#yol kitapları
Explore tagged Tumblr posts
blogenty · 1 year ago
Text
KADIKÖYANTİKAALANYERLER - PRO+
Tumblr media
Kadıköy antikacı ve alıcılar, adresinizden antika, kitap, plak, gümüş, halı, saat ve mobilya alım satımı da dahil olmak üzere çeşitli hizmetler sunmaktadır. Antika alım satım hizmetlerinde uzmanlaşmış olup, müşterilere antika mobilyalar, tablolar, porselen, cam objeler, halılar, kitaplar ve dönem eşyaları gibi çeşitli antika eşyaları satın alma fırsatı sunmaktadır. Kadıköy antika alanlar olarak satmak istediğiniz antika eşyaların değerinde satın alınmasını sağlarlar. Bu hizmetler, bireylerin kendi başlarına alıcı veya satıcı bulma zahmetine girmeden antika alıp satmaları için uygun ve güvenilir bir yol sağlar. Kadıköy ve alıcılar antika alım satım hizmetinin yanı sıra eski kitap alım hizmeti de sunmaktadır. Kitapları en iyi fiyatlarla satın alarak işlem güvenliğini sağlayarak müşterilere eski veya antika kitaplarını güvenli ve güvenilir bir şekilde satmalarını sağlarlar. Nadir bulunan ikinci el Kadıköy eski kitap alanlar, koleksiyonlar ve antikalar da dahil olmak üzere dünyanın her yerine gönderilebilen geniş bir kitap yelpazesi sunuyorlar. Kadıköy'ün Salipazarı bölgesinde, bireylerin eski kitap ve diğer antika eşyaları satıp satın alabileceği ünlü bir Pazar antika pazarı da bulunmaktadır. Kadıköy antika mobilya ve alıcılar aynı zamanda antika mobilya alım satım hizmetlerinde de uzmanlaşmıştır. Antika mobilyaları antika değerinde satın alarak, bireylerin eski eşyalarını tamamen vazgeçmek zorunda kalmadan satmalarına olanak sağlıyor. Porselen mobilyalar, cam objeler ve diğer dönem eşyaları da dahil olmak üzere çeşitli antika mobilyalar sunarlar. Bu hizmetler, bireylerin kendi başlarına alıcı veya satıcı bulma zahmetine girmeden antika mobilya alıp satmaları için uygun ve güvenilir bir yol sağlar. Genel olarak Kadıköy antikacılar ve Kadıköy kitap alanlar, bireylerin İstanbul'da antika, kitap, plak, gümüş, halı, saat ve mobilya alıp satmalarını kolaylaştıran ve rahat hale getiren bir dizi hizmet sunmaktadır.
2K notes · View notes
tehlikelimaddesiir · 7 days ago
Text
Aşkın Belirmesi
Tumblr media
Ay gibi gecede değil Güneş gibi gündüzde değil Sen gibi kalbimde belirdi aşk Gizli bir yol açtı yaşama Öyle ki sen bile bilemedin Ne kadar da mutluyum bu yarayla
Kendini görmüyorsun aynada Kendini görmüyorsun gözlerinle öldürdüklerinin Öyleyse sakla güzelliğini saklayabilirsen Çünkü kılıçlar çekildi sen evrene girince Evrende kaos ve hükümsüzlük yüreğimde Kanı çekildi hayatın, çığlığı duyuldu varlığın Sen beni sevmeyince
Aşk belirdi Aşk belirdi sen bile bilinmeden önce Aşk senle belirdi benim hiç dahlim yok Okumayı bilmem elimdeki yıkıcı kitapları Yakılmış satırlara hiç ihtiyacım yok Bilinmeden kalsın bu macera Ben ölmeden önce…
28 notes · View notes
kalben · 1 month ago
Text
gençliğim, senin ülken benmişim
Tumblr media
sevgili genç Kalben,seni sevilmek için muhtaç hislerle ve annenin ölümünden yana derin bir suçlulukla baş edemezken nasıl yemek yiyip uyuyabileceğine ya da düz yürüyeceğine dair en ufak fikrin yokken ve yanında olması beklenen insanlar yanında olamazken koruyamadığım,doya doya saramadığım ve sana ülke olamadığım için beni affet.seneler sonra insanların bizi sevdikleri,şarkılarımızı tek bir nefes olup söyledikleri,hak yemeden çalışıp ürettiğimiz bir hayatımız var.çektiğin yalnızlık,acı ve tutmayı 20 senede öğrendiğin yas,görür görmez içini açan,kalbine dokunan candan insanlara da aitmiş.yani yaşadıkların boşa gitmedi.gençlere rıza kavramından bahsedebiliyorsun senin rızan olmadan sana yapılanlardan öğrendiklerinle.insanlara şiddetsiz bir dünyanın resmini çizmeye çalışıyorsun sana uygulanan şiddetten kalan ve yeniden yarattığın benliğinle.yardım almanın, destek istemenin ayıp olmadığını anlatıyorsun.genç Kalben,yalan söylemiyor,duygularını ifade etmeyi seçiyor,açık iletişim kuruyorsun.bazen düşünmemek için sarhoş olman dışında hiçbir falsomuz yok diyebilirim.evet,hala seni sevip saracak ve senin yanında duracak bir partnerin olmadı.evet,hala biri sen sahneden indiğinde hayranlıkla dudaklarına sarılmadı ve birine sırtını hiç yaslamadın.şefkatsiz aşıkların oldu ve onların her birinden bir Kalben doğurdun.anne olmak istemedin,beklentileri umursamadın.ebeveynlerinin hayallerini gerçekleştirdin.Oturduğun semti seviyorsun.Değerli arkadaşların,komşuların var.Hastalanınca eve hemşire çağırabiliyorsun.Çocuk kitapları yazdın,belki bir gün yeniden basarız.İsteyen hiçbir ücret olmadan kanalından dinleyebilir.Gizlenmeyen kahramanları olan bir roman yazdın,senin gibi utançsız,kusurlu ve içtendi.bazen şiirler söylüyorsun kendiliğinden.bir romana vurulup onu bir günde yutabiliyorsun.harika filmler izliyorsun.birbirinden tatlı kedilerin var.rengarenk ve dilediğin gibi giyinebiliyorsun.pahalı şeyleri ucuza almak hoşuna gidiyor çünkü sen bir öğretmenle askerin çocuğusun.kazancın değişse de zümren değişmedi.seni incitmeye çalışanları takmıyorsun artık birkaç saatten fazla,ki bazen çok can acıtıcı şeyler okuyor,duyuyorsun.seninle gurur duyuyorum.güvendiğin bir avukatın,müşavirin,terapistin var.geçmişe borcun yok.insanlara borcun yok.sevgili genç Kalben, biliyorum,çok yalnızsın,kendini seni sevemeyecek insanlara vermek üzeresin,dağılacak ve kaosa sürüklenecek,iç içe geçmiş aile yaralarıyla baş edecek,emeğini peşkeş çekecek,yalakalık edecek,her türlü soyguna uğrarken sapsarı mahkeme salonları göreceksin.evlendiğin gün acıklı bir darbe yaşayacak ülken; ve sen korkunç uyumsuz bir bağsızlıktan kurtulurken prizleri,kabloları ve onların bağlandığı her şeyi geride bırakacaksın.