#kıyamet sonrası ortamda
Explore tagged Tumblr posts
etaali · 2 years ago
Text
Tumblr media
APAÇIK FURKAN: FATIMA (S.A.)
Yeniden diriltilmek istenen putlara hep O’nun baltası indi, yeniden yeşertilmek istenen batıl umutlar hep O’na çarpıp dağıldı. Maskeler O’nunla düştü, hak O’nunla kanatlanıp uçtu.
O apaçık furkandı, karanlıkların kutup yıldızı, yolunu kaybedenlerin kılavuzu, Allah rızasının mihenk taşıydı, ta kıyamete kadar da öyle olmaya devam ediyor…
O Fatıma’ydı…
Kur’an O’na “Kevser” dedi…
Doğumu şirkin ölümüydü, hakkın ise apaydınlık devam edeceğinin müjdesi…O’nun doğumuyla batıl ümitsizliğe düştü, “Ebter”ler aşikar oldu; tıpkı velayetin müjdesi ile kafirlerin ümitsizliğe düştüğü gibi…
O’nunla kadınlar izzet buldu…Kız çocuklarının diri diri göm��ldüğü bir ortamda Rahmet Peygamberinin, geldiğinde ayağa kalktığı ve şefkatle ellerini öperek yücelttiği bir kızdı O… Alem, kız çocuğuna sevgiyi Allah resulü’nün O’na gösterdiği sevgiyle tanıdı…
Merhametin zirvesiydi…
Minicik elleri ile babası Rahmet Peygamberinin yaralarını saran, işlerine koşan ve “babasının annesi” olandı O…
Evliliği, eş olarak davranışları, anneliği kısaca her şeyi ile putlaştırılmış gelenekleri birer birer devirdi…
O, en iyi kız evlettı, en iyi eşti, en iyi anne idi ve tüm zamanların en iyi kadını idi…
Öfkesi Allah’ın öfkesi, sevgisi Allah’ın sevgisi idi…O Allah’ın Habibi’nin canıydı…Eti O’nun etinden, kanı O’nun kanındandı…
O, iman için, Allah’a ve Resulüne duyulan sevgi için ölçüydü… O’na gazaplanan, O’nu inciten gerçekte Allah’ı ve Resulü’nü incitmiş demekti…Ve “Allah ve Resulü’nü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.”( Ahzab-57)
Allah için sevmek ve Allah için gazaplanmak ile sevgisi Allah’ın sevgisi, gazabı Allah’ın gazabı olmak aynı şey değildir. İkincisi ancak “masumiyetle” ve “seçilmiş olmakla” mümkündür.
Fatıma masumedir ve seçilmiştir.
Buna “Tathir” ve “Mübahale” ayetleri de şahittir.
Resul’ün vefatı sonrası ise O, fitnelerin karanlık sahrasında parlayan hidayet meşalesi idi. Sözleri, gözyaşları, Beyt-ul Ahzan’ı, feryadı, istekleri, dargınlığı, vasiyeti, gizli defnedilişi, mezarının gizli oluşu ile mesajını verdi ve bir devrimci olarak gitti…
O sırat-el mustakimdir…
İhtilaflar O’nu izleyerek çözülür…
Yolunu kaybedenler, O’nun ışığına sığınarak yolu bulur…
O Risalet evinin kızı, Velayet evinin eşi ve İmamların annesidir…
O Kevser’dir; ölülere hayat verir
Fatıma’dır; ateş O’ndan ve sevenlerinden uzaktır
Zehra’dır; ay ve güneş ışığını O’ndan alır
Merziyye’dir; Allah’ın rızasıdır
Betul’dür; eşsiz ve benzersizdir
Göklerin incisidir, yeryüzünün ziynetidir,
Rahmetullah’ın (s.a.a.) tacıdır, münafıkların korkulu rüyası, Habibullah’ın habibesidir…
Güzellik, zerafet O’nda anlam bulur, merhamet O’na sığınır, hikmetin ta kendisidir, cennet O’nunla şereflenir, cömertlik ve fedekarlığın zirvesidir O…
O sırrullahtır…
O’na selam olsun…
Ali KIRAN
6 notes · View notes
omurgamialdinbenim · 9 days ago
Text
O kadar korkunç ki buraya dönüş hikayem,lisede açtığım bloga psikiyatrist olarak geri dönüyorum. Ve hala heybemde sevilmiyorum kaygılarım ve elimde tazecik bir ilişki mevcut.
Bugün işten eve dönerken beni aramadı,4 ay sonra ilk defa. Kavga kıyamet kendi içimde. Noldu sorusuna cevabım yok, merhaba travmalarım sizi hiç özlememişim.
Sevilmiyor muyum suali aklıma ilk düştüğünde üniversitedeydim ve sevilmiyordum.
Sonrası korkunç. Toplayana kadar yıllar geçti üstünden ve bir sürü şehir. İğrenç insanlarla birlikte olabiliyoruz seviyor taklidi yapan insanlar bunlar. Korkunç değil mi ya? Bin kere ya sen beni sevmiyor musun sorusuna bin kere oynamış. Ona hiçbir ortamda kızmamıştım şimdi şu an burada bağıra çağıra siktirip gitmek bu kadar zor muydu demek istiyorum. İlişki obsesyonu diye bir bok var ve mağduru olunca hırpalanıyorsunuz kendimden biliyorum.
Sevgilim seni her şeye rağmen seviyorum, eğer kalbinde bi yerde sevgin azalırsa lütfen söyle, çünkü bununbelirsizliği beni kahrediyor ,geçmişimden biliyorum.
0 notes
gamerbulten · 10 months ago
Link
Fallout: London, Fallout 4 için 'DLC boyutlu' bir moddur ve inanılmaz görünüyor Bu, son hafızadaki en umut verici Fallo...
0 notes
aklingolgesi · 3 years ago
Text
KIYAMET SONRASI HAYATTA KALMAK İÇİN 10 BİLGİ
KIYAMET SONRASI ORTAMDA DOĞADA HAYATTA KALMAK İÇİN 10 BİLGİ #kıyametsonrası #hayattakalma #kıyamet #postapokaliptik
Kıyamet sonrası ortamda doğada hayatta kalmak için 10 bilgi. Post apokaliptik bir ortamda mesela bir zombi kıyametinde nasıl hayatta kalınır? Şehirde, doğada hayatta kalma ipuçları, tüyoları. Bu 10 hayatta kalma taktiği ile en basit yoldan hayatta kalacaksın. Videonun devamının gelmesi istiyorsan videoyu paylaşmayı ve yorum yazmayı unutma. Hayatta Kalmak için 10 Tüyo Diyelim ki, Herhangi bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
surviveistanbul · 3 years ago
Text
Nükleer Sonrası Bir Ortamda Hangi Yiyecekleri Yiyebilirsiniz?
Nükleer Sonrası Bir Ortamda Hangi Yiyecekleri Yiyebilirsiniz?
