#yasak şehir
Explore tagged Tumblr posts
elestirenadam · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Daha önce Beijing (Pekin)'den fotoğraflar paylaştım ama bir şeyler yazamamıştım. Şimdi önce o gözlemlerini yazacağım. Merak edenler daha önce parça parça paylaştığım fotoğraflara bakabilir. Sonra da fotoğraflarını şimdi paylaştığım Yasak Şehir’i anlatacağım. *** Beijing için en güzel vakitler. Kışın yaklaştığı, havanın soğuduğu ama bir yandan da şehri en güzel gezebileceğiniz dönem. Özelikle tarihi evler olan Hutonglar görülmeli. Buralarda yaşam hâlâ canlı. Bisiklet ve elektrikli bisiklet bir kültür. Herkes bunları kullanıyor. Sokaklar bisiklet deryası. Beijing'de reklam panosu yok. Bu temiz binalar ve sokaklar demek. Reklamı da şirketler bisiklet yaptırarak çözüyor. Hem reklamları oluyor hem de ulaşım sorununu çözüyor. İnsanlar sabah ve akşam sokaklarda spor yapıyor. Topluluklar halde dans ederek sağlıklı yaşam sürdürüyorlar. Wangfujin sokaklarında günlük veya geleneksel elbiselerle dans edenleri görebiliyorsunuz. Kamu yatırımları ile zenginleşen bir toplum görüyoruz. Tek bir eski araba bile yok. Taksilerin tamamı araçların çoğu elektrikli. Çin'de olmayan şeylerden biri kavşak sistemi. Dönerler yok. Ama trafikte hiçbir sıkıntı olmuyor. Trafik lambaları da durduğunuz yerde değil, karşımızdakine göre hareket edebileceğiniz düzende. Bize göre araba kullanmak zor olsa da orada sistem tıkır tıkır işliyor. Çin'de öncelik güvenlik. AVM'de girişlerde arama yok çünkü öncesinde çözüyorlar. Bu yüzden kadın erkek; 7'den 70'e sokaklarda geç saatlere kadar rahatça gezebilir ve eğlenebilirsiniz. Her yer güvenlik kameraları ile dolu. Tacizciyi bulmak en fazla 20 dakikasını alıyor güvenlik güçlerinin. Suç oranları yok denecek kadar az. Bir kafede ders mi çalışıyorsunuz, eşyalarınızı, bilgisayarınızı bırakın 2-3 saat gezin gelin, çalınan hiçbir şey olmuyor. Sokaklar fazlasıyla soya sosu kokuyor. Hemen hemen her yemekte kullanıyorlar. Fakat bir yerden sonra alışıyorsunuz. Pekin ördeğini mutlaka deneyin. DÜNYANIN EN BÜYÜK SARAYI
İkinci günümüzde Yasak Şehir’e gidiyoruz. Ming Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş. Halka halka büyütülmüş. Dünyanın en büyük sarayı. Yapımına 1406 yılında başlanan Saray’ın 14 yılda tamamlandığı kaydediliyor. Yetkililer, ‘Yasak Şehir’i yılda 17 milyonu aşkın turistin ziyaret ettiğini belirtiyor. 720 bin metrekarelik bir alanı kaplayan yerleşke, 1925'ten bu yana müze olarak hizmet veriyor. Kusura bakmayalım ama bizim saraylar bunun yanında bahçe gibi kalıyor. Ahşap şehirde hükümdarların güvenliğini sağlamak için girişler olağanüstü önlemlerle yapılıyor. Hükümdarların ve mandarinlerin girişleri ayrı. Sadece yabancı turistlerin değil, yerli turistlerin de ilgisi büyük. Okullar gezi düzenliyor. Özellikle Çinli kadınlar, geleneksel kıyafetleriyle sarayı geziyor. Çinller tarihlerine ve kültürlerine sıkı sıkıya sarılıyorlar. Yabancıysanız randevu almak ve pasaportla girmek zorundasınız. Kapıda, çatıda, yan sütunlarda, duvarlarda her yerde ejderha görselleri yer alıyor. Ejderha bilindiği gibi Çin kültüründe gücü ve iyi şansı temsil ediyor. Çin yeni yılında, güneş hükümdarın odasındaki 9 ejderhaya vuruyor ve aydınlatıyor. Ayrıca hükümdarın kaldığı yerde 126 oda bulunuyor. İmparatorun gece hangi odada yatacağı bilinmiyor. Suikaste karşı bir önlem. İmparator ile imparatoriçenin kaldığı bölümler de ayrı. Sağında ve solunda haremler var. Yine bir bölümde, imparatorun varisini yazdığı ferman muhafaza ediliyor. Bu dönemin başbakanına da veriliyor. İmparator öldükten sonra orada yazan isimle Başbakan’daki isim karşılaştırılıyor. Eğer tutuyorsa, o kişi başa geçiyor. Avluda bol bol kazan bulunuyor. Yangına karşı önlem almak içinmiş. Yine büyük, devasa buhurdanlıklar karşınıza çıkıyor. Burada tütsü yakılıyormuş. Güneş saatleri uzun ömrü temsil eden telli turnalar ve kaplumbağalar da görülüyor. Bir fotoğrafta paylaştığım tokmaklı duran pirinçten dev kazanlar, 1900’lerin başında Japon işgalinde çalınmış. Sonra tekrar getirilmiş. Yine çıkışa doğru bir tapınak görüyorsunuz. Sarayda 9.999,5 oda yer alıyor. On, göksel imparatora ayrılmış bir sayıdır, bu