çok para, eşya ve simülasyon kaybedeceksin ancak her seferinde yürümeye devam edeceksin çünkü özgür olacaksın. kendini sevmeyi seneler içinde daha derinden kavrayacaksın.ağaçların arasındayken özellikle akşamüstleri en mutlu halini hissedeceksin.okyanusları tek başına aşacak ve ülkeleri,kıtaları kah müzikte kah sessizlikte keşfedeceksin. vahşi ormanda tek başına yürüyecek,kaybolacak ve vahşi maymunlarla sohbet ederek yolunu bulacaksın.kayalara sarılacak,kafanı yaracaksın.ağaçlara sarılacak,kollarını morartacaksın. ademin yaktığı ormanlarda dolaşıp geride kalanlara sarılacaksın.ruhun hüzün içinde kalacak.merhemler bulacak,çıplak yüzecek,insanlara sevişin diye bağıracak,birilerini evlendirecek,birileri ayrılmasın diye hayatlarından ��ıkacaksın.kendi anneni ve kedini gömemeyecek,ancak zamanı geldiğinde hiç tanımadığın o kediyi bir yol kenarında eşarbına sarıp o ağacın dibine gömeceksin.yanında bir dostun olacak.sarılacaksınız.çok ağlayacaksın.sonra kahkahalar atacaksın.utandığın şeyler yapacak ancak insanları bile isteye asla kırmayacaksın.insanları birbirlerinden ayırmayacak,yargılamadan değer verme yolunu seçeceksin.insanlar seni bile isteye hesaplaya planlaya kıracaklar.kırık kalbinle yeniden başlayacaksın.yeniden başlarken yanında kocaman bir aile olacak.yakınlığı yabancılardan öğrenecek,yakınlarında uygulayacaksın.seni seviyorum genç Kalben. tüm bunları yapmasaydın da severdim.
29 notes · View notes
endergelisenataklar · 9 months ago
Note
sence başarmak isteyen her türlü başarır mı abi? Bir hayalim var herkes engel. Her şey engel. parasızlık engel. Bir işe girerim. Ama 18 yaşından küçüğüm diye en fazla 3000 ile 3500tl arası maaş veriyorlar. Resim kursuna gitmek istiyorum 2500tl o da aylık. Yani çok istiyorum? Ailemin parası olmadığından değil o parayı bi resim kursuna vermiyeceklerinden dolayı gidemiyorum. Sınava hazırlanıyorum bir yandanda. 1 senem var. Hem çalışım hemde sınavdan istediğim puanı alabilir miyim ki? Yani bazı yaşıtlarıma bakıyorum her şey daha ulaşılabilir onlara. Ama sorun yok ben savaşçıyım. Hallederim değil mi? Şimdi diyeceksin seninli dert mi. Değil. Ama hüngür hüngür ağlatmaya yetiyor. Bunlarıda sadece anonimden anlatabilirim. Hallederim değil mi tek başıma? Neyse içimi dökmek istedim sadece abi...
sana bir hikâye anlatayım. bir adam var. henüz üç buçuk yaşındayken, bir kurban kesimi sırasında halasının kocasının elindeki bıçağın kayarak gözüne saplanması sonucu sağ gözünü ömür boyu kaybediyor. dört buçuk yaşındayken, babası camide namaz kıldığı sırada gözünün önünde öldürülüyor. bu trajik olaydan sonra on iki yaşına kadar kekemeliğe tutuluyor. babasının ölümünden sonra çeşitli maddi manevi sorunlardan ötürü ortaokulu zar zor bitiriyor. ardından okulu tamamen bırakmak zorunda kalıyor. pamuk tarlalarında, patozlarda ırgatlık, inşaatçılık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarda kontrolörlük vs. yapmaya başlıyor. bütün bu hengamenin ortasında ortaokul terk olan bir çocuk idealleri uğruna tek başına kendini geliştirmek zorunda kalıyor ve layığıyla başarıyor. çünkü ilerleyen zamanlarda kitapları 40'ın üzerinde farklı dillere çevriliyor. 2017 yılında kitabı türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi 100 romanı listesinde birinci sırada yer alıyor. öyle ki; bu çocuk büyüyünce türkiye'de nobel'e aday gösterilen ilk yazar oluyor. yetmiyor, dünyada en çok nobel'e aday gösterilen yazar oluyor. fakat ne yazık ki çeşitli siyasi, politik görüşlerinden ötürü alamıyor. ama bu da mühim değil çünkü seneler sonra bahsettiğim çocuktan etkilenen başka biri onun yerine nobel'i alıyor ve türkiye'ye nobel'i getiren ilk insan oluyor. fransa'da, brezilya'da, italya'da, danimarka'da, ispanya'da, amerika'da, isveç'te, yunanistan'da sayısız uluslararası ödül alıyor. fransa'da onur doktorasını alıyor. yetmiyor farklı farklı ülkelerden farklı farklı nişanlar alıyor hatta fransa'da fransa'nın en yüksek dereceli sivil nişanı olan "légion d'honneur" nişanını alıyor. bundan birkaç yıl önce izlemiş olduğum bir röportajında fransa parlamentosunun onu özel olarak bir söyleşi için parlamentolarına davet ettiğini fakat onun "ödül almaktan kendi kitaplarımı yazmaya vakit bulamıyorum" diyerek, bir bakıma da kitap yazmaya olan aşkını da dile getirerek, reddettiğini söylüyor. peki kim bu adam dersen? yaşar kemal. bak bütün bunlar idealleri uğruna kendini geliştirmek zorunda kalan ortaokul terk bir çocuk sayesinde oluyor. ortaokul terk bir çocuk. ��imdi soruna gelirsek. tek başına hallederim değil mi? senin bir hayalin varsa ve sen buna bütün kalbinle inanmışsan, sen kendine engel olmadığın sürece kimse sana engel olamaz. sen başaramazsan bile, senin yol gösterdiklerin başarır ve o hayal elbet gerçekleşir. tıpkı nobel alamayan yaşar kemal'den etkilenen orhan pamuk'un yıllar sonra nobel'i alması gibi. anlaştık mı bakalım. :')
29 notes · View notes
arbrenu · 2 years ago
Note
