#Yaratıcılık Hakkında Bir Kitap
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 1 day ago
Text
Hilde Østby – Yaratıcılık Hakkında Bir Kitap (2024)
  Bu kitap yaratıcılığın bilimsel temellerini ve hayal kurmanın gücünü derinlemesine inceliyor. Kitap, yaratıcılığın sadece sanatçılara özgü bir yetenek olmadığını, herkesin sahip olduğu potansiyel bir beceri olduğunu vurguluyor. Yaratıcılığın bilimsel temeli Beyin ve yaratıcılık ilişkisi Hayal kurmanın önemi Yaratıcılığı geliştirme yöntemleri Yaratıcılığın günlük hayattaki etkileri Hilde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kaplumbaablog · 1 month ago
Text
Hilde Østby - Yaratıcılık Hakkında bir Kitap
Okumak için tıklayın.
2 notes · View notes
birpaylass · 2 years ago
Text
Çocuklara Özel Teknoloji Kullanımı Nasıl Olmalı
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/cocuklara-ozel-teknoloji-kullanimi-nasil-olmali.html
Çocuklara Özel Teknoloji Kullanımı Nasıl Olmalı
Tumblr media
Çocuklara özel teknoloji kullanımı nasıl olmalı Çocuklara özel teknoloji kullanımı, dikkatli ve bilinçli bir yaklaşım gerektirir. İşte çocuklar için uygun teknoloji kullanımına ilişkin bazı ipuçları:
Sınırları belirleyin: Çocuğunuzun teknolojiyi ne kadar süreyle ve hangi amaçlarla kullanabileceğini belirleyin. Günlük veya haftalık zaman sınırlamaları koyarak, çocuğunuzun aşırı teknoloji bağımlısı olmasını engelleyebilirsiniz.
İçerik filtreleme ve denetim: Çocuklarınızın erişebileceği içerikleri kontrol etmek ve filtrelemek için çocuk dostu uygulamalar, web tarayıcıları veya içerik denetim sistemleri kullanın. Bu şekilde uygun yaş grubuna uygun içeriklere erişimlerini sağlayabilirsiniz.
Etkileşimi teşvik edin: Teknoloji kullanımını, pasif tüketimden ziyade çocuğunuzun yaratıcı ve etkileşimli bir şekilde kullanmasını teşvik edin. Örneğin, çocuğunuzun bir e-kitap okumasını sağlamak yerine, interaktif öğrenme uygulamaları veya çocuk dostu oyunlarla etkileşimli bir şekilde zaman geçirmesini sağlayabilirsiniz.
Eğitici içeriklere odaklanın: Çocuğunuzun teknoloji kullanırken öğrenme fırsatlarına erişmesini sağlamak için eğitici uygulamalar, çevrimiçi öğrenme platformları veya interaktif eğitici oyunlar gibi kaynaklara yönlendirin. Bu şekilde teknolojiyi eğitim amacıyla kullanma alışkanlığı kazanabilirler.
Aile içi iletişimi destekleyin: Teknolojinin aile içi iletişimi engellememesi için zaman zaman teknoloji kullanımı dışında aileyle bir araya gelmeyi teşvik edin. Aile olarak belirli zaman dilimlerinde teknolojiyi bırakıp birlikte oyun oynamak, dışarıda zaman geçirmek veya kitap okumak gibi etkinliklere odaklanın.
Model olun: Çocuklar genellikle ebeveynlerini taklit ederler. Bu nedenle, çocuğunuzun yanında telefon veya bilgisayarla çok fazla vakit geçirmekten kaçının. Kendiniz de teknolojiyi uygun ve dengeli bir şekilde kullanarak çocuğunuza iyi bir örnek olun.
Güvenliği ön planda tutun: Çocuğunuzun çevrimiçi güvenliğini sağlamak için onlara güvenli internet kullanımı hakkında eğitim verin. Kişisel bilgilerin paylaşımı konusunda dikkatli olmalarını öğütleyin ve çevrimiçi etkileşimlerini izleyin.
Sonuç olarak, Çocuklara özel teknoloji kullanımı nasıl olmalı, denge, sınırlar ve ebeveyn denetimi gerektirir. Teknolojiyi eğitim ve yaratıcılık için bir araç olarak kullanarak çocuğunuzun gelişimine katkı sağlayabilirsiniz.
Reklam (Çocuklara özel teknoloji kullanımı nasıl olmalı)
Çocuklara özel teknoloji kullanımı nasıl olmalı
Antalyada Gezilecek Yerler
WordPress Tema Seçerken Nelere Dikkat Edilir?
Girit Adası Ve Türkiye
B12 Eksik Olanlar Neler Yemeli?
Teknolojinin Çocuklara Zararları
Teknolojinin Çocuklara Zararları Teknolojinin çocuklara bazı zararları olabilir. İşte bazı olumsuz etkiler:
Fiziksel sağlık sorunları: Uzun süreli ve düzensiz teknoloji kullanımı, çocuklarda obezite, hareketsizlik, duruş bozuklukları, uyku problemleri ve göz yorgunluğu gibi fiziksel sağlık sorunlarına neden olabilir.
Dikkat dağınıklığı ve azalan konsantrasyon: Çocuklar, teknolojiye aşırı maruz kaldıklarında dikkat dağınıklığı yaşayabilirler. Sürekli olarak hızlı ve uyarıcı içeriklere maruz kalmak, çocuğun konsantrasyon yeteneğini olumsuz etkileyebilir ve öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir.
Sosyal becerilerin azalması: Teknolojinin aşırı kullanımı, çocuğun sosyal etkileşimlerini azaltabilir. Sanal iletişim araçlarına aşırı bağımlı hale gelen çocuklar, yüz yüze iletişim becerilerini geliştirmekte zorluk yaşayabilirler.
İnternet güvenliği riskleri: İnternetin yaygın kullanımıyla birlikte çocuklar, çevrimiçi güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalabilirler. İstenmeyen içeriklere, siber zorbalığa, dolandırıcılığa ve kişisel bilgilerin kötüye kullanımına maruz kalabilirler.
Duygusal ve davranışsal sorunlar: Aşırı teknoloji kullanımı, çocukların duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamasına yol açabilir. Teknolojinin sosyal medya üzerindeki etkisi, özsaygı sorunları, depresyon, kaygı ve uyku problemleri gibi sorunları tetikleyebilir.
Teknolojinin Çocuklara Zararları Bu sorunlarla başa çıkmak için ailelerin ve eğitimcilerin teknoloji kullanımını dengelemesi, çocukların teknolojiyi doğru bir şekilde kullanmasını teşvik etmesi ve çocukların güvenli ve sağlıklı bir şekilde teknolojiyle etkileşim kurmalarını sağlaması önemlidir.
0 notes
tolgaulusoy · 3 years ago
Text
Tumblr media
Devam Edebilmek: İyi ve Kötü Zamanlarda Yaratıcı Olabilmenin On Yolu (İng. Keep Going: 10 Ways to Stay Creative in Good Times and Bad) Austin Kleon'un Bir Sanatçı Gibi Araklayın ve Eserinizi Gösterin'den sonra yaratıcılık hakkında yazdığı üçüncü kitap. Kleon'un bu kitapta yaratıcılık için ortaya koyduğu ilkeler ise şu şekilde: 1. Her gün aslında bir köstebek günüdür; 2. Şükran duygusunun bir durağı olsun; 3. İsmi unutun, yüklemi yapın; 4. Armağanlar yapın; 5. Olağan ekstra dikkat=olağanüstü; 6. Sanat canavarlarını katledin; 7. Fikrinizi değiştirme izniniz vardır; 8. Kuşku içindeyseniz ortalığı toplayın; 9. Şeytanlar temiz havadan nefret eder; 10. Bahçenizi ekin.
11 notes · View notes
aydn68 · 4 years ago
Text
Allah'tan başkasından yardım istemek, dua ederken vesile kılmak, evliyalardan medet istemek hakkında bilgi verir misiniz?
Soran : Tanimsiz933
Tarih: 16.08.2006 - 13:38 | Güncelleme: 03.09.2018 - 14:47
    
Soru detayı
- Dinde vasıta olur mu?..
- Özellıkle bizim Doğu'da yaşanıyor bu olay; bir musibete bir belaya düştüğünde "Medet Ya Gavs Abdulkadir-i Geylani" ya da başka âlim bir zatın ismini söyleyip medet istiyorlar ve çoğu zaman da gerçekleşiyor.
- Bunun dinimizdeki yeri ve açıklaması nedir, istiğase ve vesile caiz midir?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Meded dilemek, yardım istemek demektir. Her türlü yardımın kaynağı ve başvurulacak mercii Allah Teâlâ'dır. Allah Teâlâ'dan başkasından yardım dilemek söz konusu olamaz. Tasavvufta Hz. Peygamber (asm), şeyh veya benzeri maneviyat büyüklerinden istimdad, doğrudan onların şahıslarından bir talab demek değildir. Belki onların indi ilahideki itibar ve derecelerinden yararlanmak için bir tevessüldür. "Meded ya şeyh", "Meded ya Abdelkadir", "Meded ya Gavs-ı Azam" gibi lafızlar ve levhalar, bu şahıslara duyulan manevi sevginin bir ifadesidir.
İnsan, beşer olmanın gereği sığınma duygusu taşır. Çocuk anne babasına, talebe hocasına, mürid şeyhine sığınmak ve yakın olmak ister. İstimdad bu sığınma duygusunun tezahürüdür. Vahdet-i vücud inancındaki "insan-ı kamil", Allah Rasülü'nün ahlakıyla ahlaklanmış, Hakk'ın mazharına nail olan demek olduğu için, ruhani bir tasarrufa da mazhardır. Mazhardır diyoruz çünkü gerçek tasarruf Allah'ındır. Kul veya kişi bu tasarrufun görüntüsüdür. Bu itibarla salik ve derviş, insan-ı kamil olarak gördüğü şeyhinden tarikat piri ve pirlerinden birinden istimdad ve istiane ettiğinde, aslında talebini Allah'a arzetmiştir. Kudret ve kudret sadece O'na aittir. Konuya bu açıdan bakıldığında şer'i bir tehlike söz konusu değildir. Ancak istimdad edilen kişinin bizzat kendisinde bir güç ve kudret görüp taleb ondan olacak olursa, elbetteki caiz olmaz. (Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarikat, Prof. Dr. H. Kamil Yılmaz, s. 323)
İstiğase ayrı, vesile ayrı bir şeydir. İstiğase yardım istemek anlamını ifade eder. Vesile ise gayeye vasıta olan şeydir.
