#sularına
Explore tagged Tumblr posts
Text
BURSA'DA ZAMAN - 2
Bu ilk seferin ardından sürekli Meltem Ablayı düşünüyordum. Bir daha ne zaman görüşecektik acaba? Çok uzatmadan mesaj attı "Yarın sabahtan gel. Çocuklar okul pikniğine, annem de güne gidecek".
Sabahtan okulu asıp soluğu onun evinde aldım. Çok arzuluyordum onu. Bu sefer vaktimiz vardı geniş geniş sevişebilirdik. Salonda kanepede dizlerine yattım. Saçlarımı okşarken ben de parmaklarına öpücükler konduruyordum. Elini göğsüme attı, kravatımı çözüp okul gömleğimin düğmelerini açtı. Yavaş yavaş göğsümü ve göğüs kıllarımı okşadı.
"İlk kez senin kadar genç bir sevgilim oluyor" dedi. "Çok garip, bazen erkek bazen çocuk gibi görünüyorsun" Kanepede yeniden oturur pozisyona geçip elini bacak arama, hafiften sertleşmeye başlayan sikimin üstüne koydum.
"Bak şimdi gayet erkek gibi görünüyorsun" deyince ikimiz de güldük. Tişörtünü sıyırıp göğüslerine yumuldum hemen. Aslında haklıydı. Toy hallerim bazen çocuksu görünmeme sebep oluyordu ama beni azdırınca tek düşüncesi onu altına alıp sikmek olan bir erkek çıkıyordu içimden. Meltem Abla da gözüme bazen annem, bazen sevgilim gibi görünüyordu. Dizlerine yatmak, göğüslerinde uyumak da istiyordum altımda saatlerce bağırta bağırta sikmek de.
Okul gömleğimi ve pantolonumu çıkarıp onu da soydum. Şimdi kanepede altıma almış, yüzünü boynunu göğüslerini öperken sikimi bacak arasına sürtüyordum. Meltem Abla azmaya başlayınca gözü dünyayı görmüyor sadece o anki zevkine odaklanıyordu; yine öyle oldu. Eliyle göğsünü ağzıma verip diğer eliyle de başımı bastırıyordu.
"Yala göğüslerimi, ısır!" dedi kendinden geçmiş bir şekilde. Daha da sert emmeye, yalamaya, ısırmaya başladım. Elimi aşağı götürüp sikimi amına denk getirmeye çalıştım ama doğru deliği bulamadığımı anlayınca o hemen elini attı ve sikimi amının dudaklarına dayadı. Tam olmasa da ıslanmaya başlamıştı. Sikimi yavaş yavaş sokmaya başladım. Yarrağım isminin hakkını veriyor daha tam ıslanıp açılmamış amını yara yara yolunu buluyordu. Biraz zorlayınca "Ihhhh" sesiyle kafası arkaya düştü. Daha da soktum, santim santim içine girip git gele başlayınca amının suyu deliğin her yerine yayıldı da biraz rahatladı. Çok büyük bir kadın değildi ama altımda sikilirken iyice küçücük kalıyordu. Her yerini öpüp hızlanmaya başladım. Sert sert vuruyordum şimdi amına. Yine o kadın kokusu kapladı odayı. Dünyanın en mahrem kokusu bir kadının sikilirken aldığı zevke eşlik eden am suyu kokusu gibi geldi o an bana.
Sikimi çıkarıp köküne kadar hızla sokarken çığlık atmaya başladı. Çığlıklar önce Ohhlamaya ardından da derin bir boşalmaya döndü. Son bir kez köküne kadar sokunca amı hafifçe bollaştı ve ıslandı. Ben de son darbelerimi vururken artık am suyu göletindeydim. Am sularına karışacak şekilde boşaldım içine. Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim karışmış kendimi zamansız bir mekanda bulmuş gibiydim boşalırken. Üstüne yığılıp kaldım. Az sonra kendine gelince "Nefes alamıyorum koca oğlan" deyip yana itti beni. Sonra göğsüme başını koyup yattı bir süre. Erkekliğin ne demek olduğunu madde madde öğreniyordum sanki: Kadınını sekse doyuracaksın, onu güvenli bir şekilde göğsünde yatıracaksın. Bu arada gözüm salonun penceresine vuran su damlalarına takıldı. Yağmur başlamıştı.
