#bakur kurdistan
Explore tagged Tumblr posts
seslimeram · 2 years ago
Text
Tüketilen Hikayeler...
Tumblr media
Hikayeler türetilen birer meselden çok tüketilen bir mefhuma dönüştürülüyor. Öyle bir an öyle bir sahneye denk geliniyor ki, madun siyasetin atalet dolu, düpedüz yalın ve eksiksiz bir biçimde var ettiği katran karanlığına dair bahisler uçup gidiyor. Hiçbir yaranın yirmi dört saati aşmadığı bir yerde, gerçek kılınmış onca yaraya dair kelamın eksikliği artık bir belirgin hat olarak var ediliyor. Umut yerle bir edilirken, ümit var olmanın bütün ihtimal ve tahayyülleri paramparça kılınıyor. Bir heyula içerisinde bir o yana bir bu yana çekip, çekiştirip, sündürüp durulurken hayat imgesi olanın farkına varılmasın diye dört dönülen bir güncellik var ediliyor. Her şey silme bir katran karanlığına esir ediliyor. Dön dolaş bir biçimde başa, en başa sarıp muktedir aklıyla sıradan insanların hayatları kuşatılıyor. Bunu da modern, yeni ülke diye yutturmaya çalışmak da cabası kılınıyor. Bir hikayesi bulunan o yer / bir uzak metafor, artık anısı bile var edilemeyen bir gölgenin ta kendisine dönüşüp, terk ediliyor.
Her devinim, her bir dönemeç o tüketileni anlatıyor, kanıtlıyor bir kere daha. Demokrasi, eşitlik, adalet, hürriyet gibi kavramların çoktan boşa düşürüldüğü bir zeminde zalimlerin o iktidar pratiği güncellenirken, yaşam sıfırlanmanın eşiğine taşınıyor. Tümüyle, doğruca kesintisiz bir mahvetme retoriği şekillendiriliyor bütün bütün her yerde, hemen hemen her şekilde. Jurnalleyen, tükettiği kadarıyla öğüten, sınırları daraltan, söz hakkını çalan, daimi bir biçimde irade / hak gasbına yol / mahal veren bir düzlemde tükeniş pazarlanıyor öylesi ulu orta. Belirgin bir biçimde hikayenin mahva çıkartılması kesintisiz kılınıyor. Düzenek, yapı, oluşum hemen her hamlesinde çıkagelen cerahat halleriyle birlikte bir menzildeki tüm yaşam ihtimallerinin köküne kibrit suyu dökülmesine devam olunuyor. Bildiğimiz ve gördüğümüz her hamle / devletin kullana geldiği her yenilenme tahayyül ve pratiğinin ardı o geçip gitmeyen tükeniş sarmallarına çıkıyor bir kere daha.
Mezopotamya Ajansından aktaralım: “MEBYA-DER Şırnex Şube Eşbaşkanı, demokratik kamuoyunun Cizîr halkının hukuk mücadelesine destek vermesini isteyerek, “Suçlular hesap versin” dedi.
Mezopotamya Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği’nin (MEBYA-DER), 2015 yılında Şirnex’ın Cizîr (Cizre) ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında katledilen 288 kişinin 7’inci ölüm yıldönümünde açıklama yaptı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cizîr ilçe binası önünde yapılan açıklamaya, sokağa çıkma yasakları sırasında hayatını kaybedenlerin aileleri, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Şirnex İl Örgütü, HDP yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Açıklamadan önce kısa bir konuşma yapan HDP Şirnex İl Eşkaşkanı Abdullah Güngen, Cizîr ablukasını unutmayacaklarını belirterek, bugün de ilçe örgütlerinin polis ablukasını alındığı ve bu ablukayı kabul etmeyeceklerini söyledi.
“14 Aralık Cizre ablukasını unutmayacağız” yazılı siyah pankart arkasından yapılan açıklama metnini MEBYA-DER Şırnex Şube Eşbaşkanı Serhat Küçük okudu.
‘300’e Yakın Kişi Yaşamını Yitirdi’
Küçük, Ciziîr bodrumlarında yaşanan katliamlara dikkat çekerek, “2015 ve 2016 yıllarında ‘sokağa çıkma yasağı’ adı altında uygulamaya konulan kent ablukaları, bu topraklarda en büyük hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri ve vahşet tabloların olarak insanlık tarihine geçmiştir. 16 Ağustos 2015 tarihinde Kürdistan kentlerinde başlayan kent ablukaları,14 Aralık 2015 tarihinde Cizre'nin ablukaya alınmasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu saldırgan ve faşizan uygulamalar ablukaya alınan kentlerimizde büyük bir yıkım, insani kriz ve vahşet tablolarını beraberinde getirmiştir. Bu ablukalar döneminde her açıdan en fazla hasar gören kentlerin başında Cizre kenti gelmektedir. Cizre'de 3 ay süren ablukada yaşlı, genç, kadın ve çocukların da aralarında olduğu 300 yakın kişi yaşamını yitirmiş, yüzlerce insan yaralanmıştır. Binlerce ev hasar görmüş ve on binlerce insan göç etmek zorunda kalmıştır” dedi.
‘Ailelerin Acılarına Yeni Acılar Eklendi’
Cenazelere günlerce ulaşılmadığını ve bu şekilde ailelere işkence uygulandığını söyleyen Küçük, “Bizler bu gerçekliği çok iyi biliyoruz ki; yasakların başlangıç tarihi 2015 olsa da, bu karar siyasi iktidar tarafından 30 Ekim 2014 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ‘Çöktürme Planı’ politikaları kapsamında alınmıştır. Kürt düşmanı politikalar, bir yandan can alırken, diğer yandan halkın yaşam alanları yakılıp yıkılmıştır. Halk göçe zorlanmıştır. Ablukalarda yaşamını yitirenlerin aileleri günlerce cenazelerine ulaşamamıştır. Onlarca cenaze ailelerinden habersiz bir şekilde kimsesizler mezarlıklarına defnedilmiştir. Yine onlarca cenaze DNA örnekleri bahane edilerek aylarca morglarda bekletilmiştir. Ailelerin acılarına yeni acılar eklenmiştir” diye belirtti.
