#kuantum
Explore tagged Tumblr posts
mp3calar · 5 months ago
Text
4 notes · View notes
belkidebirharfimben · 1 year ago
Text
Marvel neden ahirete değil de paralel evrenlere inanıyor?
Tumblr media
"Bir evren vardır. Çünkü onu gözlemleyecek bir tanrısal varlık da vardır. (...) Bir diğer deyişle: Ağaçlar avluda varolmayı (kimse bakmadığında da) sürdürür. Çünkü tanrının kendisi bir kuantum gözlemcisi olarak dalga fonksiyonunu yıkmak üzere her zaman oradadır."
Michio Kaku, Paralel Dünyalar'dan.
Bu s��ralar Marvel'ın en çok telkinine çalıştığı mesele 'paralel evrenler.' Hemen hemen her filmlerinde, hatta sözde 'evrim'den dahi daha vurgulu şekilde, bu paralel evrenler mevzuu işleniyor. Peki bunu neden yapıyorlar? Bahanelerden komik olanı, kurmacalarının, akl u mantıkla açıklanamaz şekilde çeşitlenmesi. Yani her yeni Marvel yapımında, aynı serinin filmlerinde bile, o kadar birbirine uyumsuz şeyler yaşanıyor ki, bu garipliklerin içinden çıkabilmek ancak 'sonsuz sayıda paralel evren' itikadına sahip olmakla mümkün görünüyor. Böylece şaşkınlığa düşmüş seyirciye şöyle diyebiliyorlar: "O geçen sefer yaşananlar başka bir evrende yaşanmıştı. Şimdi anlattığımız ise bambaşka birisinde. O yüzden onunla bunu tartmaya, karşılaştırmaya, barıştırmaya çalışma. Bırak, sal kendini, sal aklını, sal mantığı. Tutarsızlıkları irdelemeden, düşünmeden, kaşımadan izle. Yoksa, mazaallah, delirebilirsin."
Daha ciddi olanıysa bir parça kuantum fiziğiyle ilgili. Nasıl? Michio Kaku'nun Paralel Dünyalar eserinden alıntılar yaparak kavramaya çalışalım. O bir yerde diyor ki:
"Einstein'ın denklemleri, zamanın başlangıcındaki herhangi bir mantıklı Omega değerinin bugün neredeyse sıfır olması gerektiğini ortaya koyar. Büyük Patlama'dan bu kadar milyar yıl sonra Omega'nın halen 1'e böylesine yakın olması ancak bir mucize sonucu olabilir. Buna kozmolojide 'ince ayar problemi' deniliyor. Tanrı ya da bir tür yaratıcı, Omega'yı, bugün neredeyse 0,1 olan değerine olağanüstü yakın bir şekilde 'seçmek' zorundaydı. Bu da Omega'nın bugün 0,1 ile 10 arasında olması için Büyük Patlama'dan bir saniye sonra 1,00000000000000 olması gerektiği anlamına gelir. Bir diğer deyişle, zamanın başlangıcında Omega'nın değeri, kavranması çok zor olsa da, yüz trilyonda bir içerisinde 1 rakamına denk gelecek şekilde 'seçilmeliydi.'"
Şu 'seçilme' işi avucunuzda dursun, sıkıca tutun, şimdi 'çoklu dünyalar kuramı'nın kimileri için nasıl bir kaçış yolu oluşturduğuna bakalım:
"Zaman paradoksunu çözmenin ikinci yolu da, zaman, sakince iki nehre ya da kola çatallanarak, iki ayrı evren oluşturursa mümkündür. Bir diğer deyişle, zamanda geriye gitseydiniz ve doğmanızdan önce ebeveynlerinizi öldürseydiniz, genetik olarak ebeveynlerinizle aynı olan ve sizin hiç doğmayacak olduğunuz alternatif bir evrendeki insanları öldürmüş olurdunuz. Ancak orijinal evreninizdeki ebeveynleriniz bundan etkilenmeyecektir. Bu ikinci hipoteze 'çoklu dünyalar kuramı' adı verilir ve bu olası tüm kuantum dünyalarının varolabildiği düşüncesidir. (...) Böylece bu paradoks belki de kuantum kuramındaki en derin soruna gider: Bir kedi aynı zamanda hem ��lü hem de diri nasıl olabilir? Bu soruyu yanıtlamak için fizikçiler iki hiç olmayacak çözümü gözönünde bulundurmaya zorlanmıştır: Ya hepimizi tepeden izleyen bir kozmik bilinç (tanrı) ya da sonsuz sayıda kuantum evreni vardır."