Bir pandeminin ortasında olduğumuzu görünce, insan ırkı için bir sonraki şeyin nükleer bir soykırım olabileceğini düşünmek o kadar da zor değil. Gökten nükleer füzeler düştüğünde, serpinti sığınağınıza çekilmenin ve en kötüsüne hazırlanmanın zamanı geldi. Ama bombalar düştükten sonra ne olacak? Nükleer serpinti sorununun ön plana çıkmasıyla birlikte, kıyamet sonrası bir dünyada bir insanın…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hileapknet · 3 years ago
Text
Grim Soul
Tumblr media
Grim Soul Mod Menü (MOD, VIP/Menü), oyuncuların arkadaşlarıyla tehlikeli çorak arazileri ve zindanları keşfetmeleri için ortaçağ irfan unsurlarını kullanan bir hayatta kalma oyunudur. Grim Soul Para Hilesi, Kıyamet sonrası bir dünya, Grim Soul: Dark Fantasy Survival'da oyuncular tehlikeli bir yere girerken ve hayatta kalmanın bir yolunu bulurken etkileyici bir şekilde tanıtılıyor. İlerlemek için istediklerini yapabilirler ve yavaş yavaş oyun içindeki mekaniklere alışabilirler. Aynı zamanda meraklarını giderip farklı diyarlara seyahat ederek ve azılı düşmanlarla karşılaşarak bir maceraya atılabilirler. Grim Soul Mod Menü ETKİLEYİCİ 3D AÇIK DÜNYA Grim Soul Mod Menü, Oyuncular, kimsenin görmezden gelemeyeceği güzelce tasarlanmış tehlikeli bir ortaçağ dünyasına girecekler. Çevresel unsurlar, oyuncuların istedikleri gibi keşfedebilecekleri şekilde ayrıntılı bir şekilde detaylandırılmıştır. Aynı zamanda açık bir dünyanın özellikleri ile herkes ekranı keşfetmek için istediğini yapabilir. Zorluklar yavaş yavaş gözlerinin önünde belirecek ve sahip olduklarına göre bunlarla başa çıkmanın birçok yolu olacak. Grim Soul Apk, Karakteri üçüncü şahıs bakış açısıyla kontrol edecek ve hareket edecek, karşılaştığınız düşmanlara saldıracak veya gerekli gördükleri bazı unsurlarla etkileşime gireceksiniz. Aynı zamanda, grim soul apk 3.5.0, bu bakış açısı çevrenizi gözlemlemek ve makul bir strateji seçmek için tamamen uygundur. Örneğin, kıyamet sonrası bir ortamda, önünüzde karşılaşabileceğiniz düşmanların sayısını tahmin edemezsiniz ve dikkatli olmazsanız onlardan çok fazla hasar alırsınız. Grim Soul Mod Menü, Hikaye, bir zamanlar tamamen müreffeh bir krallık olan ancak talihsiz bir olay olan Plaguelands adlı bir yerde geçiyor. Krallığı süpüren garip bir fenomen, sakinlerini korkunç canavarlara dönüştüren Gri Çürüme idi. Yani karanlık toprakları kaplıyor ve bu korkunç dünyada hayatta kalmaya çalışan siz olacaksınız. Birçok şeye dikkat etmeniz gerekecek ve düşmandan kaçınmak için dikkatli hareket etmeniz gerekecek. ETRAFINDAKİ MALZEMELERİ TOPLA Grim Soul Mod Menü, içine girdikten sonra korkunç deneyim başlar. Oyunculara hızlı bir şekilde gezinmelerine ve önlerinde olabilecek tehlikeyi bilmelerine yardımcı olacak bir mini harita sağlanacak. Aynı zamanda, bu oyunda etkileşime girebileceğiniz birçok unsur var ve alındıktan sonra envanterinize ekleniyor. Ancak sadece belirli bir miktar ve aldığınız yiyecek, malzemeler ve ekipman gibi bazı temel faktörlere öncelik vermeniz gerekecek. Grim Soul Pc, Bu oyundaki malzemeler tamamen bu oyunda üssünüzü inşa etmek için sunulmaktadır. Aynı zamanda başlangıç ​​alanı, önünüzde çok fazla korkutucu varlığın ortaya çıkmadığı zamanlarda ev yapabileceğiniz ideal bir alan olarak kabul edilebilir. Ayrıca, toplamak için zaman ayırmanız gerekecek çok fazla malzemeye mal olacaklar. Kayalar veya cevherler gibi büyük malzemelerin çıkarılması için özel aletler gerekir. TEHLİKELERLE YARIŞIN Grim Soul Mod Menü'de dolaşırken, şüphesiz sizi alt etmeye çalışan bazı düşmanlarla karşılaşacaksınız. Oyunun başında bu varlıklara karşı kullanabileceğiniz bir kılıç alacaksınız. Aynı zamanda gidebileceğiniz alanla birlikte tehlike seviyeleri de artmaktadır. Bu yüzden başlangıç ​​noktasındaki bu düşmanları hızlı bir şekilde alt edebilmelisiniz ve burası malzeme toplamaya ve evler inşa etmeye odaklanmak için mükemmel bir yer. Grim Soul Apk Mod Menü, Tek bir alanda dolaşmayacak, deneyimlemek için başka alanlara gidebilirsiniz, ancak ilerlemek için belirli bir miktarda enerji gerektirecektir. Enerji kullanımını kabul ettiğinizde karakter simgesi seçtiğiniz alana doğru hareket etmeye başlar. Her mekanda etkileşime girebileceğiniz öğeler olarak bulabileceğiniz benzersiz özellikler vardır. Şanslıysanız karakter için bir çok ekipman bulabilirsiniz. KARAKTERİN YETENEĞİNİ ARTIRIN Grim Soul Mod Menü, Şanslı olduğunuz durum bu, ancak şanssızsanız, farklı düşmanlarla karşılaşacaksınız ve bazen bir grup halinde toplanıp sizi kovalıyorlar. Elbette onlarla savaşabilirsiniz, ancak çoğu zaman bir canavarla savaşmayı başarırlar. Bu yüzden hareketlerinizde dikkatli olun ve gerekli ihtiyaçları bulun. Ayrıca, malzeme için bir düşmanı ve benimkileri her kestiğinizde, karşılık gelen miktarda deneyim alacaksınız. Grim Soul Dark Fantasy Survival, Herhangi bir RPG oyununda seviye atlamak her zaman önemlidir çünkü size daha fazla öğeye erişim sağlar. Bu tamamen Grim Soul'da geçerlidir, çünkü kargalar gibi üretebileceğiniz malzemelerin kilidini açacaksınız - güvenilir yoldaşlar veya kullanmanız için bir ahır. Buna ek olarak, her karakterin bir yetenek ağacı olduğu için karakterin yeteneği de nihayetinde karakter seviyesi yükseldikçe geliştirilir. Read the full article
0 notes
hanargelisim · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Bakara 24.Ayet: فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُۚ اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَ . Bakara 24.Ayet: Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır. . . Rakibi olmayan ve olmadığından emin olan peygamber bu meydan okumanın karşısında KİMSENİN tutunamayacağını emin bir tavır ile ifade eder. Sözel bir şekilde ve Demokratik bir ortamda gerçekleştiği düşünülen bilinç değişim sürecinde kesinleşen çelişkiler, geri dönüşü OLMAYAN hataların işlenmesi mağlup olanlar için bir ateşin içine düşmekle eşdeğerdir. Lavların sıcaklığı bile insanın içindeki o yangını tarif etmeye yetmez. Yaşarken ve öldükten sonra, ve kıyamet günü ve sonrası için insana seçenekler sunulur. Ya huzurun yolu, barışın yolu, adaletin yolu, yada bunların olmadığı bir yol. Kendi zaferinden emin olanlar için ışık ve huzur, sonsuz iktidarı tanımakta geri duranlar için ateş ve karanlık vaadedilir. . .         #thehanardevelopment #personalconstutionaltrials #hanargelisim #HaNARgelisim #hanargelisimtakvimi #theroad #birey #kişiselanayasadenemeleri #dive #kişiselanayasa #God #bakışaçısı #tasarım #religionofnewworldpeace #религиюмира https://www.instagram.com/p/CHuleqMAarH/?igshid=1vhqf2e2lxrae
