#Kış Festivali
Explore tagged Tumblr posts
cemrelinko · 20 days ago
Text
Mesele sadece Noel meselesi mi?
Yılın bu zamanını pek severim. Hep severdim. Hatta bir seferinde yine geleneksel Aralık alışverişi sırasında Emek “Sen geçmiş hayatında Vatikan’da Noel hazırlıklarını organize eden bir azize olmalısın” demişti. Benim de kendime “Acaba Katolik özentisi miyim?” diye sorduğum çok oldu. Sonra aklıma Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filmindeki o meşhur replik geldi. Hani Haluk Bilginer’in söylediği: “Yani bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey.”
Tumblr media
Kış tüm toplumlar için her zaman zordu. Gün ışığından fakir, ısınmak ve beslenmek için daha çok efor sarfedilen günler, karanlık ve uzun geceler. İnsanların kışın kutlanan özel günleri bu vakti geçirebilmek, anlamlı bir şekilde değerlendirebilmek ve böylece göz açıp kapayıncaya kadar bahara kavuşabilmek için ürettiğine inanıyorum. Bunu çok insani buluyorum.
Hatırlar mısınız? Geçtiğimiz yıl Nardugan Bayramı gündem olmuştu. Bu dönemde dünya noel havasına girince toplumun bir kısmı bunun Türk ve İslam adetlerine uygun olmadığını, bir kısım da aksine bu geleneklerin Türk topluluklarında doğduğunu iddia etmişti.
Tumblr media
Ayaz Ata ve Kar Kızı
Türkolog Murad Adji ve sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, İslamiyet öncesi Türkler'in her yıl 21 Aralık'ta bir kış gündönümü bayramı olarak Nardugan’ı kutladığını ve bu bayramın Hristiyanlıktaki Noel yortusunun atası olduğunu öne sürmüştü.
Aktarılana göre Ayaz Ata isimli figür, Türk ve Orta Asya mitolojilerinde soğuk tanrısı. Ayaz Ata göğün altı deliğinden soğuk hava üfler ve böylece kış gelir. Kimi kültürlerde kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere yardım eden bir evliyadır. Bir tür Noel Baba gibi düşünülebilir. Kazaklarda ise ilk karın yağması ile kutlanan Soğumbası isimli bir eğlence var. Azericedeki Şahta Ata sözcüğü de yine Ayaz Ata anlamına geliyor.
Buna karşın kimi Türkologlar İslamiyet öncesi Türklerin böyle bir bayram kutladığını gösteren bir belge olmadığını, Nardugan’ın Hıristiyanlıktan etkilenmiş Türk kökenli topluluklar tarafından kutlandığını iddia etmiş. Hala bazı Türk toplulukları Nardugan kutlanmaya devam ediyor. Bodrum’un Gündoğan beldesinde de 2010’dan beri Nardugan kutlaması yapılıyor. 21 Aralık gecesi ateş yakılıyor, Ege türküleri eşliğinde yöresel oyunlar oynanıyor.
Tumblr media
Kolombiya'da Mum Günü
Sadece Türklerde ya da Avrupa’da değil, birçok başka yerde de kışın kutlanan bayramlar var. Örneğin Kolombiya’daki Mum Günü. Her yıl 7 Aralık’ta pencerelerde, balkonlarda, kaldırımlarda, insanların görebilecekleri her yerde mumlar yakılıyor. Yakılan her bir mum için dilek tutuluyor ya da şükrediliyor. "Natillas" adı verilen bir muhallebi ve yine bölgeye özgü bir sıcak çikolata tüketiliyor.
Tumblr media
Natillas
Porto Riko’da "Parranda" adı verilen kış partileri var. Parranda “çılgınlık” demek. Kalabalık bir grup olabildiğince sessiz bir şekilde bir evin önünde toplanıp, coşkulu bir müzikle ev halkını uyandırıyor. Ev sahibinin ikramda bulunması ve partiyi sonraki eve taşımak için gruba katılması bir gelenek. İkramlar arasında Arroz con Dulce adı verilen yöreye özgü bir tür sütlaç ve coquito var. Bu geleneğin aile ve arkadaşlık bağlarını güçlendirdiğine inanıyorlar.
Tumblr media
Arroz con Dulce
Ekvador'da yeni yıl arifesinde, eski yılın yakılması anlamına gelen "Quemar el Año Viejo" isimli bir gelenek var. Yakılan şey geçmiş yılın başarısızlığını temsil eden bir kukla veya sevilmeyen bir siyasi figür olabilir. Başarısızlıklarla ilgili yazılan bir not kuklaya iliştiriliyor ve sonra ateşe veriliyor. Bu gelenek ile önceki yılın pişmanlıklarını ve hayal kırıklıklarını yok ettiklerini düşünüyorlar.
Tumblr media
Ekvator'da Quemar el Año Viejo geleneği
Rusya'da yeni yılda iki farklı kutlama var. Biri Gregoryen takvimine göre 31 Aralık’ta büyük partiler ve havai fişek gösterileri ile kutlanan "Yeni Yıl". Diğeri de Gregoryen takvim benimsenmeden önce kullanılan Jülyen takvim 13 gün geride kaldığından, 14 Ocak'ta kutlanan “Eski Yeni Yıl”. Genellikle aileleriyle geçiriyorlar. Bugün aynı zamanda Ded Moroz'un (Ayaz Ata) hediyeleri dağıtmak için torunu Snegurochka (Kar Kızı) ile birlikte çocukları ziyaret ettiği gün. Süslenen ağaçlara Noel ağacı yerine Novogodnaya Yolka diyorlar.
Çin’de kışın birden fazla bayram kutlanıyor. İlki, Çin takviminde 12. ayının 8. günü kutlanan Laba Festivali. “La” 12. ayın adı ve “ba” sekiz anlamına geliyor. Laba Festivali sırasında insanlar -bizim aşuremize benzer- pirinç, fasulye, fıstık, kuru meyve, lotus çekirdeği gibi malzemelerden oluşan Laba lapası yiyor.
Tumblr media
Çin'de Laba lapası festivali
Yine Çin takvimine göre 12. ayın 23. günü Küçük Yeni Yıl’ın başlangıcı. İnsanlar evlerini temizlemeye ve yeni yıl alışverişi yapmaya başlıyor. Kış sonu ise Çin Yeni yılının başlangıcı, Bahar festivali olarak da geçiyor. Çünkü aynı zamanda baharın başlangıcı. Küçük Yeni Yıl ile Çin Yeni Yılı arasında farklı tanrılara tapılsa da ana temalar aynı: geçmişe veda, yeni yılı karşılama, tanrılara ve atalara tapınma, sağlık ve bereket dileme.
Japonya’da yılbaşı gecesi yılın en büyük kış kutlaması. Japonlar parti ve büyük geçit törenleri yerine, genellikle evde yemek pişiriyor, pirinç keki yapıyor, evi temizliyor ve aileleriyle oyunlar oynuyor.
Tumblr media
Toshikoshi Soba
Tumblr media
Osechi
Yapılan yemekler arasında yeni yıl için iyi şans getirdiğine inanılan “toshikoshi soba” isimli bir erişte, ayrıca deniz ürünleri, jambon, yumurta, sebzeler, siyah fasulye gibi ürünlerin azar azar bulunduğu bir yiyecek kutusu olan “osechi” yer alıyor. Tüm malzemelerin iyi şans, iyi sağlık ve uzun ömür getirme gibi özel anlamları var. Gece yarısı Budist tapınaklarında, yeni yılda daha huzurlu bir zihne kavuşabilmek adına, 108 dünyevi arzudan kurtulmak için 108 kez çan çalınıyor.
Tumblr media
Budist tapınağında 108 kez çan çalan rahip - Joya no Kane geleneği
Avrupa’dan pek bahsetmedim. Az çok o taraflara hakimiz. So sorry Jesus. Sonuç olarak insanlığın büyük kısmı geçmişte yaptığı hataları unutmak, kendilerini affetmek, yeni yılı yeni bir başlangıç olarak kabul etmek, elindeki nimetlere şükretmek, sağlık, bereket ve huzur dilemek, kolay bir kış geçirmek, verimli bir bahara erişmek, aileleriyle ve arkadaşlarıyla bağlarını güçlendirmek, yani anlamlı bir şeyler yapmak istemiş.
Ben de her yıl yaptığım gibi zencefilli kurabiye için gereken malzemeleri aldım. Akşamları sıcak çikolata yapıp içine marşmelov atıyorum. Nar likörü serin ve karanlık bir dolapta bekliyor. Ara ara çalkalıyorum. Evdeki kar kürelerine, yanıp sönen ışıklara, parlak kırmızı paketlerindeki çikolatalara gidip gelip bakıyorum, içim açılıyor. Sıcak şarap için portakal ve ayva buz dolabında. Bazı akşamlar orgun başına gidip Jingle Bells çalıyorum. Zaten bir tek onu çalmayı biliyorum.
Kış benim için yazdan önce çekilmesi gereken bir cefaydı. Artık anlıyorum ve tadını çıkarıyorum. Sonuçta ben zor bir dönemi atlatırken, yaşama karşı heyecanını taze tutmak isteyen sıradan insanlardan biriyim. Kendimi oyalayabilme yeteneğim ile gurur duyuyorum.  
Tumblr media
Yine Kış uykusundaki replikten devam etmek isterim:
“Sıkılmak ne demekmiş? Sıkılmak için hiç vaktim olmadı benim. Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks olduğunu düşünüyorum. Sen sıkılıyorsun çünkü hiçbir şey yapmadan öyle süzülüp duruyorsun güzelim.”
Sıkılma güzelim güzel şarkılar var. Portakal, tarçın, zencefil, karanfil kokuları var. Yağmur yağarsa şemsiye var. Poyraz çıkarsa güneyde oturacak yer var. Gülecek epeyce malzeme var. İçecek sıcak bir şeyler de var. Üstelik belki de birinin sana küçük bir hediyesi var.
