#hüsnü mübarek
Explore tagged Tumblr posts
aykoza · 2 years ago
Text
başka türlüsünü hiç yaşamadım zıtlaşırız yüzün asılır modun düşer gün bana zehir olur ev dar gelmeye başlar defolup gitmek isterim gidebileceğim bir yerim olmaz yapacaksan zehir edersin yoksa da çekip gidersin asıl mesele hiçbir zaman yapılması gereken şey olmaz sınava hazırlanırken de sırf yüzün asılmasın evin huzuru kaçmasın diye iftarı yarıda bırakıp bulaşığı dizerdim bu ramazan yine öyle oldu Allah bana güç versin hep yapayım Rabbim kimseye muhtaç etmesin ama günün sonunda yine zehir edilmiş bir yemek ve hatıra kalıyor beni çok yordun gerçekten bezdirdin küstürdün Allah şu mübarek cuma gecesi senin nezdinde hepimizin kalbini ve dilini yumuşatsın insanlarda hoş bir seda olmayı nasip etsin güler yüzden hüsnü zandan ayırmasın insanlarda yorgunluk ettirmesin kimseyi Sen gören ve işitensin bana yardım et
21 notes · View notes
lolonolo-com · 10 months ago
Text
Ortadoğu Siyaseti 2022-2023 Final Soruları
Ortadoğu Siyaseti 2022-2023 Final Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi Hüsnü Mübarek yönetiminin yapmış olduğu düzenlemelerden biri değildir? A) Getirilen sınırlı çoğulculukla, ekonomik liberalleşme politikası uygulamalarının yarattığı toplumsal gerilimleri hafifletmesi B) Mesleki Örgütlerde Demokrasiyi Garanti Altına Alma Yasası’nın çıkarılması C) Yapılan düzenlemeyle devlet başkanına “ihtiyaç…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
serhatnigiz · 1 year ago
Text
14-28 Mayıs Plebisiter Seçim Komedisi Üzerine Bazı Sesli Düşünceler
Tumblr media
Türkiye’deki siyasi parti yasaları az buçuk demokratik olsaydı; Kemal Kılıçdaroğlu CHP’de başkan olarak kalabilir miydi? Türkiye az buçuk bir anayasal hukuk devleti olsaydı; o oy pusulasında Recep Tayyip Erdoğan aday olabilir miydi? Anayasa’ya göre 2 defa mazbata almış bir aday 3'üncü defa aday olabilir miydi? Kuşkusuz hayır. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik bunalım sürecinden geçiyor. Halk sürekli fakirleşiyor. Suç oranları katlanarak artıyor. Ve daha pek çok başka sorun. Devlet otokratik bir yapıya dönüştükçe bütün bu sorunları daha da fazla toplumu bastırma yoluyla çözmeye yöneliyor. Türkiye’nin bugün ki hali Hüsnü Mübarek’in Mısır’ına benzetilebilir. Mısır’da da Türkiye’dekine benzer bir süreç yaşanmıştı. Mübarek bir halk hareketiyle yıkılana kadar 30 yıla yakın iktidarda kaldı. Bu ülkede de cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yapılıyordu. Orada da “muhalefet” partileri vardı. Başka bir deyişle, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Mısır’da da demokrasicilik oynanıyordu.
Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Mısır’da da seçimler hileli ve plebisiter seçimlerdi. Mısır’daki onca yoksulluğa, yolsuzluğa ve kötü yönetime rağmen nasıl oluyorsa sandıktan hep Mübarek çıkıyordu. Erdoğan’ın durumu da aynıdır. Erdoğan’da benzerlik açısında Türkiye’nin Mübarek’idir.
Türkiye dünya enflasyon sıralamasında 6'ıncı sırada, ne hikmetse Erdoğan’a göre enflasyon Allah’tandır. Deprem oluyor, kitlesel bir soykırım yaşanıyor, Erdoğan’a göre yaşananlar takdir-i ilahidir. Dini söylem Erdoğan eliyle hakikati örtmenin ideolojik ve çarpıtıcı bir aracına dönüşmüş durumda. Dedik ya ülke tarihinin en kötü ekonomik krizinden geçiyor. Ülkenin sorunları dağ gibi yığılmış, peki muhalefet ne yapıyor? Şayet bir ülkede muhalefet bu şartlar altında seçim kazanamayacaksa ne zaman kazanacak? Bu şartlara rağmen muhalefet yani Kılıçdaroğlu yine de kazanamazdı. Çünkü başından beri iktidar ve muhalefet anlaşmalı bir şekilde bu seçime girdiler. [1] Bir seçim düşünün ki; daha seçim olmadan “muhalefet” seçim sonucunu (Erdoğan’ın iktidarını) kabul etmeye dünden razı bir görüntü veriyor. Peki, tek suçlu muhalefet mi? Elbette değil. Onca şeye rağmen Erdoğan’a hala % 25-30’luk bir destekte söz konusu. Başka bir deyişle, Erdoğan’ın devlet imkanlarını kullanarak kendisine bağımlı hale getirdiği ekonomik ve sosyal bir tabanda yok değil. AKP’nin devlet olanaklarını kullanarak halk içinde ulaşabildiği maksimum tabanda yine bu taban. Kaygan ve kendi çıkarları için her an iktidarı satabilecek olan bir taban. Bu kitle için asıl belirleyici olan sanılanın aksine ideoloji de (din, vatan, millet vs. de) değil, “Erdoğan devletinin” kendilerine sunduğu sosyo-ekonomik ayrıcalıklar. Bu yüzden bu kesimler arasında da “Erdoğan çalsın çırpsın ama yine başkan olsun!” düşüncesi hakimdir. Başka bir deyişle, kuralsızlık ve ahlak dışı tutumlar Erdoğan’a gelene kadar bu kesimler tarafından da maalesef hoş görülmektedir.
