#bebeklerde alerji nedenleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Alerji Nedenleri Nelerdir?
Alerjiler genel olarak her bir türe bağlı olarak çeşitli nedensel faktörlere sahiptir. Örneğin, riniti olan bir kişinin toz akarlarına karşı alerjisi olabilir. Bir çocuk süt alerjisi olabilir ve ishal, deri lezyonları, dudakların şişmesi veya solunum semptomları olabilir.
Alerji risk faktörleri nelerdir?
Bir kişi herhangi bir yaşta bir alerji geliştirebilir, ancak aşağıdaki durumlarda alerji geliştirme olasılığınız daha fazla olabilir:
Ailede astım veya alerjiler varsa,
Herhangi bir şeye karşı hassasiyetiniz varsa,
Alerji belirtileri nelerdir?
Alerjinin belirtileri, solunum yollarınızı, sinüslerinizi, cildinizi ve sindirim sisteminizi etkileyebilir. Alerjik reaksiyonların farklı dereceleri vardır. Alerjiler şiddetli durumlarda anafilaksi denilen ölümcül bir hastalığı tetikleyebilir
Alerjik rinit belirtileri şunlardır: Hapşırma, burun, göz veya ağzın çatısında kaşıntı, burun damlaması, sulu, kırmızı veya şişmiş gözler.
Gıda alerjisi belirtileri: Ağızda karıncalanma, dudakların, dilin, yüzün veya boğazın şişmesi, kurdeşen, anafilaksi.
Böcek ısırıklarına karşı alerji belirtileri: Isırık bölgesinde geniş bir şişlik (ödem) alanı, tüm vücutta kaşıntı veya kurdeşen, öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hırıltı olması veya nefes darlığı, anafilaksi.
İlaçlara karşı alerji belirtileri: Kurdeşen, isilik, anafilaksi, cildin sürekli kaşınması.
Alerji tedavisi nasıl yapılır?
Alerji ve alerjik hastalıklar, tedavinin başarısı ve kontrolü için çevresel kontrol önlemleri ile klinik tedavi ilişkisi ile tedavi edilir. Klinik tedavi başarısızlığı durumunda, alerjik hastalığın temel mekanizmasına müdahale eden tek tedavi olan alerjene özgü “immünoterapi” kullanılabilir.
İmmünoterapi nedir: Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, alerji aşılarının kullanımı, böceklere (arılar, eşek arıları, güveler ve karıncalar) şiddetli reaksiyonlar sergileyen hastalarda ve klinik belirtiler gösteren çevresel alerjilere duyarlı bireylere uygundur.
Alerjiye sebep olacak şeyleri ortadan kaldırmanız gerekir. Bunun için tavsiyelerimiz şunlardır:
Havalandırma: Gün boyunca pencereleri açık tutun.
Mobilya: mobilyalarınız düz kenarları ve temizlemesi kolay olmalıdır
Temizlik: günlük olarak, yeterli su, sabun ve temizlik ürünleri ile yapılmalıdır. Elektrikli süpürge kullanmaktan kaçının.
Yataklar ve yastıklar: Yılda bir kez yastık değiştirin.
Evcil hayvanlarınızın yatak odanıza girmesine izin vermeyin.
Giysilerin saklanmasına özen gösterin, kullanmadan önce kıyafetleri yıkayın.
Tahriş edici faktörlerin kontrolünü sağlayın; sigara dumanı, koku ve nem vb.
Alerji Nedenleri Nelerdir?
#alerji nedenleri#alerji nedenleri kaşıntı#alerji nedenleri nelerdir#alerji nedenleri ve tedavisi#alerji nedenlerii#bebeklerde alerji nedenleri#kollarda alerji nedenleri#vücutta alerji nedenleri#yüzde alerji nedenleri
0 notes
Photo
Sitemize "Çocuklarda Yumurta Alerjisi" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://tibbivideolar.net/kadinca/cocuklarda-yumurta-alerjisi/
#yumurta alerjisi#alerji#ovomukoid#besin alerjisi#çocuk#yumurta proteini#yumurta#bebek#tedavi#alerji testi#teşhis#alerji nedenleri#alerji belirtisi#bebeklerde alerji nedenleri#belirti#uzman#video#uzman tv
0 notes
Text
Bebeklerin Cildinde Görülen Hastalıklar
yeni bebeklerde yazısı https://www.bebeklerde.net/bebeklerin-cildinde-gorulen-hastaliklar/
Bebeklerin Cildinde Görülen Hastalıklar
#bebeklerde alerji nedenleri#bebeklerde isilik tedavisi#bebeklerde mantar tedavisi#bebeklerde pamukçuk nasıl tedavi edilir#Yenidoğan sarılığı nedir
0 notes
Text
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Alerji ve Astım Derneği üyesi Çocuk Alerji Uzmanı Uzm. Dr. Gizem Atakul bebeklerde gaz sancısının nedenleri arasında besin alerjiside olabilir dedi. Ağlamak, bir bebeğin temel iletişim kurma şekillerinden biridir. Genellikle aç, yorgun, yeni bir beze ihtiyacı olduğunu, rahatsız olduğunu veya sıkıldığını ya da sadece kucaklanmak istediklerini bildirmek için olabilir. Ancak bazı bebekler belirgin…
View On WordPress
0 notes
Text
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Alerji ve Astım Derneği üyesi Çocuk Alerji Uzmanı Uzm. Dr. Gizem Atakul bebeklerde gaz sancısının nedenleri arasında besin alerjiside olabilir dedi. Ağlamak, bir bebeğin temel iletişim kurma şekillerinden biridir. Genellikle aç, yorgun, yeni bir beze ihtiyacı olduğunu, rahatsız olduğunu veya sıkıldığını ya da sadece kucaklanmak istediklerini bildirmek için olabilir. Ancak bazı bebekler belirgin…
View On WordPress
0 notes
Text
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Alerji ve Astım Derneği üyesi Çocuk Alerji Uzmanı Uzm. Dr. Gizem Atakul bebeklerde gaz sancısının nedenleri arasında besin alerjiside olabilir dedi. Ağlamak, bir bebeğin temel iletişim kurma şekillerinden biridir. Genellikle aç, yorgun, yeni bir beze ihtiyacı olduğunu, rahatsız olduğunu veya sıkıldığını ya da sadece kucaklanmak istediklerini bildirmek için olabilir. Ancak bazı bebekler belirgin…
View On WordPress
0 notes
Text
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Bebeklerde Gaz Sancısının Nedeni Besin Alerjisi Kaynaklı Olabilir
Alerji ve Astım Derneği üyesi Çocuk Alerji Uzmanı Uzm. Dr. Gizem Atakul bebeklerde gaz sancısının nedenleri arasında besin alerjiside olabilir dedi. Ağlamak, bir bebeğin temel iletişim kurma şekillerinden biridir. Genellikle aç, yorgun, yeni bir beze ihtiyacı olduğunu, rahatsız olduğunu veya sıkıldığını ya da sadece kucaklanmak istediklerini bildirmek için olabilir. Ancak bazı bebekler belirgin…
View On WordPress
0 notes
Text
Bebeklerde Pamukçuk Nasıl Geçer?