Yani, ya oluşlardan en hikmetlisini seçen birisi olmalı, yahut da ihtimallerin tamamı istisnasız vücud bulmalı. Ancak ihtimallerin tamamı varolurken de kimse kimsenin kuyruğuna basmamalı. Evet. İşte, konuyla ilgili başka bir alıntı daha geliyor, ama bu sözler Michio Kaku'ya değil Andrei Linde'ye aittir:
"Bir insan olarak benim için gözlemcilerin yokluğunda evrenin burada olduğunu iddia edebilmek anlaşılır değildir. Evren ve biz biraradayız. Evrenin herhangi bir gözlemci olmadan varolduğunu söylediğin an, ben, bundan herhangi bir mantık çıkartamam. Bilinci görmezden gelen 'tutarlı herşeyin kuramını' hayal edemem. Kayıt cihazı gözlemcinin görevini yerine getiremez. Çünkü kayıt cihazında yazılı olanları kim okuyacak? Birşeyin olduğunu görmemiz ve birbirimize söylememiz için bir evrene, bir kayıt cihazına ve bizlere gereksinim vardır. Gözlemcinin yokluğunda evrenimiz ölüdür."
Michio Kaku'nun Andrei Linde'nin bu sözlerine parantez içi katkısı da ilginçtir:
"Fiziğe bilinci katmaktan hoşlanmayan kimi insanlar kameranın bir elektronun yapacağı gözlemi yapabileceğini iddia eder. Böylelikle dalga fonksiyonları bilinçli varlıklara başvurmadan da çökebilir. Ancak o zaman kameranın varolup olmadığını kim söyleyecek? İlk kamerayı 'gözlemlemesi' ve dalga fonksiyonunu güçten düşürmesi için bir başka kamera gerekecek. O halde, ilk kamerayı gözlemlemesi için ikinci bir kameraya, ikinci kamerayı gözlemlemesi için üçüncü bir kameraya ihtiyaç vardır. Derken bu böyle sonsuza kadar gidecektir. Demek ki dalga fonksiyonlarının nasıl çöktüğüne ilişkin soru kameralarla çözülemez. (...) Wheeler, Ay'a, bir gökadaya ya da bir atoma baktığımızda özlerinin içlerinde sakladıkları bilgide olduğunu iddia eder. Ancak bu bilgi evren kendisini gözlemlediğinde açığa çıkıp varolur. Evrenin tarihini temsil eden döngüsel bir diyagram çizer. Evren başlangıcında gözlemlendiği için varolma durumuna geçmiştir. Bu, evrenin 'verisi (bit)' gözlemlendiğinde 'varlığın (it)' meydana geldiği anlamına gelir. O buna 'katılımcı evren' adını verir. Tıpkı evrene uyum sağlayışımız gibi, evrenin de bize uyum sağladığı, varlığımızın evreni mümkün kıldığı düşüncesidir."
Bir tür 'Levlake levlak...' sırrından mı bahsediyoruz? Belki de. Fakat durmayalım. Nobel ödüllü fizikçi Steven Weinberg'in şu ifadeleri de manidardır:
"İnsanlar olarak evrenle özel bir ilişkiye sahip olduğumuza, insan yaşamının ilk üç dakikaya dayanan kazalar zincirinin aşağı yukarı 'gülünç' bir çıktısı olmadığına, aksine bir şekilde ta en başında dahil edilmiş olduğumuza inanmak neredeyse karşı konulmaz birşey."
Ancak elbette 'çoklu evren kuramına' sığınarak bu karşı konulmazlıktan kaçmaya çalışanlar da vardır: "Rees'e göre, antropik ilke, çoklu evren için en etkili savunmalardan birisidir. Tıpkı, Goldilocks bölgelerinin varlığının Dünya için Güneş Sistemi'nin dışındaki gezegenler anlamı taşıması gibi, evren için olan anlamı da paralel evrenlerdir. Rees 'Eğer koca bir yığın giysi varsa içlerinden uyan bir takım bulmaya şaşırmazsınız. Herbiri ayrı sayı dizileri tarafından yönetilen birçok evren varsa içlerinde yaşam için uygun olan özel sayı dizisine sahip bir tane de olacaktır. Biz işte ondayız...' yorumunda bulunur. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, evrenimizin bu şekilde olmasının nedeni büyük tasarımdan değil, çoklu evrendeki birçok evrende bulunan ortalamalardan yasasından dolayıdır."