Zevilukul olan kimseden istiğase etmek meselesine gelince, bakılır, kendisinden istiğase edilen kimse salih ve mü'min değilse, ister gaib olsun kendisinden istiğase etmek caiz değildir. Fakat salih bir kul olursa, huzurunda veya kabri başında olursa, şefaat dilemek maksadıyla ondan istiğase etmek caizdir.
Çünkü ölü olan kimse her ne kadar berzah alemine intikal etmiş ise de kendisine has bir hayatı vardır. Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
"Peygamberler kabirlerinde diridirler." (İbn Mâce, Cenâiz 65)
Peygamberlerin, mezarlarında diri olduklarına bir delil de, Hz. Peygamber (asm), mir'ac sırasında Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlerin ruhlarıyla buluşması ve semada karşılaştığı her peygambere selam verdikçe, Peygamberimiz (asm)’in selamını almasıdır. Yine Bedir savaşında ölmüş müşrikler hakkında da şöyle buyurdular:
"Siz bunlardan fazla işitmezsiniz; ancak cevap veremezler."
Ehli tasavvufa göre makam sahibi olan bir veli, ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder.
Vesile ise, demin dediğimiz gibi, gayeye yetişmek için vasıta olarak kullanıları şeydir. Bunların çeşitleri vardır:
1. Cenab-ı Allah'ın isimlerini vesile kılıp tevessül etmek: İbni Mace, Hz. Aişe'den şunu rivayet etmiştir: Hz Peygamber bir duasında şöyle buyurdular:
"Allah'ım, temiz, hoş ve mübarek ismin hakkı için senden istiyorum.”
2. Kendisiyle tevessül edilen zatın duasını vesile kılıp istemek.
3. Büyük ve salih kimsenin zatını vesile kılmak suretiyle tevessül etmek: Mesela, "Allah'ım şu dileğim yerine gelmesi için Peygamberi veya Ebu Bekir'i vesile kılıyorum." demek gibi, Hz. Ömer (ra) yağmur duasında Hz. Abbas'ı (Peygamberimizin amcası) vesile kılarak şöyle dua etti:
"Allah'ım, biz Peygamber'in amcasını sana vesile kılıyoruz, bunun için bize yağmur yağdır.” (Buhari).
4. İşlenen salih amelleri vesile kılarak tevessül etme: Mesela, "Allah'ım, senin için eda ettiğim şu hac veya şu ibadeti sana vesile kılıyorum; şu musibetten veya şu beladan beni kurtar." demek gibi.
Yukarıda saydığımız vesile çeşitleri İslam'da mevcuttur. Bunu inkâr etmek mümkün değildir. Vesile edinilen kimsenin vesile edenden üstün olması gerekmez. Hz. Peygamber (asm) Umre'ye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer'e: ”Kardeşim, bizi duadan unutma.” (Ebu Davud, Vitir 23) dedi. Hem de Veysel-Karani'nin kendisine dua etmesi için Hz. Ömer'e emir verdi.
Yalnız peygamberi veya herhangi bir zatı bağımsız olarak tasavvur edip istiğase etmek, küfre kadar götürebilir. Buna dikkat etmek lazımdır. Yani Allah’ın sevgili kulu ve Allah’ın izniyle bu işleri yapıyor diye bilmek ve istemek caizdir. Ehl-i sünnet âlimlerine göre, vesilelikten öteye geçmemek şartıyla, tevessül etmek caizdir.
Tevessülü tamamen haram sayanlar, Haricîler ve onları taklit eden zihniyetlerdir.
Meleklerin insanları koruduğu bilgisi bizzat Kur’an’da vardır:
“O insanın önünde ve ardında devamlı sûretle nöbetleşerek görevlendirilen melekler vardır. Bunlar, Allah’ın emrinden ötürü, onu koruyup kollarlar.”(Rad, 13/11)
mealindeki âyette bu gerçeğe işaret edilmiştir.
Meleklerin koruması şirk olmadığı gibi, başka mahlukların yardımları da korumaları da şirk olmaması gerekir. Yeter ki, bunları vesilelikten, sebeplikten, yaratıcılık vasfına çıkarmayalım. Çünkü, “kâinatta Allah’tan başka hakikî müessirin olmadığı” gerçeği, imanımızın gereğidir.
Dinde vasıta, vesile var mıdır?
Hikmet; hayatta ve başarıda vazgeçilmez unsurlardan biri olduğu gibi, bütün varlıkların sevk ve idaresinde de bir maya ve önemli bir kanundur. İnsanlar; varlıklarını ve başarılarını, bu hikmet denen kaide ve kurala, riayet ve itibarla paralel olarak elde ederler ve koruyabilirler.
Hikmet: Yaratıcı ve yaratılanlar arasında; sebebi, vesileyi ve vasıtayı zorunlu kılmaktadır. Zira yaratıcının izzet ve büyüklüğü, kendisi ile varlıklar arasındaki münasebet ve denge, hikmetle ilgilidir.
Ayrıca varlıkların, yaratıcısına delil ve burhan olması ve onların bir kitap gibi ehil insanlarca mütalaa edilip araştırılması ve en önemlisi de, insanların kendilerinin imtihan ve test edilerek dünyada ve ahirette başarılarının esası, temeli ve alt yapısı; hikmettir ve hikmetle ciddi münasebettir.
Hikmetin nasip olduğu insanlar ise, varlıkların en şereflisi ve kıymetlisidir. Bu esasa binaen varlıklar, eşya ve insan ile Yaratıcı arasındaki münasebet olgusunun genel adı, hikmettir.
- Cansızlar ve canlılar arasındaki irtibatlar,
- Yaratılma ve yaratma arasındaki perdeler,
- Hastalık ve afiyet arasındaki sebepler,
- Kulluk ve ona bağlı neticeler,
- Tebligat ve hidayet arasındaki ilişkiler,
- Ziraat, ticaret, sanat ve ibadetlerin, neticeleri ile münasebetlerinde hikmet esas olup, onun gereği olan sebepler, vesileler ve vasıtalar, işin mahiyeti icabı olacaktır ve vardır.
Burada vasıtaların olması, hikmet açısından kudret ve izzeti ilahiyece lüzumlu olmakla beraber, Cenab-ı Hakk’ın birliği ve celali de bu vasıtaları müessiriyetten azletmektedir. Sadece ve sadece vesile olarak kalmasını, hikmet icap ettirmektedir.
Demek ki vasıtalar, Allah’ın Hakim ismi iktizasınca yaratılışın bir esasıdır.
İşte bu manadaki vasıtalar; mahiyeti icabı dinimizde de vardır ve gereklidir. Mesela:
- Hidayetin vasıtası, peygamberlerdir.
- Allah’ın peygamberlerine emirlerinin vasıtaları, meleklerdir.
- Kelam-ı ezelinin vasıtaları, kitaplar ve suhuflardır.
- Tecelliyatın ve tezahüratın vasıtaları, mucizeler ve sanatlardır.
- Affın ve mükafatın vasıtası, ikramlar ve cennettir.
- Kahrın ve cezanın vasıtası, hadler ve cehennemdir.
- Ubudiyetin ve kulluğun vasıtası, ibadetlerdir.
- Allah’a yaklaşmanın vasıtası ise, marifet ve takvadır.
O halde; vasıtanın olmadığı hiçbir yer, durum ve zaman yoktur. Vasıtasız olan şeylerin idraki, anlaşılması ve münasebetleri bilinmez.
Buraya kadar anlattıklarımızda önemli olan nokta şudur: Bu vasıtaların; sadece vesileden ileri geçmemesi, şeffaf ve nezih olması, hakikatleri perdelememesi ve örtmemesi, özellikle de, kul ile Allah arasındaki münasebete kuvvet vermesi ve kesmemesidir.
Hakikatler ile muhatapları arasındaki, hikmet icabı olan vasıtalar; kesif olup irtibatı keser ise, o zaman hikmet ortadan kalkar ve mahsurlar meydana gelir. O vasıta, vasıta olma özelliğini kaybeder.
Mesela; bir matematik kitabı ile, talebelerin arasına öğretmenlerin girmesi, talebe ile kitabı kaynaştırır. Muhabbeti artırır. İlme de kuvvet verir. Öğretmenler bu anlamda vasıta olarak bir yekun teşkil etmektedirler.
Sanatkârlar; sanatlarla çıraklar arasında, maharetin intikalinde vasıtadırlar. Aksi halde sanatların ve maharetlerin nesli kesilir ve güdük kalır.
Aynen öyle de maneviyat büyükleri de Allah ile kul arasında, kulun rabbi ile münasebetini teminde ve muhafazasında şeffaf vasıtadırlar. Bunların aradan çekilmesi kul ile Allah münasebetini bozar ve irtibatı keser.
Ancak, vasıta olmak da kolay bir şey değildir. Bu işe ehil olmak ve erbabı olmak meselenin önemli noktasıdır. Yani matematik kitabı ile öğrenci arasına vasıta olarak, öğretmen girmelidir. Ancak bu, müzik öğretmeni olursa, o işten hayır gelmez.
Hasta ile hastalık arasına hikmet icabı şeffaf vasıta olan doktor girmelidir. Ancak, doktor yerine mühendis girer ise, ölüm meleğine hizmetten başka bir şeye yaramaz.
Nasıl ki göz ile eşya arasına, gözlükler giriyor. Kulak ile seslerin arasına duyma cihazları giriyor. Ve bunlar vasıta olarak, gözleri ve kulakları avam olanların, daha iyi görmesini ve işitmesini temin ediyor.
Aynen öyle de, aklı ve kalbi avam olanların, hakikatlerle aralarına vasıflı ve ehil insanların girmeleri onların marifetlerini ve faziletlerini artırır ve inkişaf ettirir. Manevi hayatlar nizam ve intizam altına girer. Çünkü avam-ı nas çıplak hakikatleri göremezler ve idrak edemezler. Ancak vasıtalarla hakikatleri algılayabilirler.
