerde güneş alerjisi daha fazla görülür. Parfümler, dezenfektanlar ve güneş kremlerinde kullanılan bazı kimyasallar da güneş ışığına maruz kalındığında alerji belirtilerini tetikleyebilir. Bazı antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar güneşe maruz kalan cildin tahriş olmasını hızlandırır. Atopik dermatit ya da dermatitin başka bir türü olan bebeklerde güneş alerjisi riski daha yüksek olmaktadır. Güneş alerjisi olan bir kardeş veya ebeveyn varsa bebekte de alerjinin gelişme ihtimali daha yüksektir. Beyaz tenli bebekler daha çok risk altında Güneş alerjisi konusunda önemli risk faktörlerine dikkat edilmelidir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: Güneş yanığı ile sık sık karıştırılıyor Güneş alerjisi ve güneş yanığı ayrımını doğru yapmak ve tedaviyi buna göre uygulamak önemlidir. Güneş yanığında, güneş ışığına uzun süreli maruziyet sonucunda acıma ve yanmanın ön planda olduğu bir kızarıklık söz konusu olur. Güneş alerjisinde ise güneşe çıktıktan sonraki dakikalar içinde ciltte kabarık, kırmızı ve kaşıntılı döküntüler ön planda izlenir. Bu durum güneşten uzaklaştıktan en fazla 24 saat sonra geçer. Güneş yanığı daha uzun maruziyet gerektirdiği gibi daha uzun sürede geçen bir etkidir. Sadece cilt muayenesi ile güneş alerjisi teşhis edebilir. Tanının kesin olmadığı durumlarda ise bazı cilt testlerine başvurulabilir. Doktorunuzun önerilerini dikkate alın Hafif vakalarda, sadece birkaç gün güneş ışığından kaçınmak, şikayetlerin giderilmesinde yeterli olacaktır. Ağızdan alınan alerji ilaçları ve haricen sürülen bazı kremler doktorun önerisi ile kullanılabilir. Şiddetli alerjik deri reaksiyonları için ağızdan alınan kortizon tabletleri de tedavide yer alabilir. Kısa süreli olarak bebeğinizi güneşe çıkartabilirisiniz Güneş alerjisi olan bebeklerin az miktarda ve kısa süreli güneş ışınlarına maruz kalması sağlanmalıdır. Bu uygulama ile cilt hassasiyetinin giderilmesi amaçlanmaktadır. Çok şiddetli güneş alerjisi olan bebeklerde hassasiyeti gidermek için ışık tedavisi ile cilde alıştırma yapılması mümkün olabilir. Bu tedavinin yalnızca alerji uzmanları veya dermatologlar tarafından yapılması gerekir. Güneş alerjisini önlemenin yolları • Bebeğin güneşte kalma süresi sınırlanmalıdır. Gün içerisinde güneşli günlerde 10.00-16.00 saatleri arasında güneşten uzak durulmalıdır. • Aşırı güneş ışığına ani şekilde maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Bahar ya da yaz aylarında fazla güneş ışığına maruz kalan çoğu kişide güneş alerjisi belirtileri görülür. • Cilt hücrelerinin güneş ışığına uyum sağlamasına izin verilmelidir. Güneşte kalma süresi yavaş yavaş arttırılmalıdır. Uzun süreli güneşe maruz kalmanın alerji riskini arttıracağı unutulmamalıdır. • Koruyucu giysiler önemlidir. Uzun kollu ve geniş kenarlı şapkalar, güneşten cildi korumaya yardımcı olur. İnce ya da gevşek bir dokuya sahip kumaşlar UV ışınlarını geçirebildiği için tercih edilmemelidir. • Bebeklere sık sık ciltlerine özel güneş koruyucu uygulanmalıdır. Güneş kremi güneşe çıkmadan 20-30 dakika önce homojen bir şekilde uygulanmalı ve iki saatte bir kremin yenilenmesine özen gösterilmelidir.
0 notes
Text
Bebeklerde cilt alerjisi nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Bebeklerde cilt alerjisi nedenleri, belirtileri ve tedavisi
Bebeklerde cilt alerjisi
Bebeklerde cilt alerjisi yaygındır, çünkü cilt bir yetişkinden daha ince ve daha hassastır. Buna ek olarak, bebeklerin cildi ısı veya doku tipi gibi herhangi bir faktör tarafından kolayca tahriş edilebilir. Bu da bebeklerin cildinde kırmızı lekelerin ortaya çıkmasına, kaşıntıya ve cildin dokusunda değişikliklere neden olur. Bebeklerde en sık görülen cilt problemlerinin…
View On WordPress
0 notes
Text
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
New Post has been published on https://www.kadinaozelsirlar.com/papatya-cayi-faydalari-ve-zararlari-papatya-cayi-nasil-yapilir/
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
Papatya bitkisi Türkiye’de yaklaşık 700 kadar çeşidi olan bir çiçek türüdür. Papatya çayı olarak hiç bir faydası olmayan türlerden bu çay elde edilmekte ve halk yanlış bilgilendirilmektedir. Faydası olmadığı gibi diğer türlerden elde edilen çayın bir zararı yoktur ancak bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Peki, papatya çayı hangi papatyadan yapılır ? Eğer çayı oluşturmak istiyorsak sadece mayıs papatyası ile demleme işlemi yapılmalı ve içilmelidir. Satın alıyorsanız kesinlikle satın almadan önce çayın mayıs papatyası ihtiva ettiğini sormalı, teyidini almalısınız.
Mayıs papatyasını diğer papatyalardan ayıran yegane özellik; çiçeğin ortasındaki sarı bölgenin yükselmiş olması ve bu bölgeyi yukarıdan aşağıya doğru kestiğimiz zaman üçgen kısmın içerisinin boş olmasıdır. Ayrıca mayıs papatyalarının yaprakları ipliğe benzer bir yapıdadır. Toplanan papatyaları gölgeli ve havadar bir ortamda kurutmalıyız. Sıcak papatyanın özelliğini kaybetmesine neden olabilir.
Papatya Çayı Faydaları
Yıllardır bahçelerimizi süsleyen papatyanın, son 20 yılda yapılan araştırmalar sonucunda birden çok faydası olduğu görülmüş. Kısa kısa sizlere papatya çayının faydaları neler hangi hastalığa veya rahatsızlığa papatya çayının faydası var özetleyeceğiz.
Yüksek strese iyi gelir sakinleştirir.
Sınır yapısındaki bozukluklar nedeniyle oluşan sindirim sorunlarını çözer.
Bazı dönemlerde oluşan şişkinliğe iyi gelir.
Uyku bozukluğuna iyi gelir, uykuyu düzenler.
Soğuk algınlığına iyi gelir.
Saç renginin açılmasında kullanılır.
Antibiyotik ilaçlarının çoğu papatyadan elde edilir.
Migrene iyi gelir.
Karın ağrılarına faydası vardır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Göz altında bulunan morluklara ve renk değişimine iyi gelir.
Kemoterapi sonucunda oluşan ağızda ki yaralara iyi gelir. İçmek yerine gargara veya ağız çarkalama yapılması gerekmekte.
Bu kadar maddeyi sıralayınca, gerçekten faydalarının bittiğini sanmıştık ancak hala daha araştırmalar sonucunda bir çok yeni faydası ortaya çıkmaya devam ediyor.
Papatya Çayı Zararları
Yatmadan önce 1 fincan içmenin eğer ki alerjiniz yoksa hiç bir zararı yoktur. Ancak alerjik reaksiyonlar gösteren kişilerde papatya çayı zararları gözlenmektedir. Ayrıca çocuklara veya yeni doğan bebeklere papatya bitkisine karşı bir alerjisi olup olamadığı bilinmediği için verilmesi sakıncalıdır. Hamilelikte içmek isterseniz doktorunuza danışarak tüketmenizde yarar vardır.
Papatya Çayı Nasıl Yapılır Demlenir ?
Papatya çayı hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu hocamızın tavsiye ettiği şekilde demlenmesi gerekmektedir. Peki Papatya çayı nasıl yapılır ? 2 veya 3 yemek kaşığı dolusu kadar kurutulmuş papatyayı bir kabın içerisine koyuyoruz. Ardından kaynamış 0,5 litre kadar suyu kabın içerisine ilave ediyor ve 5-6 dk bekliyoruz. Arından bir süzgeç yardımıyla içerisinde ki kuru papatyayı süzerek çayını içiyoruz. Tatlandırmak için şeker atmak yerine bal veya pekmez kullanılmasını tavsiye ederiz.
Papatya Çayının Cilde Faydaları
Bu çayın bir çok faydasından bahsettik ancak papatya çayının cilde faydaları konusunda biraz daha bilgi paylaşacağız. Özellikle sabahları aç karnına içtiğiniz zaman cildin rengini açar ve canlanmasını sağlar. Yine göz altında oluşan morlukların rengini açarak yok olmasına yardımcı olur. Yine aynı özelliğinden kaynaklı olarak yüz bölgesinde ki kahverengi lekelerin rengini açarak görünürlüğünü azaltır. Göz altında bulunan torbaların küçülmesinde yardımcı olur. Cilt iltihapları, egzama ve mantar gibi cilt hastalıklarına iyi geldiği ve uzun süreçte yok ettiği belirlenmiştir.
Papatya Çayı İle Saç Açma
Ülkemizde papatya çayı ile saç açma işlemi aslında bu çayın içiminden bile eskidir. Yıllar öncesinden beri bu çayın suyu ile saç rengi açma işlemi yapılmakta ancak içilmesi sadece son 20 yıla dayanmakta. Sarı saçlar için doğal bir parlatıcı olarak kullanılabiliyor. Ayrıca kına ile karıştırarak saça uyguladığınızda saç renginin açıldığını ve gölgeli bir yapıya sahip olduğunu göreceksiniz. Ancak istenmeyen kırmızılıklar oluşturabiliyor bunun yerine eczanelerde satılan oksijenli su ile saç rengi açma işlemini önerebiliriz.
Kullanıcılar Tarafından Sorulan Sorular
Papatya Çayı Zayıflatırmı ?
Bu çay tek başına yağ yakımı veya kilo kaybına bir faydası olmaz. Ancak yanında yapılan doğru diyetlerle kilo verimine yardımcı olabilir. Büyük bir anti oksidan etkisi olan bu çay vücuttan yağ atımına yardımcı olabilir.
Papatya Çayı Adet Söktürürmü ?
Evet, papatya çayı adet söktütürmü sorunun cevabı açıktır. Bu çay adet söktürücü olarak kullanılır bire bir kullananlarda faydaları gözlenmiştir. Ayrıca kasılmaları ve karın bölgesinde oluşan ağrıları azalttığı belirtilmektedir. Ayrıca bu dönemde agresif olan hanımlar bu çay ile birlikte sakın ve huzurlu olacaklardır.
Papatya Çayı Şekeri Düşürürmü ?
İngiliz Aberystwyth ve Japon Toyoma üniversiteleri tarafından bir araştırmada, bu çayın şekeri düşürdüğü ayrıca şeker hastalığına bağlı körlük, sinir hastalıklar ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği gözlemlenmiştir. 1 ay kadar bu çaydan içirilen deneklerde kan şekeri dörtte bir kadar düşüş göstermiştir.
Bebeklere Papatya Çayı Verilirmi ?
