#Ten Veya
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sketchdump !
#li draws#original character#oc#artists on tumblr#art#Chromatica#Merlot#Ten Veya#Oramis Naga#Relgis Arden
96 notes
·
View notes
Note
Who is your favorite NPC in the whole game? 👀
As much as I suck at picking favorites, I'd probably say Raz. I'm a sucker for deeply flawed characters with a heart of gold (no shit, y'all've seen the work I've put into Cassian), and for all the issues I have with the game's writing and use of the characters, Raz is one who always seems to give us something new and interesting whenever he shows up.
There's a lot of background given to him bit by bit to imply why he is the person he is, and I like that he's one of the few characters whose underlying issues play into, but don't necessarily revolve around any of the game's overarching plot points beyond the role he plays in the setting, which allows him to meld so well into as many questlines as he has.
Even with the game's quests being laid out so that they can be completed in any order, Raz actually gives a sense of overarching progression from the beginning of the Dominion storyline through the various DLCs in which he's been featured (and even further before then via the Merryvale questline), which doesn't feel shoehorned or diluted by the relative disconnect from one zone to the other.
He winds up providing one of the game's most distinct impressions of a person who has a life and motivations outside serving as a set piece for the player character's objectives, which is one of my biggest disconnects from a lot of the NPCs in the game.
There are absolutely other characters who have similar senses of character growth across arcs and zones (Naryu, the entire world's beloved), but Raz has the benefit of being a prominent figure throughout the entirety of a faction storyline and multiple DLCs.
I've had the most time to get attached to him, and the fact that the Dominion storyline was my introduction to the game itself simply adds a nostalgia factor that the others don't. When I think "ESO character," the first character that comes to my mind, nine times out of ten, is Razum-dar.
He's the character I get most psyched to dive into every time he pops up on screen, he's the character I get most upset at the lack of overt focus the game usually allots individual NPCs, and he's the character I get most desperate to shake around in a terrarium to see what happens.
Honorable mentions go to Naryu Virian, Veya Releth, Queen Ayrenn, Verandis Ravenwatch, and Sai Sahan.
17 notes
·
View notes
Text
Şimdilik ümitvarım çünkü henüz bilmiyorsun beni. Bilmeni istiyorum o ayrı mevzu. Bil, sende sev beni.. Beraberliğimize şaşırsınlar ama bir o kadar da mutlu olsunlar. ''Gerçekten ikisi de birbirinin layığıydılar.'' desinler ardımızdan.
Hep yanımda, yoldaşım ol. Öğrendiğin vakit şaşır, çok düşün, aklın fikrin ben gibi karman çorman olsun ama sonucunda sende beni sev... Şaşır benim sevgimi görünce.. 'ne zamandır bu halde gönlün?' diye sor mesela bana! Bende anlatayım tabii.. misal: Sen kahve gözlerime bak bende senin yeşillerine dalayım; fotoğraftakinden daha anlamlı, daha dermanlı, daha canlı bakıyorlardır eminim. Çok merak ediyorum o yeşiller beni severse nasıl bakarlar. Ya da hayalimdeki seni anlatayım; fotoğraflarındaki naifliğin ve kibarlığını.. 'Kibarlığın da alıyor beni benden' diyeyim sana. Açık açık anlatayım içimdeki seni sana. Sonra parmağındaki yüzüğüne dokunayım. Her fotoğrafında genelde orta parmağına bazen ise yüzük parmağına taktığın siyah taşlı yüzüğüne... Sana çok yakıştığını söyleyeyim, başkalarına değil! Bizzat sana söyleyeyim. O anın mutluluğunu yaşayayım, sende gör gözlerimdeki o çocuksu heyecanı. Sonraa.. sarı olduğunu düşündüğüm kıvırcık saçlarına bakayım, kirli sakallarına... Asla kumral mı sarışın mı ayırt edemem bu yüzden bu sefer konuşan sen ol. Ten rengini sen söyle bana. sarışın veya kumralım de bana...
Senden hemen aşık olmanı bekleyemem. Ama bize fırsat vermeni isterim. Belki normalde sevmiyordun beni, ama tanımaya fırsatın olmadığı içindir. O yüzden bırak sana içimdeki aşkı iliklerine kadar hissettireyim ondan sonra karar ver. Bu gecelik de diyeceklerim bu kadar. Bu yazımda da sana söylemek istediklerimi, sana anlatır gibi yazdım yine.. Ama umudum, her şeyi bir gün çocukken vurulduğum o güzel yüzüne söylemekten yana.. İyi geceler <3
" Kendini bana teslim et.
Seni yüzüstü bırakmayacağım.
Seninle yaşlanmak istiyorum.