Kur’an-ı Kerim’deki teşbihler, temsiller ve alışıla gelmiş misaller ve örnekler; insanlar ile zorlanacakları hakikatler arasında bir çeşit numaralı gözlük ve dürbün gibi kutsi ve şeffaf vasıtalardır. Buna binaen vasıtayı inkÂr; hikmeti, yardımı, faydayı, nizamı, iyiliği ve maslahatı inkÂr ve yalanlama demektir. Fıtrata ve hakikate zıt bir davranıştır.
Fakat her şeyin istisnası ve suistimali olduğu gibi; vasıtalar da zamanla deforme olmuş, yanlış kullanılmış ve çirkin örnekleri maalesef zamanımıza kadar gelmiştir. Bunların düzeltilmesi ve nizama sokulması veya tadil edilmesi icab ederken, vasıtalık müessesesini toptan ve kökten yıpratmak ve inkâr etmek vicdana sığmaz.
Islahı mümkün iken, ifnasını tercih etmek azim bir hata olur.
Demek ki vasıtalık; şeffaf cam gibi, hakikatle irtibatı sağlayan, münasebetleri nizam ve intizam altına alan bir tensib-i İlahî’dir.
Her yerde olduğu gibi, dinimizde de vasıta vardır ve olacaktır. Ancak ruhbanlık tarzında kesif olan; ilgiyi, alakayı ve hürmeti sadece kendine hasredip, hakikatler ve Cenab-ı Hak ile münasebeti kıracak ve kesecek tarzda olan vasıtalar, bir nevi gizli şirktir. Bu anlamda vasıta, fıtratta ve yaratılışta olmadığı gibi, dinimizde de yoktur ve olamaz.
İşte vasıtalara yukarıdaki değerlendirmeler açısından bakmak, bizleri hem fikir hem de muamelat açısından ifrat ve tefritten korur, bütün duygu ve düşüncelerimizi sırat-ı müstakim olan orta yola çeker, hayata istikamet, huzur ve saadet verir
10 notes · View notes
mervetapaneducation · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Blog(2) Kitapların Dünyasında Gezinirken Çocuklar için Kitap Seçimi Nasıl Yapılmalıdır? 
      Kitaplar çocukların bilişsel, duyuşsal, psiko-motor alanlarını destekleyen ve gelişimlerine etki eden önemli bir araçtır. Kitaplar çocukların kişilik gelişimine katkı sağlar. Çocuklar kitap sayesinde düşünme, problem çözme, yaratıcılık özelliklerini geliştirirler ve bununla birlikte dış dünyayı tanıma fırsatı bulurlar. Bu bağlamda kitap da dünyayı çocuğa tanıtan önemli materyallerden biridir. Okuma alışkanlığını çocuğa kazandırmak ve çocukları kitaplardan zevk alır hale getirebilmek çocuğa sunulan kitaplarla doğru orantılıdır. Bu nedenle kitapların zengin dünyasını çocuklar için aralarken ebeveynlere ve öğretmenlere çok iş düşmektedir. Çocuğun okuma alışkanlığını kazanabilmesinde okuyabileceği yapıtların seçimi büyük yer tutar. Özellikle çocuklar için kitap seçiminde, dikkat edilmesi gereken ölçütlerin neler olması gerektiği önemli bir konudur. Bu süreçte çocuğun ilgi alanına hitap edecek iyi özellikte bir kitabın bulunması, çocuğu kitaba teşvik etme noktasında en önemli araçtır.
İyi Bir Kitap Seçerken Dikkat Edilmesi Gereken Unsurlar
     Öncelikle dikkat edilmesi gereken birçok nokta vardır. İyi seçilmiş bir kitap, çocukların iyi bir okur olmasını sağlarken kötü seçilmiş bir kitap ise onları kitapların dünyasından uzaklaştırabilir. 
1. Kitap seçerken birinci adım, çocuğun ilgi alanını belirleyebilmektir. İlgi alanını bildiğimiz bir çocuk için kitap seçmek kolay olacaktır. 2. Çocuklar için yazılmış masal, öykü ve romanlarda Türkçe iyi kullanılmalı ve kitaplardaki yazılar anlaşılır olmalıdır. 3. Değişik kültürlerde ortaya çıkmış kitaplar, çocuklara evrensel bir bakış açısı kazandırıp farklı kültürleri tanıtması açısından fayda sağlayabilir. Kitaplar kültür taşıyıcısıdır, bizlere yeni ufuklar açar. Yalnız bu kitaplar iyi bir çevirmenin elinden geçmelidir. 4. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi çeviri bir kitap alacaksak çevirisinin iyi yapılmış olmasına bakılıp içerisinde yabancı sözcükler bulunmamasına dikkat edilmelidir. Aksi taktirde okumanın öncelikli faydalarından biri olan dil gelişimi ve ifade edici dil becerisi için tercih edilen kitap etkisiz kalabilir. 5. Kitap seçerken mutlaka pedagojik ölçütlere uygunluğuna da bakılmalıdır. 6. Küçük yaş grupları için kitabın konusu kadar kitabın görsellerle desteklenmesi de dikkat çeker. Kısacası nasıl kaleme alındığından çok nasıl resimlediği de önemlidir. Özenle kaleme alınmış bir kitap titizlikle resimlenmişse hak ettiği ilgiyi görebilir. 7. Kitaplarda iyi kavramının aşırı derecede vurgulanmaması kötü kavramına da yer verilmesi önemlidir. Bu kavramların kullanımıyla öğretici ve ders verici olma dozunun kaçırılmadığı kitaplar çocuğa kendi doğrularını seçme açısından hak tanıyacaktır. 8. Ödül almış kitaplar özellikle tercih edilmelidir. Çünkü bu kitaplar bazı önemli kriterlere göre ödüle layık bulunmuş eserlerdir. 9. Herkes okuduğundan keyif almayı çok önemser. Bu anlamda kitaplar mesaj kaygısından uzak olmalıdır. Ancak okuyucunun düşünmediği şeyleri de düşündürmeli, bilgi dağarcığına yeni şeyler katmalıdır. Örneğin tarih kitabı okumak istemeyen bir kişi için bu konuları tarihi bir romanda okumak daha ilgi çekici olabilir. 10. Kitaplar, titiz bir şekilde kaleme alınmış ve resimlenmiş olsa bile bazen grafik tasarımı, sayfa düzeni ve kullanılan malzeme açısından hak ettiği ilgiyi görmeyebilir. Bu gibi özellikleri de göz önüne alarak kitap seçimlerimizi dikkatle yapmalıyız.
Çocuklara Kitap Okuma Alışkanlığını Kazandırmak için Öneriler
      Kitap okuma alışkanlığına erken yaşlarda başlamak iyidir. Bunun için çocuk daha okuma yazmayı öğrenmeden boyama kitapları, resimli kitaplar alınmalı ve çocuk uyumadan önce ona kitap okumak da faydalı bir yöntemdir. Kitap fuarlarına ve kitapçılara gidilmelidir. Buralarda yapılan geziler çocuklarda kitap okuma bilinci geliştirmek için önemli fırsatlardır. Burada gezen insanların da kitaplarla ilgilenmesi çocuğa kitap okumanın doğal bir alışkanlık olduğu izlenimini verecektir. Özellikle yazar söyleşi-imza günlerine çocuğu götürüp yazarları görmesi ve onlara soru sorması sağlanmalıdır. Böylelikle kitap yazarları hakkında bilgi sahibi olan çocuk, yazarını bildiği bir kitabı daha da heyecanla okuyacaktır. Kitap okuma alışkanlığının kazanılmasında çocuklara model olma önemlidir. Çocuklar günün belirli saatlerinde aile bireyleriyle kitap okumalıdır. Çocukların kendilerine ait bir kütüphanesi olmalıdır. Evlerinde kendi tercih ettikleri yapıtlardan oluşan bir kitaplık çocuklara kitaplarla haşır neşir olma konusunda fayda sağlayacaktır. Çocuklara şeker, çikolata yerine kitap hediye edilmelidir. Çocuklar kitap okuma alışkanlığı kazandıkça kitapların şeker ve çikolatadan daha leziz geldiğini düşünecektir.
KAYNAKÇA
Yukarıdaki yazı hazırlanırken www.cocukicinicerik.com ve www.egitimsistem.com’un kitaplar hakkındaki görüşlerinden esinlenerek özgün bir şekilde kaleme alınmıştır.  
Bu konularda daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için bilimsel makale örnekleri:
 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/197991   https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/537271     https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/442231        
4 notes · View notes
hcagla · 2 years ago
Text
Uzun ve Orta Vadeli Hedef Örnekleri
Tumblr media
Orta vadeli bir hedefe ulaşmak için bir dizi kısa vadeli hedef bir araya gelir. Birçok orta vadeli hedef, nihai uzun vadeli hedefinize ulaşmak için birleşir. Kişisel hedef örnekleri oldukça merak ediliyor. Bu yazıda 50'den fazla Uzun ve Orta Vadeli Hedef Örnekleri bulabilirsiniz. Kısa vadeli bir hedefin ne olduğunu anlamak için şöyle düşünebilirsiniz; beklemek zorunda değilsiniz. Bunu şimdi yapabilir ve durumunuzun sorumluluğunu üstlenebilirsiniz. Kişisel Hedef Belirleme Örnekleri yazımı da okuyarak hedef belirleme işini detaylandırabilirsiniz! Bir araba için biriktirmek üzere ilk paranızı bir kenara koymak, kısa vadeli bir hedefin mükemmel bir örneğidir. Çoğu insan şu anda bir araba için ilk gün için 10 TL kenara koyabilir. Orta vadeli hedefler, ancak bir dizi kısa vadeli hedefe ulaş��ldıktan sonra ulaşılan ve uzun vadeli bir hedef oluşturmak için bir araya getirilen hedeflerdir.
