Bir Normal Mümkün Mü?
Lafın eğilip büküldüğü gerçeğin, nihai gerçekliğin bir türlü doğrudan var edilmediği, ismi ya da cisminin paylaşılmadığı bir sahnedeyiz. Bir sahne diye çürüten bir çukurun kendisi olan / kılınan bir yerdeyiz. Gerçekliğimiz hiçbir zaman muktedirin aklına gelmedi. Gelse de umursanmadı, onu yerle bir etmek, hiç değilse tartışılması imkansız kılmak adına her ne varsa onunla çıkageldi bir muktedir. Lafı eğip bükerken, yalanlara, daimi bir biçimde yeniden yalanlara ve çokça yalanlara başvurup, en sonunda bir yalanlar sarmalının orta yerine demirleyen bir menzil var edildi, ediliyor. Hiçbir türlü hayatın her ne hallere, her ne şekilde çürümeye terk edildiği mevzu mesel olunmaz. Bu hallerin toplamında yılların harcandığı bir zeminde, tam da aranan dayanak olarak çıkagelen Covid-19 pandemisinin içinde eksik gedik tamamlamasına girişilir.
Bugün yaşadığımız sahanın her nasıl çukura dönüştüğünü göstere gelen ekonomik, sağlık ve hukuki çöküş hamleleri birbiri peşi sıra gelirken o salgın yönetiminin hiçleştirilmesi ve bu sahada süreğen bir denetim, gözetim ve tahakküm aparatı haline dönüşümüdür mesele. Ol sağlık bakanı koltuğunda oturan zatın “sorumlu hepimiziz” bahsine sıkıştırdığı yıkımın dört bir yanda bunca çoğaldığı bir zamanda iki satır açıklamayla geçiştirilen şey hakikatin yıkımıdır. Tümden, baş amir istemediği için bir saha yeniden deney sahası kılınır. Tüm ol yoğun bakımlarda yatak kapasitesi hızla sıfırlanmaya sevk ediliyormuş, insanlar hastaları için yatak arıyormuş bahisleri ortadayken, böyle bir sorun yokmuş gibi davranılır. Mesele her defasında sıradanın hayatına bir kere daha devletin gölgesini vurabilmektir.
Aşısı olan bir salgının (en azından bundan emin olmak istiyoruz) ortasında insanların bekalarını değil rant çevrelerinin, eline kan bulaşmış sermayenin, kendisi bakan olan turizm şirketi sahibi gibi mimli şahsiyetlerin, bir yap boz oyunundaki oyuncaklar gibi insanları tarif ettiği, köşeye kıstırdığı bir yapım İstanbul’un 4. Türkiye’nin 3. pikinde var edilir. Hemen her anlamda çürümeye yol vermiş, çürüterek gününü geçiren bir sahada yaşam pratiklerini işten eve, evden işe sıkıştıran, salgını sonlandırmak değil tam aksine devamlı bir hale sıkıştırmak, sürü bağışıklığını her yere taşımak üstünden bir ülke yeniden ve yeniden var edilir. Hakikat bu bahislerde açıklanmaz.
Hakikat bütün bir menzildeki yıkım ve tüm o yıldırı hali içerisinde denek addedilmiş olan halkın yaşamsal ivedi bir sağlık hakkından da mahrum konulmasını kapsar. Altmış bin vaka sayısının açıklandığı gün bir tedbir / ön alma değil, sermayeye hay hay, buyurun memleket sizin denilen bir açıklama silsilesi var edilir. Barış Atay’ın meramını baştan olan biten o açıklamaya yanıt olarak şu satıhta ekleyelim: “Tam kapanma ve hızlı aşılama ile düşürülebilirdi vaka ve ölüm sayısı... Kaç kişinin öldüğü falan umurunda değil Erdoğan’ın... Umurunda olan tek şey kendisini iktidarda tutabileceklerine inandığı sermayedarların gönlünü hoş etmek. Para için insan öldürene kiralık katil denir!”