Kitap yazma konusunda, uzun zamandır kendi çapımızda ilerliyoruz ve artık paylaşma zamanı geldi ama bunu nasıl yapabiliriz, şu şu adımları takip edebilirsiniz diyebileceğin bir şey var mı veya verebileceğin birkaç öneri? Olursa çok sevinirim çünkü senin önerilerin benim için çok çok değerli🤍
Merhaba! Wattpad yeni dönemini bilmiyorum açıkçası ama şu yol her zaman güvenlidir: Öncelikle elinde önceden hazır bölümlerin olması seni çok rahatlatır ve kesinlikle iyi bir kapak sandığınızdan çok daha önemli. (Bu konuda beni örnek almayın benim kapaklarım genelde kötüdür…) Popüler olan ve sevilen hikayelerin kapaklarını inceleyip insanların neyi sevdiğini anlayabilirsiniz zaten az çok belli ve hepsi birbirine benzer. Sayfa düzeni de çok önemli, kalın punto kullanmak okurlara daha rahat hissettiriyor genelde ve paragraf boşluklarına dikkat edin, yazım hatasını olabildiğince düşürüp noktalamalara dikkat etmek de önemli. Hikayeyi anımsatıcı görsel ve gif’lerle desteklemek her zaman okuyucuda artı puana ve etkileşime neden olur. İlk izlenim önemli bu yüzden özenli görünen sayfa okuyucuyu çeker. Yeni başlarken tüm yorumlara dikkat kesilin ve yönlendirmelere kulak verin. Kitle oluştururken en önemli şey güvendir bu yüzden rutin bölüm günlerinizi aksatmamaya çalışın. Okurla birebir iletişim kurun, yorumlara ve mesajlara dönüş yapmaya çalışın. En önemlisi bunun uzun bir zaman alacağını unutmayın ve sabrederek aylarca gerekirse yıllarca da sürse bunları yapmaya devam edin. Herkesin yolu çok farklıdır. Şimdilerde tiktok keşfedilmek için çok sık kullanılan bir uygulama, orada tanıtıcı videolar yaparak kendi reklamınızı yapmanız işe yarayabilir. Okurlar her zaman eğer bilindik bir yazar değilseniz birikmiş bölümlü kitapları tercih eder o yüzden moralinizi bozmadan bölüm paylaşmaya devam edin. Bir hikayenin hangi bölümde tutacağını bilemezsiniz. Bazen damlaya damlaya göl olur bazen bir anda olur. En ama en önemlisi başka hikayelerle kıyaslama yapmadan kendi yolunuzu bulmaya çalışın, ne kadar zaman andığının önemi olmadan pes etmeden devam edin. Umarım her şey gönlünüzce olur, başarılar dilerim ve iyi şanslar✨
135 notes · View notes
sezginer35 · 1 year ago
Text
Günaydın millet..
Tumblr media
youtube
Cemal Süreya
(Cemal Süreya’nın Güz Bitiği Kitabında “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesiyle son bulan 20 şiir)
İKİ KALP
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
EŞDEĞERİYLE YAN
Eşdeğeriyle yanyana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ÇEKİRGE BULUTU
Çekirge bulutu içinde
Koynuma soktuğun ekin;
Çalgılar iki durur sürgün ilinde,
Bir gözü mavidir bir gözü blue.
Gölgede boy atmış top fesleğen,
Bir ilkokul bahçesinde görmüştüm seni,
Marienbad ilkokulu, Nişantaş’ta;
Bir çocuk yeşil örtüyü çekiverdi.
Hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
SÜLÜNÜN YÜZÜ
Sülünün yüzü bir atmosfer olayıdır.
Rasgele yazarı avcıdan öğrendim:
Yaban ördekleri donmasın diye,
Suya nöbetleşe kanat vururlar.
Ve işte şamandırasıyla Beşiktaş’ınız,
Çapraşık bir yüzyılı geriye atar;
Tanrım siz şu uzun Anadolu’yu
Çocukluk günlerinizde mi yarattınız?
Senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İLKOKULU BİTİRDİĞİ
İlkokulu bitirdiği gün Cumhuriyet şairi,
Saçında kurdelesi Lozan gibi;
Sonra her yıl öldürüldü, öldürüldükçe de
Hemeninden göğe huthutler çizildi.
Gelecek zaman oldu şimdiki zaman;
Irmak aşağı inen güz parçası,
Çok süslü bir halkın arasından,
Benimsin!
İyi anlarında sesin kalınlaşıyor
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
BİLGİSAYAR OLARAK
Bilgisayar olarak kullanılmış bir gölü
Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali
Bir ilk aptallığı düğüm sayarak
Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.
Bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz
İntihar etti sayılmış tasavvuf ehli,
Yine bu yüzden doğduğu an
Kaymaya başlamış Osmanlı yıldızı,
Baktım yeri toparlıyor ayak izleri
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
AFYON GARINDAKİ
Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı’dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
DAHA BEN
Daha ben ilk kazmayı vurmadan
Elime gelen Karabitki’li testi,
Nefertiti’nin mutfağı sayılan yerde
Koyu sır yeni hicret yollarını kesti.
Terimler eşekarıları sözcüklerin,
Acımasızdırlar, adsız ve sueldirler,
Önlerine katarak insan ve hayvan listelerini
Sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.
Fazıl Hüsnü diyor ki, ne diyor Fazıl Hüsnü?…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İÇTİM O
İçtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,
Örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle
Ayışığını paylaşırdı bacakları,
Öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.
Put’unu cezalandırıyor kır delisi;
Oğlan iki ev ötede, Londra’dan gelmiş;
Yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini,
Garson acıması tutmuş içkievini.
Ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR MİNELİ
Bir mineli altın saat,
Bir altın köstek ve madalyon
Bir roza maşallah,
On iki miskal inci.
Madalyonunu ve boncuğunu
İttim içeri,
Gözlerimizin dibi karıştı
Dağyollarının uzak dumanı gibi.
Ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
METİNLERDE BULUŞTUK
Metinlerde buluştuk kopkoyu deyimlerde,
Koşut ve eş zamanlı okuduk kimi kitapları;
O arada iki de defterimiz oldu,
Biri babasına daha çok benziyor.
