#çekirge
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sizce de: sanayi devri bitti dijital bir döneme girdiğimiz içinmi? bu kadar sancılı bir geçiş yaşıyoruz?
Hiç bir şeyi bilinçli seçmiyoruz...!
#sanat#sevgi#kitap#soru sormak yasak#hayal bir düş olabilir#hayalciyim#siirsayfasi#edebiyat#mutluluğunresmi#içimdeki müzik#yalan bir sanal alem#çekirge#felsefe#ağaç#içimdeki deli#içimdeki karanlık#icseldönüşüm
3 notes
·
View notes
Text
disarda durmadan cir cir oten bocekler derdiniz nedir yatin uyuyun amk bir de eve giriyorlar ooff az once de minnak cekirge gordum cok komikti ama disari lutfen
0 notes
Text
0 notes
Text
Pınar Çekirge Bir Ömür'lük AŞK ŞARKILARI
Pınar Çekirge Bir Ömür'lük AŞK ŞARKILARI
” Sabah uyandığımda seni düşündüm…dün gece zaten rüyamda görmüştüm….” Sahi, ne kadar talihli bir insanım ki, o gerçek sanatçılarla zaman içinde tanıştım.Onlarla röportajlar yaptım.Bazılarıyla bir kitabın sayfaları arasında buluştum.Kimileri en gerçek ve vazgeçilmez dostum, kimileri seçilmiş ailem oldular.İşte onlardan biri de Ömür Göksel’dir. Kimbilir, belki de, gelecekte, o ya da bu biçimde sahiden erişebileceğimiz ütopik dünyayı yorumladığı şarkılarla, neredeyse altmış küsur senedir dokumaya, var kılmaya çalışan bir büyük yorumcu ve estet’tir Ömür Göksel. Yağmurlu akşamüzerlerini, en derin hüzünleri, yorgun yalnızlıkları, ıhlamur rengi hayat kırıklıklarını, umutları, olağanüstü duyarlı, incelikli, artık muadili olmayan bambaşka ve en koşulsuz aşkları hep o anlattı zaten. Hani bazen içimizde bir hicran, bir geç kalmışlık hissi kalır…bir notaya, bir harfe sığınırız.İşte o an, ” cebinde saklı şarkılar “la çıkar karşımıza Ömür Göksel.
” Yüzünü yıkarken, aynaya bakarken duş alırken, saçını tararken çayını içerken, radyoyu açarken, kurduğun hayallerle sokağa çıkarken, kitap okurken, camdan bakarken, hava kararınca gece çökünce, bir yıldız aniden kayınca, dilek tutunca, mehtap çıkınca seni düşündüm,” dediğimiz, diyemediğimiz insanları hatırlayın bir an.Ama samimi olun, unuttum, böyle şeyler hiç yaşamadım, bilmem demeyin sakın.Korkularınıza yenilmeyin, kendinizle yüzleşin. ” Haşin rüzgarlar, sağanak yağmurlar, tüm kasırgalar, sahile çarpan hırçın dalgalar”a rağmen, her koşulda ” tüm pusulalar sadece seni gösterir ” dediğiniz kaç kişi oldu şimdiye kadar, çevrenizde ? Bir sayın, bakalım. Ömür Göksel’in ” Seni Düşündüm” şarkısını dinlerken, tüm bunları düşünün, olmaz mı ? Yan yollara sapmadan, geçiştirmeden, inkara yeltenmeden, açık kalan hesapları kapatın, geçmişten gelip belleğinizde mıh gibi kalmış, yüklerden kurtulun.Hayır, korkmayın ! Çok uzaklardan, çok eskilerden gelen, çağrışımlar, hatırlayışlar rüzgarına bırakın kendinizi.Savrulursanız da savrulun. Biraz cesaret…elalem ne derse der, zaten.Aldırmayın. ” Seni düşündüm…galiba seni seviyorum ” diyebilmek özgürce…ne dersiniz ? Ve gelelim birkaç hafta önce raflarda yerini alan, bana göre, adeta yedi dağın binbir çiçeğiyle süslenmiş, kalite, nicelik, letafet, zarafet, duyarlık süzgecinden geçip, çoktan ebedi hayatla mühürlenmiş ” Aşk Şarkıları ” adlı uzun çalara…
Ömür Göksel bir defa daha bir renk, duygu ve alev şerraresi halinde yorumlamış o şarkıları…yüreklere, hayatlara, anılara yıldız tozları serpmiş cömetçe. Aşkın en yalın, en doğru, en gerçek yanını anlatmış. ” Aşk Şarkıları “nı her dinleyen kendisinden birşeyler buluyor o şarkılarda, her dinleyen kendi hikayesini sorguluyor.( Doğru, gözüm aynaya ilişti, şarkı sona erdiğinde.Hiç tanımadığım biri vardı orada.)