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı ardından açıklamalarda bulundu.
*Türkiye'nin terör örgütleriyle, darbe heveslileriyle, ekonomik tetikçilerle, siyaset mühendisleriyle, sosyal kargaşa çıkartma gayretleriyle mücadelesinde kritik bir safhaya geldik.
* Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, hedeflerimize sahip çıkarak aşabileceğimiz bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz.
* Niğde, Eskişehir ve Ankara'da son 3 günde yaklaşık 7 bin 500 ton patates ve kuru soğan alınarak 15 ilimize sevk edilmiştir. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir.
* Artan vefat ve vaka sayıları, bizi tedbirleri sıkılaştırmaya götürdü.
* Ramazan ayının ilk iki haftasında kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz.
* Hafta sonu sokağa çıkma uygulaması sürerken hafta içi sokağa çıkma kısıtlamasının saatleri akşam 19.00 ve sabah 05.00 olarak güncellenmiştir.
* Olağanüstü ve zorunlu haller dışında şehirler arası ulaşım kısıtlanacak.
* 65 yaş ve 20 yaş altının toplu ulaşımı kullanma saatleri kısıtlanacak.
* Lokantalar sadece belirlenen saatlerde paket servis hizmeti verecek.
* Düğün, nişan, kına ve benzeri tüm toplantılar Ramazan Bayramı sonrasına ertelendi.
* Spor salonları bayram sonrasına dek kapalı olacak.
*Ramazan ayının ilk iki haftası sonrasında vaka sayılarında düşüş yaşanmazsa önlemler sıkılaştırılacak."
Gerçekliğin inatla paylaşılmaktan vazgeçildiği, hep böyle kılındığı bir yerde baş amirin ol sağlık bakanı ve bilim kurulu güruhunun birlikteliğinde şu yukarıdaki ucubelik kısıtlama var edilir. Sermayenin her anlamda, ya bizim sözümüz ya da bekanız tehlikede tehditleri gibi nice sözcüğün saçıldığı, itham ve yaftaların havalarda uçuştuğu bir yerde hayatın her koşulda ve şartta bedava kılınmasına devam olunur. Haftalık, beş iş gününü var etmek bir yana pandemide ancak aklına düşüren, onu da yardımların önünü kesmek için, işten atma bahsini kenarda tutarak güncelleyen, sağlığı değil sığlığı var eden bir sistemin sunduğu şey daha büyük acılardır. Bir günde altmış bin civarında insanın hayatlarında tahrifata yol açması muhtemel olan bir salgında cürümler konuşulmasın diye taklalar atılır. Bir varmış bir yokmuş yapılan aşılardan öncelikli olarak yararlanan insanların evlere yeniden yollandığı, 10-14 arası soluk almalarına müsamaha gösterilen, okula gitmesi gerekirken, evden okula gitmek için toplu taşıma kullanması yasaklanan öğrencilerden, aşılanmak bir yana, aşıya ulaşması için en altı aylık zamana ihtiyaç olan ama sürekli çalışmak zorunda bırakılan / kalan milyonlara toptan bir yönetmeme hali kesintisiz var edilir. Ortaya serilen tedbir görünümlü şarlatanlıklar da nüfuzlu ve sırtını devlete dayayanları kapsamayan bariz bir üç kağıt olduğu artık kesintisiz var edilir. Bunca gerçeklikten uzağa düşmüş bir yer, bir sahada hayatın normali kalmış mıdır, bırakılmış mıdır, kalacak mıdır, nedir yani?
Bianet’ten aktaralım: “Türk Tabipler Birliği (TTB), koronavirüs salgınıyla ilgili gelişmelere ilişkin siyasi partilerle yaptıkları görüşmeler kapsamında Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) ziyaret etti.
Ankara'da HDP Genel Merkezi'ne giden TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Merkez Konsey Üyesi Deniz Erdoğdu'yu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan karşıladı.