19.12.24 Kaynakça Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, 2011 İslamiyet Öncesi Türk Gelenekleri, Nardugan Bayramı Örneği, Hakan Aryol, 2022 Prof. Dr. Abdulhaluk Mehmet Çay: Nardugan Bayramı ve Yılbaşı kutlamalarının tarihi kaynaklarda yeri yok, 2019 Colombia’s Day of the Little Candles Tradition, Adam McConnaughhay, 2024 Holiday Traditions in Puerto Rico Latin American New Year Tradition: Burning the Año Viejo Doll for Positive Energy, Alejandra Espinosa, 2022 New Year’s Traditions in Russia, 2014 Chinese New Year Celebrations and Activities Essential Guide to New Year Traditions in Japan, Julia LiMarzi, 2018
4 notes · View notes
rayhaber · 3 months ago
Text
12. Boğaziçi Film Festivali: Öne Çıkan Yapımlar ve Türkiye Prömiyerleri
12. Boğaziçi Film Festivali Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından 18-25 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan “12. Boğaziçi Film Festivali”, sinema dünyasının önde gelen yapımlarını Türkiye seyircisiyle buluşturmayı amaçlıyor. Bu yıl festivalde, uluslararası alanda ödüller kazanmış 11 film, prestijli “Altın Yunus” ödülü için yarışacak. Festivalin dikkat çeken yapımlarından biri, Sonja…
0 notes
gezibiletim · 11 months ago
Text
Burdur'a Ne Zaman Gidilmeli?
Burdur’a ne zaman gidilmeli? Her mevsim ayrı güzelliğe bürünen Burdur’da yapılabilecek birçok aktivite var. Burdur’un her mevsim farklı güzelliklerini ve hangi mevsimde ne gibi aktiviteler yapabileceğinizi gelin birlikte keşfedelim! Eşsiz doğası, tarihi ve kültürel zenginliği ile Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olan Burdur, her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Peki, Burdur’a ne zaman…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
amezhu · 3 months ago
Text
Heaven Official's Blessing ▪︎
245. BÖLÜM - Fenerler & Bilmeceler - Yuanxiao'nun tadı, yeniden bir araya gelmenin tadı -
Yuanxiao (fener) festivali, gün batımından bu yana güzel bir gece.
Baharın başlangıcı sayılmasına rağmen, kış hala buralardaydı ve rüzgar ısırıcı bir soğuklukta esiyordu.
Xie Lian yolun kenarında yavaş adımlarla yürürken kocaman bir çuvalı kaldırıyordu, yüzü rüzgardan soluk kırmızıya dönmüştü.
Çuval, topladığı karmaşık hurdalardan oluşuyordu. Kullanılabilirler mi bilmiyordu ama kullanılıp kullanılmayacağını gözetilmeksizin bundan sonra onun tek geçim kaynağı bu olacaktı.
Çok geçmeden caddesinin kenarında bir standa denk geldi.
Bu standa ‘heji xiaoshi’ denirdi, bazı küçük atıştırmalıklar satılırdı. Tezgah sahibinin üç kişilik ailesinin şeride doğru yerleştirilen küçük masada oturduğu ortaya çıktı. İnce yapılı ve oldukça güzel bir kadın sıra sıra dizilmiş masaların arasında koşuşturuyordu; kendisine koşuşturmayı bırakıp masaya oturması için seslenen tezgâh sahibine kulak asmadı, onun yerine sadece "Birazdan orada olurum" demekle yetindi. Sesi bir sarı asma kuşunun çağrısı gibiydi.
Müşteriler diğer masalarda ikişerli ve üçerli olarak otursa da hepsi de bir süre sonra evlerine gitmeden önce oturup sohbet eden genç bayanlar için orada bulunuyor gibiydi. Ne de olsa bugün Yuanxiao festivaliydi.
Tezgâhın önünde küçük bir çömlek duruyordu. Tencerenin içindekiler - beyaz, yuvarlak, pırıl pırıl küçük nesneler, fokur fokur kaynıyordu - adımlarını yavaşlatmasına neden oldular.
Xie Lian içinden "Ah, bugün yuanxiao" diye geçirdi.
Küçükken her Yuanxioa festivalinde Xianle'nin kral ve kraliçesi onunla birlikte yuanxiao yerdi. Xie Lian son derece seçici bir yiyiciydi ve yuanxiao'yu sevmezdi. Ünlü şefler tarafından yapılan ve kendisine altın ve yeşim taşından tabaklarda sunulan küçük lezzetler bile onun hoşuna gitmezdi. Çok tatlı olmalarından, yerken dişlerini tuhaf hissettirmelerinden hoşlanmazdı; ne o dolguyu ne de bu dolguyu yerdi; birkaç ısırık alırdı ve bırakırdı.
Daha sonra, biraz büyüdüğünde ve Taicang dağında xiulian uygulamaya başladığında, sadece ara sıra yuanxiao festivali için eve giderdi ve sonuçta sadece birkaç öğün yemek yerdi. Şimdi düşününce, Xie Lian yuanxiao'nun tadının neye benzediğini tam olarak hatırlayamadığını fark etti.
Xie Lian tezgâhın yanından dikkatle birkaç bakış fırlattı, kocaman, çirkin bir çuvalı dikkatle omzundan aşağı indirdi ve sonunda temkinli adımlarla tezgâha doğru ilerledi.
Hasır şapkasını çıkardı ve elinde tutarak şöyle dedi; Merhaba, bir kase yuanxiao alabilir miyim? Burada hiç var mı?
Tezgâh sahibi oldukça yaşlıydı ve Xie Lian'a bir bakış attı, ancak o cevap vermeden önce, zayıf genç hanım gülümseyerek cevap verdi, "Evet, önce buyurun oturun!" bununla birlikte, bir kase hazırlamak için acele etti. Xie Lian, tezgâh sahibinin başını salladığını gördü. Bunu tuhaf buldu ve kirli göründüğü için mi böyle davrandığını merak etti, bu yüzden hiç hoşuna gitmedi ve kıyafetlerini incelemek için kasıtlı olarak aşağı baktı. Kirli olmadığından emin olduktan sonra biraz rahatlamış hissetti ve "Ne oldu?" diye sordu.
Tezgâhtar çuvalı içeri sokmasından hoşlanmadıysa, çuvalı dışarıya koyabileceğini düşündü. Ama tezgâhtar ona bir kez daha baktı ve başını sallayarak "Yazık, ne kadar yazık" dedi.
Xie Lian “Ah, ne dediniz?” dedi.
Tezgâhtar, "Yuanxiao festivalinde, tek bir kişinin soğukta dışarıdaki bir tezgâhta oturup yianxuao yemesi çok acınası, kesinlikle" dedi.
"..." Xie Lian dedi ki, "Böyle yapma. Sen iş yapmıyor musun..."
Tezgâh sahibi onunla daha fazla konuşmadı ama kâseleri toplamaya başladı. Bir süre oturduktan sonra Xie Lian etrafındaki insanların onu incelediğini, daha doğrusu onu ve arkasındaki olağanüstü ve beklenmedik büyüklükteki çuvalı incelediğini hissetti.
Dükkân sahibinin kızı sinsice yaklaştı, içindeki iri parçaların ne olduğunu merak ediyormuş gibi çuvalı kurcalamak için çömeldi. Ancak annesi birkaç kez seslendikten sonra geri döndü. Şu anda Xie Lian, gelecekte sahip olacağı, bıçakların ve mızrakların bile delip geçemeyeceği vurdumduymaz bir kişiliğini geliştirmemişti.
Elinde olmadan bacaklarını kullanarak kocaman çuvalı masanın altına tekmeledi ve yoldan geçenlerin göremeyeceği bir yere koymayı umdu. Ne yazık ki, tezgâh küçüktü ve masaları, sandalyeleri ve bankları da küçüktü, öyle ki böyle bir şeyi saklamak imkânsızdı.
Xie Lian'ın hafifçe öksürmekten ve etrafındaki insanların bakışlarını görmezden gelmek için elinden geleni yapmaktan başka çaresi yoktu. Buna alışacaktı. Önemli bir şey değildi.
Birden aklına bir şey geldi ve aceleyle ellerini cübbesinin göğüs kısmına sokup etrafı yokladı. İfadesi değişti ve şöyle düşündü: "Şimdi bu daha da acınası! Yuanxiao festivalinde, soğukta açık havada bir tezgahta tek başıma oturup yuanxioa yemekle kalmıyorum, yeterli param bile yok!!!"
Aceleyle kaçmaya niyetlenmişti ama tam o sırada tezgâh sahibi elinde büyük bir porselen kâseyle geldi ve "Beş kuruş para" diyerek kâseyi masaya bıraktı.
"..."
Xie Lian, "Ah... ben..." derken sanki nefes alamıyormuş gibi hissetti.
Birkaç kez öksürdü, yumruğunu ağzının önüne kaldırdı ve tezgah sahibinin "Yoksa yok mu?" dediğini duydu.
Xie Lian tam tüm utanmazlığını sahiplenip ayağa kalkmak üzereydi ki, büyük porselen kâsenin bir gümbürtüyle önündeki masaya konduğunu gördü.
Dondu kaldı ve tezgah sahibinin "Unut gitsin. Ne kadar zavallı olduğunu görünce sana bir kâse vereceğim. Bunu bitirdikten sonra tezgahı kapatmam gerekecek, o yüzden acele et ve geri dön. Bugün yuanxiao festivali, ailenle birlikte olmalısın!"
"..."
Xie Lian tekrar oturdu ve kendi kendine bu yuanxiao kâsesini bitirdikten sonra geri dönecek hiçbir yeri olmadığını söylemese de yumuşak bir sesle "Teşekkür ederim" dedi.
Tezgâh sahibi de, "Dışarısı da çok geç oldu, yuanxiao festivalinde bu kadar geç saatte geri dönmek çok acımasızca!" dedi.
Karısı, "O da çok çalışmış gibi görünüyor ve yakında ayrılacak, bu arada onu azarlamayı bırak. Miao-er, Miao-er, koşuşturmayı bırak. Sürekli yardıma geliyorsun, bu bizi kötü hissettiriyor. Buraya gel ve bizimle ye."
