#göz yası
Explore tagged Tumblr posts
gozleriminrengi · 1 year ago
Text
Yoruldum artık her şeyden herkesden herkesin o dediği güçlü kız olmaktan herkesin en ufak derdinde yanında olmaktan kendi derdimi umursamadan insanları dinlemekten onlar için çare aramaktan ilaç olmaktan yaralarını sarmak tan yoruldum biri çıkıp neyin var demedi biri çıkıp ne derdin var demedi biri çıkıp senin hiç mi derdin yok demedi en yakın arkadaşım bile bunu söylemedi en yakın arkadaşım bile azcikda olsa sorunumu bilirken bile üşütme geldi ama onlarda anliyorum her zman herkesin yanında gülüyorum her zaman derdim yok diyorum oysa dertlerin en büyüğü bende hayatımın kötü donemlerini yaşıyorum bu yıl hatta bu iki ay bilmiyorum ne oluyor hergün hergün gözlerimden yaş akıyor hergun ölmek istiyorum ama yapamıyorum ve niye yapamıyorum arkamda birakacaklarim için yine onları düşünüyorum ama artık öyle bı duruma gelmişim ki ağlamak canımın yanması bir iki dakikaya normal geliyor ama keşke hiç doğmasaydim keşke bu iki ayı yaşamasaydım keşke ölmeyi bile düşünecek noktaya gelmeseydim..
4 notes · View notes
hisboslugu · 1 year ago
Text
bu akşam rüyamda leylâ'yı gördüm, derdini ağlarken yanan bir muma; ipek saçlarını elimle ördüm ve bir kement gibi takdım boynuma, bu akşam rüyamda leylâ'yı gördüm. leylâ... elâ gözlü bir çöl ahûsu, saçları bahtından daha siyahtır. kurmuş diye sevda yolunda pusu, döktüğü göz yaşı, çektiği ahdır. leylâ... elâ gözlü bir çöl ahûsu. bir damla inciydi kirpiklerinde, aşkın ıstırapla dolu rüyası. bir başka güzellik var kederinde, bir başka âlem ki ruhunun yası, sessiz incileşir kirpiklerinde.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
32 notes · View notes
aynodndr · 8 months ago
Text
Tumblr media
Tarifsiz bir boşluk içinde.
Ne koysan dolmuyor biliyorum.
Biliyorum bir döksen gözlerini tufan.
Bir of çeksen yıkılacak karşıki dağlar
Araf'ta bir başınasın.
Ucu bucağı olmayan bir sırat önünde.
Bıçak sırtı bir yol git git bitmiyor.
Her günün bir mezar sorgusu
Her nefesinde bir hasretin türküsü
Ciğerini delip delip geçiyor.
Ne çoksun oysa.
Yalnızlığın kadar ne çok kalabalıksın bilmiyorsun.
Sana ait olmayan bir hayatı üstünden çıkarıp atmak kolay mı sanıyorsun.
Sana düşer mi sanıyorsun suladığın güller.
Gecesine ışık olduğun yüzler sana gün aydınlığı verir mi sanıyorsun.
Bekleme.
Senin seçimin her şey
Sen istedin ışık olmayı.
Seni haketmeyen yüreklere sen sarıldın gönül zoruyla
Sen öptün o gözyaşlarını.
Hem diline göz yaşı düşmeyen ne bilsin tuzda nasıl kavrulur yürek
Sessizliği içmeyen ne bilsin sesin rengini.
Şimdi dökeceksen gözlerini
Boğ dünyayı gözyaşlarınla.
Yıkılacaksa dağlar yerle bir olsun.
Kendine acımadın.
Şimdi kime bu merhamet.
Sen önce ölülerini göm.
Göm ölmüşlerini.
Selasız gömülenin yası tutulmaz.
