#alfabe
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sessizlik Alfabesi - Haydar Ergülen Ah!: Didem’in (Madak) Ah’ı çığlık çığlığa değil, yaprak yaprak usulca yayılıyor ormanda, Ah’lar Ağacı oluyor sonra. Füruğ’un (Ferruhzad) Ah’ı ayet olup, gökten yere değil, yerden göğe çıkıyor. Gülten’in (Akın) Ah’ı kimsesiz hâlâ, “kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya”. “Bah hele”: “haydar bah hele!” Bunu en güzel kim söyler, olsa olsa bir kara çocuk söyler-di, Karaların Ahmet. Erhan. Ah. Bah hele Ahmet bah! Ali İsmail Korkmaz daha 19’unda ölmüş, Ahmet ilk şiirlerine bakıp gülmüş, ama Gezi’yi de görmüş, “ölmem gam yemem gayrı” da demiştir, sonra da Ali İsmail’in ardından göğe yürümüş: “Haydar bah hele bah” diyor, “bu haziran / sevinçten ölmeyip de ne yapardı insan?” Ca: Yok, bildiğim kadar��yla bir şey demek değil, Neşet Ertaş’ın “Cahildim dünyanın rengine kandım” dizesini tekrarlamak istedim, ondan. Bu kadar sessiz çığlık da az bulunur, “hayale aldandım boş yere yandım...” İyidir, böylece hiçbirimiz hiçbir şeyin ‘ilelebet’ kalmayacağını, bizim hiç olmayacağını, olmaması gerektiğini de öğrenmiş oluruz. İnsan bile ne kadar kendinde olursa olsun, kendisinin olmayan bir varlıkken hem de! Öyleyse bir daha ca!!! Çıt: “O ruhunu dışarda bırakmayan çıt-kanat / yoktu ki şehirde konacak yeri, duydum / kanatlandı içine, başkasının gövdesine / sığınan bir ruh gibi kırıldı, duydum: /... / Meğer ateşli bir hastalıkmış meğer!” Canım Nilgün Marmara, benim güzel arkadaşımız! Dom: “Biz bir şairi şiir yazsın için ölümle korkuturuz dom!” (“Mektup Nadajlıdır Dom” şiirinden, Ece Ayhan.) Korktum. Dom. Yazdım. Dom. Selam Ece. Dom. Dom. Dom. Ey: “Ey yağmur sonraları loş bahçeler akşam sefaları / söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum” (“Gelmiş Bulundum” şiirinden, Edip Cansever.) ‘Ey!’, çok şiirdir. ‘Ey!’de çok şiir bulunur. ‘Ey!’ şiirindir. Ece Ayhan’ın bir de “anlaşılmayacaksın ey kanatsızlık” dediğidir, “Ey Kanatsızlık” şiirinde. Fır: “Seni düşünürüm / anamın kokusu gelir burnuma / dünya güzeli anamın. / ... / Binmişim atlıkarıncasına içimdeki bayramın / fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur / bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü.” Nâzım Hikmet’in 7 Ağustos 1959 tarihli şiiridir. Aşkın fır döndüğü yer de şiir adlı lunaparktır. Çocukluk nerdeyse aşk oradadır, gökyüzü de! Git: “Heeeeey! / Ne duruyorsun be, at kendini denize; / Geride bekleyenin varmış, aldırma; / Görmüyor musun, her yanda hürriyet; / Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; / Git gidebildiğin yere.” Şiir Orhan Veli’nindir ama adı “Hürriyete Doğru”dur. Öyleyse Timur Selçuk da son dizeyi “giiiiiiit git git gidi git gidebildiğin yereeeeee!” diye, neredeyse hürriyete kadar devam ettirecektir. Şiiri ayrı, şarkısını apayrı severim ya da şiiri başka, şarkısını bambaşka... Ğ: Söylenemeyen ‘r’lere de, ‘yumuşak g’den mülhem niye ‘yumuşak r’ demiyoruz? “Hişt Hişt”: “Nereden gelirse gelsin; dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten... Gelsin de nereden gelirse gelsin!.. Bir ‘hişt hişt!’ sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları... - Hişt hişt! Hişt hişt! Hişt hişt!” (“Hişt Hişt!” öyküsünden, Sait Faik Abasıyanık.) I-ıh: Yani! İskender: “Bak! Gece