nedenle Yasak Şehir'in cennette olduğuna inanılan saraya ait 10.000 odadan daha az odası olmalı. Sarayın sağındaki cennet tapınağında bir tek imparator ibadet edebiliyor. Böylece 10 bine tamamlanıyor ve cennete çıkıyor. Yer gelmişken söyleyeyim, sayılar konusunda Çin’de takıntı var. 8 uğurlu bir rakam. Gittiğim restoranlarda sorduğum wi-fi şifresi hep 88888888’di. 8 tane 8. Çin’de başlık parası da var. Ama bu para yine o evlatlara harcanıyor. Yani garantileme gibi bir şey. En düşük başlık parası 188,888 yuen. Orada da 8 var. 4 ise genelde uğursuz kabul ediliyor. Bir büyük fabrikaya gitmiştik. Orada bina numaraları 1-2-3-5-6 diye gidiyor. 4 uğursuz olduğu için verilmiyor. Toplumda din diye bir şey yok ama batıl inançlar sürüyor. Şıncın’da (Hong Kong’a yakın) falcılık ciddi boyutlardaymış. Özellikle iş insanları, gelecek yıl nasıl ekonomik tablo yaşayacaklarını falcılara soruyorlarmış. Konumuza dönelim ve bitirelim. Çin hükümdarlarına 500 yıl hizmet veren Saray, eskiden halkın girişine yasak bölge olduğu için “Yasak Şehir” olarak anılıyordu, 1911 ve 1949 Çin devrimleriyle birlikte imparatorluğun lağvedilme sürecinden sonra insanlığa açıldı. Pekin’i ziyaret eden herkese ‘Yasak Şehir’e zaman ayırmasını öneririz. Burası artık insanlara değil, imparatorlara yasak bir şehir.
26 notes · View notes
kagittankayik · 8 months ago
Text
Bu ülkenin kurtuluşu bilim desen bilimde kat be kat geriyiz. Bu ülkenin kurtuluşu eğlence, turizm desen milleti soymaktan başka bir şey yok. Yabancıya farklı yerliye farklı. Keza tarım desen ancak üreten kan ağlıyor bir şey azıcık para mı ediyor hemen dışarıya satışı yasak. Ürün az mı hemen dışarıdan getir. Yav sen sen tarım ülkesi bir geçmişi olan Topluluksun neden ülkenin parasını dışarıya saçarsın diyen yok. Birimden daha iyi verim al bak işine demek yok. Bir tane kaliteli markan olmuyor hep ilaç kalıntısı.. köyler desen çoğu izbe evler yaşlılarla dolu. Şehir desen bir kaç milyon insanın kölesi olmuş 60 milyon insan. Köylü desen o 3,5 insana köle olmuş. Neymiş şükür yok ulan gerizekalilar. İnsan dolandırılirken daha fazla dolandirilmadik diye mi şükür etsin. Yetmiyor Ortadoğu zihniyetinden kurtulmaya çalışan bu halka milyonlarca göçmen geliyor.
Bilim yok
Felsefe yok
Tarım yok
Ekonomi zaten yok ancak faiz indir faiz kaldır. Parası olan düşük kredi ile para alıp kısa vadedem dolar alıp bekletsin aynı paralı insanlar şimdide faiz e koysun mis gibi iş.
Eğitimi desen öldürüp öldürüp durmaya devam. Bundan kötü bakan gelmez dedikçe fetocu , menvilco adamlar milli eğitim bakanı oluyor. Sınıflar 50 60 kişi eğitim almanın derdinde harbiden bu halkin çocukları koyun mu? Bunu mu hak ediyor sinif dediğin 15 kişiyi geçmeyecek sen devlet olarak temel eğitim hakkını ve temel gıdayı veremedikten sonra niye varsın. Yemin ediyorum akp zihniyetinden aldığım nefretin e�� değeri üç harfli başka şeylerle eşdeğer
13 notes · View notes
seyyahh-h · 7 months ago
Text
NAR ÇİÇEĞİ VE HİKAYESİ...
Efsaneye göre Cihangir Hanlığı'nın genç Prensi Salim Şah, birgün raksını görüp hayran kaldığı, Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye aşık olur...
Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister...
Kurallar ise farklı...
Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi yasak, hele bir rakkase ile evlenmesi akıldan bile geçmemesi gereken bir düşüncedir...
Zamanla bu aşk yasağa rağmen büyür, iyice alevlenir.
Bütün Hanlığı sarar.
Anarkali ile Salim Şah'ın aşkı ağızdan ağıza anlatılır.
Bu hâl prensin babası olan Han Akbar tarafında ise büyük bir rahatsızlık yaratır.
Aşıkların birbirini görmesi yasaklanır.
Ama ferman dinlemeyen gönül, burada da ferman dinlemez.
Aşıkların ilişkisi sürer gider.
Aşk hükmünü sürdürür. Efsane aşk iyice dillenir.
Civar hanlıklara da yayılır.
Bununla başedemiyeceğini anlayan Akbar Han çareyi sevdalıları ayırmada bulur.
Çözüm çok zalimcedir. Güzel rakkase Anarkali ibret için kentin ortasında yapılan, penceresi olmayan dört duvardan ibaret dar bir odaya hapsedilir. Arkasından giriş kapısı da duvarla örülüp kapatılır.
Ölüme terkediştir bu..
Prens şaşkın ve çaresiz, bu aşkı efsaneleştiren şehir halkı ise ağlamaklıdır.