Yılmaz Pirinççi
5 notes · View notes
dumanistik · 9 months ago
Text
uzun zaman oldu nasıl mı hissediyorum bes saniye ekranı izledikten sonra bunun cevabını bilmedigime karar verdim gözünde degersizligim beni üzüyo olsada her gecen gün degerin azalıyo olsada icimdeki atesi sindiremiyorum bütün hislerimin üstünü örtsemde hep bi yerde o ufak kıvılcım kalcak gibi hissediyorum baska iliski yapsamda bazı seylerin seni hatırlatmasına engel olamıyorum mesela kendime üzülüyorum beni istemeyenin pesinden bu kadar göz yası döken bi kız oldugum icinde hergün kendimden daha cok nefret ediyorum her masada sana karsı icimde tuttugum sevginin kimse bilmeden bana bıraktıgı buruk gülümsemeden de nefret ediyorum o kızla defalarca barısıp beni bi köseye atmandan da nefret ediyorum bilmedigin o kadar cok sey varki sana karsı neyse amınakoyim siktir etsene
0 notes
huseyincimensiirleri · 1 year ago
Text
     BAKIP DURMASIN Allı turnam selam söyle canana Boş yere yollara bakıp durmasın Biz bağlandık gurbet denen zindana Gayri benden yana hayal kurmasın Yakar içimizi gönül yarası Silsin göz yaşını tutmasın yası Mutlaka bulunur bizden alası Şad olsun dünyada yürek burmasın Söyleyin sevdasın saklayacağım Her gece yad edip koklayacağım Deli olup yıllarca ağlayacağım Hoyratı gönülden sevip sarmasın Söyleyin sevdasın içine gömsün Şu zalim gurbetin de ışığı sönsün Seveni ayıranlar mumlara dönsün Kurusun dalları sönsün onmasın Taş bassın bağrına  etmesin ahı Guret gecesinin  olmaz sabahı Sevenler her daim çekerler ahı Ah çekip de dizlerine vurmasın Sanmasın burada günün gün eder Bilmem ki Çimen’im nereye gider Her gün her saat de ahu zar eder O gülsün kafasın boşa yormasın
0 notes
can-imsin · 1 year ago
Text
LEYLÂ
Bu akşam rüyamda Leylâ'yı gördüm,
Derdini ağlarken yanan bir muma;
İpek saçlarını elimle ördüm,
Ve bir kement gibi takdım boynuma,
Bu akşam rüyamda Leylâ'yı gördüm.
Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu,
Saçları bahtından daha siyahtır.
Kurmuş diye sevda yolunda pusu,
Döktüğü göz yaşı, çektiği ahdır.
Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu.
Bir damla inciydi kirpiklerinde,
Aşkın ıstırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde
Bir başka âlem ki ruhunun yası,
Sessiz incileşir kirpiklerinde.
Ahmet Hamdi Tanpınar
1 note · View note
sencilruhlar · 1 year ago
Text
tanrı'yı zihninde öldürdüğünde göz yaşlarının yas için yeterli olmadığını anlıyorsun. iki elin kan içinde, tanrı'nın cesedi sırtındayken kimseye hesap da soramıyorsun, suçlunun sen olduğunu bilmene rağmen ben yaptım demek güç geliyor insana. insanın kini kendinden büyük bir şeye dönüşüyor o vakit. her zerrende bir anının yası, hepsine öfkeyle bakan gözlerin. derinin altındaki ruh sana ait değil nazif. kus karanlığını, hiçbir kâria uyandıramaz seni bu uykudan.