Kendimize gelince konuşmaya başladık. Serhat Abi giderken aramızda ortaya çıkan çekim tesadüf değilmiş, Serhat Abi "Ben yokken Mete sana iyi bakar" demiş.
"Peki İsmail Abiyle aran nasıl?" dedim,
"Yok bi aramız, ilk evlendiğimde arada benimle yatardı ama çocuklardan sonra ayda yılda bire düştü" dedi. Yatakları da ayırmışlar uyuyamıyorum bahanesiyle.
"Sen nasılsın peki?" dedi "annenle babanın kaybından sonra?" Yaramı böyle birden kurcalamasını beklemiyordum.
"Bilmiyorum" dedim "sanırım seninle olmaya başladıktan sonra daha iyiyim. Daha doğrusu Serhat Abiyle seni kamelyada sevişirken gördüğümden beri." İrkildi, şok olma sırası ondaydı ama bir yandan da her konuyu böyle açık bir şekilde konuşabiliyor olmak rahatlatıyordu beni.
"Serhat yattığımızı bildiğini söyledi ama bizi gördüğünü bilmiyordum." Bir değil hem de iki kez onları gördüğümü hatta izlediğimi anlattım. Onları sevişirken görünce nasıl tahrik olduğumu, Serhat Abinin yerinde olmayı çok arzuladığımı... O da Serhat Abiyle nasıl başladıklarını anlattı, bir sene önce başlamışlar sevişmeye. Serhat Abinin başka kız arkadaşları da oluyormuş, teyzem ve eniştemin gözünde sevişmelerini gizlemek için dert etmiyormuş başka kadınları. Kendisinin Serhat Abiden önce bir kaç kaçamak ilişkisi olmuş ama sonrasında olmamış, ben ilkmişim. Şimdi yalan söylüyor gibi geliyor ama o zamanlar her dediğine inanıyordum.
Kalkıp duşa gitti. Onu beklerken düşünmeye başladım: Benimle zevk aldığı için mi sevişiyordu yoksa o da bana acıyor muydu? Yaşadığım felaket sonrası herkes bana o kadar iyi davranıyordu ki, bu etrafımı saran iyilik hâlesi normale dönmemi de engelliyordu.
Duştan çıkınca "hadi sen de duş al koca oğlan, ter içinde kaldın" deyip beni de duşa yolladı. Duş alıp çamaşır makinasının üstündeki havluya sarınıp salona döndüm. Gözü havludaydı.
"İsmail'in havlusu o, yenisini verseydim keşke" dedi. Bir erkeğin evinde karısını sikip havlusunu kullanmak o yaşta da tahrik edici geliyordu bana. Hele ki bu adamın hamamda bana ellemeye çalışan bir adam olduğunu düşününce "öyle değil böyle yapılır o iş" diye düşünüp yeniden tahrik olmaya başladım.
"Çıkarayım istersen" deyip havlunun önünü açtım, sikim yeniden sertleşmeye başlamıştı.
"Çıkar tabii aşkım" deyip önünde sallanan aletimi eline aldı, dudağına götürüp önce altını sonra taşaklarımı yalamaya başladı. Otuzbir çekmek gibi değildi, çok garip bir zevk alıyordum. Sikim kalkınca hemen başının gövdesine birleştiği yerin altını yalamaya başladı. En zevk veren kısmın burası olduğunu o an anladım. Dil darbeleri sonunda boşalacağımı hissedince hemen geri çekti kendini.
"Dur bakalım beni sikmeden boşalmak yok" dedi ve açık kanepenin üstüne domaldı "hadi sen de beni yala" dedi. Eğilip kalçalarını ayırdım ve yalamaya başladım. Çıkardığı seslerden neresini nasıl yalamam gerektiğini anlamaya çalışıyordum. Tükürüklerime karışan am suyunun kokusu yine başımı döndürmeye başladı. Amından klitorisine geçince Ohhlamaları arttı. En zevk aldığı yer klitorisiydi. Dudaklarım arasına sıkıştırıp dil darbeleri atmayı ilk orada öğrendim, çok tahrik olmuştu bundan.
"Yeter! Sik hadi!" dedi. Ayağa kalkıp ıslanmış amına dayadım sikimi. Önce başını sonra beklemeden köküne kadar soktum. Tutunmak için omuzlarına koydum ellerimi, öne kaçmaya çalışınca omuzlarından tutup kaçmasını engelledim. Derin bir "Ohh" sesi çıktı Meltem Abladan. Geri çekip git gele başladım. Her dayandığımda köküne kadar sokuyordum, Meltem Abla hem iyice ıslanmaya hem de daha yüksek sesle bağırmaya başladı. Ona zevk verdikçe ben de zevke geliyordum. Hızlanmaya başladım. Geri çekip sertçe sokunca çığlıkları artıyordu.