Her gün gelip bu hücrenin önünde, Hanın insafa gelip güzel Anarkali'yi affetmesini bekler.
Bir müddet sonra umutlar kesilir.
Artık duvarlar yıkılsa da güzeller güzeli Anarkali'nın sağ çıkma ihtimali yoktur. Halk yavaş yavaş çekilir. Bekleme duvarının önü boşalır.
Ama Aşk mecnunu prens, maşukunun çevresindedir hep. Gönüldeki sevda ve sevilen ölmemiştir. Gözleri kapının örüldüğü duvarda sesiz bir tevekkül ile beklemededir.
Mevsimler geçer bahar olur, tabiat canlanır.
Bir gün o taş duvarda da bir kıpırtı başlar.
Prensin gözünü hiç ayırmadığı o duvarda güzel Anarkali'nın girdiği kapının taş örgüleri arasından ince zarif bir dal filizlenmiştir.
Bunu duyan halk tekrar toplanmaya ve hergün bu hayat izini izlemeye başlar.
Günler geçtikçe yeni dallar, yeni filizler çıkar o taşın bağrından ve tüm dallar tomurcuklarla yüklüdür, çiçek açacaktır aşk.
Bir sabah duvarın önüne gelenler, duvarın baştanbaşa kırmızı nar çiçekleriyle kaplı olduğunu görürler. Hayranlık veren bir güzellik vardır.
Adeta güzel Anarkali'nin tüm güzelliği nar çiçeklerindedir.
Bir gecede bütün nar çiçekleri açmıştır. Mevsimler boyu orada aşkın umuduyla bekleyen prens ise duvara yaslanmış nar çiçekleri arasında mutlu bir ifade ile ruhunu teslim etmiştir...
Aşk çiçekleri açmış, aşığın kalbi ise Anarkali'nin güzelliğini seyrettiği o çiçeklerin ihtişamına dayanamamıştır. Sevdalarıyla birlikte maşukunun yanındadır artık.
Rivayet şu ki;
O güzelim ateş rengi nar çiçeklerinin çıkış yeri güzeller güzeli Anarkali nin aşk dolu kalbidir.
Taşları delip sevdiğine kendini göstermiştir...
Not:
Anarkali Hint dilinde nar çiçeği demektir.. 🌺😢
Tumblr media
11 notes · View notes
vintages-s · 1 year ago
Text
Yusuf'un gözleri bir derin kuyu
Yusuf'un gözleri bir gizli bahçe, yağmur yemiş gül vurgunu bir yasak kent surları kuvvetli, bir iç şehir kapıları kilitli yağmurdan sonra açan güneş
Züleyha'ya Yusuf'un gözleri, güneşten sonra yağan yağmur, yine Yusuf'un gözleri Yusuf'un gözleri zindan nedir bilmeyen Züleyha'nın zindani,
Yusuf'un gözleri Züleyha'nın zindanında gün başlangıcı bir derin kuyu Yûsuf'un gözleri, evvel Yûsuf'un gözleri, ahir Yusuf'un gözleri
içinden Misar geçen Nil bestesi, yine Yusuf'un gözleri
bir muamma ki Yusuf'un gözleri, çözmek istedikçe Züleyha,
kendi üzerine kapandı Yusuf'un gözleri
kaldırıp da gözlerini Züleyha
ne renktir bilemedi Yusuf'un gözlerini
bileydi de öleydi âh, siyâh
bir leyla olan Yusuf'un gözlerini
simsiyah bir leyla olan Yusuf'un gözlerini
30 notes · View notes
militankaos · 8 months ago
Note
Kafama bir soru takıldı, seni google yerine kullandığım için üzgünüm.
Şimdi, ideolojine göre yönetilmek size ters düşüyor. Devletsiz bir yönetimi tercih ediyorsun çünkü kimse kimseye üstten bakamaz. O halde hukuk ve yasalar da mı sizin için engel olunması gereken bir tehdit? Yasalar insanların kötüye çekilmesini engellemek için çok keskin bir silah, tabiki insan haklarını(?) da barındırıyor içinde fakat düşününce yasaların da mı olmaması gerektiğini savunuyorsun?
-👤
Güzel soru ama açıklaması çok uzun olacak tahminimce. Şimdi, bu iyi kavranılması gereken bir mevzu, zira ben bile açıklarken zorlanıyorum. Hukuk ve yasalar, devletin elinde. Bunu unutmadan yasalar ve hukuk hakkında konuşacağım şimdi sana. Bu yasaların asıl amacı, halkı bir düzen içinde tutmak, korumak değil. Zira, insan hakları yanılgısı yazımda "suçları engellemek için konulan yasaların suçları arttırdığı" probleminden bahsetmiştim. Bu, ağır bir cümle ve insan kabullenmek istemiyor, farkındayım. Ama işin özünde gerçek tam olarak bu Anonim. Kapitalizmin yapı taşları insanları suça yönlendirirken, kapitalizmi içinde barındıran devletler de bu suça ceza vermek için yasalar çıkarıyor. İnsan canının herhangi bir karşılığı yok devlet elinde. Şimdi sana basit birkaç örnek vereceğim.
Hangi bölgede "Kadın" kavramı "ahlak, namus, ayıp" üçgeni arasında sıkışıyorsa, o bölgede taciz ve tecavüz olayları yüksektir. Nerede patronlar işçilerin emeğinden rahatça çalabilmek adına yasalara ihtiyaç duyuyorsa, o bölgede hırsızlık olayları yüksektir. Nerede ot/uyuşturucu gibi maddeler yasaksa, o ülkede veya o kesimde bağımlı oranı yüksektir.