Bir zamanların Demirellerini, Ecevitlerini, Özallarını düşünün; hepsi devletin adamıydı ancak hiçbiri burjuva siyasetinde Erdoğan kadar toplumu “biz” ve “onlar” şeklinde kamplaştırmakta bu kadar ileri gidemedi. Erdoğan siyasal arenayı öyle bir hale getirdi ki; ülkenin bir bölümü diğer bölümü ile yan yana bile gelmek istemiyor. Bu da Erdoğan’ın kutuplaştırma işinde ne derece başarılı olduğunun da bir kanıtı. Öyle ki; bu bölünme en temel ahlaki, insani ve vicdani değerlere dair de bir bölünme. Bir taraf din adına her şeyi mübah gören bir anlayışa sahip iken, diğer taraf ise yaşam tarzının tehdit altında olduğunu düşünen bir anlayışa sahip. Kuşkusuz bu kaygılarda haklılık payı olmakla birlikte (gündelik hayat içerisindeki muhafazakar uygulamalardaki artış vs.), bu durum din ve kimlik siyaseti üzerinden emekçi halk kesimlerinin daha kolay bölünebilmesine ve kamplaştırılabilmesine de olanak sağlıyor. Bu da emekçi sınıfların birliği açısından da olumsuz bir durum yaratıyor. Bu durum iktidarın kazanç hanesine yazılıyor. Çünkü bölünmüş toplum demek örgütsüz ve karşı koyamayan toplum demektir.
Bir ülkede iktidar medya kurumlarına bu derece hakim olmuşsa; yetki tek bir kişinin elinde toplanmış ise, bu kişi seçimle gider mi? Otokratik rejimlerde, kendisini diktatörlük yetkileri ile donatmış rejimlerde hiçbir yönetici seçimle gitmemiştir. Örneğin, Rusya’da Putin seçimle gider mi? Ya da Azerbaycan’da Aliyev seçimle gider mi? Mübarek seçimle mi gitti? Ya da bugün Sisi seçimle gider mi? Türkiye’de her girdiği seçimi kazanan Erdoğan’da doğal olarak “onca seçim kazanıyorum bana hala diktatör diyorsunuz” diye hayıflanıyor. Bu söylem size tanıdık geldi mi? Diktat��r zaten diktatör olduğu için seçimi kaybetmez. Diktatörsen elinde yetki varsa sana muhalif olanları içeri atarsın. RTÜK gibi bir kurum kurup medyayı baskı, tehdit ve şantaj ile rehin alırsın. Diktatörsen kendine ait bir medya havuzu kurarsın. Sabah akşam yalanda olsa halka yanlış bilgi verirsin. Yalan bile olsa bir yalan bin kez tekrarlanırsa halk bir noktadan sonra bu yalana inanmaya başlar. Yoksa nasıl oldu da seçmenin bir bölümü Kılıçdaroğlu’nun PKK ile gizli bir anlaşma yaptığına inanabildi? Buna popüler ifadeyle “algı yönetimi” adı veriliyor. Bu yalan dolan işlerinde AKP kurmayları o kadar ustalaşmış ki; bu tip algı operasyonlarında kimse ellerine su dökemez.
Devletin resmi TV kanalı TRT’nin seçim döneminde Erdoğan’a ayırdığı vakte bakın, birde diğer partilere ayrılan sürelere bakın. Demokrasi şayet ifade özgürlüğü ise, temsiliyetist sistem partilerinin kendi arasındaki ifade özgürlüğü açısından bile ortada eşit bir seçim yoktu. Yani büyük temsiliyetist balık küçük temsiliyetist balıkları kolayca yuttu. Şayet bir ülkede devlet içindeki kastlar o ülkenin yargı sistemini ele geçirmiş ise o ülke hapı yutmuş demektir. Yani o ülkenin yürütme erki o ülkenin yargı kurumlarına emirle ve talimatla iş yaptırıyorsa, o ülkede bırakın Yüksek Seçim Kurulu’nu, o ülkedeki tüm kurumlar bağımlı ve taraflı demektir. [2] Dolayısıyla; 14/28 Mayıs seçim komedisi bu gerçeklerin iyiden iyiye ayyuka çıktığı ve görünür hale geldiği bir vaziyete de vesile olmuştur. Kuşkusuz bu yaşananlar temsiliyetizmin iflasının da bir göstergesidir. Başka bir deyişle, her ne kadar Erdoğan 14/28 Mayıs sürecinden zaferle çıkmış gibi gözükse de, gerçekte temsiliyetizm hem demokrasi, hem seçim hukuku hem de sandık hukuku açısından sınıfta kalmış ve meşruiyetini tümden yitirmiştir. Kısacası, kısa vadede kazanan Erdoğan olsa da, uzun vadede kaybeden devletin kurumsal güvenilirliği olmuştur.
Türkiye kapitalist bir ülke mi? Aklı başında her insan bu soruya “evet” cevabını verecektir. Lakin Türkiye kapitalizmi temel olarak emekçi halkın varlıklarının devlet ve özel sektör işbirliğiyle yağmalanması üzerine kuruludur. Bu “Prusyatik devlet kapitalizmi” modeli bir tür şerif kapitalizmidir. Başka bir deyişle, bu sistemde şerifin yıldızını göğsüne takan/yetkiyi ve devleti elinde tutan sermayeyi de, parayı da, sınıfları da biçimlendirmektedir. Bu da emekçi halkın sürekli olarak memur kastları eliyle fakirleştirildiği ve yoksulluğa mahkum edildiği bir düzeni de beraberinde getirmektedir. Küçük bir azınlığın sürekli zenginleştiği bu sistemin merkezinde ise usul, koruma ve dokunulmazlık yasalarını kendisine kalkan haline getirmiş olan temsiliyetist memur kastları var. Bu kastlar aynı zamanda ülke burjuvazisinin asli çıkarlarının da temsilcisi konumundadır. Nasıl ki Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde Sabancılar, Eczacıbaşılar, Koçlar devlet eliyle, temsiliyetist memur klikleri eliyle yaratılmış bir burjuvazi ise, bugünde Erdoğan ve AKP eliyle yaratılan “yeşil burjuvazi” de yine devlet aklının bir imalatıdır. Dün gayri Müslümlerin mallarını gasp ederek yaratılan TÜSİAD ne ise bugün kamu varlıklarının yağmalanması ve emekçi kitlelerin sömürülmesi ile yaratılmak istenen MÜSİAD burjuvazisi de aynı zihniyetin bir tezahürüdür.
