#cambaza bak
Explore tagged Tumblr posts
Text
🗣️ Cambaza Bak
Hırsıza bakmamak nasıl sağlanabilirdi ki!
Dünyada sirk çok
İp çok
İpe un seren çok
Seyirci çok
Gündemi saptırmaya, saptırılan gündemin altından çaktırmadan kaşla göz arasında yöntemler uygulayarak çalmaya olan ihtiyaç çok
Çalınması gereken değer çok, çaldıran çok
Çaldırmaması gerekenler sirkte seyirci
Çok kanallı dijital destekli her an seyirci olma fırsatı sunan gelişmeler ilerleme olarak görülüyor seyirciler tarafından
Canlı yayında çalıyorlar/canlı yayında seyrediyorlar
Hırsıza bak diyeceklerine, cambaza övgü düzüyorlar!
Cambaza bak tarihi bir geçmişe sahip
Halkı oyalamak, eğlendirerek oynatmak amaçlı bir çaba bugün sanal ortamlara taşındı hatta her insanın cebinde her an eğlendirmek adına büyük bir gayret gösteriyor
Kurtlar puslu havayı sever
Cambaza bak sirkini halktan çok hırsızlar severdi
Halk hırsızlık sirkine olan kendi sevgisinden başka bir ilginin olup olmadığı ile ilgili değildi. Hala değil!
Her gösteri bittiğinde eğlenenlerin cebi boşalmış olurdu
Bütün cambazlar hırsızlar ile işbirliği yapardı. Hala yapıyorlar!
Soyan aynı, soyulan aynı, soyulma yöntemi aynı
Zaman ve oyuncular, seyirciler değiştikçe sadece kullanılan araçlar ve aracılar değişiyor
Kimse çıkıp hırsıza bak demiyor!
Bak bir sirkin gösterisi daha bitmek üzere, sen hala seyrediyorsun!
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#cambaza bak#hırsıza bak#hırsızlık#sirk#halk#çalmak
5 notes
·
View notes
Text
işsizliktir ekonominin kötülüğüdür bunlar konuşulmuyor gazze dilan polat zart zurt konuşuluyor bak cambaza deniliyor
2 notes
·
View notes
Text
TEMEL SAĞIROĞLU YAZDI:SONU KİME YADA KİMLERE DEĞDİ Kİ BERAAT VERDİNİZ?
32 yıl finans sektöründe görev yapmış biri olarak;
Her renkten, her dinden, her milletten ve her cinsiyetten üçkağıtçı, fırıldak, kalpazan ve dolandırıcı gördüm.
Kolay para kazananları, ekmek parası için ölesiye çalışanları, Euroya çarpılıp Amerikan Dolarına tapanları, servetini saklayanları, kara para aklayanları, faiz yiyip her kelamına “Allah” diyerek başlayanları tanıdım.
Ama ben hiç günde 4 saat uyuyup, 18 saat çalışanların, sırtında küfe ile yük taşıyanların, namusu ile ekmek parası kazananların öyle kolay kolay para harcadıklarını görmedim.
Ben hiç yakıcı güneşin alnında, dondurucu zemherinin ayazında, inşaat iskelenin kıyısında, her dakikası ölüm ile yaşam arasında çalışarak karısının saçlarına Euro’dan bigudi yaptıran erkekler tanımadım.
Diyorum ki…
Bunca yıllık mesleki birikim ve bilgime dayanarak, Engin Polat ve Dilan Polat çiftinin masum olduğuna asla ve kata inanmadım, inanmayacağım.
Çok ama çok şeyler gördüm, yaşadım ve öğrendim.
Kara para ne şekilde ve nerelerde aklanır?
Böylesine büyük miktarlarda kara para aklamak için arkanda kimler ve hangi yetkilere sahip olanlar bulunmalı?
Yakalandığında seni kurtaracak hangi bilgi ve belgeleri elinde tutmalısın?
Kimleri zaafları ile susturmalı, kimleri kirli paran ile satın almalısın?
Bunları en iyi bilenlerden biriyim.
Özetle;
Herkes biliyor bu işin kime kadar gittiğini ve daha kimlere kadar gidebileceğini
Kimlerin neler götürüp, kimlerin neler yediğini
Engin ve Dilan çifti mi?
Onlar sadece satranç oyununda ki sıradan piyonlar
Şimdilik yerleri değişti, ama bu onların gerektiğinde harcanmayacak olmaları demek değil
YA BİZLERE NE DEMELİ?
Bir türlü akıllanıp, uslanmıyoruz
Balıkçı aynı
Olta aynı
Yem aynı
Devamlı oltaya düşüyoruz. Devamlı aynı oyunu oynayarak her defasında yine yutuyoruz.
Son 20 gün
Doğalgaz, elektrik, sigara, şeker, çay başta olmak üzere toplam 102 kalem ürüne zam yapıldı.
Ağustos ayı kira artış oranı %61 oldu. 15.000 TL kira ödeyen memur, asgari ücretli, işçi, emekli bundan böyle 24.000 Lira kira ödeyecek.
Türkiye’nin her köşesinde kaçak göcek ne olduğu belli olmayan yabancılar dolaşıyor.
Ortaokullarda arapça zorunlu ders yapıldı.
Biz neyi konuşup ne yazıyoruz
1- Diyarbakır Narin davası…
İçimiz kan ağlamadı mı? Elbette kahrolduk. Sorun şu ki Türkiye’de hergün yüzlerce bu ve buna benzer trajedi yaşanmıyor mu?