Yasak olmasaydı meyve, Adem arzu duyar mıydı meyveye? Gibi bir felsefik problem üzerinden ele aldığımızda da, yasak olana duyulan arzu ve dürtüyü ortaya çıkarırız.
Ufak bir örnek daha, ülkede trafik ışıklarının olmadığı tek şehir Sinop'tur. Ve gel gör ki Anonim, ülkede trafik kazalarının en az olduğu şehir de Sinop'tur.
Tüm bu örnekler bize şöyle bir çıkarım yaptırıyor. "İnsan, eylemlerinde özgür olduğu sürece ahlaklıdır. Dayatılan veya zorlanılan durumlara karşı ahlaksızlaşır."
Tabii ki tecavüz, cinayet ya da diğer suçların insan ve toplum ilişkisine, kişinin yaşama ve özgürce yaşama hakkına zarar verdiğini kabul ediyoruz. Fakat yasalar, suçu önlemez. Sadece suçun maddi bir karşılığı olmasını sağlar. Ve aynı zamanda, suçu arttırır.
Devletin varlığı bir noktada yasalar ve hukuka bağlıdır değil mi? Yasaların sözde amacı da insan canını güvence altına almaktır değil mi? Eğer suç olmasa, yasalara da gerek duymayacağımızdan devlete olan ihtiyaç da azalır. Devlet, kendisine ihtiyaç duyan bir halk ister. O sebeple suçu cezalandırır gibi gözükerek yasalar ile, el altından bazılarını da suç için teşvik eder. Çünkü suç biterse, halkın korkusu azalır. Korkusu azalan halk, devlete muhtaç konumunda olmaz. Devlet, kişilerin özgüvenini yıkmak üzere hareket eder. Gerek okullarda, gerek iş yerlerinde, gerek toplum zihniyetinde. Özgüveni kırılmış bireyin suça yatkın olduğunu da, bizler biliyoruz.
Bu sebepten hep bir ağızdan tekrar ediyoruz. Yasalarınız sizin olsun, üç kuruşluk hukunuz, kurallarınız, ahlakınız. Bize, insanlık gerek. Umarım anlaşılır olabilmişimdir.
5 notes · View notes
aynodndr · 4 months ago
Text
Tumblr media
GİTME
bunca yıl bekleyişim boş değil
bunca yıllık umudum anlamlı
şimdi daha iyi anlıyorum
tüm eksik yanlarımı...
bu şehir şimdi yasak
bu şehir imkansız tellerle örülü
bu şehirde tüm sokaklar çıkmaz
ama sen yine de
bir kalem seç kendine ve
bir kalp de sen koy şu duvarlara
ben çıkmaz sokaklara yazdım bile adını
dikkatle bak göreceksin
okuyup geçsinler istiyorum
evet...
!!!herkes geçsin, ama sen geçme...!
...yokluğun sitem dolu bir derya
bir damlasına bile yok tahammülüm!
yüzme de bilmem ki,
bak, yüreğimin sandalları hep kırık
şimdi bir vapur gelse şuraya
bekleyen bir sürü yolcu
sanırsın tüm şirinlikler karşıda
senin toprakların benim vatanım
işte tüm güzellikse burada
birlikte geçemezsek sevdalar şehrine
biliyorum çok bencilce,
herkes geçsin ama sen geçme...
sokaklarda toprak kokusu
bak çiğ tanelerini misafir etmiş
yapraklarında çiçekler.
ağaçlar, saklıyor serçe kuşlarını
rüzgarın hışmından!
bir şıpırtı,bir serinlik...
hadi tut şu sırrın ucundan
birlikte ıslanalım
yüreğimin tutuklu yangını ol
bu şehirde yangın olursa
bu yağmur da söndürmez
bunu bir sen bil,
ellerim kor bir alevdir
herkes bıraksın ama sen bırakma
sensiz dallarımda eksik kuşlar
yapraklarım sararmış ve suskun
bu çiçek yalnız senin saksında açacak
bilmelisin...
beni al kendine ve toprağında büyüt
şehrin en kuytu köşelerinde sakla beni
çiçeklerim hep gülücük olacak değil ya...
bazen çiğ taneleri akacak aralarından
mahzun mahzun bakacaklar halime
yüzüne gölge düşse kururum...
kıyamam hüznümü de görmeni
herkes görsün ama sen görme...
tek bir dileğim var gitme...!
güneşimi götürme üstümden
kuru bir ağaç olurum yokluğunda
kanadı kırık bir kuş.
gökyüzüm bulutlanır, gökyüzüm sahipsiz...!
bir tek ölüm ayırsın bizi
adımını atma benden önce
sönse de tüm mutluluk ışıkları bu şehirde
...herkes gitsin ama sen gitme...!
@lıntı
2 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 1 year ago
Text
Tumblr media
Yaklaşık 34 yıldır Kanada’da yaşıyorum. Burada bahar geç gelir. Ağaçlar Mayıs ayının sonunda çiçek açarlar. Yalnız bir ağaç vardır, bizdeki kardelen gibi… Nisanın sonunda çiçek açar. Eksi derecede bile zamanı gelince çiçeğinin açar.