Genç kadın, "Etrafta koşuşturmuyorum!" diyerek son masayı da kaldırdı ve onlarla birlikte oturup bir porsiyon yuanxiao yemek için yanlarına gitti.
 Dört kişi bir yandan konuşup bir yandan gülerken bir yandan da başka birinin gelip aralarına katılmasını bekliyor gibiydi. Xie Lian onlara baktı, kâsesini yukarı kaldırdı, ağzına bir parça attı ve tatlı çorbadan bir yudum içti.
Ama hâlâ tadının ne olduğunu bilmiyordu.
"Gege, Gege?"
Xie Lian ancak o zaman dikkatini topladı. Hua Cheng yanı başındaydı ve ona bakıyordu. Kırmızı cübbesinin içinde Hua Cheng'in kaşları ve gözleri daha da parlaktı ve fenerlerin ışığı solgun yüzüne yumuşak bir renk katıyordu. Xie Lian bakarken biraz dikkati dağıldı ve "Ne?" dedi.
Hua Cheng, "Gege yorgun mu? Yoksa yürüyemiyor mu?"
Xie Lian fazla düşünmeden başını salladı. Hua Cheng, "Üzgünüm. Dün gece biraz fazla abarttım." dedi.
Ancak bir süre sonra Xie Lian onun söylediklerine tepki verdi ve aceleyle ellerini sallayarak, "… Ne diyorsun sen? Öyle bir şey değil! Bunun onunla hiçbir ilgisi yok!"
Hua Cheng kaşlarını kaldırarak, "Eğer bunun onunla bir ilgisi yoksa, demek ki aşırıya kaçmamışım? Yani, ben şey yapabilirim...?"
Xie Lian aniden hâlâ Hayalet Şehrin ana caddesinin ortasında olduklarını hatırladı ve etrafına ürkek ve temkinli bir bakış attı. Gerçekten de bilinmeyen bir zamanda, etrafları şekilsiz ve tuhaf yaratıklardan oluşan büyük bir kalabalık tarafından sarılmıştı; kulakları uzun olanlar kulaklarını uzatıyor, kulakları kısa olanlar boyunlarını uzatıyor ve görünüşe göre hepsinin gözleri bakır bir çan kadar açılmış, ikisine sert bir şekilde bakıyorlardı. Xie Lian o kadar şaşırmıştı ki, bir an için ne diyeceğini bilemedi. Sonunda haykırdı, “San Lang ah!”
Hua Cheng hafifçe gülümseyerek ellerini arkasına sakladı, “Pekala, pekala. Benim hatam, daha fazla bahsetmeyeceğim.”
Xie Lian da bakışlarını çoktan sokağın kenarındaki yuanxiao yaratığının tezgahından çekmişti. Hayalet şehrin ana caddesinin her iki tarafında da çok sayıda parlak kırmızı fener asılıydı ve fenerler bilmecelerle kaplıydı. Hayalet kalabalığı haykırdı, “Bir bilmece tahmin edin! Bir bilmece tahmin edin! Bilirseniz ödül bile var! hem de bir sürü ödül!”
Hua Cheng Xie Lian’a “Gege, denemek ister misin? Ödül de var.” dedi.
Xie Lian yürüyerek, “Bir denerim o zaman.” Dedi.
Hayalet kalabalığı heyecanlanarak birbirlerini itmeye başladılar; “şşt, şşt, Büyük amca bir tahminde bulunacak! Büyük amca bir tahminde bulunacak!!!”
"..." Sanki dans etmesini bekliyorlarmış gibi kalabalığın ezici yaygarası karşısında Xie Lian gülse mi ağlasa mı bilemedi. Tam rastgele bir bilmece seçmeyi düşünürken, kim bilir nereden gelen bir dokunaç onu bekledi ve ona bir fener uzatarak "Lütfen! Lütfen!" dedi.
Xie Lian’a göre, herhangi gibi olurdu. Ona verilen feneri aldı ve bir baktı. Bilmeceli fenerin kenarında yalnızca üç kelime yazılıydı; “Beyaz kafalıyı buldum.”
Bilmece; 我到白头
我到 buldum.
白 beyaz.
头 kafa.
Cevap; 白’in başından丿karakteri çıkartın. Ve 我 karakterinin üstüne koyun. Ve böylece 我 elde edersiniz.
Xie Lian’ın cevabı verirken düşünmesine gerek bile yoktu; “Benim.”
Hua Cheng överek alkışladı, “Gege, harikasın.”
Etrafını saran hayalet kalabalığı da onunla birlikte alkış tuttu, çığlık attı ve uludu; hatta belli belirsiz, simsiyah bir şekil tezahürat yaparken havada taklalar bile attı ki bu biraz fazla geldi.
Xie Lian utandığını hissederek “Aslında, bu… oldukça kolaydı.” dedi.
Dokunaç ona ikinci feneri verirken yine “Lütfen, Lütfen!” diyordu.
Tumblr media
Xie Lian feneri aldı ve bu seferi bilmeceyi okudu; “Bahar Festivalinde bir gün.”
Bilmece; 春节���日
春 bahar.
节 festival.
一 bir.
日 gün.
Cevap; 一 ve 日karakteri 春’in yarısından çıkartın. Böylece 夫(koca) elde edersiniz.
Aynı şekilde düşünmeye bile gerek olmadan Xie Lian cevabı söyledi, “Eş (koca).”
Hua Cheng yine ellerini kaldırdı ve alkışladı. Xie Lian, “Gerek yok. Bu da kolaydı.” Dedi.
Hua Cheng ona gülerek şöyle dedi, “Cidden mi? Ama, ben Gege’nin harika olduğunu içtenlikle düşündüm.”
Xie Lian içten içte “Şaçmalık, saçmalık. Eğer sen kendin bilmece feneri ile gelseydin ve ben onu çözseydim, işte o zaman harika olurdu…” diye düşündü.
O sırada dokunaç şarkı söyleyerek tekrardan üçüncü bir feneri uzattı, “Lütfen! lütfen!”
Xie Lian baktı ve kaşları biraz çatıldı. Kalabalık da haykırdı, “Waa! Bu seferki zor geldi!”
Xie Lian kafasını salladı. Cidden, bu bilmece tek bir bakışla çözülemezdi; “Hayranlığını ifade etmek için utançla başını eğmek.”
Ama, çok da zor değildi. Bir süre sonra, Xie Lian “ ‘utançla’ kelimesi küstüm çiçeğine atıf yapıyor. Bitki için olan kısmı çıkarınca; ‘başını eğmek’, ‘eğmek’ kelimesinin başını al; ‘hayranlığını ifade etmek’, ‘dökmek’ kelimesinin başını al. Üçünü bir araya getir ve sonuç… ‘Hua’” dedi. Bilmecenin cevabı ‘Hua’.
Beklendiği gibi, bilmecenin cevabını verdiğinde, etraflarındaki hayaletler herhangi bir kısıtlama veya edep olmaksızın, neredeyse mide bulandırıcı bir şekilde çılgınca dans etmeye başladılar. Hua Cheng ona bakarak gülümsedi ve "Gege, bu sefer, cidden harikaydın." dedi.
Dokunaç bir kez daha fenerini kaldırdı ve belli belirsiz uzattı. Xie Lian kendi gülümsemesiyle, "Aklımda daha da şaşırtıcı bir şey var. Bu sefer bilmeceye bakmadan bile cevabı tahmin edebileceğimi söylesem bana inanır mısınız?"
Hua Cheng gözlerini açtı ve "Ah, gerçekten mi? Gege'nin böyle özel bir hareketi mi var?" dedi.
Xie Lian feneri aldı ve "Tahmin ediyorum, bu sefer cevap 'Cheng'. 'Hua Cheng'deki 'Cheng', değil mi?"
Feneri kaldırıp baktı, gerçekten de "hançerin sapı ve bıçağı hareket ettiğinde Güney yönüne doğru sabitlenirler." dedi Xie Lian, "'Hançer ve sapı hareket ettiğinde', 'sap' kelimesini ters çevirin, 'toprak' kelimesini elde edersiniz; 'bıçak' kelimesini koruyun; 'Güney yönüne doğru sabitlenir', 'yön' kelimesini Güney kısmı olarak alın ve 'toprak' ve 'bıçak' kelimelerini merkezde sabitleyin, 'Cheng' olur.  Bu en zor bilmece olabilirdi, ne yazık...”
Ne yazık, oyunun kurallarını baştan tahmin etmişti. Dört cevabı bir araya getir ve ne elde ettiğine bak! ‘Benim Kocam Hua Cheng.’
Xie Lian onların hilesini anladığından, hayalet kalabalığı tezahürat yapmaya cesaret edemedi, bunun yerine her biri gökyüzüne doğru bakarak öksürmeye başladı. Hua Cheng'in bakışları yavaşça üzerlerinde gezindiğinde, sanki çok korkmuş gibi görünüyorlardı, bazıları fenerlere daldı, bazıları yere daldı, her biri başlarına sarıldı ve "Chengzhu, kızma!!! Benim fikrim değildi!!!" diye ağladı.
“Benim de değildi!!”
"Saçmalık! en yüksek sesle kabul eden sendin!!!"
Hua Cheng yumuşak bir sesle "Dağılın." dedi.
Bir anda Sokaktaki tüm insanlar ve hayaletler rüzgârla savrulan bulutlar gibi yok oldu ve geride kimse kalmadı. Xie Lian feneri tekrar askısına astı ve gülümseyerek şöyle dedi, “Hadi geri dönelim.”
İkisi birlikte omuz omuza Qiandeng tapınağına doğru yürüdüler. Onlar yürürken, Hua Cheng ciddi bir bakışla, "Gege, lütfen bana öyle bakma. Bunu yapmalarına gerçekten ben izin vermedim."
Xie Lian gülümseyerek, "Biliyorum. Eğer sen olsaydın, bilmeceler kesinlikle bu şekilde tasarlanmazdı."
Hua Cheng, "Öyle mi? O zaman Gege benim bilmeceleri nasıl tasarlayacağımı düşündü?"
Xie Lian umursamaz bir tavırla, "Elbette 'Benim kocam San Lang' olurdu..." dedi.
Xie Lian ancak bu noktaya kadar konuştuktan sonra, söylememesi gereken bir şey söylediğini fark etti ve aceleyle ağzını kapattı. Ancak artık çok geçti. Hua Cheng yüksek sesle gülmeye başladı ve "Gege, yakaladım seni! Çok güzel!"
"... sinsi, sinsi..."
Tam o anda, ikisi birlikte Qiandeng tapınağına geri döndüler. Büyük salona girdiklerinde, Xie Lian beklenmedik bir şekilde yeşim platformun üzerine bir masa dolusu eşya yerleştirildiğini fark etti. Şaşkınlıkla yukarı çıkıp bir göz attı. Bunlar iki kase yuanxiao idi.
Arkasına baktı. Hua Cheng platformda ona katılmıştı ve şöyle diyordu: "Gege'nin biz dışarıdayken baktığı şey buydu, değil mi?"
Xie Lian başını salladı.
Hua Cheng, "Otur ve benimle birlikte ye, Gege."
"..."
Ancak Xie Lian oturmak yerine kendini Hua Cheng'e doğru attı ve başını onun göğsüne gömdü. Kollarını Hua Cheng'e sıkıca sardı ve bırakmayı reddetti.
Buna karşılık Hua Cheng de ona sarıldı.
Yıllar sonra nihayet yuanxiao'nun tadının ne olduğunu bir kez daha hatırladı.
18 notes · View notes
thbcway · 8 months ago
Text
TGCF Ekstra Bölüm 245, Fenerler ve Bilmeceler, Yuanxiao Gecesi - Yuanxiao'nun tadı yeniden birleşmenin tadıdır!
Yuanxiao Festivali, gün batımından beri güzel bir geceydi.
Her ne kadar baharın başlangıcı sayılsa da kış henüz uzak değildi ve rüzgar sert ve soğuktu. Xie Lian yolun kenarında yavaşça yürürken kocaman bir çuvalı kaldırdı, yüzünde rüzgardan dolayı hafif bir kırmızılık vardı.
Çuvalın içinde az önce topladığı bir yığın hurda vardı. Bunların bir işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu ama işe yarayıp yaramadığının önemi yoktu, bundan sonra tek geçim kaynağı bu olacaktı. Çok geçmeden yol kenarında bir tezgahla karşılaştı.
Tezgahın adı "Heji Xiaoshi" idi ve bazı atıştırmalıklar ve küçük tadımlık atıştırmalıklar satılıyordu.
Tezgah sahibinin üç kişilik ailesi, ara sokağa doğru yerleştirilmiş küçük bir masada oturuyordu.
İnce yapılı ve oldukça güzel bir bayan, sıra sıra masaların arasında koşuşturuyordu; Tezgah sahibi ona telaş yapmayı bırakıp masaya oturması için seslendiğinde onu dinlemedi, bunun yerine sadece "Yakında orada olacağım" dedi, sesi bir sarıasma kuşunun çağrısını andırıyordu. Müşteriler diğer masalarda ikişer üçer otursalar da, bir süre sonra eve dönmeden önce hepsi gelip geçen genç hanımlar için oradaymış gibi oturup rahat bir şekilde sohbet ediyorlardı. Sonuçta bugün Yuanxiao Festivali'ydi.
Tezgahın önünde küçük bir tencere vardı. Tencerenin içindekiler şunlardı - yüksek bir sıcaklıkta kaynayan beyaz, yuvarlak, parlak, küçük nesneler - onun adımlarını yavaşlatmasına neden oldu.
Xie Lian içinden şunları söyledi: "Ah, bu yuanxiao.”
Küçükken, her Yuanxiao Festivalinde, Xianle'nin kralı ve kraliçesi onunla birlikte bir Yuanxiao yemeği yerdi.
Xie Lian aşırı derecede seçici bir yiyiciydi ve Yuanxiao'yu sevmiyordu. Ünlü aşçıların yaptığı, altın ve yeşim tabaklarda kendisine sunulan minik lezzetler bile hoşuna gitmiyordu.
Çok tatlı olmalarından, onları yerken dişlerine tuhaf bir his vermelerinden hoşlanmazdı; bunu da yemezdi, onu da yemezdi; birkaç ısırık alırdı ve onlarla işi biterdi.
Daha sonra, biraz büyüdüğünde ve Taicang dağına kaçtığında, Yuanxiao Festivali için sadece ara sıra eve gitti ve sonuç olarak sadece birkaç öğün yemek yedi. Şimdi bunu düşünen Xie Lian, yuanxiao'nun tadının tam olarak nasıl olduğunu hatırlayamadığını fark etti.
Xie Lian tezganın yanından dikkatli bir şekilde birkaç bakış attı, büyük, çirkin çuvalı dikkatli bir şekilde omzundan indirdi ve sonunda dikkatli bir şekilde tezgaha doğru adım attı.
Hasır şapkasını çıkardı ve elinde tutarken şöyle dedi: "Patron, bir kase Yuanxiao alabilir miyim? Burada var mı ondan?”
Tezgah sahibi oldukça yaşlıydı ve Xie Lian'a baktı ama o cevap veremeden o ince yapılı, genç bayan gülümseyerek cevap verdi: "Evet, önce oturun!". Bunun üzerine aceleyle bir kase hazırladı. Xie Lian tezgah sahibinin başını salladığını gördü. Bunu tuhaf buldu ve bunun başkalarını rahatsız edecek kadar kirli göründüğünden mi olduğunu merak etti ve kıyafetlerini incelemek için kasıtlı olarak aşağıya baktı. Kirli olmadığından emin olduktan sonra biraz rahatladı ve "Neden öyle bakıyorsunuz?" diye sordu.
Eğer tezgahtar o çuvalı onun buraya getirmiş olmasından hoşlanmazsa, çuvalı dışarıya koyacağını düşündü. Ama tezgahtar ona bir kez daha baktı ve başını sallayarak şöyle dedi: "Çok yazık. Ne kadar acınası.”
Xie Lian dedi ki: “Ah? Ne Dediniz?”
Tezgahtar, "Yuanxiao Festivalinde, soğukta ve açık havadaki bir tezgahta sadece tek bir kişinin oturup, yuanxiao yemesi kesinlikle çok acınası bir durum." dedi.
“…..” Xie Lian, "Böyle olma.. İşinle neden ilgilenmiyorsun?" dedi.
Tezgah sahibi onunla daha fazla konuşmadı ve kaseleri toplamaya başladı. Bir süre hala orada oturduktan sonra Xie Lian etrafındaki insanların onu incelediğini, daha doğrusu onu ve yanındaki olağanüstü ve beklenmedik derecede büyük çuvalı incelediğini hissetti.
Tezgah sahibinin kızı, sanki içindeki büyük eşyaların ne olduğunu merak ediyormuş gibi çömelerek çuvalı kurcalamak için gizlice yaklaştı. ancak annesi onu birkaç kez çağırdıktan sonra geri döndü. O sırada Xie Lian, gelecekte sahip olabileceği, bıçakların ve mızrakların bile parçalayamadığı kalın deriyi henüz geliştirmemişti. (Kalın Derili olmak: Başkalarının yaptığı eleştirilere veya utanmaya karşı duyarsız olmak.)
Masanın altındaki devasa çuvalı, yoldan geçenlerin göremeyeceği bir yere tıkmayı umarak bacağını kullanarak onu tekmelemekten kendini alamadı.
Ne yazık ki, tezgah küçüktü ve masaları, sandalyeleri ve bankları da küçüktü, öyle ki böyle bir şeyi saklamak kesinlikle imkansızdı. Xie Lian'ın hafifçe öksürmek ve etrafındaki insanların bakışlarını görmezden gelmek için elinden geleni yapmaktan başka seçeneği yoktu.Buna alışacaktı. Önemli bir şey değildi. Aniden bir şey hatırladı ve aceleyle elini cüppesinin göğüs kısmına uzatıp etrafını yokladı. İfadesi şöyle düşünürken değişti: "Şimdi bu daha da acınası! Yuanxiao Festivalinde soğukta ve açık havada bir tezgahta tek başıma oturup sadece yuanxiao yemekle kalmıyorum, hatta yeterli param bile yok!!!”
Aceleyle sıvışmak istemişti ama tam o sırada tezgah sahibi büyük bir porselen kaseyle geldi ve onu masanın üzerine koyarak "Beş bit para" dedi.
“…..”
Xie Lian, sanki nefes alamıyormuş gibi hissetti ve şöyle dedi: "Uh...... ben...”
Birkaç kez öksürdü, yumruğunu ağzının önünde kaldırdı ve tezgah sahibinin "Yoksa sende yok mu?" dediğini duydu.
Xie Lian tam derisini kalınlaştırıp ayağa kalkıp koşmak üzereyken büyük porselen kasenin büyük bir gürültüyle önündeki masanın üzerine konulduğunu gördü.Dondu ve tezgah sahibinin şöyle dediğini duydu: "Unut gitsin. Ne kadar zavallı olduğunu gördüm yani sana bir kase vereceğim. Sen bunu bitirdikten sonra tezgahı kapatmam gerekecek, o yüzden acele et ve geri dön. Bugün Yuanxiao Festivali. ailenle birlikte olmalısın!”
"......”
Xie Lian tekrar oturdu ve kendi kendine iç sesi bu kase Yuanxiao'yu bitirdikten sonra geri dönecek hiçbir yeri olmadığını söylese de yumuşak, ve yüksek bir sesle, "Teşekkür ederim" dedi.
Tezgah sahibi ayrıca, "Çok geç oldu ve Yuanxiao Festivali'nde bu kadar geç geri dönmek uygunsuz!" dedi. Karısı şöyle dedi: "O da çok çalışmış gibi görünüyor ve yakında gidecek, onu azarlamayı bırak. Miao-er, Miao-er, ortalıkta dolanmayı bırak. Her zaman yardıma gelmen, bu kendimizi kötü hissetmemize neden oluyor. Buraya gelin ve bizimle yemek yiyin.”