Bazen zamanın ıslak, küf kokan sisi ile buğulanmış olsa bile…öyle şarkılar vardır ki, dinlediğimiz sürece adeta onlarla yaşarız, plak biter.Sözler ve melodiler beynimizin, kalbimizin bir yerinde bize eşlik etmeye devam ederler. İşte, ” Aşk Şarkıları ” onlardan biri.Ve Ömür Göksel’in bir başka şahikası, bir başka erişilmezlik belgesi.E, daha ne olsun ? Ve Selim İleri haklı : ” Yalnız sanatın var edebileceği mucizeyle zaman yeniden kurgulanıyor...”(*) (*)İleri S.:” Yalnız Evler Soğuk Olur ” Everest Yay.,2024 Magazin X Haberler : Magazin Read the full article
0 notes
Text
#islam #hadis #hzmuhammed #hzmuhammedsav #buhari #muslim #peygamber #peygamberefendimiz #peygamberimiz
#islam#hadis#muslim#hzmuhammed#peygamber#peygamberefendimiz#hzmuhammedsav#peygamberimiz#buhari#dua#çekirge
0 notes
Text
İstanbullular çekirge gibi. hani bir uğultuyla yayılarak geçtikleri yerleri talan eden çekirge sürüleri var ya, onlar gibi işte
2 ay kadar önce Kocaeli'de bir yere gitmiştik ailece ve çok beğenmiştik. dere kenarında, ağaçların gölgesinde, balıklar, kuşlar vs.
serpme kahvaltı için gelen arkadaşa bu işe karşı olduğumu, 18 çeşit kahvaltılığın saçma olduğunu, israf olacağını söyledim. "biz ne yiyeceksek ondan isteyelim" dedim ama adamcağızda bir menü olmadığı için başladı saymaya... baktım ki böylesi onun için de bizim için de zor olacak "getir bari" dedim (böyle emir kipiyle konuşmuyorum tabi). gelen kahvaltı da abartılı değildi ve gayet güzeldi
bu güzel tecrübeden sonra eşe dosta da tavsiye ettik. sonrasında bayram tatilinde bir gün gidip geliriz diye anlaştık
gittiğimizde daha kalabalık olmasını bekliyordum ama olsun, zaten ilk seferinde çok tenhaydı biraz şenlik kötü olmaz diye düşündüm. asıl fiyatlar çok artmış mıdır, park yeri çok uzakta kalır mı gibi endişeler daha ağır basıyordu
3 aile gitmiştik. bunlardan birinin de önerdiği daha yukarda bir yer vardı oraya da bir bakalım dedik. orası daha yukardaydı, manzara güzeldi ama bizi asıl cezbeden dere kenarı, ağaçlar, kuşlar yoktu. neyse ki daha yanaşırken yoldaki görevli "randevunuz var mı" diye sordu "yooğk" dedik. adam "şu kadar saat sonra müsait olur" falan derken "boş verin, bizim orası çok daha güzel, oraya gidelim" dedim
"bizim orası" diye sahiplendiğim yere geldik. orada da yolda görevliler vardı. "bunlar da mı randevu soracak acaba" derken sormadı hatta daha iyisini yaptı. arabaları park ettiğimiz alana almayıp doğruca dere kenarındaki piknik alanına yönlendirdi
buraya kadar güzeldi... aslında sadece buraya kadar olan kısmı güzeldi zaten. aşağıya inince bir baktık aşırı kalabalık ve duman altı. yani hiç tercih etmediğim Belgrad Ormanlarından daha kötü
başta da söylediğim gibi bu İstanbullular çekirge sürüsü gibi yakındaki şehirleri de istila edip geçiyorlar. hatta belki de virüs gibi yayılarak ilerliyorlar. doğayı katlederek onlar için yapılan tesisler, senede birkaç hafta kalırız diye yaptıkları evler, onlardan medet umarak kırsal yaşamı bırakıp esnaflığa geçenler, çöpler, pis tuvaletler, akmayan çeşmeler...