‘Suçlular Hesap Versin’
Küçük, yapılan yargılamaların adil bir şekilde yapılmadığını kaydederek, devamla şunları söyledi: “Bu suçların hem yerel ve hem de uluslararası mahkemelerde yargılanması için yapılan tüm girişimler şimdiye kadar sonuçsuz kalmıştır. Bugün itibariyle 63 dosyanın Anayasa Mahkemesinde davaları devam ediyor. 6 dosya iç hukuk yolları tüketildiği için AİHM gönderilecek. 30 dosyanın takipsizlik süreçleri devam ediyor. 8 dosya eşleşme olmadığı işlem yapılamadı. 20 dosyanın süreçleri devam etmektedir. Abluka sürecinde işlenen bütün suçlar AKP-MHP iktidarı tarafından meşrulaştırılmıştır. Adil olmayan bu yargılama süreçlerini asla kabul etmiyoruz. Adil bir yargılama ve sorumluların bağımsız yargı önünde hak ettikleri cezaları alana kadar hukuk ve adalet mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradan bir kez daha demokratik kamuoyuna sesleniyoruz; Cizre halkının hukuk mücadelesine destek verin. Suçlular hesap versin.”
Açıklama atılan “şehid namirin” sloganıyla son buldu.”
Hikayeler türetilirken tüketilen bir mefhuma dönüştürülüyor. Yedi koca yıl geçmiş olan bir yıkımın ardından sadece tanıklıklar / sadece anlatılanlardaki dehşetin tek başına hali dahi o tükettiren her neymiş bunu bildiriyor. Devletin Bakur Kürdistan’ı, Kürd halkına doğru ve dolambaçsız olarak var ettiği nefret pratiğinin ulaştığı merhale, sadece hendek kazanlarla mücadeleyi değil, Cizire Botan’da üç farklı binanın alt katlarında yüzlerce insan evladının katledilmesinden belirgin olmuştur. Tükettiren, tükenen, hayatın en kestirmeden gerçekliğini, ama ve fakat şerhlerine ihtiyaç duyarak yıkan bir iktidarın en kolay, en kestirmeden var ettiği vahşetin meselesidir Kürd illerindeki ablukanın ardılı. Yedi koca yıl sonrasında, dümdüz edilmiş hayatların, kentlerin, doğa ve tahribatın yanı sıra süreğen kılınan psikolojik çökertme olduğu ortaya çıkar bir kere daha. Hikayenin hep en başından bu yana tahrip edilmesi, Mezopotamya halklarına reva görülenlerin yekten tek karede, tek seferde ortaya koyduğu mesel bu içler acısı haldir. Bütünüyle bir kırım ve soykırım hamleleri bütününden mülhem bir yerde, onca yüzsüzlükle, herkesi terörist ilan ederek, bitmeyen bir yaraya tuz ruhu dökerek, bunu da örtbas etme gereği bile duymadan var ederek nereye varılabilir ki, sahiden?
T24’ten aktaralım: “Eskişehir’de iki gün önce kaldırıldığı hastanede yetersiz beslenme ve bakımsızlık tedavisi gören 6 yaşındaki çocuk, hayatını kaybetti. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, çocuğun şüpheli ölümüyle ilgili, "Kesin ölüm sebebi ilk bulgularda tespit edilemediğinden Adli Tıp Kurumundan detaylı otopsi raporu beklenilmektedir" açıklamasını yaptı. Çocuğun ölümünün şüpheli bulunması üzerine gözaltına alınan halası ile amcası, tutuklandı.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde 2 gün önce tedavi altına alınan Nur Elif T'nin yetersiz beslenme ve bakımsızlık nedeniyle güçsüz düştüğü belirlendi.
Nur Elif T'nin hastanede yaşamını yitirmesinin ardından ölümünün şüpheli bulunması nedeniyle İl Emniyet Müdürlüğünce çalışma başlatıldı.
Ölen kız ile ağabeyleri Yiğitcan T. (9) ve Metin T'nin (12), amcası ve halasıyla Fevzi Çakmak Mahallesi Uzunpınar Sokağı'nda yaşadığı eve giden ekipler, ikametin yaşam için kötü koşullara sahip olduğunu tespit etti.
Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp ve Cinayet Büro Amirliği ekipleri, hala Deniz T. ile çocukların yakınlarını tehdit ettiği öne sürülen amca Sezer T'yi gözaltına alarak emniyete götürdü. Zanlılar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca Sulh Ceza Hakimliğine tutuklanması talebiyle sevk olunan şüphelilerden hala Deniz T. "çocuğa karşı eziyet", suçundan, diğer şüpheli amca Sezer T. ise "silahla tehdit" suçundan tutuklandı.
Polis, aynı evde kalan çocuğun babaannesi Cihangül K'yi de yakalamak için çalışma başlattı.
Yetersiz beslendikleri ve güçsüz düştükleri belirlenen 2 erkek çocuğu ise Eskişehir Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından korumaya alındı.
Baba Gökhan T. ve anne Sibel T'nin cezaevinde tutuklu bulundukları, bu nedenle çocukların velayetinin halalarında olduğu öğrenildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan açıklama
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, 14 Aralık'ta boğazına cisim kaçması neticesi öldüğü ihbar edilen 6 yaşındaki Nur Elif T. ile ilgili otopsi işlemlerinin yapıldığı ve detaylı soruşturma başlatıldığı duyuruldu.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Kesin ölüm sebebi ilk bulgularda tespit edilemediğinden Adli Tıp Kurumundan detaylı otopsi raporu beklenilmektedir. Soruşturma tüm yönleriyle ve titizlikle devam etmektedir. Müteveffa Nur Elif T'nin kardeşleri, anne ve babalarının cezaevinde bulunması nedeniyle halaları ile birlikte yaşadıkları ve halaları ile babaanneleri tarafından kötü muameleye maruz kaldıklarından dolayı Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca ayrı bir soruşturma başlatılmıştır. 15 Aralık tarihinde gözaltına alınan şüpheli hala, 'eziyet' suçundan Cumhuriyet Başsavcılığınca tutuklanması talebi ile Eskişehir Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilmiştir. Mağdurların babaannesinin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Mağdur iki kardeş, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Çocuk Koruma İlk Müdahale ve Değerlendirme Birimince koruma altına alınmıştır."
Anne ve babası da cenaze törenine katıldı
Nur Elif T'nin cenazesi, yakınlarınca hastane morgundan alınarak Fevzi Çakmak Camisi'ne getirildi.
Çocuğun cenazesi, yakınlarının katılımıyla kılınan namazın ardından Muttalip Mezarlığı'na defnedildi.
Polis ve jandarmanın güvenlik önlemi aldığı törene, Nur Elif T'nin annesi ve babası cezaevinden özel izin alarak katıldı.
Bursa'dan gelen ailenin yakınlarından Gamze T, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Babaannesi ortada yok. Çocuk açlıktan ölmüş. Adalet istiyoruz. Adalet yerini bulsun. Çocuğun kanı yerde kalmasın. Bir babaanne bunu yapıyorsa vicdan aramayacaksın. En ağır cezayla da yargılanmasını istiyoruz. Sonuna kadar da peşindeyiz. Devletten tek isteğimiz de sonuna kadar bizim yanımızda olsun." diye konuştu.
