#mülteci sorunu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Derrida'ya Göre Nasıl Bir Misafirperveriz?
Fransız yapısökümcü filozof Derrida misafirperverlik kavramını ikiye ayırır. Bunlar koşullu misafirperverlik ve koşulsuz misafirperverliktir. Koşullu misafirperverlik, niyet ve istek açısından koşulsuz olandan ayrılır. Çünkü koşullu misafirperverlikte bir yasa, hak ya da kabul görülen bir kural olmalıdır. Örneğin devletin yasası ya da koyduğu kurallar sonrasında yurda giren mültecilerin ülkede misafir olarak kalması ya da devlet yurtlarının karar sonrası depremzedelere ya da tatilcilere açılması yine koşullu misafirperverliğe verilebilecek örneklerdir..
Koşulsuz misafirperverlik ise gönüllülük, özgür iradeyle kabullenme içerir. Herhangi bir zorlayıcı ya da yasa koyucu söz konusu değildir. Bu nedenle ahlaki olarak daha değerlidir. Bu tür misafirperverliğe verebileceğimiz örnek, koşulsuz şartsız sokak hayvanlarını sahiplenmek ya da herhangi bir kar gütmeksiniz içtenlikle bir arkadaşınla evini paylaşmak verilebilir.
19 notes
·
View notes
Text
mülteci sorunu
yerinden edilmiş birçok insanın kendi ülkelerinden başka bir ülkeye zor veya tehlikeli bir şekilde taşınması olarak tanımlanıyor olması gerekirdi. göç etmek zorunda kalan insanların çektiği çilelere gönderme yapıyor aslında bu tanım, fakat Türk halkı olarak biz bu tanımın “yerleşilen bölgedeki halkın çektiği çileler” versiyonunu yapabiliriz sanırım.
her gün çeşitli sosyal medya platformlarında pek çok aşırılık, taciz ve daha da kötü şeylerin haberlerini görüyoruz. bunların çoğunluğu mülteciler tarafından olmaya başladı veya bilinçli olarak özellikle onların yaptıklarını servis ediyorlar bize, bilemiyoruz.
ben bugün başımdan geçen bir şeyi anlatmak istiyorum, ilk kez bizzat şahit oldum böyle bir olaya. Marmaray’da Ayrılık Çeşmesi-Yenikapı arası seyahat ediyordum. durakta bindim, bir boş yer gördüm, başka bir kız da benimle binip aynı yere hamle yaptı ama ben oturdum. kız ayakta kaldı. tam o sırada karşımda beş genç adamın oturduğunu gördüm. hepsi yabancı uyrukluydu, nereli olduklarını bile bilmiyorum. benim hizamda da iki tanesi oturuyor, bir tanesi de ayakta gidiyordu. tam benim karşımda oturan adam, ayakta kalan kıza öyle bir baktı ki… baştan ayağa, dilini dudaklarında gezdirip pislik bir gülümsemeyle süzdü kızı. kız da yukarıya baktığı için görmedi bunun baktığını. adam yanındaki arkadaşına bir şey söyledi ve bu sefer öbürü de aynı şekilde bakmaya başladı. dillerini anlamadığımız için fısıldamak bir yana, yüksek sesle kıza bakıp konuştular. o kadar sinirlendim ki, ne yapacağımı da bilemiyorum tabii, yumruğumu sıktım. bu sefer adamın gözü bana takıldı ve yine arkadaşına bir şeyler söyledi, diğeri de baktı ve bir şeyler konuştular. telefonumu çıkartıp sevgilime olanları yazmaya başladım ama bilerek kamerayı adamlara doğru tuttum ki rahatsız olsunlar bu utanmaz hareketlerinden. yanımdaki kişi Üsküdar’da inince kız yanıma oturdu ve bu sefer ikimiz adamların tam karşısında kaldığımız için baya baya bakıp konuştular beş kişilik grup olarak. kameraya bakıp rahatsız bir şekilde konuşmaya devam ettiler bir süre. sonra aralarından biri ayağa kalktı, benim hizamda ayakta giden adamın yerine geçip ekranıma bakarak onları video alıp almadığıma emin oldu. bütün bunlar olurken ineceğim durağa gelmiştim. kız da, adamlar da aynı durakta indiler. yanımdan geçerken bana tip tip baktılar. yol boyunca kıza olanı söylesem mi yoksa cıngar mı çıkarsam ya da hiçbir şey yapmadan gitse miydim diye çok düşündüm. olayları olduğu şekliyle sevgilime anlatmam delirmesine yetti ve direkt polis çağırsaydın dedi. adamların ne konuştuğunu anlayabilseydim keşke, belki o zaman polis çağıracak bir şey bulabilirdim ama ortada bir kanıt olmadan bir şey yapamazdım, bu şekilde o herifler de kızı ve beni gözleriyle yediler.