seni öpmek,
seninle vakit geçirmek,
sırlarını tutmak,
her anınla ilgilenmek istiyorum. "
#disfruto#edebiyat#şiir#aşk#sevda#acı#hudutsuz sevda#yürekten#geçmişin izleri#kara sevda#aşk acısı#sevgi#sevmek#seventeen#delta squad#null arcs#republic commando#repcomm#seven deadly sins#severus snape#fi skirata#spotify#aşka dair#çocukluk#geçmişe özlem#geçmiş zaman#mutluyum ama birazdan geçer#SoundCloud
11 notes
·
View notes
Text
bin ölüme bir susuş yetermiş, anladım. her başlangıç bir sonu yazmak içinmiş. kalem ve kağıt, kan ve ten olabilirmiş. yedi düveli saran çığlıkların iç çekişe dönüp seni bir dar ağacına asabilirmiş. boynuna sarılı urgan seni anne şefkatiyle sarıp sarmalarken ölümün ensende soğuk nefesini hissedebilirmişsin mesela. küçük balkonunda yaktığın kaçıncı sigara olduğunu bilmezken miden bulanabilir, gözlerin kararabilirmiş. bunların her biri olabilirmiş. ben anladım. günler geçmek bilmezken ellerim her saniye titrerken ve gözlerim her an kararmaya meyletmişken anladım. ağlamayı bekledim. en azından birkaç yaş aksın istedim. olmadı. saatlerce ayna karşında oturdum. ona çok güzel bir kız çocuğu olduğunu ve eğer isterse ağlayabileceğini bile söyledim. kızarmış gözleri ve morarmış göz altlarıyla bir ressamın fırçasından çıkan eşsiz bir tablo olduğunu fısıldadım. yeniden ayağa kalkmak adına değildi çabam. içimdeki canavarı susturmak ve biraz olsun iyileşmekti. dozu artan ilaçlar her gün bir nevi öldürürken beni, nefes alma çabamdı tüm bunlar. biraz olsun yaşamak veya adına ne dersenizdi işte. kafamın içindeki şeytanların susmadığı her saniye yüzüm mahkeme duvarını andırırken sahici bir kahkaha dudaklarım arasından firar ederdi, her defasında. ama hayır, bu sefer inanmadılar. bu sefer olmadı. birkaç soru sızdı kulaklarıma, iyi misin ve daha bir çoğu. sustum. bu susuş benim miladım oldu. gözlerimdeki acıyı kapatan perde çekildi. dudaklarım ipi çekilip bırakılan bir yay misali titredi. ama hayır, tek bir damla bile akmadı. duygularını esir etme, dediler. onlar beni esir ederse öleceğimi bilmeden. hep konuştular, hiç susmadılar. şimdi onların bana sağlayamadığı sessizliği ben kendime bahşediyorum. yalnız ve karanlık odanın sessizliğinde boğuluyorum.
50 notes
·
View notes
Text
Bu resim bir elin içindeki hurmadan yeşeren filizi gösteriyor!
Aslında biz hurmanın ne kadar zamanda filizlendiğini biliyoruz, bu el üç ay veya az fazladır orada.
Bakarmısınız parmak izlerine kadar bozulmamış, eti çürümemiş hiç emare yok çürümeye dair, ten rengi dahi sabit kalmış, sanki yeni ölmüş gibi, bu ceset şehide aittir yani şehid olarak ölmüştür.
Ve biliyoruz ki şehid cesetleri nemlenmez bozulmaz çürümez ...
ALLAH’ım Gazze halkını zafere eriştir, y*ahudileri ve yardımcılarını sana havale ettik…!!🤲😔
#yağmurtanesi💧
15 notes
·
View notes
Text
Dünya Sağlık Örgütü Lübnan'daki kritik durumdan endişeli
Dünya Sağlık Örgütü, Siyonist rejim savaş uçaklarının hedefli saldırıları nedeniyle Lübnanlı sağlık personeli ve hastaların şehit sayısının Ukrayna ve Gazze'deki savaştan daha fazla olduğunu açıkladı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün Lübnan sözcüsü Abdul Nasır Ebu Bekir “Lübnan'da 7 Ekim 2023'ten 21 Kasım 2024'e kadar 226 sağlık çalışanı ve hasta hayatını kaybetti, 199 kişi de yaralandı.” açıklamasında bulundu.
Bu Dünya Sağlık Örgütü yetkilisi şunları ekledi:
“Lübnan'daki sağlık tesislerine yönelik saldırıların neredeyse yarısı en az bir sağlık çalışanının veya hastanın ölümüyle sonuçlandığından, bu, bugün dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen herhangi bir çatışmada kaydedilen en yüksek orandır.”
3 notes
·
View notes
Text
İnsan neyi arıyorsa, ona yaklaşınca diner sızıları; tıpkı bir merhem gibi. Uzaklaşınca da azar yeniden yaraları. Belki bu dünyada bulmak yoktur, lakin yaklaşmak var! Aradığına yaklaş o zaman; sana iyi gelene yaklaş. Görmek, duymak veya dokunmak, ten ile değil kalpledir..
24 notes
·
View notes
Text
Greenwich Ve Uluslararası Zaman Standardı: 5 Şubat 1924
Saatleri ayarlayan enstitü ve 100 yıl önceki 6 'bip' sesi
İngiltere Kralı 2.Charles, bir zamanlar (1630-1685) 8.Henry'nin av sarayının bulunduğu Londra yakınlarındaki Greenwich'teki tepeye bir 'Kraliyet Gözlemevi' inşa edilmesi emrini vermişti. Aynı zamanda bir astronom olan ünlü mimar Christopher Wren (1632-1723) bugün hâlen aktif olan bu binanın inşaını üstlendi. Yıldızların izlenmesiyle İngiliz 'denizcilik sanatı'nın mükemmelleşeceğini öngören kralın tahminleri doğru çıkmış ve Britanya İmparatorluğu'nun dünyanın süper gücü olmasıyla buranın da kaderi değişmişti.
Britanya'nın siyasette ve teknolojide tayin edici güç olmasıyla, Greenwich Kraliyet Gözlemevi modern dünyanın da ''zaman standardı''nı ve başlangıç noktasını belirleyen merkez olmuştu. Gözlemevi, teknolojik gelişmeler sonucunda en doğru hâliyle saati ve zamanı belirleyecekti. Önce denizciler, sonra demiryolları şirketleri ve vatandaşlar da bunu öğrenecekti.
5 Şubat 1924'e gelindiğinde ise tüm dünya BBC'nin 6 'Bip' sesi ( 5'i kısa, 6.'sı uzun olmak üzere),yani ''Greenwcih Zaman Sinyali'ne (Greenwich Time Signal - GTS) göre saatlerini ayarlamaya başlayacaktı.