2- Teğmenlerin yemin töreni…
AKP nin 15 Temmuzda sahnelediği ve her zorda kaldığında kullandığı yine aynı taktik.
3- Engin ve Dilan Polat davası…
Bu ülkede 20 yıldır birebir aynı ve hatta çok daha fazlası yolsuzluklar, adlî skandallar görülmedi mi?
Cambaza bak cambaza
Ya sahi biz neden hiç ders alıp bir türlü akıllanmıyoruz arkadaş?
1 note
·
View note
Text
SOSYAL HAPİSHANELERDE SOSYAL MAHKUMLAR YIĞINI OLUŞTURULDU.
SOSYAL MEDYA DA SİYONİZME HİZMET EDEN BİR PROJEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR.
SİYONİZMİN GAYESİNE ULAŞMASI AMACIYLA KURGULANMIŞ BAŞKA BİR TUZAKTIR...
BU EĞLENCE SAĞLAYICI VE HAYATA KONFOR KATAN TEKNOLOJİLERİ BOŞUNA SUNMUYORLAR. VATANIN SESSİZCE ALTIMIZDAN ÇEKİLİP ALINMASI İÇİN KURDULAR BU TUZAĞI.
ŞEHİTLER SIRA SIRA DİZİLİRKEN, HER YER TALAN EDİLİRKEN, ÜLKENİN ALTI ÜSTÜNE GETİRİLİP KEVGİRE ÇEVRİLİRKEN, KISITLI ELEŞTİRİ VE SANSÜRLERLE NARKOZLANMIŞ, SOSYAL MEDYANIN SANAL MAHKUMLARINA TAHSİS EDİLMİŞ KÜÇÜK ODACIKLARDA, CAMBAZA BAK OYUNUYLA
"KİM DEDİ, NEYİ KODU'NUN" DERDİNE DÜŞÜRÜLMÜŞ, DİKKATLERİ SADECE MAGAZİN VE EĞLENCEYE ODAKLANDIRILMIŞ ETKİSİZ YIĞINLAR OLUŞTURULDU.
TEK DİN, TEK DİL, TEK DEVLET DİYE BÖĞÜREN KÜRESEL DÜNYA BUDALALARININ DA İÇİNDE BULUNDUĞU VE BÜTÜN DÜNYA ÜLKELERİNDE DE ÜLKELERİN BAŞINI ÇEKEN SEÇİLMİŞLER, KÖKENİ SİYONİST KABALAYA DAYANAN BU PROGRAMIN İŞBİRLİKÇİSİ, BİRER PARÇASI DURUMUNDADIR.
TEK HEDEF, BÜTÜN DÜNYA DEVLETLERİNİ VE DİNLERİ YIKIP SAMİ IRKI YAHUDİ SİYONİZMİNE BAĞLI TALMUT KABALİST FELSEFENİN DOKTRİNİNE GÖRE DÜNYAYI DİZAYN ETMEK VE SÖZDE MEHDİYE HAZIRLAMAK, SÜLEYMAN MABEDİNİ İNŞA EDİP SÖZDE MEHDİYLE MUTLAK KRALLIK VE MUTLAK KÖLELİĞİ HAKİM KILMAK, ATALARI FİRAVUNLARIN GELENEĞİNE DÖNMEK, MUTLAK DÜNYA HAKİMİYETİ VE KRALLIĞINI İLAN ETMEK, BUNA KARŞI DURAN ANTİEMPERYALİST, ANTİSİYONİST, ANTİKAPİTALİST
OLAN BÜTÜN DEVLET VE
BİREYLERİ YOK ETMEKTİR...
GÖZLEMLERİMİZE GÖRE BÜTÜN BU OLANLARI, BİR KEHANET VARMIŞ GİBİ DEĞİL, KABALİST ÖGRETİNİN YÜZLERCE YILLIK PROGRAMINA SADIK KALARAK YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR...
BİZLER DE DAHA İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ BU DURUMUN NE DENLİ CİDDİ OLDUĞUNU YENİ YENİ FARKINA VARMAYA ÇALIŞIRKEN, AÇMAZLARIN İÇİNDE SADECE ARAŞTIRMAKLA YETİNİYORUZ. TIPKI YUKARI BAKTIĞINDA BİR METRE ÇAPINDA BOŞLUKTAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY GÖREMEYEN KUYUNUN DİBİNDEKİ KURBAĞALAR GİBİYİZ.
ÖNEMLİ BİR SORU.......;
PEKİ ...EN SON NE ZAMAN UYANIP BÜTÜN BU OLANLARIN FARKINA VARABİLİRİZ ?...;
YANIT ...;
TAMAMI DA SİYONİZME HİZMET EDEN SOSYAL MEDYA, MEDYA DAHİL BÜTÜN İLETİŞİM ARAÇLARININ VE BÜTÜN ENERJİ KAYNAKLARININ FİŞİ ÇEKİLDİĞİNDE VE ÜLKE TAMAMİYLE KARANLIĞA GÖMÜLDÜĞÜNDE...
SİYONİZMİN TRUVA ATLARI OLAN BİLGİSAYAR, ANDROİD, TELEVİZYON VE NE KADAR TEKNOLOJİK CİHAZ VARSA DEĞERLERİ ÇÖPE DÖNDÜĞÜNDE...