Bir ülkede yargı kurumları bağımlı ve taraflı ise, o ülkede adaletten söz etmekte mümkün değildir. Dolayısıyla; adaletin ve hukukun olmadığı yerde kapitalizm şartları altında asgari düzeyde gelir ve tüketim adaletinin olmasını beklemekte gerçekçi değildir. Böylesi bir kapitalizm “kontrolsüz bir kapitalizm” olduğu gibi, kısa vadede bu sistem patronların yüksek karlar elde etmesini sağlasa da, uzun vadede bu sistem toplumsal ilişkileri düzenleyici bir “sosyal-kapitalizm” olarak da gelişemeyecektir ve gelişemez de. Örneğin, bir ülkenin 20 yıllık tarihinde o ülkenin kamu ihale yasası iktidarın keyfine göre sürekli değiştiriliyorsa; o ülkede bırakın hukuk devletini, burjuva-demokratik güçlerin sağlıklı gelişimi için bile gerekli olan yasal zeminlerde, bürokratik zeminlerde yok demektir. Bu zemin olmadığı zaman; o ülkede zincirlerinden boşalırmışçasına her yöne saldıran kapitalist çarkın altında ezilen emekçi halkında bir geleceği de yok demektir. Cumhuriyet tarihinde geniş kitleler arasında “gelecek kaygısının” psikolojik açıdan bu derece tavan yaptığı bir başka dönemde de görülmemiştir. Bu da geleceğin radikal toplumsal mücadelelerini tetikleyecek olan en önemli etkenlerden biridir. Özetle; insanlar er ya da geç kendi gelecekleri için daha da çetin mücadelelere dahil olmak zorunda kalacaktır.
Hiçbir ülkede emekçi halka hakları kendiliğinden verilmemiştir. Bugüne kadar kazanılmış bütün haklar mücadele ile elde edilmiştir. Hak verilmez, hak alınır! Önce insanların kendi haklarına sahip çıkması gerekiyor ki; işte o zaman sınıf mücadelesi ve sosyalizm için toplumsal bir alan açılabilsin. Ezbere sloganlarla, günün kurtarmaya dönük girişimlerle, sürekli burjuvazinin bir kanadına yapışarak, kuyrukçulukla hak mücadelesi verilmez, verildiği de görülmemiştir. Hak (emek) mücadelesinin yolu; denetimizm (hak’ın (emeğin) eşit ve adil bir şekilde üleştirilmesi) mücadelesinden geçmektedir. Kendisini yönetenleri denetlemesini bilmeyen emekçi toplum kesimleri; işçiler, köylüler, gençler, kadınlar vs. tüm ezilenler, sömürülenler, baskı altında olanlar, toplumsal denetim mücadelesini yükseltmedikleri sürece kendi kendilerini de yönetmesini öğrenemezler.
Geleceğin mücadeleleri temsiliyetist düşüncelerden beslenen yönetsel fetişizm temelinde değil, emekçi sınıfların etkin katılımı ve bürokratik-denetimist savaşım ile şekillenen bir hatta; çizgi de şekillenecektir. Bu çizgi denetimist-devrimci çizgiden başkası da değildir!
Dipnotlar
[1] İktidar ve muhalefet arasındaki seçim anlaşması konusuna 14 Mayıs öncesinde yayınladığımız yazıda açıklık getirmiştik.
Ucube Seçimin Gölgesinde Temsiliyetizmin İflası ve Denetimistlerin Tutumu
https://serhatnigiz.tumblr.com/post/716010014155948032/ucube-se%C3%A7imin-g%C3%B6lgesinde-temsiliyetizmin-i-flas%C4%B1-ve
[2] Türkiye’deki temsiliyetist yargı ve hukuk sistemini anlayabilmek için hakim ve savcıların durumuna bakmak yeterli olacaktır. Örneğin, Türkiye’de Adalet Bakanı bir partinin üyesidir. Dolayısıyla; aynı Adalet Bakanı Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun da başında bulunan kişidir. Başka bir deyişle, ülkedeki tüm hakimlerin ve savcıların özlük hakları bir siyasetçinin (seçilmen terörizminin) iki dudağının arasındadır. Adalet Bakanı’nı belirleyen de AKP’nin genel başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Anlayacağınız seçimlere girip aday olan kişi aynı zamanda seçimi yapmakla görevlendirilmiş olan kurumlarında başıdır. Pek çok kurumda olduğu gibi Cumhurbaşkanı YSK’da doğrudan müsteşarları aracılığıyla temsil edilmektedir. Başka örneklerde verilebilir. Misal adaletin terazisinin bir yanında savcılık/iddia makamı, diğer yanında ise hakim/karar makamı ve son olarak da avukat/savunma makamı yer almaktadır. Lakin Türkiye’de en basitinden savcılar ve hakimler aynı adliyede görev yapmakta, aynı kurum aracına binmekte, aynı lojmanda yaşamakta; en basit tabirle terazinin ayaklarını eşit bir şekilde oluşturması gereken bu unsurlar/kuvvetler ayrı olması gerekirken, tek ve birleşik bir görüntü sergilemektedir. Bu da kuşkusuz hem savcının hem de hakimin yargılama süreçlerinde yürütmeden gelen emir ve talimatlara açık bir hale gelmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu da bırakın hukuk devletini, kendi yazdığı kanunları dahi tanımayan usulsüz yargılama şekillerini ve doğrudan yürütmeden talimat alarak hareket eden savcılar ve hakimler olgusunu ortaya çıkartmaktadır. Haliyle; bu temsiliyetist yargı ve hukuk sistemi içinde adalet kim olduğunuza ve adamınıza göre belirlenirken; adalete ulaşma olanaklarınızda temsiliyetist kurumlardaki yetki gücünüze bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu açıdan Türk yargı ve hukuk sistemi işleyişi açısından kendi Anayasasını ve kanunlarını dahi tanımayan bağımlı ve taraflı bir jüristokratik kast yapılanması olarak örgütlenmekte ve yürütme aygıtının ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Kuşkusuz bu model kapitalizme aykırı bir model de değildir. Zira kapitalizmin tarihsel gelişimi içinde devlet yapılanmasının genel kalıbı başından beri bu şekilde gelişmiş olup, bu durum bizim gibi ülkelerde yeni yeni yaygın bir şekilde tartışılıyor olsa da, bu olgu özellikle Amerika ve Avrupa’da çok daha eski dönemlerde egemen sınıflar arasında çatlakların oluşmasına ve yönetici klikler arası kanlı çatışmalara kadar uzanan süreçlerin ortaya çıkmasına da sebebiyet vermiştir. Amerikan yargı ve hukuk tarihi bu açıdan incelenmeye değer bir konudur. Örneğin, Amerikan İç Savaşı’nın da böyle bir boyutu vardır ama bu kısa yazının kapsamı bu konuyu enine boyuna ele almak içinde yeterli değildir.