Yeni doğan bebeklerde papatya bitkisine karşın bir alerjik reaksiyon olup olmadığı bilinmediği için bebeklerde kullanımı pek önerilmiyor. Kullanılması gereken bir durum veya hastalık varsa doktorlar tarafından kontrol edildikten sonra kullanılmasını tavsiye ediyoruz.
0 notes
Text
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
New Post has been published on https://www.kadinaozelsirlar.com/papatya-cayi-faydalari-ve-zararlari-papatya-cayi-nasil-yapilir/
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
Papatya bitkisi Türkiye’de yaklaşık 700 kadar çeşidi olan bir çiçek türüdür. Papatya çayı olarak hiç bir faydası olmayan türlerden bu çay elde edilmekte ve halk yanlış bilgilendirilmektedir. Faydası olmadığı gibi diğer türlerden elde edilen çayın bir zararı yoktur ancak bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Peki, papatya çayı hangi papatyadan yapılır ? Eğer çayı oluşturmak istiyorsak sadece mayıs papatyası ile demleme işlemi yapılmalı ve içilmelidir. Satın alıyorsanız kesinlikle satın almadan önce çayın mayıs papatyası ihtiva ettiğini sormalı, teyidini almalısınız.
Mayıs papatyasını diğer papatyalardan ayıran yegane özellik; çiçeğin ortasındaki sarı bölgenin yükselmiş olması ve bu bölgeyi yukarıdan aşağıya doğru kestiğimiz zaman üçgen kısmın içerisinin boş olmasıdır. Ayrıca mayıs papatyalarının yaprakları ipliğe benzer bir yapıdadır. Toplanan papatyaları gölgeli ve havadar bir ortamda kurutmalıyız. Sıcak papatyanın özelliğini kaybetmesine neden olabilir.
Papatya Çayı Faydaları
Yıllardır bahçelerimizi süsleyen papatyanın, son 20 yılda yapılan araştırmalar sonucunda birden çok faydası olduğu görülmüş. Kısa kısa sizlere papatya çayının faydaları neler hangi hastalığa veya rahatsızlığa papatya çayının faydası var özetleyeceğiz.
Yüksek strese iyi gelir sakinleştirir.
Sınır yapısındaki bozukluklar nedeniyle oluşan sindirim sorunlarını çözer.
Bazı dönemlerde oluşan şişkinliğe iyi gelir.
Uyku bozukluğuna iyi gelir, uykuyu düzenler.
Soğuk algınlığına iyi gelir.
Saç renginin açılmasında kullanılır.
Antibiyotik ilaçlarının çoğu papatyadan elde edilir.
Migrene iyi gelir.
Karın ağrılarına faydası vardır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Göz altında bulunan morluklara ve renk değişimine iyi gelir.
Kemoterapi sonucunda oluşan ağızda ki yaralara iyi gelir. İçmek yerine gargara veya ağız çarkalama yapılması gerekmekte.
Bu kadar maddeyi sıralayınca, gerçekten faydalarının bittiğini sanmıştık ancak hala daha araştırmalar sonucunda bir çok yeni faydası ortaya çıkmaya devam ediyor.
Papatya Çayı Zararları
Yatmadan önce 1 fincan içmenin eğer ki alerjiniz yoksa hiç bir zararı yoktur. Ancak alerjik reaksiyonlar gösteren kişilerde papatya çayı zararları gözlenmektedir. Ayrıca çocuklara veya yeni doğan bebeklere papatya bitkisine karşı bir alerjisi olup olamadığı bilinmediği için verilmesi sakıncalıdır. Hamilelikte içmek isterseniz doktorunuza danışarak tüketmenizde yarar vardır.
Papatya Çayı Nasıl Yapılır Demlenir ?
Papatya çayı hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu hocamızın tavsiye ettiği şekilde demlenmesi gerekmektedir. Peki Papatya çayı nasıl yapılır ? 2 veya 3 yemek kaşığı dolusu kadar kurutulmuş papatyayı bir kabın içerisine koyuyoruz. Ardından kaynamış 0,5 litre kadar suyu kabın içerisine ilave ediyor ve 5-6 dk bekliyoruz. Arından bir süzgeç yardımıyla içerisinde ki kuru papatyayı süzerek çayını içiyoruz. Tatlandırmak için şeker atmak yerine bal veya pekmez kullanılmasını tavsiye ederiz.
Papatya Çayının Cilde Faydaları
Bu çayın bir çok faydasından bahsettik ancak papatya çayının cilde faydaları konusunda biraz daha bilgi paylaşacağız. Özellikle sabahları aç karnına içtiğiniz zaman cildin rengini açar ve canlanmasını sağlar. Yine göz altında oluşan morlukların rengini açarak yok olmasına yardımcı olur. Yine aynı özelliğinden kaynaklı olarak yüz bölgesinde ki kahverengi lekelerin rengini açarak görünürlüğünü azaltır. Göz altında bulunan torbaların küçülmesinde yardımcı olur. Cilt iltihapları, egzama ve mantar gibi cilt hastalıklarına iyi geldiği ve uzun süreçte yok ettiği belirlenmiştir.
Papatya Çayı İle Saç Açma
Ülkemizde papatya çayı ile saç açma işlemi aslında bu çayın içiminden bile eskidir. Yıllar öncesinden beri bu çayın suyu ile saç rengi açma işlemi yapılmakta ancak içilmesi sadece son 20 yıla dayanmakta. Sarı saçlar için doğal bir parlatıcı olarak kullanılabiliyor. Ayrıca kına ile karıştırarak saça uyguladığınızda saç renginin açıldığını ve gölgeli bir yapıya sahip olduğunu göreceksiniz. Ancak istenmeyen kırmızılıklar oluşturabiliyor bunun yerine eczanelerde satılan oksijenli su ile saç rengi açma işlemini önerebiliriz.
Kullanıcılar Tarafından Sorulan Sorular
Papatya Çayı Zayıflatırmı ?
Bu çay tek başına yağ yakımı veya kilo kaybına bir faydası olmaz. Ancak yanında yapılan doğru diyetlerle kilo verimine yardımcı olabilir. Büyük bir anti oksidan etkisi olan bu çay vücuttan yağ atımına yardımcı olabilir.
Papatya Çayı Adet Söktürürmü ?
Evet, papatya çayı adet söktütürmü sorunun cevabı açıktır. Bu çay adet söktürücü olarak kullanılır bire bir kullananlarda faydaları gözlenmiştir. Ayrıca kasılmaları ve karın bölgesinde oluşan ağrıları azalttığı belirtilmektedir. Ayrıca bu dönemde agresif olan hanımlar bu çay ile birlikte sakın ve huzurlu olacaklardır.
Papatya Çayı Şekeri Düşürürmü ?
İngiliz Aberystwyth ve Japon Toyoma üniversiteleri tarafından bir araştırmada, bu çayın şekeri düşürdüğü ayrıca şeker hastalığına bağlı körlük, sinir hastalıklar ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği gözlemlenmiştir. 1 ay kadar bu çaydan içirilen deneklerde kan şekeri dörtte bir kadar düşüş göstermiştir.
Bebeklere Papatya Çayı Verilirmi ?
Yeni doğan bebeklerde papatya bitkisine karşın bir alerjik reaksiyon olup olmadığı bilinmediği için bebeklerde kullanımı pek önerilmiyor. Kullanılması gereken bir durum veya hastalık varsa doktorlar tarafından kontrol edildikten sonra kullanılmasını tavsiye ediyoruz.
0 notes
Text
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
https://www.kadinaozelsirlar.com/papatya-cayi-faydalari-ve-zararlari-papatya-cayi-nasil-yapilir/
Papatya Çayı Faydaları ve Zararları - Papatya Çayı Nasıl Yapılır ?
Papatya bitkisi Türkiye’de yaklaşık 700 kadar çeşidi olan bir çiçek türüdür. Papatya çayı olarak hiç bir faydası olmayan türlerden bu çay elde edilmekte ve halk yanlış bilgilendirilmektedir. Faydası olmadığı gibi diğer türlerden elde edilen çayın bir zararı yoktur ancak bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilmektedir.
Peki, papatya çayı hangi papatyadan yapılır ? Eğer çayı oluşturmak istiyorsak sadece mayıs papatyası ile demleme işlemi yapılmalı ve içilmelidir. Satın alıyorsanız kesinlikle satın almadan önce çayın mayıs papatyası ihtiva ettiğini sormalı, teyidini almalısınız.
Mayıs papatyasını diğer papatyalardan ayıran yegane özellik; çiçeğin ortasındaki sarı bölgenin yükselmiş olması ve bu bölgeyi yukarıdan aşağıya doğru kestiğimiz zaman üçgen kısmın içerisinin boş olmasıdır. Ayrıca mayıs papatyalarının yaprakları ipliğe benzer bir yapıdadır. Toplanan papatyaları gölgeli ve havadar bir ortamda kurutmalıyız. Sıcak papatyanın özelliğini kaybetmesine neden olabilir.
Papatya Çayı Faydaları
Yıllardır bahçelerimizi süsleyen papatyanın, son 20 yılda yapılan araştırmalar sonucunda birden çok faydası olduğu görülmüş. Kısa kısa sizlere papatya çayının faydaları neler hangi hastalığa veya rahatsızlığa papatya çayının faydası var özetleyeceğiz.
Yüksek strese iyi gelir sakinleştirir.
Sınır yapısındaki bozukluklar nedeniyle oluşan sindirim sorunlarını çözer.
Bazı dönemlerde oluşan şişkinliğe iyi gelir.
Uyku bozukluğuna iyi gelir, uykuyu düzenler.
Soğuk algınlığına iyi gelir.
Saç renginin açılmasında kullanılır.
Antibiyotik ilaçlarının çoğu papatyadan elde edilir.
Migrene iyi gelir.
Karın ağrılarına faydası vardır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Göz altında bulunan morluklara ve renk değişimine iyi gelir.
Kemoterapi sonucunda oluşan ağızda ki yaralara iyi gelir. İçmek yerine gargara veya ağız çarkalama yapılması gerekmekte.
Bu kadar maddeyi sıralayınca, gerçekten faydalarının bittiğini sanmıştık ancak hala daha araştırmalar sonucunda bir çok yeni faydası ortaya çıkmaya devam ediyor.
Papatya Çayı Zararları
Yatmadan önce 1 fincan içmenin eğer ki alerjiniz yoksa hiç bir zararı yoktur. Ancak alerjik reaksiyonlar gösteren kişilerde papatya çayı zararları gözlenmektedir. Ayrıca çocuklara veya yeni doğan bebeklere papatya bitkisine karşı bir alerjisi olup olamadığı bilinmediği için verilmesi sakıncalıdır. Hamilelikte içmek isterseniz doktorunuza danışarak tüketmenizde yarar vardır.
Papatya Çayı Nasıl Yapılır Demlenir ?
Papatya çayı hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu hocamızın tavsiye ettiği şekilde demlenmesi gerekmektedir. Peki Papatya çayı nasıl yapılır ? 2 veya 3 yemek kaşığı dolusu kadar kurutulmuş papatyayı bir kabın içerisine koyuyoruz. Ardından kaynamış 0,5 litre kadar suyu kabın içerisine ilave ediyor ve 5-6 dk bekliyoruz. Arından bir süzgeç yardımıyla içerisinde ki kuru papatyayı süzerek çayını içiyoruz. Tatlandırmak için şeker atmak yerine bal veya pekmez kullanılmasını tavsiye ederiz.