0 notes
estasamovera · 2 years ago
Text
mesela ben insanlardan artık sogumaya basladım cok sevdıgım ınsanlar vardı ama sımdı yok neden sadece soruyorum onca yasadıgımız olaylar hepsi sahte bir oyun muydu hani beni bir sercenın göz yası kadar cok seviyordun senin sevgin işte bu kadar yapamıyorsun anla korkagın tekisin herseyı o kadar hafife alıyorsun ki insanları asla umursamıyorsun banane diyorsun sende boylesin iste ama herseye ragmen iyiki tanımısım seni
1 note · View note
lrrmakk111 · 11 months ago
Text
ve günler geçmiş, aylar geçmiş.. genç kız bu geçen günlerde kendi elinden tutup düştüğü yerden kaldırmış kendini. toparlanmaya çalışmış ve toparlanmış da çokça. gündüzleri daha kolaymış her şey genç kıza, çünkü gündüzleri kalbindeki acıya göz yumarmış. kafasını başka şeylerle meşgul edermiş. en azından denermiş.. ama gece çökünce hüzün, genç kızın kırk yıllık dostuymuş misali gelip kapısını çalarmış. bu acıya karşı koyamazmış işte, fiziksel acıdan daha betermiş bu acı. kalbi sızlatır, içi kanatırmış. karşılıksız sevgi çok zormuş. insan sevdiği tarafından sevilmeyince baharlarını kaybedermiş. başı ilk kez okşanan bir çocuğun kırgınlığında bakarmış hayata. genç kız sevdiğine kavuşup da kaybetmiş onu, bundanmış ruhunun yetim kalışı. 'mutsuz değilim' diye tekrar etmiş kendi kendine genç kız. 'evet mutsuz değilim. ama mutluluğu onun yanında hissettim. onun yanında babasının parka götürdüğü o küçük kız olabildim. onun yanında kafa tuttum beni sevmeyen herkese. ben sadece ona giden yollarda ayaklarımı yaralar kaplayana kadar koştum. onun yanında hayat yaşanılır geldi gözüme. onun yanında kendim olabildim. onu alıp canıma katacak kadar çok sevdim. evet mutsuz değilim ama onun yanında hissettiğim o mutluluk bana çok uzak artık. sanki onu da kendinle alıp götürdün sevdiğim. canın sağolsun." genç kız çok çaresiz kalmış. yuvam dediği tarafından terkedilince başlamış onun yası. ve bir daha kimseyi kendine yuva yapmamaya söz vermiş. günler geçmeye devam ederken genç kız da beklemeye devam etmiş. bazen nasıl olduğunu bilmese de hissedermiş onu. bazen o gencin kokusu burnuna gelir yüreğini sızlatırmış. bazı hatıralar canını çok yakarmış. her gece o gence bir kez daha sarılabilmenin hayaliyle koyarmış başını yastığa. ve düşünceler sararmış dört bir yanını, acaba o gencin aklına hiç düşer miymiş? ' beni sevseydin nasıl olurduk acaba:) ne tuhaf değil mi bana hiç yabancı değilsin. sana hiç yabancı değilim. ellerini tanıyor bir kere ellerim. gözlerine dokundu gözlerim. beni ilk kez sen öptün.. her şey bir yana ama seninle buluştuğumuz o gecelerin birini ben hiç unutamıyorum sevdiğim. canım o kadar yanıyor ki anlatamam. senin yanındaydım ama yüzüme bakmıyordun. yanındaydım beni sevmiyordun. sevmediğini söylüyordun. sana uzattığım ellerimi tutmuyordun. ben her şeyi kabullenmiştim o gece. ama elimi tutmayışını kabullenemedim. neden bilmiyorum ama beni en çok bu kanattı. beni en çok bu yaraladı. en çok bu yaktı. ellerini tutunca hep sıcacık olurdu içim. senin ellerin buz gibi olurdu ama içimi ısıtırdı. o gece de elini her şeye rağmen tuttuğumda o sıcaklığı hissettim içimde. ve o an doldu gözlerim. aynı sıcaklığı belki senin hissedemiyor oluşun bu hayatta en sevmediğim ihtimal oldu. belki de gerçekten öyleydi bilmiyorum ama ben bu ihtimalleri düşlemekten de vazgeçemedim işte. beni sevseydin nasıl olurduk acaba:)' belki o genç geri döner, belki genç kızı sever. belki bu hikaye o gençle birbirlerini karşılıklı sevdikleri ve kavuştuları bir anı içerir. Allah'tan ümit kesilmez:)