geliyor! Sakın üstüme basma!” dedi “Karaltı” şiirinde, kitabın adıysa Papağana Silah Çekme! (1998) idi. küçük İskender hem sessizlik hem de kaos alfabesinin adı ve soyadı idi. İdi. J: (Kirtim Kirt) J yerini ödünç olarak Enver Gökçe’ye veriyor, o da halı tezgâhlarının çalışırken çıkardığı sesle “Kirtim Kirt” şiirini yazıyor, Dost Dost İlle Kavga’da (1973): “Evvel madde / ahir fikir / Dolan göğümdeki hava / Salın yanımdaki fakir / Salın proletarya / Geber başımdaki bit / Kirtim kirt / Kirtim de kirt / Kirtim de kirtim / Kirtim kirt”. Ko: “Ko, yarın sabah da ortalık ışımayıversin; / Ko, buluşmayalım şu kuytu haziranda;” (Metin Eloğlu’nun Odun (1959) kitabındaki “Hadisene” şiirinden.) Bay Metin, azıcık da İstanbul iste, der ve ekler: “Kosunlar o denizi bi çanağa.” ‘Yitikçi’ şiirinde yazar bunu da ve yollar, şimdi yok bir İstanbul’a ya da eskisi yok bir şehir nasıl oluyorsa ona! Leylim: “Leylim leylim dünyamızın yarısı / al-yeşil bahar / yarısı kar olanda” (“Leylim Leylim” şiirinden, Ahmed Arif.) Şairin çığlığı, şarkısı, selamı, sevdası hepsi bunun içindedir. Makiniiiist! Yine film mi koptu! Yoook nerede o günler, internet bağlantısı koptu, eh öyleyse küçük kıyamet de koptu sayılır! Sayılmaz mı yoksa, iyi siz bilirsiniz! Seyhan Erözçelik, nam-ı değer Sansar’ımızın en şahane kitaplarından Kır Ağı’ndaki (1991) ‘bir Karadeniz havası’ olan “Aynayşe”deyse şiir kopacaktır: “Gong! / Ay vurduğunda ayşe oynuyordur yanarak / bıraktığında kendini denize fütursuz /... / Seyirciler Açç! Açç! Açç! / ... / Makiniiiist! Açç’şe”. Ne: “Ne doğan güne hükmüm geçer / ne hâlden anlayan bulunur” der, sonra araya bahçeler, kuşlar gibi doğal dizeler ya da doğanın dizeleri girer, bitirirken de “her mihnete kabulüm / yeter ki gün eksilmesin penceremden” diyecektir Tarancı. Mutlu olmak için deliler gibi çırpınan güz şairi. Asıl ‘Garip’ şair! Oyy: “Sen içerde / ben dışarda / oyy mapusluk mapusluk!” Arkadaş Z. Özger “Göğü kucaklayıp getirdim sana / kokla / açılırsın” dizeleriyle başladığı “Sevdadır” şiirini ‘mapusluk’la bitirir, arada da unutulmaz bir şey daha der: “Kadere inansaydım / sana inanırdım”. Öylece: “Öylece bırakılmış gün bitiyor / Öylece bırakılmış akşamlardan geçerek / Öylece bırakılmış bir güne başlıyoruz.” Afşar Timuçin’in aynı adlı kitabında yer alan, 1984 tarihli şiiri “Ey Benim Güzel Sevdalım” bu dizelerle bitiyor, ama ‘öylece’ diye biten şeylerin güzelliğini duyurarak. Öylece güzeldir. Pes! “Pes! Ben de cumhuriyetçiyim!” (Ece Ayhan) Biz de hâlâ, ama arayarak cumhuriyeti! Ayyaşın “akşamdaaaan akşama” deyişi gibi, bizimki de “bayramdaaaan bayrama” cumhuriyet mi oldu yoksa! Rahaaaat! Komut serttir ama rahatlığa davet eder, ne ironik mi demeli yoksa neme lazım mı? Akif Kurtuluş, hadi komiklik olsun, top da gelmişken yollayalım da çocuklar yorulmasın diye, hem bu top mop işlerini de sever, bkz. Gümüşlükspor, “neme lazım” demeyenlerden, diyelim! 1989’da Tören Provası’nda, “Kalbi Kanamalı Tek Ben miyim” şiirinde: “rahatda dinleyin arkadaşlar / ... / şart mıdır bir çocuğu sevmek için yetim bırakmak” demiştir, güzel de demiştir. Tamam da yahu Akif, arkadaşlar biraz rahat etseydi! Şair işte, rahat batar, gider sözcüklere çatar! Sus! “Sus, kimseler duymasın / Duymasın, ölürüm ha. / Aymışam yarı gecede / Seni bulmuşam sonra. / Seni, kaburgamın altın parçası / Seni, dişlerinde elma kokusu.” Ahmed Arif'ten başka kim böyle söyleyebilir ki? “Suskun” şiirinden. Tek, uzun bir şiir yazmış gibidir ya Ahmed Arif, mektuplar gibi, belki de arzuhal gibidir onun şiiri, sessizliğin dilekçesini yazan arzuhalci. Şehrazat: “Sen gündüzün gecenin dışında / sen kalbin atışında kanın akışında / Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında / Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın / ... / Sen öyle ki sen diye diye seni anlayamayız / Şehrazat ah Şehrazat / Sen sevgili, sen can, sen yârsın.” (“Şehrazat” şiiri, Sezai Karakoç’un ilk kitabı Körfez’den, 1959.) Trak: “trrrum, / trrrum / trak tiki tak / makinalaşmak istiyorum!” Nâzım Hikmet ünlü şiiri “Makinalaşmak İstiyorum”u 1923 yılında yazmış. ‘Makinalaşabilsek’ doğallaşabilirdik belki. Bir süreç gibi, ilki olmadı ikincisinin hiç olacağı yok. “Ne gökte ne yerdeyim / bir garip seherdeyim” şarkısındaki gibi, yoksa ‘seferdeyim’ mi diyordu? İkisi de oluyor. Uyy: “Uyy Karadeniz'in gümüş telleri / Bir vapur geçer Boğaz’a doğru / Nâzım usullacık okşar vapuru / yanar elleri...” Nâzım Hikmet, 27 Mayıs 1957’de Varna’da yazmış “Vapur”u. Hasretin bir bıçak gibi, gövdeden ruha doğru insanın göğsünü yara yara, kanata kanata gittiği bir şiir bu. Dilsizlik öncesi son harfler, yangın öncesi son an ve ölümden önce son bir bakış gibi. Ünsüz: Şiir de ‘ünsüz harfler’e dâhildir. Ünsüzlükte şiirle ve şairle hangi ünlü yarışabilir sahiden, peh! Vay: “İnsanoğlu hiç mi idi / Öksüz sevmek suç mu idi / Biz de murada erseydik / Garip olmak suç mu idi / Vay vay dünya vay”. Neşet Ertaş da dünyaya hem sitem edip hem çok da sitem edersem ayıp olur diyenlerden, “Bektaşıyık!” deyişinden de bellidir meşrebi. Doğrusu da dinin, mezhebin ne önemi ne kıymeti var ki, aslolan meşrep. Neşet’ten de bir ‘mümin’ çıkarayazdılar az kaldı, Allah muhafaza, yaparlardı da! N’olacak garip abdal, boynunu büker, sitemini içe döker, ‘peki efendim’ derdi, derdi de, içi içini, aklı fikrini yerdi, sonra da yolunu kaybetmiş düşkün gibi bu dünyadan küser giderdi! Ne dini, ne milleti kardeşim, Tevfik Fikret, 100 yıldan da eski “benim dinim insan gibi yaşamaktır, vatanım tüm yeryüzü, milletim insanlıktır” dememiş miydi? Vay ki hâlâ din davası, kin davası, kan davası, mezhep davası, senlik-benlik davası güdüyorsunuz! Vay ki vay! Yuh Yuh: “Uzaktan yakından yuh çekme bana! / Sana senin gibi baktım ise yuh! / Efendi görünüp bütün insana / Hakkın kullarını yıktım ise yuh / Yuh yuh, yuh yuh soyanlara / soyup kaçıp doyanlara / insana kıyanlara / yuh nefsine uyanlara, yuh!” Âşık Mahzuni Şerif’e kim katılmaz? Dirileri yaktıkları yetmiyormuş gibi, ölmüşleri de mezarından çıkarıp yakmak isteyenlere, yuh yuh yuh yuuuuuh! Zırrr: Seyhan’ın (Erözçelik) olmalı bu ‘zırrr’ sessizlik de! Ona uydum ben de, “Zırrr! Şair Gitti!” diye bir şiir bile yazdım. Eski kapı zilleri, eski ev telefonları gibi çalar şair ölümü: Zırrrrrr. Büyük ‘R’leri söyleyemeyen şairler için, küçük ‘r’lerin çalması, gemilerin siren çalması gibidir. Söylenmeden kalmış aşklar gibi, söylenmeden kalmış küçük ‘r’ler de mavidir! Mavi ‘r’. - Haydar Ergülen, Sessizlik Alfabesi (Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe) - Görsel: Sessizlik Alfabesi’nde adı geçen isimler...