Papatya Çayının Cilde Faydaları
Bu çayın bir çok faydasından bahsettik ancak papatya çayının cilde faydaları konusunda biraz daha bilgi paylaşacağız. Özellikle sabahları aç karnına içtiğiniz zaman cildin rengini açar ve canlanmasını sağlar. Yine göz altında oluşan morlukların rengini açarak yok olmasına yardımcı olur. Yine aynı özelliğinden kaynaklı olarak yüz bölgesinde ki kahverengi lekelerin rengini açarak görünürlüğünü azaltır. Göz altında bulunan torbaların küçülmesinde yardımcı olur. Cilt iltihapları, egzama ve mantar gibi cilt hastalıklarına iyi geldiği ve uzun süreçte yok ettiği belirlenmiştir.
Papatya Çayı İle Saç Açma
Ülkemizde papatya çayı ile saç açma işlemi aslında bu çayın içiminden bile eskidir. Yıllar öncesinden beri bu çayın suyu ile saç rengi açma işlemi yapılmakta ancak içilmesi sadece son 20 yıla dayanmakta. Sarı saçlar için doğal bir parlatıcı olarak kullanılabiliyor. Ayrıca kına ile karıştırarak saça uyguladığınızda saç renginin açıldığını ve gölgeli bir yapıya sahip olduğunu göreceksiniz. Ancak istenmeyen kırmızılıklar oluşturabiliyor bunun yerine eczanelerde satılan oksijenli su ile saç rengi açma işlemini önerebiliriz.
Kullanıcılar Tarafından Sorulan Sorular
Papatya Çayı Zayıflatırmı ?
Bu çay tek başına yağ yakımı veya kilo kaybına bir faydası olmaz. Ancak yanında yapılan doğru diyetlerle kilo verimine yardımcı olabilir. Büyük bir anti oksidan etkisi olan bu çay vücuttan yağ atımına yardımcı olabilir.
Papatya Çayı Adet Söktürürmü ?
Evet, papatya çayı adet söktütürmü sorunun cevabı açıktır. Bu çay adet söktürücü olarak kullanılır bire bir kullananlarda faydaları gözlenmiştir. Ayrıca kasılmaları ve karın bölgesinde oluşan ağrıları azalttığı belirtilmektedir. Ayrıca bu dönemde agresif olan hanımlar bu çay ile birlikte sakın ve huzurlu olacaklardır.
Papatya Çayı Şekeri Düşürürmü ?
İngiliz Aberystwyth ve Japon Toyoma üniversiteleri tarafından bir araştırmada, bu çayın şekeri düşürdüğü ayrıca şeker hastalığına bağlı körlük, sinir hastalıklar ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği gözlemlenmiştir. 1 ay kadar bu çaydan içirilen deneklerde kan şekeri dörtte bir kadar düşüş göstermiştir.
Bebeklere Papatya Çayı Verilirmi ?
Yeni doğan bebeklerde papatya bitkisine karşın bir alerjik reaksiyon olup olmadığı bilinmediği için bebeklerde kullanımı pek önerilmiyor. Kullanılması gereken bir durum veya hastalık varsa doktorlar tarafından kontrol edildikten sonra kullanılmasını tavsiye ediyoruz.
0 notes
Text
Alerji Belirtileri Nedenleri ve Tedavisi Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Alerji, normal olarak vücudunuza zararlı olmayan bir yabancı maddeye karşı bağışıklık sisteminin verdiği tepkidir. Bu yabancı maddelere alerjen denir. Alerji belirtileri farklı biçimlerde ortaya çıkar. Alerjenler inek sütü yumurta gibi belirli yiyecekler, polen ya da evcil hayvan olabilirler.
Bağışıklık sisteminizin görevi, zararlı patojenlerle savaşarak sağlıklı kalmanızı sağlamaktır. Bunu, vücudunuzu tehlikeye atabileceğini düşündüğü herhangi bir şeye saldırmak suretiyle yapar. Alerjene bağlı olarak, bu tepki enflamasyon (iltihap, yanık, kızarıklık), hapşırma veya başkaca belirtiler gösterebilir. Bağışıklık sisteminiz normal olarak bulunduğunuz ortama uyum sağlar. Örneğin, vücudunuz evcil hayvan tüyü, derisi ve benzeri gibi bir şeyle karşılaştığında, bunların zararsız olduğunu fark etmelidir. Alerjisi olan kişilerde bunlar bağışıklık sistemi tarafından bedeni tehdit eden ve ona saldıran bir dış istilacı olarak algılar. Alerji yaygındır ve bazı tedaviler belirtilerinden kaçınmanıza yardımcı olabilir.
Alerji Belirtileri
Alerji belirtileri çeşitli faktörlerin sonucudur. Bunlar, sahip olduğunuz alerji türünü ve alerjinin ne kadar şiddetli olduğunu içerir. Herhangi bir ilacı, beklenen bir alerjik tepkiden önce alırsanız, bu belirtilerin bir kısmını hala deneyimleyebilirsiniz. Gıda alerjileri Gıda alerjileri şişlik, kurdeşen, mide bulantısı, yorgunluk ve daha fazlasını tetikleyebilir. Bir kişinin bir gıda alerjisi olduğunu fark etmesi biraz zaman alabilir. Yemekten sonra ciddi bir reaksiyonunuz varsa ve nedeninden emin değilseniz, hemen bir tıp uzmanına başvurun. Tepkinizin kesin nedenini bulabilir veya sizi bir uzmana yönlendirebilirler. Süt alerjisi vücudun bağışıklık sistemi tarafından süt ve süt içeren ürünlere yapılan anormal bir tepkidir. Çocuklarda en yaygın gıda alerjilerinden biridir. İnek sütü, süt alerjisinin olağan nedenidir, ancak koyun, keçiler, manda ve diğer memelilerin sütü de bir reaksiyona neden olabilir. Yumurta alerjisi vücudun bağışıklık sistemi hassaslaştıkça ve yumurta akı veya sarısında proteinlere aşırı tepki gösterdiğinde gelişir. Yumurtalar yendiğinde, vücut proteini yabancı bir istilacı olarak görür ve ona karşı savunmak için kimyasallar gönderir. Bu kimyasallar alerji belirtilerine neden olur. Mevsimsel alerjiler Saman nezlesi semptomları bir soğuk algınlığına benzeyebilir. Tıkanıklık, burun akıntısı ve şişmiş gözler belirtileridir. Çoğu zaman, bu belirtilerle evde kendi imkanlarınızla baş edebilirsiniz. Belirtilerden uzun süre kurtulamamışsanız doktorunuza başvurun. Şiddetli alerjiler Şiddetli alerjiler anaflaksiye neden olabilir. Bu, solunum zorluklarına, baş dönmesine ve bilinç kaybına yol açabilen hayatı tehdit eden bir acil durumdur. Olası bir alerjene temas ettikten sonra bu semptomları yaşıyorsanız, derhal tıbbi yardım alın. Herkesin alerjik reaksiyon belirtileri farklıdır. Alerji belirtileri hakkında daha fazla bilgi edinin ve bunlara ne sebep olabilir öğrenin. Deri Alerjisi Kabarıklık, kaşıntı, kızarıklık ve diğer cilt rahatsızlıkları çok yaygın deri alerjisi örnekleridir ve nedenleri kolaylıkla tanımlanamayabilir. Döküntüler, bitkiler (örneğin zehirli sarmaşık), bir ilaca veya yiyeceğe alerjik reaksiyonlar veya bir hastalık (örneğin kızamık veya suçiçeği) dahil birçok şeyden kaynaklanabilir. Alerjiyle ilgili olan egzama ve kurdeşen, en yaygın deri döküntülerindendir. Alerjistlerin tedavi ettiği birçok farklı deri alerjisi reaksiyonu vardır. Egzama Egzama tipik olarak kuru ve hassas bir cilt ile sonuçlanır. Çocukların yüzde 10 ila 20'sini ve yetişkinlerin yüzde 1 ila 3'ünü etkiler. Yaygın egzama belirtileri kuru, kırmızı, tahriş ve kaşıntılı bir cilttir. Bazen, özellikle enfekte olduğunda, cilt, berrak veya sarımsı bir sıvıyı akıtan küçük, sıvı dolu şişliklere sahip olabilir. Egzama zaman içinde gelip geçebilir ve kızarıklıklar çatlayabilir, akıntı yapabilir ve kaşınabilir. Çok kaşıntılıdır ve hafif şiddetten (sadece kuru cilt) çok şiddetli (kırmızı, pullu, kalın, çatlaklı ve sızan cilt) seviyeye kadar değişkenlik gösterebilir. Egzamaya sahip kişilerde sıklıkla ailede alerji vardır. Egzama tedavileri hakkında ve egzama potansiyel nedenlerini tanımlamak hakkında daha fazla bilgi edinin. Kurdeşen Kurdeşen kaşınmaya neden olur. Tipik olarak, kabarıklıklar kırmızımsı görünür ve basıldığında merkezde beyazlaşır. Kontakt Dermatit Kontakt dermatit tipik olarak bir alerjene veya tahrişe maruz kalmadan kaynaklanır. Cildinizdeki kaşıntılı çatlaklar varsa, özellikle de bazı tahriş edici alerjenle temas ettiğinde, kontakt dermatite maruz kalmış olabilirsiniz. Alerjiniz muayene edilebilir ve cilt reaksiyonunuzun nedenini belirlemeye yardımcı olmak için alerji testi yapabilir.
Alerji Neden Olur?
Araştırmacılar, bağışıklık sisteminin normalde zararsız bir yabancı maddenin vücuda girdiğinde neden alerji belirtileri ortaya çıktığından tam olarak emin değiller. Alerjiler genetik bir bileşene sahiptir. Bu, ebeveynlerin onları çocuklarına aktaracağı anlamına gelir. Bununla birlikte, sadece alerjik reaksiyona genel bir yatkınlık genetiktir. Özel alerjiler genetik olarak geçmezler. Örneğin, annenizin kabuklu deniz hayvanlarına alerjisi varsa, bu da sizin de olacağınız anlamına gelmez. Yaygın alerjen türleri şunlardır: Hayvansal ürünler. Bu hayvan deri ve tüyleri, toz akarı atığı ve hamamböceği. İlaçlar. Penisilin ve sülfa ilaçları yaygın tetikleyicidir. Gıdalar. Buğday, fındık, süt, kabuklu deniz ürünleri ve yumurta alerjileri yaygındır. Böcek sokmaları. Bunlar arı, eşek arısı ve sivrisinek içerir. Küf. Küften havalanan sporlar alerjik bir reaksiyonu tetikleyebilir. Bitkiler. Çimen, yabani otlardan ve ağaçlardan elde edilen polenlerin yanı sıra, zehirli sarmaşık ve zehirli meşe gibi bitkilerden elde edilen reçineler, çok yaygın bitki alerjenleridir. Diğer alerjenler. Lateks eldivenler ve prezervatiflerde sıklıkla bulunan lateks ve nikel gibi metaller de yaygın alerjenlerdir. Saman nezlesi olarak da bilinen mevsimsel alerjiler, en yaygın alerjilerden bazılarıdır. Bitkiler tarafından serbest bırakılan polenler neden olur. Kaşınan gözler Sulu gözler Burun akması Öksürme Gıda alerjileri daha yaygın hale geliyor. En yaygın gıda alerjileri ve neden oldukları belirtiler hakkında bilgi edinin.