4.06.2023
Serhat Nigiz
0 notes
fecrimazi · 3 years ago
Text
Sırtını Batıya dayayanlar, halka zulmedenler fareler gibi kaçtılar, kuklalıktan çıkamadılar ya da rüsva bir şekilde öldüler. Eşref Gani, Saddam, Mübarek, Kaddafi vb. Sırtını Allah'a dayayanlar ise onurlu bir şekilde savaştılar, sömürgecileri alt ettiler ve etmeye devam edecekler.
1 note · View note
yenicagri · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Hüsnü Mübarek hayatını kaybetti MISIR - Mısır yerel medyası tarafından Mısır’ı 30 yıl boyunca yöneten ve 2011 yılında görevini bırakmaya zorlanan Hüsnü Mübarek’in 92 yaşında hayatını kaybettiği duyuruldu.
0 notes
caginmumineleri · 3 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yıllardır ülkeyi yolsuzluk ve baskı ile yönetmiş olan Hüsnü Mübarek rejimine son veren Şubat 2011 devrimi, tüm İslam dünyasında sevinçle karşılanmıştı. Devrimden sonra yapılan seçimlerde Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi %37,5 oyla ülkenin demokratik yolla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu. Mursi’nin seçilmesi ülkede istikrarlı bir yasal süreç vaat ediyordu ancak amaçlanan gerçekleşmedi. 9 Temmuz 2013’te yapılan askerî darbenin ardından Mısır’da meydana gelen hukuksuzluğa karşı çıkan halkın yaptığı barışçıl gösteriler şiddetli bir şekilde bastırılarak binlerce insan öldürüldü. Özetle Mısır önce İngilizlerin sömürgesine, sonra da ABD'nin egemenliği altında kaldı. Firavunların zulmüne başkaldıran Mısırlı Müslümanların devrimleri emperyalistlerce çalındı. Güya demokratik bir sistem inşa edip Müslümanlara hediye ettiler. Ancak İslam’a yamanmaya çalışılan bu fasit demokrasi sistemi yine deyim yerinde ise kendi ayağına sıktı. Tüm bu olaylar gösteriyor ki Müslümanları koruyacak tek düzen İslam Nizamıdır. Müslümanlar ancak inandıkları din olan İslam’ın gereklerine uygun bir şekilde yaşarlarsa, ancak dünya ve ahiret işlerini İslam’a göre düzenleyen bir devlette yaşarlarsa kan ve gözyaşı dökmeden yaşayabilirler.
5 notes · View notes
birhakir · 4 years ago
Text
Hüzün yılında müşrikler, Râsulullah’a ﷺ; "Hani Ya Muhammed senin Allah’ın? Kurtarsa ya ölen yakınlarını." diyince Râsulullah onların bu dediklerine yüz çevirip, gönlünü hüzün bürüse bile Allah’ın istediğinden başkasını etmiyordu.
Diyeceğim o ki kardeşler; Hüsnü Bayram ağabeyin vefatı, ümmetin hüzün yılına denk gelmiş. Bu sevinç, onun sevenlerine yeter. Bırakın kim ne derse desin. Mübarek seher vaktidir. Kalkıp kendi hatalarımıza tövbe edelim, zirâ onların hâli ile hâlleneceğiz. Sonrada kurân okuyalım.
16 notes · View notes
bihiii · 3 years ago
Text
Yürekten hissedin ki olsun, Müslümana hüsnü zan yakışır efendim. Cumamız mübarek olsun 🌹
6 notes · View notes
kur-an-ve-risalei-nur · 4 years ago
Text
Tumblr media
⭐⭐⭐⭐⭐
Ramazanın yedinci günündeyim.
Bu gün tuhaf bir hal var üzerimde Efendim. Sanki Kalbimi dondurucudan çıkarmışlar da ve ben bu mübarek havalarda çözülüyorum, eriyorum gibi.
Dirilişimi seyrediyor acizliğimden daha büyük olan karıncalar.
Lüks bir yaşamda, sağlı sollu park edilmiş lüks binaları görünce senin vücuduna çıkan hasır izleri geliyor aklıma Hüzün kaplıyor yüreğimi ve şükürsüzlüğüme üzülüyorum Efendim.
Sonra dudak büktüğüm, yüzümü ekşittigim sahur ve iftar yemeklerini düşündükçe senin bazen bir hurma ve zemzem ile tuttuğun oruçlar geliyor aklıma ve gafletimin derinliğinin farkına varıyorum ve benliğime acıyorum Efendim.