Bundan yaklaşık 25 yıl öncebir Cumartesi günü öğle yemeği için bir restorana gidiyorum. Hava güzel artı 14 derece.. Mayıs ayının ilk haftası… Şehir içinde çoktur, kısa boylu geniş saçaklı bir ağaç. Çiçekleri o kadar güzel açmış ki.. Ağaçtan bir dal kırdım, elimde restorana götürdüm. Sık gitti��im bir restorandı. Cumartesi günleri tavuk kanadıyla bira günleri olur. Ben de iki haftada bir uğrardım. Garson kızlar beni tanırlar, her gidişimde tebessümle karşılarlardı. Üniversite öğrencisi kızlar çiçeği elimde görünce tebessümle karşılamadılar. Dışarda balkonda oturdum. Bira ve tavuk kanadı söyledim. Balkonda oturanlar da çiçeğe doğru baktılar, anlayamadım. Garsonlardan biri ya da müşterilerden biri telefon etmiş olacak ki 20 dakika geçti, çiçek masanın üzerinde. Belediyeye ait çevre koruma arabası geldi, park etti. İçinden 35 yaşlarında bir adam çıktı, gülümseyerek bana doğru geldi. Masadaki çiçeğe baktı. Nezaketli bir şekilde “O çiçeği alıp arabama gelir misiniz?” dedi. O zaman anladım. Bu çiçeği dalıyla kırmak yasak. “Mahkemeye mi gitmek istiyorsun, yoksa para cezası mı vereyim” dedi. “Ne kadar para cezası” dedim. Bir metre çıkardı ve dalın boyunu ölçtü. Yaklaşık 40 cm. “40 dolar yazacağım” dedi ve yazdı. Pazartesi günü 40 doları belediyeye ödedim.
Kendi ağacının dalına dokundurmayan Kanadalı bizim Kaz Dağlarını dümdüz ediyor. Hem doğayı katlediyor. Hem de siyanürle altın arıyor, insan sağlığını tehdit ediyor. Bunlar 40 cm ağaç dalı için ceza kesiyor. Ya bizim dağlarımız!
Ozbay Melanie
#Çanakkale
Paylaşın çoğalsın farkındalık
6 notes · View notes
poeticalso · 1 year ago
Text
Lakin yenilmedik;
Kafam ikinci bir insandı yanımda
Çoğunun yüzünü unuttum büsbütün
Yalnız, çok ince, çok uzun bir burundur aklımda kalan
Bir tek kaygıları vardı, hakkımda hüküm okunurken
Heybetli olmak
Değildiler
İnsandan çok eşyaya benziyorlardı
Duvar saatlari gibi ahmak
Kibirli ve kelepçe, zincir filan gibi hazin ve rezildiler
Evsiz ve sokaksız bir şehir
Tonla ümit, tonla keder
Dört ayaklı mahluklardan yalnız kediler
Yasaklar dünyasındayım
Yarin yanağını koklamak, yasak
Çocuklarınla yemek yiyebilmek aynı sofrada, yasak
Yazdığın mektubun kapatmak zarfını
Ve zarfı yırtılmamış mektup almak, yasak
Yatarken lambayı söndürmek, yasak
Tavla oynamak yasak
Ve yasak olmayan değil
Yüreğinde gizleyip elde kalabilen şey
Sevmek, düşünmek ve anlamak
Tumblr media
4 notes · View notes
ozamanbenyokum · 2 years ago
Text
Solo Travel: Meryem Ana, Efes ve Şirince
Herkese merhaba. Solo Travel yani tek başıma seyahat yapmayı özlemişim. Bazı insanlar vardır. Yalnız başına hiçbir şey yapamaz. Tatil yapmayı bırakın tek başına bir kafeteryada oturup kahve bile içemez. Ben asla onlardan olmadım. Kendimle eğlenmeyi bilen ve seven biriyim. Elbette sosyal olmam gereken zaman dilimleri oluyor. Fakat kendimi eğlendirmesini de bilirim. Bir ara solo travel ile ilgili detaylı bir yazı yazmayı düşünüyorum, avantajlarını ve dezavantajlarını konuşuruz.
Cumartesi hep aklımda olan ama bir türlü zaman bulamadığım bir tura gittim. Meryem Ana-Efes-Şirince üçlüsünü şöyle bir gezdim. Meryem Ana'ya 2012 yılında gitmiştim. Efes'e gidişimi bile hatırlamıyorum. Düşünün o kadar eski. Şirince'ye ise yıllar yıllar önce.
Tumblr media
Öncelikle Meryem Ana Evi'nden bahsetmek istiyorum. Hristiyan dininin en önemli kişilerinden biri Hz. Meryem, herhangi bir birliktelikle değil kutsal ruh aracılığıyla Hz. İsa'yı doğurur. Hz. İsa'nın ölümünden 4-6 yıl sonra kadar Hz. John'un Meryem Ana'yı Efes'e getirdiği söylentiler arasında yer alır. Bu arada tabii ki Meryem'in nerede olduğuna dair araştırmalar bir yandan devam eder. Alman rahibe A. Katherina Emmerick rüyasında Meryem Ana'nın evini görür. Lazarist papazlar da bu rüya üzerine yola çıkarlar ve Meryem Ana'nın Efes'te yaşadığını ortaya çıkarırlar. Tabii bu buluş Hristiyanlık dünyasında yepyeni bir buluş olur. Müslümanlarca da kutsal sayılan bu evde 1967 yılından beri her Ağustos ayının 15. gününde ayinler düzenlenir.
Tumblr media
Meryem Ana Evi'nin hemen aşağısında neredeyse beş tane çeşme bulunuyor. İlk üçü Aşk, Sağlık, Para çeşmesi. Üçünden de içtim. Sonra da bir peçete veya kağıda dileklerinizi asıp yazabiliyorsunuz. Tabii bir peçeteye dileğimi yazıp bağladım. Meryem Ana Evi'nde fotoğraf çekmek elbette yasak. Flaşlı yahut flaşsız, fark etmiyor.