Alerji Tedavisi
Alerjileri önlemenin en iyi yolu, reaksiyonu tetikleyen her şeyden uzak durmaktır. Bu mümkün değilse, tedavi seçenekleri mevcut. Alerji tedavisi genellikle semptomları kontrol etmek için antihistaminikler gibi ilaçları içerir. İlaç reçeteli veya reçetesiz temin edilebilir. Doktorunuz, alerjilerinizin şiddetine bağlı olarak ilaç tavsiyesinde bulunacaktır. İmmünoterapi Birçok kişi immünoterapiyi tercih ediyor. Bu, vücudun alerjinize alışması için birkaç yıl boyunca birkaç enjeksiyon gerektirir. Başarılı immünoterapi, alerji semptomlarının geri dönmesini engelleyebilir.
Adrenalin
Ciddi, hayatı tehdit eden bir alerjiniz varsa, acil bir adrenalin çekimi yapın. Adrenalin, tıbbi yardım gelene kadar alerjik reaksiyonları karşılar. Bu tedavinin ortak markaları arasında EpiPen ve Twinject bulunur. Bazı alerjik tepkiler tıbbi bir acil durumdur. Alerjik reaksiyon ilk yardımını bilerek bu acil durumlara hazırlanın.
Alerji Testleri
Pek çok dermotoloji laboratuarı alerji testleri gerekleştirebimektedir. Son zamanlarda oldukça yaygın bir hale gelen alerji testleri çeşitli sınıflara ayrılarak yapılmaktadır. Bu testler dünya genelinde oldukça büyük bir piyasaya sahipler ve doğrulukları tartışılmaktadır. Pek çok bilim insanı bu testlerin sonuçlarının doğruluğunu kabul etmemektedir. Deri alerjisi testi, besin alerjisi testi bebeklerde alerji testi, ilaç lerji gibi çeşitli testler mevcuttur. Acil durumlar için alerji testi yapan hastahanelerin listesini not etmekte fayda var.
Sonuç
Alerjiler bağışıklık sisteminin vücuda giren veya temas eden maddelere karşı aşırı tepkileridir. Ok yaygındır ve çoğu durumda hayati risk taşımazlar. Bildiğiniz ciddi bir alerjiniz varsa alerji belirtileri görünmeye başladığında ve acil durumlar için yanınızda mutlaka adrenalin bulundurunuz. Alerjiye neden olabilecek etkenlerden uzak durunuz. Kaynaklar; 1, 2, 3 Read the full article
0 notes
Text
Egzema Bulaşıcı mıdır?
Egzema, derinin yangısı sonucu ortaya çıkan bir cilt sorunudur. Birçok egzema türü içinde en yaygın olanı atopik dermatittir. “Dermatit” sözcüğü derinin yangısı anlamına gelirken, “atopik” sözcüğü çoğunlukla kalıtımsal özellik taşıyan alerji eğilimini ifade eder. Atopik dermatitin kendisine bir alerjinin neden olmamasına rağmen, egzema hastaları başka alerjik durumların (astım veya saman nezlesi gibi) ortaya çıkması bakımından daha yüksek bir riske sahiptirler.
Genelde egzema, derinin kaşıntılı, kızarmış, kuru hatta çatlak bir hale gelmesine neden olur. Egzema vücudun her yerinde ortaya çıkabilir.
Egzema birçok insan için kronik bir sorundur. Egzema en fazla bebekler arasında yaygındır, bebeklerde egzema yetişkinlik döneminden önce ortaya çıkar.
Sebepler
Doktorlar egzemaya neyin neden olduğunu tam olarak bilmezler. Egzemanın en yaygın türü olan atopik dermatit, alerjiye benzer. Ama yetişkinlerden daha çok çocuklarda görülen deri tahrişi alerjik bir reaksiyon değildir.
Günümüzde geçerli olan düşünceye göre, egzema aşağıdaki faktörlerin bir kombinasyonu sonucunda ortaya çıkar:
• Genetik
• Bağışıklık sisteminin normal dışı fonksiyonu
• Çevre
• Cildin daha hassas olmasına neden olabilen etkiler
Egzema bulaşıcı değildir. Siz veya çocuklarınız, egzema taşıyan biriyle temas sonucu egzemaya yakalanmazsınız.
Egzemaya aile içinde çok rastlanır. Bu, egzemanın oluşumundaki genetik etkileri ifade eder.
Egzema, Astım ve Saman nezlesi gibi mevsimsel alerjiler yaşamış veya yaşamakta olan akrabalar ciddi bir risk taşırlar.
Ciddi egzema hastası olan çocukların çoğunluğunda daha sonra astım veya diğer alerjilerin ortaya çıkacağını doktorlar da bilirler.
Annenin çocuk sahibi olduğu yaş. Nedeni tam olarak bilinmiyor; fakat ileri yaşta çocuk sahibi olan annelerin çocukları, genç yaşta çocuk sahibi olan annelerin çocuklarına göre egzema oluşumuna daha meyillidirler.
Çevrenin Etkisi:
• Yüksek sosyal sınıfa ait
• Daha fazla kirliliğe sahip kentsel alanlarda yaşayan
• Daha soğuk iklimlerde yaşayan çocuklar egzema oluşumuna daha yatkındırlar.
Egzema alerjik bir reaksiyon değildir. Yine de, egzema hastası çocukların büyük bir kısmında besin alerjisi de vardır. Bu; egzema taşıyan çocuklarda, süt ürünleri, yumurta, kabuklu yemişler gibi belirli yiyeceklerin ve yaygın besin alerjisini tetikleyen yiyeceklerin, egzemaya neden olduğu veya egzemayı arttırdığı anlamına gelmez. Çocuğunuzun diyetinden belirli besinleri çıkarmadan önce, bunun, çocuğunuzun besin ihtiyaçlarını olumsuz olarak etkilemeyeceğinden emin olmak için sağlık danışmanınızla konuşun.
Egzemada Tetikleyicilerin Rolü
Bir tetikleyici egzemaya neden olan faktör değildir. Ancak egzemanın alevlenmesine veya alevlenmişse daha da artmasına neden olabilir.
En yaygın tetikleyiciler cildi tahriş eden maddelerdir. Örneğin, ciltle temas eden yün veya insan yapımı iplikler, egzema taşıyan birçok insanda egzemanın alevlenmesini tetikleyebilir.
Cildi tahriş edebilen diğer maddelere örnekler şunlardır:
• Sabunlar ve temizleyiciler
• Parfüm
• Makyaj
• Toz ve kum
• Klor
• Çözücüler
• Çevredeki cildi tahriş edici maddeler
• Sigara dumanı
Egzemanın alevlenmesi, bağışıklık sistemini etkileyen belirli durumlar tarafından da tetiklenebilir. Örneğin, bu alevlenmeyi tetikleyen veya artıran faktörler şunlardır:
• Soğuk veya grip
• Bakteriyel enfeksiyon
• Küf, polen veya evcil hayvan tüyü gibi maddelere karşı oluşan alerjik reaksiyonlar
Aynı zamanda stres de potansiyel bir tetikleyici olarak tanımlanmıştır.
Cildin kurumasına veya bir şekilde daha hassas hale gelmesine neden olan aktiviteler ve çevresel şartlar da egzemada alevlenmeleri tetikleyebilir. Bazı örnekler şöyledir:
• Uzun süre suyla temas etme
• Çok sıcak veya çok soğuk
• Terlemek ve sonra bu terin soğuması
• Çok sıcak suyla veya çok uzun süreli duş almak
• Banyodan sonra cilt yağı kullanmamak
• Kış mevsimindeki düşük nem oranı
• Yıl boyunca kurak olan iklimlerde yaşama
Kaynak: hemensaglik.com
0 notes
Text
DERİ ALERJİLERİ NEDİR, ALERJİK DERİ NE DEMEKTİR,
DERİ ALERJİLERİ NEDİR, ALERJİK DERİ NE DEMEKTİR,
Kırlarda dolaşmayı sevenlerdenseniz, otlar arasında yürürken seyrek de olsa rahatsız edici deri alerjilerine yol açabilecek bir bitkiye sürtünebilirsiniz.
Şimdiye kadar daha çok vücudunuz içinde, midede, bağırsaklarda, akciğerlerde ve sinüslerde başlayan alerjik tepkilerden söz ettik. Oysa birçok madde yalnızca derinize sürtünmeyle bağışıklık sisteminizi ayağa kaldırabilir. Sonucu…
View On WordPress
#alerji deri testi yan etkileri#bebeklerde cilt alerjisi neden olur#bebeklerde cilt alerjisine ne iyi gelir#cilt alerji tedavisi#cilt alerjisi ne zaman geçer#deri alerji bitkisel tedavi#deri alerji çeşitleri ve belirtileri#deri alerji tedavisi bitkisel#deri alerji testi#deri alerji testi fiyatı#deri alerji testi hangi bölümde yapılır#deri alerji testi kaç yaşa yapılır#deri alerji testi nasıl yapılır#deri alerji testi nasıl yapılır video#deri alerji testi ne kadar#deri alerji testi nerede yapılır#deri alerji testleri#deri alerjileri#deri alerjileri nedenleri#deri alerjileri tedavisi#deri alerjileri ürtiker ve anjioödem#deri alerjisi#deri alerjisi bitkisel çözüm#deri alerjisi bitkisel tedavi#deri alerjisi bulaşıcımıdır#deri alerjisi çeşitleri#deri alerjisi ilaçları#deri alerjisi kaç günde geçer#deri alerjisi nasıl geçer#deri alerjisi ne zaman geçer
0 notes
Text
Menenjit Belirtileri, Tedaviler ve Önlemler
Akut menenjit acil bir tıbbi durum olarak kabul edilir. Çok korkutucu bir bulgu olan Menenjit, hayatı tehdit eden tüm menenjit vakalarının 5 yaşın altındaki küçük çocuklarda yüksek oranda (yüzde 75’e kadar) olduğunu göstermektedir. Menenjit, bazı bulaşıcı türlerin kalabalık okul veya üniversite ortamlarında kolayca yayılması yüzünden, 15-24 yaşları arasındaki gençler ve genç yetişkinler arasında gittikçe ciddi bir sorun haline gelmiştir.
Tüm menenjit tiplerinden bakteriyel menenjit, en ciddi ve hayatı tehdit edici olarak kabul edilir. Bakteriyel menenjit vakalarının yaklaşık yüzde 50’si geçmişte ölümcül olsa da, bu istatistik son tıbbi ilerlemeler sayesinde yaklaşık yüzde 10-15’e düştü.
Menenjit böylesine ciddi bir durumdur çünkü doğrudan beynin sağlığını tehdit eder ve merkezi sinir sistemi (MSS) için birçok risk oluşturur. En erken menenjit belirtilerinden bazıları (komplikasyonları önlemek için hemen tedavi edilmelidir) ani şiddetli baş ağrısı, yüksek ateş, kusma ve boyun ağrısı içerir.
Menenjitin ciddi komplikasyonlara veya uzun vadeli hasarlara neden olması muhtemel midir? Bu, şunları içeren faktörlere bağlıdır: hastalığa neden olan spesifik patojen türü; etkilenen hastanın tedavi süresi ne kadar sürer (gecikme ne kadar uzun olursa, komplikasyon potansiyeli artar): ve hastanın sağlığı ve yaşı.
Menenjit Nedir?
Menenjit “beynin ve omuriliğin çevresindeki zarların iltihaplanması (menenjeler)” ile karakterize bir enfeksiyondur. Menenjit, viral enfeksiyon (en yaygın tipli), bakteriyel enfeksiyon veya nadiren parazit veya mantar enfeksiyonundan kaynaklanabilir. Farklı menenjit tipleri farklı yaş gruplarını etkilemekle birlikte bebekler, çocuklar, gençler ve yetişkinlerde menenjit gelişebilir.