Burada konuşan Korur Fincancı, hükümetin salgın sürecini fırsat olarak gördüğünü ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu açıkça ifade ettiğini söyleyip "Toplumun 'Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz' demesinin önünü açmak gerekir" dedi.
Korur Fincancı, toplumdaki her kesime dayanışma çağrısı yapıp "Zorunlu üretim dışında üretim durmalı, zorunlu üretimde mutlaka dönüşümlü çalışma olmalı, azaltılmış insan sayısıyla ve iyi havalandırılmış ortamlarda çalışılmalı. Maske, mesafe, hijyen tekerlemesi doğru bir tekerleme değil. Bu; maske, mesafe ve havalandırma olmalı. Çünkü havalandırma olmayan ortamlarda bulaşın çok yoğun olduğunu biliyoruz. Şimdi bir işçi sınıf hastalığı olduğunu biz biliyoruz bu salgının. İşçi sınıfı çalışmak zorunda. Beyaz yakalı evinde çalışıyor, sermaye için bu büyük bir kâr alanı haline gelmiş üstelik" ifadelerini kullandı.
Pervin Buldan da şöyle konuştu: "Açıkçası dün açıklanan kısmi kapanma koşullarının şu anki mevcut durumu düzeltmeyeceğini düşünüyorum. AKP hükümetinin artık pandemi sürecini yönetemediğini de biliyoruz. O yüzden iş bizlere düşüyor. Bugün bir aşı meselesi bile bir muammaya dönüşmüş durumda. Sağlık çalışanlarının ve eğitim emekçilerinin büyük bir çoğunluğunun aşıdan yoksun olduğunu biliyoruz. İşçilerin, kadınların, çalışanların aşıdan yoksun olduğu bir dönemde hastalığın yayılması elbette daha fazla olacaktır."
Buldan, ayrıca salgının başından beri TTB ve sağlık meslek örgütlerinin açıklamalarını esas aldıklarını belirtti ve "Bu mücadelede birlikteyiz, sizin yanınızdayız" dedi.”
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “Sağlık meslek örgütleri, "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun" çağrısıyla yurt genelinde eylemler gerçekleştirdi.
"Pandemi değil sistem öldürür", "Herkese sağlık, güvenli gelecek", "Dönüşümlü çalışma, 6 saat iş günü" sloganlarının atıldığı açıklamalarda gelinen durumun vahametine dikkat çekildi. Yapılan konuşmalarda “Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Kovid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bini aştı. Can kayıpları, gerçek sayının ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 300’e yaklaştı” denildi.
Pandemi servislerinin, yoğun bakımların yetersiz kaldığı vurgulandı ve "Birkaç gün son hasta seçmek zorunda kalacağız" uyarısı yapıldı. İyi yönetilemeyen sağlık sisteminden sağlık emekçilerinin sorumlu tutulmasına tepki gösterildi ve verilerin şeffaf şekilde paylaşılması talebi dile getirildi. "Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan zorunlu üretim alanları dışında tam kapanmaya gidilmelidir. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır, toplumun önüne net bir aşı takvimi koyulmalıdır" çağrısı yapıldı.
İstanbul ve Ankara eylemlerinde yaşananlar şöyledir: İstanbul'da sağlık emekçilerinin İl Sağlık Müdürlüğü önüne gitmeleri polis tarafından engellendi. Çemberlitaş tramvay durağında buluşarak, İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürümek isteyen sağlıkçıların önü polis tarafından kesildi. Yürüyüşe izin verilmedi. Sağlık emekçileri açıklamalarını Çemberlitaş'ta yaptı.
Ankara'da düzenlenen açıklamada çeşitli illerden tabip odalarının adlarının yazdığı dövizler taşındı ve "Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun" talebi dile getirildi.
Açıklamaya Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Türk Hemşireler Derneği gibi çok sayıda sağlık meslek örgütü katıldı. Ayrıca DİSK, KESK, TMMOB, CHP, HDP, EMEP, Sol Parti, TİP, TKP, Halkevleri, İHD temsilcileri de açıklamaya destek verdi.