Mürşidim, 33. Söz'ünde, 30. Pencere'de diyor ki:
"Gelelim imkân bahsine. Mütekellimîn demişler ki: 'İmkân, mütesâviyü't-tarafeyndir. Yani, adem ve vücud, ikisi de müsavi olsa, bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mucid lâzımdır. Çünkü, mümkinat birbirini icad edip teselsül edemez. Yahut o onu, o da onu icad edip devir suretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcibü'l-Vücud vardır ki bunları icad ediyor.' Devir ve teselsülü, on iki burhan, yani arşî ve süllemî gibi namlarla müsemmâ, meşhur on iki delil-i kat'î ile devri iptal etmişler ve teselsülü muhal göstermişler; silsile-i esbabı kesip Vâcibü'l-Vücudun vücudunu ispat etmişler. Biz de deriz ki: Esbab, teselsülün berâhiniyle âlemin nihayetinde kesilmesinden ise, herşeyde Hâlık-ı Külli Şeye has sikkeyi göstermek daha kat'î, daha kolaydır. (...) Herbir şey, vücudunda, sıfâtında, müddet-i bekâsında hadsiz imkânat, yani gayet çok yollar ve cihetler içinde mütereddit iken, görüyoruz ki, o hadsiz cihetler içinde vücutça muntazam bir yolu takip ediyor. Herbir sıfatı da, mahsus bir tarzda ona veriyor. Müddet-i bekâsında bütün değiştirdiği sıfat ve haller dahi böyle bir tahsisle veriliyor. Demek bir muhassısın iradesiyle, bir müreccihin tercihiyle, bir Mucid-i Hakîmin icadıyladır ki, hadsiz yollar içinde hikmetli bir yolda onu sevk eder; muntazam sıfâtı ve ahvâli ona giydiriyor. Sonra infiraddan çıkarıp, bir terkipli cisme cüz yapar; imkânat ziyadeleşir. Çünkü o cisimde binler tarzda bulunabilir. Halbuki, neticesiz o vaziyetler içinde, neticeli, mahsus bir vaziyet ona verilir ki, mühim neticeleri ve faideleri ve o cisimde vazifeleri gördürülüyor. Sonra, o cisim dahi diğer bir cisme cüz yaptırılıyor; imkânat daha ziyadeleşir. Çünkü binlerle tarzda bulunabilir. İşte, o binler tarz içinde birtek vaziyet veriliyor, o vaziyetle mühim vazifeler gördürülüyor, ve hâkezâ... Gittikçe daha ziyade kat'î bir Hakîm-i Müdebbirin vücub-u vücudunu gösteriyor, bir Âmir-i Alîmin emriyle sevk edildiğini bildiriyor. Cisim içinde cisim, birbiri içinde cüz olup giden bütün bu terkiplerde, nasıl bir nefer, takımında, bölüğünde, taburunda, alayında, fırkasında, ordusunda, mütedahil o heyetlerden herbirisine mahsus birer vazifesi, hikmetli birer nisbeti, intizamlı birer hizmeti bulunuyor..."
Anlaşılan o ki, kuantum fiziğiyle ateistçe ilgilenenler, kelam ulemasının 'imkan delili' dediği şeyin eşiğinde takılıyorlar. İhtimaller içerisinde en hikmetlisinin vücuda geldiğini söylemek, onları, 'seçici' yani 'el-Mürîd' olan Allah'ı kabule zorluyor. Dalga fonksiyonun kırılmasını başka şekilde açıklamak güç duruyor. Ancak şeytan inatlarının kulağından tutup onları dalalete sevkediyor: "Ya bütün ihtimaller birden varolduysa? Ya biz sadece birisinin içindeysek? Ya ihtimaller sayısınca paralel evrenler varsa?" Böylece seçici bir ilahın yükünden(!) kurtulmuş sayıyorlar kendilerini. Seçmeye gerek yok. Çünkü hepsi var. Peki gidip gören var mı? Yok. Deneyleyen var mı? Cık. Hangi eserine şahit olunuyor? Hiç. Fakat, ateiste vehmi kâfidir, kâfire hayali de yeter. Böylece bâtıl bir itikat sahibi oluyorlar evrene dair. Ve sinemayla yeni nesillerin de zihinlerine aşılamaya çalışıyorlar bu itikatlarını. Eh, öyle, ağaç yaşken eğilir.