Orta Vadeli Hedef Örnekleri
- Arkadaş ağınızı genişletin - Daha iyi bir aile üyesi olun - Dinleme becerilerinizi geliştirin - Yaşamak için mükemmel yerinizi bulun - "Yapılacaklar listenizdeki" bir öğeyi tamamlayın. - Daha sağlıklı beslenin - Haftada 3 kez egzersiz yapın - Hedef ağırlığınızı koruyun - Eğlence amaçlı bir spor takımına katılın - Bir lisans veya yüksek lisans derecesini bitirmek - Profesyonel bir sertifika/diploma kazanın - Kariyer veya şirket değiştir - promosyon al - Yeni bir beceride ustalaşın - Ekibinizin yöneticisi olun - Portföyünüzü yeni projelerle güçlendirin - Bir uzman olarak kişisel markanızı oluşturun - Bir yan iş veya yeni bir iş kurun - Performans ölçümlerinizi artırın  - Öğrenim kredisini öde - bir ev satın al - Kiralık bir mülk satın alın - Daha büyük bir eve taşın - evini yeniden şekillendir - XXX TL tasarruf edin - Çocuğunuzun eğitimi için tasarruf edin - Yeni bir araba için tasarruf edin Bir şirket için orta vadeli hedef örnekleri; - Bir iş planı geliştirin - Müşteri memnuniyetini artırın - Pazar payını arttırmak - Kâr marjlarını iyileştirin
Uzun Vadeli Hedef Örnekleri
“5 veya 10 yıl sonra hayatımın nasıl olmasını istiyorum?” sorusunun yanıtı uzun vadeli hedefleriniz için bir fikir verebilir. Geleceğinizi ve önümüzdeki "ne kadar çok olursa olsun" yıllarda neyi başarmak istediğinizi düşünerek, sizi oraya götürecek hedefler oluşturabilirsiniz. Şu anda sahip olduğunuz aynı işe, eve, borca, zindelik düzeyine veya becerilere sahip olmak ister misiniz? Değilse, yıllar içinde nasıl büyümek ve değişmek istediğinize dair hedefler belirleyebilirsiniz. - Daha önce gitmediysen üniversiteye git - Çalışmalarınıza devam edin ve bir derece bitirin - Daha tatmin edici bir amaç bulmak için kariyer değiştirin - Sevdiğiniz bir kariyer bulun . Örneğin, yaratıcılık veya ekip oluşturma gerektiren bir rol. - Gerçekten çalışmak istediğiniz bir şirkette işe alın - Bir sonraki seviyeye terfi alın (örneğin, takım yöneticisi olun) - Bir yönetmen veya başka bir üst düzey yönetici olun - Sertifikalı bir profesyonel olun - Düşünce lideri ol - Yeni bir beceri öğrenin / yeni bir beceri hakkında yeni bir sertifika alın - Bir hayat arkadaşı bul - Bir aile kurmak - Aileniz için mükemmel boyuta karar verin - Ebeveynleriniz, kardeşleriniz veya çocuklarınız için yıllık doğum günü kutlamaları düzenleyin - Yıllık aile tatilleri veya gelenekleri düzenleyin ve/veya bunlara ev sahipliği yapın - Ailenizin yapılacaklar listesindeki 3-5-7 yeri ziyaret etmeyi planlayın - Yıllık aile yol gezilerine çıkın - Ebeveynleriniz ve/veya kardeşlerinizle güçlü ilişkiler geliştirin - Büyükanne ve büyükbabalar veya kuzenler gibi geniş ailenizle güçlü bağlar kurun - Yıllık bir aile olimpiyatları planlayın - Her yıl profesyonel aile portreleri çekin - Bir kitap yaz - Judo'da siyah kuşak ol! - Yarım maraton koş - Tam bir maraton koş - Bir triatlonu tamamlayın - Bir dağa tırman Doğru hedeflere ulaşmak için, ONLARI YAZMAK önemlidir! Çoğu insan hayal kurmayı tercih eder. Ancak araştırmalar, hedeflerinizi yazmanın onlara ulaşma şansınızı önemli ölçüde artırdığını gösteriyor. Sevgilerle Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Read the full article
0 notes
blogpozitifpsikoloji · 4 years ago
Text
MARTİN SELİGMAN
Tumblr media
Martin Elias Pete Seligman (d.12 Ağustos 1942), New York'ta Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Bir devlet okulunda ve Albany Akademisi'ndeeğitim gördü. O 1964 yılında Princeton Üniversitesi'nde felsefe lisans derecesi, summa cum laudemezun oldu.Oxford Üniversitesi'nde analitik felsefe ve Pennsylvania Üniversitesi'nde hayvan deneysel psikolojisi okumak için burs vermeyi geri çevirdi ve Pennsylvania Üniversitesi'nde psikoloji okumak için bir teklifi kabul etti.1967 yılında Pennsylvania Üniversitesi'nde psikoloji doktorası yaptı.1974 yılında yapmış olduğu deneylerle “Öğrenilmiş Çaresizlik” teorisini psikoloji literatürüne kazandıran kişidir.Öğrenilmiş çaresizlik teorisi ile adından sıkça söz ettiren Seligman, zihinlerin dumura uğramasını engellemek için “Öğrenilmiş İyimserlik” öğretisini kavramsallaştırdı ve bu isimle şaheser bir de kitap yazdı.
2 Haziran 1989'da İsveç'teki Uppsala ÜniversitesiSosyal Bilimler Fakültesi'nden fahri doktora unvanı aldı.
ABD'li psikolog,eğitimci ve kendi kendine yardım kitaplarınınyazarıdır.Seligman pozitif psikoloji ve refahteorileri bilimsel topluluk içinde güçlü bir organizatördür.
Seligman, Pennsylvania ÜniversitesiPsikoloji Bölümü'nde Zellerbach Aile Psikolojisi Profesörüdür. Daha önce bölümde Klinik Eğitim Programı Direktörü oldu ve daha önce Cornell Üniversitesi'ndeöğretti. Üniversitenin Pozitif Psikoloji Merkezi'nin direktörüdür.Seligman 1998 yılında Amerikan Psikoloji Derneği Başkanı seçildi.Önleme ve Tedavi (APA elektronik dergi) kurucu yazı işleri müdürü ve Parents dergisinin danışmanları kurulunda yer almaktadır.
Seligman İyimser Çocuk, Çocuk Oyun ,Öğrenilen İyimserlik, Otantik Mutluluk ve Gelişme gibi kitaplarda olumlu psikoloji konuları hakkında yazmıştır. Son kitabı Umut Devresi: Çaresizlikten İyimserliğe Bir Psikoloğun Yolculuğu2018 yılında yayımlandı.
Martin Seligman, bilişsel psikolojiyi benimsemiş bir psikologdur. Dolayısıyla tutum ve davranışlarımızın temelinde algılarımızın yattığını savunur. İşte bu varsayımdan yola çıkarak, “yaşam, başarı ve mutluluk” gibi kavramları yeniden tanımlar ve bu kavramların temelinde yattığı “Pozitif Psikoloji”akımını disipline eder.
Pozitif psikoloji,    insanların gelişen olay ve dolaşan enformasyonlara olumlu anlamlar    yükleyerek; yaşam doyumu, minnet, öz-şefkat, kişisel gelişim, özgüven ve    umut gibi dinamikler ile yaşamının pozitif özelliklerini artırıp    güçlendirmesini sağlayan bir akımdır.
Tumblr media
Pozitif psikoloji, insanların gelişen olay ve dolaşan enformasyonlara olumlu anlamlar yükleyerek; yaşam doyumu, minnet, öz-şefkat, kişisel gelişim, özgüven ve umut gibi dinamikler ile yaşamının pozitif özelliklerini artırıp güçlendirmesini sağlayan bir akımdır.
İşte ömrünü insanların yaşam doyumuna adayan MartinSeligman ile yapılan söyleşiyi:
Psikolojiye farklı yaklaşımınız nasıl oluştu?
Uzun bir süre depresyon ve melankoli üzerinde çalıştım. Bir hasta bana “Mutlu olmak istiyorum” dediğinde, “Artık depresif olmamak istiyorsunuz” diye yanıtlıyordum onu. Sadece acının yok olması fikrine doğru gitmek gerektiğini düşünüyordum. Bir akşam eşim bana “Mutlu musun?” diye sordu. “Ne gereksiz bir soru! Kötü değilim ki” dedim. Eşim Mandy ise “Bir gün anlayacaksın” dedi.-Sonrasında ise, kızlarınızdan Nicky sayesinde, bir “aydınlanma” yaşadınız.
Evet. Nicky o zaman sadece 6 yaşında olmasına rağmen bende bir farkındalık oluşmasını sağladı. Bahçede dans ediyor, şarkı söylüyor, gülleri kokluyordu. Bir anda “Nicky, git ders çalış!” diye bağırıverdim. Kızım içeri girdi ve bana, “Hatırlıyor musun, baba ben 5 yaşından önce sürekli ağlayıp mızmızlanıyordum? O zamandan beri artık bunu yapmıyorum, fark ettin mi?” diye sordu. “Evet, bu çok güzel!” diye yanıtladım. Nicky ise bunun üstüne bana, “Biliyor musun, ben 5 yaşına basınca, ağlamayı bırakmaya karar verdim. Hayatım boyunca yaptığım en zor şey bu oldu. Ben mızmızlanmayı bırakabildiysem, sen de sürekli söylenmeyi bırakabilirsin!” dedi.
O an üç şey gözümde canlandı:
İlki, çocuk eğitiminde yanılıyordum. Ebeveyn olarak görevim Nicky’yi düzeltmek değil, ona yeteneklerinin neler olduğunu göstermek ve cesaretlendirmekti. İkincisi, Nicky haklıydı, ben sürekli söyleniyordum. Üstelik bir de bununla gurur duyuyordum! Tüm başarılarım yolunda gitmeyen şeyleri görebilmeme dayanıyordu. Belki bunu tersine çevirip yolunda gidenleri görmeyi başarmalıydım. Üçüncüsü, Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) başkanı seçilmiştim. Bütün psikoloji biliminin, hataları düzeltmek üzerine kurulmuş olduğunu fark ettim. Bu bizi güzel bir hayata doğru değil, felçli bir hayata doğru götürüyordu.
Pozitif psikoloji üzerine düşünmeye o zaman mı başladınız?
Freud üzerine çalışmıştım, ancak çıkarımlarının fazla aceleci ve yeterli temele sahip olmadığını düşünüyordum. Ardından üniversitede, AaronBeck’in derslerini takip ettim ve onun bilişsel terapiye yaklaşımı bende tutku uyandırdı.
Bilişsel terapiler, depresyonlar hakkında üç teori önerir: Depresif kişi dünyanın kötü bir yer olduğuna inanır, depresif kişi ne gücünün ne de yeteneğinin olduğunu düşünür ve depresif kişi gelecekten umutsuzdur. Pozitif psikoloji ise olaylara şöyle yaklaşır: “Gelecek umutsuz görünebilir, ancak bana sizin onda neyi değiştirmek istediğinizi söyleyin.” Ardından hastanın hayal ettiklerini temel alarak yola çıkılır. Her şey bu yaklaşım etrafında şekillendi.