0 notes
Text
Başkalarının yaşamına değer vererek hayatınızın değerini ölçebilirsiniz...
.
.
.
Doğaya saygı!
(Kuş Çekirge Perisi/ Melanoplus differentialis)
@stnblmavi
11 notes
·
View notes
Text
BURSA'DA ZAMAN - 2
Bu ilk seferin ardından sürekli Meltem Ablayı düşünüyordum. Bir daha ne zaman görüşecektik acaba? Çok uzatmadan mesaj attı "Yarın sabahtan gel. Çocuklar okul pikniğine, annem de güne gidecek".
Sabahtan okulu asıp soluğu onun evinde aldım. Çok arzuluyordum onu. Bu sefer vaktimiz vardı geniş geniş sevişebilirdik. Salonda kanepede dizlerine yattım. Saçlarımı okşarken ben de parmaklarına öpücükler konduruyordum. Elini göğsüme attı, kravatımı çözüp okul gömleğimin düğmelerini açtı. Yavaş yavaş göğsümü ve göğüs kıllarımı okşadı.
"İlk kez senin kadar genç bir sevgilim oluyor" dedi. "Çok garip, bazen erkek bazen çocuk gibi görünüyorsun" Kanepede yeniden oturur pozisyona geçip elini bacak arama, hafiften sertleşmeye başlayan sikimin üstüne koydum.
"Bak şimdi gayet erkek gibi görünüyorsun" deyince ikimiz de güldük. Tişörtünü sıyırıp göğüslerine yumuldum hemen. Aslında haklıydı. Toy hallerim bazen çocuksu görünmeme sebep oluyordu ama beni azdırınca tek düşüncesi onu altına alıp sikmek olan bir erkek çıkıyordu içimden. Meltem Abla da gözüme bazen annem, bazen sevgilim gibi görünüyordu. Dizlerine yatmak, göğüslerinde uyumak da istiyordum altımda saatlerce bağırta bağırta sikmek de.
Okul gömleğimi ve pantolonumu çıkarıp onu da soydum. Şimdi kanepede altıma almış, yüzünü boynunu göğüslerini öperken sikimi bacak arasına sürtüyordum. Meltem Abla azmaya başlayınca gözü dünyayı görmüyor sadece o anki zevkine odaklanıyordu; yine öyle oldu. Eliyle göğsünü ağzıma verip diğer eliyle de başımı bastırıyordu.