bir gün uzak ülkelerin birinde bir kız yaşarmış. nehirlerin, denizlerin, ağaçların, çiçeklerin, hiçkimsenin bilmediği bir sırrı taşırmış içinde. kendi bile bilmezmiş bu sırrı. ve yine bir gün bu kızın kalbi onu henüz hissedemeyen bir gence tutulmuş. genç bilmezmiş kızın onu görünce yanan, kavrulan kalbini. gecelerce onun için gözyaşı döken gözlerini. onunla hayaller kuran zihnini. gözleri kızın yüzünden öteyi göremezmiş. her şeye inat kızın içi umut doluymuş. bir sebebi var diyormuş kız. onu sevmemin bir sebebi var. halbuki kız da gencin onu sevdiğini sanarmış hep. kabullenememiş yüreği sevilmediğini. umutla beklemiş. inanmış o gencin ona yeniden geleceğini. ve en sonunda gelmiş beklediği. kızın dört bir yanını mutluluk sarmış. sonunda sevildiğini düşünmüş. ama meğer o genç, kızı sevmeden gelmiş. kızsa olsun demiş, en azından yanımda, en azından her gece düşlediğim gibi tutabiliyorum ellerini, sarılabiliyorum kollarına. elbet demiş genç kız, elbet bir gün beni sever. fakat tahmin ettiği gibi olmamış. ayrılık rüzgarları genç kızı da bulmuş sonunda. içi kan ağlaya ağlaya teslim etmiş genci bu rüzgarlara. arkasından gözlerini yummuş gidişini görmemek için. ama ne fayda genç kızın kalbi kanamış. içi kopmuş. gözleri hüzün dolmuş. bu gencin sevgisizliği genç kızın omuzlarına kambur, içine yük, diline ah olmuş. ve sonunda eski günlere geri dönmüş. yeniden gecelerce ağlamış. yeniden genci gecelerce düşlemiş. ama bu sefer anıları da genç kızın kalbinde yer edinmiş. artık o gencin elini tuttuğunda nasıl hissettiğini bilirmiş. ona sarılmanın nasıl yuva hissettirdiğini bilirmiş. böylesi çok daha acı gelirmiş kıza. böyle olunca daha çok üzülür daha çok özlermiş onu. genç kız Tanrıya yalvarmış. genci ona getiren o rüzgarın yeniden esmesi için. dünya çok büyükmüş belki ama genç kızın umutları daha büyükmüş. dünya çok büyükmüş belki dışarı çıksa başka bir genci görecekmiş ama genç kızın sevgisi daha büyükmüş. genç kız bir kez daha o gencin kendisine gelmesini dilemiş. bu defa severek. sevip de dönsün istemiş.
12 notes · View notes
turkmenogluavm · 2 years ago
Photo
Tumblr media
*E V L Â T* İnsanoğlu keşke huzurla dolsa, Bu gün ne haldeyim sorma evlât! Yanlışı işleyen baban da olsa, Haksızın yanında durma evlât! Dertleşelim hele seninle, bir gel, Kum kalır, sonun da gider sel, Liderlik için teklif ederse el ! Kendini ileri sürme evlât ! Besmeleyle başlar mü'minin işi, Haramı çiğnemez unutma dişi, Fikir istemezse senden bir kişi, Çeneni boşuna yorma evlât! Sevildiğin yere her zaman gitme, Bağışlayıcı ol, sakın kin gütme, İncinsen de bile, hoş gör incitme, Gönül Kâbe derler, kırma evlât! Îyi bak dünya ya ne hâldedir, gör, Kendine duadan sağlam hisar gör, Gördüm insanoğlu gerçekten nankör, Vefâsıza gönlünü serme evlât! Tutmaz isen verme kimseye bir söz, Allah doğru gör diye vermiş iki göz, Kendi dertlerini aklın ile çöz, Kimseye sıkıntı verme evlât! Birden bire zengin olurum dersin, Sonra büyük sıkıntıya girersin, Hayat bir okuldur, iyi al dersin, Bilmediğin işe girme evlât! Dünya bir kuyudur görünmüyor dip, Sana bağlanana olma çürük ip, Nefis ister, âlem benim olsun hep, Haram işe hayal kurma evlât! Silesin gönülde var olan pası, Görenler unutsun, içinden yası, Her insanın olur bazen hatası, Dostun hatasını görme evlât! *Eşgünoğlu* baban eder nasihat, Gitmesin dilinden hiç bir zaman tat, Düşe kalka öğrenilir bu hayat, Düşene bir de sen vurma evlât! *Mevlût Eşgünoğlu* (Hacı Firdevs Türkmenoğlu Camii) https://www.instagram.com/p/CkdyBrRISR8/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