Ebru T. ise Nur Elif T'nin gözaltındaki amcasının, kızın annesinin yakınlarına "Çocuğun boğazında mandalina kaldı, öldü." dediğini ileri sürdü.
Bunun üzerine anne tarafının inanmayıp morga gittiğini anlatan Ebru T, "Çocuğun halini görünce de morgdan çıkar çıkmaz şikayetçi olmak için emniyete gidiyorlar. Biz de hemen 2 erkek çocuğunu alıp, yemek yedirdik. Hastaneye gittiler, oradan da sosyal yardımlaşma aldı. Çocuklar koruma altında. Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum." ifadelerini kullandı.
Amca ve hala tutuklandı
Eskişehir'de, 6 yaşındaki Elif Nur'un şüpheli görülen ölümü üzerine başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan amcası Sezer Tiftik ile halası Deniz Tiftik, savcılık sorgularının ardından tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Burada yeniden ifadeleri alınan Sezer Tiftik, aile arasında çıkan kavga nedeniyle ‘silahlı tehdit’ suçundan, Deniz Tiftik ise ‘çocuğa karşı eziyet’ suçundan tutuklandı.
"Yeğenimin ölümüyle bir alakam yok"
Eskişehir Yunus Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirilen amca Sezer Tiftik, suçlamaları kabul etmezken, kendisini görüntüleyen gazetelere, "Kesinlikle yeğenimin ölümüyle bir alakam yok. O benim kanım, ciğerim. Öyle bir şey olmasına izin vermem. Yıllardır evden uzağım zaten" dedi.
"Eziyet diye bir şey yok"
Hala Deniz Tiftik ise Elif Nur’un yeğeni olduğunu belirterek, "Hiçbir şey yapmadım, onlar benim öz yeğenlerim. Eziyet diye bir şey yok" diyerek ağladı. Tutuklanan Deniz ve Sezer Tiftik, işlemlerinin ardından cezaevine konuldu. Soruşturma sürüyor.”
Bir hikaye değil şu yukarıdaki yaşanan şey. Bir kırım memleketinde her an nasıl hayatın altüst edilebilir kılındığının da nişanesi karşımızda yükseliyor. Ne en ufak bir değeri var, çocukların ne de hakları. Daha geçtiğimiz hafta, yıllarca süren sistematik şiddet / işkence ve tecavüzle hemhal kılınmış H.K.G.’nin yaşadıkları korkunçluğu ile gündemin ortasında iken, bu hafta da böyle bir çocuk kırımın bir başka sureti ortaya çıkar. Açlık, istismar ya da tehdit, işkence vesaire. Adli konunun detayları zaten uygun görüldüğü kadarıyla açığa düşen bir menzilde, çürümenin dehşet dolu portresidir mesele. Altısındaki bir çocuğun en temel yaşamsal haklardan dahi mahrum koyulmasının hazin halidir mesele. İnsanlık sınavı söz konusu olduğunda hiçbirisini veremeyen bir yerden bildiriyor oluşumuzdur işte mesele. Hikayeleri ters yüz ederek, en olmayacak vahamet hallerini ekranlarda reyting için sulandıra dururken kimi temsiller, bu gösterilerin gerçekliğinin can yakıcılığıdır işte mesele. Neticesinde küçük insanların / bireylerin hayatlarının hiç edildiği bir güncelliğin sınırlarındayız yeniden. Bunca her şeyi doğrudan çürümeye iliştiren, işkenceden pek çok farklı şiddete, en nihayetinde de açlığa mahkum kılınan insanların varlığında hayatın ederi, sözünün kerameti, sınırlarının belirsizliğe mahkumiyeti ne olacaktır ki, kim verir, verebilecek ki bunca çöküşün / yıkımın / zulmün hesabını?
Hikayeler türetilen birer meselden çok tüketilen bir mefhuma dönüştürülüyor. Yaşatılmış her gün bambaşka açmazlara iliştiriliyor. Yıkımı bir başka yıkım takip ediyor. Düzenin ol muktedir olgusunun var ettiği her şey bir açmaza, bildiğiniz karabasanlara çıkıyor. Yeni, yepyeni denilenin dününün katran karanlığında seyrüsefer etmesine hiçbir engel, sınır ya da ön alma bahsi var edilmiyor. Yenilenirken, cerahatin kapsamını da, cürmün var ettiği o yıkıcılığı da yeniden sahipleniyor erk, muktedir, iktidar. Havanda su dövme kavgalarıyla nam salmış ana muhalefet ittifakı ile yirmi bir yıla bir dolu yara bereyle gelmiş gel gelelim yepyeni suç ortaklarını da konuya dahil etmiş, aynı çatıda buluşmuş iktidar kliği arasındaki mücadelede olan biten sadece sıradan insanların hayatlarına oluyor. Her ne oluyorsa o hikayenin yıkıcılığa, tükenişe, tüketilene evrimi bu gümbürtüde var ediliyor. Koca bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanırken, on iki ayın onca hızla, bir dolu mahva ve insan eliyle kotarılan cehennem sekanslarına sahne kılınmasının meselidir anlatmaya, bir biçimde sunmaya çalıştığımız. Düzen kurulu olagelen mefhum topyekun hayatlarımızı onu var eden hikayeyi yerle bir etmeye devam ediyor. Bir uçurumun kıyısında geleceğini ne hallere koyabilecek olduklarını göstere gelen bir seyrüsefere rehineliği sürüyor bir yer, bir sahne, bir zeminin. Bunca afaki olana karşı itiraz edebilmek, orası, burası, şu ya da bu demeden ortaklaşarak, hep birlikte inadı savunmak ne zaman. Hikayenin kalanı oralarda bir yerlerde, sahiden de...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: “Sarıdan Maviye Dek” Eski Zamanlardan Anımsalar Cenderesinde. Amed / Sur – Ercan ALTUNTAŞ v/ Twitter
Tumblr media
0 notes
scottishcommune · 2 months ago
Text
The delegation was organised to get insights in the culture and political organisation of the Kurdish Liberation Movement in these areas that are controlled by the Turkish state. As well as to share the knowledge with our political organisations in our home countries. In the two weeks we've been there we travelled through many parts of northern Kurdistan and got to know many politicians and representatives of civil organisations, for example families of political prisoners, women associations or lawyers. Everything we've seen, heard and learned would not fit into this text, so I will only focus on a few experiences that impressed or influenced me the most.