Pozitif psikolojinin temellerinden biri de deneysellik…
Benim için pozitif psikoloji bir bilimdir. Tüm teoriler önce deney aşamasından geçer. Bu anlamda gerçekten sorumluluk alan bir terapi olduğuna inanıyorum. Ve sadece test sonuçları memnun ediciyse uygulamaya geçirilir.
Bazıları için hayata yönelik bu pozitif bakışa sahip olmak zor mudur?
Tıp doktorluğu pratisyenliğimin ilk yıllarını en kötüyle yüzleşerek geçirdim: Uyuşturucu, depresyon, intihar. Benim psikolojideki rolüm şunu söylemek: “Daha ilerisinde ve ötesinde ne var, görelim.” Bugün gelişmiş ülkelerde herkes iyi tedavi ediliyor, herkes temiz suya ulaşabiliyor. Bunlar büyük ilerlemeler. Ama ya sonrası? Umutlarımız neler? Bana göre, zamanını yolunda gitmeyen şeyleri parmakla göstermeye harcamak, bizi geleceğe götürmüyor, sıfıra doğru götürüyor. Sıfırın ötesinde ne var? Nasıl anlam katabiliriz? Bunu bulmamız gerekiyor.
Peki, size göre yaşama anlam katmak nedir?
Çocukluğum İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasına denk geldi, dünyanın çok çalkantılı olduğu bir dönemdi. Tabii ki bugün de problemler ve zorluklarla karşılıyoruz ama bunlar hayati veya çözümü imkânsız zorluklar değil. Benim yanıtım, insanın iyi olma halinde bulunuyor. Her şey bundan geçiyor. Pozitif psikolojinin ilgilendiği şey de bu. Huzur içinde yaşamayı, mutlu olmayı, düşündüğünü söylemeyi, diğerleriyle iyi ilişkilere sahip olmayı, hayatımıza bir anlam vermeyi seçebiliriz. Benim bakış açıma göre sıfırın arkasında bu var. Zorlukların ve dramların çözümlenmesi gerçekleştikten sonra insanlar böyle bir yaşamı hak ediyor.
Pozitif psikoloji ve nörobilim arasında günümüzde nasıl bir ilişki var?
Psikolojinin nörobilimcilere hangi konu üzerinde çalışması gerektiğini söylediğine inanıyorum! Şu sıralar, beyinde “olağan durum ağı” üzerinde çalışıyorum; yani beynin uyanık haldeyken dinlenme anında ne yaptığı üzerinde. Çünkü beyin devreleri, siz hiçbir şey yapmıyorken bile etkinlik halindedir. Burada söz konusu olan içgörü, hatıralar ve gelecek tahayyülleriyle bağlantılı ağdır. Bu, siz bir hastaya hayallere dalıp gitmesini söylediğinizde veya ondan geleceğini hayal etmesini istediğinizde, beyinde olan bitendir. Bu da bize, pozitif psikolojinin önemli bir kısmı olan yaratıcılık hakkında çok şey öğretiyor.
Uygulamaya geçirilmesi gereken üç yaklaşıma vurgu yapıyorsunuz: Güzel duygular yaratmak, tatmin edici etkinliklere dahil olmak ve kendini daha yüce bir sebebe adayarak aşmak.
Kesinlikle evet, çünkü pozitif psikolojinin bir kısmı da diğerleriyle ilişkileri içerir.
Pozitif psikoloji sosyal bağları nasıl dönüştürüyor?
Size bir örnek vereyim; eşim Mandy çok güzel fotoğraf çeker ve Black and White dergisinin birincilik ödülünü kazandı. Sizce Mandy’ye ne demeliydim?
“Tebrikler” mi denmeli?
Eskiden olsa böyle derdim. Bu pasif-yapıcı ilişkinin klasik bir örneğidir. Ancak bu sözlerimin bizim ilişkimiz üzerinde hiçbir etkisi olmazdı. Askeriyede genç astsubayları eğitirken onlara da aynı soruyu sordum. Onların cevabı aktif-yıkıcı ilişkinin bir örneğiydi: “Bu ödülle beraber daha çok vergi ödeyeceğimizi biliyorsun, değil mi?” Bu tarz bir cevap aramızdaki tüm paylaşımı öldürür. Bir de pasif-yıkıcı tepki vardır: “Yemekte ne var?” diye cevap vermek gibi. Tüm bunların dışında sağlıklı işleyen ise aktif-yapıcı ilişki. Mandy, derginin genel yayın yönetmeniyle telefonda görüştükten sonra ona şunları sordum: “Fotoğrafların hakkında ne söyledi? Profesyonellerle yarışıyordun. Demek ki özel bir yeteneğin var. Bu yeteneğini çocuklarımızla da paylaşmak ve onların da faydalanmasını ister misin?” Böylece sıradan tebrik sohbetinin yerine uzun ve gerçek bir sohbet gerçekleştirdik. Bu şekilde hareket etmek bize kendimizi daha iyi hissettirir. Bu kabiliyetleri geliştirmemizi sağlayan ise ilaçlar ya da psikanaliz değildir. Örneğin bu yaklaşımı eşinizle deneyebilirsiniz. Bunun kişisel gelişimden çok daha fazlası olduğunu göreceksiniz.
Bilinçli farkındalık meditasyonunun yükselişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
20 senedir meditasyon yapıyorum. Ruhsal sağlık için faydalı bir uygulama; ama küçük bir nokta var. Meditasyon enerjiyi düşürdüğü için, depresyondan mustarip olanlara değil, endişe ve yüksek tansiyondan şikâyetçi olanlara öneriyorum.
Depresyondaki kişilere neler önerirsiniz?
Sanırım üç etkili tedavi var: Bilişsel terapiler, kişilerarası terapiler ve ilaçlar. Pozitif psikolojinin oldukça yardımcı olduğunu söyleyebilirim. Hastanın sahip olduğu iyi şeylere tutunmasını ve geleceği tasarlamasını sağlıyor.
-HÜLYA
KAYNAKÇA
Söyleyişinin kaynağı: https://www.matematiksel.org/hayata-anlam-vermek-pozitif-psikoloji-uzerine-martin-seligman-ile-soylesi/
Martin Seligman’nın hayatı için kaynakça:
·         https://www.matematiksel.org/hayata-anlam-vermek-pozitif-psikoloji-uzerine-martin-seligman-ile-soylesi/
·         https://en.wikipedia.org/wiki/Martin_Seligman
Fotoğraf için kaynakça: https://roomtothink.net/wp-content/uploads/2017/02/Blog-on-Positive-Psychology-Martin_Seligman-1.jpeg
0 notes
suanneokuyoruz · 7 years ago
Photo
Tumblr media
İlk defa Haruki Murakami okuyacaksanız eğer bence başlangıç kitabınız bu olmamalı çünkü diğer kitaplarına olan ilginizi merakınızı düsürebilir. peki “neden senin başlangıç kitabın bu oldu?” diye soracak olursanız hemen cevaplayayım , ben yanlış seçim konusunda bir dünya markasıyımda ondan :)   Gelelim kitaba , kitap Murakami’ nin neredeyse şimdiye kadar ki en kişisel kitabı olarak geçiyor ve ben biyografi/otobiyografi okumayı pek sevmediğimden olsa gerek okurken biraz sıkıldım fakat ince bir kitap olduğu için hemen bitti diyebilirim (169 sayfa ) Adetim olduğu üzere meraklısına bir alıntı ile bitireyim (sevmediğim kitaplar hakkında çok kişisel görüş belirtesim gelmiyor )  " …… yazarlar az çok bu zehre maruz kalır. Bu zehir işin içine girmediği sürece , gerçek anlamda yaratıcılık eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetme ile söyleyeceğim ama balon balığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğrasmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden , böyle biri sanatçı olamaz dense bile ben koşmaya devam ediyorum . “
7 notes · View notes
tolgaulusoy · 3 years ago
Text
Tumblr media
Bir Sanatçı Gibi Araklayın: Yaratıcı Olmak Hakkında Kimsenin Size Söylemediği 10 Şey (İng. Steal Like an Artist: 10 Things Nobody Told You About Being Creative), Austin Kleon'un oldukça eğlenceli, çizimlerle süslenmiş kitabı. Kitap hem sanatçı olmak hakkında pek çok yorumda bulunurken hem de sanatçıların yaratma süreçlerinden hayata dair öneriler ortaya koyuyor. Kleon'un ortaya koyduğu 10 öneri şu şekilde: "1. Bir sanatçı gibi araklayın. 2. Başlamak için kim olduğunuzu öğrenmeyi beklemeyin. 3. Okumak istediğiniz kitabı yazın. 4. Ellerinizi kullanın. 5. Yan projeler ve hobiler yararlıdır. 6. Sır: İyi iş çıkarın ve insanlarla paylaşın. 7. Coğrafya artık efendimiz değil. 8. Nazik olun. (dünya küçük bir kasaba.) 9. Sıkıcı olun. (işleri bitirmenin tek yolu bu.) 10. Yaratıcılık bir çıkartmadır." Okunmasını mutlaka önerdiğim bir kitap.
3 notes · View notes
eserozetlerim · 5 years ago
Text
test 5 başarılı
New Post has been published on https://mobil.eserozetleri.com/test-5-basarili/
test 5 başarılı
Tumblr media
connect success
  Siyah Süt Roman Özeti | Elif Şafak
YAZAR: ELİF ŞAFAK
TÜRÜ: ROMAN
SAYFA SAYISI: 308
KONUSU
Şafak’ın otobiyografik bir romanı olarak yayınlanmış romanı “Siyah Süt”, yazarın, kızının doğumunun ardından girmiş olduğu post-natal (doğum sonrası) depresyonu ile birlikte hiçbir şey yazamamış olduğu bu 10 aylık süreci aktarıyor. Yeni anne olmuş bir kadın yazarın, annelik-yaratıcılık ve kendi yazarlık macerası ile yaşadığı iç çatışmalarını konu edinen roman Siyah Süt, diğer başarılı Elif Şafak romanlarından biraz daha farklı bir şekilde yazarın iç sesi ile ilgili ipuçlarını okurlara gösteriyor.