Açıklamayı okuyan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, "Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik, randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok. Bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!” dedi.
Açıklamada söz alan diğer konuşmacılar ise şunları dile getirdi: Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan: Salgın dönemi kapitalist sistemin yıkıcılığı kadar kapitalist devletlerin haydutluk ve barbarlığını da ortaya çıkarmıştır. Bugün devletler birbirlerini mazlemelerine el koyar hale gelmi, aşı rakebet güç takim tehdit ve şantaj unsuru haline gelmiştir.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir: Bu kadar gayri ciddi, bilim dışı bir yönetim pandemiyle mücadele edemez. Ölümlerin sorumlusu biz değil, sizsiniz. 83 milyon değil!
HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik: AKP, pandemi sürecini kendi iktidarını perçinlemek için fırsata çevirmeye çalışıyor. Sağlık meslek örgütlerini karar merciine alın. Aksi tajkdirde bu süreç birçok insanın sağlığını ve yaşamını yitirmesine neden olacak.
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı: Toplum sağlığını değil ekonomik kaygılaırı önceleyerek yöentmeye çalıştıkları bu pandemi için yeter diyoruz. Eğer yapamayacaksanız çekilin, biz yönetelim.
Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız: Bilimin ışığında karar verilmesini istiyoruz.
Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Atilla Ataç: Filyasyona çıkan tüm arkadaşlarımızın sosyal, ekonomik ve meslek saygınlığı dikkat edilmiyor. Sadece Ankara’da birgün önceye göre 50 kat pozitif vakası arttı. Kendi kurduğunuz filyasyon ekiplerinin verilerini bile açıkamıyorsunuz.
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün: Sağlık emekçilerinin sesine kulak verilmediği için bu kötü rakamlar ortaya çıktı.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik: Bu sabah Samsun ESM Şube Başkanımız Müşvik Veysel Erdoğan’ı Kovid-19 nedeniyle kaybettik. Kamu emekçileri ve işçiler olarak alınmayan önlemler altında çalıştırılıyoruz. Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.”
Cuma akşamı ajanslara düşen son rakam şu şekildedir. “Sağlık Bakanlığı, koronavirüs (Kovid-19) günlük hasta tablosunu paylaştı. Verilere göre, Türkiye'de koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 289 kişi daha hayatını kaybetti, 2 bin 915 yeni hasta dahil olmak üzere 63 bin 82 yeni vaka tespit edildi. Koronavirüs nedeniyle toplam ölüm sayısı 35 bin 320’ye, toplam vaka sayısı ise 4 milyon 150 bin 39’a yükseldi.” Bütünüyle yalanlar ile bir medet yola çıkılan güzergahta, yıkım kaçınılmaz bir biçimde ulu orta her yeri kuşatandır. Ol İstanbul gözden zaten çıkarılmıştır, ne de olsa seçim ile ağır yenilginin faturası bir hal, bir yol ödetilecektir, salgın buna bir çare kılınır, bildirilir. Eğilip, bükülüp unutturulmak ve konuşturulmamak istenen şeyin nasıl bir yıkıma çıkıldığı, geçtiğimiz yıl içindeki ol Haziran açılmasının hazin sonuçlarının dahi örtbas olunduğunun daha yeni bildirildiği bir zeminin hakikatidir.