10 notes · View notes
rupelamesopotamia · 1 year ago
Text
Bajarên Bakûrê Kurdistanê
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
Photo
Tumblr media
‏‎دووهەمین ساڵیادی دامەزراندنی کوردشۆپ پیرۆزبێت. DÛYEMÎN SALVEGERA DAMEZRANA KURDŞOP’Ê PÎROZ BE. دومین سالگرد تاسیس کوردشوپ مبارک باد. Kurdshop'un KURULUŞUNUN 2. YILDÖNÜMÜ MUTLU OLACAK. الذكرى الثانية لتأسيس كوردشوب ستكون سعيدة. THE SECOND ANNIVERSARY OF THE FOUNDATION OF Kurdshop will be HAPPY. Ji kerema xwe rûpela me bişopînin û bi hevalên xwe re bidin nasîn ✌️✌️ @Diroka_korda 📆 لطفا صفحه ما را فالو کنید و به دوستان خود معرفی کنید✌✌ @Diroka_korda 📆 Lütfen sayfamızı takip edin Ve arkadaşlarınla ​​tanıştır ✌✌✌ @Diroka_korda #diroka_korda #NewrozPirozBe #newroz #kurds #kurdish #kürtler #kurdistan #piremerd #Wêne #wênefîlm #cıwanhaco #kurdistan #qamişlo #kobane #ypg #ypj  #bakur #azadi #ahmedkaya #rojbaş #amed #mehebad #adnandilbrin #aysa_șan #kurd #kurdo #kobani #şakiro @kawaurmiye_ @hozan__diyar @hunersam @seydaperincek.official  @denizdeman_  @hozanaydinofficial @azadbedran @mala.dengbejan @kordmusic @mehmetyildirim.official @komaserhat @kemaleamed21 @Mohammadkhani_official @sahiya_dengbeja @serhatcarnewa @tishk_tv  @tirej_urmiye_official  @kurdshop.official @candakurdan @civina_wejeya_kurdi @keskesor_muzik @dengbej_tv_welat @hemid_urmiye_officiall @denge_kurmanci_official @urmiye_muzik_ @evina.kordi @zinarsozdar.official @urmia_kurdd @kurdistan_nature_21‎‏ https://www.instagram.com/p/CqAmrCYDNS1/?igshid=NGJjMDIxMWI=
7 notes · View notes
kurddigital · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Every time is tea time 🫖☕🗻 📸 @ako._.akoy کاک سەلام ‏ ⁧‫#العراق‬⁩ ⁧‫#أربیل‬⁩ ⁦‪#sulymanya‬⁩ ⁧‫#سلێمانی‬⁩ ⁦‪#slemani‬⁩ ⁦‪#Duhok‬⁩ ⁦‪#kurdistan‬⁩ ⁦‪#erbil‬⁩ ⁦‪#iraq‬⁩ ⁦‪#kurddigital‬⁩ ⁦‪#hawler‬⁩ ⁧‫#کوردستان‬⁩ ⁧‫#دهۆک‬⁩ ⁦‪#dhok‬⁩ #Kurd #zaxo #halabja #bakur #bashur #rojhalat #rojava #twitterkurds #kurddigital #2023 #زاخۆ #هەولێر #کۆیە #بەسرە https://www.instagram.com/p/CnHRiYnDQP9/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
heyvasorakurdistane · 5 months ago
Text
Tumblr media
Ya ku cejnê bi wate dike, hevkarî û piştgirî ye. Li gel hemû êş û azaran jî Cejna Qurbanê li gelê Kurdistanê û Cîhana Îslamî pîroz be.
Bi salan e gelê Kurd ji ber siyasetên şer û neheqiyê, cejnê di nava xemgîmniyê de pêşwazî dike. Bi vê têgehê Heyva Sor a Kurdistanê ji ber rewşên aloz, karîbû bi hezaran malbatên muhtac re bibe alîkar.
Heyva Sor a Kurdistanê wek her sal îsal jî kampanyaya qurbanê meşand û ji roja yekem ya cejnê qurbanê ve alîkarîyên qurbanan li gelek deverên Kurdistanê ji malbatên mexdûr û xizan tê belavkirin.
Em wek Heyva Sor malavayîya van kesên beşdarî kampanyaya me ya qurbanê bûne dikin. Di nava rewşên kambax de, tişta ku êş û azarê mirovan kêm dike, hevkarî û piştgirî ye. Cejn, parvekirina êş û kedera kesên xizan û muhtac e. Cejn; bawerî, biratî û geşkirina dilê zarokên li benda alîkariyê ye.
Bi hêviya ku bibe wesîleya aramî û aştiyê, em Cejna Qurbanê di serî de gelê Kurdistanê, li tevahiya Misilmanan pîroz dikin.
0 notes
dilanensemble · 11 months ago
Text
Today is the 27th memorial of the legendary Kurdish singer Ayşe Şan (Aysha Shan) whose mysterious voice penetrated the censorship of the Kurdish language in Turkey. She contributed dozens of songs to the Kurdish heritage. Bi hezkirin û bêrikirin bibîrtinim
0 notes
dolcettamagica · 7 months ago
Note
the previous anon was talking shit, ignore them they're parents probably never loved them and only had them for taxation benefits. Kurdistan is a beautiful country with beautiful people and a beautiful culture and anyone who doesn't recognise it is just a dumb bitch!
dw i don’t listen to fascists.
kurdistan is a country and a beautiful one at that. all four parts – bakur, bashur, rojhelat and rojava.
smh imagine being anti-kurdistan in 2024💀 girl rlly thought she did something.
3 notes · View notes
melikemordemjaponi · 2 years ago
Text
*Kurds from Rojhelat, Bakur, Rojava and Bashur marched in unity earlier today from the BBC in London, chanting the slogan "Jin, Jîyan, Azadî", which has given life to the women's revolution in Kurdistan and the Middle East for over 40 years!
Via Twitter /Kurdish people’s assembly (+video and photo)
* This protest took place yesterday.
*Rojhelat, Bakur, Rojava ve Başur'dan Kürtler, 40 yılı aşkın süredir Kürdistan ve Ortadoğu'da kadın devrimine hayat veren "Jin, Jîyan, Azadî" sloganını atarak bugün Londra'da BBC'nin önünden birlik içinde yürüdüler!
Twitter/ Kurdish people’s assembly aracılığıyla (+görüntüsü ve fotosu)
* Bu protestosu dün gerçekleşti.
* *ロジヘラート、バクール、ロジャヴァ、バシュールのクルド人同胞が、本日早朝ロンドンのBBCから、40年以上にわたってクルドと中東の女性革命に命を与えてきたスローガン"女性-生命-自由"を唱えながら、団結して行進!