Tumblr media
Meryem Ana Evi'nden çıktıktan kısa bir süre sonra Efes'e varıyoruz. Aslında yukarıdaki fotoğraf Efes Antik Kent'in için yer alan belki de en önemli eser. Celsus Kütüphanesi ile Efes son bulsa da ben kütüphane ile başlamak istedim. Celsus Kütüphanesi, MS 110-135 yılları arasında Celsus onuruna oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmış. Ortalama 12-14 bin arasında kitap bulunan kütüphanenin mimarisi de ilginç. Duvarın iki katlı olması kitapların çok soğuk ve çok sıcak dönemlerde hasar almasını engellemiş. Kütüphane dış yüzeninde ise bizi kadın heykel karşılamakta. Bunlar: Sophia(bilgelik, akıl), Arete(erdem, karakter), Ennoia(kader, muhakeme), Episteme(ilim, bilim)
Tumblr media
Efes Antik Şehri, oldukça büyük ve her yapı gerçekten saatlerce incelenebilir. Fakat hafta sonu olduğu için çok kalabalıktı, sadece önemli bilgileri alıp başka esere geçtik. O yüzden detaylıca öğrenebilme olanağım olmadı. Bir ara yine tek başıma gitmeyi düşünüyorum. Yukarıda paylaştığım ise Hadrian Tapınağı. Küçük olmasına göre gösterişli. Kemerli yapıların ortasında mutlaka bir taş bulunmak zorundaymış. Burada da görüyoruz. Bu yapı, Roma İmparatoru Hadrianus'u onurlandırmak için yapılmış. Korinth düzenine göre inşa edilen tapınak, MS 4. yüzyılda kısmen yıkıldığı için bir daha inşa edilmiş ve dönemin tarihlerini gösteren 4 kabartma eklenmiş. Bunlar: Ephesos’un kurucusu Androklos’un yaban domuzunu öldürüşü, Herakles’in Theseus ile savaşı, Amazonlar ve tanrılar toplantısı, Dionysos ile alayı.
Tumblr media
Aslında biraz da Efes Antik Kenti efsanesine kısaca göz atalım istiyorum. Atina prensi Androklos, şehir kurmak ister ve bunun için de bir kahine gider. Kahin, prense yaban domuzuyla balığı birlikte gördüğü yerde şehri kurabileceğini söyler. Prens, bugünkü Pamucak sahilinde balık avlar. Balıkları ateşe atıp pişirirken yaban domuzu karşısına çıkar, kahinin sözü aklına gelir. Böylelikle prens Androklos, Efes Antik Şehri'ni kurar. İlk kurulduğu dönemde nüfusu 250 bin civarında olan Efes'te tüm toplumlar birbirinden etkilenmiştir elbette. Düşünsenize kimler kimler gelmiş geçmiş bu topraklardan. Ticaretler yapılmış, tuvaletlerde sosyalleşilmiş... Tiyatrolarda oyunlar oynanırken bir yandan meclis konuşmaları yapılmış. Ne kadar yazsam sanki hep az kalacak gibi. O kadar çok görülmesi gereken yapı var ki... Hepsinin de ayrı bir hikayesi var. Mutlaka gezmeniz gerekiyor, mutlaka.
Tumblr media
Efes'i gezdikten sonra yolumuz Şirince'ye düştü. Bu arada İsa Bey Camii'sini de gezecektik fakat kapalıymış, başka sefere dedik. Rotamızı bu güzel köye çevirdik. Özgün adı olan Kırkınca'nın, efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Kırkınca adı, Kirkice, Kirkince ve en nihayetinde Çirkince olmuş. Fakat İzmir valisi Kazım Dirik'in, talimatıyla Şirince adını almış.
Tumblr media
Gerçekten tatlı ve şirin bir köy olan Şirince'nin adı Çirkince kalsaydı çok üzülürdüm. Meyve şaraplarıyla ünlü köyün, bence gözlemeleri de oldukça meşhur. Yemeğinizi yedikten sonra bir kumda kahve içmeden de olmaz. Kahve için Nuta'yı tercih edebilirsiniz. Çoğu yerde meyve şaraplarının tadım ikramlığı yapılıyor. Biz tur olarak, Taş Mahzen Şaraphane'yi tercih ettik. Nar ve Vişne şarapları diğerlerinden biraz daha pahalı. Karadut şarabı da efsaneydi. Sahipleri ve çalışanlar da oldukça ilgili ve güler yüzlüler.
Çok güzel bir gün geçirip eve döndüm. Genellikle ailesiyle gelenler çoktu. Günübirlik turlarda fazla sohbet etme şansınız olmuyor insanlarla. Ama yine de tanıştığım birkaç kişi oldu. Efes'in bu kadar yakınımda olması büyük bir şans gerçekten. Gezilecek o kadar yer var ki... Keşke benden bir tane daha olsaydı diyorum. O hep gezsin, para sıkıntısı da olmasın. Ama işte mümkün değil. Şimdilik benden bu kadar.
Sevgiyle, sanatla ve adaletle kalın...
12 notes · View notes
31sert-erkek · 1 month ago
Text
iş gezisi için gittiğim şehir dışında kaldığım otelin restoran bölümünde tanıştığım , sohbetimize barda devem ettiğimiz ve son olarak ta sabah kadar seviştiğimiz sikiştiğimiz tek gecelik yasak aşkım
Tumblr media
2K notes · View notes
devrimakturk · 8 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yıl: 2125 (bundan 100 yıl sonra)... Yer: Diyarbakır...