Menenjit, santral sinir sisteminin yapılarını koruyan sıvı olan beyin omurilik sıvısı (BOS) ile birlikte meningezlerin işlev bozukluğuna neden olur.
Meninges , kafatası ve omur borusunu bağlayan ve beyin ve omuriliği kuşatan üç membran (dura mater, araknoid ve pia mater) olarak tanımlanır. Menenjeler, beyin omurilik sıvısı ile birlikte, temel olarak beynin koruyucusu olarak hizmet ederler, mikropları veya herhangi bir travmatik sürecin beyni direkt olarak etkilemesini önlemeye yardımcı olan bir bariyer oluştururlar.
BOS başın içinde ve tüm omurilik boyunca bulunur ve omuriliğin temelde “yüzmesini” sağlar ve travmaya karşı bir tampon görevi görür. Menenjit geliştiğinde hastalığa neden olan mikroplar (virüsler, bakteri veya mantarlar) beyin omurilik sıvısına girerler.
Menenjit belirtileri ve işaretleri
Menenjit belirtileri, grip belirtileri ile ortak bir çok yanı vardır, bu nedenle iki hastalığın yaygın olarak karıştığını görüyoruz. Bakteriyel menenjit ve viral menenjit semptomları belirtileri genellikle birkaç gün boyunca, spinal menenjit veya diğer türlerden daha hızlı gelişir.
Menenjit belirtileri ateş, güçlü baş ağrıları, kusma ve boynun sertleşmesi gibi menenjit tiplerine bağlı olarak farklılık gösterebilir ancak her türde sık karşılaşılan belirtilerdir. Birçok hasta için, enfeksiyon önce solunum ya da kulak enfeksiyonu ile başlar ve daha sonra organlara, kan dolaşımına ve beyne yayılır.
Çocuklarda (2 yaşın üstünde) ve yetişkinlerde en sık görülen menenjit belirtileri şunlardır:
mide bulantısı, mide krampları, kusma
yorgunluk, uyuşukluk, halsizlik
konfüzyon ve oryantasyon bozukluğu
şiddetli baş ağrısı
parlak ışığa duyarlılık
iştahsızlık ve azalan susuzluk
daha az sıklıkla, anormal cilt rengi veya deri döküntüsü
çok soğuk eller ve ayaklar
kas ağrıları veya eklem ağrısı
hızlı nefes alma ve titreme
Bebeklerde menenjit belirtileri şunları içerebilir:
ani yüksek ateş
sinirlilik ve sürekli ağlama (tutulduğu zaman da dahil olmak üzere)
yeme zorluğu veya emzirme zorluğu
yorgunluk / uyuşukluk ve anormal hareketsizlik
bebeğin başının üstündeki yumuşak noktada bir çıkıntı
ve vücut ve boyundaki sertlik bulguları.
Menenjit komplikasyonları:
Menenjit, tedavi edilebilir ancak hayatı tehdit edebilen çok ciddi bir hastalıktır. Ağır vakalarda menenjit, nöbet ve komaya neden olabilir. Bazen beyinsel yapıların iltihaplanması (ensefalit), tedavi çok geç olduğunda veya enfeksiyonu kontrol edemiyorsa gelişebilir. Tedavi geciktirildiğinde özellikle bebekler, küçük çocuklar veya yaşlılar gibi yatkın hastalarda kalıcı beyin hasarı, işitme kaybı veya nörolojik hasar geliştirme riski vardır.
Menenjit Çeşitleri
1. Viral menenjit
Bu, en sık görülen menenjit türüdür, ancak neyse ki genellikle hafiftir ve uzun vadeli problemlere neden olmaksızın kendi başına gider. Çoğu viral menenjite, herpes simpleks virüsü, HIV, kabakulak ve Batı Nil virüsü gibi yaygın virüsleri içeren “enterovirüsler” denilen bir grup virüsün neden olur. Bu virüsler, hava sıcak olduğunda (yaz ve sonbahar sonlarında) insanları en sık etkilemektedir, ancak yılın herhangi bir zamanında da ortaya çıkabilirler.
2. Bakteriyel menenjit
Bakteriyel menenjit, bazı zararlı bakteri türleri kan dolaşımına girdikten sonra meningezlere (beyin ve omurilik) giderken veya kulak enfeksiyonundan, sinüs enfeksiyonundan, kafatası kırıklarından veya cerrahiden sonra meningezleri doğrudan işgal edince ortaya çıkar.
Menenjit ve meningokok hastalığı arasındaki fark nedir? CDC’ye göre “Meningokok hastalığı, Neisseria meningitidis adı verilen bir çeşit bakterinin neden olduğu bir hastalıktır. Bu hastalıklar ciddidir ve menenjit ve kan dolaşımı enfeksiyonlarını (septisemi) içerir. ” Bakteriyel meningokok menenjitinin dört birincil türü vardır: A, B, C ve Y tipleri. Menengokoksik menenjit her yaştaki insanı etkileyebilir, ancak çocuklar ve genç erişkinlerde daha sık görülür. Bu tür, yılın herhangi bir saatinde ortaya çıkabilir, ancak kışın ve erken bahar aylarında daha sık görülür.
Bakteriyel menenjite neden olabilecek bakteri soyları şunlardır:
Streptococcus pneumoniae – şu anda bebekler, küçük çocuklar ve yetişkinlerde bakteri menenjitinin en yaygın nedeni. Bu tip, bakteriler kan dolaşımından yayıldığında ortaya çıkar. Bazen bir kulak enfeksiyonu veya kafa travması geçirme eğiliminde olan pnömokok menenjiti denir.
Neisseria meningitidis – genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olur ve gençleri ve genç yetişkinleri etkiler. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Neisseria meningitidis büyük salgınlara neden olma potansiyeline sahiptir. N’nin 12 serogrubu var. (A, B, C, W, X ve Y) uzmanlarından altısı salgınlara neden olma yeteneğine sahip olduğuna inanılan menenjiti tanımladı.
Haemophilus influenzae – Çocuklarda önde gelen nedendir
Listeria monocytogenes – Listeria olarak da adlandırılır ve pastörize edilmemiş peynirler ve şarküteri etleri / sosisli sandviçler ve söğüş gibi işlenmiş etler gibi bakterilere eğilimli gıdalarda bulunur.
3. Mantar menenjiti
Mantar menenjit viral veya bakteriyel menenjitten daha az görülür ve menenjeleri istila eden yavaş büyüyen organizmalara bağlıdır. Genellikle baş ağrısı, ateş, kusma ve zihinsel bulanıklık gibi uzun süreli semptomlara neden olan kronik menenjit oluşur. Viral ve bakteriyel menenjitten farklı olarak mantar menenjiti bulaşıcı değildir. HIV / AIDS, kanser veya otoimmün hastalıkları olan insanlar da dahil, bağışıklık sistemlerini / bağışıklık yetersizliklerini zayıflatan insanlar en çok risk altındadır.
4. Paraziter menenjit
Naegleria fowleri, menenjitlere nadiren neden olmasına rağmen, tüm dünyada tespit edilen bir parazit türüdür. Bu mikroskobik organizma burun yoluyla vücuda girer ve beynin yolunu tutar. Sıcak tatlı su kaynakları (göller, nehirler ve kaplıcalar gibi) içinde bulunur ve ayrıca endüstriyel kaynaklardan çıkan kirli toprak akışı veya sıcak su ile bulaşabilir. Nadiren, kirli havuzlarda veya su ısıtıcıları kullanan sıcak küvetlerde yüzerken elde edilebilir.
5. Bulaşıcı olmayan menenjit
Yukarıda tarif edildiği gibi, menenjit genellikle bakteri, virüs, mantar veya diğer bulaşıcı ajanlardan kaynaklanır. Bununla birlikte nadiren menenjit, iltihaplanma, kimyasal tahriş veya habis hücrelerin infiltrasyonu ile de oluşabilir.
Menenjit Nedenleri ve Risk Faktörleri
Menenjit oluşturan patojenler, merkezi sinir sistemi yapılarına üç olası yola nüfuz eder: kan dolaşımından geçerek, enfeksiyon sonrası menenjelerin çoğalmasıyla veya doğrudan temas ile.
Bakteriyel menenjit bulaşıcı mı? Evet!
Menenjit oluşturan bakteri, kişiden kişiye, sıklıkla yakın temastan sonra ortaya çıkan solunum ya da boğaz sızıntılarının damlaları yoluyla iletilebilir. Enfekte olmuş birini öpmek, hapşırmak, öksürmek, yakın çevrede yaşamak, yemek yiyip içki içmek veya cinsel ilişki yapmaktan dolayı iletim yaklaşık iki veya dört gün içinde gerçekleşebilir. Şaşırtıcı olan şey, uzmanların nüfusun yüzde 20’sine kadar herhangi bir zamanda boğazlarında Neisseria meningitidis taşıdığına inanmaktır, ancak bakteriler çoğu durumda enfeksiyona neden değildir.
Menenjit gelişimi için risk faktörleri şunları içerir:
Grip veya enfeksiyon (özellikle kulak, sinüs veya solunum yolu enfeksiyonu) gibi bir hastalıktan kurtulma.
Üniversite kampüsü / yurtları, yatılı okullar, askeri üsler veya bakım evleri gibi hastalıkların kolayca bulaşabileceği yakın çevrede yaşamak.
Bir bebeğe hamile bir kadın veya anne olmak. Listeria, gebelik sırasında plasental bariyeri geçebilir ve cenin için ölümcül olabilen bir enfeksiyona neden olabilir.
Zayıflamış bağışıklık sistemine sahip yaşlı bir yetişkin olmak.
Dışkı kontaminasyonu ile temastan dolayı, tipik olarak elle yıkamanın uygun olmadığı durumlarda. Bu, bebek bezlerini değiştirirken veya virüs bulaşmış birinin kullandıkları kamu tuvaletlerini kullanırken de olabilir.
Göz, burun ve ağız salgılarının yayılması veya blister sıvı.
Son zamanlarda bazı türden kimyasal reaksiyon veya ilaç alerjisi çekme.
Kanser veya sarkoidoz gibi iltihaplı bir hastalıktan kurtulma.
Cerrahiden kurtulma, baş / kafa kafasında insizyon yapılan başta olmak üzere cerrahi. Cerrahi, AIDS, şeker hastalığı, alkolizm ya da immünosupressan ilaç alanlar arasında en riskli hastadır.
Menenjit için Geleneksel Tedaviler
Tedavi Yaklaşımları:
Menenjit tedavisinde en yaygın yol, intravenöz antibiyotikler (bakteriyel menenjit için) ve / veya geniş spektrumlu antibiyotikler kullanmaktır. Bir hastanın yaşadığı menenjit semptomlarına bağlı olarak şoku, şişkinliği, konvülsiyonları, enfekte sinüsleri ve dehidrasyonu kontrol etmek için başka tedavilere ihtiyaç duyulabilir. Bazen beyin iltihaplı membranlardan kurtulmak ve beyini çevreleyen şişme / basıncı düşürmek için ameliyat gerekir.