Bir türlü kotarılamayan uğraş,
Ç harfini daha yeni dönmüşüz;
Gözlerimizde İbni Sina bozukluğu,
Dostumuzsa, Bodrum’da, dönmez geri.
Uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
KÜÇÜK ANNE
Küçük anne, kelepir kız,
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Genceli Nizami’nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter,
Bakışların ki…
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
18 ARALIK
18 Aralık 1985’te o salonda
Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi?
Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler,
Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi.
Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis’yi
14 Temmuz 1789 akşamı, Louis,
Şöyle yazmamış mıydı defterine:
“Bugün kayda değer bir şey yok..”
“Kehanet” adlı kısacık bir şiir buldum
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
HİÇBİR SEMTTE
Hiçbir semtte berberin olmadı,
1954-1980 yılları arasında,
26 yılda 28 ev değiştirdin;
Leke kuşağı nasıl bilmez seni!
Arabesk nedir diye düşünmüştünüz:
Şebboy sesli bir cümbüş, eza içinde;
Eşitlik midir komedya, içtenlik mi,
Erdem diye benimsenmesi mi fırsatsızlığın?
Yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
MUTSUZLUK G��LÜMSEYEREK
Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
Banliyo treninde rastladığımız
Sınav saatini kaçırmış liseli kız,
Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
Ey otobüssever ey Troya yolcusu!
Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
O İB(ipekböceği) sesli kadını;
Birinin Grönland’ı olmaya hazırlanıyordu.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR KIŞ
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.
Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
PİRİ REİS
Piri Reis geri çekmiştir haritasını
Azmayı çoktan unutmuştur hayvanlar;
Başlamıştır Sultanahmet sürüncemesi,
Kızlar yatakta yan yatmaya başlar.
Ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
Yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
Ya sen? Neden sende tehlike anlarına
Bunca hazırlıksız olma özeni?
Bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR ÇİÇEK
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
GECE BİTKİLERİNDEN
Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
An ki fıskiyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ATI’LAR DELTALARA
Atı’lar deltalara gömülen atı’lar,
Saçı’lar fiyortları öpen saçı’lar,
Kutu’lar, Haliçlerden susmuş kutu’lar,
Takı’lar eski aşkları imler takı’lar.
Bol dökümlü gömleğinin içinde
Sırtını ve karnını dolanan
Ve sonunda sincap olan
O kuş.
Seni o kadar yakından görünce,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
64 notes · View notes
edapostblog · 1 year ago
Text
•••••• NE’YDİ?!
Sevgi'miydi, Aşk'mıydı Aradığım!?
Saygımıydı, anlayışmıydı?!
Huzurmuydu, Mutlulukmuydu?!
••••••Neydi?!
Bi tatlı gülüşmüydü?!
Sıcak bir bakışmıydı?!
Sığınacak bi omuzmuydu?!
•••••Neydi?
Her zaman yanımda olacağını bildiğim sahici bi dostmuydu?!
Seyahatlerimdeki olmazsa Olmazım yol arkadaşımmıydı?!
Uzun uzun, detaylı sohbet ettiğim zamanları dinleyecek!
Eeee başka’ diyecek sabırlı birisi miydi?!
•••••Leb demeden leblebiyi Anlayacak birisimiydi?!
Tesadüflere, mucizelere inanan birisimiydi?!
Bana benzeyen birisimiydi?!
•••••Neydi?!
Mesela benim gezdiğim sokaklardan geçmiş!
Benimle aynı müzikleri dinlemiş!
Aynı kitapları okumuş!
Benimle aynı duyguları hissetmiş birisimiydi?!
Ruh ikizimmiydi?
•••••Neyi arayıp Bulamıyordum?!
Mükemmeli mi?
İmkansızı mı?!
Bilmiyordum!
Bilmiyorum!
Tumblr media
36 notes · View notes
bozandeniz · 4 months ago
Text
Yağmura hükmediyorum bir sokak başında,
Soyunarak ve saçlarımdan süzülen yağmuru dansıma katarak.
Ben ölümsüzüm!
Kaç kadeh ya da dozu hiç önemli değil.
Yaralarımız artık kabuk bağlayamaz olmuş ve tüm bedenimize bir veba gibi yayılmaya başlamıştı. Soğuk bir kış gecesinde ılık nefesimizin bıraktığı buğu, sis bulutu gibi yayılırken gökyüzüne; sancılı düşlere gebe oluyor, uykunun tutmadığı saatlerde kalkıp bir sigara daha yakıyorduk. bir tane daha.. bir tane daha... derken zaman tavanın yüzeyinde dönüşümlü bir suretle bir film şeridine dönmüştü. ''Her şeyin sonu.. hiçbir şey yapmamaktır'' diyebildim yığılıp kaldığım eski çarşaflarla bezenmiş yatakta..
Birine dokunmanın en kutsal ibadetlere denk geldiği gecelerde çalıp durdu Nick Cave. Ve en korkunç uyandıran kabuslarımız bile dans edip durdu kırmızı avluda. Sonra bir ışık hüzmesine aldanan tüm iyi kalpler, bileklerini kanattı ucuz jiletlerle. Ardından bir gölgeden ibaret olan her duygu parıldadı, kara bir çarşaf gibi dünyayı saran yıldızsız gökyüzünde. Ve yüce ilah; kusursuz yaratım gücünün bir hata olduğunu kabullenemeyip, artık çürük bir et yığınından farksız her solgun yüzde, kendi silüetinden kopup gelen nuru aradı. Ama çağlar boyu intihar eden her iyi kalp farkındaydı, kusursuz yaradılış denilen şeyin aslında en büyük lanet olduğunun.......
Işığın karanlığa boyun eğişini bütün gece seyredebilirdim ama sigara izmaritini omzumda söndürüp bir köşeye fırlattım. Doğrulup raftaki bütün kitapları indirip bir çuvala doldurdum. Sırtlayıp, günlerdir açılmadığı için gıçırdayan kapıyı açıp dışarı attım kendimi. Yol boyunca yürüdüm sokak lambaları altında. Ve şehirden yeterince uzaklaştıktan sonra, bir çöp konteynerına boşalttığım kitapların üstüne benzin döküp yaktım. Ne geçmişte kalan çocukluğum ne de etkilendiğim yazarlardan geriye bir şey kalmıştı. Bir kül yığınıyla birlikte ortadaydım ve bütün bir yüzyıla yetecek kadar nefretle doluyum!!!