Uzaylıların istilasına uğrayan kentte "Kanal Diyarbakır" projesi gerçekleşiyor. Kanal Diyarbakır projesi nedeniyle şehir 2'ye bölünüyor.
Saat 22.00'dan sonra UFO'lar eşliğinde kentte gözlemler yapılıyor ve belli başlı saatler dışında dışarıya çıkmanın yasak olduğu emrediliyor ...
Peki, sizce Diyarbakır'da 100 sene sonra neler yaşanacak?
Hadi yorumlara ...
Tasarımlar şahsım tarafından yapay zekâda üretilmiştir. Etiketsiz ve izinsiz kullanımları yasaktır...
Diyarbakır, uygarlıklara beşiklik eden ve 33 medeniyete ev sahipliği yapmış olan mukaddes ve kutsal bir şehirdir. Sanatçıların da sevdasını kazanan bu mukaddes şehir; kültürden spora, gastronomiden sanata kadar birçok projeye ev sahipliği gerçekleştiriyor.
''Hadi Gel, Diyarbakır'a Gel''
Tarihi Eserler 🗝️
Doğal Güzellikler🏔️
Eşsiz Lezzetler 👨🏻‍🍳👩🏻‍🍳
Sporlar 🧗🏻‍♂️🚵🏻
Kültürel Değerler 🕌
ve daha birçok özelliğe sahip şehrimiz, tüm misafirlerimiz için her an hazır.
Siz yeter ki gelin.😊
Kültürün, sanatın, müziğin, edebiyatın, tarihin, sporun, gastronominin, arkeolojinin, birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin şehri olan Diyarbakır'a hoş geldiniz. Mezopotamya'nın kalbi, uygarlığın başkenti olan Diyarbakır'a her zaman bekleriz...
Diyarbakır'a gelin, medeniyetin başkentine merhaba deyin ...
Diyarbekir Mala Mine 🟩🟥 | Bîst û Yek 🍉
Diyarbakır Benim Evimdir 🟥🟩 (21) 🍉 ...
0 notes
cengish05 · 2 months ago
Text
Batman'da 10 günlük eylem yasağı
Valilikten meydana getirilen açıklamada, şehir genelinde 15 Kasım’dan itibaren geçerli olmak suretiyle açık alanlarda toplanma, yürüyüş ve basın açıklaması şeklinde eylemlere 24 Kasım saat 23.59’a kadar 10 gün süreyle yasak getirilmiş olduğu duyuruldu. Açıklamada, “İlimiz sınırları içinde refah ve güvenliğin, şahıs dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin ve kamu esenliğinin sağlanması,…
0 notes
tripuck · 4 months ago
Link
0 notes
gundembuca · 6 months ago
Text
Sokakta Başıboş köpek olmayacak
Tumblr media
Başıboş sokak köpekleri sorununun çözümüne ilişkin düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde. Tarım, Orman ve Köy işleri Komisyonu'nda yapılan son toplantıda 17 maddeden oluşan teklif kabul edildi. Teklife göre başıboş sokak köpekleri toplanacak ve barınaklara alınacak. UYGULAMAYI GERÇEKLEŞTİRMEYEN YETKİLİLERE 2 YILA KADAR HAPİS AK Parti'nin hazırladığı Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik öngören 17 maddelik teklife göre; başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili yetki belediyelerde olacak. Uygulamayı gerçekleştirmeyen yetkililere 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Teklifle evcil hayvanlarını terk edenlere ve sahipsiz hayvan popülasyonunu artıranlara da ceza kesilecek. SAHİPLENDİĞİ KÖPEĞİ SOKAĞA BIRAKANA 60 BİN TL CEZA Sahiplendiği köpeği sokağa bırakanlar, hayvan başına 60 bin lira ceza ödeyecek. Köpekleri şehir dışındaki boş arazilere bırakan belediye ya da derneklere de hayvan başına 50 bin lira ceza uygulanacak. Başıboş köpekler kısırlaştırılacak, barınaklarda yaşatılacak Düzenlemeye göre, başıboş sokak köpekleri kısırlaştırılacak, aşıları yapılacak, sahiplendirilinceye kadar bakımları barınaklarda sağlanacak. "ÖTANAZİ" KELİMESİ ÇIKARILDI Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 9. maddesindeki "Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır" hükümleri uygulanacak. Yerel yönetimler sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkili olacak. Hayvanlara yapılacak müdahalenin sadece tıbbi gerekçelerle değil Kanunda yer alan diğer istisnai durumlarda da yapılabilmesine imkan sağlanacak.