0 notes
bakmisonline · 4 years ago
Video
İzmir Deprem Anı Saniye Saniye Kamerada! 7 Büyüklüğünde #Deprem
Deprem Anı Kamerada! İzmir deprem anı saniye saniye kamerada! İzmir Seferihisar merkezli 7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 16.5 kilometre derinliğindeki deprem Ege ve Marmara'da da hissedildi. Saat 14.51'deki deprem 15 saniye sürdü. Bazı evlerin yıkıldığı belirtilirken, çok sayıda bina da hasar gördü. Deprem İzmir'in yanı sıra çevre illerde de hissedildi. #deprem #depremanı #izmir #izmirdeprem ÜCRETSİZ abone olmayı unutmayın; http://bit.ly/2ReyspU Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), ''Afet bölgesindeki hasarlı yapılara kesinlikle girilmemesi gerekmektedir. Yollar acil yardım araçları için boş bırakılmalıdır. Depremden sonra evler terk edilirken, ortamda herhangi bir doğalgaz kokusu olmaması halinde, doğalgaz ve su vanaları ile elektrik şalterleri kapatılmalıdır'' uyarısında bulundu. Deprem İzmir’in yanı sıra Aydın, Muğla, Manisa, Denizli, Çanakkale, Bursa, İstanbul, Uşak, Kütahya, Bursa, Yalova, Tekirdağ ve Edirne’de de hissedildi. Depremle birlikte vatandaşlar yakınlarına bilgi vermek isteyince, operatörlerde yoğunluk oluştu. Hastaneler, itfaiye, polis ve sağlık ekipleri, alarm durumuna geçti. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger "Bize intikal eden can ve mal kaybıyla ilgili henüz bilgi yok. Kriz merkezine geçeceğiz, gelen bilgiler neyse aktaracağız'' diye konuştu. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da, ''İstanbul'da da hissedilen depremle ilgili olarak herhangi bir olumsuzluk bildirilmemiştir'' dedi. Deprem İstanbul dahil çevre illerden de hissedildi. Depremin 15 saniye sürdüğü belirtiliyor. Depremde can ve mal kaybının olup olmadığının belirlenmesi için çalışma başlatıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ''Şu ana kadar İzmir Bornova ve Bayraklı’da 6 binanın yıkıldığı ihbarı geldi. Uşak, Denizli, Manisa, Balıkesir, Aydın ve Muğla'da binalarda ufak çatlaklar dışında ve can kaybı ile ilgili herhangi bir ihbar gelmemiştir'' açıklamasını yaptı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, ''Bornova ve Bayraklı'da 5 binanın yıkıldığı bilgisini aldık. Enkaz altında da vatandaşlarımız var. Afet Koordinasyon Merkezi valilik bünyesinde oluşturuldu. Tüm bakanlıklarımız, AFAD'ımız İzmir ve ilçelerine yönlendirilmiş durumda. Tüm ekiplerimizi seferber etme suretiyle vatandaşlarımızın yaralarını hızlı şekilde saracağız'' dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, 20'ye yakın binada yıkım ihbarı olduğunu açıkladı. Soyer ''Ağırlıklı olarak Bornova ve Bayraklı bölgesinde yıkılan binalar var'' dedi. Bakmış Kanalında daha fazla video izleyin! Popüler Videolar: - TÜRKİYE'DE YAŞANMIŞ EN KORKUNÇ OLAYLAR ve 16 GİZEMLİ YER https://youtu.be/KzkYiZ5zYn8 - ZOMBİ VİRÜS SALGINI - BİR BU EKSİKTİ 2020? https://youtu.be/9kWwwN5YArU - KURAN DA ZAMAN YOLCUSU GİZEMİ! https://youtu.be/M1vSu2Ix-bI - 21 ARALIK'TA NE OLACAK? Kehanetler https://youtu.be/wxYBPtbTJWQ - İNSAN YAPIMI UÇAN DAİRELER https://youtu.be/XM7hLcGnMWQ - İNSANLIĞIN SON ÇAĞI https://youtu.be/4-zBrJD4lZM ve daha fazlası kanalımızda... Popüler Oynatma Listelerimiz Zombi Videoları: https://bit.ly/37r2uSi Türkiye ve Dünya Kehanetleri: https://bit.ly/31rrTaK Gündem videoları: https://bit.ly/2FRu7c2 Gizlenen Türk Tarihi: https://bit.ly/3meN6wN Kıyamet Sonrası Bilim Kurgu: https://bit.ly/3dNqwbC Epifiz bezi ve 3. Göz hakkında: https://bit.ly/3o7Aj0R Mehdi ve Deccal Videoları: https://bit.ly/35jYfFt Dünya bunu konuşuyor! Sondakika: https://bit.ly/3o9fdiJ Konu hakkında daha fazla detay ve kaynak linkler web sitemizde;  www.bakmis.com Sosyal Medya Takip edin sondakika gelişmelerinden haberdar olun: İnstagram: https://www.instagram.com/bakmisonline/ Pinterest: https://tr.pinterest.com/bakmisonline/ Bakmış Kanalı Hakkında: Bakmış içeriklerinde teknoloji ve bilimi en iyi şekilde kullanarak komplo teorileri, gizli bilgiler, ilginç bilgiler ve daha fazlasını tüm okuyucularına ve izleyicilerine ücretsiz şekilde sunmaktadır. Bakmış en çok merak edilen konuların başında gelen kehanetler ve bu kehanetler hakkındaki araştırmaları, gizemli olayları ve merak edilen arkeoloji çalışmalarını detaylı bir şekilde incelemektedir. Bunun yanında mitler, efsaneler, paranormal olaylar, uzay ve uzay bilimi, antik medeniyetler ve birçok ilgi çekici içeriği başarılı şekilde yapılan araştırmalar ile sunmaktadır. Sizde gizemli olaylar izlemek ve daha fazla bilgi almak için hemen BAKMIŞ Youtube kanalımıza abone olarak hemen ücretsiz videolarımızdan bildirim alabilirsiniz. Birbirinden farklı kategorilerde onlarca içerik ve video sizleri beklemektedir. Sizlerde tüm bu içerikleri kolayca takip etmek, videoları izlemek ve sevdiklerinizi ile paylaşmak için hemen ücretsiz yerinizi alın, aileye katılın. ÜCRETSİZ abone olmayı unutmayın; http://bit.ly/2ReyspU ÜCRETLİ abone olup kanalımıza destek olmak için; https://bit.ly/2TfiSwY iletişim için; [email protected]
0 notes
Text
PlayStation Plus Ekim 2019 Ücretsiz Oyunları Açıklandı
Tumblr media
PlayStation tarafından Ekim ayı PlayStation Plus ücretsiz oyunları açıklandı. PlayStation her ay olduğu gibi PS Plus abonelerini yine ücretsiz oyunlar ile buluşturuyor. Bu ay ücretsiz dağıtılacak olan PlayStation Plus Ekim 2019 oyunları ise The Last of Us Remastered ve MLB The Show 19 olarak karşımıza çıkıyor.
Naugty Dog yapımı The Last of Us ilk olarak PlayStation 3 için Haziran 2013’te piyasaya sürülmüş ve Temmuz 2014’te The Last of Us Remastered olarak PlayStation 4’e de aktarılmıştı. Modern klasik olarak nitelendirilen oyunda, Joel karakteri ile Ellie adlı kız çocuğu ile tuhaf yaratıkların olduğu kıyamet sonrası bir ortamda hayatta kalmanız gerekiyor. Oyunun tam da 21 Şubat 2020 tarihinde Türkçe dublaj ile geleceği müjdelenen The Last of Us 2 öncesinde gelecek olması hala bu oyunu oynamayanlar için bir fırsat.
Tumblr media
SIE San Diego Studio tarafından geliştirilen MLB The Show 19 ise bir beysbol simülasyonu. Beysbol ülkemizde çok popüler olmasa da PS4 için özel olan bu oyuna da bir şans verebilirsiniz. Özellikle MLB tarihinden önemli anların tekrar canlandırıldığı Moments modu oldukça keyifli gözüküyor.