O genç bayan, "Ben ortalıkta dolaşmıyorum!" dedi. Son masayı da kaldırdı ve oturup onlarla birlikte yuanxiao'nun bir kısmını içmeye gitti.
Dört kişi konuşup gülerken, başka birinin yanlarına katılmasını bekliyor gibiydi. Xie Lian onlara baktı, kasesini kaldırdı, bir parçayı ağzına attı ve tatlı çorbadan bir yudum içti.Ama tadının ne olduğunu hâlâ bilmiyordu.
"Gege, Gege?”
Ancak o zaman Xie Lian dikkatini çekti. Hua Cheng onun yanındaydı ve ona bakıyordu. Kırmızı cübbesi içinde, Hua Cheng'in kaşları ve gözleri daha da parlaktı ve fenerlerden gelen ışık, normalde solgun olan (cansız görünen noktaya kadar) yüzüne yumuşak bir renk katmanı veriyordu. Xie Lian bakarken biraz dikkati dağıldı ve "Ne?" dedi.
Hua Cheng, "Gege yorgun mu? Yoksa o yürüyemiyor mu?" dedi.
Xie Lian fazla düşünmeden başını onaylarcasına salladı. Hua Cheng, "Özür dilerim. Dün gece biraz abarttım." dedi.
Ancak bir süre sonra Xie Lian söylediklerine tepki gösterdi ve aceleyle ellerini sallayarak şöyle dedi: "...Ne diyorsun, öyle bir şey değil! Bunun onunla hiçbir ilgisi yok!”
Hua Cheng bir kaşını kaldırdı ve şöyle dedi: "Gerçekten mi? Bunun onunla hiçbir ilgisi yoksa bu, aşırıya kaçmadığım anlamına gelir değil mi? Yani, yapabilir miyim......?”
“…..”
Xie Lian birdenbire hâlâ Hayalet Şehrin ana caddesinin ortasında olduklarını hatırladı ve etrafa şaşkın, temkinli bir bakış attı. Ve görünüşe göre hepsinin gözleri aynı derecede açık olan, şekilsiz ve tuhaf yaratıklardan oluşan büyük bir kalabalık tarafından ��evrelenmişlerdi. Xie Lian o kadar şaşırmıştı ki bir an ne diyeceğini bilemedi. Sonunda "San-lang ah!" diye haykırdı.
Hua Cheng hafif bir gülümseme verdi ona ve ellerini arkasına saklayarak şöyle dedi: "Tamam, tamam. Bu benim hatam, konuşmayı bırakacağım.”
Xie Lian da bakışlarını sokağın kenarındaki Yuanxiao yaratığının tezgahından çekmişti. Hayalet Şehrin ana caddesinin her iki yanında çok sayıda parlak kırmızı fener asılıydı ve fenerler bilmecelerle kaplıydı. Hayalet kalabalığı haykırdı, "Bir bilmece tahmin et! Bir bilmece tahmin et! Doğru tahmin edersen bir ödül alacaksın! Bir sürü ödül!���
Hua Cheng, Xie Lian'a şöyle dedi: "Gege, bir dene? Ödüller var." Xie Lian yaklaştı ve "Bi deneyeyim mi?" dedi.
Hayalet kalabalığı heyecanlandı, birbirlerini ittiler: "Şşş! Da bogong bir bilmece tahmin edecek! Da bofu bir bilmece tahmin edecek!!!” (Da bogong: bir saygı eki)
"......"
Kalabalığın ezici gürültüsüyle karşı karşıya kalan Xie Lian sanki dansa girmesini bekliyormuş gibi, gülse mi ağlasa mı bilemedi. Tam rastgele bir bilmece seçmeyi düşünürken, Tanrı bilir nereden gelen bir dokunaç onu bekliyordu, ona bir fener uzattı ve "Lütfen! Lütfen!” dedi.
Xie Lian için bunların hepsi aynı olurdu. Ve böylece feneri aldı ve ona bir baktı. Fenerin yanında bilmeceyle birlikte dört kelime vardı: "Beyaz bir kafa bul.”
Xie Lian'ın düşünmeye bile ihtiyacı yoktu ve şöyle dedi: "Ben." Hua Cheng ellerini çırparak övgüde bulundu, "Gege, sen harikasın." Etrafını saran hayalet kalabalığı da onunla birlikte gürleyerek alkışlıyordu, bağırıp uluyorlardı ve belirsiz, zifiri karanlık bir şekil de tezahürat yaparken havada taklalar bile attı ki bu biraz fazla hissettirdi. Xie Lian utanarak şöyle dedi: "Aslında bu... gerçekten çok basitti ah.”
Dokunaç yine ona ikinci bir fener uzatarak "Lütfen! Lütfen" dedi. Xie Lian feneri aldı ve bu kez bilmecede şunlar yazıyordu: "Bahar Şenliğinde bir gün." Benzer şekilde, Xie Lian düşünmeye bile gerek kalmadan "Koca" cevabını verdi. Hua Cheng bir kez daha ellerini kaldırdı ve alkışladı. Xie Lian, "Gerek yok. Bu da basitti." dedi.
Hua Cheng ona gülümsedi ve şöyle dedi: "Gerçekten mi? Ama ben içtenlikle gegenin muhteşem olduğunu düşünüyorum.”
Xie Lian içinden şunu söyledi: "Saçmalık, saçmalık. Eğer sen bizzat fenerle ilgili bir bilmece bulursan ve ben de bunu çözebilirsem, bu harika olurdu...”
O anda dokunaç yine ona üçüncü bir fener uzattı ve "Lütfen! Lütfen!" dedi.
Xie Lian baktı ve kaşları hafifçe kırıştı. Kalabalık da "Vay be! Bu sefer çok zor!" diye haykırdı.
Xie Lian başını onaylarcasına salladı. Aslında bu bilmece bir bakışta çözülemezdi: "Hayranlığını ifade etmek için utanarak başını eğmek.”
Ancak çok da zor olmadı.
Bir süre sonra Xie Lian şöyle dedi: "Utangaç” kelimesi mimoza bitkisini ifade eder, ; 'başını eğmek' ise 'aşağıya eğmek' kelimesinin baş harfini alır; 'hayranlık ifade etmek' ise 'dökmek' kelimesinin orta harfini alır. Bu üçünü bir araya koyunca, ortaya...... 'Hua' çıkar. Bilmeceye verilen cevap Hua'dır.” “bu...... 'Hua'. Bilmecenin cevabı Hua'dır."
Beklendiği gibi, bilmecenin cevabını verdiğinde, etraflarındaki hayaletler hiçbir kısıtlama veya terbiye olmadan, hareketleri neredeyse mide bulandırıcı olucak ve abartılı bir şekilde çılgınca dans etmeye başladılar. Hua Cheng ona bakarken gülümsedi ve şöyle dedi: "Gege, bu sefer gerçekten harikaydın.”
Dokunaç bir kez daha feneri kaldırdı ve tereddütle uzattı. Xie Lian gülümsemesiyle şöyle dedi: "Bende daha da muhteşem bir şey var. Bu sefer bilmeceye bakmadan bile cevabı tahmin edebileceğimi söylersem bana inanır mısın?" Hua Cheng gözlerini genişletti ve şöyle dedi: "Ah, gerçekten mi? Gege'nin çok özel bir hareketi mi var?" Xie Lian feneri aldı ve şöyle dedi: "Elbette. Bu sefer cevabın 'Cheng' olduğunu tahmin ediyorum. 'Hua Cheng'deki 'Cheng', değil mi?”
Feneri kaldırdı bakmak için, "Bir kez hançer sapı ve hançer bıçağı hareket ettiklerinde güney yönüne doğru sabitlenir." Xie Lian dedi ki, 'hançer ve sap hareket ettiğinde', 'sap' kelimesini ters çevirirseniz 'toprak' kelimesini elde edersiniz; 'bıçak' kelimesini koruyun; 'güney yönüne doğru sabitlenir', 'yön' kelimesini güney kısmı olarak alın, ve 'toprak' ve 'bıçak' kelimelerini merkeze yerleştirin, bu 'Cheng' olur. Bu en zor bilmece olurdu, ne yazık ki...... Ne yazık ki oyunun kurallarını ilk o tahmin etmişti. Dört cevabı bir araya getirin ve ne elde edersiniz? (Cevap: Hua Cheng benim kocam)
Xie Lian hilelerinin farkına varınca hayalet kalabalığı tezahürat yapmaya cesaret edemedi, bunun yerine öksürmeye başladılar ve her biri gökyüzüne baktı. Hua Cheng'in bakışları yavaşça üzerlerinde gezindiğinde, sanki çok korkmuş gibi görünüyorlardı, bazıları fenerlere daldılar, bazıları yere daldılar, her biri başlarını kucakladı ve bağırdı: "Cheng-zhu, lütfen kızma!!!”, “Bu benim fikrim değildi!!!, "Benim de değildi!", Hayalet diğer hayalete bağırdı. "Saçmalık! Bu fikirde olan sendin!!!"
Hua Cheng yumuşak bir sesle "Gidin buradan” dedi.
Bir anda sokaktaki her insan ve hayalet, rüzgârın savurduğu bulutlar gibi, geride kimse kalmadan ortadan kayboldu.
Xie Lian feneri tekrar rafa astı ve gülümseyerek şöyle dedi: "Hadi geri dönelim.”
İkisi birlikte omuz omuza Qiandeng Tapınağı'na doğru yürüdüler. Onlar yürürken Hua Cheng ciddi bir bakışla şöyle dedi: "Gege, lütfen bana öyle bakma. Gerçekten onlara bunu yapmalarına izin veren ben değildim.”
Xie Lian gülümsedi ve şöyle dedi: "Biliyorum. Eğer sen olsaydın bilmeceler kesinlikle bu şekilde tasarlanmazdı.”
Hua Cheng, "Ah? O halde gege benim bilmeceleri nasıl tasarlayacağımı düşünürdü?”
Xie Lian umursamaz bir tavırla şöyle dedi: "Tabii ki 'Benim Kocam San-lang' olurdu...”