#Haydar Ergülen#Sessizlik Alfabesi#Nişanlılar İçin Şarkılı Alfabe#Şair#Yazar#Şiir#Alfabe#Şairler#Kelime#Kelimeler#Edebiyat#Yürekbalı#Nâzım Hikmet#Ahmed Arif#Edip Cansever#Ahmet Erhan#Orhan Veli#küçük İskender#Didem Madak#Alıntı#Alıntılar
16 notes
·
View notes
Text
Alfabenin Akrobatik Dansı: Gürcüce
0 notes
Text
Alfabeyi Kim İcat Etti?
Alfabeyi Kim İcat Etti?
0 notes
Text
Peri Alfabesi Yazma ve Çeviri Nasıl Yapılır?
Sosyal medyada sık sık karşılaştığımız Peri alfabesi hakkında bir çok merak ettiğiniz konu olduğunu biliyoruz. Bu makalede Peri alfabesi yazma ve kullanmaya yönelik ipuçları ile birlikte yeni şeyler öğreneceğiz. Peri alfabesi harfleri ve Peri alfabesi ile yazı yazmaya meraklıysanız bu makaleyi sonuna kadar okumalısınız. Bu sayede Peri alfabesi yazma ve kullanma gibi temel şeyleri…
View On WordPress
1 note
·
View note
Text
İngilizcede Alfabe ve Harflerin Okunuşları, dil öğrenimi için oldukça önemlidir. Düzgün bir konuşma (kelimelerin doğru telaffuzunu söyleyebilmek) ve dinleme çalışmalarındaki yüksek verimliliği yakalamak adına harflerin telaffuzlarına gereken önem verilmelidir. İngilizce alfabe, İngilizcede Harflerin Okunuşları,
İngilizce ALFABE Hakkında Enteresan Bilgiler
0 notes
Text
"Yazının İcadı ve Evrimi
Yazının serüveni, Sümerlerin M.Ö. 3500 civarında çivi yazısını geliştirmesiyle başladı. Bu yazı sistemi, sembollerin çiviyi andırması nedeniyle çivi yazısı olarak adlandırıldı. Sümerler, günlük işlerini kaydetmek ve ticaret yapmak için semboller kullanmaya başladılar. İlk semboller, nesnelerin basit resimlerini temsil ediyordu. Ancak zamanla semboller, soyut kavramları ifade etmek için de…
View On WordPress
0 notes
Text
bayramda izmire gidip ebrularda kalmistim simdiyse o geldi kaldi bizde 😣🤍 tarifi imkansiz ruya gibiydi
#o kadar hizli ve hos geciyor ki sanki sahip oldugumuz estetigin oldugu bi dunyada vakit geciriyomuauz gibi#o dunyadaki alfabe farkli#farkliliklar cok farkli ve hep var#ufffff#cuk seviyorum ebruyu
7 notes
·
View notes
Text
Ne yormak istedim seni,
ne de yormak kendimi...