Radyo Küresinden önce ''Vaki Küresi'' kullanılıyordu
Günümüzde telefon veya saate bakarak zamanı öğrenebiliyoruz; fakat bir zamanlar bu o kadar kolay değildi.Taşınabilir saatlerin çıkmasından sonra bile mekanik aksamlarındaki yetersizlikten ötürü saat geri kalabiliyor veya durabiliyordu; bu nedenle zamanı doğru öğrenebilmek için saatler bir şekilde ayarlanmalı yani ''eşgüdümlenmeli'' idi. Greenwich'teki Kraliyet Gözlemevi, buna bir çözüm bulmuştu. Antik Yunan'da kalabalık meydanlarda bir küre, direğin aşağısına indiğinde zamanı belirtiyordu. Aynı şekilde bir ''Vakit Küresi'' 1833'ten itibaren tam saat 13.00'te aşağı iniyor ve Thames Nehrin'deki denizciler bunu görebiliyordu. Elektrikli telgrafın geliştirilmesiyle 1850'lerde artık Greenwich'ten ''Vasati Saat'' İngiltere'de diğer büyük şehirlere telgraf tellerindeki sinyalle iletilebiliyor ve ''Vakit Küre''leri kontrol edilebiliyordu.
Tüm dünyada tren hatları yaygınlaştıkça, bunların istasyon saatlerini belirlemek önemli bir mesele haline geldi. 1913'te Paris'te yapılan Uluslararası Saat Bürosu kongresine Osmanlı Devleti de katıldı ve yeni saat düzenine, yani 'alafranga saat'e geçmeyi kabul etti. Buna göre 12.00'ye 5 saniye kala Paris'ten İstanbul Okmeydanı'ndaki telgrafhaneye saati belirten bir telgraf geliyor; Bu da şehirici telgraf sistemiyle İngiliz Bahriye Hastanesi'ne (bugün Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi) ulaşıyordu. 1915'te bu hastanenin kulesine kurulan ''vakit küresi'' saat tam 12.00'de aşağı indiriliyordu. Tıpkı thames'teki denizciler gibi. Haliç'te ve Karaköy'de demirlenmiş denizciler de kürenin inişini görebiliyordu. Bina ve aksamı, 1924'ten itibaren Kızılay'a bırakıldı. 1930'da ise belediye küreyi sökerek Galata Kulesi'nin tepesine taşıdı. Hem İstanbul'daki vakit küresi hem de Sirkeci Postane Binası'nda alaturka saatle alafranga saatinin beraber durmuş olması; İstanbul'da doğup büyüyen Ahmet Hamdi Tanpınar'a gelecekte yazacağı Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı için esin kaynağı olmuş olmalı (bilimtarihçisi Feza Günergun da böyle bir tahminde bulunmuş).
...
Cem Akoğul #Tarih #AhmetHamdiTanpınar
#Tarih#Edebiyat#Ahmet Hamdi Tanpınar#saatleri ayarlama enstitüsü#Cem Akoğul#Greenwitch#edebiyat#alıntı
5 notes
·
View notes
Text
Shifting Nedir?
Uzun uzun açıklayacağım çünkü etrafta çok fazla yanlış bilgi dolaştığını düşünüyorum🥲 Temelinde tamamen çoklu evren teorisi bulunuyor. Çoklu evren teorisine göre birçok, hatta sonsuz sayıda evren bulunuyor. Eğer sonsuz bir evren varsa hayal edilen herhangi bir evren de bulunmak zorundadır. O halde yapılması gereken tek şey evrenler arası seyahat etmeyi öğrenmek.
Shifting yapan insanlar bulundukları gerçeklikten ayrılıp farklı bir evrende kendi tasarladıkları hayatı yaşamaya başlarlar. Evreni tasarlayan ise onlar değildir, hatta yaptıkları tek şey hayal ettikleri gerçekliğe geçiş yapmak. Bu evren sonsuz sayıda olan evrenlerden sadece bir tanesi. Yani kısacası bilinç farklı bir evrene aktarılıyor ve orada belirlenen süre kadar kalınıyor.
Karşılaşabileceğiniz Kavramlar:
Dr: Hayal ettiğiniz/shiftleneceğiniz gerçeklik
Cr: Şuanda bulunduğunuz gerçeklik
Wr: Bekleme Odası
Shifting nasıl gerçekle��ir?
Trans haline geçerek (bilinçsizlik durumu) paralel evrenle irtibat kurulur ve bilinç oradaki bedene aktarılır. Bunu sağlayan şey süpergüçler değil, evren ve evrenlerin yapısal özelliklerinin bir sonucudur.
Shifting’in ne olduğunu ve nasıl gerçekleştiğini öğrendiysek ekstra şeylerden bahsediyorum🫠
Script Nedir?
Script (senaryo), gitmek istenen evreni tüm ayrıntılarıyla belirlemektir. Farklı bir evrene gitmemek için seyahat edilecek evren ile ilgili her şey netleştirmelidir. Bunu yalnızca düşünerek ayrıntılı olarak zihinde netleştirmek zor olacağından dolayı script yazmak size kolaylık sağlar ancak script olmadan da gidebilirsiniz.
Script Nereye Koyulur?
Bazı metotlar scriptin özellikle kağıda yazılmasını veya yastığın altına koyulmasını söylüyor. Bu tür istisnalar dışında scripti bir yere koymaya gerek yok, sadece niyet etmeniz yeterli🫶🏻
Telefona script yazabilir miyim?
Uygulayacağın shifting metodu aksini belirtmedikçe telefon, tablet veya bilgisayar gibi tüm dijital ortamlardan script yazabilirsin.
Script Nasıl Yazılır?