Twitter/クルド人民会議より(動画+画像とも)
*順に東クルディスタン(イラン西部)、北クルディスタン(トルコ東部ー南東部)、西クルディスタン(シリア東部ー北部)、南クルディスタン(イラク・クルディスタン自治区)のクルド語。なおこのデモは昨日行われた。
Tumblr media
2 notes · View notes
the-final-straw-blog · 1 year ago
Text
Reflections on 2023 Turkish Elections, Post-Earthquake Bakur and the Kurdish Movement
Tumblr media
The following is an interview we conducted with Katka and Hazel, who both live in the UK and were recently back from Bakur, the portion of Kurdistan within the borders of Turkey. For 2 hours the guests speak about the political violence from Erdogan’s ruling AKP, suppression of the Kurdish movement, electoral strategies, democratic confederalism, political prisoners and the F-Type prisons in Turkey, the earthquakes from earlier in the year, widespread corruption and other topics.
Transcript
PDF (Unimposed)
Zine (Imposed PDF)
A few links related to the chat:
Heyva Sor a Kurdistanê - Kurdish Red Crescent : https://www.heyvasor.com/en/
The Kurdish Women’s Movement by Dilar Dirik (we interviewed in 2014: p1, p2)
The Purple Color of Kurdish Politics book
14th July film about resistance in Turkish prisons (requires youtube signin): https://www.youtube.com/watch?v=Gw64OUb2pkU
Announcements
ACABookfair Audios Available Soon
f you missed the ACABookfair or any of the workshops, we’ve got a happy surprise for you. Give a gander in the next week to ACABookfair.noblogs.org for the media page that will soon be populated with audio recordings of some of the presentation events on various topics. More likely than not, some of those will end up in future episodes of The Final Straw, fyi.
Latest BAD News Out Now!
Also, the latest episode of Bad News from the A-Radio Network is also now up at their website, but also linked in our show notes. You’ll hear from contributing members of the A-Radio Network sharing perspectives at the 2023 St-Imier gathering in Switzerland on the importance of the audio medium like radio and podcasts to the building of anarchist movement. You can also find links in the show notes for this episode to the live broadcast throughout the weekend by Radio RIA and some video of presentations and audios of presentations in German, Spanish, French, Italian and English. Maybe even one or two in Esperanto for you spicey types.
. ... . ..
Featured Tracks:
Serêkaniyê û Avaşîn by Mehmûd Berazî
Cerr performed by Mehmûd Berazî
Check out this episode!
0 notes
kurdnet · 5 years ago
Link
7 notes · View notes
seslimeram · 2 years ago
Text
Çürüme ve Çöküş
Tumblr media
Yersiz, nedensiz, önemsiz, yok yere değil doğrudan bariz bir çürüme ekseninde hayatın her gün biteviye çöküşüne tanıklık ediyoruz. Baş amir ve avenesinin suna geldiği yapının ve perspektifin birbirini takip eden eylem / ifşa ve yaftalamalarla kurulu düzenin şeklen vardığı eşik bu yitimi bütün o çöküşü her güne içkin kılıyor. Biteviye bir kurgu olmaktan öte yaşama sabit olunan hallerle gündem diye var edilmiş, tuluat ve akçeli işlerden sekse dayalı skandallarla uzanan bir şecere içerisinde normatif alt üst ediliyor artık. Herkesi bir biçimde kuşatmış olan virüs salgını sonrası meşhur edilen normalleşme halinin de dünden çok daha beter, yarını kapkaranlık bir yer / yurt şartı / hali olduğu gözlerden kaçırılıyor iş bu raddede. Anormallik içinde hayatın ehven ile bağları çürütülüyor. Biyopolitik bir halin cerahat temsili güncellenirken magazinsel ilan edilen işlerle al takke ver külah soygunlara bel bağlayarak, vatan, millet, sakarya diye giriştikleri eylemler yekunu bu çürümeyi tam ve eksiksiz bina eder.
Kutsiyet atfedilmiş, ezber edilmiş, milliyetçi, ırkçı, faşist söylemlerin yekununda bir yandan har yükseltilip, diğer yandan çürüme kalıcı kılınır. Hayatın abecesinin mahvı, rota bilinir. Hep böyle bir tavrın esiri kılınır gündelik hayat. Bütünüyle var edilmiş ön almaları her güne sabit olunan tahakküm parametreleriyle birlikte hayatın öyle olmuş böyle olmuş bahsi bir kenara terk edilir. Muktedirin yancısı değilseniz, hayat sadece azaptır. Hiçbir hal ve biçimde o seçkin nüfuza ait değilseniz yaşama ihtimalinin ta kendisi dahi büyük afaki bir ikramiye kılınır. Ezber edilmiş nüveler, aralara sıkıştırılmış mağduriyet hallerinden bir dolu fasıllar, hiç susmayan, susamayan muktedirin tahayyüllerinde bu çürüme keskinleşip kalıcı bir hale varır.
En basitinden virüs salgını dönemi ve sonrasını kapsayan bu iki sene civarındaki zaman diliminde var edilmiş yüksek enflasyon, verili hakların talanı, günlük, salt gündelik derdin kederin peşinde yol arayan insanların hayat haklarından feragati bir sonuç olarak var eder, sabitler. Bu tahayyül ekseninde itiraza yer yoktur, dahası sözün de bir kıymeti harbiyesi söz konusu değildir. Cürüm, cühela cüretiyle savunula gelmiş olan o tahakküm pratiklerinde hayatın zayiat vermesi mesel değildir. Durmak yok yola devamla çıkagelen istikamet o döngünün mutlak çürümeye çıkan evreleri ile birlikte hayatın da tastamam mahvını ihtiva eder. Budur hali hazırdaki yepyeni Türkiye. Cürüm şekilsiz şemail eksiği ile çıkagelen her hamlede biraz daha teslimiyet, biraz daha dipsiz bir karanlığa rehinelik mutlak yönelim ilan edilirken o durmadan ilerlemede hayatın ehveni zehirlenmiş, her gün apayrı karanlığın kılınmış mesel edilmez, ettirilmez.
Mehmet Aslan’ın Mezopotamya Ajansı’ndaki haberidir: “Gazetecilere yönelik şiddetin arttığına dikkat çeken DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, "Halkın demokrasiye, basın ve ifade özgürlüğüne, kendi haber alma hakkına sahip çıkması lazım" diye seslendi.
İstanbul’da 26 Haziran’da gerçekleştirilen 20’nci İstanbul LGBTQA+ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis saldırılarında, en az 300 kişi darp edilerek gözaltına alındı, çok sayıda gazeteci haber takibi sırasında polis saldırısına maruz kaldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in yürüyüş yapan kitleye ve haber takibi yapan gazetecilere yönelik saldırı ve tacizi de görüntülere yansıdı.
Kadınlardan Suç Duyurusu
Büyük tepki toplayan taciz ve şiddetin ardından kadınlar, Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde Zengin hakkında suç duyurusunda bulundu. Polis müdürü Zengin, Konya’da doktor Emre Karakaya’nın protesto eylemlerinde de sağlık emekçilerine ve yine haber takibi yapan gazetecilere şiddet uyguladı. Zengin, haber takibi yapan Artı TV Muhabiri Meral Danyıldız’ı kameralar önünde tehdit etti, şiddet uyguladı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) da saldırgan polis hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilere yönelik artan saldırılar ve polis şiddetine dair değerlendirmelerde bulundu.
