mecruh34 · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
vivleptic · 1 year ago
Text
Fecr-i Âtî Edebiyatı Notları
Tumblr media
Fecriati Dönemi Edebiyatı notlarıma buradan ulaşabilirsiniz ! son birkaç not:
fecriati dönemi soru getirmez, getirse bile sadece ahmet haşim'den gelir. 10 tane edebiyat kaynağından fecriati'yi bitirdim ve -bazı çok detay kaynaklar dışında- sorular sadece ahmet haşim'den ya da genel olarak topluluğun özelliklerinden geliyor.
(o yüzden ahmet haşim dışındaki şairleri ve eserlerini çok iyi bilmenize gerek yok.)
bazen milli edebiyat testlerinde "hangi şair fecriati'den milli edebiyat'a geçmiştir?" gibi sorular gelebiliyor o yüzden o şairleri bilmek gerek.
3 notes · View notes
ruhsuzpicler · 1 year ago
Text
Tumblr media
“Ah, göğsündeki her yarayı merhametle Öptüğüm..
Geç kalınan hiçbir hayat,
hayat değildir.
Hayatın olmayı dilerdim.”
Didem Madak
3 notes · View notes
haletiruhum · 2 years ago
Text
Tumblr media
Her insanın aldanma, savrulma, düşme ihtimali var. Ama en çok da en şiddetli şekilde kınayan, en yüksek sesle ayıplayan, en ağır tonda eleştiren düşer. Çünkü örtülü şekilde "ben kusursuzum ve asla hata yapmam" mesajını verir. Allah da insanı bu iddialılığından vurur. 💫
8 notes · View notes
ruizgothicmetal · 2 years ago
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
bendeniz-hic-kimse · 2 years ago
Text
5 notes · View notes
akisosman · 2 years ago
Photo
Tumblr media
/Ben öylece yaşayıp giderdim aslında, bunca insan arasından sen düşmeseydin payıma./ #aliosmanakış #şiir #şiirdefteri #poems #poem #edebiyat #edebiyatnotları #karalamalar #karalamalarım #instagood #instaşiir (Manavgat, Antalya) https://www.instagram.com/p/Cksl7sqru9f/?igshid=NGJjMDIxMWI=
4 notes · View notes
diyariedebiyat · 7 months ago
Text
0 notes
yazmayolculugu · 1 year ago
Text
İnkar
Kaptan kamarasından çıktığında denizin alışkın olmadığı sakinliğinden olsa gerek sendeliyordu. Kalibre olamıyordu, kütle çekim yönünü unutmuş konyak dolu bir cayroskop gibi görüyordu kendini kısık gözlerinin gerisinde. Migreni acımasız ama sadık bir yarendi.
Ardından kapıyı çarpıp güverteye doğru ilerledi. Puslu hava, görmeyi umduğu ufuk çizgisinin üzerini örtmüştü ancak kaptan hayal kırıklığına uğrayacak kadar üstünde durmadı. O gün kötü bir gündü ve kaptanın içinden bir ses, eğer bir sebebi olmasaydı da o günün kötü bir gün olacağını söylüyordu.
Mürettebata seslendi ancak sessizliğin verdiği yanıt ağır oldu. Kaptan bu yanıtı kulakları ile duymamış olacak ki tekrar seslendi. Cevap beklemeden, çıplak ayaklarına değen yapış yapış bir şeyin yarattığı tiksintiyi de yüzünde taşıyarak, serdümenin yanına doğru yol aldı. Genç adamdan geriye kalanlar yerde yatıyordu. Kaptan gözlerinde sebebini çözemediği bir ıslaklık hissetti. Ani bir öfkeyle parladı.
Güverte bu kadar pisken aylaklık yapmanın sırası mıydı şimdi? Biricik aşkı Kuzgun ’un güvertesini, yer yer kaplayan kırmızı su birikintisi niye temizlenmiyordu? Nefret ederdi kaptan kirden, pislikten. Bundan çok daha azı için vakti zamanında ne büyük fırtınalar koparmıştı. Özellikle de, dediğini yapmasıyla bilinen kaptan, çocuk yaştaki miçoyu çapaya bağlamakla tehtid ettiği gün, zavallı oğlanın gözlerindeki korku, mürettebatın uzun süre dilinden düşmemişti. O gün, güverte kaşla göz arasında pırıl pırıl oluvermişti. Peki ya şimdi neredeydi genç miço? Artık kaptanını ciddiye almıyor olabilir miydi? Etrafına bakındı. Çocuktan herhangi bir iz yoktu. Oğlanın korku dolu saf gözleri geldi gözü önüne ve kalbi özlemle doldu, gözlerindeki ıslaklık artıyor olabilir miydi?
Kaptan eğer eğitim görmüş olsaydı yüzey alanına etkiyen kuvvete basınç dendiğini bilebilirdi. Bulundukları kabın çeperine çarpan taneciklerin, bu kuvveti oluşturduğunu da bilebilirdi. Sahip olduğunu inkar ettiği, içinde bulunan tüm hislerin de bu tanecikler gibi yüreğinin çeperine çarpıp zamanla kaçınılmaz bir patlamaya yol açacağını da öngörebilirdi belki. Ancak kaptan neredeyse hiç okula gitmemişti. Bu yüzden gaz kaçırmaya başlamış bir oksijen tüpü gibi duygularını kaçırırken gözlerinden, bu metafor aklının ucundan bile geçmiyordu. Akan yaşlar, içindekileri azaltmıyordu. Nitekim maşrapayla okyanus boşaltılamazdı. Bir şey yapmalıydı. Kaptan aptal bir adam değildi, zeki de değildi ama pratikti ve hep bir çözümü vardı. Şimdi ise içindeki okyanusu boşaltmak için bulduğu çözümünün mantıksızlığını sorgulamaya pek de tahammülü yoktu. Ocağın altı açıktı ve basınç sürekli artıyordu. Her şey düzeltilmeliydi. Tayfa onarılmalı, gemi temizlenmeli, yelkenler dikilmeli, seyre devam edilmeliydi. Yerdeki vücut parçalarını birleştirirse eğer ilk adım tamamlayabilirdi. Neden olmasındı ki? Küçükken kırdığı vazoları da bir araya getirip onarır ve annesinden dayak yemekten kurtulurdu. Şimdi de Tanrı’nın tokadından aynı şekilde kurtulabilirdi. Ama hangi kol hangi gövdenindi? Küçük parçaların yerini bulmaksa daha bile zordu. Birçoğunu yerleştirmek için gerekli anatomik bilgiye de sahip değildi kaptan. Yine de durmuyordu. Bir sancağa bir iskeleye koşuyor, bir zamanlar tayfam dediği kararmış, çürük parçaları taşıyordu. Nasırlı elleri yapış yapış olmuş, üzerindeki kıyafetten arta kalan iki gıdım kumaş parçası tamamen kırmızıya boyanmıştı. Nefes nefeseydi. Bütün bu süreçte çıkardığı hırıltılı sesleri ve tuhaf kahkahaları duysaydı kaptan, korkuyla kendi insanlığını sorgulardı. Ama kendini duyabilmesi için zaman gerekiyordu. Başka türlü ses nasıl iletilsindi ki? Onu 20lerinden 60larına tek nefeste taşıyan zamansa şimdi tek bir noktada, tam da o anda kilitlenmişti. Suyun doksan dokuz derece olduğu, ufuğun puslu, denizinse çarşaf gibi olduğu, klişe bir tabirle fırtına öncesi o anda. Basınç en yüksek değerine ulaşmışken hem de. Sonra bir anda nedendir bilinmez kaptan aniden pes edip elindeki bütün parçaları olduğu yere bırakarak kamarasına girdi. Boş konyak şişesine önce sarıldı sonra ondan lıkır lıkır içti. Kapı kapandı ve sopasını hazırlayan Tanrı başlat tuşuna bastı. Su kaynadı, ufuk göründü ve denizler dalgalandı. Bir yerlerde o günkü ikinci bir patlama oldu. Kaptansa bunları ne gördü ne de duydu.
-Pomokolu Mintenberry, 04/05/2023
Konu: Ve denizler dalgalandı.
Yazma yolculuğumuz için bizi takip etmeyi unutma!
0 notes
mecruh34 · 4 months ago
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
pepetheking · 5 months ago
Text
Tumblr media
"Kibir ve gururu dize getirebilecek tek gerçektir, aşk
#müzik#keşfet#şiir#şiirsokakta#şiirhayattır#şiirheryerde#felsefe#felsefegünlüğü#felsefenotları#cahitsıtkıtarancı#cemalsüreyya#cahitzarifoğlu#nazımhikmet#necipfazılkısakürek#atillailhan#orhanpamuk#oğuzatay#orhanveli#özdemirasaf#sezaikarakoç#edebiyatnotları#edebiyatkulübü#edebiyat#edebiyatsozler#kitap#kitapkurdu
11 notes · View notes
ruhsuzpicler · 1 year ago
Text
Bugün birisi niye bayram kutlaması yapmadığımı sordu, güldüm geçtim. Daha kaç gün oldu, kaç ay oldu, binlerce insan enkazların altında can verdi. Analar, babalar, çocuklar, umutlar, hayaller, yaşanmamışlıklar yitip gitti. Evet yaşanmamış bir dünya dolusu umut yok oldu. Ve biz geride kalanlar, herşeyi üç günde unuttuk öyle mi? Dostoyevski söylüyordu sanırım, "aşşağılık insanoğlu herşeye alışıyor diye. "
Ne kadar da bize benzeyen sözler değil mi.?
2 notes · View notes
obsearttr · 1 year ago
Video
youtube
İyileşmiyor, sadece susmayı öğreniyor yara. #edebiyat #edebiyatnotları #...
9 notes · View notes
ruizgothicmetal · 1 year ago
Text
Tumblr media
1 note · View note
cinaraslan · 1 year ago
Text
Tumblr media
Türk şiirine anlamsal ve biçimsel olarak farklı bir soluk kazandırmış. Edebiyatımızın önemli yazarlarından ve çizerlerinden olan "Edip Cansever'i" aramızdan ayrılışının 37.yılında sevgi ve saygıyla anıyorum ♾️
✴️Masa Da Masaymış Ha✴️
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
#edipcansever #edebiyat #şiir #edebiyatnotları #şair #şarkı #28mayıs1986 #edipcanseverşiirleri #şiirheryerde #devrim #yazar #çizer #masadamasaymışha #saygıveözlemleanıyoruz #sevgi #türkedebiyatı #şiirhayattır #dergisi #eserleri #hayatı #yaşam #edipcanseverinmavisiyiz #türkiyecumhuriyeti #yazareser #duygu #sonsuz #edebiyattanparçalar #sözler #şairceketliçocuk
2 notes · View notes
mrtcat · 1 year ago
Text
Yalnızlığa son bir adım kala buluyorsun kendini hep. Son bir adım,son bir nefes,son bir anı..
Tumblr media
#edebiyat #aşk #edebiyatnotları #şiir #ölüm #darkmode #tumblrnotları #siyahbeyaz #edebi sözler #alıntı
0 notes