Nefes nefese kaldık. O da boşalmaya yaklaşıyordu ama aldığımız zevki arttırmaya çalışıyordu. "Dur" dedi. İçinden çıkarıp beni sırt üstü yatağa yatırdı. Üstüme çıkıp kolayca içine aldı sikimi ve hızla üzerimde yaylanırken az önceki noktaya geldi hemen. Elini bacak arasına atıp klitorisiyle oynamaya başladı. Hem sikimi en derinine kadar alıp hem de kendini okşuyordu. Artık benim de dayanacak halim kalmamıştı tam boşalmaya başlayınca o da hemen kendini ayarladı ve benimle beraber boşalmaya başladı. İçine tazyikli bir şekilde döllerimi fışkırttım.
Yorgun argın üstüme yığıldı. Yine sırılsıklam olmuştu her yerimiz. Dışarıda yağmur şiddetini arttırmış camları dövmeye başlamıştı. Yavaşça yana inip yine arkasını döndü, arkadan sarıldım Meltem Ablaya. Uyuklamaya başladık.
Ne kadar uyuduk bilmiyorum ama az sonra zilin sesini duyunca hemen fırladık yattığımız yerden. Camdan aşağı bakınca çocukların geldiğini anladı, "çabuk giyin çık" dedi. Apış aram yapış yapış donumu pantolonumu üniformamı giyip hemen dışarı attım kendimi. Merdivenlerden inerken çocuklarla karşılaştım.
"Okula mı gidiyon Mete Abi?" dedi Selin utangaç utangaç gülümseyerek. İlerleyen yıllarda yaşayacaklarımızdan henüz ne onun haberi vardı ne de benim.
"Evet, bugün ilk dersler boştu o yüzden geç gidiyorum" dedim o an ilk aklıma gelen sözler olduğu için.
"Biz de pikniğe gittik ama yağmur hızlanınca öğretmen erkenden eve yolladı, yoksa akşama kadar top oynayıp ip atlayacaktık" derken Berkay "hadi çabuk, çok ıslandık zaten" deyip sinirli sinirli çekiştirdi kardeşini. Ben de yavaşça apartman kapısından süzülüp kendimi sokağa attım.
Neyse, ucuz atlatmıştık yine. Kendimi sevişmenin hazzına öyle kaptırmıştım ki ne çocuklara ne kocasına yakalanabileceğimiz aklımın ucundan geçmiyordu. Biraz da şok olmuştum apar topar evden kaçmak zorunda kalınca.
Sokağa çıkınca yapış yapış halim rahatsız etti beni. Eve gitmeme daha 2 saat vardı. Hava da sokaklarda dolaşmaya uygun değildi. 'Kaplıcaya gideyim' dedim içimden. Yıkanmaya ve şu yapış yapış halimden kurtulmaya gidiyordum aklımca ama bilinçaltım belli ki İsmail Abiyle ilk karşılaşmamın rövanşını planlıyordu.
Kaplıcaya girip soyunup peştamali sarındım, bu saatte bir kaç kişi vardı sadece. İçerisi sıcaktı ama buhara gömmemişlerdi kaplıcayı. İsmail Abi beni görünce "Ooo Mete hoşgeldin, gel kese yapayım sana" dedi.
"Marka almadım abi, yıkanıp çıkacağım" deyince "siktir et markayı, benden olsun, geç" dedi. Geçen sefer Serhat Abinin yaptığı gibi peştamalı çözüp bacak aramı örtecek şekilde sikimin üstüne koyup oturdum mermer sekiye.
"Hayırdır bu saatte? Gece kamyonu devirdin de evde sular mı kesikti?" dedi gülerek. O sırada küçük kese mahallinde sikimden yükselen döl ve am suyu kokusu duyulmaya başladı.
"Bu koku ne lan? Biz alışmışız taşak kokusuna, am kokuyor burası sanki?" dedi. Bu sefer ben güldüm "okuldan kaçıp hatunla buluştum abi, ev ahalisi erkenden gelince de yıkanamadan kaçmak zorunda kaldım, ondan geldim hamama" dedim. Gözleri açıldı fal taşı gibi.