ANA FİKRİ
Elif Şafak Siyah Süt romanında, halk arasında ‘’loğusa sendromu’’ olarak da anılmakta olan bir durumu detaylı bir şekilde ele alarak, okuyucuya aktarıyor. Başka bir kadın yazarın da farklı süreçlerde, benzer endişeler taşımış olabileceğini belirten Elif Şafak, anne olarak yaratmanın ve yazar olarak yaratmanın arasında kalarak yaşadığı ikilemi aktarıyor romanında.
KİME HİTAP EDİYOR
Roman, özellikle yeni anne olmuş olan kadınlar açısından oldukça bilgi verici bir kitap. Ancak elbette ki yalnızca yeni anneler için değil, pek çok okur için de ilgi çekici ve başarılı bir otobiyografi romanı.
  KİTAP ÖZETİ
Roman, anne olan bir kadının, doğum sonrasında yaşadığı sürecin oldukça içten ve yalın bir anlatımı aslında. Elif Şafak; kendisini yaşamış olduğu bu döneme kadar anneliği ve işi arasında bir seçim yapmak mecburiyetinde hissetmiş. Entelektüel bir yaşam, evlilik ve annelik kavramlarını birleştirmek konusunda olan önyargılarını, bu tercih sürecini oldukça samimi bir şekilde ele aldığı otobiyografik bir roman yazmıştır. Kurmaca hayat ve gerçek hayatın iç içe geçerek harmanlanması ile ortaya çıkan bu roman; post modern ve birbirinden farklı olan bakış açılarının birleştirilmesi ile zenginleşerek, okuyucuyu da kendisine çekmeyi amaç haline getirmiştir. Romana dâhil edilmiş olan; Virginia WOOLF, Sylvia PATH, Ayn RAD tarzında bir takım feminist yazarlar ve tıpkı kendileri gibi eşleri de birer yazar olarak bilinen bu kadınların biyografileri de, örneklendirmelerin içinde görüşü destekler nitelikte kullanılmış.
Elif Şafak ‘’Bu kitap unutulmak için yazıldı’’ der ve öyle başlar romanına… Heybeli Adadan bir röportaj dönüşünde yanına oturmuş olan iki çocuklu ve hamile olan bir kadına gözü takılır. Kadın kendisinden küçük bir yaştadır ancak bedeni ve hareketleri fazlasıyla olgunlaşmıştır bu kadının. Bu kadının üzerinden de, ülkemizdeki kadının sahip olduğu kimliği sorgulamaya girişir yazar. Kadının sahip olduğu doğurgan olan, bakıp büyüten, derleyen ve toplayan rolleri bayağı bulmuştur. Ancak yazarlık ona göre bir yolculuktur, adanmışlığı ister, eş ve çocuk kavramları ile asla bağdaşmamaktadır, zaten tercihini o da tercihini hep yazarlıktan yana bir şekilde kullanır. Onun kariyer her şeyden çok daha önemlidir onun için. Yazar bu sahip olduğu bu yanı ile kendini hiçbir şekilde kadın kimliğiyle bağdaştıramamış görülse bile; içten içe hep, toplumun kadına yüklemiş olduğu bu rollerden hoşnutsuz kaldığını da dile getirir.
Adalet AĞAOĞLU ile yapılan bir sohbet esnasında; anne olmanın ve yazar olmanın yeniden ele alındığı görülür. Adalet hanım, kendi yaptığı tercihlerden ve eşinin de onu desteklediğinden bahsetmektedir, çünkü çocuk sahibi olmayı istemek veya istememek eşlerden tek bir tanesinin yalnız başına alabileceği bir karar değildir. Eşi onu çocuk yapmaması konusunda destekleyerek seçimini bu taraftan yana kullanmıştır. Kendisine ayı soru yöneltildiği zaman, içinden geçmekte olan sesler devreye girmeye başlamıştır. Bol bol duraksama içeren bu bölümde, yazarımız, şuan için sorulan bu soruya bir cevap vermekten uzak durur ve kendisine bir nebze daha zaman tanımaya çalışır. Çünkü içinden geçenler fazlasıyla yoğun bir şekilde baş göstermektedir ve bu konu hakkında büyük bir geçimsizlik söz konusudur.
Yazarımız, İç Sesler isimli bölümünde; yazarın içinde yer almakta olan küçük parmak kadınları yakından tanımak için okurlara fırsat tanıyor. Pratik Akıl Hanım; Akılcılığı temsilcisidir, bir batılıdır ve olaylara daima realist bir şekilde yaklaşmayı tercih etmektedir. Can Derviş Hanım; tam anlamıyla Doğuyu temsil etmektedir, tasavvufla ile ilgilenir, ibadet ve tevekkül etmektedir. Daima kadercidir. Hırs Nefis Hanım ise çalışkandır ve işkoliktir. Modern yaşamın çalışan ve hırslı bir karakterini temsil etmektedir adeta. Sinik Entel Hanım; entelektüeldir. Tamamen kendi halindedir ve sakin bir yaşamı temsil etmektedir. Sonradan dâhil olmuş olan, yazarın bilinçaltında bastırılmış olan her türlü yönünü simgeleyen Anaç Sütlaç Hanım; anneliği, doğurganlığı, fedakar bir eş olmayı simgelemektedir. Saten Şehvet Hanım ise cinselliğin bir sembolüdür.
Anaç Sütlaç Hanım ile karşılaşmasının ardından içinde yer alan diğer sesler ile bir takım anlaşmazlıklara düşmüş olan Elif, diğerleri istediği için onunla artık görüşmemek üzere bir karar almıştır, bu dönemde artık sadece yazardır ve yalnızca kitabına odaklanmıştır; kendini tamamen işine gücüne vermiştir. Bu dönemde regl olamayan kadınlığından vazgeçme sinyallerini hissettirmekte olan bedeni, bilinçaltından yavaş yavaş gelen bu isteğin yerine getirilmesidir aslında. Psikiyatrisi ona; kendisini artık biraz rahat bırakmasını, dediği şekilde kendini rahat bırakırsa rutin periyodunun da doğal akışına devam edeceğini söylemiştir.
İstanbul’da bir tesadüf eseri karşılaşmış olduğu müstakbel eşi, esasında her ne kadar hesap kitap yapsak da, kaderin bir şekilde oyununa devam ettiği ve bizim yalnızca birer oyuncu olduğumuzu hatırlatır cinstendir aslında. Aşık olduğu bu adam ile aklında herhangi bir evlilik fikri bulunmuyorken, aniden evlenir. Bir yıl içerisinde de hamile kalır ve ardından da, terk ettiği Anaç Sütlaç Hanım’ın yanına gider. Anaç tarafı bu hamileliğin haberini aldığı zaman epey mutlu olmuştur. Anaç Sütlaç Hanım hiçbir yardımını esirgememiştir bu dönem içerisinde ve artık bütün kontrolü kendi eline alma zamanı da gelmiştir.
Doğumunun ardından ise bambaşka bir dönem başlar artık Elif için; POSTNATAL DEPRESYON DÖNEMİ. Lord Poton ismini vermiş olduğu, doğumun ardından gelen depresyonu kişileştirir ve ansızın çıka gelir. Lord Poton; Elif’in yardımına koşmaya çalışan bütün sesleri bir şekilde susturur. Yapılacak bir şey yoktur artık onun için. Yardımını alabileceği hiç kimse yoktur yanında. Bu tamamen küllü olan kişilik, adeta bütün ruhunu etkisi altına almayı başarmıştır. Mutsuzluk ve isteksizlik en yüksek seviyededir. Dayanılması fazlasıyla güç olan Doğum Sonrası depresyonu başlamıştır artık. Başa gelen her türlü şeyin çekilmesi ve kurulan bu hakimiyetin gerektirdiği şartlara uyulması gerekiyordur. Kedine göre Lord Poton’un üstesinden gelmeyi başaran yazar, bu sürece geldiğimizi nasıl anlarız? Peki hangi aşamadayız? Üstesinden gelebilmek için neler yapmamız gerekir? Gibi sorulara kendine göre bulmuş olduğu yanıtları paylaşmaktadır. Fakat eklemektedir de; bunun herhangi bir reçetesi ya da bir ilacı bulunmamakta…
  YAZAR HAKKINDA BİLGİ
25 Ekim 1971 yılında, babasının o zamanlarda doktora yaptığı Strazburg’da doğmuştur Elif Şafak. Babası bir sosyal psikolog ve akademisyen Nuri Bilgin’dir, annesi ise diplomat Şafak Atayman’dır. Onun doğumundan çok kısa bir süre geçtikten sonra annesiyle babası ayrılır ve Elif Şafak da annesi tarafından büyütülür. Soyadını da annesinin adı olarak kullanır. Ortaokulu Madrid’de, liseyi ise Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamlar ve mezun olur. Ardından da ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olur. Yüksek lisansını yine ODTÜ’de Kadın Çalışmaları Bölümünde gerçekleştirir. “Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evren ve Kadınsılık Anlayışı” adı altında bir master tezinin arkasından da; ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde doktorasını tamamlar. Elif Şafak’ın yazmış olduğu yüksek lisans tezi, Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüle layık görülür. Yazar, hala Türkiye’de çeşitli bir takım hem günlük hem de aylık yayınlarda yazmaktadır.
0 notes
umuttosunlar · 5 years ago
Text
Yaratıcılığımızı Nasıl Geliştirebiliriz?
Tumblr media
Yaratıcılık sadece “yaratıcı” işler için önemli değildir. IBM tarafından yapılan bir çalışmada, CEO'ların yaklaşık yüzde 60'ı, dürüstlük için yüzde 52 ve küresel düşünme için yüzde 35 ile karşılaştırıldığında yaratıcılığı en önemli liderlik kalitesi olarak nitelendirdiler. Peki neden? Cevap basit; yaratıcılığın insanların problemleri çözmelerine, zorluklara cevap vermelerine ve yenilikçi fikirler üretmelerine olanak sağladığı için.
Yaratıcılığınızı artırmak istiyorsanız, bu konuda iyi haberler var. Yaratıcılık doğuştan gelen bir şey değildir. Biraz pratik yaparak ve yaratıcılığınızı farklı konularla besleyerek, daha yaratıcı bir insan olmak için kendinizi eğitmeniz mümkündür.