Halbuki, ihtimallerin tamamının, belki sonsuz sayıdasının ayrı ayrı vücudları olduğunu varsaymaktansa, içinde yaşadığımız oluş şeklinin takdir ile yaratıldığını derketmek daha mantıklıdır. Ötekisi varsayımdan öteye gidemez. Ancak berikinin bizi davet ettiği mucizeler hergün şahit olduğumuz şeylerdir. Evrenin başından sonuna devam eden bir düzen vardır. Bu düzen rakamlara sığmayacak kazaların, zar atışların, tesadüflerin sonucu teşekkül edemez. Düzen düzensizlik üzerinde yükselemez. Düzeni vareden ancak düzenliliğin ne olduğunu bilendir. Kainatın tılsımı Ondan kaçınmakla değil Ona kaçmakla açılır. Yine Paralel Dünyalar'dan bir alıntıyla bitirelim yazıyı:
"Stephen Hawking'in eski öğrencisi, Alberta Üniversitesi'nden Don Page, 'Evet, kesinlikle ortada bir amaç olduğunu söyleyebilirim. Amaçların tümünün neler olduğunu bilmiyorum. Ancak içlerinden biri yoldaşlık etmesi için insanı yaratmasıydı. Daha büyük bir amaç, tanrının yaratımının, yine tanrıyı yüceltmesi olabilir..." demişti. Page, tanrının yapıtını, kuantum fiziğinin soyut kuralları arasında bile görür: 'Fizik yasaları bir anlamda tanrının kullanmayı seçtiği dilbilgisi ile karşılaştırılabilir gibi görünür.'"
Tamam, çok uzattık, toparlayalım: Marvel'dan izlerken dikkatli olmakta fayda var arkadaşım. Çünkü onlar sadece birer film değil. Aynı zamanda bâtılın inanmaya mecbur olduğu herzelerin telkincisi. Taşıyıcısı. Öğreticisi. Hazırlayıcısı. Hüda etkilerinde kalmaktan cümlemizi muhafaza eylesin. Âmin.
2 notes · View notes
neyibekliyorsun · 1 year ago
Text
Amaçlarımızın enerjisiyle açık ve aktif bir şekilde bağ kurmak varken neden uzun süre kalbimizin isteklerinin gerçekleşmesini bekleyelim ki ?
-Pierre Franckh
2 notes · View notes
zelatears · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Kuantum beni çok zorluyorsun.
6 notes · View notes
guneyteknoweb · 13 days ago
Text
Elon Musk bile şaşırdı: Google’dan eşi benzeri görülmemiş güçte yeni işlemci!
Google Willow kuantum çipi neler sunuyor? Şirketin yeni kuantum çipi bazı hesaplamalarda oldukça kritik işler başardı. Google, kuantum hesaplama alanında önemli bir ilerlemeyi temsil eden Willow adlı yeni nesil kuantum çipini tanıttı. Bu çip günümüzün en güçlü süper bilgisayarlarının bile 10 septilyon yılda yapacağı hesaplamayı yalnızca dakikalar içinde tamamlayabiliyor. Kısacası Willow, kuantum…
0 notes
cevre-gazetesi · 1 month ago
Text
Tumblr media
Türkiye'nin 5 kübitlik ilk kuantum bilgisayarı tanıtılacak.
0 notes
ruhsalseyler · 3 months ago
Text
0 notes
btdunyasinet · 3 months ago
Text
Kuantum teknolojilerinin liderliğini Turkcell yapacak
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) çatısı altında Turkcell ve TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (TÜBİTAK BİLGEM) iş birliğiyle kurulan Kuantum Teknolojileri Ayna Komitesi, Türkiye’nin bu alanda global çapta öncü rol üstlenmesi için çalışacak. Kuantum Teknolojileri Ayna Komitesi, kuantum teknolojilerinin Türkiye’de gelişimini destekleyecek ve global…
0 notes
Text
youtube
Hayatınızın Gizli Şifrelerini Çözün: Kontrolü Nasıl Ele Alırsınız?
Konular: • Enerjinin Süptil ve Yoğun Seviyeleri • Gerçekliğimizi nasıl yönetiriz? • Görselleştirme ve Düşüncenin Gücü • Enerji Fiziği ve İçsel Tutumların Etkisi
#KuantumDönüşüm #EnerjiDengeleme #İlhanYılmam
0 notes
suluboyablogu · 6 months ago
Text
selam. bu aralar kendimi daha iyi hissediyorum ve kendime Healy frekans cihazıyla, zihinsel iyi hissetme frekansları yolluyorum. psikolojik olmadığını düşünüyorum ve gerçekten kendimi daha olumlu daha pozitif ve daha güvende hissediyorum. bu güvende kısmı çok önemli. çünkü bence kendimizi kötü hissettiğimiz her anın altında mutlak bir güvensizlik duygusu barınıyor. finansal durum için kaygılanırken de, ilişkilerimizle ilgili durumlarda da, sağlığımız söz konusu olduğu zaman da, yalnızlık korkusunun altında yatan da... daha çeşitlendirebilirim. 'güven' hayatımızın ne kadar da merkezinde bir duygu.
şimdilerde yani yaklaşık 3 gündür filan işte, ''sürece güvenme'' ''akışa güvenme'' pratikleri ve meditasyonları yapıyorum. sonuçta, bilinçaltı temizliği yapmadan, yapmaya çalıştığım olumlamaların delete olacağını az çok biliyorum. o yüzden bilinçaltımı güncellemeye aldım diyebiliriz. YouTube da takip ettiğim bir kaç kanal aracılığıyla da kendimi sevme, öz saygı vs pratikleri yapıyorum. kuantum, çekim yasası, rezonans vs vs. evet kendimle hizalanma sürecindeyim. bazen düşüncelerimi ve planlarımı asla tutamıyorum. kafamın içinde dalga dalga büyüyorlar, bazense suskun bir zihin. ikisini de tercih ediyorum ve ikisinden de şikayetçi değilim. geldiğim bu noktada kim olacağımdan çok kim olduğumla ilgileniyorum ve olduğum kişiyi çok sevmek istiyorum. iyi yol katettim. sürece ve sürecin bana ne getireceğine merakla bakmaktayım.
1 note · View note
teknolojihaber · 7 months ago
Text
En küçük kuantum ışık dedektörü yapıldı
Tumblr media
İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, silikon çip üzerinde dünyanın en küçük kuantum ışık dedektörünü geliştirdiler . İnsan saçından daha ince bir dedektör, kuantum altyapılı bilgi işlem platformlarının oluşturulmasının önünü açabilir. Bilim adamları, çalışmalarında birbiriyle ilişkili üç sorunu çözdüler: dedektörün boyutunun küçültülmesi, kuantum gürültüsünün (kuantum belirsizliği) etkisinin azaltılması ve platformun modern seri çip üretimine uyarlanması. Sensör ne kadar küçük olursa o kadar hızlı çalışır, ancak aynı zamanda elektronik gürültünün etkisi de artar ve bu da hassasiyeti azaltır. Uygun maliyetli olması için sensör üretimine yönelik olası teknolojik süreçleri de düşünmek gerekir. İngiliz bilim adamları, çalışmalaını geçen yüzyılın 50'li yıllarında elektronik ve bilgisayar teknolojisinin gelişimini hızlandıran transistörlerin icadıyla karşılaştırıyorlar. Elektron tüpleriyle karşılaştırıldığında minyatür bir yarı iletken eleman, endüstriye bir devrim getirdi ve kelimenin tam anlamıyla her şeyi değiştirdi. Geliştiriciler, yeni bir kuantum ışık dedektörünün optik kuantum sistemlerine aynı hizmeti sağlayabileceğini söylüyor. Silikon çipin içine yerleştirilmiş yeni kuantum ışık dedektörü 80 × 220 mikron boyutlara sahip (ışığa duyarlı elemanın kendisi daha da küçük). Bilim insanları, sistemin