Kızıl-Deniz
Tumblr media
9 notes · View notes
kareblog · 2 years ago
Text
Sezaiakcali - Silver
Sezai Akçalı'nın kitapları, romanları ve şiir , kültür ve tarihine ilgi duyan herkesin mutlaka göz atması gerekiyor. Sezai Akçalı, canlı sokakları ve ikonik anıtlarından renkli mutfaklara kadar samimi bir bakış sunuyor. Sezai Akçalı, canlı betimlemeleri ve büyüleyici hikâyeleriyle okurları unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor. Yol boyunca, bu nefes kesici sanatı, edebiyatı, müziği, mutfağı, mimariyi ve daha fazlasını nasıl etkilediğini ortaya koyuyor. Okuyucular her sayfayı keşfederken, gerçekten zamansız bir yer için bir takdir kazanacaklar. Web siteyi ziyaret ederek daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.
300 notes · View notes
silenceof3night · 2 months ago
Text
Bugün hayatımın en güzel günüydü. 4 yıl boyunca hayran olduğum, bana yol arkadaşı olan sevgili NG Kabal'ın imzasına gittim. O kadar tatlı ve güler yüzlüydü ki benim heyecandan afallayan yanımı bile o muhteşem enerjisiyle sakinleştirdi. Nagiyle tanışmak zihnimde kurduğum anın bile ötesindeydi. Onunla geçen o kısacık an bir ömürden daha değerli oldu benim için, tıpkı kitapları gibi gülüşüyle de kalbime dokundu. Denk gelir mi, okur mu bilmiyorum ama seni çok seviyorum Nagi ve her daim seni sevmeye devam edeceğim. Umarım yolumuz bir kez daha denk gelir. Gökyüzü daima yolunu aydınlatsın aşk. Yol arkadaşlığı daimi 🖤🌊
6 notes · View notes
zehraveyn · 2 years ago
Text
merhabalar, hayırlı cumalar 💫
buraya birkaç tane sevdiğim, farklı farklı özellikleriyle beni bilgilendiren, eğlendiren instagram hesapları bırakacağım. Belki rast gelmemişsinizdir diye. Sizlerin de çok beğendiği bloglar varsa yoruma ekleyin lütfen 🧚‍♀️
@fenci_sedathoca | kendisi fen bilimleri öğretmeni. Fen Bilimleri okuyan, okumayı düşünen ya da ilgilenen var ise Sedat hocayı takip edebilir. Çok güzel bir insan.
@dyt.kedikuri | diyetisyen Lena Bostan. Kendisi hem sağlıklı, helal beslenme hem de günlük hayat üzerinde kolaylaştırıcı paylaşımlar yapıyor. Takip etmek hanımları bolca bilgilendiriyor. Bol bol ss aldığım tatlı bir hanımefendi.
@psordek | hem yardım yapmak hem de kitap almak istiyorsanız size kitapçığını getirdim :)
@birblogtasarisi | bu bloga bayılıyorum. günlük yaşamdan bir şeylere bakıp bilgilenmek, içinizin açılmasını istiyorsanız buyurunuz.
@pumpus_ | Sümeyye hocanın yönettiği bir hesap. Bilmemiz gereken dini bilgiler, günlük yaşamı kolaylaştıran detaylar bu hesapta. Ayrıca ara ara hanımlara yönelik ilmihal vb. eğitimler de düzenliyor. Katılabilirsiniz.
@doktorannenintavsiyeleri | Sümeyye hanım çocuk doktoru. Anne olan, olmayı düşünen herkes bir kere baksın isterim.
@megyori | 20 yaşında tatlı bir hanımefendi. İzlediği, uygulamaya çalıştığı güzel bir yol var. İzlemeyi seviyorum.
@ebubekirertem | Ebubekir hoca zaten bence tam bir efsane. Herkes kendine dair bir şey mutlaka bulur.
@kavliadl | Hande hanımı çok uzun süredir takip ediyorum ve hayran kalıyorum. bilgileneceğinize eminim
@ilminyol | kitapların üzerine aldığı notlar 🤍
@cookymerry | Merve hanım aşırı güzel gözüken yemekler yapıyor. Yemek sanatına ilgi duyanların bence takip etmesi gereken bir hesap.
@terapisttuba37 | Tuba hanım daha çok şifa üzerine paylaşımlar yapıyor bakabilirsiniz.
@uygunadimdoga | Fotoğraf- Video- Reels çekme üzerine ilgisi olan herkes Dilara Hanımı takip edebilir.
@birkisadua | 🧡
@mteber | Mehmet Hocayı zaten deprem sürecinde paylaşmıştım. Kendisi klinik Psikolog. Bilgilendirici yazıları oluyor.
@_neslihanak | Neslihan Hanım ev ve kitaplar üzerine güzel paylaşımlar yapıyor.
@kardiyobey | Muhammed Hocayı tanıdığınızı düşünüyorum. Bence kesin bakın.
@krcsmyye | influencer. keyifli bir sohbeti var. Güzel yemekler yaptığını düşünüyorum.
@justnaseeb_ | daha twitlerini takip etsem de instagram hesabı da çok hoş bir hanımefendi
@elzemminval | ilmi ve ev anlamında hayatı kolaylaştıran bir blog.
@mervegulcemal | Merve Hoca kitapları olan bir masal anlatıcısı. Çocuklara İslamı anlatma üzerine paylaşımları da mevcut. Bakabilirsiniz.
@_mervecetiinn | Merve'nin kitap bloguna bayılacaksınız. 🌷
@gencmekann_ | Bir oluşum. Hanımefendilere yönelik online-yüz yüze, ücretsiz-ücretli eğitimleri oluyor. Ben katılmaktan çok keyif alıyorum. Bakabilirsiniz 💫
@saidercan | Said Hoca için ne söylesem eksik kalır.
@mustakiltalebeplatformu | Sivil toplum örgütü. Silsile şeklinde alanında uzman kişiler tarafından verilen eğitimler oluyor. Belli bir ücret karşılığında katılabiliyorsunuz. Eğitimleri canlı veya verilen süre içinde kayıttan izleyebiliyorsunuz. Eğitici bir hesap.
@sutlumutfak | özellikle ramazanda bayılarak izlediğim ara ara yaptığım çok tatlı bir yemek blogu.
@dilarageyik | Dilara'ya bayılıyorum. Çok içten ve tatlı bir hanımefendi.
Ve canım hesabım @zehraveyn1 😂
Bu hesaplar genelde bakmaktan keyif aldığım hesaplar. Sizlere de öneri olsun istedim. İnşeAllâh sizlere de faydaları olur.