isimsizyazar123 · 5 years ago
Text
Guzel oğlum deme öyle sen benide çok sevmistin suana kadarki hayatimdakileri sevdim mi bilemiyorum diyosun ya unuttun mu sen ne guzel sevmiştin beni birinin gozlerine dusup harap olmasin diye kendini parcalamak demistin sen benim goz bebegimdin gozlerimdin biz birbirimizi uzmezdik ki zaten harap olmamizada gerek kalmazdi kelebegim biliyorum suan hayatinda biri var lanet olsun ki biri var o biri hep olucakti biliyodum ama beni unutma bizi unutma bizi boş sayfalarda birakma bizde özeldik bizde güzeldik unutsan yok oluruz bizi unutma ben her gun anılarımda tekrar tekrar yaşıyorum senk ilk görüşüm hala ilk gunki gibi aklimda seni ilk sevişim ilk sevişmişliğim hala dun gibi aklimda bitanem eger sen unutursan ben unutursam neden yasandi o hisler unutmayalım cok guzeldik sende kabul et bunu reddedemezsin bana sevmeyi oğreniyorum dedin bitanem hayirliyomusun biz sevgiyi seninle kucuk bi kutunun icinde bulmustuk yaraliydi yipranmisti icimize aldik onu her gun besledik her sabah uyandirdik her aksam uyuttuk bizimle beraber uyuttuk basucumuzda ilk gozlerime bakışını hatırlıyomusun kollarımda ağlamıştın deniz beni ne guzel seviyosun ben seni hak edicek naptim diye aglamistin iste sen o kutuyu acmistin bitanem hatirla sen cok unutmuşsun bizi cok bizsiz kalmışsın hatırla beni sev devrim icindeki en saf duygularla sev ve unutma ben beni hayatina al demiyorum tekrar olalim demiyorum ama o saf duygulara özel kutuya bi saydgımız olsun o ozel kutuyu sana ben verdim devrim şimdi icime bir baskasini koymus o ogretti diyosun ben o kutunun çarklarıyım o kızsa üstteki balerin bitanem kutunun kendisi benim ustundeki suse aldanma ustundeki sus yuzunden kutuyu unutma hatirla bizi sendn tek istegim bu kalbini hatirla inan bembeyaz bi ışık tertemiz bi umut küçücük bi heyecan ve bi damla göz yası bulucaksın biz artik bunlardan ibaretiz GOZLERINE YAZIK ETME diyosun ya kelebegim benim gozlerim sensin benim gozumden dusen her damla senin icin yazık degil onlar hislerim kutudan kalan kucuk parcalar ben unutmiycam sende hatırla kelebegim
1 note · View note
inmemoried · 3 years ago
Text
Aklima bu panel geldi cok duygusalim 🏋🏻‍♀️
Tumblr media Tumblr media
Az önce Kübra'nin bloguna girince üst bilgiyi gördüm ve hazirliksiz yakalandim agliyorum su an
13 notes · View notes
1906ftd · 6 years ago
Text
Tamı tamına 260 gün. 260 gündür gözlerim görmüyor seni. 260 gündür kulaklarım o güzel narin sesini duymuyor. 260 gündür burnumun direği sızlıyor. Kulaklarım çınlıyor,duyamıyorum. Gözlerim gidiyor,göremiyorum, ağlamaktan bulanık görüyorum o en güzel güldügün kalbimin bir köşesinde asılı duran fotoğraflarını.Ben sensiz neden yaşıyorum? Ben sensiz nasıl yaşayabiliyorum? Ben sensiz yaşayabiliyor muyum? Ölü müyüm yoksa? Ah canımın içi göz bebeğim. Kayboldun gözlerimin önünden. Ben seni bilemedim. Ben seni tanıyamadım. Kollarımda can verdin. Gözlerimin önünde. Ben bir şey yapamadım. Benim elimde hiçbir şey gelmedi. Diyorum ki keşke sen olmasaydın da ben olsaydım o