benzerlerinden 10 kat daha hızlı çalıştığını ve kuantum gürültüsüne karşı yüksek hassasiyet eşiğine sahip olduğunu söylüyor. Bu sadece kuantum platformları için değil, benzer dedektörlerin diğer uygulamaları için de önemli bir noktadır. Örneğin, yerçekimsel dalga gözlemevlerinde kullanılıyor; burada ışık sinyallerinin fazı ve genliğindeki en ufak sapmaları tespit edebilir, bu da sistemlerin hassasiyetini artırabilir, yerçekimsel dalgaların doğuşuyla ilgili daha fazla olayı kaydedebilir. "Uygulamayı daha erişilebilir hale getirmek için dedektörü piyasada satılan bir çip üretimi üzerine inşa ettik. Bir dizi kuantum teknolojisinin potansiyel uygulamaları konusunda inanılmaz heyecan duysak da, topluluk olarak kuantum teknolojilerinin ölçeklenebilir üretimine yönelik zorlukların üstesinden gelmeye devam etmemiz kritik önem taşıyor. Gerçek anlamda ölçeklenebilir kuantum donanım üretimi gösterilmedikçe, kuantum teknolojisinin etkisi ve faydaları gecikecek ve sınırlı kalacaktır," diyor baş yazar Profesör Jonathan Matthews. Read the full article
0 notes
itsme-isme · 8 months ago
Text
Disclaimer: tulisan dibawah bisa disebut hasil imajinasi manusia bodoh yang penasaran tentang dunia kuantum. So, don’t take it seriously…. Please ^^
Mencoba menyederhanakan benang kusut dalam otak, yang intinya gini :
> Cahaya tidak terikat oleh waktu, yang berarti bisa membuatnya maju dan mundur, ke masa depan dan ke masa lalu
> Kita hidup di dunia 3 dimensi yang terdiri dari panjang lebar atas bawah, dan diprediksikan dunia 4 dimensi terdiri dari panjang lebar atas bawah dan WAKTU. Jika ini benar maka di dunia 4 dimensi saat melihat satu benda atau satu tempat atau satu makhluk, kita bisa tahu bagaimana keadaannya di masa lalu dan di masa depan
> Malaikat diciptakan dari cahaya, yang artinya tidak menutup kemungkinan malaikat memiliki kemampuan yang dimiliki cahaya. Dan sepertinya sudah jelas, malaikat tidak berasal dari dunia 3 dimensi, bagaimana jika ternyata malaikat berasal dari dunia 4 dimensi atau bahkan dimensi lain diatasnya lagi?
> Ingat percakapan malaikat dan Allah SWT saat penciptaan nabi Adam? Ya… disitu malaikat tahu dengan pasti bagaimana masa depan manusia, akan berbuat kerusakan di bumi. Mungkin gak kalau ternyata di dimensi itu, dari hanya melihat nabi Adam, malaikat bisa melihat bagaimana masa depan jauh manusia-manusia keturunan nabi Adam?! Karena malaikat diciptakan dari cahaya, dan dimensi tempat terjadinya peristiwa tersebut bisa jadi di dimensi diatas dimensi 3…
> Teleportasi itu nyata. Menurut sains, ada kemungkinan teleportasi bisa diwujudkan, setelah mereka berhasil melakukan teleportasi pada partikel terkecil.
> Dengan adanya pengetahuan konsep cahaya dan teleportasi, bukankah peristiwa isra’ mi’raj menjadi sangat sangat masuk akal?
> Partikel tanpa massa, itu bisa bergerak melebihi kecepatan cahaya. Dan semua di sekitar kita, juga diri kita ini tersusun dari partikel-partikel.
> Hal lain yang bikin penasaran adalah tentang ROH. Ya, roh kita adalah kita yang sebenarnya. Badan kita, fisik kita, ini hanya cangkang sebagai wadah roh supaya dapat tinggal di dunia ini, dunia 3 dimensi.