Ramazanda şeytanın gazete manşetlerinde ve ekranlarda kendine yer bulması üzüyor beni Efendim.
Rötarlı iniş yapsın istiyorum şeytan ramazan günlerinin içine, hatta mümkünse hiç inmesin ve şeytanın olmadığı mekanlar bizim mekanımız olsun bu ramazan.
Rabbim!
şeytanın olduğu sofralardan bizleri aç olarak kaldır. Bu israflardan bizi koru,.. DÜNYANIN BOŞLUĞU,
BOŞLUĞUMUZA GİREN ACI VEREN BİR SANCIDIR.
Dünyanın yırtık yerleri, Şefkatle Sevgiyle Şükürle Samimiyetle yamansın istiyorum...
Yüzüne bakılmadıkça eskiyen ruhumu onarmaya karar verdim bu ramazanda...
Sahurdan beri böyle bir hal içindeyim.
Ebu Zer gibi yalnız,
Uhut kadar kalabalık, dünya kadar boşluk...
Şu mübarek üç aylar da hemde bahar da Hakkın Rahmetine kavuşmak için bir terhis daha eklendi Elhamdulillah.
Üstad Bediüzzamanın talebelerinden son varis olan
Hüsnü Bayramoğlu ağabey.
Hizmet bitti ücret almaya gitti.
Gözü arkada kalmasın bundan böyle nurların hakkını verenlerin son varisi ise
ihlas ve sammiyet ve kardeşlik olacak!.
Nura yolculuk samimiyet böyle kazanılacak çıkarsız.
Üsdadın talebelerinden hiç biri karşılık beklemeden canını dişine katarak nurların neşrine katkıda bulunmuştur.
Rabbim hepsine Muhammed ümmetine Gani Gani Rahmet eylesin başımız sağ olsun.
İnna lillahi inna ileyhi raciun.
____________°🌺💞🌸°______________
🎀
12 notes · View notes
mgv1975 · 4 years ago
Photo
Tumblr media
"Yeni bir SÖZ söylesem neye yarar ki Söyleyemediklerim ince bir sızı...✍ [|~A.Cahit Zarifoğlu~|] Muhammed Mürsî : Mısır'ın Seçimle ilk defa başa gelen, devrik 5. Cumhurbaşkanı olan ihvan-ı Müslim üyesi bir siyasetçiydi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Silahlı Kuvvetlerinin Askeri DaRBe yapması sonucu Hapse mahkum edildi. 17 Haziran 2019 tarihinde Mısır zindanlarında çileli mahkûmu Mahkeme salonunda Şehit düşer.Cenazesi GECE defnedildi. [《 Hüsnü Mübarek::::》♡Muhammed Mursi ♡:::》 Abdülfettah el Sisi》] https://www.instagram.com/p/CBjQFgNH5Y6YsfDm1N5qjUg0uRec0Vi8W-HjsM0/?igshid=1q7qi00zbvlbh
1 note · View note
derdiderun · 5 years ago
Note
Selamün aleyküm. Evde youtubedan dinleyip not alabilecegim güvenilir hocalardan dersler var mıdır? Bu serüvene yeni başlayacağım insallah. Fakat youtubeda birsuru seri vidyolar var bir sürü hocadan. Ama hangisine güvenilir bilmiyorum.
Ve Aleykümselam. Allah mübarek etsin. İnşeAllah, bu serüveni bir hocanın dizinin dibinde öğrenmek ile sağlamlaştırırsınız. İlim ancak bir Hocanın dizinin dibinde, gözetiminde öğrenilir. Rabbim hepimize nasip etsin...
İhsan Şenocak hocanın tefsir , fıkıh , hadis , akaid derslerini YouTube den takip edebilirsin.
Fatih kalender hocanın fıkıh derslerini YouTube den takip edebilirsin.
Cevat Akşit hocanın hadis derslerini YouTube den takip edebilirsin.
Ebubekir sifil hocanın riyazüs Salihin derslerini youtube den takip edebilirsin.
Ömer Faruk Korkmaz, Burak Kızıldaş, Kemal Savaş, hocaların derslerini, sohbetlerini YouTube den takip edebilirsin.
Tavsiye İsimler bunlar. Bu listenin dışında kalan kimseyi dinleme, kitabını alma. Bu tavsiye isimlerin videoları, derslerini, kitaplarını, yazılarını okuyabilirsin. Ölçü Kur’an ve Sünnettir, bu liste değil. Kim bu ölçünün dışına çıkarsa, ehli sünnetten ayrılırsa takip edilmez bunuda bilelim...