"Yala göğüslerimi, ısır!" dedi kendinden geçmiş bir şekilde. Daha da sert emmeye, yalamaya, ısırmaya başladım. Elimi aşağı götürüp sikimi amına denk getirmeye çalıştım ama doğru deliği bulamadığımı anlayınca o hemen elini attı ve sikimi amının dudaklarına dayadı. Tam olmasa da ıslanmaya başlamıştı. Sikimi yavaş yavaş sokmaya başladım. Yarrağım isminin hakkını veriyor daha tam ıslanıp açılmamış amını yara yara yolunu buluyordu. Biraz zorlayınca "Ihhhh" sesiyle kafası arkaya düştü. Daha da soktum, santim santim içine girip git gele başlayınca amının suyu deliğin her yerine yayıldı da biraz rahatladı. Çok büyük bir kadın değildi ama altımda sikilirken iyice küçücük kalıyordu. Her yerini öpüp hızlanmaya başladım. Sert sert vuruyordum şimdi amına. Yine o kadın kokusu kapladı odayı. Dünyanın en mahrem kokusu bir kadının sikilirken aldığı zevke eşlik eden am suyu kokusu gibi geldi o an bana.
Sikimi çıkarıp köküne kadar hızla sokarken çığlık atmaya başladı. Çığlıklar önce Ohhlamaya ardından da derin bir boşalmaya döndü. Son bir kez köküne kadar sokunca amı hafifçe bollaştı ve ıslandı. Ben de son darbelerimi vururken artık am suyu göletindeydim. Am sularına karışacak şekilde boşaldım içine. Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim karışmış kendimi zamansız bir mekanda bulmuş gibiydim boşalırken. Üstüne yığılıp kaldım. Az sonra kendine gelince "Nefes alamıyorum koca oğlan" deyip yana itti beni. Sonra göğsüme başını koyup yattı bir süre. Erkekliğin ne demek olduğunu madde madde öğreniyordum sanki: Kadınını sekse doyuracaksın, onu güvenli bir şekilde göğsünde yatıracaksın. Bu arada gözüm salonun penceresine vuran su damlalarına takıldı. Yağmur başlamıştı.
Kendimize gelince konuşmaya başladık. Serhat Abi giderken aramızda ortaya çıkan çekim tesadüf değilmiş, Serhat Abi "Ben yokken Mete sana iyi bakar" demiş.
"Peki İsmail Abiyle aran nasıl?" dedim,
"Yok bi aramız, ilk evlendiğimde arada benimle yatardı ama çocuklardan sonra ayda yılda bire düştü" dedi. Yatakları da ayırmışlar uyuyamıyorum bahanesiyle.
"Sen nasılsın peki?" dedi "annenle babanın kaybından sonra?" Yaramı böyle birden kurcalamasını beklemiyordum.
"Bilmiyorum" dedim "sanırım seninle olmaya başladıktan sonra daha iyiyim. Daha doğrusu Serhat Abiyle seni kamelyada sevişirken gördüğümden beri." İrkildi, şok olma sırası ondaydı ama bir yandan da her konuyu böyle açık bir şekilde konuşabiliyor olmak rahatlatıyordu beni.
"Serhat yattığımızı bildiğini söyledi ama bizi gördüğünü bilmiyordum." Bir değil hem de iki kez onları gördüğümü hatta izlediğimi anlattım. Onları sevişirken görünce nasıl tahrik olduğumu, Serhat Abinin yerinde olmayı çok arzuladığımı... O da Serhat Abiyle nasıl başladıklarını anlattı, bir sene önce başlamışlar sevişmeye. Serhat Abinin başka kız arkadaşları da oluyormuş, teyzem ve eniştemin gözünde sevişmelerini gizlemek için dert etmiyormuş başka kadınları. Kendisinin Serhat Abiden önce bir kaç kaçamak ilişkisi olmuş ama sonrasında olmamış, ben ilkmişim. Şimdi yalan söylüyor gibi geliyor ama o zamanlar her dediğine inanıyordum.
Kalkıp duşa gitti. Onu beklerken düşünmeye başladım: Benimle zevk aldığı için mi sevişiyordu yoksa o da bana acıyor muydu? Yaşadığım felaket sonrası herkes bana o kadar iyi davranıyordu ki, bu etrafımı saran iyilik hâlesi normale dönmemi de engelliyordu.
Duştan çıkınca "hadi sen de duş al koca oğlan, ter içinde kaldın" deyip beni de duşa yolladı. Duş alıp çamaşır makinasının üstündeki havluya sarınıp salona döndüm. Gözü havludaydı.
"İsmail'in havlusu o, yenisini verseydim keşke" dedi. Bir erkeğin evinde karısını sikip havlusunu kullanmak o yaşta da tahrik edici geliyordu bana. Hele ki bu adamın hamamda bana ellemeye çalışan bir adam olduğunu düşününce "öyle değil böyle yapılır o iş" diye düşünüp yeniden tahrik olmaya başladım.
"Çıkarayım istersen" deyip havlunun önünü açtım, sikim yeniden sertleşmeye başlamıştı.
"Çıkar tabii aşkım" deyip önünde sallanan aletimi eline aldı, dudağına götürüp önce altını sonra taşaklarımı yalamaya başladı. Otuzbir çekmek gibi değildi, çok garip bir zevk alıyordum. Sikim kalkınca hemen başının gövdesine birleştiği yerin altını yalamaya başladı. En zevk veren kısmın burası olduğunu o an anladım. Dil darbeleri sonunda boşalacağımı hissedince hemen geri çekti kendini.
"Dur bakalım beni sikmeden boşalmak yok" dedi ve açık kanepenin üstüne domaldı "hadi sen de beni yala" dedi. Eğilip kalçalarını ayırdım ve yalamaya başladım. Çıkardığı seslerden neresini nasıl yalamam gerektiğini anlamaya çalışıyordum. Tükürüklerime karışan am suyunun kokusu yine başımı döndürmeye başladı. Amından klitorisine geçince Ohhlamaları arttı. En zevk aldığı yer klitorisiydi. Dudaklarım arasına sıkıştırıp dil darbeleri atmayı ilk orada öğrendim, çok tahrik olmuştu bundan.
"Yeter! Sik hadi!" dedi. Ayağa kalkıp ıslanmış amına dayadım sikimi. Önce başını sonra beklemeden köküne kadar soktum. Tutunmak için omuzlarına koydum ellerimi, öne kaçmaya çalışınca omuzlarından tutup kaçmasını engelledim. Derin bir "Ohh" sesi çıktı Meltem Abladan. Geri çekip git gele başladım. Her dayandığımda köküne kadar sokuyordum, Meltem Abla hem iyice ıslanmaya hem de daha yüksek sesle bağırmaya başladı. Ona zevk verdikçe ben de zevke geliyordum. Hızlanmaya başladım. Geri çekip sertçe sokunca çığlıkları artıyordu.
Nefes nefese kaldık. O da boşalmaya yaklaşıyordu ama aldığımız zevki arttırmaya çalışıyordu. "Dur" dedi. İçinden çıkarıp beni sırt üstü yatağa yatırdı. Üstüme çıkıp kolayca içine aldı sikimi ve hızla üzerimde yaylanırken az önceki noktaya geldi hemen. Elini bacak arasına atıp klitorisiyle oynamaya başladı. Hem sikimi en derinine kadar alıp hem de kendini okşuyordu. Artık benim de dayanacak halim kalmamıştı tam boşalmaya başlayınca o da hemen kendini ayarladı ve benimle beraber boşalmaya başladı. İçine tazyikli bir şekilde döllerimi fışkırttım.
Yorgun argın üstüme yığıldı. Yine sırılsıklam olmuştu her yerimiz. Dışarıda yağmur şiddetini arttırmış camları dövmeye başlamıştı. Yavaşça yana inip yine arkasını döndü, arkadan sarıldım Meltem Ablaya. Uyuklamaya başladık.
Ne kadar uyuduk bilmiyorum ama az sonra zilin sesini duyunca hemen fırladık yattığımız yerden. Camdan aşağı bakınca çocukların geldiğini anladı, "çabuk giyin çık" dedi. Apış aram yapış yapış donumu pantolonumu üniformamı giyip hemen dışarı attım kendimi. Merdivenlerden inerken çocuklarla karşılaştım.
"Okula mı gidiyon Mete Abi?" dedi Selin utangaç utangaç gülümseyerek. İlerleyen yıllarda yaşayacaklarımızdan henüz ne onun haberi vardı ne de benim.
"Evet, bugün ilk dersler boştu o yüzden geç gidiyorum" dedim o an ilk aklıma gelen sözler olduğu için.
"Biz de pikniğe gittik ama yağmur hızlanınca öğretmen erkenden eve yolladı, yoksa akşama kadar top oynayıp ip atlayacaktık" derken Berkay "hadi çabuk, çok ıslandık zaten" deyip sinirli sinirli çekiştirdi kardeşini. Ben de yavaşça apartman kapısından süzülüp kendimi sokağa attım.
Neyse, ucuz atlatmıştık yine. Kendimi sevişmenin hazzına öyle kaptırmıştım ki ne çocuklara ne kocasına yakalanabileceğimiz aklımın ucundan geçmiyordu. Biraz da şok olmuştum apar topar evden kaçmak zorunda kalınca.
Sokağa çıkınca yapış yapış halim rahatsız etti beni. Eve gitmeme daha 2 saat vardı. Hava da sokaklarda dolaşmaya uygun değildi. 'Kaplıcaya gideyim' dedim içimden. Yıkanmaya ve şu yapış yapış halimden kurtulmaya gidiyordum aklımca ama bilinçaltım belli ki İsmail Abiyle ilk karşılaşmamın rövanşını planlıyordu.
Kaplıcaya girip soyunup peştamali sarındım, bu saatte bir kaç kişi vardı sadece. İçerisi sıcaktı ama buhara gömmemişlerdi kaplıcayı. İsmail Abi beni görünce "Ooo Mete hoşgeldin, gel kese yapayım sana" dedi.
"Marka almadım abi, yıkanıp çıkacağım" deyince "siktir et markayı, benden olsun, geç" dedi. Geçen sefer Serhat Abinin yaptığı gibi peştamalı çözüp bacak aramı örtecek şekilde sikimin üstüne koyup oturdum mermer sekiye.
"Hayırdır bu saatte? Gece kamyonu devirdin de evde sular mı kesikti?" dedi gülerek. O sırada küçük kese mahallinde sikimden yükselen döl ve am suyu kokusu duyulmaya başladı.
"Bu koku ne lan? Biz alışmışız taşak kokusuna, am kokuyor burası sanki?" dedi. Bu sefer ben güldüm "okuldan kaçıp hatunla buluştum abi, ev ahalisi erkenden gelince de yıkanamadan kaçmak zorunda kaldım, ondan geldim hamama" dedim. Gözleri açıldı fal taşı gibi.
"Helal genç!" dedi. "Hakkını vermişsin hatunun belli ki!"
"Verdik abi, endişelenme sen!" dedim.
"Dur yıkayayım seni sonra da gusül abdesti alırsın" deyip su dökmeye başladı üstüme. Bu sefer beni yıkarken tavırları değişmişti, genç oğlan çocuğu değil olgun erkek yıkar gibi yıkadı. Geçen gün sikmeye kalkıştığı oğlan gitmiş bugün karısını saatlerce siken erkek gelmişti karşısına ama bilmiyordu tabii bu am kokusunun karısının amından geldiğini. Sikimi taşaklarımı iyice sabunladı "sen arkanı yıkarsın içeride" dedi elini götüme atmaya cesaret edemediğini belli edip. 'Hah şöyle!' dedim içimden "ben içerde yıkarım abi sıkıntı yok sen kalan kısımları hallet yeter" dedim. Güzelce yıkayıp keseledi, köpüklerle kaplayıp tertemiz yaptı beni.