Hakikatin Duyulması İstenmiyor
Gazetecilere yönelik baskıların son dönemlerde arttığını belirten Eren, bunun iki temel nedeninin olduğuna dikkat çekti. İktidarın hakikatin toplum tarafından duyulmasının önüne geçmeye çalıştığını dile getiren Eren, bu nedenle gazetecilerin hedef haline getirildiğini söyledi. Eren, Türkiye’nin seçime hazırlandığını belirterek, “Saray, seçime sadece kendi medyasıyla girmek istiyor” dedi.
‘Ağır Bir Sansürle Karşı Karşıyayız’
Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ancak Genel Kurul’a Ekim’de getirilmesi planlanan AKP-MHP’nin adına “dezenformasyon ile mücadele” dediği, muhalefetin ise “sansür yasası” olarak tanımladığı tasarıya değinen Eren, bunun da seçime hazırlık olduğunu ifade etti. Bu yasa tasarısının sanal medya ve internet medyasında düzenlemeler barındırdığını söyleyen Eren, “Bu bir teklif ve yasalaşırsa farklı gelişmeler olabilir. Biz buna ‘sansür yasası’ diyoruz. Bütün gazeteci örgütleri söylüyor: Ağır bir sansür ile karşı karşıya kalacağız” diye belirtti.
‘Kayda Alınmasını İstemiyorlar’
Gazeteciliğe ve gazetecilere yönelik baskının haber sahasında da arttığına değinen Eren, gazetecilerin çalışamaz hale getirilmeye çalışıldığını belirtti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “görevi yapmayı engellediği” gerekçesiyle daha önce genelge yayınladığı ancak Danıştay’ın genelgeyi hukuka aykırı bularak iptal ettiğini anımsatan Eren, “Genelge, basın ve ifade özgürlüğüne açıkça aykırıydı. Güvenlik güçleri, çeşitli nedenlerle itirazda bulunan ve haklarını arayan insanlara şiddet uyguluyor. Bu şiddetin toplum tarafından görülmesini istemiyorlar. Görüntünün çekilmesini istemiyorlar” diye konuştu.
Basını Susturma Hamlesi
Genelgenin iptal edilmesinin ardından polisin bu sefer gazetecileri “fiziki” olarak engellediğine dikkat çeken Eren, sağlık çalışanların yürüyüşündeki şiddet olaylarını hatırlattı. Diyarbakır’da tutuklan 16 Kürt gazeteci için Ankara’da protesto eylemine yönelik polis saldırısını anımsatan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık her yürüyüşte veya toplumsal bir tepkide gazeteciler hedef haline getiriliyor. Gazeteci olduğunu bile bile gözaltına alıyorlar. Polisin sanki gazetecilere yönelik özel bir hıncı var. Emniyet amiri İstanbul’da özellikle gazetecilerle uğraşıyor. İktidarın o tepeden basını susturma hamlesine güvenlik güçleri kendileri bir temsilci olarak görüyor. Onun suç duyurusunda da bulunacağız.”
‘Zulmü Uygulamaktan Vazgeçmiyor’
İktidarın ve polisin gazetecilere yönelik saldırılarının nedenlerine değinen Eren, “İktidarın zulmü artıyor. O zulüm haberleştirildikçe iktidar rahatsız oluyor. Zulmü uygulamaktan vazgeçmiyor. İktidarın sağlıkçıları hedef göstermesinin ardından çok fazla şiddete uğrar hale geldiler. İktidar hiç tepki gösterilmesin istiyor. Her şey olduğu gibi eskisi gibi gitsin istiyor” diye kaydetti.
‘Bastırmaya Çalışıyor’
İktidara karşı olan herkesin şiddete uğradığını belirten Eren, Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda uğradıkları şiddeti ve İstanbul Adliyesi önünde yakınları cezaevinde bulunan annelere yönelik polis şiddetine dikkat çekti. Eren, “Sokağa taşan her itirazı şiddetle bastırmaya çalışıyor. Ama şunun da farkındalar: bu baskılar iktidara olan öfkeyi artıyor. Polis iktidarın basını susturma girişiminde kendini görevli görüyor” dedi.
Gazeteciler Görüntü Sundu
Eren, İstanbul’da yapılan toplantı ve yürüyüşlerde Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in eylemcilere ve gazetecilere dönük şiddetine karşı Kurban Bayramı’ndan sonra suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Şiddet görüntülerinin ellerinde bulundurduklarını aktaran Eren, “Böyle bir insanın kamu görevinde bulunmaması gerekiyor. Biz de bunu engellemek için görevden alınmasını sağlamak için suç duyurusunda bulunacağız. Neredeyse her eylemde gazetecilere saldırmış” ifadelerini kullandı.
Şiddet Ortamı Son Bulmalı
Bu şiddet ortamının son bulması gerektiğini dile getiren Eren, “Bu bir demokrasi sorunu. Salt gazetecilerin yapacağı bir şey de yok. Bizler, haber yapmaya devam edeceğiz. Halkın demokrasiye, basın ve ifade özgürlüğüne ve kendi haber alma hakkına da sahip çıkması lazım. Bu başaracağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.”
Bariz bir çürüme ekseni var edilirken bütün o gümbürtü dahilinde en başta söze ket, engel çıkartılmaya devam olunur. Disk Basın İş Genel Başkanı Eren’in de bildirdiği şey tam da bu habis döngü dahilinde yersiz / yok yere değil doğrudan var edilmiş olagelen tüm belli, kesinleştirilebilir olan engellemelerin vardığı boyutu gözler önüne serer. Duraksamayan bir yıkıcılık karşısında, o hali var edenlere dair kelam etmek, tanıklığı haberleştirmek ve dahası sorgulayabilmek “sokakta”, eylemde işkenceyle muhatap bırakılmayı beraberinde getirir. Görünen, var edilen o çürümeden bahisler açılmasının önüne setler çekilirken var edilmiş tahakküm sorgulanmasın buyrulur. Bütün bunlar var edilirken apoletine, titrine ya da görevlendirildiği sahanın dokunulmazlık zırhına sahip olduğunu zanneden bir temsilin suna geldiği hiddetle birlikte gazetecilik de ister basın kartı olsun, ister özgür medyadan, isterse de bizler gibi yurttaş gazeteciler, ötekilere dair kelam etmeye çalışanlar olsun bir biçimde iğdiş edilmek istenir. Bugün de yurtta hiçbir şey olmadı, her şey başımıza her an göçmeye devam ederken, gün bugün, yarın şimdiden çalınmaya, hak da hukuk da gasba rehin edilirken sorulmasın / görülmesin istenir. Bütündür, bütünüyle ortaya çıkandır işte o malum çürüten ülke, laf değil hakikat budur. Faruk Eren’in dikkat çektiği meseleyi sahi ama sahiden de anlamaya daha çok var mıdır?