* Muhammed Zâhid el-Kevserî
* Ömer Nasuhî Bilmen
* Elmalılı Hamdi Yazır
* Bediüzzaman Said Nursî
* Abdulfettah Ebû Ğudde
* Muhammed Avvâme
* Emin Saraç
* M. Mustafa el-Azâmî
* Muhammed Ali es-Sabûnî
* Vehbe Zuhaylî
* Subhi es-Sâlih
* Muhammed Acac el-Hatîb
* Mustafa es-Sibâî
* Ahmed Davudoğlu
* Babanzâde Ahmed Nâim
* Şuayb el-Arnavûd
* Ahmed Serdaroğlu
* Musa Topbaş
* Mahmut Toptaş
* İsmail Cerrahoğlu
* Ali Osman Koçkuzu
* Muhammed Konyevî
* Seyyid Muhammed Raşid Erol
* Nurettin Boyacılar
* Üstâz İsmail Çetin
* Mehmet Zâhid Kotku
* Osman Nuri Topbaş
* Mahmud Esad Coşan
* Tahir Büyükkörükçü
* Muhammed Emin Er
* Ali Ulvi Kurucu
* Hasan en-Nedvî
* Mehmet Ildırar (Yarbay)
* Haydar Hatipoğlu
* Gönenli Mehmet Efendi
* Mahmud Sami Ramazanoğlu
* Mahmud Ustaosmanoğlu
* Necip Fâzıl Kısakürek
* Sıddık Naci Eren
* Sâid Havvâ
* Hasan el-Bennâ
* Mehmet Savaş
* M. Cevat Akşit
* Şerafettin Kalay
* Seyyid Fevzettin Erol
* Talat Koçyiğit
* Ebubekir Sifil
* Bayram Ali Öztürk
* Kemal Sandıkçı
* Ahmet Yaşar
* Bekir Topaloğlu
* Hamdi Arslan
* Ahmet Efe
* Muhammed Salih Ekinci (el-Ğursî)
* Selçuk Eraydın
* M. Said Çetin
* Halil Nurullah
* Hamdi Arslan
* Abdullah Demircioğlu
* Ali Ulvi Uzunlar
* Emin Aşıkkutlu
* Yavuz Köktaş
* Serdar Demirel
* İhsan Şenocak
* Kadir Mısıroğlu
* Mehmet Fatih Kaya
* Hüseyin Avni Kansızoğlu
* Ömer Faruk Korkmaz
* Mahmud Eren
* Hamdi Döndüren
* Ahmet Hamdi Yıldırım
* Mehmet Talu
* Timurtaş Uçar
* Necdet Tosun
* Mustafa Kara
* Mustafa Aşkar
* Kasım Şulul
* İhsan Süreyya Sırma
* Halil İnalcık
* Ethem Ruhi Fığlalı
* Abdülbaki Gölpınarlı
* Rifat Okudan
* Rıza Çöllüoğlu
* Cüneyt Köksal
* Ferzende İdiz
* Vahit Göktaş
* İsmail Karaçam
* Adnan Demircan
* Fatma Kızıl
* Aynur Uraler
* Şemsettin Bektaşoğlu
* İsmail Yelkenci
* Ahmet Özbay
* Mehmet Özşenel
* Abdullah Aydınlı
* Raşit Küçük
* Özcan Hıdır
* Erdinç Ahatlı
* Fatih Çıtlak
* Cemal Aydın
* Mahmut Karakış
* Abdurrahman Büyükkörükçü
* Ahmet Tahir Dayhan
* Murat Türker
* Cağfer Karadaş
* Şerafettin Gölcük
* Kamil Çakın
* Nihat Hatipoğlu
* Ali Kara
* Ali Eren
* Mehmet Şevket Eygi
* Dilaver Selvi
* Ali Kaya
* İsmail Lütfi Çakan
* M. Yaşar Kandemir
* Halil Günenç
* Sezai Karakoç
* Cemil Meriç
* Halil İbrahim Kutlay
* İbrahim Hatiboğlu
* Seyyid Muhammed Alevî el-Mâlikî el-Hasenî
* Said Havvâ
* Teoman Duralı
* Abdurrahman Aslan
* Bedri Gencer
* Ahmet Tomor
* Ali Ramazan Dinç
* Yasin Pişgin
* Ali Arslan
* Orhan Çeker
* Metin Yiğit
* Selahattin Polat
* Yavuz Ünal
* Tahsin Görgün
* Salim Öğüt
* Ömer Türker
* Recai Karakoç
* Abdülmetin Balkanlıoğlu
* Abdulkadir Şener
* Orhan Ençakar
* Fatih Kalender
* Hüsamettin Vanlıoğlu
* Abdullah Hiçdönmez
* Cübbeli Ahmet Hoca
* Mustafa Armağan
* Ahmet Şimşirgil
* Talha Uğurluel
* Mustafa Fayda
* Muhsin Demirci
* Ahmet Yücel
* Şevket Kotan
* Ali Pekcan
* Yusuf Kerimoğlu (Hüsnü Aktaş)
* Hidayet Zertürk
* Soner Duman
* Murat Kaya
* Adem Ergül
* Metin Yurdagür
* Yusuf Ziya Keskin
* Muhittin Uysal
* Ahmet Özel
* Mustafa Fayda
* Abdullah Yıldız
* Adem Apak
* Servet Armağan
* Abdülhamid Birışık
* Yusuf Ziya Kavakçı
* İbrahim Tüfekçi
* Ahmed Turan Aslan
* Mustafa Demirkan
* İbrahim Halil Er
* Burak Kızıldaş
* Harun Çetin
23 notes · View notes
vel-hasili-kelam · 5 years ago
Text
Tumblr media
ACI AMA DOĞRU GERÇEKLER
Atatürkçü Düşünce Derneğinde 7sene görev almış, TGB alt yapılanmada aktif olarak çalışmış, CHP ile sürekli temas halinde bulunan birisi olarak söylüyorum ki :
M kamal ASLA MÜSLÜMAN VE DE TÜRK DEĞİLDİR. NEDEN'Mİ
Lütfen sonuna kadar okuyun ve istediginiz şekilde inanın yahut inanmayın :
* Kendisi İspanyadaki zulümden Osmanlının kurtararak balkanlara yerleştirdiği Yahudilerdendir.
* Abdulhamidi deviren İttihad ve Terakki Mason örgütünün beyin takımında yer almıştır.
* Okul muallimi Şemsettin Sami, Swon Zwi adında bir yahudidir ve musevi olmayanların eğitim aldığı okulda yetişmiştir.
* Nufus Cüzdanındaki Mustafayı islami oldugu gerekçesi ile çıkartmış, kemal olan isminide 'KAMAL' yapmıştır. Kamal ibranicede İlah anlamına gelir. dileyen bakabilir.