Doğduğu andan itibaren çeşitli nedenlerden dolayı sık antibiyotik alan çocuklarda pamukçuk rahatsızlığı görülür. Bu rahatsızlık aslında tedavisi çok güç bir hastalık haline dönüşebilir. Bebeklerde görülen pamukçuk hastalığı anneye bulaştırdığında da tedavisi oldukça zor olabilir. Rahatsızlıkla ilgili doktora başvurulduğunda tedavide genellikle kullanılan ilaçlar, basit mantar ilaçlarıdır. Pamukçuk hastalığının kendiliğinden geçmesi beklenmemelidir. Aksi halde daha fazla yayılma gösterebilir. Mutlaka bir doktora başvurularak gerekli ilaç tedavisine başlanması gerekir. Hastalığın tedavisinde genellikle mantara karşı antimikotikli damlalar kullanılır. Bu ilaçlar yaklaşık olarak 7-10 gün süreyle kullanılması gerekir. Bebekle beraber annenin de doktora görünmesi varsa bir enfeksiyon anında giderilmesi gerekir. BEBEKLERDE GÖRÜLEN PAMUKÇUK RAHATSIZLIĞININ BELİRTİLERİ Bebeklerde en sık görülen rahatsızlıkların başında pamukçuk hastalığı gelir. Bu hastalık nedeniyle bebeklerde huzursuzluk başlar. Pamukçuk rahatsızlığı yaşayan bebeklerde ağız içinde beyaz lezyonlar görülmeye başlanır. Ayrıca bebeklerin iştahı kesilir, huzursuzlukları başlar ve emme güçlüğü yaşarlar. bu gibi durumlarda anında bir doktora başvurulması gerekir. Sadece bebeklerde değil annelerde de bu rahatsızlık görülür. Özellikle bebekler bu rahatsızlığı emme sırasında anneye bulaştırırlar. Anneye pamukçuk rahatsızlığı bulaştığı anda annede de bazı belirtiler oluşmaya başlar. Özellikle annenin göğüs kısmında kızarıklık ve pamuklanma görüntüsü olur. Bu gibi durumlarda anne bir doktora başvurarak, anfeksiyonu gidermeya çalışmalıdır. Aksi halde emme sırasında bebeklerde pamukluk rahatsızlığı yayılmaya başlar. BEBEKLERDE PAMUKÇUK NEDEN OLUŞUR? Anne eğer hamilelik döneminde aşırı şekilde antibiyotik kullanırsa bebeklerde pamukluk rahatsızlığı görülür. Ayrıca annenin yaşadığı hormon değişiklikleri nedeniyle de vücut mantar üretir ve bebeklerde pamukçuk hastalığı oluşur. Folik asitin fazla olması, B12 ve demir gibi vitaminlerin eksikliği ve bazı gıdaların alerji oluşturması da rahatsızlığın nedenleri arasındadır. Bebeklerde görülen pamukçuk rahatsızlığı genellikle annenin hamilelik döneminde ve emzirme döneminde yaşadığı durumlara bağlanır. Fakat pamukçuk hastalığı strese bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Özellikle bebeklerin doğduğu andan itibaren stresli ortamda yer alması pamukçuk hastalığının nedenleri arasında sayılmaktadır. Bu nedenle bebeklerin bulundukları ortamlara da dikkat etmek gerekir. BEBEKLERDE PAMUKÇUK HASTALIĞI TEDAVİ EDİLMEZSE Bebeklerde pamukçuk hastalığı önemsiz gibi görünse de ciddi problemlere yol açabilecek bir durumdur. En kısa zamanda rahatsızlıkla ilgili hastalığın tedavi edilmesi gerekir. Çünkü pamukçuk hastalığı tedavi edilmediği sürece yayılma eğilimi göstermektedir. Bu eğilim nedeniyle bebeklerde iştahın kesilmesi ve sürekli uykusuzluk gibi sorunlar ortaya çıkar. Tıp dilinde pamukçuk hastalığı Moniliazis olarak da bilinmektedir. Tedavi edilmediği sürece de bebeklerde akciğerler üzerinde ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. Bu gibi durumlarda daha büyük sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bebekteki pamukçuk yayılma gösterirse bulaşıcı bir hal de alabilir. Bu nedenle annede ya da bebekte pamukçuk hastalığı olduğu sürece yayılmaması için mutlaka tedavi edilmesi gerekir. BEBEKLERDE PAMUKÇUK HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR? Pamukçuk hastalığı bebeklerde kendiliğinden geçen bir hastalık türü değildir. Rahatsızlık ortaya çıktığı andan itibaren mutlaka doctor tarafından tedavi edilmesi gerekir. Kesinlikle pamukçuk lezyonlarına doktor müdahalesi olmadan dokunulmaması gerekir. Lezyonların el il temizlenmesi oldukça büyük bir hatadır. Bu durumda lezyonlar diğer alanlara da yayılma gösterecektir. Pamukçuk tedavisi doğru şekilde yapılmazsa ciddi şekilde enfeksiyona yol açar. Özellikle pamukçuğun görüldüğü alanların karbonat ile temizlemesi yapılan en büyük hatalardan birisidir. Doktorlar tedavi türü olarak genellikle antimikotikli damlalar önermektedir. Bu damlalar sayesinde pamukçuğun neden olduğu lezyonlar kısa zamanda yok edilmektedir. Damlalar aksatılmadan her gün kullanılması gerekir. Doktorlar tarafından damlanın kullanılma süresi ise 7 ile 10 gün arasında değişiklik göstermektedir. Read the full article
#BEBEKLERDEGÖRÜLENPAMUKÇUKRAHATSIZLIĞININBELİRTİLERİ#BEBEKLERDEPAMUKÇUKHASTALIĞINASILTEDAVİEDİLİR?#BEBEKLERDEPAMUKÇUKHASTALIĞITEDAVİEDİLMEZSE
0 notes
Text
DERİ ALERJİSİNİN NEDENLERİ, DERİDE ALERJİ SEBEPLERİ,
DERİ ALERJİSİNİN NEDENLERİ, DERİDE ALERJİ SEBEPLERİ,
Deri Alerjisinin Nedenleri
Derinize dokunan hemen her şey bir potansiyel alerjendir. Ama bazı maddelerin bir tepkiye yol açma olasılığı diğerlerinden daha fazladır. Şimdi en çok karşılaşılan etmenleri özetle görelim.
Bitkiler
ABD’de yapılan araştırmalar birkaç bitkinin deri alerjilerine yol açma riskinin son derece yüksek olduğunu, toplam nüfusun yarısı ile dörtte üçü arasında değişen…
View On WordPress
#bebeklerde cilt alerjisi neden olur#bebeklerde ciltte alerji neden olur#cilt alerjileri neden olur#cilt alerjisi nedenleri#cilt alerjisinin nedenleri#ciltte alerji neden olur#ciltte alerji nedenleri#deri alerji sebepleri#deri alerjileri nedenleri#deri alerjisi neden olur#deri alerjisi nedenleri#deri alerjisinin nedenleri#deride alerji nedenleri#deride alerji sebepleri
0 notes
Text
Bebeklerde burun tıkanıklığı!
Burun içi hava yolu yeni doğanda ve çocukta erişkine göre oldukça dardır.Bu yüzden burada oluşan herhangi bir anormal gelişim şikayetlerin bir anda gürültülü şekilde ortaya çıkmasına neden olur.Burun alt solunum yollarının bekçisi görevini görür ve havanın burundan nemlendirilerek akciğerlere verilmesi vücudun solunum dengesi açısından oldukça önemlidir.
Burun içindeki sümük burundan solunan havanın nemlenmesini yabancı cisimlerin tutulmasını burun içini döşeyen örtünün korunmasını sağlar. Bu sümüğün ritmik bir döngüsü bulunmaktadır. Bu döngü burun içindeki burun etlerinin (konka) dolgunluklarının artması ve azalmasına bağlı olarak her iki burun arasında dönüşümlü olarak değişir. Bu günlük hayatımızda tam olarak fark edilmez ancak burunda tıkanıklık olduğu hallerde belirginleşir.
Ayrıca burun ve akciğer arasında beyinde önemli bir merkez tarafından yönetilen bir ilişki bulunmaktadır. Burnun tıkalı olduğu tarafta akciğer solunum kapasitesi düşük olur. Bu tarafta burun içinde direncin fazla olması akciğer direncini de arttırır ve akciğere giden hava azalır.
Burunda tıkanıklık nedenleri ;
Doğumsal nedenler : En sık görülen koanal atrezidir. Burun arkası ile geniz arasının zar veya kemik doku ile kapalı olmasıdır.Bu durum çocuk doğduğu günden itibaren kendini belli eder. Tek taraflı veya çift taraflı olabilir.
Doğum esnasında veya sonradan düşmelere bağlı septumda (iki burun deliğini burun içinde ayıran yapı) deformasyon deviasyon(eğrilik) ve hematom (kan birikmesi) oluşabilir. Burun içine yabancı cisim kaçmaları birtakım kist ve tümörler yine burun tıkanıklığı nedenleridir.
Sonradan burun tıkanıklığı yapan nedenler : En sık nedenlerden biri geniz etidir. Doğumda oldukça küçüktür.1-2 yaşlarında çocuğun kendi bağışıklık sistemi oluştukça büyümeye başlar. Ergenlik döneminde ise küçülür. Genizde solunan hava ile temas eder ve devamlı sümük ile yıkanır. Dolayısı ile çeşitli mikrobik ajanlar(antijen) ile temas halindedir.Aktif bağışıklık sistemini devreye sokarak antikor üretir. Bu aktivitenin fazla olması fazla antijen ile temas ve alerjide büyüme daha fazla olur. Fazla büyümeden dolayı kronik iltihaplı bir akıntı ve tıkanıklık oluşur.