Xie Lian ancak bu noktaya kadar konuştuktan sonra söylememesi gereken bir şeyi söylediğini fark etti ve aceleyle ağzını kapattı. Ancak artık çok geçti. Hua Cheng yüksek sesle gülmeye başladı ve şöyle dedi: "Gege, seni yakaladım! Çok güzel!"
"...... kurnaz, kurnaz.......”
Tam o sırada ikisi Qiandeng Tapınağına geri döndü. Büyük salona girdikten sonra Xie Lian, beklenmedik bir şekilde yeşim platformun üzerine bir masanın yerleştirildiğini keşfetti. Şaşırarak baktı onlara. Bunlar iki kase Yuanxiao idi.
Ona geri baktı. Hua Cheng platformda ona katılmıştı ve şöyle diyordu: "Biz dışarıdayken Gege'nin baktığı şey buydu, değil mi?"
Xie Lian başını onaylarcasına salladı.
Hua Cheng şöyle söyledi “Otur ve benimle ye, Gege”
“….”
Ama Xie Lian oturmadı, bunun yerine kendini Hua Cheng'e doğru atıp başını onun göğsüne gömdü. Kollarını Hua Cheng'e sıkıca doladı ve bırakmayı reddetti. Karşılık olarak Hua Cheng de ona sarıldı.Bunca yıldan sonra nihayet bir kez daha Yuanxiao'nun tadını hatırladı.
----
hualian için minik bir playlist yaptım, linki:
https://open.spotify.com/playlist/5aviXrGnX1JSH4k2x4C22v?si=Zeu4VAxcSKuv8ygelrNwSQ&utm_source=copy-link
12 notes · View notes
lefkosahaberleri · 4 days ago
Text
Ay. Napa’da Uluslararası Kış Yüzme Festivali düzenlenecek
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/ay-napada-uluslararasi-kis-yuzme-festivali-duzenlenecek-32407/
Ay. Napa’da Uluslararası Kış Yüzme Festivali düzenlenecek
Tumblr media
Güney Kıbrıs’ta 19 Ocak tarihinde Ay. Napa’da Uluslararası Kış Yüzme Festivali düzenleneceği haber verildi.
https://lefkosa.com.tr/ay-napada-uluslararasi-kis-yuzme-festivali-duzenlenecek-32407/ --------
0 notes
pazaryerigundem · 10 days ago
Text
İstanbul Beylikdüzü'nde kış festivaline ilgi büyük
https://pazaryerigundem.com/haber/198361/istanbul-beylikduzunde-kis-festivaline-ilgi-buyuk/
İstanbul Beylikdüzü'nde kış festivaline ilgi büyük
Tumblr media
İstanbul’da Beylikdüzü Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen ve yeni yıl coşkusunu perçinleyen “Beylikdüzü Kış Festivali” yoğun ilgi görmeye devam ediyor.
İSTANBUL (İGFA) – Beylikdüzü Belediyesi’nin yeni yıl ruhunu ilçede hâkim kılmak için düzenlediği “Beylikdüzü Kış Festivali”devam ediyor. Işıklar ve süslemelerle donatılan festival alanında, sadece ilçe halkı değil, İstanbul’un dört bir yanından gelen her yaştan insan keyifli anlar yaşıyor.
Buz pisti, hediyelikler ve yiyecek-içeceklerin yer aldığı stantlar, çocuklar için sahne gösterileri ve canlı müzik performanslarının yer aldığı festival, 1 Ocak tarihine kadar 19.00 – 22.00 saatleri arasında Yaşam Vadisi 1. Etap’ta açık olacak.
Alanı her fırsatta ziyaret eden Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “2025’ten çok umutluyuz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesine bir adım daha yaklaşacağımız bir yıl olmasını diliyorum” dedi.
Tumblr media Tumblr media
0 notes
life-kaan · 2 months ago
Text
en beğenilen türk filmleri ,
türk sinema tarihinin unutulmaz eserlerinden modern yapımlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. işte eleştirmenler ve izleyiciler tarafından övgüyle karşılanan bazı türk filmleri:
klasik türk sinemasının efsaneleri
1.(bkz: hababam sınıfı serisi) (1975-1981)
• yönetmen: ertem eğilmez
• tür: komedi, dram
• konu: özel bir lisenin haylaz öğrencilerinin komik ve dokunaklı hikayeleri.
2.(bkz: selvi boylum al yazmalım) (1977)
• yönetmen: atıf yılmaz
• tür: dram, romantik
• konu: “sevgi emektir” temasıyla aşk ve fedakarlığın unutulmaz bir öyküsü.
3.(bkz: eşkıya) (1996)
• yönetmen: yavuz turgul
• tür: dram, suç
• konu: hapisten çıkan bir eşkıyanın eski sevgilisini bulma çabası ve istanbul'daki karmaşık hikayesi.
4.(bkz: süt kardeşler)(1976)
• yönetmen: ertem eğilmez
• tür: komedi
• konu: yanlış anlamalar ve komik olaylarla dolu unutulmaz bir yeşilçam klasiği.
5.(bkz: neşeli günler) (1978)
• yönetmen: orhan aksoy
• tür: komedi, aile
• konu: turşu tarifi yüzünden ayrılan bir ailenin eğlenceli hikayesi.
yeni dönem türk sinemasının öne çıkanları
1.(bkz: kış uykusu)(2014)
• yönetmen: nuri bilge ceylan
• tür: dram
• konu: bir anadolu kasabasında geçen, insan ilişkilerini ve sınıfsal farklılıkları ele alan derin bir yapım.
• ödüller: cannes film festivali altın palmiye
2.(bkz: ayla) (2017)
• yönetmen: can ulkay
• tür: dram, biyografi
• konu: kore savaşı'nda bir türk askerinin kurtardığı küçük bir kızla arasındaki dokunaklı bağ.
3.(bkz: babam ve oğlum) (2005)
• yönetmen: çağan irmak
• tür: dram
• konu: bir baba-oğul ilişkisi üzerinden aile bağlarını ve geçmişle hesaplaşmayı ele alan etkileyici bir film.
4.(bkz: vizontele) (2001)
• yönetmen: yılmaz erdoğan ve ömer faruk sorak
• tür: komedi, dram
• konu: bir köye ilk kez televizyon gelmesiyle yaşanan komik ve duygusal olaylar.
5.(bkz: ahlat ağacı)(2018)
• yönetmen: nuri bilge ceylan
• tür: dram
• konu: bir yazarın taşradaki ailesiyle ve hayatla olan mücadelesi.
kült ve bağımsız filmler
1.(bkz: gemide) (1998)
• yönetmen: serdar akar
• tür: suç, dram
• konu: bir gemide geçen, sert ve karanlık bir hikaye.
2.(bkz: bir zamanlar anadolu'da) (2011)
• yönetmen: nuri bilge ceylan
• tür: dram, polisiye
• konu: bir cinayet soruşturması sırasında anadolu'nun insanları ve doğası üzerine bir derinleşme.
3.(bkz: masumiyet) (1997)
• yönetmen: zeki demirkubuz
• tür: dram
• konu: umutsuzluk ve aşk üçgeni içindeki karakterlerin trajik hikayesi.
4.(bkz: karpuz kabuğundan gemiler yapmak)(2004)
• yönetmen: ahmet uluçay
• tür: dram
• konu: köyde büyüyen iki çocuğun sinema tutkusu ve hayallerini gerçekleştirme çabaları.
türk animasyon ve belgesel filmleri
1. koca dünya (2016)
• yönetmen: reha erdem
• tür: dram, fantastik
• konu: şehirden kaçarak doğada yaşamaya çalışan iki gencin hikayesi.
2. buğday (2017)
• yönetmen: semih kaplanoğlu
• tür: bilimkurgu, dram
• konu: insanlığın geleceğine dair distopik bir hikaye.
bu filmler, türk sinemasının farklı dönemlerinden örnekler sunar ve izleyiciler üzerinde kalıcı bir etki bırakmayı başarmış yapıtlardır.
Tumblr media
0 notes
ncdtgrsy · 2 months ago
Text
1 note · View note
birpaylass · 4 years ago
Text
Belçika da Gezilecek En Güzel 5 Yer
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/belcikada-gezilecek-en-guzel-5-yer.html
Belçika da Gezilecek En Güzel 5 Yer
Belçika da Gezilecek En Güzel 5 Yer
Belçika da Gezilecek En Güzel 5 Yer. Batı Avrupa’da olan Belçika sınırları kuzey batıda olan Atlas Okyanusu’yla, kuzey doğu bakımından Hollanda’yla, doğuda Almaya bulunan ve Güneybatıda Fransa olan çok yönlü bir ülkedir. Birçok sayıda ülke ile komşu olan Belçika, bulunduğu bölgeye göre çoklu resmi dilleri bulunur. Bundan dolayı resmi dillerde değişiklik gösterir.
Belçika’da Gezilecek En Güzel 5 Yer, Belçika’da 3 tane resmi dil vardır ve bunlar Almanca, Hollandaca ve Fransızcadır. Belçika bulunan bölgelere göre resmi dil farklılığı olan ve İngilizce dili genç nüfusun çok iyi bildiği dildir. Belçika’da ülke nüfusun yarısına yakın kişilerin Katolik dini, yarıya yakın kısmı ateist ve çok az kısmı ise Müslüman olan dinlere mensuptur.
Bunun yanı sıra Budist, Ortodoks, Protestan ve Musevi dinlerinde olan bireylerde bulunmaktadır. Oldukça sıcak bir iklimi olan Belçika, yaz ayları çok sıcak geçmekte ve kış ayları oldukça soğuk havaya sahiptir. Ülkede genel olarak sıcak bir hava vardır ve nemli havasından dolayı sürekli yağmur yağmaktadır. Bu yüzen ülkede genel olarak yeşillik bir yapı bulunur, muhteşem doğa yaşamı görülür.
Reklam ( Belçikada Gezilicek Yerler )
Beyaz Lahana Mucizesi
Suyun Önemi 
Yemek Yeme Sanatı
Kahve ve Çaya Dikkat
Uyku Hafıza ve Ruh
Belçika’da Gezilecek En Güzel 5 Yer
1)Brüksel
Brüksel
Gezilecek yerlerden en iyi seçenek olan Brüksel, kısa kaçamak yapmak isteyenlerin ya da yoğun yaşam şartlarından uzak kalmak isteyenler için oldukça uygun yerler arasında bulunmaktadır. Birkaç günlük kısa gezintiler için uygun olan, eğlence adına birçok faaliyetleri bulunan ve farklı tarihi zenginlikleri keşfetmek isteyen bireyler için en uygun alternatifler arasında yer alıyor.
Brüksel’de hareket eden hızlı tren seferleri ile birçok şehirleri tren gezintisi ile yapabilirsiniz. Yapılan tren yolcuları Paris, Lüksemburg ve Amsterdam gibi önemli şehirlere yolculuk yapabilir kolaylıkla ulaşım sağlanabilir. Hollanda’nın başkenti olan Brüksel, eski dönemlerde bulunan bataklığın kuruması ile ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı bataklığın içinde olan yer anlamına gelen Brüksel, ismini bu olaya dayanarak almıştır.
2)Brugge
Brugge
Brugge hem tatil yapmak için hem de romantik zamanlar geçirmek için gidilmesi gereken en uygun yerler arasında bulunmaktadır. Romantik aşıkların ilk düşündüğü yer olan Brugge, keyifli zamanların ve ufak kaçamaklar için en ideal yerdir. Kanallar ile çevrili sokaklarında oldukça hoş zaman geçirmek, manzara karşısında piknik yapmak ve olağan dışı fotoğraflar çektirmek için doğru adres Brugge’ye gelmek olacaktır. Kanallar ile donatılmış sokaklarında bisiklet turuna çıkabilir, şehrin muhteşem manzarasına doyumsuz bakılabilir ya da şehrin harika yapılarını keşfedebilirsiniz.
Bu kanallar ile çevrili sokaklarında uzun yürüyüşler yapılabilir ya da manzara karşısında hoş sohbetler edilebilir. Böyle harika manzaralar sadece kanalların o muhteşem görüntüsünden ibaret değildir. Şehrin mimari yapısı, etkileyici tarihi yapıları ve yeşilliği ile mistik havası sizi oldukça etkileyecektir. Bu şehrin en ünlü özelliği harika çikolatalar üretilmesi, en bilinen ya da meşhur olan çikolata yapımında bulunmasıdır.
3)Gent
Gent şehri orta çağ döneminde en zengin şehirlerinden biri olarak en kalabalık aktivitelerin yapıldığı yerdir. Günümüz şartlarında turizm en ünlü noktası sayılan Gent şehrinde, turistlerin en çok uğradığı şehirdir. Yapılan festivaller ve eğlenceli aktiviteler bakımından oldukça ilgi çekicidir.
En ünlü festivalleri ise Ghent Festivali, Ghent Jazz Festivali ve Ghent Film festivali gibi çok fazla eğlenceli organizasyonlara öncülük etmektedir. Belçika’nın Pek çok şehrinde olduğu gibi Gent şehrinde kanallar bulunmakta ve sokakların kanallar ile çevrili olmaktadır. Dilediğiniz gibi yürüyüşler ya da kayık ile gezintiler yapabilirsiniz.
4)Anvers
Anvers şehri büyük şehirler arasındadır ve Brüksel’den sonra ikinci büyük şehir olmaktadır. En eski şehirlerden olan Anvers Avrupa’da en eski şehir olan ve eski şehirlerde ikinci sıralamaya sahiptir. Oldukça yüksek nüfusa sahip olan ve ülkenin en kalabalık şehri olan Anvers, oldukça büyük limanları bulunmaktadır. Dünyada 4. Sırada ve Avrupa’da ikinci sırada olan Anvers şehri en büyük limana sahiptir. Doğa harikası manzaraları ile büyüleyen ve kalabalık ortamları seven kişiler için gezilecek yerler arasında oldukça uygun bir yer olacaktır. Diğer şehirlerde olduğu gibi Anvers’te kanallar bulunmaktadır. Yapıları ile göz kamaştıran, tatil yapmak isteyen ya da farklı kültürleri görmek isteyen bireyler için oldukça fazla tercih edilmektedir.
5)Leuven
Leuven şehri oldukça tarihi eserler bulundurduğu için turistlerin en çok tercih ettiği şehirdir. Bu şehirde bulunan Belçika’nın en büyük üniversitesi Leuven katolik üniversitesi, oldukça eski tarihlerde inşa edilmiştir. Yaklaşık olarak 15. yüzyılda Leuven şehrinde kurulan ve günümüze kadar ayakta durmayı başaran üniversite, eğitim konusunda oldukça ünlü bir üniversitedir.
Leuven şehri, Avrupa’nın en önemli öğrenci şehrinde oluşmakta ve ürün fiyatların ise oldukça uygun olmaktadır. Öğrenci şehri olarak anılan Leuven şehri, hareketli ve renkli gece yaşantısından dolayı turistler tarafından ilgi ve beğeni görmektedir. Ayrıca 1. Ve 2. Dünya savaşından sonra ağır hasara uğrayan üniversite kütüphanesi ise günümüzde savaşın göstergesi olarak hala ayakta tutulmaya çalışıyor.
Eğitim ve öğretime çok önem veren, öğrenci dostu olan veya düşük ürün fiyatları bakımından gerekse öğrenciler gerekse turistlerin en çok tercih ettiği yerler arasındadır.
0 notes
tripuck · 9 months ago
Link
0 notes
gezibiletim · 11 months ago
Text
2024'te Türkiye'de Kış Tatili Yapılacak En İyi 5 Şehir!
Keşfedilmeyi bekleyen 2024 kış tatili destinasyonlarını öğrenin! Erzurum’un karlı zirvelerinden Kayseri’nin tarihi sokaklarına, Bursa’nın Uludağ’ından Kars’ın kar festivaline ve Kapadokya’nın eşsiz atmosferine kadar Türkiye’deki en iyi kış şehirlerini keşfedin. Kış ayları geldiğinde, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde buzlu güzellikleri ve tarihi zenginlikleri keşfetmek, unutulmaz bir tatil…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
thegamerstationn · 1 year ago
Text
Fortnite Winterfest 2023 - Hediyeler, görevler ve ödüller açıklandı!
Fortnite Winterfest etkinliği bir kez daha geri döndü. İşte etkinlikteki görevler, ödüller, hediyeler ve çok daha fazlası...
Fortnite Winterfest etkinliği bir kez daha geri döndü, ancak bu yıl 14 Aralık 2023’ten 2 Ocak 2024’e kadar sürecek olan festival etkinlikleri sırasında işler biraz farklı. Tanıdık Kış Festivali Köşkü en azından bu yıl için kullanımdan kaldırıldı, bu nedenle kükreyen bir odun ateşinin önünde oturmak olmayacak, ancak Fortnite’taki dolabınızı Tatil ruhuna biraz daha uygun hale getirmek ve kilidini…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilgilikus · 1 year ago
Text
Yılbaşı Gelenekleri İlk Noel Ağacı Nasıl Ortaya Çıktı ve Ne Zaman Süslendi?
Tumblr media
Noel Ağacı'nın kökeni ve yılbaşı geleneklerinin nasıl oluştuğunu merak ediyor musunuz? İlk süslenen Noel Ağacı nasıl ortaya çıktı ve Noel Ağacı süsleme geleneği nasıl yaygınlaştı? Bu yazıda bu soruların cevaplarını bulacaksınız. Ayrıca Noel Ağacı'nın dünyada nasıl yayıldığını da inceleyeceğiz. Keyifli okumalar!
Noel Ağacı Tarihi
Noel ağacı, Hristiyanların en büyük bayramlarından biri olan Noel Bayramı'nda evlerini süslemek için kullandıkları yeşil bir ağaçtır. Noel ağacının tarihi, milattan önce 16. yüzyıla dayanmaktadır. Almanya'da ortaya çıktığı düşünülen bu geleneğin zamanla tüm dünyaya yayıldığı bilinmektedir. Noel ağacının tarihi, eski çağlara kadar uzanmaktadır. Antik çağlarda kutlanan kış festivallerinde çam ağaçları kullanılarak evler süslenirdi. Hristiyanlığın yayılmasıyla bu geleneğin Noel kutlamalarıyla birleştiği düşünülmektedir. Geleneksel Noel ağacının ilk kez 16. yüzyılda Almanya'da ortaya çıktığı ve zamanla diğer ülkelere yayıldığı bilinmektedir. Yıl Olay 16. yüzyıl Almanya'da Noel ağacı geleneğinin ortaya çıkması 19. yüzyıl Noel ağacı geleneğinin Amerika'ya yayılması 20. yüzyıl Noel ağacı geleneğinin dünyanın birçok ülkesinde kutlanması
Yılbaşı Geleneklerinin Kökeni
Yılbaşı geleneklerinin kökeni, tarih boyunca farklı toplumlar arasında farklı şekillerde kutlanmıştır. Bu geleneklerin birçoğunun Hristiyanlık öncesi döneme kadar uzandığı bilinmektedir. Yılbaşı kutlamalarının kökeni, aslında cesur ve tanrılara adanmış ritüellerle doludur. Antik Roma'nın pagan festivali olan Satürnalia, bu kutlama geleneğinin temelini oluşturmaktadır. Yılbaşı geleneklerinin kökeni aynı zamanda Orta Çağ'da Avrupa'da gerçekleşen diğer kutlamalardan da etkilenmiştir. Örneğin, 25 Aralık günü olan Noel Bayramı, Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte yılbaşı geleneklerine entegre olmuştur. 13. yüzyılda Noel Baba'nın karakteri, eski pagan ve Hristiyan gelenekleri arasında bir sentez oluşturarak, yılbaşı kutlamalarının bir parçası haline gelmiştir. Yılbaşı geleneklerinin kökeni, farklı kültürlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir karmaşa olduğunu göstermektedir. Bu kutlamaların temelinde yer alan pagan, Roma ve Hristiyan gelenekleri, günümüzdeki yılbaşı kutlamalarının da temelini oluşturmaktadır. Tüm bu kültürlerin bir araya gelmesi sonucu, yılbaşı gelenekleri zengin bir tarih ve kültür mirası taşımaktadır.
İlk Süslenen Noel Ağacı
İlk Süslenen Noel Ağacı'nın tarihi oldukça ilginç ve eski bir geçmişe sahiptir. Noel ağacı, günümüzde Noel bayramlarının vazgeçilmez bir simgesi haline gelmiştir. Ancak, ilk Noel ağacının süslenme geleneği tarihçilere göre Almanya'da başlamıştır. Bir Alman geleneği olarak başlayan Noel ağacı süsleme geleneği, 16. yüzyılda Protestan Kilisesi'nde başlamıştır. O zamanlar ağaç, Kış Gecesi festivalinde evlere getirilir ve evin baş köşesine yerleştirilirdi. Almanya'nın dışına çıkmadan, bu Süslenen Noel Ağacı geleneği komşu ülkeler olan Avusturya, İsviçre ve Hollanda'ya yayılmıştır. Kısa sürede tüm Avrupa ülkeleri bu gelenekle tanışmış ve benimsemiştir.
Noel Ağacı Süsleme Geleneği
Noel ağacı süsleme geleneği, yüzyıllardır devam eden ve her yıl kutlanan bir gelenektir. Bu geleneğin kökeni, Almanya'ya dayanmaktadır. Aslında Noel ağacının süslenmesi, 16. yüzyılda Almanya'da başlamıştır. Noel ağacının süslenmesi geleneği, 18. yüzyılda Kuzey Amerika'ya yayılmış ve bugün dünyanın birçok yerinde kutlanan bir Noel geleneği haline gelmiştir. Noel ağacı süsleme geleneği, her yıl ailelerin bir araya gelerek, ağacı birlikte süslemesiyle kutlanmaktadır.
Noel Ağacı Yaygınlaşması
Noel ağacı, dünya genelinde büyük bir popülerlik kazanmıştır. Özellikle Hıristiyanlık inancına sahip ülkelerde, Noel zamanı gelince evlerin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bu geleneğin yaygınlaşmasında etkili olan birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan ilki, insanların bir araya gelerek aynı şeyleri yapma isteği ve bu geleneği devam ettirme çabasıdır. Noel ağacı, aileleri bir araya getiren, birlik ve beraberliği simgeleyen önemli bir unsurdur. Ayrıca, ticari kaygılar da Noel ağacının yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın başlarından itibaren Noel ağacı süsleme malzemeleri ve ağaç satışları büyük bir endüstri haline gelmiştir. Bu da Noel ağacının yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır.
Noel Ağacı Dünyada Yayılışı
Dünya genelinde Noel ağacı geleneği, farklı ülkelerde değişiklik göstermekle birlikte oldukça yaygın bir uygulamadır. Bu gelenek, her yıl yaklaşan Noel tatili öncesinde evlerin ve sokakların renklenmesine vesile olmaktadır. Noel ağacı süsleme ve temizlik süreci ise özellikle Batı kültüründe önemli bir yer tutmaktadır. Yayılış süreci incelendiğinde, Noel ağacının kökeninin ilk olarak Almanya'da ortaya çıktığı bilinmektedir. Almanya'da 16. yüzyılda Noel ağacı geleneğinin başladığı kabul edilmektedir. Daha sonra ise bu gelenek farklı ülkelerde farklı yollarla yayılmıştır. Özellikle 17. yüzyılda Avrupa ülkelerinde yaygınlaşan Noel ağacı geleneği, 19. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'ne de geçmiş ve burada da hızla yayılmıştır. Günümüzde ise Noel ağacı geleneği neredeyse tüm dünyada kutlanan bir tatil haline gelmiştir. Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 12 days ago
Text
İstanbul Bakırköy'de yeni yıl doyasıya yaşanacak
https://pazaryerigundem.com/haber/197826/istanbul-bakirkoyde-yeni-yil-doyasiya-yasanacak/
İstanbul Bakırköy'de yeni yıl doyasıya yaşanacak
Tumblr media
İstanbul Bakırköy Belediyesi’nin düzenlediği ‘Kış Festivali’ ile 2025 heyecan ve mutluluk ile karşılanacak. 31 Aralık gecesine kadar sürecek olan etkinliklerde vatandaşlar kortej, yılbaşı bandosu ve stantların olduğu birçok etkinlikle yeni yıla doyasıya eğlenerek girecek.
İSTANBUL (İGFA) – Yeni yılın yeni umutlarla karşılanmasına az bir zaman kala Bakırköy Belediyesi ‘Kış Festivali’ düzenliyor. İlçenin en işlek yerlerinden biri olan General Şükrü Kanatlı Caddesi’nde gerçekleştirilecek bir dizi etkinlik ile vatandaşlar aynı coşkuyu paylaşacak. 28 Aralık Cumartesi günü minikler için hazırlanan balon modelleme etkinliğinin yanı sıra vatandaşları çeşitli etkinlikler karşılayacak. 29 Aralık Pazar günü PitPat Yılbaşı Korteji ile yaşanacak eğlence dolu anlar, 30 Aralık Pazartesi günü Niks Kar Korteji ile devam edecek. Rengarenk bir alanda yeni yılın heyecanla karşılayacağı 31 Aralık Salı günü ise vatandaşlara PitPat Yılbaşı Bandosu eşlik edecek.
2025 KONSEPTLİ STANTLARDA SATILANLAR HERKESE UĞUR GETİRECEK
Bakırköy Belediyesi’nin General Şükrü Kanatlı Caddesi’nde kurduğu ‘Yılbaşı Panayırı’ da yoğun ilgi görmeye devam ediyor. Yılbaşı konseptli el emeği ürünlerin satıldığı panayırda yüzlerce insan sevdiklerine hediyelik eşya alarak mutluluğu paylaşmaya devam ediyor. Bakırköy Belediyesi Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu’nun ziyaret ettiği stantlarda kadınların el emeği ürünleri de satılıyor.
Tumblr media
0 notes
isvicreninsesi · 2 years ago
Text
Cenevre’de ‘Benim Adım Mutlu’ filmine iki ödül
Tumblr media
CENEVRE- Uluslararası İnsan Hakları Forum ve Film Festivali’nin 21’incisinde, Gençlik Jüri Ödülü ve etkileyici hikayelere verilen Story Board Collective Fonu Ödülü Amed'te erkek şiddeti sonucu ağır yaralanan Mutlu Kaya’nın hikayesini konu alan "My Name is Happy’e” verildi. 21’inci Uluslararası İnsan Hakları Forum ve Film Festivali kapsamında ödül alan filmler belirlendi. Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği bilgilere göre; festival 121 etkinlikle 29 binden fazla insanı bir araya getirdi. Festival kapsamında, 220'den fazla konuk deneyimlerini paylaşmak üzere Cenevre'ye geldi. Festivalin ödül töreni Pitoëff Tiyatro salonunda yapıldı. Festival kapsamında verilen ödül listesinde ise 11 çarpıcı film yer aldı. Yaratıcı Belgesel dalında anlatının sömürgesizleştirilmesi konusu ele alınırken Kurmaca dalında ise İran rejiminin zulmünü tasvir eden filmler ödüle layık görüldü. Kadın mücadelesi ve kadın katliamlarını ele alan konulardan, basın özgürlüğünü anlatan filmlere kadar birçok filmin ödül aldığı festival bugün sona erecek. Sınırları aşan anlatılardan beslenen filmler öne çıktı FIFDH'nin ödül listesinde, sınırları ve dönemleri aşan kişisel anlatılardan beslenen filmler öne çıkıyor. Jüri üyeleri, arşiv görüntüleri, röportajlar veya animasyonlara dayanan özgün bir anlatımla, tarihi sahiplenilmesine olanak tanıdığı için Inna Sahakyan'ın “Aurora'nın Gün Doğumu” (Aurora’s Sunrise) Cenevre Büyük Ödülü’ne layık gördü. Alain Kassanda'nın “Colette ve Justin” (Colette et Justin) filmine ise Gilda Vieira de Mello Ödülü verildi. ‘Benim Adım Mutlu’ belgesel filmine Genç Jüri Ödülü verildi Geçmiş soykırımlardan tutalım günümüzdeki farklı şiddet biçimlerine ve bu şiddete karşı verilen farklı mücadeleleri kadın perspektifinden anlatan Steffi Niederzoll'un “Tahran’da Yedi Kış” (Seven Winters in Tehran) filmi “Yaratıcı Belgesel Jüri Özel Ödülü”nü alırken, 2015 yılında Amed’in Erxeni ilçesinde erkek şiddeti sonucu ağır yaralanan Mutlu Kaya’nın hikayesi üzerinden kadına yönelik şiddeti konu edinen Ayşe Toprak ve Nick Read'in “Benim Adım Mutlu - My Name is Happy” belgesel filmi de Gençlik Jüri Ödülü (Prix Fiction du Jury des jeunes) ile etkileyici hikayelere verilen Story Board Collective Fonu ödülüne layık görüldü. İran’dan Afganistan’a hak mücadelesine ödül  Kurmaca (fiction) alanında ise İran'dan Afganistan'a verilen mücadeleleri anlatan Vahid Jalilvand'ın “Beyond The Wall” filmi en iyi Fiction Büyük Ödülü’ne layık görülürken, Abbas Rezaie'nin “Etilaat Roz” filmi ise, en iyi Focus Ödülü”ne layık görüldü. Yine Kurmaca dalında Ioseb Soso Bliadze’nin “A Room of My Own” filmi Gençlik Jüri Ödülü’ne layık görülürken, Paula Cury’un “Scarlet Girls” filmi DOCS UP Fund Award ödülüne, Aymar El Amir ve Nada Riyadh’ın “Land and Women” filmi ise Sublimages ödülüne layık görüldü. Kültürel Aksiyon dalında ise Juliana Fanjul ve Rachel M’Bon’un “Je suis Noires” filmi Artropi ödülüne layık görüldü. Read the full article
0 notes