Evrensel Gazetesi’nden Fırat Topal’ın haberidir: “Diyarbakır’ın Sur İlçesinde bulunan Anzele Parkı etrafında bulunan yapılar için 21 Ekim 2021 yılında kayyum yönetiminde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırma kararı çıktı. Belediye tarafından oluşturulan komisyon, evlerin büyüklüğüne göre fiyat biçti. Ancak verilen para ev sahipleri tarafından düşük bulundu. Bunun üzerine açılan davalar sonrası verilecek para miktarı yükseltildi. Buna rağmen verilmek istenen parayla ev alamayacaklarını söyleyen yurttaşlar, parayla duvar dahi yapamayacaklarını anlattı.
‘Nereye Gideceğiz, Nerede Yaşayacağız?’
Azize Sarıçiçek, evlerine karşılık verilen parayla ev almanın mümkün olmadığını belirterek “Bize verilen parayla ev alamıyoruz. Tamam turizme katkı olsun, şehrimiz güzel olsun ama ben zor durumdayken turizmi ne yapayım? Bana TOKİ’den bir ev versin ya da ev alabileceğim bir ücret versin, evimi vereyim. Biz de mağduruz, mağduriyetimiz giderilsin istiyoruz. Ben bugün bana verdikleri 180 bin TL ile ev alamam. Ev alabiliyorlarsa buyursunlar kendileri gidip alsınlar. Ev 110 metrekare buna rağmen 182 bin TL fiyat verdiler. Bununla ev alamayız diyoruz. ‘Yapacak bir şey yok, ev kamulaştırılmış’ diyorlar bize” dedi.
Yurttaşlardan Hasan Sarıçiçek de “Bilirkişi gelip dışarıdan bakmış binaya. 182 bin TL diyorlar. Bir senelik kiramı karşılamaz bu para, mağduruz. 3 kişiyiz, asgari ücretle geçinen bir insanım. Biz nereye gideceğiz, nerede yaşayacağız? Hayat şartları zorlaştı, devlet bizi niye mağdur ediyor?” diye sordu.
‘Gidip Borçlanıp Ev Alamam’
Murat Kutlay da ilk olarak evine daha düşük bir fiyat verildiğini, itiraz ettikten sonra fiyatı arttırdıklarını belirterek, “90 metrekare evime ilk olarak 67 bin TL verdiler. Sonra itiraz edince 105 bin TL dediler. Şu an Sur’da en kötü ev 200 bin TL, o parayla ev alamam. Eve karşılık ev istedik, kabul etmiyorlar. Ben işsizim, gidip borçlanıp ev alamam. Evime karşılık ev istiyorum” dedi. Nesip Doğru da 60 metrekarelik evine karşılık 81 bin TL fiyat verildiğini söyledi. Doğru “4 çocuk babasıyım, daha önce inşaatlarda çalışıyordum şimdi engelliyim. O parayla burada ev alamam, bu ekonomik koşullarda yapabileceğim iş de yok. Ya ev alabileceğim bir fiyat versinler ya da evime karşılık ev versinler” dedi.
‘Bu Evi Satsam Dışarıda Kalacağım’
Alihan Kazat da evinin karşılığında ev istediğini fakat kabul edilmediğini söyleyerek, evlerine biçilen fiyatla sokağa atılmak istendiklerini ifade etti. Kazat, “Bana 67 bin TL ilk olarak verdiler, belediyeye gidip ‘Bu parayı kabul etmiyoruz. TOKİ’den ev verin’ dedik. Onlar da ‘Biz TOKİ vermiyoruz’ dedi. Onlar bize dava açtı, sonra 125 bin TL dediler kabul etmedim. Bu parayla bir şey alınmaz. Bu evi satsam dışarıda kalacağım. Bizi zorla çıkarıyorlar, bizi dışarı atıyorlar. Demek ki bizi vatandaş olarak kabul etmiyorlar. Dışarıda ev fiyatları 3 milyon olmuş, 800 bin TL’lik eve 3 milyon diyorlar. Ben yapmışım o evi, inşaatında çalışmışım.” dedi.
‘Bize Yardım Edeceklerine Evimizi Yıkıyorlar’
Sıdıka Ekti ise mağdur edildiklerini belirterek, bu şekilde evlerinden çıkmayacaklarını söyledi. Evlerine karşılık verilen parayla ev almanın mümkün olmadığının altını çizen Ekti, “Biz açız, karnımızı doyursunlar. İnsan insanı bu kadar mağdur etmez. Ben bu çoluk çocuğu nereye götüreyim? Onların bize yardım etmesi gerekirken gelip evimizi yıkıyorlar. Fakiri daha fakir ediyorlar, fakirlerin evini yıkıyorlar. Gitsinler zenginlerin canına düşsünler niye gelip fakirlerin canına düşüyorlar? Devlet bizi mağdur ediyor. O parayla bir duvar yapamam. Bu evi yıkarlar, kan gövdeyi götürür. 15 yaşında gelin olup bu sokağa geldim. Burası bizim dede-baba mekanımızdır. Benim çoluk çocuğumu mağdur etmeye devletin hakkı yoktur. Gelip bir ev versinler ben onlara bu parayı vereyim. İki aile burada kalıyoruz. Benim oğlum bazen çalışıyor bazen çalışmıyor. Kimsenin kimseyi mağdur etme hakkı yok. Ben gitsem devletin tarlasında çadır kursam, otursam, gelip çadırı söker dışarı atar. Ne hakları bu parayla gelip bizi dışarı atıyorlar? Niye bizi mağdur edip çoluk çocuğumuzu sokakta bırakıyorlar? Çocuklarımı sokakta mı yatırayım?” diye sordu.”