Bademciklerin büyüklüğünden bağımsız olarak geniz etinde fazla büyüme burunda çok ciddi solunum güçlüğü yaratır. Daha önce belirttiğim gibi burundaki direncin artması akciğer solunumun azalmasına neden olur. Bu da genelde olarak vücutta oksijen azalması ve buna bağlı kalbin fazla çalışması sonucunu doğurur.
Geniz eti ayrıca mikropların tutulduğu bölge olduğundan sık orta kulak enfeksiyonlarının ve üst solunum yolu infeksiyonlarının nedenini oluşturabilir. Sigara içilen ortamlarda sigara dumanı bu doku tarafından tutulur ve kulağın havalanmasını sağlayan östaki tüplerinde ödem yapar ve kulakta ağrı sıvı birikimi ve iltihabı reaksiyona neden olur.
Op. Dr. Muammer KARAGÖZ
Burun tıkanıklığında alerji faktörünü unutmamak gerekir. Normal kişilerde bazı doğal maddelere karşı reaksiyon gelişmezken bazı kişiler bu maddelere karşı istilayı önlemek için aşırı bağışıklık cevabı verir. Bunlara alerjik bünyeler denir. Allerjenler bu yanıt sonunda kişinin vücudunda istenmeyen etkilere yol açan bazı kimyasal maddeler salgılar. Bu maddeler burunda tıkanıklık şişme kaşıntı aşırı sümük oluşumuna neden olur.
Sinüzit burun tıkanıklığının bir diğer nedenidir. Çocuklarda sinüzit genellikle uzun süren nezle ile birlikte oluşur. Fazla burun salgısının olması ve salgı kıvamının yoğun olması burun drenajının azalmasına ve burun içinde sümüğün birikmesine neden olur .Bunun sonucunda burun içi örtüsünde kronik değişiklikler ve enfeksiyonlar oluşur.
Sinüzit doğru bir medikal tedavi ile tamamıyla iyileşir. Ancak bazı sistemik hastalıklarda veya doğumsal hastalıklarla beraber olursa iyileşmesi zordur ve bazen sinüslerden kaynaklanan polip değdiğimiz etler oluşabilir. Bu durumda cerrahi tedaviye gerek duyulur. Muayene endoskopik sistem ile yapılır.
Geniz Eti Burun gerisinde östaki (kulak ile burun arasındaki kanal) tüplerinin yanında nazofarenks (geniz)dediğimiz bölgede küme halinde bulunan lenf dokusudur.
Belirtiler
-Ağızda kuruluk kötü koku -Horlama -Burun gerisine akıntı -Uyku bozuklukları -Uykuda nefes durmaları -Sık uyanmalar -Beslenme bozuklukları -Gelişme geriliği -Konsantrasyon bozukluğu
Ne Yapılır ? Tetkiklerde rutin kulak burun boğaz muayenesi endoskopik muayene gerekire radyografi ve akıntıdan kültür almak alerji tetkikleri uygulanır. Nedene göre uygun medikal veya cerrahi tedavi yapılır.
source https://saglik.kocaali.com/bebeklerde-burun-tikanikligi/
0 notes
Text
Gözler Açıkken Hapşırılırsa Gözler Yerinden Çıkar Mı?
Hapşırmak veya diğer adıyla aksırmak normal her insanın başına gelen, alerjik bünyelerde veya bazı ilaçlar ve eylemler neticesinde daha sık görülen durumdur. İnsanların hepsi hayatlarında en az birkaç kez hapşırır, bebeklerde hapşırır.
İnsanların hapşırdıkları an hemen otomatik olarak gözleri kapanır ve %99 gözlerini açık tutamazlar. Bazı insanlar zorla gözlerini açık tutarak hapşırmayı dener ve biraz da olsa bunu başarırlar. İnsanların bir bölümü hapşırdıkları sırada gözlerini kapatmazlar ise gözlerinin yerinden fırlayacak olduğunu düşünür.
Hayır, insanlar hapşırırken gözlerini kapatsın veya kapatmasın gözlerine asla zarar gelmez. Ancak hapşırırken insanlar kemiklerini kırabilir. Evet yanlış duymadınız! Eğer çok şiddetli hapşırmaya çalışırsanız ve kendinizi kontrol edemezseniz aniden çene kemiğinizi kırabilir veya boyun kemiklerinize kırılmaya varacak darbeler alabilirsiniz.
Bu durumdan dolayı ölen daha önce olmamış olsa da, çok fazla sorun yaşayan insan vardır. Özellikle esneme eylemi içerisine giren kişiler ağızlarını sonuna kadar açmamalı ve mümkün olduğu kadar az ağızlarını açmalı.
Neden hapşırırız?
Hapşırma eylemi burun içerisine giren tozlar veya diğer havada uçan tozlar nedeniyle olabilir ve otoimmün sistemin ani bir yanıtıdır. Aşırı tozlu ortamda veya karabiber kokladığınızda hapşırmaktan kaçamayabilirsiniz. Veya Güneş’e baktığınızda refleks olarak hapşırma veya hafif vücutta ekşime hissi hissedebilirsiniz.
Hapşırmak herhangi bir zarar vermez, aksine yararlı olabilir ve olası sorunlardan vücudun kendisini koruması için en önemli refleksler arasında yer alır.
Sık sık temiz havada olmanıza rağmen hapşırma ihtiyacı içerisinde oluyorsanız bunun için mümkün oldukça burun ve ağız bölgenizi temiz tutun. Temiz havada görünmeyen mikro tozlar olabilir ve farklı bir ortamda durmayı deneyin. Bazen grip gibi dönemlerden geçerken vücudunuz durmadan arka arkaya hapşırma eylemi içerisinde olabilir ve bunu engellemek genellikle alerji ilaçları ile mümkün olabilir.
Doktora danışmadan alerji veya hapşırık kesen ilaçları kullanmanız önerilmese bile bu tür geçmeyen hapşırık tedavisi için en yakın aile hekimine veya acil servislere başvurabilirsiniz. Eğer çok fazla sizi rahatsız etmiyorsa acil servisler yerine kulak burun boğaz veya dahiliye polikliniklerinden herhangi birisine randevu alarak başvurabilirsiniz.
Genellikle birkaç kez hapşırdıktan hemen sonra bir daha uzun süre boyunca hapşırmazsınız. Ama eğer ortam müsait ise ve çok toz var ise bu durumda hemen her dakika hapşırmadan durmanız mümkün olamayabilir.
Yünlü kıyafetler, havasız odalar, sıcak su hapşırmanıza sebep olabilir
Sıcak suda uzun süre banyo yapmak, bir odada temiz hava olmadan saatler boyunca durmak veya yünlü bir takım kumaşlardan üretilen kıyafetler hapşırma nedenleri arasındadır. Bunları engellemek için deneme yanılma yöntemleri ile kendinizi test edebilirsiniz.
The post Gözler Açıkken Hapşırılırsa Gözler Yerinden Çıkar Mı? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/hapsirik-gozlerin-kapanmasi/
0 notes
Text
Bebeklerde baş çevresi ölçümü nasıl yapılır? Bebeklerde kafa sivriliği nasıl düzeltilir?
Bebeklerde baş etrafı ölçümü, her ne kadar yalın bir kontrolmüş üzere görünse de aslında bizlere bebeklerin dimağ fonksiyonları yani gelişimiyle ilgili çok kıymetli ipuçları veriyor. Gelişim devrine nazaran olması gereken bedelden daha küçük ya da büyük çıktığı tespit edilirse iki değerli hastalık bebeğinizi bekliyor olabilir! Pekala bu iki hastalık nedir? Bebeklerde baş ölçümü sahih nasıl yapılır? Bebeklerde baş muhiti ölçümü neden kıymetli? Bebeklerde baş etrafı kaç cm olmalı? İşte tablosu…
Bebeklerde en az uzunluk ve kilo takibi kadar baş muhitinin ölçümü de kıymetlidir. Bebeğin fizikî sıhhatinin alanında olup olmadığını uzunluk ve kilo ölçümüne bakarak anladığımız üzere, dimağ gelişiminini de baş etrafının uzunluğuna bakarak anlayabiliriz. Dimağ gelişiminde birtakım meselelerin görüldüğünü ele veren baş muhiti büyüklüğü, olması gereken ölçünün daha dışında bir rakam sonucunda ortaya çıkar. Bunun için illa doktora gitmek koşul mı derseniz de, elbette değil. Sizde pek kolay bir biçimde bebeğinizin başını konutunuzda kendiniz ölçebilirsiniz. Bunun için yapmanız gerekenler; bebeğin baş art çıkıntısı ile kaşların derhal üzerinden bir ölçüm almak olacaktır. Bebeklerin birinci altı aylık evrelerinden 18. aylarına kadar sistemli olarak baş etrafı ölçülmelidir. Bebeklerin başlarının üst kısmında bulunan bıngıldağın erkenden kapanması baş büyüklüğünü olumsuz etkileyebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en kıymetli nokta ülkü ölçünün aşağısında ya da yukarısında bir büyüklük elde edilmemesidir.
BEBEKLERDE BAŞ ŞEKİLLENMESİ NASIL DÜZELİR? BEBEKLERİN BAŞ BIÇIMI NASIL OLMALI?
Ana karnından bu yana veladet esnasında iken bile baş kemikleri bir türlü kaynaşmayan bebeklerin başında kimi boşluklar vardır. Yaklaşık 1 yaş civarından sonra biçim almaya başlayan kafa yapısında duruş konumuna yönelik baş eğriliği ile karşılaşılabilir. Münhasıran de çoğul gebeliklerde rastlanılan bu durumda başının üst tarafında şişliğe emsal görünüm olabilir.
Bu üzere durumlarla karşılaşmamak ya da düzelmesi için yapabileceğiniz şeylerden birisi de bebeğinizi yatırış halidir. Pekala bebeğinizin baş formu için nasıl yatırılmalı? Bebeğinizi yatırırken dikkat edilmesi gerekenler…
Günümüzde ismini pek sık duyduğumuz ani bebek mevti sendromu çoğunlukla yüzüstü yatırılan bebeklerde daha çok rastlanmaktadır. Devamlı sırt üstü yatırılan bebeklerin başlarında ise art tarafta düzleşme görülebilir. Bebeklerin başındaki bu düzleşmenin önüne geçebilmek için ara ara yana çevrilerek yatılması gerekir.
Her bebekte olmasa da sırf bir tarafa akıllıca dönme yani her iki yana dönmeyi reddetmesi görülebilir. Bu durum da bebeklerde baş eğriliğini beraberinde getirmektedir.
Dönülmeyen tarafa dikkatini çekebileceği renkte uzakta olmak kaydı ile bir oyuncak ya da sesli oyuncak konularak dönüşü teşvik edilebilir. Egzersizler önünde rastgele bir olumlu reaksiyon görülmeyen baş eğriliklerinde göz hudut felci riskine karşılık göz muayenesi edilmelidir.
BEBEKLERDE YASTIK KULLANILMALI MI? BEBEKLERDE YASTIK ZARARLI MI?
Hamilelik periyodunun en sefalı aktivitelerinden birisi de aileye yeni katılacak üye için alışveriştir. Yeni doğan bebeğin bakımında ya da beslenmesinde olsun muhtaçlığı olabilecek nesneler arasında süslü püslü yatak-yastık ekipleri da gelmektedir. Manzara açısından her ne kadar şık dursa da boğulma riskinden dolayı en erken 1 yaşından evvel yastık tasarrufu önerilmemektedir.
Boyun kısmı kısa kalan bebeklerde boyun kaslarının gelişimi ve omurilik gelişimi için yastık kullanılmamalıdır. Bebeklerin düz, yastıksız yatması değerlidir. Umumi manada bakıldığında yastık tasarrufu tavsiye edilmese de birtakım istisnai durumlarda bebeğin başının yüksekte kalması daha güzeldir.
Örneğin; kimi nörogelişimsel illetleri olan ve buna bağlı olarak da şiddetli ölçüde salya akışı görülen bebeklerde, reflü kasveti çeken ya da emzirme sırasında oluşabilecek reflüyü önlemek için başın biraz üstte kalması işe yarayabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en kıymetli nokta yastın bebeğin başının altında olmayıp, yatağın eğimi için yastığın altına koymak olacaktır.
BEBEKLERİN DIMAĞ GELİŞİMİNİ DESTEKLEYEN BESİNLER NELER?
Beslenme sırasında tüketilen yiyecekler fizikî gelişimi olumlu tarafta etkilediği üzere zeka gelişimini de müspet etkileyecektir. 6. ayını doldurduktan sonra bebeğinize verebileceğini bu besinlerle dimağ gelişimi sıhhatini koruyabilirsiniz…
ANA SÜTÜ: Omega-3 bakımından varlıklı olan ana sütü mucizesi bebeğin zekasında değerli bir rol oynar. Emzirme devrinin olabildiğince uzatılması gerektiğini vurgulayan bilirkişiler birinci altı ayda sadece ana sütü içmelerini öneriyor.
YUMURTA: Vitamin, mineral ve protein pahaları bakımından yararlı olan tavuk yumurtası bebeklerde hafıza gelişiminde kıymetli rol oynar. Ek azık evresinde bebeğin alerji durumu yoksa kahvaltı için yumurta sarısından yapılan besinler verilebilir.
YOĞURT: Sindirim sistemi üzerinde tesiri büyük olan yoğurt, bunun dışında dimağ dokusunu olumlu tesirler. Had sisteminin daha da kuvvetlenmesini sağlayan yoğurt dimağ kabiliyetlerini geliştirir.
BEBEKLERİN BAŞ ÖLÇÜM TAKİBİ NEDEN YAPILMALI?
Bebeklerde baş etrafı ölçüm usulü dimağ gelişiminin yolunda gidip gitmediğini anlamak emeliyle yapılan dolaylı ve pratik bir ölçümdür. Olağan yani olması gereken ölçüden çokça ya da az çıkması her ne kadar kesin bir tanıyı ortaya koymasa da dimağ gelişiminde bir sorun olup olmadığını anlayabilmek açısından değerlidir. Bebeklerin dimağ baş muhitinin ölçümü sık sık yapılmalı ya da persentil tabloları ile kıyaslanmalıdır. İşte erkek ve kız evlatları için baş etrafı gelişim bedelleri…
BAŞ ETRAFI ÖLÇÜM PERSENTİL TABLOSU
BEBEĞİNİZİN BAŞI BÜYÜK ÇIKTIYSA…
Başı büyük olan bebeklerin bu durumu tıp lisanında Makrosefali olarak geçmektedir. Nedeni ise baş nahiyesinde likit (ödem) birikmesi yani hidrosefali ya da genetik bozukluklar olabilir.
BEBEĞİNİZİN BAŞI KÜÇÜK ÇIKTIYSA…
Bebeğinizin aylık gelişimine baktığınızda baş ölçümü olması gereken kıymetten daha az ise ‘Mikrosefali‘ ile karşı zıdda kalabilirsiniz. Bu durumdan şüphelenildiği vakit derhal bebeğinizi doktora götürmelisiniz.
MİKROSEFALİ NEDENLERİ
– Bebeklerde kafatasının erken kapanması,
– Kemiklerin dimağa basınç pratiği,
– Dimağa kâfi oksijen gitmemesi
– Hamilelikte geçirilen enfeksiyonlar (su çiçeği, kızamık, toksoplazma, kızamıkçık)
– Ana adayının zayıf beslenmesi
Bebeklerde baş çevresi ölçümü nasıl yapılır? Bebeklerde kafa sivriliği nasıl düzeltilir?
0 notes
Text
Bebeklerde Alerji Belirtileri
https://bilmisler.com/bebeklerde-alerji-belirtileri/
Bebeklerde Alerji Belirtileri
Alerji bebeklerin bağışıklık sisteminde alerji duyulan maddeye karşı bir tepki gösterilmesidir. Bebekler oldukça hassas oldukları için yediklerinden tutun giydiklerine kadar her türlü bakım aşamasında çok dikkatli davranılması gerekir. Özelikle alerjik bir durumun meydana gelmesi ve bebeğin bundan dolayı rahatsızlık yaşamasını hiç bir anne baba istemez. Bir bebekte gözlenen anormalliklerin bir alerji olup olmadığının anlaşılabiliyor olması da oldukça önemlidir. Bu yazımızda bebeklerde alerji belirtileri nelerdir ve alerji oluşumuna neden olan etkenler hakkında bilgi vereceğiz.
Bebeklerde Alerjiye Neden Olan Faktörler Nelerdir?