İnsanların tükenişe sevk edildiği, hekim ve sağlık çalışanlarının sınırlarının sonuna kadar zorlandığı, aşının öğretmenler gibi zorunlu / yüz yüze yoğun kalabalıklarla iletişim ve dahi çalışmaya mecbur kesimlere değil, öncelikli, imtiyazlı hamili kart yakınımızdır’lara reva görüldüğü yaşamak ve yaşatmak istiyoruz çığlıklarının duyulmadığı bir yerde sahiden hakikate hiç sıra gelecek midir? Hakikatin bunca eğilip büküldüğü herkesin ve her bir şeyin kenara köşeye kıstırılıp, linç edildiği, yok sayıldığı bir zeminin her yanı yeni, her günü bir ilericilik hamlesi taşısa ne olur? Bunca hamasetin içerisinde bir yol, bir yön, bir istikamet barındırmayan, oldu bitti var ettiği gibi yıkımlarla kendini güncelleyen bir yönetim anlayışı varken o pandemi, şu çöküş, bu çıkmaz sokaklardan bir umuda varmak söz konusu edilebilir mi? Resmi rakamlar bir yana ölüm kol gezerken, artık gizli saklı değil her yeri kuşatırken, yalanlardan doğru türetilebilir mi, hala böyle bir şey inat ve ısrarla mümkün müdür? Kısmi kapanmalar, günü kurtarmalık tedbirler, imtiyazı olana her şeyin serbest, kalan sıradan yurttaşa, evden işe, işten eve o da virüs kapmazsa bir hal, bir ihtimal reva görülen, tam da kapitalist dünyanın rüyalarını süsleyen bir kabusun artık hakikat kılındığı yerde, bir normal mümkün müdür? Bunca yalanla, bu kadar riyayla, tüm o örtbas bahislerinden sonra bir hayat “hala” ehven, nasıl kılınacaktır, böyle hallerle, bu bağnazlık silsilesi içinde, yerilip, yutulurken, çürütülüp, eksiltilirken nasıl, ne şekilde, her nerede!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Tabip Eyleminden – Eylem NAZLIER – Evrensel Gazetesi
0 notes
Cuma namazı için camilerde hazırlıklar tamamlandı
Süleymaniye, Sultanahmet, Eminönü Yeni Camii, Ortaköy Camii ve Çamlıca Cami'nin havadan çekilen görüntülerinden oluşan video, "29 Mayıs Cuma günü özlem ve hasret bitiyor" yazısıyla paylaşıldı.
Koronavirüs önlemleri kapsamında cami ve mescitler bir süredir ibadete kapalıydı. İstanbul'da 29 Mayıs Cuma günü tekrar açılacak ve Cuma Namazı kılınacak olan cami, mescit ve diğer açık alanlar belirlendi. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, bu alanları sosyal medya hesaplarından duyurduğu bir video paylaştı. Videoda Süleymaniye, Sultanahmet, Eminönü Yeni Camii, Ortaköy Camii ve Çamlıca Camii'nin havadan görüntüleri yer aldı.
Vali Yerlikaya videoyu, "29 Mayıs Cuma günü özlem ve hasret bitiyor. İstanbul'da Cuma Namazı kılınacak cami, mescit ve diğer açık alanlar belirlendi. Gerekli tedbirlere uyarak ibadetimizi yapacağız. Allah kabul etsin" yazısıyla paylaştı.
Kararla birlikte harekete geçen Sultangazi Belediyesi, ilçedeki 21 camide temizlik ve dezenfekte çalışması gerçekleştirdi.
Ekipler camilerin içi, avlusu ve vatandaşların kullanacağı alanlarda temizlik, yıkama ve dezenfekte çalışması gerçekleştirdi. Sosyal mesafe kurallarına uygun olarak şimdilik cami avlusunda kılınacak olan cemaatle namaz için son hazırlıklar tamamlandı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, normalleşme sürecinde vatandaşın çok dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Dursun, "Camilerimizde uzun bir süre sonra cemaatle namaz kılacak olmanın heyecanını yaşıyoruz. Rehavete kapılarak tedbiri elden bırakmayalım. Maske ve eldivenlerimizi ihmal etmeyelim. Bu salgını bitirecek olan, alacağımız önlemlerdir." dedi.
İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeye göre cami ve mescitlerde cemaatle birlikte yalnızca öğle, ikindi ve cuma namazları kılınacak. Diğer vakitlerde bireysel olarak namaz kılmak isteyenler için cami ve mescitler açık tutulacak.