Antibiyotikler, bakteriyel menenjiti tedavi etmek için uygun değildir. Çoğu viral vakalar hafiftir ve birkaç hafta içinde tedavi edilmeden çözülür (grip benzeri). Bu süre boyunca hastanın çok fazla dinlendirmesi (yatak istirahati), diğerleriyle yakın temastan kaçınılması ve kas ağrılarını ve ağrılarını azaltmak için tezgah üstü ağrı kesici ilaçları alması önerilir. Ayrıca, bazen antiviral ilaçlar iyileşme sürecinin hızlandırılmasına yardımcı olmak için kullanılır.
Menenjit Aşısı hakkında bir kaç söz:
Menenjit için aşılar: Haemophilus influenzae tip b (veya Hib aşısı), pnömokok konjugatı ve polisakkarid aşıları ve meningokok (MCV4) aşısıdır.
Bu aşılar, tüm meningococcal hastalık vakalarını engelleyemez ve halihazırda gelişen bir enfeksiyonu tedavi etmek için çalışmazlar. Viral menenjitin en yaygın nedeni enterovirüslere karşı koruma sağlamak için şu anda mevcut aşı yoktur.
Çok ciddi olmasına rağmen, menenjitin tedavi edilebileceğini ve doğal bağışıklığın aşı kaynaklı bağışıklığından daha güçlü olduğunu unutmayın.
Menenjit Belirtilerini Önleme ve Yönetmenin Doğalı Yolları
En duyarlı olan çocukları koruyun.
Kişiden kişiye iletimi önleyin.
Bağışıklık fonksiyonunu geliştirin ve sağlıklı alışkanlıkları uygulayın.
Eğer hamile iseniz ekstra dikkatli olun.
Ağrı ve sertliği doğal olarak yönetin.
1. En Duyarlı olan Çocukları Koruyun
Bakteriyel menenjit genellikle bir “çocuk hastalığı” olup çoğunlukla çocuğun yakınında bulunan birisinden erişkin bir taşıyıcıdan edinilir. Bir çocuğun hasta olması durumunda, okulda ve evde bakım altında tutulmalıdır. Hasta bir ebeveynseniz, tıbbi yardım almak için dikkatli olmalısınız ve bir doktor tarafından temizlenmeden önce çocuğunuzla yakın temastan kaçınmalısınız.
Bir çocuğun ateşi yükselirse hemen bir doktora görünmeli ve diğer duyarlı çocuklardan uzak tutulmalıdır. Genç çocuklara, tuvalete gittikten sonra ellerini yıkamaları ve ağzının yakınında herhangi bir şey yemeden veya koymadan önce ideal bir şekilde yıkamaları öğretilmelidir.
2. Kişiden Kişiye İletimi Engelleme
Gençler ve genç erişkinlerde, enfeksiyon yakınlarda yaşayan diğer öğrencilerin okul / kolej / üniversitesinde yaygın olarak edinilir. Öğrenciler veya askeri üslerde ya da huzureveninde yaşayan insanlar, hasta olduklarında evde kalmaya, özellikle de öksürdükleri ya da hapşırıklarken hasta olduklarında ağzını ve burnunu örtmeye dikkat etmelidirler.
Ellerinizi her zaman iyice yıkayarak ve hastalanan kişiyle doğrudan temastan kaçınarak menenjitin yayılmasını önlemeye yardımcı olabilirsiniz. Öpüşme veya hastalanan birisiyle ilişki kurma konusunda çok dikkatli olun. Ayrıca mutfak eşyalarını, tıraş takımları veya cımbız gibi güzellik ürünlerini, diş fırçalarını, sigaraları vb. Paylaşırken dikkatli olun.
3. Bağışıklık işlevini geliştirin ve Sağlıklı Alışkanlıkları Uygulayın
Besleyici yoğun bir anti-inflamatuar diyet yiyerek, yeterli uyku ve dinlenme alışverişi yaparak, düzenli olarak egzersiz yaparak ve gerekli olmayan ilaçları almayı önleyerek kendinizi virüslerden ve bakteriyel enfeksiyonlardan doğal olarak korumaya yardımcı olabilirsiniz. Sıklıkla enfeksiyon veya virüs geliştiriyorsanız, anti-viral otlar, adaptogen otlar veya diğer takviyeleri kullanmak gibi kendinizi koruyabilecek yollarla ilgili olarak doktorunuzla konuşun.
Şüpheli göllerde veya akarsularda yüzmeyin ve böcek sokmalarını (özellikle insanları etkileyebilecek hastalıkları taşıyan diğer böceklerden) böcek ısırıklarını önlemek için önlemler kullanarak korumanızı artırabilirsiniz. Kemirgenleri (fare ve sıçanlar) evinizde ve çevresinde kontrol etmek kirlenmiş dışkılarla temas nedeniyle enfeksiyon bulma olasılığını azaltabilir.
4. Hamileyseniz Fazladan Temkinli Olun
Gebe kadınlar listerioz içeren gıdalardan kaçınmak için dikkatli olmalı, ancak bu nadirdir. Yumuşak peynirler ve pastörize edilmemiş süt ürünleri (bunun biraz tartışmalı olmasına rağmen), sosisli sandviç, şarküteri eti, çiğ et, çiğ yumurta ve çiğ gibi işlenmiş etler bulaşma ihtimali yüksek yiyeceklerdir. Listerya bakterilerini öldürmek için et, süt ve diğer hayvansal ürünler 165 ° F’ye (veya 74 ° C) ısıtılmalıdır. Hamile kadınlar ayrıca kendilerini sağlıklı tutmak ve bağışıklık sistemlerini güçlü tutmak için yukarıdaki tavsiyeleri takip etmelidirler.
5. Ağrı ve sertliği doğal olarak yönetin
Viral menenjitiniz varsa ve enfeksiyonu atarken dinlenirseniz, rahatsızlığı azaltmanıza ve iyileşmeyi desteklemek için yapabileceğiniz bazı şeyler vardır. Baş ağrısı, boyun sertliği, ateş ve vücut ağrıları gibi menenjit belirtilerini yönetmenin bazı yolları şunlardır:
Bol bol uyu. Sıcaklığı düşük tutarak ve baş ağrısını tetikleyebilecek güçlü ışığı sınırlandırarak yatak odasını veya evinizi rahat tutun.
Boğaz ağrısı bölgesine nane esans yağı uygulamayı içeren boyun veya başınız için doğal ağrı kesici deneyin. Ayrıca, Epsom tuzları içeren bir banyoda oturabilir ve bazılarının gerginliği azaltmak için lavanta yağı gibi uçucu yağ ilave edebilirsiniz.
Baş ağrısı veya boyun sertliği asetaminofen veya ibuprofen gibi kötüleşirse tezgahtan ağrı kesici ilaç alın.
Kan akışını artırmak ve şişmeyi azaltmak için hafif masaj yapmayı deneyin ve ağrılı alanlara buz paketleri uygulayın.
Gün boyunca yeterince su veya Hindistan cevizi sütü ve bitki çayı gibi sıvıları içerek dehidrasyonu önleyin. Mümkünse sebze ve meyveler gibi suda zengin yiyecekler yiyin. Mideniz onu tolere edebiliyorsa, ayrıca bir meyve çorbası, kemik suyu veya çorba yudumlayarak sulu kalmasını sağlayabilirsiniz.
Menenjit Tedavisinde Önlemler
Uzmanlar, menenjit olabileceğinden şüphelenilen kişilerin, özellikle de küçük bir çocuk ya da bebekseler, tedavi için hemen bir doktora ya da acil servise gitmesini önerirler. Menenjit semptomlarının kendiliğinden kaybolup gidemeyeceği için beklemekten kaçınmak önemlidir; çünkü zamanla hastalık genelde kötüleşir ve tedavisi daha karmaşık hale gelir.
En erken ve en ciddi menenjit semptomları arasında ani ateş, kasılmalar, komaya girme, uyuşukluk, baş ağrısı ve boyun ağrıları bulunur. Doktorunuza yaşadığınız tüm belirti ve semptomları bildirin ve sizin için geçerli olan tüm risk faktörlerini tartışın. Siz veya hastalanan kişi aklı karışmış ve yorgun hissediyorsanız, hastaneye götürmeyin, yardım için 112’i arayın.
Kilit noktaları
Menenjit beyin ve omuriliği çevreleyen membranlarda (menenjit) inflamasyon ile karakterize bir enfeksiyondur.
İlk menenjit belirtileri ani şiddetli baş ağrısı, yüksek ateş, kusma ve boyun ağrısı veya sertlik içerir.
Tedaviler menenjit tiplerinden birine (viral, bakteriyel, fungal, bulaşıcı olmayan veya parazit) bağlıdır ve tedavi antibiyotikler, intravenöz sıvılar ve nadiren cerrahi olabilir.
Menenjit Belirtilerini Önleme ve Yönetmenin Doğal Yolları
Menenjit’e daha çok duyarlı olan çocukları koruyun.
Kişiden kişiye iletilmesini önleyin.
Bağışıklık fonksiyonunu geliştirin ve sağlıklı alışkanlıklarınızı geliştirin.
Eğer hamile iseniz çok daha fazla dikkatli olun.