"Helal genç!" dedi. "Hakkını vermişsin hatunun belli ki!"
"Verdik abi, endişelenme sen!" dedim.
"Dur yıkayayım seni sonra da gusül abdesti alırsın" deyip su dökmeye başladı üstüme. Bu sefer beni yıkarken tavırları değişmişti, genç oğlan çocuğu değil olgun erkek yıkar gibi yıkadı. Geçen gün sikmeye kalkıştığı oğlan gitmiş bugün karısını saatlerce siken erkek gelmişti karşısına ama bilmiyordu tabii bu am kokusunun karısının amından geldiğini. Sikimi taşaklarımı iyice sabunladı "sen arkanı yıkarsın içeride" dedi elini götüme atmaya cesaret edemediğini belli edip. 'Hah şöyle!' dedim içimden "ben içerde yıkarım abi sıkıntı yok sen kalan kısımları hallet yeter" dedim. Güzelce yıkayıp keseledi, köpüklerle kaplayıp tertemiz yaptı beni.
"Sağol abi" deyip göbek taşına geçip uzandım biraz. Vaktim vardı daha. Gözlerimi kapatıp kaplıcanın içinde su seslerini dinlerken biraz önce altımda inlete inlete siktiğim Meltem Abla, bana bu seks ortamını sağlayan Serhat Abi, az önce karısını siktiğimden habersiz sikimi taşağımı yıkayan İsmail Abi, annelerini siktiğimden ve eve apar topar geldikleri için son anda evlerinden kaçtığımdan habersiz benimle sohbet eden çocuklar teker teker gözümün önünden geçti. Sonra annem, babam, ablam ve kız arkadaşım geldi aklıma. Ne ilk düşündüklerim sikimi kıpırdattı ne de sonrakiler kalbimi dağladı. Böyle bir şey miydi hayat? Acılarla zevklerin iç içe geçtiği, dün seni sikmeye kalkanın bugün taşaklarını yıkadığı, sana acıyan kadını altında acıta acıta zevkin doruklarına ulaştırdığın bir girdap mıydı hayat? Sonunda beni yutacak bir döngü müydü yaşadıklarım yoksa yeni gün, dünün küllerinden mi doğacaktı? Bunları düşünüp biraz uyuklayıp çıktım kaplıcadan. Her gün 'ben artık eski ben değilim' diyordum...
#sex hikayeleri#bursa#sex hikaye#evli çift#swinger çift#türk çift#bursanilüfer#bursa osmangazi#çekirge#kükürtlü#tophane
59 notes
·
View notes
Text
sanıp hızla atıldı çapariye.
Önce müthiş bir acı duydu dudağında.
Gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya.
Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü; neye benzerdi acep gökyüzü?
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.
Ne çâre balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu.
Küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği,
oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçtiler önünden: bir kedi yalanarak baktı gözünün içine.
Yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu.
Son bir defa düşündü derin mâviyi, beyaz mercanı.
Bir de yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına,
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibâret sâde bir törenle saldım denizin sularına.
Bir an öylece bakakaldı.
Sonra sevinçle dibe daldı gitti, bütün kederimi söküp atarak.
Teşekkürü de ihmal etmemişti;
birkaç değerli pulunu elime, avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme:
sorar gibiydiler, neden yaptın bunu niye.
"Bir gün" dedim
"bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz, son âna kadar hep bir ümidim olsun diye…”
Nâmık KEMAL
48 notes
·
View notes
Text
Zamanın hızına kapılmış bir çocukken, gürültüler arasında bile saf mutluluğun melodisini duyabiliyordum. Oyunlar, kahkahalar, hayatın rengarenk tuvali... Her şey o kadar canlı ve gerçekti ki. Ama zaman, akıp giden nehir misali, beni de sürükledi büyümenin sessiz sularına. Şimdi, gürültü artık dışarıda değil, içimde yankılanıyor. Gülüşlerim bazen sahte, çünkü özledim o saf neşeyi.
58 notes
·
View notes
Text
Dünyaya ait olan her şey seraptır. Görünüşte güzel olsa da dünyayı imar etmenin sonu haraptır. Kendisine yönelene gitmesi aslında o kimseyi yüz üstü bırakmasıdır... Artık iki düşman safının arasına giren, korkudan uzak olamayacağı gibi sel sularına dalan da ıslanmaktan endişelenmez. Ancak eli yılanların bulunduğu bir kafeste olduğu hâlde, sokulmayı olmaması gereken bir sonuçmuş gibi değerlendirmesi şaşılacak bir durumdur! Tabiatında zarar verme bulunan bir varlıktan, kendisini koruma talep eden kişi ise daha şaşılacak hâldedir.
34 notes
·
View notes
Text
Dün sana bir şiir yazdım.
Yedi tepenin rüzgarlarına bıraktım.
Ve rüzgar esti,
Mısraları mavi marmaranın
Ilık sularına bıraktı.
Gök yüzü ve yıdızlar şahit oldu.
Gerek yok dedi boğaz,
Serin sularında eritti.
Ve kayboydu gitti.
İyi geceler...
21 notes
·
View notes
Text
Güvenliğim uğruna duvarlar ardında yaşamaktansa bir nefes boşluğunda özgürlük esintileriyle uğurlanırım ölüm sularına..
68 notes
·
View notes
Text
Daha güçlü bir Türkiye için şebeke sularına antidepresan
45 notes
·
View notes
Text
Mutluluğun arka arkaya geldiği anlar, içime birden düşen "Ya her şey bir anda mahvolursa?" düşüncesiyle gölgeleniyor. Bu düşünce, ansızın yükselen dalgaların insanları okyanusun derinlerine çekmesi gibi, beni huzursuzluğun karanlık sularına sürüklüyor. Sevinçlerimin bembeyaz sayfası, bu büyük korkunun karanlık lekesiyle bulanıyor. Silmeye çalıştıkça yayılıyor, tüm sayfayı ele geçiriyor, geriye mutluluğa dair hiçbir iz kalmayana dek.
#seslervesözler#güzel sözler#güzel yazılar#edebi yazılar#kendi kalemimden#edebiyat#edebi sözler#mutluluk#öykü#şiir#benim kalemimden#artists on tumblr#phographers on tumblr#aşka dair#aşk acısı#anlamlı sözler#acı#aşk#kalemimden dökülenler#kader
15 notes
·
View notes
Text
Yalnızlığın kaynağından yaratıcılığın sularına çıkarıyorum, zihnimin verimli toprağını besliyorum ve hayallerimin tohumların'a hayat vermeye çalışıyorum. Dumanlar gökyüzüne süzüldükçe, gençliğimin kalıntıları, unutulmuş bir fısıltı gibi rüzgarlara dağılıyor gibi hissettim. Bir adam ihtiyacı olan şeyi aramak için dünyayı dolaşır ve onu bulmak için eve döner. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu.
Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım. Dünyadaki bütün aynaları gördüm ama hiçbiri beni yansıtmadı. Ve sonunda öğrendiğim tek şey tek başıma nasıl güçlü olunacağıydı. Descartes, düşündükçe var olduğunu söylüyordu; oysa ben düşündükçe yok oluyorum. Duyduğum gerçek seslerden daha önemli bir şey varsa sanrılarımdır, var ile yok arasında ayrımı yapmak zorunda değilim, ne derse doğru kabul edebilir ve rahatça öleceğim günü bekleyebilirim bu sanrılar sayesinde… Eğer bir gün “intihar etti” derlerse, inanmayın. Çünkü ben yaşamak istiyorum.
“Evde tek başınaydı, yangın çıktı, evde yanarak can verdi” derlerse, inanmayın. Çünkü ben yalnızlıktan korkarım. Ve eğer bir gün yalnız kalırsam bütün önlemleri alır, başımı öyle koyarım yastığa.
Eğer bir gün “binadan atladı” derlerse inanmayın. Yüksekten korkarım ben.
“Bileklerini kesti, kafasına sıktı, kendini astı” derlerse, inanmayın. Çünkü ben yaşamayı seviyorum.
Ama bir gün öldürülürsem, katilime dokunmayın.
@kotu.karma
53 notes
·
View notes
Text
Sefkateli - Devasa+
İnsanı diplomasiyi ön planda tutarak verdiğimiz hizmetlerle birlikte bugün ülke sınırlarını aşan birçok yardım kampanyası düzenleyen yardım dernekleri arasında yer alıyoruz. Verdiğimiz hizmetlerin her biri, zor şartlar sebebi ile muhtaç duruma düşmüş kişilerin karşılıksız yardımına koşmak içindir. Bugün hizmetlerimiz birçok yetim, öksüz, mazlum ve daha birçok yardıma muhtaç kişinin acil ihtiyaçlarının yanı sıra temel ihtiyaçlarına da odaklanmış durumdadır.
