#söğüş
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bir gece vakti ve kahvaltı zamanı.
Biz buna yatsılık diyoruz 😁
8 notes
·
View notes
Text
#türkiye#turkiye#turkish food#söğüş#sogus#street food#turkish cuisine#food blog#recipe#izmir#restaurant
1 note
·
View note
Text
İstanbullular, bütün bu kaos, kalabalık ve beton yığını arasında ne kadar saykodelik bir yaşam sürdüklerinin farkında bile olmayabilirler mi???
Bir de burası ne kadar kocaman bir şehir lan!
İzmir harbiden köymüş.
Olsun. Yarın köyüme dönüp söğüş gömeceğim. Sonra da bölüm sonu canavarı... Annemlerin evinde aile buluşması ✨️
11 notes
·
View notes
Text
Erman söğüş mü daha güzel ben mi?
-Sen tabi kii
Ermannn Ermannn
12 notes
·
View notes
Text
Balkonda taze fasülye, söğüş domates-soğan, cacık ve rakı ile ben de yaza girdim a dostlar.
22 notes
·
View notes
Link
Yahşihan’ın Seyrantepe Mahallesi’nde, Polis Okulu karşısında Kırıkkalelilere kapılarını açan MEZZEM, tam 60 çeşit meze ve birbirinden lezzetli tatlılarıyla bölge halkına damak çatlatan bir deneyim sun... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenme
https://pazaryerigundem.com/haber/177616/kurban-bayraminda-saglikli-beslenme/
Kurban Bayramı’nda sağlıklı beslenme
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Anne Şehir Sağlıklı Yaşam Merkezlerinde kurbanda beslenme semineri düzenlendi. Taze eti en az 24 saat bekletin uyarısı yapıldı
KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Anne Şehir Sağlıklı Yaşam merkezlerinde üyelere, Kurban Bayramında dikkat edilmesi gereken sağlıklı beslenme konusunda seminer verildi. Aile bireylerinin bir araya geldiği, birbirinden lezzetli geleneksel yemekler eşliğinde hasret giderildiği bayramlarda, yemeklerin doğru şekilde tüketilmesinin ruhumuza iyi geldiği gibi bedenimize de iyi geleceği vurgusu yapıldı. Kadınlara özel gerçekleşen seminerde et tüketiminin önemi, et pişirme önerileri, eti saklama yöntemleri konuları anlatıldı. Anne Şehir Merkezlerinde Kurbanda Sağlıklı Beslenme seminerine bayanlardan ilgi oldukça yüksek oldu. Yoğun katılımla gerçekleşen program yaklaşık 2 saat sürdü.
BAYRAMIN BİRİNCİ GÜNÜ ET TÜKETMEYİN
Daha keyifli ve daha sağlıklı bir bayram geçirmenin dikkatli beslenme ile olacağına vurgu yapan Büyükşehir diyetisyenleri; kalp-damar hastalıkları, diyabet hastaları, hipertansiyon hastaları, böbrek hastalarının risk altında bulunduklarını ifade etti. Sağlıklı bireylerin dikkatli beslenmediğinde ise; sindirim problemi, midede şişkinlik, ağrı, kabızlık, kalp çarpıntısı, tansiyon yükselmesi gibi sağlık engelleri ile karışılabilecekleri belirtildi. Bayram sabahı kurban kesme telaşı ile kahvaltı öğününün atlanabildiği hatırlatılan seminerde; Kurban Bayramı’nda birinci gün et tüketmeyin uyarısı yapıldı. Et tüketimini diğer günlere bırakın ilk gün, yumurta, peynir, söğüş sebzeler, taze yeşillikler, tam tahıllı ekmek gibi besinlerle sağlıklı bir kahvaltı tercih edin. Ayrıca etin kesildikten sonra hemen tüketilmesinin doğru olmadığı vurgulandı. Sindirim ile ilgili problemlere neden olabileceği bu nedenle etler en az 24 saat bekletilmeli ve daha sonra tüketilmesi gerektiğinin uyarısı yapıldı.
KIRMIZI ETLER NASIL TÜKETİLMELİ?
Seminerde insan sağlığı için kırmızı etin tüketilmesinin önemli olduğuna değinildi. Kırmızı ette; iyi kalite hayvansal proteinin yanı sıra, demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ile B12, B6, B1 ve A vitaminlerini içeriyor. Fakat etin sebze, salata gibi C vitamini içeriği yüksek besinlerle tüketilmesi, demir emilimini artırması nedeniyle daha yararlı olur. Özellikle sindirim problemleri yaşamamak için kırmızı eti geç saatlerde değil, öğle yemeğinde tercih edin. Akşam öğününde ise sindirimi kolay olan sebze, kuru baklagil gibi posa içeriği yüksek yemekler tercih edin önerisi yapıldı. Özellikle kolesterol ve kalp hastalarının et tüketmemeleri gerektiği uyarısı da yapıldı. Seminerde Et tüketimi yanında aynı besin grubundan olan peynir ve yumurtanın tüketilmemesi gerektiği, Söğüş sebzeler ve tam tahıllı ekmekle beraber etin tüketilmesi önerildi. Bununla birlikte et tüketiminiz günde en fazla 3-4 köfte kadar veya 15-16 parça kuşbaşı et kadar olması gerektiği belirtildi.