* Lozan'da bizi temsilen Yahudi Haham başısı Haim Naum'u görevlendirmiş, Ankaradaki birinci Mecliste vatan sever dindar vekilleri pasifize ettikten sonra mason olanları doldurmuştur. İkinci meclis açılış konusmasında ' Gökten indiği zannedilen dogmalar' diyerek mason nizam duruşu ile Kuranı inkar edişi bizzat videolarda mevcuttur. dileyen izler. Bu gerçekleri Sinan Meydan (ki bizzat kendisiyle sohbetlerim olmuştur), Murat Bardakçı, Ümit Zileli bildikleri halde söylemezler ; çünkü toplumun kahır ekseriyeti liderini Müslüman bilir
*Doğu Perinçek gibi Ermeni kökenli İşçi Partisi (bi dönem içlerinde bulundum) Lideri, İkibin'e Doğru dergisinde ( Bu dergi bende mevcuttur ) 'M.Kemal'de benim gibi Ateistti demek sureti ile gerçekleri dile getirmiş, Can Dündar Abbas Güçlü ile katıldığı bir programda M.Kemal'in müslüman olmadığını ve okutulması için okullarda el yazması kitabının okutulmadığını söylemiş bu konuda da ısrar edince çalıştığı gazeteden kovulmuştur. Bunlar yakın zamanda meydana geldi dileyen araştırsın. M.Kamal ' ın el yazması eserlerinde İslam ile ilgili görüşlerinin olduğu kısımda Peygamberimize (haşa)Yalancı demesi, Türkleri ve Arapları kötülemesi, Pagan ve Şaman bir kültürün temsilcisi olduğunu dikte etmesi gibi şeyler mevcuttur.
* Bu eserin bir yerinde 'Natür (doğa) İnsanı yarattı ve kendine de taptırdı' diyerek bu gerçeği kendi agzıylada itiraf etmiştir. Andrew Mango ile olan mülakatında ise 'Ben dinsizim ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum.' demesi bu gerçeği dile getirmesi açısından bir nüanstır.
* Mason Locaları kapattırdıgı tamamen yalandır. Sadece faaliyetlerini askıya aldırttı. Çünkü Maşrık-ı Azam yapılmadı. Çünkü deist degil ateistti. Masonlar evreni dizayn eden bir ilaha inanırlar ; ama bu bozuk bir inanç olsada Ateist olanları yükseltmezler . Kendisi Makedonya Resorta Veritas Locasına hala kaydı bulunan bir masondur. Dileyene orjinal nüshasının resmini gönderebilirim. Masonlar bin yıldır yeryüzünden islamı silmek için çalışan Yahudilerin Siyonist kesimine çalışan birer saklı örgüttür. Bütün islam ülkelerinde homojen olarak dagılmış Yahudileri bulur ve kendi adlarına çalıştırır. Rusyada Çarlığı yıkıp yerine dinsiz sovyet rejimini kuran Lenin, Troçkide yahudidir. ve hala da mevcutturlar ama Putin döneminde bunlarla müthiş bir mücadeleye girişilmiştir. Yahudi oligarklarla olan mücadelesinden dolayı Türkiyede tayyipe yapılan saldırıların aynısı oradaki Yahudi Medya tarafından yapılmaktadır.
* Bugün Ukrayna'nın karışması dahi bu sebepledir. İngilizler ve Almanlar yahudi kontorlündedir. Ukrayna Rusyanın Avrupaya acılan kapısıdır. o nedenle olaylar mevcut. her ne ise dagılmasın. Fransız Lider Napolyon, Amerikanın kurucusu Washington, Karl Marks, Niectzhe, Darwin, Hüsnü Mübarek, Benazir Butto ve adını sayamadıgım bir çok kişi yahudi ve masondur. Masonların Nizam duruşu dört parmak ceket içinden içeride baş parmak dışarıda kalacak şekilde verilen pozdur. M.Kemalin bu sekilde tam 27 fotografı vardır. Bu ben sizdenim anlamı tasır.Muharref Tevrattaki Hazekel ve Mezmurlarda 'Rab elini gögsüne koymanı istedi ve seni yücceltti.' ayetinin tezahürüdür.
* Dünya'da 5816 nolu kanunla korunan tek lider olma özelliğini taşır ve tarihi gerçeklerin oldugu arşivler hala acılmamıştır. Bunu sordukmu kendimize acaba neden ? Bakın arkadaşlar biz Osmanlı ve selçuklu olarak bin yıldan fazla bir süre Haçlıların burnunu yere sürtmüşüz. Adamlar kuranı elimizden almadıkça bizlere engel olamayacaklarını İsvicrenin Basel kentinde toplanan üçüncü siyonist kongrede karar olarak almışlardır. M.Kemal bu nedenle palazlandı ve ingilizlerce desteklendi. Şu anki olan olaylara bakan beni anlar. Mısırdaki İhvan Lideri, Mısır'ın Doğan Medyası benzeri medyası tarafından önce karalandı, ayaklanma için zemin hazırlandı sonra ayarladıkları Yahudi Sisi ile birlikte darbeyi yaptırttı, Tahrire toplattıkları yüz bin Kıpti Hristyanla dünyaya 'işte Mısır Halkı burada, Mursiyi istemiyor' mesajı verdirtti. Ama Rabia Meydanında toplanan iki milyon Mısırlıya bir kare dahi yer vermedi.
* Seversiniz yahut nefret edersiniz o beni baglamaz ; ama aynı kumpas Tayyip Erdoğan'a da kuruldu. ben oynanan oyunu görün diyorum. Yahudileri bilmiyorsunuz. O nedenle belki bana kızıyorsunuz yada Tayyip yanlısı diyorsunuz. Asla !
Taksime toplananların %80i Alevi idi. ve bilinçli bir şeydi bu. Suriye politikasında Nusayri ( Hz. Aliye ilahlık isnad eden batıni islam dışı sapkın bir şia ekolü) Esed'e verdiği destegi çeken Tayyipe karşı Alevilerin başkaldırışıdır. Askeriye, Yargı, Bürokrasideki etkinliğini kaybeden Laik Alevilerin bilinçli organizesiydi bu. Tıpkı tarihteki Celali ve Şahkulu (Şii İran Şahı İsmaile nispetle ) İsyanlarının bir benzeri idi Ve İstiklalde toplananların içinde Rum, Ermeni Yunan ve Yahudide vardı. Aynı oyunu 31Mart Hadisesinde Abdulhamide de oynadılar. Erbakan, Menderes, Özal, Yazıcıoğlu bu sebeple hedefti.