> Iya memang, informasi tentang roh itu sangat-sangat terbatas. Tapi ya, penasaran aja gitu… sebelum masuk ke dalam cangkang yang kita sebut sebagai badan ini, roh ini tinggal di dunia seperti apa? apakah di dunia roh mereka juga mengenal satu sama lain? Apa mereka juga memiliki sifat-sifat tertentu? Mereka yang saling mengenal di dunia roh, apa juga saling mengenal di dunia manusia, setelah masuk dalam cangkang manusia? Dan, apakah roh juga tersusun dari partikel? Partikel tanpa massa?
> Sudah tidak terhitung, betapa seringnya kita mendengar bahwa kehidupan yang sebenarnya adalah kehidupan di akhirat kelak. Bahwa dunia ini tidak ada artinya di sisi Allah. Lalu… dimana sebenarnya “kehidupan akhirat” itu? Dimana surga dan neraka? Di dimensi ke berapa tempat surga dan neraka? Kenapa di dunia tempat kita tinggal yang begitu kompleks diibaratkan seperti penjara, kenapa dunia yang serumit ini tidak ada artinya di sisi Allah?
Gimana jadinya kalau ternyata gini… dunia akhirat itu ada di dimensi yang jauh lebih tinggi dari dunia 3 dimensi. Sederhananya, membandingkan dimensi akhirat dan dimensi tempat kita hidup saat ini seperti membandingkan dimensi tempat kita hidup saat ini dengan dunia dimensi 1. Entah terbuat dari tinta seperti apa, terkandung apa, titik ya hanya titik bagi kita yang hidup di dunia 3 dimensi ini. Bukan hanya tidak terlalu berarti, bahkan membandingkannya saja sulit, jaauuuhh berbeda.
> Kembali ke pembahasan roh… gimana kalau ternyata roh kita ini berasal dari tempat dengan dimensi yang juga jauh lebih tinggi dari dunia 3 dimensi. Dari alam roh ke alam kandungan (?) pindah dengan metode teleportasi atau apa gitu…wkwk, dari situ roh mendapat cangkang untuk dapat menjalani kehidupan di dunia 3 dimensi ini, cangkang itu lah badan manusia! Yup… badan manusia yang tersusun dari PARTIKEL…!! Emang gak ada bosennya kalau mikirin dan menggali setiap hal tentang partikel, seru banget!
Tapi ya… kenapa roh kita ini gak inget sedikitpun dimensi alam roh? Apa sengaja dibuat lupa? Kalau alam roh itu ternyata jauh jauh jauh lebih baik dan lebih sempurna dari dunia tempat kita berada saat ini, dan kalau aja roh kita ini ingat tentang alam itu, kita akan bisa dengan mudah meyakini betapa rendahnya nilai dunia ini. Misal alam roh itu di dimensi 4 atau 5, tapi kemudian harus menjalani hidup di dimensi 3, pasti kerasa banget kalau dimensi 3 ini hanya hukuman dan penjara. Sama kayak misal kita manusia di dimensi 3 ini terus tiba-tiba diharuskan menjalani kehidupan sebagai sebuah titik dimensi 1. Sebel, kesel, dan dengan sangat sadar lagi dihukum. Secantik apapun kehidupan dalam titik dimensi 1 itu, karena kita sudah tahu bagaimana kehidupan dimensi 3, kita tidak akan pernah menyukai atau terobsesi dengan dimensi 1 itu, justru akan lebih merasa kita sedang dipenjara. Dan itu yang seharusnya manusia rasakan dalam menjalani kehidupan di dunia ini… Cuma ya itu, sayangnya roh kita ini gak inget sedikitpun tentang gimana kita di alam roh… mungkin ini juga cara iman kita diuji. Apa kita akan menganggap hal-hal dalam Al-Qur’an sebagai omong kosong atau kebenaran mutlak, meski secara ilmu sains masih banyak hal-hal di dalam Al-Qur’an yang belum terpecahkan oleh akal manusia, ya tentu… karena akal manusia sangat terbatas, dan apa-apa yang kita ketahui itu adalah apa-apa yang diperbolehkan Allah untuk kita ketahui.
Serius, kasihan liat orang-orang pintar, ilmuan-ilmuan cerdas, menemukan ini itu dan lainnya, tapi mereka gak percaya adanya Tuhan. Padahal pasti seru banget kalau mereka belajar sains dan mengaitkannya dengan Al-Qur’an. Karena di Al-Qur’an itu tuh ada banyaaakk bgt spoiler tentang alam semesta ini!! Sayangnya, mereka lebih terobsesi dengan dunia dan memilih untuk memuja dunia… yang hanya dimensi 3 ini…
> Gak harus jadi jenius dulu baru kenalan dengan dunia kuantum. Rasanya sayang banget kalau seumur hidup kita belum pernah mencari tahu tentang “PARTIKEL”. Partikel itu kan intinya, sederhananya, adalah hal terkecil atau bagian terkecil di alam semesta yang menjadi penyusun setiap apa yang mengisi semesta, termasuk tubuh manusia ini, cangkang yang dipakai roh kita untuk ada di dunia ini. Dan… untuk sesuatu yang disebut “paling kecil” atau “terkecil” itu, para ilmuan masih dibuat kebingungan dan belum sepenuhnya bisa memahami tentang “hal terkecil” tersebut.
Gimana jadinya kalau ternyata partikel-partikel itu juga “makhluk” Allah? Hidup dan berkomunikasi dengan Allah… mungkin… melaporkan apa-apa saja yang diperbuat para roh di dunia ini… wkwk
Bahkan diri kita ini, semua hal di sekitar kita, itu semua partikel… dan jika benar tugas mereka mengawasi manusia (roh), betapa ketatnya… betapa detailnya… betapa menakutkan sebenarnya… pengawasan yang kita dapat selama menjalani kehidupan di dunia ini… semua hal, setiap hal, setiap saat, bahkan cangkang kita sendiri, adalah mata-mata Allah?! Seberapa detail mereka melaporkan hidup kita? Baik yang kita pikir terlihat atau tersembunyi, yang diperdengarkan atau disimpan dalam diam, tidak ada rahasia sama sekali… semua partikel di sekitar kita siap melaporkan setiap detail yang ada. Dan mungkin juga mereka yang akan jadi saksi di “hari yang dijanjikan” kelak…
> Terakhir, semoga setiap orang bisa menyempatkan untuk belajar atau seenggaknya kepo sama dunia kuantum. Karena dari situ kita sebagai manusia bisa lebih sadar betapa memang sebenarnya dunia ini merupakan penjara, betapa kita dengan ketat diawasi selama hidup di penjara ini, dan pengawas-pengawas itu selalu ada di sekitar kita dan di diri kita, siap melaporkan setiap detail kehidupan kita. Juga supaya kita lebih paham, hanya terlihat baik di mata manusia itu tidak terlalu berguna. Kalau mau caper mending sama Sang Pencipta saja, dilihat manusia atau tidak, kita perbaiki cara hidup kita, biar para pengawas mengisi form laporan kehidupan kita dengan hal-hal kebaikan… laporan dan penilaian dari para pengawas itu yang akan sampai ke Sang Pencipta, bukan penilaian dari mata telinga dan mulut manusia…
0 notes
gecbunlaricom · 9 months ago
Text
Tumblr media
Yeni keşifler, yenilikçi ürünler ve teknolojik ilerlemelerle dolu bir ... https://gecbunlari.com/2024-yilinda-beklenen-teknoloji-trendleri-ve-inovasyonlar/
0 notes
emre144 · 9 months ago
Link
Kuantum Dünyasının Gizemleri: Evrenin Gerçek Doğası Kuantum Dünyasının Gizemlerini Keşfedin! Evrenin Gerçek Doğası Nedir? #kuantum #kuantumnedir #kuantumhakkinda #evren
0 notes
bulentgardiyanoglu · 9 months ago
Text
ERKEKLE KADININ EN BÜYÜK FARKI NEDİR?
Sizce erkek ve kadının arasındaki en büyük fark nedir? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yorumlara yazın…
0 notes
guneyteknoweb · 1 month ago
Text
Kuantum tünelleme yoluyla ilk kez atom transferi yapıldı!
Technion Fizik Fakültesi’nden bir araştırma ekibi, kuantum fiziği alanında çok önemli bir başarıya imza attı. Araştırmacılar, kuantum tünelleme fenomenini kullanarak atomları iki nokta arasında başarıyla transfer etmeyi başardı. Peki, bu araştırmanın teknoloji dünyasına ne faydası var? Ayrıntılar haberimizde… Araştırmacılar kuantum tünelleme ile atomları, optik cımbızlar yardımıyla bir noktadan…
0 notes