2 notes
·
View notes
Text
Mültecilerin Türkiye ekonomi ve demografik yapısına etkileri - Ahmet ATAM
0 notes
Text
Türkiye Mülteci sorunu - KENDİME YAZILARIM
Suriyeli mülteciler geldiler mi? gönderildiler mi? Demografik yapının değişmesi ulusal güvenliğe yol açar mı? Suriyeli sığınmacılar Türkiye'de kalıcı bir şekilde yerleşirse sonuçları ne olur? Sığınmacılar Ensar mıdır
0 notes
Text
2025 Bütçe Teklifi ve Dış Politika Üzerine Değerlendirme
2025 Bütçe Teklifi ve Dış Politika Değerlendirmesi 2025 bütçe teklifine ve Türkiye’nin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarındaki dış politikasına ilişkin Cumhuriyet gazetesine değerlendirmelerde bulunan TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Utku Çakırözer, 2024 yılı itibarıyla dışişleri bakanı ve bakan yardımcıları tarafından gerçekleştirilen ikili ve…
#2025 bütçe#AKP#Avrupa Birliği#büyükelçilik atamaları#BRICS#Cumhuriyet Halk Partisi#Dış Politika#mülteci politikası#Utku Çakırözer#vize sorunu
0 notes
Text
"Benim ülkemde başıboş köpek sorunu yok, başıboş MÜLTECİ
sorunu var.."
62 notes
·
View notes
Text
Ülkenin toprakları satıldı. Normalde disardan birinin bu ülkede toprak alabilmesi ve yerlesebilmesi için uzun bir araştırma ve nedene bağlı olması lazım. Vatandaşlık verildi. Elini kolunu sallayarak hangi ülkeden vatandaşlık alınıyor ve kolayca yerlesebiliyorsun. Düzensiz göç ve mülteci sorunu çözülmedigi sürece başımıza bela olacak
30 notes
·
View notes
Text
Gereğinden fazla merhamet
VATAN'a ihanet tir mülteci ler derhal gönderilmeli ülke'nin asıl sorunu mülteci ler
🇹🇷
Avrupa nın çikar ları için para,
Alınıyor diye kendi halkını ezmenin mantığı varmı
21 notes
·
View notes
Text
🎯 Anayasa Değişikliği Uyarıları 🎯
Türk ulusunun iradesi dışında Anayasa değişikliği yapmaya kalkan niyeti değerli komutanım Naim Babüroğlu'un tespitlerine bakarak çözebilirsiniz.
Bunun taşları Cumhuriyet Halk Partisi kullanılarak meclis aritmetiği oluşturularak döşendi.
CHP'nin tarihi ihanetini herkes anlamak zorunda kalacak.
İyi parti, gelecek, deva ve diğerlerine birde ırkçı terör destekli partiyi eklerseniz hepsi birlikte iktidar ile bir araya getirilmek istenecek.
Çünkü emperyalizmin projesi böyle talep ediyor.
İşte Türk ulusu bu projeyi ve tüm taşeronlarını tarihin çöplüğüne atacak.
Atmazsa kendisini tarihin çöplüğünde bulacak.
Bu kadar net.
Osmanlı hayranlığı bunun içindi.
Kamulaştırma yaparak üretim ve hizmet araçlarının Türk ulusu yararına devlete geçmesi dururken Anayasa dayatmaya kalkmayı izah edemeyiz.
Yine emperyalizmin projesinin bir parçası olan demografik yapı değişikliğini amaçlayan mülteci ve mürteci sorunu dururken, etrafımız savaşlar ile yangın yerine dönmüş iken saçını taramak olur.
Erken seçim talep edemeyen CHP hala bu projenin bir parçası olmaya devam ediyor.
Çünkü kendisinin katkısı ile sunulan meclis bu gücü kötüye kullanmak isteyenlere iştah kabartıyor.
Cumhuriyet çınarının kökünü kestirmek isteyen buna destek vermiş olur.