Tumblr media
"YAŞAMLARI DESTEKLENMELİDİR" İFADESİ KALDIRILIYOR Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların hayvan bakımevlerine toplanması ve buralarda rehabilite edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle bakımevleri dışında bir hayvana bakmanın onun yasal sorumluluğunu alarak sahiplenilmesi suretiyle mümkün olabileceği ilkesi kabul edilecek. Kanun'un ilkeleri arasında yer alan "Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir" ifadesi yürürlükten kaldırılacak. Hiçbir maddi kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insani ve vicdani sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanları sahiplenmek isteyen ve Kanun'da öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda eş güdüm sağlanması esas olacak. Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlayacak, eğitim çalışmaları yapacak. Hayvan bakımevlerine alınan hayvanlardan rehabilite edilen köpekler sahiplendirilinceye kadar bu yerlerde barındırılacak. Doğru ve güncel veri sağlanabilmesi amacıyla hayvan bakımevlerine alınan hayvanlar Tarım ve Orman Bakanlığı veri sistemine kaydedilecek. https://www.youtube.com/watch?v=ABubAktRHN4&t=13s Read the full article
0 notes
aynodndr · 1 year ago
Text
Tumblr media
bunca yıl bekleyişim boş değil
bunca yıllık umudum anlamlı
şimdi daha iyi anlıyorum
tüm eksik yanlarımı...
bu şehir şimdi yasak
bu şehir imkansız tellerle örülü
bu şehirde tüm sokaklar çıkmaz
ama sen yine de
bir kalem seç kendine ve
bir kalp de sen koy şu duvarlara
ben çıkmaz sokaklara yazdım bile adını
dikkatle bak göreceksin
okuyup geçsinler istiyorum
evet...
!!!herkes geçsin, ama sen geçme...!
...yokluğun sitem dolu bir derya
bir damlasına bile yok tahammülüm!
yüzme de bilmem ki,
bak, yüreğimin sandalları hep kırık
şimdi bir vapur gelse şuraya
bekleyen bir sürü yolcu
sanırsın tüm şirinlikler karşıda
senin toprakların benim vatanım
işte tüm güzellikse burada
birlikte geçemezsek sevdalar şehrine
biliyorum çok bencilce,
herkes geçsin ama sen geçme...
sokaklarda toprak kokusu
bak çiğ tanelerini misafir etmiş
yapraklarında çiçekler.
ağaçlar, saklıyor serçe kuşlarını
rüzgarın hışmından!
bir şıpırtı,bir serinlik...
hadi tut şu sırrın ucundan
birlikte ıslanalım
yüreğimin tutuklu yangını ol
bu şehirde yangın olursa
bu yağmur da söndürmez
bunu bir sen bil,
ellerim kor bir alevdir
herkes bıraksın ama sen bırakma
sensiz dallarımda eksik kuşlar
yapraklarım sararmış ve suskun
bu çiçek yalnız senin saksında açacak
bilmelisin...
beni al kendine ve toprağında büyüt
şehrin en kuytu köşelerinde sakla beni
çiçeklerim hep gülücük olacak değil ya...
bazen çiğ taneleri akacak aralarından
mahzun mahzun bakacaklar halime
yüzüne gölge düşse kururum...
kıyamam hüznümü de görmene
herkes görsün ama sen görme...
tek bir dileğim var gitme...!
güneşimi götürme üstümden
kuru bir ağaç olurum yokluğunda
kanadı kırık bir kuş.
gökyüzüm bulutlanır, gökyüzüm sahipsiz...!
bir tek ölüm ayırsın bizi
adımını atma benden önce
sönse de tüm mutluluk ışıkları bu şehirde
...herkes gitsin ama sen gitme...!
...Rüzgar ...
3 notes · View notes
pazaryerigundem · 7 months ago
Text
Manisa'da yayalar için denetimler sürüyor
https://pazaryerigundem.com/haber/181443/manisada-yayalar-icin-denetimler-suruyor/
Manisa'da yayalar için denetimler sürüyor
Tumblr media
Manisa Büyükşehir Belediyesi, Manisalıların şehirde huzur ve güven içerisinde yaşamaları amacıyla görev ve sorumluluk alanındaki kontrollerini aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda vatandaşlardan gelen talepler üzerine Ulaşım Dairesi Başkanlığına bağlı Trafik Zabıta ekipleri, şehir merkezinde park ve yeşil alanlardaki yürüyüş yollarını kullanan motosiklet ve elektrikli bisiklet kullanıcılarına yönelik denetimlerini sıklaştırdı.
MANİSA (İGFA) – Manisa Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığına bağlı Trafik Zabıta ekipleri, vatandaşların yoğun olarak kullandığı park, yeşil alan ve dinlenme alanlarındaki yürüyüş yollarını kullanan motosiklet ve elektrikli bisikletlere yönelik denetimlerini sürdürüyor. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi ekipleri, vatandaşlardan gelen yoğun talep ve şikayetler doğrultusunda Şehzadeler ilçesi sınırları içinde yer alan Ulupark’ta denetim gerçekleştirdi. Sabahın erken saatlerinden itibaren başlayan denetimlerin gece saatlerine kadar devam edeceği belirtilirken, parkın içindeki yürüyüş yollarını kullanan motosiklet ve elektrikli bisiklet sürücülerine uyarılarda bulunuldu ve cezai işlem uygulandı.
“AMACIMIZ YAYALARIN VE ÇOCUKLARIN GÜVENLİĞİ”
Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak vatandaşların huzuru ve güveni için çalışmalar yürüttüklerini belirten Ulaşım Dairesi Başkanlığı Trafik Zabıta Amiri Orhan Karaca, gerçekleştirilen denetimlerle ilgili şunları söyledi: “Yayaların kullanımına ait olan parklarda, sevgi yollarında motosiklet ve elektrikli bisiklet girişini önlemek için denetimler yapıyoruz. Burası yayalara ait ve park olduğu için özellikle çocuk çıkması muhtemel. Yaptığımız denetimlerde cezai işlem de uygulamaya başladık. Motosiklet ve elektrikli bisiklet girişinin yasak olduğuna dair tabela da var. Amacımız, yayaların ve çocuklarımızın güvenliği. Bunun için çalışıyoruz.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes