#evrenin anlamı
Explore tagged Tumblr posts
belkidebirharfimben · 4 months ago
Text
Kıyametin ilk alameti kimdir?
Aleyhissalatuvesselam Efendimiz kıyametin ilk alametidir. Çünkü o ahirzaman peygamberidir. Kendisiyle kıyamet arasındaki yakınlığa mübarek parmaklarıyla işaret buyurmuştur: "Ben, size, kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim." Mübarek Zâtı öyle olduğu gibi mübarek ümmeti de öyledir. Mübarek ümmeti öyle olduğu gibi mübarek nev'i de böyledir. Evet. İnsanlık da kıyametten önce dünyanın gördüğü son misafirdir. Final bizimle yapılacaktır. Hem biraz da bizden kaynaklanacaktır. Zira mürşidim bir yerde der: "Beşer, bir taraftan arzın şifası için bir ilâç iken, diğer taraftan ölümünü intaç eden bir zehirdir." Demek ibadetimiz kainatın nihayetindeki kemal olduğu gibi isyanımız da felaketinin müessir sebebidir. (Sebep olduğumuz çevresel felaketlere dikkat edenler şu sırrın sırrını hemencecik derkederler.)
Bu hususu bazı inkârcılar lakırdı ediniyorlar arkadaşım. Herşeyin insan için yaratılmış olmasının mümkün olmayacağını, çünkü, varlığının evrenin yaşı karşısında çok az bir vakit kaldığını söylüyorlar. Onlara göre hazırlık dönemi fazlasıyla uzun. Ve insanlığın ömrü övünmek için fazlasıyla kısa. Peh, peh, peh. Lakin ıskaladıkları birşey var: Ehemmiyetin ölçüsü 'hayat sürülen zaman aralığı' olmak zorunda değildir. Nihayetinde biz müslümanlar dehrîyyûndan değiliz. Zamana tapmıyoruz. Zamanı da maddeyi de halkeden tek bir Allah'a iman ediyoruz. Öyleyse değerlilik kıstası olarak 'varlık süresini' kabul etmeye mecbur değiliz. Bize göre birşeyin önemi Allah'ın ona verdiği kıymetle ilgilidir. Allah ona 'daha kıymetli' olduğunu buyurursa bir ân-ı seyyale bütün zamanlardan önemli olabilir. Bir tane birçoğu aşabilir. Nitekim yine kudsî metinlerimizde buyrulmuştur ki: "Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır." Ve yine denilmiştir ki: "Bazen, ağır şerâit altında, düşman karşısında bir saat nöbet bir sene ibâdet hükmüne geçebilir." Öyleyse, şuraya dikkat, 'fonksiyonu maddeye önceleyen bir itikadımız var' demektir. Evet. Biz, sayıca ne kadar az olursa olsun, insanı dağa-taşa, ota-ağaca, böceğe-sineğe önceleriz. Çünkü onun Rabbin katındaki fonksiyonunu önceleriz. Fonksiyonunu yerine getirdikçe de giderek eşsizleşir. Getirmezse, ne yazık ki, 'herhangi'leşmiş olur.
Biraz da insanın kainatın merkezinde olmasıdır bizi böyle cesaretle konuşturan. Ne yönüyle? Maddesi yönüyle değil. Coğrafyası yönüyle değil. Bilmek yönüyle. Kulluk yönüyle. Hatta hayal yönüyle... Öyle ya, anlamanın merkezinde insan vardır, bunu kâfirler bile kabul eder. Eteğimizdeki şu çeşit incilerin âlemlerde dengi yoktur. İşte bu! Merkeziyetimizi 'varoluşun başından sonuna herşeyin maddeten merkezinde olmayışımızla' gözden düşürmek isteyenlere 'merkeziyetin bu şeklinin zorunluluk olmadığını' ifade ederek karşı koyarız. Biz, Cenab-ı Hakkın mahlukatı yaratmaktaki amacının merkezindeyiz, yoksa maddesinin merkezinde sayılmayabiliriz. (Dünya da coğrafî olarak evrenin merkezinde olmak zorunda değildir.)
Yaratmanın manevî merkezinde olansa yalnız Allah'tır. Herşey Ondan gelir ve Ona döner. Müslümanlar, hâşâ, kendilerini böyle bir yere koymuyor. Müslümanlar kendilerini meyvenin ağacı için oluşturduğu amaç/anlam merkeziyeti gibi bir ölçüyle değerlendiriyorlar. (İnsanlık içinde de insaniyet-i kübra olan İslamiyeti böyle değerlendiriyorlar.) Herşey nihayetinde Necip Fazıl merhumun mısralarına bağlanıyor: "Son Peygamber, son Peygamber! İlk olunca sona geldi. Nur, fezayı tutan çember, Ondan gelip Ona geldi." Süreç tamamlanırken sahneye çıkmamız boşuna değil yani. Aksine süreçler böyle tamamlanırlar zaten. Halkalığın şanında bu vardır. Bu bir sırr-ı kavuşmadır. Başlangıçla son bir olur. Ancak böyle 'son' olur. 
Elbette kainatın bizden başka amaçları da var. Bir kere Rabbü'l-Âlemîn'in nazarında ifade ettiği anlamlar var. Ona aynalığı var. Onu zikredişi var. Ona ibadeti var. Biz, bu şiirin en güzel mısrası olmakla, asla şiiri kendiliğimize hasrettirmedik. Fakat "Şiirin akışı bizi haber veriyor!" dedik. Bunu da Subhaniyet sahibi Şairinin varlığına bir delil saydık. Çünkü o da böyle saydı: "Rabbiniz ki, size yeri bir döşek, göğü bir tavan yaptı. Gökten bir su indirdi. O suyla size ürünlerden rızık çıkardı. Bütün bunları bile bile kimseyi Allah'a denk tutmayın." Âmenna. Şiirin tamamı, evrenin başından sonuna, Onu övüyor, Onu anlatıyor, Onu tesbih ediyor. Hakettiği senayı Ustası olarak önce O seyrediyor, işitiyor, takdir ediyor. Şu manaya değil milyonlar sene, milyarlar sene de olsa yetmez, çünkü sonsuzu sonsuza anlatmaya kelimeler yetmez. O anlamda, evet, biz yokken evren elbette âtıl kalmadı arkadaşım. Kainat fonksiyonunu yine görüyordu. Vazifesi olan ibadetleri yapıyordu. Melekler dönüyordu. Semekler yüzüyordu. Yalnız çorbanın son tuzu eksikti. Gelişimizle kıvamı tamam oldu. Gidişimizle de görevi tamam olacak..
3 notes · View notes
ruhsalseyler · 2 months ago
Text
0 notes
otadam · 3 months ago
Text
Ne zaman anlam arayışına düşsek, o kadar çok anlamsızlıkla karşılaşıyoruz ki, bir noktada bu arayışın kendisi bir aldatmacaya dönüşüyor. Yalanların, maskelerin ve yetersizliklerin içinde kaybolan bir arayışın köleleri oluyoruz. Anlamı, kendimizi bulmak için uğraşırken, aslında var olan tek şey, bir kargaşanın içindeki kördüğümden başka bir şey değil.
İçsel bir boşluğun içinde kaybolmuş insanın çığlığı, kendi varoluşunun anlamsızlığına karşı bir isyan gibi. "Neden buradayım?" sorusunun cevapsız kalışı, her şeyin temelsiz ve gereksiz olduğuna dair bir inanç yaratıyor. Bu çırpınış, evrenin, hayatın, hatta kendi varlığımızın bile bir şaka olduğunu düşündürüyor.
Anlam arayışımız, kendi kendimize kurduğumuz bir tuzaktan başka bir şey değil. Her keşif, bir adım daha karanlığa, daha derin bir boşluğa götürüyor bizi. Yüzeydeki gerçeklik maskesini kaldırdığınızda, gördüğünüz şey; bir kaos, bir boşluk, kısaca bir hiçlik. Her şeyin, her şeyin boşuna olduğunu anlamak, her an bir şüpheyle karşılaşmak, zihninizdeki sürekli bir bıkkınlık yaratıyor.
Bir anlam bulmaya çalışırken, aslında en büyük anlamsızlığı yaratıyoruz. Kendimizi bir döngüye sokuyor, her soruda biraz daha kayboluyoruz. Bu arayışın sonunda, bir yerlerde, belki de en temel gerçek, her şeyin anlamsız olduğu gerçeğidir. Sonuçta, kendi kendimizi kandırmak, kendi içsel boşluğumuzun derinliklerine çekilmekten başka bir şey değildir.
Sonuçta, belki de aradığımız anlam, aslında hiçlikten başka bir şey değildir. Bu çığlığın içinde, bu anlamsızlıkta, kendi içsel karmaşamızda sıkışıp kalıyoruz. Ve belki de en büyük gerçek, anlam arayışının kendisinin, bir anlamın olmayışıdır.
Sahi sen ne arıyorsun?
7 notes · View notes
sadecekinyass · 6 months ago
Text
aynca, sadece İslam dinin­de bile doksan dokuz adı olan bir varlığın çok kalabalık olduğu­nu düşünür ve layık oldukları mutlak yalnızlığın tanrı'nın evreni­ni reddetmekten geçtiğine inanırlar. ruhlarını yaratmış olduğunu bildikleri halde tanrı'nın beceriksizliğine ortak olmamak için onu umursamaz, aralarına almaz ve kendileriyle oynatmazlar. yaratılmış evrenin içinde bir araya getirilmiş insan, dünya ve hayatın hiçbirini heyecan verici bulmayan piçler, "hayatın anlamı nedir?" olan insanlığın temel sorusunun yanıtını merak etmez ve aramazlar çünkü hayatın anlamının da en az hayatın kendisi ka­dar aptalca olduğunu bilirler.
7 notes · View notes
oguzatayinruhu · 8 months ago
Text
Bir ütopyaydı dünya. Varla yok arasından sızan zaman gerçekliği bozuyordu ama haritasına asılacak sınırsız fotoromanlarla fark ediliyordu uzaydan. Enteresan bir çağın kapanışında keşfe çıkmış bir astronot gibi girdin kapıdan, elini kılıcını sallayan komutan gibi kaldırdın. İlk kez bir gölgenin canlandığına şahit oldum, inanmayantanrısızbirkeşişinsonduasıkabuloldu. Yaşam hangi mitolojik öyküye göre şekil aldı bilmem fakat varlığım tinsel anlamda seninle ilk hücresini doğurdu. Heyecandan eski kitaplar yandı, paslı isim çivileri döküldü de geriye sadece anlamı henüz çözülemeyen gelecek lisanı kaldı.
Bir ütopyaydı dünya ve ilk kez bir hayalin kanlı canlı dirilişine şahit olmanın kıyameti koptu bilmem kaçıncı evrenin bilmem kaçıncı rüyasını gören yasaklarında.
17324
7 notes · View notes
unsuzpiyanist · 3 months ago
Text
umarım bir gün gerçekten mutluluğu tadarız:) içimizde kendimizle verdiğimiz savaşın bir anlamı olduğunu düşünürüz. umut hissederiz içimizde. sevildiğimizi hissederiz. geç kalmayız umarım hayata. hayatta vazgeçtiğimiz benliğimizi, zaman zaman yargıladığımız kendimizi örtecek mutlu anılar biriktiririz. güzel bir parça bırakmayı başarır mıyız evrenin hafızasında?? mutlu olduğunuz anları düşünebiliyor musunuz?? umarım kaderimiz bize bunları düşünebileceğimiz, gökyüzümüzde mutluluğa dair bir parça bırakabileceğimiz bir son yazmıştır.
2 notes · View notes
marie-y · 3 months ago
Text
Evren bize bu günü yasaklı kıldı. Bir yıl geçti aradan. Kırgınlığımızın üzerinden de 12 ay. İlk buluşmamız olacaktı bugün. Pencerenin orada durarak senin gelmeni beklemiştim... Ama anlaşılan yağmurun hırçınlığı buna izin vermeyecek. Bu... bu bizim için mi? Bir uyarı, bir sitem mi? Seninle birlikte olamamam için...? Geçen her saniyeyle umudumu, zehir kaplıyor gibi. Biliyor musun... aslında, Boynumdaki asılı duran çiçeği soldurmak istememiştim. Eskiden vardı anlamı bu boynumda asılı duran şeyin Dışımdan kabul etmesem de sevmiştim. Fakat şuan havanın koyuluğu o kadar, O kadar korkutuyor ki... O kadar... o kadar korkuyorum ki, Bu evrenin ikimizin bir daha yan yana durmasına izin vermeyeceğine
3 notes · View notes
nedememlazim · 6 months ago
Text
Hayatımın Anlamını Arıyorum - Prelüd
Bu süreci instagramda paylaşayım, kısa videolar çekeyim gibi düşüncelerim vardı. Ama kendime dönüp baktığımda yazmayla aram her zaman daha iyi oldu, video çekmektense. Neden bu sürecimi kaydedip paylaşmada yazıyı kullanmıyorum diye bir düşündüm. Sanırım izleyici arıyorum ya da seyirci. Daha fazla insana ulaşacağını düşünüyorum orada, buradansa. Ama çok kontrolsüz ve kendi kimliğimi de açık ederek bu riski almak fikri bana korkutucu geliyor. Öyleyse en iyi bildiğim şeyle, yazmakla işe koyulayım. Belki burayı okuyanlar kendilerine dair bir şeyler bulurlar. Hem anonim olarak yazmak beni de daha rahat hissettirir.
Kısa bir özet geçeyim. Hayatın anlamı araştırmaları üç temel kavramdan bahsediyor: Tutarlılık, amaç ve önemlilik.
Sürecimin başında her birini 5 üzerinden puanlamam gerekirse
Tutarlılık 3/5:
Hayatımda yaşadıklarımın yapboz parçaları gibi birbirini tamamlayan, ardı sıra anlamları olan olaylar olduğunu düşünmesem de benim aklımın almayacağı büyük resimde bir yeri olabileceğine inanıyorum. Burası inancımdan beslendiğim bir yer. Allah en iyisini bilir, o bizim için hayırlı olanı bilir, şer bildiğimizde hayır olabilir gibi inanca dair temel kaidelerle günü kurtarıyoruz.
Amaç 3/5:
Seküler olsaydım buraya daha düşük bir puan verebilirdim ama yine sağ olsun din imdadıma yetişiyor ve amacımın Allah'ın rızasını kazanmak olduğu suflesini veriyor bana. Buradan da biraz kurtarıyoruz. Eksik kalan 2 puan, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama kısmına dair. Bu dünyada ne yapmam gerekiyor sorusu cevaplanmayı bekliyor.
Önemlilik 1/5:
Geldik zurnanın zort dediği yere. Bu hayatta bir önemim, bir farkım, bir significance'ım olduğuna dair inancım. Buraya önceden var olmama argümanıyla bakıyordum, yani eğer ben var olmasaydım her şey olduğu gibi işlemeye devam ederdi. Süpervizörüm bu argümanın "zaten bir kere var olduğum için" anlamsız bir temel teşkil ettiğini söyledi. Burayı biraz daha düşüneceğim. Chatgpt'nin dediği ise var olmak çok düşük bir ihtimaldi ve istatistiklere meydan okuyarak buradayız. Ve kelebek etkisi, yaptığın bir eylemin zincirleme çığ etkisi. Var oldun, bir şey yaptın ve dünyaya imzanı çoktan bıraktın.
Burada yaşadığım sorunun kurduğum ilişkilerin de yüzeyden derine inmesine izin vermemekle alakalı olduğunu söylüyor süpervizörüm. Yani oradan o kadar korkuyorum ki ilişkileri değersizleştiriyorum. Bir açıdan doğru. Kedimizi çok seviyorum ama ara ara aklıma "bu kedi olmasaydı başka bir kediyi çok seviyor olacaktım", "bu kedi ölünce yenisini de çok seveceğim" diye geliyor. Onun ölümlülüğüyle, bu hayattaki eşlikçiliğinin bir gün muhakkak bitecek olduğu gerçeğiyle böyle başa çıkabiliyorum.
Ve sonra absürt denilen kavrama baktım. Hayatın absürtlüğü. Bunu bir felsefe dersinde hocamız şöyle anlatmıştı. Babanız ölmüş, cenaze evinde pide dağıtılmış, yediğiniz pideden ishal olmuşsunuz, cenaze evinin tuvaletinde oturuyorsunuz. İşte bu hayatın absürtlüğüdür demişti.
Bundan bir milyon yıl sonra şu an yaptığımız herhangi bir şeyin bir anlamı olacak mı? Evrenin yaşına göre dünyanın yaşamı bir göz kırpması kadar sürüyor. Dünya yok olacak, güneş sistemi yok olacak, varlığımız, bıraktığımız bırakmadığımız her şey uzay boşluğunda tuz ve buz olacak. Burası yine neyse ki dinle biraz dindirebildiğim bir acı. Biz öleceğiz ama ruhlarımız ebedi bir hayat yaşıyor. Peki cennette sonsuza kadar kalmak ne demek? İşte beynin error verdiği yerler.
3 notes · View notes
felsefesitesi · 1 year ago
Text
DMY Felsefe yeni yazı
DMY Felsefe, yeni felsefeler :) : https://www.dmy.info/hayatin-maddenin-ve-evrenin-anlami-ne-oluyor-diye-bakmaktir/
Hayatın, maddenin ve evrenin anlamı ne oluyor diye bakmaktır
Tumblr media
Anlam, dilsel bir sorundur ve her sembolün anlamlı olması gerektiği varsayımı kültürel bir hatadır, ancak arayışın arkasında bir gerekçe vardır. Önemli olan sözlük tanımı ya da anlamsal açıklama değil, yaşama motivasyonudur. Soruların tamamı kelimenin tam anlamıyla sorulmuyor, bazıları mecazi olarak, bazıları ise bilmeden soruluyor. “Hayatın anlamı nedir” sorusu bilinmeyen bir sorudur, ne talep edileceğini bilmeyendir. Harika bir soru olmasa da, önemli bir çabadır. Yaşamın içeriği kelimelerle anlatılmayacak kadar büyük ama yine de kuşatıcı kelimeler, en azından neye benzediğini gösteren bazı işaretler vardır. Bazıları bir oyun olduğunu öneriyor, bazıları bunun bir test olduğunu söylüyor. Deney, simülasyon, mutluluk, gelişme, din gibi alternatifler
5 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year ago
Text
CENNET 
mutluluk bir süreç değil bir andan ibarettir. arzulanan bir nesneye, bir eyleme, bir amaca ulaşmak mutluluğu getirebilir ama mutluluğun kalıcı olması mutluluğun tanımına tarifine ters bir olaydır.  yani siz mesela göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızları çok arzu ediyorsanız, hayal ettiğiniz cennette ya da yer yüzünde sizin için cennet ama o kızlar için cehennem olacak herhangi bir ortamda, alacağınız haz / mutluluk oranı marjinal faydası kadardır.  çalışmak istediğiniz pozisyon, almak istediğiniz telefon, almak istediğiniz araba, evlenmek istediğiniz adam, v.s. bütün bunlara çabalamadan arzu ettğiniz anda ulaşabildiğinizi düşünün, mutlu oldunuz. sonra bir daha istediniz, bir daha istediniz, bir daha bir daha derken istediğiniz şeyin sizin için anlamı her seferinde azalacaktır.  yer yüzünde, bildiğimiz gözlemleyebildiğimi, tecrübe ettiğimiz bu hayatta bu türden maddi objelere ve hizmetlere arzu ettiği anda ulaşabilen insanları mutlu eden şeyin daha başka amaçlar olduğunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz, birkaç ultra zenginin biyografisini karıştırmanız yeterli olacaktır.  tarif edilen cennette hayır işi yapamayacağınız için, insanlık için yeni bir teknoloji geliştiremeyeceğiniz için ve etrafınızdaki herkesin her istediğinin istediği anda olabildiği bir ortamda bir amacınızın olması mümkün değildir.  dolayısıyla bir an için doğru olduğunu kabul etsek bile dinlerde tarif edilen cennet sonsuz bir amaçsızlığı tarif etmektedir. bu da sürekli intihara meğilli ama intihar etme şansı olmayan sizin gibi birçoklarıyla bir hapise tıkılmak gibidir.ebedi olmak sonsuz olmak nedir allah askinda. herhalde o zamanda sonsuzlugu tam olarak kavrayamiyorlardi ki bircok din ebedi bir cenneti inananlarina vaat etme gafletine dusmus. sonsuz dedigin sey milyon, milyar, trilyon, gogolplex'ten falan sonsuz kere daha fazladir. sadece insan aklinin algilamasini birakin, evrenin bile sonsuz olup olmadigini bilmiyoruz. yani fiziksel olarak imkanli bir sey mi o bile bilinmiyor. sonsuz bir yasam herhalde olumden daha kotu olan tek alternatif. her seyi ama her seyi sonsuz kere tekrarlamak. sonsuz kere sevismek artik ve sonsuz kere daha sevisecek olmak, sonsuz kere eglenmek, mutluluklar yasamak (cennette boyle olacagi iddia edildigi icin bunlari diyorum) izdirap olurdu. ayrica sonsuza kadar yasamak sonsuz kere olmekten farksiz zaten. hangimiz kac yil gerisini ne kadar hatirlayabiliyor ki zaten? yasadigin her seyi unutuyorsun belirli bir sure gecince. cennette de aynisi olmayacak mi? olmayacaksa ve hatirlayacaksak yine cok aci sikintidan patlariz cunku tekrar tekrar yapmaktan. en azindan unutmak bir nebze daha iyi, ama o da surekli olmeyi kabullenmekten farksiz. sonuc olarak manasiz bir kavram cennet. sonsuzluk, ebedilik diye bir sey olamaz.
( not: gönderi arşivimde cennet cehennem adilmidir başlıklı yazımı da okuyabilirsiniz)
Tumblr media
5 notes · View notes
dengesizim · 2 years ago
Text
bi de "elinden geleni yapıp geri kalanı evrenin enerjisine bırakıyorsun ☺️" ayakları var ya ulan ben elimden geleni yaptıktan sonra evrenin bana göndermediği enerjiyi s*kiyim lan elimden geleni yaptıktan sonra gönderdiğim enerjinin ne anlamı kalıyo zaten bi de başımı ağrıtıyolar "yhaaa sen yeterince inanmamışsındır bir dahakine bütün kalbinle inan dünyada sevginin çözemeyeceği şey yoktur ☺️" diye
5 notes · View notes
saatanlami · 2 years ago
Text
Saat Anlamı 11.11 Nedir?
Saatler, hayatımızın bir parçası haline gelmişlerdir. Saatler, zamanı ölçmek için kullanılırlar ve günümüzde hemen hemen her evde, ofiste, okulda veya kamusal alanda bulunurlar. Ancak bazı insanlar, saatlerin daha derin bir anlam taşıdığına inanırlar. Bu makalede, saat anlamı 11.11'in ne olduğunu ve bu sayının insanlar için neden önemli olduğunu ele alacağız.
İçerik Tablosu
Saat Anlamı 11.11 Nedir?
Sayıların Sembolik Anlamları
Sayı 1'in Anlamı
Sayı 11'in Anlamı
Saat Anlamı 11.11 ve Spiritüel Uyanış
Spiritüel Uyanış Nedir?
11:11 ve Spiritüel Uyanış
Saat Anlamı 11.11'in Anlamı Neden Önemlidir?
11.11'i Gördüğünüzde Yapmanız Gerekenler
11.11 ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Soru 1: 11.11 görmek ne anlama gelir?
Soru 2: 11.11 görmek spiritüel bir uyanışın işareti midir?
Soru 3: 11.11'i görmek ne kadar sık olmalıdır?
Soru 4: 11.11 dışında başka sayıların spiritüel anlamları var mıdır?
Soru 5: 11.11 sayısı diğer sayılarla birleştirilerek farklı anlamlar taşıyabilir mi?
Sayıların Sembolik Anlamları
Sayılar, insanlık tarihi boyunca sembolik anlamlar taşımışlardır. Antik çağlardan beri, sayılar astrolojide, matematikte, dinlerde ve daha birçok farklı alanda önemli bir role sahiptirler. Bazı sayılar, diğerlerine göre daha fazla sembolik anlama sahiptirler.
Sayı 1'in Anlamı
Sayı 1, yeni başlangıçlar, kendini keşfetme, liderlik ve güç gibi anlamlar taşır. Bu sayı, bireyselliği ve kişisel özgürlüğü simgeler. Ayrıca, sayı 1, zeka, yaratıcılık ve başarıyla da ilişkilidir.
Sayı 11'in Anlamı
Sayı 11, spiritüel bir anlama sahiptir. Bu sayı, zeka, sezgi ve spiritüel uyanışla ilişkilidir. Aynı zamanda, sayı 11, spiritüel olarak yükselme, içgörü, manevi rehberlik ve kehanetle de bağlantılıdır.
Saat Anlamı 11.11
11.11 saatini sık sık görüyorsanız, bunun bir tesadüf olmadığına inanabilirsiniz. Günümüzde birçok insan bu sayıların tekrarlı görülmesiyle ilgili birçok inanışa ve efsaneye sahiptir. 11.11 saati de bunlardan biridir. Bu yazıda, 11.11 saatinin farklı anlamları ve inanışları hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
11.11 Saati ve Sayıların Anlamları
Birçok kişi, 11.11 saatinin aynı sayıların yinelenmesi nedeniyle büyüleyici olduğuna inanır. Numeroloji, sayıların gizli anlamlarını ve enerjilerini inceleyen bir alandır ve 11 sayısı özellikle spiritüel bir sayı olarak kabul edilir. 11 sayısı, yüksek sezgi, yaratıcılık, ilahi rehberlik ve yüksek bir enerji seviyesi ile ilişkilendirilir. 11.11 saati ise, bu enerjinin iki katına sahip olması nedeniyle özellikle güçlü bir anlama sahiptir.
11.11 Saati ve Evrensel Uyum
11.11 saatinin görülmesinin, evrensel uyumu yakalamakla bağlantılı olduğuna inanılır. Uyum, zihin, beden ve ruh arasındaki uyumun yanı sıra evrende olan her şeyle uyumlu olmak anlamına gelir. Bu saatleri görmenin, evrenin size yol göstermesi için bir işaret olabileceği düşünülür. Bu nedenle, 11.11 saati, kişinin bir şeylerin değiştiğine ve yeni bir yola girmenin zamanının geldiğine işaret edebilir. https://saatanlami.net/11-11-saat-anlami
4 notes · View notes
ruhsalseyler · 2 months ago
Text
0 notes
nuri-koroglu · 27 days ago
Text
Tumblr media
Kuyrukluyıldızlar: Evrendeki Gizemli Gezginler
Kuyrukluyıldızlar, geceleri gökyüzünde görülebilen ve parlak kuyruklarıyla insanları kendine hayran bırakan gök cisimleridir. Eski çağlardan beri mistik bir yeri olan bu cisimler, göç eden yıldızlar gibi hareket eden ve bazen felaketlerin habercisi olarak düşünülen doğa olaylarıdır. Aslında kuyrukluyıldızlar, Güneş Sistemi’nin sınırlarından bize doğru gelen ve milyarlarca yıldır var olan, yoğun buz ve toz parçalarından oluşur.
Kuyrukluyıldızların Yapısı ve Oluşumu
Kuyrukluyıldızların merkezi, katı bir çekirdek olan nükleus adı verilen kısımdır. Bu çekirdek; su buzu, karbondioksit, metan, amonyak ve toz gibi maddelerin bir karışımından oluşur. Kuyrukluyıldızlar Güneş’e yaklaştıkça, çekirdekteki buz buharlaşır ve bu gazlar koma adı verilen bir atmosfer oluşturur. Bu, kuyrukluyıldızın parlak ve belirgin bir hale gelmesini sağlar. Güneş’ten gelen rüzgarlar ise bu gazları geriye doğru iter ve kuyruk olarak bilinen kısmı meydana getirir. Kuyrukluyıldızın kuyruk kısmı her zaman Güneş’ten uzağa doğru oluşur, bu yüzden hareket yönüne göre değişebilir.
Güneş Sistemi’nin Bir Parçası
Kuyrukluyıldızların çoğu Güneş Sistemi’nin en dış kısmında, Oort Bulutu veya Kuiper Kuşağı olarak bilinen bölgede yer alır. Oort Bulutu, Güneş Sistemi’nin en dış sınırını kaplayan devasa bir buluttur ve burada trilyonlarca kuyrukluyıldız bulunduğu düşünülmektedir. Zaman zaman, başka bir gezegenin kütleçekimi ya da bir yıldızın yakın geçişiyle bu kuyrukluyıldızlardan bazıları iç Güneş Sistemi’ne doğru sürüklenir ve Dünya’dan görülebilecek kadar yakına gelirler.
Ünlü Kuyrukluyıldızlar ve Keşifler
Birçok ünlü kuyrukluyıldız vardır; en bilinenlerden biri Halley Kuyrukluyıldızı’dır. Halley, her 76 yılda bir Dünya’ya yakın geçiş yapar. En son 1986’da görülen Halley, 2061 yılında tekrar gökyüzünde belirecek. Bir diğer ünlü kuyrukluyıldız ise Hale-Bopp Kuyrukluyıldızı’dır ve 1997 yılında, gökyüzünde çıplak gözle görülebilecek kadar parlak hale gelmiştir.
İnsanoğlu, kuyrukluyıldızlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için birçok uzay aracı gönderdi. Örneğin, Avrupa Uzay Ajansı’nın gönderdiği Rosetta aracı, 67P/Churyumov-Gerasimenko Kuyrukluyıldızı’na başarılı bir şekilde iniş yaptı. Bu görev, bilim insanlarına kuyrukluyıldızların yapısı ve kökeni hakkında değerli bilgiler sundu.
Kuyrukluyıldızlar ve Dünya
Kuyrukluyıldızların Dünya için özel bir anlamı da vardır; bilim insanları, Dünya’daki suyun bir kısmının kuyrukluyıldızlardan geldiğini düşünüyor. Erken dönemlerde Dünya’ya çarpan kuyrukluyıldızların su ve organik molekülleri taşımış olabileceği ihtimali, yaşamın temellerinin nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olabilir. Bu nedenle kuyrukluyıldızlar, sadece bir gök olayı değil, aynı zamanda evrendeki hayatın kökeni hakkında ipuçları veren gizemli cisimler olarak kabul edilir.
Gelecekteki Kuyrukluyıldız Çalışmaları
Bilim insanları, kuyrukluyıldızların geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalarını sürdürüyor. Gelecekte, daha fazla kuyrukluyıldız görevleri ve örnek toplama projeleri planlanmaktadır. Bu sayede evrenin kökeni ve Güneş Sistemi’nin evrimi hakkında daha derin bilgilere ulaşılabilecektir. Kuyrukluyıldızlar, bize sadece evrenin gizemini değil, aynı zamanda kendimizi ve gezegenimizi daha iyi anlamamız için bir pencere sunmaktadır.
Sonuç olarak, kuyrukluyıldızlar, sadece parlak gök cisimleri değil; evrenin en derin sırlarını barındıran, geçmişten günümüze insanlığı büyüleyen kozmik gezginlerdir. Her geçişlerinde evrene dair yeni sorular sorduran bu cisimler, gökyüzünün gizemli sanatçıları olarak parıldamaya devam ediyor.
0 notes
sansadavetcom · 1 month ago
Text
Şans Faktörünün Bilimsel Yönü: Rastlantı mı, Kader mi?
Şansın bilimsel açıdan nasıl ele alındığına bakıldığında, rastlantısallık ve olasılık teorileri öne çıkar. Fizik, matematik ve biyoloji gibi bilim dalları, şansın nasıl işlediğini anlamak için çeşitli modeller ve teoriler geliştirmiştir. Olasılık teorisi, olayların rastlantısal bir şekilde gerçekleşme ihtimallerini hesaplar ve şansın matematiksel bir temele dayandığını gösterir. Peki, şans gerçekten sadece bir olasılık hesabından mı ibarettir, yoksa daha derin bir anlamı var mıdır?
Olasılık teorisi, özellikle kumar oyunları, borsa gibi alanlarda şansın nasıl işlediğini anlamamıza yardımcı olur. Bir zar atıldığında, her yüzün gelme olasılığı eşittir ve bu durum tamamen rastlantısal bir olaydır. Ancak bu olasılık hesapları, gerçek hayatta karşılaştığımız daha karmaşık durumlar için yeterli olmayabilir. Örneğin, bir insanın hayatında karşısına çıkan fırsatlar ve engeller, sadece olasılıklarla açıklanamayacak kadar karmaşıktır. Bu noktada, şansın bilimsel açıklamaları, hayatın rastlantısallığına dair daha derin bir anlayış geliştirmemizi sağlar.
Biyoloji alanında ise şans, evrimsel süreçlerde önemli bir rol oynar. Doğal seçilim ve genetik mutasyonlar, büyük ölçüde rastlantısal olaylar sonucu gerçekleşir. Bir organizmanın genetik yapısındaki küçük bir değişiklik, çevresel koşulların etkisiyle hayatta kalma şansını artırabilir veya azaltabilir. Bu durum, evrimin temel dinamiklerinden biri olan adaptasyonun rastlantısal bir süreç olduğunu gösterir. Evrim teorisinin babası Charles Darwin, doğal seçilim sürecinde şansın oynadığı rolü vurgulamış ve şansın biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisini gözler önüne sermiştir.
Fizikte ise kuantum teorisi, evrenin en küçük parçacıklarının rastlantısal hareketlerine dair önemli ipuçları sunar. Kuantum mekaniği, atom altı parçacıkların belirli bir olasılık dahilinde hareket ettiğini ve bu hareketlerin tam olarak tahmin edilemediğini gösterir. Bu durum, şansın sadece insan hayatında değil, aynı zamanda evrenin temel işleyişinde de önemli bir faktör olduğunu düşündürür. Kuantum teorisi, şansın bilimsel olarak nasıl işlediğine dair derinlemesine bir anlayış sunar ve evrendeki belirsizliğin aslında doğal bir durum olduğunu ortaya koyar.
Sonuç olarak, şans sadece bireysel hayatlarımızda değil, aynı zamanda evrensel ve bilimsel düzeyde de önemli bir faktördür. Şansın bilimsel yönü, olayların rastlantısallığını anlamamıza yardımcı olurken, hayatımızdaki beklenmedik olayların ardındaki dinamikleri de daha iyi kavramamıza olanak tanır.
0 notes
laslus · 2 months ago
Text
Hayat çok acımasız evet bu ortada olan bir durum yaşadığımız evrenin gerekliliği sadece güçlü olan , parası olan insanlar dünyayı yönetiyor veya dünya onların etrafında dönüyor gibi gözüksede dünyanın tüm çilesini çeken kendi sebeplerinden dolayı veya kendi isteğiyle seçmediği hayatı yaşayan normalde yapmayacağı şeyleri ailesi kendisi için kendi sınırları aşarak hayata tutunan ve bundan hayıflanmayan hayata pozitif anlamda bakan insanlar bu durumu böyle kabullendiği için o sefahat içinde yaşayanlar el üstünde tutuluyor aslında böyle olmamalı . Elindeki gücü kolayca bahşedilen kişiler bu gücü kolayca kazandıkları için dünyanın en zayıf insanı onlardır. Güzelliklerle hayata gözünü açan bu insanlar ellerindeki gücünü alındığında bir hiç olurlar . Ancak feleğin çemberinden geçen hayatın sillesini defalarca yiyen insanlar hayatı öğrenmişlerdir kolay kolay yıkılmazlar .Her şeyin değerini ve kıymetini bilirler onlara imkan verildiğinde benliğini kaybetmezler . Bu üzücü bir durumdur ki bu insanlar kendilerinin farkında değillerdir tüm hayatın zorluklarını kabullenip sineye çekmişlerdir hiç biri bir şeyleri değiştirmek adına çaba göstermediği için aslında hak etmeyen kişiler hak etmedikleri değerleri görmektedir. Bu insanların artık gözlerini açmaları gerekmektedir bu aslında o kadar da zor bir şey değil , bu şekilde devam ederse hiç hak etmeyen kişiler sultanlığını dillere destan bir şekilde yaşamaya devam edecektir. Sonrasında bu adaletsizliğin olmasına hayıflanmanın veya bunu kadere bağlamanın bir anlamı yok . O insanlar kendi kendilerini bu durumun içerisinde bırakıyorlar aslında akıl edebilseler bir çok şeyi değiştirebileceklerinin farkında olsalar bir an bile duracaklarını sanmıyorum. Bize bahşedilen aklı kullanmak bizim elimizde. Hayat göründüğü gibi değil çok kısa fakat insanlar ya bunun farkına varmıyorlar ya da vardıklarında iş işten geçmiş oluyor ama şunu unutmayalım ki bu hayatı her ne olursa olsun güzelleştirmek insanın kendi elinde sadece doğru hamleyi bulmak önemli olan ve son olarak bizler hayata bir kere geliyoruz bir defa ya mahsus olan bu hayatı nasıl yaşamak istediğimiz bizim tercihimiz 🕊️
0 notes