#aristophon
Explore tagged Tumblr posts
Video
tumblr
βούλομαι δ’ αὐτῷ προειπεῖν οἷός εἰμι τοὺς τρόπους·*
- Aristophon
I want to announce to him what kind of a man I am.*
Best cinematic introduction to a modern screen legend, Dr. Indiana Jones.
#aristophon#greek#classical#quote#introduction#hero#screen legend#raiders of the lost ark#indiana jones#harrison ford#film#cinema#movie#artstagram#culture
53 notes
·
View notes
Text
so ancient is the desire for one another that it is implanted in us, uniting our original nature, making one out of two, and healing the state of man
0 notes
Text
ben az konuşan, çok yorulan biriyim. şarabı helvayla içmeyi severim, hiç namaz kılmadım şimdiye kadar. annemi ve allah'ı da çok severim, annem de allah'ı çok sever. biz bütün aile zaten biraz allah'ı da, kedileri de çok severiz. hayat trajik bir homoseksüeldir, bence bütün homoseksüeller adonisttir biraz. çünkü bütün sarhoşluklar biraz freüd'ün alkolsüz sayıklamalarıdır. siz inanmayın, bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü. çünkü ben okumuştum muydu neydi bir yerlerde, tanrılar'a kadın satıldığını. ah canım aristophones. barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum, ölümü de bir giz gibi içimde. ölümü tanrı'ya saklıyorum ve bir gün hiç anlamayacaksınız. güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüverecek ellerinizden ve bir gün elbette zeki müren'i seveceksiniz. (zeki müren'i seviniz.)
11 notes
·
View notes
Text
Q: Do you think it’s important to know the history of paganism and witchcraft?
I think I'm going to be controversial because I'm divided about this one. I have a Master's degree and have spent a lot of time studying many things. I can tell you that an early reference to Drawing Down the Moon can be found in Aristophones' play The Clouds. I enjoy knowledge and think it is important.
But then - my grandmother was a folk practitioner who is unlikely to have ever researched the history of witchcraft or paganism in her life. She knew folk magic, which was more technique focused. She came from a community where need was more common than books. (Though knowing a lot of psalms and bible versus was an important part of technique, so do not think they were without knowledge. They were without access.)
So, let's look at modern witchcraft. I think we might have a split on this depending on whether someone is mostly online or practicing and learning with a more in-person tradition.
The online sphere seems to swing toward - research, research, research - as if that will provide all the answers. And it will provide many but I've also seen it just lead to confusion. (Okay, any massive influx of information without a basis to sort and understand it is likely to lead to confusion, even if it isn't about witchcraft.) But we're online, what we have access to is links to sources, excerpts from books and the ability to share bits of knowledge. Online is rather like being back in my college days but without a professor to sort things for the class.
If you study within a tradition, they are likely to begin with a mix of technique and knowledge of the tradition. It's more of a "learn this and then do this" approach. Before the internet, what you read might have been limited because books on various subjects were harder to come by. By training within a tradition, you might have had access to the coven's library. But there was always be an emphasis on the doing part. Becoming good at technique feels wonderful. However, you may have to make the jump to learn things outside the sphere of the tradition on your own.
Learning the history of witchcraft makes you an educated historian of witchcraft. But doing witchcraft makes you a witch.
I can do both but knowing about Aristophanes' The Clouds didn't make me a witch. For that, I was more like my grandmother, focusing on techniques - and sometimes need.
(This is not meant to imply in-person witches are somehow better. I know some truly ineffectual in-person witches and because I know them in person, I know how truly ineffectual they are.)
Question list here:https://candorwitch.tumblr.com/post/681626897347657728/witchcraft-asks-1-105
51 notes
·
View notes
Text
Merhaba canım ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve cinselliğe tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
bir yerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zaten zeki müreni seviniz)
0 notes
Text
youtube
Aristophones - Lysistrata
#Aristophones#Lysistrata#Thesmophoriazusae#Women at the Thesmophoria#Greek Comedy#Greek Play#Greek Theatre#Theatre
1 note
·
View note
Quote
The wise learn many things from their enemies.
Birds, Aristophanes
0 notes
Text
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünkü bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve erkekliğe tapan rüzgarın yönü
çünkü ben okumuştum muydu neydi
bir yerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamayacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüverecek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
Arkadaş Zekai Özger - Merhaba canım
#aşk#blog post#post#mod post#postlarım#söz#sözler#türkçe müzik#music#hikaye#kitap sözü#kitap alıntıları#kitap#şiir alıntıları#şiir
25 notes
·
View notes
Text
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri de çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde
tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde
ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ellerinizden
ve bir gün elbette zeki müreni seviceksiniz
26 notes
·
View notes
Text
Merhaba Canım (İng. Hello My Dear), Ulaş Tosun'un Arkadaş Zekai Özger'in hayatını anlatan belgeseli. Arkadaş Z. Özger yirmi beş yaşında şüpheli bir şekilde ölmesine rağmen o döneme kadar yazdığı şiirlerle Türkçe şiirin en büyük isimleri arasında yer almaktadır. Bursa'da doğan ve sonrasında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Okuluna (Bugünkü İLEF) gelen Arkadaş hem devrime olan tutkusu hem de şiirleriyle açığa vurduğu eşcinsel yönelimiyle muazzam bir şair. Arkadaş Zekai Özger'i seviniz. Belgesele de ismini veren muazzam Merhaba Canım şiiriyle bitirmekte fayda var:
"ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
*
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
*
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
*
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
*
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)"
11 notes
·
View notes
Text
Arkadaş: “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”
“Arkadaş Z. Özger’le 1983 yazında, Ankara’da, çok sevdiğim dostum Yasemin Erkan’ın verdiği fotokopi dosya sayesinde tanıştım. 1974 yılında yayımlanmış “Şiirler”in fotokopileri. O yaz boyunca, özellikle İkinci Yeni izlerinin rahatlıkla görülebildiği ilk dönem şiirlerini, bu şiirlerdeki ironiyi sıklıkla konuştuğumuzu hatırlıyorum. Sanki çok yakın bir tanıdığımız, dostluğumuzun bir parçasıymış gibi adıyla anardık onu, Arkadaş derdik. Adının kendinden şiirli hali, daha sıcak bir bağ kurardı aramızda, o bizim arkadaşımızdı. Hemen ertesi yıl, 1984’ün Nisan’ında şiirler “Sevdadır” adıyla kitaplaştırıldı. Mayıs Yayınları’nın bu kitabını 16 Temmuz 1984’te almışım. Mavi kapağı çoktan soldu, ama her yıl arada bir raftan çıkarır, birkaç şiir okumadan bırakmam.
Tam adı Arkadaş Zekai Özger. 8 Ocak 1948 Bursa doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu. TRT Ankara bürolarında çalışmış.
Ölümüne giden yol hüzünlü. 1970 öncesinde okulunun polislerce basıldığı bir gün, çıkan olaylarda Arkadaş başına ağır darbeler alır. Aradan yıllar geçtikten sonra 5 Mayıs 1973’te sokakta ölü bulunur. Beyin kanamasından öldüğü belirlenir. Arkadaşları, ölümünü okulun basılması sırasında başına aldığı ağır darbelere bağlarlar. İşte böyle bir öykü. Ankara sokaklarında geçen, hüzünlü bir yaşam öyküsü.
Hüzün-ironi ekseninde gidip gelen ilk dönem şiirleri bireyci bulunur kimilerince. Doğrudur. Bu benim için şiirini daha da önemli kılan bir anlayıştır. Yalnız ve sıkışmış, öğrenci odalarında bunalmış, kendi bedeniyle hesaplaşmaktan korkmayan bir gencin, kendisi üstünden bir kuşağı okuması çabası, üstelik bunu içerik ve biçim açısından da maharetli bir şiir kurarak yapması, yaşama şiir penceresinden bakmaya çalışan biri olarak beni hep etkilemiştir. Özellikle “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”nda bu bireyci ve ironik tavrı çok keskindir.