PİŞİRME YÖNTEMİ ÖNEMLİ
Anne Şehir Merkezinde gerçekleşen Kurbanda Beslenme seminerinde bayanlara et pişirmenin önemi ve püf noktaları anlatıldı. Büyükşehir diyetisyenleri etler ızgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklık (en az 15 cm) eti yakmayacak ve “kömürleşme” sağlamayacak şekilde ayarlanmalı. Çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli “kanserojen maddelerin” oluşumuna neden olabileceği için tercih edilmemesi gerektiği belirtildi. Bununla birlikte eti pişirirken içerisine kuyruk yağı, iç yağ eklemek gibi sıklıkla yapılan hatalardan başta kalp hastaları olmak üzere herkes kaçınmalı, etler hiçbir ekstra yağ eklenmeden kendi suyunda, kısık ateşte kavurma, haşlama veya ızgara yöntemlerinden birisiyle pişirilmesi gerektiği önerildi. Diyetisyenler Kekik, karabiber, kimyon, kırmızıbiber gibi baharatlar, defneyaprağı, fesleğen gibi otlar etinizi hem daha lezzetli hem de daha faydalı hale getireceği önerisinde bulundu.
KURBAN ETLERİ NASIL SAKLANMALIDIR?
İnsan sağlığı için etin tüketilmesi faydalı olduğu kadar kesilen etlerin korunması ve saklanması da insan sağlığı açısından çok önemli. Diyetisyenler Kurban etlerinin saklanması konusunda önerilerde bulundu. Etler, büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde kıyma, kuşbaşı gibi küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşetine veya yağlı kâğıda sarılmalı ve buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanması gerektiği belirtildi. Etler buzdolabında -2 santigrat derecede 1-2 hafta, derin dondurucuda ise -18 santigrat derecede 3-6 ay saklanabilir. Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözünmesi bazı “mikroorganizmalar” için üreme ortamı oluşturuyor. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözünme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirebilir bu nedenle buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalı, çözünen et hemen pişirilmesi ve tekrar dondurulmaması gerekir.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
midye bira yada kokoreç söğüş şalgam yapıp bağırsağıma tecavüz edesim var
1 note
·
View note
Text
Domates ve salatalık.. Söğüş doğranmış..
Üzerinde zeytinyağı gezdirilmiş, bolca.. Hafiften limon bir de üzerlerine.
Peynir de olmalı!
Bir kalıp peynir düşün, beşte birini kesip bir kare dilim al önce, sonra onu bir köşesinden diğer köşesine kesip iki üçgen dilim.
Peynire de azıcık zeytinyağı lazım şimdi. Ama öyle bolca değil, istemeden dökülmüş kadar.
Sanki domates ve salatalığa döktükten sonra şişeyi kaldırırken peynirin üzerinden geçmiş de yanlışlıkla dökülmüş kadar.
Umutsuzlukların içine gizlenmiş umutlara, mucizelere içilmek üzere bir kadeh de haram.. Hem kim bilir, belki de haram değildir bu gece..
Ekim, 2017..
0 notes
Text
İnsana Reva Görülen Hiçlik Midir?
Bütünleşik, belirgin, ucu bucağı olmayan bir kuşatma hali içerisinde sıradan insana hiçliği reva görüyor muktedir. Erk, muktedir ve payandası olagelen seçilmiş / atanmış temsillerin suna geldiği perspektif doğrudan sınırsız bir sömürüyü imlerken sıradana sizler bu hayatı nah yaşarsınız diye buyruluyor. Derme çatma bir ilkellikten çıkagelip, ederi en az birkaç yüz bin euro ile ölçülen şatafatlı araçlardan, birkaç on milyon lirayla kurulabilecek saray benzetmesi binaların, ev zannedin siz diye göze sokulmasına, avuç avuç, tomar tomar, ol öbek öbek, çuval çuval paranın / altının / herhangi bir ederi olan metanın ifşasından hep buradayız, bakın iktidarın pabucunu kemirerek, yolunda ölürüz biz diyerek kolajlanmış dehşet dolu bir güncelliğin ortasında hiçlik / sıfır reva görülüyor sıradana. Muktedirden o olur bahsini hallettikten sonra, önce umre seyahati, sonra da sermayeye kavuşan yeni nesil müteşebbislik de ol kördüğümün, sıradan için hiç kılınmış yaşamsal hakların üstüne çökülmesi bahsinin her nasıl kolayca bina edildiğini bildiriyor.
Her gün bir ismin / yapının açığa düştüğü, muz cumhuriyetinden hallice olagelen bir saha ya da yerde artık kimin ne olduğunun belirsiz kılındığı bir yağma sofrası var edilir. Daimi bir yağma, sürekli bir söğüş etme, aralıksız bir biçimde beka sağlama oyunlarında seksten uyuşturucu trafiğine, kumardan silah ticaretine, devletlinin olur verdiği her alanda bir açık hacamat oyununda figürasyon, para aklama, rant devşirme vesaire ile o kurgunun hayatın ta kendisini kuşatması var edilir. Soruşturmalar, gözaltılar başlayasıya kadar çoktan verip mehteri coşkuyla başka ellere transfer olunan para / altın / emtianın ortasında tek bir günü var edebilmek, onu da yaşayabilmek için onlarca badireyi ele alan, atlatma çabasında olan sıradanın hakkının / hukukunun / dişinden tırnağından arttırdığının da hiç edildiği bir hal var edilir. Mafya diliyle eyleme geçmiş devletin, devletleşen mafyanın kura geldiği şeyin salt o ekonomik boyunduruk değil aynı zamanda sosypolitik bir tahakküm halinin ta kendisi olduğu genel geçer değil doğrudan eylenen her hamlede biraz daha belirgin olur. Tümüyle yaşam bahsinin yerle bir edilmesinin kesintisiz hamlelerle var edildiği zeminde yaralarla, berelerle birlikte insana hiçlik armağan ediliyor. Ne adalet, ne hürriyet ne de tek satır da olsa eşitlik.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Agos Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de gazete binası önünde o dönem 17 yaşında olan Ogün Samast tarafından düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitirdi.