1. Gideceğin evreni anlat!
2. Nasıl bir yer olduğunu yaz. (hem işleyiş hem görünüşü), hangi kuralların bulunduğu (fiziki-toplumsal kurallar ve yasalar), yaşanacak tarih ve ev.
3. Kendinden bahset: Ad, cinsiyet, yaş, fiziksel özeller (boy, kilo, saç ve ten rengi vs.), yetenekler, nasıl bir karaktere sahip olunduğun, konuşulan dil, hobiler, çevre (aile, arkadaşlar, sevgili ve varsa düşmanlar).
4. Yaşam şeklini belirle: Meslek, günlük rutin, yaşam şartları.
5. Zamanı ayarla: Bu dünyadaki zamanın gidilen evrendeki karşılığı ve orada geçirilecek zamanı kesinleştirin.(örn: dr’da 1 yıl, cr’da 1 dakikaya eş değerdir)
6. Klon talimatları: Farklı bir evrendeyken bedeninize ne olacağını veya ne yapacağını anlatın.
7. Geri dönüş şifresini unutma: Shiftingten ayrılmak istediğinizde yapılacak veya söyleyecek bir tetikleyici yazmalısınız,, herhangi rastgele bir şey olabilir.
8. Ekstralar: Bahsedilenler dışında farklı konular eklemek istiyorsanız scripte yazabilirsiniz.
Shifting ile nerelere gidebilirsiniz?
Tam anlamıyla her yere. Nereye isterseniz gidebilirsiniz.
Çoğunlukla tercih edilen shifting ile gidilebilecek yerler:
Film ve dizi evrenleri (Örn: Harry Potter Hogwarts, The Vampire Diaries)
Çizgi roman ve anime evrenleri (Örn: Marvel, DC, Death Note, Attack on Titan)
Ekibe sahip olabileceğiniz evrenler (Örn: K-Pop için Blackpink, BTS, TWICE)
Kitap evrenleri (Örn: 1984, Yüzyıllık Yalnızlık)
Tamamen özel hayali evrenler
Klon Nedir?
Shifting klonu, boyut değiştirdikten sonra bu dünyada kalan beden ve içindeki temel bilinçtir. Farklı bir evrene gittiğinizde bedeniniz bu dünyada kaldı. Böyle bir durumda eğer zaman bağlantısını doğru ayarlamadıysanız veya geri dönmek uzun sürecekse klon burada devreye gidiyor.
Klona “ben yokken şunu yap, bunu yap” gibi özel talimatlar vermeniz şart değil çünkü boyut değiştirmiş olsanız bile bu evrenle olan enerjisel bağlantı devam ediyor, öyle olmasaydı geri dönülemezdi.
Bilinciniz başka bir evrende olsa dahi bilincinizin bir kopyası hala bu evrende, bedeninizde bulunmaya devam ediyor. Normal şartlarda nasıl davranılıyorsa o da aynı şekilde davranmaya devam eder. Klonunuzun yapmasını istediğiniz farklı bir şey olursa ayrıntılı olarak scriptinizde belirtebilirsiniz.
Shifting Nasıl Yapılır?
1. Script yazarak doğru evreni seç
2. Shifting yapacağın mekanı belirle
Shifting esnasında rahatsız edilmeyecek bir ortam belirlemeli ve bedeninizin rahat edeceği bir şekilde hazırlanmalısınız.
Shifing yapılacağınız ortamda insanların bulunması yapmanıza engel değildir. Yeter ki bedenle uğraşmasın ve odağın bozulmasına engel olmasınlar.
3. Uygun zamanı tercih et!
Shifting yapmanın en verimli zamanı uyumadan önce veya uyandıktan sonraki zamanlardır. Uyandıktan sonra yaparsanız zihin boş olacağı için daha kolay odaklanabilirsiz. Uyumadan önce yaparsanız uyku olacağından dolayı transa geçmek kolaylaşır. Hangi zamanda yapılacağı kendi tercihinize bağlı ancak gün içinde de yapabilirsiniz.
4.Bedenen hazırlan ve gevşe🫶🏻
Sırt üstü uzanmak şart değil, en rahat hissettiğiniz pozisyonu tercih edebilirsiniz.
Metoda göre gözleriniz açık veya kapalı olabilir ancak genellikle kapalı olurlar.
Bunların yanında geriye kalan tek şey metod uygulamak. “Metod” öne çıkanlarımda tüm metodlar bulunuyor kendinize uygun olanı seçip shiftlenebilirsiz👩🏻❤️💋👩🏻
12 notes
·
View notes
Text
İşim gücüm yokken... Açlıktan ölürken... Şimdi kimsem o zaman da aynı adamdım, insan olarak, sanatçı olarak aynı Martin Eden’dım; o zaman neden yapmadın? Kafamı duvarlara vura vura kendime sorduğum soru buydu. Sadece senin için değil, herkes için sordum. Görüyorsun değil mi, değişmedim ben. Gerçi bana biçilen kıymetteki gözle görülür ve ani artış nedeniyle bu konuda sürekli şüphelerimi gidermem gerekiyor ama değişmedim. Aynı kemiklerin üzerinde aynı ten, ellerimde aynı, ayaklarımda aynı on parmak. Aynı adamım. Ne yeni bir erdem sahibi oldum ne de yeni bir gücüm var. Beynim, eski beyin. Edebiyatta veya felsefede yeni bir fikir ortaya atmadım. Kimse beni istemezken hangi kıymete sahipsem şimdi de öyleyim. Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar! Sana bu şeyin ne olduğunu söyleyeyim mi? Gördüğüm kabuldür bu. Halbuki o kabul ben değilim. İnsanların kafalarındaki bir şey o. Bir de kazandığım ve kazanacağım paralar için istiyorlar. Halbuki o para da ben değilim. Para bankada duran, herkesin cebinde olan bir şey. Sen de mi bunun için, kabul ve para için mi istiyorsun beni?”