yoksul ve utangaç bir müşteriyim ben sizde güneş bulunur mu biraz/kaktüs alıcam saksılarım yeşersin üç beş bulut verin de çok üşüdü güneşten şizofreni olucak çabuk olun lütfen dikenleri solucak yanaklarım gobi çölü soğuk su içer misiniz
Şiirini kurarken gündelikten yola çıkarak özel bir imge dünyası kurar Arkadaş. “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”ndan aldığım örnekte görüldüğü gibi fiilleri konuşma diliyle yazar kimi zaman, sokağın dilini şiirine taşımaya çalışır, çoğunlukla noktalama işaretlerinden uzak durur. Bu tavrı hem şiirin akışını hızlandırır hem de en hüzünlü içeriğine bile bir sıcaklık ve bir bıyık-altı-gülümsemesi katar.
1967’de başlayan şiir yolculuğunda, dönemin siyasi ruhuyla da bütüneleşerek toplumcu bir çizgiye doğru kayar zamanla. Ancak toplumcu-slogan şiirlerin ve şairlerin aksine, bütün o siyasi atmosfere, yine kendi penceresinden, bireysel algısından, iç dünyasından bakmayı ve ironiyi elden bırakmaz. Zaten son döneminde yine tümüyle kendine döner. Örnek vermek gerekirse “Oyun Mat”daki toplumcu tavır, beni her zaman derinden etkilemiş, harika şiiri “Beyaz Ölüm Kuşları”nda içten ve kişisel bir çığlığa döner. Bu şiirle aynı günlerde yazdığı, “ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde” dediği “Merhaba Canım” ise dönemin ağırlaştırılmış toplumcu şiir söylemine naif ve yenilikçi bir cevap gibidir. (Bu şiiri, elimdeki “Sevdadır” kitabından, imlasıyla ve tıpkı yazımıyla aktarıyorum. Daha sonra şiirin iki dizesinin değişik halini okuduğumu da belirteyim: “hayat trajik bir homoseksüeldir / bence bütün homoseksüeller adonisttir biraz”.)
MERHABA CANIM
ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksieldir hayat trajik bir homoseksüeldir çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve bir gün elbette zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
Arkadaş, kendi şiiri üstünden psikanalitik yorumlar yapmaktan korkmaz. Üstelik bunu yaparken şiirle-şair arasına mesafe de koymaz. Her ikisinin öznesi bir olur zamanla. Şiirini, kendi sesiyle okumamızı ve giderek o seste kendi sesimizi duymamızı sağlar. Kendisiyle (ve şairiyle) hesaplaşabilen bir şiirin cesaretidir onu ilgilendiren; toplumsal hesaplaşmanın da bu bireysel yüzleşmeden doğacağı umudunu taşır şiirleriyle. Üstelik kimi zaman, “İğdiş Bedevi”de olduğu gibi, ironisini daha da koyulaştırarak. Bu hüzün-ironi ekseni, içinde korkutucu bir öfke de barındırmaktadır. Örneğin, bir aile-kuşak çatışması merkezinden patlattığı, baba-oğul, anne-oğul, annelik-kadınlık meselesini neşterlediği “Tamirat” şiirinin finalinde bu öfke kendini iyice belli eder:
ben işte bunun için bir burjuva kuklasıyım, korkak ve acemi bir militanım hüzne ve yalnızlığa yakın
gördüm ki bir cuma gecesi ertesi babamın eskimiş bürokrat ayakkabılarının tamiratına nefretle vurduğu örsü ve çekici öfkesini köseleden ayırdığı bıçak açılmış bir gül gibi duruyor önümde
vur gülüm vur gülüm vur gülüm vur sen de burjuva ayakkabılarının altına
artık ne soğuk damarlarımdaki ne sıcak sadece bıçak gülüm sadece bıçak.