Cinayetin faili olduğu belirlenen Ogün Samast, 20 Ocak 2007’de Samsun otogarında yakalandı. 24 Ocak 2007’de tutuklanan Ogün Samast, geçen şubat ayında cezasını çektiği Kandıra F Tipi cezaevinden Bolu F Tipi cezaevine nakledildi. 16 yıl 10 aydır cezaevinde bulunan Samast’ın 1 yıl önce "iyi halinden" dolayı koşullu salıverme kapsamında cezasının dolduğu ve cezaevi yönetimi tarafından bu süreçte deneme aşamasında olduğu öğrenildi.
Samast, koşullu salıverme şartlarını taşıdığına kanaat getirilerek tahliyesine karar verildi.
Örgüt Üyeliğinden Ek Ceza Almadı
Agos gazetesinde yer alan habere göre, Ogün Samast, cinayeti işlediğinde yaşı 18’den küçük olduğu için “tasarlayarak adam öldürmek” ve “ruhsatsız silah bulundurmak” suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. İnfaz yasasına göre Samast bu cezanın 15 yıl 2 aylık bölümünü yatacaktı. Bu durumda Samast daha önce tahliye edilecekti.
Ancak 2020 yılında cezaevinde gardiyanlara saldırdığı gerekçesiyle 4 yıl ek ceza almıştı. Samast böylece bu ek cezanın tamamını yatmadan tahliye oldu.
Öte yandan Samast için Yargıtay'da bekleyen bir dosya daha bulunuyordu. Ogün Samast örgüt üyeliğinden hüküm giymemişti. Dink ailesi avukatları karara bu yönden itiraz etmişlerdi. Sonrasında mahkeme, Samast'a örgüt üyeliği cezası da verdi. Ancak Yargıtay Samast'ın örgüt üyeliğini 220. madde kapsamında değerlendirdi ve bunu da zaman aşımına soktu. Böylece Samast örgüt üyeliğinden ek bir ceza almadı. Dink Ailesi avukatları ise hükmün "Silahlı terör örgütü üyeliği" ve "Anayasa'yı zorla değiştirme" maddelerine göre verilmesini talep etmişti.
Bütünleşik, belirgin, ucu bucağı olmayan bir kuşatma hali içerisinde sıradan insana hiçliği reva görüyor muktedir. Güdümünde yönlendirilip, sulandırıldıkça bulanıklaşan tetiği çek diye emir telakki edenlerin, zamanında tek bir haberle var edilmiş yok et onu korosunun bağır çağır çıkarta geldiği ve herkesin bildiği, bilip de sustuğu bir cinayetin faili “serbest” konulur. Onun piyonluğunun, bir ülkedeki kahramanların aynı zamanda katil olmalarının da yolundan gitmesi düşündürücü değil midir? Cinayeti işledikten sonraki duruşmalardan birisinde bunu bana yaptıranları, bir biçimde kendisini dolduruşa getirenleri hedef alırken ortaya çıkan acı tablodaki payından feragat etmeye çalışırken bugünler hep hesaplanmamış mıydı? Kötülüğün bir hal, bir yönelim olarak mutlak doğru addedildiği bir zeminde, hedef kılınan öteki, o Ermeni katledilmiş, temizlenmişti. Mükafatını da kademe kademe devletten çıkagelen klikler sayesinde alacaktı, tetikçi, piyon, maşa. Sonunda almıştır özgürlüğünü de. İyi de onca yaranın müsebbibi olagelen, bir biçimde il grubun, Hayal, Tuncel ve o güruhtan on kadar insanın daha ortaklaşa işleyebileceği bir cinayet miydi var edilen? Göstere göstere bağır çağır öldür onu mesajlarının var edildiği kamu personelinin yargılanması bir yana kimi küçük rütbesizlerin adalet önünde sözüm ona hesap verdiği bir zeminde hakikatin ardı niye gelmedi, getirilmedi? Bugün Samast’ın serbest konulduğu bir zeminde kim nasıl yeniden var edebilir ki, hakikatin yalın suretini? Ya adalet, ya hukuk, ya insanlık... her şey mi çöpe basılmıştır. Nasıl?
Agos Gazetesine de bağlanalım. Yaranın sahibi, çutağını yitirmiş Rakel Dink’in meramı olmakta olanın da özetidir. Hakikatten bir bahis açılacaksa buyurun okumaya: “Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği "Cumhuriyeti'in 100. yılında Azınlık Hakları" konferansının açılış konuşmasını yapan Rakel Dink, Hrant Dink cinayetinin faili Ogün Samast'ın, cinayetten 16 yıl 10 ay sonra tahliye edilmesine değindi.