Ağrı ve sertliği doğal olarak yönetin.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
The post Menenjit Belirtileri, Tedaviler ve Önlemler appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: http://ift.tt/2zKOn7x
0 notes
Text
Bebeklerde Gaz Sancısı ve Kusma
Bebeklerde gaz problemi hangi sıklıkta görülür? İnfantil kolik (gaz sancısı), genellikle sağlıklı bebeklerde, 2-3 hafta ile 4 ay arasında, haftada 3 günden fazla günde 3 saat kadar süren ağlama nöbetleri olarak tanımlanır. İnfantil koliğin bebeklerde görülme sıklığı % 17-30 arasındadır. Ailelerin %10-15’i ilk 3 ay içinde bebeklerinin ağlaması nedeniyle hekime başvurmaktadır. Bazı çalışmalarda infantil koliğin düşük doğum ağırlıklı bebeklerde daha sık görüldüğü ve daha geç başladığı belirtilmektedir. İnfantil kolikli bebeklerin % 5’inden azında altta yatan bir organik sebep bulunmaktadır. Sigara içen annelerin bebeklerinde görülme sıklığının 2 kat daha fazla olduğu ve anne sütü alanlarda da daha az sıklıkta olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Ayrıca annenin emosyonel (duygu durum) durumunun da önemli olduğu, deneyimsiz sinirli ve sabırsız annelerin bebeklerinde daha fazla gözlendiği de az oranda kabul görmektedir. İnfantil kolik neden nolur? İnfantil kolik(İK), sık görülmesi ve anne babaya rahatsızlık vermesine rağmen nedeni bilinmeyen ancak kendiliğinden iyileşme olması açısından iyi seyirli hastalıklardan biridir. Neden kaynaklandığına dair hipotezler vardır. Bunlar içinde; Sindirim sistemine bağlı: Bebeklerde barsak hareketliliğinin artması sırasında anormal barsak hareketleri sonucu ağrının ortaya çıktığı belirtilmiştir. Bu bebeklerde serum motilin düzeyleri normal bebeklere göre yüksek bulunmuştur. Motilin mide boşalmasını hızlandırma, barsak hareketliliğini artırma ve ince barsaktan transit geçişi hızlandırmaktadır. Bu bebeklerin kord kanı ve ilk gün venöz kanda motilin düzeyleri yüksek bulunmuştur. Annenin beslenmesiyle aldığı inek sütünde bulunan alfa laktalbuminin barsak geçirgenliğinin artması sonucu bebeğe geçmesi ile alerji gelişir. İK’li bebeklerin %10-25’inde alta yatan neden bu olabilir. Annenin beslenmesindeki başka yiyeceklerde benzer alerjik reaksiyon veya intolerans geliştirebilir. Soya, kahve, fındık, fıstık, çikolata, kabuklu deniz ürünleri, brokoli, yeşilbiber ve baharatlı yiyecekler bunlardan bazılarıdır. Etkinliği tam olarak kanıtlanamasa da parçalanamayan ve emilmeyen karbonhidratlar kolon (kalın bağırsakta orta bölüm) florasınca kısa zincirli yağ asitlerine ve bazı gazlara dönüşür. Bu gazlarda soluk yoluyla atılır. Ancak mide gazının ağlamanın sebebi değil sonucu olduğu düşünülmektedir. İnteraksiyonel teori: İnfantil koliğin sindirim sistemi dışında nedenleri olabileceğine dair bazı hipotezler ortaya atılmıştır. Bunlar; ağlama şeklinin aşırı, süre olarak daha uzun, kolay provake edilen ancak zor kontrol edilen olmasıdır. Burun dışında atipik (alışılmadık) anne babalığın bir yansıması olabileceği ya da uygunsuz anne bebek ilişkisinin sonucu ortaya çıkabileceğini gösteren çalışmalar da vardır. Anne ile ilgili olarak emosyonel distres ve labilite, anksiyete, anne-bebek arasındaki ilişkiyi bozabileceği gibi aşırı ağlama bebeğe düşmanlık ve uyumsuz bir ilişki gelişmesine de yol açabilir. Her iki durumun sonucunda bebeğin huzursuzluğu giderek artacak ve ağlama aşırı bir hal alacaktır. Ailede evlilik ile ilgili çatışmalar, annenin bebeğe vakit ayıramaması, bebekle ilgilenememe durumu, stres, eş ve sosyal desteğin yetersiz olması diğer risk faktörleridir. Bunların yanında annenin gebelikte aşırı sağlık problemlerinin olması, travmatik doğum veya doğum sonrası hastanede uzun süre kalma diğer nedenler olabilir. Bebeğin doğumundan itibaren sahip olduğu genetik kodlu mizaç özellikleri (zor mizaç, uyandırmada düşük eşik, uyaran beklentisi gibi) uygunsuz çevre ( anne baba çatışması, tecrübesizlik, anksiyete gibi) ile birlikte olduğunda kolik ortaya çıkmaktadır. Merkezi sinir sistemi gelişimi: Serotonin barsak düz kasını kasarak kramplara neden olur. Melatonin ise barsakları gevşetir. Her ikisi de akşamları sıçrama yapar ve belli bir ritimde salınır. Serotoninin doğumdan itibaren ritmik salınması varken melatoninin ritmik salınımı 3. ayda başlar. Bu nedenle ilk aylarda barsakların melatonin yetersizliği nedeniyle relaksasyonu (gevşeme süresi) yeterli olmaz. Bilindiği gibi kolik görünümü de 3. aydan sonra kaybolur. Gaz sancısı kendini nasıl belli eder? Bebeklerde yüksek tonlu aşırı ağlama ile birlikte genellikle ayaklarını karna çekme, gerinme, karın şişliğinde artma, barsak seslerinin duyulması, kusma, kabızlık veya sık kaka yapma görülür. Kaka sonrası rahatlayabilir ancak bazen etkili olmaz. Kolay provake olduğu için hareketle ağlaması artabilir. Zor sakinleştirilir. Genellikle 2-3 saatin sonunda kediliğinden susar. Ağlama sırasında beslenmeyi reddebilir. Ağlama sonrası eski haline döner. Bebekler kaç aylık olana kadar gaz sorunu ile karşı karşıyadır? Genellikle 4. ayın sonunda gaz yakınmaları ortadan kalkar. Gaz probleminin önlemek mümkün mü? Emziren anne beslenmesine özen göstermelidir. Sigara, kahve, çay, çikolata, baharatlı yiyecekler, annenin sindirim sorunu yaşadığı besinler, kuru bakliyat, kabuklu deniz ürünleri, turunçgiller, lahana, brokoli, bezelye gibi yiyecekler gaz problemine neden olabilir bu yüzden dikkatli tüketilmelidir. Bebekler emzirilirken dik pozisyonda emzirilmelidir. Yeterli sürede emzirilmeli az veya çok beslemekten kaçınılmalıdır. Beslenme sonrası sırtı sıvazlayarak dik pozisyonda ya da parmak uçları ile hafif sırta vurarak gazı çıkartılmalıdır. Bebek memede çok uzun süre tutulmamalıdır. Biberonla beslerken bebeğin hava yutmadığından emin olunmalı, uygun biberon seçilmelidir. Biberon deliği bebeğin ayı ile uyumlu olmalıdır. Çok hızlı akmamalı ya da emerken bebeği zorlamamalıdır. Eğer gaz ve kabızlık yakınması oluyorsa mama değişikliği yapılabilir. Miktarda bebeğin ihtiyacına uygun olmalıdır. Besin alerjisi açsından aile öyküsü olan bebeklerde cilt sorunları, kusma, iştahsızlık, kanlı dışkılama, kilo alamama gibi yakınmalarda varsa süt alerjisi olabileceği unutulmamalıdır. Annenin beslenmesinden süt ürünleri çıkarıldığında durum düzelir. Gaz sancısı çeken bebeğe ne yapmalı? Hemen her istediğinde bebeğin kendini güvende hissetmesi açısından emzirilmeli ancak çok miktarda süt alımı sonrası kusmaları ile birlikte ağlaması oluyorsa bir süre kucakta sakinleştirilmelidir. Kucakta hafif dans eder şekilde veya sallayarak, okşayarak görsel, işitsel ve dokunsal uyaranlar faydalı olacaktır. Aşırı sallamaktan kaçınmak gerekir. Karınları üzerine yatmak, kucakta yüzü yere bakacak şekilde kol üzerine yatırmak rahatlatabilir. Emme isteği fazla olan bebekler beslendikten sonra sakinleşmelerini sağlamak için kısa süreli emzik de verilebilir. Bebeği izleyen çocuk hekimi mutlaka aileye infantil kolik hakkında detaylı bilgi vermeli, empati kurmalı ve güven vermelidir. Hastalığın kendini sınırlayan ve iyileşen bir hastalık olduğunu vurgulamalıdır. Öncelikle bebeğin rahatlatılması önemlidir. Kendi haline ağlamaya bırakılmamalıdır. Açlık, emme isteği, uyku, uyaran isteği mutlaka gözden geçirilmelidir. Bu ihtiyaçlardan birini karşılamak onun daha sakin ve güvende olmasını sağlar. Sık beslemek ve kucakta olmak bebeği rahatlatabilir. Sallama, ses çıkaran oyuncak veya araçlar, bebek arabası ritmik uyaranlar vereceği için etkili olabilir. Gaz giderme için kullanılan ilaçlar çoğu zaman etkili olmayabilir. O nedenle fazla miktar ve sayıda ilaç kullanmaktan kaçınılmalıdır. Ağlama saatlerine yakın banyo ve sonrasında yapılacak masaj yine bebeğinizi rahatlatabilir. Banyo sırasında ılık su içinde iken karın masajı, ayakların sıcak tutulması, karın üzerine yatma ya da sıcak su torbası ile dikkatli şekilde karna sıcak uygulama da bebeği rahatlatabilir. İnfantil kolikli bebeklerin ağlaması kolay provake olduğu için çevresindeki uyaranların azaltılması ve sakin ortamda bulunması, anne ve baba tutumu da sakinleşmelerini sağlayabilir. Ancak mizacı gereği sürekli uyaran ihtiyacı olan bir bebekte tersine daha fazla ağlamaya da (benimle ilgilenin) neden olabilir. Gaz sancısını gidermek için yapılan hatalar nelerdir? Çoğunlukla beslenme şekli ve sıklığında yapılan hatalardan kaynaklanır. Bu hatalar şöyle sıralanabilir: Aşırı beslemeye çalışma ya da az besleme Anne sütü alıyorsa annenin beslenmesi ile aldığı yememesi gereken yiyecekler Bebeğin ağlamasına aşırı tepki gösterme, giderek artan gerginlik Bebeğin yakınmalarının bir süre sonra kendiliğinden de geçeceğini unutma, sık hekime başvuru, çok sayıda ilaç kullanma eğilimi Bebeğin mizacına uygun olmayan uyaran verme, aşırı ağlamaya neden olma, çevre faktörleri Nadiren de olsa altta yatan başka bir problem olma olasılığını göz ardı etme Gaz sancısı geçmiyorsa ne yapmalı? Hekim başvurmak gerekir mi? Genellikte artan şiddette ağlama veya ağlama süresinin uzaması Eşlik eden kusma, kanlı kaka yapma, beslenme isteksizliği, artan karın şişliği, ciltte yaygın egzama Kilo alımında duraklama Boğulmuş fıtık, ateş, bilinç değişikliği gibi bulgular varsa mutlaka hekime başvurulmalıdır. Üriner sistem enfeksiyonu, akut otitis media inek sütü alerjisi ekarte edilmelidir. İlaç tedavisi etkili midir? Davranışsal tedavi ve bebeği rahatlatacak uygulamalar daha etkin olmaktadır. Bitki çayları ve bitkisel kökenli gaz giderici şuruplar yeterli etkinlik gösteremeyebilir ayrıca yan etkilerine karşı da doktor bilgisi olmadan kullanılmamalıdır. İlaç tedavisinde sık kullanılan simetikon, gazın rahat çıkarılmasını sağlamakta ancak fayda gösterilememiştir. Spazmı gidermeye yönelik ilaçlarla da ciddi yan etkiler gözlenmektedir.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Reflü olan bebekler için annelere tavsiyeler!
Reflü olan bebekler için annelere tavsiyeler!
Çocuklarda çok sık rastlanan mide içeriğinin yemek yemek borusuna hatta ağza değin geri gelmesi hali olan reflü, bebeklerde 1’inci aydan itibaren görülmeye başlar ve kusmalara neden olur.
Bebeklerde besin şeklinin değerlendirildiğini, gıda hataları nedeniyle de reflü olabileceğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nermin Tansuğ “Anneler özellikle bebeklerin beslenmesini cesaretlendirmek ve sabaha değin uyumalarını karşılamak için yatmadan önce ya da uykuda bebelerini beslerler. Ancak bu reflüyü artırır. böylece yapılmamalıdır. Özellikle reflüsü olan bebekler ve çocuklar son öğününden iki saat sonradan yatırılmalıdır” diyor.
1) Ilk Olarak beslenme şekli ve çevre koşulları düzeltilmelidir. Reflü tanısı alan çocukta yatak başı 30 derece dek yükseltilmelidir. Bilhassa sol alt pozisyonda yatırılmaları reflüyü azaltır.
2) Reflüsü olduğundan şüphe edilen bebeklerin beslenmesinde dikkat edilecek nokta, kusmalar sebebiyle bebeğin bayağı koşullarda beslenmesini sürdürememesidir. bu nedenle bebek fazla yakından takip edilmeli ahenkli olarak kilo artışı izlenmelidir.
3) Az miktarda, sıkça beslenmelidir. Her beslenmeden daha sonra gazı çıkarılmalıdır.
4) Bebeklerin palavracı emzik kullanmaları da reflü tedavisinde yardımsever olabilir. Emzik bebekte tükürük salgısını ve bağırsak hareketlerini artırarak reflü olasılığını azaltır.