1 Ekim’de sunulacak Ekim ayı PlayStation Plus ücretsiz oyunlarını kütüphanenize eklemek için 4 Kasım tarihine kadar süreniz bulunuyor. 1 Ekim tarihine kadar Eylül ayı oyunları olan Batman: Arkham Knight ve Darksiders 3 ise hala indirilebilir durumda olacak.
youtube
PlayStation Plus Ekim 2019 Ücretsiz Oyunları Açıklandı
0 notes
frisurentrend-blog · 5 years ago
Link
Dünyaca ünlü Roket Çatışması 3D, daha önceki serilerinden biraz daha fazla heyecan ve eğlence ile geri döndü. Önceki versiyonda, keskin nişancı ekibi sizinle savaşmaya çalışıyordu, ancak bu sefer karakterinizin kökenlerine geri dönüyorsunuz. Kendinizi kıyamet sonrası ortamda hayatta kalmak için mücadele ederken göreceksiniz. Son zamanlarda çıkan nükleer savaştan sonra, sadece zehirli ve kirli havanın bulunduğu yüzeyden taşındığınız yeraltı bölgesinde bir hayat yaşamaya hazır olun. İnsanların hayatta kalmasına yardımcı olmak için sadece yapay hava filtrasyonu var ve bunu aktif olarak tutmalısınız. Tüm dünya büyük bir savaş alanına dönüştü. Gıda kaynakları yakında bitecek ve iki kamp alanı var; mavi ve kırmızı. İkisi de birbirleriyle savaş halinde. Takımını seç ve takımının Roket Çatışması 3D’de uzun süre hayatta kalmasına yardım et. İyi şanslar.
0 notes
seslimeram · 6 years ago
Text
Sesiniz, Soluğunuz Her Nerede?//Yaşam Nereye?
Tumblr media
Hayal kırıklıkları biriktiriyoruz. Her günümüz apayrı hüzünlerin vuku bulduğu bir eşik, sahne, düzlem. Geleceği zayi olmuş bir yerde ‘insan olmanın’ sorgusuna düşülmeyen zamanlardayız. Hep daha kötüsü, hep daha fenası ve maalesef ki çok daha acısı hayatlarımıza dahil ediliyor. Ol hayat istencinin kuşatılması mütemadiyen güncelleniyor. Erk, muktedir, iktidar bir söyler, bir defada dillendirirken ondan alınan her sufle ile avenesi hayatı dar etmeye, hayal kırıklığını bir sabit kılmaya devam ediyor. Memleketin zeminindeki kayganlık, hayatlarımıza taşmış ol devletli gölgesinin tahakkümü ve sonrasında çıkagelen her şey bu katran karanlığını göstere geliyor.
Yolumuz, yönümüz, her dem insana karşıt, karşıyım diyen muktedirin var ettiği hayal kırıklığı mihmandarlığında hakikat kılınıyor. Bu menzilde bir aralar var edilen hayat hakkı enikonu ve çok zamandır açıktan çürütülmeye devam olunuyor. Yalın ve doğrudan bir çürüme istenci bu menzilde yaşam ilintisi, olasılığını çarçur ediyor. Her günümüz yüklendiğimiz kadardan fazla eza, acı ve can kırıklarıyla lebalep dolu. Önümüz, ardımız, sağımız, solumuz bu menfur haller toplamından bir deney sahnesi. Her günümüz bir öncesinden de ağır sınav kılınıyor. Hemen her günümüz erk, muktedir, iktidar eliyle sıradan olanın birbirlerine düşürüldüğü ol seviyeden herkesin birbirini alaşağı etmesi için zemin oluşturulan bir tahayyülü var ediyor. Gladyatörler için kurulmuş agoralar çoktan tarih olmuşken, bu ismi yeni olan yerde o yıkıcılık yine, yeni ve yeniden var edilmek isteniyor.
Geleceği geçmişinin izi üstünden giderek, aynı / birörnek bir cerahati var ederek yok eden ve o uçurumun kıyısına taşınan ülke bugün de hakikattir. Bugün de hala dün gibi zifiri karanlığın işgalindedir. Yaratılan bugün, çürümenin en koyu tonlarına ev sahibidir. Yol, yordam, izan ve izahat verilmeksizin bu katran karasının devamlılığını sağlama almaktadır erkanı muktedir ola gelenler. Bir toprak parçasında umudun zayi olması kesintisizdir. Zayi olan ile yerine ikame ettirilmek istenen bir fasit döngü ve karabasandır. Karabasan da bir ülke değildir hiçbir zaman ve asla!
Kader, elem, fecaat ol madun siyasetin halkından çok sevdiği bu edimler eliyle yaşamın rengi solduruluyor. Muktedire teslim olmayan, ya hain, ya terörist, ya da mihrak bildiriliyor. Hiçbir kavme / kümeye dahil edilemeyecekler parazit addediliyor bizatihi meşum zat tarafından. Her sufle, her konuşmadan sonra o linç dalgası çıkageliyor. Her bahis bir başka müştereğin yıkımı için yol belirleniyor. Mihmandarı bunu yaparken, takipçisi de ona yaranabilmek için en olmaz denilen hiddeti kutsuyor, alkış kıyamet kopartılırken can almalara kadar varan bir seremoni ol ülke denilen çukurda normal karşılanıyor. Normal nedir çoktan çürütülmüş bir yerde unutuşa terk edilirken cerahatin var ettiği kötülük güncelleniyor. Ülke can kırıklarının sahnesi kılınıp, hayat zayi ediliyor her anlamda.
Yakalanan ilk fırsatta sesini yükselme gafletine(!) düşenleri bekleyen işkenceler bir gözdağı değil sahiden bir eylem planı olarak işittiriliyor. Paramiliter gruplar, Sadat gibi ismi bir dönem anılıp sonra sırra kadem bastırılan özerk silahlı yapılar, jitem ve sonrasında temellendirilmiş o özel harekat titrine haiz kiralık katiller, eli tetikte durmaya devam eden mafyözler, katilliği bir meslek edinenler vs. ile dönüşümü mahpushane kılınmış, tecridin, tehdidin kol gezdiği bir yer tastamam bataklık bina ediliyor. Bunca açık ve doğrudan tehditle o hayat mefhumunun yıkımı sahici kılınır, iyi de nereye kadar?
Meramı yeyip yutan, hayat istencini boğuntuya rehin eden, her seslenişten bir düşman arayan akıl ile nereye varılabilir bir çukurdan gayri? Hep daha fenası, hep daha beteri her dem daha yıkıcı bir menzilin güncellenmesi gailesi ortadayken o çukur, onu, bunu yahut da şunu değil hepimizi dibine çekmektedir. Tükenişin sahnesi güncellenendir. Yok etmenin sınırsızlığı artık göstere göstere güncelleniyor. Varlığa tehditten, söze sahip çıkmayı bile imkansız kılan yerin varlığına her şey birbiri üstüne güncelleniyor. Bugün, bu sahne bir biçimde kapkaranlığın ta kendisine rehin ediliyor.
Hayal kırıklıkları biriktiriyoruz dört bir yanımız can kırığı. Her günümüz bir küçük kıyamet iş bu menzilde. Sayelerinde kurulmuş, güncellenmiş cerahat hayatlarımızı delip geçiyor. Ötenin, ol geleceğin zayi olunması bir yandan, şimdinin bu cerahatçe öğütülmesi bir yandan, hayat hakkı, insanlık hakkı yerle bir ediliyor, ana yurtta dört baştan. Doksan beş yıllık devinim ardı, sonrasında çıkagelen dön dolaş başa sar yine yeniden göğsümüz tunç siperi her yanımız darmaduman. Sundurması yıkık, ahşap döşemeleri çürük, temelleri su almış, çatısı akmaktan helak olmuş, yıkılmadık ayaktayız diye avunulan bir güne daha uyanıyor türkiye sathı mahali.
Geriye kalanların hayat haklarından bir haber çürümeyi, şiddeti ve cürufu hep bu yana daima ötekisi sandığına savurup duruyor yıkım cumhuriyeti! Hep daha kötüsü, hiç bitimsiz daha dip en dibine kadar çökülmüş bir menzil var ediliyor artık. Hiçbir ezgiye, kelama sığmıyor hiçbir güfteye sığmayacak yaraların mekanı artık söz konusudur. Mekan, lamekan; yaşam eylemi düpedüz harap, virandır. Bu toprak parçası hayal kırıklığını sahnesidir artık. Yamaları ne dikiş ne de birbirine geçmeye izin veren delik deşik bir menzilin varlığıdır güncellene gelen.