Verilen bu yardım hizmetlerinin yanı sıra sitemize bulunan zekat hesaplama bölümünü yıllık zekatlarınız için bir hesaplama aracı olarak kullanabilirsiniz. Hesaplamış olduğunuz bu zekat miktarlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak hem İslam dininin farz kıldığı ibadetlerden birini yerine getirmiş olacaksınız hem de mallarınızın yıllık bereketini arttıracaksınız.
2010 yılından bu zamana dek yardıma muhtaç kişiler için birçok yol kat ettik ve etmeye devam ediyoruz. Yardım süreçlerini elimizden geldiğince kısa tutarak yardım sahiplerinin biran evvel ihtiyaçlarına kavuşmalarını hedefliyoruz. Ancak yardım süreçlerinin hızlanması yapılan bağışlarla da ilgili olabilmektedir. Örneğin Afrika’da ki vatandaşlara sunduğumuz hizmetlerle Afrika yardım dernekleri arasında yer almaktayız. Fakat uluslararası yapılacak bir yardımda bazen daha fazla destek gerekebilmektedir.
Su kuyusu açtırma gibi maliyetli olan ancak insanların temiz içme suyunu kavuştukları yardımlar insanların destekleri ile birlikte daha hızlı ilerleyen süreçlere sahip olabilmektedir. Sizler de insanların sağlıklı içme sularına daha hızlı kavuşmaları için sitemizden bağışlarınızı yapabilirsiniz.
2K notes
·
View notes
Text
Gül'üm, bir tanem, güzel kızım, iyi kim. Dile kolay 10 aydır tanışıyoruz ve bu kısacık sürede bir sürü anılar biriktirdik ve biliyorum ki hepsini özenle saklayacağız. Bunun bizim için anlamı büyük :) İçimden çok şey geçiyor şimdi ama anlatmama bile gerek yok. Sevdiğimi hiç bir zaman tamamen ifade edemeyeceğim ama sen anla, gör. Yeni yaşın sana -ve senin mutluluğun ile tabiki bana da- mutluluklar getirsin. Her zaman buradayım ve burada olacağım. İyi ki doğdun. İyi ki varsın. Seni çok ama çok seven bir Meysa olduğunu unutursan, seni karadeniz sularına gömerim.
Bu iyi ki doğdun konuşmasını bal yanaklarını ıstırarak severken yapmak vardı ulan şansımı seveyim.
@yasanamayanhayalerr 🩵💙
16 notes
·
View notes
Text
“ — Ben ilhamımı esmerliğinden alıyorum esmerliğin ilhamını geceden. Gece ilhamını nereden alıyor bilmiyorum ama geceyi çok seviyorum senin yanında.
Dizlerimde derman bakışlarımda mana sesimde yumuşaklık ellerimde ılık bir rüzgar taşıyorum sen yanımda durunca. Oysa hiçbiri yoktu daha düne kadar. Şu hoş kokulu çimenler kupkuru ot, koca boğaz bir damla suydu. Daha düne kadar ben o bir damla suda boğulurdum.