5) Anne sütü ile beslenen bebeklerde reflü belirtileri daha eksik görülür. Verilen besinlerin koyulaştırılması veya keçi boynuzu tozu katılmış özel mamalar kullanılabilir.
6) İnek sütü alerjisi varsa diyetten inek sütü çıkartılmalıdır.
7) Faizsiz sigara içimi de reflüyü arttırır. böylece evde sigara içilmemelidir.
8) Büyük çocuklarda reflüyü arttıran çikolata, fazla yağlı baharatlı, acılı, ekşili cips, ketçap, mayonez, hardal, soğan, sarımsak gibi gıdalar, asitli gazlı içecekler yasaklanmalıdır.
9) Öğün miktarları ufak tutulmalı, ideal beden ağırlığı korunmalı, akşam yemekleri yatmadan minimum 2 saat önce yenmeli, yemeklerden daha sonra asgari 1 saat yatar pozisyon alınmamalıdır.
10) Karın içi basıncını eksilmek amacı ile fazla sıkı elbiseler giydirilmemeli, kemerler çok sıkılmamalıdır.
Tedavisi nasıl yapılır?
Reflü hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ise yemek borusu kapakçığının basıncını artırarak, mide içeriğinin yemek yemek borusuna kaçışını önler, mide boşalmasını kolaylaştırır, mide asidini nötralize eder ya da azaltır. İlaçla tedaviye cevap alınamadığı geçici solunum durması, ani bebek ölümü tehdidi gibi ciddi belirtiler varsa, darlık gelişmişse, doğuştan olan kalp hastalığı ya da akıl özürlü çocuklarda ender olarak cerrahi tedavi uygulanabilir.
Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nermin Tansuğ, reflüsü olan bebekler ve çocuklar için annelere önerilerde bulundu.
Kaynak: Makyaj Önerileri, Cilt Bakımı Yöntemleri
#bebek reflüsüne bitkisel çözüm#reflü olan ne yemeli ne yememeli#reflüsü olan bebek nasıl yatırılmalı#reflüsü olan bebekler neler yemeli#reflüsü olan bebeklerde ek gıdaya geçiş
0 notes
Text
Bebeklerde Kulak Kaşıntısına karşı yapılacaklar
Bebeklerde Kulak Kaşıntısına karşı yapılacaklar
Minik bebeğiniz kulaklarını kaşıyor veya onlarla daimi oynuyorsa, ilk etapta bebeğin yalnızca kendi vücudunu tanımakta olduğunu düşünebilirsiniz.
Haksız da sayılmazsınız zira çocuğunun daimi kulaklarıyla oynadığından yakınan ve doktorun yolunu tutan pek çok anne bu cevap ver karşılaşır. Bebek kulaklarını yeni keşfetmiştir ve onlarla oynamaktadır.
Diğer taraftan ‘Acaba çocuğumun kulağında bir ağrı veyahut rahatsızlık mı var?‘ suali da aklınıza takılabilir. Bir yaşından küçük bebekler ağrının yerini tam olarak belirleme kapasitesine sahip değildir. Ağrı, kaşıntı veya benzeri rahatsızlık veren bir belirtinin, kulağın içinden mi yoksa dış etrafından mi kaynaklandığını tam olarak kestiremezler. Dolayısıyla kulağın içinden meydana gelen bir ağrı yüzünden de kulaklarını kaşıyor olabilirler.
Bebeğinizin sadece kulağını kaşımasından yola çıkarak bir yakıntısı olup olmadığını anlamanız tabii ki pek kolay değildir. Derdini sözcüklere dökemeyen bebeğiniz size bir emare vermekte olabilir. Bu yüzden şüphelendiğiniz vaziyetlerde, bebeğinizde -sözgelimi bir kulak enfeksiyonuna işaret eden-��başka belirtiler de var mı izlemeniz gerekir. Böylelikle çocuk sadece kulaklarıyla mı oynuyor yoksa bir rahatsızlığı mı var anlamanız kolaylaşır.
Kulak kaşıntısının yanı sıra görülebilecek diğer belirtiler konusu ehemmiyetlidir zira rastgele bir rahatsızlığa veya vaziyete işaret eden başka bir belirti olmadığı hallerde, çoğunlukla ortada endişelenecek bir problem de yok demektir.
Aşağıdaki birkaç maddede, bir bebeğin kulaklarını kaşımasına, çekiştirmesine, onlarla oynamasına sebep olan çeşitli nedenleri ve kulak kaşıma dışında size bilgi verebilecek diğer belirtileri bulabilirsiniz.
Diş Çıkarma
Konumuz kulak olduğu için natürel olarak çoğu anne bebeğin diş çıkarması ile kulaklarını kaşıması arasında bir irtibat kurmayı aklına getirmeyecektir. Oysa diş çıkarma bebeklerde kulak kaşıma nedenlerinin başında gelir.
Bebeğiniz diş çıkarırken de kulaklarını kaşıyabilir, çekiştirebilir ve hem de tırmalayabilir. Bunun nedeni sinirlerin konumu sebebiyle, bebeğin şişen diş etlerinden gelen ağrıyı kulağından geliyor sanmasıdır. Bebeğin salyasının akması, eşyaları çiğnemesi, iştahsızlığı, uykusuzluğu ve ortada neden görünmüyorken huysuzlanması da yeniden diş çıkarma belirtileri olabilir.
Bazen diş çıkartan bebeklerde hafif bir ateş de görülür fakat diş yüzünden yükselen ateşin 38 dereceyi geçmesi normal sayılmaz. Bebeğinizin ateşi bu rakamın üzerine çıkmışsa, kaşıntı ve ateş ‘diştendir’ deyip geçmeyin ve kesinlikle doktorunuza haber verin.
Çoğu bebek vasati 7. ayda diş çıkarmaya başlar fakat bir takım bebeklerde 3 aylıktan itibaren diş çıkarma belirtileri görülebilir. Diğer yandan daha geç, 12 aylıktan itibaren diş çıkaran bebekler de vardır.
Bebeğin Banyosu
Banyo sonrası kulakta sabun veyahut şampuan kalması bebeğin kulaklarını kaşındırabilir. Tedbir olarak bebeğin kulak kanalının sabun veya şampuandan sakınılması gerekir. Bebeğinizin bir sonraki banyosunda bu konuya dikkat ederek kaşıntı ile ilgili bir fark olup olmadığını gözlemleyebilirsiniz.
Çocuğun kulaklarında şampuan kalıntısı kalmasın diye kulakları kulak çubuğuyla gereğinden fazla temizlemeyin. Bu sefer de savunucu kulak cildi tahriş olabilir ve bebeğin kulağında daha kolay enfeksiyon oluşur.
Bazen de kullanılan şampuan benzeri ürünler bebekte alerjiye kapı aralayarak kaşıntı yapabilir. Bu konuya aşağıda biraz daha ayrıntılı değineceğiz.
Dış Kulak Yolu İrini
Bebeğin kulağına asıldığı, kulağını çekiştirdiği, kaşıdığı veya dürtme hareketi yaptığı vaziyetlerde ‘yüzücü kulağı‘ da denilen dış kulak yolu irini mevzubahis olabilir. Banyo esnasında kulak kanalına su kaçması neticesi dış kulak yolu iltihaplanabilir. Veyahut pamuklu kulak çöpünün kulak yolunu tahriş etmesi ile savunucu cilt tabakası zarar görür ve bakterilerin büyümesi için elverişli bir ortam oluşmuş olur. Bu bakteriler de enfeksiyonu oluşturur.
Dış kulak yolu irininin diğer belirtileri: kulakta sarı, sulu ve kokulu bir akıntı, kızarıklık ve kulak cildinde pullanma veya döküntü olarak sayılabilir.
Kulak Enfeksiyonu
Kulak enfeksiyonu veyahut diğer isimiyle orta kulak irini bebeğin kulağını kaşımasına ve tırnaklamasına kapı aralayabilir. Kulak enfeksiyonları 6 aylıktan 3 yaşına kadar olan çocuklarda oldukça yaygındır. Çoğunlukla burun akması, ateş, sarı kulak akıntısı, uyku problemleri, duyma güçlüğü gibi soğuk algınlığındakine benzer belirtilere kapı aralar.
Ek olarak bebeğiniz emzirme sırasında ya da onu beslediğiniz sırada ağlayabilir çünkü emme ve yutkunma hareketleri, tıkalı kulaktaki basıncı etkileyerek ağrı yapabilir. Tıpkı bir uçak yolculuğu sırasında tıkanan kulağınızın açılırken size rahatsızlık vermesi gibi.
Yapılan bazı çalışmalarda, akıntı ya da ateş benzeri diğer belirtiler ortada yoksa bebeğin sadece kulağın kaşımasının enfeksiyona işaret etmeyeceği istikametinde sonuçlar alınmıştır.
Bebekte kulak enfeksiyonunu önlemek için bebeğin yanında sigara içilmemesi veya sigara dumanı olan ortamlardan uzak tutulması, bebeğe yakın kişilerin sık sık ellerini yıkaması, olabildiğince bebeğin hastalık kapabileceği kalabalık ortamlardan uzak tutulması ve tabii bebeğin anne sütü ile beslenmesi, alınabilecek tedbirlerdir.
Egzama ve Alerji
Egzama yetişkinlerde de görülen, bebeklerde ise daha 1 yaşına gelmeden başlayabilen, yaygın bir cilt hastalığıdır. Hastalık sözcüğü sizi hemen korkutmasın çünkü bebeklerde egzama oldukça sık görülür.
Egzama genellikle bebeklerin yüzünde kızarık, kuru döküntüler şeklinde ortaya çıkar. Yüz dışında bebeğin kol ve bacaklarında, saç cildinde ya da kulak arkasında egzama görülebilir. Oldukça kaşıntı yapan, alerjik bir vaziyet olduğundan etkilenen bölgeyi bebeğin kaşımak istemesi de doğaldır.
Kullanılan deterjan, hayvan tüyü ya da bebeğin temas ettiği kumaşlar alerjinin sorumlusu olabilir. Bebeğin cildinin nemli tutulması ehemmiyetlidir. Çoğunlukla bebek 2 ila 4 aylıkken başlayan egzama, genellikle bebekler yaş aldıkça kendi kendine geçer.
Bebeğiniz için kullandığınız şampuan, bebeğin tenine değen saçları, oda spreyi, şapka, bere benzeri elbiseler ya da ter gibi etkenlere karşı da çocuklar alerjik bir reaksiyon verebilir. Kulak arkasındaki derinin tahriş olduğunu ya da kulak çizgisinin sanki bebeğin yıkanmaya ihtiyacı varmış gibi göründüğünü fark edebilirsiniz. Bu vaziyette alerjiden şüphelenilebilir.
Alerjinin neden kaynaklandığını bulmak her vakit kolay olmayabilir. Bu süreçte çocuğun doktoruna danışmanız ve ihtimalleri birlikte gözden geçirmeniz en doğrusu olacaktır.
Ehemmiyetli bir nokta alerjiden şüphelendiğinizde kendi kendinize netlikle süt, yumurta benzeri temel besinleri doktora müracaat etmeden, kendi kendinize kesmemenizdir. Bebeklerde sadece yiyecek alerjisi görülmez ve temel gıdaları gereksiz yere kesmek bebeğe daha çok zarar verebilir.
Bebeklerde Kulak Kaşıntısına karşı yapılacaklar
0 notes