Bebeklerde alerji görüldüğünde bu durum solunum yollarını etkileyen ve nefes almasını güçleştiren bir sorun olarak ortaya çıkabildiği gibi egzama türü bir deri döküntüsü ya da kızarıklık olarak da karşımıza çıkabilir. Bebeklerde görülen alerji türleri incelendiğinde karşımıza çıkan potansiyel alerji nedenleri şunlardır;
Bebeklerde en sık rastlanan alerji türünün besin alerjisi olduğu söylenebilir.
Bunun yanında bebeğin ya da annenin kullandığı bazı ilaçlar da bebekte alerjiye neden olabilir.
Hayvan tüyleri ve bununla birlikte tüylü giysiler ile battaniye, halı gibi tüylü eşyalarda bebeklerde alerji nedenidir.
Bazı böcek türleri ve toz akarlarının da alerjiye neden olabildiği belirtilir.
Rutubetli ve havasız bir ortamda oluşan küflerde bebekler için sakıncalı görülmektedir.
Mevsim geçişlerinde görülen polenlerin de bebeklerde alerjiye neden olabildiği söylenmektedir.
Bebeklerde Alerji Nasıl Belirtiler Gösterir?
Bebeklerde görülen alerji belirtilerinin alerji türüne göre değişiklik gösterebildiği görülmektedir. Alerji belirtilerine bakıldığında karşımıza çıkanlar şunlardır;
Bebekte meydana gelen burun akıntısı, burun tıkanıklığı ya da burunda kaşıntı
Nefes alış verişlerde güçlük çekilmesi
Hapşırma, gözlerde kızarıklık ve kaşınma
Midede yaşana sorular, gaz sancıları ve bulantı
Kusma ya da ishal görülmesi
Sebepsiz yere huysuzlanma
Dilde ya da ağızda meydana gelen şişlik
Deride gözlenen döküntü ya da kızarıklık
Ciltte oluşan kabarıklıklar
Bebekleri Alerjiden Koruma Yolları
Alerji genellikle genetik olduğu için eğer anne ya da babada görülen bir alerji varsa bebek buna karşı koruma altına alınmalıdır. Besin alerjisi genellikle ek gıdaya geçildiğinde başladığı için bu dönemde dikkatli olunması gerekir. Bebeğin odası ve kaldığı ev düzgün şekilde havalandırılmalıdır. Giydirilen kıyafetler ve evde kullanılan eşyalar seçilirken bebeğe uyumlu olmasına dikkat edilmelidir.
0 notes
Text
Astım Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi
Nefes darlığı yaşarsanız veya nefes alırken göğsünüzde ıslık veya hırıltılı bir ses duyarsanız, bu astım olabilir. Astım belirtileri tahminen 4 milyon Türk vatandaşını etkilemektedir. Her 8 çocuktan 1'i astım belirtileri göstermektedir. Çalışma ve okulda devamsızlığın önde gelen nedenlerinden biridir. Astım sıklıkla aile bireylerinde görülür. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, vakaların yaklaşık yarısı genetik yatkınlıktan ve yarısı da çevresel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Astım için bir tedavi olmamasına rağmen, etkili tedaviler mevcuttur. Astım, bir alerjist gözetiminde en iyi şekilde yönetilebilir.
Astım Nedir? ASTIM Belirtileri Nelerdir
Astım, havanın akciğerlere girmesine ve çıkmasına izin veren bronşiyal tüplerin daralmasına ya da iltihaplanmasına neden olan kronik bir hastalıktır. Bu, nefes almayı zorlaştırabilir ve öksürüğü, hırıltıyı ve nefes darlığını tetikleyebilir. Astımlı kişiler hassas oldukları bir maddeye veya normal solunum düzenlerini değiştiren bir duruma maruz kalıyorsa, astım belirtileri daha şiddetli hale gelebilir. Bazı insanlar için astım küçük bir rahatsızlıktır. Diğerleri için günlük aktivitelere müdahale eden ve yaşamı tehdit eden bir astım atağına yol açabilecek önemli bir sorun olabilir. Astım tedavi edilemez, ancak semptomları kontrol edilebilir. Astım genellikle zamanla değiştiği için, belirtileri izlemek ve tedaviyi gerektiği gibi ayarlamak için doktorunuzla birlikte çalışmanız önemlidir. Astım belirtileri kişiden kişiye değişir. Astım atakları nadir olabilir, sadece belirli zamanlarda semptomlarınız olabildiği gibi (egzersiz yaparken olduğu gibi) sürekli olabilir. Astım belirtileri ve semptomları şunlardır: Nefes darlığı Göğüs sıkılığı veya ağrı Nefes darlığına bağlı öksürük veya hışıltının neden olduğu uyku sorunu Nefes verirken bir ıslık çalma veya hırıltı sesi (hırıltı, çocuklarda astımın ortak bir belirtisidir) Soğuk algınlığı veya grip gibi solunum yolu virüsü tarafından kötüleşen öksürük veya hırıltılı ataklar Astımınızın kötüleştiğini gösteren muhtemel işaretler şunlardır: Astım belirtileri ve semptomları daha sık ve rahatsız edici Artan nefes alma zorluğu (astım debimetresiyle ölçülebilir, akciğerlerin ne kadar iyi çalıştığını kontrol etmek için kullanılan bir cihaz) Soluk alma cihazını daha sık kullanma ihtiyacı Bazı insanlar için astım belirtileri ve semptomları bazı durumlarda şiddetlenir Egzersiz kaynaklı astım, hava soğuk ve kuru olduğunda daha kötü olabilir. Kimyasal dumanlar, gazlar veya toz gibi işyeri tahriş edici maddeler tarafından tetiklenen mesleki astım. Polen, küf sporları, hamamböceği atıkları ya da deri parçacıkları ve evcil hayvanlar tarafından dökülen tükürük salya gibi hava kaynaklı maddeler tarafından tetiklenen alerji kaynaklı astım. Astımı olan çocukların çoğunun 5 yaşına gelmeden önce belirtileri görülür. Çok küçük çocuklarda, ebeveynlerin ve hatta doktorların, belirtilerin astımdan kaynaklandığını tespit etmesi zor olabilir. Bebeklerde, küçük çocuklarda ve okul öncesi çocuklarda bronşiyal tüpler zaten küçük ve dardır. Baş soğuk algınlığı, göğüs soğuk algınlığı ve diğer hastalıklar bu havayollarını etkileyerek daha da küçülmelerine ve buna bağlı olarak daha rahatsız edici olmalarına neden olabilir. Pediatrik astımın semptomları, günler veya haftalar boyunca ani ve korkutucu solunum acil durumlarına yol açan nagging öksürüğünden farklı olabilir. Çocuklarda yaygın astım belirtileri şunlardır: Öksürük, özellikle geceleri Özellikle nefes verirken nefes alırken hırıltı veya ıslık sesi Kaburga veya boynun etrafındaki cildin sıkıca çekilmesine neden olan nefes alma veya hızlı nefes alma sorunu Göğse sık sık giren soğuk algınlığı Çocuğunuz bu belirtilerden sadece birine veya birkaçına sahip olabilir. Sadece soğuk ya da bronşit olduğunu düşünebilirsiniz. Belirtilerin tekrarlanması, çocuğunuzun astımı olabileceği konusunda bir ipucudur. Ayrıca, çocuğunuz havadaki tahriş ediciler (örneğin duman veya kuvvetli kokular) veya polen, evcil hayvan kepeği ve toz akarları gibi alerjenler gibi astım tetikleyicileri olduğunda semptomlar daha da kötüleşebilir. Astım belirtileri, bir alerjene (örneğin palamut, polen, hayvan kepeği veya toz akarları gibi), havadaki tahriş edici maddelere (duman, kimyasal dumanlar veya güçlü kokular) veya aşırı hava koşullarına maruz kalındığında tetiklenebilir. Egzersiz ya da hastalık (özellikle bir solunum yolu hastalığı ya da grip) sizi daha duyarlı hale getirebilir. Normal nefes alma alışkanlıklarını etkileyen güçlü bir duygunun fiziksel gösterimi (bağırmak, ağlamak veya gülmek) astım tetikleyicisi olarak da işlev görebilir. Panik, astımı olan bir kişinin, bir astım krizi sırasında gerekli olan, rahatlama ve talimatları takip etmesini önleyebilir. Bilim insanları, güçlü duygularla ilişkili hızlı nefes almanın bronşiyal tüplerin büzülmesine, muhtemelen bir saldırıya neden olduğunu veya kötüleşmesine neden olabileceğini bulmuşlardır. Astım belirtileri herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Hafif dönemler sadece birkaç dakika sürebilir ve kendiliğinden veya ilaçla çözülebilir; daha şiddetli bölümler saatler hatta günler sürebilir. Astım hastası olanlar, herhangi bir kronik rahatsızlığı olanlar gibi, ciddi stres yaşayabilirler. İşe ve okula devamsızlığın önde gelen bir nedeni olduğundan, astım bir kişinin yaşamını, eğitimini ve duygusal esenliğini etkileyebilir. Astım tanısı konan insanların normal aktivitelere katılamadıklarına inanmaları halinde depresyon oluşabilir. Günlük aktivitelerinizi etkileyecek ve yaşam kalitenizi azaltacak solunum güçlükleri yaşıyorsanız, bölgenizdeki bir astım taraması etkinliğini ziyaret edin ve tanı ve tedavi için bir alerjist ile görüşün. Bir alerjist, bir astım krizinin erken uyarı işaretlerini tanımanıza ve acil bir durumda başa çıkmanın yollarını araştırmanıza yardımcı olabilir.
Alınabilecek Önlemler
Astımı önlemenin bir yolu yokken, birlikte çalışarak, siz ve doktorunuz, durumunuzla yaşamak ve astım krizlerini önlemek için adım adım bir plan tasarlayabilirsiniz. Astım eylem planınızı takip edin. Doktorunuz ve sağlık ekibinizle, ilaç almak ve astım krizini yönetmek için ayrıntılı bir plan yazın. Ardından planınızı takip ettiğinizden emin olun. Astım düzenli izleme ve tedavi gerektiren sürekli bir durumdur. Tedavinizin kontrolünü ele almak, hayatınızın genel olarak kontrolünü daha çok hissetmenizi sağlayabilir. Grip ve zatürre için aşı olun. Aşılar, grip ve zatürrenin astım tetiklenmesini önleyebilir. Astım tetikleyicileri tanımlayın ve önleyin. Polen ve küften soğuk havaya ve hava kirliliğine kadar değişen bir dizi açık alerjen ve tahriş edici madde astım krizlerini tetikleyebilir. Astımın nedenini veya neden kötüleştiğini öğrenin ve bu tetikleyicileri önlemek için adımlar atın. Nefesinizi izleyin. Hafif öksürme, hırıltılı solunum veya nefes darlığı gibi yaklaşan bir krizin uyarı işaretlerine dikkat etmeyi öğrenebilirsiniz. Ancak, akciğer fonksiyonunuz herhangi bir belirti veya semptom fark etmeden önce azalabileceğinden, en yoğun hava akışınızı düzenli olarak bir ev debimetresi ile ölçüp kaydedin. Kerizleri erken teşhis ve tedavi et. Çabuk hareket ederseniz, ciddi bir saldırı olasılığınız daha düşük olur. Ayrıca belirtilerinizi kontrol etmek için çok fazla ilaca ihtiyacınız olmaz. Cihaz ölçümleriniz azaldığında ve sizi yaklaşan bir krize karşı uyardığında, ilacınızı talimatlara göre alın ve krizi tetikleyebilecek her türlü faaliyeti derhal durdurun. Belirtileriniz geçmez ise, eylem planınızda belirtildiği şekilde tıbbi yardım alın. İlaçlarınızı reçete ile alın. Astımınız iyileşiyor gibi görünse bile, doktorunuzla konuşmadan bir şey değiştirmeyin. İlaçlarınızı her doktor ziyaretine getirmeniz iyi bir fikirdir, bu nedenle doktorunuz ilaçlarınızı doğru şekilde kullandığınızı ve doğru dozu aldığınızı iki kez kontrol edebilir.
Sonuç
Astım belirtileri, muhtemel bir krizin uyarıcısı niteliğinde olabilir. Astım tedavisi için belirlenen planı tatbik edebilecek deneyim ve biliye sahip olduğunuzdan emin olun. Acil durumlarda ne yapmanız gerektiğinden emin olmalısınız. Read the full article
0 notes
Text
Kulak Enfeksiyonu Belirtileri Ve Nedenleri
Genellikle kulak ağrısı veya zonklama kulak enfeksiyonlarının semptomlarıdır, bazen ateş ve kulaklarda kızarıklık veya sıvı sızıntısı iltihap belirtileridir. Kulak enfeksiyonları için antibiyotiklerin tercih edilen tedavi olsa da, bu yaklaşımı tekrar gözden geçirmek gerekir. Sağlık Hizmetlerinde Kalite ve Verimlilik Enstitüsü’ne göre, “Orta kulak enfeksiyonu vakalarının çoğu, tedavi ile veya tedavi olmaksızın birkaç gün içinde kendi kendilerine temizlenir. Tedavinin temel amacı semptomları hafifletmek, ağrıyı azaltmak ve ateşi azaltmaktır. Antibiyotikler sadece orta kulak enfeksiyonlarının seyrini biraz etkiler ve yan etkileri olabilir.” Antibiyotik alan 100 çocuktan yaklaşık 80’inde iki ila yedi gün sonra artık kulak ağrısı yokken, hiçbir antibiyotik almayan 100 kişiden 70’i aynı sonuçlara sahip. Bu, antibiyotiklerin sadece kulak ağrılarından muzdarip olan nüfusun yüzde 10’una yardımcı olduğunu gösterir. Ayrıca, antibiyotiklerin yan etkileri bazen bulantı, ishal ve deri döküntülerini içerebilir, buna ek olarak bağırsak sağlığının değiştirilmesi ve muhtemelen gelecekteki enfeksiyonlara katkıda bulunulması da mümkündür. Antibiyotik kullanmadan semptomları azaltmaya yardımcı olabilecek kulak enfeksiyonu doğal ilaçları nelerdir? Bunlar, bazı otlar ve takviyeleri kullanarak sıcak kompres uygulayarak, alerjileri azaltmayı, bağışıklığı artırmayı ve kulak için antibakteriyel esansiyel yağlar uygulamakyı içerebilir.
Kulak Enfeksiyonu Nedir?
Kulak enfeksiyonları, bakteri veya virüsün kulağın herhangi bir kısmını etkilediği ve iltihaplanmaya neden olduğu zaman ortaya çıkar. Bu, kulakların dış, orta veya iç kısımlarında oluşabilir. Hem çocukları hem de yetişkinleri etkileyen birkaç farklı yaygın kulak enfeksiyonu tipi vardır. En yaygın iki tanesi:
• Orta kulak enfeksiyonu: Akut orta kulak enfeksiyonları genellikle doktorlar tarafından akut otitis media olarak adlandırılır. Çocukları yaygın olarak etkiler ve “yüzücü kulağı” denilen kulak enfeksiyonu türünü içerir.
• İç kulak enfeksiyonları: Bunlar orta kulak enfeksiyonlarından çok daha nadirdir. Doktorlar iç kulak enfeksiyonlarını vestibüler nörit ve labirentit olarak tanımlamaktadır. Bunlar iç kulağı veya iç kulağı beyne bağlayan sinirleri enfekte eden ve duyusal bozulma, işitme problemleri, baş dönmesi ve baş dönmesi gibi kulak enfeksiyonu semptomlarına neden olan enfeksiyonlardır.
Kulak enfeksiyonları hem bakteriyel hem de viral olabilir. Genellikle bulaşıcı değildirler, ancak bazı bakteriler bulaşıcı olabilir. Örneğin, birisi yüzücü kulağını zararlı bakterilerle kontamine olmuş suda yüzmekten çıkarsa, o zaman bakterinin kendisi bulaşıcıdır. Ancak, çoğu kulak enfeksiyonu bulaşıcı değildir, çünkü alerjik reaksiyonlar gibi insanların kendi bağışıklık yanıtlarının belirtileridir. Benzer şekilde, bir virüs veya başka bir hastalığa bağlı bir kulak enfeksiyonu meydana gelirse, viral/hastalığın kendisi muhtemelen bulaşıcıdır, ancak kulak enfeksiyonu kendisi değildir.
Kulak Enfeksiyonu Belirtileri
• Ateş belirtileri: Küçük çocuklarda ateş bazen yüksek olabilir. Ateş belirtileri arasında yüksek sıcaklık, titreme veya terleme, baş dönmesi, mide rahatsızlığı, iştahsızlık, kusma, kas ağrıları ve yorgunluk sayılabilir. • Kulak ağrısı: Semptomlar özellikle hareket veya uyku sırasında kulaklarda ağrı zonklama hissi. • Kulak ağrısına bağlı uyku problemleri: Özellikle de bir tarafta uyurken ve kafaya ya da kulağa bastırırken ağrı. • Kulakların etrafında ağrı, boyun ve başın bir tarafına yayılır. • Kulakta kaşıntı. • Kırmızı, iltihaplı kulak zarı: Kulak kanalına bakarken doktorunuz bunu gözlemleyebilir. Bazen kulak zarı dışarı atılır ve destekli sıvı ile çok şiştiğinde sertleşebilir. • Kulaklardan sızan sıvı: Bazen kulak enfeksiyonları kalın, yapışkan sıvının salgılanmasına neden olur. Kulak zarının arkasındaki sıvıya ve iltihaba efüzyon denir, sıvının kulağından sızmasına otorrhea denir. • İç kulak enfeksiyonları ile duyma değişiklikleri, baş dönmesi, denge kaybı, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi duyusal değişiklikler meydana gelebilir. • Bazen soğuk algınlığı belirtileri: Öksürme, hapşırma ve burun tıkanıklığı kulak iltihapları ile ilişkili olabilir, çünkü hepsine mukoza zarlarında şişme neden olur, bu da bazı durumlarda normal nefes almada zorluğa neden olur. Bazen burun spreyleri veya pastiller, dekonjestanlar solunum yollarını açmak için kullanılır, ancak bu genellikle gerçek enfeksiyonun gitmesine yardımcı olmaz. • Küçük çocuklarda ağlama, kafa sallama ve kaşıma: Küçük çocuklar acılarının kaynağının ne olduğundan emin olamdığı ya da nereden geldiklerini tam olarak belirleyemedikleri için, bazıları başlarını, midelerini ya da kulaklarını ovalama ve sallama eğilimindedir. • Nadiren de olsa, işitme değişikliklerine neden olan kulak hasarı bazen çocuğun bu durumun üstesinden gelmek için hiçbir zaman tedavi edilmemesi durumunda konuşma gecikmelerine ve diğer gelişimsel dil zorluklarına katkıda bulunabilir. • İşitme komplikasyonları: Şiddetli vakalarda, kulak enfeksiyonu mukoza zarının şişmesine ve ilk enfeksiyonun azalmasından sonra bile birkaç hafta boyunca sıvı salgılayabilir. Buna efüzyon ile otitis media denir, sekretuar otitis media olarak da bilinir ve timpanik boşluğun dolmasıyla oluşur. Bu genellikle orta kulak enfeksiyonlarında ortaya çıkar ve genellikle kendi kendine temizlenir, ancak birkaç günden uzun süre devam ederse ve enfeksiyon tedavi edilmezse bazen işitme ve dengede değişiklikler meydana gelebilir. • Mastoidit: Bu, mastoid kemiği kaplayan zarların bakteriyel bir enfeksiyondur, kafatasının kulağa yakın bir yerinde bulunan bir kemiktir.Tedavi edilmeden bırakıldığında kalıcı hasarlar meydana gelebilir. • Menenjit: Beynin ve omuriliğin kapladığı zarların bir başka enfeksiyonu, sinir hasarı, ağrı, çok yüksek ateş ve bakterilerin kemiğe yayılmasına neden olabilir. • Sadece nadir durumlarda kulakların enfeksiyonu bir ila iki haftadan fazla ilerler, bu durumda komplikasyonları önlemek için doktordan tedavi gereklidir.
Kulak Enfeksiyonu Nedenleri ve Risk Faktörleri
Özellikle 6 yaşından küçük çocuklar kulak enfeksiyonlarına daha sık rastlarlar, özellikle de çocuk bakım merkezlerinde çok zaman geçirirlerse, havuzlarda veya dışarıda çok vakit geçirirlerse veya alerjileri varsa. Kulak enfeksiyonları için birkaç genel neden vardır. Birçok kulak enfeksiyonu, bir başka enfeksiyon veya hastalığın, özellikle de soğuk, solunum yolu enfeksiyonu, virüs veya grip hastalığının uğraşmak ile başlar. Bu, mukoza zarlarında biriken normalden daha fazla sıvı ve bakteriden dolayı olabilir, bu da kulak kanalına destek vermeye izin vermez. Bir orta kulak enfeksiyonu durumunda, diğer hastalıkların kulakta Östaki borusunu kaplayan zarların iltihaplanmasına ve sıvıyı tutmasına neden olduğu bulunmuştur. Kulak enfeksiyonlarına alerjiler de neden olur, özellikle orta kulak enfeksiyonlarına. Alerjiler tüm üst solunum sistemini etkileyebilir ve enfeksiyona yol açabilirler çünkü kulakta sıvı birikmesine neden olurlar. Çocuklar ve bebekler neden yetişkinlerden daha sık kulak enfeksiyonu geçiriyor? Çocukların kulaklarında yetişkinlerden daha kısa ve daha dar östaki tüpleri vardır. Bu onların iltihaplanmasına ve sıvıyla tıkanmasına daha kolay izin verir. Çocuklar ayrıca kulak enfeksiyonu semptomlarından daha fazla acı çekerler çünkü kulaklarındaki sinirler daha hassas olma eğilimindedir. Çocuk olmanın dışında, kulak enfeksiyonlarının gelişmesi için risk faktörleri şunlardır:
• Orta kulağı tıkayan ve sıvı veya bakterileri yakalayabilen genetik olarak genişlemiş poliplere sahip olmak. • Mevsimsel alerji belirtileri veya gıda alerjiler. • Sinüzit gibi kulakları etkileyen diğer rahatsızlıklar. • Çocuklarda veya bebeklerde emzik kullanılması. Anne sütünün bebeklerde bağışıklık fonksiyonunu arttırdığı bilinmektedir çünkü yabancı mikroplara karşı savunmak için gerekli olan önemli besinleri ve antikorları sağlar. • Bakteri içerebilen kirlenmiş suda yüzmek. • Yüzücü kulağının gelişmesi ile ilgili olarak, ıslak ve sıcak koşullara maruz kalan sık yüzücüler, sörfçüler, dalgıçlar ve diğer bireyler tekrarlayan enfeksiyon riskini artırmaktadır. • Sigara içmek veya toksik olan ve diğer bağışıklık sistemini kullanan diğer ilaçları kullanmak. Çocukların yanında sigara içilmesi kulak enfeksiyonlarına yakalanma riskini artırdığı gösterilmiştir. • Bağışıklık fonksiyonunu azaltan, alkolizm, otoimmün bozukluğu, uyku eksikliği, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar almak ve hatta aşırı stresli olmak gibi diğer yaşam tarzı alışkanlıkları.
Kulak Enfeksiyonu İçin Geneleksel Tedavi
Antibiyotikler, çocuklarının kulak enfeksiyonlarını tedavi etmede gerekli değildir çünkü yardımcı olmazlar. Kulak enfeksiyonlarının çoğu aslında bakteriler tarafından değil virüslerden kaynaklanır. Potansiyel olarak kontamine suda yüzdükten sonra ya da kulaktan sızan görünür sıvı varsa enfeksiyon gelişirse enfeksiyon muhtemelen bakterilere bağlıdır. Bu nedenle, antibiyotikler bazı durumlarda bakteriyel kulak enfeksiyonu semptomlarını tedavi etmek için yararlı ve gerekli olsa da, sıklıkla kullanılamazlar. Bunun riskleri vardır. Antibiyotikler mide bulantısı, deri döküntüleri, bağırsak sağlığındaki değişiklikler ve hatta genel olarak bağışıklık sisteminin azalmasına katkıda bulunabilir. Kulak enfeksiyonlarını tedavi etmenin daha iyi bir yolu, ilk etapta meydana gelmelerini önlemeye odaklanmak ve daha sonra, enfeksiyonu beklerken ve seyrederken ısı ve esansiyel yağlar gibi şeylerle ağrıyı azaltmaktır.
Kulak Enfeksiyonu İçin Doğal Tedaviler
Kulak Ağrısını Doğal Olarak Azaltın
Enfeksiyonları / şişmeleri ve zonklamayı azaltmak için ağrılı enfeksiyonlar ile uğraşan çocuklar ve yetişkinler düşük dozda reçetesiz ağrı kesiciler alabilirler. Bunlar ayrıca titreme ve baş dönmesi gibi ateş belirtileri azaltmaya yardımcı olabilir. Bu “bekle ve gör” yaklaşımıdır, birçok uzman tarafından antibiyotiklerin aşırı kullanılmasından daha iyi ve daha güvenli bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Uyku sırasında etkilenen kulağa veya başın tarafına uygulanan kullanılan sıcak kompres, sıcak duş veya ısıtma yastığı da yardımcı olabilir. Elbette, aşırıya kaçmamaya ve reçeteli ağrı kesicilere güvenme konusunda dikkatli olun, asetaminofen doz aşımı veya ibuprofen doz aşımına yol açabilir.