9 notes
·
View notes
Text
•İnsan neyi arıyorsa, ona yaklaşınca diner sızıları; tıpkı bir merhem gibi. Uzaklaşınca da azar yeniden yaraları. Belki bu dünyada bulmak yoktur, lakin yaklaşmak var! Aradığına yaklaş o zaman; sana iyi gelene yaklaş. Görmek, duymak veya dokunmak, ten ile değil kalpledir..'
11 notes
·
View notes
Text
Sayfamı takip eden hanımların anonim olarak cevaplamasını istediğim sorular :
1- İlk defa kaç yaşında porno izledin ve mastürbasyon yaptın ?
2- İlk defa kaç yaşında birileri sana cinsel çağrışımlı bir laf attı ? Ne dediler ?
3- ilk defa kaç yaşında bir ilişki yaşadın ? Planlamış mıydınız ? Yoksa aniden mi gelişti ?
4- eğer yaşadıysam ilkin nasıldı ? Yaşmadıysan Nasıl olmasını istiyorsun?
5- seks senin için nedir ?
6- mastürbasyon için yeterli zaman ayırıyor musun? Mastürbsyonda kaliteye önem veriyor musun?
7- çevrenden seni cinsel anlamda yönlendiren oldu mu ? Ablan, abin, ailen, kankan, vs
8- porno ile hayatında ne değişti ?
9- şu anda fırsatın olsa en çok yapmak istediğin cinsel aktivite nedir ?
10- birilerine anonim oluyor musun ? Sana anonim olunmasını seviyor musun ?
11- başarılı biri misin ? Başarın nedir ? Örneğin sınıf derecei, okul derecesi, üniversitede ilk on binde olmak vs
12- sayısal , sözel , eşit ağırlık ?
13- Ne okudun/ okuyorsun ?
14- en sevdiğin 5 cinsel pozisyon nelerdir ?
15- küfür sever misin ? Özellikle seks esnasında?
16- amdan, götten, ağızdan sikilme isteğini öncelik sırasına göre yazar mısın ?
17- seks hakkında en çok merak ettiğin şey nedir ?
18- Bir fetişin veya parafilin var mı?
19- hiç mastürbasyon veya biriyle seks yaparken yakalandın mı ya da birini yakaladın mı ?
20- nasıl erkeklerden hoşlanıyorsun ? Yaş, fizik, eğitim, seks vs yönünden
21- kendini bakımlı buluyor musun ? Kişisel bakım için özel bir şey yapıyor musun?
22- cinsel yönelimin nedir ?
23- seksting veya sanal seks yapar mısın ?
24- Ne kadar dekolte giyebiliyorsun ? Dekoltenle erkeklerin siklerini kaldırmak hoşuna gidiyor mu ?
26- bdsm hakkında bilgin var mı ? Bir şeyler söylemek ister misin?
27- hiç birisine nude gönderdin mi?
28- telefonunda kendinle ilgili gizli bir nude var mı?
29- buradan birisiyle tanışıp reel seks yaptın mı?
30- ergenlik dönemlerinde seks rüyaları gördün mü? nasıldı hatırlıyor musun?
31- yakın arkadaşların porn sayfan olduğunu biliyorlar mı ?
32- bu uygulamayı ne amaçla kullanıyorsun ? Burada kaç yıldır hesabın var ?
33- üniversiteli isen hangi bölümdesin?
34- Boy kilo ten göz ve saç rengin nedir ?
35- Bir resmini yorumlatmak ister misin ?
36 - sigara, içki, uyuşturucu kullandın mı/kullanıyor musun?
37- psikoloğa gitmene sebep olan bir travma yaşadın mı? yaşadınsa nedir?
38- fobin var mı? varsa ne(ler)dir?
sorulara eklemeler yapacağım önerilerinizi alabilirim
#soru #cevap #konus #düsün #dinle #itirafet #rahatla #yaz #söyle #oku #anlat
#pozisyon #favori #seç #soru #cevap #konus #düsün #dinle #itirafet #rahatla #yaz #söyle #oku #anlat
7 notes
·
View notes
Text
Davranış Bilimleri Ders Notları
Küreselleşme nedir ? Kısaca dünyadaki işletme ve insanların birbirlerine bağlanmasını ifade eden bir kavramdır. Globalism / Küresellik nedir ? Neo- liberalizm temelli bir kavramlaştırmayla kültür, siyaset, sivil toplumun tümünün ekonomik yapı tarafından belirlendiği savunulur. Diğer bir ifade ile ekonomiye indirgenmiş tek bir yapının, Pazar hakimiyeti altında işlemesini anlatır. Globalite / Küresel nedir ? '' Dünya Toplumu" anlayışına işaret eder. Ülkelerin çok boyutlu ilişkiler içinde bağımlılıklarını gösterir. Küreyellik ( glokalleşme ) nedir ? Anılan kavramlardan sonra ortaya çıkan bir yeni kavram daha vardır Buna küresel ve yerel kelimelerden üretildiği için "küreyellik/ glokalleşme" veya " kültürel globalleşme " denilmektedir. Bu aslında belirli bir kültüre özgü olanın yaygınlaşmasıdır. Giddense göre küreselleşme nedir ? Zaman ve mekanın birlikte önem taşıdığı ise ilk önceleri Giddens " Yapılaşma Kuramı'nda ortaya konmuştur. Giddens küreselleşmeye diyalektik olarak bakmıştır. Jonathan Friedman, küresel / global olan iki farklı görüşü nelerdir ? 1 - Kültürel Sosyoloji Yaklaşımı : Daha çok edebiyat alanındaki farklı araştırmaları birleştiren ve birmingham çevresinden esinlenen yaklaşımdır. 2 - Küresel Sistemler Yaklaşımı : Bu yaklaşım daha önce küresel tarihsel politik iktisat olarak ortaya çıkmıştır. Ronald Robertson'a göre küreselleşme tartışmalarını yapanlar iki grup vardır bunlar nelerdir ? 