“O acemi militan”, Arkadaş Z. Özger, kaldığı yurdun faşistler tarafından basıldığı bir gece aldığı darbelerin bedelini hayatıyla öder. Şiirin bütün o toplumsal söyleme sıkıştırıldığı bir dönemde, cesurca çıkıp “sevişmeyi kendime göre seçicem” diyen şair aslında bireyselden yola çıkarak, toplumsalı kendi arızalarıyla yüzleştirecek kadar da cesur bir şiir kurmuştur. Üstelik bunu yaparken, kimi zaman, aynı dönemde beraber yazdığı-yürüdüğü şair dostları tarafından ötelenmekten de korkmadan.
Arkadaş öldüğünde 25 yaşındaydı. Söyleyeceklerinin çoğunu söyleyemeden öldürüldüğünde…
Şiirimize arkadaş olan adına gelince. O “faslı” da Sina Akyol’dan aktarayım:
Bir gün eve geliyor Arkadaş. Yokum. Gitmek üzereyken, – Yavrum adın ne? – Arkadaş. – Anladım arkadaşısın oğlumun. Ama adın ne? – Arkadaş. – Yavrum tamam… Arkadaşısın. Ama adını söyle de seni falanca aradı diyeyim oğluma. – Vallahi de billahi de adım Arkadaş.
Eve geliyorum ve annemle Arkadaş diye bir adın olup olmayacağı üzerine konuşuyoruz.
Adı Zekai idi. Ama kendi kulağına “Arkadaş” diye üflemişti adını.”
Yekta Kopan
11 notes
·
View notes
Text
MERHABA CANIM
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
2 notes
·
View notes
Text
Merhaba Canım
ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri de çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde ölümü tanrıya saklıyorum
3 notes
·
View notes
Photo
ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri çok severiz hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi içimde ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamıyacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ve bir gün elbette zeki müreni seveceksiniz (zeki müreni seviniz) Arkadaş Zekai Özger Merhaba Canım #şiir #poetry #helbest #poem #arkadaşzekaiözger #arkadaş #edebiyatnotları #kitapönerileri #sevdadır #zekimüren #merhabacanim #cemalsüreya #turgutuyar #edipcansever #nazimhikmetran #ahmedarif #eceayhan #yusufhayaloğlu #ahmetkaya #ümityaşaroğuzcan #muzaffertayyipuslu #attilailhan #ilhanberk #özdemirasaf #canyücel #cahitsıtkıtarancı #cahitzarifoğlu #erdembeyazıt #sanat #digitalart https://www.instagram.com/p/B7iTQeYDUo9/?igshid=1bhb53cec52yj
#şiir#poetry#helbest#poem#arkadaşzekaiözger#arkadaş#edebiyatnotları#kitapönerileri#sevdadır#zekimüren#merhabacanim#cemalsüreya#turgutuyar#edipcansever#nazimhikmetran#ahmedarif#eceayhan#yusufhayaloğlu#ahmetkaya#ümityaşaroğuzcan#muzaffertayyipuslu#attilailhan#ilhanberk#özdemirasaf#canyücel#cahitsıtkıtarancı#cahitzarifoğlu#erdembeyazıt#sanat#digitalart
0 notes
Video
Ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri de çok severiz hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını ah canım aristophones barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi tutuyorum içimde ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamıyacaksınız güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ellerinizden ve bir gün elbette zeki müreni seviceksiniz (zeki müreni seviniz) #arkadaszekaiozger #zekimüren #zekimüreniseviniz #rolanizm #mixerce
8 notes
·
View notes
Text
ben az konuşan çok yorulan biriyim
şarabı helvayla içmeyi severim
hiç namaz kılmadım şimdiye kadar
annemi ve allahı da çok severim
annem de allahı çok sever
biz bütün aile zaten biraz
allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir
bence bütün homoseksüeller adonistir biraz
çünki bütün sarhoşluklar biraz
freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet
güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü
çünki ben okumuştum muydu neydi
biryerlerde tanrılara kadın satıldığını
ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum
ölümü de bir giz gibi içimde
ölümü tanrıya saklıyorum
ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum
düşüvericek ellerinizden ve
bir gün elbette
zeki müreni seveceksiniz
(zeki müreni seviniz)
0 notes