kelimeatlasi
Kelime_Atlası
4 posts
Hayatın anlamını bulma yolunda, her satırda biraz daha derinleşmeye, biraz daha ilham almaya davet ediyorum sizi.
Don't wanna be here? Send us removal request.
kelimeatlasi · 9 days ago
Text
Ölmeden Önce Gerçekten Yaşamak...
Hayat, bir kez yaşanır derler. Peki, biz gerçekten yaşıyor muyuz? Yoksa sadece günler dolmak, nefes alıp vermekten mi ibaret hayattaki varlığımız? Her sabah uyanıyor, yapılacaklar listesinin sıradanlığında kayboluyoruz. Ama hiç durup sormuyoruz ki: “Bütün bunları gerçekten beni mutlu ediyor mu?”
Hayatta planlar yapmakla birlikte anılar birikmez. “Sonra yaparız” dediğimiz her şey, ömrümüzden çalınan bir gün daha demektir. Sevdiğimiz insanlara sarılmak, hayallerimizin peşinden koşmak, bir gün tükenmesini izlemek, yağmur altında ıslanmak... Bunları hep erteleyerek aslında kendimizi erteleyemiyoruz muyuz?
Gerçekte yaşamak, anı fark etmekle başlar. Şu an bu satırları okuyan sen... Bir an dur ve çevreye bak. Gördüğün şey, duyguların, sahip olduğun nefesin sana ait. Ama bunların kıymetini bilmezsen, bir sabah uyanıp "yaşayamamışım" diyebilirsin. İşte, en ağır pişmanlık budur: yaşayamamış olmak.
Hayat, ne geçmişte ne gelecekte. Şu anda! Gül, bağır, ağla, dans et, sev, kork, öğren ve hayal et. Çünkü gerçekten yaşamak, cesaret ister. Kendin olduğundan, hatalar yapmaktan ve hayata kucaklamaktan korkmamak. Çünkü cesurca yaşanan bir hayat, dolu bir hayat demektir.
Sonunda hepimiz aynı sona varacağız. Ama fark şudur: Gözlerini kapatırken “Keşke” mi gideceksin, yoksa “İyi ki” mi?
"Yaşamak sadece nefes almak değil, alınanın onun nefesini hissetmektir."
0 notes
kelimeatlasi · 13 days ago
Text
Zincirler ve Kader
Kader bir fısıltıdır; sessiz, ama daima orada. Bir ırmağın taşları nasıl yolunu çiziyorsa, hayatımızın akışı da öyle şekillenir. Ama özgürlük… Özgürlük, o ırmağın serin sularında dans eden bir yapraktır. Akıntıya kapılmış görünür, ama her salınımında kendi hikayesini yazar.
İnsan, özgür olduğunu sanarak büyür. “Ben seçerim,” der, “ben karar veririm.” Ama kader, sahnenin arkasında, görünmez bir kuklacı gibi ipleri tutar. Ve insan her defasında onun ellerine yenik düşer. İşte tam bu yenilgide saklıdır özgürlüğün sırrı. Çünkü belki de özgürlük, kadere meydan okumak değil, onunla dans etmeyi öğrenmektir.
Kimi zaman yol çatallaşır, seçimlerin yükü ağır gelir. Kalbin bir tarafa, rüzgar bir tarafa sürükler. İşte o an, insan hem en çaresizdir hem de en güçlü. Çünkü en büyük özgürlük, o çaresizlikte dahi hayal kurmaya devam edebilmektir.
Ve belki de hayatın anlamı tam buradadır: Zincirler içinde kanat çırpabilmekte. Hem iplerin çekişini hissederiz hem de o iplerin arasında yıldızlara uzanırız. Özgürlük ve kader, birbirine örülmüş bir ağdır.
Biz ise o ağda asılı birer düşüz; hem tutsak hem sonsuzuz.
Peki siz kadere inanır mısınız?
0 notes
kelimeatlasi · 14 days ago
Text
Gerçek Başarı
Başarı, çoğumuz için bir sınavı geçmek, bir hedefe ulaşmak demek. Ancak gerçek başarı, bunlarla sınırlı değil. Okulda aldığımız notlar, elde ettiğimiz unvanlar bir süre tatmin edici olabilir. Fakat bu, kalıcı bir başarı değildir. Gerçek başarı, içsel bir yolculuktur. Her anın, her hatanın ve her başarısızlığın ardında bir öğrenme, bir gelişim yatar. Zorluklar, gerçekte bizi şekillendirir.
Hayat, her gün yeni bir sınav sunar. Bir kayıp, bir hayal kırıklığı… Bu anlarda başarıyı nasıl tanımlarsınız? Gerçek başarı, başarmak değil, yıkıldığınızda tekrar ayağa kalkabilmektir. O, hayatı tüm yönleriyle kucaklayabilmektir—güçlü olduğunuzda olduğu kadar kırıldığınızda da.
Başarı, sadece kendimize değil, çevremize de ilham vermekle ilgilidir. Bir başkasının hayatına dokunmak, onların yolculuklarına katkı sağlamak, asıl başarıdır. Sonuçta, başarı yalnızca dışarıdan bakıldığında ölçülür; ama içerideki değişim, asıl ödülümüzdür.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Size göre başarmak ne demek? Ya da siz şimdiye kadar başarıyı nasıl tanımlıyordunuz? Umarım hepinize ilham olmuşumdur...
Başarı, düşmekte değil, her seferinde kalkabilmekte saklıdır.
0 notes
kelimeatlasi · 14 days ago
Text
Her Duyguda Bir Hikaye
Hayatta çoğu zaman karşımıza bizi derinden üzecek şeyler çıkar. Bu, bazen bir olay, bazen ise bir kişidir. Ancak, "şey" dediğimi fark ettiyseniz, üzülmemiz için sebepler yalnızca bunlarla sınırlı değildir. Çünkü bana göre insan, duygularını yaşamak için yaratılmıştır. Düşünsenize, hiç mutlu olamayan bir insanı; geçtim mutlu olmayı, üzülmeyen bir insanı. Hiç sinirlenmese mesela... O insanın yaşamak için ne sebebi kalır? Ya da bir gün üzülmeden, sinirlenmeden, acı çekmeden hayatta durabilen biri var mı gerçekten?
İşte bu yüzden üzülmek de insanın doğasında vardır. Mutlu olmayı biliyorsak, üzülmeyi de öğrenmemiz gerekir. İnsan, her duyguyu deneyimleyebilendir. Sevinçle kahkahalar atarken, hüzünle gözyaşlarını da dökebilmelidir. Öfkeyle haykırırken, bir zamanlar dibe batmışken bile umudu kaybetmeden yeniden ayağa kalkabilmelidir. Hayat, sadece yaşadığımız anların toplamı değil; aynı zamanda bu anlarda içimizde hissettiklerimizin derinliğiyle de şekillenir.
Bazen engellere çarparız, düşeriz; bazen umutlarımız sarsılır, hayal kırıklıkları peşimizi bırakmaz. Ama insan, bu duygularla büyür, şekillenir. Enkazın altına girebiliriz, ancak önemli olan o enkazdan yeniden doğabilmektir. İşte asıl hayat, bu yeniden kalkışlarda gizlidir. Bir insan, düşse de, zorluklarla yüzleşse de, her defasında yeniden ayağa kalkmalıdır. Çünkü her düşüş, yeni bir başlangıcın habercisidir.
Yaşamak İçin Hissetmek Gerekir...
1 note · View note