Cumhuriyet bitmiştir diyen İngiliz uşaklığı kazanır.
İngiliz uşağı olarak hizmete devam etmek isteyenler devlet yönetmeye sürdürülebilir sömürge adına oyuncu değişikliği yaparak devam ederler.
Hazırlıkları deşifre ettim.
Sermaye kazanır Türk ulusu bir daha geri dönmesi çok zor bir yola girer.
Tüm yetkiyi bir kişiye teslim ederken kendi iradesini ayaklar altına alarak us ve duyunc tutulması yaşayan toplum o gün gösteremediği basireti bugün göstermek zorundadır.
Aksi takdirde padişahı önceden hazır edilmiş yaratanın yeryüzünde hakim kılacağı mesih veya mehdi projesine de evet demiş olur kendi sonuna imza atarak. Halife bu kılıkla geri gelmiş olur. Mesih veya Mehdi Anadolu'dan çıkacak diye neden kendini yırtıyor cemaat ve tarikat amigoları.
Bu projeyi çöpe çoktan attık. Siz onu yeniden çöpten çıkarmaya mı destek olacaksınız?
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#anayasa değişikliği#Mehdi ve Mesih projesi#hilafet#halife
12 notes
·
View notes
Text
Lokasyona bak. Mülteci sorunu yaygın uyuşturucu kullanımı kadın ve çoçuk istismarı ve katliamı. ekonomik dar boğaz ve rant. yarına umutla bakmayan insan topluluğu Paraguay’dan değil üstünde yaşadığımız ülkeden bahsediyoruz
2 notes
·
View notes
Text
karargahtan cepheye rutin bir tiyatro...
sigara sonrası seks adlı grubun kıyamet parçasını dinliyorum. umutsuz insanların ruhani lideriyim. ocaktan sigaramı yaktım, dolaptan soğuk bir bira aldım. yaktığım sigaranın da, içtiğim biranın da yarısı vergi. hiç hareket etmediğim halde terliyorum, hiç hareket etmediğim halde param bitiyor. hava sıcaklığı ile enflasyon arasındaki korelasyon beni korkutuyor.
temmuzun ortası, muhtemelen ömrümün de ortasındayım. sayısız gün batımı, sayısız yağmur, sayısız insan, sayısız film ve bir cenaze görmüşlüğüm var. gözlemlerimin ve yaşanmışlıkların bana kattığı her şeyi; bir kürek toprağı, kırk beş dereceyle dizilmiş tahtaların üstüne atınca kaybettim. koordinat olarak açıklamam gerekirse; hiç hareket etmediğim halde her şey arkamda kaldı. bu durum ne fiziğe yakıştı, ne de benim gençliğime. pek bir talebim kalmadı... belli periyotlarda ( üç saatte bir) sarhoş olabilme özgürlüğü, derin bir uyku, sağlık ve karşılığını alabildiğim cümleler benim için yeterli... nostalji hastalığım yok ama eski ramazanları, eski bayramları, eski beyoğlu’nu, eski insanları, eski sohbetleri, eski kaşarı ve koca evin içinde tek başıma yaşamadığım günleri özlüyorum. efkarımı derinlemesine analiz etmek gibi bir şımarıklığım var. konu benim hüzünlerim olduğu zaman rafine bir insanım. bir şeye dertlendiysem; tüm dünya borsalarının o gün işlem durdurmasını, seyir halindeki taşıtların ani fren yapmasını, kurumsal dünyanın bütün toplantılarını iptal etmesini, afrika kıtasındaki çocukların yarını düşünmeden su içmesini (!), mahallemde kurşun sessizliği isterim. ve bana odaklanmalarını beklerim... ki bu hiç olmadı. ve ben zamanla tek başıma efkar geceleri düzenlemeyi kendime huy edindim. kendime sorular sordum, kendimden cevaplar aldım. bu cevaplar, çok boktandı. dünya tarihi için bir karşılığı yoktu. kendi eksenimde cümlelerle döndüm durdum. teletabiler gibi... anlamsız ve salakça.
kendime haksızlık etmek, benim hobimdir. günlük şehir hayatının kaosundan bu şekilde sıyrılıyorum. bir saman kağıdına evren için bütün kusurları yazsam, zamanım yetmeyecek. o yüzden ben bütün ihaleyi kendime yüklüyorum. bu şekilde muazzam bir zaman kazanıyorum. ortadoğu’daki petrol meseleleri de, ilaç sektörünün pandemi fantezileri de, mülteci sorunu da, fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum da, tabii ki benden kaynaklı.
sigara sonrası seks adlı grubun kıyamet parçasını dinliyorum. umutsuz insanların ruhani lideriyim.
bir savaşın içindeyim ve artık kendime bile yabancı biriyim.
birader sen kimsin?