TERÖRİST İSRAİL, ABD VE NATO ASKERLERİNİN TIPKI KURTULUŞ SAVAŞINDAKİ İŞGAL GÜÇLERİNİN TÜRK MİLLETİNE YAPTIĞI GİBİ SİLAHLARINI ENSEMİZE ALNIMIZA DAYADIĞINDA...
ÜZERİMİZE DOĞRULTULAN SİLAHLARIYLA İŞGAL GÜÇLERİ ASKERLERİNİN ELİMİZDEKİ ANDROİD OYUNCAKLARI ALIRKEN ,
"GOOD MORNİNG",,,,, "GAME OVER"
DEDİĞİNDE........
Atilla Özgür Kurt
1 note
·
View note
Text
Müge anlının yaptığı programın tamamı kurguymuş.
Ve destek eski iç işleri bakanı Süleyman soylu tarafından sağlanmış.
Toplumun dikkatini çekmek için yapılmış cambaza bak oyunu ile oyalamak için tüyler ürpertici hikayeler uydurulmuş.
Kore dizilerinde bile böyle senaryo yok arkadaşlar.
1 note
·
View note
Text
Uzay terapisi nedir ne işe yarar
Milli duygularla anlık eğlenme ya da tahrik olma duygusunu kullanarak yaşamın gerçekliğinden uzaklaştırmak = UZAY TERAPİSİ
Uzaya başka bir Türk'ün para vererek gitmesi neden milli duyguları okşasın ki? Adam parayla gidiyor.
Milli olarak bir konuda övünç duymak için o hizmeti TÜKETMEK değil
ÜRETMEK gerekir!
Başka ülkelerin yaptığı ithal arabalara binerken bundan kişisel zenginliğini teşhir ederek tatmin olan bir ruh halinin çok örneklerini görüyoruz ama başka bir zengin gezmeye gitti diye bundan gururlanmak ancak geçici ve anlık bir kendinden geçme ile mümkün
Gerçek yaşamın gerçek sorunlarını unutmak için bazıları içki yoluna giderken buna yaklaşamayan kesimler için daha ucuz yöntemler aranıyor. İşte buna UZAY TERAPİSİ denebilir.
Bir kişi uzay gezecek diye nelerden vaz geçiliyor
70 milyon dolar toplam 1 milyar TL yapıyor.
BU parayla;
5,000 öğrenci yüksek öğrenim bursu alabilir (4 yıl)
10,000 aile 4 yıl boyunca gıda yardımı alabilir
Bu yaklaşıklar üzerine şu soruyu sormak lazım; Binlerce aile ve öğrenciye destek olmak yerine parasını vererek birkaç kişiyi uzaya göndermeye değer mi?
DİKKAT: Bu sorunun cevabı siyasaldır / politiktir.
Sonuçlar ve yorumlar
Ayağımızın bastığı yerdeki gerçekliği görmemizi istemeyenler bize cambaza / uzaya bak oyunu oynuyorlar. Gerçek üstünde durduğumuz şeydir. Göz koyduğumuz değil !!!
İlgili HABER sayfaları Korkusuz yazarı Can Ataklı: Elon Musk uzaya turistik gezi yapıyor parasını bizim devlete ödetiyorlar
#uzay#psikoloji#online terapi#terapi#elon musk#space x#cambaz#cambaza bak#korkusuz#eleştiri#köşe yazarları#tumblr yazıları#tumblr yazarları#deneme#yazılarım#blog yazıları#fıkra#söyleşi
1 note
·
View note
Link
Dostlar, Cuma günü verilecek olan çok önemli müjde bu saydıklarımdan hiç birisi değilse kesinlikle inanıyorum ki, "bilmediğim şeyler var".
Sizin de…
#cuma müjdesi#umut fakirin ekmeği#erke dönergeci#seçim vaadleri#cambaza bak#recep tayyip erdoğan#yahya hoçur#siyaset
0 notes
Text
CAMBAZA BAK CAMBAZA OYUNU İLE NEREYE KADAR?
İktidar ve onun küçük ortağı olan MHP, teflon tavaya konulmuş tereyağı misali erimeye devam ediyor.
İşin trajikomik tarafı ise çözümler üretmek yerine yeni yeni senaryolar yazarak milleti oyalamaktan başka hiçbir şey yapmıyor, yapamıyorlar.
- İbadete açık olan Ayasofya’yı ibadete açalım…
- İki haftayı böyle atlattık bu cuma namazına yine Ayasofya’ya gidip tekrar hatırlatalım…
- Muharrem İnce’ye yeni parti kurdurtalım…
- Meral Akşener’i yuvaya davet edelim…
Ekonominin perişan halini bir şekilde gizleyelim.
18 yılda ülkeyi bu hale nasıl getirdiğimizi kimse anlamasın
Tüm dünyada değer kaybeden Amerikan dolarının Türkiyede neden zirve yaptığı sorulmasın
Altın ve Euronun rekorlar kırdığı duyulmasın
İşsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı konuşulmasın
Suriye de elimizin kolumuzun bağlandığı, Doğu Akdeniz de geri çekildiğimiz bilinmesin.
Cambaza bak cambaza
Tam olarak sahneye koydukları oyun budur.
Ayasofya’yı koyun bir kenara Fener Patrikhanesini cami, Fener patriğini sünnet ettikten sonra kelime-i şahadet getirtip müslüman yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur.
Muharrem İnce parti kursa ne olur kurmasa ne olur?
Meral Hanım o davate icap etse ne olur etmese ne olur?
MİLLET AÇ AÇ
Işsizlik Cumhuriyet tarihi rekoru kırmış…
İs yerleri tek tek kapanıyor…
TL dünyanın en fazla değer kaybeden parası durumuna düşmüş…
Bankaların yedek akçeleri bile tükenmiş…
Yabancı yatırımcıların bir çoğu ülkeyi terk etmiş…
Halk psikolojik sorunları nedeniyle sakinleştirici içmeden sokağa çıkmaz olmuş…
Ve siz halen daha bu ucuz oyunlarla yol alacağınızı düşünüyorsanız;
Eyvah eyvah
Vallahi billahi tallahi kiyametiniz çok yakın demektir.
Kendinize gelin oyun oynamayı bırakın ve bir çözüm bulun.
Hakkınızdan hayırlısı bu olur.
Temel Sağıroğlu
3 notes
·
View notes
Video
youtube
yaşam realitesinde şapkadan tavşan çıkarmak yok derinlemesine yaşadıklarımız iliklerimizde duyumsadıklarımız hayatın ta kendisi hayatta karşı koyuşlarımızın karşısına illüzyonlu entrikalar çıkarılır cambaza bak denilerek senaryolar oluşturulup roller dağıtılır yersen tabii
26 notes
·
View notes
Text
Kürtleri sadece Türkler mi asimile ediyor?
Çok yaşadığım birşey. Artık sayısını tutmuyorum. Ama düşündürdüklerini önemsiyorum. HDP'li tanıdıkların, dindar olsun/olmasın, İttihad-ı İslam'ı savunan Kürtler hakkındaki düşünceleri pek katı. Defalarca nümunelerini yaşadım. Aslında bu konuda dindar Kürtlerin bir arada kalmışlığı da var. Türkiye'nin ulus-devlet kodlarından kurtulması gerektiğini söyledikleri için ulusalcı Türklerin de pek sevdiği tipler değiller.
Buna ilave olarak ulusalcı Kürtler de ayrılıkçı olmadıkları için onlardan hoşlanmıyor. Benzeri bir durum dindar Türkler için de geçerli elbette. Onlar da ulusalcı Türklerin ve Kürtlerin baskısı altındalar. Ancak dindar Kürtlerin onlardan fazla/farklı olarak maruz kaldığı bir suçlama daha var: Asimilasyon.
Evet, hasbelkader bu çizgide birisiyle tartışmaya girseniz, tartışmanın bir yerinde yüzünüze çarpılacak tokat budur: Siz asimile olmuşsunuz. Türk olmuşsunuz. Kürtlüğünüzü unutmuşsunuz. Büsbütün haksız da değiller elbette. Kürt kimliğinin parçası sayılabilecek bazı şeyler sizde bulunmuyor veya kısmen bulunuyor. Mesela: Dil. Hoş, her ulusalcı Kürdün de diline anadili gibi sahip olduğu söylenemez. Hatta bazıları hiç bilmiyorlar.
Ancak tam da bu eşikte ben bir soruyu hep gündeme getiriyorum: Bir Kürdün asimilasyonu sadece dilini unutmasından mı anlaşılır? Kürt kimliğinin başka öğeleri yok mudur asimilasyona maruz kalan veya kalabilecek? Hele de müslümanların ‘m’siz medeniyet tarafından topyekün asimilasyona uğradığı ahirzamanda? Bu soruları önemsiyorum. Zira bence bu gibi bazı kimlik öğelerine nazarımız (ve de kimliğimiz) hasredilerek bize bir çeşit "Cambaza bak cambaza!" oyunu oynanıyor. Operasyon çekiliyor. Dilini unutmamış bir Kürdün de başka kimlik öğelerini unutmuş olabileceği ihtimali unutturuluyor.
Peki bununla kastettiğim nedir? Şimdi farklı düşünen kardeşlerimin canı yanacak ama söyleyeyim: Fatiha'yı bile okuyamayan Sünni Kürdü ilk kez HDP çizgisinin yükselişiyle tanımış oldum. Bu noktada diyebilirim ki: Kürtler sadece sistemin ellerinde değil HDP çizgisinin ellerinde de bir asimilasyon yaşıyorlar. Tıpkı CHP elinde Türklerin yaşadıkları gibi. Fakat bu asimilasyon daha sinsi. Unutturduğu Kürt kimliğinin dünyevî yönleri/göstergeleri değil. Uhrevî yönleriyle kavgası var.
1 ve 2. Lem'a'larda mürşidimin Yunus ve Hz. Eyyub aleyhisselam kıssalarından hareketle yaptığı bir analiz vardır. Hz. Yunus'la ilgili olandan bir alıntıyla açmaya çalışayım:
"İşte Hazret-i Yunus aleyhisselâmın birinci vaziyetinden yüz derece daha müthiş bir vaziyetteyiz. Gecemiz istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle, onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir. Denizimiz şu sergerdan küre-i zeminimizdir. Bu denizin her mevcinde binler cenaze bulunuyor, onun denizinden bin derece daha korkuludur. Bizim hevâ-yı nefsimiz hûtumuzdur, hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut onun hûtundan bin derece daha muzırdır. Çünkü onun hûtu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hûtumuz ise yüz milyon seneler hayatın mahvına çalışıyor."
Bediüzzaman'ın Risaleler içine yayılmış bu ve benzeri analizlerinin bize öğrettiği nedir? Allahu’l-a’lem. Bence bize yaralarımızı/dertlerimizi değerlendirmede doğru paradigmayı sunuyor Bediüzzaman. Yani "Asıl musibet ve muzır musibet, dine gelen musibettir. Musibet-i diniyeden her vakit dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip feryad etmek gerektir. Fakat dinî olmayan musibetler, hakikat noktasında musibet değildirler..." derken kastettiği ile aynı şeyi zikrediyor burada.
Tabii biz bunu söylediğimizde ‘çıkması istenen sesi’ çıkarmamış oluyoruz. Yine de bu sesi çıkarmaktan vazgeçmemeliyiz. Evet, tamam, Türkiye üzerine kurulduğu ulus-devlet yapısıyla Kürtleri perişan etti. Fakat Türkleri de perişan etti. Kürtlerin de kodlarına saldırdı ama Türklerin de kodlarına saldırdı. Kürtler dillerini unuttular da Türkler yüz sene önce yazılmış kitaplarını okuyabiliyor/anlayabiliyorlar mı? Süleymaniye Kütüphanesi gibi en büyük yazma eserler arşivine kaç Türkün girebilesi var? Ve şimdi hem Türkler hem de Kürtler bu rejimin kodlarını 'kardeşlik/dindarlık' düzlemine getirebilme potansiyeline sahipler. Heyhat! Nerede o uyanıklık?
Hepimiz az-çok farkındayız: Devlet eskisi gibi 'değişmesi teklif dahi edilemez' durmuyor. Bu değişime dahil olup olumlu katkı yapmak varken yaralarımızı deşerek yenilerine uğramanın ne mantığı var? Dine gelen musibeti bertaraf edebilmenin imkanını yakalamışken işin o tarafını büsbütün görmezden gelerek, salt seküler kodlara konsantre olmak, kurdun gövdeye girdiği bir fitneyi çağrıştırmıyor mu? Müfid Yüksel Hoca’nın yıllardır dikkat çektiği tehlike ‘İslamsız Kürdistan’ bu pencereden bakınca çok da uzak bir risk gibi görünmüyor.
Kardeşler ayrı devlet kurmak İslam'ın şartlarından değildir. Hayatta kalmanın da şartlarından değildir. Mutlu olmanın da şartlarından değildir. Yaşanılanları inkâr etmenizi beklemek yanlış. Tamam. Fakat bu durum, çocuklarınızı, bir ulusalcı öfke uğruna sosyalizmin kollarına attığınız gerçeğini değiştirmiyor. Diyelim ki ben asimile oldum. Fakat beni yutan asimilasyon balığı en fazla dünyamı yakabilir. Siz öfkenizden bir başkasına neredeyse ahiretinizi yutturacaksınız. Öyle ya, 'İttihad-ı İslam' veya 'uhuvvet' deyince tüyleri diken diken olan ben miyim, yoksa siz misiniz? Allah kalbimize istikamet versin. Böyle şeyleri duyunca hasmının adını duymuş gibi ürperenin kalbi ne şekle girer?
1 note
·
View note
Text
"KUR'AN BİZE YETER-İZM" DE GELİNEN SON NOKTA (Karabük İl Vaizi İrfan Bayın'ın yazısı)
09.09.2017 günü gözlüğümün cam değişimi yapılırken bir saat beklemem gerekti, ben de bir esnaf çay ocağına gidip birkaç köşe yazısı okuyarak boş vakti değerlendirmek istedim. Yandaki masada "beyefendi" görünümlü, düzgün Türkçe ile konuşan iki kişi sohbet ediyordu. İster istemez duyulan sohbet "din" içerikliydi. Belli ki biri "ikna etmek" diğeri de kafasına takılan soruları muhatabına sorarak, alışılmadık konularda "hazır kıta" olmadığını göstermek durumundaydı.
İknaya çalışan kişi hararetle;
"Bugün haram bildiğimiz pek çok şey aslında haram değil. Çünkü haram/helal hükmü koymak Muhammed'e bile verilmedi, bu yalnızca Allah'a aittir."
Fikrini savunuyor ve Rasulullah sav Efendimiz'in adından söz ederken de sanki iş arkadaşından bahseder gibi konuşuyordu. Muhatap birkaç örnek istedi ve
"Haram bildiğimiz ama size göre haram olmayan şeyler nedir?" diye sordu.
Şimdi dikkat buyrunuz! "Kur'an bize yeter-izm" akımının, kendine de "o ne özgüven o" pozlarıyla karşısındakini hafiften de küçümseyen tavırlarla, ilimce donanımlı imajı veren bir eda ile verdiği cevaba dikkat buyrunuz:
"Mesela KÖPEK ETİ! Biz köpek etini alışkanlık olmadığı ve gelenekte bulunmadığı için yemiyoruz. Aslında KÖPEK ETİ HARAM DEĞİL! Çünkü Kur'an'da köpek etinin haram olduğu yazmıyor!"
Muhatap şaşkın! Adam dondu kaldı birşey diyemedi. "Maydanoz olmamak" için karışmak istemediğim bu konuşmaya müdahil olmak kaçınılmaz hale geldi. Kendimi sadece ismen tanıtıp, uzmanlık alanım ve görevimden söz etmeden, izin isteyip yanlarına gittim ve kişi ile konuşmaya başladık:
İB: "-Siz Diyanet'te fetva yetkilisi misiniz?" Adam: "-Hayır." İB: "-İslam Hukuk Usulü okunuz mu? Kur'andan hüküm istinbat etme yöntemlerini biliyor musunuz?" Adam: "-Ne alakası var, Kur'an herkes için geldi, Kur'an'ı anlamak için insanların icad ettiği ilimlere ihtiyacım yok. Akıl diye birşey var. Aklı olan herkes hüküm çıkarır!" İB: "Ha anladııım! Siz kimya mühendisisiniz aynı zamanda. Suyu oluşturan elementler ve oranları belli olduğuna göre siz laboratuarda Hidronen ve Oksijenden su imal edip su parası da ödemiyor olmalısınız!
Adam: "-Her kimya dersi okuyan su imal edemez. Uzmanlık gerekir. Ben kimya mühendisi falan da değilim. Her mühendis de su imal edemez. O ayrı bir yetenek ve uzmanlık işi."
İB: "-Ama nasıl olur beyim! Siz Kur'an deyip duruyorsunuz, Allah da «Biz herşeyi sudan yarattık.» diyor, ve siz yaratıldığınız maddeyi yani suyu üretmek uzmanların işi diyorsunuz! Suyu değil üretmek, bileşenlerini anlamak için bile uzman olmak gerekiyor da, insanlar arası ilişkiler ve gündelik yaşantıya dair hüküm çıkarma işi olan HUKUK alanında her aklı olanın hukukçu gibi hüküm çıkarabileceğini söylüyorsunuz... " Adam: "Ama Üstad Mustafa İSLAMOĞLU öyle dedi. Biz, yani her akıl sahibinin Kur'anı anlayabileceğini söyledi, bunun için alim olmak gerekmez dedi, herkes dininin alimidir dedi, ben de okudum ve aklımla hüküm çıkardım." İB: "-Peki beyim! Siz Fetö'ye karşı mısınız?" Adam: "-Evet." İB: "-Neden?" Adam: "-Çünkü onlar aklı olup aklını kiraya verenlerdir. Pensilvanya ne derse hiç sorgulamadan aynen emir kabul edip yapıyorlar. Sonuç ortada." İB: "-Size akıl dağıtan İslamoğlu, iki de bir «Fetö gider METÖ gelir.» diyor ya! METÖ sizsiniz. Yani Mustafa İslamoğlu Terör Örgütü Mensubusunuz. Adam METÖ derken kendini kastediyor ama siz anlamamışsınız. Yani Fetullah giderse biz geliriz demek istediğini çözememişsiniz!" Adam: "-Hop hop birader! İleri gidiyorsun! Ağzından çıkanı kulağın duysun! Onlar Şeyhlerine sorgusuz itaat eder, biz akılcıyız!" İB: "-Size de İslamoğlu akıl vermiş güya! «Herkes, her aklı olan Kur'an'ı anlar, hüküm çıkarır.» demiş. Ama siz de sorgusuz sualsiz bunu kabul edip itaat etmişsiniz. Fetö aklı devre dışı bırakıp genel anestezi yaparak uyuşturdu, sizler de Aklın kullanılmasıyla, aklınızı güya kullanıyormuşsunuz gibi yapılarak yani lokal anesteziyle uyuşturulmuşsunuz. Sonuçta aklınıza dokunulmadan beyniniz alınmış sizin de! İşte o yüzden KÖPEK ETİ DE YERSİNİZ KEDİ ETİ DE YERSİNİZ, sonra da etini yediğiniz hayvan gibi sahibine sorgusuz itaat eder, sahibinizin hedef gösterdiği kitlelere saldırırsınız!" Adam: "-Ama köpek eti haram diye ayet yok Kur'an'da!" İB: "-Kur'an'da domuzun eti haram yazıyor, yağı haram yazmıyor, böyledir diye domuz yağı ile yapılan yemeği yersin o halde! Adam: "Domuz başka mesele, domuz eşini kıskanmaz, onu ne karıştırıyorsun!" İB: "-Domuzun başı yağ sürmüş zaten size. Tamam geçelim. Kur'an'da kan haram diyor. Kanı içen adamın vücuduna kan girmiş oluyor. Bu haramsa, ki haram! Şırıngayla enjekte edilen kan da vücuda giriyor. Kan nakli de haram o zaman! Size göre her halde kan vücuda girdiğine göre farketmemesi lazım!" Adam: "-Saçmalıyorsun! O sağlık için sen ne biçim akıl yürütüyorsun.?"
İB: "-Hani her aklı olan Kur'an'ı anlardı ya, bende de akıl var, senin yolundan gidince bunlar çıkıyor. Sağlık için diyorsun, doktor sana sağlığın için rakı iç dese içersin o zaman. Aaa tabi bu arada size göre Kur'an'da şarap haram diyor, rakı, bira, votka geçmediği için size göre şarap hariç tüm alkollü içkiler haram değil değil mi?" Adam: "-Ya şey... Aslında tam da öyle değil, ama metod olarak iş oraya da gitmiyor değil tabi..." İB: "- Yahu kardeşim o haram değil, bunun adı geçmiyor o serbest... Bu islam niye geldi o zaman! Ebu cehil de az çok sizin kadar dindardı. Sadece MUHAMMED SAV EFENDİMİZ'i yani sünneti kabul etmiyordu. Sizin dindarlığınız tam bir müşrik dindarlığı. UYANIN BE UYANIN KARDEŞİM. Yoksa METÖ siz olacaksınız!. Son bir soru:
Kur'an'da bir kadının birden fazla kocası olması diye bir ayet de yok. Sizin eşiniz var mı bilmiyorum, ama varsa yenge hanım da kalkıp size...." İB: "-Abi tamam! Lütfen sus! Devamını dilinden dökme, devamını söyleme... BEN NASIL BİR B.K'a bulaşmışım da anlamamışım! Hay aklımı şey edeyim (aleni sin kaflı söyledi). Abi Allah aşkına sen kimsin ya! Karşıma nereden geldin! Hem kafamı şeyettin, hem aklımı başıma getirdin. Tevbe etmem lazım ama nasıl kurtulurum bunca insanı da zehirlemişim. Bilşyor musun bana bir görev verdiler, insanları uyar ki sevabın olsun dediler, sabahtan akşama kahve kahve gezip insanlara bu tür fikirleri hem de inanarak anlattım, üstelik işim de yok, bana bu işler için maaş da veriyorlar. Şimdi ben aralarından çıkarsam beni tehdit ederler belki de!"
Adamla bundan sonraki diyaloğumuz bizde mahrem kalsın, biz sadede gelelim!
METÖ diye üstü örtük olarak kastedilen, hedef gösterilen başkaları... Ama GERÇEK METÖ KİMMİŞ NEYMİŞ ANLATABİLDİM Mİ?
"Aaa Cambaza bak!" diyenler GERÇEK METÖ olmasın sakın!
Gözlüksüz bir saat içinde bu kadarını gösterdim. Allah'tan at gözlüğü kullanmıyorum! Bu
Çıkarın at gözlüklerinizi artık!
4 notes
·
View notes
Text
CHP'li Bekaroğlu'ndan çay üreticilerine mektup
RİZE - 24.06.2022 - HİBYA - CHP İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu çey mustahsiline mektup gönderdi.Bekaroğlu'nun mektubu şunlar yer verdi:"Çay Müstahsili Kardeşim; AK Parti’nin TBMM’ye sunduğu çay kanunu teklifi büyük bir gizlilik içinde hazırlandı. Üniversiteye hazırlattık diyorlar ama bu doğru değil; bu kanun teklifi, Borsa Başkanı ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı tarafından hazırlanmıştır. TBMM’ye sunulana kadar da teklifi kimse görmemiştir.Şimdi de kanunun görüşmelerine ‘cambaza bak cambaza’ oyunu ile başlanıyor. Bazı Ziraat Odası Başkanlarını da işe katarak sanki en önemli konu ‘çay fiyatının kimin tarafından açıklanacağı’ imiş gibi bir algı oluşturuyorlar. Bu şekilde çay üreticilerini özel sektöre ait 7-8 firmaya mecbur etme, Türkiye çay piyasasını uluslararası tekellere açma planlarını perdelemeye çalışıyorlar.Bugüne kadar Çaykur’un yaş çay alım fiyatını ya Bakan ya da Cumhurbaşkanı açıklıyordu. Özel sektör onu dinliyor muydu; hayır. Bakanı, Cumhurbaşkanını tanımayan, onların açıkladığı fiyata uymayan şirketler Ulusal Çay Konseyi’ni mi tanıyacak? Elbette hayır!Bu kanun teklifinde taban fiyat şöyle dursun, yaş çay alım fiyatının açıklanması diye bir konu yok, bu tamamen kandırmacadır. Bu teklif kanunlaşırsa çay alım-satım işi yaş çay üreticileri ile şirket sahipleri arasında yapılacak sözleşme ile belirlenecektir. Üretici bu sözleşmeye imza atmak zorundadır. Sözleşme yapmadığı taktirde iki yıl boyunca çay satmasına izin verilmeyecektir."Hibya Haber Ajansı Read the full article
0 notes
Text
İmamoğlu'ndan Soylu'nun yakınındaki isme tepki: Ahlaksızlığa adım atmasın
İmamoğlu’ndan Soylu’nun yakınındaki isme tepki: Ahlaksızlığa adım atmasın
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’ya yönelik ‘O liyakatsiz şahsiyet bakan yardımcılığı yapsın. Ahlaksızlığa adım atmasın’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı’ya tepki gösterdi. “Kimse kendi beceriksizliklerini, liyakatsizliklerini deyim yerindeyse ‘Cambaza bak’ diyerek 48 saat boyunca uyumadan…
View On WordPress
0 notes
Text
Ahmet TAKAN
IMF ARKA KAPIDAN İÇERİ ALINDI!..
#30eylül2018 Pazar
Kaç defa yazdım?.. IMF ile el altından görüşüldüğünü... Bu yüzden faizlerin yükseltileceğini... IMF ile anlaşmanın açıktan değil gizli kapaklı yapılacağını... Kamu harcamalarında tasarruf, kemer sıkma ve bunun gibi taleplerin yerine getirileceğini ve örtülü bir şekilde IMF'nin denetimine bırakılacağını... Gerisinin ufak ufak geleceğini... Hem de aylar öncesinden!.. (İnanmayanlar için; bkz. 24 Temmuz tarihli yazımız)
"IMF, bizden borç istedi" diyenlerin IMF'ye boyun eğmemiş gibi yapıp başka bir adresten nasıl dolandıkları artık gün ışığına çıktı. Damat Berat Albayrak, Yeni Ekonomik Programı (YEP) gayet tantanalı bir şekilde açıkladı. Tüm yalama ve yalaka takım alkış tuttu. Ardından, "Türkiye'ye ekonomik savaş açan ABD"de kendi kamuoyundan sakladığı sırrı açıkladı!.. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin denetimi ve yönetiminin ABD merkezli bir şirkete verildiğini... McKinsey'e... Tüm dünyada IMF taşeronluğu ile bilinen bir şirkete... Bizim sahte kabadayıların, IMF ile yaptığı gizli kapaklı görüşmelerde, "bu işe bir çözüm bulalım ama resmiyette anlaşma sizinle olmasın" önerisi bizzat muhteremler tarafından dile getiriliyordu.
Ee!.. Ne oldu şimdi?... Ucu bucağı olmayan tiyatrolara, kayıkçı kavgalarına, cambaza bak oyunlarına bir yenisi daha eklendi. Yine aklımızla alay edilerek!... Ancak, idare için endişe edilecek bir durum yok. Çünkü, ahalinin durumu malum!..
Gerçekleri faş ettiğim -nice yazılarımda olduğu gibi- iktidarın IMF ile yaptığı gizli kapaklı görüşmeleri anlatan yazılarımda bana hakaret eden kaypak, omurgasız, hampacılara bu vesile ile sözlerini misli ile iade ediyorum!..
***
IMF'nin taşeronu McKinsey ortaya çıktığına göre, CHP, Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından cevaplaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesine de dikkat çekmek istiyorum.
Tığlı'nın önergesinde yer alan sorular şöyle:
" -- Dış kaynaklı finans çevrelerinin isteği üzerine, IMF Nisan 2018 Raporuna göre hazırlanan YEP, IMF'nin adı geçmeden yapılan bir IMF programı değil midir? YEP, ülkeye yatırım yapmak isteyen yabancı sermaye girişlerine nasıl bir güvence verecektir? YEP ile birlikte hangi yatırımlar tasarruf tedbirleri kapsamında tırpanlanacaktır? Bu yatırımların toplam miktarı ne kadardır?
-- 24 Haziran 2018 tarihinden itibaren tek adam rejimi ile yönetilen Türkiye Cumhuriyeti'nde ne oldu da AKP'nin eski bakanı Beşir Atalay'ın damadı Ali Üstün'ün Ankara yöneticisi olduğu McKinsey adlı danışmanlık şirketiyle çalışmaya başlandı?
-- ABD'de adı dünyanın en büyük enerji skandallarından biri olan Enron yolsuzluklarına karışmış McKinsey adlı şirketin, ülkemizde de yolsuzluklara karışmayacağı kim tarafından ve nasıl denetleyecek? 16 Bakan ile ortak çalışacak McKinsey, denetim adı altında MİT'ten ülke güvenliği ile ilgili yapılan yatırımların bilgisini isterse verecek misiniz? Verecekseniz, bu bilgi akışı devlet sırlarının ifşa edilmesi, açıklanması anlamını taşımaz mı?
-- Ekonomiyi yönetemediğiniz ve denetleyemediğiniz için mi ekonominin anahtarını ABD'li McKinsey adlı danışmanlık şirketine teslim ettiniz? Bir devletin bir danışmanlık şirketine emanet edilmesi o devlettin yönetilemediği anlamına gelmez mi? Adı yolsuzluklarla anılan bu şirket ile yapılan anlaşmanın 80 milyon vatandaşa maliyeti kaç paradır?
-- McKinsey danışmanlık şirketi kadrolu devlet memurları dışında kalan diğer emekçi kesimleri yani ücretli kamu çalışanlarını, tüm emeklilerin ve asgari ücretlilerin aldığı ücretlerin düzenlemesini yapacak mı? Kıdem tazminatı ve bireysel emeklilik sisteminde söz hakkı olacak mı?
-- Özelleştirme uzmanı olan McKinsey adlı danışmanlık şirketinin, Türkiye Varlık Fonu Başkanvekili ile birlikte çalışacak olması, Türkiye Varlık Fonu içinde bulunan şirketlerin özelleştirilmesi için yapılan bir hazırlık mıdır? AKP döneminde Türkiye'de en fazla danışmanlık hizmeti alan bu firmanın yaptığı çalışmalarda objektif olabileceğine nasıl inanıyorsunuz?
-- Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya'dan sorumlu başkan yardımcılarına, Alman yatırımcılara, banka ve finans dünyasının temsilcilerine ABD'de verilen sözler nelerdir? Yapılan görüşmelerde, Cumhurbaşkanı tarafından ihaleli veya ihalesiz herhangi bir turizm yatırım alanının, dış kaynaklı yatırımcılara verilsin diye pazarlık yapıldı mı?
-- McKinsey adlı şirket, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan harcamaları denetleyebilecek yetkiye sahip mi? Bu yetkiye sahip değilse kamu harcamalarında tasarruf yapılabileceğine nasıl inanıyorsunuz?"
#ahmettakan
1 note
·
View note
Text
Abdüllatif Şener : "Yönetici sınıf halka 'cambaza bak' derken, kendisi malı götürür..." Bir kez değil, birkaç kez izlenmeli...!
0 notes