İnsanlar çoğu zaman, yaratıcılık duygusundan yoksundurlar, çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar yapmaktan kendilerini mahrum bırakırlar. Yaratıcılığınızı arttırmak istiyorsanız, işleri karıştırmak önemlidir. Yeni bir şey denemek sıkılmanızı engeller ve sizi büyümeye zorlar. Yani ufkunuzu genişletin. Nasıl mı? Tamamen örnek olarak söylemem gerekirse; kuşların zekası hakkında kurgusal olmayan bir kitap okuyun veya organik tarım üzerine bir ders alın. Konfor bölgenizden ne kadar uzaklaşırsanız o kadar çok öğrenirsiniz. Öğrendiğiniz konuların kariyerinizle ilgisi yok gibi görünse de, onlardan kazandığınız bilgiler başka alanlarda işinize yaramakla kalmayıp, yaratıcılığınızı belirgin şekilde arttırabilir.
Yaratıcılık konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olan Dr. Robert Epstein, “Uzmanlar” adlı yaratıcılık oyunuyla tam da bunu gösteriyor. Bu oyun bilginizi genişletmenin değerini öğretir. Oyunda, bir grupta çok belirsiz bir konuda uzman olan birkaç kişiden benzersiz bilgileri hakkında beş dakikalık dersler vermeleri istenir. Ardından, grubun diğer üyelerinden yeni öğrendikleri, belirsiz bilgilere dayanarak yeni ürün fikirleri bulmaları istenir. Çok çeşitli konular hakkında bilgi edinmek, yeni etkinlikler denemek, hatta programınızı veya çalışma alanınızı değiştirmek bile yaratıcı duygularınızın filizlenmesine olanak sağlayacaktır.  
Hiç “kafanı bulutların dışına çıkar” diye bir cümle duydunuz mu? Birçok insan hayal kurmanın cesaretini kırıyor, çünkü bunu daha az üretken ve daha az odaklanmış bir etkinlik olarak görüyor. Ancak, içsel yaratıcılığınızın kilidini açmak istiyorsanız hayal kurmak önemlidir. Hem de fazlasıyla! Hayal kurmakta özgür olduğunuzda, her türlü yeni fikirle karşılaşabilirsiniz. Aslında, yapılan bazı deneylerde, insanlara bir görev verilip, onun hakkında hayal kurmaları istenir. Bir süre sonra hayal kurmaya ara verildiğinde, deneye katılan insanların cevaplarının daha yaratıcı olduğu gözlemlenmiştir.
Yani, hayal kurmaya daha fazla zaman ayırın. Sıkıldığınızda ve kendinizi eğlence için telefonunuza ulaşırken bulduğunuzda kendinizi durdurun ve zihninizin dikkatinizi dağılmadan dolaşmasına izin verin. Hayal kurmaya odaklandığınızda, yaratıcı fikirlerin ve çözümlerin yepyeni bir dünyasını keşfedebilirsiniz.
Yaratıcı yanınızı ortaya çıkarmak için, düşüncelerinizi zihninizin içinden kağıda çıkarmanız gerekir. Ne kadar aptalca ya da imkansız görünseler de, tüm fikirlerinizi kağıda yazmaya başlayın. Sayfada yüzlerce kötü fikriniz olsa da, muhtemelen orada birkaç iyi fikir de vardır.
Ayrıca, sadece fikirlerinizi yazma alıştırması bile, yaratıcı düşünme becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacaktır. Fikirlerinizi yazma süreci, beyninizi yeni fikirler üretmeye devam ettirmek için eğitir. Bu konudaki bir çok kişi yazmanın yaratıcılığı arttırdığını kabul ediyor. Bu yüzden gün içinde nerede olursanız olun, ne yaparsanız yapın not defterinizi çıkarın ve beyninizi daha yaratıcı olmak için eğitmeye başlayın.
Yaratıcılığın bulaşıcı olduğu söylenir. Dolayısıyla, iç yaratıcılığınızın kilidini açmak istiyorsanız, kendinizi yaratıcı insanlarla çevrelemeniz gerekir. Yaratıcı insanlarla düzenli olarak görüşmek suretiyle, düşünceleri ve davranışları size ilham verebilir ve kendi yaratıcılığınızı artırabilirsiniz.
Muhtemelen size ilham verebilecek bir dizi yaratıcı iş arkadaşınız olsa da, çalışma saatlerinde onlarla işbirliği yapmak veya işten sonra buluşmak için zaman bulmak her zaman kolay değildir. Bu nedenle, boş zamanlarınızda katılabileceğiniz yaratıcı topluluklara dikkat edin. Bunun için internet üzerinden bir çok sosyalleşme günlerine veya toplantılarına katılabilirsiniz. Yaratıcı yazarlık, fotoğrafçılık, sanat ve zanaat, teknoloji ve çok daha fazlası için farklı grupları araştırmayı ihmal etmeyin.
Bu yazıda bahsetmeye çalıştığım ipuçları ve internet sayesinde yaratıcılığınız gelişmeye başlayabilir. Ve sonunda içsel yaratıcılığınızın kilidini açtığınızda, sahip olduğunuzu bile bilmediğiniz beceri ve yetenekleri ortaya çıkarabilirsiniz. Sonrasındaki gelişmeler kendinizi ne kadar az tanıdığınıza yol açacaktır. O yüzden bugünden itibaren kendini farklı açılardan keşfetmeye başlamayı denemelisiniz!
0 notes
hcagla · 2 years ago
Text
Uzun ve Orta Vadeli Hedef Örnekleri
Tumblr media
Orta vadeli bir hedefe ulaşmak için bir dizi kısa vadeli hedef bir araya gelir. Birçok orta vadeli hedef, nihai uzun vadeli hedefinize ulaşmak için birleşir. Kişisel hedef örnekleri oldukça merak ediliyor. Bu yazıda 50'den fazla Uzun ve Orta Vadeli Hedef Örnekleri bulabilirsiniz. Kısa vadeli bir hedefin ne olduğunu anlamak için şöyle düşünebilirsiniz; beklemek zorunda değilsiniz. Bunu şimdi yapabilir ve durumunuzun sorumluluğunu üstlenebilirsiniz. Kişisel Hedef Belirleme Örnekleri yazımı da okuyarak hedef belirleme işini detaylandırabilirsiniz! Bir araba için biriktirmek üzere ilk paranızı bir kenara koymak, kısa vadeli bir hedefin mükemmel bir örneğidir. Çoğu insan şu anda bir araba için ilk gün için 10 TL kenara koyabilir. Orta vadeli hedefler, ancak bir dizi kısa vadeli hedefe ulaşıldıktan sonra ulaşılan ve uzun vadeli bir hedef oluşturmak için bir araya getirilen hedeflerdir.
Orta Vadeli Hedef Örnekleri
- Arkadaş ağınızı genişletin - Daha iyi bir aile üyesi olun - Dinleme becerilerinizi geliştirin - Yaşamak için mükemmel yerinizi bulun - "Yapılacaklar listenizdeki" bir öğeyi tamamlayın. - Daha sağlıklı beslenin - Haftada 3 kez egzersiz yapın - Hedef ağırlığınızı koruyun - Eğlence amaçlı bir spor takımına katılın - Bir lisans veya yüksek lisans derecesini bitirmek - Profesyonel bir sertifika/diploma kazanın - Kariyer veya şirket değiştir - promosyon al - Yeni bir beceride ustalaşın - Ekibinizin yöneticisi olun - Portföyünüzü yeni projelerle güçlendirin - Bir uzman olarak kişisel markanızı oluşturun - Bir yan iş veya yeni bir iş kurun - Performans ölçümlerinizi artırın  - Öğrenim kredisini öde - bir ev satın al - Kiralık bir mülk satın alın - Daha büyük bir eve taşın - evini yeniden şekillendir - XXX TL tasarruf edin - Çocuğunuzun eğitimi için tasarruf edin - Yeni bir araba için tasarruf edin Bir şirket için orta vadeli hedef örnekleri; - Bir iş planı geliştirin - Müşteri memnuniyetini artırın - Pazar payını arttırmak - Kâr marjlarını iyileştirin
Uzun Vadeli Hedef Örnekleri
“5 veya 10 yıl sonra hayatımın nasıl olmasını istiyorum?” sorusunun yanıtı uzun vadeli hedefleriniz için bir fikir verebilir. Geleceğinizi ve önümüzdeki "ne kadar çok olursa olsun" yıllarda neyi başarmak istediğinizi düşünerek, sizi oraya götürecek hedefler oluşturabilirsiniz. Şu anda sahip olduğunuz aynı işe, eve, borca, zindelik düzeyine veya becerilere sahip olmak ister misiniz? Değilse, yıllar içinde nasıl büyümek ve değişmek istediğinize dair hedefler belirleyebilirsiniz. - Daha önce gitmediysen üniversiteye git - Çalışmalarınıza devam edin ve bir derece bitirin - Daha tatmin edici bir amaç bulmak için kariyer değiştirin - Sevdiğiniz bir kariyer bulun . Örneğin, yaratıcılık veya ekip oluşturma gerektiren bir rol. - Gerçekten çalışmak istediğiniz bir şirkette işe alın - Bir sonraki seviyeye terfi alın (örneğin, takım yöneticisi olun) - Bir yönetmen veya başka bir üst düzey yönetici olun - Sertifikalı bir profesyonel olun - Düşünce lideri ol - Yeni bir beceri öğrenin / yeni bir beceri hakkında yeni bir sertifika alın - Bir hayat arkadaşı bul - Bir aile kurmak - Aileniz için mükemmel boyuta karar verin - Ebeveynleriniz, kardeşleriniz veya çocuklarınız için yıllık doğum günü kutlamaları düzenleyin - Yıllık aile tatilleri veya gelenekleri düzenleyin ve/veya bunlara ev sahipliği yapın - Ailenizin yapılacaklar listesindeki 3-5-7 yeri ziyaret etmeyi planlayın - Yıllık aile yol gezilerine çıkın - Ebeveynleriniz ve/veya kardeşlerinizle güçlü ilişkiler geliştirin - Büyükanne ve büyükbabalar veya kuzenler gibi geniş ailenizle güçlü bağlar kurun - Yıllık bir aile olimpiyatları planlayın - Her yıl profesyonel aile portreleri çekin - Bir kitap yaz - Judo'da siyah kuşak ol! - Yarım maraton koş - Tam bir maraton koş - Bir triatlonu tamamlayın - Bir dağa tırman Doğru hedeflere ulaşmak için, ONLARI YAZMAK önemlidir! Çoğu insan hayal kurmayı tercih eder. Ancak araştırmalar, hedeflerinizi yazmanın onlara ulaşma şansınızı önemli ölçüde artırdığını gösteriyor. Sevgilerle Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Read the full article
0 notes
neiyigelirportali-blog · 5 years ago
Text
Bebeğinizin zekasını geliştirecek günlük alışkanlıklar
Bir bebeğin beyni öğrenmeye açtır, böylece ebeveynlerin bebeklerine bir şeyler öğretmesi basit olabilir. Çoğu zaman insanlar, küçüklerine zenginleştirici bir ortam sağlayacak kaynaklara sahip olmadığından şikayet ediyorlar. Gerçek şu ki, günlük alışkanlıklar öğrenme için mükemmel bir fırsat sağlar.