Fayda bulan beni duasında unutmasın rica ediyorum 🌷
26 notes · View notes
umuttherzamanvar · 3 months ago
Text
Tumblr media
el-Munkız Mine'd-Dalal (GAZALİ)
KELAM İLMİ AMACI NETİCESİ
Önce işe Kelam ilminden başlayarak giriştim.
Bu ilmi öğrenmeye ve üzerinde düşünmeye çalıştım. Bu nedenle bu alanda konunun uzmanı kişilerin yazmış oldukları kitapları okuyup inceledim ve aynı zamanda bu alanda yazılmasını istediğim eserleri de yazdım.
Çalışmam sırasında gördüm ki bu ilim, kendi alanında hedefine ulaşmış olmakla birlikte, benim arayışlarıma cevap verecek bir konumda değildir.
Bunu anladım.
Bunun bir tek amacı vardı;
Ehli Sünnet akidesine sahip çıkmak ve onu bid'at ehlinin çarpıtmalarından, yanlışlarından korumaktı.
Esasen Allah Teâlâ, Resulü'nün diliyle kullarının kalbine bu inancın
Hak olduğunu yerleştirmiştir.
Bunda onların hem dinlerinin ve hem de dünyalarının salahı ve kurtuluşu vardır.
Zaten Kur'an-ı Kerim ve haberler/ hadisler de bunu dile getiriyorlar.
İşin sonrasında ise
şeytan, bid'atçıların vesveselerini, Sünnete aykırı bir şekilde kulların kafasına sokmaya başladı.
SAYFA 74
Halk da şeytanın bu vesveselerini dillerine dolamak suretiyle neredeyse Hak ehlinin akidelerini, şüpheye düşürür hale getirdiler.
İşte bunun üzerine yüce Allah, Kelamcılar adıyla bir gurubu ortaya çıkarmıştır.
Kelamcılar, ortaya koymuş oldukları düzenli bir uygulama yoluyla, bidatçilerin Sünnet aleyhine oluşturdukları iftira kampanyasını yine sünnet yoluyla teyit etmek suretiyle önlemeye çalışmışlardır.
İşte Kelam ilmi ve kelamcılar da bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
Bunlardan bir kısmı, yüce Allah'ın kendilerine göstermiş olduğu yolda, en güzel bir şekilde sünneti savunma yolunu sürdürmüşlerdir.
Nübüvvet yoluyla kazanılan inancı savunarak, onu değiştirmek isteyen bid'at ehlinin karşısına dikilmişlerdir.
Ancak kelamcılar, bu alanda yaptıkları savunmalarını, hasım diye kabul ettikleri kesimin metot ve uygulamaları ile cevaplamaya kalkışmışlardır.
Bu durum onları, hasımlarına ya taklit yoluyla veya İcma-i ümmet yoluyla yahut da mücerret Kur'an'dan ve hadislerden hareketle onlara teslim olmak zorunluluğunu doğurmuştur.
Kelamcılar daha çok, hasım (düşman) olarak gördükleri tarafın çelişkilerini bulup ortaya çıkarmaya gayret göstermişler ve bu açıdan da onları kınarlarken, hesaba çekerken, hasımlarının esas aldıkları gerekçelerle, onları yenmeye çaba göstermişlerdir.
Bu yol, pek de yararlı bir uygulama değildir.
Çünkü sadece zaruriyattan olan zorunlu şeyleri esas almanın dışında, bir
başka seçenek aramıyorlardı. İş bu noktaya gelip dayandığında, kelam ilmi de benim için yeterli gelmedi.
Derdime bir çare olmadığı gibi hakkında şüpheye düştüğüm konuda da bana şifa olmadı.
Evet, Kelamcıların sayısı arttıkça bu konuya dalanların sayıları çoğaldıkça süre uzadıkça uzamaya başladı. Çünkü kelamcılar, sünneti savunacakları yerde, bunu bırakıp bunun yerine eşyanın hakikatini araştırmaya koyuldular.
İşi o denli ileri götürdüler ki cevheri/özü, mayayı ve arazı, özle ilgisi olmayan şeyleri, bunlara ait hükümleri görüşüp konuşmaya, bunlara kafa yormaya kalkıştılar.
Oysaki onların seçtikleri bu ilmin amacı bu değildi.
Onların kelamı;
bu alanda asıl amaçlanan hedeften saptı, hedefini şaşırdı, varmak istediği yere ulaşamadı.
Böylesi bir gayret, halk arasında meydana gelen anlaşmazlıklar sebebiyle ortaya çıkan karanlıkları da silmeye yetmedi.
Gerçi bu ilim benim dışımdakiler için bir yarar sağlamayacağı manasına gelmez.
Başkalarının bundan yararlanabilme ihtimalini uzak bir ihtimal olarak görmüyorum.
SAYFA 75
Aksine ben, bunun bazıları için gerçekleşmiş olabileceğinden de hiçbir zaman kuşku duymuyorum.
Fakat bu, öyle bir yararlanma ve bilgilenmedir ki, hiçbir zaman öncül bilgilerden hareketle kazanılan değil, taklitle karışık bir bilgi olmuştur.
Şu anda asıl amaç, benim kendi durumumdur.
Yoksa ben, kelam ilmiyle yetinip onda derdinin şifasını
bulmuş olanlara bir şey diyecek değilim.
Öte taraftan
şifa veren ilaçlar da, hastalıklara göre değişiklik gösterir.
Nice ilaçlar var ki, ondan bir hasta yararlanmış olabilir ve fakat bir diğeri ise aynı ilaçtan rahatsızlanmış olabilir.
#EL-#MUNKIZU #MİNE'D-#DALAL
#GERÇEĞİN #PEŞİNDEN #KOŞANLARIN #KISIMLARI
#KELAM #İLMİ #AMACI #VE #NETİCESİ
#İMAM-I #GAZÂLÎ
2 notes · View notes
yueliangx · 6 months ago
Text
7th Time Loop - 2. Bölüm
wattpad / manga tr / instagram
Tumblr media
Cilt 1 Bölüm 1 Kısım 2
İlk döngüde, nişanı bozulan ve itibarı yerle bir olan Rishe, üstündeki giysilerden başka hiçbir şeyi olmadan aylak aylak dolaşıyordu. Şans eseri, mücevherlerini satın almak isteyen bir tüccar kafilesiyle karşılaştı. Onları iyi huylu bir grup olarak bulunca, komşu ülkeye onlarla gitti.