motorda. Hayatın devam ediyor olacaktı. Ben yaşıyorum ama hayatım devam etmiyor. Biliyorsun birisi vardı hayatımda doğum günümden tam 6 gün önce hayatıma giren ve öl dese öleceğim birisi. Biz onunla yeniden beraberiz biliyor musun? Seni anlatıcam ona perşembe günü. Zaten biliyor ama seni nasıl sevdiğimi ve hâlâ senin için her gece gözyaşı döktüğümü bilmesini istiyorum. Sen benim can dostumsun. O da bana bu yolda eşlik eden yoldaşım. Sizi tanıştırmak isterdim ne güzel olurdu dimi? O da senin gibi naif biri. Eminim iyi anlaşırsınız. Perşembe günü sende gel olur mu? Yalnız bırakma beni. Beraber olalım. Hep beraberiz zaten dimi. Sen hep benim sol yanımda kalp diye taşıdıgımsın. Oraya furkan diye seslenicem artık. Kalbime konuşacam seninle. Sen duyarsın zaten birtanem. Bir hatıran yetiyor. O şarkıyı günde bilmiyorum kaç kere dinliyorum. Her dinlediğimde durduramıyorum kendimi alıkoyamıyorum. Hani diyolar ya ölene kadar seninleyim hep yanındayım diye. Asıl mesele öldükten sonra yanında olmaktır bence. Bir kişi gittiyse uğurlar olsun olmaz. Arkasından yası tutulur. Unutulmayana kadar. Tamam alışırsın da onun da bir adabı var. Hemen nasıl alışıyorsunuz be insafsızlar. O senin kardeşin,o senin evladın,o senin can dostun. Nasıl oluyor da beraber ölüm döşeğine geldigin insanı 2 günde unutabiliyorsun. O gün gözünüzden akan bir damla yaşa inanmadım biliyor musunuz? O kadar yapmacıksınız o kadar iticisiniz ki! O kadar iğrenç bir yapıya sahipsiniz ki! Sizden tiksiniyorum. Kardeşin uğurlanıyor ve sen 2 gün sonra oynaya oynaya rap söyleyip instastory atıyorsun. Ayıp. Gerçekten ayıp denen bir şey var. O izliyor bizi ya siz ne yapıyorsunuz. İyi misiniz? Onları boşver kuzum. Sen ölmedin. Sen benim kalbimde yaşıyorsun. Orası senin. İstediğin gibi kullan. Rahat ol bildiğin kalplerden değil...
8 notes · View notes
peseroj · 5 years ago
Text
Nevrotik İntihar
Geleceğe dair hayallerimi yitirmeye başlayınca, hayatın içinden biri gibi davranmaktan vazgeçtim. Beni heyecanlandıran, beni diri tutan hiç bir amacım yoktu. Ölümden başka hiç bir şeyi tahayyül edemiyor, gece gündüz bu düşünce ile yaşıyordum. Sabahları gözümü açtığımda aklıma gelen hep ölüm oluyordu. 'Öldü diyorlar' diye bir ses zihnimde dönüp dolaşıyordu. Peki neden insan kendi ölümünü, kendi zihninde bir haber misali dillendirir ki? Neden başkalarının ağzından duymak ister? Günün geri kalanında bu soruyu sorup durdum kendime. Önceleri beynimin kendini bu fikre alıştırmaya çalıştığını düşündüm. Bütün gece bunu kurguluyor ve sabah gözümü açar açmaz 'öldü diyorlar' diyordu. Muhtemelen bir süre sonra bu durumun yarattığı kaygılar ortadan kalkacak ve ben eyleme geçerken tereddüt etmeyecektim ve bir sabah insanlar uykularından uyandıklarında bu haberi alacaklardı. 'İnsanlar bu haberi alacaklardı!' Aman tanrım bu çok önemli bir sorundu. Kim, nasıl karşılayacaktı bu 'kötü' haberi? İşte ikinci aşama dedim ve başladım bu haberin insanlara ulaştığında verdikleri tepkileri hayal etmeye. Hepsi çok üzülüyordu. Kimisi göz yaşlarına hakim olamıyor, kimi 'bunu neden yaptın' diye bana kızıyor, kimi ismimi haykıra haykıra ağıt yakıyor, kimi şoka giriyor, kimi telefona sarılıp beni arıyor inanamadığı için, kimi de 'keşke kulak verseydik ona; böyle olacağı belliydi' deyip pişmanlık duyuyordu lakin hepsi bir kaç gün sonra unutup normal hayatlarına dönüyorlardı. Çok üzülüyorlardı