"Sağol abi" deyip göbek taşına geçip uzandım biraz. Vaktim vardı daha. Gözlerimi kapatıp kaplıcanın içinde su seslerini dinlerken biraz önce altımda inlete inlete siktiğim Meltem Abla, bana bu seks ortamını sağlayan Serhat Abi, az önce karısını siktiğimden habersiz sikimi taşağımı yıkayan İsmail Abi, annelerini siktiğimden ve eve apar topar geldikleri için son anda evlerinden kaçtığımdan habersiz benimle sohbet eden çocuklar teker teker gözümün önünden geçti. Sonra annem, babam, ablam ve kız arkadaşım geldi aklıma. Ne ilk düşündüklerim sikimi kıpırdattı ne de sonrakiler kalbimi dağladı. Böyle bir şey miydi hayat? Acılarla zevklerin iç içe geçtiği, dün seni sikmeye kalkanın bugün taşaklarını yıkadığı, sana acıyan kadını altında acıta acıta zevkin doruklarına ulaştırdığın bir girdap mıydı hayat? Sonunda beni yutacak bir döngü müydü yaşadıklarım yoksa yeni gün, dünün küllerinden mi doğacaktı? Bunları düşünüp biraz uyuklayıp çıktım kaplıcadan. Her gün 'ben artık eski ben değilim' diyordum...
#sex hikayeleri#bursa#sex hikaye#evli çift#swinger çift#türk çift#bursanilüfer#bursa osmangazi#çekirge#kükürtlü#tophane
58 notes
·
View notes
Text
Bursa'da Şiddetli Lodosun Yarattığı Kaza
Bursa’da Şiddetli Lodosun Şaşırtan Sonucu Bursa’da etkili olan şiddetli lodos, bir kazaya neden oldu. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda, bir binanın çatısındaki gider borusu, fırtınanın etkisiyle koparak yolda bekleyen bir adamın başına düştü. Olayın merkezi olan bu meydan, şehir yaşamının en yoğun olduğu yerlerden biri. Kopan gider borusu, bekleyen Bayram Albayrak’ın kafasına çarparak onu kanlar…
#15 Temmuz Demokrasi Meydanı#Bayram Albayrak#Bursa#Çekirge Devlet Hastanesi#gider borusu#hava koşulları#kaza#lodos#Yaralı
0 notes
Text
Batman'da Etçil Çekirgeye Rastlandı
Batman’da kent merkezinde etçil çekirge görüntülendi. Prof. Dr. Ali Satar, bu tür çekirgelerin zararlı böcekleri ve tarım düşmanı diğer çekirgeleri de yiyerek ekolojik sisteme büyük katkı sunduğunu aktardı. Tarlalarda ve ormanlık alanlarda sıkça rastlanan, Latince ismi “Saga ephippigera” olan büyüklüğü ve sesiyle dikkat çeken etçil çekirge kimi zaman da yiyecek sıkıntısı çektiğinde yerleşim…
0 notes
Text
Dev DNA'lı Çekirgeler
Dev DNA’lı Çekirgeler Böcek genom büyüklüğüne ilişkin karşılaştırmalı çalışmalar, Orthoptera’nın önemli ölçüde genişlemiş bir genoma sahip benzersiz bir Insecta grubu olduğunu göstermektedir. Dev DNA’lı Çekirgeler (Bryodemella tuberculata) Düz kanatlılar (Orthoptera, Çekirge), Böcekler sınıfından bir takım. Hepsi karada yaşar. Genellikle tropik bölgelerde bulunurlar. 18.000 kadar türü…
View On WordPress
#benekli çekirge#Dev DNA&039;lı Çekirgeler#dev genomik kalıtım#DNA#düz kanatlılar#en büyük kalıtıma sahip çekirge#en büyük kalıtıma sahip hayvan#Genom#genomik uygulamalar#Orthoptera#protein#RNA#ryodemella tuberculata#sanger dizileme
0 notes