Rakel Dink'in konuşması şöyle:
İki gün önce hepinizin bildiği gibi Hrant'ın katili olduğu söylenen kişiyi serbest bıraktılar. Bir kez daha adaletsizliği yüzümüze çarpıp, yasın en ağır günlerine geri yolladılar bizi. Şunu bir kez daha hatırlattılar: Hrant'ın cinayetini konuşmadan Türkiye'de azınlık haklarını konuşmak mümkün değildir.
Nerede nasıl bir yerde yaşadığımızı bilerek yaşıyoruz elbette. Biz zaten yıllardır katillerle aynı havayı soluyoruz. Çutağımın (Hrant Dink'in) öldürülme emrini verenlerin aramızda dolaştığını biliyoruz zaten. Sabahattin Ali'nin katiliyle, İlhan Erdost'un, Zeki Tekiner'in, Doğan Öz'ün, Uğur Mumcu'nun, Musa Anter'in katilleri, Sivas'ın katliamcılarıyla aynı havayı soluduğumuzu bilmiyor muyuz? Bir gün bile ceza almamış katillerin arasına karıştı gitti, bir tetikçi daha. Cumartesi Anneleri'nin hala daha bir mezar yerleri dahi olmadan, her gün katilleriyle aynı sokaklarda yürümek zorunda kaldıklarını bilmiyor muyuz? Hrant bilmiyor muydu nerede yaşadığını? Türk düşmanı yaftasını ona yapıştırmaya kalktıklarında işkence ediyorlardı ona. Güvercin tedirginliği derken, lirik yalnızlık derken, kendi azınlık halini haykırıp duruyordu. Elbette sembolik anlamı var tetikçinin serbestçe dolaşmasının. Aynı cinayet günü olduğu gibi, bugün de. Ülke gerçeğini Cumhuriyet'in 100. yılında görmeyenlerin gözüne sokuyor, unutanlara hatırlatıyor. Hrant Dink'i öldüren tetikçi serbest, Osman Kavala içerde. Azmettirenler serbest, Çiğdemimiz (Mater) içerde. Hedef gösterenler serbest, avukatlarımız içerde.
Bazı günler daha zor oluyor burada yaşamak. Yargıtay ilk kez saçmalamış gibi yapamıyoruz. Çutağımın (Hrant Dink) kalemini kıran aynı Yargıtay değilmiş gibi yapamıyoruz. Osman, Çiğdem ve arkadaşlarıyla ilgili kararları aynı Yargıtay almamış gibi yapamıyoruz. "Kötüyü aklayan da, doğruyu mahkum eden de, Rabbi tiksindirir" diyor kelam. Ben de tiksiniyorum.
Egemenler kendi koydukları yasalara uymazken, bizlerin bu kararlara saygılı olması bekleniyor. Hrant'ın cinayeti davasında adaletin yerini bulması, şu ya da bu kişinin üç beş yıl fazla ya da az ceza alması değildi. Daha ilk günden beri karanlığın sorgulanması gerektiğini söyledik. Bu davada adaletin yerini bulması ülkenin demokratikleşmesi için olmazsa olmazdır dedik. Şimdi kalkıp 'bu karar memleketimize hayırlı uğurlu olsun' mu diyelim? Devlet terörü, soykırım gibi kelimeler bugünlerde haklı olarak bolca kullanılırken, kendi ülkemizde olanlar olmamış gibi davranamıyoruz. Ve biz bugün yine her zamanki gibi içimizdeki isyanla, sebatla, akla, bilime, vicdana sığınıyoruz. Bugün konferansımızda birçok tarihi belgeler, akademik sunumlar, makaleler anlatımlar duyacağız. Yaşadığımız yeri değiştirmek dönüştürmek dışında, daha iyi bir ülke ve daha iyi bir dünya için çalışmak dışında, onurlu bir yaşayış bilmiyoruz. Elimizden gelen yüreğimizden geçenin çok azı olsa da, bildiğimiz yapmaya, her gün daha iyi yapmaya çalışarak, karanlığı bir nebze olsun aydınlatma devam edeceğiz.”
Artı Gerçek'ten aktaralım: "Dink'in 4 Şubat 2004 tarihinde çağrıldığı İstanbul Valiliği'nde yaptığı görüşme, cinayette kamu görevlilerinin rolüne dair kuşkuları artırıyordu. Dink, ’Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğu’ yönünde kaleme aldığı yazı üzerine İstanbul Valiliği’ne çağrılmış, Vali Yardımcısı Ergun Güngör’ün odasında iki istihbarat görevlisinin katıldığı bir görüşme yapılmıştı. Hrant Dink’in öldürülmeden bir hafta önce kaleme aldığı “Neden Hedef Gösterildim” isimli yazısında bu durumu ‘haddini bildirme operasyonunun başlangıcı’ olarak nitelemiş, ölüm tehditleri aldığına dikkat çekmişti."