Eyüpsultan'da camiler ibadete hazır
Eyüpsultan Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, Veteriner İşleri Müdürlüğü ekipleri ve özel olarak kurulan dezenfeksiyon ekibi, Eyüp Sultan Camisi'nde Eyüpsultan Meydanı'nda ve ilçede bahçesinde cuma namazı kılınacak camilerde temizlik ve dezenfeksiyon çalışmaları gerçekleştirdi.
Cuma namazının kılınacağı Eyüpsultan Meydanı, Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından köpüklü sularla yıkanırken dezenfeksiyon ekibi ise ilaçlama yaptı. Eyüp Sultan Camisi'nin içinde de detaylı bir temizlik çalışması yapılıp dezenfekte edildi. Ayrıca sosyal mesafenin tam olarak sağlanabilmesi için meydanda bulunan banklar Zabıta Müdürlüğü ekipleri tarafından kaldırıldı.
Eyüp Sultan Camisi'nin yanı sıra Veteriner İşleri Müdürlüğü ekipleri ilçede bulunan camilerin bahçelerini ve içini dezenfekte etti.
Diyanet İşleri Başkanlığı, salgınla mücadele sürecinde 29 Mayıs'ta yeterli bahçesi, avlusu ve açık alanı bulunan camilerde kılınmaya başlanacak cuma namazı için "Camilerimiz Cemaatine Kavuşuyor" başlığıyla alınması gereken tedbirlere ilişkin afiş yayınladı.
Camilerin abdesthane ve tuvaletlerinin kapalı olacağı için abdestin ev ve iş yerlerinde alınması uyarısı yapılan afişte, camide bulunulduğu süre içerisinde maskenin çıkarılmaması ve kişisel seccadeyle gelinmesi gerektiği vurgulandı. Namazın işaretle belirtilen yerlerde kılınması gerektiği kaydedilen afişte, camiye giriş-çıkışlarda ve içeride güvenli mesafenin ihmal edilmemesi, namaz öncesi ve sonrasında fiziksel temastan kaçınılması gerektiği belirtildi. Ayrıca afişte, hastalık belirtisi taşıyanlara namazı evde kılmaları tavsiyesinde bulunuldu.
Avcılar'da camiler ibadete hazırlandı
Avcılar Belediyesi ekipleri de toplum sağlığını korumak adına ibadete açılacak camilerde iç ve dış dezenfeksiyon çalışmalarını tamamladı.
Koronavirüsle mücadele kapsamında sürecin başından itibaren sokaklar, toplu taşıma araçları, duraklar, okullar, ibadethaneler, nikah düğün salonları, parklar, otoparklar, kamu kuruluşları, çöp konteynerleri sık aralıklarla dezenfekte edilmişti. Yapılan açıklamaya göre çalışmalar periyodik olarak devam edeceği belirtildi.
Ümraniye'de cuma namazı canlı yayınlanacak
Ümraniye Belediyesi de 29 Mayıs'ta kılınacak cuma namazı için hazırlıklarını tamamladı.
Ümraniye Belediyesi tarafından dezenfektasyon çalışmaları yapılan Dudullu Spor Kulübü Sahasında kılınacak cuma namazı canlı yayınlanacak.
Üsküdar'da camiler ibadete hazırlandı
Üsküdar ilçesindeki tarihi camiler de hazır hale getirildi. Üsküdar Belediyesi görevlileri tüm camilerdeki temizlik ve dezenfekte çalışmalarını tamamladı.
Üsküdar Belediyesi vatandaşların namaz sırasında kullanabilmeleri için 'kullan-at seccadeler' hazırlattı.
Özel olarak üretilen 'kullan-at' seccadeler ve hazırlanan hijyen kitleri yarın İstanbul'un tarihi camilerinden biri olan Mihrimah Sultan Cami önünde dağıtılacak.
https://cdn.pivol.net/15715/280520201256111471684.mp4
Read the full article
0 notes