21 notes
·
View notes
Text
dünkü olay epey canımı sıktı bu mülteci sorunu bir an önce çözülmeli yoksa daha da kötüleri başımıza gelecek!
4 notes
·
View notes
Text
Sessiz İşgal Mülteciler - Kendime Yazılarım
Şimdi de Iraklılar Türkiye'ye geliyor , tıpkı Suriye'de olduğu, ardından Afgan göçü gibi, Önce sorunun Adını doğru koyalım: Bunun adı emperyalizmin kurgulayıp sahneye sürdüğü işgaldir...ümmet söylemi “Düzensiz göç, sığınmacı, muhacir gibi kavramlarla işgali yumuşatmaya çalışanlara ise hiç inanmayın , Afgan , Peştun istilası 2018 yılından sonra başlamıştır , yetmedi galiba bugünde Irak vatandaşları davet edilmektedir, ismi konulmamış tek taraflı bir mübadele mi vardır, bilmiyoruz.
0 notes
Text
Aşırı nufus trafik gürültü betonlaşma vb. kendine özgü çelişkileri ile istanbul şimide aşırı bir mülteci akını ve köpek sorunu ile felç olmuş durumda.
7 notes
·
View notes
Text
İsrail-Filistin sorunu nasıl başladı? - BBC News Türkçe
Kaynak, Getty Resimleri Fotoğraf başlığı, Mart 1948’de Yahudi Haganah savaşçılarıyla savaşan Arap birlikleri 6 saat önce İsrail ordusunun 3 Temmuz’da Cenin mülteci kampına düzenlediği iki günlük operasyon, Batı Şeria’nın işgal altındaki Filistin topraklarında son yılların en büyük saldırılarından biriydi. Sağlık yetkilileri, saldırıda 12 Filistinlinin öldüğünü ve 140’tan fazla kişinin de…
View On WordPress
2 notes
·
View notes
Text
Kefernahum
Ağlamaya utanır mı insan ? Utanır.
Bir mahkeme çocukluğunu unutmak zorunda kalan bir çocuk ile ailesinin sarkacın ucunda yitip giden hayatlarına bir çok sorunu iç içe geçirerek harmanlayan bir yapım .
EBEVEYNLERİNE DAVA AÇAN BİR ÇOCUK MU?Hırpalanarak büyüyen insanların ödediği bedeller mi?
Vatan mı zordur , vatansızlık mı ?
Yoksa bilinmezliğin ortasında aile olmak mı ?
Zemheri bir gecede, demir bir yumruk yemiş ve insanın göğsünde izi kalmış gibi sanki bu film. Ağır ve sarsıcı.
Hakim çocuğa sorar: “Neden annene- babana dava açtın?” 12 yaşındaki Zain’in cevabı; “Beni dünyaya getirdikleri için” olur. Yoksulluğun, çaresizliğin, hayatta kalma içgüdüsünün , savaşın, göçmenliğin, çocuk olmanın ama büyük gibi yaşamak zorunda kalmanın, sevgisizlik ve sevgi kavramlarını ele alan ‘Kefernahum’, evrensel bir konuyu işleyerek yüreklere hitap ediyor.
Zain’in bu cehennem yolculuğundaki acılara basarak ayakta kalma savaşı , ancak bu kadar çarpıcı olabilirdi. Nadine Labaki’nin dördüncü uzun metraj filmi olan Kefernahum, (Capernaum) “Mülteci çocuk olmak nedir?” sorusunu bir çok soru ile birleştirip. Baş kaldırmanın , insanlığın bildiği tek çıkış noktasına bir çocuk bakışı ile selam veriyor.
Fransa – Lübnan ortak yapımı olan film, Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü , ayrıca Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu ve Gençlik Jürisi Ödülünü aldı.
#kefernahum#cafarnaúm#nadine labaki#jihad hojeily#cinema#sinema#khaled mouzannar#zain al rafeea#yordanos shiferaw#fadi yousef#boluwatife treasure bankole#kawthar al haddad#director#ödüllü#senaryo#actors#actress#yönetmen
4 notes
·
View notes