Tümüyle hiçlik, bütünüyle nefret imgesinin ardılı sıra var edilebildiği bir zeminde Hrant Dink kaçıncı sivil cinayetiydi. Ötekileştirmelerin birbiri ardına nefrete, hiddete ve lince dönüştürüldüğü bir zeminde hakikatin meselesi ne olacaktı? Ankara’nın soğuk, karanlık dehlizlerinde kalmayacaktır bu dava diye çıkılan güzergahta, her birinin bir yerlerdeki o karanlığı imal ederken faş oldukları aleniyken, Sabri Uzun, Ramazan Akyürek, Celalettin Cerrah, Muammer Güler, Ali Öz, Ali Fuat Yılmazer, Adem Sarıgöl, Hüseyin Yılmaz ve nice üstü kalabalıklar, ardı kuvvetle muhtemel devletçe kollananların hesabı ne zaman var edilecektir! Kötülüğü içselleştiren, olur bildiren bir aklın bugünün ülkesinde on altı yıl öncesinden de ağır bir tahakküm / tehdit mekanizmasını kurduğu zeminde insana ait olanı, hakkaniyeti, acıyla yüzleşmeyi, sorgusuz sualsiz adaleti kim verecektir, verebilecek sahiden? Hrant Dink, sözünü savuna geldiği bir zeminde, evi, yurdu dediği bir sahada birileri öyle istediği için katledildi. Bildiğimiz yegane kesin şey budur!
Bir biçimde Ermeni kimliğinin bu ülkeden kazınması haline devamlılık olarak görüldü bu cinayet ve sonrası. Suskun kalındığı, adaletin gelmediği bir zemin var edilebildiği için Sevag Şahin Balıkçı, bir Nisan 24 günü, kışlada zorunlu askerlik görevi sırasında katledildi! Şakacıktan çıkan kurşunlar eliyle canı çalındı bir başka asker tarafından. Maritsa Küçük nedeni kestirilemeyen bir cinayete kurban edildi, sorumlularından tek satır haber alınmadı, cinayet bir şeyleri tasarlamaktan aciz olan bir yurttaşa ihale edildi, kapatıldı. Keldani çift Hurmüz – Şimuni Diril, Mehre köyünde 7 Ocak 2020 tarihinde kaybedilir. Şimuni Diril’in naaşı evlerine yakın bir sahada 70 gün sonra bulunurken, Hurmüz Diril’den bin dört yüz on gündür haber alınamamaktadır. Bir cinayete kurban edilen, ardılı bırakılan kaçıncı yaraydı, akıbetleri muamma bildirilen kaçıncı yaraydı şimdi kimseler sormuyor artık. Bir biçimde Bakur Kürdistan’ında katledilmiş Gevriye Sarı, daha yakın zamanda iki haftayı geçmemiş, Gevriye Akgüç Eğo cinayetleri de mi hiç bahsedilmeyeceklerdendir. Bütünleşik bir mahvın orta yerine demirliyor ülke. Demokrasi, eşitlik, adalet, hürriyet kavramlarının dibinde kibrit suyu. Hiçbir anlamda, hiçbir biçimde bir doğrunun esamesi okunmuyor varsa yoksa kötülüğün bayrak direğinde dalgalanması. Bunca açık kepazelik, bir gıdım kalakalmış olagelen ötekilerin hayatlarının hiçe sayılması geçmişin karanlığından, Hrant Dink’e, Sevag Şahin Balıkçı’ya, Hürmüz – Şimuni Diril’e, Gevriye Akgüç Eğo’ya nicesine uzanan bir katran karanlığı sarmal içinde sıradan insana o hiçlik reva görülüyor. Yaşam yağmalanırken, hayat geçip giderken, bunlar gelip geçiciymiş gibi davranılıyor. Her anlamda adalet, eşitlik, hürriyet kavramları boşa düşürülüp dururken bir yarın söz konusu edilebilir mi? Ümit perişan, hakkaniyet kavramı zehirlenmiş, adaletin terazisi hep kötülüğü ağır çekerken, sahiden sıradan insanın farkına varılabilecek midir? İtirazınızı duyurabiliyor musunuz, duyuyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Habitants – Arno BRIGNON – Fisheye Magazine
#meram#arzihal#adalet#türkiye#yıkım#yıldırı#tahakküm#demokrasi#anlam#çözümsüzlük#hürriyet#hak#gasp#kötülük sarmalı#karanlık çağ#yol nereye?#başkalaşmak#hrant dink#ermeni#nefret söylemi#devlet nedir?#adalet ne halde#karanlık#yok etme#sistematik şiddet#insan101#isyanameram#söz#anlık#günce
0 notes
Text
deneme123
çorabım bile yok.
ya da balkonumun anahtarı. kravat giymiş bir kedi yanaşıyor koynuma, deniz rengi tırnaklarım seviyor başımı. hiç tanımadığım ak saçlı adam nereden geldin diyor bana, ürküyorum. tanıdık bir manzara. melankolik doğmayı ben seçmedim, ama beni bu kadar üzmenize de gerek yoktu; sesim yankılanıyor, karşı komşumuzun avukat oğlu eğilerek selam veriyor bana. rüyamda öldürüyorum onu, içimdeki nefret artık sadece bedenime karşı değil. kafama atılan bir sigara paketi, en güzel dudaklar arasından süzülen gerizekalı sözü, bana kaldırılan el, bana kıyan ruhlar için, hepinizi bir gün pişman edeceğim. artık benim canım acımıyor, ve hayır, havalı durmaya çalışmıyorum. özellikle burada, yapayalnızken. tek isteğim, bana zarar veren herkesin karşılığını alması. sessiz bir çığlık şifneyi parçalıyor. süper kahraman filmlerinden nefret ederim diyor bir amca bana. kardeşimin ölüşünü izliyorum önümde, tam dört kez. son yudumu almaya kalbim yetmiyor. kan mı, viski mi belli olmayan sıvı sallanıyor titrek bir araba farı gibi. ben epey yalnız, bir o kadar da aptalım. nefretim çürütüyor kalbimi, bazı şeylerin doğru olmadığını da çok iyi biliyor, her uyandığımda daha da utanıyorum kendimden. olmadığım bir kişi gibi davranıyor, her gün oyunculuğumla taş çıkarıyorum en ünlü aktörlere. cennet ve cehennemin arasındaki yol ne kadar kısa, hiç düşündün mü? diyorum anneme sessizce. araba takla atıyor — . bir gün beni seven herkesin yok olacağına eminim. su bardağının içinde minik, mavi bir kaplumbağa bana bakıyor. sırtında kocaman bir kalp var. ben kusuyorum, sessizliği ise o bozuyor. nolur beni rahat bırak diyorum, beyaz kurtum dişliyor sırtımı. artık yaşlılıktan kör olmuş o kurt, düşmanla dostu ayıramıyor. ne farkımız var?
yazmayı durdurmak isterdim ama konuşmam gereken gecelerde susmaya dayanamıyorum.
ben artık genç değilim. ya da prenses olacak kadar güzel. ya da bir manken gibi ince. kalbim de eskisi gibi saf değil. nefret aşıyor boynumu, rüzgar ayağımın dibine kara yosunlar taşıyor. bir kuş tüyü bitiyor dizimde; bana ilk vurduğun günü unutur muyum? sessizlik dağladı bu sefer içimi. ben kötü bir insanım, kendime kötü bakarım çünkü. artık kimsenin bir önemi yok. boşlukta süzülüyor, iki kişilik yatakta on iki kişi yatıyorum; herkes tanıdık, herkes kafamın içinde bir yerlerde. kusarsam yok olurlar, midemin içinde kelebekler değil ben varım. ben ve herkes. tüm sevgim.
artık ağlamıyorum bile, sulu bir yemek kalbimden daha ıslak geliyor. hissizleştiğim kadar midemde bir yumru büyüyor. tüm bu yazdıklarım azıcık bile bir şeyleri düzeltse, belki nefes alıp vermek bu kadar zor olmazdı diyorum sifon sesini dinlerken. bir çocuk önümde eğiliyor, portakal suyumda boğuluyor görüntüsü. camıma yapışan bir bebek arıyla bakışıyoruz. eski bir şarkı beni kimsesizliğe tekrardan itiyor. uzaklaşmak, gitmek istiyorum. kanım kaynıyor akmak için. midem bulanıyor. çakmağım yanmıyor. ben sözlerimi tutmaya çalışsam da, hayat parmaklarımın ucundan kayıp söğüş tabağına düşüyor. beni üzen herkesin kocaman bir sofrada beni yediğini görüyorum. herkes çok mutlu ve keyifli. ben ise yerimde sayıyorum. ben ne kadar yalansam bu sözler de bir o kadar yanlış. ben sadece kendimde değilken hissediyorum. çünkü hissetmek için çok yaşlıyım. ÇOK ŞEY YANLIŞ. diye bağırasım geliyor. midem ağzımda, birileri ise duşta. bir gün öleceğim ve sevdiğim herkesin gönlüne karışacağım. ben gözüktüğüm kişi değilim. ben sadece bir oyuncuyum. bir o kadar da müptela. bir o kadar korkak. ve iğrenç. bir o kadar da duru ve saf, güzel.
beni kimse ben kadar iyi tanımayacak, ve bunu fark ettiğimden beri kimseden bir şey beklemiyorum. kıkırdıyorum, bu gece kalamam. hangi gece bu dünyada kaldım ki? on iki yaşımdan beri hangi gece kaldım bu dünyada? tarih ilgimi hiçbir zaman çekmedi, ama bir gün beni yazacaklar bir tahtanın köşesine. ne kadar pissem o kadar güzel olduğumu söyleyecekler. hiç özel olmadığımı, ama insanları nefret edecek kadar çok sevdiğimi. hiçbir zaman uyuyamadığımı, kumarı çok sevdiğimi, viskinin beni bitirdiğini, aşk için yaşadığımı, çok korktuğumu, dışımın güzel, içimin çürük olduğunu, doğduğumu, ama büyütülmediğimi anlatacaklar. yazdığımı ve çizdiğimi, kestiğimi ve biçtiğimi. midem çok bulanıyor. ama ben aylardır bir şey hissetmedim. yani bırakın bir kez benim olsun bu an. bir kez hissedeyim.
gecenin son sigarası, hiç sevilmeyen, affedilmeyen o çocuğum.
bugün kimse bana iyi geceler demedi, ve eminim birileri de yalan söyledi.
ancak hiçbir gün mükemmel değildir.
köpekler havlıyor.
bir sene daha dayanacağım diyorum.
bu sefer beni ağlatan ben oluyorum.
0 notes
Text
İBB Florya Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları
İstanbul’un huzura açılan kapısı Florya Sosyal Tesisleri; 121 dönümlük araziye yayılan kafe ve restoranlarıyla ailece dingin ve huzurlu bir gün geçirmek isteyenlere kucak açıyor. Denizin hemen yanı başında mavi ile yeşilin kucak kucağa olduğu Yeşilköy Sahili’ndeki İBB Sosyal Tesisleri, 121 dönümlük oldukça geniş bir korulukta yer alıyor. Restoranın yanı sıra Şahin Tepesi, Sahil Kafe ve Bahar Kafe olmak üzere üç ayrı kafeterya bölümünden oluşan İBB Florya Sosyal Tesisleri, denizden gelen esintisi, yemyeşil dokusu ve temiz havasıyla İstanbullulara keyifli vakit geçirme imkanı sunar.
İBB Florya Sosyal Tesisleri İBB Florya Sosyal Tesisleri bünyesinde ayrıca tüm özel günler, davet ve organizasyonlara ev sahipliği yapan, kuş seslerinin su seslerine karıştığı “Havuzlu Bahçe”, yeşille mavinin harmanlandığı göz alıcı güzelliğiyle özel günlerin tanığı “Kır Bahçesi” ve gösterişli mimarisiyle “İdeal Salon” olmak üzere üç ayrı mekan bulunmaktadır. Ne yapmak istiyorsanız size onu sunan Florya Sosyal Tesisleri’nde dilerseniz deniz manzarası eşliğinde mekanın spesiyallerinden Florya Kebabı, Patlıcan Beğendili Kuzu Kavurma, Kuzu Tandır, Kiremitte Fesleğen Soslu ve Barbekü Soslu Köfte, Bolonez ve Napoliten Soslu Makarna eşleğinde içeceklerinizi yudumlayabilirsiniz. Şahin Tepesi’nde çayınızı yudumlarken İstanbul’un en güzel günbatımı manzaralarından birini seyre dalabilir; Sahil ya da Bahar Kafe’nin samimi atmosferinde kahve ve tatlınıza eşlik eden dost sohbetleri ile günün yorgunluğundan kurtulabilirsiniz. Geniş yürüyüş ve bisiklet yolları, spor sahaları ve oyun parkları ile adeta bir yaşam kompleksini andıran ve modern mimarisiyle göz dolduran Florya Sosyal Tesisleri’ne geldiğinizde bir daha buradan ayrılmak istemeyeceksiniz.
İBB Florya Sosyal Tesisleri 2023 Güncel Menü Fiyatları
İBB Florya Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları
Kahvaltı Çeşitleri - Kahvaltı Tabağı / Turkish Breakfast Spread 70 TL - Serpme Kahvaltı (Kişi Başı) / Mixed Breakfast (Per Person) 110 TL - Peynir Tabağı / Cheese platter 27 TL - Zeytin Tabağı / Olive platter 20 TL - Omlet / Omelette 20 TL - Kaşarlı Omlet / Omelette with Gorgonzola Cheese 25 TL - Karışık Omlet / Mixed omelette 30 TL - Menemen / Scrambled eggs with tomatoes and green pepper 25 TL - Sucuklu Yumurta / Scrambled eggs with garlic sausages 30 TL - Mıhlama / Mıhlama 32 TL - Pastırmalı Yumurta / Scrambled eggs with pastrami 28 TL - Sahanda Sucuk / Fried garlic sausage 26 TL - Patates Tava / French fries 15 TL - Mini Kalem Böreği / Rolled Pastry 15 TL - Bal & Kaymak / Honey & Clotted Cream 25 TL - Tereyağı Porsiyon / A serving of Butter 20 TL - Söğüş Tabağı / Tomato and cucumber 15 TL - Meyve Tabağı / Fruit platter 25 TL - (Serpme kahvaltı servisi en az iki kişilik açılmaktadır.)
İBB Florya Sosyal Tesisleri Menü Çorba Çeşitleri - Günün Çorbası 22 TL - Balık Çorbası 30 TL Salata Çeşitleri - Çoban Salata 20 TL - Söğüş Salata 20 TL - Mevsim Salata 20 TL - Hellim Peynirli Salata 30 TL - Piliç Etli Salata 30 TL - Kırmızı Etli Salata 45 TL Zeytinyağlılar - Biber Dolma 25 TL - Enginar 25 TL - Soslu Patlıcan 25 TL - Taze Fasülye 25 TL - Yaprak Sarma 25 TL - Zeytinyağı Tabağı 30 TL Ara Sıcaklar - Patates Tava 15 TL - Paçanga Böreği 20 TL - Mantar Kavurma 25 TL - Mantar Graten 30 TL - Julyen Dil Balığı 80 TL Balık Çeşitleri - Çipura Izgara 600g 195 TL - Çipura Izgara 350g 125 TL - Mezgit Tava 105 TL - Fesleğen Soslu Somon Izgara 180 TL - Levrek Fileto 160 TL - Levrek Izgara 600g 290 TL - Levrek Izgara 350g 140 TL - Kiremitte Levrek 170 TL - Somon Izgara 175 TL - Dil Balığı Izgara 110 TL - Somon Kavurma 155 TL Izgaralar - Köfte 68 TL - Kaşarlı Köfte 75 TL - Piliç Izgara 60 TL - Piliç Kavurma 60 TL - Beğendili Julyen Piliç 55 TL - Bonfile 140 TL - Kaşarlı Bonfile 145 TL - Beğendili Julyen Bonfile 145 TL - Karışık Izgara 100 TL - Çoban Kavurma 90 TL Tatlı Çeşitleri - Sütlaç 25 TL - Triliçe 25 TL - Aşure 25 TL - Profiterol 25 TL - Volkanik 25 TL - Meyve Tatlıları 25 TL - Hamur Tatlıları 25 TL - Dondurma 20 TL - Meyve Tabağı 25 TL - Tahinli Sarma 30 TL İçecekler Kutu İçecekler 10 TL Ayran 6 TL Soda 6 TL Meyveli Soda 8 TL Sıkma Portaka/Nar Suyu 20 TL Nar Çiçeği Şerbeti 20 TL Fincan Çay 5 TL Hazır Kahve 15 TL Türk Kahvesi 15 TL Filtre Kahve 18 TL Su 2 TL https://www.youtube.com/watch?v=shWuXD5xkn0 İBB Florya Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları Buraya tıklayarak İBB Florya Sosyal Tesisleri web sitesine göz atabilirsiniz. Buraya tıklayarak diğer konularımıza göz atabilirsiniz. Çamlıca Kulesi Menü Fiyatları İBB Dragos Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları İBB Florya Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları İBB Haliç Sosyal Tesisleri Menü Fiyatları Fiyat araştırması üzerine hizmet veren Fiyat bilgilendirme sitemiz ürün fiyatlarından, hizmet fiyatlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet vermektedir. Bu konumuzda hatalı fiyat var ise iletişim bilgilerimizden bize bildirebilirsiniz. Güncel fiyatları fiyatinedir.net sitemizden anlık olarak takip edebilir, Güncel ve detaylı fiyat listesine ulaşabilirsiniz. Web sitemiz güncel fiyat listelerini araştırarak sizlerle paylaşmaktadır. Sitemizi takip ederek güncel ve detaylı fiyat listelerine ulaşabilir, bilgi alabilirsiniz. Bizimle iletişime geçmek için İLETİŞİM sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
Biz ne talihsiz bir milletiz Osmanlı dünyayı sömürmeyle o kadar meşguldüki kendi vatandaşını düşünmedi çoşmayın bal gibi işgâldi sömürüydü sen sınırlarını koru halkının refahı için çalış yok efendim öyle yspmadılar dünyayı fethedeceğiz diye tutturdular eee 3 kıtaya hükmetyiler ama oraya buradan nüfus yığmaktan başka şey yapmadılar bayrak dikip Kiliseleri Camiye çevirmekle olmuyordu en sonunda hepsi başka ülkelerle işbirliği yaptılar onlar da aptaldılar kardeşim sen bir Osmanlı sömürgesinden kurtulurken diğer sömürgen emperyaliste kul köle olup toprağını kaynağını sunuyorsun neyse şimdi araplaşmakla Türk kalmak arasında karanlık bir yerdeyiz Nevruz olur kavga-dövüş bayram olur cep boş söğüş Ramazan dersen saman bile suriyeden getir geviş dün akşam haberlerde gördüm Nevruz aynı zamanda Pers yeniyılıymış hayretle gördüm ki İranlı kadınların bazıları başörtülerini çıkartmışlar sokaklatda balaçık dolaşıyorlar bravo cesaret mertlik böyle birşey👑Yeniyıl kutlamalarını gördüm paskalya yumurtalarından esinlenip Nevruz yımurtaları hazırlamışlar ev davetletindeki kadınların kıyafetleri son moda yani insan gibi görünüyorlar ne bizim akılsız arapseviciler gibi turşu bidonu ne arapa aşufteler gibi un çuvalı görünümünde değiller haaaahh işte onlara insan denir👍hıhıhı başörtülü bacılara turşu bidonu, azgın arap dudulara yarrak zigonu dedim tutklayın anasını satayım yalan mı yazdım😴
instagram
0 notes
Text
sıramı bekliyorum. şu kediden sonra sıra bende. kedi ciğer bekliyor-ben kelle söğüş. ciğerci ali baba beni biraz daha bekletirse kediyi yiyebilirim!
0 notes
Text
Tavuklu Özbek Pilavı
Malzemeler
1 parça tavuk göğsü
1 adet orta boy soğan
2 adet orta boy havuç
1 baş sarımsak
1 su bardağı yasemin pirinç
tuz, karabiber, kimyon
1,5 su bardağı tavuk suyu veya normal sıcak su
1 yemek kaşığı tereyağ
Sıvıyağ
Hazırlanışı
Öcelikle pirincin üzerine 1 yemek kaşığı tuz ekleyip üzerini baya geçecek kadar sıcak su ekleyip 30 dk dinlendiriyoruz.Tavaya 3 yemek kaşığı sıvıyağı döküyoruz. Yağ iyice ısınınca küp küp doğradığımız tavukların tavaya alıyoruz ,
rengi dönüp hafif kızarınca tavukları ocaktan alıyoruz. Ayrı bir tencereye sıvıyağı döküyoruz. Üzerine söğüş doğradığımız soğanları alıp 2-3 dk kavurup ince çubuk çubuk doğradığımız havuçları ekliyoruz.
3-4 dk kavurup ayrı yerde pişirmiş olduğumuz tavukları ekliyoruz ve karıştırıyoruz. Dinlenmiş olan pirinçleri güzelce yıkayıp süzüyoruz ve tencereye kavurduğumuz malzemelerin üzerine koyuyoruz.Güzlece yaydırıyoruz.
Tereyağını pirinçlerin üzerine koyuyoruz. 1,5 su bardağı sıcak tavuk suyunu pilavın üzerine döküyoruz. Baharatları ekleyip hafifçe karıştırıyoruz. Sarımsağı pilavın ortasına koyup kapağını kapatıyoruz.
Kısık ateşte suyunu çekip göz göz olana kadar pişiriyoruz. Pilavımız göz göz olunca ocaktan alıp, üzerine kağıt havlu koyup kapağını kapatıyoruz ve 30 dk demlenmesi için kenara alıyoruz. Tavuklu Özbek Pilavı hazır, Afiyet olsun
0 notes