Çürüme dediğimiz şeyi var eden bir temsili örnek daha karşımıza çıkartılır. Amed’in tüm geçmişinin izlerini barındıran / aynalayan bir merkezin yok edilmesinde yıllar yılları bir biçimde kovalarken varılan eşiktir çürüme. Yok edilmiş katmanlarının üstünde Toledo’yu var edeceklerini bizatihi dönemin başbakanı tarafından zikredilen zeminde var edilen tüm o ucubelik meskenlerdir çürüme. Yoksulların barındığı bir sığınak halini muhafaza eden o kent dokusunun da simgesi olan bir tarihi bellek mekanını, abluka günlerinden başlayarak peyderpey mahvetmek yolunda yürünmesi değil midir çürüme. Yukarıdaki seslenişlerin tam da orta yerinden çıkagelen avaz avaz doğruların karşısında suskunluk muhafaza edilir. Üç otuz kuruşa kapatılmaya devam edilerek bir kentin yok edilmesi, dümdüz bir hal ve istemle birlikte o dokuyu var eden insanından arındırılması pratiği sürdürülmeye çalışılır. Mezopotamya’nın, Bakur Kürdistan’ı coğrafyasının bir asırdan uzunca bir zaman aralığıdır Türkleştirilmesi gailesinde bu aşılan kaçıncı eşiktir. Dahası hakları gasp edilmiş olagelen insanların hak taleplerini kim / nasıl / nerede tanzim edecektir, sahi ama sahiden de?
Bütün eksikli, bütün yarım yamalak, bütün çürümenin kılındı artık bu sahnede. Hiçbir ama hiçbir biçimde en ufak bir yönelim / iyileştirmeye zemin bırakılmadan konu her ne olursa olsun yıkım / yok etme / tahakküm ve ötesiyle bir menzilin dönüşümü güncelliğini muhafaza ediyor / ettiriliyor. Biçem, olgular başka, hayatın kendisi bambaşka şeyleri birer ikişer görünür kılarken muktedirin suna geldiği dar kapsamlılık içinde bütün yaralar hep aynı potaya basılıyor. Suskunluk ile meshedilip çürümeye terk ediliyor. Kuşatma kafi ya da yeterli gelmezse inkara başvuruluyor. Büsbütün tarumar edilmeyecek gibiyse bırakınız konuşsun bari ile geçiştiriliyor. Her şey yarım, eksik, kılınırken tek bir doğruluk bırakmak bir yana lafı bile edilmezken istikrardan dem vuruluyor. İstikrarlı ülke nidalarını hakkın da hukukun da tükenişine sahne olan yerde her neyi var ettiği zaten kendiliğinden çıka geliyor. Vatan, millet, ezan, bayrak ve benzeri sayıklamaların ortasında hayatın mahvına bir yeni eşik / bir yerlerde yepyeni yaralar için olasılıklar var ediliyor. Bütün bu habis hal, fasit döngüye de alışın buyruluyor. Alışıyor musunuz, görüyor musunuz, sorguluyor mu, sesinizi kendinizden başkasına duyurmayı başarabiliyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Kirklai v/@unsplash
0 notes
kurdishrecognition · 3 years ago
Photo
Tumblr media
shepherds tending to sheep, northern kurdistan, 1986 (x)
212 notes · View notes
navramanan · 4 years ago
Text
What's happening in Kurdistan?
I know this is unlike my usual content, but please hear me out.
On June 14th 2020, Turkey has started the operation "Claw-Eagle" in the Kurdistan Region in Northern Iraq claiming it was being carried out under the right of self defence and to ensure the security of the turkish people and the country's borders by neutralizing terrorists. However, they failed to mention that their cross-border targets largely include civilian areas as well as refugee camps. One more problem is that this operation is being carried out amid the covid-19 outbreak, which the region targeted also is dealing with.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
What you can do:
For those in the US:
Email your reps! Here is a template
For Canadians:
Email your Prime Minister! Here is a template
For everyone:
Reblog this post! Raising awareness is essential
Sign petitions here and here
Donate if you can
Turkey has a history of oppressing and murdering kurds. Please don't turn a blind eye on this.
*All racist and fascist comments will be deleted and accounts blocked. I will not argue with you about facts.
709 notes · View notes
Photo
Tumblr media
‏‎ هاوسەری شەهید دوکتور قاسملوو کۆچی دوایی کرد خاتوو هێلێن (نەسرین) قاسملوو، هاوسەری شەهید د. عەبدولڕەحمان قاسملوو، سکرتێری حیزبی دێموکراتی کوردستانی ئێران، ماڵاوایی لە ژیان کرد. Hevjîna şehîd Dr.Qasimlo koça dawî kir Xanim Hêlîn (Nesrîn) Qasimlo hevjîna şehîd Dr. Sekreterê Partiya Demokrat a Kurdistana Îranê Ebdulrehman Qasimlo koça dawî kir. همسر شهید دکتر قاسملو دار فانی را وداع گفت خانم هلن (نسرین) قاسملو همسر شهید دکتر. عبدالرحمن قاسملو دبیر حزب دمکرات کردستان ایران درگذشت. Şehit Dr. Qasemloo'nun eşi vefat etti Bayan Helen (Nasrin) Qasemloo, şehit eşi Dr. İran Kürdistan Demokrat Partisi Genel Sekreteri Abdul Rahman Qasemloo hayatını kaybetti. توفيت زوجة الشهيد الدكتور قاسملو السيدة هيلين (نسرين) قاسملو زوجة الشهيد د. توفي عبد الرحمن قاسملو سكرتير الحزب الديمقراطي الكردستاني الايراني. The wife of martyr Dr. Qasemloo passed away Mrs. Helen (Nasrin) Qasemloo, wife of martyr Dr. Abdul Rahman Qasemloo, Secretary of the Kurdistan Democratic Party of Iran, passed away. Ji kerema xwe rûpela me bişopînin û bi hevalên xwe re bidin nasîn ✌️✌️ @Diroka_korda 📆 لطفا صفحه ما را فالو کنید و به دوستان خود معرفی کنید✌✌ @Diroka_korda 📆 Lütfen sayfamızı takip edin Ve arkadaşlarınla ​​tanıştır ✌✌✌ @Diroka_korda #diroka_korda #Wêne #wênefîlm #cıwanhaco #kurdistan #qamişlo #kobane #ypg #ypj  #bakur #azadi #ahmedkaya #rojbaş #amed #mehebad #adnandilbrin #aysa_șan #kurd #kurdo #kobani #afri‌n #sine #evarbaş #şakiro #wênefilm #demirtaş #hdp #saverojava @kawaurmiye_ @hozan__diyar @hunersam @seydaperincek.official  @denizdeman_  @hozanaydinofficial @azadbedran @mala.dengbejan @kordmusic @mehmetyildirim.official @komaserhat @kemaleamed21 @Mohammadkhani_official @sahiya_dengbeja @serhatcarnewa @tishk_tv  @tirej_urmiye_official  @kurdshop.official @candakurdan @civina_wejeya_kurdi @keskesor_muzik @dengbej_tv_welat @hemid_urmiye_officiall @denge_kurmanci_official @urmiye_muzik_ @evina.kordi @zinarsozdar.official @urmia_kurdd @kurdistan_nature_21‎‏ https://www.instagram.com/p/Cpo68uvjb9c/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
baxtiyari · 5 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Şehîds photographed by Halil Dag
49 notes · View notes