Hiddet, linç ve bilinçli ileri sürülen nefret söylemiyle bunların üstüne ilaveten boca edilen ol faşizmle, hep ama hep bir ötekisi arayarak, onu düşmanlaştırarak, öç alma gayretiyle yıkım ve fecaat güncellenir. Hayatın hakkı sıradanın elinden çalınandır. Bugün bu coğrafhayayanın yarasını her gün daha da çoğaltan bir sahneleme ile kuşatılmışız. Her temellendirme yeni bir yıkım hal ve istikametini belirgin kılma çabası olarak güncellene geliyor. Bugün yaşama karşıtlığı her neye dönüştüğüne tanıklık ettiğimiz bir yerdeyiz. Bugün artık muktedir olmanın, ezen, yıkan ve kıyasıya heder eden bir aklın toplamından ibaret olduğunun bilincindeyiz.
Çürümenin ama, fakat veya şöyle ki şerhleri yoktur. Bilincimizden yaşadığımız günün tüm ol gerçekliğine her dem bir teyakkuz ile yaşam edimi sınayışlarla dönüştürülüğ can kırıklarıyla boğulmaktadır. Yarası açıktadır memleketin. Sirayet etmiş güncellik, sağı, solu bu kadar açık kadük, bu kadar insanlık düşmanı bir mefhum ile dönüştürerek, meselleri gözardı ederek bu ülke denilen yerdeki hayal kırıklığına demir atarak var edilir. Var ettirilen menzil bir fasit döngünün ta kendisidir.
Çürümüşlüğü içine sindiren, teslimiyetçiliği hepten var eden, normal nedir sorusunu çoktan o yıkımlarla pekiştiren bir sahnede, kayıtsız kalanların, yarayı, acıyı anlamasını tahayyül etmek farazidir artık. İktidarın var ettiği karanlığı benimseyip, meşum zatın direktifleri ile çıkagelen ve güncellenen bataklığı sindirenler için her yıkım normaldir. Normal sahiden de bu çürüme hali midir, bunca açık yok ediş istencine eyvallah çekmek midir?
Hayal kırıklıkları biriktiriyoruz. Hemen her günü bir evvelinden de ağır ve içinden hemen hiç çıkılamayacak bir labirent haline dönüştürülen bir yerden sesleniyoruz. Her günümüz eksikli kılınıyor artık. Her an yeni bir fecaat çatkapı çıkageliyor. İçimizi dışımızı yıkıma rehin eden, özümüzü ve sözümüzü kesintisiz çürümeye rehin eden / gören aklın toptan bir devinim kıldığı şeydir hayal kırıklıkları. Hayatlarımızı berhava edenler bugün de dün olduğu gibi muktedirin ta kendisidir. Dün, o, bu ve beriki, bugün iktidar ve muhalefetin her kanadıyla ülke çürüme istikametindeki yönünü belirginleştirmektedir. Bu mudur yeni ülke, hiç bitmeyecek kılınmış ol bayat hikaye?
Rûdaw'da yayınlanmış bir haberdir: "Sakarya’da Kürtçe konuştukları için silahlı saldırıya uğrayan Kadir Sakçı (43) hayatını kaybederken aynı saldırıda ağır yaralanan oğlu Burhan Sakçı (16) da hastanede tedavi altında tutuluyor. Olay 16 Aralık Pazar günü Sakarya’nın Hendek ileçsi Yenimahalle Mahallesi Beştepeler Caddesi'ndeki kıraathanenin önünde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, aslen Muşlu olan maktül Kadir Sakçı oğlu Burhan Sakçı’yı berberden aldıktan sonra kıraathane önünde Hikmet Usta (55) ve yanındakiler tarafından önleri kesildi.
Kürtçe konuşan baba ve oğula “Kürt müsünüz, Suriyeli mi?” diye soran Hikmet Usta, baba ve oğlun “evet Kürdüz” demesi üzerine “zaten sizi sevmiyorum” diyerek belindeki tabancayı çıkarıp ateş etti. Olayda yaralanan baba-oğul Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak tüm müdahalelere rağmen Kadir Sakçı yaşamını yitirdi. Aynı saldırıda yaralanan oğlu Burhan Sakçı’nın ise tedavisi devam ediyor."
Saldırıya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuşan yaşamını yitiren Kadir Sakçı’nın kardeşi Fahrettin Sakçı, kardeşi Kadir Sakçı ile yaralanan yeğeni Burhan Sakçı’nın gece saatlerine kadar yanında olduklarını, yanından ayrıldıktan sonra mahalledeki kahvenin önüne geldiklerinde saldırıya uğradıklarını ifade etti. Sakçı olayı şu sözlerle anlattı: “Burada kendisine sarhoş süsü veren bir kişi önlerini kesiyor. Burada ‘siz Kürt müsünüz yoksa Suriyeli mi?’ diye soruyor. Kardeşim ve yeğenim de ‘biz Kürt’üz’ diye yanıt veriyor. Bir iki el ateş ediyor” der. Sakarya Valiliği ise olayı tamamen küfürlü konuşma sonrası çıkan elim bir vaka olarak değerlendirir.
Tumblr media
HDP Parti Sözcüsü Saruhan Oluç, yaptığı yazılı açıklamayla Sakarya’daki ırkçı saldırıyı kınar. “AKP-MHP ittifakının uyguladığı ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcı politikalarının ortak yaşam zeminini dinamitlediğine dikkat çeken Oluç, Kürt fobisi ve düşmanlığı üzerinden yükseltilen söylemin ülkeyi tehlikeli bir noktaya sürüklediğini belirtti. Kürtçe konuşmayı ve Kürt olmayı cinayet gerekçesi yapan saldırganın zihniyeti ile Meclis’te Kürtçe bir cümleye dahi tahammülsüzlük gösterenlerin arasında herhangi bir fark olmadığına vurgu yapan Oluç, “Bu ülkede farklı kültürlere, anadillere, inançlara ve etnik aidiyetlere sahip olan halklarımız eşit ve demokratik bir ortamda bir arada yaşama kararlılığını sürdürecektir. Kimsenin yok sayılmadığı, kimseye üstünlük taslanmadığı eşit ve özgür bir yaşam mücadelesi tüm ırkçı anlayışların panzehiridir” dedi.”
İçten içe, dıştan ta dibine kadar ırkçılığın her türlüsünün var edildiği bir menzilde hayatın bu kadar aleni bir biçimde çalınması meseledir. Yıkıcılığın, sahneden atıp tutmaların, o hain, şu terörist, bu iş birlikçi, şu da ayrılıkçı vb. söylemlerin ulaştırdığı menzil hali Sakarya’da bir kez daha cinayet olarak çıkagelir. Cerahati önemsemeyen, yıkımı bile o da şey etmiştir gibi ‘basit’ yalanlarla örtbas etme çabasına ortak olanların elinde kalakalmıştır menzil. Memleketteki açık cerahatin varlığına yazdığımız tek tweet bile yeterlidir artık: “-Ömrü hayatında aslında öteki nedir hiç bilmeden, Kürd'ün ayrı, Ermeni'nin ayrı, Süryani'nin, Yahudi'nin ve yaz yaz hiç bitmez kimliğe haiz olanın yaralarını görmeden, sorgulamadan ne olmuş bir tohum israfı öldüyse yazar o arada birisi. İzana muhtaç bir tımarhane oldu ülkeniz. Kına yakın.”
Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Alayumat, Samsun’da mevsimlik fındık işçisi olarak çalışırken katledilen Perihan Akın’ın kardeşi Turgut Akın ile konuşur. Üzerinden bir yılı aşkın zaman geçmesine rağmen aile olarak yaşadıkları acının azalmadığını dile getiren Perihan Akın’ın kardeşi Turgut Akın, batıda Kürt ailelerine dönük bu tür saldırıların basit birer adli vaka olarak değerlendirilip, faillerin aklanmasına isyan etti.Olaydan sonra bir daha Samsun’a gitmediklerini söyleyen Akın, yargılama sürecinde ablasının öldürülmesinin bir nefret cinayeti olduğu yönündeki ısrarlarına rağmen, mahkeme heyetinin cinayeti adli bir vaka olarak ele almakta ısrar ettiğinden yakındı. Kürtlere dönük kullanılan nefret dili ve düşmanca yaklaşıma karşı devletin hiçbir önlem almadığını kaydeden Akın, Sakarya’da yaşanan son cinayetin de bu bakış açısının göstergesi olduğunu vurguladı. Akın, bu tür ırkçı yaklaşımların önüne geçilmediği sürece benzer olaylarım ve ölümlerin yaşanmaya devan edeceği uyarısında bulundu.
Ablasının cinayetinde katilin sarhoşluk gerekçesine sığındığını, devletin de yine buna dayanarak olayı örtbas ettiğini belirten Akın, bu duruma “Bu olaylarda katiller hep aynı yöntemi kullanıyor. Ondan sonra da olayın üstü bir şekilde örtülüp unutturuluyor. Bugün Türkiye’de her fırsatta Kürt ve Türk’ün kardeş olduğu söyleniyor. Madem kardeşiz neden hep Kürt ölüyor. Bize bu ülkede Türk olduğu için öldürülen bir kişiyi gösterebiliyorlar mı? Gösteremiyorlar. Neden? Çünkü yok. Biz böyle bir kardeşlik istemiyoruz. Kürt olduğunu söyleyemeyeceksin, haklarını istemeyeceksin, öldüğünde ses çıkarmayacaksın öyle kardeş olacağız. Böyle kardeşlik batsın” sözleriyle tepki gösterdi.
Yine Mezopotamya Ajansı’ndan alıntılayalım: “Halkların Demokratik Partisi(HDP) Milletvekilleri Mensur Işık ve Züleyha Gülüm’ün de aralarında bulunduğu bir heyet, taziye evine giderek aileye baş sağlığında bulundu. Taziye çıkışı yapılan açıklamada konuşan Muş Milletvekili Işık, aileden alaya dair bilgi aldıklarını belirterek, “Aile olduğu gibi olayı bize anlattı. Sakarya Valiliğinin yapmış olduğu açıklama kocaman bir yalan. Valilik, olayın etnik aidiyet meselesinden ya da Kürtçeden kaynaklanmadığını söylüyor. Yine adli bir olay olduğunu ve vuran kişinin sarhoş olduğunu söyleyip olayın çok adli bir vakaymış gibi yansıtıyor. Bu yalan bir bilgi. ‘Valilik neden bu açıklamayı yapıyor?’ diye sormak lazım. Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki vali bu olayın siyasi sorumlusunun siyasi iktidar olduğunu çok iyi biliyor” dedi.  
İktidarın Kürtlere karşı kullanmış olduğu ötekileştirici ve düşmanlaştırcı dilin bu tür sonuçlar doğurduğuna dikkat çeken Işık, “İşte vali de iktidarın Kürt düşmanı olan bireyleri yarattığını bildiği için olayı çarpıtmak istiyor. Oysaki olay açık, net bir şekilde ortadadır. Baba ve oğul ile sanık arasında Kürtlük meselesinden dolayı tartışma çıkmış. Sanık ‘Suriyeli misiniz’ diye soruyor Kadir Sakçı ise ‘yok ben Suriyeli değilim ama Kürdüm’ diyor.  Bunu söylediği için kardeşimiz katledilmiştir” diye konuştu.”
Hayal kırıklıkları biriktiriyoruz. Her günümüz apayrı hüzünlerin vuku bulduğu bir eşik, sahne, düzlem. Her günümüz bir başka cerahatin var edildiği bir karanlık. Her güne sığdırılan acıları, yaraları bir kez olsun gördüğünüzde nefret söyleminin, hiddet dilinin, kesintisiz linç çabasının her neye yol verdiği de daha anlaşılır kılınıyor. Cerahat, öylesine baskın bir haldeki kötülüğün temsilcisi olarak güncellene geliyor. Yol, yordam, iz ve izan bilmeden dün Ermeni, Süryani ve Rum’u gözden çıkartmış olan fasit döngü, bugün daha baskın daha faşizan bir diskurla ol K��rd’ün, şu Alevi’nin, berideki Ezidi’nin hayatına gölgeleri düşürüyor. Can alıyor, can çalma hakkını kendinde hala buluyor.
Düz ayak, doğrudan bir ülkede yaşam istenci çürütülüyor. Sarkis Çerkezyan'ı, Zabel Yesayan'ı, Hrant Dink'i anlamamış bir menzilde hayatın nasıl yegâne bir tahayyül olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Çürümeye karşı insanî olanı hatırlıyor musunuz. Susmak teslimiyettir. Xelil Xemgin, Mehmet Uzun, Ape Musa Anter ve dahasını tanımamış, duymamış, dinleme konusunda tenezzül dahi etmemiş bir yerde insan ne demek bunu sorguluyor, sahiden de sorguluyor musunuz? Cerahatin, yıkımın, yıldırının o’na, buna ve şuna denk gelmesinin bir biçimde size / sana da hakikat olmayacağının garantisi yokken, can kırıkları dört yanı kapsar, devletlinin şiddet ve tehdit dilinin var ettiği karanlık bunca sahiciyken hayal kırıklıklarından mülhem bir ülke içinize siniyor mu? Komşularınız azalıyor, eksiliyor, katlediliyor. İnsanız a diyorsanız sesiniz, soluğunuz her nerede? Kendinizi duyabiliyor musunuz? Yaşam nereye?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2018
Görseller – Dreamer Serisinden... - Aykut AYDOĞDU - Behance
0 notes
yerliendiku · 7 years ago
Photo
Tumblr media
“saat üçe doğru isa yüksek sesle, “eli, eli, lema sabaktani?”, yani, “tanrım, tanrım, beni niçin terkettin?”
matta 27: 46.*1
Hz. İsa’nın Hristiyanlık inancına göre çarmıha gerildiği zaman söylediği rivayet edilen sözdür. Bu söze bir atıf Oğuz Atay’ın Tehlikeli oyunlarında görülür. “Bilge, bilge beni neden terk ettin.” Bu terkediliş en acıklı öykü. Bir bakıma modern zamanlarda bütün öykülerimiz , filmlerimiz bu terk ediliş acısına tutulmuş notlar ibarettir.
Bu terk ediliş sancısı, bizi terk edilmeden önce ki günlere dair bir hayale götürüyor. Düşler görüyoruz. Bu gördüğümüz düşleri kimseye anlatamıyoruz. Tanrının kovulduğu, bizi terk ettiği dünyada bir intikam hırsı ile onun geride bıraktığı gizemi çözmeye çalışıyoruz. Bizi bırakıp giderken bırakmış olduğu matematik ile ne dediğini öğrenebiliriz. Bilimsel düşünce bu matematiği bilme eylemi bu konuda. Hep bir meydan okumadan geçiyor. Sen beni terk ettin diye üzülmüyorum. Sana ihtiyacım yok benim, ben ve aklım, matematiğin kuralları ile elbet sen olmadan da bu dünyayı idare edebiliriz. İnsan yaklaşık üç yüz yıldır içinde olduğu modern düşünce sistematiği ile ne öğrenmişse yalnızca onları hesabına katarak düş kurmaya çalışıyor.
Bilim ve sinema , sinema tanımını bir rüya perdesi olarak algıladığımızda , bilimin elbet bir yansıması ortaya çıkıyor sinema perdesinde. Bilim kurgu türünden bahsediyorum. Nedir Bilim Kurgu ? TDK sözlükte şu şekilde geçiyor bilim kurgu tanımı, “ "sıfat; Çağdaş bilim verileriyle düş gücünden oluşan (film, roman vb.)” bu tanım meramımızı anlatmaya kısmen yetiyor. Bilim kurgu çok çeşitli alt türleri ve temaları içerdiğinden tanımını yapmak zordur. Bilim kurgu yazarı Robert A. Heinlein'e göre bilim kurgunun kısa ve kullanışlı bir tanımı: " gelecekteki olası olaylar hakkında, tamamen, gerçek dünya, geçmiş ve gelecek ile ilgili yeterli bilgiye, doğa ve bilimsel yöntemin tam olarak anlaşılmasına dayalı gerçekçi kurgular
Bilim- Kurgu nasıl bir dünya kurguluyor? Biz insanlar bu yeni düşlere ne kadar açığız. Bugün bilim kurgu kendi alt dalları ile yeni bir edebiyat türü. Geçmişin masalları ile bilim kurgu arasında ne fark vardır? Jules Verne romanları ve bunların sinema uyarlamaları ile geçmişin masallarına neden yabancı kaldık. Hayata dair her söz temelde bir mit e dayanır. Eski Yunan Felsefesini anlamak için ilk olarak İlyada ve Odessa ya bakmamız gerekir. Modern Bilim geçmişin mitlerini yıkmak için yola çıkılmış tanrıyı yeryüzünden kovan bir serüven. İnsanı  merkeze alarak onu yeryüzünde özgür ve aydın bırakmak üzere bir iddiaya sahip . Bir iddiası var ve bu iddiasını salt ölçülebilir ve gözlenebilir bir akıl üzerine kuruyor. En nihayetinde kendi mitlerini oluşturuyor. Modern düşüncenin başlangıcını Descartes’ten başlatırsak. Descartes’in her şeyden şüphe etme yöntemiyle temellerini oluşturduğu dünyada Tanrı, farklı bir şekilde kurgulanarak etkin olmayan bir konuma yerleştirilmiştir. Tanrı kavramı akılda açık ve seçik olarak görülmesine rağmen, dünyada açık ve seçik olarak görülmesi söz konusu olmaktan çıkmıştır. Bu anlamda, Tanrı dünyayı yaratsa da, dünyada olmasına gerek olmaması ironiktir. Nietzsche’nin Tanrı’nın öldüğünü söylemesi Tanrı’nın artık insan için bir anlamı kalmadığı yani pasifleştiği anlamına gelmektedir. Bu nedenle, modern bilimin, teolojiden sadece Tanrı’yı değil, Tanrı’nın yetkisini de aldığını ve bu yetkiyi akla yüklediğini söyleyebiliriz. Hulasa tanrısal yetkileri eline almış olan insanoğlu , kendi tanrılığından emin olmak için, aklının önderliğinde kendisine mucize göstermek zorundadır. Kendi görüngüleri üzerinde kurduğu iddiasını devam ettirebilmesi için bilimin bir mit e ihtiyacı vardır. Tüm olağandışı, akla hayret veren serüvenler olağan hale getirilmelidir. Bu sebeple yeni üretilmiş mitler bilimsel bir dille inşa edilmelidir. Hz. İsa,  Magdalalı Meryem’in erkek kardeşi öldükten dört gün sonra , mezarına gelip seslenmiştir , “Lazar dışarı çık “ İncilin sayfalarında mucizeler ile büyüyen batı medeniyeti tavan arasına attığı incilin mucizelerini tekrar anlatmak zorundadır. İnsan mucizeler aramaktadır, faniliğinin farkında olmaklığında sebeple.
    Bütün bilim kurgu filmlerini, bir mucizenin, bir düşün, bir mitin tekrar üretilmesi olarak düşünebiliriz. Peki biz bu üretilmiş düşlerin peşinden ne kadar koşuyoruz sorusu sorulduğunda, bugünlerde gösterime girmiş Star Wars serisinin şu ana kadar en çok hasılat yapan film olması düşündürücüdür. İskandinavya’da bugün star wars kurgusunu bir din olarak yaşayan pek çok insan mevcut.  Eskinin masallarını parçalayan, kiliseyi devreden çıkaran modern düşünce , evrilmiş olduğu postmodern süreçte eski mekanik halinden sıyrılıp plastik bir hale gelmiş durumda, dini ve ilahi olanı ihtiyacı olduğunda paketlenmiş bir halde istediği kadar kullanmak üzere buzdolabına saklamakta. Hesap vermek zorunda olmadıkları bir tanrı ve din inşa etmekte bir beis görmüyorlar. İlerde terk etme ihtimali olan bir tanrı tasavvuruna inanmak acı verici bugünün insanı için. Aklının yetiremediği ölçülerde bir inat ile tanrı ile yüzleşmekte , gururunu ayaklara altına almadan , sen tanrı isen bende benim diyerek tanrının karşısına çıkmaktadır. Bu sebeple tanrı kovulmaktan beter olmuştur bugün, ihtiyaç halinde kullanılacak bir ara ürün hükmündedir. Bu yoğun sancı kendine dair çıkış yolları aramaktadır. Kıyamet senaryolu bilimkurgu  filmlerinde makine ile arasına bir mesafe koymak istemektedir. Terminatör serisi makine ve kıyamet  diketomisinin  bir iz düşümüdür.  Terminatör serisinin ilk robotu bilgisayar ve mekaniğin birleşmiş bir modelidir. İkinci ve üçüncü Terminatör filmlerinde ise yok edici artık mekanik olmaktan sıyrılmış akışkan bir hale gelmiştir. Her an dönüşebilmektedir. Mekanik olan modern düşüncenin , plastikleşmiş  post modern düşünce sisteminde hala tek kurtuluş yolu olduğunun bir göstergesidir . Terminatör filminin ikinci serisinde insana dost bir robot vardır ve bu robot eskiye aittir.  Postmodern olarak ifade edilen dünyanın belirsizliğinden çıkış yolu tekrar modern olmaktan geçer. Derin dondurucularda bekleyen tanrı, insanı ürkütmektedir. her an çözülüp benim gücümü elimden alıp , beni yapayalnız bırakabilir endişesi içinde tüm geçmişlerin masallarını bilimsel bir dille tekrar okumak ve anlatmak inadındadır.  Kasım 2014 yılında gösterime giren ve ülkemizde de bir hayli ilgi uyandıran interstaller filmi ise izleyenleri , gökllerin yedi katına çıkan ve oradan vahiy gönderen bir insanın hikayesini, hiçte mucizeye inanmadan salt bilimsel gerçekler ile inandırmıştır. Bükülen uzay üzerinde dünyayı kaybetse dahi yaşamı kaybetmeyeceğini ve sonsuza kadar hayatın içinde olacağını  tanrıyı hiç yeryüzüne çağırmadan iddia etmiştir. Filmin baş yapımcılarından olan Kip Thorne, kütleçekim fiziği ve astrofizik konularında araştırmalar yürüten, Stephen Hawking ve Carl Sagan gibi büyük bilim insanlarıyla uzun zaman arkadaşlıkları ve ortaklıkları bulunan , Dünya'nın en önde gelen üniversitelerinden Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde (Caltech) 2009 yılına kadar Feynman Teorik Fizik Profesörlüğü unvanını taşımış, Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi'nin astrofiziksel çıkarımları konusunda Dünya'nın en önde gelen araştırmacılarından biri olan kişidir. Katı bilimsel kurgu olarak adlandırılan yapımlar gerçek bilim adamlarının başında olduğu yapımlardır. Katı bilimsel gerçekler üzerine yazılan bu senaryo, övmüş olduğu bilimsel düşünce metodolojisine uymayan bir bilimsellik sunmaktadır. İçinde bulunan pek çok sahne kendi içinde , köşede mikrofon gözükme absürtlüğüne eşdeğerdir. Kişi eğer bilimsel bir metot ile filmi inceleyecek olsa içinde kendine dahi yalan söyleyen bir bilim güzellemesi görecektir. Lazarus’un uyandırılma sahnesi isevi bir mucize ile kahramanımızı taçlandırmıştır. Kendi kendisine uyanma imkanı olmayan Lazarus   kahramanlarımız tarafından uyandırılmıştır. Lazorov uyandıktan sonra Coper ile çatışmaya girmektedir. Lazarus kaybetmeyi kabul etmiştir, yeni bir dünya kuramayacaklarının , Gargantuadan kaçamayacaklarından  emindir. Lazorusun gezegeninde kavga ise nefes almaya elverişsiz bir ortamda bilimsel gerçeklikten uzak ve absürd bir durumdur. Esasında o kavga sonrası Cooper tanrısal bir kuvvetle ayakta kalmış, Dr. Brown ile yasak meyveyi yemeye hak kazanmıştır.   Filmin kahramanları en aciz kaldıkları halde dahi hemen her an beraber oldukları tanrının adına ağza almama yeminindedir. İnsan kendi tanrılığını ilan etmiştir. Her şeyi yutup bir bilinmez yokluğa atan karadelikten ( Gargantua )dahi sekmeyi başarabilmiştir. ( ileri okumalar için Gargantua ve Pantahruel  , Francaois Rabelias ın ortaçağdan çıkış romanı ) . Gargantua en nihayetinde skolastik düşüncenin  sunmuş olduğu bir  kavramdır. Kaptan Cooper,  Gargantuanın içine girip bir  yaşaması ve beşinci boyuta ulaşmasını, bir mucize olarak görmemektedir . Düz bir okuma ile baktığı ayetlerdeki terk edilmiş bir peygamber algısı ile daha sonra yeryüzünden kovacağı  tanrıyı hiçbir şekilde geri çağırmama inadındadır. Bu inadının masalını anlatmaktadır, düşler perdesinde ,kırdığı zamanın hikayesinde ki bu şekilde gerçeği gerçekten daha iyi gösterebilsin. Modern insan, gerçeğin yerini smilasyon bir gerçek ile doldurmuştur. Sinema perdeleri bu sebeple gerçek düşler izleyebileceğimiz bir yer değil artık kendi  masallarına inanmanızı isteyen inatçıların düşleridir. Tanrının parçacığına uzanıp hiçbir metafizik gayret içinde gözünü göklere çevirmeden göklerin sırrını çözmüştür bu yolda kendini galip gösteren . Plastikleşmiş ve kokuşmuş bir dünya da bütün acziyetine ve çırpınmalarına rağmen boyun eğmek yok insanın lügatinde. Tehlikeli Oyunlarda Oğuz  Atay haykırıyor, bilge bilge nereye gittin diye. İnsan hangi tarafına baksa ilahi olanın konuşulmasının yasak olduğu bir dünya da  yaşıyor. Bilgiyi elde etmenin yegane yolunun tek bir şey olduğuna inanılıyor. Hakikate dair bir şey söylememe, göstermeme, bulandırma, smule etme çabası içinde olası,   her şeyin o kadar aşikar olmasından kaynaklanıyor.
Bu hakikate dair birkaç bilge hala bir şeyler söylüyor,  hemde düşler perdesinde.Hakikate dair sancının yönetmeni Tarkovski. bir bilim kurgu filmi Stalker’da  
Profosör, yazar ve İzsürücü konuşuyor .
Yazar soruyor . “ Odaya kimler girebilir? İyiler mi kötüler mi ?
İzsürücü cevap veriyor. “İkisi de değil . Katılaşmamış olanlar,  Sadece Acizler…”
 Hayırlı seyirler...
0 notes
redsudemm · 8 years ago
Text
Bir insanın mutlu olma sınırı nedir diye sorsalardı eğer inanın bana uzayın sonsuzluğu kadar derdim. Gitgide yalnızlaşan ruuhlar hiç kalkmıyor ki yerden. Derinlerde görürüz bazen yeşilliği, gülen insanlardan çok acıtmayan serin yağmurları. Hırçın sularla düet yaptığı günler art arda gelirdi. Bilememişti insanlar bunların değerini. Geceleri karanlık ortamda ümitlerimin tükendiği anda tek şey vardı istediğim gözükmeyen bulutlardan; yalnızlığımı versinler bana. Rüzgar beline dolanırdı yağmurlu havalarda dibini sıyıran yüreğimin. Düşüncelerimin balık ağları kadar dolaşık olan hayatım ve gözlerimde karşımda duran yağmur kadar biriken yaşlarım. Bir zindan kadar karanlığın bol olduğu, kalbime kıyamet gelmişti sanki. Özlediğim şeyler arasında her rengi duygu yüklü insanlar vardı. Nefes almak sorun olmaya, hürelerim bedenim ile vedalaşmaya başlamıştı. Herkesin zihnini dolduran bir anı mahzeni vardır. Açmazsan bilemezsin bitmiş şeyleri. . Ben cesaret edip açıyorum; yarım kalmış bir şiir geçiyor elime, tamamlanmayı bekliyor yarım kalmış redifler. Şairi tarafından terk edilmiş, bir şiir . Kaçmış olmalı baş rol. Niye kaçar insan yazdıklarından gibi düşüncelerden kendimi alamıyorum. Anlaşılamıyor mu hakikat? Anlamak için yeterli gelmiyor mu vicdan? Terazinin iki tarafına yerleştirdiklerimiz arasında gaye-i hayal en hafif gelen taraf mıydı yoksa? Ondan mıydı bereketli yağmurlarından kaçış... yapmur damlaları bereket verir ufkumuza, bizim bilinçsizce saklandığımız yerlerden alır bizi. Aklımızı, bilincimizi kitleyip odamızın en sevdiğimiz yerine çerçeveletmeye koyulduk her şeyi. Yarım kalan şiire dızalar ekledikten sonra meşakkatli bu yoldan kaç insan geçti düşünmeye başlıyorum. Gecenin ortasında güneşi doldurmak isteyenler mesela. Siyah noktalar çizeriz güneşin üstüne, avare avare dolanmadan mutsuz olabilelim diye. Yeşili kurutmadan, istikameti karartmadan, susmanın verdiği acı gibi. Susmak içine kömür atılmış bir şöminede yanmak gibidir. Üzerine puslu bulutlar çökmüş başı karlı dağlar gibi. Zaman zaman rengi kızılı andırır, çöl akşamlarındaki gibi. Susmak geceleri çalan şarkıların en hararetli yerinde ansızın yağan yağmur gibidir. Belki de susmak sadece üç noktanın yan yana dizilmesine denir. Güce hükmedenlerin en tebessümlü hal olduklarını anladığımızda ise çok geçtir. Bazense gelecek için yazılmış ama postaya verilmemiş anonim bir mektup gibi, gizlidir. Kimi zaman denize fırlatılmış bir olta gibi, gelmesini beklediğimiz cümlelerdir... biten her cümlenin sonsuzluğa doğru giden yolculuğudur susmak, çekilmektir içindeki kimsesiz yalnzlığa. En umulmadık anlarda gelen karahummalı sevda hastalığı gibi. Geçmek bilmeyecek bir hayata uyum sağlayabilmektir belki de. Bazense söyleyecek söz bulaamz insan sözlüğünde, ağlamayı tercih eder onun yerine. Canının yandığına sayarsın konuştuklarını. Yüreklerin yangın yeri olduğu bu dünya bir yudum suyu neden bize çok görüyor? Kendim yaşayıp görmek yerine bir bilene sormaya karar verdim ayrılığı. Gözlerinin hüznüne indim ve anladıklarımla varolmayı denedim bu gece yine. Bir tesellidir kimi zaman başkalarını ruhumu ayakta kılan. Bir kapıdır ayrılık bana göre; bir kalp atışı sanarsın neşesi peşisıra, sızıyla karışırır duyguların. Ayrılıktan öncesi ve ayrılıktan sonrası diye ayrılır tüm yaşananlar. Aklım bin paçaya ayrıldı bu sıralar, kimi düşüneceğine karar veremiyor. Bir kıyamet rüzgarı esiyor yüreğimde. Gecenin karanığı hatırlatıyor kimsesiz gözleri. Yalnızlık deyince ayna arayan ellerimiz,hüznün bunun için mi bu kadar derinde. Aynı şeylerle mi oyalanır insan yalnızlaştıça. Bir farkındalık katmaksa amacı yalnız bir insanın gülmeyi deneyebilir mesela. Matemli günler yaşanmıi olması gibi, bir diyar gibi özgür , demetler dolusu güller kadar güzel kokuyor yalnızlık bugün de. Bilmezden gelirim bildklerimi onunlayken. Direncimin adına hasret derim yalnızken. Yaşamadığım iklimler gibi, her rengi ayrı acıtır yürekleri... adı hasrettir çünkü...
0 notes