1 - Birörnekleştiriciler / Homojemleştiriciler : Bunların başında A. Giddens gibi marksistler gelmekle beraber bazı işlevselciler de bu kategoride yer alır. 2 - Farkçılaştırıcılar / Heterojenleştiriciler : Edward Said ve Stuart Hall en önemlilerdir. Jonathan Friedman göre küreselleşme söyleminin önemli bir kısmı modernitenin ideolojik ürünüdür. Robertson'a göre küreselleşme ne ile ifade etmiştir ? o, küreselleşmeyi nesnel ve öznel bileşenler olarak formüle eder. Küreselleşme bu bağlamda, dünyanın küçülerek baskılanmasını / sıkıştırılmasını ifade eden bir terimdir. Roberson'a göre küresel sistemde en önemli olgu karşılıklı bağımlılıktır. Küresel köy kavramı, ilk kez ne zaman kullanılmıştır ? Küresel köy kavramı, Kanadalı düşünür M. Mc Luhan tarafından ilk kez kullanılmıştır. Özellikle elektronik iletişimin yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyanın küçük bir topluluk gibi olacağı anlamına gelmektedir. Örneğin, dünyanın pek çok farklı yerindeki insanlar, televizyon programları yoluyla aynı haber olaylarını izlemektedir. Türkiye'nin önemli politik iktisatçılarından Korkut Boratava göre küreselleşme nasıl açıklamıştır ? Türkiye'nin önemli politik iktisatçılarından Korkut Boratav Probhat Patnaik 'ten esinlenerek " emperyalizm neden artık sol aydınların söyleminde yer almıyor " sorusunu sormakta ve bu kavramın yerini küreselleşmenin aldığı sonucuna varmaktadır .
Read the full article
6 notes
·
View notes
Text
Financial Times:
Lübnan'da 20 Eylül 2024'ten bu yana yaklaşık 3.100 binanın hasar gördüğü veya yıkıldığı tahmin ediliyor. Hava saldırıları en az 1.336 kişinin ölümüyle ve bir milyondan fazla insanın evlerinden olmasıyla sonuçlandı.
İsrail güçleri 20 Eylül ile 2 Ekim tarihleri arasında Lübnan'da en az 4.600 hedefi, bazen bir günde binin üzerinde hedefi vurdu.
Saldırıların yoğunluğunun neredeyse eşi benzeri görülmemiş olduğu ve yalnızca Gazze'ye yönelik saldırılarla karşılaştırılabileceği belirtiliyor.
3 notes
·
View notes
Text
Benim, bulunduğum halimdeki sürem sanırım doldu, artık degismem gerek. Mesela işlerimi, yetkinliklerimi, mekânlarımi veya giyim tarzimi değiştirmem gerek. Maahllemi veya ev dediğim şeyden beklentimi degistirmeliyim. Düşüncelerimi degistirmeliyim veya daha derinlerine, dusuncelerimin aslına inmeli, kesfetmeliyim. Ya da ülke değiştirip yeni bir dilin içinde, yeni bir sofra kültüründe doymaliyim. Yeni bir sokakta ve iklimde, yeni ten renginden biriyle carpismaliyim. Aslında içimden gelen, beni çağıran şey form değiştirme arzusu. Belki hava veya ışın olmaliyim, enerji. Ölmeliyim, belki de olmeliyim. Bu gece form degistirmeliyim, birilerinin kara haberi ben olmalıyım. Bildiğim dillerdeki bildiğim sofra kültürlerinde iştahsızlık olmalıyım. Tasidigim ne varsa hepsi evrene eşit şekilde yayilmali.
3 notes
·
View notes
Text
AKILLI SAATLER HARCANAN KALORİ MİKTARINI DOĞRU ÖLÇÜYOR MU?
2017 tarihli bir çalışma, Fitbit Surge ve Apple Watch gibi cihazların kalp atış hızı ölçümlerini nispeten doğru hesaplasa da insanların egzersiz yaparken yaktıkları kaloriyi tutarlı tahmin edemediğini buldu. Araştırmada ortalama %93 ile en yüksek hata payına sahip akıllı cihazlar da var. En doğru ölçüm yapan cihazın bile hata oranı %27.
Bu çalışmada araştırmacılar, en küçüğü 18 yaşında olan 31 kadın ve 29 erkekten oluşan 60 gönüllünün yardımına başvurdu. Katılımcılar, çeşitliliğe sahip bir gruptu. Araştırmacılar; yaş, zindelik düzeyi, ağırlık veya ten rengi gibi faktörlerin cihazların doğruluğunu etkileyip etkilemediğini inceleyebilmek için kasıtlı bir seçim yaptılar. Denekler egzersiz yaparken, araştırmacılar bir elektrokardiyograf ile kalp atış hızlarını ölçtüler ve nefeslerindeki oksijen ve karbondioksite dayalı olarak metabolik hızlarını ve enerji harcamalarını tahmin ettiler. Daha sonra bu bulguları akıllı saatler tarafından oluşturulan sayılarla karşılaştırdılar. Tüm ekipmanlarda tutarlı sonuçların elde edilememesinin yanında ilgi çekici olan bazı insanlarda bu ölçümünün daha zor olamsıydı. Cihaz hataları erkek katılımcılarda daha yüksekti. Ayrıca daha fazla vücut kitle indeksi (VKİ), daha koyu cilt tonu ve yapılan aktivitenin türü ölçümleri etkiliyor. Örneğin; cihazlar, bisiklet sürerken toplanan verileri ölçmekte yürüyüşten daha iyiydi. Kuvvet antrenmanlarının zaten yakılan kalori ile alakası bile yok. Verim almak için hareketin formu, egzersizin programlamadaki yeri, set ve tekrar sayıları daha önemli...
Pittsburgh Üniversitesi'nin yaptığı başka bir çalışma ilk altı ay boyunca kalori kısıtlı bir diyet takip eden 470 aşırı kilolu yetişkini inceledi. Haftada 100 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite de hedefleyen grupta beklendiği gibi herkes kilo verdi. Kalan 18 ay boyunca, katılımcıların yarısı takip cihazları kullandı. Diğer yarısı ise yiyecek alımını ve egzersizini kendi kendine izledi. Araştırmacılar, takip cihazı kullanan grubunun kilo verme programına daha fazla bağlı kalacağını ve toplamda daha fazla kilo vereceğini düşündüler. Ve fakat tersi oldu. İki yıl sonra, cihaz ile takip yapan grup sadece 7,7 pound kaybederken, kendini izleyen katılımcılar bunu neredeyse ikiye katlayarak 13 pound kaybetti.
The Lancet Diabetes & Endocrinology's'de yayınlanan başka bir çalışma akıllı saatlerin insanların daha fazla hareket etmesine veya daha sağlıklı olmasına yardımcı olmadığını gösterdi. Duke-National University of Singapore Medical School'da araştırmacılar, 800 işçiyi haftada 70.000 adım atmaya davet etti. Bir grup akıllı saat ortamında birbiri ile kapışmaya katıldı, diğer gruba nakit para teklif edildi. Para motivasyonu işe yaradı; ama akıllı saat işe yaramadı. =)
En can alıcı kısım ne biliyor musunuz? Akıllı saat olsun ya da olmasın; uzun vadede yaşam kalitemizde sürdürülebilir bir gelişme gösteremiyoruz. İşte, mesele tam olarak bu. Ha banyo tartısı ha akıllı saat. =) Bize sürekli bir rakam söylüyorlar ama o rakamın gerçeğini hala bilmiyoruz; haliyle o rakamı nasıl değiştireceğimize dair bir stratejimiz oluşmuyor. Birçok insanın bundan çok daha fazlasına ihtiyacı var.
İnsan düşünmeden edemiyor. Madem bu sonuçlar günlük kalori açığı ve fazlalığı oluşturma hedefi olan kişiler için yanlış yönlendirmelere sebep oluyor, onları bir standart olarak kabul etmeye, buna alışma aşamasına nasıl geldik? Ve neden piyasaya sürülen her uygunsuz teknoloji parçası üzerimizde bu kadar kalıcı bir güce sahip?
Bu, tüketicilerin aslında veri izleyicileri motivasyon araçları olarak algılamaları durumunda ortaya çıkan bir sorundur. Motivasyon kavramının şişirilmesi ile alakalı bir arayışın varış noktasıdır. Söylemeye gerek yok, insan vücuduna ilişkin anlayışımız çok ilerledi. Örneğin, bir yiyeceğin besin değerinin, ondan ne kadar kalori alacağımızın çok daha ötesine geçebileceğini biliyoruz. Ve egzersizin faydalarından çoğunun sayısal bir rakamla yansıtılamayacağını...
İnsanların bu kalori sayaçlarının algoritmalar üzerine kurulu olduğu ve vücudumuzun bir algoritma olmadığı noktasında şuura ihtiyacı var. Ben bu rakamlara ne kadar çok bağımlı hale gelirsek, kendi bedenlerimizi dinlemeyi o kadar bırakacağımızı ve kendi bedenlerimizle hakiki bir diyalog geliştirmekten o kadar uzaklaşacağımızı düşünüyorum.
20’li yaşlarının başında neredeyse anoreksiyadan ölecek duruma gelen insanlar var. Düzensiz yeme, ortoreksiya veya egzersiz ve beslenmeyle ilgili takıntılı alışkanlıkları olan herkesin akıllı cihazlardan uzak durmasını faydalı buluyorum. Her şeyi ölçmek istemek, hareket ve yemekle ilgili neşeyi ortadan kaldırıyor. Egzersiz yapmak ve yemek yemek üzerine bir anlamdan uzaklaşıp bu süreci klinik bir vakaya, üzerine tik atılması gereken bir göreve dönüştürüyoruz. Laboratuarda denek gibi hissediyoruz, keyifle yaşam kalitesi üzerine çalışan, gelişen insanlar gibi değil.
Çoğu akıllı saat şirketi; yakılan kaloriyi izlemenin bir tüketici talebi olduğunu doğruluyor. Neyi talep ettiğimiz realitemizi şekillendiriyor. Bazı sahtekarlıklar her yerde. Biz kendimizi değiştirmektense hala sahtekarları yargılama aşamasında oyalanıyoruz. Kabul aşamasına geçelim. Bunlar oluyor; çünkü onların olmasını istiyorsunuz. Piyasa talep etmeseydi, kolumuzda olmazlardı. Pek çok insan bu rakamların yanlış olduğunu bilse de kullanmaya devam ediyor. Bu teknoloji şirketlerinin güvendiği şey işte bu bilgi ile buluşmayan duygusallık ve bağımlılık. Gerçeklerle yüzleşememek bize her anlamda kaybettiriyor. O rakamlarla bir ilişkiniz olmasını istiyorlar. Yemi yutuyorsunuz. Söyleyeceklerim bu kadar, buradan nerelere gidilir değil mi? Sizde! Ben konuya dönüyorum:
Giyilebilir teknoloji tamamen kullanışsız değil.
Bu ekipmanların ölçümünü gerçekleştirdiği iki veri olan kalp atım sayısı ve adım sayısı hususunda hata payının daha düşük olduğu da bu araştırmalarla tespit edilmiş. Ancak tüm ekipmanlarda tam tutarlı sonuçların elde edilmediğinin altını tekrar çizmem gerekiyor. Kalp atış hızı bilgisi, kronik sağlık sorunları olan bazı kişiler için egzersiz yoğunluğunun vurgulanmasına ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Kalp atış hızı değişkenliği gibi diğer ölçümler, hem fiziksel hem de zihinsel stresi ne kadar iyi yönettiğiniz konusunda size faydalı bilgiler verebilir.
Neyin yararlı olup olmadığı kişiden kişiye göre değişir. Neyi izlemek istediğinizi seçebilmelisiniz. Cihazların bir araç olduğunu, bağımlı olmadan sadece gerektiği kadar faydalanabilmeyi öğrenmelisiniz. Bu cihazları satın almanın spor salonu üyeliğinden farkı yok. "Para ödersem giderim, takip edersem daha motive olurum." Ama ilk birkaç haftadan sonra çoğu insan gitmiyor. Benzer şekilde, akıllı saatler de uzun vadede insan davranışlarını değiştirmez. Değişiklikleri kolaylaştırmaya yardımcı olabilir, ancak tek başına değişimi yönlendirmez. Milyonlarca akıllı saatin çekmecelerde toz toplaması, şarjının bitmesi, bazı egzersiz günleri açmayı unutmak, kolda taşımak bağımlılık olsa da bir türlü tam anlamıyla kullanamamak, alışkanlık oluşmamasının sebebi tam olarak bu! Zaten egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek konusunda kalıcı davranış değişiklikleri yakalayabilmişseniz veri peşinde koşabilirsiniz bu da başka bir ironi! Zaten antrenman yapıyor, zaten sık sık koşuya veya bisiklete biniyor, zaten bir maraton gibi bir hedef için çalışıyor, akıllı saat kullanıyor. Anlatabiliyor muyum? =)
Eğer bir cihaz sizi motive ediyorsa ve sonuç alıyorsanız, kesinlikle onu kullanmaya devam edin. Ancak bu verileri değerlendirirken daha temkinli olmanız gerektiğini bilin. Kalorileri izlemek için bir teknoloji aygıtı kullanıyor olsanız bile, sonuçlar muhtemelen tüketmeniz gereken veya tüketebileceğiniz miktarla ilişkilendirilemeyecek kadar abartılı çıkacaktır. Matematik dehası olmayan bizler bile, en iyi fitness çabalarınıza rağmen bunun kilo vermeyi nasıl durdurabileceğini veya daha da kötüsü kilo kazanmaya yol açabileceğini görebiliriz. Abartılı kalori yaktığıma beni ikna eden, gerçekçi olmayan ölçümler sunan bir saat yeme alışkanlıklarımı da abartmama neden olabilir. Diğer çalışmalar da kardiyo makinelerindeki (koşu bantları, eliptik vb.) kalori sayaçlarının bile abartılı sonuçlar gösterdiğini kanıtlıyor. Makineler kondisyon seviyenizi veya gidonlara yaslanıp yaslanmadığınızı veya bir antrenmanı kolaylaştıran başka bir şey yapıp yapmadığınızı - sonuçta kalori yakımını etkileyen şeyler - hesaba katmaz. Kalori takibinin yararlı olabileceği tek durum; antrenmanlarına ayak uydurmak için yeterince yemek yemeye çalışan profesyoneller. =) Müsabaka yapan, olimpiyatlara hazırlanan, maçlara hazırlanan profesyonel sporcular için her detayın takibi çok önemli ve zaten çok ciddi teknolojileri konuşuyoruz ‘ölçüm’ söz konusu olduğunda.
Kısaca; 2020 tarihine kadar olan birçok çalışma mevcut ve ciddi bir sapmanın var olduguna dair literatür görüşü bulunuyor. Diyet kültürü çoğumuzun içine o kadar derinden yerleşti ki, daha iyisini bilsek bile zihinsel olarak kalorileri ve egzersizi birbirinden ayıramıyoruz. Kendinizi, vücudunuzun gerçekte nasıl hissettiğinden çok ekrandaki sayılara daha fazla dikkat ederken buluyorsanız, belki ayrılık zamanı gelmiştir...
Antrenmanlarınızı takip etmeye kararlı olsanız bile analoga geçmenin faydalarını hafife almayın. Örneğin, adımlarınızı saymak için her zaman eski usul bir pedometre kullanabilir veya antrenman sürenizi ayarlamak için bir kronometre edinebilirsiniz. Antrenmanınızın ayrıntılarını yazmanın bile harika olduğunu düşünüyorum. Antrenman günlüğünüz olsun. Bireysel ders verirken danışanlarım sürekli bir şeyler yazıyor olmama çok takılır mesela. =) O gün ne hissettiklerini bile not alıyorum. Bu şekilde haftadan haftaya, aydan aya ilerlemenizi daha iyi takip edebilirsiniz. Ve eğer 'araçlar' sizi değil siz onları kontrol edebiliyorsanız, kullanmaya devam edebilirsiniz...
Davranış değişikliğinin çok daha derin bir bakış açısı gerektirdiğini düşünüyorum. Neden ruh halimizi, motivasyonumuzu, hatta kendimize biçtiğimiz değeri, bize başarılı ve başarısız olduğumuzu ispatlayacak her şeyi rakamlara bağlıyoruz, her şey ölçülebilir olsun istiyoruz? Bu sorular önemli.
Rakamsız başarılar diliyorum. Sevgiler.
2 notes
·
View notes