* M.Kamal İngilizlerin 12.yüzyıldan itibaren politikalarına yön veren Yahudilerce desteklendi ve Lozan'daki anlaşma gereği İslam Öldürülmek istendi. İnkılaplara bakan bunu görür. Gelişme ve Batılılaşma işin kılıfı. Almanlar ve Japonlar bizden 22 sene sonra yerle bir oldu ve imkansızlıklara ragmen 10sene içinde bizden daha iyi konuma geldi. Bunu hiç bir kemalist izah edemez.
* Türkiyedeki Basın sahiplerinden Hürriyet Sedat Simavi, Cumhuriyet Yunus ve Nadir Nadi, Sözcü Haldun Simavi,adlı Yahudiye Doğan Holding ise Aydın Doğan adlı Mason'a aittir. Bu nedenler sıkı birer kemalisttirler. Çünkü İslamın gelmesini istememektedirler. Nedeni de Ortadoğuda 1948 yılında Laik Masonik Türkiye hükümeti tarafından tanınan İsrailin varlığının tehlikeye girmesi. İşte tamda bu nedenle dehşet derecede Tayyip Düşmanlığı yapıp dünyada ellerinde bulundurdukları basınla ona saldırı gerçekleştirmektedirler. BBC, CNN VE Reuters gibi kanallar, Bir Milyonluk ak Parti Kazlıçeşme Mitinginde, 'Tayyip karşıtları toplandı' diyecek kadar ahlaki olmayan bir yayın politikası ile saldırmışlardır. Mesele Tayyip degil, onun yerinde Kılıçdaroğlu olsa ona da aynı muameleyi yaparlar. Menfaatlerine ters kişilere tarih boyu bunu yaptılar. İsrail Dinoma Merkezinde nükleer çalışmaları eleştiren Clinton'a Monica Lewinsky adında yahudi kızının musallatı, Amerikan Merkez Bankın Para Basma işinin Rocsthild Yahudi ailesinden alınıp Merkez Bankasına bırakılmasını isteyen Kennedy'nin suikaste kurban gitmesi, Demokrat lideri Obamaya, Cumhuriyetçi Yahudi senatörler tarafından yapılan baskı, İsraildeki bankalara para transferinin durdurulmasını isteyen imf Baskanı Dominiq Strahus Kahn'a otelde hizmetçi bir kadının musallat edilmesi ve medya ayagı ile baskı yapılıp istifaya mecbur edilmesi,(Fransa C. Başkanı olması muhtemelken Fransız Yahudi Medyasınca linç edildi ve Şuandaki Polonya Yahudisi Francois Hollande C. Başkanı oldu) ve daha bir sürü sui kast, şantaj, manipülasyon... Yahudileri tanımayan bugünkü olayları anlamlandıramaz
* Son olarak : Türkiyede M.Kamalı savunan yazar çizer takımına bakın, ya Alevilik maskesi giymiş ama Alevilikle alakası olmayan islam karşıtları, ya Kripto Ermeni yahut Sebetayistler yada Irkçılığı gözlerini kör eden şamanist ruhlu Türklerdir. Ne olursa olsun tarihi yalanlar ilanihaye saklanamaz.
YARASALARIN HATIRINA GÜNEŞ DOĞMAKTAN VAZGEÇMEZ !!!!!
- paylaş Millet gerçekleri bir Kemalistin ağzından dinlesin.
Melisa Şeyda
4 notes · View notes
ansiklomedia · 6 years ago
Text
Hüsnü Mübarek Kimdir? Hüsnü Mübarek’in Hayatı
Hüsnü Mübarek Kimdir? Hüsnü Mübarek’in Hayatı
1981 yılından 2011 Şubat ayına kadar Mısır’da Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş asker ve devlet adamı. Tam adı Muhammed Hüsnü Said Mübarek’tir 4 Mayıs 1928 Kafr El Meselha doğumludur.
Kahire’de yer edinen Mısır Askeri Akademisi’ni 1949 senesinde bitirerek orduya katılmıştır. Havacılık Akademisinde almış olduğu kursların ardından uçuş öğretmenliği görevine başlamış ve bu görevini 1959 yılına…
View On WordPress
0 notes
haberznet-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Sitemize "Mısır ve ABD'den 8 yıl sonra tatbikat" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://www.haberz.net/misir-ve-abdden-8-yil-sonra-tatbikat/
0 notes
haberola · 8 years ago
Text
Hüsnü Mübarek serbest bırakıldı - Haberola - Son Dakika Haberleri
Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek 6 yılın ardından tahliye edildi. Mübarek’in hikayesi nasıldı? Son dakika gelişmeler haber sitemizde…   BBCTürkçe’nin haberine göre; Mısır’ın 2011’de çıkan isyanların ardından tutuklanan eski Cumhurbaşkanı Hüsnü... Kaynak: http://www.haberola.com/husnu-mubarek-serbest-birakildi-18728.html
0 notes
byerr0r · 8 years ago
Text
HÜSNÜ MÜBAREK SERBEST BIRAKILDI
HÜSNÜ MÜBAREK SERBEST BIRAKILDI
Mısır’da 2011 yılında iktidardan devrilen Hüsnü Mübarek, altı yılın sonunda serbest bırakıldı. Uluslararası haber ajansları, Mübarek’in tahliye edilmesini son dakika olarak duyurdu. İdamla yargılanan mübarek, bir önceki yönetimi darbeyle deviren general Abdulfettah Sisi tarafından serbest bırakılmış oldu. Mübarek’in tahliye edildiği dakikalarda başkent Kahire’nin banliyölerinden birinde patlama…
View On WordPress
0 notes