Tüccar kafilesinden iş öğrendi, nasıl stok tedarik edileceğini ve hesap defterlerin nasıl dengeleneceğini öğrendi. Eninde sonunda, dünyayı gezmek için kendi başına yolculuğa çıktı. Soylu bir ailenin kızı olarak yetiştirilmesi, Rishe'nin on beş yaşında bile keskin bir güzellik anlayışına sahip olduğu anlamına geliyordu.
Gözüne çarpan şeyleri topladı ve onları, mallarından zevk alan herkese sattı. Farkına varmadan, tam kadro çalıştıran büyük bir satıcı haline geldi. Hatta bir çöl ulusunun kralı ve kuzeydeki donmuş bir ülkenin prensiyle bile iş yapmıştı. Kraliçe olmaya hazırlanmaktan başka bir şey yapmadan geçirdiği şımarık eski hayatından doğan bir hayale kavuşmak için pek çok uzak yere seyahat etti.
Aradan beş yıl geçti ve tam da ziyaret edeceği tek bir ülke kalmışken, Rishe kıtayı kasıp kavuran savaşın kurbanı oldu.
Bildiği bir sonraki şey, yeniden on beş yaşındaydı ve o partiye geri dönmüştü, prens resmi bildirisini yapmaya hazırlanıyordu.
"Rishe Irmgard Weitzner! Sen aşağılık bir kadınsın! Veliaht prense layık olmayan, tamamen kötü kalpli bir yaratıksın! Şu andan itibaren nişanımız bozuldu!"
Doğal olarak, ilk başta neler olup bittiğini anlamadı. Etrafına bakındı. Her şey aynıydı. Aynı yerde, aynı elbiseyi giymiş ve kafileye sattığı aynı mücevherleri takmış olarak ayakta duruyordu.
Bu bir rüya mıydı? Yoksa o zamana kadar olan her şey bir rüya mıydı? Şaşkınlık içinde tek yapabildiği boş boş bakmaktı. Rishe balo salonundan aceleyle çıktı, yaklaşan sürgün tehdidi onun üzerinde asılıydı ve prensin durması için yaptığı yakarışlar kulaklarında çınlıyordu.
Bu mükemmel! Şimdi doğru yapabilirim! Odamdan değerli her şeyi alacağım.
Rishe bir tüccar olarak hayatından keyif almıştı ama bu gece için hep bir pişmanlık duymuştu. Keşke evden biraz para getirseydi, çok daha önce işini kuracak sermayeye sahip olurdu!
Bu pişmanlıktan bahsetmek, çölün kralı da dahil olmak üzere müşterilerinde her zaman güvensizlik uyandırırdı. "Ne? Tekrar yapmak istediğin şey bu mu?!"
İkinci hayatının gecesinde eve geri döndüğünde, Rishe mücevher kutusunu ve rahmetli büyükannesinin ona bıraktığı birçok kitaptan taşıyabildiği kadarını aldı ve sonra da kafileyle karşılaşmak için ormana doğru hızla ilerledi. Ama evinde durmak zaman aldı ve onları tamamen kaçırdı.
O anda, Rishe keskin bir farkındalık yaşadı. Farklı seçimler farklı hatalar anlamına geliyordu. Bir kapıyı açmak diğerini kapatırdı.
Böylece ticaret hayatına giden kolay yol ona kapanmış oldu.
Elbette, işini sıfırdan kurmayı deneyebilirdi, ancak kişisel bağlantılar, tüccar olmak için neredeyse iş zekası kadar gerekliydi. Tek bir tanıdık bile olmadan bu gerçekçi değildi.
Kabullenmiş bir halde eşyalarını türlerine göre ayıklarken, büyükannesinin kitapları arasında yabancı şifalı bitkiler ansiklopedisine rastladı. Bunu bir işaret olarak kabul eden Rishe, mücevherlerini başka bir yerde sattı ve elde ettiği parayı denizi geçip tıp eğitimini sürdürmek için kullandı.
Neyse ki Rishe önceki yaşamından kalan tüm bilgilerini korumuştu. Bazı pahalı bitkilerin diğer bölgelerde ucuza elde edilebildiğini hatırladı. Komşu bir ülkede bir hastalığın yayıldığı haberi duyulduğunda, o da bunu anımsadı. Bu önbilgi, engin yolculukları ve birçok farklı bakış açısına sahip birçok farklı öğretmene maruz kalması gibi paha biçilmez olduğunu kanıtladı.
Hal böyle olunca Rishe, eczacı olarak başarılı bir hayat sürdü. Güçsüz bir prensi kurtardı, ticari bilgisiyle birkaç nadir ilacı sentezledi ve böylece günlerini ihtiyacı olanlara yardım etmenin basit neşesiyle geçirdi.
Ne yazık ki, dünyadaki tüm neşe bir salgına karşı koyamazdı. Böylece ikinci hayatı sona erdi.
Kendini bir kez daha bozulan nişanının karar anında buldu, perde üçüncü döngüde yükseliyordu. Sonraki dört hayatı da hemen hemen aynı şekilde ilerledi. Yetenekli bir leydinin hizmetçisi olarak, genç bir soylu kadının şans eseri evlenmesine yardımcı oldu. Bir keresinde erkek kılığına girip şövalye bile oldu. Her hayat yaşamaya değerdi ve o hepsinden zevk alıyordu. Yaşamaktan zevk alıyordu, nokta.
Sadece tek bir sorun vardı.
Her ne yaparsam yapayım, 20 yaşında öleceğim.
Hayatından zevk alıyordu ama bunu uzun süre yapmasına izin verilmiyordu. Bu zaman sınırı her zaman onun üzerinde asılı dururken, her döngüyü sürekli bir hareket halinde geçirdi.
Bir süreliğine rahatlamayı çok isterdim. Biraz boş zaman istemek çok mu fazla? Belli ki ben de ölmek istemiyorum! Bu sefer, ilk beş yılda kazanabildiğim kadar çok para kazanacağım. Sonra, yirmi yaşıma geldiğimde, dünyevi kaygılardan uzak bir hayat yaşayacağım. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım!
Kararını vermiş olan Rishe, yedinci hayatına sarayda sabit bir şekilde koşuşturmayla başladı. Gelecek planlarına bakılmaksızın, zamana karşı bir yarış içindeydi. Skandal haberini getiren ulağı alt etmesi gerekiyordu.
Koşarken saç süslerini çekip çıkardı; onları satmayı planlıyordu ve bir tanesini kaybetme riskini almak istemiyordu. Saçları gevşek dalgalar halinde arkasından dalgalanıyordu.
Aniden aklına bir fikir geldi, daha önceki altı hayatının hiçbirinde aklına gelmemişti.