Bağışıklığı Artırmak için Bebekleri Emzirin
Emzirilen bebeklerin alerjiler, solunum yolu enfeksiyonları, pnömoni, bronşiyolit ve menenjit gibi viral enfeksiyonlar gibi birçok ilgili sorunlara ek olarak kulak enfeksiyonlarına yakalanma olasılığı daha azdır. Anne sütü, çocuğun ihtiyaç duyduğu besinleri, kalorileri, büyüme faktörlerini ve gelişmesi için gerekli sıvıları sağlayarak bir bağışıklık sistemi kurabilir ve annenin çocuğundan formülü olmayan immün koruyucu maddeleri iletebilir.
Kulak Damlaları ile İç Kulak Nemini Önleyin
Çoğu ilaç deposunda, tekrarlayan kulak enfeksiyonlarına yatkın kişilerde kulakların içinde nemi kurutmaya yardımcı olabilecek tezgah üstü kulak damlaları mevcuttur. Doğal kulak kirini çıkarmamak, yüzme sırasında kulak kanalını tıkaçlarla korumak veya kulaklara ev yapımı bir balmumu uygulanması yüzme ile ilişkili enfeksiyonları önlemeye yardımcı olabilir.
Sağlıklı Diyet ile Alerjiler ve İnflamasyonu Azaltın
Bazı diyet değişiklikleri, enfeksiyonlara karşı artan bağışıklık ile birlikte alerjilerin ve solunum yolu iltihabının azaltılmasına yardımcı olabilir. İnflamatuar gıdaların alımını azaltın: paketlenmiş, işlenmiş gıdalar, ilave edilmiş şekerler ve geleneksel süt, glüten, karides ve yer fıstığı gibi yaygın alerjenler. Daha fazla sebze ve meyve, sarımsak, zencefil, zerdeçal ve diğer baharat / bitkiler, su, balık ve diğer “temiz” proteinler ve probiyotik gıdalar tüketin. Ayrıca omega-3 balık yağları, probiyotikler, çinko, C vitamini gibi yardımcı takviyeleri ve calendula, mürver, astragalus ve ekinezya gibi yararlı antiviral bitkileri de dikkate alın.
Kulak Enfeksiyonları VS. Kulak Ağrıları
Başka bir solunum yolu hastalığından sıvı tutulmasına bağlı olarak kulak zarına yakın basınç uygulandığında kulak ağrıları oluşabilir. Kulak ağrısı semptomları genellikle kulak enfeksiyonu semptomlarından daha az şiddetlidir ve sıklıkla soğuk algınlığı / grip gittiğinde gider. Kulak enfeksiyonu geçirdiğini belirten işaretler kulak kulağına, ateşe, işitme değişikliklerine ve uykuda zorluk çektiğinizde kulaktan kızarma veya kızarıklıktan sızan sıvıdır. Kulak ağrılarının çoğu kendi başına geçer ve tedavi gerektirmez, ancak ağrı ve ateş gibi semptomlar üç günden fazla sürerse, olası enfeksiyonun tedavisini tartışmak için doktorunuzu arayın.
Facebook | Twitter | Instagram | Pinterest | Youtube
Kulak Arkasında Şişlik Sebepleri, Semptomları ve Tedavileri
The post Kulak Enfeksiyonu Belirtileri Ve Nedenleri appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: https://ift.tt/2NUGxxV
0 notes
Photo
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/cocugunuz-ishal-ise-bu-uyarilari-okuyun.html
Çocuğunuz İshal İse Bu Uyarıları Okuyun
Denizli Kale Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilem Eriş, bebek ve çocuklarda özellikle yaz mevsimlerinde daha da artış gösteren ishale dikkat çekerek uyarılarda bulundu, tedavi planı hakkında bilgi verdi.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte çocuklarda en sık görülen bulaşıcı hastalıkların başında ishal geldiğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilem Eriş, yoğun sıvı kaybına neden olan ishal için erken dönemde önlem alınmazsa ciddi sağlık problemleri yaşanabileceğini söyledi. Eriş: “İshal, dışkının normalden daha cıvık veya dışkılama sayısının artmış olma durumudur. Sulu veya cıvık dışkılama, acil ve sürekli olarak tuvalete gitme ihtiyacı, büyük tuvaleti tutamama, susuzluk, kusma, bulantı, halsizlik ile karın bölgesinde gaz şikayeti de ishalin en önemli belirtilerindendir. Pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkabilen ishal, çoğunlukla çevresel faktörlerle gelişir. Çocuklarda görülen ishal nedenleri arasında bağırsak enfeksiyonları, virüsler, bakteriler, parazitler ve diğer mikroplar, gıda zehirlenmesi, diş çıkarma, bazı gıdalara alerji oluşumu, gereğinden fazla meyve ve meyve suyu (özellikle elma, üzüm, kavun, şeftali) tüketimi sayılabilir. Yaz döneminde sıklıkla karşılaşılan yaz ishali, en çok 0-5 yaş grubundaki çocukları etkiler. Anne sütü alan bebeklerde günde 6-7’den fazla, anne sütü almayan çocuklarda ise 3’ten fazla sulu dışkılama ishal olarak kabul edilmektedir. Çocuklarda ishale kusma ve ateş eşlik ediyorsa, bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Ateşi olmayan, kusmayan, yalnızca ishali olan çocuklar evde tedavi edilebilir. Önemli olan, çocukta sıvı kaybı olup olmadığının takip edilmesidir. Sıvı kaybını anlayabilmek için çocuğun ne kadar idrar yaptığına ve idrarında bir azalma olup olmadığına bakılmalıdır” diye konuştu.
“Anne Sütü Çocuğu İshalden Korur”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dilem Eriş, ishal durumunda, şeker ve tuz içeren sıvılar ile evde ilk tedavinin uygulanabileceğini ya da eczanelerden “ishal için şeker–tuz paketi” alınıp bu paketlerden birinin 1 litre temiz suya karıştırılıp içilmesi ile ishal sonucu kaybedilen sıvının yerine konulabileceğini ifade etti. Eriş, şöyle konuştu: “Genel olarak sıvı kaybı olmayan ishalli çocuklara her dışkılama sonrasında 10 ml/kg bu sıvıdan verilebilir (yani 10 kg ağırlığındaki bir çocuğa her dışkılamadan sonra 100 ml sıvı içirilmelidir). Hafif derecede sıvı kaybı varsa 50 ml/kg sıvı 4 saatte içirilir. Evde ishal tedavisi için sıvı hazırlarken hazır paketlerin ve temiz içme suyunun kullanılmasına dikkat edilmelidir. Genellikle sıvı ve tuz ihtiyacı karşılanan çocukların kusması bir süre sonra düzelir. Ancak gözlerde çöküklük, ağız kuruluğu gibi orta derecede sıvı kaybı bulguları olan çocukların tedavi planının bir sağlık merkezinde yapılması daha uygundur. İshal tedavisi sırasında çocuğun beslenmesinin sürdürülmesi gerekir. İshal olan çocuk emzirme dönemindeyse mutlaka anne sütü almalıdır. Anne sütü, ishalden koruyan önemli bir besin kaynağıdır. Anne sütü alan bebekler daha çabuk iyileşmektedir. Eğer çocuk 6 aydan büyük ise ishal durumlarında ev yoğurdu, patates püresi, pirinç lapası ve muz püresi verilebilir. İshal döneminde çocuklara yağlı ve şekerli besinler verilmemelidir. Çocuklarda yaşanan ishal durumlarında doktor onayı olmadan kesinlikle antibiyotik tedavisi uygulanmamalıdır” dedi.
Uzun süre bekletilmiş ve iyi pişirilmemiş besinlerin yanı sıra, kaynağı belli olmayan içme sularının da içeriğindeki mikroplar nedeniyle ishale yol açtığına dikkati çeken Eriş, içme sularının kaynatılarak kullanılmasının ishalden koruyabileceğini, ayrıca ishalden korunma yöntemlerinin başında kişisel temizliğe önem vermek ve sık sık el yıkamak geldiğini söyledi.
0 notes