Düşünceyi teşvik edici faaliyetlere biraz ilgi göstermek çok fazla zaman almaz. Tek gereken şey bebeğinizin keşfetmeye olan ilgisinden yararlanmak için biraz farkındalık ve yaratıcılık. Bebeğinizin zekasını artırmak için yapılabilecek günlük alışkanlıklar listesinin tadını çıkarmanızı umuyoruz.
Bütün gün sohbet edin
Bebeğinizin zekasını geliştirmenin basit bir yolu onlarla konuşmaktır. Gününüzü geçirirken konuşkan olun ve onlara yaptıklarınız hakkında kısa kısa şeyler anlatın. İlk başta aptalca gelebilir, çünkü onların sizi anlayamacağını düşünüyorsunuz. Evet belki anlamıyor olabilirler ama kesinlikle dinliyorlar.
Örneğin, mutfaktaysanız, bulaşık makinesini doldururken onunla konuşun. Bu, beyni dile yanıt vermeye teşvik edecektir. Ek bir avantaj, en sıradan görevi bile eğlenceli hale getirmesidir. Bebeğiniz izleyiciniz olacak ve onlarla sohbet ederken gündelik görevler sizi eğlendirecek.
Kitap okuyun
Her gün ona kitap okuyarak bebeğinizin beyin gücünü artırın. Elinizde çok sayıda seçenek bulundurun. Bebeğinize kitap okumak için en iyi zaman yatma vaktidir. Mükemmel bir soluk alma aktivitesidir ve küçük çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda ekstra rahatlık sunar.
Okuma sadece yatma vakti değil, gün içinde de yapılabilir. Gün içinde iyi bir kitabı paylaşmak için sahip olduğunuz her türlü fırsat onların beynini uyaracaktır. Ayrıca kitap sevgisiyle büyüyecekler. Parmağınızı her bir kelimenin altında gezdirin ve bebeğinizin takibini izleyin. Tamamen büyülenecekler.
Göz teması kurun
Bebeğiniz için yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri onlarla göz teması kurmaktır. Küçük beyinleri bir bağlantı arar ve göz teması bebeğinizle çok önemli bir bağ kurmanızı sağlar.
Göz teması kurmak için en iyi zaman besleme sırasıdır. Onları kucağınıza aldığınızda göz teması kurduğunuzdan emin olun. Bebeğinizin gözlerinde kaybolmak size rüya gibi gelebilir ve onlara çok ihtiyaç duydukları iletişimi sağlar.
Dünyayı hissetmelerini sağlayın
Bebeğinizin IQ’sunu artırmak için gerçekten eğlenceli bir yol, etraflarındaki dünyaya dokunmalarını sağlamaktır. Bebekler doğası gereği dokunmayı çok severler ve oldukça meraklı olurlar. Öyleyse onlara keşfetmeleri için her türlü şeyi sunun.
Süslü olmak zorunda değil. Onları banyoya taşıyın ve duş perdesini hissetmelerini sağlayın. Onlarla dokular hakkında konuştuğunuzdan emin olun. Evlerinin parmaklarında nasıl hissettiğini keşfetmekten heyecan duyacaklar. Onları dışarı çıkarın ve ayak parmaklarını çimlerin içinden geçirin veya başlarının üzerindeki bir daldaki bir yaprağı tutmalarına izin verin.
Yiyecekleriyle oynamalarını sağlayın
Yemek zamanı bebeğinizin aklını zorlamak için harika bir fırsat sunar. Yapabileceğiniz en iyi şey, yiyecekleri ile oynamalarına izin vermektir.
Yere yemek düşürdüklerinde, etrafı kirlettiklerinde, onlara kızmayın ve sabrınızı kaybetmeyin çünkü bu gerçekten bir merak işaretidir. Onlar sadece sebep-sonuç öğrenmeye çalışıyorlar. Sabırlı olmaya çalışın ve küçük çocuğunuzun yemek yerken eğlenmesine izin verin.
Sebep-sonuç hakkında konuşun
Bebeğiniz hareketlerinizi izliyor ve sıklıkla taklit ediyor. Bebeğinizin zihin gücünü arttırmanın bir başka fantastik yolu da onlarla sebep ve sonuç hakkında konuşmaktır. Bir fen bilgisi dersi olarak sunulması gerekmiyor, konuşmalarınız sırasında sebep-sonuç hakkında bahsetmeniz yetecektir.
Örneğin, musluğu açacağınız zaman, kolu çevirirken bu konu hakkında onlarla konuşun. Bir bardağa meyve suyu dökerken, sürahinin nasıl çalıştığı hakkında konuşun.
Şarkı söyleyin
Bebeğinizin zekasını geliştirmenin eğlenceli bir yolu da saçma şarkılar söylemektir. Siz şarkı söylerseniz çok heyecanlanırlar. Eğer şarkı sözlerini düşünmek sizin için zorsa, ne yaptığınız hakkında şarkı söyler gibi onunla konuşun.
Bebeğinizi banyo yaptırırken keyifli olun ve ona şarkılar söyleyin. Aynı zamanda tekerlemelerden de zevk alıyorlar, böylece şarkı sözü düşünmekten çok yorulduysanız, onlara sevimli tekerlemeler söyleyebilirsiniz. Her iki durumda da, küçük çocuğunuz sizi dinlerken bir patlama yaşayacak.
Serkan Sıtkı Şahin
Bebeğinizin zekasını geliştirecek günlük alışkanlıklar
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years ago
Text
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama Bu kitap; kendi duygularımızı yaşayabilme, yakınlaşabilme ve deneyimlerimizi yaşamlarımıza taşıyabilmemize yardım eden psikodrama hakkında yazılmış bir başucu kitabıdır.
Kitapla yolculuğunuza psikodramanın unsurları ve bir psikodrama oturumunun aşamalarını anlatan giriş bölümü ile başlarken, kendinizi Moreno’nun bu tedavi modelini ortaya koymasına yol açan etmenleri anlamaya ve “Bir hiç miyim, yoksa Tanrı mı?” gibi kışkırtıcı sorusunun somut olmayan anlamını kavramaya çalışırken bulacaksınız. Geçmişin değerlerini tanımak ve anlamak adına yeniden karşılaşmaların yaratıcılık ve spontanlıkla bağlantısına, ortak bilinç-bilinçdışı ile yaşadığımız dünyayı birlikte oluşturma sevdasına dalacaksınız. Psikodrama oturumunun ilk aşaması olan ısınmanın aslında hayatımızın her aşamasında olduğu gibi, drama sahnesinde de yüklendiğimiz, tuttuğumuz ya da fırlatıverdiğimiz şeyleri aydınlatan, görünmezi görünür kılan bir unsur olduğunu yakalayacaksınız. Sahneye çıkan başoyuncunun eşleme, rol değiştirme, ayna, iç konuşma gibi psikodrama teknikleriyle kendi dramasını canlandırırken, bir çocuğun büyümesi gibi giderek olgunlaştığına tanık olacaksınız. Tıpkı Zerka Moreno’nun yazdığı gibi okurken bu “esin kaynağı”na ısınacak, yeni şeyler öğrenecek ve birçok soru sormaya ve yeniden yeniden kendinizin farklı yönlerini sorgulamaya başlayacaksınız.
Bu kitap, konuyu bilmeyene bir başlangıç sağladığı gibi, konuya yakın olanlar için de bir esin kaynağı olmaktadır ve psikodrama dünyası için bir rehberdir.
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama
0 notes
kitabinipdfindir-blog · 7 years ago
Text
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama Bu kitap; kendi duygularımızı yaşayabilme, yakınlaşabilme ve deneyimlerimizi yaşamlarımıza taşıyabilmemize yardım eden psikodrama hakkında yazılmış bir başucu kitabıdır.
Kitapla yolculuğunuza psikodramanın unsurları ve bir psikodrama oturumunun aşamalarını anlatan giriş bölümü ile başlarken, kendinizi Moreno’nun bu tedavi modelini ortaya koymasına yol açan etmenleri anlamaya ve “Bir hiç miyim, yoksa Tanrı mı?” gibi kışkırtıcı sorusunun somut olmayan anlamını kavramaya çalışırken bulacaksınız. Geçmişin değerlerini tanımak ve anlamak adına yeniden karşılaşmaların yaratıcılık ve spontanlıkla bağlantısına, ortak bilinç-bilinçdışı ile yaşadığımız dünyayı birlikte oluşturma sevdasına dalacaksınız. Psikodrama oturumunun ilk aşaması olan ısınmanın aslında hayatımızın her aşamasında olduğu gibi, drama sahnesinde de yüklendiğimiz, tuttuğumuz ya da fırlatıverdiğimiz şeyleri aydınlatan, görünmezi görünür kılan bir unsur olduğunu yakalayacaksınız. Sahneye çıkan başoyuncunun eşleme, rol değiştirme, ayna, iç konuşma gibi psikodrama teknikleriyle kendi dramasını canlandırırken, bir çocuğun büyümesi gibi giderek olgunlaştığına tanık olacaksınız. Tıpkı Zerka Moreno’nun yazdığı gibi okurken bu “esin kaynağı”na ısınacak, yeni şeyler öğrenecek ve birçok soru sormaya ve yeniden yeniden kendinizin farklı yönlerini sorgulamaya başlayacaksınız.
Bu kitap, konuyu bilmeyene bir başlangıç sağladığı gibi, konuya yakın olanlar için de bir esin kaynağı olmaktadır ve psikodrama dünyası için bir rehberdir.
Psikodrama Rehberi & The Handbook of Psychodrama
0 notes