Saray bahçesinden gitmek daha hızlı olurdu. Balkondan bir ağaca tırmanarak inebilirim.
Rishe bundan önceki yaşamında bir şövalye olarak savaşa gitmişti. Zorlu savaş alanı eğitiminden sonra, ağaçlara tırmanmak hiçbir şeydi.
Sorunsuz bir şekilde yön değiştirdi. Balkona doğru koştu ve orada son hızla bir şeye çarptı.
"Aghh!" Rishe hiç de bir hanımefendiye yakışmayan homurtu çıkararak birkaç adım sendeledi. Neyden sektiğini görmek için başını kaldırdı. "Ah..."
♡♡♡
Normalde bölümleri wattpad üzerinden yayınlıyordum ama şu sıralar wattpad uygulamasına ne telefondan ne de bilgisayardan giremiyorum ve ne kadar doğru bilmiyorum ama internette wattpad uygulaması kapandı diye bir yazı okudum bu yüzden wattpad uygulaması düzelene kadar ya geçici ya da kalıcı bölümleri burada yayınlamaya devam edeceğim, herkese iyi okumalarrr ☆☆☆
2 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 7 months ago
Text
Tumblr media
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan. Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “Çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek. Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır. Özeleştirini dürüstçe yapmaktır bayram,Empati yeteneğini geliştirebilmektir bayram.Güne gülümseyerek başlamak bayramdır. “İyi ki yanımdasın” demektir bayram, “Her şeyi sana borçluyum” diyebilmektir bayram, “Hiç pişman değilim” diyebilmektir bayram. Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır. Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır. Alnı açık yaşlanmak bayramdır; Ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram. Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler. Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Tumblr media
5 notes · View notes
tolgaulusoy · 8 months ago
Text
Tumblr media
Yüreğin Fısıltıları/Yüreğin Sesi (Jap. Mimi wo sumaseba, İng. Whisper of the Heart), Yoshifumi Kondô'nun yönettiği Hayao Miyazaki'nin senaristi olduğu muhteşem anime filmi. Bu filmin benim için çok özel bir yerde olduğunu ilk izlediğim andan itibaren bana esin verdiğini söylemek isterim. Uzun zamandır izlemiyordum bu izleyişimde de büyük bir keyifle izledim. Shizuku orta okula giden ve ne yapmak istediğine karar verememiş, okumayı çok seven genç bir kadındır. Kütüphaneden aldığı kitapları okurken Seiji isminde birinin hep kendisinden önce o kitabı okumuş olduğunu fark eder. Sonrasında ikili aynı okulda okuduğunu öğrenirler ayrıca Seiji'nin dedesinin muazzam nesneleri içeren bir antika dükkanı vardır. Shizuku bir yandan gençliğin verdiği çalkantılı ilişkileri sürdürürken bir yandan ne yapmak istediğini keşfetmeye başlar. Çünkü Seiji bir keman yapma ustası olmak istemektedir ve bunun için İtalya'ya gitmesi gerekmektedir. Shizuku bundan etkilenir ve kendini yazarlıkta denemeye karar verir. Bu filmde en etkilendiğim şey aşkın ve dostluğun birbirinin üstünde tahakküm kurmadan birbirinin gelişimine yol açan bir ilişkiyi anlatıyor olması. İzledikçe filmin pek çok unsurun ve fikrin beni nasıl şekillendirdiğini gördüm.
2 notes · View notes
vesa1re · 1 year ago
Text
Tüm o her şey için son kez teşekkür etmek istedim çünkü bu benim yangınım. Son kez yanıyorum, son kez kül oluyorum ve son kez yeniden doğuyorum. Bu defa son. Bu defa gerçekten susuyorum çünkü diyorum ya, artık dönecek bir yer yok. Ev yok artık, tanıdık o koku yok, her girdiğimde gözüme çarpan o tablo yok. Onlar da yanmış yangında, kül olmuş, küllerinin üzerine basıp geçmişim. Ben de yanmışım, küllerimin üzerine basıp geçmişsin. Sonunda değilsek bile yol ayrımına geldik ve farklı yerlerden gittik, kendimi yanan bir evin içine attığımda kül olacağımı biliyordum. Zihnimdeki kelebekleri gördüğünde onların bir gün bizim aramızda kanat çırpacağını biliyordun. Şimdi her yerde bir yanık kokusu var ve tek duyduğum kanatların çırpış sesleri, senin sesini duyamıyorum, adımı bağırıyor musun bilmiyorum ve eğer bağırıyorsan özür diliyorum. Kelebeklerimin peşinden kül olmaya gidiyorum, onların da kanatlarını yakmaya gidiyorum. Bu, hiçbir zaman bir veda değildi çünkü o ev hep yanacak, o kelebek hep kanat çırpacak; ben hep o eve atacağım kendimi, o kelebeğin kanadı hep yanacak. Olur da bir gün bu bir veda halini alırsa, yıldızlara dönerim bu sefer. Bana emanet yıldızlara bakar ve bir dilek dilerim, işte o zaman bu bir veda olur. Olur da bir gün bu bir veda halini alırsa, mutlaka boynuma bir veda kolyesi takarım. Bu sana bir vedaya dönüşürse, o ev artık tamamen kül olursa, artık kanadı yanacak bir kelebek kalmazsa işte o zaman sürekli yeni çiçekler alır kuruturum. Durmadan yazarım, hiç durmam. Sana yazarım, bana yazarım da bize yazamam. Veda çünkü bu. Yine de teşekkür ederim, beni hazirandaki gibi hatırla. O banktaki çocuğu görme, o sırada uyuyan çocuğu unut, kitaplarının arasındaki çocuğa odaklan çünkü seni seven oydu. O banktaki çocuk sevmeye korkar, sıradaki ise sevemez; kalbi o kadar uzun süredir kullanılmamıştır ki küf kokar artık. O kitapları elindeki çocuk seni çok sevdi. Yenildim belki de sevmeyi korkan çocuğa, kalbinde küf olan o çocuğa; yazık ettim kalbinde satırlar olan bana. Yazık ettim. Ama ben yine de teşekkür ederim, haziranları unutma. Bir yas günü gibi değil de yeniden doğmuşsun gibi geçir haziranları. Ve, mutlaka o eve bir kova su dök. Yanması durmayacak olsa bile, kelebekler ağlar gibi kanat çırpacak olsa bile, o evin bahçesinde tek bir çiçek yetişemeyecek olsa bile mutlaka bir kova su dök. Ben o ev için benzin gibiydim, yine de sen beni hep hazirandaki gibi hatırla.
2 notes · View notes