Sen yanımda oturdun ve daha ilk üç dakikada. Bana olan bütün borcunu ödemiş oldu dünya. Hesaplar kitaplar kapandı. geri kalan dakikalar avans. Ve işte bugün varlığınla, ben borçluyum artık dünyaya. Beni artık bir demiryoluna bağlasa, ayaklarıma beton döküp de haliçin karanlık sularına bıraksa, sesim çıkmaz dünyaya. ”
24 notes
·
View notes
Text
her birimiz sevmenin kıyısından dönüyoruz sevgilim. bir şeylerin diplerinde cesedimiz bulunmadı, seni aldırmak istiyorum sinemin tesellisinden. gerçekliğin soyunu kafanda kırarak allah'ların dünyasında bir yıldız tecellisinden. ölemiyor olmanın imdadı var kursağımda, sinemiz geç kalışın boşluğunu dövüyor. öyle ki aramızda sessizlik bile bir halta yaramıyor. bir yandan sevmek vazgeçilir şey değil, noterler mürekkeple boğmuşlar kendilerini, kalkmış bütün imzaların hükmü kağıt dağında, şarabımız fesholacak anıların bağında. sade çocukların anlaştığı dilde keder durmaz, birileri sürekli yalan söylüyor mutluluk hakkında. günleri unut, zamana bir takım semavî sözcüklerle kurulmalıyım. çabucak kaybolan bir anı, eskiyen bir fotoğrafa dönüşsün diye gözlerimi ruhundan aşağılara sarkıtmalıyım. güneş ra ile doğuran mısır, ay nil’in sularına karışmış bir iç deniz, bulutlar grek tanrıların ziyneti. yıldızlar her bir yöne dağılmış hayatımız ama öyle tutuğum ki bilmem, geceyi sana nasıl anlatmalıyım? sürekli yetişen geceyi, tutuşan bir ormandan ateş alıyorcasına deli. sanki hiç durmadan kanayan bir ağzı şifayla kavuşturan fatma ana’nın eli. daha hiçbir şey yokken ortalıkta dünyanın binbir türlü hâliyiz, başka neyiz? usta işi bir örtüyle alınıyor gözümüzden, merhametten, olağan ihanetten ariyiz ya da hiçbir şey olmamışçasına ölerek uyanılacak yerde uyumaya devamsak eğer yalnızlığımızı put belleyerek kalbimizi ateşle de besleyebiliriz ama çıkamayız işte girdiğimiz kuyudan. çünkü artık tanıdım, bir daha unutamam. bir defa kalbinden vuruldu mu başa dönemiyor insan! burada durduğumuz kadar karşılıklı biz bize, çok şükür yağmur tek başına yetiyor mikail’i dost bilmemize ve vazgeçen upuzun uzanıyor toprağının içinde sözünü tutan bir intihar mektubu kadar huzurlu. yaşamak kayıp bir cesedi giyinerek sevgilim, dibe çarpmayan bir gövde gibi havada hep asılı.
13 notes
·
View notes
Text
Geldim, gitmelere bekle diyerek
Attım valize birkaç kırgınlık
Bir iki vefasızlık
Bir kaç acı söz
Benim hatırladıklarım
Bir kaç iyi söz
Senin unuttukların
Geride kalan ne varsa;
Boğazın sularına serdim
Geldim,korkma aç kapıyı,
Sende kalmaya değil;
beni almaya geldim.
Halil Cibran
15 notes
·
View notes
Text
Arada içimi döksem mi ya kendi kendime? Yollayıp gecicem internetin derin sularına.
Korkmak denir mi.. Ya da endişe etmek yahut tecrübe etmek mi desem?
İnanırsın, inandirilirsin ve tonlarca anı biriktirirsin, sanarsın ki o da öyle, sevdigin herkesi kendin gibi sanarsın. Ona tutunabilirim sanarsın. (Aferin sana ilk golü burdan yedin, a be evladım uzaktan tanımadığın etmediğin; oturuşunu kalkışını bilmediğin insana niye tutunmaya çalışırsın -illa uzak mesefe olmak zorunda degil, biriyle yan yana yeterince vakit gecirmemekte soz konusu olabilir-)
Sözler verir unutmaz sanarsın. Birkaç basit tartışmanın bu sözlerin üzerine çıktığını, daha doğrusu çıkartıldığını anlarsın.
Fedakarlık yapmaya devam eder, hatırlar sanarsın. Fakat (başta demiştim ya hani) tonlarca anı biriktirirsin diye, heh işte bunu yapan sensin SEN, o değil. Aaa bak meğerse ilk golü buradan yemişsin zaten haberin yokmuş(:
7 notes
·
View notes
Text
"Yıllar sonra anıların üzülerek hatırlanacak
Pişmanlık ne kaderini ne de peşini bırakmayacak
Aşkın kor, soğuk sularına kapılmayacak
O an bi' daha yaşanmayacak..."
#spotify#sarkilardanparcalar#gecenin şarkısı#şarkılar#şarkı sözü#geceye bir şarkı bırak#song lyrics#yalan dünya#yalnızlık#acı#beyza alkoç#beyzalkoc#beni unutma#karantina#beyzanınışıkları#gelmemeyegidenadam#benegeninincisi#3391km#3391 kilometre#0 kilometre#kitaplar#kitaplayasamak#ay ve gece#ay benim gece senin#yorgunluk#geceye bir söz bırak#elbet bir gün#iki yabancı#o an bi daha yasanmayacak#karküresi
17 notes
·
View notes