Çok çalıştım,
gitmeye de kalmaya da...
ikisi de aynı acı,
ikisi de rezil...
Daha öncede gitmiştim
ama böyle kalarak değil...
Yormak istemiyorum artık kimseyi... Yorgunum zira!
Kelimeleri yan yana getiresim yok,
kendimi anlatmak için...
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için...
Hiç söylenmemiş sözler duymaya
ve yeniden cümleler kurmaya
ihtiyacım var...
Yetmiyor bildiklerim...
#can yücel#postlarım#edebiyat#kitap#alıntı#şiir#aşk#sözler#geceye not#keşfet#sabahattin ali#geceye bir söz bırak#nasip#my post#kıymet#yaşar kemal#ziyanlarim
238 notes
·
View notes
Text
Sen bana dokundukca anlıyorum...Sen beni ezberliyorsun ...ve bu benim hoşuma gidiyor dedin...
haklısın...ortalama bir yaştakı erkek...iki zaman arasında yol alan büyülü tren yolculugu gibisin...esgi kokan ama yenilenmiş bir şiir gibisin...hem esgiden kalma aşklar gibi ,hem yenilenmiş tutku gibi,hem tatlı hem tuzlu...ama tadında...seni mısra mısra okuyorum,satır aralarına uzun uzun noktalar...uzasın hiç bitmesin...ama öyle anlık degil,ezbere ...benim ezberim iyidir..ama okuyorum..daha yazmadım..çünkü daha hiç yazılmamış alfabe bulmam lazım...çok daha tadında,...tutkunun eşsiz buharı daha üstünde...silinmez büyülü bir kalemle..:
/manoliya/
Hoş saatler:
132 notes
·
View notes
Text
bin defa dünyaya gelsem
bin defa seni okurum
bildiğim tek alfabe sensin
hece hece arar seni bulurum
98 notes
·
View notes
Text
"sen de fark ettin mi? az dediğin, küçücük bir kelime. sadece A ve Z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında."
#my writing#writeblr#geceye not#overthinking#uykusuz geceler#book quotes#geceyedair#poem#night#night thinking#kitap alintilari#kendime düşünceler#kesfet#keşfet#fypage
27 notes
·
View notes
Text
seni az tanıyorum. az. sen de fark ettin mi? az, dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi. bu yüzden, belki de az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de seni az tanıyorum, seni kendimden çok biliyorum, demektir. bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. belki de az, her şeyi demektir. ve belki de, benim sana söyleyebileceğim tek şeydir. - “seni az seviyorum” dedi derdà. - “ben daha az” dedi derda. “bir daha konuşmadılar.”
208 notes
·
View notes
Text
Sen de fark ettin mi?
Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var.
o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var.
sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
yan yana gelip de birlikte okunmak için.
aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...
Hakan Günday
43 notes
·
View notes
Text
Kelimeleri yan yana getiresim yok
Kendimi anlatmak için.
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için…
Hiç söylenmemiş sözler duymaya,
Ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
Yetmiyor bildiklerim..
____________ 📖☕🎧🎶🎵🎶
https://youtu.be/k64STgXIsP8
#CanYücel #TomrisUyar
youtube
35 notes
·
View notes
Text
هذه الوحدة ليست سوى استحالة بنفس اللغة،أبجدية ومفردات شخصية و قواعد، ونسخ كل حركة لأشعر بأنها جزء من شيء ما ، ولكن بمجرد سقوط الستار ، أعودة إلى خارجها.
This loneliness is nothing but an impossibility with the same language, alphabet, personal vocabulary and grammar, copying every movement to feel part of something, but as soon as the curtain falls I am back outside of it.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu yalnızlık, aynı dil, alfabe, kişisel kelime dağarcığı ve dilbilgisi ile imkansızlıktan başka bir şey değil, bir şeyin parçası hissetmek için her hareketi kopyalamak, ama perde düşer düşmez tekrar onun dışına çıkıyorum.
151 notes
·
View notes
Text
Olm hiç Rusça alfabe bilmeme rağmen az bi bilgimle rusça yazdım isimleri bence büyük başarı
8 notes
·
View notes