ama! Ya da ben kendimi buna inandırıyordum. Haksızlıkta etmek istemiyorum çünkü annem çok üzüldü. Haberi alınca dayanamadı, fenalık geçirdi. Hemen hastahaneye kaldırdılar. Uzun bir süre inanamadı. Ta ki mezar taşımı görene dek. İşte o an çaresiz kabul etti. Yıllarca yasımı tuttu ama oda yüreğinin acısı soğudukça, çevresinde yeni hayatlar yeşerdikçe unuttu beni. Bu durumu kabul etmem zor oldu açıkçası. Düşünsenize anneniz sizi unutuyor. Yapacak bişey yok. Bir ömür bu yası tutamaz ya. Hem zaten ne kadar ömrü kaldı ki onun da! Canım annem, keşke senle beraber gidebilsek buralardan. İçine düştüğüm bu karanlık, gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Sürekli bu anı düşünüyor, durmadan insanlara bu haberi veriyordum. Bazı dostlarıma çok üzülüyor, bazılarına ise öfke duyuyordum. Artık iyiden iyiye henüz gerçekleşmeyen bir ölüm üzerinden insanlara gerçek tepkiler geliştirmeye başladım. Arama mesafe koydum onlarla. Bazı dostlarımı daha çok sevdim mesela ve onlara küçük hatıralar bırakmaya başladım. Ben öldükten sonra belki teselli olur diye. Belki de beni unutma süreci biraz uzar umuduyla. Bu biraz bencilce biliyorum ama kolay kolay da unutulmak istemiyorum. Unutulmak istemiyorum! Ulan ölüm nedir? Yok olup gitmek, bu dünyadan silinmek değil mi? O zaman ne diye unutulmak istemiyorsun ki! Bu işte bir terslik olduğunu farkettim. Ben ölmek istemiyordum, ben insanların dünyasında edindiğim yerin ne kadar olduğunu merak ediyordum. Sabahları beni uyandıran o haber bile kesinlik içermiyordu. Bir dedikodudan ibaretti. 'Öldü diyorlar'... Eeeeeeee? Öldüğüne dair kesin bir bilgi yok, öyle diyorlar. Bunu farkettiğim an dünya başıma yıkıldı. Ne kadar alçak, aşağılık, zavallı bir adammışım meğer. Düştüğüm yalnızlık halinden insanların bana olan sevgisini ölçerek, belli ki bu duruma sebep onlar olduğuna inanıyorum, intikam almaya çalışıyorum. Düştüğüm bu durum ölümden beter. İnsan ölümü arzularken bile egolarından sıyrılamıyorsa neye yarar onca yaşanan gün, söylenen sözcük, hisler. Boşa yaşanmış bir ömrün faturasını başkalarına çıkarmayı nasıl becerir insan? Oysa ölüm çok dürüsttür. Gerçeğin ta kendisidir. İçinde yalan, ihanet, korku barındırmaz. Peki ben ne yapıyorum? Kendi ölümümü bile boka buluyorum. Yani ben şimdi yaşasam ne olur, ölsem ne değişir!
1 note · View note
ahbapboyama · 6 years ago
Text
göz
yaklaşık 40 gündür aynı yazıları tekrar tekrar okuyorum. öğrenmenin yası da olmuyor.
"öyle bir ölmek ölündü ki ahbapları yarıya indirmek zorunda kalındı"
- miş gibi kokuyor lan..
"seni okuyamaz olalı bizi okuyorum" 
 - biz gibi soğuk..
"aklında her harfi tek tek silmek var, silmiyor. kırkbingün daha okumak, anlamak istiyor. ve zaten zihnindeki mıhları sökecek kerpeten yok."
4 notes · View notes
vurguni · 2 years ago
Photo
Tumblr media
İnsanlığa kan ve göz yası olan hiçbir şeyi. Unutmadık. Sizleri Satır satır, yazıyorum Yüreğimin soğuk duvarlarına Önce Umudun resmini çizdiğiniz! Gözlerinizi çiziyorum dağlara. Bedenim Göçük altında kalmış gibi Bazen dayanılmaz sancılar Bazen çekilmez bir yürek sızısı Bazende intihar eyleminde içimdeki çocuk.. Sonra ! Sizsizliği anlatıyor Baktığım bütün sokaklar Derinden gelen Çığlıklar başlıyor icimde Gözlerimde hıçkırıklar, Dilimde; Yarınsızlığa ümitsiz türküler.... Abdullah Oral https://www.instagram.com/p/CgPp2qrMoK2/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes